omega - btfabrikasi.files.wordpress.com€¦ · Ω omega James Churchward (d. 27 fiubat 1851) -...

241

Transcript of omega - btfabrikasi.files.wordpress.com€¦ · Ω omega James Churchward (d. 27 fiubat 1851) -...

Ωomega

James Churchward (d. 27 fiubat 1851) - (ö. 4 Ocak 1936)

‹ngiliz araflt›rmac›. 1930’lu y›llarda yazd›¤› kitap kay›p k›ta Mu ile ilgili NaacalTabletlerini çözmüfl; The Children of Mu (1931), The Lost Continent Mu (1933), veThe Sacred Symbols of Mu (1935) adl› kitaplar› ile gündeme gelmifltir. Bilinen en ün-lü esrarengiz ‹ngiliz yazar›d›r. Ayn› zamanda uzman bir bal›kç› ve mühendistir.

Churchward’a göre, Mu’nun yeri “kuzeyde Hawaii, güneyinde ise Fijis vePaskalya Adas›” olarak belirlenmifltir. Churchward günümüzden 50.000 y›l ön-ce, Mu k›tas›n›n teknolojik olarak çok geliflmifl oldu¤unu iddia etti. Bu uygarl›-¤›n kolonileri aras›nda Hindistan, Babil, Pers, M›s›r ve Maya uygarl›klar›n›n ol-du¤unu araflt›rmalar›yla tespit etti.

Yazar›n bu üç kitab› Atatürk’ün okudu¤u kitaplar arflivinde de yer almakta-d›r. Atatürk 1930’lu y›llarda Tahsin Mayakon (Mayatepek) Bey’i araflt›rma gö-revlisi olarak Amerika’ya yollam›flt›r. Mu kavmi hakk›nda birçok rapor düzen-lenmifltir.

MU’NUN

KOZM‹K GÜÇLER‹ 1

James Churchward

‹ngilizceden Çeviren

Ferit Burak Aydar

Ωomega

1. bask›: Omega Yay›nlar›, 2009

Ωomega

MMUU’’NNUUNN KKOOZZMM‹‹KK GGÜÜÇÇLLEERR‹‹ 11

Özgün Ad›: Cosmic Forces of MU I

Copyright © 1934 James ChurchwardBE, Books c/o Brotherhood of Life, Inc.

110 Dartmouth SE, Albuquerque, New Mexico 87106, USA

Yay›n Haklar› © Omega Yay›nlar› Bu eserin tüm haklar› sakl›d›r. Yay›nevinden yaz›l› izin al›nmaks›z›n

k›smen veya tamamen al›nt› yap›lamaz, hiçbir flekilde kopyalanamaz, ço¤al-t›lamaz ve yay›mlanamaz.

IISSBBNN 997788--997755--446688--885599--77Sertifika No: 10962

Yay›n Yönetmeni: Asl› Kurtsoy H›s›m‹ngilizceden Çeviren: Ferit Burak Aydar

Editör: Derya ÖnderSayfa Düzeni: Tülay Malkoç

Kapak Foto¤raf›: Jeffrey K. Bedrick

Bask›: Lord Matbaac›l›k ve K⤛tç›l›kDavutpafla Cad. Davutpafla Matbaac›lar Sitesi

No: 103/430 Topkap›/‹stanbulTel: (0212) 674 93 54

OOmmeeggaa YYaayy››nnllaarr››Ankara Cad. 54/12 • TR-34410 Sirkeci-‹stanbul

Telefon: 0 212 - 512 21 58 • Faks: 0 212 - 512 50 80web: omegayayincilik.com • [email protected]

Genel Da¤›t›m: Say Da¤›t›m Ltd. fiti.Ankara Cad. 54/4 • TR-34410 Sirkeci-‹stanbul

Telefon: 0 212 - 528 17 54 • Faks: 0 212 - 512 50 80online sat›fl: www.saykitap.com • e-posta: [email protected]

Bu eser, uzun y›llar boyunca en iyi eserimi tamamlamamda bana yard›mc› olan

ve cesaret veren eflim Louise H. Churchward’a ithaf edilmifltir.

J. C.

Teflekkürler

Bu eserdeki malzemelerin derlenmesi noktas›nda görüfl veönerilerini paylaflma nezaketi gösteren, Pittsburg, Pennsylva-nia’daki Carnegie Müzesi baflkan› müteveffa Dr. W. J. Hol-land’a teflekkür etmek istiyorum. Önerileriyle bana çok yar-d›mc› oldu.

Washington’daki Ulusal Müze’nin Omurgal›lar bölümübaflkan› olan arkadafl›m Dr. C. W. Gilmore’a bu eserin bir bö-lümünde model resimleriyle Antikça¤ yaflam›n› canl› bir fle-kilde aktarmam›z› sa¤lamak gibi muazzam bir ifl baflard›¤›için ve ayr›ca büyük nezaketinden ötürü hem kendim hem deokurlar›m ad›na teflekkür etmek istiyorum. Resimler müze-deki gerçek fosillerden yap›lm›fl olup, flu anda tüm dünyadabiliminsanlar› aras›nda büyük üne sahiptir ve hayvan yafla-m›n›n bu eski biçimleri model al›narak yap›lm›fl en iyi resim-ler olarak görülmektedir.

‹Ç‹NDEK‹LER

‹llüstrasyonlar›n Listesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 10Girifl . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 13

Birinci BölümBüyük Güçlerin Kökeni . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 17

‹kinci BölümYerküre Güçleri. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 35

Üçüncü BölümAtmosfer. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 59

Dördüncü BölümIfl›nlar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 93

Beflinci BölümHayat Gücü . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 113

Alt›nc› BölümUzmanlaflma . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 129

Yedinci BölümGünefl . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 159

Sekizinci BölümMuhtelif Olgular . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 189

Ek. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 215

‹LLÜSTRASYONLARIN L‹STES‹

Bir Çarklar Dizisi Olarak Evren..............................................................191231 No’lu Tablet. Evrensel hareketlerin kilidi ....................................23Semboller ....................................................................................................251186 no’lu Meksika Tableti ......................................................................27494 no’lu sembol. Kesik Meksika Figürleri ...........................................281623 no’lu sembol. Kesik Meksika Figürleri .........................................281138 no’lu sembol. Kesik Meksika Figürleri .........................................28513 no’lu sembol. Kesik Meksika Figürleri ...........................................281 ve 2 no’lu semboller. Tanr›dan gelen dört güç. ................................313 ve 4 no’lu semboller. Tanr›n›n içinde .................................................31Semboller ....................................................................................................32Semboller ....................................................................................................33Semboller ....................................................................................................34Resim 1. Yerkürenin birincil gücü yerkürenin bedenindenAtmosfere çekiliyor...................................................................................41Resim 2. Birincil güç .................................................................................43Tarafs›z Bölge.............................................................................................44Tarafs›z Bölge.............................................................................................45Elektromanyeti¤in Bir Bölümü ...............................................................47‹ki E¤ik Kule ..............................................................................................53M›knat›s ve Çivi ........................................................................................54M›knat›s ve Çivi ........................................................................................55Mu’nun Kutsal Yaz›lar›ndaki Naacal Vinyetleri..................................60fiimflek. ‹ki Görüntü..................................................................................63Gaz Alevi ve Mum Alevi .........................................................................68‹nsan Gözü .................................................................................................69Baykufl Gözleri...........................................................................................75Kedi Gözü...................................................................................................76Aç›lar ...........................................................................................................83Termoelektrik Pirometre ..........................................................................88Renklerin Göründü¤ü Bir Ana Ifl›n›n Birinci ve ‹kinci Bölümleri.....94Bir Ampül Kesiti........................................................................................95Aç›lar ve Güçler.........................................................................................98‹ki Çelik Hedef...........................................................................................99Ifl›nlar› Toplayan ve Bir Noktaya Odaklayan Mercek.......................100

Dört Uçlu Y›ld›z ......................................................................................113Zii’nin ‹flleyiflini Anlatan Bir Naacal Vinyeti......................................114Niven’in Meksika’da Buldu¤u Tafl Tabletlerden Birisi.....................115Karbon Ça¤›nda Topra¤›n Tipik Durumu..........................................131Karbon Ça¤›ndaki Amfibi Mostodonosaurus ....................................132Karbon Ça¤›ndaki Sürüngen.................................................................133Dinazor Ça¤›n›n Sonunda Büyük Sürüngenlerin Tepe Noktas›nda Oluflu ...................................................................................134Kretase Dönemi’nin Bafl›nda Topra¤›n Tipik Durumu.....................136Soyu Tükenmek Üzere Olan Triceratops ............................................137Geç Kretase Ça¤›ndaki Tracodant ........................................................138Üçüncü Dönemin Bafllar› .......................................................................139Üçüncü Dönemin Bafllar›ndan Bir Hayvan Numunesi.....................140Üçüncü Dönemin Bafllar›ndan. Titanothere .......................................141Üçüncü Dönem Memelilerinin Son Uzmanlaflmalar›ndan Birisi ....142Günefl. Çok Kadim Bir Hindu Yaz›n›ndan .........................................159Günefl Güçleri Bir Manyetik ‹¤neyi Çekerken....................................173Günefl Güçlerinin Manyetik ‹¤neye Etkisi ..........................................177Günefl Sistemi ..........................................................................................180Bir Serseri Gezegen .................................................................................185Yerküre Sarkac›........................................................................................190Saat Sarkac› Yerküre Sarkac›n›n Bir Suretidir ....................................191Dört Mevsim ............................................................................................195Yerkürenin Elipsi.....................................................................................197Yerkürenin Dönüflü ................................................................................198‹plik Ç›kr›¤› ..............................................................................................201Kutbun Sallanmas› ..................................................................................205Harita. Büyük Manyetik Dalgalar ........................................................211Son Manyetik Felaketteki Kuzey Dalgas›............................................213

Son Manyetik Felaketteki Kuzey Dalgas›............................................214

Girifl

‹ lk insanlar›n ö¤retilerinde bilim dinin bir parças›yd›. Bi-limle din ikiz kardefller olarak görülüyordu. ‹nsan›n ilk ö¤-

retileri kadir-i mutlak bir Yarat›c› Tanr›n›n oldu¤u ve insan›nvaroluflunu O’na borçlu oldu¤u yönündeydi.

Ard›ndan, insan›n özel bir canl› oldu¤u, yeryüzündekibaflka hiçbir canl› biçiminin sahip olmad›¤› bir fleye sahip ol-du¤u ö¤retisi geldi: Bu fley, ruh ya da tindi. Buna göre, insa-n›n ruhu sonsuza dek yafl›yordu ve ölümsüzdü. Maddi be-den geldi¤i yer olan topra¤a geri dönüyor, bu durum ruhusal›veriyor ve ard›ndan ruh yaflamaya devam ediyordu. An-lafl›lan o ki, bu düflünceler insan zihnine tümüyle nakfloldu-¤unda ve insan bunlar› tümüyle kavrad›¤›nda, s›ray› bilimdersleri ald›. ‹nsana Yarat›l›fl’›n yasalar›n› ve eserlerini göste-ren fleyler ö¤retildi: Örne¤in evrenin düzenleniflindeki son-suz bilgelik, tüm canl›lar› yöneten kusursuz derecede do¤alyasalar ve bunlar›n kusursuzca uygulan›fl› vs. vs.

‹nsan bu bilimlere iliflkin bilgisiyle Yarat›c›’n›n gücünü,bilgeli¤ini ve Büyük ‹lahi Sevgisi’ni daha kusursuz bir flekil-de alg›layabildi.

Bu bilimsel ö¤retiler insan› Semavi Babas›’na daha fazlayak›nlaflt›rmakla kalmad›, ayn› zamanda onu daha iyi anla-mas›n› ve onunla bir olmas›n› da sa¤lad›.

‹nsana ö¤retilen bu ilk bilimlerin hepsi bir biçimde o ka-dar basitti ki insan o zamanki kültürsüz durumunda bilebunlar› tümüyle anlayabilmiflti. Bunlar› anlamak ona Yarat›-c›’s›na karfl› körü körüne bir inanç ve sevgi kazand›rm›flt›.

13

Bu basit bilimler teorik genellemeler olmadan ö¤retiliyor-du ve ilahiyata ya da teknolojiye benzer bir fley de yoktu. Ba-sit ve yal›n gerçekler ö¤retiliyor ve izah etmekle yetiniliyor-du. Fakat bu bilimlere bugün “Kozmik Bilimler” ad› veril-mektedir. Kozmik ad› verilmesinin nedeni, Antikça¤dakileraç›s›ndan basit olmas›na karfl›n, günümüz insan› taraf›ndananlafl›lmamas› ve onun bilgi birikiminin ötesinde olmas›d›r.Bu noktada, neden diye bir soru sorulabilir. Cevab› fludur:Antikça¤ bilim bahçesi teori, teknoloji, ilahiyat ve yanl›fl an-lay›fllar, bulufllar, kafiye ya da ak›ldan yana nasibini alama-m›fl çocuksu rüyalar gibi ayr›kotlar›yla t›ka basa doludur vetüm bunlar evrenin tamam›n› yöneten do¤a yasalar›yla herbak›mdan uyuflmazl›k içindedir.

Günümüzdeki üzücü durumunun arkas›nda genel olarakiki etken vard›r:

Birincisi. Günümüz insan›n›n bencilli¤i ve ölçüsüzce flöhretpeflinde koflmas›, Bilim Da¤›’n›n en tepe noktas› olarak görül-mek istemesi ve dolay›s›yla da yaln›zca tek bir Büyük Bir oldu-¤u gerçe¤ini tümüyle unutmas› ya da gözden kaç›rmas›d›r.

‹nsan›n ulaflabilece¤i en yüksek mertebe, O’nun hakikatinbilgisini aktarmak için seçilmifl arac›lar›ndan biri olman›n bü-yük onurudur. ‹nsan tek arac›d›r; büyüklük yaln›zca O’naaittir. Ama arac› tayin edilen insan büyüktür, çünkü bu dün-yada kendisine bahfledilebilecek en büyük onurlar›n ötesindebir onur elde etmifltir.

‹kincisi. ‹nsan›n Tanr›ya tap›nmaktan Mammon’a* tap›n-maya dönüflüdür. ‹nsanlar Mammon’a taparken Tanr›ya tap-t›klar›n› söylerler ama bu do¤ru de¤ildir. Bunu yapan biri an-cak kendini kand›r›r, yüce Tanr›y› kand›ramaz. Muazzammaddi ç›karlar elde etmenin nihai amac› di¤er insanlar› köle-lefltirmektir. Bu açgözlü insanlar ibadet flekillerine baflka birad vermeyi isteseler de, bu flekilde maddi zenginli¤e tap›n-man›n ad› köleliktir, baflka bir fley de¤il. Ve bu devam etti¤isürece, dünyaya huzur gelmeyecektir.

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

14

Mammon: Kutsal Kitap’ta maddi zenginlik, h›rs, tutkuyutemsil eden sahte Tanr›.

Gerçek bilimin ö¤renilece¤i büyük okulu do¤a bahçesindebulabilirsiniz, zira do¤a yüksek ö¤renimin al›nd›¤› okul bina-s›d›r; insanlar burada kendilerini ölümsüz gelece¤e haz›rla-may› ö¤renirler.

‹nsana bu çal›flmalar›nda yard›mc› olmak amac›yla,

Kutsal ve Mülhem Yaz›lar

ad› verilen ve dinle bilimi aç›klayan yaz›lar biçiminde bil-giler verilmifltir.

Bu yaz›lar flimdi nerededir? Kay›p m›d›r? Hay›r, kay›p de-¤ildir ama oraya buraya da¤›lm›fl ve unutulmufltur, ama ‹la-hi Yasalar’a göre da¤›n›k parçalar yeniden bir araya getirile-cek ve yeniden ö¤renilecektir. ‹flte o zaman, binlerce y›ld›r bi-lime s›zm›fl olan mitler parlak günefl ›fl›nlar›n›n karfl›s›ndakisisler gibi kaybolacakt›r.

Bu cildin içindekiler Kutsal Mülhem Yaz›lar’›n birkaç par-ças›n›n –Bilimsel K›s›m– çevirisidir; bunlar› keflfedip kaydageçirmek benim pay›ma düflmüfltür. Çevirilerin kötü oldu¤u-nu kabul ediyorum ama s›n›rl› bilgimle elimden gelenin eniyisi buydu.

Antikça¤dakilerin yazd›klar›, okuduklar› ve anlad›klar›flekliyle her türlü küçük ayr›nt›y› sunan Antikça¤ yaz›lar›n›hiç kimse çeviremez. Çevirebilirim diyenin hakikate sayg›s›yoktur. Bir insan›n elinden en fazla genel anlam› aktarmakgelebilir. Ben de bunu yapt›¤›ma eminim.

Antikça¤ yaz›lar›n›n en küçük ayr›nt›lar›n›n modern çe-virmenler taraf›ndan aktar›lam›yor olmas›n›n birçok nedenivard›r. Sözgelimi her sembol ya da hiyeroglif bir radikal(kökten) oluflturur ve radikalin birçok anlam› vard›r, t›pk›modern flark sözcükleri olan mootoo, erekathu gibi. Sözcü-¤ün esas anlam› nas›l telaffuz edildi¤ine ve vurguland›¤›na

Girifl

15

ba¤l›d›r. Antikça¤ gliflerinde ya da aktard›¤›m modern söz-cüklerin heceleniflinde hangi anlam›n kastedildi¤ini anlatanherhangi bir ipucu yoktur. Modern gliflerde duyma ve ö¤ret-me yoluyla ö¤reniriz. Oysa Antikça¤ söz konusu oldu¤undane duyabiliriz ne de ö¤retilebiliriz. Bu nedenle flu anda hiçkimse Antikça¤dan her türlü küçük ayr›nt›y› bizzat Antik-ça¤dakilerin anlad›klar› flekliyle kapsaml›, tam ve kusursuzolarak aktaracak flekilde çeviriler yapamaz.

15 bin y›l önce bu yaz›lar atalar›m›z taraf›ndan kusursuzflekilde anlafl›lm›flt›. M›s›r’da Musa dönemine kadar bunungayet güzel bir flekilde sürdürüldü¤ünü görüyoruz. Musabunlar› anlam›flt›. Eski Ahit’i derleyen Ezra ise anlamam›flt›.(MÖ 800)

2 bin y›l önce bunlar yaklafl›k befl manast›rda anlafl›l›yor-du. Bu manast›rlarda bugün ne kadar anlafl›ld›¤›n› ise bilmi-yorum. Ço¤u unutulmufltur. Çok önde gelen bir biliminsan›bu elyazmas›n› okuduktan sonra flöyle demiflti: “Umar›m ba-s›lmas› uzun zaman al›r, çünkü bunlar bütün profesörlerimi-zi ve ö¤retmenlerimizi yeniden ö¤renci s›ralar›na göndere-cektir. Bunun yol açaca¤› altüst olufl çok üzücü sonuçlar do-¤uracakt›r.”

Hakikatler üzücü müdür?

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

16

Birinci Bölüm

Büyük Güçlerin Kökeni

Güçlerin kökenini göstermeye çal›flmadan önce, ilkin güçnedir onu tan›mlamak istiyorum. Güç, bedenlerin konu-

munda ve bazen bedenin kendisinde de¤iflikliklere yol açanfleydir. Hiçbir beden ya da madde, ne kadar küçük ya da bü-yük olursa olsun, bir gücün yard›m› olmadan de¤ifliklik ya-ratamaz.

Atomik güçler diye bilinen tüm güçler asl›nda üstün birgüç taraf›ndan yönetilen ikincil güçlerden baflka bir fley de-¤ildir. Üstün güç, atomlar› harekete geçirir, atomlar da bafl-ka ya da ikincil bir güç üretir ya da aktar›rlar; üstün güç so-rumlu oland›r. Bütün güçleri yöneten tek bir sonsuz güçvard›r.

Bir gücü hislerimizle alg›layabiliriz, ama hiçbir gücü gö-zümüzle göremeyiz.

Güçler afl›r› ›s›t›lm›fl bedenlerde depolanamaz; keza, tü-kenmifl bir güç de so¤uk bölgelerde yeniden yarat›lamaz.

Güçler pozitif ve negatiftir. Her pozitif güce karfl›l›k birnegatif güç vard›r.

Büyük güçlerden baz›lar› kapsamlar› ve güçleri bak›m›n-dan s›n›rs›zd›r, bir semavi bedenden (gökcisminden) di¤eri-ne uzanabilirler. Güçler evrendeki bütün bedenlerin hareket-lerinden sorumludur.

Güçlerin di¤er güçlerde yak›n güçleri, karfl›tlar› ve nötrle-ri vard›r.

17

Dünyevi güçlerin baz›lar›n›n da elementlerde yak›n güçle-ri, karfl›tlar› ve nötrleri vard›r.

‹ki güç bulufltu¤unda iki fleyden birini yapar: Her ikisininde etkisiz hale geldi¤i tarafs›z bir bölge oluflturabilirler. Ör-ne¤in, “Karfl› konulmaz bir güç hareketsiz bir nesneyle karfl›-laflt›¤›nda” – tarafs›z bir bölge oluflur ve mücadele sona erer.

Güçlerden biri di¤erinden üstün oldu¤unda, onu fethederve yoluna devam eder.

Güçlerin hareketleri titreflimlidir. S›cak bir kömür elinayas›na eli yakmadan yerlefltirilebilir, yeter ki elin sahibi içtitreflimlerini (üstün gücü) atefl gücünün titreflimlerinin üze-rine ç›kars›n.

Yanan kömür ile elin derisi aras›nda atefl gücünün ötesinegeçemeyece¤i bir tarafs›z bölge oluflturulur.

Dört büyük temel gücü yaratm›fl olan tek bir sonsuz üstüngüç vard›r. Bu dört büyük güç sayesinde ve bu dört büyükgüçten di¤er güçler do¤ar ve dolay›s›yla bunlar ikincildir. Budört büyük güç bugün fiziki evreni yönetirler ve Tek ÜstünSonsuz Güç’ün emrinde ya da iradesi alt›nda çal›flmaktad›rlar.

Bu üstün güç, evrendeki di¤er bütün güçleri harekete ge-çiren ve hareketlerini devam ettiren güçtür.

Bu üstün güç insan taraf›ndan anlafl›lamaz. Anlafl›lmaz ol-du¤undan, ne resmedilebilir ne de adland›r›labilir. O Ads›z’d›r.

Tahayyül s›n›rlar›m›z›n ötesinde bir güce sahip olan güç-lerin ortas›nda yaflad›¤›m›z ve onlar taraf›ndan çevrili oldu-¤umuz, kuflkusuz, herkes taraf›ndan kabul edilmektedir. Fa-kat biz onlar›n ortas›nda olmam›za ve onlar muazzam gökci-simlerini hareket ettirip yönetiyor olmalar›na karfl›n, yine deonlar› hissedemeyiz; onlar bize dokunmaz ve onlar›n etkile-rinden gözlem yoluyla haberdar olmasak, mevcudiyetlerin-den ve varl›klar›ndan haberimiz bile olmaz. Neden bu dehfletgüçler bizi hiçbir flekilde etkilemezler? Birincisi, elementler-den olufltuklar›ndan, biz onlara karfl› tarafs›z›zd›r, ikincisi deonlar bizim zihinlerimizin ve bedenlerimizin ötesindedir.

18

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

‹nsan öyle yarat›lm›fl ve oluflturulmufltur ki onunla ba¤-lant›l› her fleyin belli bir menzili, belli bir s›n›r› vard›r. Kula-¤›m›z ancak belli bir s›n›r dahilindeki sesleri duyabilir, ne da-ha fazlas› ne daha az›. Bu s›n›r›n ötesinde ses olsa bile o busesleri duyamaz, çünkü bu sesler onun alg› menzilinin öte-sindedir.

Birazdan büyük güçlerin kökenini aç›klayaca¤›m ama biryap› ya da teori oluflturmak için sa¤lam bir temel flartt›r. Te-mel atmaya semavi bedenlerin hareketlerini bir diflli tak›m›yard›m›yla aç›klayarak bafllayaca¤›m.

Görülece¤i üzere, bir çemberin içindeki üçgenle gösterilenve ortas›nda bir nokta olan merkezi ya da temel bir güç var-d›r. Bu çemberin difllisi yoktur ama difllileri olan ilk çarklar›harekete geçirmektedir. Bu diflliler, atomlar›n hareketleriyleyarat›lm›fl ya da atomlar arac›l›¤›yla aktar›lan ikincil güçler-

19

Büyük Güçlerin Kökeni

Bir çarklar dizisi olarak evren.

dir. ‹lk diflli tak›m› ikincil güçleriyle ikinci diflli tak›m›yla bir-birine geçer ve onu harekete geçirir, sonra o da di¤eriyle iç içegeçip onu harekete geçirir ve böylece evrenin en ücra köflele-rine kadar bu hareket yay›l›r.

Örnek olarak günefl sistemimizi alal›m.Üstün bir günefl difllileri ya da güçleri bizim günefllerimiz-

le, difllilerimizle ya da güçlerimizle birbirine geçiyor. Bu üs-tün günefl daha güçlü oldu¤undan bizim güneflimizi döndü-rür ve böylece ikincil güçler üretir. Bu flekilde yarat›lan güne-flimizin güçleri onun uydular›n›n güçleriyle birbirine geçerve ölü olmayanlar› döndürür. Bu bak›mdan, günefl sistemi-miz tüm evrenin iflleyiflinin mikro düzeyde bir örne¤idir.

‹lk güneflten sonuncusuna kadar tüm yöneten bedenlerkendi eksenleri etraf›nda dönmek zorundad›rlar; bunu yapa-bilmek için her dönen bedenin sert bir kabu¤u ve yumuflakbir merkezi olmal›d›r, zira bu bileflim olmadan dönemezlerve güç yaratamazlar.

Kat› bir bedenin yumuflak bir merkezi yoksa ölü bir be-dendir – ne kendi ekseni etraf›nda dönebilir ne de yeni güç-ler yaratabilir. Evrenimizdeki Ay ve Merkür gezegeni ölü be-denlere örnektir.

Bedenlerin ilk diflli çark bedeni terk ettikten sonra geze-genlerin etraf›nda dönen küçük aylara kadar tüm hareketleriilk büyük üstün birincil güçten türüm eden ikincil güçler ta-raf›ndan hareket ve kontrol ettirilir.

Merkezi gücü yöneten herhangi bir güç yoktur çünkü obütün güçlerin kökeni ve yöneticisidir. E¤er onu yöneten bafl-ka bir güç olsayd›, o merkez olmazd›, onun ötesinde baflkabir fley olmas› gerekirdi. Merkezi güç geçmiflten beri hep varolmufl ve sonsuza dek de var olacak olan Büyük SonsuzGüç’tür.

Yukar›dakileri temel olarak al›yorum.

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

20

‹LK MEDEN‹YET‹N B‹L‹MLER‹. Mu’nun –anavatan›n–y›k›ma u¤rad›¤› dönem olan MÖ yaklafl›k 10.000 y›l›nda, odönemde bilinen ve uygulanan bilimler, bafllang›çlar›n› belir-tilen bir zamandan olacak olursak, 100.000 y›l› aflk›n incelemeve deneyimlerin bir ürünüydü.

Bugün son 500 y›lda gelifltirilen bilimleri uyguluyoruz. fiuan belki de atalar›m›z›n 100.000 y›l önce geçtikleri yolu birdaha geçiyoruz. O dönemde de flimdiki kadar sorun ve bafla-r›s›zl›k yaflad›klar›na hiç kuflku yok: Say›s›z efsane bize bu-nun böyle oldu¤unu göstermektedir. Babil Kulesi hakk›nda-ki sembolik efsane bunlardan biridir.

Bilimsel insan do¤as› her zaman ayn› olmufltur: Çok ben-cil, k›skanç, bask›c›, egoist, öne ç›kmay› arzulayan, flöhret pe-flinde koflan, üstelik hak edip etmedi¤ine bakmayan ve Mam-mon’a derin hislerle tap›nan biri. Tüm bunlar bilime gidenyollardaki batakl›klar ve ç›kmazlard›r. Bu yoldan giden her-kes kaybolmaya ve gider gitmez de unutulmaya mahkûm-dur. Bu tür insanlar kendileri ya da insanl›k için hiçbir fleyyapmam›fllard›r.

Hindistan’da Naacallar taraf›ndan anavatandan getirilenbir sürü kil tablet buldum. Bu tabletlerin say›s› esasen 10 bin-dir. Dolay›s›yla benim bulduklar›m›n uzun bir hikâyedekitek bir paragraftan ibaret oldu¤u anlafl›lacakt›r. Bu Naacaltabletlerinin çok az› hariç hepsi yarat›l›fl ve Kozmik Güçler’iniflleyifli hakk›ndayd›.

Bunlar›n a盤a ç›kmas›yla bu kitab› yazmaya bafllad›m. Butabletlerin bulunmas›na iliflkin ayr›nt›lar› ilk kitab›m olan Ka-y›p K›ta Mu’da vermifltim.

Altm›fl y›l önce Hindistan’da palmiyelerin gölgesinde otu-ruyordum; eski hocam Rishi bu eflsiz Naacal kal›nt›lar›n› de-flifre ediyor ve çeviriyordu. Bugün ise Amerika’da bir kütüp-hane masas›nda, yaln›zca tek bir tak›m›nda 3 binden fazla ya-z› bar›nd›ran di¤er Antikça¤ yaz›lar›n› deflifre etmeye çal›fl›-yorum.

Büyük Güçlerin Kökeni

21

Bu tak›m William Niven taraf›ndan Meksika’da MexicoCity’nin 6 ila 9 kilometre d›fl›ndaki noktalarda bulunmuflolan tafl tabletlerden olufluyor. William Niven tüm cömertli¤ive nezaketiyle bunlar›n hepsini kopyalad› ve foto¤raflar›n›çekti ve sonra deflifre etmem için (tabii e¤er edebilirsem) kop-yalar› bana gönderdi.

Bu tabletlerin baz›lar›ndan, tabletlerin en az 12 bin y›ll›kolduklar› anlafl›l›yor ama ne kadar eski olduklar›n› bilmiyo-rum.

Bunlar›n birkaç› hariç hepsi de resimli yaz›lard›r veMu’nun Kutsal Mülhem Yaz›lar›’ndan cümleleri anlatan re-simler içermektedir. Büyük ço¤unlu¤u Yarat›l›fl hakk›ndad›r;binden fazlas› da Kozmik Güçler’i konu al›r, bunlar›n köke-nini ve iflleyiflini sunar, ayr›ca hayat›n ne oldu¤unu ve ele-mentlere nas›l can verildi¤ini gösterir.

Bu Amerikan tabletleri sayesinde fiark’taki Naacal tablet-lerinde eksik olan birçok halkay› yakalama flans› elde ettim.‹ki tak›m da (gerek Amerika’dan gerekse de fiark’tan gelentabletler) esasen ayn› kaynaktan, yani Kutsal Mülhem Yaz›-lar’dan geldi¤inden, do¤an›n gizemlerine iliflkin bir araflt›r-maya ve biliminsan› atalar›m›z›n yüz binlerce y›l› aflk›n ince-leme ve deneyimin ard›ndan bunu nas›l gördüklerini ö¤ren-meye bafllayabiliriz.

Naacal yaz›lar›n›n izinden giderek say›s›z deney yapt›m.Bir deney hiç durmamacas›na, geceli gündüzlü yedi y›l›m› al-d›. Bu deneyin amac›, yeryüzünde hayat›n ortaya ç›kt›¤› dö-nemden beri canl› biçimlerindeki çeflitli de¤iflikliklerin nede-nine dair kendimi tatmin etme iste¤imdi.

Bu deneyin sonucu “Evrim ‹mkâns›zd›r” bafll›kl› BeflinciBölüm’de (s. 113) veriliyor.

Bu noktada kuflkusuz, sembolleri ve resimli yaz› biçimiy-le Antikça¤a ait bu Amerikan tabletlerinin biçimini görmekbaz› okurlar›m›n ilgisini çekecektir. Keza nas›l deflifre edil-diklerinin ve okunduklar›n›n da merak konusu olaca¤›n› dü-

22

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

flünüyorum. Bunlar kaderin muhafaza etti¤i ve incelememiz,yapt›¤›m›z bilimsel hatalar› düzeltmemiz için bize aktard›¤›resimlerdir.

‹lkin Niven’›n Meksika tabletlerinden birkaç›n› ele alaca-¤›m, sonra da asl›nda kendi ön bahçelerimizden ç›kan Ame-rika’daki Tümülüsleri ‹nfla Edenler’le devam edece¤im.

Tablet No. 1231. Evrensel hareketlerin kilidi

Bu belki de Niven’in 3000’in üzerinde parça içeren Meksi-ka tabletleri koleksiyonundaki en de¤erli parçad›r. Zira An-tikça¤ insan›n›n kozmogonisindeki iki önemli noktay› aç›kl›-¤a kavuflturmakta ve bu zamana kadar gizemli diye görülenfleyleri aç›klamaktad›r.

23

Büyük Güçlerin Kökeni

Görülece¤i üzere, bu tabletin –anlafl›ld›¤› takdirde– mitikbir yan› yoktur ama çok derin bir fleydir ve bugünkü bilgi da-¤arc›¤›m›z›n ötesindedir.

Bu tablet çok kapsaml› bir hikâye anlatmaktad›r. ‹lkin bi-ze Yarat›l›fl’ta kullan›lm›fl olan ve flimdi de evrendeki tüm be-denlerin hareketlerini yöneten dört büyük temel güç oldu¤u-nu anlatmaktad›r. Bize bu güçlerin bat›dan do¤uya do¤ru ifl-ledi¤ini ve tüm semavi bedenleri bat›dan do¤uya do¤ru tafl›-d›¤›n› anlatmaktad›r ve ayr›ca hareket eden tüm canl› beden-lerin kendi eksenleri etraf›nda bat›dan do¤uya do¤ru döndü-¤ünü göstermektedir.

Bu tablet bize bu güçlerin eylemleriyle dönen bedenleringüçlerini devam ettirmelerini sa¤lad›¤›n› ve dolay›s›yla gü-cün bedenin hareketlerinden geldi¤ini anlatmaktad›r. Bilimdünyas› buna atomik güç ad›n› vermektedir. Oysa atomikgüç diye bir fley yoktur. Bugün biliminsanlar› taraf›ndan ato-mik güç diye adland›r›lan fley, enerjisini atomlar›n elementle-rinden almaz. Atomik element kendisine aktar›lm›fl olan te-mel güçlerin toplay›c›s›, tafl›y›c›s› ve da¤›t›c›s›d›r yaln›zca.

Dönen bedenler (yerküre gibi) halk dilinde dönüfltürücü-ler diye adland›r›labilir; birincil güçlerden esas hacmin bellik›s›mlar›n› al›rlar ve her beden bunu kendi içinde do¤an›ngerekliliklerine göre da¤›t›r.

Sürekli yüklenmeye devam eden atomdan hareketle bili-minsanlar› gücü yaratan›n atom oldu¤u sonucuna ulaflm›fl-lard›r ama bu görüfl yanl›flt›r zira atom yaln›zca bir aktarmakay›fl›d›r.

Güçlerini elde etmek ad›na atomun parçalanabilece¤i hak-k›nda birçok fley duyuyoruz. Neden akmaya devam eden birsu kanal›n› parçalay›p suyu da¤›tas›n›z? Neden sudan akma-ya devam ederken yararlanmayas›n›z? Bu parçalama ifllemiakan su kayna¤›n› gücüyle birlikte kurutur. Atomu parçala-makla atomun içindeki güçlerin ak›fl› yok edilir. Antikça¤da-kiler ak›fltan yararland›lar, ak›fl› yok etmediler.

24

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

Tablete geri dönecek olursak, bu tablet güçlerin kökeninive sayfa 19’daki flekilde ilk diflli tak›m›n› döndüren gücü gös-termektedir.

Bu tablet aç›k ve net bir flekilde flunu göstermekte ve ifadeetmektedir: Güç, Sonsuz olan›n ‹radesi ve Emri’dir.

Okurlar›m flunu sorabilir: Bu ç›kar›mlar› nas›l yap›yorsu-nuz? Ben bu sorudan önce tabletteki vinyeti çözümlemek veçevirmek istiyorum.

1) Merkezi çember Yarat›c›’y› sembolize etmektedir: Son-suz.

2) K›vr›ml› kollar dört temel gücü sembolize etmektedir. 3) Kollar çemberden ç›kmaktad›r. Çembere ba¤l› oldukla-

r›ndan ondan gelmektedirler. Yani bu güçler Yarat›c›’dan tü-rüm etmektedir.

4) Her kolda ad› yaz›l›d›r. Burada kullan›lan glif, mimarve geometriciye denktir. Dolay›s›yla bunlar dört büyük mi-mar, dört büyük geometrici, dört büyük inflac›d›r.

5) Bu çemberin içinde Hiyeratik harf H, yani büyük dört-lünün alfabetik sembolü vard›r. Çemberin içinde olmak Ya-rat›c›’n›n içinde olduklar›na iflaret etmektedir ve bir koluniçindeki adlardan biri Hiyeratik H harfiyle iliflkili oldu¤un-dan, bu dörtlünün dört büyük geometrici vs. olarak adland›-r›lmas› gerekti¤ine iflaret etmektedir.

25

Büyük Güçlerin Kökeni

Çemberin içinde olmak Yarat›c›’n›n içinde olmakt›r. Yara-t›c›’n›n içinde oldu¤undan ve Yarat›c›’dan geldi¤inden, onun‹radesi ve Emri olmaktad›r. Böylece bütün güçlerin asli köke-ninin Yarat›c› oldu¤unu göstermektedir.

6) Burada çemberin içinde Hiyeratik H harfi gösterilmek-tedir: Yani büyük dörtlünün alfabetik sembolü.

7) Kollar›n her biri, büyük bir temel güç, içinden bir suo-ku (anavatan›n faaliyet sembolü) ç›karmaktad›r ve dolay›s›y-la bu güçlerin yarat›l›fl›n tamamlanmas›yla faaliyetlerini son-land›rmad›klar›n›, aksine belli oranda devam ettirdiklerinigöstermektedir.

Antikça¤dakiler bunu tümüyle anlam›fllard›, zira bu vin-yette onu resmetmekte ve yaz›lar›nda flöyle demektedirler:“Kutsal olanlar yarat›l›fl› tamamlad›klar›nda, onlara fizikselevrenin sorumlulu¤u verildi.”

Bu bugün takdir edilmemektedir, keza hayat›n gerçektene oldu¤u, nas›l yarat›ld›¤› ve sonras›nda nas›l devam ettiril-di¤i ö¤renilene kadar da edilmeyecektir. fiu anda dünya bubilgiden uzakt›r, yoksa evrim teorisi denen garabet ortaya ç›-kamazd›.

1086 NO’LU MEKS‹KA TABLET‹. SIRADAN B‹R KUfi.Ben bu tableti öncekini do¤rulamak için kullan›yorum, zirabirincil güçlerin do¤rudan Yarat›c›’dan ç›kt›¤›n› iddia ediyo-rum.

Yeryüzünün tüm bölgelerinde, Antikça¤›n tüm halklar›aras›nda, kufllar yarat›c› güçlerin sembollerinden biriydi.Amerika’da dün oldu¤u gibi bugün de “Atefl Kuflu” diye ad-land›r›lmaktad›r. Kay›p K›ta Mu’da Hintlerin “Atefl Kuflu”hakk›ndaki efsaneleri ve inançlar› aktar›lm›flt›r. fiimdi degüçlerin kökenine iliflkin kan›t olarak 1086 no’lu tableti elealaca¤›m.

Bu kuflun gözü bir çifttir, bu da Uygurlar›n Tanr› ya daYarat›c› sembolüydü.

26

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

Hiyeratik H harfi –dört büyük birincil gücün alfabetiksembolü– kutsal dörtlüdür. Bu harf bedenden ç›karken göste-rilmektedir, dolay›s›yla Yarat›c›’n›n kendisinden d›fla yay›l-maktad›r. H harfinin alt›nda dört çizgiyle gösterilen gö¤üs-lük vard›r. Dört, kutsal dörtlünün rakamsal sembolüydü.

1086 Nolu Meksika Tableti

KES‹LMIfi F‹GÜRLER. Bu grupta 116 tablet vard›r vehiçbiri birbirine yüzde yüz benzememektedir. (494, 1623,1138 ve 513 numaral› tabletler, sayfa 28.)

Bunlar tümüyle geleneksel figürlerdir ve herhangi bir ya-flam biçimini temsil etme amac› tafl›mamaktad›r. Asl›na bak›-lacak olursa, bunlar tümüyle sembollerden ve eski bir yön-tem olan rakamla yaz› biçiminden oluflmufltur.

Bunlar›n dört büyük birincil gücün kökenini ve iflleyiflinigöstermesi amaçlanm›flt›r.

BEDENLER. Bedenleri ya bir koza ya da tohum zarf› biçi-mindedir, güçlerin anavatan›n›n sembolleri olarak kullan›l›r,ama temel dörtlünün yaln›zca ikisine iflaret eder.

27

Büyük Güçlerin Kökeni

Kesik Meksika figürleri

BEDEN Ç‹ZG‹LER‹. Bu çeflitli flekillerin bedenleri üzeri-ne kaz›l› çizgiler ve semboller vard›r. Çizgiler eski tap›naklar-daki ezoterik yaz› biçimidir ve fleklin güçlerin hangi eylemi-ni sembolize etti¤ini aç›klamaktad›r. Rakamla yaz› gizli biranlam tafl›r. Bu yaz› biçiminde kullan›lan rakamlar 1 ile 10aras›ndad›r (10 dahil).

Rakamla yaz› M. Ö. 500’e, hattâ belki biraz daha sonras›-na kadar M›s›r’daki tap›nak yaz›s›yd›. Bunu Yunanl› Pitago-ras’tan biliyoruz. Pitagoras M›s›r’dayken Kutsal Gizemler iletan›flm›flt›. Yunanistan’a dönünce ö¤rencilerine “Tanr›y› say›-larla onurland›rmay›” ö¤retmiflti. Bu 116 tabletin her birindeYarat›c›’dan büyük birincil güçleri içinden ç›karan Bir olarakbahsedilmektedir.

F‹L HORTUMU. Hortum güçlerin evrende hangi yöndeya da do¤rultuda hareket ettiklerini anlatan bir semboldür.

Tüm hareketler bat›dan do¤uya do¤rudur ve daire ya daelips fleklindedir.

Tüm semavi bedenler bat›dan do¤uya hareket eder. Tüm dönen bedenler bat›dan do¤uya döner. Özel olarak bir güç bu hareketleri do¤rudan ya da dolayl›

olarak kontrol eder.Bu figürlerin her birinin yüzü bat›ya bakar, hortumlar› do-

¤uya do¤ru k›vr›lm›fl vaziyettedir. Bu k›vr›m güçlerin daire-sel hareketini sembolize eder.

Baz›lar›n›n 494 ve 513 no’lu tabletlerde oldu¤u gibi s›rt ta-raf›nda ikinci bir hortumu daha vard›r. Bu hortum kafan›niçinde k›vr›kt›r ve hâlâ bat›dan do¤uya do¤ru yol almaktad›r.Bu hortum jiroskopik gücü sembolize etmektedir; jiroskopikgüç muhtemelen büyük merkezcil gücün k›z›d›r – gazlar›toplayan, s›k›flt›ran ve bunlardan dünyalar oluflturan güçtür.Bu büyük merkezcil güç, beden dönmeye bafllar bafllamaz,bu dünya söz konusu oldu¤u kadar›yla ölmüfltü; sonra jiros-kopik güç ebeveynlerinin görevini devralm›fl ve dünyas›n›ayakta tutmufltu.

29

KOL ve BACAKLARI. Kol ve bacaklar› s›f›rdan (bkz. 1138no’lu tablet) dörde kadar (bkz. 1623 no’lu tablet) de¤iflmektedir.

Bunlar güneflin hareketlerini anlatmaktad›r. ‹ki nedenle fiark resimlerinin ve Kozmik Güçler üzerine

yaz›lar›n do¤rulu¤unu gösterecek örnekler olarak Ameri-ka’da bulunan resimlerin birço¤unu ald›m:

Birincisi. Çünkü di¤er ülkelerin üstün medeniyetlere sahipolduklar›n›n iddia edildi¤i dönemde, Amerika onlar›n geri-sinde de¤ildi.

‹kincisi. Biliminsanlar›n›n ilk insanlar›n kal›nt›lar›n› ara-mak için tüm dünyay› kar›fl kar›fl gezmektense burada Ame-rika’da kaydade¤er daha fazla fley bulabileceklerini göster-mek. Baz› h›rsl› kifliler ya ilk insan olsun ya da hiç olmas›n di-yorlar. E¤er gerçekten istedikleri buysa, arad›klar› fleyi GabiÇölü’nden ya da Asya’n›n ücra herhangi bir köflesinden ziya-de burada Amerika’da bulmalar› daha muhtemeldir.

M›s›r, Hindistan, Yunanistan ve di¤er tüm Antikça¤ tarih-leri bize insan›n yeryüzündeki serüveninin flu anda PasifikOkyanusu’nun yata¤›n› oluflturan eski bir k›ta olan Mu’dabafllad›¤›n› gösteriyor.

‹flte aç›klay›c› vinyetleriyle bu fiark kay›tlar›ndan dünya-n›n ilk büyük medeniyetinin eski Kozmik Güçleri’ne, bütüngerçek bilimlerin temeline dair bir fleyler sunmaya çal›flt›m.

Bu büyük medeniyetin yaz›lar›nda evrenin dört büyük bi-rincil güç taraf›ndan yönetildi¤i ve kontrol edildi¤i, bu bü-yük güçlerin Yarat›c›’dan ç›kt›¤› ve türüm etti¤i, “onlar›nO’nun emirlerini, O’nun arzular›n›, O’nun isteklerini yerinegetiren failler” oldu¤u anlat›l›r.

Antikça¤dakiler bu güçlerin kökenini ve her daim onlar›çal›flt›ran gücü anlad›klar›ndan, onlara o kadar sayg› duyar-lard› ki hiçbir zaman onlar› adland›rabilecek kadar ilahi birad bulamam›fllard›. Bu güçlere daha uygun bir ad verme gi-riflimleri “birçok” diye bilinmelerine yol açm›flt›. Benim elli-nin üzerinde ad›n oldu¤u bir listem var.

30

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

Antikça¤daki biliminsanlar› anlafl›lan o ki her f›rsatta bun-lar›n iflleyiflini anlatan flekiller çizmifllerdir. Afla¤›da bunlar-dan baz›lar›n› gösteriyorum ve ayn› zamanda anlamlar›n› ve-riyorum:

fiekil 1. Bu flekil, dört büyük güçten bahsederken kulla-n›lan ilk semboldür. Bunu ilk kez, 70 bin y›l önce yaz›lm›flolan Mu’nun Kutsal Yaz›lar›’nda bulmufltum. Meksika ya-z›lar›nda ve tabletlerinde, keza Amerika’daki Tümülüsleri‹nfla Edenler’in kal›nt›lar›nda oldukça önemli bir yer kap-lar.

fiekil 2. Ayn› dört güç, Yarat›c› olarak Tanr›dan türüm et-tiklerini göstermektedir. Bunu Meksika’da, Tümülüsleri ‹nflaEdenler’de ve Kuzey Amerika’n›n Kayal›k Yerleflimcileri’ndede görüyoruz.

fiekil 3. fiekil 2’dekiyle ayn› anlay›fl› ifade etmenin bir bafl-ka biçimi. Önceki flekiller kadar eski de¤ildir, ama tüm dün-yada geçerlidir ve özellikle de Tümülüsleri ‹nfla Edenler’deöne ç›kar.

fiekil 4. fiekil 3 ile ayn› döneme ait bir semboldür. Yaln›z-ca dört büyük gücün Yarat›c›’dan ç›kt›¤›n› vurgular. Her yer-de kullan›l›rd› ve Meksika tabletlerinde ve Tümülüsleri ‹nflaEdenler’in kal›nt›lar›nda çok önemli yer kaplar.

Amerika’daki bir Amerikan Tümülüsleri ‹nfla Edenlersembolü, günefl ›fl›nlar›n›n “onun içindeki güçler”in iflleyiflin-den türüm etti¤ini ve bu güçlerin dört büyük temel güçtenç›kt›¤›n› anlat›r.

31

Büyük Güçlerin Kökeni

Tanr›dan gelen dört güç Tanr›n›n içinde

Bunlar di¤er iki Tümülüsleri ‹nfla Eden-ler sembolüdür, canl› ve hareket eden birbedenin eriyik haldeki merkezinin bede-nin sert kabu¤una sürtündü¤ünü ve böy-lece ikisi aras›nda bir sürtünme çizgisioluflturdu¤unu göstermektedir. Bu çizgitükenmifl güçleri yeniden canland›r›p, on-lar› sert kabu¤a geri döndürür ve burada

do¤adan yeni bir görev için ça¤r› bekler. Bu görevin ayr›nt›-lar› Kutsal Yaz›lar’da mevcuttur. M›s›rl› kâtip Aua (MÖ 1200)bu konu üzerine epeyce yaz›p çizmifltir.

Bu bir Tümülüsleri ‹nflaEdenler sembolüdür ve sayfa23’teki 1231 no’lu MeksikaTableti ile ayn› anlama sahip-tir. ‹kisi aras›ndaki tek farkMeksika tabletinin üzerindeyaz›l› aç›klaman›n olmas›d›r.Her ikisi de Tanr›dan türümeden dört büyük güç oldu-¤unu ve bunlar›n bir merke-zin etraf›nda bat›dan do¤uyado¤ru seyahat etti¤ini söyler.

Bu da bir Tümülüsleri‹nfla Edenler sembolüdür.Yapt›¤›m araflt›rmalardabuna benzer yaln›zca tek birfleye rastgeldim. Bu MÖ3000 y›l›na ait olan çok eskibir Hindu belgesinin üze-rindeydi. Hem parlak hemde koyu ›fl›nlar yayan güne-fli sembolize etmektedir ve

32

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

Dört güçten ç›kan›fl›nlar

Sol: Dünyan›n bat›dan do¤uyado¤ru hareket eden eriyik haldeki

merkezi. Sa¤: Güneflin bat›dando¤uya dönen eriyik haldeki

merkezi

Bat›dan do¤uya do¤ru hareket eden dört güç.

Timülüslerdeoturanlar

Meksika’dakitablet

hem parlak hem de koyu ›fl›nlar›ngüç tafl›y›c›lar› oldu¤unu ve hepsininde bat›dan do¤uya do¤ru bükülmüflhalde hareket etti¤ini söylemektedir.

Bu sembol, ›fl›nlar›n güçleriylebirlikte uzayda hareket ederken bire¤ri oluflturduklar›n›, böylece güne-flimizden gelen bir ›fl›n›n yeryüzünedik bir flekilde de¤il, e¤ri çizerek çar-paca¤›n› söylemektedir. Bunun do¤-

ru mu yanl›fl m› oldu¤unu bilmiyorum. Onu da gökyüzühakk›nda daha fazla fley bilenler söylesin.

Yerküre güçlerinin iflleyiflini anlatan ve ayn› zamandabunlar›n esasen Yarat›c›’dan geldi¤ini gösteren bir di¤er Tü-mülüsleri ‹nfla Edenler sembolü.

Yerkürenin sert kabu¤unun çevre-sinde bir dizi tarak gösterilmektedir.Bunlar yerkürenin d›fl kabu¤undabafllar ve biterler. Bu sonsuz sembol–zira sert kabu¤a ba¤l› olarak gösteril-mektedir–Antikça¤dakiler için ta-mamlanmay› ifade ediyordu; temsiletti¤i fley her neyse, çal›flmas›n› ta-mamlam›fl olarak gösterilir. fiekildeki

merkezi haç onun bafll›¤›d›r; bu nedenle göndermede bulu-nulan fley güçlerdir.

Eksiksiz okuma yerkürenin güçlerinin onun bedenini terketti¤ini ve atmosfere kar›flt›¤›n› söyler. Burada birkaç görevi-ni yerine getirdikten sonra tükenir, bitkin düflerler; tükendik-lerinde büyük sürtünme çizgisine geri dönerler ve yenidencanlanana ve do¤a onlar› bir kez daha göreve ça¤›rana kadardepoya (sert kabuk) aktar›l›rlar. Yerküre güçleri yerküreninatmosferinin ötesine geçemezler çünkü orada onlar› tutacakbir fley yoktur.

33

Büyük Güçlerin Kökeni

Güçlerin anakaynaklar›na dönüflü

Tümülüslerde oturanayd›nl›k ve karanl›k.

Ifl›nlar ve Güçler.

Tümülüsleri ‹nfla Edenler buradabize güneflin kutuplar›n›n sal›nd›¤›n›anlatmaktad›r; yani O, bir Üstün Gü-nefl taraf›ndan kontrol edilmektedir.Bu nedenle dönerken ve kontrol edi-lirken, güneflimiz sert kabuklu yu-muflak bir merkezi olan so¤uk bir be-dendir.

Kan›mca bu örnekler Amerika’n›nbir zamanlar, üstelik çok uzun zaman önce de de¤il, yeryü-zündeki en üstün medeniyete sahip oldu¤unu gösteriyor – yada en az›ndan Kozmik Güçler’in iflleyifline dair bilgi söz ko-nusu oldu¤u kadar›yla ki bu evrenin temelini oluflturan ger-çek bilimdir.

34

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

Güneflin kutuplar›n›n

sal›n›fl›.

‹kinci Bölüm

Yerküre Güçleri

Mütemadiyen gözlerimizin önüne gelen çeflitli olgularbize yerkürenin güçler yaratt›¤›n› gösteriyor. Do¤a

hiçbir zaman çal›flmalar›nda savurgan olmam›flt›r. Bu güç-ler do¤an›n yerine getirdi¤i görevler için yarat›lmaktad›r.Bu güçlerin neler oldu¤unu, nas›l yarat›ld›klar›n› ve –bellibir noktaya kadar– yerine getirdikleri görevleri göstermeyeçal›flaca¤›m. Bunu yapmak için yerkürenin da¤›n›k haldekibir gaz kütlesinden (nebula) baflka bir fley olmad›¤› en ba-fl›ndan bafllamam gerekecek. Hem böylece yerküre güçleri-nin nas›l bafllat›ld›¤›n› ve sonras›nda tamamland›¤›n› gör-me f›rsat› elde edece¤im. Kutup güçlerini ve yerkürenin ha-reketlerinde oynad›klar› çok önemli rolü göstermek için buzorunludur.

Yerkürenin bir kabu¤u oluflmadan önce tek bir merkezkaçgüç bile yoktu; gazlar› bir merkeze götürmeye çal›flan mer-kezcil güç maddeyi b›rakana kadar olamazd› da. Kütleninmerkezkaç bir güç oluflturacak düzenli bir dönme hareketi ol-mad›¤›ndan, jiroskopik bir güç de olamazd›.

Yerküreyi oluflturan gazlar, eriyik haldeki bir kabuk hali-ne gelene kadar onu oluflturmakta olan merkezcil güç taraf›n-dan akla gelebilecek her tarzda döndürülmüfltü. Ona küre bi-çimi kazand›rmak için bu zorunluydu. Bu kaba muamele zo-runluydu, aksi takdirde yerküre flekilsiz bir biçime bürüne-cekti.

35

Bir kabuk oluflur oluflmaz, yerküre sert bir d›fl kabu¤u ileeriyik halde ve gaz fleklinde bir merkezi olan bir küreydi. Veso¤umas› biter bitmez, koflul ayn›yd›, tek fark kabu¤un kal›n-laflm›fl olmas›yd›.

Ele almam›z gereken bir sonraki husus fludur: Bu yumu-flak merkez ne ifle yarar? Bir yarar› olmas› gerekir, aksi takdir-de yerkürenin kabu¤u içinde var olmaya devam edemezdi.

Yerküre ve evren bizi yüksek bilgiye ulaflt›racak olan bü-yük okul binalar›d›r. Do¤an›n bize ö¤retebilece¤i, ama ö¤re-nilmeden kalm›fl olan çok ama çok ders vard›r. Do¤a var olanher fleyin ancak geçici bir biçim içinde var oldu¤unu ve hiç-bir fleyin gerçekten ölemeyece¤ini ya da kaybolamayaca¤›n›ö¤retmifltir. Her fley flu ya da bu biçimde sonsuza dek yafla-yacakt›r. Var olan her fley ve oluflan her koflul belli bir amaçiçin ve belli bir hedef do¤rultusunda bir fleyin gerçeklefltiril-mesi için vard›r.

Yerkürenin sert bir kabu¤u ve yumuflak bir merkezi oldu-¤undan, yerküre bir kofluldur. Bir koflul olmas›ndan müte-vellit, özel bir hizmet görmesi için meydana getirilmifltir.fiimdi soru geliyor: Bu kofluldan ötürü ifa edilen özel görevya da ifllev nedir?

Ekvatorda, ekvatorun yüzeyinde, yerkürenin sa¤lam sertkabu¤u saniyede yaklafl›k 1500 feet h›zla hareket etmektedir.Yerkürenin merkezi eriyik haldeki maddesi ayn› yönde amasert kabuktan çok daha yavafl yol almaktad›r. ‹ki töz aras›n-da –biri di¤erinden daha h›zl› gitmektedir– bir sürtünme çiz-gisi ortaya ç›kar.

Yerküre kendi ekseni etraf›nda dönmeye bafllad›¤›nda, üçbüyük güç yaratmaya bafllam›flt›:

Büyük bir birincil güçMerkezkaç bir güç ve Jiroskopik bir güçArkeyan dönemindeki ilk yanarda¤ faaliyetleri büyük

merkezcil gücün denetimini çabucak yeni do¤an yerküre

36

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

güçlerine teslim etti¤ini göstermektedir. Bu de¤ifliklik yenioluflan kabuk so¤uyup k›r›lganlaflmadan önce gerçekleflmifl-ti. Benim jeolojik çal›flmamda ikincil kayalar ad›n› verdi¤im(zira benim birincil kaya dedi¤im granitin üzerine kurulu-dur) Gnayslardaki dalgalar ve k›vr›mlar bunu göstermekte-dir. Bu yanarda¤ faaliyetleri sular yerkürenin yüzeyinde be-lirmeden önce gerçekleflmiflti.

Yerkürenin merkezkaç gücünü iki k›sma ya da bölümeay›rmak mümkündür: ‹lk bölüm yerkürenin kabu¤u içinde-dir, ikinci bölüm ise yerkürenin yüzeyinden d›fla do¤rudur.

Yerkürenin merkezkaç gücünün ortaya ç›k›fl›yla birlikteyerkürenin jiroskopik gücü de meydana gelmifltir.

Jiroskopik güç ortaya ç›kar ç›kmaz, yerküreyi dik bir ko-numa yerlefltirmeye giriflmifl ve nitekim bu konum sonradankal›c›laflm›flt›r. Sular ve atmosfer olufltu¤unda, merkezcil güçyerkürenin hareketlerinin yönetimi üzerindeki tüm iddiala-r›ndan vazgeçti.

Sonra yerkürenin tüm sorumlulu¤u yerkürenin güçleriy-le birlikte güneflin büyük manyetik güçlerine geçti. Bundanböyle yerkürenin tüm hareketlerini bu güçler birlikte yönet-tiler.

Yerkürenin ilk kabu¤unun so¤udu¤u dönemde, yerküre-nin sert kabu¤una çarpt›ktan sonra jiroskopik bir güce dö-nüflmüfl olan merkezkaç gücün iç bölümünün kutupsal böl-geleri düzlefltirme e¤ilimine sahip olmas› gerekirdi. E¤ergüçler o dönemde de flimdi oldu¤u gibi iflliyor olsayd› böyleolurdu, çünkü bu güçler ifllerine ilk bafllad›klar›nda, kabukçok yumuflak, esnek ve flekil verilebilir nitelikteydi. Biz güç-lerin flimdi oldu¤u gibi o zaman da faaliyet gösterdi¤ini bili-yoruz çünkü yerkürenin uçlar›, kutup bölgeleri düzlefltiril-mifltir. E¤er o dönemde, güçlerin iflleyiflinin bafllang›c›ndayerkürenin kabu¤u so¤uk, kat› ve k›r›lgan olsayd›, yerküre-nin uçlar›n›n düzlefltirilmesi ifllemi gerçeklefltirilemezdi. Do-lay›s›yla yerkürenin kendi ekseni etraf›nda ilk kabuk olufl-

37

Yerküre Güçleri

tuktan hemen sonra ve so¤uyup sertleflmeden önce dönmeyebafllad›¤› gösterilmektedir.

Sular›n ve atmosferin oluflma dönemine kadar so¤uma vesertleflme yavaflt› ama sular ve atmosfer olufltuktan sonra so-¤uma ve kat›laflma daha da h›zland›. ‹lk baflta yerkürenin ka-bu¤u (güçlerinin deposu) çok inceydi ve gelifltirdi¤i birincilgüçlerin hepsini elinde tutmaktan acizdi. Fakat kal›nlaflt›kçagüçlerinin deposu geniflledi. Sular ve atmosfer oluflur olufl-maz muazzam miktarda birincil güç güneflin yak›nl›k kurangüçleri taraf›ndan atmosfere çekildi. Atmosferin kapasitesidolana kadar birincil güçler buraya çekildi. Sonra yerküre ka-bu¤unun gerçek kal›nlaflmas› bafllad›, zira birincil gücün birk›sm› geri çekilene kadar çok so¤umak pratikte olanaks›zd›.Atefl gücü yerkürenin birincil gücünün önemli bir yüzdesinioluflturmaktad›r.

Yerkürenin kabu¤u kal›nlaflt›kça ve birincil gücün büyükhacimleri onun bedeninde tutuldukça, güneflin çekimine di-renifl artt›. Böylece yerkürenin dönüfl h›z› orant›l› flekildeartt›.

Yerkürenin kabu¤unun kal›nlaflmas› tarafs›z bir bölgeoluflana kadar devam etti. Sonra daha fazla so¤umas› ve ka-t›laflmas› olanaks›z hale geldi. Bu noktada yerküre en yüksekh›z›na ulaflt› ve bu h›z›n› günümüze kadar devam ettirdi.

Buraya kadar, yerkürenin kabu¤u içinde yumuflak birmerkezin özel bir amaçla ve belli bir görev için korundu¤unuanlatt›m. Bu amaç yerküre güçlerinin yarat›labilece¤i ve yeni-den yarat›labilece¤i bir sürtünme hatt› sa¤lamakt›. Bu olayafla¤›da “Birincil Güç” bafll›kl› makalede aç›klan›yor.

Yerkürenin merkezi merkezkaç gücü jiroskopik güçle bir-likte eriyik haldeki maddeyi ve onun yan› s›ra henüz depoyayerlefltirilmemifl olan birincil güçleri, do¤a yasalar›na uygunolarak, uca tafl›mal›d›r.

En uçta eriyik haldeki madde, d›flar›daki kabu¤un yüzeyiüstünde düzlefltirilmifl bir ucu olan bir kupa biçimine bürün-

38

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

melidir. Do¤al bir sonuç kupan›n içinde büyük miktarda bi-rincil gücün toplanmas› olacakt›r, bu da d›flar›daki düzleflmiflucun afl›r› manyetikleflmesine yol açacakt›r. Bu bölge yerkü-renin yüzeyindeki bütün bölgelerden daha fazla manyetik-leflmifl olmal›d›r. Böyle oldu¤unu görüyoruz, dolay›s›yla bubir gerçekliktir ve manyetik pusulan›n yerkürenin bütün böl-gelerinden kutba do¤ru çekilmesiyle ve manyetik kupan›niçindeyken çekilmesinin sonlanmas›yla kan›tlanmaktad›r.Bunu söylerken, kupan›n kenar›n› geçtikten sonra i¤neninhareketinin sonland›¤›n› kastediyorum. Kupan›n içinde bu-lunmufl olan kâfliflerden duydu¤uma göre, i¤ne kupan›nucunda durmaya çal›fl›rm›fl. Eriyik haldeki kupa kutuptaoluflturulur çünkü güçler maddeyi dairesel hareketle yukar›do¤ru tafl›rlar. Hapsedilmifl merkezkaç güç jiroskopik gücedönüflür ve maddeyi yukar› tafl›r ve tepede kupa haline geti-rir. Yerkürenin eriyik haldeki maddesi hapsedilmifltir. Hap-sedilmifl merkezkaç gücün s›radan bir örne¤i, bir kupan›niçindeki s›v›n›n bir kafl›kla h›zla kar›flt›r›lmas›d›r. S›v›n›n üstk›sm› kupa biçimine bürünecektir.

B‹R‹NC‹L GÜÇ. Birincil güç yerkürenin güçlerinin temelgücü oldu¤undan bunu ilk önce ele alaca¤›m.

Bu güç yerkürenin merkezindeki eriyik haldeki maddeninonun daha sert d›fl kabu¤una sürtünmesiyle yarat›l›r ve yeni-den yarat›l›r. Tükenmifl güçleri yeniden canland›rmak içinkendine çeken m›knat›s› oluflturan kabukla eriyik haldekimadde aras›ndaki temas hatt› boyunca yaflanan sürtünmedirbu. Yeniden canland›r›lan güçleri güneflin yak›nl›k kurangüçlerine karfl› depolar›nda tutan ve tüm elementlerden olu-flan maddeyi kendisine çeken, halk dilinde yerçekimi kuvve-ti diye bilinen bu m›knat›st›r.

Güçler elementler gibidir, flöyle ki her zaman var olmufl,bundan sonra da var olacaklard›r. Güçler ölmez ya da göçüpgitmezler ve t›pk› elementler gibi bir görevi yerine getirdik-

39

Yerküre Güçleri

ten sonra yorulup tükenirler. Element yeniden canlanma içinyerküre anaya, güç ise sürtünme çizgisine geri döner. Dolay›-s›yla ikisi de yeniden canlanma için do¤duklar› yerlere dö-nerler.

Sürtünme temas noktas› çok güçlü bir ikili m›knat›s olufl-turur. Bir k›s›m birincil gücün elektromanyetik bölümününgüçlerini kontrol eder. Di¤er k›s›msa elementlerden oluflantüm maddeleri kontrol eder. Bundan böyle sürtünme çizgisi-ni merkezi m›knat›s diye adland›raca¤›m.

Daha önce de belirtildi¤i gibi, günefl ›s›s› denen fley güne-flin yak›nl›k kuran güçleri taraf›ndan yerkürenin bedenindenatmosfere çekilen bir yerküre gücüdür.

Birçok deneme ve deneyin ard›ndan, yerkürenin bedenin-den ayr›l›rken atmosferin içinden geçen güçlerin yol açt›¤› at-mosfer hareketlerinin foto¤raf›n› çekmeyi baflard›m.

Bu foto¤raf güçlerin ya da atmosferin foto¤raf› de¤ildir.Ne güçlerin ne de atmosferin foto¤raf› çekilebilir. Uygun birarka plana yans›t›lm›fl gölgelerin foto¤raf›d›r bu.

Bu resimde yerküre güçlerinin onun bedenini koyu gö-rünmez alevler biçiminde terk etti¤i görülmektedir. Bu alev-ler bölünür ve resimde görülemeyecek kadar belirsiz olan pa-r›lt›lar halinde da¤›l›r. Bu koyu görünmez alevlerin baz›lar›kaydade¤er bir boya ulafl›r. Bu alevlerin hacimleri günün bel-li saatlerinde oldu¤u gibi artt›¤›nda, alevlerin boyu da uzarve onunla birlikte tüm grubun hareketlerinin h›z› da artar.

Yerküre güçlerinin ço¤u uzmand›r, flöyle ki yerküreyi veatmosferi terk edip uzaya geçerek orada tümüyle kaybola-mazlar. Bu nedenle bu yerküre güçleri atmosferin ötesine çe-kilemez.

Günefl ›fl›nlar›n›n baz›lar› yerkürenin elektromanyetik bö-lümünün güçleriyle yak›nl›k kuran güçler tafl›rlar. Bu günefl›fl›nlar› yerkürenin yüzeyine ›fl›nlar›yla birlikte düfler. Yerküre-nin bedeninin yüzeyinden yerküre güçlerinin baz›lar›n› çekeral›r ve atmosfere yollarlar. Günefl güçleri yerkürenin bedenin-

40

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

deki güçleri çekerken, büyük merkezi m›knat›s onlar› yerküre-nin sert kabu¤unda tutmaya çabalar. Bu noktay› özellikle be-lirtmek gerek çünkü yerkürenin kendi ekseni etraf›nda dön-mesindeki etkenlerden birinin bu oldu¤unu gösterece¤im.

Bir büyük gerçek var ki tümüyle takdir etmemek olmaz:Yerkürenin güçleri onun bedeninden atmosfere çekildi¤inde,daha fazla çekilemezler ve merkezi m›knat›s taraf›ndan çeki-lene kadar orada kalmal›d›rlar. Hiçbir zaman unutulmamas›gereken çok önemli bir baflka husus da fludur: Yerkürenin at-mosferinin tutma kapasitesinin belli bir s›n›r› vard›r; as›l› hal-de ancak bu kadar›n› tutabilir ve tafl›yabilir, daha fazlas›n› ta-fl›yamaz. Tutma kapasitesinin üstündeki her fazlal›k bir afl›r›-l›k haline gelir ve dökülür. Bunu atmosfer olaylar›nda her

41

Yerküre Güçleri

Resim 1. Yerkürenin birincil gücü yerkürenin bedeninden

atmosfere çekiliyor.

gün gözlemek mümkündür. Bir örnek verelim: Güneflin ya-k›nl›k kuran güçleri yerkürenin bedeninden atmosferin tafl›-yabilece¤inden daha fazla güç hacmi çekmeyi baflard›¤›nda,fazlal›klar birikir, toplan›r ve depolar›na, yani yerküreninsert kabu¤una geri dönerler ve böylece merkezi ikili m›knat›staraf›ndan geri çekilmifl olurlar. fiimflek buna bir örnektir.fiimflek, yerkürenin birincil gücünün elektromanyetik bölü-mündeki atmosferde, ya atmosferdeki eflitleme ya da yerkü-reye geri dönme ediminde afl›r› yük birikmesidir.

Ak›lda tutulmas› gereken çok önemli bir di¤er husus dafludur: Yerkürenin sert kabu¤u güçlerinin deposudur ve yer-kürenin birincil gücü yerkürenin tüm kabu¤una ve atmosfe-re ve yerkürenin yüzeyindeki her fleye nüfuz eder.

Oksijen yerkürenin oluflumunda çok önemli bir role sa-hiptir. Oksijen çok yönlü bir elementtir ve belli koflullar alt›n-da ikili bir kutupsall›¤a sahiptir. Günümüzün bilimsel ö¤re-tilerinde kutupsall›¤a büyük vurgu yap›lmaktad›r; birçokdurumda bu sözcü¤ü kullanmak kuflkusuz yanl›flt›r, zira ya-n›lt›c› bir sözcüktür. Öncelikle, biliminsanlar›n›n kulland›¤›anlam›yla kutuplulu¤un ne oldu¤una bakal›m. Kutupsall›kbir gücün di¤erine karfl› ifllemesidir ve kutuplaflma olgusu ta-rafs›z bölgeleri yöneten büyük yasaya binaen ortaya ç›kar.Bir örnek olmas› bak›m›ndan, biliminsanlar› yerküreye nega-tif kutup derler! Neden? Her zaman d›flar›ya do¤ru iflleyenmerkezkaç gücü nedeniyle. Oysa bu yaln›zca görecelidir, ak-si takdirde yerkürenin yüzeyindeki tüm gevflek madde at-mosferin ötesine geçip uzaya gönderilecektir. Bunun olma-mas›n›n nedeni yerkürenin merkezi m›knat›s›n›n pozitif vedaha kuvvetli olan güç olmas›d›r. Bu ikisi aras›nda tarafs›zbir bölge vard›r. Bu alan söz konusu elementlere dayal›d›r,zira baz› elementlerde bu tarafs›z bölge yoktur. Mesela birnoktada havaya bir tafl at›n; yukar› do¤ru ç›k›fl›n› durduracakve m›knat›s ya da pozitif güç taraf›ndan yeniden geri döne-cektir. Oksijen en az Joseph’in ceketindeki renkler kadar yü-

42

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

ze sahiptir. Elektromanyetik bölümün birçok dal›n›n büyükyak›nl›k kuran güçlerinden biridir –birincil güç– ve elektro-manyetik bölümün bir dal› olan Yaflam Gücü’ne özellikle ya-k›nd›r. Yerkürenin sert kabu¤unun oluflmas›nda büyük sert-lefltirici görevi görmüfltür, zira o olmadan kristal oluflturula-maz. Tüm yerküre oksitlerden oluflur. Oksijen tüm kayalar-da, topraklarda, metallerde, suda ve atmosferde mevcuttur.Bu malzeme birincil gücün depolama tesisidir.

Oksijen di¤er elementlerle birleflerek birincil gücü atmos-ferinin d›fl s›n›r›na iletendir.

43

Yerküre Güçleri

Eriyik haldeki madde Gaz halindeki madde

Resim 2. Birincil Güç

Bugün kimya hakk›nda ne biliyoruz? Hiçbir fley! Bildikle-rimiz 200 yaprakl› bir cildin ilk sayfas›na yaz›labilir, geri ka-lan›ysa bilmediklerimizle dolu olacakt›r ve bunun tek nedenielementlerle güçler aras›ndaki ba¤lant›y› ö¤renmeyi baflara-mam›fl olmam›zd›r.

Bundan sonra, güneflin güçleri ana bafll›¤› alt›nda manye-tik güçlerin güneflten yerküreye geldi¤ini gösterece¤im; bun-lar yerkürenin birincil gücünün elektromanyetik bölümününtüm güçlerine son derece yak›nd›r. Güneflin güçleri yerküre-nin m›knat›s›ndan çok daha güçlü oldu¤undan, günefl yerkü-renin bedeninden merkezi m›knat›s›n manyetik gücüne veelementlerin çekimlerine ra¤men güçlerini çekebilir ve bu öl-çüde atmosfer taraf›ndan as›l› halde tafl›nabilir.

‹ki ya da daha fazla güç karfl› karfl›ya geldi¤inde tarafs›zbölgeler oluflur. Tarafs›z bölge, iki gücün kuvvetlerinin eflit-lendi¤i yerdir. E¤er hiç tarafs›z bölge olmasayd›, tüm evreninhareketleri karmakar›fl›k olurdu; semavi bedenlerin kesin birrotas› olmazd› ve sürekli çarp›fl›p çat›fl›rlard›. Evrendeki sis-tem tamamen saf d›fl› olurdu.

Tarafs›z bir bölge, birbirine karfl›t olan iki gücün kuvvetbak›m›ndan eflitlendikleri bir çizgi ya da noktad›r. Genel ola-rak, iki güç ayn› kaynaktan türüm etti¤inde, asl›nda diyebili-rim ki her zaman, güçlerden biri di¤erinden daha kuvvetlibafllar ama ilerledikçe h›z› yavafllar. Belirli bir noktada ya daçizgide, zay›f olan güçlü olana eflitlenir ve böylece bu geçiflnoktas›ndan yoluna devam ederken güçlü olan sayfa 44’dekiresimde görüldü¤ü gibi zay›f hale gelir.

Tarafs›z bölge. “A” noktas›nda iki güç eflitlenir.

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

44

Bu resimde noktal› çizginin bir manyetik güç a,a oldu¤u-nu ve düz çizgilerin bir merkezkaç güç b,b oldu¤unu varsa-yal›m. Tarafs›z bölgede bunlar güç bak›m›ndan eflitlenir,böylece bu noktada tarafs›z bir bölge vard›r. Afla¤›da herke-sin test edebilece¤i iki örnek veriyorum. Bunlar› basitli¤inbizatihi kendisidir.

Ayn› derecede güçlü iki m›knat›s aras›ndaki merkezintam ortas›na bir dikifl i¤nesi yerlefltirin. ‹¤ne hiçbir flekilde et-kilenmez çünkü tarafs›z bir bölgededir. Tarafs›z bir bölgedeoldu¤unu kan›tlamak için m›knat›slardan birini çekin. ‹¤nehemen di¤er m›knat›sa yap›flacakt›r.

Bir dikifl i¤nesi kullanmak yerine, manyetik bir pusulakullan›n. Bu deney çok daha inceliklidir. Pusula iki m›knat›saras›nda ortada bir yerdeyken, i¤ne kuzeyi gösterecektir.M›knat›slardan birini çekti¤inizdeyse i¤nenin ucu hemenyön de¤ifltirecek ve di¤er m›knat›s› iflaret edecektir. ‹ki m›k-

45

Tarafs›z bölgeler

Yerküre Güçleri

nat›s varken, i¤ne tarafs›z bir bölgedeydi. Manyetik güçlerpusulan›n iki taraf›nda da iflliyordu ama güçleri eflitlenmiflti.

ELEKTROMANYET‹K. Yerkürenin birincil güçlerinin bubölümünü elektromanyetik bölüm diye adland›rd›m çünkübileflik elektrik gücü, bileflik yaflam ya da hayat gücü, atefl gü-cü, ›fl›k gücü, çeflitli manyetik güçler ve daha birçok güç içe-rir.

Bu bölümün güçleri hayat›n kayna¤› ve sürdürücüsüdür;güneflten gelen belli güçler ve ikincil yerküre güçleriyle bir-likte yerkürenin tüm hareketlerini kontrol ederler.

Bu bölümdeki tüm güçler güneflin güçlerinden baz›lar›nason derece yak›nd›r. Günefl güçleri bunlara hayat ve hareketkazand›r›r. Günefl güçleri olmadan bunlar at›ld›r. Günefl güç-leri yerkürenin tüm elementleri karfl›s›nda mutlak anlamdatarafs›zd›r. Elementler günefl güçlerinden hiçbir flekilde etki-lenmezler. Günefl güçleri yaln›zca yerkürenin güçlerini etki-lerler. Güneflin yerküre elementleri üzerindeki tüm zahiri et-kileri güneflle yak›nl›k kuran güçlerin harekete geçirdi¤i yer-küre güçlerinin eseridir.

Yerkürenin merkezi m›knat›s› günefl güçlerine düflman-d›r; zira güneflle yak›nl›k kuran güçler yerküre güçlerini yer-kürenin bedeninden çekip atmosfere gönderirken, merkezim›knat›s tüm gücünü bunu engellemek ve yerkürenin güçle-rini kendi bedeni içinde tutmak için kullan›r. Böyle olmasay-d› yerküre kendi ekseni etraf›nda dönemezdi.

Daha önce de belirtildi¤i üzere, elektromanyetik bölümüoluflturacak olan görünüflte yüzlerce ay›rt edici güç vard›r.Her renkten, gölgeden ve tondan ›fl›n çeflitli güçlerle birlikte-lik içindedir ve her güç kendi özgül renkli ›fl›n›yla tafl›n›r.Tüm ›fl›nlar parlak ve görünür mü yoksa ultra, karanl›k vegörünmez mi olduklar›ndan ba¤›ms›z olarak bir güç tafl›rlar.Asl›na bak›lacak olursa, güç tafl›yan ›fl›nlar›n onda birindendaha az› insan gözü taraf›ndan görülmez. Bunlar uçlard›r ve

46

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

her birinin rengi olmas›na karfl›n, renkleri ay›rt edilebilir de-¤ildir, çünkü uç bir renktir. Bu güçlerin her biri özel bir amaç-la, özel bir tarzda do¤a taraf›ndan kullan›l›r.

Bundan sonra, ›fl›k gücü tafl›yan görünür parlak ›fl›nlar›natefl ve manyetik güçler tafl›yan koyu ›fl›nlardan nas›l ay›r›pyal›tabilece¤ini gösterece¤im. Birlikte yal›t›labilecek atefl güç-leriyle manyetik güçleri tafl›yan iki koyu ›fl›n vard›r. Fakatatefl ›fl›n›n› manyetik ›fl›ndan atefli yaln›z b›rakabilecek kadaryal›tmay› baflaramad›m. Bu yöndeki tüm giriflimlerimde, kiepey didindi¤imi söylemeliyim, manyetik ›fl›n hep araya gir-di. E¤er manyetik ›fl›n ateflten uzaklaflt›r›labilirse, o zamanatefl yaln›z -yal›t›k- kalacakt›r.

fiimdi elektromanyeti¤in merkezi sürtünme çizgisindenbafllayan k›smi bir bölümünü gösteren bir diyagram suna-ca¤›m.

fiekil 1. Yerkürenin merkezi sürtünme çizgisindeki tambirincil gücünü temsil etmektedir. Görülece¤i üzere, güçlerbir ip gibi diyagonal çizgiler taraf›ndan iç içe geçirilmifl ola-rak gösterilmifltir. Siyah halkalar elektromanyetik gücü, par-lak halkalar so¤uk manyetik güçleri temsil etmektedir.

47

Yerküre Güçleri

Elektromanyeti¤in bir bölümü

fiekil 2. Yatay siyah kal›n çizgi, yerkürenin bedeninden at-mosfere geçen elektromanyetik gücün tüm hacmini temsileder. Yerkürenin çok uzmanlaflm›fl atmosferinde, çeflitli güç-ler ana ak›m›n d›fl›nda b›rak›l›r ve böylece her güç kendisinedo¤an›n verdi¤i her görevi yapacak niteli¤e kavuflur. Güçleriki flekilde seçilir: Tekil ve bileflik. Muhtemelen baz› bilefliklersonradan tekile dönüflürler.

fiekil 3. Bileflikler olarak ana ak›mdan ayr›lan güçleri gös-termektedir.

fiekil 4. Tekil bir gücün ana ak›m›n d›fl›na ç›k›fl›n› göster-mektedir.

Elektromanyetik bölüm taraf›ndan yerine getirilen say›s›zgörev vard›r ve her birinin üzerine bir hacim yaz›labilir, böy-lece hepsinin ayr›nt›lar›na girmek bir kütüphaneyi doldurur.Ben yaln›zca birkaç› üzerinde duraca¤›m. Her birine bir bö-lüm ayr›lacak –bu k›salt›lm›fl eserde daha fazlas› mümkünde¤il. Ben yaln›zca baflkalar›n›n takip edecekleri yolu aç›yo-rum.

Eski kay›tlara bakarak söylersek, gizemli güçlerin incelen-mesi yerkürenin 50-100 bin y›l önceki ilk büyük medeniyetin-deki insanlar›n esas ilgi alan›yd› ve bu konuda oldukça uz-manlaflm›fllard›.

Bugün güçler konusu bizler aç›s›ndan sürülmemifl bir tar-lad›r. Günümüz medeniyeti bu konuda tek bir a¤aç bile dik-memifltir.

‹lk büyük medeniyet yeryüzünden silindi¤inde, insanl›kbilgi ve ö¤renim bak›m›ndan tepetaklak oldu. Yaln›zca 500y›l öncesine bakal›m – o dönemde gizemli bilimler hakk›nda-ki mevcut zay›f bilgimizin ne kadar› biliniyordu?

Elementlerle güçler aras›ndaki iliflki gelecekteki bilimselincelemelerin temeli olmad›¤› müddetçe, bilim, daha önce-sinde oldu¤u gibi, gerileyecek ve yeryüzündeki en büyük ko-miklik ve saçmal›k derecesine düflecek kadar mitlerle ve yan-

48

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

l›fl teorilerle dolacakt›r. Bilim bugün bir yol ayr›m›na gelmiflbulunuyor. E¤er do¤ru yolu seçerse, ilerleyecektir; yok e¤eryanl›fl yola giderse, o zaman gerileyecektir.

SO⁄UK MANYET‹K BÖLÜM, YERKÜREN‹N B‹R‹N-C‹L GÜCÜ. Buna So¤uk Manyetik Bölüm ad›n› verdim çün-kü atefl gücüyle hiçbir alakas› yoktur.

So¤uk Manyetik Bölüm büyük merkezi ikili m›knat›s›nbölümlerinden biridir. Bunu aç›klad›¤›m›zda, yerçekimi ad›verilen bilindik olguyu da aç›klam›fl oluruz. Bu bize yerçeki-minin kökenini ve ayr›ca kökeninin noktas›n› gösterir. Ele-mentlerden oluflan her madde her f›rsatta merkezi m›knat›saçekilir. Bu nedenle yerçekiminin kökeni büyük merkezi m›k-nat›stan türüm eden manyetik güçlerden biridir ve kökennoktas› yerkürenin kat› kabu¤u ile merkezi eriyik madde ara-s›ndaki sürtünme çizgisidir, günümüz bilimsel ö¤retilerindeiddia edildi¤i gibi yerkürenin esas merkezi de¤ildir. Yerküre-nin esas merkezi bir boflluktur. Ne kadar büyük oldu¤unubilmiyorum.

Maddenin her f›rsatta m›knat›sa daha da yaklaflma çabas›içinde ad›mlar atmas›na yol açan fley merkezi m›knat›s›n çe-kim gücüdür. Madde ona bu flekilde çekilir, yani: merkezi iki-li m›knat›s›n so¤uk bölümü Yerçekimi Gücüdür.

Güneflin güçleri tarafs›zd›r ve hiçbir flekilde so¤uk manye-tik bölüme yak›n de¤ildir. Keza güneflin manyetik güçlerininbunu ya da iflleyifllerini etkiledi¤i de söylenemez. Yerküreninelementleri güneflin güçlerinden herhangi bir flekilde etkilen-mez. Hareketlerinde so¤uk manyetik bölümünün mutlakkontrolü alt›ndad›rlar. Bu güç, nüfuzunu atmosferin son par-çac›¤›na kadar yayar. So¤uk manyetik gücün etkileri yaln›z-ca elementlerden oluflan maddenin üzerindedir. Genel olarakgüçlere karfl› nötrdür. Yaln›zca tek bir istisna vard›r, orada dadüflmand›r. So¤uk manyetik güç elementlerden oluflan mad-deyi sürekli kendisine –merkezi m›knat›sa– çeker. Ancak yo-

49

Yerküre Güçleri

¤unluk araya girdi¤inde ilerleyifli durur. Maddenin ilerleyifliyo¤unluk taraf›ndan durduruldu¤unda, merkezi m›knat›sonu durdu¤u yere demirler. Yeniden m›knat›sa do¤ru hare-ket etmesi için baflka bir f›rsat do¤ana kadar orada kal›r.

Merkezi m›knat›s, yerkürenin kabu¤unun muhtemel ka-l›nl›¤›na dair incelemelerde bulunmufl olan biliminsanlar›n›nyapt›¤› çeflitli hesaplamalara göre, yerkürenin yüzeyinin yak-lafl›k 45-50 mil alt›ndad›r. fiahsen ben hiçbir zaman buna ilifl-kin bir hesaplama yapmad›m. ‹nceledi¤im 20 mil uzakl›ktakiolgular aç›s›ndan rakamlar do¤ru görünmektedir. Dolay›s›y-la maddenin tüm hareketleri bu 45-50 millik çizgiye do¤ru ol-mal›d›r.

Maddenin afla¤› do¤ru hareketi yerçekimi gücüne atfedi-lir ki bu do¤rudur. Fakat biliminsanlar›m›z içinden birininmaddeyi afla¤›ya do¤ru çeken yerçekimi gücü adl› fleyin neoldu¤unu aç›klamaya ya da bunun nas›l ve nerede ortayaç›kt›¤›n› göstermeye çal›flan birine rastlamad›m.

Güç, maddeyi hareket ettiren fleydir (bu demek de¤ildir kimaddenin her hareketinin arkas›nda yerçekimi gücü vard›r).Yerçekimi gücü do¤an›n elementleri belli bir do¤rultuda, ya-ni merkezi m›knat›sa do¤ru hareket ettirme araçlar›ndan bi-ridir. Ayr›ca yerkürenin merkezkaç gücünün d›fl bölümünün,elementlerden oluflan bir maddeyi uzaya tafl›mas›n› engelle-me görevine sahiptir.

Yerçekimi, merkezi m›knat›s›n so¤uk manyetik bölümü-nün iflleyiflidir. Merkezi m›knat›s›n iki düflman› vard›r: Birin-cisi, yerkürenin merkezkaç gücünün d›fl bölümü; ikincisi yo-¤unluk. Yo¤unluk aktif de¤ildir, yaln›zca dirençlidir amayerkürenin Arkeyan kayalardan yüzeye kadar yo¤unlu¤u-nun nedeni yerçekimidir. Atmosfer bile so¤uk manyetik güç-ten etkilenir; bu zaten aç›k oldu¤undan, ek bir aç›klama yap-maya gerek yoktur.

fiimdi, so¤uk manyetik gücün yerçekimi gücünü göstereniflleyifline dair birkaç örnek verece¤im ve öncelikle de New-

50

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

ton’un elman›n neden yere düfltü¤üne iliflkin teorisini ele ala-ca¤›m.

Bu olguyu seçmifl olmam›n iki nedeni var: Birincisi, güçle-rin iflleyiflinin aç›kça so¤uk manyetik bölümün iflleyiflleri oldu-¤una dair bir örnektir; ikincisiyse, çok popüler bir konudur.

Elma neden a¤açtan düfler? Y›llar y›llar önce büyük bili-minsan› Sir Isaac Newton bu soruya, “Büyük bedenin küçükbedene çekilmesidir” diyerek cevap vermiflti.

Kimi durumlarda Sir Isaac k›smen hakl›yd› ama elma ko-nusunda hakl› de¤ildi. Elman›n düflmesi tamamen merkezim›knat›s›n etkisinden kaynaklan›r. Yerkürenin elementler-den oluflan bedeninin bununla bir alakas› yoktur. Yerküreninelementleri elmay› afla¤› çekemez. Bu bir güç gerektirir. Ele-mentler güç de¤ildir, ama güçlerle doludur.

Elma henüz olgun de¤ilken, a¤aca tutunur. Özsuyu onabirlefltirici bir güç verir, ki o da do¤an›n meyvenin olgunlu¤akavuflmas› için ald›¤› önlemlerinden biridir. Özsuyuyla elmaaras›ndaki ak›fl kesildi¤inde, meyvenin kökünün sonundakibir çizgi kurur ve ba¤› kopar›r. Sonra birlefltirici gücü gider.Sonra so¤uk m›knat›s güç elmaya merkezi m›knat›sa do¤ruhamle yapmas›n› söyler. M›knat›s›n gücü kurumufl ba¤lar-dan geri kalanlar› kopar›r ve elma a¤açtan düfler. Baz›lar› bu-nu ikna edici bulmayabilir ve elmay› afla¤› çekenin yerküre-nin elementlerden oluflan bedeni olmad›¤›n› düflünebilir. Benbu düflüncedekileri ikna etmek ve tart›flmaya son vermekad›na, bir tepenin kenar›ndaki bir elma a¤ac›ndan düflen el-malar› ele alaca¤›m.

A.A. elmalar› merkezi m›knat›s taraf›ndan afla¤› çekildi-¤inde, B.B.’deki zemine düflerler. Oradan C.C.’ye afla¤› yu-varlan›rlar ve burada yo¤unluk araya girer ve elmalar›n mer-kezi m›knat›sa do¤ru ilerleyifllerini durdurur.

Elma ve di¤er tüm maddeler, yo¤unluk taraf›ndan durdu-rulana kadar merkezi m›knat›sa do¤ru yuvarlanmaya devamedeceklerdir.

51

Yerküre Güçleri

E¤er Newton’un iddia etti¤i gibi elmay› afla¤› çeken nedenbüyük bedenin küçük bedeni çekmesi olsayd›, elmalarB.B.’deki zemine de¤di¤inde, sanki büyük bedenle temasiçindeymifl gibi orada kalmalar› gerekirdi, oysa olan bu de¤il-dir. C.C.’deki yo¤unluk taraf›ndan durdurulana kadar tepe-den afla¤› yuvarlanmaya devam ederler ve böylece elmalar›ndüflmesinin nedeninin elementlerden oluflan büyük bedende¤il, B.B.’den C.C.’ye do¤ru yuvarlanmalar›na neden olangüç oldu¤u aç›kça görülür. Bu güç merkezi m›knat›s›n man-yetik gücüdür.

Bir sonraki ad›m olarak, büyük bedenin küçük bedeniçekmesi sorununu inceleyece¤im ve örnek olarak bir duva-ra yap›flan toz parçac›¤›n› alaca¤›m. Her madde manyetikgüç tafl›r ve manyetik güçle doludur. Her güç, her zaman,birleflmeye ve toplanmaya çal›fl›r. Duvar, toz parçac›¤›ndandaha büyük bir güç hacmine sahiptir. Toz parçac›¤› kendi-sinden daha büyük bir güç hacmine sahip olan duvara do-kundu¤unda, güçler birbirine çekilir ve yap›fl›rlar ve tozparçac›¤› gücünü b›rakamad›¤›ndan duvarla temas içindekalmaya zorlan›r.

Elementlerden oluflan maddedeki güçlerin birbirleriniçekme ve yap›flma gücü yo¤unluk ve oranlara ba¤l›d›r. Kü-çük bedenin yaln›zca belirli bir hacimde gücü tutmas› gere-kir, aksi takdirde merkezi m›knat›s araya girecek ve birikme-yi engelleyecektir. Örne¤in:

Bir avuç kum al›n ve duvar›n üstüne toz parçac›¤›n›n ya-n›na koyun. Kum hemen zemine düflecektir. Kumdaki güçhacmi merkezi m›knat›s›n onu duvardaki daha az hacme kar-fl› afla¤› çekmesini sa¤lamak için yeterlidir.

Neden su nehir yata¤›ndan ak›p okyanusa kar›fl›r? Su, bü-yük beden olan yerküreyle sürekli temas halindedir. E¤er bü-yük beden m›knat›ssa, suyu dura¤an halde tutmas› ve ak›fl›-n› engellemesi gerekir. Ama engelleyemez. Su, merkezi m›k-nat›sa yaklaflabilece¤i en yak›n nokta olan okyanusa akar.

52

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

Bu iki kulede, yo¤unluklar› iki kulenin tüm parçalar›ndaeflit kabul edelim. ‹ki kule de t›pk› ‹talya’daki e¤ik Pisa kule-si gibi, dimdik de¤ildir. Yerçekimi merkezlerinin çizgileri, C1

ve C2 eflit olmayan bölümleri göstermektedir.

fiekil 1. Bu flekil A1 kulesinin büyük k›sm›n›n taban çizgi-si d1’in ötesine geçiflini göstermektedir – üst üste binifli e1’degösterilmektedir. Merkezi m›knat›s›n çekiminin her alanaorant›l› oluflu, manyetik çekimin e1’de d1’den daha fazla ol-du¤unu göstermektedir. Merkezi m›knat›s bu binay› yerle biredecektir.

fiekil 2. Bu flekil, E2 alan›n›n d2’den daha az oldu¤unugöstermektedir. Bu bina düflmeyecektir çünkü m›knat›s›nd2’deki çekimi E2’deki çekiminden daha fazlad›r. Yerçekimimerkezi çizgisi terazinin dengeleme tutaca¤›na benzetilebilir.En yüksek a¤›rl›¤› tafl›yan taraf afla¤› inecektir, zira a¤›rl›k so-¤uk manyetik gücün kuvvetinin ölçüsüdür.

53

Yerküre Güçleri

fiekil 1 fiekil 2

‹ki e¤ik kule

M›knat›s ve çivi

Bu son derece ilginç bir örnektir, zira yerkürenin birincilgücünün iki bölümünü birbirine karfl›tl›k içinde göster-mektedir. ‹kisi de çiviyi çekmek için çabalar. Biri elektro-manyetik bölümden iki manyetik güç hacmini toplamayave birlefltirmeye çabalarken, di¤eri çiviyi oluflturan ele-mentleri kendisine yaklaflt›rmaya çabalar. Hem m›knat›shem de çivi ayn› miktarda manyetik güç hacmine sahiptirama m›knat›s afl›r› yüklü oldu¤undan flekil 1’de görüldü¤üüzere büyük bir üstünlü¤e sahiptir. Afl›r› yüklü m›knat›slaçivi temas halindedir, çivinin m›knat›sa yap›flt›¤› görül-mektedir. Temas halinde olmas›na karfl›n, çivi güç kaybet-mez – öyle olsayd›, çivi m›knat›stan düflerdi. Çivinin bede-ni so¤uk manyetik gücün elektromanyetik güçten dahagüçlü oldu¤u bir yüzey ve yo¤unluk alan›na sahip olmad›-¤› takdirde, m›knat›s so¤uk manyetik gücün çabalar›nakarfl› çiviyi her türlü aç›da tutacakt›r. Sonuç tümüyle çivi-nin yo¤unlu¤una ve yüzey alan›na ba¤l›d›r.

E¤er m›knat›s çiviyi tutarsa, elektromanyetik güç so¤ukm›knat›stan daha güçlü demektir. Yok, e¤er çivi afla¤›daki re-simde oldu¤u gibi düflerse, o zaman so¤uk manyetik güçelektromanyetik güçten daha güçlü demektir.

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

54

MIKNATIS ve Ç‹V‹

Elektromanyetik güç çiviyi so¤uk manyetik güce b›rak›yor

YERKÜREN‹N MERKEZKAÇ GÜCÜ. Yerkürenin bü-yük birincil gücüne ek olarak, benim ikincil güçler ad›n› ver-di¤im baflka güçler de vard›r. Bunlar ikincildir çünkü güne-flin yak›n güçleriyle birlikte birincil güçlerden do¤arlar. Gü-nefl güçleri yerkürenin birincil gücünün elektromanyetik bö-lümündeki belli güçlere yak›nd›r.

Yerkürenin merkezkaç gücü, hakk›nda çok fley söylenebi-lecek iki ikincil güçten biridir. Bu gücü yaratan yerküreninkendi ekseni etraf›ndaki dönüflüdür. ‹flleyiflini aç›klarken ko-layl›k olmas› ad›na, bunu ikiye ay›raca¤›m: ‹ç ve d›fl bölüm.D›fl bölüm yerkürenin kabu¤unun d›fl›nda, iç bölüm ise ka-bu¤un içinde faaliyet gösterir.

D›fl bölümün çal›flmalar› olmasayd›, yerkürenin so¤ukmanyetik gücü her fleyi yerkürenin yüzeyine o kadar s›k› birflekilde yap›flt›r›rd› ki yerkürenin üzerinde hiçbir fley hareketedemezdi ve atmosfer o kadar yo¤un hale gelirdi ki hiç kim-se nefes alamazd›. Dolay›s›yla d›fl bölüm merkezi m›knat›s›netkilerine karfl›tt›r. Merkezi m›knat›s tüm maddeyi yerküre-nin yüzeyine s›k›ca yap›flt›rmaya çal›fl›r, ama öte yandanmerkezkaç güç de yerkürenin yüzeyindeki bütün hareketlifleyleri uzaya f›rlatmaya çabalar. Bu iki gücün tarafs›z bölge-

55

Yerküre Güçleri

si yerkürenin atmosferinin d›fl kenar›d›r. ‹ç bölüm yerküreninkabu¤unun içinde faaliyet gösterir ve Kuzey Kutbu’nun ha-reketlerinde çok önemli bir rol oynar. Ayr›ca yerkürenin fle-killenmesinde ve gelifliminde çok önemli bir etkendi.

Yerkürenin geliflimi birincil kaya olan eski Arkeyan gazodalar›na ba¤l› olmufltur. Bunlar›n ortadan kald›r›lmas› içle-rindeki gazlar›n afl›r› s›k›flmas›na, afl›r› s›k›flma da merkezimerkezkaç gücün merkezi gazlar› birincil kayan›n so¤umas›ve küçülmesi s›ras›nda gerçekleflen çeflitli çatlaklar ve yar›k-lar yoluyla odalara sürüklemesine dayal›yd›. Bunun kuzeykutbunun hareketleriyle ve ayr›ca jiroskopik gücün yard›-m›yla iliflkisi çok fazlad›r; kutup bölgelerinde afl›r› miktardamanyetik güç biriktirir ve yo¤unlaflt›r›r. Bu manyetik güçler,güneflin baz› güçlerinde yak›nl›k kuran güçlere sahiptir.

Merkezkaç bir gücün gücünü s›n›rlayan tek fley onu yara-tan hareketli bedenin boyutu, yo¤unlu¤u ve h›z›d›r. H›z bü-yük oranda dönen bedenin yo¤unlu¤u ile onu döndüren güçtaraf›ndan belirlenir.

Merkezkaç güçlerin gücüne örnek olarak, de¤irmen taflla-r›n›n ve metalik volanlar›n merkezkaç güçleri nedeniyle ço¤uzaman da a¤›r sonuçlara yol açarak parçaland›¤› örnekler ve-rilebilir. Fakat bu volanlar› patlatan güçlerin hacmi çok kü-çüktür. Her an bizi uzaya f›rlatmaya çal›flan yerkürenin mer-kezkaç gücü, de¤irmen tafllar›ndan ve volanlardan ç›kan za-y›f güçlerden milyarlarca kat daha fazlad›r.

Böylesine hesaps›z bir güce sahip olmas›na ve biz bununortas›nda yafl›yor olmam›za karfl›n, yerkürenin merkezkaçgücünü hissedemeyiz çünkü insan bu güç karfl›s›nda nötr-dür, bu güç insan bedeni için bir uçtur ve bu denli hesaps›zbir güce sahip olmas›na karfl›n, bizi uzaya atamaz çünkümanyetik güç daha güçlüdür ve bizi geri tutar.

Tüm güçler sessiz hareket ederler. ‹flleyiflleri ya da hare-ketleri s›ras›nda duyabilece¤imiz tüm sesler (örne¤in flimflek)onlar›n etkiledikleri elementlerden kaynaklanmaktad›r.

56

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

Yak›n zaman önce flöyle bir soruyla karfl›laflt›m: Yerküre-nin büyük merkezkaç gücü, onun kat› maddesini oluflturanderi neden bu kabu¤u parçalam›yor? Merkezkaç bir gücünmetal bir volan› ve de¤irmentafl›n› parçalayaca¤› deneyimlesabittir. Herkesin kabul edece¤i gibi, yerkürenin kabu¤u,toplam çap›yla karfl›laflt›r›ld›¤›nda çok ince bir deridir. Karfl›-laflt›rmal› olarak konuflacak olursak, bir tavuk yumurtas›n›nkabu¤unun binde biri kadar bile kal›n de¤ildir. Fakat yerkü-renin kabu¤u, merkezkaç gücünün bask›s› alt›nda bükülmezya da patlamaz. Neden? Bu soruyu cevaplamak çok kolayd›rama ilkin öncesinde belirtti¤im bir fleyi tekrardan dile getir-mem gerekiyor: Güçler öyle bir flekilde düzenlenmifltir kibunlar birçok durumda di¤er güçlere karfl› ifllerler ve her du-rumda tarafs›z bölgeler olufltururlar ya da biri di¤eri üzerin-de mutlak bir egemenli¤e sahiptir. Sonra, zay›f olan etkisizhale gelir – yerkürenin merkezkaç gücü büyük merkezi m›k-nat›s›n muazzam gücüne karfl› etkisizdir. Zira merkezkaç güçyerkürenin kabu¤unu parçalamaya ve yerkürenin yüzeyin-deki her fleyi uzaya atmaya çabalasa da merkezkaç güce bas-k›n ç›kan ve elementlerden oluflan tüm maddeyi her f›rsattakendisine çeken daha güçlü ve daha etkili merkezi m›knat›s-tan ötürü bunu yapamaz. Yo¤unluk ancak m›knat›sa do¤rugiden maddeyi durdurur ama granit ve gnayslar›n üzerinde-ki kayalar›n yo¤unlu¤unun nedeni m›knat›st›r. M›knat›s›nmerkezkaç güç karfl›s›ndaki afl›r› gücünü görmek için, hava-ya bir tafl at›n. Merkezkaç güç m›knat›stan daha güçlü olsay-d›, m›knat›s› uzaya sürüklerdi. Ama öyle olmaz, m›knat›s ta-fla verilen geçici itkinin üstesinden gelir gelmez, onun üzerin-de tam bir egemenlik elde eder ve onu çabucak yerküreninyüzeyine çeker ve o buradan daha ileri gidemez – yo¤unlukbuna engel olur.

fiimdi, yerkürenin merkezkaç gücünün ne ifle yarad›¤› so-rusu gündeme geliyor, zira do¤a hiçbir iflinde savurgan ol-mam›flt›r. Demek ki merkezkaç güç bir amaç için yarat›lm›fl-

57

Yerküre Güçleri

58

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

t›. Neydi bu amaç? Bir defa, atmosferin yo¤unlu¤unu yönet-mekti, zira atmosferi d›fla do¤ru atmak için uygulanan mer-kezkaç güç olmadan, merkezi m›knat›s onu tümüyle yerküre-nin yüzeyine çeker ve onu orada o kadar s›k›flt›r›rd› ki nekimse nefes alabilirdi ne de atmosferde bir fley yaflayabilirdi.

J‹ROSKOP‹K GÜÇ. ‹kinci ikincil güç yerkürenin gücü-dür: Jiroskopik güç. Bu güç de yerkürenin kendi ekseni etra-f›nda dönüflüyle meydana gelir.

Jiroskopik gücün temel ifllevi yerküreyi dik konumda tut-mak ve güneflin onu tümüyle kuzeyden güneye döndürmesi-ni engellemektir. Güneflin yak›n manyetik güçleri, her za-man, yerkürenin kuzey kutbunu kendisiyle düz bir çizgiyeçekmeye çabalar. Yerkürenin jiroskopik gücüyse her zamanbuna karfl› koyar, kuzey kutbunu gerçek ya da orta konu-munda tutmaya çal›fl›r. Dolay›s›yla jiroskopik güç güneflinmanyetik yak›n güçlerine karfl›tt›r. Daha önce belirtildi¤iüzere, merkezi m›knat›s›n elektromanyetik bölümü de karfl›t-t›r; bu karfl›tl›klar olmadan ne yerkürenin kutuplar› sal›nabi-lirdi, ne de yerküre kendi ekseni etraf›nda dönebilirdi. Bu ol-gularsa “Yerkürenin Dönüflü” ve “Yerkürenin Sarkac›” bafll›-¤› alt›nda izah edilecektir.

59

Üçüncü Bölüm

Atmosfer

Genelde böyle oldu¤u kabul edilmese de atmosferimizinson derece uzmanlaflm›fl oldu¤u bir gerçektir. Ancak son

y›llarda, radyonun icad›yla birlikte, popüler atmosferin için-de gezindi¤i öz, yerkürenin esenli¤i aç›s›ndan çok önemli roloynayan bir fley olarak görülmeye bafllanm›flt›r. Dahas› at-mosferin içinde gezindi¤i öz, uzay› dolduran özden tümüylefarkl› niteliktedir. Atmosfer parçac›klar›n›n içinde gezindi¤iöz, merkezi m›knat›s›n do¤rudan denetimi alt›ndayken, uza-y› dolduran öz merkezi m›knat›stan hiçbir flekilde etkilen-mez, zira m›knat›s onun karfl›s›nda tamamen güçsüzdür.

Biliminsanlar›m›z yukar›da bahsedilen gerçekleri hiçbirzaman takdir etmemifl olsalar da, bunlar dünyan›n bundan50 bin y›l önce yaflam›fl olan ilk biliminsanlar› taraf›ndan ga-yet iyi biliniyordu ve anlafl›lm›flt›. Yaz›lar›nda bu hususaepeyce vurgu yapm›fllard›.

Biliminsanlar›m›z uzay› dolduran fley ile popüler atmosfe-rimizin içinde gezindi¤i fleyin ayn› oldu¤unu düflünüyorlar.Oysa anavatan›n kutsal mülhem yaz›lar›nda görüldü¤ü üze-re, bu varsay›m do¤ru de¤ildir.

Antikça¤dakiler atmosferimizin içinde gezindi¤i fleye“öz”, uzay› dolduran fleye ise “su” ad›n› vermifllerdi. Antik-ça¤dan kalma yaz›larda ›fl›k gücünün popüler atmosferimi-zin parçac›klar›nda de¤il, özde tafl›nd›¤›na defaatle dikkatçekmifllerdir.

60

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

Antikça¤a ait yaz›larda uzay› dolduran fleyin sembolü, birdizi düzgün yatay çizgiydi (fiekil 1) ve buna “su” ad›n› ver-mifllerdi. Yerküre suyu sembolü, bir okyanusun dalgalar› gi-bi, genellikle bir dizi dalgal› yatay çizgi olarak (fiekil 2) yaz›-lan hareket halindeki bir y›land›. Neden 3-4 bin y›l önceki es-ki yaz›larda fiekil 1 “su” diye adland›r›lm›flt›?

Kan›mca sorunun cevab› sembolde sakl›d›r. Kutsal yaz›lar›nçevirmenleri, düz yatay çizgiler için özgün ada denk düflecekbir ad bulamam›fllard›r ama yatay dalgal› çizgileri iyi biliyorlar-d› ve bu nedenle birine “su”, di¤erine ise “sular” ad›n› vererekikisi aras›nda bir ayr›m yapm›fllard›. Eski ça¤dakilerin kullan-d›¤› ad› aktaran bir sözcü¤ü hiçbir zaman bulamad›m, yaln›zcasembol mevcuttur; ama yaz›lar› bize uzay› dolduran fleyin buoldu¤unu aç›kça söyler. Hem de bir defa de¤il onlarca defa.

Kutsal mülhem yaz›lardaki süslerin ço¤unda, düz yatayçizgilerin neyi simgeledi¤i tart›flmaya yer b›rakmayacak flekil-de gösterilir. Bir örnek olmas› bak›m›ndan, Yarat›c›’n›n varl›-¤›n› uzayda sürdürdü¤ünden bahsedildi¤inde, yaz›ya efllikeden bir vinyet yedi bafll› y›lan›n bir çemberin içindeki yataydüz çizgiler boyunca hareketini göstermektedir. (fiekil 4.)

fi‹MfiEK. fiimflek, yerkürenin birincil gücünün elektroman-yetik bölümünün bir hacminin atmosferdeki belli bir noktadaya da bölgede birikmesi ve toplaflmas›d›r – bu hacim atmosfe-rin as›l› halde tutup tafl›yabilece¤inden fazlad›r. Bu birikim at-mosferdeki baflka bir bölüme geçifl yolundad›r ya da yerküre-ye, do¤an›n onun için oluflturdu¤u depoya geri dönmektedir.

Mu’nun kutsal yaz›lar›ndaki Naacal vinyetleri

61

Atmosfer

fiimflek bileflik bir güçtür, yerkürenin birincil gücününelektromanyetik bölümünü oluflturan güçlerin tümünü ol-masa bile ço¤unu kapsar.

Biz flimfle¤in varl›¤›ndan, halk dilinde “flimflek par›lt›lar›”ad› verilen atmosferdeki ak›nt› (ya da ›fl›n) fleklinde canl› birakkorlukla haberdar oluruz.

Bu akkorluk gücün kendisi de¤il, yolu üzerindeki afl›r››s›nm›fl atmosferdir. Birikim küre biçiminde ya da bir ak›nt›biçiminde olabilir. Ama flahsen ben hangisi oldu¤unu belirle-yemedim.

Kendi ad›ma flimfle¤in ›s›s›n› ölçmeye çal›flt›m, ama tat-min edici bir sonuç elde edemedim.

fiimfle¤in ilginç bir özelli¤i par›lt›lar›n gücün hangi yönedo¤ru gitti¤ine ba¤l› olarak s›cakl›k de¤iflikliklerine tabigözükmesidir. Yerkürenin yüzeyine paralel giden ya dayukar› do¤ru meyleden par›lt›lar en düflük ›s›ya sahip gö-zükmektedir. Do¤rudan yeryüzüne gitmek üzere afla¤›do¤ru bir hat izleyenler ise en yüksek s›cakl›¤a sahiptir.Bunun nedeni muhtemelen atmosferin karfl›laflt›rmal› yo-¤unlu¤udur.

Afla¤›da flimflek par›lt›lar›n›n iki foto¤raf veriyorum. Bi-rinde güç do¤rudan yerküreye (A) geri dönerken, di¤erin-deyse güç atmosferde eflitlenir ve yerküreye (B) geri dönmez.

A foto¤raf›, halk dilinde “çatal flimflek” ad› verilen fleyitemsil eder. Güç, yerküreye yo¤unlaflma noktas›ndan geridönmektedir. Atmosferin alt bölgelerinden geçifli s›ras›nda,y›ld›r›m›n belli k›s›mlar› ayr›fl›r. Bu k›s›mlar foto¤rafta afla¤›inen y›ld›r›mdan kopan kökçükler olarak görülür. Bu k›s›m-lar atmosferde eflitlenmek üzere ana y›ld›r›m› terk etmekte-dir. Y›ld›r›m, tutma kapasitesi bak›m›ndan birazc›k düflükolan bir bölgeden geçmektedir: Bu ekler atmosferin bu bölge-sini tam tutma kapasitesine ve çevre bölgelerle eflit hale geti-recektir.

Bu küçük güç ak›mlar›n›n ana y›ld›r›m› terk ediyor olma-s› bu bölgedeki atmosferin normalin alt›nda oldu¤unu gös-termektedir. Y›ld›r›m›n yolu üzerindeki atmosfer tümüyleyüklü hale geldikten sonra, geri kalan› bunun deposuna (yer-küreye) girer ve orada da¤›l›r.

Foto¤raf A’da görülece¤i üzere, baz› bölgelerde baz› bü-yük dallar ana y›ld›r›m› terk eder ve bu dallar›n dal budaksald›¤› yerde, atmosferin son derece güçsüz oldu¤unu göste-rir. E¤er bir insan bu ç›plak alanlardan birine yerlefltirilirse,nefes al›p vermekte ve kalp at›fllar›n› dengelemek konusundabüyük zorluk yaflayacak, bunun ard›ndan hissizlik oluflacak-t›r. E¤er boflluk geniflse, insan çevresi hakk›nda bilinçsiz halebile gelebilir. Bunun nedeni, hayat gücünün yoklu¤u, yanimaddi mekanizmas›n› çal›flt›ran güç olacakt›r. fiimflek ile ha-yat gücü aras›nda yak›n bir iliflki vard›r, çünkü hayat gücüflimfle¤in yap›s›n› oluflturan bileflimlerden biridir.

Foto¤raf B, gökyüzü boyunca yatay ilerleyen bir flimflekpar›lt›s›n› göstermektedir.

Bu foto¤raf gerçek bir flimfle¤in foto¤raf›ndan kopyalan-m›flt›r. fiimflek kuzeyde bafllam›fl ve güney yönünde ilerle-mifltir. Bu zamana kadar gördü¤üm en güzel ve en hufluuyand›r›c› görüntüydü. Foto¤raf sahneyi tüm boyutlar›ylagöstermedi¤i gibi, görkemini ortaya koymak konusunda datamamen yetersizdir.

fiimflek çakarken, say›s›z dal ve kökçük ana flimfle¤i terkediyor. Bu süreç flimflek tümüyle da¤›lana kadar devamediyor.

Burada güçler afl›r› yüklü bir bölgeden fiilen bofl bir bölge-ye geçerken gösterilmektedir. Art› güçlerin afl›r› yüklü birbölgeden al›n›p az yüklü bir bölgeye tafl›nmas›yla, güçler ikibölgede de eflitlenir.

Güçlerin atmosferde eflitlendi¤i fliddetli f›rt›nalar hariç,halk dilinde “yaz flimfle¤i” ve bazen de “çarflaf flimflek” diyeadland›r›lan bir biçim edinir. Bu sözde çarflaflar sonsuz dere-

62

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

cede küçük flimfleklerden oluflur ve her biri di¤erinden ba-¤›ms›zd›r. Bu çarflaf biçiminde yaln›zca afl›r› derecede küçükboflluklar oluflturulur, bunlar o kadar küçüktür ki ona efllikeden baflka bir flimflek sesi yoktur.

63

Atmosfer

Foto¤raf A. fiimflek. Yerkürenin birincil gücü yerküreye geri çekil-mektedir, atmosferin as›l› halde tutabilece¤inin üstünde bir

hacimdir bu.

Foto¤raf B. fiimflek. Yerkürenin birincil gücü atmosferde eflitleniyor.

Yerkürenin birincil gücünün eflitlenmesinin atmosferdedevam etti¤ini ve nihai iflleyiflinin atmosferdeki bir parçac›k-tan di¤erine ve bir küçük alandan di¤erine anl›k parlamalarbiçiminde oldu¤unu y›llard›r biliyorum.

Eflitlenmenin bafll›ca biçimi olan flimflek, atmosferdeki etki-siyle görülebilir. Fakat s›ra nihai de¤iflime geldi¤inde, par›lt›-lar o kadar küçüktür ki gözle ya da foto¤rafla yakalanamaz.Bu par›lt›lar ve eflitlenme radyo taraf›ndan kan›tlanm›flt›r.

Kimi zaman, kulak t›rmalay›c›, c›z›rt›l› bir ses bir operay›ld›z›n›n ya da çok ilginç fleyler anlatan bir konuflmac›n›nsözünü keser. Bu sesler yo¤unluk bak›m›ndan çeflit çeflittir,bazen bütün sesleri bast›r›r. Radyo müdavimleri böyle du-rumlarda “araya parazit girdi” diyorlar. Asl›na bak›lacakolursa tam tersini kastediyorlar: “Parazitin aras›na girildi”demeleri gerekiyor. Parazit (statik) dinlenme halinde olan de-mektir. Rahats›z edici sesler rahats›zl›¤›n ürünüdür ve dola-y›s›yla kinetiktir.

‹ster c›z›rt› fleklinde olsun ister sa¤›r edici olsun, radyodangelen bu sesler yerkürenin atmosferdeki birincil gücünün ha-reketlerinden kaynaklan›r. Mikrofondan al›c›ya gelen radyodalgalar› popüler atmosferde de¤il, özde oluflur. Gücün eflit-lenme biçimi küçük flimflekler fleklinde olur. Atmosferin birparçac›¤› di¤erinden çok daha fazla güç tafl›r; afl›r› yüklüolandaki güç kendini böler ve parçalardan biri di¤erindenkopup az yüklü olan k›sma s›çrayarak ikisini eflitler.

Fakat bu küçük flimflek bir atmosfer parçac›¤›ndan di¤eri-ne s›çramak için bir öz kanal›ndan geçmek zorundad›r. Bu özkanal›ndan bir radyo dalgas› geçmektedir; y›ld›r›m araya gi-rer ve saniyeden daha az bir sürede dalgay› k›rar. Radyodanç›kan c›z›rt›l› seslerin nedeni radyo dalgas›n›n özden geçme-si ve radyo dalgas›n›n k›r›lmas›d›r.

C›z›rt›l› seslerin yo¤unlu¤unu belirleyen flimfle¤in büyük-lü¤üdür, azami s›n›r atmosferin iki parçac›¤›n›n eflitlenme-siyken, azami s›n›r bir aland›r. Çarp›flman›n yo¤unlu¤unu

64

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

alan›n büyüklü¤ü belirler, alan ne kadar büyükse parazit okadar yo¤un olacakt›r.

Sesin pürüzsüz ve kolay anlafl›l›r (ve atmosferdeki parazi-tin az) olma olas›l›¤›n›n geceleri ya da k›fl aylar›nda güneflligünlerde ya da yaz aylar›nda oldu¤undan daha fazla oldu¤uradyo müdavimleri aras›nda bilinen bir gerçektir. Bu do¤a-n›n bir gerçe¤idir. Geceleri günefl güçleri yerküre güçlerinibedeninden al›p atmosfere aktarmazlar ve böylece eflitlenmeolmaz. Geceleri tek eflitleme gündüzleri tamamlanmam›flolanlard›r. Geceleri yeni bir güç çekimi olmaz.

Ayn› kural yaz ve k›fl aylar› için de geçerlidir.

IfiIK. Ifl›k konusunu ele almadan önce, tarihöncesi atalar›-m›z›n bu konuda ne yazd›klar›na bakal›m.

Mu’nun Kutsal, Mülhem Yaz›lar›K›s›m. Yarat›l›fl.Alt k›s›m. Üçüncü Emir.“D›flar›daki gazlar ayr›fls›n; sular› ve atmosferi olufltur-

sunlar. Ve gazlar ayr›flt›. Bir k›sm› sular› oluflturmaya koyul-du, geri kalanlar ise atmosferi oluflturacakt›. Sular yerküreninüzerine yerlefltiler ve henüz görünürde hiçbir kara yoktu. Su-lar› oluflturmada rol almayan gazlar atmosferi oluflturmayakoyuldular.

“Ifl›k atmosferdeydi,“Ve günefl ›fl›nlar› atmosferdeki ›s› yay›l›mlar›yla bulufltu

ve ona hayat verdi. Art›k yerin üzerinde ›fl›k da vard›.”Aitareya A’ram’ya. Eski bir Hindu kitab›. Slokas 4-8. “Ifl›-

¤› içeren atmosfer.”Rig Veda. Eski bir Hindu kitab›. Sayfa 3-4. ”Havadaki ›fl›-

¤› ölçen O.”Nahuatl. Bir Yucatan elyazmas›ndan. “Kendinde ikamet

eden Yarat›c› her fleyin yarat›lmas› gereken zaman›n geldi¤i-ni düflündü¤ünde, O aya¤a kalkt› ve ›fl›l ›fl›l parlayan ellerin-den dört ok (dört büyük birincil güç) ç›kard› ve bu oklar at-

65

Atmosfer

66

mosferde gezinen dört elemente çarparak bunlar› hareketegeçirdi. ‹lahi oklar›n sapland›¤› parçac›klar canland›. ... Son-ra do¤an güneflin ilk ›fl›nlar› zuhur etti ve bunlar tüm do¤ayahayat ve mutluluk getirdiler.

* * * * * *Ifl›k, atefl ve ›fl›nlar o kadar yak›n ve iç içe geçmifltir ki biri

olmadan di¤erlerinden bahsetmek zor hale gelir. Ifl›k bir güç-tür. Atefl de bir güçtür. Ama ›fl›nlar güç de¤ildir. Ifl›nlar güç-lerin tafl›y›c›lar›d›r.

* * * * * *

Ifl›k bir yerküre gücüdür, yerkürenin birincil gücününelektromanyetik bölümünün bir altbölümüdür. Ifl›k gücüdalgalar›n› popüler atmosferin içinde gezindi¤i özde olufltu-rur.

Ifl›k ›fl›nlar›nda tafl›nan güneflin yak›n güçleri, yerküreninatmosferle alakal› özünde as›l› halde tutulan yerkürenin ›fl›kgücüne çarpt›¤›nda, yerkürenin ›fl›k gücünü harekete geçirirve eskilerin dedi¤i gibi, ona hayat verir. Gücün hareketi dal-ga biçimini al›r. Her dalga say›s›z derecede küçük k›v›lc›m-lardan ya da güç p›r›lt›lar›ndan oluflur.

Ifl›k, atmosferimizde saniyede 186 bin mil h›zla hareketeder. Atmosferimizin popüler ya da analiz edilebilir k›sm›n-da oluflmufl olan dalgalar ›fl›k h›z›yla hareket edemeyecek ka-dar a¤›r ve cans›zd›r ama öz o kadar incedir ki bu h›z onuniçinde ›fl›k gücüyle edinilebilir. Güneflin ve di¤er bedenleringüçleri hangi h›zla uzaydan geçer bilemeyece¤im; ama neti-cede uzay, atmosferimizin içinde gezindi¤i fleyden çok dahaince bir özle doludur. Uzak y›ld›zlar›m›z saniyede 186 binmil h›z oldu¤u hesaplanan ›fl›k zaman›yla ölçülmektedir. Ifl›kgüçleri bu ince uzaydan ne kadar h›zla geçerler? Kuflkusuzyerkürenin üzerinde oldu¤undan çok daha h›zl› bir flekilde.

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

67

Dolay›s›yla uzak günefllerimizin kabul görmüfl uzakl›klar›kan›mca gözden geçirilmeye muhtaçt›r.

Güneflin atmosferiyle yerkürenin atmosferi aras›nda gü-nefl ›fl›nlar› görülemez. Uzay tam bir karanl›kt›r çünkü uzay-da bir ›fl›k gücünü as›l› halde tutmay› sa¤layacak elementler-den oluflan bir madde yoktur. O halde durum fludur: Eril ge-zer, difli bekler. Bunlar bulufltu¤unda ortaya ›fl›k ç›kar. Biri ol-madan di¤eri ›fl›k üretemez.

Bu ›fl›nlar uzayda kaybolmaz ama karanl›ktan geçerler vegörülmezler. Bunun kan›t› günefl ›fl›nlar›n›n atmosferimizeulaflt›klar›nda yeniden görülüyor olmalar›d›r. Bu gerçek de›fl›¤›n bir yerküre gücü oldu¤unun bir baflka kan›t›d›r: çünkügüneflten geliyor olsayd›, güneflten yerküreye kadar tümuzayda görülüyor olurdu. Ayr›ca bu, atmosferimizin özününelementlerden olufltu¤unu kan›tlamaktad›r ama biz bunuanaliz edemeyiz.

Keza uzay› dolduran fleyin elementlerden oluflmad›¤›n›ya da öyle olsa bile, yerkürenin ›fl›k gücünün onun taraf›ndan(ne bizim güneflimizinki ne de baflka bir büyük güneflinki) ta-fl›namayaca¤›n› kan›tlamaktad›r.

Göz, bir nesneyi görebilmesi için çeflitli flekillerde uyar›la-bilir. Bir darbenin kaba mekanik hareketiyle uyar›labilir. Fa-kat görme olay›n›n gerçekleflmesi için göz d›flar›dan gelen birfley almal›d›r. Nedir bu fley? Ifl›kl› bedenler bir flekilde ›fl›küretebilecek güce sahiptir. “Ifl›kl› bedenler” tabirini kullan-d›m çünkü bu bilim dal›n› özel olarak incelememifl olan kifli-ler taraf›ndan bu tabirin daha iyi anlafl›labilece¤ini düflünü-yorum. Ama gerçekte hiçbir beden ›fl›kl› de¤ildir. Beden ko-yu ve görünmez olan ve bedeni görülmeden terk eden bir ana›fl›n yayar. Bu ›fl›n birçok renkten oluflan bir ›fl›n bileflimidir.Bedenden belli bir uzakl›¤a ulaflt›¤›nda, bu koyu görünmez›fl›n görme duyusunun sezebildi¤i parlak ›fl›nlar› filtreleyipd›flar›da b›rak›r. Dolay›s›yla parlak görünür akkor ›fl›nlar ile›fl›nlar› saçan beden aras›nda bedenin görülmesini engelleyen

Atmosfer

68

ve böylece görülmeyen bedenin akkor olmad›¤›n› gösterenkaranl›k bir boflluk vard›r. Ana ›fl›ndan kopar›ld›ktan sonragörünür hale gelen parlak ›fl›nlara ek olarak ultra ve yo¤un“uçlar” olduklar› için görünmeyen on kat fazla ›fl›n kal›r.

Yak›n zaman önce, bir elektrik ›fl›¤› alevinin oksijenle hid-rojenden olufltu¤unu iddia eden bir biliminsan›na rastgel-dim. Hemen söyleyeyim, bu do¤ru de¤ildir. Elektrik ›fl›¤›n›nalevi yoktur. Bu biliminsan›na alev olarak görünen fley yal-n›zca ›fl›nd›r ve bu ›fl›nlar›n yaklafl›k onda biri özdeki ›fl›k gü-cünü harekete geçirir, dalgalar oluflturur ve ›fl›k dedi¤imiz ol-guyu üretir.

Oksijen tutuflmay› art›r›r. Tutuflma, bast›r›lmam›fl alevdir.E¤er bir elektrik ampulü ›fl›k verdi¤i bir anda k›r›l›rsa, oksi-jen içeren atmosferle temasta olan alevler saç›yorsa, alevlerinartmas› gerekir. Peki, artar m›? Hay›r! Cam do¤rudan parça-lan›r ve hem ›fl›nlar hem de alevler denen fleyler gözden kay-bolur ve böylece elektrik ›fl›¤›n›n alevinin olmad›¤›, yaln›zca›fl›na sahip oldu¤u anlafl›l›r.

Tutuflmayla iliflkili olarak filtrelenen ana ›fl›nlara dair ikiresim sunmak istiyorum.

Gaz alevi ve mum alevi

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

69

‹ki durumda da ana ›fl›n, gaz memesi noktas›n›n etraf›ndave mum fitilinin etraf›nda bir yay flekline bürünür. Koyu ›fl›-n›n ötesinde parlak ›fl›nlar vard›r: Alev. Ana ›fl›n›n bafllad›¤›bedenden parlak ›fl›nlar› filtreledi¤i noktaya kadar olan me-safe farkl› bedenlerde büyük de¤ifliklikler gösterir. Baz› du-rumlarda neredeyse gözle görülemeyecek kadar küçüktür;baz› durumlardaysa (resimde görüldü¤ü gibi) ç›plak gözlebile ölçülebilir.

Ana ›fl›n atmosferle temasa geçer geçmez do¤rudan bölmeifllemine bafllar; esas filtrelemeye haz›rl›kt›r bu. Ifl›¤›n ›s›yadayal› oldu¤u ve belli bir tarzda ›fl›k ve ›s›n›n ayn› fley oldu-¤u gibi genel bir kan› vard›r. Ben ise deneyler yoluyla duru-mun farkl› oldu¤unu flüpheye yer b›rakmayacak flekilde gös-terece¤im: Ifl›k gücü bir ›s› parçac›¤› içermez ve ›s› gücü bir›fl›k parçac›¤› içermez.

fiimdi, görme olay›n›n ne oldu¤unu ve nas›l gerçekleflti¤i-ni göstermek için insan gözünü ele alaca¤›m. Gözün meka-nizmas›n›n ›fl›k gücüyle çal›flabilmesini sa¤layan parçalar›n›göstermek için gerekli olan›n ötesinde gözle ilgili herhangibir ayr›nt› vermeye çal›flmayaca¤›m.

‹nsan gözü

Atmosfer

70

Gözlükçüler bize gözün içinde görme siniri ad› verilen veözellikle görme için kullan›lan bir sinir oldu¤unu söylüyor-lar. Bu sinir beyinden ç›kar ve beyinden gözün arka k›sm›naulafl›r. Orada ince filamentlere bölünür; bu filamentler birlefl-ti¤inde retina ad› verilen bir tür perde olufltururlar. Öndekiretina, iris ad› verilen hareketli bir gölgeyle kapl›d›r. ‹ris gö-zün renkli k›sm›d›r (mavi, kahverengi ya da gri gibi). Burenkli k›sm›n merkezinde gözbebe¤i ad› verilen küçük siyahbir nokta vard›r.

Gözbebe¤inin boyutu retinan›n aç›kta olan bölgesidir. ‹risdenen renkli gölgenin hareketleri istemd›fl›d›r, üzerinde kon-trole sahip olan bir varl›k yoktur. Ifl›¤›n yo¤unlu¤una göre ge-nifller ya da daral›r. Di¤er resmin yard›m›yla gözün iflleyiflinikolay bir flekilde aç›klamak ad›na ve ›fl›k gücünün arac› oldu-¤unu göstermek amac›yla gözü bir makineye dönüfltürece-¤im. Görme sinirine boru hatt› ad›n› verece¤im zira gücü göz-den beyne tafl›yan odur. Retinaya al›c› ad›n› verece¤im çünkügücü d›flar›dan alan ve boru hatt›na tafl›yan retinad›r. Renkliirise düzenleyici ad›n› verece¤im çünkü al›c›n›n ald›¤› gücünhacmini o kontrol eder. Gözbebe¤ineyse ba¤lant› kap›s› ad›n›verece¤im zira tüm gücün oraya geçmesi gerekir.

Yukar›da anlat›lanlar flimdi çal›flt›rmaya bafllayaca¤›m›zmakineyi çok iyi bir flekilde göstermektedir.

Ifl›k ve görme olay› dalgalar biçimini alan ›fl›k gücünün birak›m›ndan kaynaklan›r, her dalga say›s›z derecede küçük k›-v›lc›mlardan ya da p›r›lt›lardan oluflur.

Dalgadaki her k›v›lc›m ya da par›lt› al›c›ya çarpar veonunla güç boru hatt›na geri tafl›n›r. Sonra boru hatt› onubeyne, belli loblara tafl›r. Sonra görme olay› gerçekleflir. Dal-gadaki her küçük k›v›lc›m ya da par›lt›, içindeki güçle birlik-te teslimat s›ras›nda bir darbe vurur, böylece darbelerin sü-reklili¤i ve güç teslimatlar›yla ak›m hiçbir zaman kesilmez.Bu güç ak›m› ›fl›n var oldu¤u sürece devam eder ve güç ak›-m› var oldu¤u sürece görme olay› devam eder. Ifl›n sonland›-

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

71

¤›nda, güç ak›m› kesilir. Sonra karanl›k çöker. Ifl›n durdurul-du¤unda, geri kalan güçte hâlâ bir h›z kalm›fl oldu¤unu vebu h›z›n dalgay› ve ak›m› bir süre daha devam ettirdi¤inedikkat çekmek yerinde olacakt›r. Alacakaranl›¤›m›z bu h›z›nbir sonucudur. Atefller, lambalar ve mumlar gibi yapay ›fl›k-lar söz konusu oldu¤unda h›z o kadar zay›f ve k›sad›r ki farkedilemez.

Ifl›k gücüne yak›n olan ve bu gücü uyand›ran parlak ›fl›n-lar renklerinden ba¤›ms›z olarak göz taraf›ndan ay›rt edilebi-lir ve görme duyusunun hissedebildi¤i renkten ba¤›ms›z ola-rak tüm ›fl›nlar ›fl›k gücünü uyand›rma ve ›fl›k sa¤lama yetisi-ne sahiptir. Ifl›k dalgas›ndaki k›v›lc›m›n boyu, dalgan›n hac-mi ve uzunlu¤u ve hareketlerinin sürati de¤iflikli¤e tabidir vebu de¤ifliklik görme olay›n›n niteli¤ini belirler. Ve bu de¤iflik-likler gücü tafl›yan ›fl›n›n rengi taraf›ndan kontrol edilir.

Beyaz ya da ultra yo¤un bir k›rm›z› ›fl›ktan oluflan dalgaen kusursuz görme olay›n›n gerçekleflmesini sa¤lar çünkübu dalgadaki k›v›lc›mlar›n hacmi ve uzunlu¤u daha fazla-d›r ve baflka bir renkli ›fl›n›n oluflturdu¤u dalgalardan dahasüratli hareket eder. Beyaz bir ›fl›n›n oluflturdu¤u bir ›fl›kdalgas›n›n uzunlu¤u 2,5 santimetrenin 1/50.000 ila1/60.000’i aras›ndad›r. Bir dalgadaki alevlerin say›s› görü-lemez. Fakat dalgalar›n say›s› (her dalgada say›s›z k›v›lc›mvard›r, her k›v›lc›m güç kotas›n› al›c›ya bir darbeyle iletir)sürekli, kesintisiz bir güç ak›m› oluflturur, dolay›s›yla sü-rekli, kesintisiz bir ›fl›k üretir. Eflatun bir ›fl›n, tüm ›fl›klar›nen zay›f›n› üretir. Profesör Proctor bu konuda flöyle diyor:“Renk ad›n› verdi¤imiz sonuç ›fl›k dalgas›n›n uzunlu¤un-dan kaynaklan›r.”

Proctor’un flu görüflüne hiçbir flekilde kat›lm›yorum:“renk bir sonuçtur.” Proctor di¤er birçok biliminsan› gibi atarabas›n› at›n önüne geçirmifltir. Proctor rengin nedeninindalgan›n uzunlu¤u oldu¤unu söyler, oysa gerçek flu ki dal-gan›n uzunlu¤unun nedeni renktir. Proctor belli ki ›fl›¤›n bir

Atmosfer

72

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

güç oldu¤unu bilmiyordu; bu nedenle ›fl›¤›n nereden ç›kt›-¤›n› ya da nas›l yarat›ld›¤›n› da bilmiyordu. Parlak ›fl›nlartayfta gösterilen renklere benzer: Tayf, koyu ›fl›nlardan her-hangi birini kayda geçirmez ya da a盤a sermez. Ben bunuAvrupa’da bir mahkemede bizzat kan›tlad›m, flöyle ki uz-man bir tan›k olarak s›cakl›klar›n tayf taraf›ndan ölçüleme-yece¤ini ispatlad›m. Ayr›ca ›s›n›n yaln›zca koyu görünmez›fl›nlarda tafl›nd›¤›n› gösterdim ve kan›tlad›m. Her renkli›fl›n ya da ›fl›n grubu (gerek parlak gerekse de koyu, istergüneflten gelsin ister mekanik akkordan) yerkürenin birincilgücünün elektromanyetik bölümünden gelen güçleri etki-ler. fiu an ›fl›k konusunu ele al›yoruz. Bu nedenle çok basitbir deneyle, çeflitli renkli ›fl›nlar›n ›fl›k gücünü nas›l etkiledi-¤ini gösterece¤im.

Tayfölçerin renkleriyle uyuflan birkaç cam ve ayr›ca bir ta-ne saf beyaz, bir tane de yo¤unlu¤u temsil eden çok hafif k›r-m›z›ya boyal› bir cam al›n. Camlar› pefli s›ra güçlü bir akkorlamba ile çok ince bir bas›l› malzemenin aras›na yerlefltirin.Bask›n›n aç›k seçikli¤i bask›ya vuran ›fl›k gücünün hacmineve gücüne ba¤l› olacakt›r. Her cam kendi renkli ›fl›n›n›n biryak›n› olacakt›r ve di¤er tüm parlak ›fl›nlar› püskürtecektir.Camdan geçen her renkli ›fl›n kendi kapasitesine göre bir ›fl›kgücü hacmi tafl›yacakt›r. Bask›ya çarpt›¤›nda ›fl›n gözden bafl-ka yöne döndürülür. Böylece görme duyusunun aç›kl›¤›,›fl›nda tafl›nan hareketin hacmi ve h›z› taraf›ndan belirlenir.Beyaz cam bir ucu verirken, eflatun cam karfl›t ucu verecek-tir. Ana renkler taraf›ndan oluflturulan ›fl›k dalgalar›n›n talirenkler taraf›ndan oluflturulan ›fl›k dalgalar›ndan daha güçlüoldu¤u fark edilebilir.

E¤er Proctor’un dedi¤i gibi, “renk bir sonuçsa”, o zamankaya, odun, süs yapraklar ve noktalar gibi tüm cans›z mad-delerin afl›r› derecede radyoaktif olmas› gerekir, özellikle deparlak ›fl›nlar›n yaln›zca bütünün yaklafl›k onda birini olufl-turdu¤unu dikkate al›rsak. Her maddeye birincil gücün

73

Atmosfer

elektromanyetik bölümünün s›zd›¤› do¤rudur. Fakat mad-denin tüm çeflitleri gücün radyoaktif olmak için yeterli birhacmini tutamaz, ancak çok az› tutabilir. E¤er her maddeProctor’un “sonucunu” üretseydi, o zaman her madde o ka-dar radyoaktif olurdu ki radyumun yanma sonuçlar›ndanbahsetmeye bile de¤mezdi. Asl›nda insanlar olarak konufla-m›yor olmam›z gerekirdi, zira hepimizin buruflmas›, iki bük-lüm olmas› gerekirdi. Parlak bir ›fl›n› art›rmakla ya da yo-¤unlaflt›rmakla, hareketin sahip oldu¤u h›z, hacim ve k›v›l-c›m›n büyüklü¤ü artar.

Ak›m›n zay›f oldu¤u dönemde kusursuz bir görme olay›için ak›m›n güçlü oldu¤undan çok daha genifl bir al›c› alan›gerekir. Kusursuz görme için, al›c› boru hatt›na tüm tafl›makapasitesini tafl›mal›d›r, ne eksik ne fazla. Boru hatt›na çokfazla ak›m, yani aktarabilece¤inden fazlas› tafl›nd›¤›nda, ha-reket edebilen gölge ya da düzenleyici al›mlama alan›n› is-temd›fl› olarak daralt›r ve böylece boru hatt›n›n kapasitesinidengelemeye çal›fl›r. Örnek verelim:

Yaln›zca 8 mum gücündeki bir lamban›n oldu¤u lofl ›fl›k-l› bir odadan 100 mumluk bir lamban›n oldu¤u ›fl›l ›fl›l birodaya geçen biri, odaya girdi¤inde gözünü k›smak zorundakal›r ve böylece, günlük hayattaki tabirle, “›fl›¤›n gözünü al-mas›n›” engellemeye çal›fl›r. Gözümüzü bu flekilde k›st›¤›-m›zda gözkapaklar› k›smen al›c›n›n üzerine kapan›r ve böy-lece al›mlama alan›n› daralt›r. Böylelikle düzenleyici, alg›alan›na yay›lana kadar gözkapa¤› k›smen kapal› kal›r. Dü-zenleyici, alg› alan›n› boru hatt›n›n kapasitesiyle uyumluhale getirdi¤inde, gözkapaklar› otomatikman normal halinegeri döner.

Ifl›l ›fl›l par›ldayan odaya girdi¤imizde, gözümüzü k›smakzorunda kald›k, çünkü düflük bir güç ak›m›ndan yo¤un birgüç ak›m›na gelmifltik. Boru hatt› taraf›ndan aktar›lamayacakkadar büyük bir güç hacmi söz konusuydu. Lofl ›fl›kl› oday›terk etti¤imizde, al›c› 8 mum gücündeki lambadan ç›kan

74

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

ak›m için ayarlanm›fl haldeydi. Parlak ›fl›klar›n oldu¤u odayagirdi¤imizdeyse, al›c›n›n 100 mum gücündeki lambadan ç›-kan güce uyacak flekilde yeniden ayarlanmas› gerekiyordu.Bu ›fl›l ›fl›l odaya girdi¤inde al›c›ya bir güç ak›m› çarpt› ve buak›m, boru hatt›n›n o zamanki koflulunda tafl›yabilece¤indençok daha fazlayd›. Al›c› bu koflulla karfl›lafl›r karfl›laflmaz,otomatikman kendisini yeniden ayarlamaya bafllad› ki boruhatt› taraf›ndan ancak gözyuvar›n›n d›fl›na taflmadan tafl›na-bilecek kadar güç al›nabilsin. Al›c›n›n al›mlama alan›n› daral-t›lmas›yla boru hatt›na geçen güç hacmi azalt›l›r ama niteli¤ide¤iflmez.

Boru hatt›n›n dolup taflt›¤› gözün s›zlamas› ve yaflarma-s›yla belli olur. Bu durum bir tür yar› körlü¤e ya da net bir fle-kilde görememeye yol açar.

Gücün dolup taflmas› ise al›c›n›n boru hatt› taraf›ndanbeyne tafl›nabilenden daha fazla hacimde güç almas›ndankaynaklan›r. Böylece boru hatt›n›n alamad›¤› gözyuvar›n›nd›fl›na taflar. Örnek olarak bir su borusunu alaca¤›m: Boru ka-pasitesini tafl›rken ve daha fazlas› eklenirken, eklenen su ta-flar. Gözyafllar› ya da gözün sulanmas› do¤an›n buldu¤u ça-redir; suyun elementlerden oluflan parçalar› güce çok yak›n-d›r. Su dökülen gücü toplar ve gözyafl› fleklinde gözden uza-¤a tafl›r.

Parlak ›fl›kl› bir odadan lofl ›fl›kl› bir odaya geçince, görmeolay› yeniden belirsizleflir. Bunun nedeni ilk örne¤imin tamtersidir ve gözün tüm eylemleri tersine çevrilir.

Gözü inceledi¤imizde, lofl ›fl›kl› bir odada al›c›n›n alan›n›ngenifl, parlak ›fl›kl› bir odadaysa dar oldu¤unu görürüz.

Ocak ateflinde oldu¤u gibi ›fl›k son derece parlak oldu¤un-da, gözü korumak için renkli camlar kullan›l›r. Bu camlarkendi renklerinden olmayan tüm parlak ›fl›nlar› püskürtür veböylece göze çarpan güç hacmini azalt›r.

fiimdi baykufl ve kedi gibi gece görüflü iyi olan hayvanla-r›n gözlerini inceleyece¤im.

75

Atmosfer

Baykufl gözleri

BAYKUfi. Baykufl yaln›zca gecenin karanl›k saatlerindeaç›k seçik görebilen kufllardan biridir. Yukar›ya ald›¤›m›zbaykufl gözlerinden gözün çok büyük bir al›mlama alan› ol-du¤u görülecektir. Göz son derece dar bir irise ya da dü-zenleyiciye sahiptir. Baykuflta düzenleyici denetim alt›ndade¤ildir ve geceleri iyi gören di¤er birçok hayvan gibi oto-matikman ifllemez. Dolay›s›yla al›c›s›n› gündüzleri ya dagünefl ›fl›¤›nda aç›k seçik görecek flekilde düzenleyemez.Düzenleyiciyi kontrol edemedi¤inden, al›c› gündüzleri bo-ru hatt›n›n tafl›yabilece¤inden çok daha fazla ›fl›k gücü al›r.Sonuç, güç taflmas› ve yar› körlüktür; baykufl gündüzleriuyur, geceleri çal›fl›r. Muazzam derecede genifl al›c›, gecele-ri, boru hatt›n›n kapasitesini doldurmak için zay›f ve gittik-çe zay›flayan ak›mdan yeterli hacimde ›fl›k gücünü topla-yabilir. Ve boru hatt› tam kapasitesini aktard›¤›ndan, bay-kufl nesneleri gece karanl›¤›nda bizim gündüz gözüyle gör-dü¤ümüz kadar aç›k seçik görebilir.

76

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

Kedi gözü

KED‹. Kedi gündüzleri parlak ›fl›kta oldu¤u kadar gece-nin karanl›k saatlerinde de iyi görebilen evcil bir hayvand›r.Baykuflun gözleriyle kedinin gözleri aras›nda bir fark vard›r,o da fludur: Baykufl, gözün düzenleyicisi üzerinde hiçbir kon-trole sahip de¤ildir, oysa kedi kusursuz bir kontrole sahiptir.Kedinin gözündeki düzenleyici hem büyük genifllemeye hemde eflit derecede büyük bir daralmaya muktedirdir.

fiekil 1. “Gece ›fl›¤›nda.” Bu flekil, gecenin karanl›k saatle-rinde kedi gözünün durumunu gösterir; düzenleyici s›n›r›naçekilmifltir ve yaln›zca geceleri gören baykuflun al›c›s›na ben-zeyen muazzam bir alg›lama alan›n› ortaya ç›karm›flt›r.

fiekil 2. “Düflük ›fl›k.” Bu flekil, alacakaranl›¤›n geç saatle-rinde ve günün ilk saatlerinde kedinin gözünün durumunugöstermektedir. ‹ris, yani hareket edebilen gölge ya da dü-zenleyici burada al›c›n›n toplam alan›n›n yaklafl›k yar›s›n›kapl›yor olarak gösterilir. Dolay›s›yla alg› alan› yar› yar›yaazalm›flt›r ve ancak boru hatt› taraf›ndan aktar›labilecek ka-dar güç söz konusudur.

fiekil 3. “Parlak ›fl›k.” Bu flekil gözün parlak gündüz saat-lerindeki durumunu göstermektedir. Burada düzenleyici okadar çekilir ki yaln›zca al›c›n›n ince bir çizgisi aç›kta kal›r veböylece al›nan güç hacmini asgariye indirger.

Dolay›s›yla geceleri iyi gören kufllar ve geceleri iyi görenhayvanlar görme yetisinin, nesneleri ay›rt edebilme gücü-

77

Atmosfer

nün parlak ›fl›n› yayan beden ortadan kaybolduktan sonrada devam edebilece¤ini göstermekte ve ayr›ca ›fl›k dalgala-r›n›n da devam etti¤ini hiçbir flüpheye yer b›rakmadan ka-n›tlamaktad›r, ki bu da belli bir süre devam eden gücün hâ-lâ belli bir momente sahip oldu¤unu kan›tlamaktad›r. Öteyandan günefl güçlerinden kaynaklanan momentin geceleride devam etti¤ini, ama h›z›n›n ve gücünün her daim azald›-¤›n› da göstermektedir. Günefl ›fl›nlar› atmosferi terk ettik-ten sonra, yerkürenin ›fl›k gücünün ak›m› kendisini döndü-ren güç kesildikten sonra dönmeye devam eden volan gibihareket etmeye devam eder. Mekanik volan dönmeye de-vam eder ama h›z› giderek azal›r. Her dönüfl ya da deverangittikçe yavafllar ve en sonunda durur ve böylece yerküre-nin so¤uk manyetik gücünün momentin gücünü aflt›¤›n› veçark› sabitledi¤ini gösterir. So¤uk manyetik gücün bunu ba-flarm›fl olmas›n›n nedeni momentin yaln›zca zay›f bir geçicigüç olmas›d›r. Momentin çizgileri çarkta merkezkaçt›r. Me-kanik volan tekrardan güç verilmedi¤i sürece dönmeye bafl-layamaz. Ayn›s› atmosferdeki ›fl›k gücü için de geçerlidir.Günefl ›fl›n› yak›n güçleriyle birlikte durduruldu¤unda, at-mosferdeki ›fl›k gücünün enerjisi her geçen saat daha da za-y›flar ve nihayet tam flafak sökmeden önceki saatte en zay›fnoktas›na ulafl›r.

‹nsan geceleri kedi ve baykufl gibi aç›k seçik göremez çün-kü insan gözünün düzenleyicisi al›c›n›n yeterli bir bölgesiniaç›p, boru hatt›n›n kapasitesini doldurmaya yetecek kadarbir zay›flam›fl güç hacmini massedecek derecede genifllemeyibaflaramaz. ‹nsan gözünün düzenleyicisi bir kedinin ya dabaykuflun gözü kadar geniflleyebilseydi, o zaman insan, t›pk›havyanlar gibi, geceleri de gündüzleri oldu¤u gibi aç›k seçikgörebilirdi.

Yukar›da anlat›lanlar bizim için çok hofl ve ilginç bir ibret-lik hikayeye girifl mahiyetindedir.

78

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

ISI. Is›m›z bir yerküre gücüdür ve do¤rudan günefltengelmez. fiimdi ›s›n›n ne oldu¤unu tan›mlayaca¤›m:

Is›, yerkürenin birincil gücünün elektromanyetik bölümü-nün bir altbölümünün belli bir noktada ya da bölgede toplan-mas›n› ve birikmesini ifade eden bir olgudur. Çevresindekitözler bu belirli bir noktada ya da bölgede s›cakl›k art›fl›n› en-gelleyecek kadar h›zl› bir flekilde de¤iflim ve eflitlefltirme yo-luyla bu gücü tafl›yamazlar.

S›cakl›k nedir? S›cakl›k, yerkürenin ›s› gücünün belli bir noktada ya da

bölgede toplanmas›n›n belirtisi ve ölçüsüdür. S›cakl›k dere-cesi güç hacminin belli bir noktadaki ya da bölgedeki ölçü-müdür.

Is› gücü –normalde– so¤uk bir güçtür. Yerkürenin depo-sunda güçleri için yedekte (ayn› zamanda atmosferde yedek-te) tutuldu¤u zaman so¤uk bir kofluldad›r.

Bir binan›n herhangi bir odas›nda binay› eritecek kadaryedek ›s› gücü vard›r, yeter ki odadaki ›s› gücü azami faaliyetderecesine ulaflt›r›lm›fl olsun.

Is› gücünün hareketi eski Naacal tabletlerinde aç›kça anla-t›lmaktad›r, “ve günefl ›fl›nlar› atmosferde yerkürenin ›s›s›n›nyay›l›mlar›yla bulufltu ve ona can verdi ve yerkürenin yüzü›s›yla ›s›nd›”; yine, Nahuatla’da, “ilahi oklar›n vurdu¤u par-çac›klar canland› ve ›s› geliflti.” Güneflin yak›n güçleri ›fl›nla-r›nda tafl›n›r. Yerkürenin ›s› gücüne yak›n olan güçler öncebunu yerkürenin yüzeyinden çekip sayfa 41’deki resimdegösterildi¤i gibi atmosfere yollarlar. Atmosferdeyken iki güç(yerküre ve günefl gücü) kaynafl›r ve sonra, ›s› gücü canlan›rve dalgalar biçimini al›r. Asl›na bak›lacak olursa ›s› gücününiflleyifliyle ba¤lant›l› olan güneflin manyetik yak›nl›k kurangüçlerinden ikisi vard›r. ‹lk günefl gücü so¤uk ›s› gücünü yer-kürenin kabu¤undan atmosfere çeker. Bu günefl gücü ›s› gü-cünü canland›r›p, ona hayat vermez. Is› gücü ancak atmosfer-de canland›r›c› güçle temasa geçer.

79

Is› gücünü yerkürenin bedeninden çeken güneflin man-yetik gücü, ›s› gücünü ona hareket ve hayat kazand›racakbir faaliyete geçirmekten acizdir. Bunu gücün yerküreninbedenini so¤uk bir durumda terk etmesinden anlayabiliriz.E¤er güneflin bu özgül manyetik gücü ›s› gücünü faaliyetedönüfltürmeyi baflarabiliyor olsayd›, bunu güç yerküreninbedenini terk etmeden önce yapard› ve yerkürenin bedeni›s› gücüyle dolu oldu¤undan, bir koflula yol açard›: Yaniyerkürenin yüzeyi kor gibi k›zg›n olurdu ve böylece üze-rinde hiçbir canl› yaflayamazd›. Yerkürenin yüzeyi kor gibik›zg›n olmad›¤›ndan ve ›s› gücüyle dolu oldu¤undan, ki bu›s› gücü sürekli olarak güneflin bir yak›n gücü taraf›ndançekilmektedir, bu yak›nl›k kuran gücün atmosferde hayat-la birleflmesini sa¤layan güçten farkl› oldu¤u aç›kça kan›t-lanmaktad›r.

Atmosferin düzenlenen bir güç tutma kapasitesi oldu-¤unu, atmosferin her atmosferimsi parçac›¤›n›n (bu ister özolsun ister analiz edilebilir parçalar) ancak mevcut durum-daki kadar gücü tutup as›l› halde tafl›yabilece¤ini daha ön-cesinde belirtmifltim. fiimdi biraz daha ileri gidece¤im vebu düzenlemenin bütün için oldu¤u gibi tekil güçler için degeçerli oldu¤unu söyleyece¤im. Dolay›s›yla ›s› gücünü yer-kürenin bedeninden çeken güneflin manyetik gücünün an-cak mevcut durumdaki kadar güç çekebilece¤i gösteril-mektedir. Is› gücünün tutma kapasitesi doldu¤unda, man-yetik güç daha fazlas›n› çekemez çünkü bu gücü koyacakyer yoktur.

So¤uk kutup bölgelerinde yaln›zca s›cak ve afl›r› s›cak ik-limlerde görülen bitki fosilleri bulunmufltur. Bu da gösteriyorki bitkilerin büyüdü¤ü dönemde flimdi so¤uk olan kutup böl-gelerimiz o dönemde afl›r› s›cakt›. Burada çok ilginç bir sorugündeme geliyor. Eski zamanlarda kutup bölgelerimizi afl›r›s›cak yapan ›s›ya ne olmufltur?

Atmosfer

80

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

Is›, elementlerde bofllu¤a ihtiyaç duyan bir güçtür veuzayda atmosferimizin ötesinde element olmad›¤›ndan, uza-ya gidip orada kaybolmad›¤› da aç›kt›r.

Sular yerkürenin ince kabu¤una ilk yerleflti¤inde, bede-ninde güçler için yeterli depo yoktu. Bu nedenle büyük birkütle d›flar›da atmosferle kar›flm›flt›. Orada depo düzenleme-si için bekliyorlard›. Yerkürenin kabu¤u kal›nlaflt›kça, depoda geniflledi ve onun genifllemesiyle atmosferdeki afl›r› yükde yavafl yavafl çekildi ve depoland›. Bunun sonucunda at-mosferdeki ›s› gücünde yerkürenin kabu¤unun kal›nlaflmas›-na ve so¤umas›na oranla azalma oldu. Bafllang›çta bugünkükutup bölgelerimiz çok s›cakt› ve yerkürenin kabu¤u kal›n-laflt›kça, s›cakl›klar› da gittikçe azald› ve en sonunda bugün-kü durumuna geldi.

Uzay, biz ne kadar tersini istesek de bir boflluktan ibaret-tir. Is› gücü bofllu¤a ne girebilir ne de içinden geçebilir. Uzay,›s› gücünün herhangi bir yönde geçiflinin önünde tam bir en-gel oluflturur. Uzay bir hiçliktir ve ›s› gücü hiçli¤e giremez.Güçler bir flekilde elementlerin iflleyiflini tekrarlarlar, yani do-¤an›n kendilerine verdi¤i bir görevi yerine getirdikten sonrayorulur ve tükenirler.

Kendilerine do¤an›n tevdi etti¤i bir görevi yerine getir-dikten sonra tükenen elementler yeniden do¤mak üzereana kuca¤› olan yerküreye geri döner ve orada yeniden do-¤ar ve canlan›rlar. Yapraklar a¤açtan düfler, çimler büyürve kururlar ve böylece do¤an›n laboratuvar›na geri döner-ler. Burada ayr›fl›rlar ve geldikleri topra¤a geri dönerler veburada ileriki bir tarihte yeniden yeni bir bitki haline geti-rilmeyi beklerler. Güçler tükendiklerinde, büyük merkezim›knat›s taraf›ndan sürtünme çizgisine çekilirler. Oradayeniden canland›r›l›r ve depoya, yani yerkürenin so¤uksert kabu¤una yollan›rlar.

Tükenmifl ›s› gücü böylece yeniden canland›r›l›r ve depo-ya yollan›r. Orada do¤a taraf›ndan yeni bir görev için ça¤r›-lana kadar so¤uk cans›z bir durumda bekler.

81

Atmosfer

Günefl güçleri ›s› gücünün hacimlerini yerkürenin bede-ninden yeniden canland›r›lm›fl bir koflulda çekerken, yerkü-renin büyük merkezi m›knat›s› de yeniden canland›rma içineflit hacimde tükenmifl gücü geri çekmekte ve böylece daire-sel ya da küresel bir hareket oluflturarak hayat› ve hareketiyöneten büyük yasay› takip etmektedir. Buraya kadar yerkü-renin so¤uk sert kabu¤unun onun yeniden canland›r›lm›flgüçlerinin deposu oldu¤unu bol bol vurgulad›m. fiimdi iseflu gerçekleri vurgulamak istiyorum:

Yerkürenin kabu¤u kal›nlaflt›kça, yerkürenin çevresindekis›cakl›klar düflmüfltür.

Bu düflüfl yerkürenin kabu¤unun kal›nlaflmas›na oranlabir düflüfltür.

Is› gücü yorulup tükendi¤inde, günefl güçleri onun üze-rindeki denetimini kaybeder.

Denetleyici bir manyetik güç afl›r› ›s›t›lm›fl bir bedende de-polanamaz. Beden so¤uk olmal›d›r.

Hiçbir güç so¤uk bir alanda yeniden canland›r›lamaz. Çeflitli olgular yerkürenin bedeninde depolanan yedek

güçlerin atmosferde as›l› tutulan güç hacminden çok dahafazla oldu¤unu göstermektedir. Yerkürenin bedenindeki buart› sayesinde bir tarafs›z bölge ortaya ç›km›flt›. Bu tarafs›zbölge flu anda yerkürenin daha fazla kat›laflmas›na ve so¤u-mas›na engel olmas› bak›m›ndan kilit bir yere sahiptir. Bu ta-rafs›z bölgenin olufltu¤u andan itibaren yerkürenin atmosfe-rinin s›cakl›klar› nihai olarak belirlendi.

Bugün kutup bölgelerinin atmosferinde tafl›nan ›s› gücühacmiyle tropikal kuflaktaki ›s› gücü hacmi ayn› derecede bü-yüktür.

Is› gücü yerkürenin bedeninden atmosfere ulafl›r ulafl-maz, bir do¤a yasas› gere¤i, atmosferde de¤ifl tokufl yoluylaeflitlemeye giriflir, yani atmosferin her parçac›¤› eflit bir güçhacmine sahiptir. Bizim radyasyon diye bildi¤imiz fley bellibir alan (oda ya da aç›k alan) boyunca ›s› gücünün de¤ifl to-

82

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

kufl edilmesinden ve eflitlenmesinden baflka bir fley de¤ildir.Güç yeniden tükendi¤inde, merkezi m›knat›s taraf›ndanolaya el koyulur.

Atmosferdeyken, günefl güçleri yerküre güçlerini (›s› gücüde dahil) gün sonlanana ve günefl ufukta kaybolana kadaras›l› halde tutar. Bu andan itibaren günefl güçleri atmosferde-ki güçler karfl›s›nda hiçbir güce sahip de¤ildir. Sonra, büyükmerkezi m›knat›s çal›flmas›na bafllar. Tüm tükenmifl güçlerive ayr›ca çok zay›flam›fl durumda olan güçleri sürtünme çiz-gisine geri çeker. H›z giderek yavafllar ve o yavafllad›kça güç-ler daha pasif hale gelir. Böylece gecelerin gündüzlerden da-ha so¤uk olmas› olgusunu aç›klayabiliriz. Bir di¤er olgu das›cakl›¤›n yerkürenin yüzeyinin farkl› k›s›mlar›nda farkl›farkl› olmas›d›r: S›cak, ›l›man, so¤uk gibi. Bunun nedenleriflöyle aç›klanabilir:

Birincisi, günefl ›fl›nlar›n›n yerkürenin güç çizgilerini kes-me aç›s›.

‹kincisi, y›l›n her gününde günefl ›fl›nlar›n›n bu güç çizgi-lerini kesme süresinin uzunlu¤u.

Buradan hareketle, hem zaman›n hem de aç›lar›n iflin içi-ne dahil oldu¤unu görebiliriz; fakat burada bir do¤a yasas›takip edilmektedir: Günefl güçlerinin yerkürenin güçlerininçizgilerine vurma aç›s› ne kadar dik olursa, günefl güçleriningücü de o kadar büyük olur. Dolay›s›yla bu aç›larda azami ›s›söz konusudur, yani: Tropikal bölge.

Günefl ›fl›nlar›n›n günefl güçlerinin etkisini azaltacak flekil-de geniflledi¤i aç›larda daha hafif bir s›cakl›k vard›r, yani: Il›-man bölgeler.

Günefl ›fl›nlar›n›n yerkürenin yüzeyine en genifl aç›ylavurdu¤u yerlerdeyse, azami so¤ukluk vard›r, yani: Kutupbölgeleri. Sayfa 83’teki resim bununla ilgili bir aç›klama-d›r:

83

Atmosfer

AÇILAR

1-Kutup 2-Il›man 3-Tropkal 4-Il›man 5-Kutup 6-En genifl aç›lar

7-Genifl aç›lar 8-Düz aç›lar 9-Genifl aç›lar 10-En genifl aç›lar

fiimdi de ›s› gücünün elementlerde bofllu¤a ihtiyaç duy-du¤una, elementler olmadan ›s› gücünün var olamayaca¤›nadair kan›t ifllevi görecek olan baz› bilindik olgulardan bahse-dece¤im.

Sözgelimi bir demir parças›n›n ›s›s›n› art›rd›¤›m›zda, de-mir geniflleyecektir; ek ya da eklenmifl güç hacmi demiri ge-niflleterek demirde kendisine yer açacakt›r. Sonra, demiri so-¤utarak eklenmifl ›s›y› geri çekti¤imizde, demir eski boyutu-na geri dönecektir. Bu, geniflleme ve daralma diye adland›r›-lan bilindik bir olgudur.

Geceleri günefl ›fl›nlar› yerkürenin karfl› taraf›na düflerken,yeniden demiri afl›r› ›s›tabilir ve geniflletebiliriz. Bu ›s›y› yer-kürenin di¤er taraf›nda olan güneflten mi al›r›z? Kesinliklehay›r. Bu ›s›, at›l ve so¤uk bir halde bekledi¤i atmosferden çe-kip al›n›r, ki zaten öncesinde de yerkürenin bedeninden çe-kilmifltir ama tükenmifl bir güç de¤ildir.

Is›n›n kayna¤›na yaklaflt›kça s›cakl›¤›n artmas› herkesçebilinen bir olgudur. Örne¤in büyük bir odan›n bir ucunda s›-cak bir f›r›n varsa, odan›n di¤er ucunda oca¤›n yak›nlar›ndaoldu¤undan çok daha düflük bir s›cakl›k oldu¤unu görürüz.

84

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

Odan›n merkezinde s›cakl›k odan›n iki ucu aras›nda orta birderecededir. Bu nedenle biliminsanlar›m›z›n iddia etti¤i gibi,e¤er ›s› güneflten geliyorsa, günefle yaklaflt›kça havan›n dahas›caklaflmas› gerekir. Öyle mi? Bakal›m.

Tropikal bölgelere gidelim çünkü orada güneflin do¤ru-dan bafl›m›z›n üzerinde oldu¤unu görürüz. Okyanus k›y›la-r›ndan, deniz seviyesinden bafllayaca¤›z. S›cakl›¤› ölçüyoruzve 110 fahrenhayt derece oldu¤unu görüyoruz. Bir balon al›-yoruz ve günefle dik bir çizgide 3 bin metreye ç›k›yoruz. Buyükseklikte s›cakl›¤›n donma noktas› olan 32 fahrenhayt de-receye düfltü¤ünü görürüz. Sonra biraz daha yükselip denizseviyesinde 12 bin metreye ç›kal›m, hedefimiz hâlâ dosdo¤rugünefltir. Art›k günefle deniz seviyesinde oldu¤undan birkaçkilometre daha yak›n›z. Yeniden s›cakl›¤› ölçüyoruz. S›f›r›nalt›nda 50 dereceye düflmüfltür. So¤uk dayan›l›r gibi de¤ildir,oysa biliminsanlar› bize deniz seviyesinden 12 bin metre yük-seklikte ›s›n›n kayna¤›na çok daha yak›n oldu¤umuzu söylü-yorlar.

Balon testimizin sonuçlar›n› do¤rulamak için, gelin birazda¤c›l›k oynayal›m. Bafllang›ç noktam›z yüksek bir da¤›neteklerindeki ›l›k bir vadi olsun. Da¤a t›rman›rken, havan›ngiderek so¤udu¤unu hissederiz. Bu durum deniz seviyesin-den yükse¤e ç›kt›kça s›cakl›¤›n düfltü¤ünü aç›kça kan›tla-maktad›r. Yerkürenin yüzeyinden uzaklaflt›¤›m›zda, yerkü-renin ›s› kayna¤›ndan da uzaklafl›yoruz.

Bir baflka bilinen olgu da deniz seviyesinden yukar› ç›kt›k-ça, atmosferin yo¤unlu¤unun giderek azal›yor olmas›d›r. Yu-kar› do¤ru ç›kt›kça yo¤unlaflma artar. Bu olgu, 3 bin metreyükseklikte inç küp bafl›na deniz seviyesinde oldu¤undandaha az atmosfer parçac›¤› oldu¤unun bir göstergesidir. G. L.Tanzer’in “Kozmik Karfl›l›kl›l›k”ta gösterdi¤i gibi, atmosferparçac›klar›ndaki bu azalma her zaman düzenli bir orandaolmaz.

85

Atmosfer

Karfl›m›zda iki gerçeklik vard›r: Birincisi, deniz seviyesinden yukar› ç›kt›kça, atmosferin

daha yo¤unlaflmas›d›r. Yani özde dolanan santimetreküpbafl›na atmosfer parçac›¤› daha azd›r. ‹kincisiyse, her at-mosfer parçac›¤› ›s› gücünün ancak belirli bir miktar›n› tu-tabilir.

Deniz seviyesinden yukar› do¤ru ç›kt›kça s›cakl›¤›n düfl-mesinin bir nedeni vard›r. Bunu aritmetik hesab› üzerindengösterece¤im. Deniz seviyesinde 110 fahrenhayt derece s›cak-l›k gösteren inç küp bafl›na 10 bin atmosfer parçac›¤› vard›r.3 bin metre rak›mda inç küp bafl›na yaln›zca 5000 parçac›kvard›r. Bunlar güç hacminin ancak yar›s›n› tutabilir. Bu ne-denle s›cakl›k deniz seviyesindekinin yar›s› kadar olmal›d›r.Gerçekten de öyle oldu¤unu görürüz, zira 3 bin metre yük-seklikte s›cakl›k 55 fahrenhayt dereceye düfler. Yukar›daki ra-kamlar yaln›zca bir örne¤e temel oluflturmas› için verilmifltir.Gerçek rakamlar daha bilimsel eserlerde bulunabilir.

Yerkürenin ›s›s›n›n güneflten gelmedi¤ini, aksine onunkendi güçlerinden biri oldu¤unu göstermek için daha fazlakan›ta ne hacet?

fiimdi, tamamen farkl› nitelikte bir örne¤i ele alaca¤›m:Termoelektrik pirometrenin iflleyifli.

ISI OLAYLARI. Belirli bir noktada toplanm›fl ve birikmiflyeterli miktarda ›s› gücü termokimyasal tepkimelere –analiz-lere– yol açabilir.

Termokimyasal analiz önceki bir termokimyasal sentezinbozulmas›d›r. Bugün inceleyebiliyor oldu¤umuz termokim-yasal sentez bundan on milyonlarca y›l önce oluflmufl olabi-lir. Is› gücünün toplan›p birikmesini sa¤laman›n –gerek me-kanik gerekse de kimyasal aç›dan– çeflitli mekanik yollar› vearaçlar› vard›r. Fakat birincil gücün elektromanyetik bölü-münün güçlerinden ço¤unu toplay›p biriktirmek yaln›zca ›s›dal›n› yal›t›p yo¤unlaflt›rmaktan daha kolayd›r. Hal böyle

86

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

olunca, ›s›n›n da bir parças› oldu¤u (belki ›fl›k gücü de bir di-¤eridir) bir yak›nl›k kuran güç grubunu biriktirmek genel biral›flkanl›k olmufltur.

Bir tür mekanik mekanizma parças› olan dinamo elektro-manyetik güç üretmez. Dinamo yaln›zca gücü as›l› halde tutul-du¤u çevredeki atmosferden çeker al›r. Dinamoyu çevreleyenatmosfer güçlerden tamamen mahrum b›rak›lamaz; de¤ifl to-kufl ve eflitlenme bunun önüne geçer. Dinamo güç çizgilerinikesip bunlar› kendi kanallar›na ak›t›rken, çevredeki güçler deonu takip eder ve atmosferi tükenmifl güçlerin tamam›n›n ye-rini doldurmak üzere yerkürenin bedeninden gelen sürekli birak›mla tamamen yüklü halde tutar. Is› gücü tüm elementlerdeyak›nl›k kuran bir güce sahiptir, baz›lar› güçlü, baz›lar› zay›f,baz›lar›ysa hemen hemen (ama çok de¤il) olumsuzdur. Is› gü-cünün elementlerdeki en yak›n gücü oksijendir. Ne bir ele-ment ne de bir güç olan, yaln›zca elementlerle güçlerin iflleyi-flinden kaynaklanan bir olguyu ifade eden sürtünme, ›s› gücü-nü toplama ve yo¤unlaflt›rma yetisine sahiptir. Yerkürenin yü-zeyindeki sürtünmeler büyük merkezi m›knat›s›n iflleyiflininbirer tekrar›d›r. Yeterli sürtünme, tutuflmaya ve kat› bedenle-rin yanmas›na yol açacak kadar ›s› gücü hacmi biriktirecek vetoplayacakt›r. Atefl alevleri termokimyasal analizin bir sonucu-dur. Sürtünmenin sonucunun bir termokimyasal analizi, birkat›n›n dönüflüp afl›r› ›s›t›lm›fl gazlar halinde atmosfere kar›fl-mas›na neden olabilir. Bu olguya genellikle “atefl alevleri” ad›verilir. Mekanik sürtünme yoluyla bir bilefli¤in analizi baflla-d›ktan sonra, analizi sürdüren daha fazla sürtünme varl›¤›n›kat›y› oluflturan bilefli¤in elementlerinin ayr›lmas›n›n yol açt›-¤› kimyasal sürtünmeye borçludur. Zira bütün termokimyasalayr›lmalara kimyasal sürtünme efllik eder. Bu kimyasal sür-tünme, tutuflmay› devam ettiren bileflikteki ›s› gücünü sürekliolarak daha fazla hacimde biriktirir ve toplar.

Termokimyasal analiz, oksijen kullanarak h›zland›r›la-bilir.

87

Sürtünme kendi içinde bir atefl alevi bafllatamaz ya da bu-nu sürdüremez zira t›pk› dinamo gibi o da yaln›zca gücütoplayan ve biriktiren arac›d›r. Yaln›zca ama yaln›zca güçalevden sorumludur. Atefl bafllar bafllamaz, onu bafllatan gü-cün hacmi alevin içinde atmosfere geçer ve orada eflitlemeyegiriflir. Bir ateflin etraf›ndaki atmosferi ›s›tan iflte bu özgüleflitleme biçimidir. Atefl tükendikten sonra, gücün eflitlenme-si, etraf›nda ateflin oldu¤u atmosfer normal hale gelene ka-dar devam eder ve yay›l›r, zira büyük eflitlenme yasas›na gö-re, güç tüm satha ve ateflin durdu¤u çevreye eflit bir flekildeda¤›lana kadar (t›pk› bir f›rt›nadan sonra okyanus sular›n›ndurulmas› gibi) ve yüzey eflitlenene kadar de¤ifl tokufl de-vam etmelidir.

Yukar›daki ›s› aç›klamas› bir baflka bilindik olguyu dahaaç›klamaktad›r: Atmosfer ak›mlar›n› keserek atefli söndür-mek, atmosfer ak›mlar›n› azaltarak bir ateflin yo¤unlu¤unuazaltmak ya da atmosfer ak›mlar›n› art›rarak ateflin yo¤unlu-¤unu art›rmak. Ateflin yo¤unlu¤undaki de¤iflikliklerin esasnedeni atmosferi oluflturan elementlerden biri ya da atmosferde¤ildir; de¤iflikliklerin tek nedeni gücün hacmidir. Is› gücü-nü içeri tafl›yan ya da getirenin arac›lardan biri (oksijen) ol-mas› dikkate al›nd›¤›nda, güç birincildir, atmosferi oluflturanelementler ise talidir. Daha önce de belirtildi¤i üzere, atmos-fer muazzam hacimde gücü as›l› halde tutar; her oksijen ato-mu ya da parçac›¤› kendi ›s› gücü pay›na sahiptir. Bu neden-le atmosfer ak›mlar›n›n hacmi azal›r ya da artarken, kimyasalsürtünmeye tafl›nan güç hacmi de ayn› oranda artar ya daazal›r. Tüm atmosfer ak›mlar›n›n kesilmesiyle, yanmay› sür-dürmek için gerekli güç tedariki kesilmifltir ve dolay›s›ylaatefl daha fazla devam edemez.

Is›n›n bir yerküre gücü oldu¤unu söyledim ve bu sözünard›ndan gücün nas›l iflledi¤ine dair çeflitli bilinen olgular›aktard›m. fiimdi ›s›n›n bir güç, ayn› zamanda bir yerküre gü-cü oldu¤unu gösterece¤im ve inand›r›c› bir flekilde kan›tlaya-

Atmosfer

88

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

ca¤›m. Bu amaçla termoelektrik pirometre diye bilinen araç-tan yararlanaca¤›m.

Termoelektrik pirometre, s›cakl›klar›, özellikle de yükseks›cakl›klar› ölçmek için yap›lm›flt›r. Kiflisel deneyimlerimdenve yapt›¤›m testlere dayanarak, yaklafl›k 2000 fahrenhayt de-receye kadar kesin ölçümler yap›labilece¤ini söyleyebilirim.Bu noktan›n ötesine geçildi¤inde, pirometrenin s›cakl›k gös-tergesini oluflturan metaldeki kritik noktadan ötürü kesin öl-

Termoelektrik pirometre

89

Atmosfer

çüm yap›lamaz. Ama 2000 fahrenhayt derecenin ötesindetahmini bir ölçüm yap›labilir ama yaln›zca tahmini.

Asl›nda termoelektrik pirometrenin ›s›y› kaydetme duru-mu prizman›nkinden daha fazla de¤ildir. Pirometre ›s› ak›-m›n› de¤il, manyetik ak›m hacmini ölçer ve kaydeder. Piro-metreyi etkileyen ›s› ve manyetik güçler birincil gücün elek-tromanyetik bölümünün dallar›d›r ve kas›tl› olarak birbirle-rinden yal›t›ld›klar› dönemler hariç, her zaman iliflki içinde-dirler ama her zaman kesin bir oran söz konusudur. Bu kuralasla de¤iflmez. Mesela manyetik gücün hacmini x= 100fahrenhayt derece ›s› diye sabitlersek, 2x= 200 fahrenhayt de-rece ›s›, 3x= 300 fahrenhayt derece ›s› diye devam edecektir.

Ben termoelektrik pirometreyi genellikle s›cak suyla ayar-lar›m. Suyu s›radan bir termometrede 100 fahrenhayt derece-ye kadar ›s›t›n. Sonra s›cakl›k göstergesini suya dald›r›n ve100 fahrenhayt dereceye getirin. Sonra kontrol amac›yla suyu200 fahrenhayt dereceye ç›kart›n ve do¤ru ölçüm yap›p yap-mad›¤›n› anlamak için termoelektri¤i test edin.

‹lim dünyas› d›fl›nda çok az insan termoelektrik piromet-renin yap›s›n› ve iflleyiflini bilir. Bu nedenle f›r›ndaki s›cak birçelik parças›yla birlikte bir termoelektrik pirometre çizdim.Bu resmin yan›nda bir aç›klama da sunuyorum ki eminimokuyan herkes taraf›ndan anlafl›lacakt›r. (bkz. sayfa 88.)

D, f›r›n. S, s›cak çelik. F, bir çift izoleli tel. E, s›cakl›k gös-tergesi denilen, platin-rodyum platin ya da iridyumlu platingibi atefle dayan›kl› bir metalden yap›lm›fl olan sökülebilirmafsal. E.E., bu mafsal›n oca¤›n d›fl›ndaki kurflun telle ba¤-lant›s›. G.G., kurflun telin di¤er ucuyla pirometrenin ba¤lan-t›s›.

Dolay›s›yla s›cakl›¤› ölçülen s›cak çelik S’yi içeren ocakD’den pirometre P’ye bir çift s›radan izoleli tel (›fl›kland›rmaamac›yla kullan›lanlar›n ayn›s›) vard›r. Bu teller oca¤›n d›-fl›nda E.E’de yine iki telden oluflan ama atefle dayan›kl› me-talden yap›lm›fl ba¤lant› noktas›na ba¤l›d›r. Ba¤lant› nokta-

90

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

s›n›n di¤er ucuysa s›cak çelik S’ye yaslanm›flt›r. Uzunlu¤u 30metreden 1600 metreye kadar de¤iflebilen kurflun telin di¤erucunda G.G.’deki pirometreyle bir ba¤lant› kurulmaktad›r.Cihazda ak›m bir bobine aktar›l›r, oradan ibreye ya da indi-katöre aktar›l›r ve o da ak›mdaki de¤iflikli¤e göre ileri gerioynar. ‹brenin ucu derecelere ayr›lm›fl bir kadran›n üzerin-dedir. Böylece ibrenin hareketi ak›m›n derecesine iflareteder, o da s›cakl›k derecesinin, yani ocaktaki çeli¤in bede-nindeki ›s› gücü hacminin ne oldu¤unu verir. Bu dökümtüm durumlar› ve koflullar› göstermektedir. ‹breyi ya da in-dikatörü oynatabilen her elektrik ak›m›n›n (hangi yöne olur-sa olsun, ister ileri ister geri) f›r›ndaki çelikten gelmesi gerek-ti¤i görülecektir, zira pirometrenin ba¤lant›l› oldu¤u baflkahiçbir fley yoktur.

Cihaz›n bir dökümünü ve iflleyifl tarz›n› sundu¤uma göre,flimdi deneye geçebiliriz.

Külçe sözgelimi 70 fahrenhayt derece atmosfer s›cakl›¤›ndaoca¤a yerlefltiriliyor. ‹bre 70 fahrenhayt dereceyi gösterecektir.Sonraki ad›ma teknik dilde “f›r›n› yak” denir, yani ›s›y› art›r.Külçe ›s›y› emmeye bafllay›nca, elektrik ak›m›n› ba¤lant› nok-talar›na aktar›r; bunlar da kurflun teller arac›l›¤›yla pirometre-ye aktar›rlar. Sonra güç bobinlerden geçer ve ibreyi 70fahrenhayt dereceden 600 fahrenhayt dereceye (alette A diyegösterilir) ç›kart›r. Böylece külçede s›cakl›¤›n› 600 fahrenhaytdereceye ç›kartan bir ›s› birikimi oldu¤unu gösterir.

fiimdi daha fazla ak›ma izin verin ve böylece ›s›n›n yo¤un-lu¤unu art›r›n. Külçe daha fazla ›s› gücünü içine çeker ve ib-re 600 fahrenhayt dereceden alette B ile iflaretlenen 1200fahrenhayt derece noktas›na ilerleyerek art›fl› gösterecektir.Sonra birinciyle ikinciye denk olan baflka ak›mlara izin verin.‹bre 1800 fahrenhayt dereceye gelene kadar ilerler ve oradaaletin üzerinde C ile gösterilen noktada durur. fiimdi külçede1800 birimlik manyetik güç vard›r ki bu bize ›s› gücünün de1800 fahrenhayt derece oldu¤unu söyler.

91

Atmosfer

“Atefli çekerek”, yani tüm ak›mlar› kesmekle, bir tepkimegerçekleflir, ibrenin geri gitti¤i görülür ve bu demektir ki güç-ler külçeyi terk etmektedir. ‹brenin ilerleyifl oran›n› belirleyenfley, güçlerin külçenin bedenini ne kadar h›zl› terk etti¤i veçevredeki atmosferle ve tözlerle al›flveriflidir. Bu de¤ifl tokuflve eflitlenme biçimi genelde so¤uma diye adland›r›l›r.

Pirometre her zaman s›cakl›¤›n normal oldu¤u bir yere ves›cakl›¤› ölçülen maddeden olabildi¤ince uza¤a koyulmal›-d›r. Böylece f›r›ndan gelen hiçbir ›fl›n biçiminde ›s›, ölçülenmaddenin s›cakl›¤›n›n yanl›fl flekilde kayda geçirilmesine yolaçmayacakt›r. Keza aleti etkileyen fleyin külçeden gelen birgüç olabilece¤i ve bunun bir ›s› gücü de¤il, bir manyetik güçoldu¤u da aç›kça gösterilmektedir.

Böylece çelik külçenin s›cakl›¤›n›n yükseltilmesinin geri-sinde atmosfer ak›mlar›n›n yer ald›¤› gösterilmifl oluyor. Buak›mlar bir manyetik gücün efllik etti¤i ›s› gücü hacimlerinikülçeye tafl›m›fllard›r. Manyetik güç alete aktar›lm›fl ve ibreyihareket ettirmifltir; ibrenin hareketleri tüm bu süre zarf›ndakülçede yo¤unlaflan artm›fl güç hacimlerine denk düfler.

Fakat atmosfer ak›mlar›n› oluflturan elementlerin külçe-nin s›cakl›¤›n› art›ran sorumlu arac›lar oldu¤u savunulabi-lir. Bu görüfle cevap vermek ve yukar›da söylenenleri kon-trol etmek için bir baflka test daha yapaca¤›m. Bu sefer ak›-m›n kullan›lmad›¤› bir elektrikli ocaktan yararlanal›m.Elektrikli ocak bir hava bofllu¤una olabildi¤ince yak›nd›r.Çeli¤i eriten araç elektrik ak›m› diye bilinen fley olacakt›r, kibu, birincil gücün elektromanyetik bölümünün ana dallar›-n› içermektedir. Bu örnekte ›s› gücü atmosfer ak›mlar›n›nyard›m› olmadan çelikte birikir ve toplan›r. Çelikte güçlerbiriktikçe, s›cakl›k artmaya devam eder ve sonra metal erir.Bir termokimyasal analiz bafllam›flt›r. Erime ilk ad›md›r. Budurum, ilk deneyde çelik külçesinin s›cakl›¤›n› 1800fahrenhayt dereceye ç›kartan fleyin yaln›zca ama yaln›zca ›s›gücü oldu¤unu göstermektedir.

92

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

Is› üzerine bu k›sm› sonland›rmadan önce, sürtünme hak-k›nda birkaç söz daha söylemek istiyorum.

Sürtünme bir güç de¤ildir. Sürtünme, do¤an›n güçlerin bi-rikiminde ve toplanmas›nda kulland›¤› arac›d›r. Örne¤in:

‹ki parça odun al›p, sert bir flekilde birbirine sürtün. K›sasürede odun tutuflur ve alev al›r. Atefl odunlar› tutan eldenç›kmaz, keza gerekli güç hacminin odunlarda oldu¤u da söy-lenemez çünkü aksi takdirde odunlar›n sürtme olmadan datutuflmas› gerekirdi.

Sürtünme ›s› gücünün en büyük yak›n gücüdür. Bu ne-denle sürtünmenin oldu¤u her yerde ›s› birikip toplanacakt›r.Odunlar›n birbirine h›zl› bir flekilde de¤dirilmesiyle, sürtün-me tutuflmay› bafllatmaya yeten noktada yeterli hacimde ›s›gücü toplanana kadar devam eder. Eller ve odun parçalar› di-namo gibidir, yani yaln›zca gücü toplay›p yo¤unlaflt›rmayayarayan araçlard›r.

93

Dördüncü Bölüm

Ifl›nlar

Önceki iki bölümde ›fl›nlar konusunu zaten oldukça ayr›n-t›l› bir flekilde ele alm›fl bulunuyorum. Fakat ›fl›nlarla

ba¤lant›l› baflka noktalar da vard›r. Evren elementlerden ve güçlerden oluflmufltur. Elementlerin ço¤unu gözle görebiliriz. Ama güçlerin hiçbirini göremeyiz.Elementler güçler için, güçler de elementler için vazgeçil-

mezdir. Elementlerin tüm hareketleri güçler arac›l›¤›yla ger-çeklefltirilir.

E¤er hiç element olmasayd›, o zaman ancak üstün güç varolabilirdi.

Güçler olmasayd› elementler ölü ve hareketsiz olurdu.Tüm yerküre elementleri ›fl›n yayarlar. Oysa güçler ›fl›n yaymaz. Baz› elementler yaln›zca yüksek s›cakl›klarda görünen

›fl›nlar yayarken, baz›lar› düflük s›cakl›kta ›fl›n yayarlar. Baz›durumlarda s›cakl›kla ›fl›nlar aras›nda hiçbir iliflki yoktur.

Güneflten ç›kan tüm güçler ve birincil gücün elektroman-yetik bölümünden gelen tüm güçler ›fl›nlarda tafl›n›r ve akta-r›l›r. Tüm ›fl›nlar güç tafl›rlar; ›fl›nlar güç de¤il, yaln›zca güç-lerin tafl›y›c›s›d›r. Bunu su testisine benzetebiliriz. Testi sude¤ildir, yaln›zca suyu tafl›yan fleydir.

Afl›r› ›s›t›lm›fl bedenler ›fl›n yayarlar. Afl›r› ›s›t›lm›fl bir be-den k›z›ld›r ama beden k›z›l kal›rken, beyaz ya da saman ren-

94

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

giymifl gibi görünebilir. Bunun nedeni çevresindeki parlak›fl›nlard›r. Renkli görünür bir ›fl›n o kadar yo¤unlaflabilir kigörünmez hale gelebilir.

Çeflitli renkte ›fl›nlar (parlak görünen ›fl›nlar) bunlar› ç›ka-ran bedenin rengindeki de¤iflikliklerin bir sonucu de¤ildir,çünkü bu ›fl›nlar bedenden ayr›ld›klar›nda koyu görünmezana ›fl›nlard›r. Çeflitli renkte olmalar›n›n nedeni uzmanlaflm›flatmosferimizin her ayr› ›fl›n› ana ›fl›ndan bölüp ay›rmas›d›r.Bir ›fl›n filtrelendi¤inde, belli bir gücün tafl›y›c›s› olur. Atefl gi-bi bir f›r›na bakt›¤›m›zda, ›fl›nlar› yayan gerçek bedeni aslagöremeyiz. Tek gördü¤ümüz fley parlak görünür ›fl›nlar›noluflturdu¤u haledir ve onu da ancak ana ›fl›nlardan kopart›l-d›ktan sonra ve atmosferde da¤›lmadan önce görürüz. Bede-nin kendisini görmek için parlak ›fl›nlar örtülü olmal› ve halesaf d›fl› edilmelidir.

Renklerin Göründü¤ü Bir Ana Ifl›n›n Birinci ve ‹kinci Bölümleri

95

‹nsan gözü parlak ›fl›nlar› oldu¤u gibi koyu ›fl›nlar› daay›rt edebilseydi tüm nefes alan hayvanlar bir halenin içindeyafl›yor gibi görünürlerdi.

Koyu görünmez ana ›fl›n önce piramit fleklinde zikzakl› birdalga biçimine bürünür (A, sayfa 95). Bu zikzaklar tayf›nrenklerindedir. Ben bunun parlak ›fl›nlarla koyu ›fl›nlar ara-s›ndaki bölünme oldu¤una inan›yorum. Bu zikzaklardan ni-hai filtreleme düz çizgiler halinde (B, sayfa 95), tüm renkler-de olur ve bunlar çeflitlenince, dalga da azal›r ve en sonundatümüyle kaybolur; renkli ›fl›nlar piramitten yaln›zca k›sa birmesafede takip edilebilir, sonra bunlar atmosferde gözdenkaybolurlar.

Ifl›nlar

Bir Ampül Kesiti

Ana ›fl›n›n bir zikzakl› piramit biçimine büründü¤ünü be-lirtmifl olsam da bu piramit biçiminin ana ›fl›n bedeni terkeder etmez mi yoksa belli bir mesafe kat ettikten sonra m›bafllad›¤›n› söylemek kesinlikle olanaks›zd›r çünkü hiçbirana ›fl›n kayna¤›n› terk ederken görüntülenemez. Parlak ›fl›n-lar koyu ›fl›nlardan ayr›lmaya bafllayana kadar hiçbir ›fl›n gö-rülemez. Ana ›fl›n›n zikzakl› piramidi göstermeden önce bafl-ka bir biçime bürünebilmesi gayet mümkündür.

Önceki iddiama (“›fl›nlar› yayan bedeni asla göremeyiz”)örnek göstermek ad›na akkor elektrik lambas›n› seçtim. Ifl›¤›yayan ince telin kal›nl›¤› bir saç teli kadard›r. Fazla büyük ol-mayan bir ampulün içindeki ince telin etraf›ndaki parlak ›fl›n-lar›n oluflturdu¤u halenin çap›n› dikkatlice ölçtü¤ümüzde,1/8 inç çap›nda oldu¤u ortaya ç›km›flt›r, yani ›fl›nlar› yayanbedenin çap›n›n birkaç yüz kat›d›r. Ifl›nlar› görürüz ama esasteli göremeyiz.

Akkor elektrik lambas›nda alev yoktur; yaln›zca ›fl›nlarvard›r. Alevlerin oksijenle beslenmesi gerekir; ampul oksijen-siz bir boflluktur, bu nedenle gerçek alevler için gerekli ta-mamlay›c› yoktur.

Ifl›nlarla ba¤lant›l› birçok ilginç olgu vard›r; bunlardan bi-ri farkl› bedenlerin ayn› renkli ›fl›nlar› birbirinden çok farkl›s›cakl›klarda yaymalar›d›r.

Bir sigaran›n yanan ucu 600 fahrenhayt derecede kirazrengi bir ›fl›n yayar. Çelik ayn› ›fl›n› 1200 fahrenhayt derecedeyayar. Karbon filamanl› bir akkor lamba saman rengi ›fl›n ya-rar; bu ampulü ç›kar›n ve yerine tungsten filamanl› bir lambakoyun beyaz ›fl›n yayacakt›r.

Donya¤› kandilinin alevi saman rengi bir ›fl›n yayar. Para-finli mumun alevi ise beyaz bir ›fl›n yayar.

Ateflböcekleri ile y›ld›zböcekleri beyaz ›fl›n yayarlar. Buböceklerin s›cakl›klar› 100 fahrenhayt derecenin alt›ndad›r.Fakat çelikten ayn› renkli ›fl›n› almak için 1800 fahrenhayt de-rece ila 2000 fahrenhayt derece aras›nda bir s›cakl›k gerekir.

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

96

97

Yak›ld›¤›nda saf beyaz ›fl›n yayan belli elementlerden birgaz oluflturabilirim ama alevin s›cakl›¤› 100 fahrenhayt dere-cenin alt›nda olmal›d›r (atmosfer s›cakl›¤›). Alev parmaklar›nve ellerin aras›ndan geçer ama ›s› hissedilmez. Alev bir ku-mafl parças›n›n içinden geçer ama kumafl›n s›cakl›¤›n› art›r-maz. Çelikten ayn› renkli ›fl›n› elde etmek için 200 fahrenhaytderece s›cakl›k gerekir. Bileflime baflka bir element daha ekle-di¤imizde, alev hemen 3000-3200 fahrenhayt dereceye f›rlar.Deneylerimi destekleyecek daha yüzlerce örnek verebilirimfakat yukar›daki örneklerin yeterli oldu¤u düflüncesiyle böy-le bir fley yapmay› gereksiz buluyorum. Genellikle zor bilim-leri derinlemesine incelemeyen meslek d›fl›ndan kifliler içinörneklerin en basitleri seçilmifltir.

S›cakl›¤›n her durumda ›fl›n›n rengini belirlemedi¤i aç›k-ça gösterilmifltir. Daha önce de gösterdi¤im gibi, genellikleyaln›zca afl›r› ›s›t›lm›fl bir bedenden ç›kt›¤› düflünülen beyazbir ›fl›n, atmosfer s›cakl›¤›ndaki so¤uk bedenlerden de gel-mektedir. Bir ›fl›n›n rengini belirleyen esas etken, ›fl›n›n tü-rüm etti¤i bedenin kimyasal bileflimidir ve farkl›l›k büyükoranda ›fl›n› yayan maddenin sahip oldu¤u radyoaktivitederecesidir.

Daha önce de belirtti¤im gibi, tüm bedenler az çok radyo-aktiftir ama hemen hepsinde derece o kadar düflüktür ki gö-rülmesi ve ölçülmesi olanaks›zd›r. Bu genel radyoaktiviteninnedeni birincil gücün elektromanyetik bölümünün tüm töz-lere yay›lmas›d›r ve bir güç hiçbir zaman dura¤an olmad›¤›n-dan, aksine her zaman hareket etti¤inden ve ›fl›nlar güçlerihareket ettiren arac›lar olduklar›ndan, tüm tözlerin nedenradyoaktif oldu¤u aç›kça görülebilir.

Hatal› bir flekilde günefl ›s›s› ad› verilen fleyin, günefl ›fl›n-lar›n›n atmosferde yerküre güçleriyle buluflma aç›s› taraf›n-dan belirlendi¤ini daha öncesinde belirtmifltim. fiimdi bunabir örnek vermek istiyorum:

Ifl›nlar

98

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

A1 ve A2 aç›lar› günefl güçlerinin güneflten en genifl aç›ylaama güç çizgilerinin dik aç›lar›yla yerkürenin güç çizgilerinikesiflini gösteriyor. B1 ve B2 aç›lar› genifltir, ama A1 ve A2 aç›-lar› kadar de¤il. Günefl güçleri yerkürenin güç çizgilerini ge-nifl bir aç›yla keser, böylece belli bir ölçüye kadar yerküreninçizgileri günefl güçleri taraf›ndan belli bir mesafede takip edi-lir ve dik aç›larla vurdu¤unda oldu¤undan daha büyük biretki yarat›r.

C Aç›s›. Burada günefl güçleri yerkürenin güç çizgilerinedik olarak vurmaktad›r ve bir uçtan bir uca ilerlemekte veböylece azami etki yaratmaktad›r. Burada söylenenlerin kan›-t›, günefl güçlerinin yerkürenin güç çizgilerini dik aç›yla kes-ti¤inde çok so¤uk bölgelerden bahsediyor olmam›zd›r; yer-kürenin çizgileri genifl aç›yla kesildi¤inde, ›l›man bölgeler-den bahsediyoruz; yerkürenin çizgileri tüm çizgi boyunca ke-sildi¤indeyse, azami sonuç ortaya ç›kmaktad›r: Tropikal yada s›cak bölgeler.

Aç›lara ve etkilere dair bir sonraki örne¤im balistik testin-den geçirilen iki z›rhl› levha olacak.

Bu iki hedef eflit kuvvette ve direnme gücündedir. Biri si-lahla genifl aç›dad›r, yerkürenin güç çizgilerini genifl aç›ylakesen günefl ›fl›nlar›na tekabül etmektedir. Di¤er hedefse sila-ha düz aç›dad›r, t›pk› s›cak bölgelere vuran günefl güçleri gi-

Aç›lar ve güçler

Ifl›nlar

99

bi. Kullan›lan silah ayn›d›r, mermi ayn›d›r, barut hakk› ayn›-d›r. Silahla hedef aras›ndaki aç› hariç tüm koflullar ayn›d›r.

fiekil 1. Genifl aç›. Mermi hedefe ulaflt›¤›nda mermi hede-fin yüzeyini biraz yarar (a), sonra te¤et bir flekilde geçer. He-defi delip geçmez.

fiekil 2. Dik aç›lar. Mermi do¤rudan hedefi deler geçer.

Bu iki at›fl›n sonuçlar›n›n farkl› olmas›n›n nedeni yaln›zcaaç› farkl›l›¤›d›r; ayn›s› yerküre güçlerine çarpan günefl güçleriiçin de geçerlidir. Güç ve kuvvet dünyan›n her taraf›nda ayn›-d›r; sonuç farkl›l›¤› –›s› de¤ifliklikleri– tümüyle günefl güçleri-nin yerkürenin güç çizgilerini kesme aç›s›ndaki farkl›l›ktankaynaklan›r. S›cakl›k farkl›l›klar›n› ifade eden dört mevsim iseyerkürenin kutuplar›ndaki sal›n›mlardan kaynaklan›r. Bu sal›-n›mlar günefl ›fl›nlar›n›n aç›s›n› de¤ifltirmektedir.

Ifl›nlar ve güçleri bir mercek yoluyla toplan›p yo¤unlaflt›-r›labilir ve etkileri büyütülebilir. S›radan bir mercek her ikitaraf› da d›flbükeyli saydam bir cam parças›d›r. Yüzeyine yada üst yüzeyine düflen tüm ›fl›nlar› toplama ve sonra bunlar›alt yüzeyin ötesinde bir noktada yo¤unlaflt›rma ya da odak-lama özelli¤ine sahiptir. Odak noktas›n›n mercekten uzakl›-¤›n› belirleyen cam›n d›flbükeyli¤idir.

‹ki Çelik Hedef

100

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

fiimdi odaklanm›fl ›fl›nlar ve ›s› gücüyle ilgili bir deneyianlataca¤›m.

Kaynak 100 mum gücündeki bir elektrik lambas› olacak.Ifl›nlar ve güçleri odak noktas›nda bir araya toplan›r ve birakkor nokta olufltururlar. Bu parlak nokta, ›fl›k gücünün odaknoktas›nda toplan›p birikmesinden kaynaklan›r. Birikiminnedeni ›fl›k gücü hacimleriyle bir dizi ›fl›n›n odak noktas›n›ntemsil etti¤i bölgede birbirleriyle buluflmalar› ve kesiflmeleri-dir. Bunu afl›r› bask›ya maruz kalan bir bacaya benzetebiliriz.

Odak noktas›nda, ›s› gücünü tafl›yan ›fl›nlar t›pk› ›fl›k gü-cünü tafl›yan ›fl›nlar gibi toplan›r ve birikirler. Bu flekilde top-lanan ›s› maddeleri yakabilir ve e¤er mercek platini eritecekkadar büyük ve güçlüyse parlak ›fl›nlar gizlenebilir ve püs-kürtülebilir ve geriye odaklanacak yaln›zca ›s› ›fl›nlar›n› b›ra-kabilir. Bu durumda hiçbir akkor nokta olmayacakt›r amaplatin ayn› flekilde eritilecektir.

Cam›n bir flekilde afl›r› ›s›dan sorumlu oldu¤u iddia edile-bilir. Böyle olmad›¤›n› kan›tlamak için, bir buz parças›ndanmercek yapaca¤›m ve ayn› sonuçlar› elde edece¤im. Buz eri-

Ifl›nlar› toplayan ve bir noktaya odaklayan mercek.

101

Ifl›nlar

medi¤ine göre, demek ki ›s› gücü buzdan geçen ›fl›nlarla ta-fl›nmaktad›r ve bu kofluldayken so¤uk bir güçtür.

Bu noktada müteveffa John Tyndall’›n yapt›¤› deneyler-den baz›lar›n› tekrarlamaktan öteye geçemeyece¤im. Bu de-neyleri birçok kez ben de yapt›m ve her seferinde ›fl›nlar vegüçler hakk›nda baz› bilgiler edindim.

Cuvier paleontolojinin babas›ysa, Tyndall da -kendi bil-mese bile- güçler biliminin babas›d›r. Tyndall kendi büyüklü-¤ünü hiçbir zaman tam olarak anlayamam›flt›r.

Tyndall’›n derslerinden parçalar al›p deneylerini göster-meden önce, Tyndall’›n eserlerinde çok aç›k bir flekilde göste-rilen yak›n güçler ve düflman güçler hakk›nda birkaç fley söy-lemek istiyorum.

YAKIN GÜÇLER. Yak›n güç bir güç, element ya da ele-mentlerden oluflan bir bileflik olabilir ve birinin di¤eri taraf›n-dan çekildi¤i yerde -biri di¤erine do¤ru çekildi¤inde- görü-lür. Manyetik i¤ne bir güç ile element aras›ndaki yak›nl›¤›nbir örne¤idir.

PÜSKÜRTÜCÜ GÜÇ. Püskürtücü güç bir güç de olabilirbir element de ve birinin di¤erini itti¤i yerde görünür.

TARAFSIZ GÜÇLER. Tarafs›z güç bir güç de olabilir birelement de ve birinin di¤eri üzerinde hiçbir etkiye sahip ol-mad›¤› yerde görülür.

Bir manyetik güç, kendisine çekti¤inde yak›n bir güçtür. Bir merkezkaç güç püskürtücü bir güçtür, zira kendisin-

den uzaklaflt›r›r ya da iter. Bedenlerin hareketleri ya yak›n ya da püskürtücü güçler-

le (bazen de her ikisiyle) gerçeklefltirilir.Güçleri tafl›yan ›fl›nlar›n di¤er ›fl›nlarda ve renklerde ya-

k›n, püskürtücü ve tarafs›z güçleri vard›r. Renklerin ›fl›nlarda

102

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

oldu¤u gibi renklerde de yak›n, püskürtücü ve tarafs›z güçle-ri vard›r.

JOHN TYNDALL’IN DERS‹NDEN PARÇALAR. “Normalbir günefl ›fl›n›nda her türden ve renkten ›fl›n vard›r ama tümparlak ›fl›nlar› engellemek ve koyu ›fl›nlar›n engelsizce geçmesi-ni sa¤lamak için ›fl›n demetini filtrelemek; tüm koyu ›fl›nlar› fil-treleyip yaln›zca parlak ›fl›nlar›n geçmesine izin vermek olanak-s›zd›r, ama her fleye ra¤men bu yap›labilir. Parlak ›fl›nlara karfl›fleffaf olmamas›na karfl›n di¤erleri karfl›s›nda tamamen fleffafolan maddeler keflfedilmifltir. Di¤er yandan do¤ru maddelerinseçilmesiyle saf ›s› ›fl›nlar›n› büyük oranda engelleyip,1 saf ›fl›k›fl›nlar›n›n rahatça geçifline izin vermek mümkündür. Bu ay›rma›fl›k ›fl›nlar›n› filtrelemek kadar kusursuzca yap›lamaz. Ifl›¤› yara-tan dalgalar›n hareketlerini hiçbir zaman göremedik, ama etkile-rine bakarak var olduklar›n› konumlar›n› ve büyüklüklerini söy-leyebiliyoruz. Fakat uzunluklar› belirlenmifl ve bir inçin1/30.000’i ile 1/60.000’i aras›nda de¤iflti¤i anlafl›lm›flt›r.

“Fakat ›fl›k ve ›s›y› yaratan ›fl›nlar›n yan› s›ra, günefl çokçeflitli baflka ›fl›nlar da yayar. Güneflin gönderdi¤i en büyükve en güçlü ›fl›nlar bu niteliktedir.2

“Görülür derecede k›z›l olmayan bir kaynaktan ç›kan ›s›birazdan bahsedilecek türde etkiler yaratacak derecede yo-¤unlaflt›r›lamaz. Bunu elde etmek için en yüksek akkorlukdüzeyine eriflmifl bir bedenden türüm eden bir ›fl›n kullan-mak zorunludur.3

1. Bu noktada Tyndall’›n ›fl›n› bir güç olarak gördü¤ünü belirtmeliyim.Ben ise bu noktaya kadar ›fl›n›n güç de¤il gücün tafl›y›c›s› oldu¤unadikkat çektim.

2 Günefl ›fl›nlar› ›fl›k ya da ›s› gücü tafl›mazlar. Bunlar›n ikisi de yerküregücüdür. Günefl taraf›ndan yollanan en güçlü ›fl›nlar ve güçler güneflsistemindeki bedenlerin hareketlerini kontrol edenlerdir. Bunlaramanyetik güçler denir.

3 Daha öncesinde gösterdi¤im gibi, bedenler akkor de¤ildir; koyu ana ›fl›nbu olas›l›¤›n önüne geçer.

Ifl›nlar

103

“Günefl tam da böyle bir bedendir ve bu nedenle koyu ›fl›nla-r› deneylerimize uygundur. Fakat birazdan yapaca¤›m›z türdedeneyler için bizim güneflimizden az›c›k yeterlidir: Elektrik ›fl›-¤›ndan bahsediyorum. Elektrik ›fl›¤›n›n sa¤lad›¤› bir avantaj davard›r, zira koyu ›fl›nlar günefl ›fl›nlar›n›n toplam ›fl›n›m›n›n geniflbir oran›n› kucaklar. Bu nedenle elektrik ›fl›¤› yapaca¤›m›z de-neyler için yaln›zca uygun de¤il, ayn› zamanda en iyisidir.”4

DENEY 1. “Bir elektrik ›fl›¤›n›n kayna¤›ndan odaya güçlübir ›fl›n demeti yollanabilir ve bu geçifl s›ras›nda havadaki ta-necikleri ortaya ç›kar›r; e¤er hiç tanecik yoksa, ›fl›n demeti gö-rülemez.5

“Ifl›n demetini içbükey bir aynaya yans›tal›m. Aynan›nüzerinde yans›m›fl ›fl›klardan oluflan bir huni oluflturacakt›r.Huninin parlak tepesi odak noktas›d›r. Sonra, ›fl›n demetininyolu üzerine hiçbir flekilde ›fl›k geçirmeyen bir madde yerlefl-tirelim. Kullan›lacak madde karbon bisülfat eriyi¤inde çözül-müfl iyottur. Odak noktas›ndaki ›fl›k, koyu solüsyon kullan›l-d›¤› anda ortadan kaybolacakt›r. Fakat bu koyu solüsyon ko-yu ›fl›nlara son derece fleffaft›r ve bu koyu ›fl›nlar›n bir odaknoktas› ›fl›k yok edildikten sonra da varl›¤›n› sürdürür. Bu›fl›nlar›n ›s›s› elle hissedilebilir.6 Bu ›fl›nlar›n bir termometre-ye düflmelerine ve böylece varl›klar›n› kan›tlamalar›na izinverebilirsiniz ya da en iyisi, büyük manyetik bir i¤neyi etki-leyecek olan bir elektrik ak›m› vermelerini sa¤layabilirsiniz.

4 Güneflin koyu ›fl›nlar›n›n en az›ndan yar›s› yo¤unlu¤undan ötürüölçülebilir de¤ildir. Güneflin karanl›k ›fl›nlar›n›n bu k›sm› bir uçtur.Elektrik lambalar› da koyu ›fl›nlar› bak›m›ndan de¤ifliklikler gösterir veince teli oluflturan elementlere ba¤l›d›rlar.

5 Tyndall’›n burada bahsetti¤i ›fl›n ana ›fl›n de¤ildir, her renkten amabirbirinden ayr› ayr› ›fl›nlar›n bir koleksiyonudur. Piramit fleklindekizikzaktan ç›kt›¤› gösterilen ›fl›nlard›r bunlar (sayfa 100). Koyu ›fl›nlaratmosferdeki tanecikleri gösteremezler, bunu yaln›zca parlak ›fl›nlaryapabilir.

6 Ifl›nlar hissedilemez. Hissedilen fley ›fl›nlar›n tafl›d›klar› ›s›d›r.

“fiimdi koyu ›fl›nlar› engellemek için koyu ›fl›nlar› filtreleye-biliriz. Bunu flap ve sudan oluflan bir solüsyonla yapabiliriz.Bu solüsyon tamamen parlak ›fl›nlar›n geçmesine izin verecek-tir. Odak noktas›na küçük bir parça pamuk barutu yerlefltirinve parlak ›fl›nlar›n buna azami güç uygulamas›n› sa¤lay›n; hiç-bir sonuç alamayaca¤›n›z› görürsünüz. fiap filtresini çekin vetüm ›fl›n demetinin filtreleme olmadan pamu¤un üzerine düfl-mesine izin verin. Pamuk patlay›c› bir par›lt›yla hemen da¤›la-cakt›r. Bu da gösteriyor ki parlak ›fl›nlar pamu¤u patlatmayamuktedir de¤ildir, oysa ›fl›n demetindeki tüm ›fl›nlar bir arayageldi¤inde bunu yapabilirler. Dolay›s›yla koyu ›fl›nlar›n gerçekarac›lar oldu¤una hükmedebiliriz. Fakat bu yarg› yaln›zca birolas›l›¤a iflaret eder, zira sonuca ulaflmak için koyu ›fl›nlarla›fl›k ›fl›nlar›n›n kar›fl›m›n›n zorunlu oldu¤u savunulabilir.

“fiimdi, ›fl›k geçirmez iyot solüsyonuyla ›fl›k ›fl›nlar›n› fil-treleyelim ve koyu ›fl›nlar›n pamu¤a odaklanmas›n› sa¤laya-l›m. Öncekinde oldu¤u gibi patlad›¤›n› görürüz. Dolay›s›ylapamuk barutundaki atefllemeye neden olan fley yaln›zca amayaln›zca koyu ›fl›nlard›r. Ayn› odak noktas›nda, örne¤in birplatin parças› k›zar›p atefl gibi olacak, çinko eriyecek, k⤛themen alev alacak ve tüm bu süre zarf›nda odak noktas›n›netraf›ndaki atmosfer odan›n di¤er herhangi bir noktas›nda ol-du¤u kadar ›l›k kalacakt›r.”

Afla¤›da s›ralananlara kan›t olarak yukar›da anlat›lan de-neyden daha iyi bir deney düflünemiyorum:

1) Ana ›fl›nlar vard›r ve bu ana ›fl›nlar çok çeflitli renkli›fl›nlardan oluflur.

2) Uzmanlaflm›fl atmosferimizde bu ana ›fl›nlar bölünür veher ayr› ›fl›n filtrelenir ve di¤erlerinden yal›t›l›r.

3) Ana ›fl›ndan ç›kan iki esas bölüm vard›r: Biri parlak gö-rülebilir ›fl›nlardan oluflur, di¤eriyse koyu görünmez ultra›fl›nlardan oluflur.

4) Parlak ›fl›nlar ›fl›k gücü tafl›rlar ve ›s› gücünün bir par-çac›¤›n› tafl›mazlar.

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

105

5) Koyu ›fl›nlardan baz›lar› ›s› gücü ve manyetik güç tafl›r-lar ama ›fl›k gücü parçac›¤› tafl›mazlar.

6) Baz› renkler parlak ›fl›nlara yak›nd›r ve bu ayn› renklerkoyu ›fl›nlar› püskürtüler.

7) Baz› renkler koyu ›fl›nlara yak›nd›r ve ayn› renkler par-lak ›fl›nlar› püskürtüler.

8) Yak›n güçler ayn› renklere sahiptirler. Koyu ›fl›nlar ko-yu renklere yak›nd›r, parlak ›fl›nlar ise aç›k, parlak renklereyak›nd›r.

Yukar›daki deneyi inceledi¤imizde Tyndall’›n parlak vekoyu olmak üzere iki tür ›fl›n oldu¤unu ve parlak ›fl›nlar›n›fl›ktan, koyu ›fl›nlar›n da ›s› ve manyetizmadan sorumlu ol-du¤unu kan›tlamaya çal›flmaktan baflka bir fley yapmad›¤›görünecektir.

Tyndall bu hususlar› olabildi¤ince kesin bir flekilde kan›t-lam›flt›r ama söyleyebileceklerinin yar›s›n› bile söylememifl-tir: Deneyleri onun dikkat çektiklerinden ve iddia ettiklerin-den on kat daha fazlas›n› kan›tlamaktad›r.

Kanaatimce Tyndall çeflitli olgular›n gerisinde bizatihi›fl›nlar›n oldu¤u izlenimini edinmiflti ki dolayl› yollardan budo¤ruydu; ama do¤rudan alacak olursak, dolays›z arac›lar›fl›nlarda tafl›nan güçlerdir. Tyndall ›fl›nlarla tafl›d›klar› güçleraras›ndaki fark› göstermeyi unutmufltu. Keza neden farkl›renkte solüsyonlar›n farkl› sonuçlar do¤urdu¤unu aç›klama-y› da unutmufltu. Yak›n ve püskürtücü güçlere dikkat çekme-miflti ki bu da bizi ya bunlar› hafife ald›¤› ya da gerçeklerinfark›nda olmad›¤› sonucuna götürmektedir.

Bu deney, güçlerin iflleyifline ait kimi temel özellikleri gös-termekte ve kan›tlamaktad›r. Sözgelimi: Renklerde yak›n vepüskürtücü güçler vard›r zira elektrik lambas›ndan güçlerkoyu solüsyona ulaflt›¤›nda, solüsyonun rengi parlak ›fl›nlar›püskürtüyor ama koyu ›fl›nlar›n geçmesine izin veriyordu ve›s› odak noktas›nda kalmaya devam etti¤inden, demek ki ko-yu solüsyon koyu ›fl›nlara ve güçlerine karfl› son derece ya-

Ifl›nlar

106

k›nd›r. Bu deney ayn› zamanda hafif solüsyonun ›fl›k ›fl›nlar›-na yak›n, koyu ›fl›nlaraysa karfl›t oldu¤unu göstermekte vekan›tlamaktad›r.

Hafif solüsyonun koyu ›fl›nlar› ve güçlerini püskürtmedi-¤i, aksine absorbe etti¤i savunulabilir. E¤er böyle olsayd›, ha-fif solüsyonda s›cakl›¤›n yükselmesine yol açan bir ›s› gücübirikimi ve yo¤unlaflmas› olurdu. Ben bu deneyi birkaç keztekrarlad›m ve hafif solüsyonun s›cakl›¤› biraz olsun yüksel-medi ve böylece koyu ›fl›nlar›n ve güçlerinin absorbe edilme-di¤ini, aksine püskürtüldü¤ünü kesin olarak görmüfl oldum.Tyndall bir elektrik ak›m›n›n neden manyetik i¤nenin yönü-nü de¤ifltirdi¤ini aç›klamam›flt›.

Koyu solüsyondan geçen iki ayr› ve de¤iflik ›fl›n vard›.Ifl›nlardan biri “ultra çelik” mavisiydi. Bu ›fl›n manyetik gücütafl›yordu. Di¤eriyse ultra k›rm›z› ya da k›rm›z›ya çalan kah-verengiydi. Bu ›fl›n da ›s› gücünü tafl›yordu. ‹ki ›fl›ndan bah-setti¤im için, filtreden yaln›zca bu ikisinin geçti¤inin anlafl›l-mamas› gerekiyor. Tersine, bunlar birçok ›fl›ndan yaln›zcaikisiydi ama söz konusu olgulara yaln›zca bu iki ›fl›n uymak-tad›r.

‹yot filtresi hem ›s› ›fl›n›na hem de söz konusu manyetik›fl›na yak›nd›. Ama ›s› ›fl›n›na manyetik ›fl›na oldu¤undan da-ha yak›nd›. Fakat i¤nenin yönünü de¤ifltirecek kadar yo¤un-laflm›fl bir manyetik güç hacmi vard›.

‹¤nenin yönünün de¤iflmesinin nedeni, birincil gücünelektromanyetik bölümünden gelen tüm güçlerin birleflme,toplaflma ve yo¤unlaflma e¤ilimine sahip olmas›yd›. Bu ör-nekte gücün odak noktas›nda toplanmas›, i¤nede toplan-m›fl olan› çekmesi ve böylece daha büyük bir yo¤unlaflmasa¤lamas›yd› söz konusu olan. ‹¤nenin yönünün ne kadarde¤iflti¤i odak noktas›nda toplanan ve biriken gücün hac-minin büyüklü¤ünü gösterecekti. Tyndall’›n deneyi elek-tromanyetik bölümünün ana dal› olan elektri¤in üç alt da-la ayr›labilece¤ini göstermektedir: Ifl›k, ›s› ve manyetizma.

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

107

Bu üçüne ek olarak, bir düzine civar›nda farkl› ›fl›n› ve bun-lar›n tekil güçlerini filtreledim ve diyebilirim ki bu bir dü-zine tüm hikâyenin alfabesindeki ilk harfi bile temsil etmi-yor.

Bu bölümü bitirirken, Tyndall’› da do¤rulamak ad›na,kendim küçük bir deney yapaca¤›m. Bu deney bir çocu¤unbile anlayabilece¤i kadar basit bir do¤a gerçe¤idir.

S‹YAH ve BEYAZ. Afla¤›dakiler yak›nl›k kuran güçlerinbasit örnekleridir:

Yere iki demir parças› koyun, birini beyaz di¤erini de si-yah bir örtüyle örtün. Demirleri günefl ›fl›nlar›n›n do¤rudanvuraca¤› bir yere yerlefltirin. Bir saat sonra ikisinin de s›cakl›-¤›n› ölçün. Siyah örtünün alt›ndaki demirin beyaz örtününalt›ndaki demirin s›cakl›¤›ndan daha fazla oldu¤unu göre-ceksiniz. ‹ki parça demir yerine iki dilim pasta al›n. Siyah ör-tünün alt›ndaki pasta, beyaz örtünün alt›ndaki pastan›n dahayar›s› bile erimeden tamamen eriyecektir.

Biri siyah di¤eri beyaz olan iki parça kumafl› bir saat bo-yunca güneflte as›l› b›rak›n. Bir saatin sonunda siyah örtü be-yaz örtüden birkaç derece daha s›cak olacakt›r. Bir ev han›m››s›n›n güneflten gelmedi¤ine ve renklerde yak›nl›k kuran güç-ler diye bir fley olmad›¤›na inanmazsa, bir aya¤›na beyaz ço-rapla beyaz bir ayakkab›, di¤er aya¤›na da siyah bir çoraplasiyah ayakkab› geçirmesini ve sonra gidip güneflin ayaklar›-na dik vurdu¤u bir yerde oturmas›n› söyleyin. K›sa süre son-ra gelip siyahlar›n› beyaz çiftle de¤ifltirmek isteyecektir. De-ney burada alakas›z görünebilir ama gerçek bir teste dayal›-d›r ve e¤er yazar, ev han›m›n› ikna etmek için gerekli baflkabir kan›t olmad›¤›n› söylüyorsa, inan›n.

Bu olgular›n izah› fludur: Siyah ›s› gücünün yak›nl›k ku-ran gücüdür, beyaz ise püskürtücü güçtür.

Tüm ›fl›nlar güç tafl›rlar. Baz› ›fl›nlar insanlara, vahfli hay-vanlara ve bitkilere özgül etkilerde bulunurlar.

Ifl›nlar

108

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

Mavi ›fl›nlardan birinin tafl›d›¤› güç uykuya ve ac›ya karfl›hissizli¤e yol açar. K›rm›z› bir ›fl›ndaki güç ise kavgac› bir ruhhali do¤urur. “Bo¤aya k›rm›z› göstermek” deyiflinde hakl›l›kpay› yok de¤ildir. Günefl çarpmas› belli bir ›fl›n›n ensemizeçarpmas›n›n ve serebral korda nüfuz etmesinin sonucudur.K›rm›z› ya da k›z›l renk bu ›fl›n› püskürtür. Nas›l ›fl›k ›fl›nlar›John Tyndall’›n koyu kar›fl›m›ndan geçemiyorsa, ayn› flekildeenseyi kapatacak k›rm›z› bir kumafl parças› da günefl ›fl›nlar›-n›n geçememesini sa¤lar.

GELECE⁄‹N AMEL‹YATLARI ve ‹LAÇLARI. Güçlerdo¤an›n ifllerini görmesini sa¤layan araçlard›r. Her gücün birde karfl›t› vard›r. Bir güç büyümeyi tetiklerken, tam karfl›t›büyümeyi durduracakt›r. Güç, kendisini tafl›yan ›fl›n›n rengi-ne göre tan›nabilir. Bu nedenle tam karfl›t renkteki ›fl›nda kar-fl› gücü bulabiliriz. Bunu üç ana renkteki bir y›ld›z biçimindesunmam mümkündür.

fiuna kesinlikle eminim ki ilaç ve ameliyat yöntemi yak›ngelecekte büyük oranda ilaç ve neflterden ziyade ›fl›nlar yo-luyla güçlerden yararlan›lmas›yla yürütülecektir. T›p kardefl-li¤inin bu keflfi gerçeklefltirmesi için vakit gelmifltir.

Kuflkusuz güç kendisini tafl›yan ›fl›n›n rengine bakarak an-lafl›laca¤›ndan, kafa kar›fl›kl›¤›na yol açmamak ve basitlik ad›-na güçten ›fl›n diye bahsedece¤im ama flunu tekrar tekrar vur-gulamamda yarar var: Ifl›n güç de¤ildir, gücün tafl›y›c›s›d›r.

Doktor ve cerrahlar bedenin elementlerden oluflan k›s-m›yla yani makinenin kendisiyle ilgilenmek zorundad›rlar.Daha önce de belirtti¤im gibi, güçlerin elementlerde yak›n,püskürtücü ve tarafs›z güçleri vard›r. Demek ki elementlergüçlerden etkilenebilirler ve zaten etkilenmektedirler. Baz›güçler büyümeyi tetiklerken, baz›lar› büyümeyi durdurur,bir üçüncüsüyse herhangi bir etkide bulunmaz.

Her renkli ›fl›n kendi özgül ›fl›n›n› tafl›r. Ifl›nlar da renkleregöre bölünebilir ve her renk kendi özgül gücünü tafl›r.

109

Ifl›nlar

Tüm element bileflikleri belli bir gücün uygulanmas›ylay›k›ma maruz kal›rlar. Bu nedenle baz› ›fl›n bakterileri, virüs-ler ve kanser, tüberküloz gibi oluflumlar, hepsi de elementler-den oluflan bilefliklerdir. Bu nedenle hepsi de do¤ru ›fl›nlaruyguland›¤›nda yok olmaya mahkûmdur.

Bir virüsü yok edecek ama bu oluflumlara etki etmeyecekbelli bir ›fl›n bulunabilir ve tersi de geçerlidir. Mühim olanher amaca uygun do¤ru ›fl›n› bulmakt›r.

Filtre olarak camdan uzak durmak gerekir zira renk hiçbirzaman tüm plakada ayn› de¤ildir ve birbirine tamamen ben-zeyen iki plaka bulmak olanaks›zd›r. 30 santimetre uzunlu-¤unda renkli bir cam parças›n› ald›¤›m›zda, bir uç belli birrengi, di¤eri farkl› bir rengi ve ortadaki de bir üçüncüsünüfiltreleyebilir; her renk ayr› ve farkl› bir güç tafl›maktad›r. Bunoktada deneyimlerinden hareket ediyorum ama cam her fle-ye ra¤men ayn› görünür.

Ben kusursuz bir madde bilmiyorum ama oldu¤unu bili-yorum ve zaman›, temayülü, araçlar› ve sabr› olan biri bunubulabilir.

HUMMA. Humma vücut ›s›s›ndaki yükseliflle kendisinigösterir. Art›fl›n nedeni bedendeki muazzam miktardaki can-l› yaflam gücüdür ve bir ad›m›n bafllang›c›d›r. Bu ad›m de-vam ettirildi¤i takdirde güç o kadar birikecektir ki bedendetoplanan ve biriken güç elementlere bask›n ç›kacakt›r. Sonratüm hareketler ve ifllevler duracak, hayat sonlanacakt›r.

Bir bedenin normal olabilmesi için, Ziiler fleklinde sistem-den geçen ve yorulup tükenen gücün derinin gözeneklerin-den vücuda engelsizce girmesi gerekir. Ter, yani su son dere-ce güçlü bir yak›n güçtür. Ter tükenmifl güçleri kendine çe-ker, toplar ve al›p götürür, böylece ard›ndan gelen güçlerinyerini almas› için kanallar› aç›k tutar.

Terleme sonland›¤›nda ya da deri gözenekleri bir flekildet›kand›¤›nda, tükenmifl güçler d›flar› ç›kamaz, kaç›fl yolu bu-

110

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

lamazlar. Sonra toplafl›r ve tüm kanallar› t›karlar ve sonundasal›verilmedikleri takdirde kalbe geri dönerler. Böylece hayatgücünün temel bileflenlerinden biri olan ›s› bedende birikirve vücut ›s›s›n› art›r›r.

Hummal› hastalar›n hastal›k s›ras›nda zay›f, aral›kl› ve ka-s›la kas›la nefes ald›klar›, kalp at›fllar›nda zay›flama ve çar-p›nt› oldu¤u görülecektir. Kalbin bu özgül hareketinin nede-ni ci¤erlerden gelen her nefeste kalbe tafl›nan güçlerden kur-tulunam›yor olufludur. Kalp böyle durumlarda, gücü zatendolu olan kanallara ak›tmaya çal›fl›r.

Gücün kalbe giden kanallar› olan ci¤erler kalbin al›mlamakapasitesine göre hareket eder. Bu nedenle hummal› hastalarzay›f, aral›kl› ve kas›la kas›la nefes al›rlar. Tüm kanallar› t›kan-m›fl olan kalp, ci¤erlerden yaln›zca dolu kanallar› zorlayabile-ce¤i fleyleri kabul edebilir. Daha fazla zorlayamad›¤›nda, kalpart›k bir sonrakinden kurtulamaz, hakimiyetini yitirir ve tü-müyle durur. Doktorlar buna “kalp sektesi” ad›n› veriyorlar.Nefesle birlikte içeri al›nan güç hacmi menzilin merkezi nokta-s›n›n ötesinde, doktorlar›n tabiriyle hayat› tehlikeye atmayan“normal” düzeyde olabilir, yeter ki gözenekler aç›k tutulsunve hareket h›zland›r›ls›n, yani terleme h›zlans›n ve art›r›ls›n.Hummadan kaynaklanan esas tehlike vücut ›s›s› sorunu de¤il,bedenin elementlerden oluflan bilefli¤inin a¤›r basmas›d›r.

Güç hacmindeki bir de¤ifliklik yeni yaflam biçimlerininbulunmas› anlam›na da gelir. Vücut ›s›s› normalin üzerineç›kt›¤›ndan, bedende yeni yaflam biçimleri zuhur etmeye bafl-layabilir. Kan, bedenin güçle çok yak›n ba¤lant›ya sahip birparças›d›r; bu nedenle kanda birtak›m geliflmeler gözleyebili-riz. Kan, kan yuvarlar›ndan oluflur. Bana göre her kan yuva-r› kendi içinde bir yaflamd›r. Her kan yuvar› kimyasal olarakbelli bir güç hacmi tafl›yacak flekilde düzenlenmifltir. Deride-ki gözenekleri t›kayarak, kan yuvarlar› tükenmifl güçlerindenkurtulamazlar ama kalpten daha fazlas›n› almalar› gerekir veböylece kan yuvar› çok afl›r› yüklü ve ›s›s› yükselmifl hale ge-

111

Ifl›nlar

lir. fiimdi bir soru: Kan yuvarlar›n›n içinde ya da aras›nda ye-ni bir yaflam biçimi oluflabilir mi? fiahsen ben bu soruya ce-vap veremem, çünkü bilmiyorum. Ama uzun süreli humma-n›n do¤al sonucu, kanda bir tür mikroskobik hayat›n oluflma-s› olacakt›r. Bu koflullar alt›nda kan›n mikroskobik inceleme-si muhtemelen cevab› bulmam›z› sa¤layacakt›r. Bu öneriyibilime bir hayr›m dokunsun diye yap›yorum. Tükenmifl güç-lerin bedeni gözeneklerden terk etti¤ini söylemifltim. Bunlar›tafl›yan koyu, görünmez bir ›fl›nd›r. Bu ›fl›n insan gözüyle gö-rülemese de yine de bir rengi vard›r. E¤er atmosferimiz budenli uzmanlaflm›fl olsayd› ya da güçler atmosfer akkorlu¤usa¤lamak için yetecek hacimde bedeni terk etseydi (flimflekgibi), tüm insanlar ve nefes al›p veren tüm hayvanlar, çocuk-lara melek diye resmedilen fleye benzer flekilde, bir ›fl›k hale-si taraf›ndan çevrili olarak görünürlerdi. Bu hale insandan in-sana ve keza dönemden döneme farkl› uzunlukta olabilir.Kalbi ve ci¤erleri güçlü olan insanlar›n halesi uzunken, zay›folanlar›nki k›sa olacakt›r.

Belli güçler ilerler ve belli oluflumlara (kitlelere) yol açar-lar. Bunlar pozitif bir gücün ürünüdür.

Negatif güç oluflumu/büyümeyi durduracak ve öldüre-cektir. Oluflum derken bakterilerden memelilere kadar tümcanl› biçimlerini kastediyorum.

Virüslerin yol açt›¤› bir hastal›k olumsuz güç yoluyla öl-dürülebilir.

Tüm hayat biçimleri ve oluflumlar güçler taraf›ndan yöne-tilir. Tüm güçler ›fl›nlar›n içinde tafl›n›r ve ›fl›nlar taraf›ndanaktar›l›r. Silah atefl ald›¤›nda öldüren silah de¤il, atefltir. Ifl›ngücü tafl›r, ama ifli yapan ›fl›n de¤il, güçtür. Ifl›n gücün tafl›y›-c›s›d›r. Nas›l testi ile tafl›d›¤› su ayn› fley de¤ilse, ›fl›n da tafl›-d›¤› güçle ayn› fley de¤ildir.

Her renkli ›fl›n ve hatta her ›fl›n rengi kendi ayr› gücünütafl›r. Böylece say›s›z renk oldu¤undan, say›s›z da güç vard›r.Negatif güçle pozitif gücü tafl›yan ›fl›n karfl›t renklerdedir.

112

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

Pozitif ve negatif güç üç ana renkten oluflan bir y›ld›z ta-raf›ndan belirlenebilir.

Belli bir güç kanserin oluflmas›na ve büyümesine nedenolabilir; negatif güç ise onu öldürecektir.

Belli bir virüs belli bir gücün etkisi alt›nda büyüyüp ço¤a-labilir; onun negatif gücü bunlar› öldürecektir.

113

Beflinci Bölüm

Hayat Gücü

Eski Naacal yaz›lar›nda en çok bahsedilen güçlerden biriNaacal yaz›lar›nda hayat gücü diye geçer. Bunun nedeni

muhtemelen hayat›n yarat›l›fl›nda ve sürdürülmesindeönemli yere sahip olmas›d›r. Ayn› büyük tema William Ni-ven’in Mexico City’nin 6-9 kilometre kuzeybat›s›nda yak›nzaman önce buldu¤u tafl tabletlerin üzerindeki yaz›larda daönemli bir yer tutar. Bu iki yaz› ayr›nt›lar› bak›m›ndan birbi-rine o kadar benzemektedir ki kökenlerinin ayn› oldu¤unahiçbir kuflku yoktur.

Hayat gücünün iflleyifli bu kadim insanlar aras›nda çokgözde bir temayd›. Bu gücün sembolü olarak 9 rakam› belir-lenmiflti. Ezoterik anlam› fluydu: “Daireler ve çemberler olufl-turarak dönmek.”

Bu daireler ve çemberler ha-yat gücünü nihai bölümlerine,iflleyifllerine ve nihai düzeninekavuflana kadar takip ederler.Yaz›larda iki vinyet, sondan birönceki bölümün bir resmi var-d›r. Bu dört uçlu bir y›ld›z›n res-midir ve günümüzde elektrondenen fleye tekabül etmektedir.Bir di¤er resim ise eylem halin-deki güçtür. Dört uçlu y›ld›z

dört kürecik ya da küre halindedir. Bunlar atomlar› kendile-rine ba¤lar ve döndürürler. Çemberlerini tamamlar tamamla-maz, tükenirler ve sonunda derideki gözeneklerden d›flar›at›l›rlar.

HAYAT GÜCÜ. Bu, Naacal yaz›lar›ndan bir vinyet, Ca-hun ad› verilen dört uçlu bir y›ld›zd›r. Bu kelime ana dildeniki sözcükten oluflmaktad›r: Ca dört demek, hun ise bir de-mektir, yani “birin içinde dört”.

Muhtemelen eski ça¤da Cahun “dörde bölünebilir” ya da“dörde bölünmüfl” diye yorumlan›yordu.

Dört uçlu y›ld›z günümüzde elektrona denk düfler. Son-dan bir önceki hayat gücü bölümüdür. Bu bölüm metindeaç›klanmaktad›r. Resimde bunu y›ld›z›n içinden geçen nokta-l› çizgilerle gösterdim.

Parçaland›ktan sonra bölümler C1234’te gösterilen nihai bi-çimlerine kavuflurlar. Bunlar kendi içinde dönen küçük dün-yalard›r.

Baz› Naacal çizimlerinde bu son bölümlerin, bu küçük dö-nen dünyalar›n her zaman kusursuz küreler olarak çizilmedi-¤ini, kimi zaman oval fleklinde oldu¤unu gördüm. Bununkasten mi böyle yap›ld›¤›n› bilmiyorum. Yaz›larda buna dairhiçbir fley bulamad›m.

Bu küçük dönen dünyalara Ziiler ad› veriliyor. Ne Zii-ler ne de Cahun insan gözüyle görülebilir, çünkü bunlarbirer güçtür ve güç olmalar› sebebiyle görülemezler. Fakatvar olduklar›n› atmosferde ›fl›nlar›yla oluflturduklar› hale-

den (elektrik ›fl›¤›n›n ince çizgisi gibi)anlayabiliriz. Çizginin kendisi görü-lemez; halenin içinde sakl›d›r. Göz,yaln›zca atmosferin akkorlu¤unu gö-rür.

Yandaki flekil ise Zii’nin iflleyiflinianlatan bir baflka Naacal vinyetidir.

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

114

115

D atomdur ya da bir atomdan daha küçük olan bir parça-c›kt›r.

C ise birbiri ard›na atomun etraf›nda hareket eden Ziiler-dir. Bu hareketi Zii’ler aras›ndaki oklarla gösteriyoruz.

Metinde Zii’nin manyetik gücünün onu atoma ba¤lad›-¤›ndan ve atomun D okunda görüldü¤ü üzere dönmesine yolaçt›¤›ndan bahsedilmektedir. Bunlar daire çizmeyi tamamla-d›ktan sonra s›ralar›n› savarlar ama baflka bir atoma m› ge-çerler yoksa tükenmifl bir güç olarak d›flar› m› ç›karlar, o ka-dar›n› söyleyemeyece¤im.

Zii’deki manyetik gücün kuvveti tükendi¤inde ya da faali-yeti için gerekli seviyenin alt›na düfltü¤ünde, tüm Zii beden-den derideki gözenekler arac›l›¤›yla d›flar› tafl›n›r. Zii’dekimanyetikle iliflkili olan ›s› gücü de dahil olmak üzere tüm Ziid›flar› at›l›r. Su, gücün yak›nl›k kuran büyük gücüdür ve ter bi-çiminde derinin gözeneklerinden tafl›nma ifllemini gerçekleflti-ren arac› haline gelir.

Hayat gücü tüm bedende kan yoluyla tafl›n›r.

Yandaki flekil Niven’›n Meksika’dabuldu¤u tafl tabletlerden biridir ve en az12 bin y›ll›kt›r.

Bu tabletteki glifte Cahun yazmakta-d›r. Naacal ile ayn› add›r bu. Fakat buglifte yaln›zca Cahun ad› yoktur. “Yara-

t›c›’n›n emirlerinin rehberli¤inde” de yazmaktad›r. Yarat›-c›’n›n sembolü Naga modelidir.

Küresel biçimlerinde (son bölüm) bunlara Zii ad› verilir.Atmosferden di¤er tükenmifl güçlerle birlikte merkezi m›k-nat›sa çekilirler; sonra yeniden canlan›p do¤adan yeni birça¤r› bekledikleri depoya yerlefltirilirler.

Hayat gücü bir bileflik güçtür, yani tek bir birleflik güç ola-rak bafllayan bir dizi farkl› güçten oluflur. Fakat sonra bu güçbölünür ve her biri kendine düflen göreve sar›l›r. Elektroman-

Hayat Gücü

116

yetik bölümün bir altkümesidir bu. Zii son aflamas›ndaki bubölümlerden biridir.

Hayat gücünü k›smen bölmeyi baflard›m ve içinde flunlar›noldu¤unu gördüm: (1) Is› gücü; (2) elementlerden oluflan birmanyetik güç, yani benzerlerini kendine çeken elementler;(3) bir baflka manyetik birlefltirici güç, yani elementler biraraya getirildi¤inde onlar› birlefltirip tek bir güç haline getirengüç; ve (4) içinden Ziilerin ç›kt›¤› bir manyetik güç. Bunun öte-sinde benim ay›rt edemedi¤im baflka güçler de vard›r.

Bir fley kesindir ve her zaman buna ba¤l› olarak hareketedilebilir. O da fludur: Hayat gücünü oluflturacak olan çeflitligüçlerin oranlar› asla de¤iflmez, bu nedenle hayat gücününhacmi bask›n ›s› taraf›ndan hesaplanabilir, zira ›s› bileflik ha-yat gücündeki güçlerden birini oluflturur.

HAYAT NED‹R? Yerküredeki ilk büyük medeniyet bili-minsanlar› taraf›ndan tamamen anlafl›lm›fl olsa da hayat herzaman modern biliminsanlar›n›n büyük gizemlerinden biriolarak kalm›flt›r. Brahman kast›n›n MÖ 2000 civar›nda Naa-cal tap›naklar›n› ele geçirmesinden ve olanaks›z bir teori olanbiyolojik evrim hipotezini ortaya atan Darwin zaman›ndanbu yana, biliminsanlar› zamanlar›n› ve enerjilerini türlerinkökenini keflfetmeye adam›fllar ve birçok gösteriflli teori Dar-win’in hipotezine saplan›p kalmaktan kurtulamam›flt›r. Tür-lerin kökenini anlamaya çabalamak yerine, neden hayat›n kö-kenini ve hayat›n ne oldu¤unu bulmaya çal›flmazlar? Bu so-rular cevapland›¤›nda türlerin kökenini de bulmufl oluruz.

Biliminsanlar›m›z havada flatolar kurmaya, kumdan kale-ler, temelsiz binalar yapmaya çal›fladursunlar.

Bir fleyin kökenini keflfetmek için zann›mca onun kayna¤›-na gitmek gerekir. Bu nedenle türlerin kökenini tatmin ediciflekilde belirlemek için, öncelikle, hayat›n kökenini bilmemizgerekir. Bu temel olmadan bina infla edilemez, edilse de ayak-ta kalamaz.

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

117

Maalesef biliminsanlar›n›n ço¤unlu¤u Atlas zaman›ndanberi adeta bir koyun sürüsü gibi davranm›fllard›r; sürününbafl›ndaki koyun çitten atlay›nca, tüm sürü hiçbir mant›¤as›¤mayan bir flekilde onu takip eder. Sürünün amaçlad›¤› tekfley ortodoks görünmektir.

Belli ki bu biliminsanlar› aç›s›ndan bir konunun ne kadarolanaks›z, ne kadar aptalca ya da ne kadar çocukça oldu¤u-nun önemi yoktur, s›rf ortodoks görünmek ad›na binlercesiilk gidenin peflinden gitmektedir. Ama niye?

HAYAT. Anlayabildi¤im kadar›yla, hayat, eskiler taraf›n-dan hayat gücü ad› verilen bir yerküre gücü taraf›ndan bellioranlarda ve yüzdelerde bir araya getirilmifl olan elementler-den oluflan bir kimyasal bilefliktir.1

Elementlerden oluflan bilefli¤in tüm yüzdeleri ve oranlar›do¤ru oldu¤unda, hayat gücünün belirli bir hacmi bilefli¤inelementlerini öyle bir flekilde dengeler ki tüm parçalar, mole-küller, atomlar ve atomdan küçük parçac›klar ba¤›ms›z flekil-de ve bir bütün olarak, t›pk› bir saatin çarklar› gibi, hareketegeçer.

Tüm hayat gücü bu ad›ma dahil de¤ildir – yaln›zca haya-t›n bileflik gücündeki baz› güçler dahildir ve bunlar› bile di-¤erlerinden ay›rmak mümkündür, yani bu güçler ba¤›ms›z-laflabilirler

Hareketler ilk baflta titreflimsel niteliktedir, t›pk› bir saatinsarkac›n›n sallanmas› gibi; yeterli enerjiye ulafl›ld›¤›nda isedairesel bir hareket bafllar. Bu ifl eskilerin Ziileri taraf›ndanyap›l›r. Ziiler atomu ya da atomdan daha küçük olan parça-c›¤› çevreler, etraf›nda bir halka olufltururlar ve biri di¤erinitakip eder. Elementleri manyetik olarak çekmeleri elementikendi ekseninde döndürür.

Hayat Gücü

1. Tüm hayat gücü bu ad›ma dahil de¤ildir – yaln›zca hayat›n bileflikgücündeki baz› güçler dahildir ve bunlar› bile di¤erlerinden ay›rmakmümkündür yani bu güçler ba¤›ms›zlaflabilirler.

118

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

Dolay›s›yla hayat elementlerin dairesel hareketlerindenoluflur. Bu hareketlerden sorumlu güç hayat gücüdür. Daire-sel derken gerçek anlam›yla daire olmasalar bile yörüngeleride kastediyorum.

Dairesel hareketler bir kez bafllad›ktan sonra zay›f birelektrik ak›m› gibi bedenin içinden geçen hayat gücü taraf›n-dan devam ettirilir. Bedenden geçen hayat gücü hacminin de-¤iflmemesi ve süreklili¤e sahip olmas› tüm parçalar› ve par-çac›klar› düzenli ve sürekli bir hareket halinde tutar.

Elementlerden oluflan bir bilefli¤i canland›rmak ve hayatageçirmek için, verili hacimde hayat gücünün gerekli dengeyioluflturmas› gerekir. Bu hacimde s›cakl›k olarak ölçülen birk›sa menzil söz konusudur – 5 ya da 6 fahrenhayt derecedenfazla de¤ildir. Bu menzil genelde 4 fahrenhayt dereceyi geç-mez. Bundan sonra baz› örnekler verece¤im.

Gücün hacmi menzilin alt›na indi¤inde ya da üstüne ç›kt›-¤›nda güç ifllemez hale gelir. Sonra hayat ortadan kalkar. Gün-lük hayattan bir örnek olarak, tavu¤un yumurtadan ç›k›fl›n› ta-rif edece¤im. Bu örnek bir hayat özünün verili hacimde bir ha-yat gücü taraf›ndan dengelenmesini, parçalar›n› ve parçac›kla-r›n› hayat verecek flekilde harekete geçirmesini içermektedir.

S›radan bir kümes tavu¤unun yumurtas› 100 fahrenhaytdereceden 105 fahrenhayt dereceye kadar de¤iflen bir s›cak-l›kta aç›lacakt›r. Ama ideal s›cakl›k 102,5’tur. Bu s›cakl›k ele-mentlerle kusursuz bir dengeyi ifade etmektedir.

E¤er kuluçkadan ç›kma döneminde yumurtalar›n ›s›s›n›n100 fahrenhayt derecenin alt›na düflmesine izin verilirse, den-ge bozulur ve hareketler durur. Elementleri dengelemek vehareket halinde tutmak için yeterli hacimde güç yoktur. Ele-mentler ve yumurta c›v›¤› güce bask›n ç›kar.

E¤er s›cakl›k 105 fahrenhayt derecenin üstüne ç›karsa, ele-mentler güçsüz kal›r ve hareket durur. Canl› ölür.

Bir di¤er ö¤retici örnek de kelebek yumurtalar›n›n kuluç-kadan ç›kma sürecidir. Kusursuz dengenin 70 fahrenhayt de-

119

Hayat Gücü

rece, menzilin ise 5 fahrenhayt derece oldu¤unu varsayal›m.fiimdi yumurtalar› üç bölüme ay›raca¤›m, bir k›sm› 68,5fahrenhayt derecede, bir k›sm› 70 fahrenhayt derecede ve di-¤erleri de 72,5 fahrenhayt derecede kuluçkadan ç›kmaktad›r.

72,5 fahrenhayt derecede kuluçkadan ç›kanlar küçük veolgunlaflmam›fl olacak, 68,5 fahrenhayt derecedekiler olgun-laflm›fl ama rengi soluk olacak, 70 fahrenhayt derecedekiler,yani kusursuz dengedekiler ise, olgunlaflm›fl, güçlü ve parlakrenklerde olacakt›r. 68,5 fahrenhayt derecede kuluçkadan ç›-kanlar ile 72,5 derecede ç›kanlar aras›ndaki büyük fark o ka-dar belirgindir ki hayvanlar›n hayat› hakk›nda bilgi sahibi ol-mayanlar bunlar›n ayr› türlerden oldu¤una inanacaklard›r.Bu da gösteriyor ki menzilin iki taraf›nda da hayat kusursuzde¤ildir. Bunun nedenini uzmanlaflmalar üzerine olan birsonraki k›s›mda gösterece¤im.

BÜYÜME/OLUfiUM. Do¤a bedenin eskiyen parçalar›n›yenilemek ve bedeni oluflturan elementlerden müteflekkil bi-lefliklere yeni malzeme eklemek, böylece boyutu art›rmak vebüyüme denen fleyi sa¤lamak ad›na birtak›m tedbirler alm›fl-t›r. Bu büyüme sa¤lan›rken iki güç özellikle aktiftir: Element-lerden oluflan manyetik güçler ve birlefltirici güçler. ‹fli baflar-mak için bu iki güce besin verilir. Elementlerden oluflan man-yetik güç besin olarak al›nan fleyden gerekli malzemeyi bu-lup ç›kar›r; ve bu flekilde bulup ç›kar›lan fley her zaman içinbedenin bilefliklerini oluflturan fleyle ayn› elementlerden ol-mal›d›r ve çekip ç›kart›lan fley de –her zaman– bedeni olufltu-ran çeflitli bilefliklerle tastamam ayn› oranda olmal›d›r. Haya-ti dengeyi bozmadan yeni bir element eklemek mümkün de-¤ildir. Birlefltirici güç sonra bu ölçülmüfl ve seçilmifl malze-meyi bedeni oluflturan çeflitli bilefliklerle kimyasal (ya da, ya-k›n) bir birli¤e sürükler. Böylece özgün bileflikler kimyasalolarak de¤iflmezler. Bunlar ne daha karmafl›k ne de daha ba-sit olurlar, bu nedenle hayati dengeyi de bozmazlar; e¤er

120

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

bozsalard›, hayat dururdu. Yukar›dakini tüm yeni malzeme-nin bedeni oluflturan element bilefli¤ini meydana getiren fley-le ayn› oranda olmas› gerekti¤ini tekrarlayarak vurgulamamgerekiyor. Bunun nedeni özgün orandaki de¤iflikli¤in hayatgücüyle olan dengeyi bozmas› ve böylece hayat makinesininçal›flmaz hale gelmesidir. Bunu “Hayat Makinesi” bafll›kl› k›-s›mda daha ayr›nt›l› olarak aç›klayaca¤›m.

Hayat rahimden ya da yumurtadan zuhur etti¤inde, bel-li bir miktar içgüdü elde eder. Bunun kayna¤›nda bedenioluflturan elementler ya da onu canland›ran yerküre güçleriyoktur. Bu, Yarat›c›’n›n hayat› devam ettirmek için gereklibir ad›m olarak baflvurdu¤u bir yoldur. ‹nsan elementlerinve güçlerin yard›m›yla hayat yaratabilir ve yaratmaktad›rda, ama ona içgüdü ve ak›l bahfletmek Üstün Güç’ün elinde-dir.

Yukar›dakiler benim hayat temelimdir.

ORGAN‹K MADDE. Bafllang›çta hayat› yaratacak malze-me olarak kullan›lacak bir organik madde olmad›¤› gerek bi-liminsanlar› gerekse de meslek d›fl›ndan olmas›na karfl›n me-seleye kafa yormufl birçok kifli taraf›ndan kuflkusuz kabuledilmektedir. Çok uzunca bir zaman bu yerkürede hayatyoktu, çünkü her fley inorganik denen bir durumdayd›. Öteyandan maddeyi inorganik durumdan organik duruma dö-nüfltüren fleyin yaln›zca do¤a oldu¤u da kabul edilecektir.Peki, bu nas›l oldu? Do¤a kendi aletlerinden yani güçlerin-den yararland›. Nedir organik madde? Organik madde hayattohumlar›n›, kozmik yumurtalar› oluflturulabilecek element-lerden oluflur.

Bafllang›çta, yerkürenin kabu¤u bir so¤uma yaflam›fl oldu-¤undan, sert, hem de çok sert, topak bir kayayd›. Hayat to-humlar› buradan ç›kacakt›.

Granit kayalara yerlefltirilmifl olan ve yerkürenin merke-zinde muhafaza edilen volkanik gazlar granit kayan›n d›fl yü-

121

Hayat Gücü

zeylerini parçalad› ve bunlar› yukar› kald›rd› b›rakt› ve bu fle-kilde kayalar› tekrar tekrar ezdi. Bu kald›r›p b›rakmalar saye-sinde kayalar parçaland› ve un ufak oldu. Ard›ndan bir yer-küre gücünün ifli olan oksitlenme gerçekleflti ve yerüstü ka-yalar›nda sürekli devam etti. Bu oksitlenmeler elementleribelli bir noktaya getirdi ve bu noktada bir baflka yerküre gü-cünün belli orandaki elementlerden oluflan maddeyi kimya-sal bir bileflik haline getirmesi sa¤land›; tabii bunun için buelementlerden oluflan bilefli¤in bir araya getirilmesi, kimyasalolarak birlefltirilmesi ve bunu karfl›l›kl› olarak uygun oranlar-da ve yüzdelerde yapmas› ve böylece bir hayat gücü hacmitaraf›ndan dengelenebiliyor olmas› gerekiyordu. ‹norganikmadde yaln›zca organik madde olmaz, ayn› zamanda bir ha-yat tohumu, bir kozmik yumurta da olur.

Bugünün hayat tohumu yerkürenin ilk büyük medeniye-tindeki eski insanlar›n kozmik yumurtas›yd›.

HAYAT TOHUMLARI. Daha önce de belirtildi¤i üzere,yerkürenin birincil gücü yerküredeki tüm maddelere ve ayr›-ca yerkürenin etraf›ndaki atmosfere s›zar. Hayat gücü birin-cil gücün alt bölümlerinden biridir.

Hayat tohumu elementlerden oluflan bir bilefliktir ve asl›n-da hayat gücü birikimi (parçalar, moleküller, atomlar veatomlardan küçük parçac›klardan oluflur) tüm bilefli¤i, ne ka-dar küçük olursa olsun her parçac›¤›n harekete geçmesinisa¤layacak flekilde dengeledi¤inde bir hayat tohumu halinegelir.

“Birikme” kelimesini flu nedenle kulland›m: Elementler-den oluflan bilefli¤in en küçük parçac›¤›na kadar her bölümükendi özgül güç hacmine sahiptir. Hacim, bilefli¤in kimyas›-na ba¤l›d›r ve çeflitli kimyasal bileflikler bir araya geldiklerin-de canl› bir beden olufltururlar.

Baz› elementler ve elementlerden oluflan baz› bilefliklergüce di¤erlerinden daha yak›nd›r. Bu yak›nl›k kuran ele-

122

mentler ve bileflikler, daha az yak›n olanlardan görece dahafazla güç hacmi tafl›rlar.

B‹R MAK‹NE OLARAK HAYAT. Hayat bir makinedir,birbiriyle uyumlu ve iç içe geçmifl birçok çarktan oluflur. Can-l› bedendeki her atom ve her atom parçac›¤› hareket halinde-ki bir çark› temsil eder.

Atomun ya da parçac›¤›n tafl›d›¤› hayat gücü hacmi çark›nboyutunu temsil eder.

Hayat gücü, makineyi hareket ettiren ve çarklar› döndü-ren güçtür.

Hayat gücü soludu¤umuz havadan al›n›r. Hava hayat gü-cüyle doludur.

Dolay›s›yla e¤er bileflikte elementlerden biri görece az yada çoksa, çarklardan baz›lar› bir sonrakiyle birleflemeyecekkadar büyük ya da küçük olabilir. Böylece her iki durumdada makinenin ayar› bozulur ve azl›k ya da afl›r›l›k aç›s›ndanbelli bir noktan›n ötesine geçti¤inde makine durur. Daha ön-ceki flu sözümün nedeni budur:

“Birbiriyle iliflkili belli parçalar ve yüzdeler.” Tüm hayat biçimlerinin bedenleri birçok farkl› kimyasal

element bilefli¤inden oluflur ama hepsi de do¤an›n kimyas›taraf›ndan öyle düzenlenmifltir ki her biri mevcut hayat gücühacmi taraf›ndan dengelenir.

Bedenin güçlü ve h›zl› bir hareketlili¤in sürdü¤ü parçala-r›nda, bu parçalar›n kimyasal bilefliminin çok basit oldu¤u gö-rülecektir. Bileflim ne kadar basitse güce o kadar yak›nd›r; bi-leflim ne kadar karmafl›ksa güce yak›nl›¤› da o kadar düflüktür.Dolay›s›yla do¤a çok çal›flan parçalara fazladan güç tevdi eder.

Örne¤in belli glandüler sekresyonlar güce son derece ya-k›nd›r. Bu sekresyonlar çal›flma alanlar›na kan taraf›ndanhücreleri daha faal hale getirmek üzere tafl›n›rlar.

Biliminsanlar› belli glandüler sekresyonlar›n hücreleriuyand›ran esas failler oldu¤unu iddia ediyorlar. Oysa bunlar

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

123

esas failler de¤il, yaln›zca failin tafl›y›c›s›d›rlar. Esas fail bubilefliklerde daha az yak›n bilefliklerde oldu¤undan daha bü-yük hacimde tafl›nan hayat gücüdür.

TÜRLER‹N KÖKEN‹. Türlerin kökeni ve biçimleri kolek-tif olarak al›nabilir zira bunlar elementlerden oluflan bileflik-teki bir de¤ifliklikle ayn› zamanda ortaya ç›karlar.

Elementlerden oluflan bir bileflik ne kadar basitse onu den-gelemek için gerekli hayat gücü hacminin o kadar büyük ola-ca¤› somut bir gerçektir. Elementlerden oluflan bileflik karma-fl›klaflt›kça, hayat gücü hacmi de dengelemek bab›nda onauygun olarak azalmal›d›r.

E¤er hayat özü güç hacmi için çok karmafl›ksa elementlergüçsüz kal›r ve hayat› oluflturamazlar.

Bir hayat›n flekli ve niteli¤i, içinden hayat›n zuhur etti¤iözü oluflturan bilefli¤in parçalar› taraf›ndan belirlenir ve ele-mentler aras›ndaki oran da bir o kadar önemlidir.

Elementlerden oluflan basit bir bileflik basit bir hayat biçi-minin anas›d›r, karmafl›k bir hayat biçimiyse karmafl›k bir bi-leflikten ç›kar. Hayat elementlerden oluflan bilefli¤in niteli¤in-den izler tafl›r.

HAYAT EV‹. Hayat aflama aflama, ad›m ad›m, t›pk› bir evyapar gibi tu¤la tu¤la örülerek oluflturulmufltur. Hayat evi-nin temel tafllar› küçük, mikroskobik deniz yosunlar› ve otla-r›yd›. Eski yaz›lar okura s›k s›k “sular›n hayat›n anas› oldu-¤unu” hat›rlat›r. Baflka bir deyiflle, hayvan yaflam› ilk kez su-larda ortaya ç›km›flt›r.

Bir dönem bu küçük deniz bitkileri yerküredeki tek canl›biçimleriydi. Yerkürenin so¤umas›yla koflullar yeterince ol-gunlaflt›¤›nda, yani güç hacmi yeterince düfltü¤ünde, bu ilkcanl› biçimleri öldü ve çürüdü ve bunlar›n çürüyen bedenle-rinden yeni hayat özleri oluflturuldu. Yeni özler tümüyle çü-rüyen bedenlerden artakalanlarla oluflmam›flt›, yaln›zca esas

Hayat Gücü

124

k›sm› bu malzemelerdendi; zira çevreleyen tözlerdeki di¤erelementlerin belli parçalar› ve yüzdeleri yeni ve daha karma-fl›k bir öz oluflturan eski öze çekiliyorlard›.

Baz› durumlarda tümüyle yeni elementler söz konusuydu.Baz›lar›ndaysa eski elementlerin yaln›zca yeniden düzenlen-mesi söz konusuydu ama her durumda yeni öz içinden ç›kt›¤›eski hayat biçiminden kimyasal olarak daha karmafl›kt›.

Yeni öz, güç hacmi yerkürenin so¤umas› sonucu, gücündaha karmafl›k özü dengeleyebilece¤i ve ona hayat verebile-ce¤i bir noktaya düflürülene kadar hayat kazanamazd›.

Yeni hayat özünün bileflimindeki elementlerle alakal› de-¤iflimlerin nedeni, elementlerde sakl› de¤ildir. Kimyac›lar›nda iyi bildi¤i gibi, belli elementler baz› elementlerle ancakbelli bir s›cakl›kta kimyasal birlik olufltururlar yani manyetikgücü oluflturan elementlerin ancak belli bir hacmiyle birlikolufltururlar.

Zaman ilerledikçe yerkürenin so¤umas› tedrici olarakmevcut güç hacmini azaltt› ve böylece ortaya yeni ve dahakarmafl›k özler, bunlar›n içinden de yeni ve daha karmafl›khayatlar ç›kt›. Bu yeni özler yeni hayatlar, yeni hayatlar dayeni canl›lar oluflturdu.

Hayat gücü yerkürenin kabu¤unun so¤umas› s›ras›ndahem yerkürede hem de atmosferde tedrici ve düzenli olarakhacim bak›m›ndan azald›. Güç hacminin azalmas› yerküre-nin so¤umas›yla orant›l›yd› ve sonunda yerküre niha-i manyetik dengeye kavufltu¤unda (yani üçüncü dönemin so-nunda) nihai fleklini ald›.

Yeni hayat özünü dengeleyen hayat gücünün düflük hac-mi yeni özün içinden ç›kt›¤› hayat bilefliklerini dengeleyecekkadar hacme sahip de¤ildir.

Eski hayat yeni hayata evrilmedi; yeni hayat eski hayat bi-çiminin yerini alacak olan yeni bir yarat›yd›. Daha öncesindede bahsetti¤im gibi, hayat gücünün belli bir menzili vard›r vebu menzil çok s›n›rl›d›r. Bu menzilde elementlerle güç aras›n-

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

125

daki dengenin kusursuz oldu¤u bir nokta vard›r, bu da ge-nellikle menzilin ortas›d›r.

E¤er kusursuzun ötesinde olan bir denge varsa, makine-nin çok fazla gücü var demektir; parçalar›n hareketleri kusur-suz geliflim için fazla h›zl›d›r ve bu da güdük, c›l›z, olgunlafl-mam›fl biçimlere yol açar.

E¤er kusursuzun alt›nda bir denge varsa, makine kusur-suz çal›flmak için gerekli güçten yoksun demektir; böyleceparçalar›n hareketleri kusursuz geliflim için fazla yavaflt›r vebu da biliminsanlar› taraf›ndan uzmanlaflmalar ad› verilendüzensiz biçimlere yol açar.

E¤er eklemeler ve de¤ifliklikler ya da her ikisi ayn› beden-den ç›kan iki özde de ayn›ysa, iki yeni hayat tastamam ayn›olacakt›r. Ama de¤ifliklikler ya da eklemeler ya da her ikisisözgelimi iki bitki özünde farkl› olursa, özlerden birinin bitkikrall›¤›n›n bir üyesini do¤urmas›, di¤erininse hayvan krall›-¤›n›n bir üyesine –en alt düzeyde bir protozoan, salt bir hüc-re– hayat vermesi olas›l›k dahilindedir.

Bitki özlerinden gelen hayvan hayat›n›n üretimi tümüyleeski bilefliklerdeki göreli yüzde de¤iflikliklerine ve yeni ekelementlere dayal›d›r. Zira bu yeni element eklemeleri olma-dan hayat bitki krall›¤›nda devam ederdi.

Bir hayat›n flekli ve niteli¤i elementlerden oluflan bilefli¤ininniteli¤ine ve düzenlemesine ba¤l› oldu¤undan ve tüm canl›larbir öncekinden do¤du¤undan ve özün büyük k›sm› eski birhayattan geldi¤inden, yeni hayat zorunlu olarak kendisindenönceki hayata çok fazla benzemek ve ondan birçok özellik al-mak ve belli oranda onun temsilcisi olmak zorundad›r.

Bu yak›n iliflki yerküredeki hayat›n bafllang›c›ndan bu ya-na birbiri pefli s›ra gelen hayatlara bakarak anlafl›labilir.

‹lk hayat biçimleri döneminden günümüze kadar birbiri-nin yerini alan hem hayvanlar hem de bitkiler görünüfl, ana-tomi ve nitelik bak›m›ndan o kadar benzerdir ki evrim teori-sinin ortaya ç›km›fl olmas› hiç de flafl›rt›c› de¤ildir – özellik-

Hayat Gücü

126

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

le de biliminsanlar›m›z hayat gücü hakk›nda hiçbir fley bil-medi¤inde, zira bu de¤ifliklikleri sa¤layan tam da hayat gü-cüydü.

Fakat her yeni gelen hayat biçiminde her zaman büyük birfark olmufltur. Bu fark, her yeni hayat biçiminin bir öncekin-den daha karmafl›k olmas›d›r.

Yeni hayat›n eski hayatla ayn› zamanda varl›k kazanma-m›fl olmas›n›n nedeni yeni hayat› oluflturan element bilefli¤i-nin eski hayattan daha karmafl›k olmas› ve dolay›s›yla onudengelemek için daha düflük bir hayat gücü hacmi gerektir-mifl olmas›d›r; bu düflük hayat gücü hacmi eski hayat› denge-lemek için gerekli olan›n alt›ndayd›.

Bafllang›çtan üçüncü dönemin sonuna kadar yerküreninso¤umas› yavafl, tedrici ve hatta geriye do¤ru bir hareket ol-madan gerekleflti¤inden ve hayat gücü s›cakl›kla ölçülebildi-¤inden, demek ki bafllang›çtan itibaren hayat gücü (yerküre-nin yüzeyinin s›cakl›¤› gibi) ›s›ya oranla azalmaktad›r. Bu bi-ze aç›kça göstermektedir ki:

Her yeni gelen hayat›n her zaman bir öncekinden dahakarmafl›k olmas› zorunluydu, zira her yeni gelen hayat önce-kinden daha karmafl›k olmasayd›, azalan güç hayat› dengedetutturamazd› ve yeni bir hayat ortaya ç›kamazd›. Bu nedenleilk hayat ortaya ç›kacak, sonra hayat gücü hacmindeki de¤i-fliklikle birlikte o ölecek ve bir kez daha yeryüzünü hayats›zb›rakacakt›.

Dolay›s›yla hem hayvan hem de bitkilerin görünüflteki ev-rimi ancak s›ralad›¤›m nedenlerle do¤ald›r ve ayn› nedenlerevrimin ancak görünüflte oldu¤unu, gerçek olmad›¤›n› gös-termektedir.

YEN‹ B‹R HAYAT B‹Ç‹M‹, yeni bir binad›r ama bu bina-n›n birçok parças› kullan›lm›flt›r. Eski bina y›k›lm›flt›r, art›kyoktur; ama eski kap›lar, duvarlar ve pencereler yeni binadakullan›lm›flt›r ve bu nedenle eski görünmektedir.

127

Hayat Gücü

Her hayat, biçimi bak›m›ndan ilkel ve küçük olarak bafllar,çünkü gücün elementlerden birazc›k üstün oldu¤u bir hayatmenzilinin tepe noktas›nda varl›k kazan›r. Güç kusursuz birdenge oluflturacak kadar azald›¤›nda, o zaman besin, çevreve koflullar hayat› tepe noktas›na tafl›r.

YEN‹ B‹R HAYATIN YARATILMASI. Mevcut biçimler-den daha karmafl›k olan yeni bir hayat biçimi yaratmak için,yeni hayat›n içinden ç›kt›¤› hayat özünün önceki hayat›n ölükal›nt›lar›ndan ç›kmas› zorunludur. Aksi takdirde öz daha azkarmafl›k olur ve daha düflük bir güç hacmi taraf›ndan den-gelenemez ve daha az karmafl›k oldu¤undan yarat›l›flta geri-ye do¤ru at›lm›fl bir ad›m olacakt›r.

Kutsal Kitap’taki sembolik aç›klamay› zikredecek olur-sak (ki ben bunun ‹nsan›n Anavatan›’nda bundan 50 bin y›-l› aflk›n süre önce ortaya ç›kt›¤›n› buldum) bir kad›n yarat-mak için erke¤in kaburgas›n›n uyurken kendisinden sökü-lüp al›nmas› gerekiyordu (ölümün eski dildeki ad› uyku-dur).

Eski insanlar›n bizdeki ölüm sözcü¤üne denk düflen birkelimeleri yoktu. Bizim bugün ölüm dedi¤imiz fleye onlaruyku diyorlard›. Onlar aç›s›ndan ölüm ruhun geçici süreli¤i-ne uykuya dalmas›yd›; bu uyku, kendisine verilen görevi ye-rine getirmek üzere yeni bir balç›ktan eve girmesi istenenekadar devam ediyordu. Bu görev fluydu: “Ruhun beden kar-fl›s›ndaki üstünlü¤üne erifl”. Bu eski Naacal yaz›lar›ndan bi-rinden al›nm›fl bir çeviridir.

Yukar›da söylenenler Niven’in Meksika’da buldu¤u 1584say›l› tafl tablette (Kad›n›n Yarat›l›fl›) do¤rulanmaktad›r.

Bu tablet ilk çiftin (erkek ve kad›n›n) yarat›l›fl›nda var olangüçlerin iflleyiflini göstermektedir. Hayat›n ne oldu¤una ilifl-kin yap›lan tasvir Naacal yaz›lar›nda canl› bir flekilde görül-mektedir. Bunun tam çevirisi “Hayat” bafll›kl› çal›flmamdasunulacakt›r.

128

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

EVR‹M OLANAKSIZDIR. Türlerin kökeninde dile geti-rilen evrim düflüncesi, tek kelimeyle, tamamen olanaks›zd›r,zira canl› bir hayvan› kimyasal aç›dan daha karmafl›k hale ge-tirmek olanaks›zd›r. Bunun nedeni fludur: Canl› bir bedeninelementlerinden oluflan bileflimindeki kimyasal bir de¤ifliklikhayati dengeyi altüst eder. Hayati denge altüst oldu¤unda,makine durmak zorunda kal›r çünkü hayat makinesindekibir ya da birkaç çark sonraki çarkla ya da çevresindekilerlebirbirine geçemeyecek kadar büyük ya da küçük hale gelir.Baflka bir deyiflle, halk dilinde, zehir verilmifl olur.

Zehirle öldürme bedenin baz› bilefliklerindeki hayati den-geyi bozan de¤iflikliklerin ve eklemelerin sonucudur. Bugünö¤retildi¤i flekliyle, biyolojik evrim, canl› hayvanlarda kim-yasal de¤iflikliklerin oldu¤unu ve böylece canl›lar›n dahakarmafl›k hale geldi¤ini iddia etmektedir. Ben bunun hiçbirflekilde olanakl› olmad›¤›n› ortaya koydum, çünkü:

Kimyasal bir de¤ifliklik zehir demektir,Zehir demek ölüm demektir,Ölüm demek hayat›n ortadan kald›r›lmas› demektir.Hayat sonsuza dek ortadan kalkm›flt›r.

129

Alt›nc› Bölüm

Uzmanlaflma

fiimdi hayat gücünün iflleyifline dair baz› örnekler verece¤imve öncelikle de uzmanlaflmalar› ele alaca¤›m, zira bunlar ilk

kara hayvanlar›ndan üçüncü dönemin sonuna kadar tüm hayatboyunca gücün istikrarl› iflleyiflini göstermektedir.

Uzmanlaflmalar do¤an›n hayat gücünün iflleyiflini göster-mesi bak›m›ndan ibret al›nacak büyük derslerdir.

Bir uzmanlaflma ola¤anüstü bir büyüme ya da geliflme ileortaya ç›kar, bedenin bir ya da birkaç parças›ndaki anormalbir fleydir. Kimi zaman fantastik hayat biçimlerine denk dü-flen bu uzmanlaflmalar, parças› olduklar› mahsulün sonununbafllang›c›na iflaret eder. Düflüflün h›z› s›cakl›k taraf›ndantemsil edilen hayat gücü taraf›ndan yönetilir.

Tüm mahsullerin sonuna do¤ru (hem hayvan hem de bit-ki), uzmanlaflm›fl, fantastik, yamru yumru biçimler ortaya ç›-kar ve bunlar önceki kusursuz ve simetrik biçimlerin yerinial›r. Biliminsanlar› bunlara “yüksek uzmanlaflmalar” ad›n› ve-riyorlar ki bu do¤ru bir terimdir; ama olgunun ne oldu¤unubelirtmelerine karfl›n, nedeni ortaya koymay› ya da aç›klama-s›n› yapmay› unutuyorlar. Baz› pervas›z biliminsanlar› bu“yüksek uzmanlaflmalar”a evrimdeki ilerlemeler diyecek ka-dar ipin ucunu kaç›rm›fllard›r ama bu zamana kadar defalarcadikkat çekti¤im gibi, evrim gerçek anlam›yla bir saçmal›kt›r.

Uzmanlaflmalar do¤an›n iflaret direkleridir. Bu iflaret di-rekleri mahsulün sona yaklaflt›¤›na ve sonun hayat gücünde-ki azalmadan kaynakland›¤›na dikkat çeker.

130

Daha önce de belirtildi¤i gibi, hayat›n bafllay›p devam ede-ce¤i s›n›rlar› belirleyen bir menzil vard›r. Uzmanlaflmalar sözkonusu oldu¤unda, güç, kusursuz dengenin alt›na düflmüfltür.Bu nedenle her parçaya ve bileflime makinenin tüm parçalar›n›kusursuz bir uyum içinde çal›flt›rmak için gerekli miktarda te-darikte bulunulamamaktad›r. Daha önce de belirtti¤im gibi, ba-z› elementler güce di¤erlerinden daha yak›nd›r. Glandüler sek-resyonlar en yak›n oland›r ama bunlar da kendi içinde önemlifarkl›l›klar gösterirler. Her nefes al›fl veriflle birlikte bedene birhayat gücü hacmi al›n›r. Glandüler sekresyonlar en çok yak›n-l›k kuran güç oldu¤undan ve güç tedariki k›sa oldu¤undan busekresyonlar paylar›na düflenden daha fazlas›n› elde ederler.Sonra, ilaveten, en yak›n sekresyonlar da paylar›na düflendenfazlas›n› al›rlar; dolay›s›yla gücün da¤›l›m› tümüyle bozulur.

Biliminsanlar›n›n da kabul etti¤i gibi üzere, her glandülersekresyonun kendine ait özel bir görevi vard›r; bu sekresyon-lar›n yerine getirdikleri görev baz› durumlarda tam olarak,baz›lar›ndaysa k›smen yap›lmakta ve böylece baz› parçalarafl›r› büyürken, baz›lar› da küçülmektedir. Bir yandan afl›r›büyüme, di¤er yandan küçülme uzmanlaflmalar ad› verilensonuçlar› do¤urur.

Kan›mca bu noktada bir ders mahiyetinde, biraz jeolojidenbahsetmek yerinde olacakt›r. Bu ders için flunu ele alaca¤›m

BÜYÜK SÜRÜNGENLER‹N YÜKSEL‹fi‹ ve DÜfiÜfiÜ

Sahne: Karbon ça¤› – Uçsuz Bucaks›z bir Batak.Mastodonosaurus – Karbon ça¤›ndaki amfibi Dimetrodon – Karbon ça¤›ndaki sürüngenSahne – Dinozor Ça¤›. Bir Batakl›k.Stegosaurus – Dinozor SürüngeniSahne: Erken Kretase – toprak daha az yumuflak.Triceratops – Geç Kretase Sürüngeni.Trachodant – Geç Kretase Sürüngeni.Sahne: Üçüncü Dönemin Bafllar› –Bataklar batakl›¤a dö-

nüflür.

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

Kar

bon

Ça¤

›nd

a T

opra

¤›n

Tip

ik D

uru

mu

. Uçs

uz

Bu

caks

›z B

ir B

atak

.

Kar

bon

Ça¤

›nd

aki A

mfi

bi M

asto

don

osau

rus.

ksek

Uzm

anla

flma

kafa

, a¤›

z ve

difl

leri

nde

görü

lmek

ted

ir.

Bu

mod

el D

r. C

. W. G

ilmor

e ta

raf›

ndan

öze

l ola

rak

bu e

ser

için

yap

›ld›,

C. W

. Gilm

ore,

Ulu

sal M

üze

Om

urg

al›la

rB

ölü

Bafl

kan›

, Was

hing

ton,

D.C

.Dim

etro

don

–Kar

bon

(per

miy

en)

ça¤›

ndak

i sü

rüng

en. A

fl›r›

Uzm

anla

flma,

S›r

t›nd

a-ki

Mu

azza

m Y

elke

n S›

rtla

r›. U

zun

bir

Soyu

n So

nu.B

üyü

k Sü

rüng

enle

rin

Tep

e N

okta

s›nd

a O

ldu

¤u D

inoz

or Ç

a¤›n

›nSo

nu. B

atak

lar

Kar

bon

Ça¤

›’nd

akin

den

dah

a d

erin

– S

›cak

l›k ç

ok f

azla

.

yük

Sürü

ngen

leri

n T

epe

Nok

tas›

nda

Old

u¤u

Din

ozor

Ça¤

›n›n

Son

u. B

atak

lar

Kar

bon

Ça¤

›’nd

akin

den

dah

a d

erin

– S

›cak

l›k ç

ok f

azla

.

Bu

mod

el D

r. C

. W. G

ilmor

e ta

raf›

ndan

öze

l ola

rak

bu e

ser

için

yap

›ld›,

C. W

. Gilm

ore,

Ulu

sal M

üze

Om

urg

al›la

r B

ölü

Bafl

kan›

, Was

hing

ton,

D.C

.Ste

gosa

uru

s, D

inoz

or Ç

a¤›’n

›n e

n u

zman

laflm

›fl s

ürü

ngen

leri

nden

bir

iU

zman

l›¤› s

›rt›

ndak

i siv

ri d

iken

lerd

ir.

Kre

tase

Dön

emi’n

in b

afl›n

da

top

ra¤›

n ti

pik

du

rum

u. B

u d

önem

de

saro

pod

lar

ölm

üfl

ve y

erle

rini

yen

i biç

imle

r al

m›fl

t›r.

Bir

çok

bata

k ba

takl

›¤a

dön

üflm

üflt

ür.

S›c

akl›k

son

der

ece

fazl

ad›r

.

fieki

l 2:B

u m

odel

ler

Dr.

C. W

. Gilm

ore

tara

f›nd

an ö

zel o

lara

k bu

ese

r iç

in y

ap›ld

›, C

. W. G

ilmor

e, U

lusa

l Mü

ze O

mu

r-ga

l›lar

Böl

üm

ü B

aflka

n›, W

ashi

ngto

n, D

.C.

fieki

l 1: T

rice

rato

ps

tep

e no

ktas

›nd

a U

zman

laflm

as› Y

amru

Yu

mru

kaf

as›d

›r. S

oyu

kenm

ek ü

zere

ve

büyü

k sü

rüng

enle

rin

sonu

fieki

l 1.

fieki

l 2.

Bu

mod

el D

r. C

. W. G

ilmor

e ta

raf›

ndan

öze

l ola

rak

bu e

ser

için

yap

›ld›,

C. W

. Gilm

ore,

Ulu

sal M

üze

Om

urg

al›la

r B

ölü

Bafl

kan›

, Was

hing

ton,

D.C

. Geç

Kra

tese

Ça¤

›’nd

aki T

raco

don

tfie

kil 1

: Tep

e no

ktas

›nd

a fie

kil 2

: Son

der

ece

uzm

anla

flm›fl

, ölm

ek ü

zere

. Uzm

anla

flmas

›, ka

fas›

ve

3000

difl

i.

fieki

l 2fie

kil 1

Üçü

ncü

Dön

em’in

bafl

lar›

. Bat

akla

r ba

takl

›kla

ra d

önü

flüyo

r. T

opra

k ge

neld

e ço

k yu

mu

flak.

Hay

vanl

ar›n

çok

uzu

n,

ya¤m

urk

uflu

nunk

ine

benz

er a

yak

par

mak

lar›

var

d›r

.

At,

Üçü

ncü

Dön

em’in

bafl

›nd

aki h

ayva

nlar

›n b

ir n

um

une

si. U

zun,

ya¤

mu

rku

flunu

nkin

e be

nzer

ay

akla

r› v

e ay

ak p

arm

akla

r› v

ard

›r.

Tit

anot

here

, Üçü

ncü

Dön

em’in

mem

elile

rini

n ilk

uzm

anla

flmal

ar›n

dan

bir

i. O

ligos

en ç

a¤›n

da

ölm

üflt

ür.

Uzm

anla

flmas

› boy

nuzu

ndan

anl

aflab

ilir.

K›l›

ç gi

bi d

iflle

ri o

lan

kap

lan.

Üçü

ncü

Dön

em’in

mem

elile

rini

n so

n bü

yük

uzm

anla

flmal

ar›n

dan

bir

i. U

zman

laflm

as› a

z›d

iflle

rind

en a

nlafl

›labi

lir.

143

Sahne: Dört Ayak Parmakl› At – MemeliTitanothere – Üçüncü Dönem’deki MemelilerK›l›ç gibi diflleri olan kaplan

BÜYÜK SÜRÜNGENLER. Jeolojik kay›tlar bilinen ilk sü-rüngenlerin kemiklerinin karbon ça¤›nda, esasen de permi-yen dönemindeki kayal›klarda bulundu¤unu gösteriyor. Per-miyen kayal›klar›nda bulunan bu kemiklerden baz›lar› sonderece uzmanlaflm›flt›r. Bu da gösteriyor ki bu kemikler uzunbir soyun son demleridir. Dolay›s›yla sürüngenlerin bafllan-g›c›na gidebilmek için, permiyen dönemin ötesine geçmekgerekir. Ama ne kadar ötesine? Do¤rusu bilmiyorum, amaflunu söyleyebilirim ki hayat›n bafllang›c›ndan beri hayat›nniteli¤i ve biçimi belli bir koflul taraf›ndan belirlenmifltir.

Amfibi ve sürüngen hayat›n›n ortaya ç›kmas› için gereklikoflullar, devonik ça¤ (bal›k ça¤›) bafllamadan önce tümüyletamamlanm›flt›, zira bu ça¤ koflullar›n kusursuzlaflmas›ylabafllad›.

Yerkürenin geliflimi boyunca hayat›n bafllang›c›ndan bafl-layarak, uygun hayat biçimlerinin ortaya ç›kmas› için hep ye-ni bir koflulun oluflmas› gerekti¤i görülmüfltür.

Devonik ça¤ bafllad›¤›nda yerkürenin s›cakl›¤›, mebzulmiktarda bitkiden de anlafl›laca¤› üzere (hayat gücü hacmibal›klar›nkinden daha karmafl›k bir element bileflimini den-geleyecek bir noktaya gerilemiflti), amfibilerden ve sürüngen-lerden oluflan yeni hayat türleri ortaya ç›km›flt›. Buna jeolojidilinde mezozoik ça¤ ya da orta hayat denir.

Karbon ça¤›ndaki permiyen amfibilerden ve sürüngenler-den baz›lar› çok afl›r› uzmanlaflmalar sergilerler. Biçimleri görü-nüfl bak›m›ndan fantastiktir, örne¤in büyük amfibi mastodono-saurus (bkz. sayfa 132) ve ola¤anüstü sürüngen dimetrodon(bkz. sayfa 133), naosaurus ve di¤er yelken s›rtl› sürüngenler.

Büyük uzmanlaflmalar sürüngenlerin permiyen z›rhl› çe-flidinde görünür.

Uzmanlaflma

144

Bu uzmanlaflmalar bir fleyi ama özellikle bir fleyi gösterir,o da fludur: Bu hayvan türleri sonlar›na yaklaflmaktad›r; ›rk-lar›n›n ilk örne¤i de¤illerdir, muazzam uzun bir soyun öl-mekte olan son örnekleridirler.

Uzmanlaflmalar de¤iflen bir koflulun ürünüdür ve bir ko-flulun de¤iflmesi ve yeni bir koflulun oluflmas› son dereceuzun bir zaman ald›¤›ndan, ilk küçük ilkel sürüngen ile bü-yük, acayip, fevkalade uzmanlaflm›fl permiyen dönemi sü-rüngenleri aras›nda fevkalade uzun bir zaman geçti¤i aç›kçagörülmektedir.

Sürüngenler ça¤› boyunca, kayalar›n bize b›rakt›¤› çok k›-s›tl› bilgiye ra¤men, büyük sürüngenlerin türlerinin zamanzaman ama aniden de¤il, daha ziyade tekil bir rotasyonla de-¤iflti¤i çok barizdir. Önce bir biçim ölüyor, sonra di¤eri onunyerini al›yordu. Sonra o da ölüyor, onun da yerini bir baflka-s› al›yordu. Bu böyle bir önceki zaman döneminde yaflam›fltek bir biçim bile kalmayana kadar devam ediyordu. Hayatbiçimleri ve türlerindeki bu köklü de¤ifliklik, koflullarda daköklü bir de¤iflikli¤in yaflanm›fl oldu¤unu gösterir.

Sürüngenler tepe noktalar›na dinozor ça¤›nda ulaflt›lar.Bu onlar›n en fazla geniflleme yaflad›klar› dönemdi. Büyüksürüngen ça¤›nda bu hayvanlar›n boyutlar› daha önce hiç ol-mad›¤› kadar büyümüfl ve ayr›ca say›lar› da artm›flt›r.

Bu flekilde tepe noktas›na ulaflt›klar›nda, Kretase dönemibafllad› ve büyük dinozor sürüngenlerin genifllemesi yeriniKretaseye b›rakt›.

Sürüngen hayat›n›n çeflitli türlerinin tedrici ve sürekli ölü-müne ve bunlar›n yerini alan yeni biçimlerin tedrici ortaya ç›-k›fl›na, yerkürenin s›cakl›¤›n›n tedrici düflüflü ve hayat gücühacminin tedrici azal›fl› denk düfler.

Baz› biçimler zaman zaman d›flar›dan küçük de¤ifliklikle-re u¤ram›fllard› ama bir müddet sonra daha fazla de¤ifliklikolanaks›z hale gelmifltir; sonra bu biçimler ölmüfl, yaflamlar›sona ermifl ve geçmifle ait canl›lar haline gelmifllerdir.

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

145

Karbon ça¤›n›n pefli s›ra ve dinozor ça¤›nda, hayat gücüdaha karmafl›k element bilefliklerini dengeleyecek kadar dü-flük düzeye geldi. Sonra sürüngenlerden daha ileride olan endüflük hayat biçimleri ortaya ç›kmaya bafllad› ama genel ola-rak konuflmak gerekirse, dinozor ça¤›nda ve Kretase dönemi-nin bafllar›nda hayat gücünün hacmi amfibilerle sürüngenle-rin ötesindeki baflka bir hayvan bilefli¤ini dengeleyemeyecekkadar yüksekti.

Karbon ça¤›n›n sürüngenleri dinozor ça¤›nda yaflay›p ken-dilerini yeniden üretemediler, çünkü güç, karbon bilefliklerininmenzilinin alt›na düflmüfltü. Keza dinozor ça¤› hayvanlar› dakarbon ça¤›nda yaflayamad›lar çünkü güç onlar›n bileflikleri-nin menzilinin ötesindeydi. Yukar›da söylenenlerle uyumluolarak, ›l›man bölgemizi terk edip tropikal bölgelere geçerken,›l›man bölgenin dinozor kayal›klar›nda bulunan hayvanlar›ntropikal bölgede alt Kretase döneminde karfl›m›za ç›kmalar›kaydade¤erdir. Bu olguya dair birçok kan›t vard›r.

KRETASE DÖNEM‹. Kretase döneminde bugün KuzeyAmerika’n›n ›l›man bölgesi olan yerde s›cakl›k afl›r› tropikals›caklar›ndan k›fllar› ›l›k havaya dönmüfltür.

Düflük s›cakl›k geç Kretase döneminin bitkilerine bakarakanlafl›labilir.

Orta Kretase döneminin sonuna ve geç Kretase dönemininbafllar›na do¤ru sürüngen hayat›nda büyük de¤ifliklikler ya-fland›. Dinozor ça¤›ndan aktar›lan tek bir biçim bile olmad›ve çok az biçim ayakta kald›.

Kretase döneminde birkaç yeni tür ortaya ç›kt› ve Kretasedöneminin bafllar›nda ortaya ç›km›fl olanlar›n hepsi giderekdaha da uzmanlaflt›. Birço¤u grotesk ve fantastik biçimleredindi. Bunun nedeni hayat gücünün azalmas›yd›.

Triceratops’un (bkz. sayfa 137) ve trachodants’›n (bkz. sayfa138) son derece uzmanlaflm›fl biçimi biliminsanlar›n› hiç de fla-fl›rtmamal›d›r. Onlar asla flaflmayan do¤a yasalar›n›n birer ürü-

Uzmanlaflma

146

nüydü. Büyük uzmanlaflmalar›yla büyük sürüngenlerin sonayaklaflt›¤›n› göstermifllerdi; mezar›n k›y›s›na gelmifllerdi.

Ortadan kalkmakta olan bir mahsulde fantastik, ecifl bü-cüfl, düzensiz ya da uzmanlaflm›fl biçimlerin ortaya ç›kmas›gibi tuhaf bir olgu yaln›zca hayvan hayat›na özgü de¤ildir.Bal›klar ve bitkiler de dahil olmak üzere tüm hayat biçimleriiçin geçerlidir bu. Do¤a bize sürekli olarak buna dair örnek-ler sunmaktad›r. S›cakl›¤›n yaz s›cakl›¤›n›n alt›na düfltü¤ü veberaberinde hayat gücünün de düfltü¤ü bir sonbahar ay›ndabir bahçede yürüyün, bakt›¤›n›z her yerde bu yasan›n hük-münü icra etti¤ini göreceksiniz.

Bir a¤ac›n en tepesinde kalan son birkaç elma küçük, eciflbücüfl ve yamuktur. Çal›lar›n aras›ndaki son birkaç gül kü-çük, biçimsiz ve e¤ri bü¤rüdür. Bahçedeki son birkaç doma-tes ecifl bücüfl, küçük ve yamuktur vs. Bunlar›n hepsi de ha-yat gücünün kusursuz dengenin alt›nda oldu¤unu göster-mektedir. Ya Kretase döneminin s›cakl›¤› ani düflüflten so-rumluydu ya da Kretase dönemi jeolojide söylendi¤inden onkat daha uzundu.

Ben Kretase döneminin uzun oldu¤unu kaya oluflumunabakarak söylemiyorum çünkü jeolojide oluflumu için yüz bin-lerce y›l›n gerekti¤i iddia edilen birçok kaya asl›nda birkaçgünde oluflmufltur.

Büyük do¤a yasalar›ndan birini takip ederek yerküreninso¤umas› düz, yavafl, düzenli ve yöntemli olmufltur. Bitkive hayvan hayat›na bakarak, Kretase döneminin so¤uma-daki düzensizliklerin sorumlusu olmad›¤›n› rahatl›kla söy-leyebiliriz. Ani bir s›cakl›k düflüflü yoktu. Bu nedenle Kre-tase döneminin muazzam uzun bir döneme yay›ld›¤› söyle-nebilir. Tüm hayat biçimleri, s›n›flar› ve türleri, hayvan, ba-l›k, kufl ve bitkiler, yerkürenin s›cakl›¤›n›n Kretase döne-minde tüm uzun jeolojik paleozoik dönemde oldu¤undandaha az düfltü¤ünü flüpheye yer b›rakmayacak flekilde gös-termektedir.

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

147

Kretase döneminde ›l›man Kuzey Amerika’n›n s›cakl›¤›afl›r› tropikal s›cakl›¤›ndan ›l›k havaya düfltü. Kretase döne-minden bugüne kadar oldu¤undan on kat daha büyük birdüflüfl ve ilk kambriyen kayadan son karbon ça¤› tafl›na ka-darki dönemde oldu¤undan daha fazla bir düflüfl yafland›.

Kretase döneminin bafl›nda bitkilerin hepsi afl›r› tropikals›cakl›klardaki bata¤›n ürünüydü. Kretase döneminin sonun-daysa ço¤unlukla sert bir zeminde yetiflen bitkiler vard› vea¤açlar k›fl halkalar› gösteriyordu.

Büyük uzmanlaflmalar›n ve büyük sürüngen soyununölümüne dikkat çektim. Bu biçimler neden ölmüfltür? Bu so-ru jeolojinin cevaplamaya çal›flt›¤› bir soru de¤ildir. Ben isecevaplad›¤›m ve üstelik do¤ru cevaplad›¤›m kanaatindeyim.

Büyük, kaba, biçimsiz, ac›mas›z ve korkunç mezozoik dö-nemi ucubelerinin görünüflte ani bir flekilde ölmüfl olmas›ndaflafl›lacak bir yan yoktur zira hayat gücü hacmi yumurtalar›n›kuluçkadan ç›karamayacak kadar düflmüfltü. Do¤a cezas›n›verdi ve bunu kendi meflrebince yaparak kaba, kusurlu me-zozoik hayattan kurtuldu. Bunlar bahçedeki ayr›kotlar› hali-ne gelmifllerdi ve ay›klanmalar› kaç›n›lmazd›. Kretase döne-minin geçmesiyle, yerküre korkunç mezozoik hayattan son-suza dek kurtuldu.

GERÇEKLER M‹ TEOR‹ M‹? Birçok arkadafl›m bu esereher fleyi kapsay›c› biyolojik evrim teorisi üzerine de bir fleylereklememi istedi.

Teori her zaman gerçeklerin hizmetinde olmal›d›r. Bugün ö¤retildi¤i ve okutuldu¤u flekliyle evrimin olanaks›z

oldu¤unu bir önceki bölümde kan›mca akla uygun ve eminimtatmin edici flekilde gösterdim çünkü birbiri pefli s›ra ortaya ç›-kan farkl› hayat biçimleri hayat gücü taraf›ndan yönetilmifller-dir ve bu güç öncülünün yerini alabilmek için daha karmafl›kbir biçime ihtiyaç duymufltur; bu güç bir yandan yeni bir hayatortaya ç›kar›rken, di¤er yandan eskini öldürmektedir.

Uzmanlaflma

148

Bu bölümde evrim teorisinde öne ç›kan hatalar› göster-mekle yetinmek zorunday›m. Bu ba¤lamda baz› olgular› vegerçekleri öne ç›kararak, evrimde at›lan ad›mlar olarak lanseedilen fleylerin asl›nda hayvanlar›n çevrelerine ve koflullarauyum sa¤lamak üzere geçirdikleri küçük fiziksel de¤ifliklik-lerden ibaret oldu¤unu gösterece¤im. Bunlar söz konusuhayvan› daha karmafl›k ya da daha basit yapmayan küçükde¤iflikliklerdir.

Biliminsanlar› elli y›l boyunca bofl yere “eksik halkay›”aray›p durmufllard›r. ‹ddiaya göre bu halka insan› maymun-lara ba¤lamaktad›r. Fakat sonuç elde edilemeyince bir müd-det sonra aray›fltan vazgeçilmifl, flimdiyse baflka bir aray›fl or-taya ç›km›flt›r. Biliminsanlar› hem insan›n hem de maymu-nun atas› olan canl›n›n pefline düflmüfl, har›l har›l onu ar›yor-lar. Nas›l bir mahlûk bulmay› umduklar›n› do¤rusu kafamdacanland›ram›yorum. Ben burada bilimsel olarak ve akl› ba-fl›nda, ak›l yürütebilen herkesin görebilece¤i flekilde, evriminolanaks›z oldu¤unu kan›tlad›¤›m› ve evrim teorisinin kan›tdiye gördü¤ü olgular›n nas›l gerçekleflti¤ini gösterdi¤imi dü-flünüyorum.

Fakat sözlüklerimiz bile bu lekeden pay›na düfleni alm›fl-t›r. Kalburüstü sözlüklerden birinde flunu okuyoruz: “Evrim,bir bedenin daha karmafl›k bir biçime geçmesini sa¤layan de-¤ifliklikler silsilesidir.” Daha önce de gösterdi¤im gibi bir be-deni daha karmafl›k bir biçime kavuflturmak demek, hayatidengeyi bozmak ve bedeni öldürmek demektir çünkü böylebir durumda hayat mekanizmas› durur. Beden zehirlenmiflolur.

Evrim teorisini desteklemek için bir biliminsan› flöyle ya-z›yor: “Ayr›ca günümüz atlar›na, efleklerine ve zebralar›nauzanan esas soy çizgisi vard›r.”

Burada aç›kça at, eflek ve zebralar›n ortak bir atadan gel-di¤i iddia edilmektedir. Bugün bu hayvanlar birbirlerindenkimyasal aç›dan farkl›d›r. O halde bu iddia bu kimyasal de-

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

149

¤iflikliklerin hayvanlar›n eosen dönemindeki hayatlar›ndanbu yana gerçekleflti¤ini ima etmektedir ki buraya kadar s›ra-lanan nedenlerden ötürü bu olanaks›zd›r.

At, eflek ve zebra ortak bir atadan türememifltir. Bunlarbugün ve her zaman ayr› ve farkl› hayvanlar olmufllard›r.Üçünün de ilk atalar› kimyasal aç›dan farkl›yd› ve bu kimya-sal farkl›l›k günümüze kadar sürdü¤ü gibi hayvanlar var ol-du¤u müddetçe de sürecektir.

Çok kesin bir görüfl ortaya att›m. Baz› evrimcilerden flöy-le bir soru gelebilir: Hani kan›tlar›n›z, kan›t gösterin? Aklauygun kan›tlarla destekleyemeyecek olsayd›m böyle bir gö-rüfl ortaya atmazd›m. Üç ayr› alanda kan›t sunaca¤›m: Kim-ya, do¤a yasalar› ve güçlerin iflleyifli.

Hayvan hayat› Büyük Yarat›c› taraf›ndan ilk bafllat›ld›¤›n-da, bu hayat›n süreklili¤i için belli do¤a yasalar› koyulmufl-tur. Bu yasalar bafllang›çtan bu yana elifi elifine takip edilmiflve bugün de aynen uygulanmaktad›r. Hayata iliflkin büyükdo¤a yasalar›ndan biri fludur: Türlere iliflkin bir kar›fl›kl›kolamaz. Bu do¤a yasas› eskiler taraf›ndan o kadar iyi bilini-yor ve takdir ediliyordu ki Levililerin yasas›nda ifadesini bul-mufltu. Türler konusunda kar›fl›kl›¤a yol açma girifliminin ce-zas› dün oldu¤u gibi bugün de ilk mahsule k›tl›kt›r; böylecetürlere iliflkin kafa kar›fl›kl›¤› ne dün devam ettirilebilmifltirne de bugün devam ettirilebilir. ‹lk mahsul yeniden üretimyapamad›¤› için, kar›fl›kl›k bafllar ve daha ilk anda biter.

Bir hayvan›n türünü de¤ifltirmek için ya da onu daha kar-mafl›k hale getirmek için, iç kimyasal de¤ifliklikler gerekir.Öncelikle bedenin elementlerden oluflan bilefliklerinde kim-yasal bir de¤ifliklik yapmak gerekir ama bir ya da birkaç par-ças›nda de¤il, tamam›nda. Bu zehirdir ve ölüm anlam›na ge-lir. Kimyasal de¤ifliklikler üretici sekresyonlarda ve bir kezöz canland›r›ld›ktan sonra hayat› devam ettirmeyi sa¤laya-cak besleyici s›v›larda olmal›d›r. Elementlerden oluflan bede-nin bir parças›n› bütünü de¤ifltirmeden de¤ifltirebilmek ha-

Uzmanlaflma

150

yat makinesinde küçük bir çark›n olmas› gereken yere büyükbir çark yerlefltirmeye (ya da tersi) benzer.

Do¤a bedenin elementlerden oluflan bilefli¤ini etkileme-yen d›flsal de¤iflikliklere izin verse de bedenin elementlerdenoluflan bilefli¤ini ve dolay›s›yla da hayati dengesini etkileyeniç de¤ifliklikleri kesinlikle yasaklamaktad›r.

‹ki ayr› türde hayvan çiftleflti¤inde, ortaya ç›kan ürüne ka-t›r denir. Kat›r k›s›rd›r ve bir canl› dünyaya getiremez. Bununnedeni iç de¤iflikliklerdir. Birleflmeyle iki ayr› ve farkl› ele-mentlerden oluflan bileflim kar›flt›r›lm›fl ve böylece ikili bilefli-min belli parçalar› hayati güç karfl›s›ndaki dengesini kaybet-mifltir. Bu parçalar üretici organlar ve üretici sekresyonlard›r.

E¤er daha basit bir hayvandan yeni ve daha karmafl›k birhayvan do¤urmak ya da evriltmek mümkün olsayd›, her bi-çimin numunelerinin birbiriyle ayn› dönemde olmamas› içinhiçbir engel olmazd›. Biri de¤iflikli¤in yap›ld›¤› noktada, di-¤eri de¤ifliklik yap›lmadan önce. Daha önce bu ikisini bir ara-da gören oldu mu? Bunlar eflzamanl› m›d›r? Milyonlarca tü-rün genel bir de¤ifliklik için tarih belirlemeleri ve sonra hep-sinin de tek bir eksik olmadan buluflmaya gelmeleri olanak-s›z gözükmektedir.

E¤er basit hayvan›n elementlerden oluflan bilefli¤i hayatigüçle dengede olsayd› ve daha karmafl›k hayvanlar›n ele-mentlerden oluflan bilefli¤i de güçle dengede olsayd›, o za-man mezozoik dönemin baz› devasa sürüngenlerinin GüneyAmerika ve Afrika’n›n uçsuz bucaks›z bataklar›nda bulun-mamas› için hiçbir neden olmazd›; ya da bal›¤a ç›kt›¤›m›zda,ichthyosaurus ya da h›rç›n bir tyrolosaurus yakalamak gibibir sorunla karfl›laflabilirdik – elasmosaurauslarla da epey birbo¤uflmam›z gerekirdi.

Bir evrimciye neden bu eski biçimlerden hiçbirinin hâlâyaflamad›¤›n› sordu¤unuzda, “baz›lar› ölmüfl, baz›lar›ysa bu-günkü hayvanlara evrilmifltir” cevab› al›yorsunuz. Ama ba-l›klarla amfibiler, amfibiler ile sürüngenler, sürüngenlerle

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

151

memeliler ya da maymunlarla insanlar aras›nda bunlar› bir-birine ba¤layan gerçek herhangi bir ba¤ bulunamam›flt›r.Muhayyilemizi epey bir genifl tuttu¤umuzda, birbirinin yeri-ni alan biçimler aras›nda ya da öncekilerle epeyce bir benzer-lik bulabilece¤imiz birkaç örnek vard›r. Bu nedenle insan ola-naks›z oldu¤unu bilmese, birinin di¤erinden do¤du¤unu veçevreye ve koflullara uyum sa¤lamak üzere d›flsal de¤ifliklik-ler geçirdi¤ini düflünebilir. Fakat bu örneklerde bile, yak›n-dan analiz yap›ld›¤›nda belirgin farklar› görmemek mümkünde¤ildir. Kretase döneminin sonlar›nda, yerküre Tyramno-saurus, Trachodonts ve Triceratops gibi büyük korkunç sü-rüngenlerle doluydu. Eosen döneminin bafllamas›yla birlikte,Üçüncü Dönem’in bafllang›c›nda, yerkürenin bu kez köpekve tilki boyutunda küçük memelilerle dolu oldu¤unu görü-rüz. Eosen dönemi Kretase döneminin hemen ard›ndan gel-mifltir. ‹lk Eosen oluflumu son Kretasen’in üzerinde yükselir.

Ço¤u kaya oluflumunda son Kretase ile ilk Üçüncü Dö-nem aras›nda uzun bir boflluk oldu¤u jeologlar aras›nda ga-yet iyi bilinen bir gerçektir. Dolay›s›yla hayat süreklili¤indede buna denk düflen bir kopukluk söz konusudur ve bu dö-nemde hayat›n gelifliminin izi sürülememifltir. Fakat do¤agörmesini bilene ve gördü¤ünde k›ymetini bilene her zamanibret al›nacak bir ders verir. Ço¤u kaya oluflumunda görüle-bilen bu dersi almak için Güney Amerika’da Venezuela’yakadar uzanmak gerekir.

Bir Alman biliminsan› ve seyyah olan Dr. Siever kuzeyVenezulea da¤lar›nda “Capacho kireçtafl›” ad›n› verdi¤i birkireçtafl› bulmufltur. Bu kireçtafl›n›n içinde “ileri tebeflir olu-flumunun” fosillerini bulmufltur (Üst Kretase).

Bu temel üzerinde Dr. Siever baflka katmanlar da bulmufl-tur. Bunlara ise büyük miktarda demir sülfür içermesindenötürü “Cerro de Cro Serisi ya da Alt›n Tepe” ad›n› vermifltir.Bu kayalar son jeolojik Kretese ile ilk Üçüncü Dönem, Eosenkayas› aras›ndaki zamana denk düflmektedir.

Uzmanlaflma

Dr. Siever flöyle diyor: “Sürekli bir çökelti serisi vard›r vebu nedenle en altta tebeflir fosilleri, en üstte de Eosen biçim-leri vard›r. Hayvan hayat›n›n genel niteli¤idir bu–tedriciolarak birinden birine de¤iflir.” Yani sürüngenlerden meme-lilere.

Jeolojik aç›dan, bu büyük de¤ifliklik bir gecede olmufltur.Burada kadim hayat biçimleri ile modern hayat biçimleri ara-s›ndaki büyük ayr›m çizgisi devreye girmektedir. E¤er evrimbir gerçeklik olsayd› bu çizgide evrime dair örnekler olurdu.Var m› böyle bir kan›t? Evrim teorisi savunulmadan ya da or-taya at›lmadan önce, evrimi savunmaya kalk›flacak kiflininsürüngen hayat›ndan evrim hayat›na uzanan süreçte baz› de-¤iflikliklere dikkat çekmeye haz›r olmas› gerekir. Zira bu çiz-gide yeryüzü üzerindeki hayvan hayat›n›n tüm geliflimi bo-yunca görülen en radikal ad›m at›lm›flt›r. Evrimi savunan bi-rinin bu noktada tyrannosaurus, triceratops ve tracho-dants’›n Eosen dönemindeki torunlar›n› göstermesi gerekir.Eosen döneminin küçük memelilerinin sürüngen atalar›n›gösterebiliyor olmas› gerekir ve Kretese döneminin sonlar›n-daki hayatla karfl›laflt›r›ld›¤›nda Eosen dönemindeki hayatuzunlu¤undaki muazzam k›salmay› aç›klayacak akla yatk›nbir gerekçe sunabiliyor olmas› gerekir.

Kretase dönemi dinozorlar›n›n kafalar› yerden yaklafl›k 5-7 metre yukar›dayd›. Eosen hayvanlar›n›n genellikle omuz-dan yukar›s› 60 santimetreden azd›. Yukar›daki sorular› ce-vaplamak bir evrimci aç›s›ndan kolay olmal›d›r zira daha ön-ce de belirtildi¤i üzere jeolojik aç›dan konuflacak olursak, “birgecede olmufltur.” Evrimciler bir hayvan›n di¤erine dönüfltü-¤ü (mesela bir sürüngen ile memeli aras›ndaki eksik halka)tek bir örnek verebilir mi?

fiimdi do¤an›n hayvan› çevresine uydurmak için gerçek-lefltirdi¤i ve biliminsanlar›n›n evrimde ilerlemeler olarak de-¤erlendirdikleri sorunu ele alaca¤›m. De¤ifliklikler yaln›zcabüyük do¤a yasas›n›n icazetiyle oldu¤u gibi, ayn› zamanda

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

152

153

do¤a gerekli de¤iflikliklere bizatihi yard›mc› olur. Bu de¤iflik-likler her zaman yaln›zca d›flsald›r ve hayvan›n elementler-den oluflan bileflimini ya da iç düzenini hiçbir flekilde etkile-mez. Bu de¤ifliklikler hayvan› ne basitlefltirir ne de karmafl›k-laflt›r›r. De¤ifliklik örnekleri flunlard›r:

Bir parçan›n ya da organ›n afl›r› geliflimiUzuvlar›n uzamas› ya da k›salmas›Aya¤›n fleklinde ve niteli¤inde de¤iflikliklerKabu¤un niteli¤indeki de¤iflikliklerRenk de¤ifliklikleri

fiimdi de geçmifl ve bugünkü hayattan baz› örneklere ifla-ret edece¤im. Bir hayvan›n ayak flekli ve niteli¤i genelde do-laflt›¤› ve beslendi¤i topra¤›n niteli¤ine dair önemli bir belir-tidir. Günümüz karibular› gibi genelde yumuflak, batakl›k tü-ründe yerlerde yaflamay› seven hayvanlar›n çok büyük toy-naklar› vard›r. Avrupa’daki rengeyiklerinden hiçbir fark› ol-mayan karibular, sert kuru toprakta yetiflirler, her kufla¤›nayaklar› daha da küçülür ve sonunda di¤er geyik ailesi üye-leriyle ayn› boyuta gelir.

Virginia’n›n Kasvetli Batakl›k’›ndaki vahfli s›¤›rlar›n kari-bular›nkine benzer büyük t›rnaklar› vard›r, ama bu s›¤›rlaruzun zaman önce batakl›¤a düflmüfl ve kaybolmufl olan s›ra-dan s›¤›rlar›n soyçizgisine mensuptur. Ayaklar› batakl›k ze-minine uyacak flekilde de¤ifliklik geçirmifltir.

Eosen döneminin hayvanlar›n›n t›pk› bugünkü ya¤mur-kufllar› gibi uzun tombul ayak parmaklar› vard›r ve s›k s›kyumuflak, çamurlu, batakl›k türünde göl, gölet, çay k›y›lar›n-da dolan›rlar. Dolay›s›yla Eosen dönemi hayvanlar›n›n ayak-lar› Eosen dönemindeki topra¤›n niteli¤ini aç›kça göstermek-tedir. Ayaklar sahiplerini yumuflak, çamurlu, batakl›k türün-de, süngerimsi yerlerde tafl›yacak flekilde de¤ifliklik geçirmifl-ti. Kendi jeoloji eserimde Eosen dönemi topra¤›n›n böyle yu-

Uzmanlaflma

154

muflak nitelikte oldu¤unu gösterdim ve bunun nedenlerinive gerekçelerini sundum. Pueblo gelenekleri aras›nda bu dö-nemin topra¤›n›n niteli¤ini anlatan çok canl› ve e¤lendiricibir tasvir vard›r. Bu gelene¤i Kay›p K›ta Mu’da aktarm›flt›m.

fiimdi de göreli küçük de¤iflikliklere örnek olmas› içinuzun ya¤murkuflunu and›ran ayaklar›yla küçük eosen at›n›ele alaca¤›m, çünkü eosen at› evrimi desteklemek için kulla-n›lan bafll›ca örneklerden biridir.

Eosen at›n›n hayata her aya¤›nda ya¤murkufllar›n›nkiniand›ran befl uzun ayak parma¤›yla bafllad›¤› jeolojinin bir te-zidir. Bu parmaklar aç›k flekilde yere bast›¤›nda bu küçük be-denin a¤›rl›¤›n›n ayaklar›n ve bacaklar›n üzerinde yürüdü¤üyumuflak zemine batmas›n› engellemifltir. Do¤a taraf›ndankendisine bu yumuflak zeminde h›zl› seyahat olana¤› sa¤lan-mam›fl olsayd›, ayaklar› yumuflak batakl›k zeminine batar veöyle kal›rd›. Sonra, düflmanlar›na karfl› yegâne silah› olan h›-z› azal›r ve yumuflak zeminde daha rahat hareket edebilenbaz› etobur hayvanlara kolayca yem olurdu. Toprak sonrakiOligosen, Miosen ve Pliosen dönemde kuruyup sertleflti¤in-den, nazik do¤an›n hep bu küçük dostunun esenli¤ini düflün-dü¤ünü görürüz, zira bu dönemde Eosen at›n›n ayaklar› git-tikçe sertleflen topra¤a uyum sa¤layacak flekilde sertleflmifl veböylece büyük h›z›n› korumay› baflarm›flt›r. Miosen dönemi-nin büyük bir k›sm›nda ve tüm Pliosen döneminde, Eosendöneminde sahip oldu¤u türden uzun yumuflak ayak par-maklar› topra¤a hiçbir flekilde uyum sa¤layamazd›. Ayakparmaklar› üzerine bast›¤› keskin tafllar›n h›flm›na u¤rar vebunun sonucunda kopard›. Bu nedenle do¤a gerekli de¤iflim-leri yaparak yeni koflullara uyum sa¤lamas›n› mümkün k›l-m›flt›r. Bugün at›n ayaklar› sert zeminde h›zl› bir flekilde ha-reket etmeye en uygun ayak türüdür. Atlar bu sayede peflinedüflen düflmanlar›ndan rahatl›kla kaçabilmektedir.

Evrim teorisine göre, hayvanlar yaflad›klar› dönemde dahakarmafl›k varl›klar haline gelir. Bu teoriyi savunanlar at örne-

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

155

¤ine iflaret etmifl ve at›n aya¤›ndaki de¤iflikliklerin evrimdegerçekleflen ilerlemeler oldu¤unu iddia etmifllerdir. Öncelikle,at›n aya¤›nda Eosen döneminden günümüze kadar gerçek an-lam›yla bir de¤ifliklik olmam›flt›r. Yaln›zca modifikasyonlarsöz konusudur. At›n aya¤›nda Eosen döneminden Pliosen dö-nemine kadar gerçekleflen tüm de¤ifliklikler onu daha basit yada daha karmafl›k hale getirmemifltir ve elementlerden oluflanbilefliminde hiçbir de¤iflim olmam›flt›r. Daha önce de belirtil-di¤i gibi, burada söz konusu olan bir parçan›n afl›r› geliflimi vedi¤er parçalar›n küçülmesiyle fleklen basit bir modifikasyon-dur. Ama biliminsanlar› bu modifikasyonlar›n evrimdeki iler-lemeler oldu¤unu iddia ediyorlar. E¤er bunlar evrimde ger-çeklefltirilen ilerlemeler olsayd›, günümüz atlar› Eosen atla-r›ndan daha karmafl›k olurdu. Günümüz atlar› Eosen atlar›n-dan daha karmafl›k olmad›¤›na göre, söz konusu modifikas-yonlar evrimdeki ilerlemeler de¤ildir.

Hayvanlarda görülen ve evrimdeki ilerlemeler oldu¤u id-dia edilen de¤iflikliklerin ço¤unun do¤an›n hayvanlar›n çev-reye ayak uydurmalar›n› sa¤lamak ad›na gerçeklefltirdi¤imodifikasyonlar oldu¤unu rahatl›kla söyleyebiliriz. Bu hay-vanlar, t›pk› Eosen atlar› gibi, daha karmafl›k hale gelmemifl-lerdir. Dolay›s›yla de¤ifliklikleri hiçbir flekilde biyolojik evri-me kan›t olarak gösterilemez.

Geleneksel biyolojik evrim teorisinin küçük Eosen at› hak-k›ndaki görüfllerini biraz kabaca ele al›yorum. Baflka örnekle-ri ele alsayd›m daha da kötü olabilirdi ama Eosen at› teorisihakk›nda o kadar çok fley yaz›l›p çizilmifltir ki belki de mes-lek d›fl›ndan kiflilerin en iyi bildi¤i örnektir. fiimdi de Eosenhayvan›-evrim iliflkisine sert yaklafl›m›mda hakl› olup olma-d›¤›ma bakal›m.

Öncelikle bir do¤a yasas›ndan bahsedece¤im. Canl› bedenin bir parças›n›n ya da organ›n›n düzenli ve

sürekli fiziksel kullan›m› o parçay› büyütecek, gelifltirecek vegüçlendirecektir.

Uzmanlaflma

156

Canl› bedenin bir parças›n› kullanmay› düzenli ve sürekliolarak bofllamak ise o parçan›n zay›flamas›na ve küçülmesi-ne yol açar. Bunlar bilimin kabul etti¤i gerçeklerdir.

Eosen at› ilk kez dünyaya geldi¤inde, üzerinde yaflad›¤›toprak yumuflak ve süngerimsiydi ve dolay›s›yla bu zemineuygun ayaklar› vard›. Bir ya¤murkuflununkini and›ran befluzun ayak parma¤› vard› ve bu parmaklar aya¤›n›n yumuflaktopra¤a batmas›n› engelliyordu.

At›n aya¤›nda gözle görülür ilk de¤ifliklik toprak sertlefl-meye bafllad›¤›nda oldu. Bu dönemde yan ayak parmaklar›-n›n zay›flad›¤›n› ve küçüldü¤ünü, orta ayak parma¤›n›n iseözellikle büyüdü¤ünü görürüz. Bu da topra¤›n niteli¤indebir de¤iflim oldu¤unu gösteriyor. Toprak sertlefliyor, do¤a dahayvan›n aya¤›n› de¤iflen koflullara uyarl›yordu. Zemin sert-lefltikçe, ayak parmaklar› da bu zamana kadar oldu¤u gibitopra¤a giremez hale geldi. Orta ayak parma¤› en uzun oldu-¤undan hayvan ad›m atarken yerden en son kalkan da o olu-yordu ve ad›m atarken bir dönem hayvan›n tüm a¤›rl›¤›n› or-ta ayak parmaklar› tafl›m›flt›. Böylece belli bir süre orta ayakparma¤› o zamana kadar befl parma¤›n yapt›¤› görevi yap-m›flt›. Orta parma¤a binen bu fazladan yük onu büyütmüfl vegüçlendirmiflken, art›k ifllevsizleflen di¤er dört parmak ise za-y›flam›fl ve küçülmüfltü; bu parmaklar orta parma¤›n yan›n-daki s›radan uzuvlara dönüflmüfltü. Bütün ifl orta parma¤adüfltü¤ünde, bu parmak muazzam güçlendi ve büyüdü, t›r-nak ise büyüdü ve bugünkü toynak haline geldi. Böylece herayaktaki büyük orta parmak bugün at›n hareket ederken kul-land›¤› tek parmakt›r.

Bu anlatt›¤›m “at›n evrimi” denen, ama göstermifl oldu-¤um gibi do¤an›n koflullara uyum sa¤latmak amac›yla ger-çeklefltirdi¤i basit bir modifikasyon olan ve hiçbir flekilde ele-mentlerden oluflan bilefli¤i de¤ifltirerek kimyasal yan› etkile-meyen sürecin fiziksel veçhesidir. Bu de¤iflim hayvan› ne da-ha basit ne de daha karmafl›k hale getirmifltir. Evrim savunu-

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

157

cular› henüz evrim teorisini destekleyecek ilk kan›t parçac›¤›-n› bulmufl de¤iller.

Modern biliminsanlar›m›z güçlerle elementler aras›ndakiba¤lant›y› göstermekte tümüyle baflar›s›z olmufllard›r. Özel-likle de hayat söz konusu oldu¤unda bunu söyleyebiliriz. El-li bin y›l önce yeryüzünün ilk büyük medeniyetinin bilimin-sanlar› aras›nda en önemli konu buydu.

Neyse ki en büyük ve en derin düflünürlerimiz ak›ldan ya-na herhangi bir kay›p yaflamam›fl ya da biyolojik evrim de-nen dalgan›n esiri olmam›fllard›.

Bir dönem evrim teorisini hararetle savunmufl olan büyük‹ngiliz biliminsan› Alfred Russell Wallace son eseri HayatDünyas›’nda flöyle yazar (s. 421):

Elinizdeki eserde hem yeterli hem de akla yatk›nbuldu¤um bir aç›klama sunmaya çal›flt›m: fiöyle ki son-suz hayat›, güzelli¤i ve gizemlili¤iyle bu yerküre vegünefl ve nebula, ›fl›k ve hareket gibi muazzam olgula-r›yla içine yerlefltirildi¤imiz evren, ilkin insan denencanl›n›n geliflimi için vard›r, ikincisi insan ›rk›n›n kade-rinde yaz›l› olan ölümsüz manevi hayata haz›rl›k içinyüksek ö¤renim mahiyetinde muazzam bir okuldur.

Çok az kifli insan›n ruhu olmad›¤›na ya da sonraki bir ya-flam› olmad›¤›na inan›r. Zavall› yaban›llar bile buna inanm›-yorlar. Evrimciler asl›nda insan›n kaba bir hayvan oldu¤unainand›klar› gerçe¤iyle karfl›laflt›klar›nda irkiliyorlar. Bir insa-n›n gerçek bir evrimci olabilmesi için ateist olmas› gerekir.Tanr›ya inanan ve insan›n bir ruhu ve bu hayattan sonra dabir hayat› oldu¤una inanan biri ne ateisttir ne de evrimcidir.Yaln›zca böyle oldu¤unu düflünüyordur. Yaln›zca ortodoksgörülmek için evrime inand›¤›n› söylüyordur, o kadar.

E¤er biyolojik evrim gerçek olsayd›, güçler diye bir fley ol-mazd› ve bir zamanlar dünyaya gelmifl olan bir hayat biçimi

Uzmanlaflma

158

sonsuza dek varl›¤›n› sürdürürdü. Hiçbir zaman ölüp git-mezdi. Büyük sürüngen hayat› hâlâ dünyan›n belirli bölgele-rinde devam ediyor olurdu. E¤er hayat gücü diye bir fley ol-masayd›, bu büyük trajediler hâlâ peflimizi b›rakmam›fl olur-du, ama öyle de¤il. Neden?

Çünkü hayat gücü diye bir fley vard›r veBiyolojik evrim bir mittir.

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

159

Yedinci Bölüm

Günefl

Günefl. Çok kadim bir Hindu yaz›s›ndan

G ÜNEfi‹N BÜYÜKLÜ⁄Ü. Günefli incelemifl olan bili-minsanlar›n›n dedi¤ine göre, güneflin çap› 832.000 mil,

çevresiyse 2.773.000 mildir. Güneflin esas bedeninin hiçbir zaman görülmedi¤i düflü-

nüldü¤ünde, güneflin gerçek büyüklü¤ü nas›l bilinebilir? Gü-neflin ancak ve ancak ›fl›k geçirmez çifte katman›n›, nüfuzedilemeyen uzmanlaflm›fl bulutlar› görebiliriz. Bu bulutlar›n

160

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

gerçek kal›nl›¤› meçhuldür. Bunlar ölçülemez, kal›nl›klar› an-cak tahmin edilebilir. Dahas›, bu bulutlar›n ötesinde, onlarlakoyu delinmez ana ›fl›nlarla dolu olan günefl aras›nda bir bofl-luk vard›r. Bu bofllu¤un kal›nl›¤› ya da çap› ölçülemez. Buana ›fl›nlar›n ötesinde günefl vard›r. Yukar›daki gerçeklikleridikkate ald›¤›m›zda, güneflin büyüklü¤ünün nas›l hesaplan-d›¤›n› do¤rusu ben kafamda canland›ram›yorum.

Baz› biliminsanlar› günefl lekelerinin güneflin gerçek bede-ninin görüntüleri oldu¤unu iddia etmifltir. Ben ayn› fikirdede¤ilim. Benim düflünceme göre günefl lekesi bulutlardaki biryar›kt›r ve bu yar›k güneflten ç›kan koyu ana ›fl›nlar bulutla-r›n çifte katman›na ulafl›p filtrelenmeden önce görülmesinisa¤lar.

Ana ›fl›nlar›n güneflin çifte uzmanlaflm›fl bulut katman›n-dan ve uzmanlaflm›fl atmosferden geçifli s›ras›nda ana ›fl›nlarönce bölünür ve ayr› ›fl›nlar haline gelir, sonra uzaya yay›l›r-lar. Bu filtrelenmifl ›fl›nlardan baz›lar› parlakken, baz›lar› ko-yu ultra görünmez türdendir ki yüzde doksan›n› bunlaroluflturur. Bu oran bilimsel eserlerimizde verilenden dahayüksektir ama bu koyu ›fl›nlar›n bir de her türlü ölçümde uç-lar› gösterecek kadar ultra olan bir bölümü vard›r. Yani gü-nefl ›fl›nlar›n›n yak›nl›k kuran güçleri tafl›yan, yönetici güne-fline yak›n olan ama günefl sistemini oluflturan çeflitli beden-lerden türüm eden güçlere yak›n olmayan k›sm›ndan bahse-diyorum.

Günefl hakk›nda belki de herkesten daha derin ve kap-saml› bir araflt›rma yapm›fl olan büyük biliminsan› Hershelflöyle yazar: “Günefl lekeleri, güneflin bedenini saran çifte bu-lut katman›ndaki bir yar›ktan görünen güneflin gerçek bede-nidir.”

fiimdi de güneflle Satürn gezegeni aras›nda bir karfl›laflt›r-ma yapaca¤›m. Satürn’ün çevresinde bedenini saran bir hal-ka vard›r. E¤er bu halka güneflin bedenini saran uzmanlafl-m›fl bulutlar gibi tüm bedenini kaplayacak kadar büyük ol-

161

Günefl

sayd›, o zaman Satürn gerçek boyutundan katbekat daha bü-yük görünürdü.

Güneflin çifte bulut katman›n›n çap› güneflin gerçek bede-ninden ne kadar büyüktür? Bunu daha önce saptayan oldumu, olduysa kim nas›l yapt›?

fiu gerçekler beni etkiliyor: Güneflin gerçek bedeni hiçbirzaman görülmedi¤inden, bulutlar›n ›fl›k geçirmez çifte kat-man›n›n kal›nl›¤› hiçbir zaman belirlenememifltir ve bu bu-lutlar ile güneflin bedeni aras›ndaki mesafe bilinmemektedirve ayr›ca güneflin büyüklü¤üne iliflkin elde edilen tüm sonuç-lar düzeltilmeye mecburdur.

GÜNEfi‹N A⁄IRLI⁄I. Biliminsanlar› güneflin a¤›rl›¤›n›hesaplam›fl ve flu rakamlara ulaflm›fllard›r: “Güneflin a¤›rl›¤›yerküreyle tüm gezegenlerin toplam a¤›rl›¤›n›n 730 kat›d›r.”Nas›l olur da bir biliminsan› bir gökyüzü bedenini a¤›rl›klaölçmeye çal›fl›r akl›m hayalim alm›yor, çünkü uzayda hiçbirbedenin a¤›rl›¤› yoktur. Uzayda en büyük semavi bedenlerbir fleytanarabas› kadar bile a¤›rl›¤a sahip de¤ildir.

Bilindi¤i gibi, a¤›rl›k so¤uk manyetik gücün elementlerkarfl›s›ndaki çekim gücünün ölçüsüdür. Güç, bedenin kendi-sinden türüm eder. Bu so¤uk manyetik güç bedenin element-lerini gücün türüm etti¤i m›knat›sa çeker. Bu çekimin gücüa¤›rl›¤› ifade eder.

Örnek olarak yerküreyi alal›m. So¤uk manyetik gücü kal-d›r›n, o zaman maddenin büyüklü¤ü ya da yo¤unlu¤undanba¤›ms›z olarak hiçbir a¤›rl›¤› olmayacakt›r. Böyle bir du-rumda, bir evin çat›s›ndan atlad›¤›n›zda havada kal›r ve yereinemezdiniz; yerkürenin yüzeyinden ayr›lan her hafif maddeuçar ve havada kaybolduktan sonra so¤uk bir manyetik gü-cü olan bir dönen maddenin atmosferine girerdi. Sonra daonun yüzeyine çekilirdi. Meteorlar bu olguya birer örnektir.

Güneflin so¤uk manyetik gücünün yerküre ile gezegenle-rin toplam›ndan 730 kat daha güçlü olmas› mümkündür, pe-ki ya a¤›rl›k? Asla!

162

GÜNEfi‹N SICAKLI⁄I. Geleneksel bilim eserlerinde gü-neflin “son derece s›cak, müthifl ›s›nm›fl bir beden” oldu¤usöylenir.

Herschel bu geleneksel görüflü reddeder. fiöyle yazar:“Günefl so¤uk bir beden olsa gerek.”

Günefl hakk›nda inceledi¤im çeflitli eserlerden ald›¤›m iz-lenim, biliminsanlar›n›n güneflin bedeninin çok s›cak oldu¤u-na dair görüfllerini tayf okumalar›na ve flu yanl›fl inanca da-yand›rd›klar› yönündedir:

“Günefl, ›s›s›n› tüm günefl sistemine da¤›t›r.”ve

“Yerkürenin ›s›s› do¤rudan güneflten gelir.”

Is›n›n ne oldu¤unu ya da iflleyifl tarz›n› anlamak için her-hangi bir inceleme yap›lmam›flt›r. Bu nedenle yaz›lar› neyseodur, yani salt tahminden ibarettir, üstelik yanl›fl tahminlerden.Buraya kadar s›cakl›¤a, s›cakl›¤›n ne oldu¤una, nereden türümetti¤ine ve nas›l iflledi¤ine bir k›s›m ay›rd›m. Att›¤›m›z herad›mda ›s›n›n güneflten gelmedi¤ini, aksine bir yerküre gücüoldu¤unu en kesin flekilde gösteren olgularla karfl›lafl›yoruz.

Bugün e¤itim dünyas›nda iddia edildi¤i gibi, ›s›m›z› do¤-rudan güneflten almad›¤›m›z› ve güneflin ›s›s›n› tüm güneflsistemine da¤›tmad›¤›n› kan›tlayan bir di¤er olgu da yerkü-renin elips fleklindeki dönüflü s›ras›nda görülmektedir.

Örnek olarak kuzey yar›mküreyi alaca¤›m. Günefl y›ldaiki kez yerküreye milyonlarca kilometre daha fazla yaklafl›r.Güz ve bahar aylar›nda günefl dünyaya yaz aylar›nda oldu-¤undan milyonlarca kilometre daha yak›nd›r. E¤er ›s› kayna-¤› günefl olsayd›, kayna¤a milyonlarca kilometre daha yak›noldu¤umuz bu bahar ve güz aylar›nda daha fazla s›cakl›k ya-flamam›z gerekirdi. Peki, öyle mi? Hay›r! Orta derece bir s›-cakl›k yafl›yoruz ve bu da aç›kça gösteriyor ki ›s›m›z do¤ru-dan güneflten gelmez. Dolay›s›yla da ilk büyük medeniyettenbize miras kalan yaz›larda söylenenler do¤rudur.

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

163

Güneflin son derece s›cak bir beden oldu¤u ç›kar›m› spek-troskop (tayfölçer) ile belirlenmifltir. Bu kendi içinde en bü-yük saçmal›kt›r çünkü spektroskop s›cakl›k ölçmez. Ölçemezçünkü ›s› gücünü tafl›yan ›fl›nlar› kayda geçirmez. Ben bunubizzat bir uzman tan›k olarak mahkemede kan›tlad›m. Bili-minsanlar›m›z günefl hakk›ndaki yaz›lar›nda güçlerin do¤aliflleyiflini tümüyle göz ard› etmifllerdir. Do¤an›n aletleri vearaçlar› tamamen bir kenara b›rak›lm›flt›r.

Ben kendi ad›ma, bir tür spektroskop olan (ikisinin de te-melinde prizma vard›r) optik pirometreyle birçok ilginç de-ney yapt›m. Bunlardan baz›lar› ›s› üzerine bölümde (sayfa 85-92) verilmektedir.

Buna benzer daha say›s›z kan›t sunabilirim. Kimyasal k›-saltma C10H16 kendi içinde prizmayla alakal› de¤ildir. Okur-lar›m› bu konuda tümüyle ikna edebilmek için söylediklerimitekrarlamam gerekiyor:

Is›y› herhangi bir prizma biçimiyle ölçmek kesinlikleolanaks›zd›r, zira prizma ›s› tafl›yan ›fl›nlar› kayda geçir-mez. Dahas› ›fl›nlar› püskürtür, çünkü prizma bembeyaz-d›r, oysa ›s› tafl›yan ›fl›nlar koyudur; Tyndall’›n sayfa 103-104’deki deneyinde gördü¤ümüz gibi, beyaz koyuyu püs-kürtür.

Prizma yaln›zca ›s› tafl›mayan ›fl›k ›fl›nlar›n› kayda geçirir.Tyndall’›n deneyinden hareketle ben de flu deneyi yapt›m:Önce flap sulu bir solüsyonla dolu bir hücre ald›m; bu sayede›fl›k ›fl›nlar›yla güçlerinin rahatça geçifli mümkün hale gele-cekti. Bir mercek yard›m›yla solüsyonu uygulad›ktan sonra,bunlar› bir noktada toplad›m; sonra bir optik pirometreyleodak noktas›ndaki parlak noktan›n ›s›s›n› ölçtüm. Pirometre2500 ila 2600 fahrenhayt derece aras›nda oldu¤unu söylüyor-du. Sonra odak noktas›na s›radan bir termometre koydum veoda¤›n termometrenin c›va haznesinde olmas›n› sa¤lad›m.S›cakl›k atmosfer seviyesinde, yani 68 fahrenhayt derecedekald›.

Günefl

164

Sonra hücreyi iyot solüsyonu kullanarak de¤ifltirdim. Busayede koyu ›fl›nlarla güçlerinin serbestçe geçifli mümkün ha-le gelmiflti. Odak noktas›nda parlak bir nokta yoktu ve piro-metre atmosfer seviyesinin üzerinde bir dereceyi göstermi-yordu. Sonra termometrenin c›va haznesini odak noktas›nayerlefltirdim. C›va hemen tepeye f›rlad› ve sonra termometrepatlad›. Ve biliminsanlar›m›z kalkm›fl, prizma ya da optik pi-rometreyle güneflimizi ve di¤er günefllerin s›cakl›¤›n› ölçtük-lerini iddia ediyorlar.

Dendi¤ine göre, güneflin etraf›ndaki bulut halesi, tan›fl›koldu¤umuz ama kat› halleriyle bildi¤imiz söylenen element-ler içermektedir. Bu olgu biliminsanlar›m›z›n güneflin afl›r››s›t›lm›fl bir beden oldu¤unu söylemeleri için bir baflka gerek-çe olarak gözükmektedir. Oysa bu olgu bir k›stas olarak al›-namaz. Kat› elementlerimizin birço¤u yüksek s›cakl›k olma-dan gaz bulutuna dönüflebilir. Oksitten oksijeni çekip al›n,çok basit hale gelir. Kimya kitaplar›nda bir dolu örnek bulu-nabilir. Birçok kat› element atmosferimize girmiyor mu za-ten?

fiimdi soru geliyor: Bu elementler gerçekten güneflin bu-lutlar›nda ve atmosferinde yer almakta m›d›r? Yoksa güneflinbulutlar› ve atmosferi bu elementlerden azade midir? Bu çokaç›k bir sorudur. Öncelikle spektroskopun asl›nda bu ele-mentleri kayda geçirdi¤ini varsayarak bafllayaca¤›m. E¤eröyleyse, bunlar renkler nedeniyledir. Güneflin bulutlar› ve at-mosferi ile spektroskop aras›na yerkürenin atmosferi s›zar –yani bu ikisi aras›na girer. Tüm bu elementlerin güneflin bu-lutlar› ile atmosferi aras›nda oldu¤u iddia edilse de analizlerbize asl›nda yerkürenin atmosferinde yer ald›¤›n› söylemek-tedir. Acaba spektroskop güneflteki bir fleyi de¤il de yerküre-nin atmosferindeki fleyi kayda geçiriyor olmas›n?

Bir ›fl›n içinden geçti¤i her tözün renginden biraz al›r. Ka-n›t: Bir akkor lamba al›n ve beyaz bir ka¤›d›n üzerine tutun.Herhangi bir renk gözükmez. Ama lamba ile ka¤›t aras›na

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

165

k›rm›z›, mavi, sar›, yeflil, turuncu ya da eflatun vs. renklicamlar yerlefltirin. Renkli cam do¤rudan lamba ile ka¤›t ara-s›na girer, ka¤›t cam›n rengini al›r. Spektroskopla benzer birtesti güneflin bulutlar› ile atmosferi aras›nda uygulay›n ve busefer renkli cam görevini yerkürenin atmosferi görsün. Sonuçne olacakt›r?

GÜNEfi‹N ALEVLER‹. Çeflitli bilim eserleri flöyle demek-tedir:

“Günefl her an yüz binlerce kilometre uzunlu¤unda alevler yollar.”

ve“Günefl sisteminin ›s›s› do¤rudan güneflten gelir.”

Bu iki iddia tümüyle yanl›flt›r. Kay›tlar, anavatandaki ka-dim insanlar›n ve Hindular›n 25 bin y›l önce bundan dahado¤ru fleyler bildiklerini ve bilgilerinin Mayalar, Nahuatllarve M›s›rl›lar taraf›ndan sonradan do¤ruland›¤›n› göstermek-tedir.

Güneflin alevleri denen fley asl›nda ›fl›nd›r–›s›s› olmayan›fl›nlard›r. Bunlar›n ›s›s› yoktur çünkü bunlar ›s› tafl›mayanparlak görünür türdendir.

Gördü¤ümüz günefl ›fl›nlar› ›fl›k ›fl›nlar› oldu¤undan ve›fl›k ›fl›nlar› ›s› tafl›mad›¤›ndan, güneflin par›lt›lar›n›n so¤ukoldu¤u ve dolay›s›yla alev olmad›¤› aç›kt›r.

Güneflin bedeni uzmanlaflm›fl bulutlar›n içinde yer al›r veç›plak gözle görülemez ya da insan›n yaratt›¤› araçlarla bubölgeye s›z›lamaz.

Ifl›nlar güneflin bedenini koyu ultra-görünmez ana ›fl›nlarbiçiminde terk eder. Bu ›fl›nlar günefl güçlerini tafl›rlar; bugüçler güneflin bedeninden onun yönetici ya da üstün güne-flinin yak›n manyetik güçleri taraf›ndan çekilmifltir. Güneflinçifte bulut katman›ndan ve atmosferinden geçerken, bu ana

Günefl

166

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

›fl›nlar bölünür ve tekil ›fl›nlar haline gelirler. Sonra güneflinatmosferinde ›fl›k bölümü insan taraf›ndan görülebilir halegelir. Güneflin atmosferinin ötesinde bunlar görülemez, çün-kü ›fl›nlar›n görülebilir hale gelmesi için bir atmosferden geç-meleri gerekir. Atmosfer elementlerden oluflmufltur. Güneflinatmosferinin ötesinde, bir sonraki semavi bedenin atmosfe-riyle karfl›laflana kadar element yoktur.

Günefl ›fl›nlar› güçleriyle birlikte yerkürenin atmosferinevar›r varmaz, yerküre güçleriyle yak›nl›k kuran güçler he-men faaliyete giriflirler. Böylece yerkürenin ›fl›k gücüne yak›nolan günefl ›fl›nlar› harekete geçer ve “gün ›fl›¤›” ya da “günefl›fl›¤›” denen olgu ortaya ç›kar.

Alevler elementlerin tutuflmas›ndan kaynaklan›r. Güneflinpar›lt›lar› büyüklü¤ündeki alevler güneflin bedenini bundanmilyonlarca y›l önce yak›p kül ederdi, bu noktada çap›n›n832 bin mil olmas› bir fley de¤ifltirmez. O zaman bugün günefldiye bir fley de olmazd› ve günefl sistemimizin tüm parçalar›(yerküremiz de dahil) ölü olurdu – uzaydaki amaçs›z gezgin-ler haline gelirlerdi.

Alevler bir tutuflman›n sonucu olan afl›r› derecede ›s›nm›flelementlerden oluflan gazlard›r. Tutuflma, maddenin kat› hal-den gaz haline dönüflmesini sa¤layan bir termo-analizdir.Dolay›s›yla biliminsanlar› hakl›ysa, günefl milyonlarca y›ld›rgöz göre göre intihar etmeye çal›flmaktad›r. Günefl böyle birfley yapacak kadar aptal de¤ildir. Dolay›s›yla bu tür bir iddi-a bilimsel ya da akla uygun herhangi bir temelde asla savu-nulamaz. Dolay›s›yla:

Günefl büyük atefl alevleri saçmaz. Aç›kças› ben “güneflalevleri”ni icat eden biliminsanlar›n›n ve bu icada inananla-r›n bir güne bir gün durup da, savunduklar› fleyin flimflektenbinlerce kez daha h›zl› elementler oldu¤unu düflünüp düflün-mediklerini s›k s›k merak etmiflimdir. Zira e¤er güneflin gön-derdikleri alev ise, o zaman bu elementler olmal›d›r. “Güne-flin alevleri”nin mucidine elementlerin güçlerden daha h›zl›

167

Günefl

hareket ettirilebilece¤ini iddia etti¤inde, h›z ve direnç hak-k›nda çok ilginç bir soru sorulabilir. Yani, elementler flimflek-ten binlerce kat daha h›zl› hareket etmektedirler. Güneflin pa-r›lt›lar›n›n yerküredeki örnekleri Kuzey Ifl›klar› ve s›radan bir›fl›ldakt›r. ‹kisi de so¤uktur. ‹kisinde de ›s› yoktur. Tutuflmagörünür ›fl›nlar üretmek için gereksizdir, zira görünür ›fl›nlarso¤uk olduklar› dönemde radyoaktif elementlerimizden(uranyum, radyum ve toryum) ve ayr›ca ateflböceklerinden,kandilböceklerinden ve baz› bal›klardan türüm ederler.

Günefl sistemindeki bedenlerin ›s›lar›n› güneflten elde et-meleri olanaks›zd›r çünkü ›s› elementlerde bofllu¤a ihtiyaçduyan bir güçtür ve elementler olmadan ›s› olmaz; günefl ilegünefl sisteminin çeflitli bedenleri aras›nda elementlerdenoluflan maddenin olmad›¤› on milyonlarca kilometrelik birboflluk vard›r, yani öz. Bu uçurumlar aras›nda köprü yoktur.Is› nas›l karfl› tarafa geçebilir?

Yarat›lan her fley çift yarat›lm›flt›r yani yarat›lan her fleyasl›nda bir tekrard›r. Bu nedenle büyük ›fl›nlar›n ve onlar›ngüçlerinin yönetici günefl taraf›ndan güneflten ve yerküreninbirincil gücünün elektromanyetik bölümünün güneflin yak›ngüçleri taraf›ndan onun bedeninden çekilmesine benzer birtarzda çekildi¤i tart›flmaya yer b›rakmayacak flekilde gösteri-lebilir. Günefl güçlerinin güneflin bedeninden yönetici güne-flinin yak›n manyetik güçleri taraf›ndan çekildi¤inin kan›t›,güneflin kutuplar›n›n sal›nmas› ve güneflin kendi ekseni etra-f›nda dönmesidir. Güneflin kutup bölgeleri düzenli olarakmanyetiklik kazanmal› ve manyetikli¤i yok edilmelidir, aksitakdirde kutuplar sal›namaz. Bu olgu “Yerkürenin Sarkac›”bafll›kl› k›s›mda (s. 196) aç›klanm›flt›r.

Yerküre güçleri güneflin yak›n güçleri taraf›ndan yerküre-nin bedeninden sürekli olarak atmosfere çekilirler. Bu güçle-ri ne yerkürenin bedenini terk ederken ne de atmosferdeykengörebiliriz. Güneflin güçlerinin etkileri güneflin atmosferindegörülür. Bunun nedeni güneflin atmosferinin uzmanlaflm›fl

168

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

niteli¤i ya da hacmi veyahut da her ikisi olabilir. Güç hacim-leri sürekli olarak yerkürenin bedenini terk etti¤inden, bizbunlar›n etkilerini görmeyiz çünkü hacim atmosferde akkor-lu¤a yol açmayacak kadar düflüktür. Ancak atmosfer afl›r›yüklü hale gelip de art› birikip, toplan›p yerküreye geri dön-dü¤ünde, iflte o zaman bir etkiye rastlar›z.

Güneflin gözümüzle görebildi¤imiz par›lt›lar›n›n atmosfe-rinin akkorlu¤u olmas› ihtimali vard›r. Bu akkorlu¤un nede-ni yeterli miktarda gücün güneflin atmosferinden yeterli h›z-da geçiyor olmas›d›r.

GÜNEfi‹N ATMOSFER‹. Güneflin çok uzmanlaflm›fl biratmosfere sahip oldu¤unu, birçok aç›dan yerkürenin atmos-ferine benzedi¤ini (aradaki tek fark çok daha fazla uzmanlafl-m›fl olmas›d›r) düflünmek gayet akla yatk›nd›r.

Keza, güneflin atmosferinin çifte bulut katman›ndan mu-azzam bir uzakl›¤a yay›ld›¤›na da hiç kuflku yoktur. Güneflinatmosferi kuflkusuz par›lt›lar›n›n çok ötesine uzan›r, çünküakkor olmak için belli bir miktarda yo¤unluk gerekir.

Güneflin atmosferi hakk›nda kesin olarak bilinen bir fleyoldu¤unu zannetmiyorum. Birçok bilimsel tahminde bulu-nulmufltur, fakat bu tahminler masaya yat›r›ld›¤›nda hiçbiri-nin tahminden öteye geçemedi¤i ve spekülasyonlardan iba-ret oldu¤u görülmüfltür. Hepsi de temelden yoksundur.

GÜNEfi‹N HAREKETLER‹: Drayson flöyle yazar:

Günefl bir merkezin etraf›nda dönmektedir ve saniyede40 mil, saatte 3.546.000 mil ve y›lda 1.264.440.000 mil h›zla

hareket etmektedir.Güneflin yörüngesi 33.000.000.000.000.000 mildir.

Güneflimizin yönetici güneflinin etraf›nda dönüflünü ta-mamlamas› 71.000 y›l almaktad›r.

169

Günefl

Proctor ise flöyle yazar:

Günefl kendi ekseni etraf›nda dönüflünü bizim takvimi-mizle 16 günde tamamlar.

Güneflin kutuplar› bizim takvimimizle her 11 y›lda bir sa-l›n›r.

Yukar›da sayg›n biliminsanlar›ndan aktar›lan pasajlar be-nim ihtiyaç duydu¤um argüman ve kan›tlar için tüm temelnoktalar› sunmaktad›r.

Proctor bizim takvimimizle 11 y›l›n güneflin bir y›l›nadenk düfltü¤ünü söyler. Baz› biliminsanlar› Proctor’un yaz›-lar›na getirdi¤im yorumlara itiraz edip, bir günefl y›l›n›n ken-di yönetici güneflinin etraf›nda bir tam dönüfl oluflturdu¤unusöyleyebilirler. Bunun karfl›s›nda güneflin kutuplar›n›n tamsal›n›m› vard›r ki bu da bize dört mevsimi verir, tabi-i e¤er güneflte mevsim diye bir fley varsa. Drayson’un ve ke-za Proctor’un verdi¤i rakamlar do¤ruysa, o zaman güneflinkendi yönetici güneflinin etraf›nda dönüflünü tamamlamas›kendi takvimiyle 6500 y›l almaktad›r.

Bir kürenin kutuplar› kendi yönetici güneflinin etraf›ndakidönüflü s›ras›nda say›s›z kez sal›nabilir ve her tam sal›n›m biry›l oluflturacakt›r. Güneflin kutuplar›n›n orta konumlar›ndanne derece uzaklaflt›¤›n› gösteren herhangi bir biliminsan› bu-lamad›m. Neredeyse tüm biliminsanlar› flu hususta ayn› fi-kirdedir:

Günefl kendi ekseni etraf›nda dönerve

Güneflin kutuplar› sal›n›m yapar.

Bu iki gerçek, güneflin gerçek s›cakl›¤›n› baflka hiçbir flüp-heye ve ihtilafa yer b›rakmayacak flekilde göstermek ve belir-lemek için gelifltirilecek bir temeldir.

170

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

‹lkin bir küreyi, manyetik güçlerin arac›lar olduklar› ken-di ekseni etraf›nda döndürmek için gerekli koflullar›n neleroldu¤una bakmal›y›z.

Küre fleklindeki bir bedenin güçler arac›l›¤›yla kendi ekse-ni etraf›nda dönmesi için yüce bir bedenin yöneticili¤ine ihti-yac› vard›r.

Yüce beden de düzenleyici güçleri yaratmak için kendi ek-seni etraf›nda dönüyor olmal›d›r. Bir küreyi kendi ekseni et-raf›nda döndürebilmek için yak›n manyetik güçler yarat›yorolmas› gerekir.

Bedenlerin her birinden türüm eden manyetik güçlerin enaz›ndan baz›lar› birbirine yak›n olmal›d›r.

Bir kürenin dönerek manyetik güçler yaratabilmesi içinkürenin d›fl kabu¤unun sert, merkezinin yumuflak olmas› ge-rekir. Aksi takdirde bir sürtünme çizgisi oluflturulamaz vesürtünme çizgisi olmadan güç ne yarat›labilir ne de yenidencanland›r›labilir.

Günefl kendi ekseni etraf›nda döner,bu nedenle

Güneflin sert bir kabu¤u ve yumuflak bir merkezi vard›r.Güneflin kabu¤u sert oldu¤undan, biliminsanlar›n›n iddi-

a etti¤i gibi afl›r› ›s›nm›fl bir beden olmas› olanaks›zd›r çünküöyle olsayd› elementlerden oluflan bedeni hemen gaz haline,sürtünme çizgisi olmayan ve herhangi bir güç yaratmayanbir nebulaya dönüflürdü. Nebulan›n kutuplar› yoktur, bu ne-denle kendi ekseni etraf›nda dönemez. Dönen gazlar yöneti-ci güçler üretmezler. Herschel “günefl so¤uk bir beden olabi-lir” diye yazarken hakl›yd›. Evet, öyledir. Herschel’in tekyanl›fl› bu teoriyi destekleyecek akla yatk›n kan›tlar› sunma-m›fl olmas›yd›. Bilimsel bir günah ifllememifl, yaln›zca bir fle-yi atlam›flt›.

Güçler afl›r› ›s›t›lm›fl bir bedende var olamazlar; aksine, so-¤uk bir depoya ihtiyaç duyarlar. Güçler afl›r› ›s›t›lm›fl bir sür-

171

Günefl

tünme çizgisi haricinde bir yerde ne yarat›labilir ne de yeni-den canland›r›labilirler.

Kan›mca yukar›da söylenenler güneflin so¤uk bir bedenoldu¤unu kan›tlamak için yeterli kan›tlar› sunmaktad›r.

Dolay›s›yla günefl afl›r› ›s›t›lm›fl bir beden de¤ildir. So¤ukbir beden olmas›ndan mütevellit, ›s›y› tüm günefl sistemineda¤›tmaz. Ayr›ca,

Evrendeki tüm dönen bedenler so¤uk bedenlerdir.

So¤uk derken kutup so¤uklu¤undan bahsetmiyorum. Yü-zey s›cakl›klar›n›n elementleri eritecek, onlar› gaz haline dö-nüfltürecek kadar yüksek olmad›¤›n›, aksine yarat›lm›fl güçle-rin depolanmas› için gerekli so¤uklukta oldu¤unu söylemekistiyorum.

Güneflin so¤uk bir beden oldu¤una dair baflka kan›tlar is-teyenler Yedinci Bölüm’e (sayfa 170-171) bakabilirler. Orada›s›n›n bir yerküre gücü oldu¤unu gösterdim. Bu yeni keflfe-dilmifl bir fley de¤ildir. Bundan on binlerce y›l önce yaflam›flolan yerkürenin ilk büyük medeniyetinin biliminsanlar› olanatalar›m›zca iyi bilinmesinden ötürü yaln›zca bir yeniden ke-fliftir.

Güneflimizin yönetici günefli hiçbir zaman gözle görülme-mifltir ve muhtemelen hiçbir zaman da görülemeyecektir çün-kü: Birincisi, Drayson’a göre, günefl 12.000.000.000.000.000 miluzaktad›r yani teleskoplar›m›z›n ulaflamayaca¤› kadar uzak-tad›r. E¤er Drayson hakl›ysa, o zaman gördü¤ümüz semavibedenlerimizin tamam› bu üstün güneflin denetiminde de-mektir.

‹kincisi, bu tür bir sistemi kontrol edebilmek için hayalgü-cümüzün s›n›rlar›n› tamamen aflan yo¤unlukta güçlerin ya-rat›lmas› gerekecektir ve bu güçler ancak yo¤un görünmezkoyu ›fl›nlarda tafl›nabilirler. Dolay›s›yla etraf›nda siyah birhale olacak ve bu onu görünmez k›lacakt›r. Görünmez oldu-

172

¤undan, ›fl›nlar› uzaydan görünmeden ve bilinmeden geçe-cektir, yaln›zca semavi bedenler üzerindeki etkileri görülebi-lecektir.

GÜNEfi GÜÇLER‹. Güneflin sert bir kabu¤u ve yumuflakya da baflka bir deyiflle, eriyik haldeki bir merkezi oldu¤un-dan ve kendi ekseni etraf›nda döndü¤ünden, kuflkusuz yer-kürenin yaratt›¤›na benzer güçler yarat›r. Güneflin büyüklü-¤ü ve h›z› nedeniyle, yaratt›¤› güçler yerkürenin yaratt›¤›güçlerden çok daha yo¤un ve güçlü olmak zorundad›r.

Manyetik güçler yarat›lmaktad›r, çünkü güneflin merkezibir sürtünme çizgisi vard›r.

Ifl›k güçleri yarat›lmaktad›r, çünkü güneflin atmosferindegörünmektedirler; ayn› zamanda ›fl›k güçleri de vard›r ve bugüçler yerkürenin ›fl›k gücüne yak›nd›r.

Is› güçleri yarat›lmaktad›r, çünkü yerkürenin ›s› gücüneyak›n olan ›s› güçlerine sahiptir.

Merkezkaç bir güç yarat›lmaktad›r, çünkü dönen bir küreiçindedir.

Jiroskopik bir güç yarat›lmaktad›r ve bunu kutuplar›n›nsal›n›m›nda görebiliriz.

Kabu¤u kat› ve so¤uktur, çünkü içinde üstün güneflininyararlanmas› ve onu döndürmesi için güçler depolar ve ayr›-ca kutup bölgeleri afl›r› manyetize edilmifl ve manyetikli¤iyok edilmifltir; bunu kutuplar›n›n sal›n›m›nda görebiliriz.

Güneflimiz kendi ekseni etraf›nda dönerken, yönetici birgünefli vard›r ve onun güçleri güneflimizin güçlerinden son-suz derecede daha güçlüdür.

Yönetici güneflin güçleri güneflimizin güçlerinden baz›la-r›na yak›n olmal›d›r ama hepsine de¤il, çünkü yönetici güne-flin güçleri güneflimizin güçlerinin tamam›na yak›n olsayd›, ozaman yönetici güneflin güçleri yerküre güçleriyle yak›nl›kkuran güçler olurdu. O zaman yönetici güneflin güçleri bizimgüneflimizin güçlerinden çok daha güçlü oldu¤undan, yöne-

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

173

tici güneflin güçleri yerküreyi ve tüm gezegenleri günefl siste-minin d›fl›na ç›karacak ve bunlar› do¤rudan denetim alt›nasokard›. O zaman kendi güneflimiz yerine yönetici güneflinetraf›nda dönmemiz gerekir. Biz yönetici güneflin do¤rudankontrolü alt›nda olmad›¤›m›z için, yerküre güçlerinin yöneti-ci güneflin güçlerine karfl› tarafs›z oldu¤unu görüyoruz. Ay-r›ca güneflimizin yerkürenin güçlerine karfl› tarafs›z, ama yö-netici güneflin güçlerine yak›n olan yo¤un güçler yaratt›¤›n›da göstermektedir. Güneflin bu yo¤un güçlerini tafl›yan koyu,ultra-görünmez ›fl›nlard›r ki güneflimizden gelen koyu ›fl›nla-r›n güneflimizin toplam ›fl›nlar›n›n yüzde doksan›ndan fazla-s›n› oluflturdu¤unu söyledi¤imde buna dikkat çekmifltim.

Kendi ekseni etraf›nda dönmeyen bir semavi bedenin her-hangi bir güç yaratmas› pek ihtimal dahilinde de¤ildir. Bubeden ölü bir bedendir. Bu bedenin güçleri olacakt›r ama t›p-k› elementler gibi bunlar sakl› ve at›l olacakt›r. Tüm element-ler güçlerle iliflkilidir ve tüm güçler elementlerle iliflkilidir.Dönmeyen bir bedenin bile güçleri vard›r, ama bunlar at›ld›r,deyim yerindeyse, bir flifleye kapat›lm›flt›r.

Günefl güçleri bir manyetik i¤neyi çekerken.

Günefl

174

“GÜNEfi B‹R MIKNATISTIR.” Proctor flöyle yazar: “Güneflbir m›knat›st›r.”Elbette günefl bir m›knat›st›r. Baflka türlüsü olabilir miydi?Zira güneflin günefl sistemine gönderdi¤i tüm güçler manye-tiktir; tek bir istisna vard›r o da merkezkaç gücüdür.

Proctor günefl ›fl›¤›n›n oldu¤u saatlerde manyetik i¤neningösterdi¤i farkl›l›klar› flöyle anlat›r:

Manyetik i¤ne günefl ›fl›¤›n›n oldu¤u saatlerde gü-nefle do¤ru bir hamle yapmaya çal›fl›r. Günefl tepe nok-tas›ndayken, manyetik i¤ne ortadad›r.

11 y›ll›k bir dönemde manyetik i¤nenin azami ve as-gari de¤ifliklik s›n›rlar› vard›r.

Sabah saatlerinde i¤ne do¤uyu gösterir. Ö¤len kuzeyi, ö¤-leden sonra ise bat›y› gösterir. Bunlar› yukar›daki flekilde gö-rebilirsiniz. Bu resimde i¤nenin hareketleri çok abart›l›d›r, bunedenle resme gerçekten ziyadesiyle tipik bir örnek olarakbakmam›z gerekir. Bu flekilde çizilmifl olmas›n›n nedeni i¤ne-nin hareketlerinin daha eksiksiz bir flekilde anlafl›lmas›n› sa¤-lamakt›.

Sayfa 181’de manyetik i¤nenin ne oldu¤unu ve birincil gü-cün elektromanyetik bölümünden gelen büyük hacimde birmanyetik güç içerdi¤ini gösterdim. Bu bölümdeki tüm güçlergünefl güçlerinden baz›lar›na afl›r› yak›nd›r; bu nedenle man-yetik i¤nedeki güç, güneflin yak›n güçlerinin tamam› taraf›n-dan çekilmifltir. Günefl güçlerinin i¤neye etkileri yak›nl›¤›göstermekle birlikte, i¤nenin neden günefle do¤ru hareket et-ti¤inin gerçek nedenini göstermemektedir.

Tüm yak›n güçler ve tüm tekil güçler da¤›n›k olduklar›n-da her zaman birleflmeye ve toplaflmaya çal›fl›rlar. Bunu özel-likle de tekil bir da¤›lm›fl güçte görebiliriz ve her biri ayn›güçten belli bir hacim tafl›yan iki beden görünüflte elle tutu-lur herhangi bir fleyden yard›m almadan birbirlerini çekip

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

175

birbirlerine yaklaflt›klar›nda bu husus görülür. Manyetik i¤-ne söz konusu oldu¤unda, içindeki güç i¤neden ayr›l›p güne-flin yak›n güçleriyle toplafl›p birleflmeye çal›flmaktad›r. Bunuyapamaz çünkü i¤neyi oluflturan elementler onun üzerindegüneflin yak›n güçlerinden daha büyük bir güce sahiptir. Za-y›f bir deste¤in ince noktas›nda dengelenen i¤ne, sal›n›m›n›nyol açt›¤› sürtünmeyi asgariye indirger. Günefl gücü element-lerin direniflinin üstesinden gelemese de, sürtünmenin üste-sinden gelebilir ve gelir de.

Manyetik i¤ne gibi s›radan bir m›knat›s da i¤neninki ka-dar büyük hacimde bir manyetik güce sahiptir. Daha öncesöyledi¤im gibi, da¤›lm›fl bir güç her zaman birleflmeye vetoplaflmaya çal›fl›yorsa, m›knat›s›n i¤neyi etkileyebiliyor ol-mas› gerekir. M›knat›s› biraz günefl haline getirerek ilerleye-lim. M›knat›s i¤neye do¤ru yaklaflt›r›ld›¤›nda, i¤ne sal›n›r vem›knat›s› gösterir. ‹¤nedeki güç m›knat›staki güce kat›lmayaçal›flmaktad›r. E¤er m›knat›s ileri geri sal›n›rsa, i¤ne m›knat›-s›n hareketini takip eder. M›knat›s› tümüyle kutunun etraf›n-da doland›r›n, i¤ne peflinden gelecek ve tam bir çember çize-cektir. M›knat›s i¤nenin hareketlerini kontrol etmektedir,ama gücü d›flar› ç›karmaktan acizdir.

Proctor flöyle yazar:

Güneflin cemalini gösteriflindeki dönemsel de¤iflik-liklerin yerkürenin manyetizmas›n›n niteli¤indeki dö-nemsel de¤ifliklikle alakal› oldu¤unun keflfi...”

Proctor burada kuflkusuz manyetizman›n “niteli¤i” diye-rek istemeden de olsa yanl›fl bir kelime kullanm›flt›r. Kuflku-suz kastetti¤i fley nitelik de¤il, dereceydi.

Manyetizma bir güçtür. Farkl› farkl› manyetik güçler var-d›r. Bir gücün niteli¤i asla de¤iflmez, ama farkl› manyetikgüçlerin farkl› karakteristik özellikleri vard›r; baz›lar› yaln›z-ca di¤er güçlere yak›nd›r, baz›lar›ysa elementlere de yak›n-

Günefl

176

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

d›r; bu nedenle e¤er “nitelik” varsa, bu demektir ki bir s›n›fmanyetik güçler di¤erinin yerini alacakt›r. Kan›mca Proctor“derece” demek istemifl ama yanl›fll›kla “nitelik” sözcü¤ünükullanm›flt›, ki bir düflünce silsilesi içinde konunun ba¤›n›nkopmas›na izin verdi¤iniz takdirde bunun olmas› gayet ko-layd›r. Proctor’un bahsetti¤i olgu, yerkürenin manyetizmas›-n›n derece farkl›l›klar› göstermesidir.

Sözü Proctor’a verelim:

Manyetik i¤nedeki sapma günefl lekelerinin en faz-la oldu¤u ve en fazla alana yay›ld›¤› 11 ayl›k dönemdetepe noktas›na ulafl›r.

Burada onlarca teoriye konu olabilecek son derece ilginçbir olguyla karfl› karfl›yay›z. Birincisi, “günefl lekelerinin enfazla oldu¤u ve en fazla alana yay›ld›¤›” dönemde güneflinkutuplar›n›n pozisyonlar›n› bilmek elzemdir. Günefl kutupla-r› her 11 y›lda bir sal›n›m yapt›¤›ndan ve günefl lekeleri bu 11y›l içindeki belli bir dönemde olufltu¤undan, bu lekelerin yagünefl kutbu yerküreye do¤ru meylederken, yerküreden uza-¤› gösterirken ya da orta konumdayken gerçekleflti¤i gün gi-bi aflikârd›r.

Güneflin kutbu yerküreye do¤ru meylederken “günefl le-kelerinin en fazla oldu¤u ve en fazla alana yay›ld›¤›” fleklin-de bir teoriyle, görünüflte birçok olgu aç›klanmaktad›r.

Güneflin kutup bölgeleri t›pk› yerküreninkiler gibi afl›r›manyetikleflmifltir; kutup yerküreye do¤ru meylederken, gü-neflin afl›r› manyetikleflmifl bölgesinin çok büyük bir k›sm›n›yerküreye aç›k hale getirecektir. Böylece çok büyük hacimdeafl›r› manyetikleflmifl ›fl›nlar ve güçler ortaya ç›kacakt›r. Ola-s›l›klardan biri budur.

Güneflin çifte bulut katman› ekvator bölgeleri civar›ndakutup bölgelerinde oldu¤undan daha yo¤un olabilir. Baflkabir deyiflle, ekvator bölgelerinden kutuplara do¤ru yo¤unluk

177

Günefl

azalabilir. Sonra kutup yerküreye do¤ru afl›r› meyil gösterdi-¤inde, daha ince ve daha az yo¤un kutupsal bulutlarda yar›k-lar ya da aç›klar oluflabilir. Bu yar›klar ya da aç›klar siyah gö-zükecektir ve günefl lekesi denen fley haline gelecektir. Buaç›klar Herschel’in iddia etti¤i gibi güneflin bedenini de¤il,onun bedenini saran ve çevreleyen koyu görünmez ana ›fl›n-lar› gösterecektir; beden insan gözüyle görülemez olacakt›r.Bu tür yar›klar ya da aç›klar yoluyla, güneflin ana ›fl›nlar›n›filtresiz ya da dam›t›lmam›fl halde do¤rudan almam›z gere-kir. Bu ›fl›nlar bizim normalde ald›¤›m›zdan daha yo¤un ola-cakt›r ve böylece manyetik i¤neyi etkileme noktas›nda dahabüyük bir güce sahip olacakt›r. Sonra, her 11 y›lda bir, man-yetik i¤ne büyük bir sapma yaflayacakt›r.

E¤er mümkün olsayd› günefl lekelerinden gelen ›fl›nlar›güneflten gelen di¤er ›fl›nlardan yal›tarak test etmek ve yal-n›zca günefl lekelerinden gelen ›fl›nlar›n m› yerkürenin ›fl›kgücünü etkileyebildi¤ini görmeye çal›flmak ilginç bir testolurdu. E¤er yaln›zca günefl lekelerinden gelen ›fl›nlar bunuyapabiliyorsa, o zaman güneflin uzmanlaflm›fl bulutlar›n›n veatmosferinin yerküre üzerinde ›fl›k üretimi için gerekli oldu-¤unu hemen anlar›z.

Günefl güçlerinin manyetik i¤neye etkisi

Yukar›daki diyagramla manyetik i¤nenin neden ve nas›lgüneflin manyetik yak›n güçleri taraf›ndan yönünün de¤iflti-rildi¤ini gösterece¤im.

178

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

Pusulaya tutturulmufl A taraf›ndan temsil edilen gücü el-de etmek için, D a¤›rl›¤› onun bu ba¤›n› koparmal›d›r. O bu-nu yapamaz. Fakat çizgiyi afla¤› çekip, B’ye giden düz bir çiz-gide ilerlemesini engelleyebilir. ‹pteki yön de¤iflikli¤i manye-tik i¤nedeki yön de¤iflikli¤ini ifade etmektedir.

Güneflin manyetik yak›n gücünün yol açt›¤› manyetik i¤-nedeki farkl›l›klar ikna edici bir do¤a gerçe¤idir. fiöyle ki:

Güneflin güçlü manyetik güçleri vard›r, Yerkürenin güçlü manyetik güçleri vard›r; ve Güneflin manyetik güçlerinden baz›lar› yerkürenin man-

yetik güçlerinden baz›lar›na yak›nd›r.

GÜNEfi S‹STEM‹. Ben günefl sistemini evrendeki tümsistemlerin muhtemel iflleyifl tarz›n›n bir numunesi olarakgörüyorum. Asl›nda bunlar semavi bedenler aras›nda çarp›fl-malar›n önüne geçmek için ya ayn› tarzda ya da çok benzerbir tarzda ifllemek zorundad›r.

Yerkürenin günefle uzakl›¤›n›n 91.430.000 mil oldu¤u he-saplanm›flt›r. Güneflin etraf›ndaki her y›l çizdi¤i dairenin609.553.000 mil uzunlu¤unda oldu¤u söylenmektedir. Yerkü-re bu daireyi günde 1.670.000 millik bir h›zla çizmektedir.Yerküre güneflin etraf›ndaki dönüflünü bir elips fleklinde ger-çeklefltirir. Yerküre ile günefl aras›nda yerkürenin günefltenbelirtilen uzakl›kta tutuldu¤unu gösteren gözle görülür birba¤lant› yoktur. Hal böyle olunca, görünmeyen güçlerin ara-c›lar olduklar› ve bu güçlerin güneflten türüm etti¤i kan›tlan-maktad›r.

Güçler arac›l›¤›yla bu dönüflü gerçeklefltirmek için birdenfazla güç gereklidir. Keza tüm güçlerin uyum ve birlik-bera-berlik içinde çal›flt›klar› da gösterilmektedir. fiimdi de güçle-rin neler oldu¤unu, nas›l yarat›ld›klar›n› ve nas›l ifllediklerinigöstermeye çal›flaca¤›m – çok meflakkatli bir ifl ama 50 y›l› afl-k›n bir çal›flman›n ard›ndan bunu baflarabilece¤imi düflünü-yorum.

179

Günefl

Güneflin yerküreyi bir daire fleklinde kendi etraf›nda dön-dürebilmesi için dört farkl› güç gereklidir.

- Bu güçlerin üçü güneflten, - biri ise yerküreden türüm etmelidir. Dört güç flunlard›r:

- Güneflin yerküreyi kendi etraf›nda döndürmesini sa¤la-yan itici gücü.

- Güneflin yerkürenin günefle çekilmesini engellemeye ya-rayan itici gücü.

- Güneflin püskürtücü gücün yerküreyi uzaya tafl›mas›n›engellemeye yarayan manyetik gücü.

- Güneflin itici ve manyetik güçlerine yak›n olan yerküre-nin manyetik bir gücü ya da güçleri.

- Burada iki yerküre gücü de olabilir tek de ama o kadar›-n› bilmiyorum.

Buraya kadar tüm bu güçlerin var oldu¤unu gösterdim.Güneflin güçlerinden ikisi (manyetik güç ile püskürtücü güç)tarafs›z bir bölge oluflturmal›d›r. Güneflin yüzeyindeki püs-kürtücü güç manyetik güçten daha fazla olmal›d›r ve güneflinyüzeyinden uzaya do¤ru ilerledikçe gücü azalmal›d›r. Man-yetik güç güneflin yüzeyinde püskürtücü güçten daha zay›folmal›d›r ve uzaya do¤ru ilerledikçe kuvveti azalmal›d›r amagücünün azalma oran› püskürtücü güçten çok daha az olma-l›d›r; sonra belli bir noktada gezegenin manyetik kapasitesi-ne ba¤l› olarak tarafs›z bir bölge oluflacakt›r ki buradan sap-mas› mümkün de¤ildir.

Gezegenlerin hepsi de farkl› bir manyetik kapasiteye sa-hiptir. Bu nedenle manyetizmalar› farkl› olu¤undan tarafs›zbölgelerinin güneflten uzakl›¤› da farkl› olacakt›r. Dolay›s›ylaMerkür’ün günefle çok yak›n oldu¤u, Neptün’ün ise görüle-meyecek kadar uzak oldu¤u ortaya ç›kmaktad›r.

Kesin olarak söyleyemesem de manyetik kapasiteyi belir-leyen fleyin yo¤unluk oldu¤u anlafl›lmaktad›r. Biliminsanla-r›m›z›n gezegenlerin yo¤unlu¤u hakk›ndaki iddialar›nda

180

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

hakl› olduklar›n› kabul edersek, günefle en yak›n olan geze-gen en yo¤un, en uzak olansa en az yo¤un olan olacakt›r.

GÜNEfi S‹STEM‹

Bu geleneksel bir diyagramd›r. Uzakl›klar ve boyutlardikkate al›nmam›flt›r.

1) Güneflten ç›kan e¤ik çizgiler. Merkezkaç güç.2) Düz ve dalgal› çizgiler. Güneflin güçleri (manyetik güç dedahil).3) Siyah çemberler. Gezegenlerin tarafs›z bölgeleri. 4) Gezegenler

Püskürtücü güçler Manyetik Güçler Tarafs›z Bölgeler Gezegenler

181

Günefl

* * *fiimdi de farkl› güçlerin nas›l iflleyece¤ini gösterece¤im.

‹T‹C‹ GÜÇ. ‹tici güç güneflin manyetik güçlerinden bir k›s-m›yla yerkürenin elektromanyetik bölüme ait olan manyetikgüçlerinden bir k›sm›n›n birbirine çekilmesiyle gerçekleflir.Güneflin ›fl›nlar›yla güçleri güneflin dönme hareketini takipederler (bir tekerdeki göbe¤i takip eden parmaklar gibi). Bu-rada göbek günefltir, ›fl›nlar ve güçleri de parmaklard›r. Bunu›fl›lda¤›n aç›s›n› de¤ifltirerek de görebiliriz; ›fl›ldaktan ç›kan›fl›nlar aç› de¤iflikli¤ini takip eder.

Günefl ›fl›nlar›ndaki güçler kendilerine yukar›daki birçokörnekte gösterilen tarzda yerkürenin yak›n güçlerini ba¤lar-lar. Bu manyetik ba¤›n gücü yerküreyi temas halinde tutmakve kendi ekseni etraf›nda döndürmek için yeterlidir. Ne yer-küre ne de gezegenlerden herhangi biri günefl ›fl›nlar› kadarh›zl› hareket eder. E¤er edebilselerdi, dönüfllerini 16 gündetamamlarlard›.

Fakat manyetik kontrol yerküreyi ya da gezegenlerden her-hangi birini kaskat› tutmak için yeterli de¤ildir. Mekanik me-kanizmada kayma mesafesi denen bir fley vard›r. Bu kaymadenen hadise iki nedenden kaynaklan›r: Gerçek kayma ve ba¤-lant›lar›n gerçekten kopmas›. Yerküre ya da bir gezegen dö-nerken, bu bölge güneflin görüfl alan›ndan ç›karken, gerçekba¤ kopar ve bir yüzey güneflten kaybolurken, bir baflka yüzeyöne ç›kar ve böylece bir ba¤lant› koparken bir di¤eri kurulur.

Manyetik kayma bir m›knat›s› manyetik i¤ne kutusununetraf›nda h›zla döndürerek kan›tlanabilir. ‹¤ne m›knat›s› ta-kip edecek ama her seferinde güç kaybedecek ve en sonundabaflka bir m›knat›s ilkini takip etmedi¤i takdirde tümüylekontrolden ç›kacakt›r. Sonra i¤nenin öne ç›kart›lan yeni alan-lara denk düflecek flekilde ileri do¤ru hareketi devam edecekve yine manyetizman›n kontrolü alt›na girecektir.

Manyetik i¤neyle ba¤lant›l› bir gerçek de m›knat›s i¤ne-den ne kadar uzaklafl›rsa, i¤nenin hareketlerinin o kadar ya-

182

vafl olacak olmas›d›r. Ayn›s› gezegenler ve günefl için de ge-çerlidir; gezegen güneflten ne kadar uzaksa, hareketlerinin deo kadar yavafl oldu¤u görülecektir.

Çok ama çok küçük olsa da (zira uzayda a¤›rl›¤› s›f›rd›r)yerkürenin h›z› da dikkate al›nmal›d›r,

Ay ve Merkür gezegeni saf manyetik kaymaya birer ör-nektir. ‹kisi de kendi ekseni etraf›nda dönmedi¤i için ve ikiside kendi dönüfllerini kontrol eden güçlerin h›z›yla hareket et-medikleri için, saf kayma yavafll›klar›n› aç›klar. Güneflin yer-küre üzerindeki temel manyetik kontrol bölgesi kutup bölge-leridir ve buralar afl›r› derecede manyetikleflmifltir. Günefl,manyetikli¤ini kaybetmifl bir bölge üzerinde herhangi birkontrole sahip de¤ildir.

PÜSKÜRTÜCÜ GÜÇ. Püskürtücü güç güneflin merkez-kaç gücüdür; bu güç her zaman do¤ufl yerinden uzaklaflt›r›r,d›flar›ya ve öteye püskürtür. Menzili dahilindeki her fleyiuzaya atmaya ve güneflin uydular›ndan hepsini onun kontro-lü d›fl›na ç›karmaya çabalar. Fakat bunu yapamaz çünkü onakarfl› iflleyen baflka bir güç vard›r. Bu güç her uyduyu güne-fle çekmeye çal›fl›r; Büyük Tasar›mc› iki felaketten de sak›n-mak ad›na güçlerin kuvvet bak›m›ndan eflit olduklar› tarafs›zbölgeler oluflturmufltur. Böylece püskürtücü güç yerküreyive gezegenleri uzaya atamaz.

MANYET‹K GÜÇ. Manyetik güç güneflin manyetik güç-lerinden biridir. Biridir diyorum çünkü günefl ultra ve yo¤unmanyetik güçlere sahiptir ve bu güçler onun yönetici günefli-nin güçlerine yak›nken, yerküre güçlerine yak›n de¤ildir. Bu-nu daha önce göstermifltim.

Yerküreyi yörüngesinde tafl›yan fley güneflin manyetik gü-cü müdür (yerküreyi kendi ekseni etraf›nda döndüren man-yetik güç) yoksa püskürtücü güce düflman olan tamamenfarkl› bir güç mü, aç›kças› flu an bunu söyleyebilecek ehliyetesahip de¤ilim.

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

183

Güneflin manyetik güçleri kuflkusuz en d›fl uyduya eriflir-ler, bu art›k hangisiyse. Neptün bu son gezegen olabilir de ol-mayabilir de. Yak›n dönemde keflfedilen Plüton günefl siste-mimizin parças› olabilir de olmayabilir de.

Günefl sistemini oluflturan bedenlerin sergiledi¤i hareket-lerden, püskürtücü gücün güneflin yüzeyinde manyetik güç-ten çok daha güçlü oldu¤u ve her ikisi de uzaya do¤ru iflledi-¤inden, püskürtücü gücün manyetik güçten çok daha h›zl›güç kaybetti¤i aç›kt›r.

TARAFSIZ BÖLGELER. Yerkürenin ve gezegenlerin ta-rafs›z bölgeleri günefl sistemi diyagram›nda (sayfa 180) herbiri etraf›nda bir gezegen olan günefle paralel daireler fleklin-de gösterilmektedir. Bir uydunun tarafs›z bölgesini yönetenfley manyetik kapasitesidir. Manyetik kapasitesini belirleyenise bedeni oluflturan elementler, kabu¤un kal›nl›¤› ve genelyo¤unluktur. Günefl sistemini oluflturan bedenler bunu tü-müyle do¤rulamaktad›r.

Bir gezegenin manyetik kapasitesi ne kadar yüksek ya dabüyükse, tarafs›z bölgesinin günefle yak›nl›¤› o kadar fazlaolacakt›r ve en düflük manyetik kapasiteye sahip olan bedengüneflten en uzak olacakt›r.

Geçici bir güç taraf›ndan itki verilen bir beden, düz bir çiz-gide bafllayarak ileri f›rlar ve bir manyetik güç onu çekene vedurdurana kadar bu düz çizgiyi takip eder. Sonra manyetikgüç bedene hâkim olur.

Fakat e¤er itici güç geçici bir nitelikte de¤ilse ve daireselbir harekete sahip de¤ilse, onu yöneten yeterince güçlü mer-kezkaç ve manyetik güçler yoksa, tarafs›z bir bölge olufltura-maz ve o zaman da kaç›fl sonsuza dek devam eder.

Yerkürenin ve gezegenlerin yerlefltirilme koflulu bu oldu-¤undan, güneflin etraf›ndaki uçufllar› sonsuza dek devam et-mek zorundad›r.

Günefl

184

Geçici bir güçle sonsuz bir güç aras›ndaki fark› gösterenbir örnek olarak, alt k›sm› bir su yala¤›n›n içindeki bileytafl›örne¤ini ele alaca¤›m.

Bileytafl› döndükçe yalaktaki su yükselir, belli bir mesafetafl›n›r ve sonra bileytafl›n›n merkezkaç geçici gücü taraf›n-dan d›flar› at›l›r. Su yala¤› terk ederken ilkin düz bir çizgideilerler ama sonra yerküreye do¤ru e¤riler çizmeye bafllar. Bue¤ri yerkürenin sonsuz so¤uk manyetik gücünün suyu çekti-¤inin ve bileytafl›n›n merkezkaç gücüne bask›n ç›kt›¤›n›n birgöstergesidir. En sonunda su, yerküreye çarpar. Zay›flam›flbir geçici güç, kuvvetli bir sonsuz güce yenilmifltir.

Ne yerküre ne de gezegenlerden herhangi biri uzaya tafl›-nabilir, t›pk› suyun bileytafl›n›n merkezkaç gücü taraf›ndanuzaya tafl›namamas› gibi.

Yerküre ve gezegenler güneflin merkezkaç gücü taraf›n-dan ancak bu kadar ileriye tafl›nabilirler. Hepsi de tarafs›zbölgelerinde kalmaya zorlan›rlar. Zira güneflten uza¤a yer-lefltirildikleri bölgede, güneflin manyetik gücü onlar› güneflinmerkezkaç gücünün karfl›s›nda tutmaktad›r. Ne yerküre nede gezegenlerden herhangi biri günefle çekilebilir, zira taraf-s›z bölgelerinde güneflin püskürtücü gücü manyetik güçtendaha fazlad›r ve günefle daha fazla yaklaflmalar›n› engeller.

Yerkürenin ve bütün gezegenlerin kendi manyetik kapasi-te dereceleri vard›r ve hepsi farkl› oldu¤undan hiçbirinin ta-rafs›z bölgesi ayn› de¤ildir. Bu nedenle birbirleriyle çarp›fla-mazlar.

Ayn› tarafs›z bölgeyi iflgal eden iki gezegene sahip olmakiçin, tastamam ayn› boyutta olan, tastamam ayn› elementler-den oluflan ve birbiriyle ayn› oranda ve tastamam ayn› kabukkal›nl›¤›nda olan iki gezegene sahip olmak flartt›r. Aksi tak-dirde, manyetik kapasiteleri ayn› olmayacakt›r; ayn› olmad›-¤› için de ayn› tarafs›z bölgeye sahip olmalar› olanaks›zd›r.

Bana s›k s›k sorulmufltur, “e¤er bir gezegen belirleneme-yen bir nedenle tarafs›z bölgesinin d›fl›na ç›karsa ne olur?”

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

185

diye. Ciddiye al›nacak herhangi bir fley olmaz. Bu tür bir du-rumda güçlerin nas›l iflleyece¤ini ve sonunda ona ne olaca¤›-n› gösteren bir diyagram için sayfa 194’e bak›labilir.

SERSER‹ GEZEGEN. Gezegen nihayet tarafs›z bölgesinetekrardan yerleflmeden önceki iki tam, bir de yar›m hatal› dö-nüflün resmini sundum. Asl›na bak›lacak olursa ilk dönüfltehatas›n› düzeltebilmesi de mümkündür birçok dönüfle gerek

duymas› da. Tüm mesele bu tür bir hata gerçekten olsayd› neolaca¤› sorunudur.

D›fl çember C’de manyetik güç püskürtücü güçten o kadarüstün olurdu ki gezegenin d›fla do¤ru hareketi kontrol edilir

Günefl

‹lk hata noktas›

Son düzeltme noktas›

‹lk hatal› çevrim

‹kinci hatal› çevrim

Son düzeltme

Güneflten gelen güçler

Bir Serseri Gezegen

186

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

ve büyük bir itkiyle geri getirilirdi. Böylece gezegenin kendiyörüngesinin merkezi civar›nda tarafs›z bölgesinin içine geti-rilmesi durumu ortaya ç›kard›. Burada püskürtücü güç üs-tünlü¤ü ele geçirir ve yeniden onu tarafs›z bölgenin d›fl›nagönderirdi, ama ilk hatas›nda oldu¤u kadar uza¤a de¤il vebu böylece devam ederdi, her seferinde elipsi daralt›r ve ensonunda yeniden tarafs›z bölgesine yerleflirdi.

Örnek olarak sal›nan bir sarkac› alal›m; her bafllang›çta ve-rilen itki, sarkac›n sal›nmas›n› sa¤lar, ama her sal›n›m gittikçedaha k›sal›r ve sonunda durur. O zaman üzerinde sal›nd›¤› çu-bukla so¤uk manyetik güç aras›ndaki tarafs›z bir bölgededir.

Evrendeki çeflitli bedenlerin hareketleri günefl sistemininevrendeki di¤er birçok sistemin bir benzeri oldu¤unu aç›kçagöstermektedir. Güneflimiz ve uydular› daha üstün bir güne-flin etraf›nda dönmektedir. Bu üstün günefl ve çeflitli sistem-leri ise baflka bir büyük güneflin etraf›nda dönmektedir ve buböyle evrenin merkezine de¤in sürmektedir.

SONUÇLAR. Yerkürenin güneflin etraf›ndaki dönüflüyleba¤lant›l› olan bütün güçler eflittir ve sonsuzdur.

Yerküre güneflin etraf›ndaki hareketini günefl canl› bir be-den oldu¤u sürece durduramaz.

Yerküre günefle çekilemez. Yerküre uzaya f›rlat›lamaz.Yerküre baflka bir bedenle çarp›flamaz. Günefl sistemindeki her bedenin kendi tarafs›z bölgesi

vard›r.Evrendeki her bedenin kendi tarafs›z bölgesi vard›r. Tarafs›z bölgeler asla birbirleriyle kesiflemezler.Hiçbir beden tarafs›z bölgesinin d›fl›na ç›kar›lamaz. Güneflin sert bir kabu¤u, yumuflak bir merkezi vard›r.Güneflin yavafl yavafl yanarak intihar etti¤i do¤ru de¤ildir. Güneflin so¤uk bir bedeni vard›r. Günefl atmosferinin ötesine ›s› veremez.

187

Günefl

Bir kutup kendi yönetici bedeninin etraf›ndaki dönüfl s›ra-s›nda birçok kez manyetiklik kazan›p, birçok kez manyetikli-¤ini kaybedebilir.

Büyük Kozmik Güçler’in ne oldu¤unu ve iflleyifl tarz›n›çok yetersiz flekilde gösterdim ama okurlar›m›n en az›ndanbir kesiminin eserimi ne anlatmak istedi¤imi anlayacak kadaraç›k buldu¤una eminim.

189

Sekizinci Bölüm

Muhtelif Olgular

Yerkürenin kutbunun sal›n›m› olgusuna yerkürenin sarka-c› ad›n› verdim çünkü kutbun sal›n›m› saatin sal›nan sar-

kac›n›n tastamam ayn›s›d›r.Bugün yerkürenin kutuplar›n›n yöntemli ve düzenli bir

tarzda sal›nd›¤›n› görüyoruz. Yerkürenin kutuplar› güneflinetraf›ndaki her dönüflü s›ras›nda bir sal›n›m yapar. Kutupla-r›n sal›n›m›nda hiçbir de¤ifliklik olmaz. Bu sal›n›mlar her za-man ayn› derecede ve saatte olur ve böylece yerkürenin nihaibir manyetik dengede oldu¤unu gösterir.

Kuzey kutbunun seyahati ortan›n 23,5 derece do¤usun-dan yaklafl›k 23,5 derece bat›s›na kadard›r–toplamda yakla-fl›k 47 derece; 23,5 derece do¤udan 23,5 derece bat›ya gidiflgelifl tam bir sal›n›m oluflturur.

Kutbun bu ileri-geri hareketleri bize dört mevsimi verir. Buraya al›nan diyagram›n Kuzey Yar›mküre’nin kuzey

bölgelerini (Kuzey Kutup dairesinin biraz güneyine kadarkibölüm de dahil) kapsamas› amaçlanm›flt›r.

Kutbun sal›n›m›n› gerçeklefltirirken güçlerin iflleyifli flöy-ledir:

Bat› s›n›r›ndaki kutuptan, ortan›n 23,5 bat›s›ndan bafll›yo-ruz. Birkaç ay boyunca günefl ›fl›nlar› kuzey kutup bölgeleri-ne düflmemifltir ve biraz güneyde günefl her gün yaln›zca bir-kaç saat yüzünü göstermifltir ve sonra ›fl›nlar› en genifl aç›ylavurmufltur. Bu aylar boyunca tüm bu bölgeler afl›r› derecede

190

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

manyetize olmufltur zira bu dönemde yerkürenin bedenin-den atmosfere hiçbir güç çekilmemifltir, ama tüm bu süre zar-f›nda güçler atmosfere at›lm›flt›r. Böylece afl›r› derecede man-yetize olmufltur.

YERKÜRE SARKACI

A. Kutbun orta konumu. B. Do¤uya do¤ru gitme s›n›r›,23,5 derece. C. Bat›ya gitme s›n›r›, 23,5 derece. D. Bat›dando¤uya gidifl. E. Do¤udan bat›ya gidifl. F.F.F. Bir topac›n(çocuk oyunca¤›) bir kutbunun yolu. G.G. Yerkürenin kut-bunun yolu.

Jiroskopik güç kutbu 23,5 derece do¤udan geri tafl›d›¤›n-da, kutup ortada durmad›; itilim ve h›z onu 23,5 derece bat›-ya tafl›d›. 23,5 derece bat›da, jiroskopik güç yeniden kutbun

191

Muhtelif Olgular

kontrolünü ele geçirdi ve orta konumuna tafl›maya giriflti,ama kutup do¤uya do¤ru ilerledi¤inden, afl›r› derecede man-yetikleflmifl bölgeleri günefl ›fl›nlar› ile temasa geçirmiflti. Son-ra günefl güçleri kutup bölgelerine afl›r› güçlü bir flekilde birdaha as›lmaya bafllarlar. Jiroskopik gücün yeniden üstesin-den gelinir, bu kez bunu yapan güneflin manyetik yak›n güç-leridir. Kutbu ileri do¤ru 23,5 derece do¤uya çekmeye baflar-m›fllard›r. Kutup bu konuma geldi¤inde, kutup bölgeleri

Saat sarkac› yerküre sarkac›n›n bir suretidir.

192

manyetikli¤ini o kadar çok yitirmifltir ki ve bununla güneflinçekimi o kadar zay›flam›flt›r ki jiroskopik güç yeniden kut-bun kontrolünü ele al›r. Sonra kutbu yeniden eskisiyle ayn›sonucu verecek flekilde orta konuma geri tafl›maya giriflir. Vebu böyle sonsuza dek devam eder.

Kuzey kutup bölgeleri afl›r› manyetiklik kazan›r, sonramanyetikli¤ini kaybeder ve kutup bu s›rada saat sarkac› gibibir ileri bir geri sal›n›r.

E¤er kutup bölgeleri günefl güçlerinin yerkürenin yüzeyi-nin bu k›sm›nda orta bölgelerinde oldu¤undan daha güçlübir kontrole sahip olmas›n› engelleyecek afl›r› bir manyetiklikkazanmasayd›, yerküre kutuplar›n sal›n›m› olmadan dönerdive böylece mevsim de¤ifliklikleri olmazd›.

E¤er yerkürenin jiroskopik gücü güneflin manyetik yak›ngüçlerinin üstesinden gelecek kadar kuvvetli olsayd›, kutup-lar sal›nmazd› ve y›l boyunca s›cakl›k de¤ifliklikleri yaflan-mazd›.

E¤er yerkürenin merkezi m›knat›s› yerkürenin güçlerinigüneflin çekimine karfl› kendi bedeninde tutacak kadar güçlüolsayd›, yerküre ölü bir dünya olurdu. Kendi ekseni etraf›n-da dönemez ve üzerinde hayat olmazd›.

* * *

Yerkürenin kuzey kutbunun neden bir çocuk topac›n›nkutbu gibi bir çember içinde dönmek yerine saat sarkac› gi-bi bir ileri bir geri gidip geldi¤i sorusuyla s›k s›k karfl›laflm›-fl›md›r.

Bu soru cevaplamas› oldukça ilginç bir sorudur çünkü heriki durumda da iflleyen güçler jiroskopik ve manyetiktir.

Önce farkl›l›ktan bafllayal›m. Yerkürenin kutbu diyagram-da (sayfa 191) A.B.C. ile gösterildi¤i üzere, bir saat sarkac› gi-bi sal›n›r. Topa¤›n kutbu ise diyagramda f.f.f. ile gösterildi¤igibi daireler çizer.

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

193

Topac› döndüren güç geçici bir güçtür. Bu nedenle topac›njiroskopik gücü de geçici bir güçtür. Yerkürenin kutuplar›n›yöneten jiroskopik güç geçici de¤il sonsuz bir güçtür.

‹ki jiroskopik güç de (gerek yerkürenin gerekse de topac›njiroskopik gücü) kendilerine karfl› iflleyen manyetik güçlerlemuhatap olmak zorundad›r.

Yerkürenin jiroskopik gücü onu yaln›zca tek bir yandanyani günefle dönük yan›ndan çeken güneflin manyetik yak›ngüçleriyle karfl› karfl›yad›r.

Topac›n jiroskopik gücüyse onu her taraftan çeken yerkü-renin so¤uk manyetik güçleriyle karfl› karfl›yad›r, zira topaçgücün üstünde dönmektedir ve tümüyle onun taraf›ndançevrilidir; böylece topaç her taraftan çekilmektedir, oysa yer-küre yaln›zca tek bir taraftan çekilmektedir.

Dönen topac›n itilimi kendisini döndürmeye bafllayan ge-çici gücün tükenmesiyle birlikte yavafl yavafl sönümlenir veitilimle h›z azald›kça, jiroskopik güç de ayn› oranda zay›flar.Topac›n jiroskopik gücünün zay›flamas›yla birlikte, yerküre-nin so¤uk manyetik gücü topac› çeker. So¤uk manyetik güçkutbu yavafl yavafl çekerek bafllar; o da zaman içinde manye-tik çekime teslim olur. Kutup geri dönemez çünkü manyetikgüç jiroskopik güçten daha kuvvetlidir. Bu nedenle manyetikgüç jiroskopik gücün zay›flamas›na paralel olarak güçlenir,ta ki en sonunda jiroskopik güç o kadar zay›flar ki manyetikgüç tüm kontrolü ele geçirir ve topac› kendisine çeker. Man-yetik güç topac›n kutbunu kendine çekti¤inden, onu tutar,böylece topac›n kutbu daireler çizerek döner ve jiroskopikgüç zay›flad›kça çemberler giderek büyür. Topaç yuvarlan›rve onun taraf›na yaslan›r; merkezi m›knat›sa sunulabileceken büyük aland›r bu.

Günefl güçleri sonsuzdur. Yerkürenin jiroskopik gücüsonsuzdur. Yerkürenin jiroskopik gücü ne zay›flat›labilirne de durdurulabilir. Güneflin onun karfl›s›ndaki çekimi s›-n›rl›d›r ve kutup tehlike noktas›na yaklaflt›kça zay›flar; yer-

Muhtelif Olgular

194

kürenin jiroskopik gücü kontrolü ele geçirir ve onu yeni-den ortaya getirmeye giriflir. Topac›n aksine yerküre yu-varlanamaz ve yerkürenin jiroskopik gücünün çekimi yal-n›zca bir taraftan oldu¤undan, kutup çekimi takip etmeyezorlan›r. Bu nedenle, t›pk› bir saat sarkac› gibi, ileri geri ha-reket eder.

DÖRT MEVS‹M. Yerkürenin s›cakl›klar›n› belirleyen fley,günefl ›fl›nlar›yla güçlerinin yerkürenin yüzeyine hangi aç›y-la düfltü¤üdür. Bu nedenle dört mevsim de¤iflikli¤inin nede-ni yerkürenin kutuplar›n›n sal›n›m›d›r.

Buraya al›nan diyagram dört mevsimi göstermektedir(sayfa 195).

1) Günefl ekvatora dik vurmaktad›r. Kutbun do¤uya do¤-ru hareket etti¤i bu dönemde, kuzeydeki ›l›man bölgelerdemevsimlerden bahard›r. Kutup bat›ya do¤ru hareket edipgünefl ekvatora dik vurdu¤unda kuzey ›l›man bölgesindegüz, güneydeyse bahard›r.

2) Günefl burada Yengeç Dönencesi’ne dik vurmaktad›r.Kuzey ›l›man bölgelerinde yaz ortas›, güneydeyse k›fl orta-s›d›r. Günefl ›fl›nlar›n›n kuzey ›l›man bölgelerine düflmeaç›s› genifltir, ama en genifl aç›yla vurdu¤u yer güney böl-geleridir.

3) Günefl flimdi O¤lak Dönencesi’ne dik vurmaktad›r vebu nedenle günefl ›fl›nlar› güney ›l›man bölgelerine geniflaç›yla vururken, en genifl aç›yla güney bölgelerine vurmakta-d›r. Böylece tüm ›s›lar tersine çevrilmifltir, zira günefl YengeçDönencesi’ni terk etmifl ve O¤lak Dönencesi’ne hareket ede-rek kuzey ›l›man bölgelerinde yaz›, kuzeyde de k›fl› bafllat-m›flt›r.

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

nefl

Ekv

ator

’a d

ik v

uru

r.B

ahar

ve

z, K

uze

y Y

ar›m

küre

z ve

Bah

ar, G

üne

y Y

ar›m

küre

nefl

Yen

geç

Dön

ence

si’n

e d

ik v

uru

r.

nefl

O¤l

ak D

önen

cesi

’ne

dik

vu

rur.

Ku

zey

Yar

›mkü

re’d

e ya

zG

üne

y Y

ar›m

küre

’de

k›fl

ney

Yar

›mkü

re’d

e k›

flK

uze

y Y

ar›m

küre

’de

yaz

DÖRT MEVS‹M

196

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

E¤er yerküre flu an oldu¤undan daha h›zl› dönüyor olsay-d›, jiroskopik gücü daha güçlü hale getirirdi. Sonra bu güç23,5 do¤uya gelmeden önce kontrolü ele geçirir, bu da sal›n›-m› k›salt›rd›. E¤er sal›n›m k›salsayd›, flimdi ›l›man bölgeler-deki ve kutup bölgelerindeki büyük s›cakl›k de¤ifliklikleri ol-mazd›. Bu bölgeler çok daha so¤uk, tropik bölgelerse çok da-ha s›cak olurdu.

E¤er yerküre flu an oldu¤undan daha yavafl dönseydi, yer-kürenin jiroskopik gücü daha zay›flard›. O zaman kutuplardaha yavafl ve uzun bir sal›n›m gerçeklefltirirdi ve yerküreninbir sal›n›m› tamamlamas› güneflin etraf›nda bir dönüflten da-ha fazla sürerdi ve bunun sonucunda daha uzun ve s›cak biryaz, daha uzun ve so¤uk bir k›fl yaflan›rd›. Ama de¤iflikliklerbununla kalmazd› zira bu durum manyetik felaketlere yolaçar, hayat› büyük oranda silip süpürürdü. Nitekim yerküre-nin gelifliminde bu birçok kez yaflanm›flt›r.

Yerkürenin hareketleriyle ba¤lant›l› tüm güçlerin tarafs›zbölgeleri vard›r. Bunlar günefl sisteminin d›fl›ndaki di¤er gü-nefllerden gelen güçlerin hiçbirinden etkilenmezler. Tümgüçler nihai diziliflini al›r ve böylece mevsimler de¤iflmez.

Bunlar yerkürenin nihai manyetik dengeye kavufltu¤u dö-nemden beri böyledir ve sonsuza dek de böyle kalacaklard›r.

YERKÜREN‹N EL‹PS‹. Yerküre güneflin etraf›nda tam birdaire çizmez, hareketini elips ya da oval fleklinde gerçeklefltirir.

Güneflin etraf›ndaki dönüflünü gerçeklefltirirken yerküregünefle iki kez daha fazla yaklafl›r. Günefle en çok yaklaflt›¤›n-da yerkürenin günberi uzakl›¤›nda oldu¤u söylenir.

Bu durum Mart ve Eylül aylar›nda olmak üzere y›lda ikikez gerçekleflir.

Yerküre güneflten y›lda iki kez di¤er zamanlarda oldu-¤undan daha uzakt›r. Güneflten en uzak oldu¤unda, yerküregünöte mesafesindedir. Yerküre Haziran ve Aral›k aylar›ndagünöte mesafesindedir.

197

Muhtelif Olgular

YERKÜREN‹N DÖNÜfiÜ. Yerkürenin kendi ekseni etra-f›ndaki dönüflü iki farkl› güç taraf›ndan gerçeklefltirilir:

Güneflin yak›n manyetik güçleri veYerkürenin güneflin manyetik güçlerine ve yerkürenin bü-

yük merkezi m›knat›s›na yak›n güçleri.Diyagram›n aç›klamas›:

1) Güneflin yak›n güçleri yerkürenin dörtte birinin man-yetikli¤ini yok etmektedir (sabah).

2) Yerkürenin bir çeyre¤inin manyetikli¤i yok edilmekte veböylece günefl güçleri gün ortas›ndan güneflin bat›fl›na kadarbu bölge üzerinde herhangi bir güce sahip olamamaktad›r.

Yerkürenin Elipsi

198

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

3) Yerkürenin bir çeyre¤i güneflin do¤uflundan sabaha ka-dar yeniden manyetiklik kazanmaktad›r.

4) Yerkürenin bir çeyre¤i gece yar›s›ndan güneflin do¤u-fluna kadar yeniden manyetiklik kazanma sürecini tamamla-maktad›r.

5) Etkili çekim güçleri tafl›yan ›fl›nlar. 6) Etkili olmayan çekim güçleri tafl›yan ›fl›nlar, bunlar et-

kili de¤ildir çünkü manyetikli¤ini kaybetmifl dörtte birlik ala-na düflmektedir; bu alandaki mevcut tüm güçler yerküreninbedeninden atmosfere çekilmifltir.

Yerküreyi ekseni etraf›nda döndürmek için, güneflin yak›nmanyetik güçleri, yerkürenin bedeninde olan yerkürenin ya-k›n güçlerini kendisine çeker. Yerkürenin bu yak›n güçleriyerkürenin birincil gücünün elektromanyetik bölümüdür.Güneflin güçleri yerkürenin bedenindeki yerküre güçleriniçekerken, onlar› atmosfere sürüklemeye çal›fl›rken, yerküre-nin büyük merkezi m›knat›s› bunu engellemeye çal›fl›r ve on-lar› yerkürenin sert kabu¤unda tutmaya çal›fl›r. Dolay›s›ylabunlar›n herhangi bir mücadele vermeden depolar›n› terk et-melerine izin vermez. Dolay›s›yla birbirlerine karfl› mücadeleeden, deyim yerindeyse, halat çekme yar›fl›na giriflmifl iki güçvard›r.

Fakat güneflin gücü yerkürenin merkezi m›knat›s›n›n gü-cünden daha fazlad›r ve sonunda yo¤un bir mücadelenin ar-d›ndan, bu depolanm›fl güçleri yerkürenin bedeninden at-

Yerkürenin Dönüflü

199

Muhtelif Olgular

mosfere çekmeyi baflar›r. Merkezi m›knat›s bu yerküre güçle-ri üzerindeki kontrolünü hemen de¤il, yavafl yavafl kaybeder.Günefl güçlerinin bask›s› m›knat›s›n dayanabilece¤inden da-ha fazla oldu¤unda, yerkürenin bedenini yavafl yavafl terkederler.

Bilim kardefllerimizden baz›lar› flu soruyu sorabilir: “Yer-küre güçlerinin aniden de¤il de yavafl yavafl çekildi¤ini nere-den biliyoruz?” Cevap basit: “Ak›lla.” Günefl güçleri yerküre-nin yüzeyine düflmeye bafllad›¤› andan itibaren (yani güne-flin bat›fl›nda), yerkürenin depolanm›fl güçlerine as›lmayabafllarlar, ama günefl güçleri genifl aç›yla çekmeye çal›flt›¤›n-dan, as›lmakla kal›rlar ve bu güçleri yerkürenin bedenindenç›karmay› baflaramazlar. Fakat yerkürenin bedenindeki güçyeterince dik bir aç›da olana kadar, günefl güçleri merkezim›knat›s›n üstesinden gelip günefl atmosfere çekilene kadar,yerküreyi etraf›nda döndürecek denli güce sahiptirler. Budurum yerkürenin bu yüzeyinin manyetikli¤ini kaybetmesi-ne yol açar zira manyetik güçler yerkürenin bedenini terk et-mifltir ve art›k atmosferdirler. Günefl güçleri manyetiklikleri-ni yitirdi¤inde art›k bu k›s›m üzerindeki kontrollerini kaybe-derler çünkü elementlere yak›n de¤illerdir ve yaln›zca ele-mentler kalm›flt›r. Bu süre zarf›nda bu yüzey bat›dan do¤uyaçekilmifltir.

Diyagramdaki 1. çeyrek yavafl yavafl ileri çekilip manyetik-li¤i yok edildikçe, 4. çeyrek yavafl yavafl öne ç›kar ve 1. çeyre-¤in yerini al›r. Dolay›s›yla manyetikli¤ini yitirmifl bölgelerdenbiri giderken, tümüyle manyetiklik kazanm›fl bir baflka bölgeonun yerini al›r. Bu flekilde kesintisiz, sürekli ve sonsuza deksüren bir çekme ve dönme olay› devam eder.

Güneflin merkezi m›knat›s taraf›ndan çekilmesinin ve ele-mentlerin çekiminin önünde herhangi bir direnifl olmasayd›,günefl yerkürenin bedeninden güçleri onu hiçbir flekilde ha-reket ettirmeden çekebilirdi. Günefl yüzeyi manyetikliktenar›nd›rmay› baflarmasayd›, bir tarafs›z bölge ya da ölü mer-

200

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

kez olurdu, zira günefl güçleri 1. ve 2. çeyrek üzerinde eflit gü-ce sahip olurlard›. Bunun sonucunda 1. çeyrek do¤uya, 2.çeyrek de bat›ya çekilirdi; iki yüzey eflit oldu¤undan iki çe-kim de eflit olurdu. Böylece ortaya ölü merkez ç›kard›. Yerkü-re o zaman dura¤an olurdu, yani her zaman yaln›zca günefledo¤ru tek bir taraf› olurdu.

Daha önce de belirtildi¤i üzere, güçler yerkürenin yüze-yinden çekilip al›nd›¤›nda, söz konusu bölge manyetikli¤inikaybeder ve günefl o bölge yeniden manyetiklik kazanana ka-dar her türlü kontrolünü kaybeder.

Yerkürenin bir bölgesi güneflin ›fl›nlar›n›n ötesine geçergeçmez (3. çeyrek) günefl güçleri gözden kaybolmufltur. Son-ra bu yüzey yeniden manyetiklik kazanmaya bafllar. Günefl›fl›nlar›n›n ortadan kayboluflu güçleri merkezi m›knat›sa kar-fl› bir güç olarak havada ya da yerkürenin yüzeyinde b›rak›r.

Sonra merkezi m›knat›s bütün tükenmifl güçleri ve k›smentükenmifl güçleri yeniden canland›rmak için çekmeye bafllar;ayr›ca yeniden canland›r›lm›fl güçlerle birlikte yeniden bofldepoyu doldurmaktad›r.

Tükenmemifl güçler atmosferde kal›p geceleri do¤an›n ifli-ni yapmay› sürdürürler. Yukar›da söylenenlere yerküreye at-mosferdeki afl›r› yüklemelerin (flimflek gibi) geri dönüflüdahil de¤ildir. Bu güçler tükenmifl güçler de¤ildir.

fiimdi bu söylenenleri birkaç örnekle aç›klayaca¤›m.

1. Örnek. Bir pusulan›n manyetik i¤nesi. Yerkürenin manyetik güçlerinin kutup bölgelerinde top-

laflmas› i¤nedeki manyetik gücü kendisine çeker. Kuzey gü-cü manyetik i¤nenin içindeki gücü d›flar› ç›karmaya çal›fl-maktad›r. Kuzey gücü bunu yapamaz çünkü i¤neyi olufltu-ran elementler güç karfl›s›nda çok üstündür. Kutup gücü i¤-nenin içindeki gücü ç›kartamasa da, i¤nenin afl›r› manyetizeolmufl noktas›n› kendisine çekip orada tutabilir. E¤er kutupgücü bu gücü i¤neden çekebilirse, i¤ne t›pk› yerkürenin man-

201

Muhtelif Olgular

yetikli¤ini kaybetmifl bir bölgesi gibi ifllerli¤ini yitirir. E¤ergünefl kutuptaki manyetik gücü gibi yerkürenin kabu¤unda-ki güçleri d›flar› ç›kartamazsa, yerküre t›pk› manyetik i¤ne gi-bi yerinde dururdu. Kendi ekseni etraf›nda dönemezdi.

2. Örnek. ‹plik ç›kr›¤›.Bir iplik ç›kr›¤›yla yerkürenin kendi ekseni etraf›nda nas›l

döndü¤ünü gösterece¤im.

El (C) güneflin yak›n manyetik güçlerini temsil edecektir.‹plik (B) yerkürenin güneflin güçlerine yak›n güçleri olacakt›r.

El ipli¤e as›ld›¤›nda, ç›kr›k döner. Böylece yerküreningüçleri aç›l›rken (çekilirken), bunlar t›pk› iplik gibi yerküreyi(ç›kr›k) döndürür. Hem yerküre hem de ç›kr›k direniflten ötü-rü döner.

Ç›kr›ktaki iplik gevflek oldu¤u takdirde, yaln›zca iplik dö-necek, ç›kr›k dönmeyecektir. Güneflin çekimine direnifl olma-sayd›, güçler yerkürenin kabu¤unu onu döndürmeden terkedecekti.

E¤er ipli¤in sonu olmasayd› ve ipli¤i çeken güç geçici me-kanik bir nitelikte olmasayd›, aksine sonsuz bir güç olsayd›,ç›kr›k t›pk› yerküre gibi sonsuza dek dönmeye devam ederdi.

Bir iplik ç›kr›¤›n›n döndürülmesi ifllemi. A. Dingilin üzerindeki ip-lik ç›kr›¤›. B. Ç›kr›ktan çekilen iplik. C. ‹pli¤i çeken güç. D. Yerkürenin

merkezini temsil eden dingil.

202

SON MANYET‹K FELAKET. Manyetik felaketler yerkü-reyi ilk günden beri çeflitli zamanlarda ziyaret etmifllerdir.Fakat günümüz biliminsanlar› bu felaketlerden bihaberdir.Halbuki bu felaketler yerkürenin ilk büyük medeniyetindekiatalar›m›z taraf›ndan 225 bin y›l› aflk›n süre önce bilinen, heraç›dan anlafl›lm›fl ve üzerine yaz›lm›fl bir konuydu. Çak›l ka-yaçlar›m›z›n tamam› manyetik felaketlerin ürünüdür ve jeo-loglar›n iddia etti¤i gibi tortul yataklar›n›n ürünü de¤ildir.Manyetik felaketler konusunda eskilerin bilgileri 2. Sti’ninegemenli¤i dönemindeki M›s›r yaz›lar›nda görülece¤i üzere3500 y›l öncesine kadar tafl›nm›flt›r.

MANYET‹K FELAKET NED‹R? Manyetik felaketin ne ol-du¤unu aç›klamadan önce, yerkürenin iki farkl› nedendenkaynaklanan iki farkl› felakete maruz kald›¤›na dikkat çekmekanlaml› olacakt›r. Birincisi, yanarda¤ faaliyetlerinden kaynak-lanan yanarda¤ felaketleri. Bu felaketler yaln›zca yerel bölgele-ri etkiler. ‹kincisi de, yerkürenin sars›nt›s› sonucu manyetikdengenin bozulmas›ndan kaynaklanan manyetik felaket. Budurum yerküre üzerindeki bütün sular› az çok etkiler.

Daha önce de belirtildi¤i üzere, manyetik bir felaket yer-kürenin manyetik dengesinin bozulmas› sonucu oluflur. Yer-kürenin kutbu günefle orta konumundan 23,5 derece dahafazla çekildi¤inde manyetik dengesini kaybeder. Kutup orta-dan 23,5 derece fazla çekildi¤inde, yerkürenin jiroskopik gü-cü onu çok büyük bir h›zla geri çeker ve bu da yerkürenin yü-zey sular›n›n yer de¤ifltirmesine yol açar.

Kutup çok büyük bir h›zla geri tafl›nd›¤›nda, bu itkisi birsüre yerkürenin so¤uk manyetik gücüne bask›n ç›kar, böyle-ce büyük merkezi m›knat›s sular› normal pozisyonlar›nda tu-tamaz. Böylece “etrafa saç›l›rlar”.

Yerkürenin sallanmas› ve kutbun çok h›zl› hareket etmesisonucunda, kutuplardan bafllayarak dalgalar oluflur, bunlar-dan birisi kuzeyden, di¤eri güneyden, yani yerkürenin iki

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

203

karfl› taraf›ndan hareket eder. Bu iki kutup dalgas› kutup böl-gelerini terk ederken, ekvator bölgelerinin sular› kutuplarado¤ru –yerkürenin bir taraf›nda güney kutbuna do¤ru, di¤ertaraf›nda kuzey kutbuna do¤ru– akmaya bafllar. Bu dalgalarkutup bölgelerindeki boflluklar› doldurur ve bir kez daha su-lar› dinginlefltirir. Böylece bunun suyun tamamen yerküreninetraf›ndaki bir hareketi oldu¤u, ama çeflitli bölgelerde boyu-nun de¤iflti¤i görülmektedir. Azami yer de¤ifltirme her za-man kutup bölgelerinde, asgari yer de¤ifltirmeyse her zamanekvator bölgelerinde yaflan›r.

Yerkürenin tarihinin bafllar›nda, manyetik felaketler s›kolurdu. Çeflitli kaya oluflumlar› bunun bir kan›t›d›r. Bu fela-ketler Üçüncü Dönem’in sonuna kadar devam etmifltir; budönemde yerkürenin kabu¤u o kadar kal›nlaflm›fl ve topak-laflm›flt›r ki yerküre nihai manyetik dengesine kavuflmufltur.

Yerkürenin kabu¤u kal›nlafl›p topaklaflt›¤›ndan, güçleri-nin deposu da giderek genifllemifl ve kapasitesini art›rm›flt›r.Ve manyetik felaketler depolanan güç hacmi artt›kça dahaseyrekleflmifltir.

‹lk manyetik felaketten sonuncusuna kadar (ama sonun-cusu hariç) dalgalar yaln›zca sulardan olufluyordu. Son fela-ket gerçekleflti¤inde, kutup bölgelerinde engin buz parçalar›oluflmufltu. Sallant› gerçekleflip de dalgalar bafllad›¤›nda, ku-tuplardaki bütün buz parçaland› ve dalgalar taraf›ndan bafl-ka yere sürüklendi. Ekvator sular› ise buz tafl›m›yordu.

Son bir koflulu daha gerçeklefltirmek üzere, güçler aras›n-da tarafs›z bölgeler oluflturulmas› gerekiyordu. So¤uma sözkonusu oldu¤unda kal›nlaflman›n ve so¤uman›n sonlanmas›nihai dura¤an koflulu ortaya ç›kard›.

Yerkürenin kabu¤unun kal›nlaflmas› ve so¤umas›ndafaaliyet gösteren güçler aras›nda tarafs›z bir bölge ilk bak›fl-ta eflitleme yasas›na do¤rudan ayk›r›d›r. Ama asl›na bak›la-cak olursa, tarafs›z bölgeyi oluflturan esasen eflitleme yasa-s›yd›.

Muhtelif Olgular

204

Nihai manyetik denge tabirini kullanarak, yerkürenin da-ha öncesinde de birçok kez manyetik dengeye kavufltu¤unuya da bu dengeyi kaybetti¤ini ve bunun son manyetik dengeoldu¤unu anlatmaya çal›fl›yorum.

fiimdi kutuplar›n hareketlerinde bir de¤iflikli¤e ya da dü-zensizli¤e neden olabilecek tüm güçler eflit güce eriflmifltir.Bu nedenle son dengelemeden sonsuza dek kutuplar›n iflleyi-fli ve hareketi, bu zamana kadar oldu¤u gibi herhangi bir de-¤ifliklik ya da düzensizlik olmadan tamamen eflit ve sürekliolmal›d›r.

Yerkürenin nihai manyetik dengelenifli Yarat›c›’n›n yüce-lerin en yücesi, büyüklerin en büyü¤ü ifllerinden biriydi. Herhusus ve ayr›nt› insan havsalas›n›n alamayaca¤› bir inceliktetasarlanm›flt›. Bu ad›m›n haz›rl›klar› sular yerkürenin yüzeyi-ni oluflturan s›cak kayalar›n üzerine ç›kmadan önce bafllam›fl-t› ve yerkürenin kabu¤undaki geliflmeler Arkeyan zaman›n-dan nihayete erdi¤i güne kadar devam etmiflti.

FELAKET. Üçüncü Dönem’in sonunda yerkürenin kuzeykutbu güvenlik noktas›n›n birkaç derece do¤usuna çekilmiflve bu da manyetik felaketle sonuçlanm›flt›.

Yerküreyi ziyaret eden son manyetik felaketti bu. Yer-küre bir daha manyetik bir felaketle karfl›laflmayacakt›, zi-ra bu felaketle birlikte yerküre Nihai Manyetik Denge’sinekavufltu.

Nihai derken yerkürenin kabu¤u kendi güçlerinin ye-terli bir hacmini tutabilecek kadar kal›nlafl›p topaklaflt›-¤›ndan, manyetik dengesini yeniden bozman›n olanaks›zhale geldi¤ini kastediyorum. Bedeninde yeterli hacimdegüç tutarak yerküre, ilkin, günefl güçlerinin kutbu güven-lik noktas›n›n ötesine sürüklemesini engeller; ikincisi, gü-neflin yerkürenin bedeninde tutulan güçleri çekmesi jiros-kopik gücün kutbu geri f›rlatmas›n› engeller. Bu bir diz-ginlemedir.

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

N. kuzey kutbu orta konumda.S. Kuzey kutbu orta konumda.

A. Kutbun 23,5 derecelik normal bat› uzakl›k s›n›r›.B. Kutbun 23,5 derecelik normal do¤u uzakl›k s›n›r›.C. Kutbun sallant›dan önce çekildi¤i do¤u noktas›.

D. Bu do¤u noktas›na giden kutup yolu.E. Bat›ya do¤ru sallanan kutbun yolu.

F. Kutbun ulaflt›¤› bat› noktas›.1. ve 2. Ekvatordaki normal de¤ifliklikler.

3. Güneflin D’ye dik vurdu¤u nokta.X1. Güneye do¤ru buz da¤lar›yla birlikte giden su dalgalar›.

X2. Kuzeye do¤ru giden salt su dalgas›.W1. Kuzeye do¤ru buz da¤lar›yla birlikte giden su dalgalar›.

W2. Güneye giden salt su dalgas›.

Kutbun sallanmas›

206

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

Yerküre güçlerinin bir hacminin yerkürenin bedeninde tu-tulmas›n›n bir nedeni, yerkürenin atmosferinin ancak bellibir hacimde yerküre gücünü tutup as›l› halde tafl›yabiliyor ol-mas›d›r. Günefl güçleri atmosferin tafl›yabilece¤i tüm güçleriyerkürenin bedeninden çektikten sonra, yerkürenin bedenin-de hâlâ jiroskopik güce karfl› dizgin ifllevi görecek kadar güçhâlâ vard›r.

Yerkürenin bedeninden atmosferin tafl›yabilece¤i tümgüçler çekildikten sonra, günefl güçleri tükenmifl güçler yeni-den canlanma için yerküreye dönene kadar daha fazla güç çe-kemez. Sonra güneflin çekimi, mevcut olmas›na karfl›n, o ka-dar zay›flar ki jiroskopik güç kutbun kontrolünü ele geçirme-yi baflar›r. Kutbun hangi h›zla geri tafl›nd›¤›n› belirleyen gü-neflin bu çekimidir.

Yerkürenin manyetik dengesi, yerkürenin bedenindekigüçlerin sabit hacmine ba¤l›d›r.

Yerkürenin kabu¤u güçlerinin deposudur. Keza bu noktada bu zamana kadar bahsedilen güçlerin

yerkürenin birincil gücünün benim elektromanyetik bölümüad›n› verdi¤im ilk büyük bölümündeki güçler oldu¤una dik-kat çekmek de yerinde olabilir. Günefl ikinci büyük bölüm(so¤uk-manyetik) üzerinde güce ya da etkiye sahip de¤ildir.Bu bölüm tüm elementleri denetim alt›nda tutar ve hareketlimaddenin uzaya kaçmas›n› engeller.

Yerküre güçleri büyük sürtünme çizgisinde –yerküre-nin sert kabu¤u ile merkezindeki eriyik haldeki maddearas›ndaki temas çizgisinde– yarat›l›r ve yeniden canland›-r›l›r ve bunlar yarat›l›p yeniden canland›r›l›rken, depoya(sert kabu¤a) aktar›l›r ve do¤a gerekti¤inde bunlardan ya-rarlan›r.

Günefl son derece güçlü manyetik güçler yayar ve bu güç-ler yerkürenin birincil gücünün ilk büyük bölümündeki güç-lere (örne¤in kutup bölgelerini afl›r› derecede manyetikleflti-ren güçlere) son derece yak›nd›r.

207

Muhtelif Olgular

Dolay›s›yla güneflten gelen ve belli yerküre güçlerine sonderece yak›n olan manyetik güçler vard›r. Son büyük manye-tik felaketin nedenini göstermek için tek bafl›na bu yeterlidir.Güneflin manyetik güçleri büyük merkezi m›knat›s›n manye-tik çekiminden çok daha güçlü oldu¤undan, yerkürenin be-deninden atmosfere atmosferin tafl›yabilece¤i kadar güç çe-kerler.

Üçüncü Dönem’in sonunda yerkürenin güç deposununkapasitesi, kabu¤unun kal›nlaflmas› ve topaklaflmas› nede-niyle, yaln›zca güneflten gelen ça¤r›ya karfl›l›k vermek içinde¤il, ayn› zamanda dünya dengeye kavufltuktan sonra de-posunda güç fazlas›n› saklamak için de yeterliydi. Fakat bukoflula ulafl›ld›¤›nda, yerkürenin kutbu bu süre zarf›nda gü-venlik noktas›n›n birkaç derece ilerisine çekilmiflti ve kusur-suz bir denge kurulabilmesi için orta konuma getirilmesi ge-rekiyordu.

Arkeyan zaman›ndan Üçüncü Dönem’in sonuna kadar,yerkürenin merkezi m›knat›s›n›n direnifli güneflin yak›n güçle-rinin kutup bölgelerinde güneflin buradaki uzun süren varl›¤›s›ras›nda yerkürenin bedeninde kalan güç hacminin jiroskopikgüce karfl› gerekli dizgini oluflturmas›n› engellemek için hiçbirflekilde yeterli olmayacak aflamaya ulaflana kadar yerküreningüçlerinin çekilmesini engellemeye yeterli de¤ildi. Bu nedenlesayfa 204’deki diyagramda C okuyla gösterildi¤i üzere güneflkutbu güvenlik noktas›n›n çok ötesine çekmiflti.

Yerkürenin kutup yüzeyinin neredeyse tamamen manye-tikli¤ini kaybetmesiyle birlikte, güneflin çekimi de neredeysetamamen ortadan kalkt›. Yerkürenin kontrolü flimdi günefltaraf›ndan jiroskopik güce b›rak›ld›. Sonra, bu güç kutbu ye-niden orta konumuna (kuzeye) tafl›maya bafllad›. Böyleceyerküreyi yeniden dik konumuna getirdi.

Kutup geri do¤ru yoluna bir kez ç›kt›ktan sonra (günefltenherhangi bir dizginleme ya da çekme olmadan), h›z›n› gide-rek artt›rd› ve sonunda:

208

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

Tam bir sars›nt› ortaya ç›kt›. Son manyetik felaket gerçekleflti¤inde, kutup bölgelerin-

deki bütün buzlar sars›nt› nedeniyle yumuflay›p k›r›ld› ve su-lar etrafa saç›ld›. Tepelerinde buz da¤lar›yla muazzam sudalgalar› olufltu; bu buzlar binlerce y›ld›r olufluyordu. Bu bü-yük su ve buz felaketi kuzey yar›mkürenin yaklafl›k yar›s›n›etkisi alt›na ald›. Bir di¤er büyük su dalgas› karfl› tarafta yal-n›zca ekvator bölgelerinden kutba do¤ru etki gösterdi.

Son manyetik felaket, kuflkusuz, öncesindeki bütün manye-tik felaketlerden daha fazla can ve mal kayb›na yol açt›, ziraönceki felaketlerdeki suya ek olarak, bu felakette suya efllikeden buz da¤lar› da vard›. Bu büyük su ve buz dalgas› KuzeyAmerika’n›n 40 derece ve Avrupa’n›n ise 50 derece kuzey en-leminde etkili olmufltur. Jeolojik aç›dan bak›ld›¤›nda, bu s›n›r-lar buzun nerede durdu¤unu ve “ak›nt› çizgisini” oluflturdu-¤unu göstermektedir. Fakat sular jeolojiden ve geleneksel an-lat›mdan bilindi¤i üzere, çok daha ileriye uzanm›flt›. Bu sulartopraklar› su alt›nda b›rak›yor ve tüm yaflam› yok ediyordu.Di¤er gelenekler aras›nda, örne¤in bir Pueblo gelene¤i sular›nNew Mexico’ya kadar uzand›¤›n› belirtmektedir.

Akan, önüne kat›p sürükleyen, y›k›p yok eden su ve buzda¤lar› tüm yaflam biçimlerini mahvetmifl ve bunlar› sulu fle-kilsiz bir maddeye dönüfltürmüfltü. Böylece buzun etkisinihissettirdi¤i bölgede, hayat›n var olmufl oldu¤una dair yal-n›zca birkaç fragman vard›r. ‹nsan iskeletlerinin ve yapt›¤›aletlerin (örne¤in ok ve m›zrak) birkaç parças› cans›z sular›noluflturdu¤u çak›l yataklar›nda bulunmufltur. Ayr›ca Nebras-ka’da insana ati eserler bulunmufltur; Profesör Gilder buradayerin alt›nda tünel uçlar›nda evler oldu¤unu keflfetmifltir.Aletlerinden de anlafl›laca¤› üzere, bu insanlar yüksek birmedeniyet seviyesine ulaflm›fllard›. Sular buzlarla da birleflin-ce evlerinin üstündeki düzlükleri yerle bir etmiflti; ak›nt› tü-nelleri evlerine dek doldurmufltu ve böylece bir dönem varo-lufllar›n›n kan›tlar›n› gizlemiflti.

209

Muhtelif Olgular

Su ve buzlar kuzey yar›mkürenin güney k›sm›n›n yar›s›n-dan ço¤unu silip süpürürken, kuzey yar›mkürenin karfl› ya-r›s›nda büyük su dalgalar› kuzey istikametinde felakete yolaç›yordu.

Bu büyük felaket dalgalar› önce Mançurya, Mo¤olistan,Sibirya, Asya’n›n kuzeydo¤u bölümündeki düzlüklerde etki-sini gösterdi, sonra kuzey buz denizinde sona erdi.

Sular büyük Asya düzlüklerini etkisi alt›na ald›¤›ndan, buölümcül dalga say›larla ifade edilemeyecek kadar çok Sibiryamamutunun ve ayr›ca düzlüklerde yaflayan di¤er hayvanla-r›n sonunu haz›rlad›. Bu hayvanlar›n cesetleri sularla birliktesürüklendi ve nihayet kuzey buz denizinde, tam Lena nehri-nin a¤z›nda durdu. Bu hayvanlar›n kemikleri ve diflleri flu anLlakoff Adas› denen bir aday› oluflturmaktad›r. ‹skeletlerinço¤u neredeyse hiç hasar görmemifl oldu¤undan, bu dalgayabuzlar›n efllik etmedi¤i aç›kt›r. Aksi takdirde bu cesetler, ya-r›mkürenin di¤er taraf›nda oldu¤u gibi, parça parça olurdu.Bunu do¤rulayan bir flekilde, Kuzey Asya’da herhangi biryerde buz iflareti yoktur, oysa özellikle de Lena nehri vadisiboyunca kuzeye do¤ru akan bir su dalgas›na dair çürütüle-mez jeolojik kan›tlar mevcuttur.

Son büyük manyetik felaketin sahnesini zihnimde canl›bir flekilde canland›rabiliyorum. Bunun bir eskizini sunmayaçal›flt›m, ama f›rçam›n zihnimdeki izlenime uyum sa¤lad›¤›-n› söylersem yalan olur. Hayvan hayat›n›n dehflet ve cinnetanlar›n›n ayr›nt›lar›n› aktarmay› baflaramad›m. Eskizim Ku-zey Amerika’n›n düzlüklerini silip süpüren buz ve su da¤la-r›n› resmediyor. Bu muazzam da¤lar gürlüyor! Y›k›yor! Unufak ediyor. ‹lerliyor, ilerliyor, gittikçe daha da yaklafl›yor veher an daha da gürlüyor, güçleniyor. Büyük güçlerin sald›r›-s› alt›ndaki yerküre titriyor ve sallan›yor. Günefl gökyüzün-den yavafl yavafl kayboluyor ve geride dehfleti daha da art›ra-cak bir karanl›k b›rak›yor. Sonra kara gökyüzünde flimflekemareleri görülüyor.

210

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

Zihnimde eli aya¤›na dolanm›fl, dehflete düflmüfl, oradanoraya amaçs›zca koflturup duran, yaklaflan felaketten kurtul-mak için ne yöne gitmesi ya da dönmesi gerekti¤ini bilmeyenorman hayvanlar›n›n resmi canlan›yor.

Hantal mastodan sürüleri ba¤r›fla ba¤r›fla önce bir yöne,sonra baflka bir yöne kofltular. Atlar di¤er hayvanlar›n kor-kunç iniltilerini yank›lat›rcas›na ac› ac› ba¤›rd›lar, ama nafile.Ölümün pençeleri onlar› yakalam›flt›, hepsi de yere yap›fl›psulu flekilsiz bir maddeye dönüfltüler ve insanlar da dahil ol-mak üzere tüm canl›lar yok oldu.

Karfl› konulmaz bir h›fl›mla ve güçle buzla kar›fl›k su da¤-lar› önlerine ç›kan her fleyi ezip, bulamaca çevirdiler. Bu bü-yük dalga birkaç bin kilometre boyunca ilerledi. Bir buz da¤›sular›n tepesinden aç›ktaki bir kayan›n yüzeyine, eski bir Ar-keyan dönemi gaz odas›n›n keskin ve sivri uçlu s›rt›na düflü-yor. Bunun etkisiyle kayalar parçalan›yor. Dalga hiçbir fleytan›mayan bir h›fl›mla parçalanan k›s›mlar› topluyor, sonrabunlar› sanki çak›l tafl› ya da kum tanesiymifl gibi önüne ka-t›p yüzlerce kilometre sürüklüyor. Bu parçalanm›fl kayalar›ngürültülü sürüklenifli baz›lar› yüzlerce ton a¤›rl›¤›nda iri ka-ya parçalar› oluflturmufltu. Sonunda dalga geri çekilmeyebafllad› ve dalgalar geriledikçe, çeflitli yerlerde girdaplarolufltu. ‹flte burada ak›nt› hâkimiyeti ele geçirmeye bafllad›.Sular tümüyle çekildikten sonra, bu bölgelerdeki buz eridi vekumlu kayalar ile çak›llar ortaya ç›kt› ve tabakaland›r›lm›flak›nt› haline geldi. Biz bunu buz felaketinin gerçekleflti¤i bir-çok noktada görüyoruz.

Dalga geri çekilirken, kar›fl›k su, su, buz, çak›l, kum ve kü-çük kaya bloklar›ndan oluflan devasa ak›nt›lar ortaya ç›kt›.Bu ak›nt›lar azald›kça, yüklerini boflaltmaya bafllad›lar. B›ra-k›lan yüklerden ilki en a¤›r›yd›, sonra en hafifine do¤ru iler-ledi. Böylece bugün biz bu bölgede katmanlaflm›fl bir çökeltigörüyoruz. Bugün nehir ve vadi ak›nt›lar›m›z›n katmanlafl-m›fl oldu¤unu görüyoruz. Bu güzergâh üzerinde buzlar ve

211

Muhtelif Olgular

ak›nt› dura¤an kayalar› afl›nd›rd› ve düzlefltirdi – afl›nd›rma-lar ve düzlefltirmeler bugün bile görülebilir. Düzlükler bo-yunca birçok noktada girdaplar çökeltilerini b›rakt›lar. Sonra-s›nda bu düzlüklerde da¤lar olufltu; toprak yükseldikçe,ak›nt› da onunla beraber gitti. Böylece bugün baz› da¤lar›ntepesinde buzun b›rakt›¤› izleri tafl›yan iri kaya parçalar› gö-rüyoruz.

Tüm buz eridikten ve sular normal seviyeye indikten son-ra topra¤›n durumuna bakal›m.

Ne toprak ama!! Her yer harabeye dönmüfl, bir çamur der-yas›! Çamur, çamur, çamur! ‹nsan›n görüfl alan›n›n tamam›n›ve binlerce kilometre ötesini çamurlar oluflturuyor, fluradaburada kum ve çak›l tepecikleri ve düzlükleri vard›r. Patika-larda yer yer çamurun içinden ç›kan büyük kaya bloklar› bü-yük y›k›m›n izlerini gösteriyor. Kimi yerlerde her biri yüzler-ce ton a¤›rl›¤›nda devasa kaya bloklar› var. Bu sessiz veamans›z an›tlar insanlara bu korkunç trajedinin hikâyesinianlat›yor.

Daha birkaç gün önce bu topra¤› süsleyen ilk ormanlar ne-rede? Bu topraklarda gezinip otlayan büyük mastodon sürü-leri nerede? Ve tüm bu topraklarda hüküm süren insanlar ne-rede? Yok! Hepsi gitmifl! Hepsi de ezilip bir bulamaç haline

Harita. Büyük manyetik dalgalar.

212

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

gelmifl ve çamur deryas›na kar›flm›fl. Hayat›n bafllang›c›ndanbu yana yerküre ne daha önce topra¤›n böyle eflildi¤ini vegübrelendi¤ini gördü ne de o dönemden beri böyle ifllendi.

Meyveden dolay› kopmaya yüz tutan a¤açlar›m›z, mebzulmiktardaki sebzelerimiz, çiçek galaksimiz ve alt›n rengi tah›ltarlalar›m›z yerkürenin yüzeyinin bu flekilde haz›rlanmas›y-la mümkün hale geldi. Do¤an›n gelecekteki insana nazik birhediyesiydi bu.

Son manyetik felaket büyük Yarat›c›’n›n insan için haz›r-lad›¤› evin üzerine yerlefltirilmifl büyük harpuflta tafl›yd›.

Yukar›da anlat›lanlardan jeolojideki buzul ça¤› teorisinikabul etmedi¤im anlafl›lacakt›r. Zira bu teori tüm do¤a yasa-lar›na ayk›r›d›r. Görüflümü destekleyen olgunun ne oldu¤u-nu gösterdim.

Son manyetik felaket Kutsal Kitap’taki “tufan”la ayn›fleydir.

Son

Man

yeti

k fe

lake

ttek

i ku

zey

dal

gas›

. Dal

gala

rabu

zlar

efll

ik e

tmed

i. So

nuçl

ar› D

o¤u

Asy

a’d

a ve

Bat

› Ala

ska’

da

görü

lmek

ted

ir.

Son Manyetik felaketteki güney yönündeki dalgalar. Kutsal Kitap’tabahsi geçen tufan ve jeolojik mit-buzul ça¤›.

EK

217

JEOLOJ‹ ve KOZM‹K GÜÇLER. Yerkürenin Do¤uflu. Bubölüme Mu’nun kutsal yaz›lar›nda söylenenleri tekrarlaya-rak bafllayaca¤›m. Orada yarat›l›fl Yarat›c›’n›n yedi emrineayr›lm›flt›r. Mu’da 70 bin önce yaz›lm›flt›.

Parçalar: “Birinci emir: ‘fiekilsiz ve düzensiz olarak uzay-da da¤›n›k halde bulunan gazlar bir araya getirilsin ve bun-lardan dünyalar oluflturulsun.’ Bunun üzerine gazlar dönensarmal fleklinde kitleler halinde bir araya getirilmifltir.”

“‹kinci emir flöyleydi: ‘Gazlar so¤usun ve kat›lafls›n.’ Buemre uyarak baz› gazlar so¤udu, kat›laflt› ve yuvarlak dünya-lar meydana geldi. Bu dünyalar›n d›fl k›sm›nda kalan gazlaroldu¤u gibi, içinde kalan gazlar da vard›. Karanl›k hükümsürüyordu ve ne ›fl›k ne de ses vard›, zira henüz atmosfer deyarat›lmam›flt›.”

“Üçüncü emir flöyleydi: ‘D›flar›daki gazlar ayr›fls›n ve böy-lece sular› ve atmosferi olufltursunlar.’ Sonra d›flar›daki gaz-lar ayr›flt›; bir k›sm› sular› oluflturmaya koyuldu, geri kalan-lar ise atmosferi oluflturdu. Ifl›k ve ›s› atmosferde yer ald›.

“Sular yerkürenin üzerine yerlefltiler ve yüzeyini kaplad›-lar. Böylece henüz görünürde hiçbir kara yoktu.

“Sonra günefl ›fl›nlar› atmosferdeki ›fl›kla bulufltu ve ›fl›kdo¤du ve yerkürenin yüzeyine ›fl›k vurmaya bafllad›. Ve gü-nefl ›fl›nlar› atmosferdeki ›s›yla bulufltu ve ›s› da do¤du. Böy-lece yerin yüzeyi s›cakl›kla tan›flt›.”

“Dördüncü emir flöyleydi: ‘Yerin içindeki atefller yüksele-rek karalar› sular›n üzerine yükseltsinler.’ Sonra yerin içindebulunan yeralt›n›n ateflleri karalar› su yüzünde gözükene ka-dar yukar› kald›rd›lar ve sular›n yüzeyinde topraklar belirdi.”

5, 6 ve7. emirler yaln›zca hayatla alakal›d›r.

218

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

Bu Naacal yaz›lar›n› dikkatlice inceledikten sonra yerkü-renin kabu¤unun kimyas›n›, kaya oluflumlar›n› ve jeolojik ol-gular› inceledim ve yerkürenin ilk büyük medeniyetinin ya-z›lar›yla ne derece uyumlu oldu¤unu anlamaya çal›flt›m.

Günümüz biliminsanlar›n›n bu büyük biliminsan› atalar›-m›zla k›yasland›¤›nda kundaktaki bebekten farkl› olup olma-d›¤›n›n karar›n› vermek okuyucular›ma kalm›fl.

Kozmik Güçler’in jeolojiyle alakas› olmad›¤› düflünülebi-lir; do¤rudan yoktur, ama dolayl› olarak bunlar her fleyi kon-trol ederler. Yukar›da gösterildi¤i üzere, Kozmik Güçler yer-kürenin dönüflünden sorumludur ve yerkürenin dönüflü degeçmiflten bugüne kadar tüm yanarda¤ faaliyetlerinin so-rumlusudur.

Yerküreyi nihayetinde nihai manyetik dengesine kavufltu-ran büyük güçlerin iflleyiflini tam manas›yla anlayabilmekiçin, kan›mca, yerkürenin do¤uflunun k›sa bir özetini vermekyararl› olacakt›r. Jeologlar teorilerini elementlerle element bi-lefliklerinin üzerine kurmufllard›r.

Ben de ayn› malzemeyi ele alaca¤›m ve ayn› zamandaKozmik Güçler ile termo-kimyan›n nas›l bir rol oynad›¤›n›gösterece¤im.

fiüpheli olgular›n birço¤unu ele ald›ktan sonra, jeologla-r›n bunlardan ç›kard›klar› sonuçlar›n hatal› oldu¤unu dü-flünüyorum; ve bu hatalar jeologlar›n genel olarak büyükgüçlerin varl›¤›n› ve ayr›ca yerkürenin temel yap›s›n›n, bi-rincil Arkeyan kaya-granitinin kendine özgü olan “gözgöz” niteli¤ini tümüyle göz ard› etmelerinden kaynaklan-maktad›r. Bu “göz göz” nitelik bir zorunluluktu; bunun ne-denleri afla¤›da s›ralanacakt›r.

Jeologlar›n yapt›¤› en büyük hatalardan biri eriyik mad-denin nas›l so¤uyup kat›laflt›¤›na iliflkin anlatt›klar›d›r.

Eriyik maddenin kat›laflmaya varan so¤uma süreci flöy-ledir: ‹lkin, kitlenin d›fl›nda ince bir kristal katman yani birduvar ya da kabuk oluflur. Bu kabuk ya da duvar olufltu-

219

Ek

¤unda, tüm kitle kat›laflana kadar ve atmosfer s›cakl›¤›naulaflana kadar bedenin boyutunda maddi bir küçülme yok-tur. Bu nedenle yerkürenin kabu¤u eriyik halden kat› duru-ma geçti¤inde maddi olarak küçülmemiflti. Bir bedenin bü-yüklü¤ündeki tek azalma, d›fl duvar› ya da deriyi oluflturankristallerin atmosfer s›cakl›¤›yla karfl› karfl›ya geldi¤indeyaflad›¤› küçülme ya da daralmad›r. Böylece küresel bir be-den söz konusu oldu¤unda, bedenin çap›ndaki yegâne kü-çülme iki kristalin küçülme miktar›d›r. Kürenin iki taraf›n-da yer alan bu kristallerdeki küçülme çok azd›r. Dolay›s›y-la yerküre so¤udu¤unda so¤uma yoluyla herhangi bir kü-çülme yaflamam›flt›.

Bu iddian›n jeologlar, biliminsanlar› ve meslek d›fl›ndandüflünce fukaras› kifliler taraf›ndan nas›l karfl›lanaca¤›n› tah-min edebiliyorum. Al› al moru mor yüzleri, s›r›t›fllar› ve yük-sek sesleriyle “‹yi de so¤uma sürecinde yerkürenin çap›n›n20 mil k›sald›¤› kan›tlanm›flt›r” diyecekler. Yerkürenin bafl-lang›çtan beri çap bak›m›ndan 20 mil küçülüp küçülmedi¤initart›flma konusu yapmayaca¤›m çünkü küçülmenin boyutukonusunda onlarla hemfikirim; ama küçülmenin so¤uma dö-nemindeki büzülmeden kaynaklan›p kaynaklanmad›¤› soru-suna, kesinlikle hay›r diyorum. Dahas› küçülme so¤umadanötürü olsayd›, Yarat›c› taraf›ndan koyulan yarat›l›fl›n büyükilahi yasalar› gerçekleflemezdi.

Yerkürenin kabu¤unun nas›l so¤udu¤unu ve kat›laflt›-¤›n› aç›klayaca¤›m. Bir do¤a yasas›n› takip eden bu olgu-yu asl›nda günlük hayat›m›zda farkl› örnekleriyle görüyo-ruz. Büyük eriyik haldeki madde kütlelerinin so¤umas› vekat›laflmas› noktas›nda pratik deneyimlerimden hareketediyorum.

D›fl eriyik haldeki bir maddenin so¤umas› ve kristale dö-nüflmesi sonucu d›fl duvar ya da kabuk oluflur oluflmaz, ka-bu¤un içindeki eriyik madde onu takip eder; yavafl yavafl so-¤ur ve kristaller oluflturur; ve her yeni kristal oluflumuyla bir-

220

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

likte, kendisine daha önce oluflmufl olan d›flar›daki kristaliba¤lar. Böylece tüm kütle kristalleflene ve eriyik haldeki mad-de kat›laflana kadar böyle devam eder.

Görülece¤i üzere, kat›n›n oluflma süreci d›flar›da gerçek-leflmifltir ve içeri merkeze do¤ru devam ettirilmifltir.

Eriyik haldeki madde so¤uyup kristalleflti¤inde, bu mad-denin kristalleflen her k›sm› kristalin kendisinden daha fazlayer iflgal eder; böylece oluflum süreci devam ederken, kristal-lerin düzlemlerinin birleflimleri alan bak›m›ndan azal›r veböylece bütünün gücünü ve kristaller aras›ndaki birleflimingücünü azalt›r.

Yukar›da anlat›lanlar›n dikkatli bir incelemesi, bu olu-flum süreci devam ederken, her kristaldeki eriyik maddeninoran›n›n azald›¤›n› göstermektedir, oysa boyut genelde ay-n› kalmaktad›r; bu nedenle bir zay›fl›k vard›r. D›fl kabuk as-la merkezi kristallere bindirilen bas›nc› karfl›layacak flekildeiçe geçmez.

Bu koflul kitlenin daha da so¤umas›yla birlikte bedeniniçinde iç bask›lara yol açar ve kütlenin s›cakl›¤› atmosfer s›-cakl›¤›na düfltükçe bu bask›lar da yavafl yavafl yo¤unlafl›r.Bunun nedeni ›s›n›n kütleden çekilmesidir. Daha önce degösterdi¤im gibi, ›s› yer iflgal eden bir güçtür, s›cakl›k ise sözkonusu ›s›n›n hacminin ölçüsüdür.

Art›k flunu rahatl›kla söyleyebiliriz: Is› afl›r› ›s›t›lm›fl be-denden çekildi¤inde, eriyik haldeki madde durumundankurtulup so¤udu¤unda, kütlenin merkezi kristalleri bir gü-cün destekleyici kuvvetine sahip olmak yerine bunu bir bofl-lukla ikame eder, böylece kristal bileflimleri zay›flar ve ço¤uzaman kütlenin bedeninde uzun çatlaklar›n oluflmas›na yolaçar. Çelik külçeler yaparken, e¤er metal çok s›cakken dökü-lürse külçede bir boflluk oluflur. Bunun teknik dildeki ad›“borulama”d›r. Bu durum ancak eriyik haldeki metalde so-¤utuldu¤unda oluflur ve ancak d›fl kabuk oluflurken merkez-den tüm madde çekilip, o k›s›m bofl b›rak›ld›¤›nda ortaya ç›-

221

Ek

kar. D›fl kabuk çatlaklar› ya da külçedeki boruyu doldurmaküzere daralmaz. Nitekim yerkürenin kabu¤u da birincil ka-yan›n so¤umas› s›ras›nda gerçekleflen çatlak ve yar›klar› dol-duracak flekilde küçülmemifltir. Yerkürenin temel kayalar›n-daki bu çatlaklar ve yar›klar orada do¤an›n belli amaçlar› içingerçeklefltirilmiflti. Bunlar Yarat›c›?n›n planlad›¤› flekliyle ya-rat›l›fl› gerçeklefltirmek için önceden ayarlanm›fl hadiselerdi.fiimdi bu iradeyi gösterip aç›klayaca¤›m.

Temel kaya (granit), üzerine a¤›r bir üstyap› infla edile-bilmesi için daralmas› gereken geliflmemifl bir temeldi. Butemelin geliflimi ve tamamlan›fl› geride b›rakt›¤›m›z mil-yonlarca y›l boyunca yerkürenin yüzeyinde gerçekleflende¤iflikliklerin ço¤unun nedeniydi. Arkeyan zaman› ileÜçüncü Dönem’in sonu aras›nda geçen milyonlarca y›l bo-yunca gerçekleflmifl olan topra¤›n suyla dolmas› ve sular›nçekilmesi olaylar›n›n nedeni buydu. Gazlar her zaman bude¤iflikliklerin arac›lar› mahiyetindeki aktif güçler olmufl-lard›r. Da¤lar›n ve s›rada¤lar›n nedeni gazlard›r. Okyanus-lar›m›z›n ve denizlerimizin derinli¤inin nedeni de yinegazlard›r; keza bugünkü depremlerin ve yanarda¤lar›n ne-deni de gazlard›r.

Gazlar bafllang›çtan beri aktif olmasalard›, sular›n üzerin-de bir santim bile toprak olmazd›.

Gazlar temel Arkeyan kayas›n›n içinde belli bir amaç içinbulunuyordu: Topra¤› sular›n üzerine ç›karmak, topra¤› ka-z›p yukar› ç›karmak, denizin üzerinde kara oluflturmak, top-ra¤› ›slah etmek ve insan›n do¤uflu için haz›rlamak noktas›n-da arac›lar olmak. Varoluflu için gerekli koflullar olmasayd›insan ortaya ç›kamazd›; bu koflul tamamland›¤›nda insan zu-hur etti.

GAZLAR: ‹lk Emir. Yerkürenin ilk biçimi olan gaz ha-linden bafllayaca¤›m. Bu noktadan bafll›yorum, çünküokurlar›m yerkürenin so¤umas› s›ras›nda çeflitli gazlar›n

222

(yerkürenin nebulas›n› oluflturacak olan gazlar›n) da¤›l›m›-na iliflkin fikirlerimi ve kavray›fl›m› bu flekilde daha iyi ta-kip edebilirler.

Yerkürenin topografyas›nda zaman içinde gerçekleflen enönemli de¤iflikliklerin hepsinin nedeni gazlard›r. Gazlar›n ifl-leyifli birçok popüler olguyu aç›klar, oysa bunlar›n kökenidün oldu¤u gibi bugün de biliminsanlar› aç›s›ndan gizemlive ihtilafl› konulard›r.

Yerkürenin nebulas›, çap› 400 ila 450 bin mil olarak tah-min edilen s›cak gazlardan oluflan dönen bir kütleydi. Dahafazla ilerlemeden önce, yerkürenin ilk biçiminin Mu’nun kut-sal mülhem yaz›lar›nda belirtildi¤i gibi gaz halinde oldu¤u-nu belirtelim.

Elementlerden oluflan bedenin ilk ve temel durumunaulaflabilmek için, kimyan›n yard›m›na baflvurmam›z gere-kir. Kimyasal analiz, sentez ad› verilen bir önceki kimyasalhareketin geriye döndürülmesidir. Dolay›s›yla kimyasalanaliz, öncesinde at›lm›fl olan bir kimyasal dü¤ümün çö-zülmesidir. Bu nedenle son kimyasal analiz ya da kimyasaldü¤ümün çözülmesi maddeyi özgün biçimine geri döndü-rür.

Asitlerin yard›m›yla gerçeklefltirilen bir kimyasal analiz,maddeyi özgün biçimine geri döndürmez; yaln›zca bilefli¤inelementlerini birbirinden ay›r›r ve bunu kusursuz flekildeyapmaz, zira hâlâ yabanc› maddeler denen maddeler vard›r.Bu nedenle analizde daha fazla ilerleme kaydetmek için dahaileri bir bilim dal›na baflvurmam gerekiyor. Dolay›s›yla ter-mo kimyadan yararlanaca¤›m. Termokimyada son analiz ›s›gücünün yard›m›yla gerçeklefltirilir ve bu yolla elementlergaza dönüfltürülür.

Bunun ötesinde bir bilinen analiz biçimi olmad›¤›ndan,özgün biçime ulaflt›¤›m›z› varsayabiliriz. Bu durum kutsalyaz›lar› do¤rulamakta ve bugün yerkürenin kat› kabu¤u olanfleyin öncesinde gazlar oldu¤unu kan›tlamaktad›r.

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

223

Yukar›da yaz›lanlar›n do¤ru oldu¤unu kan›tlayacak birdi¤er veri de ›s›n›n yard›m›yla yerküre elementlerinin gaz-lara dönüflmesi; sonra, gazlar›n yeniden so¤umas›d›r. Kat›haline dönüflürler ve böylece yerkürenin ilk biçiminin gazhalinde oldu¤unu flüpheye yer b›rakmayacak flekilde kan›t-lamaktad›r. Bugün bu do¤a olay›n›n bir örne¤i olarak, bü-yük bir yanarda¤ patlamas›ndan sonra s›k s›k gerçekleflentoz bulutlar›na dikkat çekmek istiyorum. Biliminsanlar›n›niyi bildi¤i bir olgudur bu. Büyük bir patlaman›n ard›ndanatmosferde yüksek rak›mlarda toz bulutlar› görülecektir.Bu bulutlar o kadar yo¤undur ki günefl ›fl›¤›n› bile etkiler-ler. Bu dumanlar›n binlerce mil uzunlu¤unda, yerküreninçevresinin yar›s›n› kaplayacak uzunlukta oldu¤u söylen-mifltir.

Yanarda¤dan püsküren fleyler normalde lavd›r, yani eri-yik haldeki kaya, alevler ve dumanlard›r. Afl›r› ›s›t›lm›fl alev-lerin duman parçac›klar›n› eritip gaza dönüfltürmeden yuka-r›ya tafl›yabilmesi mümkün de¤ildir. Kuflaktaki ›s› kayalar››s›t›p lavlar oluflturacak kadar yüksek s›cakl›ktad›r; kuflaktatoz da vard›, o niye di¤erleriyle birlikte erimedi? Kan›mca bubulutlara dair yegâne akla yatk›n aç›klama fludur: Toz, krate-ri afl›r› ›s›t›lm›fl gazlar biçiminde terk etmifltir ve s›cak oldu-¤undan gö¤e yükselmifltir; bunlar yukar›ya ç›kt›kça s›cakl›kda azalm›flt›r; alevler hem kat›laflmayan hem de kat›laflangazlardan oluflmufltur. Kat›laflan gazlar yerkürenin üst at-mosferinin so¤uk katmanlar›na ulaflt›¤›nda, bunlar›n so¤u-mas›na ve bir toz fleklinde kat›laflmas›na yol açm›flt›r ki bilim-de bunlara toz bulutlar› ad› verilir.

Bu toz bulutlar› büyük merkezi m›knat›s taraf›ndan yer-kürenin yüzeyine çekilene kadar gökyüzünde süzülmeye de-vam ederler. Topra¤a çöktükten sonra, ilk ya¤mur damlas›do¤al olarak bunlar› topra¤a tafl›yacak ve do¤al olarak düfltü-¤ü yerde dibe çökecektir.

Ek

224

Bu flekilde do¤an›n merkezden al›p yüzeye ekledi¤ini gö-rüyoruz. Kuflkusuz elektrik f›rt›nalar›, tozu atmosferden yü-zeye getirme noktas›nda epey bir role sahiptir.

YERKÜREN‹N NEBULASINDAK‹ GAZLARIN SO⁄U-MASI. Büyük evrensel merkezkaç güç (e¤er buna bu ad veri-lebilirse) yerkürenin gazlar›n› d›flar›da bir araya toplam›fl vebunlar› bir merkeze yönlendirmifltir.

Ayn› fleyin bugün evrenin çeflitli noktalar›nda da gerçek-leflti¤ini görüyoruz. Yerkürenin nebulas›n›, ay›n› ve hepsinitekrarlad›¤›n› düflündü¤üm bu fley Andromeda tak›my›ld›-z›nda gözükmektedir.

Büyük birlefltirici güç taraf›ndan bir merkeze getirildi¤in-de, gazlar son derece yüksek bir s›cakl›¤a sahipti. Bunun ka-n›t› maddeyi bugün ilk haline dönüfltürmek için son dereceyüksek bir s›cakl›¤›n gerekiyor olmas›d›r.

So¤uyan gazlar› çevreleyen eterin etkisinden mi, gazlar›nbölünmesinden mi ya da kimyasal afinitelerin ya da büyükbirlefltirici gücün bölünmesinden mi yoksa hepsinin bir birle-fliminden mi kaynakl› oldu¤unu flu an söyleyebilecek ko-numda de¤ilim, ama belli gazlar kimyasal bileflikler olufltur-mufllar ve so¤uyup kat›lafl›p yerkürenin ilk kabu¤unu mey-dana getirmifllerdir.

Yerkürenin nebulas›n› oluflturan 80’den fazla gaz vard›.Bunlardan yaln›zca alt›s› ilk kaya graniti oluflturdu. Alümin-yum, kalsiyum, magnezyum, potasyum, silisyum ve oksijen.Bundan sonra bu alt› gaza kat›laflt›r›c› gazlar, di¤erlerine dekat›fllaflmayan gazlar ad›n› verece¤im.

Gazlardan baz›lar› eriyik halde bir biçime kavuflmayabafllad›¤›nda, yaln›zca belirli bir ölçüde bölünmeye baflla-d›lar; anlafl›lan o ki nebulan›n tam ortas›nda a¤›r kaya olufl-turan gazlar›n bir bölgesi bir küre fleklinde merkeze do¤ruçekildi. Fakat onun yan› s›ra kat›laflmayan gazlardan daepeyce bir miktarda tafl›nd›. Kat›laflan gazlarla kat›laflma-

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

225

yan gazlar aras›nda tam bir ayr›lma gerçekleflmedi. Böyle-ce yerkürenin kabu¤u gazlar ayr›lmam›fl haldeyken olufl-maya bafllad›.

Daha önce de belirtildi¤i üzere, so¤uma ve kat›laflma nebu-lan›n merkezinin yak›n›nda bafllad›. Gerek kabu¤un içinde ge-rekse de d›fl›nda oluflum sürecinde her türden gaz hacmi mev-cuttu. D›flar›daki gazlar aras›nda a¤›r, kat›laflan gazlar da var-d›. Bu gazlar sonuçta Gnays kayalar›n› oluflturdu; bu kayalargranitlerin üzerine yerleflti. D›flar›daki gazlar›n geri kalan› iseatmosferi ve sular› oluflturdu. Gnays kayalar›n›n malzemesiçeflitli kimyasal kombinasyonlar oluflturdu ve birbiri ard›na, taki eriyik hale gelene kadar so¤udu ve sonra Gnays kayalar›n›nüzerine çöktü. Yerküre o dönemde hareket ediyordu ve itkisieriyik haldeki maddenin yay›lmas›na ve akmas›na neden ol-du. Bu kayalar›n hepsi ayn› dönemde de¤il, s›rayla olufltu¤un-dan, katmanlaflma ortaya ç›kt›. ‹flte bu nedenle Gnays kayalar›katmanlaflm›flken, granit katmanlaflmam›flt›r, oysa ilk Gnayskayalar›ndan baz›lar› granitle ayn› kimyasal bileflime sahiptir.

‹lk Gnays kayalar›n›n yerleflti¤i dönemde granit son dere-ce s›cakt›. Gnays kayalar›n›n yerleflmesini engelleyecek kadarkat›laflmam›flt›.

Granit kayan›n oluflmas› s›ras›nda, kat›laflmam›fl gazlar-dan baz›lar› kimyasal bileflimler oluflturmufllar ve ortaya sonderece patlay›c› gazlar ç›km›flt› ki biz bugün bunlara volka-nik gazlar diyoruz.

Bu volkanik gazlar granit kayan›n içindeydi. Granit kayadakendileri için odalar oluflturmufllard› ve büyük hacimlerle ka-bu¤un içinde yer al›yorlard›. Bu hapsedilmifl gazlar yukar›dakikayay› delmeden hapisten kurtulamazlard›. ‹lk baflta bunuyapmalar› olanaks›zd›, çünkü kayalar çok s›cak ve yumuflakt›.

Baz› gazlar granit kayay› olufltururken, ayn› süreçte baflkagazlar da patlay›c› volkanik gazlar› oluflturuyordu. Ve böyle-ce granit kayan›n hem içinde hem de d›fl›nda muazzam mik-tarda patlay›c› gaz özgürlü¤e kavuflmay› bekliyordu.

Ek

226

PATLAYICI GAZLAR KEND‹LER‹ ‹Ç‹N NASIL ODA-LAR OLUfiTURDULAR. Muazzam hacimde volkanik gazlargranit kayan›n olufltu¤u dönemde kat›laflt›r›c› gazlarla iliflki-de oldu¤undan, bunlar›n kalmas› için bir yer gerekiyordu. Bugazlar›n kat›laflan kütleye eflit flekilde da¤›lmas› mümkün de-¤ildi, zira böyle bir durumda kristallerin birleflmesini engel-leyerek kayan›n oluflumunu da engellerlerdi. Kristallerin bir-leflmesi engellenmifl olsayd›, yaln›zca baruta benzer s›cakmaddeler, ufalanan kayalar oluflabilirdi.

Bu volkanik gazlar büyük hacimlerde bir araya topland›larve büyük kabarc›klar oluflturdular. Kaya bunlar›n etraf›ndaolufltu ve böylece bunlar› hapsetti. Bu flekilde, granit kayan›niçinde en patlay›c› gazlarla dolu olan büyük bir oda olufltu.

Yukar›da söylenenler ›fl›¤›nda, yerkürenin temelindekigranitin oluflum sürecinde patlay›c› gazlardan oluflan tamanlam›yla göz göz nitelikte bir maden oldu¤u anlafl›lacakt›r.Bu gazlar›n muhtemel hacimlerine iliflkin yapt›¤›m tahmin-ler neticesinde, kayalar›n tam yar›s›n›n bu odalardan olufl-tu¤unu ve Üçüncü Dönem’in sonuna kadar, gaz kufla¤› hat-t›na kadar bu odalardaki patlaman›n sonucunda yerküreninçap›n›n tam 20 mil küçüldü¤ünü düflünüyorum. Ben bu he-sab› gaz kuflaklar›n›n bugünkü ortalama derinli¤ine baka-rak yapt›m. Yerkürenin çap›ndaki küçülme bu odalardakipatlama ve çat›lar›n›n yere düflmesiyle gerçekleflti, so¤umasonucu daralarak de¤il. San›r›m bu gözlem, biliminsanlar›-m›z›n depremlerinin kökenini dayand›rd›klar› jeolojideki“hata” miti ö¤retisini çürütmek için yeterlidir. Depreminkökeninde gazlar›n ama yaln›zca gazlar›n hareketi vard›r.Gazlar, kuflaktaki bir ç›k›fla ulaflmaya çal›fl›rlar ve bu ç›k›fl›nkapal› oldu¤unu görünce, geçmek için ç›k›fl› açmak zorundakal›rlar.

Odalar›n birindeki patlama sonucu çat› yere düfltü¤ünde,sular bunun üzerine hücum etti ve sonra üzerinde yeni birkaya katman› olufltu.

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

227

Bu odalar›n büyüklü¤üne gelince, kuflkusuz büyük farkl›-l›klar gösteriyorlard›. Baz›lar› befl-on santim uzunlu¤undakümes kadar odalarken, di¤erleri yüzlerce, binlerce kilomet-re uzunlu¤unda ve geniflli¤inde alanlard›. Odalar›n ortalamauzunlu¤u 90 metreden azd›. Bunun kan›t›, y›k›lm›fl bir oda-n›n çat›s›n›n üzerine infla edilmifl olan bir mercan kireçtafl›n›nvarl›¤›d›r.

Okyanusumuzdaki en derin noktalar›n tek bir odadakipatlamadan kaynaklanm›fl oldu¤una inanm›yorum. Kan›mcabirbiri ard›na ve yak›n mesafelerde bir dizi oda vard›.

Bu eski Arkeyan gaz odalar›n›n do¤a yasalar›na binaenyükseklikten ziyade geniflli¤i temsil etmeleri gerekir. Bir pat-laman›n ard›ndan görülen çeflitli olaylar bunu do¤ruluyorgörünmektedir.

Arkeyan zaman›ndan Üçüncü Dönem’in sonuna kadargeçen yüz milyonlarca y›ld›r yerkürenin temel kayas› (granit)yanarda¤ faaliyetleri sonucu küçüldükçe küçülmüfltür. Top-rak ve kayalar kâh suyun üzerine ç›km›fl kâh suyun içine bat-m›flt›r. Her seferinde yukar›daki suyun a¤›rl›¤› nedeniyle kü-çülmüfl ve böylece bugün, yerkürenin yüzeyine yak›n bir yer-lerde, eski Arkeyan gaz odalar›n›n hepsi olmasa bile hemenhemen hepsi patlam›fl, h›rpalanm›fl ve küçülmüfltür. E¤er bu-güne kalm›fl olan bir oda varsa, o da çok küçüktür, göz kadar-d›r ve yal›t›k bir niteliktedir; yani yerkürenin merkeziyle yada yerkürenin merkezine giden yar›k ve çatlaklarla herhangibir ba¤› yoktur. fiu anda yerkürenin yüzeyinin kilometreler-ce alt›nda (gaz kufla¤› hatlar›na kadar) birincil kaya üzerindeyükselen yap› için sa¤lam bir temeldir.

ODALARIN KALDIRILMASI. Yerkürenin kabu¤ununso¤umadaki iç bas›nçtan kaynaklanan çatlaklar ve yar›klarladolu oldu¤unu daha önce göstermifltim; bunlar yerküreninmerkezinden yukar›daki odalara do¤ru gazlar için geçifl yoluolmufltur.

Ek

228

Yerkürenin merkezi nebulay› oluflturan gazlar›n tama-m›ndan meydana gelir. Bunlar “içerideki” gazlard›r. A¤›rgazlar›n ço¤u eriyik haldedir ve kat›laflmayan gazlar› serbestb›rakm›flt›r. Kendi ekseni etraf›nda dönen yerküre bu eriyikhaldeki maddeyi tafl›maktad›r, ama kabu¤unki kadar h›zl›bir flekilde de¤il. Bu durum merkezi eriyik madde ile sert ka-buk aras›nda bir sürtünmeye neden olur. Bu sürtünme hatt›bir m›knat›s oluflturur ve yerçekimi ad› verilen fleyin kökeni-dir. Daha önce de aç›kland›¤› gibi iki bölümü vard›r. Merke-zi merkezkaç güç sürtünmeyi art›r›r.

Serbest gazlar bir yandan tafl›n›rken, di¤er yandan sertkabukla temasa geçerler. Merkezi merkezkaç gücün hesap-lanamaz gücü taraf›ndan kabu¤a do¤ru sürüklenen eriyikhaldeki maddenin muazzam a¤›rl›¤› nedeniyle, serbestgazlar odalar›n çatlak ve yar›klar›na dolmak zorunda kal›r-lar. En afla¤›daki odadan yüzeye en yak›n olan odaya kadarbuna zorlan›rlar. En üstteki oda zaten dolu oldu¤undan,alttan bast›ran yeni gazlara yer bulmak zorundad›r. Bunuodan›n çat›s›n› yükselterek yapar, zira en az direnifl hatt›buradad›r. Yeni gazlar içeri doluflurken ya da akarken çat›da yukar› do¤ru ç›kmak zorunda kal›r. Çat›n›n kal›nl›¤› da-ha fazla yükselmeye izin vermeyecek hale gelene kadar busüreç devam eder. Çat›da zay›f noktalar ortaya ç›kar; gaz-lar buralarda delikler açar ve buradan yanarda¤ fleklindekaçarlar. Destekleyici güçleri çat›n›n a¤›rl›¤›n› kald›rama-yacak konuma geldi¤inde, çat› çöker. Düflen kayalar afla¤›-daki odaya geçifli kapar. Sonra afla¤›daki oda yerküreninmerkezinden yeni gazlar› almak zorunda kal›r. Bunu he-men yukar›s›ndaki y›k›lm›fl odan›n bafl›na gelen kendi ba-fl›na gelene kadar yapmaya devam eder ve dolay›s›yla yu-kar›daki birikmifl kayalar gazlar›n kald›rabilece¤inden vedelikler açabilece¤inden daha kal›n hale gelene kadar buböyle devam eder. Sonra, yukar›daki kayalar› kald›rmayave delikler açmaya çal›fl›rlar, ama baflaramazlar. Bir sonra-

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

229

ki yan odaya ve keza bir odadan di¤erine devasa bir tünelaç›lana ve böylece bir kuflak oluflana kadar kayalar yüksel-meye devam eder. Gazlar çat›da zay›f noktalar tespit eder-ler; bu noktalar› takip edip, sonunda çat›y› parçalar ve ku-flaktaki gazlar›n boflalmas›n› sa¤layan bir krater oluflturur-lar. Belli yerlerde bu kuflaklar›n oluflumu yukar›daki çat›y›çatlatm›fl ve böylece gazlar topra¤› suyun üstünde tutan biryal›t›k odaya serbestçe geçebilmifllerdi. Bu durum gazlar›nafl›r› s›k›flmas›na yol açm›flt›. Ard›ndan odada patlama ol-mufl ve üzerindeki kara parças› di¤er fleylerle birlikte su-yun içine batm›flt›. Bunun geçmiflteki en belirgin örnekleriMu’nun, Atlantis’in, Bering Kara Köprüsü’nün, Avrupa’yagiden karayolunun ve eski Seylon’un sular alt›nda kalmas›-d›r. Baz› yerlerde odalar yoktu; bu gibi durumlarda kuflaken az direniflin oldu¤u hatt› takip etmifl ve da¤larla s›ra-da¤lar ortaya ç›km›flt›r.

Bu gaz kuflaklar› yukar›daki kaya kald›r›l›p delikler aç›la-mayacak kadar kal›n hale gelene kadar oluflamazd›. Bu gazkuflaklar› bundan 12.500-13.000 y›l önce oluflmufltu ve dolay›-s›yla da¤lar, her zaman iddia etti¤im gibi, görece yak›n dö-nemde ortaya ç›km›flt›r.

Gaz kuflaklar› olufltu¤unda, genifl toprak parçalar› suyunalt›nda kald› ve bunlar›n yol açt›¤› delikleri doldurmak üze-re çevre bölgelerden su çekildi. Bu durum s›¤ sular›n kapla-d›¤› birçok toprak parças›n› yüzeye ç›kard› ve geri kalan top-raklar›n k›y› hatlar›n› geniflletti ve ayr›ca topra¤a ulaflan s›¤deniz sular›n› kuruttu. Bunun en bariz örnekleri Güney Ame-rika’daki Amazon denizinin, Mississippi vadisi denizinin veKuzey Amerika’daki St. Lawrence vadisi denizinin kuruma-s›, Florida’n›n ortaya ç›k›fl› ve Amerika’n›n hem do¤u hem debat› taraf›ndaki k›y› fleritlerinin uzamas›d›r.

Bugün yerkürenin bedeni küçüklü büyüklü gaz kuflakla-r›yla göz göz haldedir. Özellikle iki büyük gaz kufla¤› vard›r.Birisi, dünyan›n etraf›nda kuzey ekvator bölgelerinde dola-

Ek

230

nan Büyük Merkezi Kuflakt›r. Bu kufla¤›n iki bölümü ve bir-çok dal› vard›r. Di¤eriyse Pasifik’in etraf›n› tümüyle dolaflanPasifik Çember Kufla¤›’d›r. Bu kufla¤›n birkaç bölümü ve bir-çok dal› vard›r. Pasifik Çember Kufla¤›’nda tek bafl›na bütündünyada oldu¤undan daha fazla yanarda¤ vard›r.

DO⁄A YASALARI. Yarat›l›fl’›n bafllang›c›nda, evrenselyasalar yerkürenin gelifliminin tamamlanmas›n› buyurmufl-tu. Bafllang›çtan günümüze kadar eksiksizce takip edilmiflolan bu yasalar genel olarak do¤a yasalar› ad›yla bilinir. Buyasalar ilk bafltan beri güçler taraf›ndan yönetilmifl ve hayatageçirilmifltir.

Do¤a yasalar›n›n ço¤u gayet iyi anlafl›lm›flt›r ama bunlar›kontrol eden güç bilinmemektedir. Bu eserde bilimin bu ek-sik halkas›n› tamamlama görevini deruhte etmifl bulunuyo-rum. Fakat tüm do¤a yasalar›n› gözden geçirmekten ziyade,meslek d›fl›ndan insanlar›n en az anlad›¤› ve takdir etti¤i bir-kaç yasaya dikkat çekmek amac›nday›m.

Birazdan dikkat çekece¤im do¤a yasalar› takdir edilmelive anlafl›lmal›d›r zira okur bu sayede güçlerin ne oldu¤unuve nas›l iflledi¤ini, özellikle de yerkürenin büyük birincil gü-cünün iflleyiflini ve dallar›n›n çeflitlili¤ini daha eksiksiz bir fle-kilde anlayabilecektir.

UÇLAR. Bu do¤a yasas›n› anlatmak için “uç” sözcü¤ünükullanarak, bu yasay› di¤er do¤a yasalar›ndan ay›rmak isti-yorum.

Uç, insan bedeninin alg›layamad›¤› ya da insan zihnininkavrayamad›¤› fleydir. Uçlar vard›r, ama görülemez, hissedi-lemez, idrak edilemezler. Bunun d›fl›nda bedeni ya da zihniilgilendirmeyen uçlar da vard›r. Tüm düflünen ve ak›l yürü-ten zihinler muazzam, çok kuvvetli güçlerin ortas›nda yafla-d›¤›m›z› takdir edecektir. Bu güçlerin birço¤u bize dokuna-bilseler, an›nda ölümümüze yol açarlar.

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

231

Yerküreyi güneflin etraf›nda döndüren büyük bir güç, yer-küreyi kendi ekseni etraf›nda her gün döndüren bir baflkagüç, atmosferimizde as›l› halde duran ve dünyan›n tüm me-kanik mekanizmas›n› milyonlarca kez döndürebilecek güçteolan bir baflka güç ve son olarak, tam gücüyle iflledi¤inde yer-kürenin yüzeyindeki tutuflma özelli¤ine sahip olan her fleyiyakabilecek ve kayalar› eritip kaynaflt›rarak yerküreyi yokedebilecek bir güç vard›r.

‹nsan yarat›ld›¤›nda narin, ince ve son derece karmafl›k birflekilde oluflturuldu; o kadar narindi ki büyük güçlerden birikendisine dokunabilseydi ân›nda yok olurdu. Ama neyse kibu büyük güçler genel anlam›yla onunla ya da herhangi birelementle zarar verecek flekilde temasta bulunamazlar. Bugüçlerden yaln›zca bir tanesi, ki o da ikincildir, elementlerietkileyebilir ve bu element de yerküreden gelir.

Güneflten ç›kan hiçbir güç yerküre elementlerinden birinietkileyemez ya da ona dokunamaz.

Büyük güçlerin ortas›nda ve onlar taraf›ndan çevrili olma-m›za karfl›n, biz onlar› hissedemeyiz, çünkü bize dokunmaz-lar; biz onlar› alg›layamay›z çünkü elementlerden oluflan be-denimiz onlara karfl› nötrdür.

Büyük, muazzam ezici güçler yerkürenin içinden türümetmektedir. Fakat bunlar iflleyifl bak›m›ndan öylesine düzen-lenmifltir ki tüm ola¤an koflullar alt›nda belirli bir noktada bi-ze zarar verebilecek kadar bir hacmin topland›¤› nadirdir.Topland›¤›nda bile, bunlar› alg›layabilmek için do¤rudan ge-çifl hatlar›n›n üzerinde olmam›z gerekir. Örne¤in flimfle¤i elealal›m. fiimflek, yerkürenin birincil gücünün bölümlerindenbirinin atmosferin as›l› halde tutabilece¤inden daha fazla bi-rikmesinin bir sonucudur.

Bizim bir alg›lama düzeyimiz vard›r; yani yap›m›z gere¤iyaln›zca belirli bir menzil dahilinde alg›lama yapabiliriz. Bumenzil orta düzeydir. Bu menzilin ötesinde, ister yukar› isterafla¤› olsun, uçlar oluflur. Bunlar uç oldu¤undan, insan tara-

Ek

232

f›ndan alg›lanamaz. Bu nedenle de bize zarar veremezler. Birgüç, ne kadar etkili ya da korkutucu oldu¤undan ba¤›ms›zolarak, e¤er bizim menzilimizin ötesindeyse bize dokuna-maz. Bu genel kural›n yaln›zca tek bir istisnas› vard›r, o daflimfleklerdir. fiimdi herkesin bildi¤i birkaç uç örne¤i vermekistiyorum:

1) ‹nsan kula¤›n›n alg›lama düzeyi s›n›rl›d›r. Ne çok yük-sek tondaki ne de çok alçak tondaki sesleri iflitebiliriz.

2) Görme siniri ›fl›k gücünü tafl›ma kapasitesi bak›m›ndans›n›rl›d›r. Beyne ona zarar verecek denli çok ›fl›k gücü tafl›ya-maz.

3) Bir litrelik su yar›m litrelik bir kaba s›¤maz. Yar›m litre-lik su kaba kondu¤unda, geri kalan› taflar. Geri kalan› uçtur.

4) Çap› 8 santimetre olan bir demir parças› çap› 5 santi-metre olan bir delikten geçemez. Demirin kal›nl›¤› bak›m›n-dan geriye kalan üç santimetre delik için bir uçtur.

fiimdi bu dört örnekten ilk ikisini kan›tlamak istiyorum.

Birinci Örnek–Ses: Bir grup insan›n bir odan›n içindeoturduklar›n› ve odan›n ortas›na da elinde flüt olan birininbulundu¤unu varsayal›m. Flütlü kifli flütünü çalmaya önceen düflük perdeden bafllas›n, sonra biraz daha sesli çals›n.Belli bir aflamada, odadaki di¤er herkes sesi iflitiyor olmas›nakarfl›n bir ya da birkaç kifli aletten gelen sesi duyamaz konu-ma gelecektir. Sesi daha da artt›rd›¤›n›zda, odadaki di¤er ki-fliler de s›rayla herhangi bir ses duyamaz hale gelecektir. Vesonunda hiç kimse ses duyamayacakt›r. Bu da gösteriyor kises alg›lama düzeyi her insanda farkl›d›r, baz›lar›nda di¤er-lerinden daha yüksektir.

Flüt hiç kimsenin iflitemeyece¤i kadar bir ses ç›karmayabafllar bafllamaz, odaya evcil bir kedi getirin. Kedi odaya gir-di¤inde hemen kulaklar›n› dikip flüte bakacakt›r, zira kedialetten gelen sesi duyar. Kedicik sesi duyar çünkü duyma se-

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

233

viyesi insanlar›nkinden daha yüksektir. Kedinin bu niteli¤iflütten gelen ses dalgalar› testiyle kan›tlanabilir.

Yukar›da söylenenler insanlar›n ses alg›lama düzeyininbir üst s›n›r› oldu¤unu ve ayr›ca baz› hayvanlar›n s›n›r›n›ninsanlar›nkinden daha yüksek oldu¤unu gösteriyor.

fiimdi de çok büyük bir organ›n en düflük notalar›n› seçe-rek bir alt s›n›r testi yapaca¤›m. Birçok insan bunlar› duya-maz. Atmosferdeki ses dalgalar› ve alg›lanabilir titreflimlerburada sesin var oldu¤unu do¤rulamaktad›r. Bu durum in-sanlar›n ses alg›s›n›n bir alt s›n›r› oldu¤unu ve her insanda bus›n›r›n farkl› oldu¤unu göstermektedir. Kula¤›n ses alg›s› ba-k›m›ndan hem üst hem de bir alt s›n›r› oldu¤undan insan›nyaln›zca orta düzeydeki sesleri alg›layabildi¤ini göstermekte-dir. Dolay›s›yla üst s›n›r›n üstündeki tüm sesler ve alt s›n›r›nalt›ndaki tüm sesler insanlar aç›s›ndan uçtur. Fakat alg›lamadüzeyini aflmayan sesler iflitme organlar›na zarar verecek ka-dar fliddetli olabilir. Bu tarifteki yo¤unluklar insan›n yaratt›-¤› eserlerin birer ürünüdür ve dolay›s›yla kulak zar›n›n koru-mas›yla bunlardan sak›n›labilir.

‹kinci Örnek–Görme Siniri: Bunu sayfa 69-80’deki “Ifl›k”bafll›kl› Üçüncü Bölüm’de enine boyuna ele ald›k.

Zihin.‹nsan zihni de uçlar taraf›ndan yönetilir, zira:‹nsan zihni uzay›n bafllad›¤› ya da sonland›¤› yerde idrak

edemez.‹nsan zihni zaman bafllad›¤›nda ya da sona erece¤inde id-

rak edemez. Bu iki sorun insan zihni aç›s›ndan uçtur.

TEKRARLAMALAR. Büyük bir do¤a yasas› olmas›na kar-fl›n, çok az anlafl›lm›fl, hatta hiç anlafl›lmam›fl bir do¤a yasas›n-dan bahsediyoruz: Tekrar yasas›. Yerküre bir dizi özgün modelve yasa üzerine kuruludur. Her yeni hayat ya da her neyse bir

Ek

234

önceki modelden pay alabilir. Her yeni gelen model küçük birde¤ifliklik yaflar. Bunun nedeni her yeni modeli daha karmafl›khale getirmek ve böylece yerkürenin sürekli so¤umas›yla den-geye kavuflturmak ve hayat gücünün hacmini s›cakl›kla orant›-l› düzeye düflürmektir. Hayat›n yar› yar›ya tekrar› biliminsan-lar› taraf›ndan hatal› bir flekilde “evrim” diye adland›r›lm›flt›r.

Hayattaki bu yar›-tekrarlar bunlar› daha karmafl›k halegetirmeyi amaçlar, aksi takdirde hayat daha ilk ürününü ver-dikten sonra sona ererdi. O zaman yerküre bugün üzerindecanl›lar›n yaflamad›¤› bofl, kurak bir tarla olurdu. Bu eserde,Beflinci Bölüm’de, hayat›n ne oldu¤u nu, neden her yeni ha-yat›n her zaman öncekinden daha karmafl›k oldu¤unu ve ne-den her yeni hayat›n bir önceki hayat›n fleklinden ve niteli-¤inden bu kadar çok pay ald›¤›n› gösterdim. fiimdi de bununbüyük tekrar yasas›n› takip etti¤ini gösterece¤im.

Do¤an›n her alan›nda birçok tekrar örne¤i oldu¤unu gö-rürüz. Bir nehir havadaki nem parçac›klar›yla bafllar. Bu nemparçac›klar› ya¤mur damlalar› oluflturur ve bunlar yere dü-fler, yere düflen ya¤mur damlalar› topra¤›n içine geçer ve sukaynaklar› olufltururlar, su kaynaklar› birleflir ve derelerolufltururlar, dereler birleflir çaylar olufltururlar, çaylar birle-flir ›rmaklar olufltururlar ve bunlar da tüm haflmetleriyle ok-yanusa akarlar. Bir a¤aç tohumdan oluflmaya bafllar.

Afl›r› ›s›t›lm›fl bir bedenden ç›kan ›fl›n koyu görünmez birana ›fl›n olarak bafllar, sonra bölünür ve tekrar tekrar bölünürve sonunda say›s›z renkli ›fl›n olufltururlar. Bu ›fl›nlar›n herbiri do¤a taraf›ndan kullan›lan bir güç tafl›r.

Yerkürenin kendi büyük gücü bir ana birincil güç olarakbafllar, sonra bölünür, tekrar bölünür ve say›s›z güç olufltu-rur. Bu güçlerin her birinin do¤a taraf›ndan kendisine tahsisedilmifl bir görevi vard›r.

‹nsan›n sinir sistemi ve kan dolafl›m sistemi de di¤er ör-neklerdir. Tekrar yasas›na iflte böyle daha birçok örnek vere-bilirim.

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

235

ÜSTÜN GÜNEfi. Güneflimiz kendi ekseni etraf›nda dön-mektedir, bu nedenle yine kendi ekseni etraf›nda dönen üs-tün bir günefl taraf›ndan yönetilmektedir.

Astronomlar uzayda, büyük günefl Rigel’in ötesinde bü-yük karanl›k bir güneflin oldu¤u teorisini ortaya atm›fl ve bu-nu ak›lc› bir temele oturtmufllard›r. Semavi bedenlerin hare-ketleri ve evrenin bu k›sm›nda görünüflte iflgal edilmemifl biruzam›n ortaya ç›k›fl› birçok biliminsan›n› bu sonucu ç›karma-ya itmifltir. Bu teori sa¤lam temellere sahiptir.

Bu büyük karanl›k güneflin bilinen günefllerimizin en bü-yü¤ünden misli misli daha büyük oldu¤una inan›l›r. Fakatbedeni karanl›k ve görünmez olan bu güneflin boyutunun neoldu¤una ya da olabilece¤ine dair herhangi bir tahminde bu-lunulmam›flt›r.

Karanl›k görünmez bir günefl oldu¤unu kabul eden baz›aptal yazarlar daha da ileri gidip, bunun ölü bir günefl oldu-¤unu söylüyorlar. E¤er ölü bir günefl olsayd›, teleskopu-muzla görebilirdik, zira yans›yan ›fl›k bu güneflin konumu-nu ve boyutunu ortaya sererdi. Neden görülemeyece¤inedair iki mant›kl› gerekçe vard›r: Birincisi, en güçlü teleskop-lar›m›z›n bile göremeyece¤i kadar uzakta olabilir. Ama da-ha muhtemel olan›, ›fl›nlar›n›n koyu ve afl›r› yo¤un olmas›-d›r, öyle yo¤undur ki hepsi de insan gözünün görebilece¤i-nin ötesindedir.

Güneflimizin etraf›nda döndü¤ü üstün güneflin hiçbir za-man görülmedi¤i kesin gibidir, ama inan›lmaz olsa da, bizegördü¤ümüz günefllerden daha yak›n olabilir. Üstün günefl,Rigel’in ötesinde ölçülemez uzakl›ktad›r.

Böylesine insan havsalas›n›n ötesinde bir uzam› kontroledebilecek kadar güçlü bir günefl, kontrolü alt›ndaki on bin-lerce bedenle, insan gözü için uç olan ve tüm yerküre güçle-rine karfl› tarafs›z olan ›fl›nlara ve güçlere sahip olmal›d›r. Ri-gel’in ötesindeki karanl›k görünmez bir günefl hariç, evreniniflgal edilmemifl herhangi bir bölgesi olmad›¤›ndan, gökyü-

Ek

236

zünde gördü¤ümüz her beden muhtemelen onun kontrolün-dedir.

Güneflimizden gelen koyu ve yo¤un ›fl›nlar insan gözü-nün göremeyece¤i uç nitelikte olduklar›ndan, üstün güne-flimizden gelen koyu ve afl›r› yo¤un ›fl›nlar›n bin kat dahaböyle olmas› akla yatk›nd›r. Bu nedenle hem insanl›k hemde bilim aç›s›ndan üstün günefl her zaman bir s›r olarak ka-lacakt›r.

YERKÜREN‹N SONU. “Yerkürenin sonu nas›l olacak-t›r?” sorusu her zaman ilginç bir soru olmufltur ve yaln›zcabiliminsanlar›n›n de¤il, meslek d›fl›ndan birçok insan›n da il-gisini çekmifltir. Konuya olan ilgi birçok teorinin ortaya at›l-mas›na neden olmufl ve daha önce de göstermifl oldu¤um gi-bi, birço¤u bu zavall› dünyan›n sonunun bir felaketle gelece-¤ini iddia etmifltir.

Ben bir teori daha ortaya ataca¤›m; okurlar›m›n bu zama-na kadar gördükleri gibi, bilimsel aç›dan ortodoks bir teoriolmayacak bu.

Yerküre nihai biçimine ve kofluluna Pleistosen dönemin-de kavuflmufltur ve bu koflul sonsuza dek sürecektir.

Evrendeki her beden tarafs›z bir bölgede hareket etmekte-dir ve di¤er tüm bedenlerden uzaktad›r. Semavi bedenlerdenbirini etkilemek için, evreni kontrolü alt›nda bulunduran bü-yük üstün güce bir fley olmas› gerekir. Tarafs›z bölgeler öyleayarlanm›flt›r ki bedenlerin birbiriyle çarp›flmas› mümkünde¤ildir. Her günefl kendi uydular›n› kontrol eder ve di¤erle-ri üzerinde etkiye sahip de¤ildir. Hiçbir sistem birbiriyle ça-k›flamaz. Hiçbir beden bir sistemden baflka bir sisteme aktar›-lamaz. Yerküre güneflimiz var oldu¤u sürece ölü bir dünyaolamaz. S›cakl›klar›m›z ve mevsimlerimiz de¤iflemez çünkükutuplar›n hareketleri nihai olarak belirlenmifltir.

Oksitlenmeler ve erozyonlar devam edecektir. Da¤lar ya-vafl yavafl sular alt›nda kalacak ve nehirler taraf›ndan deniz-

Mu’nun Kozmik Güçleri 1

lere tafl›nan malzemelerle adalar oluflacak. ‹nsanlar tekrardantopraklar› ›slah edecek ve da¤ yamaçlar›nda oldu¤undan da-ha verimli hale getirecektir. Milyonlarca y›l sonra volkanikgazlar›n hepsi yerkürenin bedeninden temizlenecektir. Sonradepremler ve yanarda¤lar yerkürenin geçmifl tarihine ait ola-cakt›r.

‹nsan daha iyi olacak, kusursuza daha da yaklaflacak, bü-yük bilgi birikimiyle tutarl› bir hayat sürecektir. Mücadele veçekiflme denen bir fley olmayacakt›r. “Aslanla kuzu can ci¤erkuzu sarmas› olacakt›r.” ‹ktidar ve servet avc›s› devletler yer-yüzünden silinecektir. ‹nsan topluluklar›n›n oluflturdu¤u tekbir büyük birlik olacakt›r, hepsi de birbiriyle gerçek anlam›y-la kardefl olacakt›r. Sonra,

Sonras›n› ancak Üstün Güç bilebilir.

J. CHURCHWARD

1870-1934

Bu eser 1870’de yaz›lmaya baflland› ve 1870-1934 y›llar› aras›n-da düzeltmeler ve eklemelerle birlikte befl kez gözden geçirildi. fiim-di de kamuoyunun takdirine sunulmaktad›r.

J. C

237

Ek

JAMES CHURCHWARD’IN OMEGA YAYINLARI’NDAN ÇIKACAK

D‹⁄ER K‹TAPLARI

• MU’NUN KOZM‹K GÜÇLER‹ 2

• MU’NUN KUTSAL SEMBOLLER‹

• KAYIP KITA MU’NUN ÇOCUKLARI

• KAYIP KITA MU