PLASFEDDERGİ Sayı 8

100
KASIM - ARALIK 2014 / 8. SAYI PLASTİK SANAYİCİLERİ FEDERASYONU DERGİSİ English version included Türkiye'yi orta gelir tuzağından sanayileşme kurtaracak Türkiye'yi orta gelir tuzağından sanayileşme kurtaracak Şimdi SANAYİLEŞME ZAMANI Şimdi SANAYİLEŞME ZAMANI

description

PLASFED Plastik Sanayicileri Federasyonu PLASFEDDERGİ Sayı 8 Kasım - Aralık 2014

Transcript of PLASFEDDERGİ Sayı 8

Page 1: PLASFEDDERGİ Sayı 8

KASIM - ARALIK 2014 / 8. SAYIPLASTİK SANAYİCİLERİ FEDERASYONU DERGİSİEnglish version included

Türkiye'yi orta gelir tuzağından sanayileşme kurtaracakTürkiye'yi orta gelir tuzağından sanayileşme kurtaracak

Şimdi SANAYİLEŞME

ZAMANI

Şimdi SANAYİLEŞME

ZAMANI

Page 2: PLASFEDDERGİ Sayı 8
Page 3: PLASFEDDERGİ Sayı 8
Page 4: PLASFEDDERGİ Sayı 8
Page 5: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

3

BAŞKANIN MESAJI

Selçuk AksoyBaşkan

PLASFEDPlastik Sanayicileri Federasyonu

Ham petrol fiyatları küresel krizin ardından en keskin düşüşlerinden birini yaşıyor. Düşüşün kalıcı olup olmayacağı belli değil ama bir dönem 120 dolarlarda istikrar kazanan varil başına ham petrol fiyatı için 60 dolarlar konuşulmaya başlandı. Bu keskin düşüşün –ki yüzde 45’lere varıyor- nedenlerine ilişkin farklı senaryolar var. Hatta, siyasi gerekçelerle yapılan açıklamalar da. Bütün petrol ihraç eden ülkeler için yüzde 40 dolayındaki hampetrol fiyatı gerilemesinin gelir azaltıcı et-kisi yıllık 1,5 trilyon dolar olarak hesaplanıyor.

Bütün bunlar bir yana, ülkemiz ve sektörümüz için ciddi bir fırsat penceresinin açıldığı orta-da. Nitekim, Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, 2015’e ilişkin para ve kur politikasını açıkladığı basın toplantısında, enflasyonun yüzde 5’lere kadar gerileyeceği bir ortamın sağlanabileceğini belirtti. Özellikle de petrol fiyatlarının düşmesinden kaynaklı dış açık azalması sağlıyor. Merkez Bankası hesabına göre yılın tamamı için her 10 dolarlık fatura azalışı, 4 milyar dolar ithalat faturası düşüşü demek. Enflasyonda da 0,4 puan gerileme anlamına geliyor.

Şüphesiz, petrol fiyatlarındaki gerilemenin sektörümüz açısından da ciddi avantajları var. Hammadde fiyatlarında bir gerileme hali hazırda başladı. Dergimiz için ChemOrbis’in yaptığı çalış-mada ise bu düşüşün sınırlı olduğu, bu yılın başından itibaren gerçekleşen ve yıl ortasından sonra hızlanan keskin düşüşe karşılık, plastik hammadde fiyatlarındaki gerilemenin bu hızlı düşüşün çok gerisinde kaldığı yönünde.

Elbette, hammadde fiyatlarındaki düşüşlerin her biri sektörümüzün rekabet gücü ve karlılı-ğına etki edecek. Buna ilave olarak, Federasyonumuz ve sektörel paydaşlarımızla yürüttüğümüz çalışmalarla, kimi hammaddelerde gümrüksüz vergi avantajının 2015 başından itibaren yürürlüğe girmesi ilave bir katkı yapacak.

Öteyandan, her zaman olduğu gibi madalyonun bir de öbür yüzü var. İhracat pazarlarımızın çok büyük kısmı petrol geliri elde eden ülkeler. Kuzey Afrika, Ortadoğu, Rusya ve BDT ülkelerinin büyük kısmının ana gelir kaynağı hampetrol.

Petrol fiyat düşüşlerinin ilk ciddi etkisi Rusya’da görüldü. Finans piyasalarında başlayan bir zorluğu yaşıyorlar. Kısa sürede reel sektörü de etkilemeye başlayacaktır. Türkiye’ye ilk etkisi tu-rizm sektöründe görüldü. Yapılan ilk tahminler, -cepheden gelen ilk haberlerin hep kötü olduğunu göz önünde bulundurarak- olumsuz senaryoda Türkiye’ye etkisinin 6 milyar dolara kadar çıkabile-ceğini gösteriyor.

Buna karşılık, cepheden gelen iyi haber ise Avrupa kanadında. Tıpkı bizim gibi enerji ithalatçısı olan Avrupa ülkelerinin, petrol fiyatlarındaki gerilemeye bağlı olarak iç tüketimlerinin hızlanması mümkün görünüyor. Bu da ana ihraç pazarımız açısından iyi gelişme.

Ortadoğu ülkelerinin 2015 için, bütçe açıklarını hızlandırıp hızlandırmayacağı belli değil. OPEC petrol üretim miktarını düşürmeyeceğini açıkladı. Bu ülkelerin, kamu harcamalarında bir kısıntı-ya gideceği ya da genel tüketime yönelik bir makro ihtiyati tedbir alacakları yönünde şu anda bir işaret görünmüyor. Buna karşılık Rusya, Azerbaycan, Türkmenistan, Libya, Cezayir ile bazı Güney Amerika ülkelerinde, olası ekonomik daralma ile yerel paraların Dolar/Avro karşısındaki değer kay-bına bağlı hane halkının ve şirketlerin alım gücünün azalacağı ortada.

Her zaman olduğu gibi, Türkiye ve sektörümüz açısından fırsat ile zorluk yan yana geliyor ama fırsat ayağı daha büyük gibi görünüyor. Tabii ki bütün bu tartışma, düşüşün kalıcı olacağı varsayımı altında geçerli. Heyecan verici bir döneme girdiğimiz ortada.

Yeni yılınızı kutluyor, başarılı, mutlu bir yıl diliyorum.

Hampetrol fiyat düşüşleri:Fırsat ve zorluk yan yana

Page 6: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

4

Sibel Destereci YılmazPLASFEDDERGİ

Yayın Kurulu BaşkanıPAGDER Plastik Sanayicileri

Derneği Yönetim Kurulu ÜyesiYakın zamana kadar sanayileşme, kalkınma ile eş anlamlı olarak kullanılabiliyordu. Elbet-

te, sosyal, ekonomik, çevre bütün faktörleriyle gelişmeyi kapsayan kalkınma daha doğru bir kavram. Nereden bakarsanız bakın, kalkınmanın tanımlandığı bütün kriterler ise sanayileş-meyle doğrudan ilişkili.

Bu nedenle, 2014 yılının son sayımızı sanayileşmeye ayırdık. Bu yılın ortalarından itibaren Türkiye’nin “sanayileşme” yolundaki çabaları tartışmaya açıldı. Geçtiğimiz 20 yıllık dönemde sanayinin payı GSYH içinde önce düşme eğilimine girdi sonra da son 10 yıllık dönemde yüzde 30’larda sabitlendi. Tarım sektörünün GSYH içindeki payı azalırken, oluşan bu farkın tamamı hizmetler sektörüne gitti.

Gelişmiş ülkelerin hemen hemen tamamında hizmetler sektörü GSYH’nin yüzde 70’i do-layında seyreder. Gelişmekte olan bir ülke için istenen bir durum değildir. Nüfusunuz bizim gibi 76 milyon kişiye ulaşmışsa ve eğer yeterince zenginleşmeden –ki bugünler için kişi başına gelirde 20 bin dolar seviyesi kabul ediliyor- hizmet sektörü ağırlıklı bir yapıya geçerseniz bu “orta gelir tuzağına saplanmak” anlamına geliyor. Sanayileşme için kaynak yaratamaz duruma geliyorsunuz. Plastik sektörü imalat sanayii içinde çok önemli ve hepimiz biliyoruz ki gelecek-te de çok önemli olmaya devam edecek. Bu nedenle hepimizin tartışması gereken bir konu olduğunu düşünüyoruz.

Sektörümüz için bir diğer önemli gündem maddesi ise yapısal sorunumuz olan hammad-deye yönelik gelişmeler. Petrol fiyatlarındaki düşüşün ardından, diğer emtia fiyatlarında da bir gevşeme yaşandı. Bu aşırı fiyat gerilemesine ilişkin analizler yeni yeni yapılıyor. Küresel siyasetin bir parçası olarak fiyat müdahalesi olduğu kadar, ekonomik yönü de oldukça ilginç olan bir olayı yaşıyoruz. Bu konudaki yazımızda gelişmeleri kapsamlı olarak değerlendirmeyi amaçladık.

PLASFEDDERGİ 8. sayısıyla karşınızda. Sektörümüze bir haber dergisi kazandırmaktan mutluyuz. Geniş bir kitleye ulaşıyoruz. Sektör dışındaki karar alıcılar, ilgi duyanlar, hatta pro-fesyonellere sektörümüzü anlatmak için haber dergisi tarzını benimsedik. Elbette sizlerin sa-hiplenmesiyle erişimimiz çok daha geniş kitlelere ulaşacaktır.

Yeni yılın hepimize mutluluk, başarı ve sağlık getirmesini dilerim.

YAYIN KURULU BAŞKANI’NDAN

Sanayileşmek

Page 7: PLASFEDDERGİ Sayı 8
Page 8: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

6

İÇİNDEKİLER

PLASFEDDERGİPlastik Sanayicileri Federasyonu Dergisi

e-dergi; www.plasfed.org.tr

• PLASFED Adına İmtiyaz SahibiSelçuk Aksoy

• Yayın Kurulu BaşkanıSibel Destereci Yılmaz - Tepsan Plastik

• Yayın KuruluHüseyin Semerci - Şenmak MakinaReha Gür - EurotecYavuz Eroğlu - Sem PlastikMevlüt Çetinkaya - PetkimAhmet Yalçınkaya – Yalçınkaya PlastikKurt Kuruç - FarmamakErdoğan Çiçekçi – Çipitaş SentetikMehmet Turhan Onur – Ravago GroupYakup Ülçer - EnplastMurat Cansever - EurotecTalha Apak – Apak YMMAdnan Akkurt – Gazi ÜniversitesiBehçet Gülenç – Gazi ÜniversitesiHüseyin Yıldırım – Yalova ÜniversitesiKerem Cankoçak – İstanbul ÜniversitesiLevent Kurnaz – Boğaziçi ÜniversitesiMehmet Emin Yurci – Yıldız Teknik ÜniversitesiMehmet Sankır – TOBB Ekonomi ve Teknoloji ÜniversitesiMustafa Öksüz – Yalova ÜniversitesiNevzat Artık – Ankara ÜniversitesiNurseli Uyanık – İstanbul Teknik Üniversitesi Yusuf Menceloğlu – Sabancı Üniversitesi

• Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Barbaros Demirci

• Editör Mehmet Pala

• Yayın Sorumlusu Erol Türker

• Editoryal Hazırlık Mediaetik İletişim Ajansı

• Grafik TasarımBurak Çetiner – Pusula BasımTel: 90 212 671 8303

• Reklam Koordinatörü Meriç Gezici

• İletişim İstanbul Ticaret Sarayı, No:333 Giyimkent – İSTANBULTel: 90 212 438 2619 Faks: 90 212 438 1593www.plasfed.org.tr [email protected]

• Baskı Ümit Matbaacılık Tel: 90 212 565 4269

Dergi T.C. yasalarına uygun yayınlanmaktadır. Dergide yayınlanan yazı, fotoğraf ve tüm grafiklerin her hakkı saklıdır. İzinsiz kullanılamaz.

56

68

Atlas: İtalya: Türkiye’nin en önemli dış ticaret partnerlerinden biri

64

Söyleşi: Işılplast Yönetim Kurulu Başkanı İzzet Işıldar:Firmalar belirli bir odak seçmeli, o alana yoğunlaşmalı

17

Pano: Kompozit Sanayicileri 2015 Kompozit günlerine hazır

24

Pano: PLASTEURASIA sektörü buluşturdu

Pano : GAPLASDER’den Valiliğe ziyaret

14

26

Pano: Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Işık: Plastik sektörü daha fazla desteklenmeli

Türkiye, sanayi sektörünün büyümesi için yeni bir hamle içindeŞimdi sanayileşme zamanı

Page 9: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

7

80 86

92

43

Pano: Türk plastik sektörü yerli otomobile hazır

Endüstriden: PLASFED Genel Sekreteri Barbaros DemirciTürkiye PVC pazarı büyüme-ye devam edecek

18

Pano: Hampetrol fiyat düşüşü plastik hammaddeye yansımayabilir

From the Industry (Eng): Turkey’s PVC market will continue to grow

Breaking News: News In English

Pano : ZÜCDER, sektörün envanteri-ni çıkarıyor

23

74

Söyleşi: Mehmet Ali Aslan: Türkiye’nin ilk özel organize sanayi bölgesi ilgi görüyorPlastik sektörü Türkiye’de bir ilki gerçekleştiriyor

Pano : PLASFED Raporu: Türkiye PET resin pazarında global bir oyuncu olacak

Pano : PLASFED Yönetim Kurulu üye derneklerin illerinde toplanacak

8

Pano : APSD: Ankara Plastik Sanayicileri kümelenmeye yoğunlaştı

34

12

PlaSTK:Derneklerden Mesajlar

30-50

Pano : Plastik sektörü girişim başlattı, bazı hammaddelerde fiyatlar geriledi

28

Pano: Çukurova PLASDER ilk organizasyonuna başladı

21

Page 10: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

8

PANO

karşılık kurulu kapasitenin de 29,4 milyon ton olduğu, 9,7 milyon tonluk fazla kapasitenin 4,4 milyon ton ile yarısını Çin’de bulunduğu belirtildi. Çin’in, yıllık 2 milyon ton dolayındaki ihracatına rağmen kapasite kullanımının, PET resin işletmeleri için rantabl çalışma düzeyi olan yüzde 70’in altında olduğu kaydedildi. AB ülkelerinde ise 2,5 milyon tonluk talebe karşı 2,9 milyon tonluk bir üretimi bulunduğu bilgisi raporda yer aldı.

Raporda, gelecek döneme ilişkin yapı-lan analizde de Türkiye’nin 2013 yılında 243 bin ton olan üretiminin, 2016 yılında 586 bin tona erişeceği beklentisine yer verildi. Bu-nun olabilmesi için kurulu kapasitenin yüzde 70’inin kullanılması gerektiği hatırlatılan ana-lizde, yurt içi talebin yıllık ortalamada yüzde 5 oranında artacağı varsayımı altında, 2016 yılı itibariyle yüzde 70 kapasite kullanılması için üretimin en az yüzde 20’sinin ihraç edilmesi gerekeceği, yurt içi talebin de sadece yüzde 9’unun ithalatla karşılanması gerekeceği vur-gulandı.

ve lokal üretimler tekrar önem kazanmaktadır. Zira firmalar voladitenin çok yüksek olması ne-deniyle Çin’den 3 ayda gelecek bir ürüne bağlı olmak yerine lokal üreticiden almak istemek-tedir. Bu nedenle Türkiye de PET üretimi ko-nusunda önemli bir üs olmaya adaydır.

Avrupalı üreticilerin düşük kapasite kulla-nımları ve yaşanan bazı finansal sorunlar ne-deniyle Avrupa’da PET üretiminde de konsoli-dasyon beklenmektedir. Bu arada AB ile ABD arasında serbest ticaret anlaşması bitirilmek üzeredir. Kuzey Amerika 2 yıl içinde PET ko-nusunda da net ihracatçı konuma gelecektir. Sonuç olarak bu şartlar altında Türkiye’deki PET pazarı sağlam bir şekilde ayakta kalacak-tır” görüşüne yer verildi.

Raporda, 2013 yılı itibariyle Türkiye PET resin kullanılan sektörlerde 1,5 milyar dolarlık ihracat yapıldığı ve iç pazarın da 13 milyar do-larlık bir potansiyele eriştiği kaydedildi. Dün-yada toplam PET tüketiminin 2013 yılı sonun-da 19,7 milyon ton olarak gerçekleştiği buna

PLASFED, Türkiye PET pazarının büyü-mesini sürdüreceğini ve mevcut yatırımların tamamlanmasıyla 2016 yılı itibariyle kurulu kapasite olarak PET resin alanında küresel oyunculardan biri haline geleceğini açıkladı.

PLASFED Genel Sekreteri Barbaros De-mirci tarafından hazırlanan Türkiye PET Pa-zarı-2013 raporu yayınlandı. PLASFED, plastik sektöründe yoğun olarak kullanılan hammad-delere yönelik raporlar yayınlamayı sürdürdü. Raporda, 2016 yılında Türkiye’nin PET resin kurulu kapasitesinin 902 bin tona erişeceği, fiili üretimin de 586 bin ton dolayında olacağı tahmini yer aldı.

Türkiye’nin global düzeyde etkin olması-na yönelik beklentiye yönelik olarak analizde; “1980-90’ lı yıllarda moda olan her şeyin uzak doğuda üretilmesi fikri şimdi geri dönmekte

Türkiye PET resin pazarında global bir oyuncu olacak

PLASFED, plastik sektörüne yönelik detay analiz çalışmalarına PET (polietilen tereftalat) rapo-runu da ekledi. Türkiye PET Paza-rı-2013 başlığını taşıyan ve PET’e ilişkin bütün detayları kapsayan raporda, “Halen süren yatırımları-nın tamamlanması ile 2016 yılın-da PET Resin üretiminde 902 bin ton üretim kapasitesi ile global bir oyuncu olacaktır. Mevcut ve yeni tesislerin rantabl olabilme-leri için sektörün en az yüzde 70 kapasite kullanımı ile çalışmaları gerekecektir” bilgisine yer veril-di. Türkiye’nin 902 bin ton kurulu kapasiteye karşılık, 2016 yılında ulaşacağı fiili üretim miktarının da 586 bin ton dolayında tahmin edildiği kaydedildi. Rapor, PLAS-FED Genel Sekreteri Barbaros De-mirci tarafından hazırlandı.

YENİ JENERASYON ENERJİ TASARRUFLU ENJEKSİYON MAKİNELERİ

60 - 2100 Ton ServoTech Serisi

Saraç Plastik Teknolojileri San. ve Tic. A.Ş.

No.1 34920 Sultanbeyli - Istanbul / TurkeyT:+90 216 419 47 32 (pbx) F:+90 216 419 06 [email protected]

Mecidiye Mah. Ağrı Cad. Selçuk Sk.

www.sarac.com

Stoktan Teslim Yeni SRC ServoTechEnjeksiyon Makineleri

Page 11: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

9

PANO

cek seviyede olduğu, Köksan firmasının ikinci hat yatırımı ile 2016 yılında üretim kapasite-sinin 432 bin tona ulaşacağı belirtildi. Diğer devam eden yatırımlar olan; Polyflex’in 2014 sonunda, 200 bin tonluk yatırımı tamamlaya-cağı ve böylece 2016 yılında Türkiye’nin şişe tipi PET Resinde toplam 782 bin ton kapasite-ye ulaşacağı kaydedildi.

Sasa ve Polyfleks’in 110.000 ton kapa-site ile tekstil ve film tipi PET resin imalini kendi ihtiyaçlarında kullanmayı sürdürdüğü hatırlatılan raporda, diğer küçük firmaların da 10 bin ton/yıl üretimleri bulunduğu hatırlatıl-dı. Bu veriler ışığında 2016 yılında Türkiye’de toplam PET Resin üretim kapasitesinin ( şişe, tekstil ve film ) 902 bin ton olacağı hesaplandı.

Raporda, PET resin talebinin geçen 5 yıl-da düzenli olarak arttığı ve gelecekte de artma eğilimini sürdüreceği bilgisi verildi. Toplam üretimin yüzde 75’inin şişe tipi, yüzde 25’inin de tekstil-film tipi olduğu belirtilen raporda, kapasite kullanım oranının 2012 yılında yüzde 86 olduğu, 2013 yılı sonunda da bazı yine ya-tırımların üretime başlaması nedeniyle yüzde 84’e indiği hatırlatıldı.

Turkpet, Meltem Kimya ve 2013 yılı sonunda devreye giren Köksan tarafından devam ettiği belirtildi. Bu şirketlerin kurulu kapasitesinin yıllık 360 bin ton şişe tipi PET resin üretebile-

Mevcut durum

Raporda, Türkiye’de şişe tipi PET Resin ( Polieetilen tereftalat ) üretiminin Artenius

PET Resinlerde Arz – Talep Gelişim Tahmini (Bin ton)

2013 2014 2015 2016 CAGR %

Kapasite 486 486 686 902 23

Üretim 243 340 480 586 34

İthalat 260 197 99 44 -44

İhracat 61 73 92 119 25

Yurtiçi Talep 442 464 487 512 5

İhracat / Üretim 25 22 19 20

İthalat / İç Talep 59 42 20 9 TOPLAM PET Resin Üretiminde Mevcut ve Beklenen Kapasite

( Ton / Yıl )MEVCUT

KAPASİTESÜREN

YATIRIMLARTAHMİNİ

KAPASİTE 2016

Şişe Tipi PET Resin 366.000 416.000 782.000

Tekstil Tipi PET Resin 120.000 - 120.000

TOTAL RESİN 486.000 416.000 902.000Kaynak : Firmalar

YENİ JENERASYON ENERJİ TASARRUFLU ENJEKSİYON MAKİNELERİ

60 - 2100 Ton ServoTech Serisi

Saraç Plastik Teknolojileri San. ve Tic. A.Ş.

No.1 34920 Sultanbeyli - Istanbul / TurkeyT:+90 216 419 47 32 (pbx) F:+90 216 419 06 [email protected]

Mecidiye Mah. Ağrı Cad. Selçuk Sk.

www.sarac.com

Stoktan Teslim Yeni SRC ServoTechEnjeksiyon Makineleri

Page 12: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

10

ithalat birim fiyatının ise 1509 dolar/ton oldu-ğu belirlendi.

Hammaddede dışa bağımlılık

PLASFED raporunda, PET’in ( polietilen tereftalat ) termoplastik polyster reçine ol-duğu ve başlıca hammaddelerinin PTA ( Saf Teraftalik Asit ) ve MEG ( Mono Etilen Glikol ) olduğu hatırlatılarak, üretiminde az miktarda da IPA ( İztopik Asit ) ilave edildiği kaydedildi. Talebi hızlı artan PTA ile az artan MEG’in Tür-kiye’deki tek üreticisinin Petkim olduğu hatır-latılan raporda, bu ürünlerin yurt içi tüketimi-nin ihtiyacı karşılamaması nedeniyle, ithalatla karşılanma oranlarının sırasıyla yüzde 84 ve yüzde 72 seviyesinde olduğu kaydedildi.

Türkiye PET pazarı büyüyecek

Raporun son bölümünde, Türkiye pazarı-nın büyümesine yönelik bir analize de yer ve-rildi. Bunun nedenlerinin sıralandığı raporda, PET ürün kullanan bütün sektörlerde büyüme eğiliminin gözlendiği hatırlatıldı. “PET resinin, hafif ve dayanıklı olması nedeniyle Türkiye’de kullanım yelpazesi giderek genişlemektedir” denilen raporda, gıda, kozmetik-ev kimyasal-ları, fotoğraf-röntgen filmi, tekstil, plastik lev-ha, kablo, emniyet kemeri, plaka gibi çok geniş bir alanda kullanıma sunulduğu hatırlatıldı.

yılı sonunda 393 milyon dolara karşılık gelen 260 bin tona eriştiği vurgulanan PLASFED ra-porunda, şişe tipi PET resine ihracatının daha hızlı arttığı, film ve tekstil tipi PET resin ithali-nin 5 yıllık dönemde miktar bazında yüzde 5,8, değer bazında da yüzde 7,3 oranında geriledi-ği kaydedildi.

İhracatta ise her iki PET resin tipinde de büyüme görüldüğü ve toplamda miktar bazın-da yüzde 14,5, değer bazında da yüzde 15,3 oranında ortalama artış tutturulduğu vurgu-landı. 2013 yılı sonu itibariyle ihracatın 106 milyon dolar ve 61 bin ton olarak belirlendiği açıklandı. Türkiye’nin 2013 yılı sonu itibariyle ihracat birim fiyatının 1730 dolar/ton olduğu,

Dış ticaret

Türkiye’nin PET resin ithalatı 2008 – 2013 döneminde miktar bazında yıllık yüzde 8,3 ile 7,7 aralığında artış gösterdiği ve 2013

PANO

PET Resin Kullanılan Başlıca Sektörlerin Yaklaşık İhracat ve İç Pazar Potansiyeli

PET Kullanılan Başlıca Sektörler İhracat PotansiyeliMilyon $

İç Pazar PotansiyeliMilyon $

Dondurulmuş Sebze- Meyve 120 200

Bitkisel Yağlar 300 3.650

Meyve Suları 150 2.300

Domates Salçası 150 350

Kozmetik, Deterjan, Muhtelif Kimyasallar 700 3.000

Fotoğraf – Rontgen Filmleri 15 500

Ambalajlı Su 20 2.300

TOPLAM 1.455 12.300

Kaynak : TUİK

PET Resin Arz – Talep Dengesi ( 1000 Ton ) (Mevcut Durum)2008 2009 2010 2011 2012 2013 CAGR %

Üretim 216 221 224 230 232 243 2,4İthalat 175 173 219 235 208 260 8,3İhracat 31 34 49 41 32 61 14,5Yurtiçi Talep 360 360 394 423 409 442 4,2İhracat / Üretim 14 15 22 18 14 25İthalat / İç Talep 49 48 56 56 51 59

Page 13: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

11

PANO

Züccaciye sektöründe TOBB Sektör Meclisi ve Federasyon heyecanı

Züccaciye sektöründe iki önemli üst sivil toplum örgütlenmesi son aşamaya geldi. Ev ve Mutfak Eşyaları Federasyonunun kuruluşu için 5 dernek anlaştı. Züccaciyeciler Derneği (ZÜC-DER) ev ve mutfak eşya üreticilerini kapsayan Ev ve Mutfak Eşyaları Federasyonu kurulma çalışmalarının başladığını açıkladı. ZÜCDER ta-rafından Başkan Ömer Ertuğrul Erdoğan imza-sıyla yapılan açıklamada, sektörde faaliyet gös-teren 5 derneğin federasyonlaşma kararı aldığı kaydedildi. Açıklamada, ZÜCDER’in 2004 yılın-da kurulmasının ardından, ev ve mutfak eşya-

Türkiye’nin önemli sektörle-rinden olan züccaciyede iki önemli örgütlenme çalışması son aşama-ya geldi. ZÜCDER’den yapılan açık-lamada, Ev ve Mutfak Eşyaları Fe-derasyonu EVFED kurulma kararı alındığı duyuruldu. Sektörün uzun süredir üzerinde çalıştığı TOBB Sektör Meclisi de kurulma aşama-sına geldi.

ları sektöründe porselen, seramik, cam, plastik, çelik eşya, elektrikli ev gereçlerinden hediyelik eşyaya kadar çok çeşitli ürün grubunda faaliyet gösteren üretici, ihracatçı, ithalatçı ve peraken-deci firmayı kavradığı hatırlatıldı.

Bu yapısıyla ve 430 üyeyle sektörün tek çatı kuruluşu konumuna gelindiği belirtilen açıklamada, bütün sektörün üst yapılanmasına ihtiyaç bulunduğu belirtilerek, “Aynı sektörde farklı uğraşlar içerisindeki üyelerimizden olu-şan bu birliktelik, Türkiye ekonomisinde önemli bir yer tutan züccaciye sektörünün ortak amaç-larını korumak ve sektörün gelişimini sağlamak amaçlarıyla hareket etmektedir. ZÜCDER, bir federasyon kurma fikrini hayata geçirmekte öncülük etmektedir. Bu kapsamda 1 yıldır ya-pılan çalışmalar çerçevesinde Ev ve Mutfak Eşyaları Federasyonu-EVFED kurulmaktadır” denildi.

EVFED’e, ZÜCDER’in yanısıra, Plastik Sa-nayicileri Derneği (PAGDER), Endüstriyel Mut-fak, Çamaşırhane Servis ve İkram Ekipmanları Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TUSİD) Mobilya Sanayi İşadamları Derneği (MOBSAD) İSTOÇ İş Adamları Derneği’nin (İSTOÇDER) üye olduğu belirtildi.

Açıklamada, “Mikro düzeyde bireysel üyesinden, makro düzeyde sektörün bütünü-ne, etki alanı çok daha geniş bir kesime hitap edecek ve sektörün kamuoyunda en güçlü temsilcileri olacak EVFED-Ev ve Mutfak Eşya-ları Federasyonu üyelerimize, sektörümüze ve ülkemize hayırlı olsun” denildi.

TOBB Sektör Meclisleri kapsa-mında Züccaciye Sektör Meclisi de kuruluyor

Öteyandan, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) bünyesindeki Türkiye Sektör Meclislerinde, istikrarlı bir şekilde büyüyen ve her yıl cari fazla veren ender sektörlerden biri olan Züccaciye Sektörümüzün de temsil edil-mesi amacıyla ZÜCDER tarafından yürütülen çalışmaların son aşamaya geldiği duyuruldu. Yapılan açıklamada, “Züccaciye Sektör Meclisi” adı altında TOBB yapılanması içinde bir sektör meclisi oluşturulmasının gerçekleştirilece-ği kaydedildi. Açıklamada, “Züccaciye Sektör Meclisi”nin başarılı işlere imza atmasını ve sektörümüze, iş dünyasına ve ülkemize hayırlı olmasını diliyoruz” denildi. Sektör meclisi bün-yesinde çalışma yürütecek firmaların isimleri de TOBB’a bildirildi.

Page 14: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

12

PANO

PLASFED Yönetim Kurulu çeşitli illerde toplanacak

EGEPLASDER ile birlikte yürütülecek PLASTECH fuarına ilişkin gelişmeler ve or-ganizasyon için atılması gereken adımlar da toplantıda değerlendirildi. Bu kapsamda, katkı verecek üye derneklerle birlikte yürütülecek işlemlere yönelik detay uygulamalar gözden geçirildi.

Toplantıda, PLASFED Yönetim Kurulla-rının, PLASTECH fuar tanıtımını da içerecek şekilde, üye derneklerin bulunduğu illerde yapılması kararlaştırıldı. Buna yönelik takvim ve planlama çalışması da başlatıldı. PLASTECH fuarının iki yılda bir yapılmasına yönelik görüş alış verişi ve yapılmadığı yıllarda Gaziantep’te bir fuarın yapılması yönündeki fikir de günde-me alındı. Sektör sorunlarının ve önceliklerini belirlenmesine yönelik olarak, daha önce PAG-DER tarafından yapılan çalışmanın yenilen-mesi konusu da PLASFED Yönetim Kurulunda gündeme alınan bir başka konu oldu.

PLASFED Genişletilmiş Yönetim Kurulu toplantısı Plast Eurasia 2015 vesilesiyle İstan-bul TÜYAP’ta gerçekleştirildi. Toplantıya, üye dernekler yanında sektör paydaşları PAGEV ve Kauçuk Derneği temsilcileri de katıldı.

Toplantıda konuşan PLASFED Başkanı Selçuk Aksoy, devam eden çalışmalar hak-kında bilgi verdi. Aksoy, plastik hammadde ithalinde sağlanan avantajlar, sektörün örgüt-lenmesine ilişkin yapılan çalışmaları anlattı. Toplantıda, BURPAS Başkanı İlker Biliktü ve

KAYPİDER Başkanı Yusuf Özkan da söz alarak bölgesel ve genel plastik sektörü gelişmelerini yorumladılar.

Yönetim Kurulu, gündemindeki önemli konuları değerlendirdi. Toplantıda, ZÜCDER’in PLASFED’e üyelik kararından duyulan mem-nuniyet dile getirildi ve örgütlenme çalışma-larının hızlanması ve yaygınlaşmasına yönelik girişimlerin yaygınlaştırılması, sektör paydaş-ları ve diğer potansiyel-muhtemel üyelerle temasın güçlendirilmesi kararı alındı.

PLASFED Genişletilmiş Yönetim Kurulu toplantısında, örgütlenme, sektörün bölgesel işbirlik ve dayanışmasını artırma ile 2016’da yapıla-cak PLASTECH fuarına katkının güçlendirilmesi için, üye derneklerin illerinde PLASFED Yönetim Kurulu Toplantısı yapılması kararlaştırıldı. PLASFED, sektör savunuculuğu ve sektör faydalarının güçlendirilmesi amacıyla, vergi, gümrük, harç gibi uygulamalara yönelik rekabet avan-tajı sağlayacak girişimlerini hızlandırma kararı aldı. PLASFED Yönetim Kurulu toplantısında, konuklarla birlikte üçüncü kuruluş yıldönümü için yaptırılan pasta da kesildi.

PLASFED Yönetim Kurulu üye derneklerin illerinde toplanacak

Page 15: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

13

PANO

kında bilgi verdi ve PLASFED-ICIS ortaklığında düzenlenen “ Türkiye Polimer Konferansı “ ile ilgili bilgi paylaşımı yapıldı. Uni Credit Bank, EMDC, Euro-Mediterranean Development Center, Milano-Vicenza Ticaret Odaları işbir-liği ile yapılan ikili iş görüşmelerinin sonuçla-rına ilişkin bilgi paylaşımı yapıldı. Federasyon işleyişine yönelik idari konular da toplantıda değerlendirildi.

Üçüncü yaş pastası kesildi

Plastik sektörü şemsiye kuruluşu olarak sektörü güçlü temsilde önemli bir adım atan PLASFED’in üçüncü kuruluş yıldönümü nede-niyle konuklarla birlikte üçüncü yaş pastası kesilerek kutlandı. Genişletilmiş Yönetim Ku-rulu Toplantısına, PAGEV Başkanı Yavuz Eroğ-lu, Başkan Yardımcısı Ahmet Meriç, Kauçuk Derneği’ni temsilen de Nalan Kaya katıldılar.

Sektör savunuculuğu güçleniyor

PLASFED’in ana faaliyet konularından olan sektör savunuculuğu ve sektör çıkar-larının geliştirilmesine yönelik çalışmalar da yönetim kurulunda karara bağlandı. Bu kap-samda, organize sanayi bölgelerindeki arsa ve fabrikalardan belediyelerce alınan emlak vergisinin sektör lehine kolaylaştırılması, ihraç kayıtlı yapılan ithalatlardan ülke gözetmeksi-zin alınan gümrük vergisi sorunun çözümüne yönelik girişim başlatıldı.

Bazı televizyon kanallarında rastlanan plastik malzemelere yönelik yanlış haberlere yönelik başlatılan girişime yönelik bilgi verildi ve gözden geçirme çalışması da yapıldı.

Plastik sektörünün maliyetlerini düşü-recek çalışmalardan biri olan TSE laboratuvar altyapısının AR-GE çalışmalarında sektöre açıl-masına yönelik yapılan talep hakkında da bilgi verildi.

Plastik sektörünün rekabet gücünün artırılması ve sektörün gelişmesi amacıyla, sektörde faaliyet gösteren firmaların mevcut faaliyet alanları ile kapasitelerinin kavranması ve bir ihtiyaç analizi-tamamlayıcılık çalışması yapılarak, olası üretim ve hizmet konuları-nın ortaya konulması ve bu yolla yatırımların özendirilmesine yönelik bir çalışma da toplan-tıda tartışıldı.

Toplantıda, İzmir Ticaret Odası’nın PVC, akrilik, metal ve alüminyum malzemelerin; kesiminde, şekillendirilmesinde, dijital ve se-rigrafi baskısında oluşabilecek fire ve zayiat oranları” ile ilgili olarak istemiş olduğu PLAS-FED görüşlerinin oluşturulmasına yönelik

gündem maddesi de tartışıldı.

PLASFED Yönetim Kurulu genişletilmiş toplantısında, üye dernekler çalışmaları hak-

PLASFED Başkanı Selçuk Aksoy, PAGEV Öğrenci-Sanayici Buluşmalarının konuğu oldu

PLASFED Başkanı Selçuk Aksoy, Halkalı PAGEV Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğren-cileri için düzenlenen Öğrenci-Sanayici Buluşmaları toplantısına konuk oldu. Geçmiş dönem PAGEV Başkanlığı’nı da yürüten Selçuk Aksoy, yaklaşık 300 öğrencinin izlediği konferansın-da, plastik sektörünün gelecek 25 yıllık döneme “imza atacağını” belirtti. İyi eğitimli gençlere sektörde geniş iş olanakları bulunduğunu kaydeden Aksoy, öğrencilere dünyadaki sektörel gelişmeleri takip etmelerini ve en az bir yabancı dili mutlaka öğrenmelerini ve sektör şirket-lerinde mutlaka stajyer olarak çalışmalarını tavsiye etti.

Selçuk Aksoy, akademik eğitimle elde ettiği birikimleri kendi aile şirketleri (Aksoy Plas-tik) içinde çalışarak daha da geliştirdiğini vurguladı. PAGEV’in yürüttüğü çalışmaların diğer sektörlere de örnek teşkil ettiğini vurgulayan Selçuk Aksoy, eğitim ve plastiğe yönelik olum-suz algılara yol açan bilgi kirliliğine karşı bütün sektör kuruluşlarının çalışma yürüttüğünü anlattı. Öğrencilerin sorularını da yanıtlayan Aksoy, plastik sektörünü seçmesinin nedenini soran bir öğrenciye, “sürekli gelişimlere açık ve etkileşim halinde bulunduğu diğer sektörle-rinde gelişimine katkı sağlamakta olan bir sektörün içinde bulunmasının kendisine her za-man için artı değerler katabileceğine inandığım için” yanıtını verdi.

Konferansta PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu da bir konuşam yaparak, geçmişte iki dönem PAGEV Başkanlığı Yürüten Selçuk Aksoy’un iki dönem yaptığı başkanlık görevi sırasında kon-feransın yapıldığı Halkalı PAGEV Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nin inşasının başladığını hatırlattı. Yavuz Eroğlu, konferansın ardından Selçuk Aksoy’a teşekkür plaketi verdi.

Page 16: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

14

PANO

GAPLASDER Yönetim Kurulu üyeleri, Gaziantep Valisi Erdal Ata’yı ziyaret etti. Vali Ata görüşmede, sanayicilere teşekkür ederek, daha yüksek katma değerli üretim için çalışılması gerektiğini vurguladı. GAP-LASDER Başkanı Murat Kökoğlu da Gaziantep’in plastik ve kimya sek-töründe güçlü bir konumu bulunduğunu, sektörün dünya ile entegre olması için ellerinden gelen çabayı sürdüreceklerini vurguladı.

Güneydoğu Plastik ve Kimya Sanayicileri Derneği GAPLASDER Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kökoğlu, Gaziantep’in plastik ve kimya sektörü açısından kümelenmenin iyi örnekle-rinden birini sunduğunu söyledi. GAPLASDER Yönetim Kurulu Üyeleri, Murat Kökoğlu Baş-kanlığındaki heyetle Gaziantep Valisi Erdal Ata’yı ziyaret etti. Ziyarete, Başkan Yardımcıları Selçuk Yıldırım ve Serkan Ünverdi, Yönetim Ku-rulu üyeleri Murat Doğan Ercan, Emre Nakiboğ-lu ve Salih Bilecen de katıldı.

Ziyarette, derneğin kuruluş işlemlerinin tamamlanarak faaliyetine başladığını belirten Kökoğlu, Gaziantep’in plastik ve kimya sektö-ründe çok önemli bir üretim merkezi olduğu-nu belirtti. Dernek üyeleri arasında sektörün en büyük kapasitesine sahip firmalarının da bulunduğunu, hatta dünya ölçeğinde önemli büyüklüklere ulaşan bir üretimin sözkonusu olduğunu belirten Kökoğlu, Gaziantep’in sek-törel kümelenme açısından örnek gösterilecek

bir yapıda olduğunu vurguladı.

Kökoğlu, plastik ve kimyanın hem mamul olarak kendisinin, hem de girdi olarak değer-lendirildiği diğer sektörlere üretim ve ihracat gücü sağladığını, istihdam ve katma değer açısından Türkiye’de en önemli sektörler ara-sında yer aldığını kaydederek, hedeflerinin plastik ve kimyada çok daha fazla katma de-ğeri olan ürünler üretmek olduğunu vurgula-dı. Kökoğlu, “Bölgedeki tüm firmaları da kucak-layarak, onların sesini duyurmak ve dünya ile entegre hale getirmek istiyoruz. Üyelerimizin teknolojik olarak ken-dilerini yenilemelerine, gelişmelerine ön ayak olmak istiyoruz. Burayı dünyanın bilinen en bü-yük ve en önemli plastik

merkezlerinden birisi haline getirme hedefi-miz var” diye konuştu.

Vali Erdal Ata da Derneğin hayırlı olması-nı dileyerek, “Üretime ve istihdama yaptığınız katkılardan dolayı sizleri tebrik ediyorum. Kat-ma değeri yüksek ürünlere yönelmemiz lazım. Türkiye’de üretilen ürünlerin ihraç fiyatının or-talama 1,5 dolar, Almanya’da 4,5 dolar olduğu söyleniyor. Kullandığımız cep telefonun 100 gram ağırlığı var ama fiyatı 1000 dolar. Bunda kullanılan cam, plastik ve metalin değeri 17 dolar olduğu söyleniyor. Yani 17 dolarlık bir hammaddeyle bin dolarlık bir değer yaratılıyor. Bunu da içindeki teknoloji ve yazılım oluşturu-yor. Bizim hedefimiz de bunlar olmalı. Bunu da ancak eğitimle ve eğitimin kalitesini arttırarak sağlarız diye düşünüyorum” diye konuştu.

GAPLASDER Yönetim Kurulu Gaziantep Valisi Erdal Ata’yı ziyaret etti

“Sektörümüzü dünya ile entegre etmek istiyoruz”

Page 17: PLASFEDDERGİ Sayı 8
Page 18: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

16

PANO

akış şemaları, kılçık diyagramları gibi sistema-tik sorun gidermeyi destekleyen teknikler an-latımı, makineyle ilgili çeşitli sorunların tartışıl-masının gerçekleştirileceği vurgulandı.

İkinci oturumda ise ilk önce polimer deg-radasyonu konusu kapsamında, temel bozun-ma tipleri, ekstrüzyon süreçlerinde bozunmayı azaltmaya yönelik önlemlerin işleneceği, takip eden kısımda ise gerçek ekstrüzyon sorunla-rının; ekstrüzyon düzensizlikleri kategorileri, her bir düzensizlik sırasında alınabilecek muh-temel çözüm yolları, ele alınacağı anlatıldı.

Seminerin son bölümünün ise gerçek sorunlara karşı örnek olay çalışması yapılaca-ğı belirtilerek, bu bölümün kapsamı, “Seminer sırasında gerçek problemlerin adres göste-rilmesi amacıyla, katılımcıların seminere eks-trüzyon süreçlerinde yaşadıkları problemleri bilerek gelmeleri önerilir. Katılımcılar tarafın-dan seminer sırasında tartışılması istenen spesifik sorunların etkinlik tarihinden önce iletilmesi durumunda seminer içeriğine ve su-numuna eklenebilir” denildi.

Seminer Konuları

1. Verimli Sorun Giderme için Gereksinimler• Araç - gereç• Süreci anlama • Tarihsel veri toplama • Teçhizat durumu • Hammadde bilgisi

nerin yerli makine üreticilerinin gelişimleri-ne katkısı büyük olacaktır. Seminerin hedef kitlesi, ekstrüzyon ve kompaund operasyon müdürleri, ekstrüder operatörleri, makine mühendisleri, kalite ve kontrol personelleridir. Chris Rauwendaal tarafından Türkiye’de se-miner verilmesi Avrupalı plastik işleme makine üreticileri nezdinde prestijli bir iştir. Semine-re sadece ülkemizden değil başta Almanya, Avusturya, İtalya, İsviçre olmak üzere tüm Avrupa’dan, Rusya, Ukrayna, Türki Cumhuri-yetler, İran, Suudi Arabistan, Çin, Hindistan ve Körfez ülkelerinden de plastik işleme makinası sektöründe faaliyet gösteren temsilcilerin ka-tılımını beklemekteyiz“ denildi.

PAGDER açıklamasında, Rauwendaal’in seminerleri için ABD ve Avrupa’ya gidildiği ha-tırlatılarak, geniş katılım imkanı sağlamak üze-re, yurtdışı seminer fiyatlarından daha ucuz bir bedel belirlendiği, seyahat masraflarının da İstanbul ile sınırlı olması nedeniyle, İstanbul ve İstanbul dışından çok sayıda sektör mensubu için iyi bir fırsat sağlanmaya çalışıldığı kayde-dildi.

Eğitim akışı PAGDER açıklamasında eğitimin, ekstrü-

der ile çalışan teknik personelin sorun gider-me becerilerini geliştirmek amacını taşıdığı-na kaydedildi. Yüksek maliyetli ekstrüzyon sorunlarının efektif ve sistematik bir şekilde çözülmesi gerekliliği hatırlatılan açıklamada, seminerin ilk oturumunda bu konunun işlene-ceği, takip eden bölümlerde de beyin fırtınası,

PAGDER, ekstrüzyon alanında dünyanın en saygın kişilerinden olan ve kitapları ders kitabı olarak da kullanılan Chris Rauwendaal’in İstanbul’da bir seminerinin organize edile-ceğini duyurdu. PAGDER’den yapılan açıkla-mada seminerin, 8-9 Nisan 2015 günlerinde yapılmasının planlandığı kaydedildi. Seminere ilişkin verilen bilgide, Chris Rauwendaal’in tüm dünyadaki plastik işleme makineleri üreticileri için bir başvuru, referans kaynağı sayıldığını belirterek, kitaplarının Türkiye dahil birçok ül-kede ders kitabı olarak da okutulduğu, dünya çapında, 200’e yakın seminer / konferans ver-diği kaydedildi.

Açıklamada, “Ekstrüzyon süreçlerinde yaşanan sorunların hızlı ve efektif olarak çö-zümüne yönelik konuların işleneceği semi-

Ekstrüzyonun Yaşayan Efsanesi Türkiye’ye geliyor

Eğitim faaliyetlerini yoğun-laştıran PAGDER, ekstrüzyon ala-nında dünyanın en saygın isimle-rinden biri olan Chris Rauwendaal semineri organize edileceğini açıkladı. Seminer, 8-9 Nisan ta-rihlerinde İstanbul’da gerçekle-şecek. Rauwendaal, yüksek ma-liyetli sorunların tanımlanması ve çözümüne yönelik bilgileri semi-ner kapsamında gerçek olaylara bağlı olarak anlatacak.

Page 19: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

17

PANO

7. Jel Problemleri • Jeller nasıl ve nerede üretilir • Polimerizasyonda üretilen jeller • Ekstrüzyon prosesinde üretilen jeller • Jeller nasıl ölçülür • Jel problemlerinin çözümü

8. Kalıp akışı problemleri • Erime kırılması • Kalıp öncesi kafada birikme• V- ya da W- kalıplar• Lekelenme ve renk bozulması• Kalıp çizgileri ve kaynak hatları • Kalıp akış problemlerinin çözümü

9. Çeşitli Ekstrüzyon Operas-yonları• Şişirme film ekstrüzyonunda (Bodinözde so-run giderme )• Levha ekstrüzyonunda sorun giderme • Boru ekstrüzyonunda sorun giderme • Profil ekstrüzyonunda sorun giderme

10. Örnek Olay Çalışması Seminer sırasında gerçek problemlerin tartı-şılması amacıyla, katılımcıların seminere eks-trüzyon süreçlerinde yaşadıkları problemlere dair hazırlıklı gelmeleri önerilir.

sites tarafından düzenlenen Kompozit Günleri 4. kez yapıldı. İstanbul’da 22-24 Ekim 2014 ta-rihleri arasında yapılan kompozit günlerinde, 3 gün süren etkinlikte çeşitli sektörlerden konu-sunda uzman kişiler kompozit endüstrisindeki son gelişmeler ve yeni üretim teknikleri sun-du. Etkinlik kapsamında, Tunç Üstünel ve Uğur Üstünel’in açılış konuşmalarının ardından, Kompozit Sanayicileri Derneği üyesi TAI-TU-SAŞ, ONUK-BG, Composite Integration, eCON Engineering, Arkema,Walter Mader, ve SARP Yacht firmalarından temsilciler sunuş yaptılar. Etkinlikte, RTM ve infüzyon eğitimi gerçek-leştirildi. Kompozit Günlerinde firmalar info standlarıyla katılımcılara eriştiler.

4. Polimer Degradasyonu • Termal bozunma• Mekanik bozunma• Kimyasal bozunma• Sıcaklık etkisi ve kalış süresi • Ekstrüzyonda erime sıcaklıkları • Ekstrüzyonda kalış süreleri • Bozunma problemleri çözümü 5. Ekstrüzyon Düzensizlikleri• Düzensizlik sıklığı * Yüksek frekans düzensizlikler * Vida frekans düzensizlikleri * Düşük frekans düzensizlikleri * Çok yavaş dalgalanmalar * Rastgele dalgalanmalar • Fonksiyonel düzensizlikler * Katı madde iletim problemleri * Erimeyle ilgili problemler * Eriyik iletme problemleri * Karıştırmayla ilgili problemler• Ekstrüzyon düzensizliklerinin çözümü

6. Hava Sıkışması • Hava sıkışma mekanizması • Hava sıkışmasından korunma • Sıkışan havanın giderilmesi

2015 kompozit sanayisine özgü üretim, işle-me ve uygulama metotları başta olmak üzere tüm kompozit sektörünü kapsayan etkinlikleri içerecek” denildi.

METYX Kompozit günleri yapıldı

Kompozit Sanayicileri Derneğinin des-tekçileri arasında bulunduğu METYX Compo-

2. Sorun Giderme Araçları • Sıcaklık ölçüm cihazları • Veri toplama sistemleri • Mikroskopi• Termokromik malzemeler• Termal analizler * DTA ve DSC * TGA * FTIR * TMA * Tork reometre * Diğer termal tanımlamalar

3. Sistematik Sorun Giderme • Değişim ile atılım sorunu karşılaştırması• Sorun giderme teknikleri * Beyin fırtınası oturumları * Akış şemaları * Kılçık diyagramları • Makineyle ilgili problemler * Sevk sistemi * Besleme sistemi * Isıtma ve soğutma sistemi * Aşınma sorunları • Vida bağlama * Vida bağlama mekanizması * Vida bağlama problemleri çözümü

Türkiye’nin kompozit teknoloji ve sana-yiinin buluşma noktalarından biri haline gelen Türk Kompozit 2015 Kongre ve sergisi 8-10 Ekim 2015 günlerinde İstanbul’da yapılacak. Kompozit Sanayicileri Derneği, etkinliğin du-yurusunu ve konferans çağrısını yayınladı. Türkiye’nin Avrupa’nın 6. büyük üreticisi ko-numunda olması yanında en hızlı büyüyen pa-zarı olduğu belirtilen çağrıda, “Türk Kompozit

Türk Kompozit 2015 Kongre ve Sergisi 8-10 Ekim 2015’te

Page 20: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

18

Dünya, yakın zamandaki en ciddi emtia fiyatları tartışmasını sürekli petrol üzerine yaptı. Varil fiyatı 130 dolak sınırına dayandığı dönemde de yoğun biçimde tartışıldı, bugün-lerde de 70-80 dolar aralığında dalgalandığı günlerde de.. Fiyat düşüşüne yönelik ekono-mik gerekçelerle yapılan açıklamalar şimdilik genel kabul görüyor. Dünya ekonomisinde toparlanma ihtimalinin zayıflığı, Çin’in petrol talebinin beklenenden az olacağı, ABD’nin kendi petrol üretimini artırması gibi. Buna karşılık, “komplo” teorileri ile örülmüş, filmlere güzel senaryo çıkaracak teoriler de yok de-ğil. Bunlardan ilki, Suudi Arabistan ve Körfez destekli “batı blokunun”, son dönemde petrol

gelirlerinin refahını süren Rusya ve İran’ı ce-zalandırmak istediği yönünde. Diğeri ise yine Ortadoğu ülkelerinin ABD’nin kayagazı-pet-rolü girişimlerini baltalamak istediği yönünde. Komplo teorilerine itibar edilmemesi gerekti-ğini söyleyenlerin kafasını karıştıran unsur ise Suudi Arabistan’ın “60 Dolarlar seviyesinde” petrolün istikrar kazanmasına razı olmak zo-runda kalacağı haberleri oldu.

Dünya, son 20 yıldır hiç olmadığı kadar “alternatif enerji” kavramı üzerinde düşünme-ye başladı. Taşıt araçlarından, soğuk füzyona kadar, geçmişte aşırı maliyetli görüldüğü için yavaşlatılan alternatif enerji kaynaklı araç ve

üretimlere büyük kaynaklar verildi. Gelişmiş ülkeler durdursa da ispatlanmış en önemli al-ternatif enerji kaynağı olan nükleer santral-lere dönüş tekrar görüldü. Şu veya bu şekilde, fosil kaynakların sona ereceği bilindiği için bu yatırımları haklı kılan çok sayıda analiz hala mevcut.

Dünyanın 2013 sonunda kanıtlanmış petrol rezervinin 1,8-2 trilyon varil arasında olduğu tahmin ediliyor. Bunun yüzde 72’si OPEC ülkelerinde bulunuyor. OPEC dışı ülke-lerin rezervi ise 380 milyar varil. Rusya ise bazıları temkinli karşıladığı için farklı görüşler öne sürse de bütün petrol rezervlerinin yüzde 6’sını oluşturan 95 milyar varil rezervi bulun-duğunu iddia ediyor. 2013 yılı sonu itibariyle dünyanın günlük petrol üretimi 32 milyar varil olarak gerçekleşti.

Petrol fiyatlarını belirlemede en etkili yapı olarak görülen OPEC, 1960 yılında kurulduk-tan sonra 1970’li yıllarda etkisini kullanmaya başladı. 1973’te 3,29 dolar olan varil fiyatı, 1974’de 11,58 dolara kadar çıktı. 1980 yılında sorunlu dünyada ve savaşlı Ortadoğu’da 37 dolar görüldü. Soğuk savaşın bitmesinin ardın-dan yeni petrol ülkelerinin ortaya çıkması ve kısmi olarak petrol satıp gelir elde etmek için

Petrol fiyatları düşüşü gerçek, kalıcılığı ise tartışmalı

Dünya ekonomisini en yakından ilgilendiren emtia durumunda olan hampetrol fiyatları son yılların en ciddi düşüşünü yaşıyor. Düşüş süreci 8 haftayı geçti. Plastik sektörünün en önemli kaynağı olan ham petrole yönelik tartışmalar sürüyor. Ekonomik gerekçelerden, komplo teorilerine kadar bir dizi açıklama gündemde. Her şey bir yana, Türkiye gibi net ithalatçı olan ve yıllık 50-60 milyar Dolar arasında enerji ithal eden bir ülke için gelişmeler şimdilik “iyi” görünüyor. Ne var ki, ihracat pazarlarının bir bölümünde oluşacak gelir kaybı da çok etkili olmasa da negatif unsur. Plastik sektörü ise ham petrol fiyatı düşüşünün bir an önce hammadde fiyatlarına yansımasını bekliyor.

PANO

Page 21: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

19

acele eden başta Rusya olmak üzere çok sayı-da ülkenin istikrarlı arzı sonucu 1999 yılı varil başına 18 dolarla geçildi.

Bütün dünyanın büyüdüğü ve ekonomik bir sıçrama dönemi olan 2000’li yılların ilk yarı-sı da 55 dolar ile geçildi. Küresel krizin yaşandı-ğı 2008 sonrası ise petrol 120 dolarlara kadar çıktı.

Gelişmiş ülkeler açısından bu çok ciddi bir sorun gibi görülse de, bu ülkelerin aynı za-manda küresel petrol ve akaryakıt ticaretini ve bağlı ürünleri üreten şirketlere sahip olması nedeniyle bir şekilde bu fiyatlar tolere edilebil-di. Üstelik, petrol fiyatlarından fazlaca yararla-nan Ortadoğu ülkeleri, Orta ve Güney Amerika ülkeleri, Rusya gibi ülkeler dünya ekonomisini büyütme rolünü üstlendiler. Türkiye, Hindis-tan ve Çin gibi ülkeler ise zorlansalar da finan-sal piyasalardaki ucuzluk nedeniyle, gelişmiş ülkelerin ve krizdeki ülkelerin en azından işle-rini sürdürmesine yetecek kadar ithalat yap-maya devam ettiler.

Bu yıla gelindiğinde ise yeni bir dalga ortaya çıktı. Krizden bu yana emtia fiyatları üçüncü ağır şokunu yaşadı. Küresel büyümeyi sırtlayan gelişmekte olan ekonomilerde peş peşe büyüme hazları yavaşlamaya başladı. Türkiye, Rusya, Brezilya son üç yıldır, Çin ve Hindistan ise son iki yıldır büyüme hızlarını kaybettiler. Avrupa’nın büyüme hızının sıfıra yakın gerçekleşmeye devam edeceğinin anla-şılması, Japonya’nın küçülme ihtimali, Çin’in de büyümesinin yine sınırlı kalıp petrol talebinin düşük kalacağının ortaya çıkması emtia fiyat-larında düşüşe yol açtı.

-ABD’nin kaya gazı

Kısa vade olarak görülen bu etkiler yanın-da, birçok analist ABD’nin “kaya gazı ve kaya petrolü” rezervinin birçok şeyi değiştirme ni-teliği bulunduğunun altını çiziyor. Bu rezervin çoğunluğu Kuzey Amerika’da olacak şekilde 3 trilyon varillere kadar çıkabileceği söylentileri, mevcut rezervleri elde edilmesi pahalı da olsa iki katına çıkarma anlamına geliyor. ABD’nin bu rezervi kullanmakta kararlı olduğunu açıkla-ması, ABD ve AB arasında devam eden Trans Atlantik Serbest Ticaret Anlaşması görüşme-lerinin iyi gitmesinin gelişmekte olan ülkeler ve ekonomisi petrole bağlı ülkelere yönelik ilgiyi azaltabileceği yorumları yapıldı. ABD’nin kaya gazı ve petrolü eritimine bağlı olarak

kendi yerli petrolünde stokunun artması ve fi-yatların gerilemesiyle, bunun etkisinin Avrupa borsalarına yansıması olarak görülen bir süreç ortaya çıktı.

ABD’nin petrol üzerindeki bir diğer ağır-lıklı rolü de, küresel kriz döneminde finans kesimine ve dolayısıyla dünyaya neredeyse sı-nırsız olarak verilen doların artık verilmemeye başlanacak olması ve Dünyadaki “dolarların” yavaş yavaş ABD’ye dönmesi sonucu dolarda yaşanan değer artışına bağlı açıklandı. Bu ku-rala göre, dolar değerlenirse, petrol fiyatları geri gider ve son dönemdeki düşüşün etken-lerinden biri olarak ortaya konuldu.

Petrol fiyatlarına yönelik olarak yürütü-len ekonomik açıklamalarda ve analizlerde kaya gazı ve petrolünün rolü ile gelişmiş ül-kelerin bir türlü büyümeye geçememesi ana etken olarak görüldü. Petrolün kısa vadede 70 ile 80 dolar arasında kalacağına yönelik veriler sunulurken bu kez şaşırtıcı biçimde OPEC’in yönlendiricisi durumundaki Suudi Arabistan’ın 60 dolar seviyelerine razı olabileceği belirtildi. Bu haberlerin neye dayandığı henüz bilinmi-yor ama OPEC’in “üretimi kısmayacağını açık-lama” dışında herhangi bir tavır almasını kimse beklemiyor.

Petrol fiyatlarındaki bu düşüş, ekono-mi dışında açıklama yapmayı sevenleri de memnun etmiş gibi görünüyor. ABD ve Suudi Arabistan’ın, Rusya ve İran ve elbette ABD ile arası iyi olmayan Orta ve Güney Amerika ülkelerini cezalandırmak ve onların petrol ge-lirlerinden daha da zenginleşmesini engelle-mek için talebin düştüğü bir ortamda fiyatları aşağıya ittiği bu alanda üretilen ilk tez. Diğer tez ise neredeyse 60 yıldır petrol gelirlerinin

keyfini süren ülkelerin varil eşdeğer fiyatı 80 dolarda başa-baş geldiği iddia edilen kaya gazı-petrolünün üretilmesini sınırlamak için fiyatları bunun altına çekmiş olduğu yönünde. Birçok analistin tek başına ABD bir yana, OPEC ile birlikte dahi petrol fiyatlarına bu denli bü-yük bir müdahaleyi yapmasını imkansız görü-yor. Ancak komplo açıklamalarının ekonomik açıklamalardan daha keyifli olduğu ortada.

-Kısa vadede Türkiye ekonomisine etkisi

Türkiye açısından petrol fiyatlarındaki gerileme ilk etapta büyük bir rahatlama sağ-layacak gibi görünse de bu düşük fiyatların uzun süre devam etmesi bazı riskleri de içinde barındırıyor. Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, yıllık 50-60 milyar Dolar enerji ithal eden Türkiye’de, petrol fiyatlarındaki her 10 dolarlık düşüşün, 0,4 puan cari işlemler açığı-nı azalttığını vurguladı. Türkiye’nin yurt dışına ödeyeceği hampetrol ve doğalgaz faturaların-da düşüş olacak ve dolayısıyla daha az borç-lanma ihtiyacı dahi ortaya çıkabilecek. 2017 yılı sonunda bütçe açığını sıfıra doğru itmeye çalışan Türkiye için sevindirici haber.

Buna karşılık, bazı riskler de yok değil. Türkiye’nin Avrupa’dan umudun kesildiği dö-nemde ihracatta pazar çeşitlendirme adına yöneldiği ülkelerin hemen hemen tamamı pet-rolden ve doğal gazdan para kazanıyor. Yine müteahhitlerin en fazla iş aldığı ülkeler de aynı ülkeler. Petrol fiyatlarının iyice riskli hale gel-mesi, bu ülkelerde tüketim ertelemesi kadar büyük projelerin ertelenmesine de yol açarsa, küresel kriz, bölgesel gerginlik, bölge ülkele-riyle süren diplomatik kopukluğun üstüne bu kez bir de ekonomik risk eklenmiş olacak.

PANO

Page 22: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

20

PANO

2014 yılında petrol fiyatlarında sert bir düşüş var, polimer fiyatlarına şu ana kadar yansıma nasıl oldu?

Petrol fiyatlarında 2014 Haziran’ının ikinci yarısından bu yana devam eden düşüşlerin oranı Aralık ayı ortası itibarıyla ortalamada yüzde 45’i buldu. Bu düşüş petrol fiyatlarının yüzde 74 gerilediği

2008 krizinden bu yana piyasaların gördüğü en keskin düşüş oldu. Nitekim 2011’de petroldeki toplam düşüş oranı yüzde 25, 2012’de ise yüzde 29 civarında kalmıştı.

Yine 2014’ün neredeyse ikinci yarısının tamamı süresince po-

limer piyasaları da petrole paralel olarak yönünü aşağı çevirdiyse de kaydedilen toplam düşüşün oranı petroldekinin çok uzağında. Türkiye’de homo PP rafya fiyatlarının, ChemOrbis Fiyat Endeksleri’ne göre, ortalama neredeyse yüzde 18 gerilediği görülüyor. Filmlik YYPE’de ise düşüş miktarının yaklaşık yüzde 14 ile daha da ufak ol-duğu gözleniyor.

Geçmiş yıllardaki petrol fiyatı gerilemelerinde, poliolefin piyasaları nasıl ve hangi oranlarda takip etmişti?

En son düzenli ve büyük düşüşler 2012 yılının ilk yarısında ya-şandı. O dönemde petroldeki yüzde 27 oranında kaydedilen toplam düşüşe karşın poliolefin piyasalarında PP için yüzde 21’lik, YYPE film

içinse yüzde 17’lik bir düşüş gözlendi. Başka bir ifade ile; poliolefin piyasalarının petroldeki düşüşlere esneklik (elastisite) oranı 2012’de yüzde 63 ve yüzde 77 oranında değişiklik gösterdi. Biraz daha geri-ye gidildiğinde 2011 yılında petrolün yüzde 29’luk düşüşüne homo PP yüzde 25 oranında bir düşüşle tepki verirken, PE sadece yüzde 12 oranında bir düşüşle yanıt vermişti. Yani poliolefin piyasalarının petrole olan esnekliği PP için 2011’de yüzde 86, YYPE için ise yüzde 41 oranındaydı.

Petrol piyasalarında 2008 krizinde yüzde 74 oranında bir de-

ğer kaybı ile tüm zamanların en sert düşüşünün yaşandığı dönemde de poliolefin piyasalarının ortalama değer kaybı yüzde 64 civarında kalmıştı. Yine esneklik açısından bakıldığında poliolefinlerin petrole olan esnekliği yüzde 85-86 oranında seyretmişti.

Belirttiğiniz gibi, yaşadığımız petrol fiyatı dü-şüşü polimer piyasalarında pek yakın seyret-miyor, hangi zaman diliminde bir yüksek dü-zeyli etki beklenebilir ?

2011 yılında petrol fiyatlarının yüzde 29 gerilediği dönemde düşüşün Ekim başında bitmesine karşın, homo PP piyasalarındaki düşüş 2011 yılının sonuna kadar devam etmişti. Aşağıdaki grafik-ten de görülebileceği üzere, PP fiyatları artışa 3 aylık bir gecikme ile 2012’nin başı itibarıyla tepki vermeye başladı. Ancak 2012 ve 2013 yıllarında petrol ve PP fiyatlarındaki değişikliğin daha paralel seyret-tiği dikkat çekiyor.

PET Resin Arz – Talep Dengesi ( 1000 Ton ) (Mevcut Durum)

Petrol PP PE Poliolefin/Petrol Elastisitesi

2008 %74 %64 %65 %85-86

2011 %29 %25 %12 %40-85

2012 %27 %21 %17 %63-77

2014 %45 %18 %14 %30-40

ChemOrbis Genel Müdürü Alp Özdenler:

“Petrol fiyatlarındaki düşüşün tamamı polimer piyasalarına yansımayabilir“

Petrol fiyatlarında yaşanan düşüşün, polimer ürünlere de düşüş yönündeki etkisi sürüyor. Po-limer piyasaları başta olmak üzere, emtia fiyatlarına yönelik veri üreten ChemOrbis Genel Müdü-rü Alp Özdenler, petroldeki düşüşün tamamının polimer piyasalarına her zaman eş zamanlı olarak yansımadığını vurgulayarak, önceki yıllardan elde ettikleri deneyimlerini hatırlattı. Özdenler, petrol fiyatlarındaki düşüş ve polimer piyasalarına olası etkilerini PLASFEDDERGİ için değerlendirdi.

Page 23: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

21

Çukurova PLASDER Çin’e gezi düzenleyecek

Kuruluş işlemlerini tamamlayan Çukurova PLASDER iki önemli et-kinliğe hazırlanıyor. Çalışmaları yürütmek üzere hazırlanan Dernek genel merkezinin Ocak ayı içinde tamamlanarak açılacağı duyuruldu. Dernek, yine Ocak ayının son haftasında ise Çin’e bir iş gezisi düzenle-yecek.

Çukurova PLASDER, kuruluşunun ardın-dan yapılanmasına yönelik çalışmaları hız-landırdı. Derneğin, “01.01” sloganıyla, Genel Merkezi çalışma ofisini Ocak ayı içinde açacağı duyuruldu. Kahvaltıda bir araya gelen ÇUKUR-OVAPLASDER Yönetim Kurulu, gelecek dö-nem çalışmalarını tartıştı. Başkan Selahattin Onatça, Ocak ayının son haftasında gezinin gerçekleştirilmesini planladıklarını duyurdu.

Çukurova PLASDER Yönetim Kurulu top-lantısında konuşan Başkan Selahattin Onat-ça, Adana, Mersin, Osmaniye ve Hatay’dan işadamlarının yönetimde olduğunu hatırlattı. Bölgede plastik sanayiinin hızla geliştiğinin altını çizen Onatça, kısa sürede önemli me-safeler kaydetmeyi başardıklarını vurguladı. Onatça, “Kuruluş işlemlerinin hemen ardından üye sayımızda önemli bir artış sağladık. Adana OSB içinde dernek binamızı son aşamaya ge-tirdik ve açılışa hazırlanıyoruz” dedi.

Derneğin, Çin’e bir inceleme gezisi planla-dığını ve hazırlıkların son aşamada bulunduğu-nu belirten Onatça, “Başka yurtdışı gezileri de düzenleyeceğiz. Yakın tarihte Çin’e yaptığım

ziyarette plastik sektöründe dünyada isim yapmış olan Liansu, Lessa ve Jwel firmalarıyla görüşmeler gerçekleştirdim.Çukurova PLAS-DER olarak bir daha geleceğimizi söyledim.

Çukurova PLASDER Yönetim Kurulu heyeti BURPAS’ı ziyaret etti

Çukurova PLASDER Yönetim Kurulu üyelerinden oluşan bir heyet, Bursa Plastik ve Am-balaj Sanayicileri Derneğini (BURPAS) ziyaret etti. BURPAS Başkanı İlker Biliktü ile biraraya gelen heyet, birlikte çalışmalar yürütme konusunda görüş birliğine vardı.

BURPAS Başkanı İlker Biliktü, ziyaretten memnun olduklarını belirterek, “Bursa ve başta Adana olmak üzere Çukurova bölgesi ülkemiz ekonomisinin iki önemli merkezi durumunda. Bu anlamda plastik ve ambalaj sektöründe Bursa ve Çukurova bölgesinde faaliyette bulu-

nan sektörel dernekler ile firmaların işbirliklerini bizler de önemsiyoruz” dedi.

Selahattin Onatça ise konuşma-sında “Biz de hem dernek faaliyetle-rimiz hem de Çukurova bölgesindeki sektörün durumu ile ilgili bilgi payla-şımında ve geleceğe yönelik birlikte projeler geliştirmek düşüncesinde-yiz” ifadesini kullandı.

Yeni yılın başında 24-29 Ocak tarihleri arasın-da Çin gezimizi gerçekleştireceğiz. Yönetim kurulumuzda görev alan Necati Onatça’nın ta-kip ettiği ve organizasyon görevini üstlendiği gezi programımızı 25 kişilik bir ekiple gerçek-leştireceğiz. Yönetim Kurulumuz ve üyeleri-mizden oluşan 25 kişilik bir ekiple yapacağımız bu gezide önemli tecrübeler kazanacağımızı düşünüyoruz” dedi.

01.01. sloganı

Derneğin faaliyetlerini sürdüreceği çalış-ma ofisi için tasarım hazırlattıklarını ve çalış-maların son aşamada bulunduğunu belirten Onatça, “01.01 Sloganıyla Ocak ayı içerisinde dernek binasının açılışını yapacağız. Bu mer-kezimizle birlikte daha etkin çalışmalar yürü-teceğiz. Çukurova PLASDER olarak kısa bir dö-nem içerisinde önemli girişimlerde bulunduk. Bölgede gelişen sektörümüzle alakalı arka-daşlarımızla birlikte yapacağımız çalışmalarla bölgenin önemli sivil toplum kurulularından biri olmayı hedefliyoruz. Ocak ayı içerisinde dernek binamızın açılışıyla daha aktif bir şe-kilde çalışmalarımızı yürüteceğiz. Yapacağımız organizasyonlarla sektörümüzün gelişmesine ve bölgede plastik sektöründe üretim yapan firmalarımızla örgütlü bir şekilde olmayı he-defliyoruz.” dedi.

PANO

Page 24: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

22

PANO

DowAksa Alman c-m-p’nin yüzde 50 hissesini satın aldı

Dow Chemical Company ve Aksa Akri-lik Kimya San A.Ş’nin ortak girişimi DowAksa, Alman prepreg üreticisi c-m-p’ye ortak oldu. Kompozit Sanayicileri Derneği’nde yer alan bilgiye göre, DowAksa bu satın alma ile başta otomotiv olmak üzere endüstriyel uygulama-lar için katma değeri yüksek, karbon elyaf bazlı ürün üretimini artırmayı amaçlıyor.

DowAksa’dan yapılan açıklamada, yeni ortaklık ile dünyanın sayılı özel prepreg üreti-cilerinden c-m-p’nin, farklı sektörlerden müş-terileri için gereken yüksek hacimli ve uzun vadeli ürün tedariğini garanti altına aldığı kaydedildi. c-m-p’nin bağımsız operasyonunu sürdüreceği belirtilen açıklamada, DowAksa tarafının ise karbon elyaf üretiminin bir adım ötesine geçerek prepreg (reçine emdirilmis kompozit kumas) üretimine girme fırsatı bu-lunacağı kaydedildi. Böylelikle, DowAksa, otomotiv, enerji, insaat ve spor ekipmanları sektörlerine yönelik katma değerli ürün port-folyosunu genişletecek.

DowAksa CEO’su Kostas Katsoglou sa-tın almaya yönelik yaptığı değerlendirmede, “c-m-p, yenilikçi ürün çözümleri ile birçok downstream uygulamasına karbon elyaf bazlı kompozit malzemeleri dahil etmek için ihtiyaç

duyduğumuz dünya standartlarında güçlü or-taktır” diyerek söyle devam etti, “Bu ortaklık, yüksek hacimli uygulamaların doğurduğu ih-tiyaçlara cevap vermek için gerekli uzmanlığa sahip iki girişimci ortağı bir araya getiriyor. DowAksa ve c-m-p birlikte, ABD’li ve Avrupalı otomotiv müşterileri ve diğer pazar segment-lerinden dünya çapında ortaklarla ileri kompo-zit geliştirme faaliyetlerini hızlandırabilecek-tir” bilgisini verdi.

Ortaklık aynı zamanda DowAksa’nın Türkiye’de kompozit ürün üreticisi olarak bü-yümesini ve iç pazarı genişleterek ileri malze-me teknolojisi ile üretilmiş ürünlerin satış ve ihracatını artırmasına da olanak verecek.

Karbon elyafın iç pazarda tüketiminin artması için ileri malzeme teknolojilerine hiz-met veren kompozit sektörünün Türkiye’de gelişmesi gerektiğine değinen DowAksa Ge-nel Müdürü Mithat Okay “Biz DowAksa olarak karbon elyafla, üretim zincirindeki başarılması ve tedariğinin garanti altına alınması gereken en önemli ilk halkayı Yalova’daki fabrikamızda oluşturduk. Bu ortaklık ile birlikte c-m-p’nin Heinsberg, Almanya’da bulunan tesislerinde geliştirdiğimiz ürünleri Yalova’da devreye ala-cağımız hattımızda da üreterek global müşte-

rilerimize sunacağız” dedi.

c-m-p’nin eş kurucusu ve gelecekteki CEO’su Rolf Dothagen ise “Karbon elyaf sektö-ründeki uzun yıllara dayanan kişisel deneyim-lerimizi bir araya getirerek kurduğumuz c-m-p için vizyoner bir ortak arıyorduk. DowAksa, global hedefleri, geniş hizmet ağı ve bir kar-bon elyaf üreticisi olarak güçlü konumu ile bizim için ideal bir ortaktı. Bu ortaklığı sonuca ulaştırmaktan heyecan duyuyor ve DowAksa ile elde edeceğimiz basarının sektörde büyü-memizi sağlayacağına inanıyoruz” dedi.

Mevcut şirket sahipleri ve şirket yöne-timinin görevde kalacağının altını çizen Dot-hagen “Bu ortaklık, mevcut tedarik zincirimizi sağlamlaştırırken, en büyük ölçekteki endüst-riyel uygulamalarda ve havacılık uygulamala-rında dahi, müşterilerimize özel teklifler suna-bilmemizi sağlayacak” dedi.

Page 25: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

23

PANO

Züccaciye sektörü envanteri çıkarılacak

Züccaciyeciler Derneği, sektörün envan-terini çıkarmak üzere çalışma başlattı. Ayrıca, sektör firmalarıyla saha araştırmasına dayalı bir analiz çalışması da yürütülüyor.

ZÜCDER’den yapılan açıklamada, sek-törün envanterini çıkarmak amacını taşıyan çalışmanın başlatıldığı duyuruldu. Çalışma kapsamında, Ticaret ve/veya sanayi odalarıyla işbirliği içinde çalışma başlatıldığı belirtilerek,

sektör mensubu firmaların bilgilerinin toplan-dığı kaydedildi. Bugüne kadar 250 oda ile ile-tişim kurulduğu ve 100’ünden bilgi derlendiği kaydedilen açıklamada, bilgi alma çalışmasının tamamlanmasının ardından oluşturulacak en-vanter ve bunu takiben de “Türkiye Züccaciye Sektör Atlası” hazırlanacağı vurgulandı.

ZÜCDER’in, sektöre yönelik ikinci kap-samlı çalışmasında ise İstanbul Ticaret Odası

ZÜCDER Züchex Endo-nezya 2014 Fuarı’na katıldı

Öteyandan, ZÜCDER heyeti, 13-15 Kasım 2014 günlerinde yapılan ZUC-HEX-ENDONEZYA 2014 Fuarı’na katıl-dı. Jakarta’da yapılan fuara Güney Asya ülkelerindeki profesyonel alım heyetle-rinin yoğun ilgi gösterdiği belirtildi. Fu-arda 41 Türk firması, 1307 metrekare alanda ürünlerini sergiledi.

ve İstanbul Ticaret Üniversitesi ile işbirliği için-de bir saha araştırması yürütüleceği açıklandı. “Züccaciye Sektör Araştırması” adı verilen proje kapsamında, Türkiye çapında 22 ildeki züccaciye firmaları ile yapılan anketlerin de-ğerlendirileceği ve bir rapor hazırlanacağı, bu çalışmanın da son aşamaya geldiği belirtildi.

Page 26: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

24

lerinin ortak sorun olarak ortaya çıktığını kay-detti.

PAGDER Başkanı Hüseyin Semerci ise Ekonomi Bakanlığı ile TÜYAP’ın organize ettiği alım heyetleri bulunduğunu hatırla-tarak, “Türkiye plastik sektörü mensupları olarak yeni pazar ve işbirlikleri için görüş-meler sonucunda önemli bağlantılar kurmanın yanında sektörümüzdeki son gelişmeleri pay-laşma fırsatı bulduk. Dünya plastik sektörünün bu önemli oyuncuları arasında, rakiplerimizle

doğru adım adım ilerliyoruz. Sektörümüzün gü-cünü dünyanın dört bir yanından ağırladığımız yerli ve yabancı tüm katılımcılarımıza gösterme şansını bir kez daha elde ettik” dedi.

Fuarda, PLASFED, PAGDER, KAYPİDER, BURPAS ve Kompozit Sanayicileri Derneği de kurumsal standlarında sektör mensuplarına erişti. Fuarın ardından bir değerlendirme ya-pan PLASFED Başkanı Selçuk Aksoy, “Bu yıl yirmidördüncüsü ger-çekleştirilen fuar gerek katılım gerekse ziya-retçi açısından oldukça zengindi. Önceki yıla göre hem hammadde hem de makine firma-larından daha fazla katılım olmuş.

Ziyaretçi sayısı içindeki yabancı oranı çok önemli oranda artmış. Ancak Bulgaristan, Ro-manya Ukrayna ve Rusya’dan gelen ziyaretçiler yok denecek kadar azdı. Daha çok İran, Ortado-ğu ve Afrika ülkelerinden gelenler vardı. Genel olarak başarılı bir fuar olduğunu söyleyebilirim” dedi. Aksoy, sektör mensupları ile görüşmele-rinde piyasa durgunluğu ve ödeme gecikme-

Dünyanın önde gelen fuarları arasında yer alan Plast Eurasia, 24. kez Türkiye ve dünyadan çok sayıda katılımcıyla başarıyla gerçekleştiril-di. Toplam 10 salonda, 98 bin metrekare sergi alanında 1154 firma ile gerçekleştirilen fuar, bir önceki yıla göre yüzde 15 oranında büyüdü. Su-udi Arabistan, Çin, Güney Kore ve Tayvan fuara milli katılım organize etti. PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu, fuara ilişkin yaptığı açıklamada, “Plast

Eurasia Fuarı’nı her yıl daha da büyüterek devam ettirmek hede-findeyiz. Türk plastik sanayisi üretim kapa-sitesi ile Avrupa’nın ikinci, dünyanın ise yedinci büyük üreticisi konumunda. Liderliğe

24. Plast Eurasia başarıyla tamamlandı

Dünyanın en büyük plastik fuarları arasında bulunan Plast Eurasia İstanbul’da 24. defa ka-pılarını plastik sektörüne açtı. Sektörün firma ve kurumlarından yoğun ilgi gören ve milli katılımcı ülkelerle güçlenen PlasEurasia, alım heyetleri de ağırladı.

PANO

Page 27: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

25

ürün kalitemiz, üretim gücümüz ile başarıyla yarıştığımızı; Avrupa’nın ikinci, dünyanın ise ye-dinci büyük üreticisi olarak gücümüzü yeniden görme mutluluğunu yaşadık” dedi.

Semerci, plastikteki güçlü sektörel fuar-ların 2 ya da 3 yıllık periyotlarla düzenlendiğini hatırlatarak, Türkiye’nin Dünyanın en büyük fuarı olma hedefine bu yolla ulaşabileceğinin altını çizdi. Semerci “Yeter ki, cesur olalım, ka-rarlı olalım ve en az iki yılda bir düzenlenmesi stratejik kararını bir an önce alalım” sözleriyle fuarı değerlendirdi. Gezenlerin etkilendiği bu fuara emeği geçenleri ve katılanları kutluyo-rum” dedi.

Fuar büyük ilgi gördü

Plast Eurasia 2014’e yönelik PAGEV tara-fından yapılan açıklamada, Türkiye ekonomisi-nin ve sanayisinin güçlü aktörleri arasında yer alan Türk plastik sektörü, üretim ve ihracattaki ilerleyişine devam ediyor. Son dönemde kamu-oyunda yaratılmaya çalışan olumsuz algılama-lara karşılık sektör, Plast Eurasia 2014 Fuarı ile

PANO

tüm dünyaya gücünü kanıtlıyor. PAGEV ve TÜ-YAP iş birliğinde düzenlenen Plast Eurasia-24. Uluslararası İstanbul Plastik Endüstrisi Fuarı, Uzakdoğu ve Ortadoğu’dan Avrupa’ya, Orta Asya’dan Balkanlar’a kadar birçok ülkeden katı-lan sektör profesyoneli ile rekor kırmayı hedef-liyor. Ayrıca bu yıl fuara Çin, Kore, Suudi Arabis-tan ve Tayvan’dan milli katılım organizasyonları düzenlendi” bilgisi verildi.

PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu da fuara yö-nelik yaptığı değerlendirmede, “Öncelikle Türk plastik sektörü olarak dünyanın her yıl düzen-lenen ikinci büyük plastik fuarına 24. kez ev sahipliği ya-pıyor olmaktan son derece mutlu oldu-ğumuzu belirtmek istiyorum. PAGEV olarak Türk plastik sektörü temsilci-lerini dünyadaki diğer meslektaşları ile buluşturmak,

ticari ilişkilerini geliştirmek ve yenilikleri yakın-dan takip edebilmelerini sağlamak amacıyla Plast Eurasia Fuarı’nı her yıl daha da büyüte-rek devam ettirmek hedefindeyiz. Türk plastik sanayisi üretim kapasitesi ile Avrupa’nın ikinci, dünyanın ise yedinci büyük üreticisi konumun-da. Liderliğe doğru adım adım ilerliyoruz. Sektö-rümüzün gücünü dünyanın dört bir yanından ağırladığımız yerli ve yabancı tüm katılımcıları-mıza gösterme şansını bir kez daha elde ettik. Ayrıca Plast Eurasia Fuarı’mıza milli katılım dü-zenleyen ülkelerin sayısı da artıyor.” dedi.

Page 28: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

26

PANO

aldığı payın yüzde 0,7’den yüzde 1,62’ye çık-tığını hatırlatarak, sektörün gelişmesinden memnuniyet duyduklarını vurguladı. Sanayi-de genel olarak orta düzey teknolojiye geçiş sağlandığını hatırlatan Işık, bunun üst düzey teknolojilere doğru gitmesi gerektiğini belirt-ti. Sanayi gelişiminde, “Yerli, Yenilikçi ve Yeşil” kelimelerinden oluşan 3Y yaklaşımını benim-sediklerini belirten Işık, bu yönde girişimlerini yoğunlaştırdıklarını anlattı.

Plastik sektöründe yerli hammadde üre-timinin yetersizliğinin ana sorun olduğunu ha-tırlatan Işık, bu durumun sektör yatırımlarına engel teşkil ettiğini hatırlattı. “Sermaye-yo-ğun ve ileri teknolojili” yatırımlara yoğunlaşıl-ması gerektiğini belirten Işık, yerli petrokimya tesislerini korumanın önemine değindi. Plas-tiklerin, demir, tahta ve cam yerine alternatif olarak kullanıldığını ve sanayi için çok önemli olduğunu vurgulayan Işık, bunun modern ve

Plastik sektörüne yönelik gelişmelerin ele alındığı “Plastik, Kauçuk ve Kompozit Sek-tör Buluşması” PAGEV’in ev sahipliğinde, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık’ın katılı-mıyla yapıldı. Toplantıda, plastik sektörünün gelişimi için petrokimya yatırımlarının artı-rılması, yerli üreticilerin korunması ve kamu desteklerinden daha fazla yararlanılması ge-rektiği vurgulandı. Toplantıya, PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu, Kompozit Sanayicileri Derneği

Başkanı Şekip Avdagiç, Kauçuk Derneği Nur-han Kaya’da katıldı.

Fikri Işık: Sermaye yoğun petrokimya yatırımlarına ihtiyaç var

Toplantıda bir konuşma yapan Bilim Sa-nayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Türk plastik sanayiinin son 12 yılda dünya ihracatından

Sanayi Bakanı Işık: Plastik sektörü desteklerden daha fazla yararlanmalı

Plastik, Kauçuk ve Kompozit Sektör Buluşması” toplantısına katılan Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, KOBGEB ve TÜBİTAK tarafın-dan yürütülen girişim ve AR-GE destek programlarına plastik sanayii-nin daha fazla ilgi göstermesi gerektiğini söyledi. Bakan Işık, yerli üreti-cinin korunması gerekliliğine de inandıklarını vurguladı. Plastik sektörü mensupları da konuşmalarında, özellikle yerli oyuncakların, sağlıksız ithal oyuncaklara karşı korunmasının önemine işaret etti.

Page 29: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

27

yenilikçi bir çözüm anlamına geldiğini söyledi.

Girişimci Bilgi Sistemi (GBS) verilerine göre, sektörde bilanço beyan eden firma sayı-sının 9 bin 423 olduğunu ve bunlaın 157’sinin KOBİ üstü büyüklüğe eriştiğini belirten Işık, 646 firmanın orta, 2 bin 797 firmanın da küçük ölçekli olduğunu anlattı.

“Plastik ve kauçuk sektöründe AR -GE merkezi yok”

Sektörün AR-GE harcamalarının toplam satışların yüzde 0,17’si olduğunu imalat sana-yiinde ise oranın yüzde 0,22 olduğunu belir-ten Işık, kimya sektöründe 11 AR-GE merkezi olmasına rağmen, plastik ve kauçuk sektörün-

de hiç bulunmadığını kaydetti.

Plastik firmalarının TÜBİTAK Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı (TEY-DEB) desteklerine bugüne kadar toplam 882 proje başvurusu yaptığını, desteklenen 361 projeye 54 milyon TL hibe desteği verildiğini, TÜBİTAK Araştırma Destek Programları Baş-kanlığı (ARDEB) tarafından desteklenen proje sayısının 453, toplam destek bütçesinin ise 80 milyon TL olduğunu açıkladı.

Sektörde faaliyet gösteren 19 bin 87 KOBİ’nin, KOSGEB desteklerinden yeterince faydalanmadığını vurgulayan Işık, 2013 yılın-da kauçuk ve plastik sektöründe sadece 936 KOBİ’nin 11,5 milyon TL’lik bir destek başvuru-sunda bulunduğunu belirtti.

Yerli oyuncaklar için koruma

Toplantıda, Bakan Işık’a, sektörün duru-mu ve sorunlara yönelik sunum gerçekleştiril-di. Bu kapsamda gündeme gelen, ucuz, kalite-siz ve sağlıksız ithal oyuncaklara yönelik olarak da Bakan Işık kamunun bu oyuncaklara karşı daha etkili tedbir alması gerektiği görüşüne katıldığını vurguladı ve destek sözü verdi. PA-GEV Başkanı Yavuz Eroğlu da, “Bugün sorun-larımızı anlatarak Bakanlığımızın yardımlarını istedik ve hızlı adımlarla 2023 hedeflerine ulaşmak üzere yol alıyoruz. Toplantıda son dö-nemde giderek kaybolan yerli plastik oyuncak üretiminin desteklenmesi konusunda Sayın Bakanımızdan aldığımız söz ve diğer bütün so-runların çözüm yolları toplantımızın amacına ulaştığının önemli bir göstergesidir” dedi.

Fikri Işık: İhracat, tasarım ve AR-GE yapanlar daha karlı

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Giri-şimci Bilgi Sistemi (GBS) verileri üzerinden, plastik ve kauçuk sektörüne yönelik elde edilen verileri paylaştı. Genel olarak imalat sanayiinde ölçek büyüdükçe, ihra-cat, tasarım ve AR-GE yapıldıkça firma karlılığının daha yüksek gerçekleştiğini belirterek, aynı durumun plas-tik ve kauçuk sektörü için de geçerli olduğunu vurgula-dı. Işık şunları kaydetti. “Kauçuk ve plastik sektöründe ihracat yapan bin 859 firmanın faaliyet karlılığı yüzde 7,7 iken, ihracat yapmayan 7 bin 564 firmanın faaliyet karlılığı yüzde 4,2’dir. Sektörde tasarım yapan 231 fir-manın faaliyet karlılığı yüzde 9,9 iken, tasarım yapma-yan 9 bin 192 firmanın faaliyet karlılığı yüzde 6,5’dir.

AR-GE yapan 162 firmanın faaliyet karlılığı yüzde 9,1 iken, AR-GE yapmayan 9 bin 261 firmanın faaliyet karlılığı ise yüzde 6,0’dır. Bu rakamlar bize ihracat, tasarım ve AR-GE yapmanın, firmaların karlılıklarını net bir şekilde artırdığını gösteriyor.”

Işık, GBS verilerine göre, kauçuk ve plastik sektörünün, toplam imalat sanayisi ciro-sunun yüzde 5,2’sini, faaliyet karının yüzde 6,1’ini ve istihdamın ise yüzde 5.5’ini oluş-turduğunu belirterek, “2006-2013 dönemi sektördeki faaliyet karlılığı, imalat sanayisi faaliyet karlılığından yüksek. Sektörle ilgili bir diğer dikkati çekici durum ise sektörün 2007-2012 dönemi için yerlilik oranının imalat sanayisi yerlilik oranının altında olması-dır. Bu durumun, detaylı analizler sonucu sektörün girdi kullanımında kimya sektörüne bağımlılığından kaynaklandığı görülmektedir” bilgisini verdi.

PANO

Page 30: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

28

Bazı hammaddelerde sıfır gümrük vergisi uygulaması yürürlükte

PAGDER’in, Ekonomi Bakanlığı nezdinde; PAGEV ve sektörün diğer paydaşlarıyla yürüt-tüğü çalışmalar sonucunda elde edilen bazı hammaddelerde gümrük vergisinin sıfırlanma-sı uygulaması yürürlüğe girdi. PAGDER’den sek-töre yönelik yapılan duyuruda, “PAGDER olarak, Türkiye plastik sektörünün küresel başarısını artırma vizyonu ile çalışmalarımızı yürütmeye devam ediyoruz. Uzun süredir Ekonomi Bakan-lığı, PAGEV ve diğer işbirliği kurumlarıyla birlikte yürüttüğümüz yoğun çalışmalar çerçevesinde, bazı hammaddelerin gümrük vergisi sıfırlan-mıştır. Gümrük vergisi sıfırlanan hammaddele-rin listesi 2015 İthalat Rejimi Ek (V sayılı liste) Kararda yayınlanacak” denildi.

Bazı polipropilen türlerinde bir yıl süreyle sııfır gümrükle ithalat imkanı

Öteyandan, gümrük tarife pozisyonu 3902.10 olan bazı propilen türlerinde de bir yıl boyunca sıfır gümrükle 10 bin tona kadar itha-lat imkanı sağlandı. PAGDER’den verilen bilgide, kararın 1 Ocak 2015 günü yürürlüğe gireceği ve 31 Aralık 2015 günü sonu itibariyle biteceği kaydedildi.

Kararları değerlendiren PAGDER Başkanı Hüseyin Semerci, AB içinde askıya alma ve kota kontenjanı sistemlerinde, üretimi olmayan ya da üretimi yetersiz olan ürünler için sıfır güm-rükle hammadde ithalatı yapma imkanı sağlan-dığını, AB içindeki sanayicilerin bu imkanlardan yararlanarak 1 milyar Avro dolayında gümrük vergisi ödemektenkurtulduğunu belirtti. Uy-gulamaya yönelik PAGDER, PAGEV ve diğer

paydaşların iyi bir çalışma gösterdiğini ve plas-tik sektörü için de bu imkanların sağlandığını kaydeden Semerci, Ekonomi Bakanlığı’na da uygulama konusundaki desteklerinden dolayı teşekkür ettiklerini vurguladı.

PAGDER açıklamasında, ithalat yapılırken gümrük işlemleri sırasında söz konusu ham-maddelere ilişkin V sayılı listede yer aldığını be-lirtmeleriyle işlemin gerçekleşeceği hatırlatıldı.

PANO

01.01.2015 tarihi itibariyle GÜMRÜK VERGİSİ SIFIRLANAN HAMMADDELERÖNEMLİ NOT:

Kırmızı ile işaretlenenler sadece 1 Ocak- 30 Haziran 2015 tarihleri arasında gümrük vergisi sıfırlanacak hammaddelerdir.

Siyah ile işaretlenenler 1 Ocak 2015 tarihi itibariyle 5 yıl boyunca gümrük vergisinden muaf tutulacak hammaddelerdir

CN CODE TARIC DESCRIPTION DUTY DEADLINE

*ex 3901 10 10 10

Linear low-density polyethylene / LLDPE (CAS RN 9002-88-4) in the form of powder, with-5 % or less by weight of comonomer,-a melt flow rate of 15 g/10 min or more, but not more than 60 g/10 min and-a density of 0,924 g/cm3 or more, but not more than 0,928 g/cm3

0% 30.06.2015

ex 3901 10 10ex 3901 90 90

2050

High flow linear low density polyethylene-1-butene / LLDPE (CAS RN 25087-34-7) in form of powder, with-a melt flow rate (MFR 190 °C/2,16 kg) of 16g/10min or more, but not more than 24 g/10 min and-a density (ASTM D 1505) of 0,922 g/cm3 or more, but not more than 0,926 g/cm3 and-a vicat softening temperature of min. 94 °C

0% 30.06.2015

*ex 3901 90 90 30

Linear low-density polyethylene / LLDPE (CAS RN 9002-88-4) in the form of powder, with-more than 5 %, but not more than 8 % by weight of comonomer,-a melt flow rate of 15 g/10 min or more, but not more than 60 g/10 min and-a density of 0,924 g/cm3 or more, but not more than 0,928 g/cm3

0% 30.06.2015

Page 31: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

29

PANO

*ex 3901 90 90 40

Copolymer of ethylene and 1-hexene only (CAS RN 25213-02-9):-containing more than 5 % but not more than 20 % by weight of 1-hexene,-of a specific gravity of not more than 0,93,-manufactured using a metallocene catalyst

0% 30.06.2015

*ex 3902 10 00 40

Polypropylene, containing no plasticiser:-of a tensile strength: of 32-60 MPa (as determined by the ASTM D638 method); -of a flexural strength of 50-90 MPa (as determined by the ASTM D790 method); -of a Melt Flow Rate (MFR) at 230 °C/ 2,16 kg of 5-15 g/10 min (as determi-ned by the ASTM D1238 method); -with 40 % or more but not more than 80 % by weight of polypropylene,-with 10 % or more but not more than 30 % by weight of glass fibre,-with 10 % or more but not more than 30 % by weight of mica

0% 31.12.2019

*ex 3902 90 90 60

Non-hydrogenated 100 % aliphatic resin (polymer), with the following characteristics:-liquid at room temperature-obtained by cationic polymerisation of C-5 alkenes monomers-with a number average molecular weight (Mn) of 370 (± 50)-with a weight average molecular weight (Mw) of 500 (± 100)

0% 31.12.2019

*ex 3904 10 00 20

Poly(vinyl chloride) powder, not mixed with any other substances or contai-ning any vinyl acetate monomers, with:-a degree of polymerisation of 1 000 (± 300) monomer units,-a coefficient of heat transmission (K-value) of 60 or more, but not more than 70,-a volatile material content of less than 2,00 % by weight,-a sieve non-passing fraction at a mesh width of 120 µm of not more than 1 % by weight, for use in the manufacture of battery separators (1)

0% 31.12.2019

*ex 3904 50 90 92 Vinylidene-chloride methacrylate co-polymer for use in the manufacture of monofilaments (1) 0% 31.12.2019

Page 32: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

30

PANO

Kimya Sektör Şurası: Kimya sektörü en az destekle liderliğe oynuyor

Kimya Sektör Platformu tarafından dü-zenlenen, Kimya Endüstrisi Gelişim Şurası’nda, diğer sektörlere kıyasla daha az destek alan kimyanın buna rağmen ihracat liderliğine oy-nadığı belirtildi. 2023 için 50 milyar dolarlık ih-racat hedefinin geçerli olduğu vurgulandı. Şu-rada, uluslararası rekabet gücünün artırılması, kimya sanayinde katma değeri yüksek kimya-sallara geçiş süreci ve 2023 ihracat hedefleri, alt sektörler ana gündem maddeleri oldu.

Kimya sektörünün meslek örgütlerinden oluşan Kimya Sektör Platfomu (KSP) tarafın-dan yedinci kez düzenlenen Kimya Endüstrisi Gelişim Şurası’nda konuşan İKMİB ve KSP Baş-kanı Murat Akyüz, kimya sektörünün 2023 yılı 50 milyar dolarlık ihracat hedefinin ancak sek-törel engellerin aşılmasıyla mümkün olabile-ceğine dikkat çekti. Akyüz, kimya sektörünün en az destekle son 10 yılını bir başarı hikâyesi olarak tamamladığını ifade ederek, “Kimya sektörü 2003 yılındaki 3,6 milyar dolarlık ihra-catını 2013 yılında 17,5 milyar dolara çıkarma-yı başardı. Üstelik bunu çok az destekle yaptı. Sürdürülebilir ihracata ulaşmak için artık farklı

şeyler söylemeliyiz. Geçmiş başarılarımızdan yola çıkarak sektör geleceğimizi bu temel üze-rine kurgulamamız gerekiyor. Plastik, kauçuk, ilaç, boya ve kozmetik gibi alt sektörlerde çok önemli gelişmeler yaşanıyor. Özellikle bu alan-larda yapılacak AR-GE çalışmaları sektörümü-ze yön verecektir” dedi.

Sektörün bütün diğer sektörlere girdi verdiğini hatırlatan Akyüz, “Kimya her sektö-re ara ürün sağlamasıyla stratejik bir öneme

sahip. Tüm dış etkenlere rağmen ihracat ve üretim açısından iyi bir performans sergiliyor. Ancak kayıt dışı ekonominin yaygınlaşması, yatırım ortamındaki eksiklikler, hammaddede-ki yüksek ithalat rakamları ve sanayi-üniversi-te işbirliğinin yeterli düzeye ulaşamaması gibi nedenler sektörün performansını olumsuz yönde etkiliyor.” diye konuştu. Şurayı, Kimya Sektör Platformu üyesi Kompozit Sanayicileri Derneği üyeleri de destekledi.

Page 33: PLASFEDDERGİ Sayı 8
Page 34: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

32

Yunus KarakaşAnkara Plastik Sanayicileri

Derneği Başkanı

Kümelenme iyi bir çıkış yolu

PlaSTK

Kümelenme kavramı üzerine son 5 yıldır daha fazla konuşuyoruz. Hatta, kamu des-tekleri planlanmış ve bu alanda ilk başarılı örnekler ortaya çıkmaya başlamış durumda.

Plastik sektörü açısından ülkemizde bir yoğunlaşma var. Marmara ve Ege Bölgesi çok ağırlıklı bir yapıya ulaşmış durumda. Ancak Türkiye’nin çok farklı alanlarında tek başına olağanüstü büyümüş şirketler var. Bunlara ilave olarak da yine Türkiye ölçeğinde büyük sayılabilecek yatırımlar devam ediyor.

Ölçek olarak baktığımızda ise sektörün neredeyse tamamı küçük ve orta ölçekli şir-ketlerden oluşuyor. Hepimiz biliyoruz ki çok üretmek önemli ancak bunu kısa-orta vadede sağlama imkanımız yok. Geriye kalan unsur ise kümelenme. Ankara bu alanda bir hayli de-neyim biriktirdi. Savunma sanayii ile başlayan ve kısa sürede yaygınlaşması olası bir küme-lenme çabası var. Havacılık sektörüne yönelik olağanüstü boyutta büyük bir yatırım baş-lamış durumda. İvedik OSB başlı başına bir imalat sanayii kümesi olarak değerlendirilebilir. Plastik ve kauçuk sanayii olarak biz de bu arayışın içindeyiz.

Kümelenme, hepimizin bildiği gibi belirli bir alanda değer zinciri içinde bulunan bütün işletmelerin rekabet avantajı sağlamak üzere iş ilişkisi içine girmesi demek. Akla ilk geldiği şekilde rekabeti önleyici bir yapı değil. Her bir şirket küme içinde yine rekabet etmek zo-runda. Ancak toplamda bakıldığında hemen herkes işletme, üretme, finansman, deneyim, bilgiye ulaşma hatta pazarlama alanında rakip olarak faaliyet yürütse de çok avantajlı ko-numa gelebiliyor. ABD’nin Silikon Vadisinde sağladığı IT kümelenmesinin yarattığı sinerjiyi sadece gözlemek bile insanları heyecanlandırmaya yetiyor. Öyle ki, Türkiye’de üniversite-ler ve kimi IT şirketleri dahi Silikon Vadisinde ofis açmaya başladı.

Zaman zaman basında, daha önce iş yaşamı içinde tanışmadığımız, belki adını duy-duğumuz plastik sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin başarısını okuyoruz. Üretim sü-reçlerinde ya da ürünlerde farklılaşmaya gidiyorlar. Bütün bunları ortak bir başarı güdüsü etrafında topladığımızda bunun etkisinin katlanarak döneceğini söylemek sanıyorum yan-lış olmaz.

Sektörümüzde rekabet sert ve acımasız. Bu rekabeti daha akılcı şekilde ama yok et-meden sinerjiye dönüştürmek ise mümkün.

Hepinize sağlıklı, mutlu bir yıl dileklerimle.

PANO

OAİB’den cep telefonlarına uygun devlet destekleri bilgi uygulaması

Orta Anadolu İhracatçı Birlikleri, fuarlar başta olmak üzere devlet yardımlarına yönelik kolay bilgi sağlamayı amaçlayan mobil cihaz-lara yönelik bir uygulamayı kullanıma açtığı duyuruldu. Yapılan açıklamada, iOS ve Android yazılımlı cihazlar için uygulamanın marketlere yüklendiği kaydedildi.

Mobil cihaz uygulamasının devlet des-tekleri mevzuatını başından sonuna dek takip edilebilecek, kullanıcı dostu bir ara yüzle an-lattığı, ayrıca, Fuara Giderken Dikkat Edilecek Hususlar, Destek almak İçin Mutlaka Yapılma-sı Gerekenler gibi değerli bilgileri de içerdiği, Devlet yardımları süreçlerinde gerekli olan tüm belgelerin uygulama aracılığı ile mobil ci-hazlara indirilebildiği gibi e-posta aracılığı ile gönderiminin de sağlandığı kaydedildi. Uygu-lamada sunulan içeriğe, OAİB internet sitesin-den de ulaşılabileceği açıklandı.

Page 35: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

33

PANO

Pakpen’den, Pakfoam ve Pakboard’ı inşaat sektörüne önerdi

HFC içermeyen polistren ısı ya-lıtım levhası

Serhat Çiftçi, yaptıkları çalışmayla Türkiye’de ilk kez ozon tabakasına zarar ve-ren HFC gazları içermeyen ekstrüde polistren köpük (XPS) üretimini de yaptıklarını söyledi. Pakboard markasını taşıyan ürünlerinin de kullanıma sunulduğunu anlattı. İSO 500’de 203. sırada bulunan Pakpen, Konya OSB’de toplam 300 bin metrekarelik tesislerde üretim faaliyetlerini sürdürüyor.

Pakpen, yürüttüğü Ar-Ge çalışması sonu-cunda, reklam sektöründe çok kullanılan Pak-foam marka suya ve yangına dayanıklı, ahşaba alternatif nitelikleri bulunan köpürtülmüş PVC tabanlı ürünleri ile ozon tabakasına zararlı gazları içermeyen Pakboard marka XPS yalıtım malzemesini tanıttı.

Pakpen’den yapılan açıklamada, Pakpen

Kalite ve Ar-Ge Müdürü Serhat Çiftçi, Pakfo-am marka köpürtülmüş PVC’ye ilişkin olarak “Bu ürün, birçok sektörde kullanılan ahşap ve MDF’nin yerini alabilme konusunda potansi-yeli çok yüksek bir ürün. Bu potansiyeli değer-lendirmek için farklı sektörlerden üreticiler ile temasa geçtik ve daha farklı neler yapabilece-ğimizi araştırıyoruz” dedi.

Çiftçi, “PVC foam plakalar, çok kolay bo-yanabiliyor ve çok kolay kesilip biçimlendiri-lebiliyor. Ayrıca sıcak hava ile kaynak yapıla-biliyor ya da yapıştırıcı kullanılarak rahatlıkla birleştirilebiliyor. En büyük avantajlarından biri de suya dayanıklı olmaları. Foam plaka-ların bir diğer avantajı ise ahşaba göre daha zor alev alan malzemeler olması.” dedi. Çiftçi, su ve ses yalıtımı daha iyi olan ürünün, bina içi döşemelerde, duvarlarda ve tavanlarda rahat-lıkla kullanılabileceğini anlattı.

Page 36: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

34

PANO

Ankara Plastik Sanayicileri Derneği Başkanı Yunus Karakaş:

“Kümelenme ortak çalışma modellerinden biri”

Ankara Plastik Sanayicileri Derneği-APSD Başkanı Yunus Karakaş, sektörün bir dizi sorunla karşı karşıya bulunduğunu belirterek, bunların çözümü için ortak çalışma modelleri geliştirilmesi gerektiğini, bunlar arasında da kümelenmenin iyi bir model olarak görüldüğünü kaydetti.

Ankara Plastik Sanayicileri Derneği (APSD) Başkanı Yunus Karakaş, plastik sektö-rünün büyük oranda KOBİ’lerden oluştuğunu, bunun da avantajlar yanında bir dizi sorunu da beraberinde getirdiğini söyledi.

Yunus Karakaş, İvedik OSB Plastik ve Kauçuk Üreticileri Sektör Kümesi’ne yönelik olarak devam eden proje toplantısında konuş-tu. Konuşmasında APSD’nin hızla gelişen 134 firmayı temsil ettiğini hatırlatarak, Ankara’nın plastik sektöründe hızlı bir gelişme dönemi içinde bulunduğunu belirtti. Sektörün ham-madde temini, şirketlerin küçük olması, nite-likli personel bulmada güçlükler, tedarikçi ve müşterilere erişim, pazarlama, yeni ürünlere geçiş sorunlarının yaşandığını hatırlattı. Buna ek olarak, iş sağlığı ve güvenliği, idari zorluklar kaynaklı ek maliyetlerle birlikte, küçük şirket-lerin bir hayli sorunla boğuşmak zorunda kal-dığını belirten Karakaş, ortak çalışma modelle-ri bulunması gerektiğinin altını çizdi.

“Ülkemizde çok ciddi hacimlere ulaşmış plastik firmaları var. Bunun yanında genel ola-rak baktığımızda ise ağırlığı KOBİ’lerden olu-şan bir yapıya sahibiz. Hal böyle olunca yük-

APSD’den hayvan dostlarımıza destek

APSD, PAGDER tarafından yürütülen “Yuvaya Dönüşen Plastikler” kampanyasına des-tek verdi. Ankara’da çeşitli belediyelere ziyarette bulunan APSD heyeti, projeyi anlattı ve belediyelerin katılımı için destek istedi.

APSD Başkanı Yunus Karakaş, küçük firmaların iş güvenliği ek maliyetlerinin kamu ta-rafından karşılanmasına yönelik çalışmalar çerçevesinde Çalışma Bakanlığı nezdinde görüşmelerde bulundu. Karakaş, İvedik OSB Teknik Kolejinde plastik endüstrisine yönelik eğitim verilmesine ilişkin talebini de okul yönetimine iletti.

Öte yandan, Ankara’da faaliyet gösteren firmalardan 110’u Plast Eurasia 2014’te ürün-lerini sergiledi. APSD, Yunus Karakaş başkanlı-ğında oluşturduğu bir heyet ile fuarı ziyaret etti.

sek katma değerli ürünlere geçiş için mutlaka ortak çalışma yada Kamu desteği şart hale geliyor. Kümelenme ortak çalışma modellerin-den biri” diyen Yunus Karakaş, APSD olarak bu yöndeki girişimlere destek verdiklerini anlattı.

Yunus Karakaş, OSB bünyesinde yürü-tülen kümelenme çalışmasının da bu anlam-da Ankara’ya ve Türkiye’ye katkı vereceğine inandığını kaydetti.

Page 37: PLASFEDDERGİ Sayı 8
Page 38: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

36

PlaSTK

Mesleki eğitimSevgili Dostlar,

Ülkemiz uzun zamandır mesleki eğitimi tartışıyor. Sanayiciler olarak bu sorunu her gün yaşıyoruz. Elemanlarımız eğitimlerini işbaşında yapıyor, çünkü eğitilmiş olarak işe hazır bir şekilde eleman bulamıyoruz. Bu sadece mavi yaka için değil, beyaz yakalı elemanlar için de geçerli. Elbette modern dünyada kabul gören “hayat boyu öğrenme” kavramını dışlamıyo-rum. Hepimiz hayatımızın tamamında öğrenmeye devam edeceğiz ama temel unsurlarla teçhiz edilmemiş kişilerin iş başında yeniden eğitilmek zorunda kalması da kabul edilebilir bir durum değil.

OECD üye ülkelere yönelik mesleki eğitimi incelediği bir çalışmasını geçen ay açıkladı. Bunun içinde Türkiye yer almadı. Rapor daha çok iyi uygulamalara yöneldiği için olsa gerek. Ancak OECD’nin diğer raporları ve en önemlisi ülkelerin kıyaslandığı “Better Life Index” bak-tığımızda, Türkiye’nin mesleki eğitim kriterinde Şili ve Meksika ile ortalamanın çok altında bulunduğunu görüyoruz.

OECD çalışmasına göre dünyada en fazla mesleki eğitim veren ülke Kanada. Raporun temel vurgusu, orta öğretim sonrası daha iyi verilen mesleki eğitimin çalışanları çok daha becerili kıldığı yönünde. Rapor, gelişmekte olsun ya da olmasın her ülkeye daha fazla mes-leki eğitim tavsiye ediyor. Bu tavsiyesini dayandırdığı temel unsur ise daha önce yaptığı ve gençlerin işsizlik sorununu çözmek için oluşturduğu “İyi İşler Raporu”nda belirttiği açık işlerin büyük bir kısmının orta öğretim sonrası 4 yıllık olmayan mesleki yüksek okullardaki eğitimle karşılanmasının mümkün olması.

Çok umutsuz olmamak gerekiyor sanırım. Mevcut işgücü için yürütülen ve kriz döne-minde bir sosyal politika aracı olarak da işleyen İŞKUR kısa süreli mesleki eğitimlerinden yararlanan kişi sayısı 1 milyona yaklaştı. İşbaşı eğitim programı ciddi avantaj sağlıyor. Mes-leki Yeterlilik Kurumu’nun eğitim-istihdam ilişkisini kurmada temel teşkil edecek olan bilgi altyapısı hızla ilerliyor.

Ne var ki, eğitim alanındaki tartışmaların biraz bu gündemden uzaklaştığını görüyoruz. Sanıyorum ve inanıyorum ki kısa süre içinde yeniden yapısal olarak ortada duran bu soruna döneceğiz.

Sizleri, yeni yılda bol kazançlı ve mutlu bir yıl dileğimle selamlıyorum.

İlker BiliktüBursa Plastik ve Ambalaj Sanayicileri

Derneği Başkanı

PANO

Emniyet Genel Müdür-lüğü polimer gövdeli tabanca kullanıyor

Emniyet Genel Müdürlüğü, polislerin kulla-nımı için açtığı ihalede, polimer gövdeli yeni tek-noloji silahları seçti. Samsun’da Yurt Savunma Sanayi tarafından üretilen Canik TP9SF modeli açılan ihaleyi kazandı. Bu silahlardan Emniyet Genel Müdürlüğü için 25 bin adet üretilecek.

Silahlar, tasarım dahil yüzde 100 yerli ürün olarak tanıtıldı. Polimer gövdeli tabanca ikinci kez Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından tercih edilmiş oldu. Geçen yıl açılan ilk ihalede de aynı şirketin bir başka model silahı seçilmişti. Silahla-rın, Ankara’da Emniyet Genel Müdürlüğü’nün te-sislerinde uzun süren performans testlerinden geçirildiği kaydedildi. Şirket Genel Müdürü Utku

Ural, ihalenin kazanılmasının ardından yaptığı açıklamada, “Açık teklif usulü düzenlenen ihale-ye, 15 bin atışlık mukavemet testlerini geçmeyi başaran iki yabancı firma ile birlikte tamamla-yan Samsun Yurt Savuma Sanayi, CANİK TP9SF modeli ile katıldı. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün 2015 yılında ihtiyacı olan 25 bin adetlik silah alı-mı ihalesinde en iyi performansı sergileyen ve en iyi teklifi vererek ihaleyi kazandık. Polisimize yüzde 100 yerli silahı üretecek olmanın gururu-nu yaşıyoruz” dedi.

Yeni nesil silahlar, polimer gövdeleri ya-nında iğne ateşleme sistemindeki farklılıkla da dikkatleri çekiyor. Bu silahları klasik anlamda kur-mak gerekmiyor ve bu tür tabancalarda genellik-le polimer gövde tercih ediliyor. Üretici şirketin modelleri, Türkiye dışında başta ABD olmak üze-re farklı ülkelere de ihraç ediliyor. Şirketin üreti-minin yüzde 70’ini ihracat oluşturuyor. Son 3 yıl-da, AR-GE faaliyetlerine yatırım yapıldığını ifade eden Genel Müdür Aral, savunma teknolojilerine hız kesmeden yatırım yapamaya devam ede-ceklerini ve 2018 yılına kadar dünyada faaliyet gösteren ilk 10 hafif silah üreticisi firma arasına girmeyi amaçladıklarını belirtti.

Page 39: PLASFEDDERGİ Sayı 8
Page 40: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

38

PlaSTK

Daha fazla çalışmak, işbirliği yapmak, akılcı üretim tek çözüm

Değerli çalışma arkadaşlarım,

Plastik Sektörünün Türkiye’de geçmişi 1960’lı yıllara dayanmaktadır. En hızlı büyüyen sektörlerden biri olarak dikkat çeken plastik, Türkiye’de özellikle 90’lı yıllardan sonra hızlı büyüme trendi yakalamıştır. Türkiye’de Plastik Sektörü, genç ve doymamış bir pazara sahip olduğundan tüketim her geçen gün artış göstermektedir. Sektörümüz Avrupa’nın ikinci, dünyanın ise yedinci büyük üreticisi konumunda ve 20 milyar dolara ulaşan dış ticaret hac-miyle dünya plastik dış ticaretinden yaklaşık yüzde 2 pay alıyor.

%30 düzeyindeki atıl kapasitenin, küresel krizin olumsuz etkisinin yanı sıra diğer önemli bir nedeni de sektörde çok sayıda firmanın geleneksel mamuller üreterek faaliyet göstermesidir. Küresel krizin uzun sürmesiyle finansal yapısı güçlü olmayan firmaların sek-törü terk etmesi ve doğal bir seleksiyon yaşanarak, ileriki yıllarda firma sayısının azalması-na yol açmaktadır.

Uzun süredir yıllık olarak Türkiye ekonomisinin üzerinde bir büyüme hızı kaydeden plastik mamul sektörünün, 2014 yıl sonu tahminlerine göre ülke büyümesiyle hemen he-men aynı oranda büyüyeceği öngörülüyor. Türk plastik sektörünün üretimi ve ihracatı her geçen yıl artsa da değer bazında sahip olduğu potansiyelle doğru orantılı bir seviyeye ula-şamıyor. Bunun en önemli sebebi ise sektörün katma değeri düşük ürünler üretmesi olarak gösteriliyor. Ancak bu ürünleri sadece üretmek yeterli değil, ürünleri satacak pazarın da bulunması gerekir.

Dış ticaret fazlası veren plastik sektörünün en önemli sorunu, hammadede dışa ba-ğımlı olması ve enerji maliyetinin yüksekliğidir. Sektör olarak bir devlet politikası ile uzun vadede bu bağımlılığı azaltacak projelere daha çok teşvik sağlanmasını bekliyoruz.

Kar marjlarının düşüklüğü nedeniyle, finansmana erişim imkanlarından başlayarak, hammadde ve enerji gibi diğer üretim girdileri, iç ve dış pazarlara ulaştırma masraflarında çok ciddi arayışlar içinde olmak şart. Bu unsurların gerek sektörümüzle ilgili karar alıcılar tarafından, gerekse iş dünyası tarafından yeterince bilinmediğini düşünüyorum. Çünkü bu unsurlar bilinse halen gündemimizde olan birçok sorunu bu denli büyük boyutta yaşaya-cağımızı zannetmiyorum.

Burada önerimiz, hem hammadde üreticileri, hem de biz plastik sanayicileri için ya-

tırım teşvikleri kadar işletme teşviklerinin de uygulamaya alınması katma değeri yüksek plastik üretimi için stratejik yatırımların desteklenmesi gerekir. Biz sanayicilerin de mali-yetleri düşürmek adına enerji verimliliği ve kalifiye işgücü kullanımına önem vermemiz ge-rekir. Çünkü küresel rekabette geriye düşmemek, mevcut yatırımları devam ettirebilmek için ve en önemlisi yüksek katma değerli ürünlere geçmeyi sağlayacak yatırımları için buna ihtiyaç var.

Bu başarılara yenilerini eklemek, daha ileriye gitmek için hem yeteneğimiz, hem de

isteğimiz var.

Gelecek dönemde elde ettiğimiz başarıları daha ileri taşımak için başta karar vericiler olmak üzere herkesin dikkatini gelişmeye odakladığı bir sürece gireriz diye düşünüyorum. Daha fazla işbirliği yaparak akılcı metotlarla daha çok üreterek zenginleşmek tek çıkar yo-lumuz. Faaliyetlerimizin temeli de refahımızı ve dolayısıyla mutluluğumuzu artırmak ama-cına çıkmalı diye düşünüyorum.

2015 yılının hepimiz için mutluluk getirmesi dileğimle.

PANO

Erol PaksuEge Plastik Sanayicileri Dayanışma

Derneği Başkanı

Mart 2015’te yapılacak Paris JEC Composites Fuarı ön kayıtları baş-ladı

İstanbul Ticaret Odası, sektörün en önemli etkinlikleri arasında bulunan JEC Composites Paris 2015 Fuarına Türkiye Milli İştirak Organizasyonu ön kayıtlarına başladı. Kompozit Sanayicileri Derneği tarafından yapılan açıklamada, Türk Kompozitinin ulus-lararası bir marka olma yolundaki ilerleyişi için önemli bir araç olarak değerlendirilen JEC Composites Fuarına yoğun ilgi beklendiği

vurgulandı. Fuara kayıt işlemlerinin İstanbul Ticaret Odası tarafından yapıldığı belirtildi. JEC Paris, 10-12 Mart 2015 günleri arasında Paris’te gerçekleştirilecek. Organizasyon ta-rafından verilen bilgide, daha önce gerçek-leştirilen fuarlarda yüzde 95 memnuniyet ve yüzde 65 oranında yararlı görüşme bildi-rimi alındığı belirtildi. Üç gün içinde 700’ün üzerinde toplantının gerçekleşeceği tahmini yapıldı.

Glikozdan doğrudan fermantasyonla propi-len üretildi

Global Bioenergies Grubu, doğrudan fer-mantasyon yoluyla glikozdan propilen üretimi yaptığını açıkladı. Plastik üretiminde temel üretim maddelerinden biri olan propilen ilk kez biyolojik kaynaktan ve herhangi bir kimyasal adım kullanılmadan üretilmiş oldu. Firma, bu üretim yöntemini tescil ettirdiğini açıkladı. Firma, 2010 yılında izobutan ve 2014 yılı ba-şında da butadien üretiminden sonra labora-tuvar ölçeğinde glikozdan propilen üretebil-diğini vurguladı. Etilenden sonra petrokimya endüstrisinde önemli bir yere sahip olan pro-pilenin dünyada yılık 100 milyar dolarlık bir pa-zarı bulunduğu belirtiliyor. Global Bioenergies İş Geliştirme Başkanı Thomas Buhl konuya ilişkin olarak yaptığı açıklamada nafta parçala-ma kapasitesinde yaşanan düşüşün hafif ole-finler, daha özelinde de propilen üretimi için değişik yollara başvurulması ihtiyacı yarattı-ğını ve biyo-propilen üretimi için söz konusu adımın atılması ile daha iyi, sürdürülebilir ve çevre dostu bir üretim yapısı oluşturulmasına katkıda bulunduklarını vurguladı.

Page 41: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

39

PANO

İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) 14. Çev-re ve Enerji Ödülleri, düzenlenen bir törenle sahiplerine verildi. Beş kategoride toplam 18 ödülün dağıtıldığı İSO 14. Çevre ve Enerji Ödülleri’nde; “İnovatif Çevre Dostu Ürün” da-lında Kordsa Global, “Çevre Dostu Uygulama” dalında Vestel Elektronik, “Enerji Verimliliği Uygulama Projesi” kategorisinde Kalesera-mik, “Çevre ve Sürdürülebilirlik Yönetimi” da-lında Eczacıbaşı Yapı Gereçleri Sanayi birinci seçildi. “Enerji Verimli Ürün” kategorisinde de Jüri Özel Ödülü’ne Enel Enerji Elektronik layık görüldü. “İnovatif Çevre Dostu Urün” katego-risinde KOBİ alanında Jüri Özel Ödülü Net Pak Ambalaj’ın, Jüri Teşvik Ödülü ise Artaş Endüst-riyel Tesisler’in oldu. Enerji Verimliliği Uygu-lama Projesi Jüri Özel Ödülü de Elif Plastik’e verildi.

Ödül törenine İSO Başkanı Erdal Bahçı-van, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşarı Mustafa Öztürk ve davetliler katıldı. İSO Baş-kanı Erdal Bahçıvan, törende yaptığı konuş-mada, “Biz diyoruz ki ‘Çevreyi hor gören, gele-ceği zor görür.’ Bu gerçekten hareketle daha yeşil, daha temiz ve yaşanabilir bir dünya ya-

ratmak için hep birlikte mücadele vermeliyiz” dedi. Bahçıvan, Türkiye’nin su zengini olmadı-ğını da hatırlatarak, gelecek dönemde sanayi üretimi için gerekli suyun temininde güçlükler yaşanmasının olası görüldüğünü anlattı.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşarı Mustafa Öztürk de konuşmasında, Bakanlık olarak tehlikeli atıkların depolanmasına karşı olduklarını belirterek “AB’de bu tür bir uygu-lama söz konusu değil. İSO gibi sivil toplum örgütleri ile işbirliği yaparak bu atıkları yok etmeliyiz” dedi. Bahçıvan, sera gazı salımı ko-nusunda Çin ve ABD’nin kamuoyuna açıklama-dıkları bir anlaşmaya vardığını, Türkiye’nin de endüstri ile birlikte bu konuda hızla bir karar vermesi gerektiğini belirtti.

Elif Plastik ve Net-pak ambalaj jüri özel ödülü aldı

Elif Plastik Genel Müdü-rü Selçuk Yarangümelioğlu, “Enerji Verimliliği Uygulama Projesi” kategorisinde NOsu-me isimli projeleriyle Jüri Özel Ödülü’nü aldıklarını belirterek, sıcak su geri dönüşümü proje-

si sayesinde, ilk yatırım maliyetini (tüm ekono-mik faktörler göz önünde bulundurulduğunda) bir yıldan kısa bir sürede karşıladıklarını, yüzde 30 enerji tasarrufu ve çevreye bırakılan CO2 miktarını yılda 330 ton azaltıldığını kaydedildi.

Netpak Ambalaj Genel Müdürü Ali Avcı, bu ambalajların doğaya kontrolsüz terke-dilmesinden kaynaklı sorunlar görüldüğünü vurguladı. Netpak’ın doğaya dost, çok kulla-nımlı, Türk ekonomisi faydalı, cari açığı azaltıcı ürünler geliştirdiğini bildiren Avcı, “Kendi tek-nolojimizi kendimiz üreterek yolumuza devam ediyoruz. 16 adet faydalı model ve incelemeli patent sahibiyiz.” diye konuştu.

İSO 14. Çevre ve Enerji Ödülleri verildi

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

9&12月-SD-SV.pdf 1 2014/7/22 上午 11:00:12

Page 42: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

40

PlaSTK

İnovasyon için daha fazla odaklanmak

Değerli dostlar,

Ülkemizin AR-GE yatırımları bütün çabalara rağmen kamu ağırlıklı olarak artıyor. Özel sektörün yatırımlarının yüzde 80’inin savunma sanayii ve beyaz eşya olmak üzere gerçek-leştiği yakın dönemden sonra, teknoloji alanına yönelik girişimlere destek paketiyle bir-likte diğer sektörlere yayılmaya başladı. TÜBİTAK’ın girişimleri ve hibeleri, yakın zamanda beklenen sağlık endüstrisindeki yeniden yapılanma bu alandaki sevindirici gelişmeler.

İnovasyonun bir “kültür” olduğu sürekli söylenir ve doğrudur. Yıllarca belirli bir mamul üretimine yoğunlaşan kişilerin, yenilik yapmakta zorlanması gayet doğal. Ancak sektörü-müz açısından bu kaçınılmaz bir duruma geldi. Hepimizin yakındığı şekilde toplam olarak sektörümüze baktığımızda katma değer oluşturmakta güçlük çektiğimizi görüyoruz.

Sanıyorum, yeni süreçte oldukça maliyetli olan AR-GE ve inovasyon yatırımlarına yö-nelik olarak küçük ve orta ölçekli firmalara yönelik bir yaklaşım belirlememiz gerekecek. Çünkü bu konuda söylem ve kısmi hibe programlarıyla ne kadar ivme yaratılmaya çalışılırsa çalışılsın, etkisinin sınırlı kaldığı ortada.

Gördüğüm kadarıyla AR-Ge ve inovasyona yönelik en büyük eksiklik, birçok firmanın bunu nasıl yapacağını bilmemesi. Her bir sektöre yönelik, analize dayalı, belirli bir amaca hizmet eden farkındalık-bilinçlendirme-eğitim faaliyeti tasarlanması gerekiyor. İstekli ol-mak elbette önemli ancak nasıl ve neden yapacağını bilmeden bir yatırıma girmek konu-sundaki çekingenliği ne normal karşılamak gerekli.

Ülkemizde yeni bir teşvik programı uygulamaya alınacağı Hükümetimiz tarafından açıklandı. Bu teşvik programının, bildiğimiz işlerde ve ürünlerde yeni yatırımları teşvik etmekten çok, yenileşmeye, yüksek katma değerli ürünlere geçişe imkan sağlayacak bir sürecin başlangıcı olması en büyük dileğim.

Sivil toplum örgütleri olarak bizlerin, gündemimize inovasyon ve AR-GE süreçlerine yönelik kapsamlı bir farkındalık-bilinçlenme sürecini başlatmayı almamız gerekliliğine sa-mimiyetle inanıyorum.

Hepimize daha güzel ve mutlu bir yeni yıl dilerim.

PANO

Yusuf ÖzkanKayseri Plastik İşletmeciler

Derneği Başkanı

Türk firmasından Manchester United’a bilet kabini

Dünyanın en büyük futbol kulüplerinden biri olan Manchester United, bilet satış kabin-lerini Türk firması Karmod’dan aldı. Konuya ilişkin bir açıklama yapan Karmod, kombine bilet satış kabinlerini teslim ettiklerini ve ünlü Old Traford Stadının çevresine yerleştirildiği-ni kaydetti.

Toplam 12 kabin, özel banko ve panjur uygulamasıyla, kulübün renklerinde üretildi. Karmod Dış Ticaret Müdürü Fehim Özkanca, “80’e yakın ülkeye ihracat gerçekleştirdik ve

gerçekleştirmeye devam ediyoruz. Yaptığı-mız ihracatın bir Avrupa ülkesine yapılması bizi daha da mutlu ve motive ediyor. Yaşam kabinleri modüler özelliğe sahip olup de-monte üretimle kullanım yerinde de kurulum imkanı sunmaktadır. Çoğunlukla güvenlik amaçlı kullanımla tanınan kabin ürünlerimiz büfeden ofise, şantiye yatakhanelerinden yemekhanelere, wc, duş ünitelerine kadar geniş bir yelpazede kullanılmaktadır” dedi.

Page 43: PLASFEDDERGİ Sayı 8

Atatürk Bulvarı Deposite İş Merkezi A-5 Blok 5.Kat No:507 İkitelli O.S.B. İstanbul - Türkiye Tel: +90 212 549 83 35 - 549 83 94 pbx. Fax: +90 212 549 86 66

Page 44: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

42

PlaSTK

Türk kompozit sektörü “Türk Kompozit 2015” kompozit zirvesi’nde bir araya geliyor.

Derneğimiz ilkini 2013 yılında gerçekleştirdiği Kompozit Zirvesi etkinliğinin 2015 yı-lında da ikincisini düzenlemeye karar vermiş bulunmaktadır. 2. Türk ve Bölgesel Kompozit Sanayi, Teknoloji ve Uygulamaları Zirvesi & Forumu 8-9-10 Ekim 2015 tarihlerinde Gorrion Hotel İstanbul’da gerçekleştirilecektir. Etkinlik; seminerler, ürün tanıtımları, demolar, sergi alanları ve ödüller başlıklarında birçok aktiviteye yer verecektir. Türk Kompozit Sektörü-nün en önemli sektörel buluşması olan etkinliğin her iki yılda bir düzenlenmesi sureti ile geleneksel hale gelmesi derneğimizin önemli bir amacıdır.

Derneğimiz üyelik geliştirme çalışmalarına geçtiğimiz dönemde de devam etmiş ve 3 yeni üyeyi bünyesine katmıştır. Sırası ile Hanko Makina ve San. Tic. Ltd. Şti., İnovatif Tek-noloji Müh. San. ve Tic. Ltd. Şti. (İNORES) ve Cengiz Teknik Kompozit San. ve Tic. A.Ş. şirket-leri üye olarak derneğimizin daha da güçlenmesini sağlamışlardır. Derneğimizin üye sayısı böylece 100’e ulaşmıştır.

Sektörümüzün en önemli organizasyonu olan JEC Composites Fuarı’na 2015 yılında da İstanbul Ticaret Odası (İTO) ile oluşturduğumuz işbirliği içerisinde Türkiye Milli İştirak Organizasyonu çerçevesinde katılacağız. Bu yılki fuarda yirmiye yakını Milli İştirak Orga-nizasyonu içerisinde olmak kaydıyla otuza yakın Türk firmasının yer alacağı kesinleşmiş bulunmaktadır. JEC Europe 2015 Fuarı’nın, Türk kompozitinin marka olma yolunda önemli bir dönüm noktası olacağına inanmaktayız.

Geçtiğimiz dönemde düzenlemiş olduğumuz 3 önemli eğitim çalışması sektör men-suplarımızın ilgi ve beğenisi ile karşılanmıştır. KOSGEB Eğitim Destekleri, Kompozit Ham-maddeleri ve Atık Yönetimi ve Kompozitlerin Geri Dönüşümü Konulu Eğitimlerde sektörü-müzün birçok temsilcisi yer almıştır. Başlatmış olduğumuz eğitim çalışmaları hız kesmeden 2015 yılında da devam edecektir.

Derneğimiz PAGEV 9. Türk Plastik Endüstrisi Kongresi’nde “Otomotiv Kompozitleri” konulu bir sunum gerçekleştirmiş ve “Plastiklerle Hafifletilmiş Araçlar” isimli panelde de katılımcı olarak yer almıştır.

24. Plast Eurasia Fuarı’nda derneğimiz 5 üyesinin yanı sıra bir info stand ile yer almış-tır. Fuar sırasında T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık’ın katılımı ile gerçekleşti-rilen “Plastik, Kompozit ve Kauçuk” sektör buluşmasında derneğimiz kompozit sektörünü ilgilendiren sorunların ve çözüm önerilerinin dile getirilmesini ve tartışılmasını sağlamıştır.

Tüm Plastik ve Kompozit sektörü mensuplarının yeni yıllarını kutlar 2015 yılının Ülke-miz ve sektörlerimiz için hayırlı, bol ve bereketli işlerle dolu olmasını dilerim.

PANO

Şekip AvdagiçKompozit Sanayicileri Derneği

Yönetim Kurulu Başkanı

PAGDER’den Ekonomi Bakanlığıdestekli Milano PLAST’15 organizasyonu

PAGDER, İKMİB ile 5-9 Mayıs 2015 gün-lerinde İtalya’da yapılacak Milano PLAST’15 Fuarı’na, Ekonomi Bakanlığı’nın mali desteği-ni kapsayan katılım düzenliyor.

Üç yılda bir düzenlenen fuara, 2012 yı-lında 46 ülkeden 1400 firmanın ve 144 ül-keden 55 binin üzerinde ziyaretçinin geldiği belirtildi. PAGDER’den yapılan yazılı açıklama-da, fuar kapsamında İtalyan Ticaret Odası ile işbirliği de yapıldığı kaydedildi. Fuarın katılım bedeline Ekonomi Bakanlığı’nın Tebliği kap-samında yüzde 50’ye kadar destek verildiği hatırlatıldı. Sektör mensuplarının katılım için başvurularının açıldığı kaydedildi.

2012 yılında yapılan Fuara, Türkiye’den Lider Makine, Akkaya Makine, Kuatro Plas-tik, Altek Makine, Polimer Teknik, Domeks, Gür-İş Makine, Dermak, Korsini, Erse Makine, Marmara Melat ve Sarem Makine’nın katıldığı kaydedildi.

Page 45: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

43

PANO

JC Times

sanayinden uçak ve otomotiv endüstrisine, yerli biyoteknoloji sektörlerine kadar stratejik öneme sahip yatırımlara ihtiyacı var. Son dö-nemlerde özellikle yerli otomobil üretimi ko-nusundaki gelişmeleri çok yakından takip edi-yoruz. Gelişmeler oldukça umut verici.” dedi. İKMİB Başkanı Murat Akyüz de konuşmasında “Tüm alt sektörlerimizde olduğu gibi AR-GE ve inovasyona verilecek önem doğrultusunda yapılacak katma değerli üretim büyüme ra-kamlarını çok daha yukarılara çıkarır” dedi.

tildi. Batı Avrupa’daki taşıt sayısına bağlı ola-rak yapılan bir hesaplamada, bunun yıllık 12 milyon ton daha az petrol tüketimi ve 30 mil-yon ton daha az karbon salımı anlamına geldiği vurgulandı.

Türkiye’de yıllık plastik üretiminin yüzde 3 ile 5’i aralığında kısmının otomotiv plastik-lerinden oluştuğu belirtilen kongrede, 2013 yılı sonunda 281 bin ton plastik ve 156 bin ton kauçuk ürün üretildiği kaydedildi. Mevcut teknolojilerle bir aracın toplam ağırlığının yüz-de 11’inin plastik, yüzde 6,1’inin ise kauçuktan oluştuğu bilgisi verildi. PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu, Türk plastik sek-törünün otomotiv sana-yiine daha fazla ürün ve-rebilir durumda olduğunu kaydederek, “Üretmek yeterli değil, satacak pa-zarımızın da olması ge-rekli. Dolayısıyla öncelikle ülkemizin yerli savunma

PAGEV tarafından dokuzuncu defa dü-zenlenen “Türk Plastik Endüstrisi Kongresi” otomotiv plastikleri gündemiyle toplandı. Toplantıda, bu alanda faaliyet gösteren firma-lar teknik sunumlar gerçekleştirdi ve otomotiv sektöründe faaliyet gösteren firma ve kuru-luşların temsilcilerin yer aldığı panel düzen-lendi. Toplantıda, İKMİB Başkanı Murat Akyüz ve Kompozit Sanayicileri Derneği Başkanı Şe-kip Avdagiç de konuşma yaptı.

Kongrede yapılan çalışmalarda, Türkiye’nin 2020 yılına kadar üretime geçme-si hedeflenen yerli otomobil projesine ilişkin değerlendirmeler öne çıktı. Bütün dünyada, otomotiv sektöründe karoser ve motor dahil hemen her parçada plastik kullanımı için yo-ğun bir araştırma sürecinin yaşandığının altı çizildi. Otomotivde plastik kullanımının yakıt tüketiminden, maliyet avantajına kadar çok yönlü fayda sağladığı hatırlatıldı. Sunumlarda, 200-300 kg muadil malzeme yerine plastik kullanıldığında ağırlığın 100 kg’a kadar düştü-ğü bunun da 150 bin km. otomobil ömründe 750 litre daha az yakıt anlamına geldiği belir-

Türk Plastik Endüstrisi Kongresi: Plastik sektörü yerli otomobil için hazır

Page 46: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

44

PlaSTK

Değerli Meslektaşlar,

Sanayi sektörümüzün GSYH içindeki payı uzun zamandır yerinde sayıyor. McKinsy’in “Manufacturing the Future: The Next Era of Global Growth and Innovation, McKinsey, 2012” araştırma sonuçlarına göre; Türkiye, dünyada yaratılan imalat sanayisi katma de-ğerindeki pay açısından 1990 yılında 13’üncü sırada, 2000’lerde 15’nci sırada yer alırken 2010’da liste dışına çıkmış durumdadır. Şaşırtıcı değil mi, ülkemizin en hızlı büyüdüğünün varsayıldığı son on yılda, önceki yirmi yıla kıyasla imalat sanayisi katma değer payı azalmış.

Yeni fırsatların ve yeni risklerin olduğu bir yıla ve döneme giriyoruz. Hükümet yeni bir reform programını ilan etti. Orta Vadeli Programla birlikte baktığımızda yeni reform pake-tinde daha fazla yatırım ve üretim hedefleniyor.

Ümit ve şükür ediyoruz ki artık herkes sanayinin, üretmenin bir mecburiyet ve ülkenin geleceği olduğunun farkında. Bu farkındalık iyi yönetilirse ülkemizi hak ettiği refaha götü-rür ama sektörümüzü uçurur. Bizim ürünlerimiz sanayinin, gelişmişliğin bir göstergesi ve nerdeyse tüm imalat sanayi sektörlerinin ara malıdır. Plastik sektörü geçmişte önemliydi, şimdi de önemli, gelecekte ise çok ama çok daha önemli olacak. Türkiye kalkınacak, büyü-yecekse ve söylendiği gibi orta gelir tuzağından çıkıp zenginler kulübüne girecekse bunu sanayi ile sağlayacak. Başka çıkar yolu yok. Sanayileşen, gelişen Türkiye’nin plastik sektörü ise bugünkü hacmine kıyasla katlayacak. Herkes planlarını hiç de uzak olmayan bu yakın geleceğe göre yapsın, tabi ki iyi yönetilirse..

PAGDER ve plastik sanayicileri olarak uzun süredir gündemde tuttuğumuz konulara odaklandık. Geçtiğimiz süreyi elimizden geldiğince ve sektörümüz adına yapısal sorunla-rımızı çözmeye yönelik adımları atarak değerlendirdik. Teşvik ve yatırım yeri sorunu için PAOSB projesini hayata geçirdik. Sektör savunuculuğu için PLASFED oluşumuna gönül-den emek harcadık. İhracat atağı başlattık, bilimsel olarak rehber niteliğinde 97 ülkenin incelendiği çalışmamızı yaptık. Uzun süredir kimsenin üzerinde konuşmadığı plastik işleme makine sektörümüzü yeniden gündeme taşıdık. Eğitim ve pazarlama odaklı dış ticaret fa-aliyetlerimizi derinleştirdik.

Türkiye olarak rekabet gücümüzde bir aşınma var. Bunun için kaybedecek zamanımı-zın kalmadığını hepimiz biliyoruz.

Umut dolu olarak, 2015 yılının hepimize sağlık, başarı ve mutluluk getirmesini dilerim. Sektörümüzün bayrağını bu yılda birlikte daha da ileriye taşıyalım.

İSO Kasım ayı Meclis Top-lantısı: Doğu Anadolu’ya petrokimya tesisi gerekli

İstanbul Sanayi Odası, kasım ayı Meclis Toplantısında, Doğu Anadolu’ya petrokim-ya tesisi kurulması gerektiği belirtildi. Ayrıca, plastik sektörü dahil, taşımacılıkta sıkıntılara yol açan istiap haddi sorununun çözülmesi de talep edildi.

İSO Meclis Toplantısında konuşan İSO Meclis Üyesi Nevzat Demir, petrokimya alanın-da yeni yatırımlara ihtiyaç duyulduğunun altını çizdi. Türkiye’nin ihracatının yakın çevresinde-ki ülkelerle hızla arttığını kaydeden Demir, ““Ül-kemizin ihracatı ya ortak sınıra ya ortak denize yahut da ortak kültüre sahip olduğumuz, tari-himizden bugüne getirdiğimiz ülkeler üzerine kümeleniyor. Ancak ithalatımıza baktığımızda ya ayrı bir kültürden ya ortak olmayan sınır ya da ortak olmayan denizden ulaşıyor” dedi.

Petrokimya ve demir-çelik, metalürji ala-nında yoğun ithalat yapıldığını vurgulayan Nevzat Demir, petrol ürünlerinde fırsat bu-lunduğunu anlattı. Demir, “Azerbaycan’dan çıkan petrol yıllık 18-20 milyar dolarla, Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı’nın bedeli üzerinden Ceyhan’a, Ceyhan’dan da bir başka coğrafyaya gidiyor. Mesela Avrupa Birliği’ne, orada işleni-yor, petrokimya oluyor, bana ara malı olarak geliyor, biz de buradan tekrar komşularımıza vermeye çalışıyoruz. Oysa Doğu Anadolu’da Kars, Erzurum, Erzincan ve Maraş’ta fevkala-de petrokimya tesisleri kurulabilir ve böylece İstanbul’daki şu yoğun, üretmeyen nüfusu oraya doğru kaydırabiliriz” önerisinde bulundu.

İSO Meclis Üyesi Ömer Kara-deniz: “İstiap hadleri konusunu çözelim”

Toplantıda söz alan İSO Meclis Üyesi Ömer Karadeniz de ekonomi yönetiminin sa-nayicilerin sorunlarıyla ilgisinden memnuniyet duyduklarını vurgulayarak, “Biz, İstanbul’da gerçekten çok büyük mücadeleler veriyoruz. Herşeyin ötesinde bunun hakkını vermek la-zım. Anadolu’da verilen mücadeleyi tabii ki takdirle karşılamalıyız ama İstanbul’daki sa-nayicimizin çektiği, gerçekten çok daha fazla. Bizim yönetim kurulumuza havale ettiğimiz bir resen kararımız var. Sayın Yönetim Kurulu Başkanım şu istiap hadleri konusunda lütfen gereken önemi ve değeri verelim. Çok büyük bir haksızlık var, bunu ilgili bakanlıklarımız da zaten gördüler, biliyorlar. Lütfen bu konuya biraz daha fazla önem verelim ve çözülmesi için elimizden geleni yapalım. Çünkü bu sadece sanayimizi değil, tüccarımızı ve vatandaşımızı ilgilendiriyor.” dedi.

PANO

Hüseyin SemerciPlastik Sanayicileri Derneği Başkanı

Sanayi ülkemizin geleceği

Page 47: PLASFEDDERGİ Sayı 8
Page 48: PLASFEDDERGİ Sayı 8

30 YILI AŞKIN TECRÜBE...

PLASTİK LEVHA HATLARI » PP-PS-ABS-PE LEVHA HATTI » PET LEVHA HATTI » PVC LEVHA HATTI » TPO MEMBRAN LEVHA HATTI » PVC MEMBRAN LEVHA HATTI » PVC KENAR BANDI» PVC KENAR BANDI HATTI» ABS KENAR BANDI HATTI » HORTUM MAKİNASI HATTI » PVC PLANET LEVHA HATTI » PMMA LEVHA HATTI

EKSTRÜZYON EKİPMANLARI» LEVHA KALIBI» PLASTIK POMPASI» STATİK KARIŞTIRICI» FİLTRE» KARA KUTU» REGÜLATÖR» REGÜLATÖR» MANİFOLD

www.ozmakina.com

Adres: Ferhatpaşa Mah. G-3 Sok. Ataşehir İstanbul

Telefon: 0216 499 44 04Fax: 0216 499 44 05

Page 49: PLASFEDDERGİ Sayı 8

30 YILI AŞKIN TECRÜBE...

PLASTİK LEVHA HATLARI » PP-PS-ABS-PE LEVHA HATTI » PET LEVHA HATTI » PVC LEVHA HATTI » TPO MEMBRAN LEVHA HATTI » PVC MEMBRAN LEVHA HATTI » PVC KENAR BANDI» PVC KENAR BANDI HATTI» ABS KENAR BANDI HATTI » HORTUM MAKİNASI HATTI » PVC PLANET LEVHA HATTI » PMMA LEVHA HATTI

EKSTRÜZYON EKİPMANLARI» LEVHA KALIBI» PLASTIK POMPASI» STATİK KARIŞTIRICI» FİLTRE» KARA KUTU» REGÜLATÖR» REGÜLATÖR» MANİFOLD

www.ozmakina.com

Adres: Ferhatpaşa Mah. G-3 Sok. Ataşehir İstanbul

Telefon: 0216 499 44 04Fax: 0216 499 44 05

Page 50: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

48

PANO

Hükümetten sanayi için eylem planı

lat sanayiinde makine teçhizat yatırımlarına verilen kredilerde Banka ve Sigorta Muame-leleri Vergisinin (BSMV) alınmaması yönün-de bir plan yaptıklarını açıklayan Davutoğlu programın, finansal istikrar amacıyla, KOBİ ve ticari kredilerin kolaylaştırılması uygula-masının iyi sonuç verdiğini, bu kez doğrudan üretimi desteklemek amacıyla imalat sanayi-ine yönelik yatırım ve işletme kredilerine bir özendirme yapmayı amaçladıklarını, bu tür kredilerden BSMV alınmaması yönünde bir maddenin Finansal İstikrar Komitesi günde-minde bulunduğunu açıkladı.

Başbakan Davutoğlu, petrol fiyatlarındaki düşüşün fırsat yarattığını, farklı senaryolar altında ekonominin nasıl yönetileceğine dair alternatifleri belirlediklerini açıkladı.

Hükümet tarafından açıklanan eylem planla-rında, sanayiye yönelik ön plana çıkan eylem-lerden bazıları şöyle:

I-Üretimde Verimliliğin Artırıl-ması Programı Program hedefi: -Sanayi sektöründe toplam faktör verimli-liğinin (TFV- daha üst düzey bir teknolojik ürüne geçişle sağlanan verimlilik, değer ar-tışı) büyümeye katkısı yüzde 20’nin üzerine çıkarılacak. Performans göstergesi(2014-2018) -KOBİ’lerin toplam imalat sanayii içindeki payı yüzde 92’den yüzde 90’a gerileyecek.

-2014 sonunda –0,2 olan TVF, 2018’de 1,9 seviyesine gele-cek. Eylem Planı: -Sistematik olarak verimliliğini artıran KO-Bİ’lere teşviklerde öncelik verilecek. Kurum-sallaşmak isteyen KOBİ’lere destek sağlana-cak. -Firmaların yurt dışında bilinen markaları sa-tın alması desteklenecek. -Sanayi sitelerinde ortak kullanım atölyeleri oluşturulacak. -Sanayi etkileşim ağı oluşturulacak. -KOBİ’lere yönelik verimlilik düzeyi karşılaş-tırılması yapılacak, verimlilik artışı için planlı

Hükümet, Onuncu Kalkınma Planında öngö-rülen 25 Öncelikli Dönüşüm Alanı yaklaşımına yönelik, 1150 eylem içeren ekonomik program ilan etti. Üç bölüm halinde ilan edilen eylem-lere yönelik, ilk toplantıda konuşan Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye’nin uygulayacağı ekonomik dönüşüm programının daha önce öngörülen küreselleşme bazlı yeni ekonomik yapıya uyum sağlama niteliği bulunduğunu, niyette kalmayarak uygulamaya geçeceğini vurguladı. Programın genel hedefleri, 2018 yılı itibariyle 1,3 trilyon dolar GSYH, yüzde 7 işsizlik ve GSYH’nin yüzde 5’i kadar cari açık hedefi belirlendi. Yeni yaklaşımlarının 5 ana prensipte topladıklarını kaydeden Davutoğlu, bu prensipleri ve gerekçelerini şöyle sıraladı:

1-Siyasi istikrar ve ekonomik öngörülebilirlik: Küresel krizdeki en önemli sorunlardan biri ülkelerin istikrar ve ekonomik öngörülebilirli-ğindeki zayıflıktan kaynaklandı. 2-İnsan odaklı kalkınma, insan kaynağının geliştirilmesi: Türkiye’nin iki önemli avantajı insan kaynağı ve bulunulan coğrafyadan kay-naklanıyor. 3-Üretim teknolojisindeki değişime intibak: Yeni gelişmeye uyum gösterilemezse kayıp büyük oluyor. Sanayi devrimine uyum sağla-namadığı için 100 yıl kaybedildi. Ar-Ge ve ino-vasyon temelli yeni sürece uyum gerekiyor. Türkiye’nin kg ihracat birim fiyatı 1,6 dolar-

ken, Almanya’nın 4,5 dolar. 4-Bütüncül ekonomi: Finans ve reel sektöre yönelik karşıtlık varsayımı yanlıştır. Her ikisi de birbirini destekler. Ekonomi ve özelde kal-kınma bütüncül bir şekilde ele alınmalıdır. 5-Dünya ekonomisi ile tam entegrasyon: Ka-palı bir ekonomi mümkün değil. Küreselleşme bağlamında Türkiye’nin bu sürece dahil ol-ması ve hatta yönetici olması gerekli. Türki-ye, G-20 başkanlığını 1 Aralık’ta devralacak. Entelektüel birikimi bu yönetimi gerçekleşti-rebilir durumdadır ve hatta dönem başkanlı-ğında dünya ekonomisine ilham verecek uy-gulamalar yapılacak.

Finansal dalgalanlara dayanıklıyızBaşbakan Ahmet Davutoğlu, eylem planla-rına yönelik Aralık ayında yaptığı toplantıda ise Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye’nin ekonomik olarak olası finansal dalgalanma-lara dayanıklı olduğunu ispatladığını, gelecek dönemde de ilkeli ve disiplinli duruşlarından vazgeçmeyeceklerini söyledi. Bu toplantıda reel sektöre yönelik bazı rekabet gücü avan-tajları hazırladıklarını açıklayan Davutoğlu, finansmana erişime yönelik düzenlemelere dikkat çekti.

İmalat sanayiinin yatırımları açısından dikkat çekici yenilik ise vergi kanalında yapıldı. İma-

Page 51: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

49

PANO

-Belediye ve il özel idarelerinin sermaye gelir-leri hariç öz gelirlerinin Plan dönemi sonunda GSYH’ya oran olarak yüzde 1,7’ye çıkarılması

Performans Göstergeleri(2014-2018)-Belediye ve il özel idarelerinin sermaye ge-lirleri hariç öz gelirlerinin GSMH’ye oranı yüz-de 1.40’tan yüzde 1.65’e yükseltilecek.-Mükellef memnuniyet oranı yüzde 65’ten yüzde 73’e çıkarılacak.

Eylem Planı-Tasarrufların üretken yatırımlara yönlendi-rilmesi amacıyla, imar değişikliği veya kamu yatırımları sonucu oluşan değer artışlarından kamunun pay almasını ve gayrimenkullerde değer artışına yol açacak bazı kamu yatırım-larına yararlanıcıların katkıda bulunmasını sağlayacak bir sistem geliştirilecek-Vergi ve sosyal güvenlik yükümlülüklerinin tek beyanname ile bildirilmesi konusunda ça-lışma yapılacak-İhbar bildirimlerinin internet üzerinden alın-ması sağlanacak-Takdir ve uzlaşma komisyonlarının iş üretme kapasitesi etkinleştirilecek-Vergi Usul Kanunu yenilenecek

V-İş ve Yatırım Ortamının İyi-leştirilmesi Programı:Programın Hedefi-Özel sektör yatırımlarının GSYH’ya oranının 2018 yılı sonunda yüzde 19,3’e çıkarılması- Plan dönemi boyunca (gayrimenkul hariç) kümülatif uluslararası doğrudan yatırım tuta-rının 92,8 milyar dolara ulaşması- İş Yapma Kolaylığı Endeksi sıralamasında ilk 40 ülke arasına girilmesi- Süreçlerin iyileştirilmesi suretiyle yatırım yeri tahsis miktarının artırılmasıPerformans göstergeleri(2014-2018)-Türkiye’nin İş Yapma Kolaylığı Endeksi’nde

sanayi bölgelerinin kurumsal kapasitesi ge-liştirilecek. -OSB’lerin teknoloji geliştirme ve teknolojik altyapı kapasiteleri iyileştirilecek. -Yurt dışında pazarlama faaliyet destekleri devam edecek. -Ortak pazarlama ve kümelenme desteklene-cek.

II-Yurtiçi Tasarrufların Artı-rılması Ve İsrafın Önlenmesi Programı Eylem PlanıProgram hedefi: Yurtiçi tasarruf oranı 2018’de yüzde 19’a yükseltilecek. Performans Göstergesi:-İmalat sanayii kredileri, toplam kredilerin yüzde 20,5’inden yüzde 25’ine yükselecek. -Özel sektörün yatırımlarındaki makine teçhi-zat oranı yüzde 68’den yüzde 72’ye çıkacak.

Eylem Planı-İmalat sanayiinde makine teçhizat yatırımla-rına BSMV alınmamasına yönelik düzenleme yapılacak. -İthalat yoğunluğu yüksek lüks tüketim mal-larına ek yükümlülükler getirilecek. -Halka açık şirketlerin kurumlar vergisinin dü-şürülmesi için çalışma yapılacak.-Sermaye araçlarının stopajlarında, elde tut-ma süresine bağlı farklılaştırma yapılacak. -Katı atıkların geri dönüşümü için bilinçlen-dirme çalışması yapılacak. -KİT’lerin ürettiği malların, farklı KİT’lerin bir-birine indirimleri (çapraz sübvansiyon) engel-lenecek, ticari olmayan indirimler rasyonel hale getirilecek ve KİT ürünleri kullanımı ras-yonelleştirilecek.

III-İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Programı Program Hedefleri- İstanbul’un dünyada ilk 25 küresel finans merkezi içerisinde yer alması- Türkiye’nin finansal gelişmişlik açısından ilk 30 ülke içerisinde yer alması- Finansal hizmetler sektörünün GSYH için-deki payının yüzde 6’ya yükselmesiPerformans Göstergeleri(2014-2018)-Bankacılık aktif büyüklüğünün GSMH’ye ora-nı yüzde 111’den yüzde 125’e çıkarılacak.-Sigorta hizmetleri ihracatı 1 milyar 98 mil-yon dolardan, 1 milyar 794 milyon dolara çı-karılacak.-Finansal hizmetler ihracatı 876 milyon do-lardan, 1 milyar 236 milyon dolara çıkarılacak.-BİST’te işlem gören şirket sayısı 426’dan

606’ya çıkarılacak.-Toplam yerli yatırımcı sayısı 4 milyon 105 binden, 4 milyon 830 bine çıkarılacak.-Yerli kurumsal yatırımcı sayısı 105’ten 126’ya çıkarılacak

Eylem Planı:-Sermaye piyasası araçlarının döviz cinsin-den ihraç edilmesi ve işlem görebilmesi için çalışma yapılacak.-Kamu sermayeli kuruluşların sermaye piya-sasından faydalanması sağlanacak.-Banka dışı finansal piyasaların geliştirilmesi-ne yönelik strateji belgesi hazırlanacak-Metal ve emtianın işlem görebileceği organi-ze piyasalar oluşturulacak-Faizsiz finans sisteminin felsefesini ve uy-gulamalarını konu alan kapsamlı bir tanıtım kampanyası yürütülecek.-Kamu sermayeli katılım bankalarının kurul-masına yönelik hazırlık çalışmaları tamamla-nacak.-Azalan müşareke(İslami finansal kiralama) ürünü geliştirilecek- Mevcut faizsiz finans ürünlerinin yaygınlaş-tırılmasına ilişkin vergi uygulamaları gözden geçirilecek.- Faizsiz finans alanında girişim sermayesi yatırım fonu, gayrimenkul yatırımfonu, altyapı gayrimenkul yatırım ortaklığı ve katılım şemsiye fonunun uygulanması yay-gınlaştırılacak.- Kamu kira sertifikası ihraçlarının artırılması-na yönelik çalışmalar yapılacak.

IV-Kamu Gelirlerinin Kalitesi-nin ArttırılmasıProgram Hedefleri- Vergilemede hizmet sunumu kalitesinin ar-tırılması-Kamu gelirlerinin sağlıklı ve sürekli kaynak-lardan elde edilmesi

Page 52: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

50

PANO

- Kamu İhale Kanunu ve ilgili mevzuatta yerli üre-tim, yenilik ve teknolojitransferini teşvik edecek şekilde düzenleme ya-pılacak.- Kamu alımlarında KOBİ’lerin payının arttırılması-na yönelik tedbirler alınacak.Hedef: Kamu alımlarında orta-yüksek ve yüksek teknoloji sektörlerindeki yerli firmaların payının artırılacak, yüksek teknoloji sektörlerinde ulusla-rarası alanda markalaşma süreci desteklenecek, markalaşmış ürün sayısı arttırılacak, kamu teda-rik sistemi yoluyla Ar-Ge harcamaları arttırılacak, kamu alımlarında uygulanacak politikalarla ulus-lararası doğrudan yatırımlar arttırılacak.

IX-Yerli Kaynaklara Dayalı Enerji Üretim Programı Eylem PlanıAmaç:Yerli kaynakların enerji üretimindeki payının artı-rılması suretiyle enerjide dışabağımlılığın azaltılacak.

Eylem Planı:-Kamu özel ortaklığına dayalı bir finansman mo-deli ile linyit sahalarında termik santrallerin ku-rulmasına yönelik çalışmalar yapılacak.-Türkiye’de arama faaliyetleri ile petrol ve doğal gaz üretimi artırılacak.- HES projeleri tedrici olarak büyükten küçüğe doğru özel sektör başvurusunaaçılacak.-Yenilenebilir eneji kaynakları envanteri yenile-necek. -Enerji üretim cihazlarının yerlileşmesi sağlana-cak. Bazı performans göstergeleri: 2018’de yerli kö-mürden elektrik üretimi 57 TWh’ye ulaşacak. Pet-rol ve doğalgaz günlük üretimi 121 bin 600 adete çıkacak. Hidrokarbon kaynak arama yerli cihazla-rında yerlileşme yüzde 18 olacak. Hedef: 2012 yılı sonunda birincil enerji üretimin-de yüzde 27 olan yerli kaynak payı, 2018 sonun-da yüzde 35’e yükseltilecek, 2013 yılında 32 mil-yar kWh olarak gerçekleşen yerli kömür kaynaklı elektrik enerjisi üretimi 2018 yılında 57 milyar kWh’e çıkarılacak, Plan döneminde 10.000 MW’lık ilave hidrolik kapasite devreye alınacak.

X-Enerji Verimliliğinin Geliştirilmesi Programı Eylem Pla-nıEylem Planı:-Enerji verimliliği yatırımlarının finansmanı için yeni tedbirler geliştirilecek.- Enerjiyi verimli tüketen ürünlerle verimsiz tüke-ten ürünlerin vergilerininfarklılaştırılması sağlanacak.

51’inci sıradaki yeri 40’ıncılığa çekilecek.-Uluslararası doğrudan yatırım girişi 10.4 milyar dolardan, 28.3 milyar dolara yükselti-lecek.-Özel yatırımların GSYH içindeki payı yüzde 15.6’dan yüzde 19.3’e yükseltilecek.Eylem Planı:-Şirket kuruluş ve şube açılış işlemlerinde maliyetler azaltılacak.-Enerji lisans/ruhsat/izin işlemleri basitleşti-rilecek-Yatırımların izin ve yatırım yeri temini süreç-lerinin hızlı ve etkin birbiçimde yürütülmesine ve sonuçlandırılması-na yönelik mekanizma oluşturulacak.-OSB’lerle ilgili mevzuat sadeleştirilecek ve günün şartları çerçevesindegüncellenecek.-OSB parsellerinin rant amaçlı kullanılmasının önüne geçilecek.-Üst ölçekli mekânsal planlama çalışmaların-da stratejik ve büyük ölçekli yatırımlara uy-gun yerler ayrılacak-“Stratejik ve Büyük Ölçekli Yatırımlar” için önemli bir araç olabilecek Endüstri Bölgele-rine ilişkin uygulama sürecindeki sorunlar incelenecek ve gerekli mevzuat değişiklikleri belirlenecek ve hızla uygulamaya konulacak.-TTK’nın şirketlerin iradi tasfiyesine yönelik maddeleri paydaşların katılımı ile gözden ge-çirilerek süreçlerin makul sürede sonlanması-nı sağlamak üzere düzenleme yapılacak.-Yatırım yeri temininde verimli tarım alanla-rının kaybedilmesinin önlenmesi ve verimsiz tarım alanlarının yatırım amaçlı değerlendiril-mesi sağlanacak.-Yatırım yeri temininde ve tahsisinde karşıla-şılan güçlüklerin giderilmesine yönelik olarak mevzuattaki tüm iş süreçleri Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı tarafından ilgili ku-rumlarla beraber incelenecek.

VI-İthalata Olan Bağımlılığın Azaltılması ProgramıAmaç: Yurtiçinde üretilen ürünlerin standart ve kaliteleri ile teknoloji kapasitesinin yüksel-tilmesinin desteklenmesi. Eylem Planı:-Girdi Tedarik Stratejisi (GİTES) ihtiyaçlara bağlı olarak güncellenecek.-Güneş, HES, RES, jeotertam tesislerinde yerli üretimin payı artırılacak. HES’lerde kulla-nılan 50 MW ve üstü türbinin tamamının yerli olarak üretilmesi sağlanacak.-Orta ve yüksek teknolojili ürünlere yönelik Ar-Ge, yenilik ve tasarımfaaliyetlerine öncelik verilecek.

-MTA’nın yurt dışında maden arama yetkisi geliştirilecek. -Tedarik zinciri içinde farklı aşamalarda kü-melenme modeli uygulanacak.

Bazı performans göstergeleri (performans göstergeleri) : İhracatın ithalatı karşılama oranı 2018’de yüzde 70 olacak. İhracatta orta ve yüksek teknolojili ürünler yüzde 37,6 ola-cak. Hedef:Plan dönemi sonunda dış ticaret açığının GSYH’ya oranı yüzde 9.9 seviyesinde gerçek-leşecek.

VII-Öncelikli Teknoloji Alanla-rında Ticarileştirme ProgramıAmaç: “Enerji, sağlık, havacılık ve uzay, oto-motiv, raylı sistemler ve bilişim ile savunma” öncelikli teknoloji alanları olarak belirlendi. Eylem Planı: -Öncelikli alanlarda teknolojik ürünün proto-tipinin geliştirilme süreci desteklenecek.-Öncelikli alanlarda rekabet gücünün artırıl-masına ve ihracata yönelik yatırımlar destek-lenecek.-Girişimciliğin erken aşamasına yönelik en az bir üst fon kurulması desteklenecek.-KOBİ’lere mentorluk ve danışmanlık hizmeti verilecek. Bazı performans göstergeleri: 2018’de yıllık 13 bin patent başvuru sayısına ulaşılacak. Yıl-da 35 yeni buluş gerçekleşecek. Özel sektör ar-ge merkezlerinin ar-ge yatırımları 2014-2018 yılları arasında (kümülatif) toplam 20 milyar TL’ye ulaşacak. Hedef: Öncelikli sektörlerde teknolojik ürün ve marka sayısı artırılacak, imalat sanayii üre-tim ve ihracatında öncelikli sektörlerin payı artırılacak, nitelikli araştırmacı yetiştirilmesi ve özel sektörde istihdamı artırılacak, araş-tırma merkezi, kuluçka, hızlandırıcı, teknoloji ve yenilik merkezleri arttırılacak, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri (TGB) sektör odaklı hale getirilecek, yenilikçi girişimcilik geliştirilecek, teknoloji transfer ara yüzlerin arttırılacak.

VIII-Kamu Alımları Yoluyla Tek-noloji Geliştirme ve Yerli Üre-tim ProgramıAmaç: Kamu alımları ve kullanım hakkı tahsis-lerinde yerli Ar-Ge ve yenilik katkısı gözetile-cek. Eylem Planı:-Yüksek teknolojili ürünlerde kamu alım ga-rantisine dayalı üretim yapılması için model geliştirilecek.

Page 53: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

51

PANO

XII-Taşımacılıktan Lojistiğe Dö-nüşüm Programı Eylem Planı-Türkiye Lojistik Master Planı hazırlanacak, mevzuat yürürlüğe konulacak.-TCDD’nin yapılandırılması 2014 sonuna ka-dar tamamlanacak.-Lojistikte modern depoculuk anlayışına ge-çişin sağlanması için standart proje oluşturu-lacak.-Üretim tesislerinin demiryolu bağlantısına öncelik verilecek, limanlar yeniden yapılana-cak. -Kamu-Özel İşbirliği modelleriyle yeni güm-rük yatırımları yapılacak. Bazı performans göstergeleri: 2018’de, De-miryolunda özel sektör payı yüzde 30’a yük-selecek. Demiryolu bağlantısı olan limanlar-da, demiryolu ile gelen yükün toplam gelen yüke oranı yüzde 15,4’e ulaşacak.

Hedef: Türkiye’nin lojistikteki uluslararası konumu güçlendirilecek, sanayi ürünlerinin toplam maliyeti içindeki lojistik maliyetin yükü azaltılacak, nihai ürünlerin tüketim pa-zarlarına ulaşım süresi kısaltılacak.

-OSB’lerde kurulan Enerji Yönetimi Birimleri’nin (EYB) kapasiteleri güçlendirile-cek.Bazı performans göstergeleri: 2018’e kadar toplam 19 bin 815 petrol eşdeğeri birincil enerji tasarrufu yapılacak. Hedef: 2011 yılı sonunda, iklim düzeltmeli ve 2000 yılı dolar fiyatlarıyla 0,2646 TEP/1000 dolar olarak gerçekleşen Türkiye’nin birin-cil enerji yoğunluğu, 2018 sonunda 0,243 TEP/1000 dolar değerinin altına indirilecek.2018 yılına kadar kamu binalarındaki enerji tüketimi, 2012 yılı baz alınmaksuretiyle belirlenecek göstergeler düzeyinde ve verimlilik artışı uygulamaları ile yüzde 10 düşürülecek.

XI-Sağlık Endüstrilerinde Yapı-sal Dönüşüm ProgramıEylem:

-İlaç ve tıbbi cihaz sektörü için sektör strate-jileri açıklanacak-Geri ödemelerde Türkiye’de üretilen ilaç ve cihazlara öncelik verilecek.

-İlaç etkin maddesinin geliştirilmesi ve üretil-mesi desteklenecek.-Yerli üretim tıbbi cihaz alımlarında geri öde-mede öncelik verilecek-Yerli üretim tıbbi cihaz geliştirme destekle-necek, KOBİ üreticilere finansman sağlana-cak.

Bazı performans göstergeleri: İlaçta ihracatın ithalatı karşılama oranı 2018’de yüzde 29,3, tıbbi cihazda yüzde 20 olacak. 260 ilaç üreti-cisi şirkete ulaşılacak.

Hedef: Yurtiçi tıbbi cihaz ve tıbbi malzeme ihtiyacının değer olarak yüzde 20’si yerli üretimle karşılanacak, yurtiçi ilaç ihtiyacının değer olarak yüzde 60’ı yerli üretimle karşıla-nacak, 2023’te en az bir orijinal ürün keşfi ve/veya 2 mevcut molekülün farklı endikasyon-larda yeniden konumlandırılması (repositio-ning) amacıyla ilaç temel araştırma altyapısı geliştirilecek, global klinik araştırma yatırım-larından Türkiye’nin aldığı pay ve yürütülen klinik araştırma sayısı yıl bazında yüzde 25 oranında artacak.

Page 54: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

52

PANO

Kompozit Sanayicileri Derneği, üyelerine yönelik eğitim faaliyetle-rini hızlandırdı. Kompozit Sanayicileri Derneği ve PAGDER Plastik Sana-yicileri Derneği işbirliğiyle KOSGEB desteklerine yönelik olarak yapılan eğitimde, şirketlerin bu desteklerden yararlanmasına ilişkin usuller ve desteklerin kapsamı hakkında bilgi verildi. Eğitim faaliyeti, İstanbul Tuzla Organize Sanayi Bölgesi konferans salonunda yapıldı. KOSGEB İstanbul Anadolu Yakası Şube Müdürü Dr. Serhat Öztürk tarafından yürütülen bilgilendirme çalışmasında, Türkiye’nin demografik değişim bilgileri pay-laşarak, fırsat penceresinin değerlendirilmesi halinde gelişmiş ülkeler düzeyine çıkılacağını, bunun da ancak KOBİ’lerin güçlenmesiyle mümkün olduğunu anlattı. Türkiye’deki KOBİ profili hakkında da bilgi sunan Öz-türk, bunun ardından KOSGEB’in uyguladığı destek programlarını anlattı. KOSGEB’in “Genel Destek Programı” ve “Araştırma Geliştirme ve İnovas-yon Programı” olmak üzere iki ayrı başlıktaki desteklerini anlatan Öztürk, buna ek olarak sanayicilerin sıklıkla kullandığı laboratuvar hizmetlerine yönelik KOSGEB uygulamaları hakkında da bilgi verdi.

Kompozit Hammaddeleri EğitimiKompozit Sanayicileri Derneği, Kompozit Hammaddeleri Eğitimi de

tamamlandı. PAGDER ve Kompozit Sanayicileri Derneği işbirliğiyle yapılan eğitimde, Dernek Genel Sekreteri İsmail Hakkı Hacıalioğu ve Tila Kompozit Genel Müdürü Burak Darcan sunuş yaptı. Boytek Firmasından Bülent Dar-can “Doymamış Polyester Reçineleri ve Vinilester”, Duratek Firmasından Kerem Paksoy “Epoksi Reçineler”, Şisecam Firmasından Aref Cevahir “Cam Elyaf Takviyeleri” konulu sunuşlarını yaptı. Metyx Şirketinden Dr. Gülnur Baser’in “Dokuma ve Teknik Tekstil Elyaflar”, Akpa Firmasından Yusuf Eren Sogul’un “Dondurucu ve Hızlandırıcılar” sunuşlarını yaptı.

Eğitimin son bölümünde ise İlkalem Firmasından İbrahim Çakmak’ın “Jelkot ve Dolgu Malze-meleri”, Tila Kompozit Firmasından Mehmet Bal’ın “Kalıp Ayırıcılar” ve Omnis Kompozit Fir-masından Sayın Tolga Kutluğ’un “Solvent - Çö-zücü & Temizleyiciler” isimli eğitimleri yapıldı.

Kompozit Sanayicileri Derneği eğitim faaliyetlerini yoğunlaştırdı

Kompozit Sanayicileri Derneği, KOBİ’lere yönelik KOSGEB destekleri ile kompozit hammaddelere yöne-lik eğitim programlarını başarıyla tamamladı. Eğitim-lerde, sektörün gelişmesi için yeni malzeme ve teşvik-lere yönelik konular ele alındı. Kompozit Sanayicileri Derneği’nin sektöre yönelik rekabet gücünü artıracak eğitim faaliyetleri gelecek dönemde de devam ede-cek.

Page 55: PLASFEDDERGİ Sayı 8
Page 56: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

54

PlaSTK

Sorunları kaynağında tespit edip çözüm için harekete geçiyoruz

2004 yılında kurulan Derneğimiz, her zaman üyelerinin menfaati doğrultusunda ça-lışarak, haklarının korunması, sorunlarının çözülmesi, küreselleşen dünyada rekabet güç-lerinin artırılması, çeşitli kamu kurum ve kuruluşlar nezdinde başarıyla temsil edilmeleri ve sektörümüzü hep daha yukarıya taşımak amaçlarıyla hareket etmektedir.

Derneğimiz kurulduğundan bu yana ev ve mutfak eşyaları sektöründe porselen, se-ramik, cam, plastik, çelik eşya, elektrikli ev gereçlerinden hediyelik eşyaya kadar çok çeşitli ürün grubunda faaliyet gösteren üretici, ihracatçı, ithalatçı, perakendeci ve toptancı fir-maları aynı çatı altında toplayan bir gücü temsil etmektedir. Her zaman ortada durmayı başarabilmiş, her zaman haklının yanında olan ve sorunların çözümü noktasında olayları çok yönlü olarak inceleyerek gerekeni yapan bir kurum olmuştur.

Derneğimize bildirilen sorunların çözümü ile ilgili mutlaka gerekli işlemler yapılmak-tadır. Gelen talepler Yönetim Kurulumuzda görüşülüp değerlendirilerek çözümü konusun-da çalışılmakta, sorunun kaynağı tespit edilip gerekirse girişimler yapılmaktadır. Örneğin, Derneğimize iletilen küçük elektrikli ev aletlerindeki ÖTV’nin yüksekliği ve çifte vergi-lendirme dolayısıyla uğranılan haksız rekabetten dolayı, küçük elektrikli ev aletlerindeki ÖTV’nin kaldırılmasıyla ilgili yapılan araştırma ve raporlamalardan sonra Cumhurbaşkanlı-ğı, Başbakanlık dahil ilgili tüm Bakanlıklar nezdinde girişimde bulunulmuştur. Yine üyeleri-mizin talebi üzerine yaptığımız girişimler sonucu, Türkiye’nin Çin’den ithal ettiği porselen mutfak eşyasındaki kota uygulaması kaldırılmıştır.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) bünyesindeki Türkiye Sektör Meclislerinde, istikrarlı bir şekilde büyüyen ve her yıl cari fazla veren ender sektörlerden biri olan sektö-rümüzün de temsil edilmesi amacıyla, Derneğimizce bir yılı aşan süredir gerçekleştirdiği-miz girişimlerimiz neticesinde “Züccaciye Sektör Meclisimiz” kurulma aşamasına gelmiştir.

İstanbul ile sınırlı olmayan üye portföyümüz nedeniyle, diğer illerimizdeki sektör mensuplarımızın da sesi olabilmek ve sektörümüzle ilgili konularda Ticaret ve Sanayi Oda-larıyla birlikte hareket edip, güç ve etkinliklerimizi birleştirmek amacıyla, ülkemizdeki tüm Ticaret ve Sanayi Odalarıyla Haziran 2014’ten bu yana kurulan iletişim ile hem sektörü-müzle ilgili meslek komitelerindeki üye meslektaşlarımızın bilgileri, hem de işbirliği talep edilmiştir. İller bazında sektörümüzün envanteri niteliğinde bir rapor ve bilgi bankası oluş-turulacak ve eksikliği hissedilen “Türkiye Züccaciye Sektör Atlası” tamamlanarak sektörü-müzün hizmetine sunulacaktır.

Çok sayıda üyemizin faaliyetlerini sürdürdüğü İSTOÇ’un, Türkiye’nin dünyaya açılan kapısı olarak bir ihracat ve ticaret merkezi haline getirilmesiyle ilgili projemiz, ZÜCDER-İS-TOÇ bünyesinde kurduğumuz bir Komisyon’un çalışmalarıyla yürütülmektedir. Yurt dışın-daki sektörümüzü ilgilendiren fuarlara üyelerimizin çeşitli avantajlar dahilinde katılmaları veya fuarları ziyaret etmeleri yönünde her yıl çalışmalar yapıyoruz.

Sektörümüzü ilgilendiren tüm konularda çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarında yapılan seminer, sempozyum ve kongrelere iştirak ederek hazırladığımız raporları web sayfamız-da yayınlıyoruz. Çeşitli kanun ve mevzuatlardaki değişiklikleri ve uygulamaları da üyeleri-mizle paylaşıyoruz. Derneğimiz TİM, İMMİB, İKMİB, İTO, İSO, TÜSİAD, TÜRKONFED, SEDE-FED, üniversiteler ve bunlar gibi çeşitli kurumlarla işbirliği içindedir.

Çalışmalarımız; üretici, ihracatçı, ithalatçı, perakendeci, toptancı fark etmeden, tüm üyelerimizin ortak menfaatlerini gözeterek sürdürülmektedir. Bu geniş yelpazedeki bir-liktelik büyük bir Derneği, büyük Dernek büyük bir fuarı, büyük fuar ise güçlü ve büyük bir sektörün oluşmasına katkı sağlamaktadır.

PANO

Ömer Ertuğrul Erdoğan ZÜCDER

Yönetim Kurulu Başkanı

Petkim geri dönüştürülmüş plastikten palet kullanma-ya başladı

Petkim, ahşap yerine, geri dö-nüştürülmüş plastiklerden üre-tilmiş palet kullanmaya başladı. Şirket böylece yıllık 11 binden faz-la ağacın kesilmesini önleyecek. Plastik paletler daha hafif olduğu için taşıma sırasında da daha az karbondioksitin çevreye yayılma-sına katkı verecek.

Petrokimya alanında üretim yapan ve Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşları arasın-da bulunan Petkim, plastik palet kullanmaya başladı. Türkiye’nin tek hammadde üreticisi olan Petkim’in, ürünlerini müşterilerine teslim ederken yılda 350 bine yakın palet (ürünle-rin taşıma ve istiflemesinde kolaylık sağlayan altlık) kullandığı kaydedildi. Petkim’den yapı-lan açıklamada, bu paletlerin geleneksel mal-zeme olan ahşap yerine geri dönüştürülmüş plastikten imal edilmesiyle yılda 11 bin ağacın kesilmekten kurtulacağının hesaplandığı vur-gulandı.

Çevreye karbon bırakılmasını önlemeye yönelik girişimler başta olmak üzere çevre-ci uygulamaların sürdüğü belirtilen Petkim açıklamasında, “Petkim fabrikalarından çıkan ürünlerin taşınmasında kullanılan paletleri ah-şaptan geri dönüşümlü plastiğe çeviren şirket, böylece yılda 11 binden fazla ağacın korunma-sını sağlayacak. Palet ağırlığını 40 kilogramdan 11 kilograma indiren dönüşüm, taşıma sırasın-da araçların akaryakıt kullanımına bağlı olarak ortaya çıkan karbondioksit salınımını da yüzde 27 oranında azaltacak” denildi.

Petkim Genel Müdürü Sadettin Korkut uygulama hakkında bilgi verirken, sadece Tür-kiye içinde yıllık 350 bin palet kullandıklarını hatırlatarak, “Plastik paletlerin bir başka katkısı da karbon salınımı konusunda. Petkim her yıl karayolu ile sanayici müşterilerine ulaştırdığı hammadde miktarı 600 bin tonu buluyor. Sa-dece geçen yıl Petkim’den yapılan sevkiyatlar göz dikkate alındığında katedilen yol 13 milyon kilometreyi buldu. Plastiklerin 4 katı ağırlığın-daki ahşap paletlerin kullanımdan kalkmasıyla taşıma sırasındaki karbon salınımı otomatik olarak önemli ölçüde düşecek.” dedi.

Petkim açıklamasında, geri dönüşümlü plastik paletlerin, ahşaplara göre 10 kat daha fazla uzun ömürlü olduğu, deniz aşırı ve uzak doğu ülkelerine sevkiyatlarda ihracat stan-dartlarına uyum sağladığı, AB’nin hijyen ku-rallarına tam uyum gösterdiği, çevre dostu ve yüzde 100 dönüşümlü malzemeden üretildiği, dayanıklılık ve esneklik standartları yüksek ol-duğu için tercih edildiği kaydedildi.

Page 57: PLASFEDDERGİ Sayı 8
Page 58: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

Türkiye kalkınma için yönünü arıyor

Sanayileşme kavramı yeniden tartışma masasında

Türkiye’de neredeyse 14 yıldır sanayinin GSYH içindeki payı aynı düzeyde kaldı. Üstelik bu düşme eğilimi dahi gösteriyor. Gelişmekte olan ülkeler için “hizmet sektörüne erken kayış” olarak adlandırılan bu olgu bir tehdit. Çünkü, sanayileşemeden, sanayileşmenin ardından yüksek katma değerli ürünlere geçemeden bu olgu yaşanırsa, eko-nomi yönetimi, iktisatçılar ve iş dünyası tarafından artık kabul gören “orta gelir tuzağına” yakalanmış oluyorsunuz.

Ekonomi yönetimi, bu süreçte iki önemli belgeyle bu süreci kırmaya yönelik girişim başlattı. Bun-lardan ilki olan Onuncu Kalkınma Planı, Başbakan Ahmet Davutoğlu Başkanlığında kurulan Yeni Hükü-met tarafından ana reform programının temel çerçevesi olarak kabul edildi. Temmuz ayında başlayan “kaynakların inşaat yerine sanayiye yönlendirilmesi” tartışması, bugünlerde de devam ediyor. Ancak şu bir gerçek ki, hem tıkanan büyümeyi aşmak, hem de orta gelir tuzağından kurtulmak için tek çıkar yol sanayileşme.

Türkiye, küresel kriz sürecinde önemli bir sınav verdi ve ekonomi-sini korumayı başardı. Her ne kadar istenen düzeyde olmasa da bü-yümesini sürdürdü. Ancak bu büyümenin niteliğine ilişkin tartışmalar sürüyor. Çünkü büyüme, sanayi yatırımlarından çok hizmetler sektörü ağırlıklı gerçekleşiyor. Hizmetler sektörü, başta inşaat ve finans kesi-mi olmak üzere, kardan, istihdamdan ve oluşturulan her türlü kaynak-tan daha fazla pay alıyor.

GÜNDEM

56

Page 59: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

var, bu tehlikeli. Üreteceğiz, hak edeceğiz daha sonra lüks AVM’lerde alışveriş yapacağız, daha lüks konutlarda oturacağız. Üretmeden dışarıdan sağlanan krediyle lüks alışveriş, lüks konut Türkiye’yi çıkmaza sokabilir”

“Türkiye’nin üretim ve ihracatı fason ağır-lıklı. Katma değerli ürün üretilemediğinde milli gelir düşük, cari açık yüksek çıkıyor”

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, bu sözleri 2014 Cumhurbaşkanlığı Seçimlerin-den önce Temmuz ayı ortasında söyledi. Ge-çen süreçte ise tartışmaya birçok kişi katıldı.

Türkiye’nin ekonomik büyümesinin tekrar sağlıklı bir zemine oturtulması için hazırlanan Eylem Planlarının içinde de bu tartışmaya birkaç önemli atıfta bulunuldu. Sorun, genel ekonomik düzen içinde inşaat sektörünün kaynakların çoğunun aktığı bir yön olarak di-ğer alanları baskıladığı şekilde ortaya konuldu. Ekonominin sağlıklı büyümesini düzenlemek amacıyla ortaya konulan reform programın-da da imar düzenlemelerinden kaynaklı gelir artışlarının vergilenmesine yönelik bir hazırlık yapıldığının ilan edilmesiyle de uygulamaya geçmiş oldu.

“Sanayi üretiminin milli gelirdeki payı düşmeye başladı. Bu tehlikeli bir trend. Özel sektörün sabit sermaye yatırımı harcamaları iç açıcı değil. Büyümede özel sektörün sabit sermaye harcaması arzu ettiğimiz seviyelerde gitmiyor. Bu hem bugünkü büyümemizi biraz baskı altında tutuyor, hem de geleceğin bü-yümesi için bizi kaygılandırıyor. Sektörler ara-sında dengesizlik var. Son dönemde özellikle gayrimenkul sektörüne ilgi çok yoğun. “

“Gayrimenkulde her bir proje yeni bir te-kel. Sanayici birikimini sanayiye mi yatırsın, yoksa rezidans, AVM mi yapsın; oraya kayış

GÜNDEM

57

Page 60: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİGÜNDEM

Sanayileşmemiz yeterli değil

Türkiye’nin kalkınmasının “niteliğine” iliş-kin tartışmalar, Küresel krizin hemen ardından başladı. Aynı dönem, Türkiye’de iktisatçılardan başlayan uyarıların kamu ekonomi yönetimi tarafından da dikkate alınmasıyla “orta gelir tuzağının” aşılması için atılması gereken adım-ların belirlendiği bir dizi kamu çalışmasının or-taya çıkmasını sağladı. Sanayileşme stratejisi, TÜBİTAK odaklı AR - GE ve inovasyon teşvik politikası, genel AR - GE destekleri, Girdi Te-darik Stratejisi ile somutlaşan Türkiye’nin cari açığı önlemek için yerli ara malı üretimi-ne yoğunlaşması, sanayileşmenin niteliğinin yükseltilmesi yönünde atılmış olumlu adımlar olarak benimsendi.

Peki aranan neydi? Türkiye büyüyordu, sanayi yatırımları devam ediyordu ama orta düzey teknolojilere sıkışıp kalmıştı. Üstelik bunların üretilmesi için çok fazla ithalat yap-ması gerekiyordu. Üstelik, tarımdan çözülen işgücünün büyük bir kısmı hizmetler sektö-rüne kayıyordu. Sanayinin GSYH içindeki payı 2000 yılından bu yana hemen hemen hiç de-ğişmedi ve 2013’te 32,9 olmak üzere yüzde 30’larda sıkıştı.

İlk akla gelen soru, “zaten gelişmiş ülke-lerin tamamında bu paylaşım aynı, hatta daha yüksek” Ancak gelişmiş ülkelerin tamamında sanayileşme süreci içinde bir dönem faktör verimlilikleri olağanüstü boyutta arttı ve he-men hepsi sanayilerini “yüksek teknolojiye” dönüştürme fırsatı buldu. Daha düşük tekno-lojili üretimleri ise ya gelişmekte olan diğer ülkelere kaydırdılar ya da tamamen çıktılar. Çok yüksek katma değerli sanayi ürünlerin-

de kaldıkları için de GSYH içindeki payı düşük ama miktar olarak çok yüksek düzeyde sanayi ürünlerini üretmeyi sürdürdüler.

Türkiye, Hindistan, Brezilya gibi ülkeler-de ise sanayileşme çabalarında taşınan “risk” yeterince sanayileşemeden ve yüksek tekno-lojili ürünlere geçemeden hizmet ağırlıklı bir ekonomik yapıya dönülmesi olarak belirlendi. Eğer bu gerçekleşirse gelişmekte olan ülkeler –o arada Türkiye- orta gelir tuzağında kalacak ve asla “zengin” olamayacak. Çünkü, 2023’ten itibaren başlayacak olan yaşlanma ile bu fırsa-tı bulması mümkün olamayacak.

İktisatçı Prof. Dr. Ömer Faruk Çolak, “sa-nayileşme” konusunda son dönemde yaşanan sıkışmaya ilişkin iki önemli uyarı yaptı. Bunlar-dan ilk sanayi sektörünün çok düşük karlılıkla çalışmak zorunda kalması nedeniyle bir türlü ne üretime ne de AR - GE ve inovasyona yö-nelik yatırımları yapamaması. Çünkü, inşaat başta olmak üzere hizmetler sektöründe ola-ğanüstü bir karlılık dönemi yaşandı ve bütün

büyük sanayiciler inşaat projelerine kaydı.

Peki bunun ne zararı var? Prof. Dr. Çolak, Türkiye gibi ihracata dayalı büyümede yol al-mak isteyen bir ekonomide, kaynakların yön-lendirildiği veya “yönlendiği” alanların “ihra-cata konu mal üretip-üretmemesinin” ileride önem taşıyacağının altını çiziyor. Sanayinin mevcut yapının ikilemleri arasına sıkıştığını belirten Ömer Faruk Çolak, büyümenin dina-miklerinden biri olan inşaat sektörünün çok yüksek karlılıklarla çalışmasının Türkiye’nin risklerinden biri haline geldiğini belirtti.

Çolak, “Burada iktisat teorisinde olan ama fazlaca konuşmadığımız bir konu var. Dış tica-rete konu olan mallar, dış ticarete konu olma-yan mallar. Aldığınız borç ya da cari açığınızla elde ettiğiniz 100 doları sanayi sektörüne aktarıyorsanız, ortaya çıkan ürünü ihraç da edebilirsiniz yani para geri dönecektir. Türkiye ise mevcut cari açığı verirken parayı büyük öl-çüde inşaat sektörüne aktardı. Burası ihracat yapan bir sektör değil. Yabancıya mülk satışla-

58

Page 61: PLASFEDDERGİ Sayı 8
Page 62: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİGÜNDEM

rı da devede kulak. Dış ticarete konu olmayan sektöre kaynak aktarıyorsan, dış ticarete konu olan sektörün kaynağını kısıtlıyorsun demek-tir, Türkiye bu çelişkiyi yaşayan bir ülke.” görü-şünü vurguladı. Çolak, inşaat sektörünün sa-nayiden çok fazla ürün kullanmasıyla büyüme açısından tercih edildiğini vurguladı.

Çolak, sanayi sektöründe karlılığın artırıl-ması konusunda kamunun elindeki araçlarla müdahale etmesini öneriyor. Ancak burada da kamunun elinde “fazla araç kalmaması” da cid-di bir sıkıntı. Mali politikalarla kaynak tahsisini yönlendirmek –örneğin rant vergisi ile inşaat sektöründe kar marjını sınırlamak- yanında enerji politikası uygulanması gerekebilir. Bu-rada da tamamı özelleşen enerji sektöründe örneğin ve hatta zarar yoluyla kamunun enerji maliyetlerini sabitlemesi ya da aşağı çekmesi imkanı kalmadı. Bu konuda da kamu yaratıcı çözümler bulmak zorunda.

-Sanayileşmenin önünde en-gellerden biri de karlılık

Prof. Ömer Faruk Çolak, sanayi kesiminin karların çok düştüğünü, küçük ve orta ölçekli işletmelerde düzenli bir kar ortamının yakala-namadığını, büyük işletmelerin de çok küçük seviyelerde kar ederek çalıştığını vurgularken, bunun yatırımların önüne geçtiğini, üretim ya-pan şirketlerin tamamının borçla işlerini yürüt-meye çalıştığını vurguladı. Çolak, inşaat sektö-rü ile finans sektörü başta olmak üzere, diğer hizmetler sektörünün kar pastasının büyük kısmını aldığını belirtirken, hizmet sektörüne giriş ve çıkışın kolay ve düşük maliyetli olması nedeniyle sanayiye yatırımdan caydırıcı etkisi olduğunu anlatıyor.

Türkiye’de hızlı sanayileşme döneminin başladığı 1980’li yıllarda yüzde 17,9 oranında GSYH’den pay alan sanayi sektörü, takip eden dönemin tamamında payını artırarak 1990’da yüzde 26,2’ye, 2000’de ise yüzde 32,1 ağır-lığa ulaştı. Buna karşılık, 2001 krizi dışında sürekli büyüyen ekonomi içinde sanayi kesi-minin ağırlığı hemen hemen hiç artmadı. Bir iki puanlık oynamalara rağmen GSYH içindeki sanayinin payı 2013 sonunda yüzde 32,9 se-viyesinde oluştu.

Gelişmekte olan ülkeler açısından bir risk unsuru olarak görülen, yeterince sanayileşe-meden hizmet ağırlıklı bir ekonomik yapıya dö-nüşmenin Türkiye açısından şu anda tartışıl-ması gereken bir olgu olduğu belirtiliyor. Ömer Faruk Çolak, bu riskin 2008 krizinde görünür hale geldiğini ve sanayi üretimi, özellikle ileri teknolojiye dayalı, yüksek katma değerli sa-nayi üretimi bulunan Almanya, İsveç, İngiltere gibi ülkelerin, tam sanayileşmesini sağlaya-mamış hizmetler sektörü ağırlıklı ülkelere karşı çok daha fazla direnç gösterdiğini belirtti.

Ömer Faruk Çolak, sanayi sektörünün GSYH içindeki payının sabit kalmasının birkaç nedeni bulunduğunu, bunun en önemlilerin-den birinin “karlılık oranlarındaki düşüklük” olduğunu belirtti. “Sanayi sektöründe karlılık oranları düşüyor. Türkiye’nin 2002’den bu yana hele ki KOBİ’lerde ciddi biçimde düşüyor. Merkez Bankası sektör raporlarına bakınca gö-rülen tablo bu. Küçük ölçekli sanayi işletmeleri çoğu zaman zararda, orta ölçekliler bazen kar bazen zarar, büyük ölçekli şirketler kısmen kar edebiliyor” diyen Çolak, sanayi kesiminin an-cak borçlarla büyüyebildiğini, son yayınlanan İSO 500 listesinde de borç/özsermaye rasyo-

sunun 1’in üstünde (borçların özsermayeden daha yüksek) olmasının bunun göstergesi ol-duğunu kaydetti.

Türkiye’de ve dünyada, finansal sektörün sürekli olarak kar pastasından daha büyük pay aldığını belirten Çolak, “Basit dille konuşursak, faiz lobisi var mı yok mu deniyor ya bence şöy-le bakmak lazım: Bankacılık sektörünün karlı-lığından hoşlananlar, hoşlanmayanlar, ya da taraf olanlar-olmayanlar. Bankalar ve banka dışı finansal kuruluşların hepsinin karı yüksek” dedi. Türkiye’nin bu olguyu tek başına tersi-ne çevirmesinin mümkün olmadığını belirten Ömer Faruk Çolak, ekonomi politikalarında “tercihlerin” ön plana çıktığı bir planlama ile sanayi sektörünün desteklenmesi gerektiğini belirtti.

60

Page 63: PLASFEDDERGİ Sayı 8

20130124_AmbalajDunyasi_210x297mm.indd 1 1/24/13 7:31 PM

Page 64: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

Ara malı ithalatına dikkat

Prof. Dr. Ömer Faruk Çolak, sanayinin bü-yümesindeki etkin unsurlardan biri olan ara malı üreten sektörlerde de ciddi sıkıntı bu-lunduğunu, Çin’in çok ucuz ara malı satışı ne-deniyle Türkiye’deki şirketlerin ya üretimden çekildiğini ya da çok düşük karlılıklarla ayakta kalmaya çalıştığını, aramalı üretenlerin hemen hemen hiç gelişemediğini vurguladı.

Kamu iki ayrı programda bu sorunu dile getirdi

Taslağı 2013 yılında ilan edilen Onuncu Kalkınma Planı ile yeni Bilim Sanayi ve Tek-noloji Bakanlığı tarafından oluşturulan yeni Sanayileşme Strateji Belgesi (2015-2018) Türkiye’nin sanayileşmesi ve orta gelir tuza-ğından çıkması için yüksek katma değerli üre-time geçiş önerdi. Bunun nasıl yapılacağına dair oluşturulan eylem planları hala tam olarak kamuoyuna başlıklarıyla açıklanmadı. Başba-kan Ahmet Davutoğlu tarafından kurulan yeni hükümet, eylem planlarında atılacak adımları Onuncu Kalkınma Planı temelli olarak uygula-yacakları sözünü verdi.

Faktör verimliliği bazı alanlarda “eksi” düzeyde

Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı yeni strateji planında, Sanayinin GSYH’daki payının artırılması gereğine vurgu yaptı. Strateji bel-gesinde üç hedeften ilki olan “sanayide bilgi ve teknolojiye dayalı yüksek katma değerli yerli üretimin geliştirilmesi” başlığına yönelik olarak bilgiler de yer aldı. Belgenin giriş bölü-münde, Türkiye’de sanayinin GSYH içindeki payının çok anlamlı bir şekilde değişmemesine vurgu yapıldı. Planda, sanayinin GSYH için-deki payının yüzde 32.9 seviyesinde olduğu belirtilerek, “Hizmetler sektörünün payı diğer sektörlere göre yıllar itibariyle daha fazla ar-tış göstermiştir. Sanayi sektörünün payının

kademeli olarak artırılması ise uzun dönemli ve yüksek oranlı sürdürülebi-lir bir büyümenin sağlanması açı-sından son derece önemlidir” yorumu yapıldı.

Strateji bel-gesi taslağında, bir önceki dönemin ana eksenleri ara-sında da bulunan

yüksek teknolojili ürünlere yönelik bilgi de dikkat çekti. Türkiye’de, büyümedeki tekno-lojinin payının hesaplandığı “Toplam faktör verimliliği”nin kriz yılları dönemini kapsayan 2007- 2012 yılları arası ortalama artış hızının yüzde -0.5 olduğu belirtilen belgede, “Söz konusu dönemde, imalat sanayinde büyük ölçekli firmalardan kaynaklanan bir verimli-lik artışı yaşanmıştır. Büyük ve küçük ölçekli firmalar arasındaki yüksek verimlilik farkı ise devam etmiştir” denildi.

Sanayinin teknolojik durumuna ilişkin olarak ise belgede, 2003-2012 yılları arasında düşük teknoloji grubuna giren malların ima-lat sanayiindeki payının yüzde 47’den yüzde 39.1’e düştüğü, ortanın altı ve ortanın üstü

teknoloji grubuna giren mallarda payın yüzde 47.4’ten yüzde 57.3 oranına yükseldiği belir-tildi.

Onuncu Kalkınma Planının neredeyse ta-mamı bu olguyu düzeltmeye yönelik bir ruhla hazırlandı. Orta gelir tuzağından çıkış için, sa-nayileşme ve yüksek teknolojiye geçiş kadar, insan kaynaklarının iyi yönetilmesi ve hatta şehirlerin daha iyi dizayn edilerek, hem yaşa-yanların daha mutlu olması, hem de demok-ratik gelişmişlikle yabancı ve yetenekli insan-ların Türkiye’de yaşamaya ve çalışmaya ikna edilmesi dahi planda yer buldu.

Tartışma sürüyor

Bütün bu tespitlere karşılık, tartışma ni-hayetinde “inşaat-sanayi” noktasında duru-yor. Her ne kadar “sanayileşme” günlük dilde ağırlığını kaybetmiş olsa da kamu ekonomi yönetimi Türkiye’nin kalkınmasının, sanayileş-me boyutunda sıkıştığını ve bunu çözmek için adımlar atılması gerektiğini biliyor. Hükümet uygulamalarında bu ne kadar sonuç doğura-cak henüz belli değil. Ancak inşaat sektörün-de karlılıkların vergi yoluyla bir miktar sınır-lanması isteği ortaya çıktı. Buna karşılık, yine ekonomik karar alıcı mekanizmalarda, inşaat sektörünün karlılığının korunması ve bu yolla istihdam artışının sürdürülmesi yönünde de güçlü bir baskı var.

GÜNDEM

Türkiye’nin mal ihracı içindeki ürünlerin teknolojik düzeyleri

2010 2011 2012 2013 2014 2015 2019 2023

Orta - yüksek teknolojiliürün ihracatının payı

% 27,3

% 28,0

%29,2

% 30,0

% 30,8

-% 31,5

% 32,1

-% 35,0

Yüksek teknolojiliürün ihracatının payı

%3,4

% 3,6

%3,7

% 3,5

% 4,1

9,% 4,9

% 5,5

9% 8,0

Türkiye İmalat Sanayii içinde teknoloji seviyesinin payı

Teknoloji Yoğunluğu 2003 2007 2012

Yüksek % 5,7 % 3,4 % 3,5Ortanın üstü % 21,9 % 23,2 %24,1Düşük % 47,0 % 38,7 % 39,1Toplam % 100 % 100 %100

62

Page 65: PLASFEDDERGİ Sayı 8
Page 66: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİSÖYLEŞİ

Işılplast Yönetim Kurulu Başkanı İzzet Işıldar:

-Öncelikle Işılplast’tan söz edebilir mi-siniz. Makine üretiminden sonra bu alan-da önemli markalardan biri olan Siesta’yı oluşturdunuz, bu süreç nasıl gelişti?

Sektörde başlangıcımız, 1960’a dayanır. Tahtakale’de 40 metrekare alanda işe baş-ladık. Topkapı’ya 1969’da taşındık. Burada Türkiye’nin ilk plastik enjeksiyon makinesini

yaptık. Işıldar Makine Sanayii.. Bunu takiben 1985 senesinde makine imalatını bıraktık çün-kü bize çalışan yan sanayiideki arkadaşlarımız, -maalesef her işte olduğu gibi- “biz de yaparız” dediler.. Bunun içinde birçok arkadaşımız var. Biz de 1987 tarihinde Işıl Plastik olarak, plastik bahçe mobilyası alanında faaliyete başladık. Türkiye’de yine ilk olduk. Mümkün mertebe ilkleri yapmaya çalışıyoruz. İki yıl sonra, başka

arkadaşlarımız da bu alanda imalata başladılar.

Daha sonra 1994 yılında Büyükçekme-ce’deki bugünkü fabrikamıza geldik. Bugün 32 bin metrekare kapalı kullanma alanına sahip tesislerimizde faaliyet gösteriyoruz. 2004 se-nesinde ise oğlum Tuncay Işıldar ABD’deki iş-letme eğitimini tamamladı ve bu tarihten son-ra işi üstlendi. 2005 yılından sonra ise yeniden

Plastik sektörünün duayenlerinden Işılplast Yönetim Kurulu başkanı İzzet Işıldar, genç işadamlarına “be-lirli bir alana odaklanmaları” tavsiyesinde bulundu. Siesta markasıyla Türkiye ve Avrupa’nın en güçlü plas-tik mobilya üreticilerinden biri haline gelen Işılplast’ın bu nedenle başarılı olduğunu belirten Işıldar, plastik mamulden, plastik işleme makinalarına kadar faaliyet gösteren her bir şirketin çok fazla alanda yatırıma girişmesinin olumsuz sonuç doğurabileceğini belirtti. İzzet Işıldar, PLASFEDDERGİ’ye kendi iş deneyimini ve Siesta markasının özelliklerini anlattı.

Firmalar belirli bir odak seçmeli, o alana yoğunlaşmalı

64

Page 67: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİSÖYLEŞİ

yapılanma dönemi başladı. İhracat atağına başladık. Bugün 90 ülkeye ihracat yapıyoruz. Türkiye’de 60 bin ihracat yapan şirket var. Biz tüm sektörlerde ilk 1000 ihracatçı arasındayız. Türkiye genelinde en fazla mobilya ihracatı yapan 5. Firmayız, Avrupa’da yenilikçi ürünle-re yönelik bir eğilim var. Avrupa’da biz şu anda plastik bahçe mobilya üretiminde ilk üçteyiz diyebiliriz. İhracatımız şu anda 25 milyon do-ların üzerinde ve toplam satışlarımızın yüzde 65’ini oluşturuyor.

-Uzun yıllardır sektörün içindesiniz, bu konudaki en deneyimli isimlerden biri olarak, sektörün gelecek dönem için hare-ket tarzı ne olmalı?

Yeni nesiller artık sesimizi daha iyi duyu-ruyorlar. Yeni neslin bizim önümüze farklılıkla-rı koymaları lazım, tatbikat yapmaları lazım. Biz çalışmalarımızla sektörü, işletmelerimizi bir noktaya kadar getirdik. 1950’lerden itibaren başlayanlar birinci nesil diyelim, herkes ken-dine göre birşeyler yaptı. Sanayimiz o kadar kötü değil, ilerleme kaydediyor ama bilgisayar çağında, tahsilini yapmış gençler bu işe hakim oluyorlar daha da iyi olacaklardır. 500 milyar dolar ihracat hedefini de bu bağlamda gerçek-çi görüyorum.

-Sektörün çoğunluğu KOBİ’lerden oluşuyor, büyüme sınırlı kaldı. Bu alanda neler yapılmalı?

Türkiye’de ortaklık, birleşme biraz güç. Kabul etmemiz gerekiyor. En büyük firmalar-daki ortaklıklar dahi ikinci, üçüncü kuşaklar-da bozulabiliyor. Bu nedenle, birleşme, ortak büyüme gibi ihtimallere fazla inanamıyorum. “Her şeyi ben yapacağım” tavrı ile küçük şir-ketler oluştu, kendine hedef koyanlar büyü-yor. Biz de sabırlı davrandık ve büyüdük.

Diğer arkadaşlarımız kendilerine alan be-lirlerlerse büyüyebilirler. Muvaffakiyetin sırrı nedir derseniz, ben derim ki; Fiyat istikrarını koruyacaksınız, kaliteden ödün vermeyecek-siniz, zamanında işi teslim edeceksiniz. Bu üç unsurdan hiç taviz verilmemeli. Fiyatta taviz olmaz. Taviz vermeye başlarsan aşağıya gider. Fiyatı iyi tespit etmek gerekli. Bizimle rekabet edilememesinin ana nedenlerinden biri bu. Rakip firmaların fiyatlarını çok iyi analiz ettik. Müşteri şu anda bizim markamızı katoloğuna aldı ve devam ediyor. KOBİ arkadaşlarımız da buna kendisini vermeli. Büyümemiz kolay ol-

madı. 10 yıl mücadele verdik, bu işi geliştirmek için. Fuarlarda, başka alanlarda çalıştık. Bütün birikimimizi de buraya kanalize ettik.

-Siesta oldukça tanınan bir marka oldu. Tasarımı da dikkat çekiyor.

Biz işe başladığımızda Türkiye’de uygun kalıp olmadığını gördük. Kendim de kalıp sek-töründe faaliyet gösterdiğim için biliyorum. İtalya’da bir kalıpçı bulduk ve ortak hareket et-tik. Ortak bir girişim diyebiliriz. Biz kalıp dizay-nında yardımcı olduk, onlar da imalatında. 20 yıldır bu firma ile çalışıyoruz. Biz çizim de ya-pıyoruz ancak yüzde 60-70 İtalya’da modelle-rimizi tasarımcılara yaptırıyoruz. Tedarikçimiz, dizayn ve kalıp üretimi yapan bir yapıda.

Bu alanda, rapor ve standartlara ulaş-madan üretim yapılamaz. Yurt dışında labo-ratuvar testleri yaptırıyor ve alıcılarımıza bu belgeleri veriyoruz. TSE belgemiz de var ama yurt dışında başka belgeler de isteniyor. Biz hangi malzemenin nerede kullanılacağına dair ciddi bir birikime sahibiz. Mesela polikarbonat hammadde. En iyi hammaddeleri alıyoruz. Po-likarbonatta bize ürün veren şirket ile güzel bir işbirliğimiz var ve sektörümüzde başarımız ve markamız dolayısıyla sadece biz onlar ile marka işbirliğini yapabiliyoruz, ortak hareket ediyoruz. Hammaddede, güvenilir üreticileri seçerek mamulümüzü üretiyoruz. Rakip fir-maların dışardan tedarik ettiği cam elyaf gibi katkı malzeme ürünleri de kendi tesislerimiz-de üretiyoruz.

-Ürün bazında farklılaşmaya yönlen-menizin nedenini anlatır mısınız?

Yeni nesiller gerçekten farklı. Oğlum

işin başına geçtikten sonra, ki şu anda şirke-tin tamamını O yönetiyor, bu tür gelişmeler O’nun döneminde daha da hızlandı. İhracatın ülkelere yaygınlaşması, o ülkelerdeki payımı-zın artışı hep son dönemde gerçekleşti. Yeni nesil bir hayli şanslı. Bilgisayar ve iletişim çok gelişti. Bizim gibi elinde katalogla gezmiyorlar. Bu nesille Türkiye’nin daha da büyüyeceğini düşünüyorum ve şahsen seviniyorum. Diğer sanayici arkadaşlarımızın da ikinci nesilleri çok başarılı oldular, hepsiyle iftihar ediyorum.

-Başka alanlarda yatırım gündeminiz-de var mı?

Hayır, şu an için böyle bir düşüncemiz yok. Biz işe başlarken, diğer alanlardaki bütün şirketlerimizi lağvettik ve bütün hepsini bura-ya (mobilyaya) odakladık. Ben tecrübe olarak şunu söylemek istiyorum: Bilmediğiniz işlere ne kadar fazla açılırsanız, “şunu da yapayım, buraya da şirket kurayım” dediğiniz anda bat-maya mahkum oluyorsunuz, inanın Türkiye’de

65

Page 68: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

çok yaşanan bir durum. Çok şükür bunu aştık. Banka kredisi kullanmıyoruz, özsermaye ile çalışıyoruz. Biz başka işe önümüzdeki 5 yılda odaklanmayacağız. Bahçe mobilyaları çok ge-niş bir alan zaten. Biz 30 bin metrekare alan daha olsa orayı da doldurabiliriz diye düşü-nüyoruz. Şu anda başka iş düşünmüyoruz ve istikrarlı biçimde yürümek istiyoruz.

Biz yapı marketlere prensip olarak dizayn ürünlerimizi vermiyoruz. İsteniyor ama sadece fiyatı daha rekabetçi orta sınıfa hitap edecek bahçe ürünleri vermeyi tercih ediyoruz. Di-zayn ürünler için otellere, restoranlara hitap eden, bu alanlarda uzmanlaşmış bayilerle ça-lışıyoruz. Türkiye’de tüm bölgeler için distribü-törümüz var ve yapılanmayı o arkadaşlarımıza bıraktık. Bütün vilayetlerde, tek bir şirket ya da büyüklüğe göre iki şirket tespit eder. Yeni mağazaları onlara açtırır. Ürünlerimiz mağaza-larda satılıyor. Bizim markamızı taşıyan mağa-zalarda başka ürün satılmaz. Şu anda yaklaşık 15 adet farklı şehirde Siesta markasıyla mağa-zamız var.

-Konsept mağaza açmıştınız sanırım?

Evet, İstanbul Etiler’de doğrudan şirketi-mize bağlı bir konsept mağaza açtık. “Etiler’de plastik satılır mı?” diyenlere bir örnek olması amacıyla bu girişimi yaptık. Başlangıçta 4 yıl işleteceğimize dair hedef koyduk, çünkü ba-yilerimize haksızlık olsun istemiyorduk. Satışı onlara bırakmışsak, fabrikaya ait bir yer olsun istemiyoruz. Onlara bu konuda cesaret edebi-leceklerini gösterdik. Böyle bir ürün, böyle bir mağazada satılabiliyor. Çok başarılı bir mağa-za oldu, fevkalade memnunuz. Fabrika show room ise 750 metrekare ve ürünlerimizle dol-durabiliyoruz. Demek ki yeterli ürün var ve bir

mağazayı doldurabilir.

-Dünya’da rakipler hangi ülkeler?

Öncelikle, Türkiye’de rekabet avanta-jımızın çok yüksek olduğunu düşünüyorum. Başka ülkelerde de rakip olabilecek güçte görünmüyor diyebilirim. Çok büyük yatırımlar yapıyoruz, kalitemizle, üretimimizle bu işe çok odaklandık. İtalya, Almanya ve Fransa’da üre-ticiler vardı ama gördüğümüz kadarıyla, hızla kapanıyor ya da şirketlerini satıyorlar. Batı-da, son 30 yıl içinde çok ünlü markalar birkaç kez el değiştirdi. O nedenle istikrarlı büyüme sağlayamadılar. Bunun ana nedeni Avrupa’da işgücü maliyetleri arttı, yenilik yapamadılar ve zorlandılar. Bizim avantajımız makineciliği bili-yoruz ve kalıpçıyız. Onlardan çok daha bilgiliyiz genel alana bakınca.

Türkiye’de, bahçe mobilyalarında “birin-ciyiz” demek isterim ama ben söylersem ayıp olur. Ama Avrupa’da plastik mobilya sektörün-de ilk 5 şirketin içinde olduğumuzu gururla be-lirtmek isterim. Fuarlara gittiğinizde Siesta’nın konumunu herkes görebilir. İnşallah Dünya markası olduk diyebiliriz.

-Yerli makine sektörünün gelişmesi için neler söyleyebilirsiniz?

İlk başta da söylemiştim. Makine imala-tına ilk başlayanlardan biriyiz. Yan sanayii ça-lıştırmakla ünlü bir işadamıydım. “Hepsini ben yapayım” diye uğraşmadım. Projeleri yapardık, verirdik. Aradan iki yıl üç yıl geçer başkaları “ben de bunu yaparım” diye girişim gerçek-leştiriyordu. Bu nedenle makine sektörümüz atölye havasından çıkamadı. Işıldar Makine ile yan sanayii aynı şekilde devam etseydi çok büyük bir üretici olurduk diye düşünüyorum. Enjeksiyon makineleri konusunda, tespitle-rim hep doğru çıktı. Yanımdan ayrılarak atölye kurarak -asla küçümsemiyorum- insanlar is-tikrarlı olamadı. İstikrar çok önemli, büyümeyi sağlayan bu. Yan sanayii olmakla da çok büyü-me imkanı var. Bunun tamamını yaparım de-yip, makine imalatına dönünce de Türkiye’de şu anda fabrikasyon, büyük bir yapı oluşmadı diyebiliriz.

Bir diğer unsur Türkiye’nin istikrarsız olduğu dönemler oldu. 1977 senesinde ünlü bir İtalyan makine üreticisiyle ortaklığa imza atacakken, ciddi bir ekonomik sıkıntı görüldü. İtalya’ya para göndereme imkanı kalmadı ve durdurduk.

Tabii ki geri dönüş mümkün. İkinci ne-sil şu anda makine sektöründe de işbaşında. Büyüme, fabrika alanını büyütmek değil. Her şeyiyle büyüme gerekli. Kendimizi yalnızca bahçe mobilyalarına odaklandık. Bugün de onun meyvesini yiyoruz. Makine sektöründe arkadaşlarımızın yeni atılımlar yapacağına ina-nıyorum. Kooperatif girişimi bu alanda önemli.

Diğer taraftan, yan sanayiinde iyileşmeyi görüyoruz. Kovan vidacılar başarılı oldular ama fiyat konusunda rekabetleri zor. Çin çok daha ucuza satabiliyor. Şunu da belirtmeliyim, Çin makine alanında hızla iyileşiyor, biz de kulla-nıyoruz. Kendi sektörümüz açısından söyler-sem, biz Çin firmalarıyla rekabet edebiliyoruz. Makine sektöründe de yeni nesil biraz daha gayret gösterirse muvaffak olacaktır.

-Yeni nesiller bir taraftan iyi eğitilir-ken, bir yandan da ara eleman sıkıntısı var deniliyor siz de bu görüşe katılıyor musu-nuz?

Evet, gerçekten eleman sakıntısı var. Bunu gidermek için de bizler 20 yıl evvel bir vakıf kurduk. PAGEV bizim plastik bilgisine sahip lise mertebesinde elemanlar yetiştirme-sini arzuladık. Birincisini Gebze’de açtık, diğeri İkitelli’de faaliyetini sürdürüyor. Onların daha çoğalarak, daha iyi elemanlar yetiştireceğine inanıyoruz. Buna karşılık, sadece biz değil, bü-tün sektörlerde bu eksiklik var. İşsizlik var de-niyor ama eleman aradığımızda zorlanıyoruz. Bugün inanın 20-30 yıllık elemanlarımız var ve çalışmaya devam ediyorlar. Bu alana daha fazla yatırım yapmaya ihtiyaç var diyebilirim.

SÖYLEŞİ

66

Page 69: PLASFEDDERGİ Sayı 8

From America to Asia,From Africa to Europe

WE HAVE CHEMISTRY

WITH 210 COUNTRIES

Page 70: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

İtalya, 2 trilyon doları geçen GSYH’si ve kişi başına 34.7 bin dolar geliriyle Dünyanın dokuzuncu büyük ekonomisi. Dünya tarihinde belirleyici bir dönemi oluşturan Roma İmpara-torluğundan bu yana, bütün Akdeniz havza-sında, Avrupa’da ticari olarak boy göstermiş bir kültürün mirasçısı durumunda. Roma İmpa-ratorluğu sonrasında, Hıristiyanlık döneminde Daha çok şehir devletleri biçiminde örgütle-nen İtalya’da, her bir şehir devleti de büyük ticari güce ulaştı. Ülke ulus devlet kimliğine ise ancak 19. yüzyılın sonunda erişti.

İtalyan siyasi birliği, 1861 yılında İtalya Krallığı’nın yeninden ihdasının (Risorgimen-to) ardından, 1866’da Garibaldi öncülüğün-de başlatılan Bağımsızlık Savaşı sonucunda sağlandı. 1870-71 Prusya-Fransa Savaşı’nın ardından son kalan Fransız güçlerinin de ülke-

Türkiye’nin ve Türk plastik sektörünün en önemli dış ticaret or-taklarından biri durumundaki İtalya, küresel krizde yaşadığı büyüme sorununu aşmaya çalışıyor. Halen Dünyanın 9. büyük ekonomisi du-rumunda bulunan ve G-8 olarak adlandırılan ülkeler arasında bulunan İtalya, dünyanın kültürel ve ekonomik olarak etkili ülkeleri arasında bulunuyor. İtalya, bugünkü Avrupa siyaseti ve toplumsal kültürünün oluşumunda etkili olan Rönesans’ın başladığı ülke olma yanında, ülke statüsünde olsa da Vatikan’a ev sahipliği yapması nedeniyle Katolik inancının başkenti konumunda.

İtalya: Türkiye’nin en önemli dış ticaret partnerlerinden biri

ATLAS

68

Page 71: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

den atılmasıyla bağımsız ulus-devlet kuruldu. İkinci Dünya savaşı sonuna kadar devam eden Krallık, bugünkü coğrafi sınırları oluşturdu. İkinci Dünya Savaşı döneminin ünlü diktatörü Mussolini’nin ırkçı yönetimi sonrası da İtalya’da Cumhuriyet dönemi Milattan Önce Birinci Yüz-yılın ardından İtalya’ya tekrar dönmüş oldu. İtalya, siyasal birliğini sağladığı 19. yüzyıl son-rası sanayi devrimini yakalayan ülkeler ara-sında yer aldı. İkinci Dünya savaşında ağır bir yıkıma uğrayan ülke, savaş sonrası Marshall Yardımları ile tekrar ayakları üzerinde durdu ve Avrupa Ekonomik Topluluğu girişimiyle 1959-1961’i kapsayan üç yılda olağanüstü bir büyüme ile tekrar varlıklı ülkeler arasına girdi. İtalya, dini ve özellikle ABD’de yerleşik İtalyan-lar nedeniyle sürekli olarak ekonomi ve siya-sette Dünya sahnesinde oldu.

İtalya, siyasi yapı olarak ilginç özellikler taşıyan bir Cumhuriyet ve Demokrasi olarak dikkati çekti. Sürekli olarak koalisyonlarla yö-netilen ve hükümet olarak istikrarsız bir yapı-ya sahip olan İtalya, 20. yüzyılın sonunda en dikkat çekici değişimlerden birine uğradı. So-ğuk savaş döneminde batı demokrasilerinde, devlet içinde “düzeni ve mevcut rejimin deva-mını sağlamak üzere” oluşturulmuş ve kuralsız davranan çeteleri tanımlamakta kullanılan “Gladio” ilk kez İtalya tarafından tanımlandı. 1993 yılında başlatılan “Temiz Eller” operas-yonu, siyaset, kamu yönetimi ile suç çeteleri arasındaki işbirliğini ortaya çıkardığı kadar, bu sistemin devamını öngören devlet içindeki “Gladio” yapılanmasını da tanımladı ve deşifre etti. İtalya, bu tarihten sonra da yeni bir yapı-lanmaya gitti ancak halen koalisyonlar ve siya-si istikrarsızlığın etkileri gözleniyor.

Plastik sektörünün her alanın-da güçlü bir ülke

İtalya, üretim bakımından her ne kadar geçen iki yıl içinde konumunu Türkiye’ye kap-tırsa da Dünyanın en önemli ülkeleri arasında yer alıyor. Çünkü, 8 milyon ton yıllık plastik mamul üreten ülke, 10 milyar dolarlık ihracat gerçekleştiriyor. İtalya, Türkiye’ye plastik sek-töründe en fazla yatırım yapan ülkeler arasın-da da bulunuyor. Yabancı sermayeli şirketler içinde İtalya 25 şirket ve yüzde 9,9 pay ile Almanya’nın ardından ikinci sırada bulunuyor.

İtalya ile Türkiye arasında plastik mamul, hammadde ve plastik işleme makinelerinde de yoğun bir ticaret bulunuyor. İtalya, Türkiye’ye

en fazla plastik mamul ihraç eden ülkeler sı-ralamasında 2013 sonu itibariyle 249 milyon dolar ile üçüncü sırada bulunuyor. Türkiye’nin İtalya’ya yönelik plastik mamul ihracatı ise ilk 10 ülke arasında bulunmuyor. İtalyan ham-madde üreticilerinin Türkiye’ye ihracatı ise 505 milyon dolar seviyesinde ve altıncı sırada bulunuyor. Plastik sektöründe çok küçük bir payı oluşturan plastik hammadde ihracatında ise İtalya, 67 milyon dolarla üçüncü sırayı alı-yor.

İtalya, Dünyanın en büyük plastik işleme makine ihracat-çısı ülkeleri arasında bulunu-yor. 2012 sonu itibariyle İtalya 2.2 milyar dolarlık ihracatı ve 4,7 pay ile dünyanın dördüncü büyük ihracatçısı seviyesinde bulunuyor. İtalya, Türkiye’ye en fazla plastik işleme makine-si ihraç eden ülkeler içinde de

yüzde 14 payla üçüncü sırada bulunuyor. 2013 sonu itibariyle Türkiye’nin İtalya’dan plastik iş-leme makineleri ithalatı 76 milyon dolar sevi-yesinde oldu.

Dış ticaret dengesiz

Türkiye ile İtalya arasında plastik sektö-ründe yaşanan Türkiye aleyhine dış ticaret dengesizliği, genel mal ticaretinde de gözle-niyor. Ekonomi Bakanlığı’nın verilerine göre iki ülke arasında 2013 yılı itibariyle ticaret hacmi

ATLAS

Türkiye- İtalya Dış Ticaret Değerleri (Milyon Dolar)

YILLAR İHRACAT İTHALAT HACİM DENGE

2008 7.818,99 11.011,53 18.830,51 -3.192,54

2009 5.890,48 7.673,37 13.563,86 -1.782,89

2010 6.505,28 10.203,69 16.708,97 -3.698,42

2011 7.851,48 13.549,47 21.400,95 -5.697,99

2012 6.373,52 13.559,68 19.933,20 -7.186,16

2013 6.717,8 13.097,1 19.814,9 -6.379,3

Türkiye’nin İtalya’ya İhracatında Başlıca Ürünler ( Milyon Dolar)

GTİP ÜRÜNLER 2011 2012 2013

8703 Binek otomobilleri ve esas itibariyle insan taşımak üzere imal edilmiş diğer motorlu taşıtlar 801,7 660,4 614,8

8704 Eşya taşımaya mahsus motorlu taşıtlar 761,1 508,6 501,2

0802 Diğer kabuklu meyveler (taze/kurutulmuş) (kabuğu çıkarılmış/soyulmuş) 327,0 321,4 349,0

7208 Demir veya alaşımsız çelikten yassı hadde ürünleri (genişlik >= 600 mm) (sıcak haddelenmiş) (kaplanm 532,3 128,9 278,4

8708 Karayolu taşıtları için aksam, parça ve aksesuarlar 213,0 200,8 238,2

2710 Petrol yağları ve bitümenli minerallerden elde edilen yağlar 180,1 178,9 161,8

4011 Kauçuktan yeni dış lastikler 172,3 138,5 142,4

Türkiye’nin İtalya’ya İhracatında Başlıca Ürünler ( Milyon Dolar)

GTİP ÜRÜNLER 2011 2012 2013

2710 Petrol yağları ve bitümenli minerallerden elde edilen yağlar 1.974,0 2.675,3 1.742,1

8708 Karayolu taşıtları için aksam, parça ve aksesuarlar 547,6 433,0 504,5

3004 Tedavide veya korunmada kullanılmak üzere hazırlanan ilaçlar (dozlandırılmış) 260,6 223,9 303,4

8704 Eşya taşımaya mahsus motorlu taşıtlar 272,2 247,1 254,0

7113 Mücevherci eşyası ve aksamı (kıymetli metallerden veya kıymetli metallerle kaplama metallerden) 200,9 203,9 236,7

2709 Ham petrol (petrol yağları ve bitümenli minerallerden elde edilen yağlar) 99,6 215,2 212,2

69

Page 72: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

19.8 milyar dolara ulaştı ancak Türkiye aleyhi-ne açık 6 milyar 379 milyon dolar olarak ger-çekleşti.

İki ülke arasındaki ticaret hacmi 2011 yı-lında 21.4 milyar dolarla rekor kırdı. İtalya’nın yaşadığı ekonomik kriz nedeniyle 2012 yılında keskin biçimde düştü. Türkiye’nin bu ülkeye ih-racatı 2012’de düşerken, İtalya’nın Türkiye’ye ihracatı sabit kaldı. 2013 yılında Türkiye’nin İtalya’ya ihracatı 2012 yılına göre yüzde 5 ar-tarken İtalya’dan ithalat ise yüzde 3 oranında azaldı. Bunun sonucunda dış ticaret hacmin-de önemli bir değişme olmazken Türkiye’nin İtalya’ya karşı dış ticaret açığı yüzde 11 oranın-da azaldı. Türkiye, İtalya’nın en fazla ihracat yaptığı 9. ülke özelliğini taşıyor. İtalya’nın en fazla ithalat yaptığı ülkeler sıralamasında ise Türkiye 1,4 pay ile 17. sırada bulunuyor.

Türkiye’nin İtalya’ya ihracatında en yük-sek payı yüzde 22 ile otomotiv sanayi oluş-turuyor. Dokumacılık ürünleri yüzde 13’ünü,

gıda ise yüzde 10’unu oluşturuyor. Türkiye’nin İtalya’dan ithalatında ise diğer makine ve ula-şım araçları yüzde 30 pay ile ilk sırada yer alır-ken, mineral yakıtlar ve mineral yağlar yüzde 16 pay ile ikinci sırada, diğer tüketim malları da yüzde 9 pay alıyor. İki ülke arasında çifte vergilendirmeyi önleme ve yatırımları koruma anlaşmaları bulunuyor.

Ekonomi Bakanlığı analizinde Türkiye ile İtalya arasında tekstil, konfeksiyon, makine imalat, gıda işleme ve kimya sektörleri ara-sında birbirini tamamlayıcılık ilişkisi bulunu-yor. Buna ek olarak ikincil düzeyde ambalaj, madencilik, mobilya, otomotiv yan sanayiinde işbirliği imkanları bulunuyor. Rekabet avanta-jını kaybeden İtalyan ayakkabı üreticilerinin Türkiye’de üretim yaptırma isteğinin bulundu-ğu da Ekonomi Bakanlığı değerlendirmesinde yer aldı. Analizde, ürün bazında potansiyel ihracat ürünleri ise çimento, tişört, ev teksti-li, bakır teller, metal şekillendirme tezgahları, otobüs, deri giyim eşyası, pantolon sayıldı.

Ekonomi Bakanlığı değerlendirmelerinde İtalya’nın karmaşık iş mevzuatı ve yerel özel-likleri nedeniyle, yerel ortak veya temsilci veya iyi bir hukuk bürosuyla çalışma tavsiye ediliyor.

Küresel kriz etkilediİtalya, küresel krizin ardından toparlan-

maya yönelik girişimlerini sürdürüyor. Bu kap-samda ülkenin 2014 yılını düşük de olsa bir büyümeyle kapatacağı belirtiliyor. Dünyanın en zengin ülkelerinden biri olan İtalya her ne kadar sorun yaşasa da mevcut hayat stan-dardından kayıp vermeyeceği tahmin ediliyor. Ülke GSYH’si içinde sanayinin payı yüzde 23,8, hizmetler sektörünün payı ise yüzde 74,4 se-viyesinde bulunuyor.

Turizm, futbol ve opera

İtalya, 47.7 milyon turistle dünyanın en fazla turist çeken beşinci ülkesi durumunda. Ülkenin turizmden elde ettiği gelir de 43,9

ATLAS

Reel GSYİH Büyüme Projeksiyonu 2012a 2013b 2014c 2015c 2016c 2017c

GSYİH -2,0 -1,9 0,5 1,0 1,2 1,1

Özel Tüketim Harcamaları -4,2 -2,6 -0,1 0,1 0,5 0,2

Hükümet Harcamaları -1,0 -0,1 -0,5 0,0 0,8 0,8

Gayri Safi Sabit Yatırımlar -9,0 -5,4 0,8 2,0 2,3 2,5

Mal ve Hizmet İhracatı 1,8 0,1 2,3 2,8 3,3 3,4

Mal ve Hizmet İthalatı -8,0 -2,5 1,6 1,6 2,2 2,7

İç Talep -4,8 -2,6 0,2 0,6 0,8 0,8

Tarım 0,5 -,05 0,3 0,3 0,3 0,3

Sanayi -5,0 0,2 1,0 1,4 1,3 0,6

Hizmetler -1,1 0,6 1,1 1,1 1,1 1,2

70

Page 73: PLASFEDDERGİ Sayı 8
Page 74: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİATLAS

milyar dolar düzeyinde gerçekleşti.

İtalya’nın, antik ve imparatorluk döne-minde de başkent olan, orta çağda Roma din devletine de başkentlik yapması yanında Ka-tolik Hıristiyanların kutsal “devleti” Vatikan’ın içinde bulunduğu Roma şehri en önemli turizm

mekanı. Roma’ya gerek kültürel gerek eğlence gerekse dini amaçlı milyonlarca kişi turist ola-rak geliyor. Bologna ülkenin fuarlarının yoğun olduğu şehir olarak dikkati çekerken, Röne-sansın başlangıcının gerçekleştiği Floransa yapılarıyla açık hava müzesi olması yanında Uffizi ve David of Michelangelo Buonarroti müzelerine ev sahipliği yapıyor. Genova, Milan önemli turizm ve eğlence mekanı olarak dikkat çekiyor. İtalya’nın kuzeyindeki ünlü “romantik şehir” Venedik de en bilinen turizm mekanla-rından biri. Ünlü Venedik Karnavalı da her yıl Şubat ayında yapılıyor.

Dünyanın en ünlü opera kuruluşu ve bi-nası olan, Dünyanın gelmiş geçmiş en önemli

sopranolarından Türk Leyla Gencer’in de yak-laşık 50 solistliğini yaptığı La Scala, İtalya’nın Milano şehrinde bulunuyor.

Ülkenin deniz turizmi merkezi ise Güney sahillerinde gerçekleşiyor. Sardunya adası ve Sicilya adaları bu konuda büyük beğeni toplu-yor. İtalya, Dünyanın en önemli futbol merkez-lerinden biri olma özelliğini de taşıyor. Dünya Kupasını 4 kez, Avrupa Kupası’nı da 1 kez ka-zanan İtalya, kulüp düzeyinde de Dünyanın en başarılı ülkeleri arasında bulunuyor. Milan’ın iki takımı, İnter ve Milano, Juventus ülkenin en ünlü ve Avrupa Şampiyonlar Ligi (Eski adıyla Şampiyon Kulüpler Kupası) kazanmış takım-larıdır.

İtalya yarımadası 2500 yıldır en önemli coğrafyalardan biri

-Millattan önce 500’lü yıllarda başlayan ve kendine özgü bir demokrasi olan Roma Cumhuriyetinin, bugünkü İtalya yarımadası dışına ta-şan hakimiyeti, Millatan önce birinci ve Millattan sonra birinci yüzyıl arasında imparatorluğa dönüşmesiyle bütün Akdeniz havzasına yayıldı. Tarihin gördüğü en geniş devlet organizasyonlarından biri oluştu ve Akdenizin tamamının çevresinde düzenli ticaret ve ekonomik ilişki doğdu. Yunan, İslam ve diğer yerel kültürünün de etki ettiği, bu dönemde İtalya yarımadası ve özelinde Roma şehri olağanüstü gelişti. Roma İmpa-ratorluğu, eski Mısır ve Yunan kültüründen gelen bir Roma Kültü dinine sahipken, Hıristiyan dininin doğuşunun ardından bu din yurttaşları arasında yayıldı. Millattan sonra 390’lara kadar, Hıristiyanlara karşı Roma devleti bütün alanlarda mücadele etti ancak din yayılmayı sürdürdü. İstanbul merkezli Roma İmparatorluğunun doğu yönetim birimi ile Batı Roma’yı birlikte yöneten son imparator olan Birinci Theodosius’un 347’de başlayan iktidarı döneminde Hıristiyanlığı kabul etmesiyle de Hıristiyan dini resmi olarak hakim oldu. Theodosius’un ölümünün ardın-dan Roma İmparatorluğu resmen ve fiilen ikiye bölündü ve Theodosius’un iki oğlu imparatorluğu paylaştı. Kavimler Göçünün etkisiyle Ger-menlerin sürekli saldırılarıyla zayıflayan Batı Roma İmparatorluğu 476 yılında tamamen çöktü ve küçük krallıklara bölündü. Daha sonra Roma Katolik kilisesine dönüşecek olan Roma Hıristiyan Devleti de orta İtalya’ya sahip oldu.

Çeşitli dönemlerde, yarımadanın geniş bir bölümüne hükmetmiş krallar çıksa da ticari bakımdan yetenekli şehir devletleri varlıklarını Roma’da sürdürdüler ve güçlü-ayrıcalıkla bu aileler zenginliklerini artırdılar. Batı Roma İmparatorluğunun çöküşünün ardından başlayan Orta-çağ, aynı zamanda Doğu ve Batı kiliselerinin ayrıldığı ve Katoliklerin Avrupa’nın tamamına etki ettiği ve dolayısıyla Papa tarafından yönetilen Roma Devletinin Avrupa’nın tamamındaki krallara etki edebildiği bir dönem oldu. İtalya’da çe-şitli şehirlerde hüküm süren şehir devletleri olan Venedik, Cenova, Floransa’lı tüccarlar Akdeniz’in tamamında ticaret yürüttüler ve zenginleştiler. Haçlı se-ferlerinin organizatörü durumundaki Katolik Kilisesinin zenginliği de o dönem-de arttı ve Kilise ile birlikte hareket eden şövalyeler orta çağ dönemi boyunca güvenlik, zenginlik ve finansal yönetimde etkili oldu.

Orta Çağa damgasını vuran İtalya yarımadası, bu dönem kültürünü ortadan kaldıran Rönesansa da ev sahipliği yaptı. Bugünkü Avrupa kültürü ve yaşam bi-çiminin oluşumunun temellerinin atıldığı Rönesans, 14. yüzyılda Floransa’daki zenginlik içinde gelişen sanatçı ve düşün insanları tarafından başlatıldı ve Orta Avrupa’daki reform hareketinin doğuşunun ardından bugünkü Avrupa’nın kül-tür, siyaset ve yaşam biçimi oluştu.

Yarımada, Katolik dininin merkezi olduğu için orta çağda neredeyse bü-tün Avrupa’ya hükmetme imkanı buldu. Dünyanın en yaygın inanç sistemi olan Katoliklik, Roma’nın içinde bulunan Vatikan Devleti ve Papa nedeniyle İtalya’yı hala en önemli merkezlerden biri haline getiriyor.

72

Page 75: PLASFEDDERGİ Sayı 8
Page 76: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİSÖYLEŞİ

Türkiye’nin ilk özel organize sanayi bölgesi niteliğini taşıyan yatırımına plastik sektörü imza atıyor

arsanın birinde 15 villa yaptık ve hızla satıldı. Böylece inşaat işlerimiz de yoğunlaştı ve bü-yüdü.

Tekstil ticareti ve imalatıyla uğraştığımız sürecin içinde, Kırklareli’nin Vize ilçesinde, imalat sanayiine daha fazla yatırım yapabiliriz düşüncesiyle, sanayi arsası olarak ciddi bü-yüklükte bir arazi satın almıştık. Yaklaşık 300 dönüm kadardı. Bu bölgede alımlarımız sürdü ve zaman içinde 400 dönüme ulaştı. Ancak herhangi bir yatırım gerçekleştirmedik.

Sayın Yalım Erez’in Sanayi Bakanlığı dö-neminde sohbet ederken, bu konu gündeme geldi. Yaptıkları bir düzenlemeyi hatırlattı ve “özel teşebbüsün organize sanayi bölgesi kurması”nın serbest bırakıldığını söyledi.

Biz de hemen araştırmaya başladık, asga-ri 500 dönümlük bir şart vardı. Biz de arazimizi

-Sayın Aslan, PAOSB’un organize sanayi bölgesi olma süreci biraz farklı. Sanıyoruz, Türkiye’nin OSB yapılanma süreci içinde farklı bir yer ediniyor. Önce-likle bu süreci anlatır mısınız, sanıyoruz Türkiye’nin ilk “özel teşebbüs organize sanayi bölgesi” olma gibi bir özelliği söz-konusu?

Benim aşağı yukarı 38 yıllık bir iş yaşamım var. Tekstil ticaretiyle başladık. Ardından ufak tefek inşaatlar yapmaya başladık. Bu inşaat sürecinde de Prag’da iş yaparken bir tekstil fabrikası satın aldık. Burada imalat sektörüne de girmiş olduk. Karışımlı keten iplik imalatı yapıyorduk. Fabrikamızda 300 kişinin çalıştığı bir dönem oldu. Doğu bloku ülkelerinde ima-latlar yoğunlaşınca fiyat rekabeti yapamaz ol-duk. Fabrikayı kapattık, makine parkını da yine doğu bloku ülkelerinde sattık. Fabrika alanı 80 dönüm kadardı. Etrafta inşaatlar başlayınca,

Plastik sektöründe, özellikle İstanbul ve yakın bölgesinde git-tikçe derinleşen yatırım yeri so-rununa yönelik olarak girişimler artıyor. Teşvik uygulamasından yararlanması da OSB bünyesin-de yatırım yapmasına bağlı olan sektörde organize sanayi bölgesi yatırımları da yoğunlaştı. Bu çalış-malar içinde dikkat çeken girişim-lerden biri olan PAGDER-ASLAN Plastikçiler İhtisas Özel Organize Sanayi Bölgesinde (PAOSB) yatı-rımlar için son dönemece girildi. PLASFEDDERGİ, PAOSB kurucu-larından Mehmet Ali Aslan ile iş yaşamı ve PAOSB girişimi süreç-lerini konuştu.

Plastik sektörü Türkiye’de bir ilki gerçekleştiriyor

74

Page 77: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİSÖYLEŞİ

büyüttük ve 650 dönüme ulaştık, buna gü-venerek de müracaatımızı yaptık. Yaptık ama ancak yedi yılda özel organize sanayi bölge-sinin tescilini yaptırabildik. Ülkemizde kanun çıkıyor, arkasından da pürüzler sıralanıyor. Gittiğimiz her yerde ilk uygulama olduğu için “bilmiyoruz, bilmiyoruz, bilmiyoruz” yanıtını alıyorduk.

Biz OSB tesciline sahip olmuştuk ama bu kez de Türkiye’de yatırım ortamı pek uygun değildi. O nedenle işi uyumaya bıraktık. İşimiz uyumaya bırakılmışken bir vesile Sayın Hüse-yin Semerci ile tanıştım. Plastikçiler için uygun yatırım yerinin sorun olduğunu, böyle bir ara-yış içinde olduklarını öğrenmiş olduk. Tescilli bir bölgemiz vardı ve görüşmelerimiz bunun üzerinde yoğunlaştı. Çok titiz, hassas bir gö-rüşme süreci oldu ve altı ay kadar süren titiz ve hassas bir çalışma döneminin sonucunda işi neticelendirebildik.

Sonuçta, sözleşmeyi yaptık ve Sanayi Bakanlığı’nda PAGDER ASLAN OSB olarak ayrı bir tescil yaptırdık. En sonunda, PAGDER AS-LAN Plastikçiler İhtisas Özel OSB’yi Plastik İh-tisas Organize Sanayi Bölgesi olarak tamamla-dık. Bu beraberlik bugüne ulaştı.

-Kuruluş sürecinin ardından elbette yatırımlar da başlayacak. Türkiye’nin ilk “özel girişim” ihtisas bölgesine plastikçi-lerin ilgisi nasıl?

Geldiğimiz nokta çok iyi bir seviye. Şu anda 550 dönümünü sattık. 150 dönüm kadar Aslanlı grup olarak biz kendimiz alacağız. Bil-diğiniz gibi, brüt 650 dönüm bir yatırım alanı sözkonusu. Bunun yüzde 17 dolayında, yol,

yeşil alan, tesisler gibi yatırımlar olmak üzere üstyapı olacak. Artık, altyapı yatırımlarına da geçiyoruz.

Şu anda 62 firma arsa satın almış du-rumda. Yatırımlarına başlaması için her türlü kolaylığı sağlamaya gayret ediyoruz. Altyapı yatırımlarıyla birlikte isteyenler için inşaatla-rına başlama imkanı sağlayacağız. Ne zaman derseniz, bu yıl altyapıya başlamamız biraz zor görünüyor ama 2015’te mutlaka yatırımlarımı-za başlamış olma kararımız var.

-Bir genişleme planı da açıkladınız, gi-rişim ne aşamada?

Evet, mevcudumuzu çok daha ileriye taşıyacak bir girişim var. Nasip olursa 1500 dönüm daha büyüme alanı ilave edeceğiz. İh-tiyacı gözlüyoruz, plastikçilerimiz de farkına vardı ki mevcut alan çok küçük kaldı. Genişle-me alanına yönelik olarak girişimlerimizin so-nuçlanmasının bir yıl daha süreceğini tahmin ediyoruz. Bu süreçte biz mevcut alanımızla

yürümeyi sürdüreceğiz umuyoruz ardından da genişleme gelecek, yeni imkanlar doğacak. Büyüme alanına yönelik olarak arazi satın al-malarımız sürüyor. Meradan yer alma durumu var ve üzerinde çalışıyoruz. Şahıslardan 150 dönüm kadar zaten aldık. Bu mera alımı da olursa toplamda 2500 dönümlere doğru gidi-şimiz başlayacak.

PAOSB ve Vize’nin konumu çok iyi ve genişlemeye müsait. Hatta bir açıdan Trakya bölgesinde şu anda sanayi yatırımları için en uygun yer gibi görünüyor çünkü başka yerler oldukça dolu.

Plastik sektörünün bu denli dinamik ol-duğunu açıkçası ben bilmiyordum. Sadece ülkemizde değil, ihracatıyla, üretimiyle bütün dünyada gelişiyor. Elbette plastik işleme ma-kine üreticileri de çok önemli bir sektör. Bu alanda çalışan arkadaşlarla da görüşüyoruz ve PAOSB bünyesinde faaliyette bulunmalarını arzu ediyoruz.

Böyle olunca, büyüme alanı dahil bütün PAOSB’u sadece plastik sektörüyle faaliyete geçirmemiz mümkün gibi görünüyor. En azın-dan benim şu anki tahminlerim bu yönde. PA-OSB, gerçekten ilk olma özelliğini taşıyan OSB.. Türkiye’de örneği yok ve altyapısıyla da inşal-lah örnek olacak. Ben de gerekli fedakârlıkları yapacağım.

-İhtisas OSB Türkiye için yeni bir alan. Kümelenme vb. sinerji sağlayacak girişim-lere yönelik deneyimlerimiz sınırlı ancak herkes öneminin farkında. İhtisas OSB de-yince ne anlamalıyız?

İhtisas OSB denilince özel statüye sahip,

75

Page 78: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

birçok yatırımcının biraraya geldiği tek bir sek-törü anlamalıyız. İhtisasın ayrıca getirdiği teş-vikler var ve sektör tarafından biliniyor.

Burada ayrıca vurgulamak istediğim bir husus daha var: Burada faaliyet gösteren top-luluk olarak devletten bazı taleplerimiz olabilir. Bugünkü hükümetin beğendiğim yönlerinden biri şudur, sorunu anlatıp talebinizi iletince çözüyorlar. Dolayısıyla bu ihtisas bölgesinin altyapısına başlarken kredi çalışmasını da ya-pacağız. Hibeye yönelik girişimler var ve takip ediyoruz. Burayı yatırımcıya çok cazip hale ge-tirmek için elimizden geleni yapacağız.

-Peki PAOSB ne gibi avantajlar sunu-yor?

Herşeyden önce bildiğiniz gibi bu bölge-de plastik sektörü teşvik uygulamasından ya-rarlanabilmek için organize sanayi bölgesinde yatırım yapmak zorunda.

Özel OSB olmanın ise ek bir dizi avantajı ortaya çıkıyor. Herşeyden önce biz tapuyu he-men veriyoruz. Bilindiği gibi, diğer OSB’lerde tapu yatırımlardan sonra veriliyor, sıkıntılar çıkabiliyor. 2 yıl içinde yatırımını realize etmek zorunda. Özel OSB olunca hemen tapuyu ver-memizle yatırımcı bunu ister teminat olarak gösterip finansman sağlamak olsun, isterse diğer avantajlarından yararlanmak olsun her türlü hakkını kullanabiliyor. Bizim yatırımcımız rant için de bu alımı yapabilir. Özel girişim ol-duğu için ileride olaması muhtemel her türlü değişim için önü açıktır. Herhangi bir yerden arsa almış gibisiniz.

Bence önemli bir diğer husus müteşebbis heyetin tamamının girişimcilerden oluşması. Her türlü kararı hızla ve teşebbüsleri koruya-cak şekilde alabiliriz. Biz, estetiğiyle olsun ya-tırım yeri olarak uygun koşullar sağlamakla il-gili olsun plastik sektörünün özelliklerine göre bir yatırım gerçekleştiriyoruz.

Bölge yatırıma gerçekten uygun. Yeraltı sularımız zengin, başka alanlardan da su geti-riyoruz. Doğalgaz dağıtım firması ile görüştük ve onlar da yatırıma hazır bekliyorlar. Üçüncü havalimanı yolu, Kanal İstanbul gibi projelere yakınlık avantajlarımız var. Kırklareli’nin Bul-garistan sınırındaki Dereköy kapısının ticarete açılması sözkonusu. Bu da ciddi bir avantaj ola-cak gibi görünüyor. Muazzam bir kapı yapılıyor. PAOSB’un içinden itibaren 50 kilo-metre bir mesafede. Yeni yollar hep bizim yakınımızdan geçiyor. Üçüncü köprü yollarıyla bağlantı sağlayan bir yol yatırımı sözkonusu.

Elbette, plastik sektörü için enerji çok büyük bir önem taşıyor. Özel OSB olmanın avantajını da bu-rada kullanmak, yatırımcıya uygun koşullar sağlamak üzere girişimimiz var. İnşallah başarırız, enerji mali-yetini düşürmek için çeşitli yatırım alternatifleri üzerinde çalışıyoruz. Ben gördüm ki plastikçinin en önem-li derdi enerji. Gerçekten bu maliyeti çok yüksek. Bu nasıl ucuzlatıp ihra-catta avantaj nasıl sağlanır konuş-mamız lazım. Enerji Bakanlığımız ile bunu görüşeceğiz. Yatırımcının mut-lak bu desteğe ihtiyacı var. Güzel an-

latabilirsek inanıyorum bizi destekleyecekler.

Şunu da söylemeyi borç bilirim, Kırklareli ve Vize mülki yönetiminden, eğitim kurumla-rından olağanüstü bir destek görüyoruz. İlk projeyi tanıtmaya başladığımızda bazı sana-yici arkadaşların endişesi vardı, eleman bulma konusunda. Gördük ki Vize’de iyi bir işgücü var ve halen Çerkezköy ile Çorlu’da çalışıyorlar. PAOSB yatırımları hayata geçtiğinde işçinin de hazır olacağı bir ortam olduğunu gördük.

-PAOSB’un toplam yatırım ve istihda-mı ne kadara ulaşabilir?

Bizim tahminimiz 15 bin kişinin istihdam edileceği bir OSB olacak. Büyüme alanıyla bir-likte düşünürsek; sanayicilerimizin ve OSB’nin yatırımı birlikte 2,5 milyar dolarlık bir yatırım Vize bölgesine çekilmiş olacak. OSB için sora-cak olursanız 650 dönümlük ilk etap için bütün yatırım unsurları dahil 700 milyon dolara kadar giden bir yatırımımız sözkonusu.

Vize Meslek Yüksekokulunda plastik bö-lümü konusunda hızlı bir çalışma dönemi ge-çirdik ve nihayet okul açıldı. Valimiz projenin hayata geçmesi için elinden gelen her şeyi yapıyor. Önceki Cumhurbaşkanımızın Kırklareli ziyaretinde yatırımımızı anlatma fırsatı bul-duk. O da sevincini belirtti. Devlet desteğiyle, halk desteğiyle, bizlerin yatırımcıya desteğiyle somut ve düzgün bir şey ortaya çıkarmak isti-yoruz.

SÖYLEŞİ

76

Page 79: PLASFEDDERGİ Sayı 8
Page 80: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİGÖRÜŞ

Ali İbrahim AydınYeminli Mali Müşavir

[email protected]

Gerçek veya tüzel kişilerce sahip olunan arsanın hasılat paylaşımı modeline konu edilmesi

Sayın okurlar, bu sayımızda sahip olunan arsanın müteahhit ile akdedilecek bir sözleşme kap-samında hasılat paylaşımı mode-liyle konut ve/veya işyeri inşaatı-na konu edilmesinin arsa sahipleri yönünden doğuracağı vergisel sonuçlar üzerinde duracağız.

Hasılat paylaşımı modeli, arsa üzerine ya-pılacak konut veya işyerlerinin satışından elde edilecek hasılatın belirlenecek bir oran çer-çevesinde arsa sahibi ve müteahhit arasında paylaşılması esasına dayanıyor.

Gerçek veya tüzel kişilerce sahip olunan bir arsa üzerine hasılat paylaşımı modeli çer-çevesinde inşaat yapılması halinde arsa sahibi gerçek veya tüzel kişinin karşı karşıya kalacağı vergisel yükümlülükler öteden beri tartışılıyor.

Uzunca bir süredir devam eden bu tar-tışmanın 60 no’lu KDV Kanunu Sirkülerinde yapılan açıklamalarla çözüme kavuşturulduğu düşünülüyordu. Ancak, Gelir İdaresinin sonra-dan verdiği muktezalar bu konudaki belirsizliği yeniden ve başka bir boyutlarıyla yeniden gün-deme getirdi.

60 seri no’lu KDV Kanunu Sirkülerlerinde konuya ilişkin olarak yapılan açıklama şu şekil-de:

“Uygulamada “hasılat paylaşımı”, “gelir paylaşımı” vb. şekillerde düzenlenen sözleş-meler uyarınca yapılan işlerde, inşa edilen bağımsız birimler yerine bunların hasılatı pay-laşılmakta olup, bu tür sözleşmeler gereğince yapılan işlerin de 30 Seri No.lu KDV Genel Teb-liğinde düzenlenen “arsa karşılığı inşaat” olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.

Bu çerçevede;- Bağımsız birimlerin üçüncü şahıslara sa-

tışında, vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu

tarihte sadece müteahhit tarafından üçüncü şahıslara fatura düzenlenecek, faturada gös-terilen toplam bedel üzerinden bağımsız biri-min niteliğine göre % 1 veya % 18 oranında KDV hesaplanarak beyan edilecektir.

- Arsanın bir iktisadi işletmeye dâhil ol-ması veya arsa sahibinin arsa alım satımını mutad ve sürekli bir faaliyet olarak sürdürmesi halinde, vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu tarih itibariyle hasılattan kendisine kalan pay için müteahhide arsa satış faturası düzenle-yecek, fatura bedeli üzerinden genel esaslara göre KDV hesaplayarak beyan edecektir. Arsa tesliminin, KDV’nin konusuna girmemesi veya KDV’den istisna edilmiş olması halinde bu tes-limde KDV hesaplanmayacaktır.”

ARSANIN GERÇEK BİR KİŞİYE AİT OLMASI

Gerçek kişilerin satın aldıkları arsayı satın alma tarihinden itibaren beş yıl içinde elden çıkartmaları halinde bu satıştan elde edilen

78

Page 81: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİGÖRÜŞ

kazanç, “değer artış kazancı” sayılıyor. Bu du-rumda, arsanın iktisap bedeli ile hasılattan alı-nan pay arasındaki farkın değer artışı kazancı olarak gelir vergisine tabi tutulması gerekiyor.

Öte yandan, arsanın iktisap edildiği tarih ile inşa edilen konut veya işyerlerinin satıldığı tarih arasındaki süre beş yılı geçmişse, elde edilen kazanç, değer artış kazancı olarak de-ğerlendirilmiyor. Ancak, arsa sahibinin arsa alım satımını sürekli bir faaliyet olarak sürdür-mesi halinde, iktisap tarihi ile satış tarihi ara-sındaki süre ne olursa olsun bu satıştan elde edilen kazanç ticari kazanç olarak gelir vergi-sine tabi oluyor. Böyle bir durum, ticari kazanç sahibi açısından defter tutma yükümlülüğü ile katma değer vergisi mükellefiyetini de berabe-rine getiriyor.

Gelir İdaresi öteden beri verdiği görüşler-de, beş yıllık süre geçmiş olsa bile, aynı yılda birden fazla veya birbirini takip eden yıllarda birer bağımsız bölüm satışını süreklilik kavramı içinde mütalaa ediyor ve elde edilen kazancı “ticari kazanç” olarak nitelendiriyordu. İdare-nin bu yaklaşımı, kat karşılığı sözleşmesi çer-çevesinde arsa karşılığı elde edilen daire veya işyerlerinin aynı yılda birden fazla veya izleyen yıllarda en az birer tane satılmasını da ticari fa-aliyete karine olarak kabul ediyordu.

60 no’lu sirkülerde yapılan açıklama, hası-lat paylaşımı modelinin ticari faaliyet olarak iş-leme tabi tutulma riski içermeyeceği kanaatine yol açmış ve sahip olduğu arsasını müteahhitle anlaşmak suretiyle değerlendirmek isteyen arsa sahipleri açısından hasılat paylaşımı mo-delinin öne çıkarmıştı. Hiç şüphesiz böyle bir yaklaşım, hayatlarında sadece bir kez böyle bir durumla karşılaşan çok sayıda gerçek kişiyi ra-hatlatacak ve bürokratik yüklerden kurtaracak bir çözüm olacaktı.

Ancak Gelir İdaresi Başkanlığınca verilen

19.02.2014 tarihli muktezada şu görüşe yer verilmiştir.

“…Bu durumda, gayrimenkul alım, satım ve

inşa işlerinin hasılat paylaşımı sözleşmesine istinaden icra edilmesi, arsa sahibi yönünden ticari organizasyonun varlığına karine teşkil edeceğinden, hasılat paylaşımı sözleşmesine istinaden arsa sahibinin hissesine isabet eden kazanç tutarının ticari kazanca ilişkin hükümler çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmekte-dir.”

Görüldüğü üzere, mukteza, bir gerçek ki-şinin sahip olduğu yegane arsayı hasılat payla-şımı modeliyle değerlendirmesini bile ticari fa-aliyet kapsamında mütalaa ederek sirkülerde yapılan açıklamaları anlamsız kılmaktadır. Zira bir gerçek kişinin sahip olduğu yegane arsayı hasılat paylaşımı modeliyle değerlendirmesi-nin dahi ticari faaliyete karine teşkil ettiği ka-bul edilirse, sirkülerde yer alan açıklamanın en başından beri hiç bir duruma karşılık gelmeyen gereksiz bir açıklama olduğunu da kabul etmek gerekir.

ARSANIN BİR SERMAYE ŞİRKETİNİN AKTİFİNE KAYITLI OLMASI

Kurumlar Vergisi Kanununun 5. maddesi-nin birinci fıkrasının (e) bendine göre, kurumla-rın en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazların satışından doğan kazançların % 75’lik kısmı kurumlar vergisinden istisnadır. An-cak, taşınmaz ticareti ve kiralanmasıyla uğra-şan kurumların bu amaçla ellerinde bulundur-dukları taşınmazların satışından elde ettikleri kazançlar istisna kapsamı dışındadır.

Öte yandan, Katma Değer Vergisi Kanu-nunun 17/4-r maddesinde, kurumların akti-finde en az iki tam yıl süreyle bulunan taşın-

mazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimlerinin katma değer vergisinden istisna olduğu, istisna kapsamındaki kıymetlerin tica-retini yapan kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmaz teslimlerinin istisna kapsamı dışında olduğu hükümleri yer almak-tadır.

60 no’lu sirkülerin ilgili bölümünde; arsa-nın bir iktisadi işletmeye dâhil olması halinde, vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu tarih iti-barıyla hasılattan alınan pay için müteahhide arsa satış faturası düzenlenerek katma değer vergisi hesaplanacağı, ancak, arsa tesliminin katma değer vergisinin konusuna girmemesi veya vergiden istisna edilmiş olması halinde bu teslimde katma değer vergisi hesaplanmaya-cağı belirtilmektedir.

Söz konusu sirküler yayımlandığında sirkülerde yer alan bu açıklama pozitif olarak değerlendirilmiş ve gayrimenkul alım satım faaliyeti bulunmayan şirketlerin en az iki tam yıl süreyle aktifte yer alan arsalarını hasılat paylaşımı modeli kapsamında işleme tabi tut-maları halinde, hem Katma Değer Vergisi Ka-nununun 17/4-r maddesinde yazılı istisnanın uygulanabileceği hem de gerekli diğer şartların da sağlaması koşuluyla elde edilen kazanç için Kurumlar Vergisi Kanununun 5/e maddesinde yazılı istisnadan istifade edilebileceği yorum-ları yapılmıştı.

Ancak, Gelir İdaresi Başkanlığınca verilen 18.02.2013 tarihli muktezada; iki tam yıldan uzun süredir aktifte kayıtlı bulunan ve üze-rinde üretim tesisleri bulunan arsanın “hasılat paylaşımı” modeline konu edilmesi işleminde hasılat paylaşımı modelinin taşınmaz ticareti yapıldığına karine teşkil ettiği gerekçe gös-terilmiş ve bu sebeple Katma Değer Vergisi Kanununun 17/4-r maddesindeki istisna hük-münden istifade edilemeyeceği belirtilmiştir. Aynı muktezada, bu satış nedeniyle oluşacak kazanç için Kurumlar Vergisi Kanununun 5. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan istisnadan da yararlanılamayacağı görü-şüne yer verilmiştir.

SONUÇYukarıda belirtilen muktezalarda yer alan

görüşler 60 no’lu sirküler ile çelişmektedir. Bu itibarla, gerçek ve tüzel kişilerin sahip oldukları arsayı değerlendirmek üzere kat karşılığı veya hasılat paylaşımı şeklinde işleme tabi tutarken Gelir İdaresinin konuya ilişkin yaklaşımını göz önünde bulundurmalarında fayda bulunmak-tadır.

79

Page 82: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİENDÜSTRİDEN

Türkiye ve Dünyada kullanımı hızla artan PVC’ye yönelik bir rapor hazırlayan PLASFED, dünya toplam plastik ihracatının yüzde 9’unun PVC’den oluştuğunu belirledi. PLASFED Genel Sekreteri Barbaros Demirci tarafından hazırlanan raporda, Türkiye’nin son 5 yılda PVC tüketiminin bileşik yüzde 8 oranında büyümeyi yakaladığı kaydedildi. Raporda, 2018 yılı itibariyle 1.6 milyon ton PVC ithal edileceği ve bunun çok büyük bir kısmının ithalatla karşılanacağı vurgulandı.

Türkiye PVC pazarı büyümeye devam edecek

Barbaros DEMİRCİGenel SekreterPLASFED

PVC tüm dünyada üretimi, tüketimi ve dış ticareti en fazla olan plas-tik hammaddelerinden biridir. Nitekim ; 2013 yılında PVC ithalatı, dünya toplam plastik hammadde ithalatı içinden % 9 pay alırken PVC ihracatı-nın, dünya toplam plastik hammadde ihracatı içindeki payı, % 7 olarak gerçekleşmiştir. 2009 yılında 26 milyon ton ve 23 milyar dolar olan dün-ya PVC dış ticaret hacmi son 5 yılda, miktar bazında ortalama % 5,4 ve değer bazında da ortalama % 10,6 artarak 2013 yılında 28 milyon ton ve 39 milyar dolara ulaşmıştır.

2018 yılında dünya toplam PVC ithalatının 20 milyon ton ve 33 mil-yar dolara, ihracatının ise 17 milyon ton ve 32 milyar dolara, toplam dış ticaret hacminin de 37 milyon ton ve 65 milyar dolara çıkması beklen-mektedir. Türkiye’de PVC üreten tek tesis Petkim olup, mevcut üretim kapasitesi yılda 150.000 ton PVC üretebilecek seviyededir. Firmanın PVC üretimi 2002 ve 2004 yıllarında 157.000 ton ile maksimum seviyesine erişmiştir. 2013 yılında üretimin 121.000 tona indiği görülmektedir.

Türkiye’nin son 5 yıl içinde yapmış olduğu toplam PVC ithalatı miktar bazında yılda ortalama % 10 değer bazında da % 17 artmış ve 658 bin

tondan 960 bin tona ve 604 milyon dolardan 1 milyar 117 milyon dolara ulaşmıştır. Türkiye’nin 2009 yılında 24 bin ton ve 26 milyon dolar olan toplam PVC ihracatı, 2013 yılında 19 bin tona düşerken değer bazında 26 milyon dolar düzeyinde kalmıştır. PVC ihracatı son 5 yıl içinde miktar bazında % yılda ortalama % 6 gerilerken değer bazında aynı düzeyde kalmıştır.

Türkiye plastik sektöründeki hızlı gelişime paralel olarak, sektörün PVC tüketimi de hızlı bir artış trendi göstermiş ve 2009 – 2013 yıllarını kapsayan son 5 yılda % 8 bileşik büyüme hızı ile artmıştır. 2009 yılında 772 bin ton olan tüketim 2013 yılında % 38 artarak 1 milyon 62 bin tona çıkmıştır. Türkiye dünyanın önemli PVC ithalatçısı ülkelerinden biridir. Plastik sektöründeki hızlı büyüme trendi, PVC iç talebinin de hızla artma-sına neden olmaktadır. Ancak PVC yerli üretimi bu talebi karşılamaktan uzak kalmaktadır.

İç tüketim tahminleri 2018 yılında ithalat bağımlılığının 93’e ulaşa-cağını göstermektedir. Bu açıdan bakıldığında Türkiye’nin PVC üretimi için mevcut veya muhtemel petrokimya tesisleri için önemli bir pazar

niteliği taşıdığı görülmektedir.

DÜNYA PVC DIŞ TİCARET HACMİ :

PVC tüm dünyada üretimi, tüketimi ve dış ticareti en fazla olan plastik hammad-delerinden biridir. Nitekim ; 2013 yılında PVC ithalatı, dünya toplam plastik ham-madde ithalatı içinden % 9 pay alırken PVC ihracatının, dünya toplam plastik hammad-de ihracatı içindeki payı, % 7 olarak gerçek-leşmiştir.

2009 yılında 26 milyon ton ve 23 mil-yar dolar olan dünya PVC dış ticaret hacmi son 5 yılda, miktar bazında ortalama % 5,4 ve değer bazında da ortalama % 10,6 arta-

80

Page 83: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİENDÜSTRİDEN

rak 2013 yılında 28 milyon ton ve 39 milyar dolara ulaşmıştır.

2009 yılında 11 milyon ton ve 13 milyar dolar olan dünya PVC ithalatı son 5 yılda miktar bazında ortalama % 6,5 ve değer bazında da ortalama % 10,6 artarak 2013 yılında 14 milyon ton ve 20 milyar dolara yüksel-miştir.

2013 yılında dünya toplam PVC ithalatının miktar bazında % 72’si 20 ülke tarafından gerçekleştirilmiş olup, bu ülkelerin 2009 yılında 8 milyon ton olan toplam PVC ithalatları yıllık % 7 artış hızı ile 2013 yılında 10 milyon tona çıkmıştır. Diğer tüm ülkeler toplam ithalattan % 28 pay almaktadır. 2013 yılında dünya toplam PVC ithalatının miktar bazında % 10’u Hindistan tarafından yapılmıştır. En büyük PVC ithalatçısı 5 ülke sı-rası ile ; Hindistan, Çin, Türkiye, Mısır ve Almanya’dır. Bu ülkelerin toplam dünya ithalatı içindeki payları miktar bazında % 37 seviyesindedir. Türki-ye, miktar bazında dünya toplam PVC ithalatından 2009 yılında % 6 pay alırken, payı 2013 yılında % 7’ye yükselmiş olup, dünyanın 3.ncü büyük PVC ithalatçısı konumundadır.

2013 yılında dünya toplam PVC ithalatının değer bazında % 71’i 20 ülke tarafından gerçekleştirilmiş olup, bu ülkelerin 2009 yılında 9,5 mil-yar dolar olan toplam PVC ithalatları yıllık % 10,6 artış hızı ile 2013 yılında 14 milyar dolara çıkmıştır. Diğer tüm ülkeler toplam ithalattan % 29 pay almaktadır.

2013 yılında dünya toplam PVC ithalatının değer bazında % 8’i Çin tarafından yapılmıştır. En büyük PVC ithalatçısı 5 ülke sırası ile ; Çin, Hndistan, Almanya, Türkiye ve İtalya’dır. Bu ülkelerin toplam dünya itha-latı içindeki payları miktar bazında % 35 seviyesindedir. Türkiye, değer bazında dünya toplam PVC ithalatından 2009 yılında % 5 pay alırken, payı 2013 yılında % 6’ya yükselmiş olup, dünyanın 4.ncü büyük PVC it-halatçısı konumundadır.

Dünya PVC ihracatının son 5 yılda yıllık ortalama artış hızı, miktar bazında % 4,4 ve değer bazında da % 10,6 olarak gerçekleşmiş ve 2009 yılında 13 milyon ton ve 12 milyar dolar olan ihracat, 2013 yılında 14 mil-yon ton ve 19 milyar dolara ulaşmıştır.

2013 yılında dünya toplam PVC ihracatının miktar bazında % 91’i 20 ülke tarafından gerçekleştirilmiş olup, bu ülkelerin 2009 yılında 10 milyon ton olan toplam PVC ihracatları yıllık ortalama % 4,4 artış hızı ile 2013 yılında 13 milyon tona çıkmıştır. Diğer tüm ülkeler toplam ithalattan % 8 pay almaktadır. 2013 yılında dünya toplam PVC ihracatının miktar bazında % 23’ü ABD tarafından yapılmıştır. Miktar bazında en büyük ihracatçı 5 ülke sırası ile ; ABD, Almanya, Tayvan, Çin ve Fransa dır. Bu ülkelerin miktar bazında toplam dünya PVC ihracatı içindeki payları % 50 seviyesindedir.

Türkiye miktar bazında dünya toplam PVC ihracatından 2009 ve 2013 yıllarında % 0,2 ve % 0,1 pay almış olup 2009 yılında 24 bin ton olan ihracatı % 6,4 ortalama düşme hızı ile 2013 yılında 19 bin tona in-miştir.

2013 yılında dünya toplam PVC ihracatının değer bazında % 91’i 20 ülke tarafından yapılmış olup, bu ülkelerin 2009 yılında 11 milyar dolar olan toplam PVC ihracatları yıllık ortalama % 11 artış hızı ile 2013 yılında 18 milyar dolara ulaşmıştır. Diğer tüm ülkeler değer bazında toplam ih-racattan % 8 pay almaktadır.2013 yılında dünya toplam PVC ihracatının değer bazında % 21’i ABD tarafından yapılmıştır. Değer bazında en büyük ihracatçı beş ülke sırası ile ; ABD, Almanya, Belçika, Tayvan ve Çin dir. Bu ülkelerin toplam dünya PVC ihracatı içindeki payları % 50 seviyesindedir.

Türkiye değer bazında dünya toplam PVC ihracatından 2009 ve 2013 yıllarında % 0,2 ve % 0,1 pay almış olup, 2009 yılında 26 milyon dolar olan ihracatı 2013 yılında da aynı düzeyde kalmıştır.

2013 yılında dünya PVC dış ticaretinde en çok fazlalık veren 10 ülke içinde ABD 3,1 milyar dolarlık dış ticaret fazlası ile önde gelmiştir. Tayvan ise 1 milyar dolar ile en yüksek dış ticaret fazlası veren ikinci ülke konu-mundadır.

PVC üreticisi olmayan veya kısıtlı üretim yapan 10 ülkenin PVC dış ticaretinde en yüksek açığı verdikleri görülmektedir. 2013 yılında 1,5 mil-yar dolar dış ticaret açığı veren Hindistan’dan sonra 1,1 milyar dolar dış ticaret açığı ile Türkiye ikinci büyük dış ticaret açığı veren ülke konumun-dadır. 2009 – 2013 yılları arasında dünya PVC ortalama ithalat fiyatları

81

Page 84: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİENDÜSTRİDEN

yılda ortalama % 4, ihracat fiyatları ise % 6 artış göstermiş ve 2009 yı-lında ortalama 1210 $ / ton olan ithalat fiyatı 2013 yılında 1404 $ / tona , 2009 yılında 1094 $ / ton olan ortalama ihracat fiyatı da 2013 yılında 1381 $ / tona çıkmıştır.

2013 yılında PVC ithalatında önde gelen 10 ülke, yaptıkları PVC itha-latına dünya ortalaması olan 1404 $ / ton’un üzerinde fiyat ödemişlerdir. Türkiye’nin de 2013 yılında dünya ortalama fiyatının altında fiyatla PVC ithal ettiği görülmektedir.

Bu dönemde Türkiye’nin PVC ithal fiyatı, % 6,1 artış hızı ile dünya ortalama fiyat artış hızının altında gerçekleşmiştir. 2013 yılında ihraca-tı yönlendiren 20 ülkenin içinde 9 ülke dünya ortalama ihracat fiyatının üzerinde fiyatla PVC ihraç etmişlerdir. Türkiye’nin de 2013 yılında dünya ortalama fiyatının üstünde fiyatla PVC ihraç ettiği görülmektedir. Bu dö-nemde Türkiye’nin PVC ihracat fiyatı yıllık ortalama % 6 ile dünya ortala-ma fiyat artış hızının üzerinde gerçekleşmiştir.

TÜRKİYE PVC PAZARI :Türkiye’de PVC üreten tek tesis Petkim olup, mevcut üretim kapasi-

tesi yılda 150.000 ton PVC üretebilecek seviyededir. Petkim tarafından üretilen PVC’nin başlıca kullanım alanları : Tarım ve inşaat sektöründe (sulama boruları, pis su boruları, fittings imalinde) ambalaj filmi, kablo kaplamaları, şeffaf kozmetik ve yağ şişeleri, çeşitli tüp ve diğer şişeler imali, ayakkabı tabanları, yer karoları, çeşitli yapı malzemeleri ( kapı, pen-cere doğramaları, panjur imali ) döşeme kaplamaları ve suni deri imala-tıdır.

Petkim’in 1990 – 2013 yılları arasında gerçekleştirdiği PVC üretimi aşağıdaki tabloda ve grafikte verilmiş olup, firmanın PVC üretimi 2002 ve 2004 yıllarında 157.000 ton ile maksimum seviyesine erişmiştir. 2013 yılında üretimin 121.000 tona indiği görülmektedir.

Petkim’in 1990 yılından bu yana PVC üretiminde kapasite kullanımı aşağıdaki tabloda verilmiş olup, firmanın kapasite kullanımı 1993, 2002 ve 2004 ve 2007 yıllarında % 100’ü aşmış ancak 2013 yılında kapasi-

82

Page 85: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİENDÜSTRİDEN

tenin ancak % 81’i kullanılabilmiştir. 2013 yılında PVC üretimi Petkim’in toplam hammadde üretiminin % 19’unu oluşturmuştur.

PVC DIŞ TİCARETİTürkiye’nin son 5 yıl içinde yapmış olduğu toplam PVC ithalatı miktar

bazında yılda ortalama % 10 değer bazında da % 17 artmış ve 658 bin tondan 960 bin tona ve 604 milyon dolardan 1 milyar 117 milyon dolara ulaşmıştır.

Türkiye’nin 2009 yılında 24 bin ton ve 26 milyon dolar olan toplam PVC ihracatı, 2013 yılında 19 bin tona düşerken değer bazında 26 milyon dolar düzeyinde kalmıştır. PVC ihracatı son 5 yıl içinde miktar bazında % yılda ortalama % 6 gerilerken değer bazında aynı düzeyde kalmıştır.

Türkiye PVC dış ticaretinde hem miktar hem de değer bazında dış ti-caret açığı vermektedir. PVC dış ticaret açığı 2009 – 2013 yılları arasında miktar bazında yılda ortalama % 10, değer bazında da % 17 artış göste-rerek 2013 yılında 941 bin tona ve 1,1 milyar dolara yükselmiştir.

2013 yılında Türkiye’nin PVC ithalatı toplam plastik hammadde itha-latı içinden miktar bazında % 16, değer bazında % 10 pay almıştır. Aynı yıl içinde PVC ihracatının toplam plastik hammadde ihracatı içindeki payı miktar ve değer bazında % 3 olarak gerçekleşmiştir.

Türkiye miktar ve değer bazında PVC ithalatının % 98’ini 20 ülke-den gerçekleştirmektedir. 20 Ülkenin toplam ithalattan aldıkları pay

2009 yılından bu yana artmıştır. ABD, Fransa, Meksika, Almanya ve Nor-veç, Türkiye’nin en çok PVC ithalatı yaptıkları ilk 5 ülkeyi oluşturmaktadır.

Türkiye PVC ihracatının miktar bazında % 96’sını ve değer bazında da % 95’ini 20 ülkeye yönelik olarak gerçekleştirmektedir. 20 ülkenin toplam ihracattan aldıkları pay 2009 yılından bu yana artmıştır. Azerbay-can, Kazakistan, Bulgaristan, Ukrayna ve Yunanistan Türkiye’nin en çok PVC ihracatı yaptığı ilk 5 ülkeyi oluşturmaktadır.

2009 – 2013 yılları arasında Türkiye’nin PVC ortalama ihraç fiyatları, ortalama ithal fiyatlarının üstünde seyretmiştir. İthal fiyatları son 5 yıl içinde yılda ortalama % 6,1, ihracat fiyatları ise % 7 artış göstermiştir.

PVC İÇ PAZAR TÜKETİMİ:

Türkiye’de PVC’nin kullanıldığı başlıca sektörler; İnşaat, otomotiv, sağlık, elektrik - elektronik, ambalaj ve diğer tüketim malzemeleridir. plastik sektöründeki hızlı gelişime paralel olarak, sektörün PVC tüketimi de hızlı bir artış trendi göstermiş ve 2009 – 2013 yıllarını kapsayan son 5 yılda % 8 bileşik büyüme hızı ile artmıştır. 2009 yılında 772 bin ton olan tüketim 2013 yılında % 38 artarak 1 milyon 62 bin tona çıkmıştır.

Türkiye’de toplam PVC’nin % 42’si boru ve fiting, % 19’u profil, % 16’sı film ve levha, % 7’si tel ve kablo, % 2’si şişe üretiminde kullanılmak-ta olup, diğer tüm sektörlerin PVC kullanımı % 14 civarındadır. Bu açıdan bakıldığında inşaat sektörünün PVC tüketimi toplam tüketim içinden % 61, Ambalaj sektörü ise % 18 pay almaktadır.

83

Page 86: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİENDÜSTRİDEN

İLERİYE DÖNÜK TAHMİNLER :DÜNYA PVC DIŞ TİCARET BEKLENTİLERİ :

2009 – 2013 yılları arasında dünya PVC ithalatı miktar bazında yılda ortalama % 6,5 ihracatı ise % 4,4 artış göstermiştir. Aynı yıllar içinde değer bazında yılık ortalama ithalat ve ihracat artışı % 10,6 olarak ger-çekleşmiştir.

Söz konusu artış hızlarının sürmesi halinde; 2018 yılında dünya top-lam PVC ithalatının 20 milyon ton ve 33 milyar dolara, ihracatının ise 17 milyon ton ve 32 milyar dolara, toplam dış ticaret hacminin de 37 milyon ton ve 65 milyar dolara çıkması beklenmektedir.

Miktar bazında yapılan tahminler, 2018 yılında Hindistan’ın 3,3 milyon ton ithalatla dünya toplam PVC ithalatından % 17 pay alacağı, Türkiye’nin ise % 7 payla dünyanın ikinci büyük PVC ithalatçısı durumuna yükseleceği görülmektedir.

TÜRKİYE PVC PAZAR BEKLENTİLERİ :

Türkiye’nin son 5 yıl içinde toplam PVC üretiminin yılda ortalama % 3 azaldığı, ithalatının % 10 arttığı, ihracatının % 6 azaldığı ve iç tüketimin de yılda ortalama % 8 arttığı gözlemlenmektedir. 2009 yılında iç talebin

% 85’i ithalatla karşılanırken, ithalat bağımlılığının 2013 yılında % 90’a çıktığı görülmektedir. 2009 yılında yerli üretimin % 18’inin ihraç edildiği ancak ihracatın üretim içindeki payının 2013 yılında % 15’e gerilediği iz-lenmektedir. PVC ihracatının ithalatı karşılama oranı 2013 yılında % 2’ye düşmüştür.

Türkiye’nin toplam PVC arz ve talep denge tahminleri ; 2018 yılın-da PVC iç pazar talebinin 1,7 milyon tona çıkacağını, yerli üretimin % 20 sinin ihraç edilmesi ve mevcut üretim kapasitesinin % 90 kullanılması halinde ithalat bağımlılığının 2018 yılında en az % 93’e çıkacağını gös-termektedir. İç talepteki artış trendi ve artışın büyük ölçüde ithalatla kar-şılanacağı dikkate alınarak ihracatın ithalatı karşılama oranının % 1,3 lere gerileyeceği tahmin edilmektedir. 2018 yılında PVC dış ticaret açığının 1,5 milyon tonu bulacağı görülmektedir.

Türkiye dünyanın önemli PVC ithalatçısı ülkelerinden biridir. Plas-tik sektöründeki hızlı büyüme trendi, PVC iç talebinin de hızla artmasına neden olmaktadır. Ancak PVC yerli üretimi bu talebi karşılamaktan uzak kalmaktadır. İç tüketim tahminleri 2018 yılında ithalat bağımlılığının 93’e ulaşacağını göstermektedir. Bu açıdan bakıldığında Türkiye’nin PVC üre-timi için mevcut veya muhtemel petrokimya tesisleri için önemli bir pazar niteliği taşıdığı görülmektedir.

Türkiye’de Toplam PVC Arz ve Talep Tahmini ( 1000 Ton ) 2013 2014 2015 2016 2017 2018

Üretim 121 135 135 135 135 135

İthalat 960 1.055 1.159 1.274 1.400 1.539

İhracat 19 20 20 20 20 20

Yurtiçi Satışlar 1.062 1.169 1.274 1.389 1.515 1.653

Dış Ticaret Açığı -941 -1.034 -1.139 -1.254 -1.380 -1.518

İthalat / İç Tüketim ( % ) 90 90 91 92 92 93

ihracat / Üretim ( % ) 15 15 15 15 15 15

İhracat / İthalat ( % ) 2 1,9 1,7 1,6 1,4 1,3

Dünya Toplam PVC Dış Ticaret Hacmi TahminiMilyon Ton Milyar $

2013 2014 2018 2013 2014 2018

İthalat 14 15 20 20 22 33

İhracat 14 15 17 19 21 32

Toplam Dış Ticaret Hacmi 28 30 37 39 43 65

Türkiye’de Toplam PVC Arz ve Talep Gelişimi ( 1000 Ton )2009 2010 2011 2012 2013 CAGR %

Üretim 138 148 145 146 121 -3,2

İthalat 658 769 855 821 960 9,9

İhracat 24 23 28 23 19 -6,4

İç Tüketim 772 893 972 943 1.062 8,3

İthalat / İç Tüketim ( % ) 85 86 88 87 90

ihracat / Üretim ( % ) 18 16 20 16 15

İhracat / İthalat ( % ) 4 3 3 3 2

84

Page 87: PLASFEDDERGİ Sayı 8
Page 88: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİFROM THE INDUSTRY

Barbaros DEMİRCİSecretary GeneralPLASFED

PLASFED, which prepared a report regarding the rapid increase of use of PVC both in Turkey and thro-ughout the World, stated that PVC holds a 9 per cent share of the total plastics export. Within this report, which was prepared by PLASFED General Secretary Barbaros Demirci, it was recorded that within the last 5 years the annual PVC consumption of Turkey displayed a compound 8 per cent growth. In the report, it was pointed out that by the year of 2018, 1.6 million tons of PVC will be imported and a majority of this will be met by importation.

Turkey’s PVC market will continue to grow

PVC is one of the raw materials with the highest levels of manufac-ture, consumption and foreign trade all around the world. Hence, whi-le the share of PVC import within the total world plastic raw materials import was 9%, the share of PVC export within the total world plastic raw materials export was 7%, within the year of 2013. The PVC foreign trade volume, which was 26 million tons and 23 billion dollars in 2009, displayed on average an increase of 5.4% on quantity basis and 10.6% on value basis within the last 5 years and reached to 28 million tons and 39 billion dollars in 2013.

It is expected for total world PVC import to increase to 20 million tons and 33 billion dollars, total export to 17 million tons and 32 billion dollars and total foreign trade volume to 37 million tons and 65 billion dollars by the year of 2018. The only facility which manufactures PVC in Turkey is Petkim and its current manufacturing capacity is at the level of the capability of 150.000 tons of PVC per year. The PVC manufacturing

of the company reached its maximum levels with 157.000 tons between the years 2002 and 2004. This figure regarding manufacturing is seen to drop to 121.000 tons in 2013.

Total PVC export of Turkey, within the last 5 years, displayed an an-nual increased on average by 10% on quantity basis and 17% on values and reached from 658 thousand tons to 960 thousand tons and from 604 million dollars to 1 billion 117 million dollars. While the PVC export of Turkey, which was 24 thousand tons and 26 million dollars in 2009, dropped down to 19 thousand tons in 2013, it maintained the 26 milli-on dollar level on value basis. Within the last 5 years, while PVC export decreased by 6% annually on average, it maintained the same level on value basis.

In parallel to the rapid growth in Turkish plastic industry, the PVC consumption of the industry also displayed a rapidly growing trend and

in the last 5 years covering 2009 – 2013, increased with a 8% compound growth pace. The consumption, which was 772 thousand tons in 2009, reached to 1 mil-lion 62 thousand tons with an increase of 38%. Turkey is one of the important PVC importer countries of the world. The rapid growing trend within the plastics industry causes also the rapid growth of PVC do-mestic demand. However, the PVC domes-tic manufacturing is far from meeting this demand. Domestic consumption forecasts suggest that the import dependence will reach to 93% by the year of 2018. When considered from this aspect, it can be ob-served that Turkey holds a nature of being an important market for current or poten-

86

Page 89: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİFROM THE INDUSTRY

tial petrochemical facilities for PVC manufacturing.

WORLD PVC FOREIGN TRADE:

PVC is one of the raw materials with the highest levels of manufac-ture, consumption and foreign trade all around the world. Hence, whi-le the share of PVC import within the total world plastic raw materials import was 9%, the share of PVC export within the total world plastic raw materials export was 7%, within the year of 2013. The PVC foreign trade volume, which was 26 million tons and 23 billion dollars in 2009, displayed on average an increase of 5.4% on quantity basis and 10.6% on value basis within the last 5 years and reached to 28 million tons and 39 billion dollars in 2013. The total world PVC import, which was 11 million tons and 13 billion dollars in 2009, displayed on average an inc-rease of 6.5% on quantity basis and 10.6% on value basis within the last 5 years and reached to 14 million tons and 20 billion dollars in 2013. The 72% of total world PVC import on quantity basis, within the year of 2013, was performed by 20 countries and total annual PVC imports of these countries, which was 8 million tons in 2009, reached to 10 million tons in 2013, with an annual growth rate of 7%. The remaining countri-es have a share of 28% within the total import. The 10% of total world PVC import on quantity basis, within the year of 2013, was performed by India. The biggest 5 PVC importers, respectively, are India, China, Tur-key, Egypt and Germany. The share of these countries within the total world import on quantity basis is 37%. While Turkey had a share of 6% within the total world PVC import on quantity basis, this figure increased to 7% in 2013 and Turkey is now the 3rd largest PVC importer of the world. The 71% of total world PVC import on value basis, within the year of 2013, was performed by 20 countries and total annual PVC imports of these countries, which was 9,5 billion dollars in 2009, reached to 14 billion dollars in 2013, with an annual growth rate of 10.6%. The rema-ining countries have a share of 29% within the total import. The 8% of total world PVC import on value basis, within the year of 2013, was

performed by the People’s Republic of China. The biggest 5 PVC impor-ters, respectively, are P.R.C, India, Germany, Turkey and Italy. The share of these countries within the total world import on value basis is 35%. While Turkey had a share of 5% within the total world PVC import on value basis, this figure increased to 6% in 2013 and Turkey is now the 4th largest PVC importer of the world.

The total world PVC export, which was 13 million tons and 12 billion dollars in 2009, displayed on average an increase of 4.4% on quantity basis and 10.6% on value basis within the last 5 years and reached to 14 million tons and 19 billion dollars in 2013.

The 91% of total world PVC export on quantity basis, within the year of 2013, was performed by 20 countries and total annual PVC ex-ports of these countries, which was 10 million tons in 2009, reached to 13 million tons in 2013, with an annual growth rate of 4.4%. The rema-ining countries have a share of 8% within the total import. The 23% of total world PVC export on quantity basis, within the year of 2013, was performed by the U.S.A. The biggest 5 PVC exporters, respectively, are USA, Germany, Taiwan, China and France. The share of these countries within the total world export on quantity basis is 50%. While Turkey had a share of 0.2% and 0.1% within the total world PVC export on quantity basis in 2009 and 2013, its total export, which was 24 thousand tons in 2009 dropped down to 19 thousand tons in 2013, with an average drop rate of 6.4%. The 91% of total world PVC export on value basis, within the year of 2013, was performed by 20 countries and total annual PVC exports of these countries, which was 11 billion dollars in 2009, reached to 18 billion dollars in 2013, with an annual growth rate of 11%. The re-maining countries have a share of 8% within the total import. The 21% of total world PVC export on quantity basis, within the year of 2013, was performed by the U.S.A. The biggest 5 PVC exporters, respectively, are USA, Germany, Belgium, Taiwan and Chian. The share of these countries within the total world export on quantity basis is 50%. While Turkey had

87

Page 90: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİFROM THE INDUSTRY

a share of 0.2% and 0.1% within the total world PVC export on value basis in 2009 and 2013, its total export, which was 26 million dollars in 2009, also remained at the same level in 2013. The U.S.A. is at the top with a 3.1 billion dollars of foreign trade surplus amongst 10 countries with the highest surplus in world PVC foreign trade in the year of 2013. Taiwan, on the other hand, is the second country with the highest fore-ign trade surplus with 1 billion dollars.

It is observed that 10 countries who are not manufacturers of PVC or conduct limited manufacturing of the same have the highest deficit in the PVC foreign trade. Turkey is second in the highest foreign trade ranking with 1.1 billion dollars in 2013 following India, who had a foreign trade deficit of 1.5 billion dollars.

The average world PVC import prices displayed an annual increase of 4% while the export prices, an annual increase of 6% between the years 2009 – 2013 and the average import price of 1210 $ / ton in 2009 went up to 1404 $ / ton in 2013 and average export price, which was 1094 $ / ton in 2009, increased to 1381 $ / ton in 2013.

10 leading countries in 2013 for PVC imports have performed their payments pursuant to the average world PVC import price 1404 $ / ton. It can be observed that Turkey has imported PVC within 2013 below the average world price. Within this period, the 6.1% increase rate of PVC import price of Turkey was below the average world price increase rate.

9 countries out of the 20 countries shaping export within the year of 2013 exported PVC at the price higher than the average world export price. It can be observed that Turkey has exported PVC within 2013 abo-ve the average world price. Within this period, the 6% increase rate of PVC export price of Turkey was above the average world price increase rate.

TURKISH PVC MARKET:Petkim is the only facility in Turkey which manufactures PVC and

has the capacity to annually manufacture 150.000 tons of PVC. Primary

areas of use of PVC manufactured by Petkim: Agriculture and Construc-tion industries (irrigation pipes, drain pipes, fittings manufacturing) packaging film, cable coverings, transparent cosmetic and oil bottles, manufacture of various tubes and other bottles, footbeds, floor beds-teads, various construction materials ( door, window profiles, shutter manufacture) floor covering and manufacture of artificial leather.

As the PVC manufacture of Petkim between the period covering 1990 – 2013 is provided in the provided table and graphic below, it can be observed that the PVC manufacture reached its maximum levels with 157.000 tons in 2002 and 2004. It can be seen that the manufacture regressed to 121.000 tons in 2013. The capacity usage of Petkim as of 1990 in PVC manufacture is provided in the table below and it is obser-ved from the said table that Petkim had exceeded 100% of its capacity in 1993, 2002, 2004 and 2007 however could only use 81% of its capa-city in 2013. PVC manufacture in 2013 did only comprised 19% of total raw material manufacture of Petkim.

PVC IMPORT OF TURKEY:Total PVC import of Turkey within the last 5 years displayed an

increase of 10% on quantity basis and 17% on value basis and reached from 658 thousand tons to 960 thousand tons and from 604 million dollars to 1 billion 117 million dollars.

PVC EXPORT OF TURKEY:Total PVC export of Turkey, which was 24 thousand tons and 26

million dollars in 2009, dropped down to 19 thousand tons on quantity basis however maintained its level of 26 million dollars on value basis in 2013. While PVC export, within the last 5 years, regressed by 6% on quantity basis, it maintained the same level in terms of value.

PVC FOREIGN TRADE DEFICIT:Turkey is experiencing foreign trade deficits for PVC foreign trade

both on quantity and value basis. The PVC foreign trade deficit, displa-ying an annual average increase of 10% on quantity basis and 17% on value basis, went up to 941 thousand tons and 1.1 billion dollars.

88

Page 91: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİFROM THE INDUSTRY

PVC import of Turkey had a share of 16% on quantity basis and 10% on value basis in 2013 within the total plastics raw material import. Within the same year, the share of PVC export within the total plastics raw material export was 3% for both quantity and value basis.

PVC IMPORTS BY COUNTRIES:Turkey, on quantity and value basis, performs her 98% of PVC im-

port with 20 countries. The share of these 20 countries within the total import has risen as of 2009 until this day.

USA, France, Mexico, German and Norway comprise the top 5 co-untries, from whom Turkey imports PVC the most.

PVC EXPORTS BY COUNTRIES:Turkey conducts 96% on quantity basis and 95% on value basis

of her PVC export with to 20 countries. The share of these 20 countries within the total export has risen as of 2009 until this day. Azerbaijan,

Kazakhstan, Bulgaria, Ukraine and Greece comprise the top 5 countries to whom Turkey exports PVC the most.

AVERAGE PVC FOREIGN TRADE PRICES OF TUR-KEY:

PVC average export prices of Turkey for between the years 2009 – 2013 has cruised over the average import prices. Import prices displa-yed an annual average increase of 6.1% while export prices, an annual average of 7% within the last 5 years.

PVC DOMESTIC MARKET CONSUMPTION: Main industries in which PVC is utilised in Turkey; Construction, au-

tomotive, health, electric – electronic, packaging and other consumption materials. In parallel to the rapid growth in Turkish plastic industry, the PVC consumption of the industry also displayed a rapidly growing trend and in the last 5 years covering 2009 – 2013, increased with a 8% com-pound growth pace. The consumption, which was 772 thousand tons in

PVC Foreign Trade Deficit andExport-Import Coverage Ratio of Turkey

2009 2010 2011 2012 2013 CAGR ( % )

1000 Tons -634 -745 -827 -797 -941 10

Million Dollars -578 -832 -1.031 -888 -1.091 17

89

Page 92: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

2009, reached to 1 million 62 thousand tons with an increase of 38%.

42% of total PVC in Turkey is used for pipe and fitting, 19% for profiles, 16% for films and plates, 7% for wire and cables, 2% for bottle manufacturing and the percentage of the remaining industries in PVC use is 14%. When considered from this aspect, it can be observed that the construction industry holds 61% of share within the total PVC con-sumption while Packaging industry holds 18%.

WORLD PVC FOREIGN TRADE EXPECTATIONS:World PVC import displayed an annual average increase of 6.5%

on quantity basis and export, on the other hand, an increase of 4.4% between the dates 2009 – 2013. Within the same year, annual average import and export increase on value basis was 10.6%.

In case the pace of the aforementioned increases is maintained; It is expected for total world PVC import to increase to 20 million tons and 33 billion dollars, total export to 17 million tons and 32 billion dollars and total foreign trade volume to 37 million tons and 65 billion dollars by the year of 2018.

The forecasts made on quantity basis reveals that by the year of 2018, India will have a share of 17% within the total world PVC import with 3.3 million tons and that Turkey will rise to being the second hig-hest PVC importer with a share of 7%.

TURKISH PVC MARKET EXPECTATIONS:It is observed from the last 5 years the total PVC manufacture of

Turkey decreased by 3%, import increased by 10%, export decreased by 6% and the internal consumption of whom experienced an annual

average increase of 8%.

While it is observed that Turkey covered 85% of her domestic de-mand by import and that her import dependence increased to 90% by the year of 2013. The 18% of her domestic production was exported in 2009 however it is seen that the share of production of export regres-sed to 15% in 2013. The export-import coverage ratio of PVC in 2013 dropped down to 2%.

Total PVC supply and demand equilibrium forecasts for Turkey; PVC internal market demand will rise to 1.7 million tons by the year of 2018 and in case of exportation of 20% of domestic production and use of 90% of current production capacity, the import dependence will be at least 93% by the year of 2018.

By taking the uptrend of domestic demand and that the increase will majorly be covered by import into consideration, it is estimated that the export-import coverage ratio will regress to 1.3%. It is seen that the PVC foreign trade deficit will reach 1.5 million tons by the year of 2018.

Turkey is one of the important PVC importers of the world. The ra-pid growing trend of the Plastics industry causes also the rapid growth of PVC domestic demand. However, the PVC domestic manufacturing is far from meeting this demand.

Domestic consumption forecasts suggest that the import depen-dence will reach to 93% by the year of 2018. When considered from this aspect, it can be observed that Turkey holds a nature of being an im-portant market for current or potential petrochemical facilities for PVC manufacturing.

Total PVC Supply and Demand Forecast for Turkey ( 1000 Tons ) 2013 2014 2015 2016 2017 2018

Production 121 135 135 135 135 135

Import 960 1.055 1.159 1.274 1.400 1.539

Export 19 20 20 20 20 20

Domestic Sales 1.062 1.169 1.274 1.389 1.515 1.653

Foreign Trade Deficit -941 -1.034 -1.139 -1.254 -1.380 -1.518Import / Dom. Consump-tion ( % ) 90 90 91 92 92 93

Export / Production ( % ) 15 15 15 15 15 15

Export / Import ( % ) 2 1,9 1,7 1,6 1,4 1,3

World Total PVC Foreign Trade Volume Forecast

Million Tons Billion $2013 2014 2018 2013 2014 2018

Import 14 15 20 20 22 33

Export 14 15 17 19 21 32Total Foreign Trade Volume 28 30 37 39 43 65

FROM THE INDUSTRY

90

Page 93: PLASFEDDERGİ Sayı 8

3D printing and

related technologies

innovative startup companies

rubber

Three sate l l i te-shows in the largest exhib i t ion for plast ics and rubber in Europe in 2015

Page 94: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

AGENDA (COVER)

Once Again The Notion of Industrialization is A Matter of Debate

Turkey searching a path for development

Turkey displayed a significant strength during the global crisis and suc-ceeded in preserving her economy. Even though it was not within the desired le-vel, her economy continued its growth. However, the discussions regarding the nature of this growth are still on-going. Because the growth is largely taking pla-ce based on services industry rather than industrial investments. The services in-dustry, particularly the construction and financing section, receives more shares from profit, employment and all kinds of resources established.

In Turkey, nearly for 14 years now, the share of the industry within the GDP has been stuck at the same level. Besides, this is even inclusive of the downward trend of the industry. This phenomenon, which is referred to as “early transition to service industry” for developing co-untries, is a threat. Because, if this phe-nomenon happens to come to life prior to industrialization or transition to high value-added products following industri-alization, it means that you are a prisoner of the “middle income trap” which is now being accepted by economy administra-tion, economists and the business world.

The economy administration initi-ated a venture towards shattering this process with two significant documents. The Tenth Development Plan, which is the first of the two, has been accepted as the fundamental framework of the main reform program by the New Government establishment under the leadership of Prime Minister Ahmet Davutoğlu. The discussion of “the routing of resources to industry rather than construction”, which began in July, is ongoing nowadays. Ho-wever it is a fact that industrialization is the only path to take in order to overco-me the congested growth and to be free of the middle income trap.

The discussions regarding the “nature” of Turkey’s development began right after the Glob-al crisis. The same period ensured the emergence of a series of public exercises, through which the steps to take in order to overcome the “middle in-come trap” was identified, as the warnings, first-ly put forth by the economists, were taken into account by also the public economy administra-tion. The industrialization strategy was adopted as assertive steps towards TÜBİTAK based R & D

BREAKING NEWS

and innovation incentive policies, general R & D supports, concentrating on domestic intermedi-ate goods production in order to prevent current deficit of Turkey concretizing with Input Supply Strategy and increasing the quality of industri-alization.

Prof. Dr. Ömer Faruk Çolak emphasizes that within an economy which desires to advance in growth based on exports, such as Turkey’s, “whether the production of goods subject to export or not” of fields where resources are canalized or “oriented” will be of the essence in the coming years. Ömer Faruk Çolak, who states that the industry is stuck between the dilemmas of the current structure, pointed out that the op-eration of construction industry, which is one of the dynamics of growth, with sky-high profitabil-ity, has become one of the risks of Turkey.

The Ministry of Science, Industry and Tech-nology emphasized, within its new strategy plan, the need towards the increase of Industry’s share within the GDP. Within the context of the strategy document, there was also information regarding the title “improvement of high value-added production within industry based on in-formation and technology”, which is the first of the three goals. In the introduction chapter of the document, the emphasis, towards the non-changing share of the industry in Turkey within the GDP, was made. Within the plan, by stating that the share of the industry within the GPD is 32.9 per cent, the comment “The share of servic-es industry has displayed a greater increase as oppose to other industries by years. The gradual increase of share of industry sector, on the other hand, is of vital importance in terms of ensuring a long term and highly sustainable growth” was made.

In spite of all these evaluations, the debate is still in its discussion stage as “construction vs. industry”. Even though “industrialization” has lost its credibility in daily language, the public economy administration is aware of the fact that the growth of Turkey is jammed in terms of industrialization and steps need to be taken in order to solve this. It is not still clear what will the extent of the outcomes of such implementations of the Government. However the desire to limit the profitability of construction industry to a cer-tain degree by means of taxation has emerged. On the other hand, there is a significant pressure within again the decision making mechanisms of economy towards the preservation of the profit-ability of construction industry and sustainment of employment through such preservation.

Crude Oil price reductions: Oppor-tunity and challenge side by side

The crude oil prices are exhibiting one of their greatest reductions in history following the global crisis, whether it will be long lasting or not is still uncertain. It is wide clear that a win-dow of great opportu-nity has been opened for our country and industry. The study conducted by ChemOrbis for our jour-nal, on the other hand, suggests that this re-duction is limited and in spite of the reduction,

which emerged in the early days of this year and accelerated after the mid-point of the year, the regression of plastic raw material prices is far be-hind this rapid reduction. However, as it always

has been, there is the other side of the medal-lion. A great majority of our export markets is comprised of countries that generate petroleum income. The main source of income for North Af-rica, Middle East, Russia and the majority of CIS countries is crude oil. Same as it ever was, oppor-tunity and challenge lies together for Turkey and our industry.

Industrialize Until quite re-

cently, industrialization has been used as an equivalent of develop-ment. Certainly a devel-opment, which covers social, economic and environmental progress, inclusive of all factors, is a more accurate concept. No matter how you look at it, all criteria, through which development is identified, are directly associated with indus-trialization. The Plastics industry is of vital impor-tance within importation

and we all know that it will continue to preserve its importance in the coming years. For this pur-pose, we believe it is a subject which must by tackle by all.

Turkish composite industry rallies at “turk kompozit 2015” composite summit.

Our Association has decided to hold the second of the Compos-ite Summit in 2015, the first of which was held in 2013. The 2nd Turkish and Regional Compos-ite Industry, Technology and Implementations Summit &Forum will be held at Gorrion Hotel İstanbul between the

dates November 8th, 9th and 10th of 2015. The event will include many activities such as

seminars, product promotions, demos, exhibiting areas and awards. To traditionalize this event, which is the most important industrial gathering of the Turkish Composite Industry, by arranging it every two years is a signification objective of our association.

Clustering is a good way out The talks sur-

rounding the cluster-ing concept have been concentrating for the past 5 years. In fact, the public supports have been planned and the first successful samples within this field have been emerging. There is a concentration in our country in terms of plas-

tics industry. The Mar-mara and Aegean Region have reached to a very

weighted structure. However Turkey holds com-panies, which have single-handedly grown in many different fields. In addition to these, there are also investments which are considered to be

Selçuk AksoyChairman / Turkish Plastics Industrialists’ FederationGreetings from PLASFED

Yunus KARAKAŞ Chairman / Association of Ankara Plastics Industrial-ists (APSD)

Sibel Destereci YılmazPLASFEDDERGİ Broad-casting Board Chairwoman

PAGDER- Turkish Plastics Industrialists’ Association Board Member

Şekip AVDAGİÇComposites Industrial-ists Association Chair-man, Board of Directors

92

Page 95: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİBREAKING NEWS

significant throughout Turkey.

To focus more on innovation The R & D invest-

ments of our country, despite all efforts, are displaying a public-based rise. Following the recent period, within which 80 per cent of pri-vate sector investments took place on defence in-dustry and white goods basis, the technology has begun its expan-

sion to other sectors with support packages for incentives regarding its field. The incentives and

grants of TÜBİTAK and the reconstruction within the health industry, which is expected to take place in the near future, are pleasing develop-ments in this area.

Innovation being a “culture” is always ut-tered and it is in fact true. It is quite natural for those who concentrate on the production of a certain good for decades to experience difficul-ties in making innovations. However, this has reached to an inevitable point for our industry.

“We take action for solutions after detecting the source of the prob-lems”

The required op-erations are without doubt being performed for the solution of prob-lems notified to our As-sociation. The incoming requests are discussed and evaluated at our Board of Directors, studies are conducted regarding their solution and if necessary incen-

tives are initiated by de-tecting the source of the problem. For example, an

incentive has been initiated before all Ministries, including the Presidency and Prime Ministry, fol-lowing the research and reporting conducted re-garding the removal of SPT (special consumption tax) on small electronic home appliances due to the unfair competition in regard of the high rate of SPT on small electronic home appliances and double taxation, which was brought to the atten-tion of our Association. Again, as a consequence of the ventures implemented upon the request of our members, the quota practices implement-ed on porcelain kitchenware imported to Turkey from China has been uplifted.

The only solution is to work more, to collaborate, and to produce rati-onally

The history of plas-tics industry in Turkey is based on the 1960’s. As one of the fastest growing sectors, plastic sector gets attention and has a trend of rapid growth especially after the 90s.

The fact that the firms not having strong financial structure had to leave the sector due to the length of global

crisis and a natural selection occurred will cause the reduction in the number of firms in the years ahead. Due to low profit margins; starting from the opportunity for the access to finance, the other production inputs such as raw materials and energy, the transportation costs in internal and external markets should be seriously con-sidered for a quest for the further development. Herein our recommendation is to incorporate the business subsidies as well as the investment subsidies into implementation process for the sake of business persons in plastic sector and to support strategic investments for the production of plastic with high added value.

The Future of Our Industrial StateOur industry sector’s GDP (Gross Domes-

tic Product) share has been at a standstill for long time. According to the results of McKinsy’s research: Turkey, which ranked 13th in 1990 and 15th in 2000, in terms of share of added value within world’s manufac-turing industry, has fall-en out of the list in 2010.

The Government has announced a new reform program. We hope and are thankful that now everyone is aware

of the fact that industry, and manufacturing are imperative and the future of the country. This awareness could lead our country towards the prosperity she deserves and our industry to sprint, if well managed,.

Our products are an indicator of the indus-try, development and are the byproducts for nearly all manufacturing sectors. If Turkey is to develop, join the club of the wealthy, she will en-sure this through industry.

We have initiated the PAGDER ASLAN Orga-

nized Industrial Zone project to solve the incen-tive and investment location problems.

We have lunged for our exporting offfence, conducting our research, possessing a nature of scientific guidance, through which 97 countries were analyzed.

Vocational Training Our country has

ever been discussing vocational training. We, as the industrialists, ex-perience this problem every day. Our personnel are receiving their train-ing on the job because we cannot find person-nel who have previously been trained and ready to work. This is true not

only for white collar but also blue collar workers. Of course I am not trying to exclude the notion of “life-long learning” which

has been accepted by the modern world. We all will continue to learn throughout our lives how-ever it is unacceptable for to be obliged to retrain those, who have not been equipped with the fundamental elements, on the job. One should not that hopeless, I guess. The number of people benefiting from İŞKUR short term vocational trainings, which is implemented for the current

labor force and acted as a social policy during the crisis period, has reached to almost 1 million. On-the-job training program provides critical advan-tages. The information infrastructure of Profes-sional Competency Institute, which will establish the basis for training-employment relation, is rapidly progressing.

Turkey will be a global player in PET resin market

PLASFED has added the PET (polyethylene terephthalate) report to its detailed analysis studies regarding the plastics industry. Within the report, entitled as Turkey PET Market-2013 and covers all details regarding PET, the follow-ing information has been included; “Turkey will be a global player with its 902 thousand tons of production capacity in PET Resin production with the completion of the on-going investments by the year of 2016. The industry has to work at a 70 per cent capacity at the least in order for the current and new facilities to become rentable”. In return for the Turkey’s 902 thousand tons of installed capacity, it was recorded that by the year of 2016 Turkey is estimated to reach 586 thousand tons of actual production capacity. The report was prepared by PLASFED General Secre-tary Barbaros Demirci.

-PLASFED has declared that the Turkish PET market will continue its growth and Turkey will be one of the global players in the field of PET resin in terms of installed capacity by the year 2016 with the completion of current in-vestments. Turkey PET Market-2013 has been published. PLASFED continued to publish reports regarding the extensively used raw materials within the plastics industries. Within the report, it was estimated that the PET resin actual pro-duction of Turkey will be approximately 586 thousand tons by the year of 2016.

PLASFED Extended Board of Di-rectors will gather in provinces of member associations

During the PLASFED Extended Board of Directors meeting, it was decided to hold the PLASFED Board of Directors meeting at prov-inces of member associations for the enhance-ment of the organisation, regional cooperation and solidarity of the industry and to strengthen the contribution to the PLASTECH fair, which will be held in 2016. PLASFED, for the purpose of in-dustry advocacy and strengthening of industry benefits, has decided to accelerate the ventures which will ensure competition advantage to-wards practices such as tax, customs and fees. A ceremony was also held at the PLASFED Board of Directors meeting for to celebrate the third foun-dation anniversary.

-PLASFED Extended Board of Directors meeting was held at İstanbul TÜYAP on the occa-sion of PlastEurasia 2015. Apart from the mem-ber associations, industry stakeholders PAGEV and Rubber Association representatives attend-ed to the meeting. PLASFED Chairman Selçuk Aksoy, who gave a speech during the meeting, informed the attendants regarding the continu-ing studies. Aksoy explained the advantages provided for plastic raw material import and the studies conducted for the organisation of the industry. At the meeting BURPAS Chairman İlker Biliktü and KAYPİDER Chairman Yusuf Özkan, also took the floor and gave their opinions on the general plastics industry developments.

Yusuf ÖZKANC h a i r m a n / A s s o c i a -tion of Kayseri Plas-tics Business Owners (KAYPİDER)

Erol PAKSUChairman/EGEPLASDER Aegean Plastic Industrial-ists Solidarity Association

Ömer Ertuğrul Erdoğan Chairman of ZÜCDER Board of Directors

Hüseyin SEMERCİChairman /Turkish Plastics Industrialists’ Assocation (PAGDER)

İlker BİLİKTÜChairman/Association of Bursa Plastics and Packaging Industrialists (BURPAS)

93

Page 96: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

Petroleum price drops are real, the-ir continuance is controversial

The crude oil prices, which is stock that p a r t i c u l a r l y concerns the world economy, is experiencing the most severe reduction within the last decade.

The reduction process has been on-going for more than 8 weeks. Discussions regarding crude oil, which is the most important source of plastics industry, are continuing. There is a series of ex-planations, from economic justifications to con-spiracy theories, on the front burner. Aside of all things, a country such as Turkey, who is a net im-porter and imports energy between the value of 50-60 Billion US Dollars, seems to be “okay” for now. However, though the revenue loss, which will occur in a section of the exporting markets, will not be very effective, it is still a negative factor. The plastics industry, on the other hand, is waiting for the reduction in crude oil prices to reflect in the crude oil prices.

“The drop in petroleum prices in all may re-flect on polymer markets”

The effect of the drop in petroleum prices is continuing its downward effect on the poly-mer products. Alp Özdenler, General Manager of ChemOrbis, which produce data on stock prices, particularly for polymer markets, reminded the experiences gained in the previous years by em-phasising that the drop in petroleum in all does not always simultaneous effect on the polymer markets. Özdenler evaluated the drop in petro-leum prices and its possible effect on polymer markets for PLASFEDDERGİ.

Zero customs tax practice for some raw materials is in effect

-The practice of resetting customs taxes on some raw materials, which was acquired through the studies of PAGDER, before the Minis-try of Economy with PAGEV and other stakehold-ers of the industry has come into force. Within the context of the announcement by PAGDER, “As PAGDER, we are continuing our studies with the vision to increase the global success of Turk-ish plastics industry. Within the framework of the intensive studies we have been conducting for a long period of time with Ministry of Economy, PAGEV and other cooperating associations, the customs tax of some raw materials has been reset. The list of raw materials of which customs tax were reset will be published with the 2015 Import Regime Annex (V numbered List) Deci-sion” was stated.

Çukurova PLASDER will organise a trip to China

Çukurova PLASDER, which completed the transactions regarding its foundation, is pre-paring for two important events. It has been announced that the Association headquarters, which was established in order to conduct the studies, will be completed and opened within the month of January. The Association, also during the last week of January, will organise a business trip to China. Following its foundation, Çukurova PLASDER accelerated its studies regarding its organisation. It was announced that the As-sociation, with the “01.01” motto, will open its Headquarters operation office within the month of January. The Çukurova PLASDER Board of Di-rectors, which gathered for breakfast, discussed the future period works.

GAPLASDER Board of Directors visited Gaziantep Governor Erdal Ata “We want to integrate our industry with the world”

Members of GAPLASDER Board of Direc-tors visited Gaziantep Governor Erdal Ata. During the visit Governor Ata thanked the industrialists and emphasised the need towards working for higher value-added production. GAPLASDER Chairman Murat Kökoğlu, on the other hand, em-phasised that Gaziantep holds a strong ground within the plastics and chemical industry and that they will do whatever is possible in order to integrate the industry with the world.

Glassware market inventory will be taken

The Glass-men Associa-tion initiated a study on taking the inventory of the industry. Furthermore, an analysis is also being conducted based on field research with industry compa-nies.

The initiation of the study aiming to take the inventory of the industry was declared with the announcement of ZÜCDER. Within the scope of the study, it was recorded that the informa-tion of industry member companies are being collected by pointing out the initiation of stud-ies in cooperation with chambers of commerce and/or industry. It was emphasised within the announcement, which was reported within that 250 chambers were conducted until today and information has been gathered from 70 of them, that the inventory which will be taken after the completion of information gathering and fol-lowing the study a “Turkish Glassware Industry Atlas” will be prepared.

24th PlastEurasia was successfully ended

PlastEurasia, which is one of the largest plastics fair of the world, opened its doors for the 24th time to the plastics industry in İstanbul. Procurement committee was also hosted dur-ing PlastEurasia, which draw great attention of industry companies and associations and is strengthen with the national attending coun-tries.

-PlastEurasia, which one of the leading fairs throughout the world, was successfully held for the 24th time with many participants from Tur-key and all around the world. The fair, which was held in 10 halls with 1154 companies holding a 98 thousand meter square of exhibit area, dis-played a 15 per cent growth according to the pre-vious year. Saudi Arabia, China, Souty Korea and Taiwan organised national attendances to the fair. PAGEV Chairman, Yavuz Eroğlu, stated the following in his remarks regarding the fair, “We are aiming to ensure the continuance of Plas-tEurasia Fair, with a gradual growth every year. The Turkish plastics industry is second within Eu-rope and seventh in the world for production ca-pacity. We are moving towards the top spot step by step. We, once again, had the opportunity to share the strength of our industry with all of the participants, whether local or foreigner.”

Rauwendaal seminar, one of the most respected names in extrusi-on, is at İstanbul in April

PAGDER, which intensified its training activ-ities, announced that the Chris Rauwendaal sem-inar, who is one of the most respected names of the world in the field of extrusion, will be organ-ised. The seminar will be held on April 8th, 9th in İstanbul. Rauwendaal will explain, based on true events, the information regarding the identifica-tion and resolution of high cost problems within the scope of the seminar. PAGDER announced that a seminar for Chris Rauwendaal, who is one of the most respected names of the world in the field of extrusion and books of whom are used as course books, will be held in İstanbul.

Minister of Industry, Işık: Plastics industry should benefit more from the supports

Minister of Science, Industry and Technol-ogy, Fikri Işık, who attended to the “Plastics, Rub-ber and Composite Industry Meeting” stated that the plastics industry should show more interest to the incentive and R & D support programs car-ried out by KOBGEB and TÜBİTAK. Minister Işık, also, emphasised the need towards the protec-tion of domestic manufacturer. Plastics industry members, on the other hand, pointed out the im-portance of protection of particularly the domes-tic toys against unhealthy imported toys.

-The “Plastics, Rubber and Composite In-

dustry Meeting”, which tackled the develop-ments regarding plastics industry and was hosted by PAGEV, was held with the attendance of Minister of Science, Industry and Technology, Fikri Işık. The increase of petrochemical invest-ments, protection of domestic manufacturers and further utilisation of public support for the development of plastics industry were empha-sised during the meeting. PAGEV Chairman Yavuz Eroğlu, Chairman of Composite Industrialists’ As-sociation Şekip Avdagiç and Chairman of Rubber Association Nurhan Kaya attended to the meet-ing.

Minister of Science, Industry and Technolo-gy, Fikri Işık, who gave a speech during the meet-ing, emphasised that they were pleased with the development of the industry by reminding the share of the Turkish plastics industry within the world export from 0.7 to 1.62 per cent within the last 12 years. Işık, who reminded that a transition to medium level technology in general within the industry has been ensured, stated that this transition should continue towards advanced technology.

Turkish Plastics Industry Congress: Plastics industry is ready for do-mestic car

The “Turkish Plastics Industry Congress”, which was held for the ninth time by PAGE, gathered with the agenda regarding automo-

BREAKING NEWS

94

Page 97: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASFEDDERGİ

tive plastics. During the meeting, the companies, which are active within this field, made presen-tations and a panel, to which representatives of companies and associations active within the automotive industry attended, was carried out. IKMIB Chairman Murat Akyüz and Chairman of Composite Industrialists’ Association Şekip Avdagiç also gave a speech within the meeting.

Evaluations regarding the domestic auto-mobile manufacturing, which Turkey is aimed to initiate until the year of 2020, stood out in the studies conducted within the scope of the Con-gress.

TOBB Industry Assembly and Fe-deration excitement in Glassware industry

Two important organization studies have reached their final stage within glassware in-dustry, one of the important industries of Turkey. Through the announcement made by ZÜCDER, it was declared that the decision to establish

Household Goods and Kitchenware Federation EVFED was taken. TOBB Industry Assembly, which the Industry has been working on for a long time, is also at the establishment phase.

Two important high non-governmental or-ganizations, within the glassware industry have reached their final stages. 5 associations have come to an agreement for the establishment of Household Goods and Kitchenware Federation. Glassmen Association (ZÜCDER) announced that it has begun the establishment transactions of Household Goods and Kitchenware Federation which covers the manufacturers of household goods and kitchenware. In the announcement made by ZÜCDER with the signature of Chair-man Ömer Ertuğrul Erdoğan, it was recorded that 5 associations, which are active within the industry, agreed to federate.

Chemical Industry Council: Chemi-cal Industry racing to the top with the least support

-The chemical industry, despite the lesser support received in comparison with the other industries was stated to be racing to the top of

export at the Chemical Industry Development Council, which was organized by the Chemical Industry Platform. The export target of 50 bil-

lion US dollars for 2023 was emphasized. The increase of international competitive capac-ity, the transition process to chemicals with high added-values within the chemical industry and 2023 export targets, sub-sectors were the main agenda items at the Council.

IKMIN and KSP Chairman Murat Akyüz, who gave a speech at the Chemical Industry Develop-ment Council, organized for the seventh time by the Chemical Industry Platform (KSP), constitut-ed from occupational organizations of the chem-ical industry, pointed out that the export target of 50 billion US Dollars for 2023 can only possible if industrial obstacles are overcome.

European chemical industry lost half of its share in world market within 20 years

-CEFIC (European Chemical Industry Coun-cil), largest chemical industry association of Europe, announced that its share within the world chemical markets experienced a critical drop within the last 20 years, as a result of the research conducted by Oxford Economics. Within the research it was designated that while share of the European chemical substance manufac-turers within the world market was 32 per cent in 1993, their share dropped down to 17 per cent at the end of 2013. The report exhibited that the European chemical industry has suffered a significant loss in competitiveness, compared to other regions and that this was mostly seen in petrochemical and polymer sub-sectors.

Oxford Economics, as a solution proposal, stated the need to a change in energy policy and to focus on R & D. In case of taking the required steps, it was calculated that the annual addi-tional income, which will be provided throughout Europe, may increase to 43.5 billion dollars and in the next 15 years, new employment opportu-nities for 500 thousand people may be ensured.

Chairman of Işılplast Board of Di-rectors İzzet Işıldar:

Companies should choose a certa-in focus point, concentrate on that point

One of the connoisseurs of plastics indus-try, Chairman of Işılplast Board of Directors, İzzet Işıldar advised young businessmen to “focus on

a certain field”. Işıldar, who stated that this is the reason for Işılplast’s success, which has be-come one of the most powerful plastic furniture manufacturers of Turkey and Europe, with the brand Siesta, pointed out that for every one of the company active from plastics manufacturing to plastics processing machines to undertake in-vestment in many areas may give rise to adverse results. İzzet Işıldar talked to PLASFEDDERGİ about his own work experiences and features of the brand of Siesta.

-The majority of industry is comprised of

SMEs, growth is limited. What should be done?

Partnership or merger is quite difficult in Turkey. We have to accept that. Even the partner-ships in the largest companies can diminish with the second or third generation. For this reason, I do not believe in possibilities of merger or joint growth. Small companies have emerged through the “I do not need anyone else” attitude, those who set goals seems to grow. We were also pa-tient and grown we have.

Italy: One of the most important fo-reign trade partners of Turkey

Italy, who is one of the most important for-eign trade partner of Turkey and Turkish plastics industry, is trying to overcome the problem of growth, she experienced during the global crisis. Italy, who still possesses the 9th largest econ-

omy of the world and is amongst the countries that are known as G-8 countries, is amongst the culturally and economically effective countries of the world. Italy, aside from the country of origin for the outbreak of Renaissance, which was the cornerstone for the constitution of today’s Euro-pean politics and social culture, is also the capital of Catholic Belief as being the host of Vatican, despite its country status.

Turkey’s PVC market will continue to grow

Initiatives towards the problem of place of investment, which gradually deepens within the plastics industry, particularly in İstanbul and close regions, are increasing. Organized indus-trial zone investments are also increasing within the industry, the utilization of incentive practice of which depends on its investment to OSB. The last phase has begun for the investments to PAGDER-ASLAN Plastics Specialized Private Or-ganized Industrial Zone (PAOSB), which is one of the initiatives within these practices that draws attention. PLASFEDDERGİ talked to Mehmet Ali Aslan, one of the founders of PAOSB, regarding his business life and PAOSB initiative processes.

Investments will of course begin following the establishment phase. How is the interest shown by plastics industrialists towards Turkey’s first “private enterprise” specialization zone?

The point where we are at is actually a re-ally good one. We have sold 550 hectares up un-til now. We, as Aslanlı group, will buy about 150 hectares. As it is known, an investment of grossly 650 hectares is in question. Approximately 17 per cent of this area will be superstructures for investments roads, green fields and facilities. Now, we are also moving towards infrastructure investments.

As of right now, 62 companies have pur-chased lands. We are making an effort to provide with all kinds of facility for the initiation of invest-ments.

BREAKING NEWS

95

Page 98: PLASFEDDERGİ Sayı 8
Page 99: PLASFEDDERGİ Sayı 8

PLASTİK ENDÜSTRİSİ İÇİNTEKNİK EĞİTİMLER

DİKKATEĞİTİM VAR!

0554 404 13 81www.plastikegitimi.com [email protected]

Page 100: PLASFEDDERGİ Sayı 8