MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının...

56
MESALE , 2013 - 2014 Ücretsizdir - Para ile Satılamaz Bu dergi Basın Yayın Kulübü Tarafından Hazırlanmıştır.

Transcript of MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının...

Page 1: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

ME

SA

LE

,2

01

3 -

20

14

Üc

re

ts

izd

ir -

Pa

ra

ile

Sa

tıl

am

az

Bu d

ergi

Bas

ın Y

ayın

Kul

übü

Tara

fında

n H

azırl

anm

ıştır

.

Page 2: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

2

MAYIS - 2014

HABER EDİTÖRÜ Gamze YARSI.

PSİKOLOJİAyca Ezgi MERİÇTANMelis UĞURLUKOL.

YABANCI DİLLER OKULUİrem YILMAZCAN

Rasim KESKİN.İŞ ve KARİYERNurşah ADALI.

IŞIKTAN HABERLERAysel AYKAN

Tuğçe Naz BEKTAŞ.KÜLTÜR VE SANAT

Azade TEKİNAslı AYDINİrem SÜREL

Raziye KOÇERBüşra PAŞALİ

Buse DÖNÜCÜTolga GÜLDÜTUNA.

RÖPORTAJMeltem ERSÖYLEYEN

İrem YILMAZCAN.GASTRONOMİSadri YILDIRIM.

MODASercan YAŞAR.

BASKIİncekara Matbaacılık.

TASARIMBasın Yayın Kulübü.

YAYIN TÜRÜSüreli Yayın.

YAYIN MAHİYETİAktüel.

YAYIN SÜRESİMayıs.

YAYINLAYANIşık Üniversitesi Basın Yayın Kulübü,

Meşrutiyet Köyü, Üniversite Sok. No: 234980 - Şile / İSTANBUL

5553

4

21

0-Eğlence Dansta...

Page 3: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

3

Merhaba…

Üniversitemizin tüm etkinliklerini, kulüp haberlerini, spor haberlerini, moda, psikoloji, iş kariyer, kültür sanat, eğitim röportajları, sergiler, sinema, eğlence sayfalarıyla da daha geniş bir kitleye ulaşma amacıyla büyük adımlar attığımız dergimizin ilk sayısında desteğini bizden esirgemeyen Üniversitemizin Rektörü Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak’a, Genel Sekreterliğimize, Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığımıza, öğrenci kulüplerimize ve tüm Basın Yayın Kulübü ekibine çok teşekkür ederim.

Uzun bir süredir hazırlıklarını sürdürdüğümüz dergimiz gün yüzüne çıktı.

Geçtiğimiz yıl iki online ve üç basılı olmak üzere karşınıza çıktığımız gazetemizin bu yıl bambaşka bir şekilde, dergi olarak ilk sayısıyla karşınızda olmanın ve size merhaba demenin mutluluğunu yaşıyorum.

Hayatımda ilk defa editör yazısı yazıyorum, bunu belirtmek istiyorum. Yazımın zorlu tasvir öyküsünü paylaşmak istiyorum sizlerle. İki gün art arda içeriğini belirlemeye çalışırken kendimizi (Meşale Gazetesi Ekibini) çocuğa benzetip durdum. Her yazdığım tasvirin sonunda kahkahalar atarak güldüm. Tasvir oldukça komik geldi, ama şimdi size yine aynı tasviri yaparken gülemiyorum. Çünkü gerçekten de tıpkı bisiklete binmeye çalışan küçük çocuk gibiydik. Geçen yıl üç yazılı gazetemiz oldu. Kimileriniz destek oldunuz, kimileriniz yerlere attınız. Olsun dedik biz, kimse merdivenin en üstünden başlamıyor. Kaldı ki; kulübümüz ve ekibimizde daha önce bunu yapan kimse olmayınca, kusurlarımız daha bir kapatılır oldu. Biz bisikleti bile inşa ettik arkadaşlar; Meşale Gazetesini… Altı sekiz sayfalık gazete için aylarca uğraştık. Yazılı bir ürün her ayrıntısıyla baştan sona oldukça zor; tasarımıyla, her virgülden sonra olan boşluklarıyla, giriş yazılarıyla, güncel haberlerle karşınıza gelmekle, hem uğraş hem de bol zaman gerektiren bir iş ancak diyorum ya geçen yıl bisikletimiz oldu... Şimdi hafif hafif ilerlemeye başladık. Kim bilir belki düşeceğiz yine

ama;

İnanıyorum ki hep beraber üstesinden geleceğiz, tüm Işık'lılar olarak. İnanıyorum ki bir gün bisikletimizde ellerimizi bırakıp devam edeceğiz yolumuza. Tecrübelerimizi ekleye ekleye, en iyisine yine hep beraber ulaşacağız. Bu derginin başarılı olarak büyümesi sadece Basın Yayın Kulübü olarak bizim ilgimizle değil, tüm Işık'lıların ilgisiyle olacak. Ayrıca siz değerli okuyucularımızın ilgisi ve katkılarıyla…

Henüz yolun başındayız, adımlarımız küçük ama kuvvetli..

Daha büyük kitlelere ulaşmanın hayaliyle herkese tekrar merhaba.

EDITÖRDEN.

Gamze YARSI

MAYIS - 2014

HABER EDİTÖRÜ Gamze YARSI.

PSİKOLOJİAyca Ezgi MERİÇTANMelis UĞURLUKOL.

YABANCI DİLLER OKULUİrem YILMAZCAN

Rasim KESKİN.İŞ ve KARİYERNurşah ADALI.

IŞIKTAN HABERLERAysel AYKAN

Tuğçe Naz BEKTAŞ.KÜLTÜR VE SANAT

Azade TEKİNAslı AYDINİrem SÜREL

Raziye KOÇERBüşra PAŞALİ

Buse DÖNÜCÜTolga GÜLDÜTUNA.

RÖPORTAJMeltem ERSÖYLEYEN

İrem YILMAZCAN.GASTRONOMİSadri YILDIRIM.

MODASercan YAŞAR.

BASKIİncekara Matbaacılık.

TASARIMBasın Yayın Kulübü.

YAYIN TÜRÜSüreli Yayın.

YAYIN MAHİYETİAktüel.

YAYIN SÜRESİMayıs.

YAYINLAYANIşık Üniversitesi Basın Yayın Kulübü,

Meşrutiyet Köyü, Üniversite Sok. No: 234980 - Şile / İSTANBUL

Page 4: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

4

Meltem-Gamze: Türkiye’nin 180 üniversitesinin Rektörlük Makamı’nda altısı devlet ve beşi vakıf üniversitesi olmak üzere toplam on bir kadın Rektörümüz var. Yöneticilikte kadınlar neden bu kadar azınlıkta?

Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak: Bu sadece ülkemize özgü bir durum değil. Dünyadaki ilk bin CEO’nun %4.6’sı kadın ve Türkiye’ deki rektörlere baktığımızda da bu oran %5-6 dolayında. Üst pozisyonlarda oranlar açısından dünya ile benzerlik olmasına rağmen, kadın göstergeleri Türkiye’ de aslında daha kötü. Göstergeler olarak; kadın-erkek eşitliği, kadının işgücüne katılımı, eğitime ulaşma oranları ve elbette kadın sorunları öncelikli alanlardır.

Meltem-Gamze: Kadının iş gücüne katılım oranı nedir?

Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak: Kadının iş gücüne katılımına baktığımız zaman diğer ülkelere oranla sonlardayız. Kadınların %52’si ne eğitimde ne de iş hayatında yer alıyor. Kadınların iş gücüne katılım oranı ise yüzde yirmi dört. İstatisliklere göre bu oran 15-29 yaş arası kadınların temel zorunlu eğitimi bitirip iş yaşamına geçiş oranı. Bu oranlarla dünyada en son sıralardayız ki bu kabul edilebilir bir olay değil. Erkek egemen toplum anlayışını kadının iş gücüne katılımında aşabilmiş değiliz.

Meltem-Gamze: Kadının iş gücüne yeterince katılamamasının sebepleri nelerdir?

Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak: Bunun görünen sebebi şüphesiz toplumsal cinsiyet, yani toplumsal yapı içindeki roller. Kadın erken yaşlarda evleniyor ve eve odaklanıyor; dolayısıyla ne iş hayatına ne de eğitim hayatına yönelebiliyor; her ikisi de yok. Eğitim alma açısından baktığımızda ilkokul seviyesinde kadın erkek neredeyse eşit oranlarda eğitim alıyor, ama ortaöğretime geçtiği zaman bu oran yarıya düşüyor; yükseköğretimde ise kadının yükseköğretime ulaşma oranı %18-22. Aslında son yıllarda eğitimde tablo gittikçe iyileşmesine rağmen dünyadaki sıralamamızda henüz değişiklik yok.

Meltem-Gamze: Kadın sorunları dediğimizde aklınıza ilk gelen nedir?

Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak: Kadın sorunlarının başında taciz olayı çok daha çarpıcı olarak karşımızda. Gerek medya kuruluşları gerekse iletişim araçları kadını biraz daha dünyaya yaklaştırırken, bilgiye doğru daha çok ulaştırırken, ülkemizde kadına taciz konusunda kadın lehine ilerleme yok. Ben bunun sadece erkeklerden kaynaklandığını düşünmüyorum. Toplumsal yapıdan kaynaklanıyor. Kadına taciz çok farklı alanlarda olabiliyor. Kadın, sözle tacize uğradığı gibi ekonomik taciz, psikolojik taciz, mahalle baskısı yanı sıra aile içi şiddetten töre cinayetlerine kadar varan ağır taciz altında. Meltem-Gamze: Bu durumu ortadan kaldırmak için devlet tarafından neler yapılmaktadır?

Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak: Bu durumu ortadan kaldırmak üzere devlet tarafından

birtakım yasal düzenlemeler yapılıyor. Taciz altındaki kadınlar için kadın evleri açılıyor, eğitim veriliyor. Ancak bunlar yeterli değil, kadın tacizlerini ortadan kaldırmak için daha çok çabaya ihtiyaç var. Aslında kadın-erkek eşitliği anayasal güvence altındadır. Anayasanın onuncu maddesi bu hükmü içermekte. Ancak toplumsal yapı, gelenek ve görenekler bu hükmü neredeyse geçersiz kılıyor.

Meltem-Gamze: Kadın sorununa yönelik çalışmalar yeterli düzeyde midir?

Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak: Sizler, kız öğrencilerimiz, üniversitelerde %40’lık bir dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla ilgili sosyal sorumluluk projeleri içinde, kulüp etkinliklerinde ve mesleki alanlarınızda katkılar yapmanız gerekiyor, toplumu bilinçlendirmeniz gerekiyor. Bu sorunları çözmek sadece kadını bilinçlendirmekle olabilecek bir olay değil. Bana kalırsa kadın, tarihsel süreç içerisinde her alanda zaten kendini ispatlamıştır. Toplumsal cinsiyet, toplumun ona biçtiği rol onu engelliyor. Aslında kadın sorununa yönelik çalışmalar var ama dediğim gibi çok yeterli değil.

Meltem-Gamze: Aile içi şiddette çocukların içinde bulunduğu durumla ilgili neler düşünüyorsunuz? Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak: Kadının üzerinde çok ciddi bir baskı ve taciz var. Peki ya çocuklar? Çocukların durumu hepsinden daha kötü. Onlar geleceğin kadın ve erkeklerini

İlk olarak Türkiye’de ve dünyada kadının iş gücüne katılımını, yöneticilikte kadınların ne sebeplerden azınlıkta kaldıklarını konuştuk. Rektörümüz iş gücüne katılamama sebebini ‘’...sebebi şüphesiz toplumsal cinsiyet, yani toplumsal yapı içindeki roller. Kadın erken yaşlarda evleniyor ve eve odaklanıyor; dolasıyla ne iş hayatına ne de eğitim hayatına yönelebiliyor; her ikisi de yok...’’ diyerek belirtti.

Bir başka içimizi acıtan taciz, çocuk gelinler, aile içi şiddet konularında zaman zaman gözlerimiz dolarak devam ettik. Çocuk gelinler için rektörümüz oldukça açık ve içimizi acıtan bir soruyla ‘..Siz kaç yaşındasınız? Siz bile kendinizi evliliğe hazır hissetmezken bu çocuk dışarda oyun oynarken gelin oluyor. İnsanın gerçekten içi titriyor...’’dedi.

Yönetici yapısını ailesine nasıl yansıttığını, evde nasıl bir anne ve nasıl bir eş olduğundan kısaca evlilik ve aile hayatından bahsettik sonra da. Rektörümüz oldukça samimi olarak ‘’Ben öğrenciyken evlendim. Çocukları çok seven birisidir(eşi). Tabi evlenirken bilmiyordum, ama sonra ortaya çıktı bunlar...’’ diyerek gülümsemeler eşliğinde röportajımıza devam ettik.

Sayın Rektörümüz Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak ile “Kadınlar Günü ve Türkiye’de Kadınlar” konulu röportajımızı gerçekleştirdik.

Rek

tör'd

en

Page 5: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

5

oluşturacaklar ama özellikle aile içi şiddet yeni sorunlu bireylere dönüştürüyor onları. Aile içi çatışma onlarda ister istemez geleceğe dönük izler bırakacak, belki çok ciddi kişilik bozukluklarına yol açacak. Gelecek nesilleri tehdit eden bir olay. İleri toplumlarda aile içi şiddete maruz kalındığı zaman çocuklar devletin koruması altına alınıyor. Çocuklar bir noktadan sonra ailenin çocukları değil, toplumun bireyleri ve toplumun geleceğidir. Bunun için toplum o çocuklara sahip çıkmak zorundadır.

Meltem-Gamze: Türkiye’nin içini kanatan çocuk gelinler...?

Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak: Çocuk gelinler... İnsanın içini sızlatan bir olay. Sözün bittiği yer burası. Bunun mutlaka çözümü olmalı. Çocuk gelinler başlı başına bir ızdırap, kanayan bir yara. Siz kaç yaşındasınız? Siz bile kendinizi evliliğe hazır hissetmezken bu çocuk dışarda oyun oynarken gelin oluyor. İnsanın gerçekten içi titriyor.

Meltem-Gamze: Elbette çözümler üretilmiş ve de üretilmektedir ama bunun temel çözümü var mıdır? Varsa sizce nedir?

Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak: Eğitim şüphesiz en önemli çözüm. Kadının temel zorunlu eğitimin ötesinde yüksek eğitime erişme olanağının arttırılması gerekir. Aslında toplumumuzda erkeğin de yüksek eğitime erişme yüzdesi az. Erkek de aslında yeterli eğitimi alamıyor. İlkokul eğitiminden sonra büyük çoğunluk okulu bırakıp iş hayatına yöneliyor ya da bir biçimde eğitim dışında kalıyor.

Meltem-Gamze: Baskı altında kalmış erkeklerde bir takım psikolojik bozukluklar ortaya çıkabilir ve bunlarda kadına yönelik şiddetin temelini oluşturabilirler mi?

Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak: Oluşturuyor. Dün okuduğum gazete haberinden örnek vermek istiyorum, önce aşağıda karısını ve iki çocuğunu öldürüyor, sonra 7 yaşındaki çocuğuyla birlikte evin 7. katından ölüme atlıyor. Şimdi bunu hangi taciz başlığı altına

koyabiliriz? Kadın tacizi mi, çocuk tacizi mi? Aile tümüyle yok oluyor. Aile içi şiddetin kaynaklarından biri ekonomik durumdur. Aile içindeki işsizlik, parasızlık, bir takım ihtiyaçları giderememe, çocukların ihtiyaçlarına cevap verememe, ailede krizler oluşturuyor ve o krizler depresif bir noktaya getiriyor anne ve babayı. Bu durumda en çok etkilenen çocuklar oluyor.

Meltem-Gamze: Bununla ilgili özellikle de Üniversitemizin büyük çoğunluğunu oluşturan Psikoloji Bölümünün önemi ve toplumdaki yeri nedir ?

Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak: Sizler, özellikle psikoloji öğrencileri, topluma dokunma anlamında bir sorumluluk altındasınız ve bunun için çok iyi bir donanıma sahip olmalısınız. Eğitim sadece kitaplardan ve derslerden ibaret değil; toplumun sorunlarına açık olmalı, onları düşünmeli, tartmalı, üzerinde çözümler üretmeli, bunu gerek kişisel gerekse grup çalışmaları halinde irdelemelisiniz.

Meltem-Gamze: Kadının üst pozisyonlara çıkabilmesi için ayrıca neler yapılabilir?

Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak: Kadının aile içindeki yükünün hafifletilmesi lazım. Yapılan araştırmalar kadının evde erkeklere göre altı kat daha fazla çalıştığını gösteriyor. Evde altı kat daha fazla çalışan bir kadın iş hayatına adapte olabilir mi? Kadın evde olan biten her şeyden sorumlu. Şimdi ilk başta sorduğunuz soruya dönelim; bu kadın nasıl iş hayatında üst pozisyonlara gelir bu yük hafifletilmezse? Bu yükün hafifletilmesi lazım. Bu demek değildir ki kadın evde iş yapmasın. Hayır, aile toplumun temel değerlerinden bir tanesidir. Tabi ki aile içinde gerekli tüm işleri yapacak, çocuklarına bakacak ama eşiyle birlikte... Bu nedenle belki de sadece kadınlara değil erkekleri de toplayıp bir eğitim vermek lazım. (gülüşmeler)

Meltem-Gamze: Kadının tepe pozisyonlara çıkamamasının sebebi genel olarak Türkiye ile ilgili midir?

Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak: Kadının tepe pozisyonlara çıkamamasının sebebi sadece Türkiye ile bağlantılı bir şey değil. Türkiye’de göstergeler kötü ama dünyada da kadınla erkek karşılaştırıldığında durum çok iyi değil. Bütün mesele toplumsal rollerle ilgili. Bazı ülkelerde bu toplumsal roller nispeten birbirine yakın. Bizim ülkemizde çok fazla bir ayrım var kadın ve erkek rolleri arasında.

Meltem-Gamze: Bizlerin topluma karşı sorumlulukları nelerdir?

Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak: Bu toplumun şanslı insanları olarak -aynı zamanda erkek arkadaşlarınız da bu toplumun şanslı insanları- bu topluma karşı büyük sorumluluklarınız var. Farkındalık yaratmak için, toplumun bu sorunlarına duyarlı ve hazır olmanız gerekiyor. Çözümleri için kafa yormanız gerekiyor. Her şeyin ötesinde çok iyi eğitim almanız gerekiyor.

Meltem-Gamze: Bulunduğunuz konumdaki yönetici yapınızı ailenize karşı nasıl yansıtıyorsunuz?

Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak: Ben öğrenciyken evlendim. Biz sorumluluğu eşit paylaşan bir aile modeli içindeyiz. Hatta eşim benden daha fazla sorumluluk alıyor aile içinde. Eşim doktor olduğu için çocukların başında bekleyen; onları muayene eden; ilaçlarını veren; hatta çoğu kez gece uyandıklarında koşturan odur. Ben o anlamda çok şanslıydım. Büyük bir yük aldı üzerimden. İkincisi çocukları çok seven birisidir. Tabi evlenirken bilmiyordum, ama sonra ortaya çıktı bunlar.(gülüşmeler) Evlilikte eşlerin eşit sorumluluk alması yaşamı kolaylaştırır. Bu eşitlik görev paylaşımı yaparak olmaz. Bu eşitlik kendi içinde bir dengedir. Herkes yapabildiği işin en iyisini kendiliğinden denge içinde yapar.

Meltem-Gamze: Evde nasıl bir annesiniz ?

Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak: Benim 2 çocuğum var. Kızım lisede iken bir değişim programı için Amerika'ya gidecekti. Bir kompozisyon yazdırmışlar. Aile hayatınızı, ailenizdeki bireyleri tanıtın gibi. Diyor ki: "Bizim ailemizde annem aklı, babam hoşgörü ve empatiyi temsil eder". Çünkü evde bütün kuralları koyan ve takip eden benim. O kuralları delen de babaları. Çocuklar için baba çok daha kabul görüyor. Bunun bana getirdiği kolaylıkları da oldu. Bütün sorunlarla çoğu kez babaları yüzleşti. Hep ona gittiler; kız arkadaşları, erkek arkadaşları, sağlık sorunları hatta okul toplantıları. Ben bu anlamda bilinen anne modelinin çok dışında kaldım. Bana gelinmez bu konularda. Böyle bir denge var ailede ve bu denge içinde çocuklar kendilerine yer buldular; bu denge içinde kime ne söyleyeceklerini iyi biliyorlar.

Meltem-Gamze: Peki çocuklarınıza karşı baskıcı bir anne misiniz?

Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak: Nasıl bir anneyim, bana göre çok iyiyim (gülüşmeler); ama çocuklarım farklı düşünüyor olabilir. Oğlum çok belli etmiyor ama kızım yeri geldiğinde baskıcı olduğumu dillendiriyor. Baskı denildiğinde; tabaktaki yemeklerini bitirmelerini istemek, bir baskı onlara göre... Kızımın hukuk eğitimi almasından yana olmadım, çünkü ailede hiç hukukçu yok, zor olacağını düşündüm. O şimdi bir hukukçu. Sonuçta yine onların dediği oluyor. Şüphesiz genelde çocuklarımın ailelerinden memnun oldukları düşüncesindeyim ama yine de onlarla ayrıca bir konuşmak lazım. (gülüşmeler) Bizlerin çocuklarımızı yönlendirme gibi bir görevimiz var sanki. Doğru yönlendirmezsek doğru yöne gitmeyecekmiş gibi bir duygu içinde olabiliyoruz. Doğru-yanlış. Annelik işte böyle bir şey; sanırım diğer annelerde benzer duygular içindedir.

Meltem-Gamze: Göstermiş olduğunuz olumlu yaklaşıma ve yakın alâkaya, okulumuz ve şahsımız adına biz de teşekkür ediyor, saygılar sunuyoruz.

Page 6: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

6

DÜNYAYA DAMGASINI VURAN ÜNLÜ SANATÇI “MICHAEL JACKSON”IN VE TÜRKİYE’DE ADI HAFIZALARA KAZINMIŞ ÜNLÜ POPÇU “AJDA PEKKAN”IN ORJİNAL YÜZLERİNİ UNUTTURACAK HATTA MİMİKLERİNİ KAYBETTİRECEK KADAR NEDEN ESTETİK OPERASYON GEÇİRDİĞİNİ YA DA GEÇTİĞİMİZ YIL KENDİSİNİ BARBİE BEBEĞE BENZETTİĞİ İÇİN ÇOKÇA KONUŞTUĞUMUZ “VALERİA LUKYANOVA”NIN, KEDİ KADIN LAKABIYLA ADINDAN OLDUKÇA SÖZ ETTİREN “JOCELYN WILDENSTEIN”IN DEFALARCA BIÇAK ALTINA NEDEN YATTIĞINI HİÇ DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ? İşte sebebi...

BEDEN DİSMORFİK BOZUKLUĞU

Yıllardır birçok ünlü ismi, geçirdiği estetik operasyonlardan sonra çok kez dergilerde, gazete ve televizyonlarda gördük. Bazıları gerçekten rahatsızlık verici görsel problemlerden dolayı (burun, kulak vs.) bıçak altına yattı, bazıları da rahatsız edici olduğunu düşündüğünden ya da kendini bir şeylere benzetmek istediğinden dolayı çok sayıda abartılı estetik operasyonlara girdi. Peki bu insanları defalarca bıçak altına yatıran asıl sebep nedir hiç düşündünüz mü? Bir insanın defalarca operasyon geçirmesi hem de isteyerek sadece güzellik uğruna mümkün mü? Uzman psikologlara göre psikolojik açıdan pek de normal bir durum değil bu. Bir çok insanı estetik bağımlısı haline getiren ve defalarca operasyon geçirmesine sebep olan şey “Beden Dismorfik Bozukluğu”dur. Yani bir kişinin gerçekte olmayan var olduğunu sandığı bir bedensel kusur ile aşırı uğraşması ya da bir beden kusuru varsa bile bunu aşırı abartması durumudur. Bu bozukluktan muzdarip kişiler, tamamen normal hatta çekici görünmelerine karşın kendilerini insan önüne çıkamayacak kadar çirkin bulurlar. En sık üzerinde durulan vücut bölgeleri, görülme sıklığına göre yüz, saçlar, burun, cilt ve gözlerdir. Başlangıç yaşı 15-20 yaşları arasındadır. Kadınlarda erkeklere, bekarlarda ise evlilere oranla daha sıktır.

Beden Dismorfik Bozukluğunun;

- Görünüşteki kusuru diğerlerininkiyle sık sık kıyaslama, - Kişinin görünüşünü, aynalarda ya da diğer yansıtıcı yüzeylerde defalarca kontrol etme,- Fotoğraf çekilmesini reddetmek,- Kusuru gizlemek için aşırı bol giymek,makyaj yapmak ve şapka takmak,- Hayali kusuru saklamak için elleri ya da duruşu kullanmak,- Sıklıkla kusura dokunmak,- Kişinin cildini yolması,- Kusur bulunan bölgeye dair abartılı araştırma yapmak,- Kusurun minimal olduğu ya da var olmadığı ya da bir tedavi gerek olmadığı yönündeki çevresindekilerin hatta doktorların görüşlerine rağmen cerrahi girişimde bulunma,- Hayali kusurdan dolayı sosyal ortamlarda endişe ve çekingenlik (sosyal fobi) gibi belirtileri vardır.

Bu bozukluğun sebebi bilinmemektedir. Fakat bazı hekimler bu hastalığın beyindeki serotonin dengesizliğinden kaynaklanabileceğini düşünmektedir. Bu bozukluğa sahip olan kişiler, terapi yerine plastik cerrahiye başvururlar. Bu da, fiziksel görünümlerini algılayış biçimlerini nadiren değiştirir ve genellikle durumlarını daha kötüleştirir. Birkaç bin dolardan olmalarına ise hiç girmeyelim.

Psik

oloj

i

Page 7: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

7

MUNCHAUSEN SENDROMU

Bu hastalığı birçoğunuzun duymadığına ve okuduğunuzda çok şaşıracağınıza eminiz. Adını 18. yüzyılda yaşamış ve bir Alman Baronu olan Karl Fredrich Von Munchausen’den alan bu hastalık yapay bozuklukların en uç tipidir. Munchausen Sendromuna sahip olan kişiler hasta olmamalarına rağmen çeşitli yollarla kendilerine zarar vererek hastanede tedavi olmak isterler. Amaçları hastanede kalarak doktor ve hemşirelerden ilgi görmektir. Munchausen Sendromu ilk kez 1951'de hastane hastane dolaşıp hastalık öyküleri uyduran ve kendilerine gereksiz yere cerrahi girişimler uygulanmasını isteyen bir grup hastayı belirtmek için kullanılmıştır. Hastalık genellikle alt sosyoekonomik düzeye sahip, erken yetişkinlik (18-40 yaş arası) dönemindeki kişilerde daha çok görülür. Bu kişiler duygusal olarak olgunlaşmamış, narsistik eğilimleri olan,

özsaygısı düşük ve kırılgan bir egoya sahiplerdir. Her ne kadar hastalık hastalığını andırsa da aslında hastalık hastalığından çok farklı bir rahatsızlıktır. Hastalık hastası olan kişiler hasta olmadıkları halde hasta olduklarına inanır ya da var olan bir hastalığı gereğinden fazla büyütürler ama asla ortada hiç bir neden yokken kendilerine bilerek zarar verip hastaneye gitmeye kalkışmazlar ve hastalıktan korkarlar. Munchausen Sendromu olan kişiler ise hastalanarak ilgi görmek isterler. Bu hastalar genellikle belli bir miktar tıp bilgisine sahip oldukları için en iyi doktorları bile kandırabilecek, psikolojik sorunları olan kişilerdir. Munchausen Sendromu hastaları doktorları yanıltmak için ellerinden geleni yaparlar. Örneğin hastalar parmaklarını kesip idrarlarına kan bulaştırabilirler. Böylece test sonucunda değerler anormal çıkar ve doktorların durumun farkına varması uzun zaman alır. Bu hastalar arasında kendilerini hasta gösterebilmek için boğazlarının iç kısımlarını kesip kan kustuğunu ya da mide kanaması geçirdiğini söyleyen ya da derilerinin altına tükürük enjekte ederek deride kabarma, tahriş gibi yaralanmalara yol açan kişiler de vardır. Munchausen Sendromunun komplikasyonları ölüm ya da intihar gibi ciddi sorunlara yol açabilir. Hastalığın tedavisinde bilişsel davranışçı terapi gibi psikoterapi türleri kullanılır. Bu hastalığın bir diğer türü de Munchausen by Proxy’dir. Türkçe'ye “Vekaleten Munchausen Sendromu” olarak çevrilmiş bu hastalık kişilerin aynı belirtileri bir başkasında yaratmasıdır.

Özellikle ebeveynler çocuklarına zehir ya da yabancı madde enjekte etme ve yine idrara kan karıştırma gibi yollarla zarar verip çocuklarını hastaneye götürerek Munchausen sendromunda olduğu gibi ilgi çekmeye çalışırlar. Hastalığın bu türü literatürde çocuk istismarı başlığı altında da geçer. Amerikalı rapçi Eminem’in annesi Munchausen by Proxy hastalığına bir örnek olabilir. Eminem annesinin Munchausen by Proxy hastası olduğunu açıklamış hatta şarkılarında da (örneğin “Cleaning Out My Closet”) bu durumdan bahsetmiştir. Diğer bir örnek de 1970’lerde bu hastalıktan dolayı 9 çocuğunu öldüren ve 20 yıl hapis cezası alan Amerikalı Marybeth Tinning’dir. 1994’te “A Child’s Cry for Help” adında Munchausen by Proxy ile ilgili Amerikan yapımı bir film de çekilmiştir. Unutmayın ki Munchausen Sendromu istatistiklerin gösterdiğinden daha yaygın bir kişilik bozukluğudur ve nedeni kesin olarak bilinmemekle birlikte tedavisi de uzun bir süreç ister.

Ayca Ezgi MERİÇTAN

[email protected]

Melis UĞURLUKOL

[email protected]

Page 8: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

8

- SFL öğrencileri bu İngilizce eğitimini en eğlenceli ve en iyi nasıl öğrenebilir?

Bizim burada öğrettiğimiz eğitimin dışında yabancı uyruklu kişilerle arkadaşlık kurarak günlük konuşma diline alışarak, seviyelerine uygun bol bol İngilizce kitap okuyarak bu eğitimden çok güzel sonuçlar alabilirler. Ben İngilizceyi kitap okuyarak öğrendim. Eminim ki onlar da bunu en iyi şekilde başarabilirler.

- Peki İngilizce bir sanat mıdır?

Evet, dil eğitimi bir sanattır. Bu demek değildir ki yeteneği olmayan İngilizceyi yapamayacak, çözemeyecek, öğrenemeyecek. Öğrenmeyi isteyen, emek gösteren herkes yapabilir.

- Fakülte branşlarında %100 İngilizce eğitim almalarının onlara faydaları nelerdir?

Sfl eğitiminde zorlanan öğrenciler "Daha şimdiden burada zorlanıyorsak fakültede biz nasıl okuyacağız, nasıl mezun olacağız" gibi sorularla bana ve öğretmen arkadaşlarıma geliyorlar fakat ingilizceyi eğer burada en etkin şekilde öğrenirler ise fakültede %100 İngilizce branş eğitimi almaları onları ingilizcelerinin daha iyi gelişmesini sağlar ve kesinlikle iyi bir iş garantisidir.

- Hazırlık eğitiminin yıl sonu çıkış sınavında geçme oranını yeterli buluyor musunuz?

Evet bizim geçme oranımız %70 ve bu gayet yeterli ve güzel bir başarı... Öğrencilerimiz fakülteye geçtiğinde onlarla ilgili "Canavar gibi çocuklar yetiştirmişsiniz" cümlesini duyduğumuzda İŞTE BU BENİM VE BİZİM BAŞARIMIZDIR diyorum.

- Daha okulun başlarında olmamıza rağmen devamsızlıkları artan arkadaşlarımıza neler önerirsiniz?

Geçmiş yıllarda notları çok iyi olmasına rağmen devamsızlıktan hazırlık eğitiminde kalan öğrencilerimizin sayısı çok yüksek... Çünkü yönetmelik gereği devamsızlık sınırını aşan öğrenciler çıkış sınavlarına alınmamaktır. Öğrencilerimizi sene başından itibaren devamsızlık yapmamaları konusunda sürekli uyarıyoruz. Bu uyarıları mutlaka ciddiye almalılar.

- Okulumuzun hazırlık eğitimini diğer okullarla karşılaştırırsak ne seviyede olduğumuzu düşünüyorsunuz?

Oldukça yüksek bir seviyedeyiz, verdiğimiz eğitime sonuna kadar güveniyoruz. Bizim verdiğimiz İngilizce eğitimi ile çalışan bir öğrencinin yapamaması mümkün değil...

- Genelde ne tür şikayetler ile karşılaşıyorsunuz?

Öğrencilermizin genelde devamsızlık hakkının az olduğundan, çok fazla çalıştıklarından ve öğretmenlerinin sürekli kendileri ile İngilizce konuştuklarından şikayetçiler. Fakat devamsızlıklarının kısıtlı saatlerde olmasının sebebi bu işin ciddi bir iş olması ve devamlılık gerektirmesidir. Öğretmenlerin sürekli İngilizce konuşmasının sebebi de kitaplardaki kalıplaşmış grammerlerin dışında günlük konuşma dili ve beraberinde kulak dolgunluğu ile daha rahat İngilizce öğrenmelerini sağlamaktır. Aslında şikayet ettikleri her şey onlar için, kusursuz bir eğitim almaları için yapılmış önlemlerdir.Hepsine güzel bir yıl diliyorum...

ASLI DİVRİŞ

İLE

SFL HAKKINDAKİ

MERAK

ETTİKLERİNİZ

'Sfl Eğitimi Alan Öğrencilerimiz Fakülteye Geçtiklerinde Oradaki Öğretmenlerinin "Canavar Gibi Çocuklar Yetiştirmişsiniz" Denmesidir

Benim Başarım..'Diyen Asli Divriş'e Şu Soruları Yönelttik

Yaba

ncı D

iller O

kulu

Page 9: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

9

SFL'den Selin Şenay

Hocamızla

Röportaj

gerçekleştirdik

- İngilizce Kelime Haznemizi Geliştirmek İçin Ne Yapmalıyız?

İngilizce metinler okuyun ve karşınıza çıkan anlamını bilmediğiniz kelimelerin anlamlarını tahmin etmeye çalışın. Bir hikayeyi veya makaleyi olurken anlamını bilemediğiniz her bir kelimeyi sözlükten kontrol etmek oldukça zor bir iş ve okuma zevkini baltalayan bir alışkanlık. Eğer anlamını kendi kendinize çözemiyorsanız ve önemli bir kelimeyse sözlük kullanabilirsiniz. O zaman da kelimelerin sadece Türkçe anlamlarını ezberleyip bırakmayın. Örnek cümleler bulup bir metin içinde nasıl kullanıldığını anlamaya çalışın. Bir de özellikle ödev olarak verilen essaylerde yeni öğrendiğiniz kelimeleri kullanmaya çalışırsanız, hocalarınızdan yararlı dönütler alabilir ve hatalarınızın farkına varabilirsiniz.YABANCI DİL ÖĞRENMEK EMEK GEREKTİRİR.

- Çıkış Sınavı İçin Neler Yapmalıyız?

İlk olarak öğrencilerin derslerin birbirleriyle bağlantılı olduklarını anlamaları gerekiyor. Örneğin, gramer dersinde bir takım yapılar öğreniyorsunuz ve bu yapıları tek başına ezberlenip çalışılacak konular olarak görmemelisiniz. Onları karşınıza çıkan İngilizce metinleri anlamanızı kolaylaştıracak veya essay yazarken fikirlerinizi yansıtmanıza yardım edecek araçlar olarak görmelisiniz. Elinize geçen metinleri bilinçli bir şekilde okumanız ve öğrendiklerinizi mutlaka yazdığınız cümlelerde kullanmanız gerekiyor.

Özel olarak çıkış sınavı için konuşmamız gerekirse; gramer alt yapınızı oluşturduktan sonra bol bol pratik yapmalısınız. Işık Üniversitesi Yabancı Diller Okulunun hazırladığı MOODLE yani online eğitim platformu, pek çok ders ve seviye için konu anlatımı, alıştırmalar ve örnek sınavlar sunuyor. Özellikle çıkış sınavına doğru buradaki deneme sınavlarını

yapabilirsiniz. Öte yandan derste sizin için yapılan her aktivite siz farkına varmasanız da sınava hazırlık amacı taşır.

- Dil Bir Yetenek Midir?

Dil öğrenimini yetenekten öte emek gerektiren bir konu olarak görüyorum. Eğer başarısız olduğunuzu düşünüyorsanız, yeteneğim yok diye düşünmeyin. Onun yerine çalışma yöntemlerinizi sorgulayın. Herkesin öğrenme hızı ve stili aynı değildir ve her öğrenci farklı bir yönteme ihtiyaç duyabilir. Benim önerim kendinizi gözlemlemeniz ve hangi yöntemle daha iyi öğrendiğinizi anlamanız. İNGİLİZCE SEVİYENİZE UYGUN KİTAP OKUMAK GRAMERİ DAHA RAHAT ANLAMANIZI VE PEK ÇOK YAPIYI FARKINDA OLMADAN KULLANMAYA BAŞLAMANIZI SAĞLAR.

-Yurt Dışında Bulunmak İngilizce'mizi Nasıl Olumlu Etkiler?

Yurt dışında bir süre bulunmak veya bir kursa katılmak pratik yapmanız için mükemmel bir yöntem. Günlük dili, o dilin sürekli konuşulduğu bir ortamda öğrenmek size çok şey kazandıracaktır. Ancak, Türkiye’de alacağınız bir eğitimle daha sağlam bir gramer bilgisi kazanacağınızı düşünüyorum. İNGİLİZCEYİ UYGULAMAYA GEÇİRMENİZ LAZIM AKSİ HALDE SADECE OTURUP LİSTE EZBERLEMİŞ OLURSUNUZ.

- İngilizce'yi Küçük Yaşlarda Öğrenmek İngilizce'mizi Nasıl Etkiler?

İngilizce'yi küçük yaşlarda öğrenmek bazı açılardan daha avantajlı çünkü büyüdükçe beynimizin yeni dilleri ana dil seviyesinde öğrenmesi zorlaşıyor. İngilizceyi ileri bir yaşta öğrenenler dinleme ve yazma becerilerinde bir sorun yaşamazken, konuşma becerisinde ve

özellikle de kelimelerin telaffuzlarında sorun yaşayabilirler.

- Türkiye’de İngilizce'nin Önemi Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?

İngilizce konuşabilmek sadece Türkiye’de değil tüm dünyada önemli ve gerekli bir beceri. Küreselleşme ile beraber ülkeler arası işbirlikleri arttı ve bu iş birliklerinde ortak bir dil kullanılması önemli. Özellikle uluslararası bir şirkette görev almak istiyorsanız, ileri düzeyde İngilizce bilgisinin aranan en önemli özelliklerden biri olduğunu aklınızdan çıkarmayın. İngilizce iş dünyasının yanı sıra bilim dünyasının da ortak dili. Sizi profesyonel veya kişisel olarak ilgilendiren herhangi bir alandaki yenilikleri düzenli olarak takip edebilmek için İngilizce bilgisine ihtiyacınız var. Aksi takdirde bu önemli bilginin Türkçe'ye çevrilmesini beklemeniz gerekir. Bu sürede de İngilizce bilenler bilmeyenlere göre daha avantajlı konuma geçecektir.KENDİNİZİN EN İYİ NASIL ÖĞRENDİĞİNİZİ GÖZLEMLEMENİZ VE İHTİYAÇLARINIZA GÖRE BİREYSEL ÖĞRENME STİLİNİZİ YARATMANIZ ÇOK ÖNEMLİ.

Page 10: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

10

Four wheels move the body. Two wheels move the soul…

They say life starts when you get to 30, but I believe it really starts only when you have your first motorcycle. I was 28 years old and had no idea about how I would feel when I feel the wind on my chest cause I used to like driving cars till then. I would never believe anything else could be as interesting and fun as that. That was until I had my Black Lion…I always believed in the motto that : “ No pain, no gain !”. So I started saving for my black lion for nearly 2 years. In the meanwhile, I completed my training and courses about how to ride safely. I got my A2 licence. I bought a helmet, motorcycle jacket, pants, boots, other protections, glowes etc. I was fully ready to get on my black lion… My first ever chopper bike… I can never forget the first date with my black lion… I was so excited to hear its roarings. It looked so cool, shining, elegant and awesome. That night it was already in front of my house…I could not sleep all night long but watched it with great admiration…First day took a ride to Sapanca lake. It was a sunny day and my lion was so happy to be under me as well as me being on him. That was pure love…Love at first sight…The biggest difference between being on four wheels and two wheels is that you feel part of the nature. You feel the wind on your chest and enjoy the feeling of total freedom. Riding on a safe speed with all the safety gear is not dangereous but unbelievable fun and joy. You forget about your stresses, daily routines, problems and all. It is a fact that, a good long ride will clear your mind, restore your faith and ensure your self confidence is at the top…Whatever it is, it is better in the wind…In addition to all above, I must mention my experiences and observations about riding, riders and motorcycles abroad too. I must admit we riders, are unfortunately not seen as vehicles in traffic in our country. This is really sad as I always noticed the respect of all drivers to riders abroad. For example, in countries like Indonesia, Thailand, Italy, Spain and Greece motorcycles are part of life and they are not only used for fun but as means of transport. People at all ages from 7 to 70 are riding bikes to school, work, home and everywhere. Whereas in our country it is still seen as rich people’s toy and riders are seen as street bums. No one realize we riders are made of blood and bones who have families and a life as important as all the others. To overcome this, as in every other field we need education, education and education…I will continue my lines about riding, riders and motorcycles in the next paper too with great pleasure as I love and adore motorcycles and riding. It is a life style for me…Riding is a life style that must be experienced…Life is one day and it is today…Do not delay your dreams…Tomorrow may be too late…My advice to you guys : Don’t drink and drive, just ride and fly.

Uğur Şatır

SFL binasının üst katında bulunan Çalışma Bölümü olarak adlandırılan Learning Center öğretmenimiz Hulusi Denker ile

bu ay bir araya geldik. Bu meslekte yılardır tecrübe edinmiş biri olarak Learning Center’in amacını ve özelliklerini bize anlattı…

STUDENT LEARNING CENTRE

SLC Nedir?Student Learning Center;Hazırlık okulu öğrencilerinin ders saatleri dışında gelebilecekleri bireysel veya küçük gruplar halinde çalışma yapabilecekleri 2 ayrı birimden oluşan Dil öğrenme merkezidir. Bilgisayar destekli dil öğrenme laboratuvarı(CALLAB) 20 adet bilgisayarımız vardır. İnternete bağlanıp dil becerilerini geliştirebileceği dil laboratuvarıdır. Burada; Listening çalışmaları yapıp gramer ile ilgili bütün eksiklerini kapatabilirler. Film izleyip, müzik dinleyebilirler. Gazete, dergi ve online kitap okuyabilirler.

Çalışma Bölümü Nedir?Gün içerisinde öğrendiğiniz konuları, akademik becerileri pekiştirme ve daha ileri götürme olanağı sağlar.

Burada öğrenciler nasıl vakit geçirebilir?Burada çeşitli seviyelerde bulunan hikaye, roman kitaplarını sessiz ortamda okuyabilme imkanına sahipler. Okuma kitaplarının CD’leri de mevcut öğrenciler okurken aynı zamanda hikaye dinleyebilirler bu telaffuz ve dinleme becerisini de geliştiriyor.Çalışma bölümümüzden Vocabulary ile ilgili worksheetleri ve gramerlerini geliştirecek materyalleri kolay temin edebilirler. Proje ödevlerini sessiz bir ortamda yapabilirler. Kısaca bu merkez çalışma alışkanlığınızı geliştirme merkezidir. Günde yarım saat buraya geldiklerinde zaman içerisinde kendi gelişimini göreceklerdir. Kişinin kendisinde farkındalık yaratmak amaçlarımızdan biridir.

Elimizde ki gramer kitaplarımız ile geçmiş yıllara ait kullandığımız kurs kitaplarının cevap anahtarlarına kadar herşeyleri bulunuyor. Bu yardımcı kitapları Learning Center da öğrencilere çalışmaları için veriyoruz fakat kütüphane gibi dışarı çıkarmalarına izin vermiyoruz.

Öğrencilere neler önerirsiniz?Bu merkezi (SLC) hergün ne kadar çok verimli kullanırsanız sistemli çalışmaya,tekrar yapmaya da öyle alışırsınız.Böylelikle başarıya ulaşırsınız. İngilizce öğrenmeniz için çaba göstermeniz gerekir.“Dil öğrenmek bisiklet sürmeye benzer. Düşe kalka yani yanlış yapa yapa dil becerinizi geliştirirsiniz..”

Learning Center Çalışma Saatleri Pazartesi:16.00-17.00

Salı:15.00-17.00Çarşamba:16.00-17.00Perşembe:16.00-17.00

Cuma:14.00-17.00

Hazırlayanlar:

Rasim KESKİ[email protected]

İrem [email protected]

Yaba

ncı D

iller O

kulu

Page 11: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

11

Çalışan verimliliği iş hayatı için en önemli faktördür. Verimliliği etkileyen en önemli faktör ise eğitimdir. Verimliliği arttırmak için çalışanlar düzenli aralıklarla eğitime tabi tutulmalıdır. Çeşitli seminerlere katılmaları, düzenli aralıklarla eğitime yönlendirilmeleri çalışanların verimliliği açısında oldukça

önemlidir. Çok uluslu şirketler, çalışan verimliliğini arttırmak için çalışanlara işe başlamadan önce çeşitli eğitimler ve seminerler verirler eğitimde müşteri ilişkileri, müşteri psikilojisi, daha iyi ürün pazarlama gibi çeşitli konular anlatılır. Buradaki amaç tecrübesizlikten kaynaklı hataları en aza indirmektir. Çalışanlar içinde bu eğitim oldukça önemlidir. İlk gün ürkekliğini, yeni iş korkusunu üzerinden atmış olur. Tabi ki bu eğitimler şirketler için belirli bir maaliyet getirmektedir ama daha kapsamlı düşünüp değerlendirildiğinde ilerideki olası büyük hataları engellemek, şirketi, daha karlı bir hale getirmek için eğitim şarttır. Çünkü eğitim önemsenmediğinde,eğitimsiz çalışan insanın hatasının toplam bedeli eğitim maliyeti karşısında çok daha yüksek olacaktır. Özellikle günümüzde teknoloji ve bilgiler baş döndürücü hızla değişmektedir, ve bu değişime ayak uyduramayıp önemsemeyen firmalar hızla küme düşmektedir. Eğitim vermek çalışan insanların bilgilerini tazelemek, gelişmelerden haberdar olmasını sağlamak açısından önemlidir. Çalışanların kafasında geleceğe dair belirsizlikleri eğitimle minimum seviyeye indirir ve onların şirket bağlılığını arttırmış oluruz. Unutmamalıyız ki şirketleri ileriye götüren teknoloji ve yüksek binalar değil insan faktörüdür. İnsanı nasıl değerlendirirseniz ondan ona göre verim alırsınız ve çalışan verimliliği herşeyden daha önemlidir iş hayatında. Onlara emek verip gelişimine katkı sağlarsanız aslında kendi şirketinizi ve geleceğiniz kurtarmış olursunuz. Çünkü çalışan kazanırsa siz kazanacaksınız. Benim önerim şirket sahipleri çalışanlarını geliştirmeye yardımcı olmalı kendi adamını kendi içerisinde yetiştirme mantığıyla hareket etmeli, kadrosunu kendi yaratmalı, markası için çalışan eğitimini ve verimliliğini önemsemelidir. Sözün özü; eğitim şart!

İŞ HAYATINDA EĞİTİMİN ÖNEMİ

Hazırlayan: Nurşah ADALI / [email protected]

İş Kariyer

Page 12: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

12

IŞIK ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİ DOĞUŞ OTOMOTİV YÖNETİM KURULU ÜYESİ E. ALİ BİLALOĞLU’NU SORULARIYLA CEZBETTİIşık Üniversitesi Otomotiv Mühendisliği Bölümü öğrencileri okudukları bölümle ilgili merak ettikleri tüm konuları Türkiye’nin önde gelen otomotiv kuruluşlarından Doğuş Otomotiv Yönetim Kurulu Üyesi ve İcra Kurulu Başkanı E. Ali BİLALOĞLU’na sordular. Üç öğrenciden birinin sorusu “Neden yerli otomotiv üretmiyoruz?” oldu. Bazı sorularda ise salon kahkahadan inledi. BİLALOĞLU, soruları tam bir profesyonellikle cevapladı ve otomotiv mühendisliğine bu kadar hakim öğrenciler oldukları ve güzel sorular sordukları için tebrik etti. Işık Üniversitesi Otomotiv Mühendisliği öğrencilerini staja davet etti.

Işık Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nafiye Güneç KIYAK, Doğuş Otomotiv Yönetim Kurulu Üyesi ve İcra Kurulu Başkanı E. Ali BİLALOĞLU’na teşekkür plaketini verirken; BİLALOĞLU’nun staj sözü verdiği öğrencilere,

“Biz öğrencilerimize çok donanımlı bir eğitim veriyoruz, mezunlarımız hemen işe yerleşiyorlar, bu bölüm öğrencilerimiz de mezun olduklarında otomotiv firmaları onları işe almak için birbirleriyle yarışacaklardır” dedi.

Doğuş Otomotiv Yönetim Kurulu Üyesi ve İcra Kurulu Başkanı E. Ali BİLALOĞLU, Otomotiv sektörüyle ilgili çok çarpıcı açıklamalarda bulundu.

ÜLKE ARAÇ SAHİP ORANI DİĞER ÜLKELERE KIYASLA DÜŞÜK SEVİYEDEAlmanya, İngiltere, Fransa, Polonya, İspanya, Bulgaristan, Kore ve Brezilya’dan sonra Türkiye 1000 kişiye düşen otomobil sahipliği oranlarında 9. sırada.

SHOWROOM’LAR ARTIK İNTERNET SİTELERİ En büyük showroom’un artık internet siteleri olduğunu biliyoruz. Yapılan genel araştırmalarda yeni araç alanların yüzde 51'i, ikinci el araç alanların ise yüzde 65’ i önce internet sitelerinden araştırma yaptıklarını görüyoruz.

Binek araç markalarından bir araç satın alan müşterilerimizin araç almadan önce yüzde 100 mutlaka internet sitesinden bilgi aldığını biliyoruz.

Şu anda üzerinde çalıştığımız sistemle müşterilerimiz cep telefonlarına bir aplikasyon indirerek araçlarını tanımlayabilecekler ve aracın kullanım kılavuzu cep telefonlarında olacak. Bir arıza anında en yakın yetkili satıcı navigasyon aracılığı ile bulanacak.

DÜNYADA GENÇ NÜFUSUN ARTTIĞI BÖLGELER GÜÇ KAZANACAK Dünya nüfusu artıyor. 2010’da 6.5 milyar iken 2020’de 7.5 milyar olacak. Ekonomide güç kazanan ülkeler; nüfusu genç, çalışan ve harcayan ülkeler ön plana çıkacak.

TÜRKİYE GENÇ NÜFUSU İLE ÖNEMLİ BİR POTANSİYELTürkiye bu konuda çok önemli bir potansiyele sahip. En fazla çalışan ve tüketen 25-59 yaş aralığında son 10 yılda 6.5 milyon kişi katıldı. Avrupa’nın en büyük pazarı olma yolunda hızla ilerliyoruz.

UYDU TEKNOLOJİSİ TRAFİK KONTROL SİSTEMLERİNDE DE KULLANILIYORYakın zamanda Göktürk 2 ilk yerli uydumuzu uzaya gönderdik. Önümüzdeki 10 yıl içinde uydu sayısında çok ciddi yükselme olması bekleniyor. Uydular sadece askeri amaçlı kullanılmıyorlar. Trafik kontrol sistemleri,

ses görüntü paylaşımları birçok alanda daha bilgilenme adına alt yapı sağlıyorlar.

Uydu kapasitesi arttığında ve alt yapı sağlandığında elbette çevremizdeki her alet birer iletişim aleti haline gelebilecek. Bilgisayarımız, televizyonumuz, saatimiz ile istediğimiz yerden istediğimiz ağa ulaşabilir durumda olacağız.

Bugün 6 trilyon civarında wireless ile internete ulaşabilen alet var. Önümüzdeki dönemde ise 80 trilyon civarında internete ulaşan ve bilgi takip eden alet olacak.

ARABALARDA AKILLI YAŞAM BAŞLIYORÖnümüzdeki 10 – 15 yıl içerisinde kişi sabah işinden kalkıp gün ışığından maksimum faydalanarak evinden çıkacak. Havaalanına gitmek için aracına binecek. Bineceği araç ya elektrikli olacak ya da çevreye saygılı çok az yakıt tüketen bir otomobil olacak. Akıllı telefonu bluetooth ile aracına bağlanacak, en son trafik durumu, uçak kalkış zamanları hakkında bilgi alacak. Yolda aracı, aynı yolu daha önce giden araçlar ile konuşarak yolun güvenliği ile ilgili bilgi alacak ve kendi sürüş seçimini buna göre ayarlayacak. Sürücün aracını kullanacak fakat araca olan müdahalesi bugüne göre oldukça az olacak. Yolda işine giderken gelen e-postalarını ya da günün gazetelerini sesli olarak dinliyor olacak.

TEKNOLOJİLER SAYESİNDE ARAÇ SÜRÜCÜYÜ UYARIYOR İnsansız araç kullanımı için çalışmalar var hatta Google‘ın insansız aracı şu anda dünya üzerinde sürekli dolaşarak veri topluyor. Bu konudaki regülasyonlar nedeni ile içinde insan olmadan araç kullanımı hemen gerçekleşmeyebilir fakat araçlar bu kabiliyete sahip olacaklar. Araçlara sürücü müdahalesi

Işık

'tan

Hab

erle

r

Page 13: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

13

minimum seviyelere inecek. Şuanda kullanılan sistemler ile bile araçlar sürücünün uykusunun geldiğini ve şeridini tutamadığını anlıyor. Bu durumda onu hem ekrandan uyarıyor hem de direksiyonu hafif titreterek gerekli uyarıyı yapıyor. Hız sabitleyiciler öndeki aracın hızına göre kendi hızını ayarlayabiliyor. Çarpma tehlikesini sürücüden önce fark edebiliyor.

Şerit Takip Asistanı •Kritik şerit değişimi veya istemsiz bir şekilde şeritten çıkmalarda uyarı.•Kamera sensörü, 65 km/s üstündeki hızlarda şerit işaretlerini algılar.•Bir şeride istemsiz yaklaşıldığında uyarır.•Görsel bilgi yanında yumuşak direksiyon hareketi.•Sistem istenen ve istenmeyen şerit değişimlerini fark eder.

Adaptif Hız Sabitleyici •Belirlenen mesafeyi korur ve hızı otomatik olarak uyarlar.•Emniyet mesafesi azaldığında yavaşlama.•Yol serbest olduğunda ayarlanan hıza ivmelenme.•Adaptif hız sabitleyici ACC yoğun trafikte durana kadar fren uygular.

Front Assist•Öndeki araca arkadan çarpma tehlikesinde uyarı.•Tam frene kadar otomatik fren desteği•Çarpışma şiddetini azaltabilir.•5 ila 30 km/s hız alanında şehir acil fren fonksiyonu Trafik işareti algılama "Sign Assist"•Dokunmatik ekran ve gösterge tablosu üzerinden önemli trafik işaretlerinin gösterilmesi.•Hız ile ilgili bilgiler, sollama yasağı ve

sollamanın serbest olduğu bölgeler• İzin verilen azami hız hakkında sürekli bilgi•Hız sınırına ve sollama yasağına uyma konusunda destek

40 MİLYON ELEKTRİKLİ ARAÇ SATIŞI OLACAKElektrikli araçlar ile ilgili bilgiler sıklıkla bütün iletişim kanallarında yer alıyor. Konu sadece elektrikli araç değil farklı enerji kaynakları kullanımı için birçok üretici firma çalışmakta. Şu anda hali hazırda 155 hybrid ve elektrikli araç olabilecek model üzerinde çalışılmakta. Bunların içinde bisiklet benzeri olan araçlarda

var. Tüm karoserde daha hafif malzemeler kullanılarak enerji ihtiyacı minimum seviyede tutulmaya çalışıyor. Önümüzdeki 20 yıl içinde 40milyon elektrikli aracın yollarda olması bekleniyor.

TRAFİK BÖYLE DEVAM EDEMEZTrafiğe çözüm; araç adedi giderek artacak fakat sürücü hatalarını minimize eden sistemler gelişecek. Araç sayısı bu kadar artması trafik için yeni uygulamalar yapılması gerekliliğini oluşturacak. Araçların daha akıllı olacağını söylemiştik. Şehir merkezlerinde akıllı yollar yapılacak ve bu bölgelerde akıllı

araçların kullanılmasına izin verilecek. Akıllı telefonumuz ile aracımız bağlantı kurarak gideceğimiz yere ulaşacağız.

Şehir merkezlerine konvansiyonel araçlar giremeyecek. Akıllı yolların bulunduğu büyük şehir merkezlerine konvasiyonel araçlar giremeyecek. Toplu taşıma duraklarına yakın yerlerde büyük otoparklar kurulacak. Şehir merkezinde ulaşım akıllı araçlar ile yapılacak. Elektrikli taksiler hayatımıza girecek.

BİR EV, BİR ARABAM OLSUN DEVRİ KAPANIYOR KİRALAMA ÖNE ÇIKIYOR ‘Ownership‘ devri yerine ‘Membership’ devri başlayacak. Eskiden bir rüya vardı. Güzel bir yuva hayalinde eskiden güzel bir ev ve bir araba bulunuyor idi. Arabaya sahip olmak özellikle benim üniversite çağlarımda çok önemli bir mertebe idi. Fakat sahip olma arzusu düşecek, sahip olmanın yerini üyelik sistemleri alacak. Araç paylaşım sistemleri gelişecek günlük, saatlik araç kiralama artacak. Araçlarda teknolojiler çok farklı olacağı için tamir edilme şeklide bilgisayar programları ile yapılıyor olacak.

E. Ali BİLALOĞLUDoğuş Otomotiv Yönetim Kurulu Üyesi ve İcra Kurulu Başkanı

Page 14: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

14

Kulübünüzü tanıtır mısınız?

Sanılanın aksine Apollon Solar Car bir kulüp değil bütün fakültelerden bir çok bölümde okuyan öğrencilerin sınıf ayrımı yapılmaksızın üyesi olduğu Ar-Ge topluluğunun bir projesidir. Ar-Ge topluluğu şu anda 16 aktif öğrenci tarafindan yürütülmekte ve 5 tane mezun öğrenci tarafindan desteklenmektedir. Son yıllarda elde ettiğimiz başarıların ardından vites büyüterek başkaca projelerde de yer almaya karar verdik yeni geliştirdiğimiz bu vizyon doğrultusunda ekibe bir derinlik kazandırmayı amaç edindik bu amaçla ekipte nicelik ve nitelik açısından geliştirme çalışmaları yapmaktayız. Bu geliştirme çalışmaları kapsamında güneş arabasının oluşturulma ve geliştirilme aşamasında tüm öğrenci arkadaşlarımıza tez seçme pratik yapma ve proje geliştirme olanakları sunmaktayiz. Ar-Ge topluluğu olarak hedefimiz akademik kadromuzdan veya üyelerimizden gelen proje fikirlerini en iyi şekilde hayata geçirmektir.

Bu zamana kadar elde etmiş olduğunuzbaşarılar nelerdir?

2010 yılında ilk ekibimizin gerçekleştirmiş olduğu TÜBİTAK ALTERNATİF ENERJİLİ ARAÇ yarışında 4. lük ile başlayan GÜNEŞ ARABASI YOLCULUĞU, süreç içerisinde kazandığı tecrübeler ve kazanımlarla büyüyerek, 2013 yılında TÜBİTAK ALTERNATİF ENERJİLİ ARAÇ YARIŞI'NDA vakif üniversiteleri arasında 1.lik ve genel klasmanda 4.lük elde etmiş bulunuyor.

Hedeflediğiniz başarıya ulaşabildiğinizidüşünüyor musunuz?

FMV, 128 yıllık bir eğitim kurumu olarak sürekliliği ilke edinmiştir. FMV Işık Okulları'ndan aldığımız bu ilkeyi, gelecek planlarımızın ana maddesi haline getirmiş bir ekip olarak, herhangi bir başarıyı yeterli bulmamız mümkün değil. Dolayısıyla, her sene en iyiye ulaşmak ve kendimizle yarışmak temel düşüncemiz durumunda bulunmaktadir. Ana hedefimiz, FMV Işık Okulları'nı ulusal ve uluslararası düzeyde en iyi şekilde temsil etmek ve başarıya ulaştırmaktır.

Bundan sonraki aşamada neler düşünüyorsunuz? Gözlemlediğiniz eksiklikler nelerdir?

Bundan sonraki aşamada hedefimiz ekibi ve projelerimizi büyüterek ve geliştirerek, okulumuzu yurtiçi ve yurtdışında en iyi şekilde temsil etmek, FMV'nin çok renkli başarı skalasını daha da renklendirmektir. Bir Ar-Ge projesinde çalışan ekip olarak, hiçbir konuda "tamam" olduğumuzu söylememiz mümkün değil. Günbegün çeşitli konularda eksiklerimizi görüyor ve bunların üzerinde iyileştirme ve geliştirme çalışmaları yürüyütoruz. Bu doğrultuda ne herhangi bir konuda "tamam" ne de herhangi bir konuda "eksik" olduğumuzu söylememiz mümkün değildir.

Tübitak tarafından 2005 yılından beri gerçekleştirilen ve Işık Üniversitesi’ nin 2010 yılından itibaren katıldığı Tübitak Formula G Güneş Arabaları Yarışında, Işık Üniversitesi tüm üniversiteler

arasında ikinci kez Türkiye dördüncülüğü ve Vakıf Üniversiteleri arasında ikinci kez Türkiye birinciliği kazanma başarısını göstermiş oldu.

Işık

'tan

Hab

erle

r

Hazırlayan:Tuğçe Naz BEKTAŞ

[email protected]

Page 15: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

15

Apollon Solar Car takımı bünyesindekaç bölüm barındırmaktadır?

Apollon Solar Car takımını yarı otonom bir organizasyon olarak değerlendirmemiz mümkün daha kolay anlatabilmek ve anlayabilmek için.

Bu kapsamda 4 departman barınmakta Apollon'un bünyesinde;

1)Elektronik ekibi: Apollon temelde elektroniğe dayalı bir proje. Dolayısıyla elektronik ekibi takımda önemli bir yer tutmaktadır.2)Mekanik ekibi: Söz konusu hareket edebilen, pek çok mekanik aksam gerektiren bir araba olduğundan, mekanik ekibi bulunmayan bir Apollon düşünülemezdi.3)Yazılım ekibi: Solar Car yarışları en hızlı olmaktan ziyade enerji verimliliği üzerine kurulduğundan, arabanın verilerini en doğru ve en hızlı şekilde izleyerek verileri en iyi şekilde değerlendirip pit stop'i doğru şekilde kullanmak çok büyük önem arz etmekte. Bu iletimi sağlamak açısından yazılım ekibinin önemi çok büyüktür.4)İdari ekip: Yarı otonom bir organizasyon olarak, idari işler, ekipte işlerin yürütülmesi, stratejinin belirlenmesi ve para akışının sağlanması gibi görevler idari ekibe düşmektedir.

Hangi şirketler Apollon Solar Car için sponsor oldu?

Öncelikle en büyük desteğimizi, hem maddi hem de manevi açıdan FMV'den aldık ve alıyoruz. Bu bağlamda, FMV Işık Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak'a, Üniversitemiz Genel Sekreteri Sn. Aziz Genç'e, akademik danışmanımız ve proje sorumlumuz Yrd. Doç. Dr.

Sn. Hakan Gürkan hocamıza, Destek Hizmetleri Daire Başkanı Sn. Metin Korfalı ve personeline, her daim yanımızda bulunan öğrenci arkadaşlarımız ve tüm okul personeline özel olarak ve tek tek teşekkür etmek istiyoruz.Bunun yanı sıra, arabanın yapımında malzeme ve teknik destek sağlamış bulunan Repkon'a, malzeme desteği sağlayan 3m firmasına, pillerimiz konusunda yardım aldığımız birikim pilleri'ne, iş kiyafeti ve düzenlediği moral yemekleri ile çalışmamızı teşvik eden Şile Panorama cafe&bar'a çok teşekkür ediyoruz.

Bir güneş arabası üretmenin yaklaşık maliyeti nedir?

Ar-ge projelerinde bir üst sınır belirlemenin mümkünü bulunmamaktadır. Dolayısıyla genelde projeler çizilen bütçelerin içinde kalabilme çabası da göstermektedir. Bu bağlamda, herhangi bir fiyat vermenin doğru olduğunu düşünmüyoruz. Arabada kullandığımız gerek mekanik gerek elektronik gerekse de yazılım araçlarının çoğunu kendimiz ürettiğimizden, aracımızın maliyeti önemli ölçüde düşmektedir.

Son olarak neler söylemek istersiniz?

Apollon Solar Car projesinde çalışan ve çalışmış pek çok arkadaşımız, projede kazandığı tecrübeler sayesinde iş bulmuş, çeşitli firmalarda staj yapma hakkını elde etmiştir. Bunun yanı sıra yine pek çok arkadaşımız, tez çalışmalarını, proje üzerinde yürüttükleri görevlerden seçebilmiş ve tezlerini başarı ile yapmışlardır. Bunun yanında ve bununla birlikte, bu projede görev almış tüm arkadaşlarımız, kolektif hareket etmeyi, çalışmayı, umut etmeyi ve kazanmayı öğrenmiş bulunmaktadır. İş bulmak, tez yazmak gibi materyal kazanımların yanında bu bilinç, bizi pek çok diğer ekip ve projeden ayıran temel bileşen haline getirmiştir.

Page 16: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

16

Işık Üniversitesi öğrencileri projelerine bir yenisini daha ekledi. Işık Üniversitesi Sosyal Sorumluluk Projeleri Kulübü tarafından düzenlenen Yerli Malı Haftası’nda satılan ürünlerden elde edilen gelir, Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı’na (Koruncuk) bağışlanacak.

İLK DEFA 1929’DA BAŞLADI Yerli Malı Haftası ilk defa Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk tarafından 1923 yılında İzmir İktisat Kongresinde yurdun bağımsızlığının korunması için, yerli mallar üretilmesi ve kullanılmasının önemini vurgulamasıyla ve direktifleri ile kurulan Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti ile 1929’da başlatılmıştır.

YERLİ MALI KULLANMAK BİR VATANDAŞLIK GÖREVİ Amacımız; günümüzde sadece ilkokullarda yapılan Yerli Malı Haftası ruhunun gençliğe hatırlatılması ve yaşatılmasıdır. Bu haftada sadece nostalji değil öz kaynakların kullanılmasının ön plana çıkarıldığı,

öğrencilere yerli malı kullanmanın bir vatandaşlık görevi olduğunun hatırlatılması bilinciyle yola çıkılmıştır. Bu amaçla; Işık Üniversitesi Sosyal Sorumluluk Projeleri Kulübü tarafından Şile Kampüsünde Yerli Malı Pazarı kuruldu. Cumhuriyet döneminin mirası olan Yerli Malı Haftası; Türkiye’nin önde gelen kurumlarının katkılarıyla kutlandı. Kurulan pazarda yöresel ev yemekleri, çiğ köfte, gözleme, börek çeşitleri, meyve, sebze, kuruyemiş, kek çeşitleri, baklava, aşure, doğal çaylar ile baharatlar da satıldı.

Yerli Malı Haftası’nı kutlayan genç IŞIKLILAR aynı zamanda satışlardan elde edilen gelirle, Korunmaya Muhtaç Çocuklara daha güzel bir yaşam alanı sunmak için bağışta bulunacak. Toplanan bağışlar Koruncuk Vakfı Bolluca Köyü’nün yolları, kaldırımları, merdivenleri, evlerin dış cephelerinin onarılması ve yeni yapılması planlanan istasyonlu yürüyüş yolu ile bisiklet yolu projelerine katkı sağlayacak.

KORUNMAYA MUHTAÇ ÇOCUKLAR (KORUNCUK) VAKFIwww.koruncuk.org

1979 yılında gönüllü kişiler tarafından kurulan Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı (TKMÇV), her çocuğun şefkat, sevgi ve anlayış görme, yeterli beslenme ve sağlıklı bir ortamda yaşama, oyun ve eğlence olanaklarından yararlanma, çağdaş bir eğitim alma ve yeteneklerini geliştirme, kısaca insan haysiyetine yakışır bir şekilde yaşama hakkı olduğuna inanmaktadır. Amacı, kurup yaşattığı “Çocukköyleri” ile ailesi olmayan veya terk edilen, kişisel varlığı tehdit altında olan, ihmal veya istismara uğramış, kötü alışkanlıklara karşı savunmasız bırakılmış korunmaya muhtaç çocukları (Koruncukları), “Çocukköyleri”nde hazırladığı aile ortamıyla toplumda başarılı bireyler haline getirmek ve ülkemizde yaşanan korunmaya muhtaç çocuklar sorununa da çözüm sunarak örnek teşkil etmektir.

IŞIK ÜNİVERSİTESİ’NDE YERLİ MALI HAFTASI KUTLANIYOR!

SOSYAL SORUMLULUK PROJELERİ KULÜBÜNDENANLAMLI ETKİNLİK!

SATIŞLARDAN ELDE EDİLEN GELİR KORUNCUK VAKFINA GİDECEK!

Işık

'tan

Hab

erle

r

Page 17: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

17

Mete Ekin Doç. Cihat

DemirliAliBilaloğlu

Koray BebekoğluProf. Dr.

Nafiye Güneç Kıyak

Doğuş Otomotiv’in kurumsal sorumluluk platformu Trafik Hayattır! tarafından hazırlanan trafik güvenliği eğitimleri kapsamında 7 üniversitede seçmeli ders olarak okutulmaya başladı. Pirelli’nin de desteğiyle Kocaeli, Marmara, Bahçeşehir, Çukurova, İstanbul Ticaret, Trakya ve Işık Üniversitesi’nde 5 bin’den fazla öğrenci tarafından seçilen Trafik Hayattır Trafik Güvenliği Dersleri, ülkemizde üniversite ve özel sektör işbirliğinin en önemli örneklerinden biri oldu.

Türkiye’de 15-29 yaş arasındaki gençlerin ölüm nedenlerinde trafik kazalarının ilk sırada yer aldığını, bu nedenle üniversite çağındaki gençlerin trafik güvenliği bilincini artırmayı hedeflediklerini söyleyen Doğuş Otomotiv İcra Kurulu Başkanı Ali Bilaloğlu “Bu öğrenciler, birkaç yıl içinde hayata atılarak, geleceğin anne-babaları, eğitimcileri ve profesyonelleri olacak. Derslerde aldıkları trafik güvenliği farkındalığının, toplumun geneline de yayılmasını amaçlıyoruz” diye konuştu.

Doğuş Otomotiv, 2004 yılından itibaren toplumun tüm kesimlerinde trafik güvenliği bilincini arttırmak amacıyla yürüttüğü “Trafik Hayattır!” kurumsal sorumluluk platformu kapsamında trafik güvenliği eğitimleri ve trafikte sorumluluk yaklaşımına yönelik farkındalık projeleri gerçekleştiriyor. Bu eğitim projeleri kapsamında, Türkiye’de ilk kez, üniversiteler için bir trafik güvenliği eğitim programı hazırlandı.

3 Kredilik Ders Olarak OkutuluyorPirelli’nin desteğiyle Trafik Hayattır! platformu tarafından akademisyenler, eğitim ve trafik uzmanlarının danışmanlığında hazırlanan Trafik Hayattır Trafik Güvenliği Dersinin, Işık Üniversitesi’nde de müfredata dahil edilmesi sonucunda 160 öğrenci, bu dersleri 3 kredilik seçmeli ders olarak tercih etti.

Dersler Online Olarak VeriliyorTürkiye’de üniversitelerin eğitim programları içerisinde yer alan ilk “Kurumsal Sorumluluk” projesi olan Trafik Hayattır Trafik Güvenliği

Üniversite Dersleri, her üniversite için, üniversitenin eğitim programına göre şekilleniyor. Dersler, üniversite öğrencilerine trafik olgusunu, trafiğin fenomen yapısını algılatmak, farkındalıklarının ve duyarlılıklarının artırmak amacıyla hazırlanan 3 adım dikkate alınarak kurgulanıyor. Üniversitelerin, e-ders sistemine (SCORM/LMS) uygun standartlarda hazırlanan dersler üniversitelerin 3 komisyonun değerlendirmesine sunuluyor. Daha sonra 14 haftalık içerikler (görsel ve metinler) sisteme yükleniyor. Uzaktan eğitim ile internet üzerinden sisteme bağlanan öğrenciler, dersleri buradan takip ediyor.

Final Sınavları Yazılı Olarak GerçekleşiyorUzaktan eğitim sistemi içerisinde oluşturulan forum alanlarında, öğrenciler ile eğitimciler arasında interaktif iletişim de kurulabiliyor. Öğrenciler, eğitim boyunca, 2 ya da 3 kez online sınava giriyor. Final sınavları ise dönem sonunda YÖK yönetmeliği gereğinde, klasik yöntemle yani yazılı olarak yapılıyor.

TRAFİK HAYATTIR

TRAFİK GÜVENLİĞİ IŞIK ÜNİVERSİTESİ’NDE DERS OLDU

Page 18: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

18

8 kişilik Hollandalı öğrenci grubu, ‘The Study Road’ projeleri kapsamında, bisikletleriyle İstanbul’dan Pekin’e uzanan 12 bin 500 km’lik tarihi İpek Yolu’nu eğlenceli bir eğitim yoluna çeviriyor.

Takım oluşturmanın eğitimin en önemli parçası olduğunu belirten Hollandalı ‘The Study Road’ ekibinin, bisikletle yapacakları İstanbul'dan Çin'e uzanan yolculukları, 14 Mart'ta başladı. Ekip, bisiklet üzerinde toplam 5.5 ay sürecek 12 bin 500 kilometrelik yolculukla yeni bir eğitim modelinin öncüsü olmayı hedefliyor. ‘The Study Road’ yıllık gelişim programında; katılımcıların bu süreçteki deneyimlerle yeteneklerini geliştirmesi ve takım olarak yeni kültürlerle buluşması amaçlanıyor.

NİVERSİTELERDE DERSLERE GİRİP KÜLTÜR ALIŞVERİŞİ YAPIYORLAR ‘The Study Road’ projesine katılan öğrenciler bu seyahatlerinde misafir oldukları üniversitelerde uluslararası ilişkiler, sosyal sorumluluk, kurumsal sürdürülebilirlik, siyaset, sanat, tarih ve kültür konularında derslere katılarak öğrenim hayatlarına yeni ve farklı bir deneyim kazandırıyor. Gittikleri ülkelerin kültürlerini ve geçmişlerini gözlemleme şansına sahip olurken aynı zamanda toplumsal etkilerini de inceleme fırsatı yakalıyorlar. Öğrencilerin derslere girmelerindeki en önemli sebeplerden biri ise; teorik ve metodolojik yaklaşımları öğrencilere tanıtmak ve belirli olayların hem yerel hem de uluslararası görüşlerini aktarabilmek.

GENÇ STANDART EĞİTİME MEYDAN OKUYOR

Dünyada farklı profesyoneller ile buluşarak birçok yabancı üniversitede eğitim alma şansını yakalayan ekip bilgi, kültür, fikir ve deneyim alışverişi yaparak eğitimci, maceracı ve interaktif eğitimi tanıtırken, standart eğitim modellerine de meydan okuyor.

Hollandalı öğrencilerden oluşan ‘The Study Road’ ekibinin ilk misafir oldukları üniversite; Işık Üniversitesi Şile Kampüsü oldu. Işık Üniversitesi FMV Radyo Kulübü’nün program konukları olan ‘The Study Road’ ekibi, Işık Üniversitesi öğrencileri ile gidecekleri ülkeleri ve gelecek planlarını anlattıkları keyifli bir sohbet gerçekleştirdiler.

Hollandalı öğrenciler amaçlarının aslında daha önce Işık Üniversitesinin Selanik’ten başlayıp Şileye kadar süren 710 km’lik ‘Işık Yolculuğu’ projesinin bir benzerini gerçekleştirmek olduğunu dile getirdiler. Bu doğrultuda toplumda farkındalık yaratarak çevre dostu bisiklet ile seyahat edebilmenin önemini vurgulamak istediklerini de belirttiler. Işık Üniversitesi öğrencileri benzeri bir projelerinin 2014 yılında da gerçekleşeceğini belirterek Hollandalı öğrencileri bu projeye davet ettiler.

Ekip, İstanbul’da başladığı serüvene; Ankara, Nevşehir, Ürgüp, Kayseri, Kahramanmaraş, Bilecik, Şanlıurfa, Mardin ve Van’dan geçerek İran’a devam edecek. Özbekistan, Türkmenistan, Kırgızistan ve Kazakistan’ın ardından Çin’e ulaşacak.

12 BİN 500 KM’LİK YOLCULUKTA İLK DURAK IŞIK ÜNİVERSİTESİ OLDU!

Ü

8

Işık

'tan

Hab

erle

r

Page 19: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

19

Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün dünya çocuklarına armağan ettiği 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kapsamında, dünyanın çeşitli bölgelerinden engelli-engelsiz çocukları İstanbul’da bir araya getirerek “Engelli çocukların eşit yaşam haklarının önündeki engellerin kaldırılması” mesajının ulusal ve uluslararası kamuoyuna duyurulması, ülkemizin, kültürümüzün, konukseverliğimizin tanıtılmasını amaçlayan 8. Gülen Çocuk Şenliği, 14-17 Nisan 2014 tarihlerinde Üniversitemizin katkılarıyla gerçekleşti.

Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği ile FMV Işık Üniversitesi ortaklığında 14-17 Nisan 2014 tarihleri arasında gerçekleşen 8. Gülen Çocuk Şenliği'nde 50 gönüllü öğrencimiz üniversitemizi temsil etti. Türkiye'nin yanı sıra farklı ülkelerden 7-15 yaş arası engelli - engelsiz çocukların katıldığı 8. Uluslararası Gülen Çocuk Şenliği boyunca "Gülen Çocuk" larla çeşitli sanatsal ve kültürel aktiviteler yapıldı.

Uluslararası Gülen Çocuk Şenliği’ne, ülkemizde büyükelçilikleri bulunan ülkelerin ortopedik, işitme, konuşma, görme ve zihinsel engelli

çocukları ve yetkilileri katıldı. İstanbul başta olmak üzere Anadolu’nun çeşitli bölgelerindeki ilk ve orta öğretim okullarının engelli-engelsiz öğrencileri ve refakatçilerinin katıldığı şenlikte, tüm çocukların ayrım gözetmeksizin birbirleriyle kaynaşması sağlandı.

Şenlik boyunca hazırlanan program çerçevesinde İstanbul’un tarihi ve kültürel zenginlikleri yapılan gezilerle anlatıldı. Uluslararası Gülen Çocuk Konseyi toplantısı ile engelliler dünyasındaki gelişmeleri paylaşıldı.

Galaya Işık Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak, Işık Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Kaytaz ve Işık Üniversitesi öğrencileri katıldı. Gecenin düzenlenmesinde sponsor olan Işık Üniversitesi adına, Rektör Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak teşekkür konuşması yaptı.

Geceye Azerbaycan, Bosna Hersek, Endonezya, Gürcistan, İngiltere, Kosova, Macaristan, Makedonya ve Romanya'dan da okullar katıldı.

8.GÜLEN ÇOCUK ŞENLİĞİ İLEDÜNYA ÇOCUKLARI BULUŞTU!

Page 20: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

20

Işık Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi eğitmenleri Doğuş Oto’nun mavi yaka çalışanlarına ‘Atölye-d Fark Yaratanlar’ programıyla yıl sonuna kadar kendine güven, motivasyon, güler yüz, hizmette farklılaşma ve vizyon oluşturma konularında eğitim verecekler.Işık Üniversitesi, Doğuş Oto iş birliği ile modüler bir gelişim programı hazırladı. Doğuş Oto’da Formen, Teknisyen, Teknisyen Yardımcısı, Garanti ve Dispozisyon Elemanı olarak görev yapan toplam 656 çalışan, sürdürülebilir başarılarını sağlamak ve gelişimlerini desteklemek amacıyla Işık Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi eğitmenlerinden eğitim alacaklar. Eğitimler, Doğuş Oto’nun tüm bölgelerinden çalışanlarının katılımı ile Mart ayından başlayarak 2014 yılının sonuna kadar devam edecek.

BİR ÜNİVERSİTE ENDÜSTRİDEN KOPUK OLAMAZ Işık Üniversitesi ile Doğuş Oto arasındaki ‘Atölye-d Fark Yaratanlar’ işbirliği programının açış konuşmasını Işık Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Sıddık Yarman yaptı. Prof. Dr. Sıddık Yarman açış konuşmasında; “Üniversitemiz 18 yılda büyüdü, gelişti. Fark yaratanlar için d tipi bir kursa hazır olduk. Işık Üniversitesi, son dört yıl içerisinde rektörümüz Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak’ın önderliğinde, özellikle sanayi ile olan ilişkilerini geliştirdi. Sürekli Eğitim Merkezi’ni açtı. Yüksek Lisans ve Doktora programlarını endüstriye dönük olarak geliştirdi. Bir üniversite endüstriden kopuk olursa onun üniversite hüviyeti kalmaz. Uluslararası düzeyde eğitim yapmak zorundasınız. Yetiştirdiğimiz tüm

elemanlar sadece kendi bölgenizde, ülkenizde değil, dünyada mesleklerini icra etmek konumundadır. Katma değer yaratmanız lazım. Işık Üniversitesi, zaten bu felsefeyle kurulmuştu. Şimdi aradan 18 sene geçti ve endüstriye dönük araştırmalar yapılıyor. Doğuş Oto ile böylesi güzel bir semineri Sürekli Eğitim Merkezimiz altında başlatmak da bizi ayrıca gururlandırıyor. Bu işbirliğini başlatmanın huzurunu ve mutluluğunu yaşıyorum. Bu işe önderlik eden arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum” dedi.

EN ÖNEMLİ SERMAYE ÇALIŞANLARDIR Işık Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak konuşmasında; “Son yıllarda çalışma dünyası çok büyük değişimlere tanıklık etti. Küreselleşme, insanların çalışma şekillerini ve yaptıkları işleri değiştirdi ve değiştirmeye devam ediyor. İş dünyası bu süreçte iki kavramla karşılaştı. Bunlardan birincisi ‘insan sermayesi/insan kaynağı’, diğeri ise ‘yaşam boyu eğitim’. Yaşam boyu eğitim, son çeyrek yüzyılda dünyanın gündemine girmiştir. UNESCO’nun 1970’lerdeki politikası olan ‘yaşam boyu öğrenme’, 1980’lerde başta OECD ülkeleri olmak üzere birçok ülkede benimsenmiş ve bugün ‘yetişkin eğitimi’ olarak formal eğitim kadar gerekli hale gelmiştir. Bir kurum için en önemli sermaye şüphesiz çalışanlarıdır. Bu nedenle, insan kaynakları politikası çalışanların tam potansiyelini ortaya çıkarmaya odaklanmalıdır. Rekabetin çok yüksek olduğu bugünün dünyasında, eğitim, çalışanların potansiyelini ortaya çıkarmayı ve becerilerinin geliştirilmesini sağlayan en önemli araçtır ve adresi doğal olarak üniversitedir. Bugün Işık Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezimiz ile

Doğuş Oto, insan sermayesi oluşumuna katkı vermek üzere bir program çerçevesinde bir araya gelmiş bulunmaktadır” diyerek programın hazırlanmasında emeği geçen herkese teşekkür etti.

FARK YARATMAYA DEVAM EDECEĞİZ Doğuş Otomotiv ve Doğuş Oto Yönetim Kurulu Başkanı Sn. Aclan Acar; “Öğrenmenin yaşı yoktur, öğrenmenin sonu da yoktur. Öğrenen bir organizasyon olmaya devam edeceğiz. Bütün çabamız çalışanlarımızın hem kişisel, hem de mesleki gelişimlerin eğitimler ile desteklemek ve bunun sonucunda da fark yaratmaya devam etmek. Müşterilerimizin ihtiyaç ve beklentileri üzerinde yaratıcılık sunmak, müşterinin ihtiyacının ne olduğunu o an anlamak… ‘Biz bunu nasıl daha iyi yaparız, nasıl fark yaratırız’ çalışmalarımıza devam edeceğiz. Değerli hocalarıma bize verdikleri desteklerden dolayı çok teşekkür ediyorum. Bana bir kelime öğretenin kırk yıl kölesi olurum. Kölelik yapmaya hep beraber hazırız. Hepinize çok tekrar tekrar teşekkür ediyorum çalışmalarınızın başarılı geçmesini diliyorum” dedi.

BÜTÜN GÜN ATÖLYEDE ÇALIŞANLAR EMPATİYİ ÖĞRENECEK Doğuş Oto Genel Müdürü Sn. Zafer Başar konuşmasında, empatinin önemine değindi. Başar; “Beklentilerin üzerinde yaratıcı hizmet sunmanın ancak empati ile gerçekleşebileceğini dile getirdi. Empati kurabilmemiz ve müşteri gibi düşünebilmemiz için şirketimizi, çalışma ortamımızı ve arkadaşlarımızı çok sevmemiz gerekiyor. Sabahtan akşama kadar atölyenin içinde çalışan insanlar; rekabeti ve müşteriyi tanıyacaklar. Yapmış oldukları için sadece teknik bakım değil aracı kullanacak olan müşterimizin hayatını kolaylaştırmak olduğunu ve tamiri ne kadar kısa sürede yaparlarsa, bakımı yapmış oldukları araçla gününü planlamış olan müşterinin çocuğunu doktoruna zamanında götürebileceğini ya da bir iş adamın toplantısına zamanında yetişmesini düşünmeye bağlayacaklar. Üniversitemizin değerli hocalarına, bize bu konuda önderlik eden Yönetim Kurulumuza ve bütün çalışma arkadaşlarımıza çok teşekkür ediyorum, başarılı bir eğitim olmasını temenni ediyorum” dedi.

MÜŞTERİNİN HAYATINI NASIL DEĞİŞTİRDİKLERİNİ DÜŞÜNECEKLER Doğuş Otomotiv İnsan Kaynakları ve Süreç Yönetimi Direktörü Sn. Ela Kulunyar konuşmasında özellikle çalışanları için neden böyle bir eğitim programı düşündüklerini anlattı; “Çalışanlarımıza sağladığımız her katma değer, bizim hizmet kalitemizde büyük farklar yaratıyor. Bu hizmetin çok büyük bir bölümü, eğitime katılacak olan arkadaşlarımız tarafından yapılıyor. Bu önemli farkı, bu ekip yaratıyor. Biz bu programı hayatı geçirirken şunu istedik: Çalışanlarımızın işlerinde, günlük

DOĞUŞ OTO ATÖLYE-D FARK YARATIYOR DOĞUŞ OTO’NUN SERVİS SONRASI HİZMETLER ÇALIŞANLARI IŞIK ÜNİVERSİTESİ’NDEEĞİTİM ALACAKLAR

Işık

'tan

Hab

erle

r

Page 21: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

21

performanslarını gösterirken ve emeklerini ortaya koyarken yaptıkları her şeyin; aslında müşterinin hayatında ne değiştirdiğini ve şirketimizin iş sonuçlarına nasıl etki ettiğinin farkındalığını arttırmak ve bunu görmelerini sağlamak istedik. Tüm katılımcılara ve destek veren tüm yönetimimize teşekkür ederim.”

Eğitimin Amacı; •Mavi yakalı çalışanlara kendilerini değerli hissettirmek,•Otomobil üretim aşamasındaki mühendislerle servis çalışanlarının iş benzerliklerine vurgu yapmak,•Otomobil üretim mühendisliği hakkında vizyon oluşturmak,•Türk otomotiv sektörü ve trendler hakkında çalışanları bilgi sahibi yapmak,•Psikolojik olarak gelişimlerini temin etmek,•Genel otomotiv teknolojileri hakkında gelecek vizyonu oluşturmak,•Hizmette farklılaşma yollarını tartışmak.

Program 3 ana modülden oluşmaktadır;

1.Modül: Otomotiv Sektöründe Dün ve Bugün - Tüketici Gözünde Markalar 2.Modül: Bireysel Motivasyon – Özgüven ve Güler yüzlü hizmet3.Modül: Teknisyenliğin önemi ve etkileri-Teknolojide gelecek vizyonu

Her grubun eğitimi kendi bölgesinde, 3 ayrı yarım günlük eğitimler halinde gerçekleşecek. Program sonunda ise katılımcılar, ‘Işık Üniversitesi Program Katılım Sertifikası’na sahip olacaklar.

MÜŞTERİ MEMNUNİYETİNE KATKI Eğitmenlerden Çınar Noyan; pazarlama, iletişim ve özellikle otomotiv sektöründeki profesyonel tecrübesiyle ‘Otomotiv Sektöründe Dün ve Bugün ve Tüketici Gözünde Markalar’ konularında katılımcıları bilgilendirecek. Türkiye’de markaların yolculuğu, en çok tercih edilen markalar, segmentasyon analizi ve segment liderleri, gelişen trendler ve müşteri beklentileri, model satış adeti karşılaştırmaları, Volkswagen grup marka gelişimi konuları konuşulacak. Ayrıca, markaların tüketici tarafındaki algıları, tüketici şikayetlerinin yoğunlaştığı noktalar, servis ve hizmet ağının önemi, teknisyenlerin müğteri memnuniyetine doğrudan katkısı, değerini fark etme ve fark yaratma konuları tartışılacak.

GÜLER YÜZLÜ HİZMETİN ÖNEMİ ‘Bireysel Motivasyon-Özgüven ve Güler Yüzlü Hizmet’ konularında katılımcılara eğitim verecek olan Burak Koçer, motivasyon neden gerekli, motivasyon çeşitleri, kişisel sorunlara yaklaşım, özel hayatta motivasyon, ihtiyaçlar hiyerarşisi, özsaygı-özdenetim, özgüven eksikliğinin zararları, yaşa bağlı fiziksel değişiklikler, olumlu düşünce, tepki-yanıt, güler yüzlü hizmetin önemi hakkında katılımcıları eğitecek.

PROBLEM ÇÖZMEDE SİSTEMATİK YAKLAŞIM ‘Teknisyenliğin Önemi ve Etkileri’; iyi bir teknisyen olmak için gerekli özellikler, iyi, çok iyi, mükemmel arasındaki farklar, geliştirme beyni nedir, geliştirme beyninin kişi üzerindeki 15 etkisi, teknisyenden beklentiler nelerdir, öğrenme teknikleri ve öğrenme süreci, problem çözme, problem çözmede sistematik yaklaşım, bireysel değerlendirme – test, problem çözme tekniklerini geliştirme yolları, teknisyenliğin önemine dair bütün detaylar Özcan İnci tarafından verilecek eğitimlerde katılımcılarla interaktif olarak yürütülecek.Ayrıca katılımcılar, Otomobil Tasarım ve Üretimi, Prototip, Test ve Üretim Evreleri, Servis ve Üretim Arasındaki Benzerlikler, Otomobil Dünyasının Gelişimi, Teknolojinin Hızı, Yeni Nesil Otomobiller, Yeni

Motor Teknolojileri – Elektrikli Araçlar, Yeni Yakıtlar hakkında da detaylı bilgi sahibi olacaklar.Her konu başlığı, eğitmenlerin uzmanlığı ile aktarılacak ve katılımcılarla tartışılacak. Konular video destekli olarak incelenecek, testler ve değerlendirmeler ile katılımcıların ilgisi taze tutulacak.

Page 22: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

22

Işık Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi bünyesinde gerçekleşecek olan Işık Üniversitesi Felsefe Okulu başladı. Işık Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Bölümü Başkanı Prof. Dr. Örsan K. Öymen tarafından düzenlenen program üniversite içinden ve dışından felsefe ile ilgilenen herkese açık olacak.

Işık Üniversitesi Felsefe Okulu bilgi, bilim, varlık, dil, ahlak, siyaset, din, sanat gibi konulara yönelik felsefi bakış açılarını ve felsefi kuramları aktaran eğitim seminerlerinden ve konferanslar dizisinden oluşacak. Sorgulayıcı düşüncenin ve felsefi yaratıcılığın teşvik edileceği Işık Üniversitesi Felsefe Okulu, Işık Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Bölümü Başkanı Prof. Dr. Örsan K. Öymen’in öncülüğünde ve koordinatörlüğünde gerçekleşecek. Işık Üniversitesi Felsefe Okulu’nda, tam 11 hafta boyunca sürecek olan programda Türkiye’nin önde gelen felsefecileri eğitim seminerleri ve konferanslar verecekler.

‘ETİK’ VE ‘MANTIK’ DA TARTIŞILACAK

Işık Üniversitesi Felsefe Okulu’nun ilk programı 5 Nisan - 7 Haziran 2014 tarihleri arasında düzenlenecek. Programın ana teması ‘Felsefe Nedir? Neden Felsefe?’dir. Bu seminerde, Felsefe’nin ve Felsefe’nin temel dallarının önemi ve içeriği, hangi konuları ve sorunları kapsadığı, Prof. Dr. Prof. Dr. Örsan K. Öymen’in öncülüğünde konunun uzmanları tarafından katılımcılara aktarılacak. Bu çerçevede 11 hafta sürecek olan eğitim programında sırasıyla; Mantık, Epistemoloji, Bilim Felsefesi, Ontoloji, Etik, Siyaset Felsefesi, Estetik, Tarih Felsefesi, Dil Felsefesi ve Din Felsefesi’nin temel dalları irdelenecek.

CUMARTESİ GÜNLERİ MASLAK’TA

Işık Üniversitesi Maslak Kampüsü’nde gerçekleşecek eğitimler Cumartesi günleri 14:00-17:00 arasında 3 saat sürecek. Sunumlardan sonra kısa bir ara verilecek, oturumun ikinci bölümünde ise 45 dakika boyunca katılımcıların soruları uzmanlar tarafından cevaplanacak.

Ayrıca programa katılanlara, Işık Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi tarafından ‘Işık Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi Felsefe Okulu Sertifikası’ verilecek.

Prof. Dr. Örsan K. Öymen Kimdir?

Işık Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Bölümü Başkanı’dır. Lisans ve Doktora derecelerini Orta Doğu Teknik Üniversitesi Felsefe Bölümü’nden, Yüksek Lisans derecesini New York Üniversitesi (NYU) Felsefe Bölümü’nden almıştır. Felsefe Sanat Bilim Derneği Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı, “Assos’ta Felsefe” etkinliği Kurucusu ve Direktörü’dür. Say Yayınları’ndan çıkan “Hume” adlı kitabın yazarı ve derleyicisidir. Alanında birçok uluslararası ve ulusal makalesi bulunmaktadır.

IŞIK ÜNİVERSİTESİ FELSEFE OKULU

Işık

'tan

Hab

erle

r

Page 23: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

23

21-22-23 Mart 2014 tarihlerinde Işık Üniversitesi AKUT Öğrenci Topluluğu tarafından AKUT Öğrenci Toplulukları Buluşması ve Şile Teke Köyü Yardım Projesi düzenlendi.

Işık Üniversitesi AKUT Öğrenci Topluluğu ilk ve ortaokul öğrencilerinin eğitimlerine katkıda bulunmak amacıyla, AKUT Öğrenci Toplulukları işbirliğiyle sosyal sorumluluk projesi düzenledi. Işık Üniversitesi AKUT Öğrenci Topluluğu ev sahipliğinde gerçekleşen programa, Türkiye’den birçok Üniversitenin bulunduğu AKUT Öğrenci Toplulukları katıldı.

AKUT Öğrenci Toplulukları Buluşması kapsamında düzenlenen ve Şile Teke Köyünde bulunan Şehit Serkan Angay İlk ve Orta Okulu öğrencileri için başlatılan sosyal sorumluluk projesi, okul ve öğrencileri için eğitimlerine katkıda bulunmak amacıyla gerçekleşti. Okulun belirlenen hasarlı sınıfları AKUT Öğrenci Toplulukları tarafından boyandı. Sınıflardaki eksik malzemeler tamamlanarak, ilk ve ortaokul öğrencilerine giyim, kırtasiye malzemeleri, kişisel temizlik ürünleri gibi yardımlarda bulunuldu. Okul içinde topluluk üyeleri tarafından temizlik yapıldı, ayrıca uzun bir süre okulu idare edebilecek temizlik malzemesi ve okul malzemesi sağlandı.

Yaklaşık 35 kişiden oluşan ekip Şile bölgesinde ihtiyaç bulunan okullara yardım yapmaya devam edecek.

AKUT ÖĞRENCİ TOPLULUĞU’NDAN

ŞİLE ŞEHİT SERKAN ANGAY

İLK VE ORTA OKULU’NA

DESTEK

Page 24: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

24

Türkiye'de Mobingle Mücadele, Forum Mobing 2014'te Tartışıldı.

Mobing konusunda farkındalık yaratmak amacıyla Türkiye'de kapsamlı mobing araştırmaları yürüten Dördüncü Boyut Akademi'nin yaptığı yeni araştırmanın sonucu, şirketlerin mobingi hafife aldığını gösteriyor.FMV Işık Üniversitesi'nin ev sahipliğinde gerçekleşen Forum Mobing 2014'te araştırmanın sonuçlarını açıklayan Dördüncü Boyut Akademi Kurucusu Çağlar Çabuk, 2012 yılında yapılan ilk araştırma ile kıyaslandığında, 2 yıl içinde şirketlerin mobinge hazırlık konusunda yol almadığını söyledi.

'Çalışan ilişkileri bölümü' oluşturulmalıSonuçları değerlendiren Çabuk, çalışma huzurunu yok ederek işyerine zarar veren mobingin engellenebilmesi için, gereken adımların hızla ve özenle atılması gerektiğine dikkat çekti. Çabuk ayrıca, “Mobing olaylarının daha başlangıçta fark edilerek gerekli tedbirlerin alınabilmesi için, işletmelerde insan kaynakları departmanlarının altında ayrı bir “Çalışan İlişkileri Bölümü”nün oluşturulması gerekir” dedi.

Mobing mağdurları astlar ve kadınlarForum Mobing 2014 etkinliğinin açılış konuşmasını yapan FMV Işık Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak, "İş yerindeki baskıyı toplumun diğer katmanlarındaki baskıdan soyutlayamayız. Mobingi ve psikolojik baskıyı, ne yazık ki en çok kadınlar kadına yapıyor” diyerek, çözüm için farklı bakış açıları getirmek gerektiğini savundu. Forumun konuşmacılarından Hacettepe Üniversitesi İşletme Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Azize Ergeneli de, “Mobing Mağdurları çoğunlukla ast lar ve kadınlar. Örgüt kültürü önemli. İşe alım yaparken, kurum kültürüne uygun kişiler seçilmeli. Herkes takım kültürüne uygun olmayabilir” yorumunu yaptı. Etik Uzmanı Meltem Ferendeci Özgödek ise, mobingin önüne geçebilmek için şirketlerin etik kodlarını belirlemesi ve her çalışan için aynı şekilde anlaşılır hale getirmesi gerektiğini anlattı.

Mobing failleri narsistik ve otokratik kişilik yapısındaMobingin psikolojik boyutunda tecrübelerini aktaran Psikolog Derya Deniz, “Mobing Damgalanmışlık, etiketlenmişlik hissi, kaygı ile birlikte psikosomatik hastalıklara neden oluyor. Mobing bir travmadır. Örselenme, harabiyet çok büyük. İntihara kadar götüren bir süreç. Mobinge uğrayan kişi kendisiyle, çevresiyle yabancılaşıyor, fanusa giriyor. Depresyon hissiyle işini, eşini terk edebiliyor. Mobing, stratejik ve baştan amacı belli bir hareketler silsilesidir. Mobing failleri de narsistik, otokratik kişilik yapısında” dedi. Açık kapı politikası ve koçlukForumun son bölümünde antimobing uygulamalarını anlatan İş GYO İK ve Eğitim Grup Başkanı Pınar Ersin Kollu, Carrefoursa İK Direktörü Asena Yalınız ve Doğuş Otomotiv İK Direktörü Ela Kulunyar da, açık kapı uygulamasının ve şeffaflığın mobingin önüne geçmede önemli bir etken olduğunu belirtti. Koçluğun çözüm alternatifi olabileceğine değinen Kollu, “Özellikle takım koçluğunun işe yarayacağını düşünüyorum. Koçluk, yöneticilerin astlarıyla olan ilişkilerinde yüzde 77 oranında iyileşme yapıyor” yorumunu yaptı.

Işık Üniversitesi evsahipliğinde, Dördüncü Boyut Akademi işbirliğiyle

“Forum Mobing 2014: Türkiye'de Mobingle Mücadele Ne Durumda?” başlıklı bir forum düzenlendi.

Işık

'tan

Hab

erle

r

Page 25: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

25

Çatı Kaplama Sistemleri Çalıştayı Işık Üniversitesi’nde Düzenlendi

Işık Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi- Çatıder işbirliği ile Ytong, Multiplan, Onduline, Işıklar ve Atermit firmalarının katıldığı 'Çatı Kaplama Sistemleri' isimli çalıştay 25 Nisan 2014 tarihinde arasında Şile Kampüsünde gerçekleştirildi."Çatı Kaplama Malzemeleri ve Sistemleri" çalıştayı kapsamında; Çatı kaplama malzemeleri, malzemelerin sistem olarak uygulanması, uygulama teknikleri, gerekli alet, edevat ve çatı ustasının özellikleri ile iş güvenliği konularına dikkat çekildi.

Atermit firmasının metal ve çimento esaslı çatı panellerini, Işıklar Kiremit firmasının kiremit çatı kaplamalarını, Multiplan firmasının Pvc, Tpo sentetik çatı ve su yalıtım örtülerini, Onduline firmasının Bitüm esaslı kaplama malzemeleri, örtüler, seramik çatı kaplamalarını, Ytong firmasının Donatılı çatı panellerini, uygulamalı eğitim konularını katılımcı firmaların örnek yapıları ile inceleyen Işık’lılar; işin uzmanları tarafından bilgilendirildi. Çatı Kaplama Sistemleri Çalıştayı’na Işık Üniversitesi öğrencileri dışında diğer üniversite öğrencileri de katılım sağladı.

Işık Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi - Çatıder işbirliği ile düzenlenen çalıştay 25 Nisan'da

Şile Kampüsünde gerçekleşti.

Page 26: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

26

şık’lılar ile İş Dünyası Arasındaki Köprü Kariyer Günleri‘14

Işık Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi ile İşletme ve Ekonomi Kulübü tarafından her yıl organize edilen “Kariyer Günleri” kapsamında, iş hayatına atılmaya hazırlanan öğrencilerin, iş dünyası

arasında bir köprü kurulmasını hedefleniyor.

Türkiye’nin en seçkin kurumları Kariyer Günlerinde!

Türkiye'nin en seçkin kurumlarının katılımıyla gerçekleşen Kariyer Günleri’nde öğrenciler, bu kuruluşların üst düzey yöneticileri ile birebir sohbet etme ve kişisel kariyer hedefleri doğrultusunda bilgi alma imkanı buldukları gibi, öncelikli iş veya staj fırsatlarından da yararlanabiliyor. Bu anlamda, Kariyer Günleri iki taraf arasında hızlı ve doğru bir iletişim imkanı sunuyor. Özellikle ara sınıf öğrencilerinin staj ve yarı zamanlı iş olanakları için firmalarla doğrudan görüşebilmelerine, öğrencilerin firmalarla daha yakın iletişim kurabilmelerine olanak verirken, öğrencilerin, mezuniyet sonrası iş olanakları ve iş yaşamı hakkında bilgi edinebilmelerine, sektörlerin istihdam politikaları hakkında bilgi sahibi olabilmelerine zemin hazırlıyor.

Bu yıl 1. haftası toplam iki günlük süre zarfında gerçekleştirilen Kariyer Günleri organizasyonu, insan kaynakları ihtiyaçlarını gidermek isteyen kurumlar için olduğu gibi, farklı kariyer imkanlarını karşılaştırma imkanı bulan öğrenciler için de faydalı oluyor.

Şirketlere de potansiyel iş gücüne ulaşabilme olanağı sağlayan Işık’lılar, Kariyer Günlerinin 1. haftasında Acıbadem Mobil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Özgür Turgay, Acıbadem Holding İnsan Kaynakları, Doğuş Grubu D.ream Operasyon Direktörü Osman Cenk Akın, Yıldız Holding Süt ve Süt Ürünleri Grubu Başkan Yardımcısı Ali Sözen, Pepsico İnsan Kaynakları Uzmanları Erhan Anıl İmamoğlu ve Şilan Tellioğlu ile buluştu.

Başarı Hikayeleri Öğrenciler için Örnek Teşkil Ediyor

Başarı hikayelerini katılımcılara aktaran profesyoneller, iş dünyasında belirli bir noktaya gelebilmek için deneyimlerin ve İngilizce bilmenin önemini vurguladı. Seminerlede CV hazırlama ve mülakat teknikleri, hedef belirleme ve kariyer planlamaları gibi bilgiler alan öğrenciler ayrıca, PepsiCo, Yıldız Holding, İntrax Yurtdışında Eğitim ve Metod Bilişim Sistemleri, Huawei Teknoloji, İşkur, Acıbadem Holding, JCB stantları da öğrencilere firmalar hakkında bilgi verdi ve dünyaca ünlü firmalarda staj ve kariyer yapma fırsatları tanıtıldı.

Işık Üniversitesi bu yıl Kariyer Günlerine daha fazla önem veriyor. Geçtiğimiz yıllarda bir hafta ile sınırlı kalan etkinliğin bu yıl her Salı-Çarşamba günleri yapılması planlanıyor.

Işık Üniversitesi öğrencilerinin, kendilerini bekleyen kariyer alternatifleri hakkında bilgilendirmek ve onlara iş dünyasının önde gelen şirketlerini tanıma fırsatı

sağlamak amacıyla Işık Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi ile İşletme ve Ekonomi Kulübü tarafından Kariyer Günleri gerçekleştirildi.

Aysel [email protected]

Işık

'tan

Hab

erle

r

Page 27: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

27

Prof. Dr. Üstün Dökmen İle İş Dünyasında ve Özel Yaşamda Kaliteli

İletişim, Yaşama ve Çalışma Sevinci

Semineri Düzenlendi

Işık Üniversitesi Tanıtım ve Pazarlama Müdürlüğü tarafından düzenlenen Prof. Dr. Üstün Dökmen ile ’İş Dünyasında ve Özel Yaşamda Kaliteli İletişim, Yaşama ve Çalışma Sevinci’ semineri Maslak Kampüs Konferans salonunda gerçekleşti. Seminer Programına Üniversite öğrencilerimizin yanı sıra İş Dünyasından yönetici ve öğretmenlerde katıldı. Yaklaşık 150 kişinin katılımı sağlanan seminerde; katılanların, günlük yaşamla ve çalışma ortamlarıyla ilgili, yeni, kaliteli yaşam stilleri konusunda bilgilenmeleri, kültürel ve kişisel boyutlardaki mevcut iletişim sorunlarını fark etmeleri ve bu sorunları giderme yollarını öğrenmeleri; empatik iletişim konusunda beceri kazanmaları; bu becerileri, iş ve özel yaşamlarında kullanma konusunda motive olmaları; ailede ve iş yerinde sağlıklı iletişimin, uzlaşmanın ve yaşama sevinci taşımanın önemi gibi kavramlar işlendi.Seminer sonrasına Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Melih Boydak, Prof. Dr. Üstün Dökmen’e vermiş olduğu değerli bilgi ve görüşler için teşekkür ederek Prof. Dr. Üstün Dökmen’e plaket takdim etti.

Page 28: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

28

Çanakkale Zaferi'nin 99. Yılı Kapsamında

Çanakkale Gezisi DüzenlendiAkut Öğrenci Topluluğu ve Atatürkçü Düşünce Kulübü tarafından

Çanakkale Zaferi'nin 99. yılı kapsamında Işık'lılar Çanakkale Şehitliği'ni ziyaret etti.

Çanakkale savaş alanları, cepheleri, Çanakkale Boğazı ve Çanakkale hakkında, Tarihi Milli Park hakkında kısa bilgiler verilerek başlanan program; Eceabat ilçesindeki; Fatih Sultan Mehmet zamanında yapılan Kilitbahir Kalesi ile Çanakkale Anadolu yakasında bulunan Çimenlik Kalesi (Kal'ayı Sultaniye), Kanuni zamanında yapılan, Sarı Kule(Namazgah.Kanuni Kulesi) gezileriyle devam etti.Savaş Malzemeleri Müzesi ve Namazgah Tabyaları, 18 Mart 1915 günü Şehit olan Seyid Onbaşı ve silah arkadaşlarının bulunduğu Rumeli Mecidiye Şehitliği, Mecidiye Tabyası görüldü. Seyid Onbaşının 215 kg (Kıyye) mermiyi kaldırdığı Tabya,Top ve o boyuttaki mermilerden örnekler ve 18 Mart ve Deniz Zaferinin, Seyid Onbaşı ve silah arkadaşlarının, Topçu Bataryasının Komutanı Yüzbaşı Mehmet Hilmi Bey'in ve silah arkadaşlarının hatıratlarından anlatım yapıldı. Havuzlar Şehitliği'nden sonra Havuzlar Bölgesi Çanakkale Savaşları döneminde, Nekahathane'nin (Dinlenme Merkezi), yaralı bekletme yeri ve hastane olarak kullanıldığı ile ilgili bilgiler verildi.

Soğanlıdere ve Şahindere bölgesinde gerçek Şehit mezarlarından kalan son örnekler görülüp ziyaret edildi.Seddülbahir bölgesindeki İlk Şehitler Anıtı, Seddülbahir Kalesi, Ertuğrul Koyu ve Tabyası, Yahya Çavuş Şehitliği gezileri yapılırken Çanakkale Boğazı'nın tanıtımı ve tarihi, Yahya Çavuş ve silah arkadaşlarının destanı, Binbaşı Mahmut Sabri Bey'in günlükleri ile ilgili bilgi alındı.57. Alay Şehitliği, Cesaret Tepesi, Kemal Tepesi, Conkbayır'ı ve Conk Tepe; Mustafa Kemal Atatürk'ün 25 Nisan 1915 günü; kara muharebelerine başladığı 261 Rakımlı Tepe, Conkbayır'ı, Mehmetçik Zafer Kitabeleri, Atatürk'ün saatine misket kurşununun çarptığı yer, Yeni Zelanda Anıtı, Atatürk'ten sonra Anafartalar Grup Komutanı olan Fevzi Çakmak'ın kardeşi Şehit Üst. Nazif Çakmak'ın mezarı, Atatürk'ün gözetleme yeri görüldü.En son Anafartalar muharebelerinin gerçekleştiği Anafartalar Ovası, Tuzla Gölü, Suvla Koyu gezileri tamamlanarak, dönüş yoluna çıkıldı.

Işık

'tan

Hab

erle

r

Page 29: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

29

17 Kasım 2013 İstanbul Maratonu ile 17 Kasım 1996 Işık Üniversitesinin açılışının ve ilk ders günün aynı tarihe denk gelmesi nedeniyle, 35. İstanbul Maratonu’nda Feyziye Mektepleri Vakfı Işık Üniversitesi, Koruncuk Vakfı yararına, eğitim öğretim kadrosu ve öğrencilerinden oluşan ekibiyle ter döktü.128 yıldır kesintisiz eğitim veren Feyziye Mektepleri Vakfı Işık Üniversitesi, Koruncuk Vakfı için 35.’si düzenlenen İstanbul Maratonu’nda 10-15 km etaplarında koştu.Maratona;- Feyziye Mektepleri Vakfı Işık Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı ve Koruncuk Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi Prof. Dr. Sıddık YARMAN, Feyziye Mektepleri Vakfı Işık Üniversitesi

Mütevelli Heyeti Üyesi, Koruncuk Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi ve Doğuş Otomotiv Yönetim Kurulu Üyesi Cem YURTBAY, Ayrıca 50’ye yakın akademisyen, idareci ve öğrenci Koruncuk Vakfı için bağış toplamak amacıyla yarıştı.Üniversitelerde sosyal sorumluluk kültürünü geliştirmek, korunmaya muhtaç çocukların mutlu bir çocukluk geçirmesine ve geleceğe hazırlanmasına yardımcı olmak isteyen IŞIKLILAR; topladıkları bağışlarla Koruncuk Vakfı Bolluca Köyü’nün eksiklerinin giderilecek, yollar, kaldırımlar, merdivenler, evlerin dış cepheleri onarılacak ve yeni yapılması planlanan istasyonlu yürüyüş yolu ile bisiklet yolu projelerine katkı sağlayacak.

35. İSTANBUL MARATONU’NDA

KORUNCUK VAKFI

İÇİN KOŞTUK

IŞIKLILAR, Korunmaya Muhtaç Çocuklara daha güzel bir yaşam alanı sunmak için bağış toplamak amacıyla 35.’si düzenlenen

Vodafone İstanbul Maratonu’nda koştu

Page 30: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

30

8.MUN

K o n f e r a n s ıG e r ç e k l e ş t i

Model United Nations

Model Birleşmiş Milletler Konferansı Işık Üniversitesinden 8 kişinin katılımıyla 28 Nisan - 4 Mayıs 2014 tarihleri arasında ODTÜ'de gerçekleştirildi. Bu konferansta Avrupa birliğine üye olan ülkeleri temsil ederek delegelik yapıldı ve oturumlarda ülkeleri siyasi politik ekonomik açıdan temsil edip

5 gün sonunda katılımcılara sertifakaları verildi.

Işık

'tan

Hab

erle

r

Page 31: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

31

Açış konuşmasını İŞKUR İstanbul İl Müdürü Muammer Çoşkun’un yaptığı sertifika günlerinde öğrenciler, İŞKUR’un hizmetleri hakkında bilgi aldı. İŞKUR’un bir bürosununda Şile Kampüsünde hizmet vermeye başladığını duyuran Çoşkun, Şile

Kampüsünden Staj, Girişimcilik, İş imkanları ve Bireysel Danışmanlık ile ilgili Sosyal Merkez 104 No'lu İşkur Hizmet noktamızdan Part-time olarak olarak faydalanabilirsiniz” dedi. Muammer Çoşkun’dan sonra Philips Grubundan Sübeyra Karabulut,

Microsoft Grubundan Yaprak Metin, Ekol Lojistik Osman Ünal, Casper’dan Ebru Uzun ve DSM Nilgün Demir kariyer olanakları, mülakat teknikleri hakkında bilgi vererek nasıl personel alındığına dair detaylar paylaşıldı.

PROFESYONELLER IŞIK ÜNİVERSİTESİN’DE

ÖĞRENCİLERLE BULUŞTUIşık Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Kulübü ve İŞKUR

işbirliği ile Sertifika Günleri 6-7 Mayıs 2014 tarihlerinde Şile Kampüsünde gerçekleşti.

Page 32: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

32

HANGİ SERGİLERİ GEZSEK

ÜNLÜLERİ EVSİZ BIRAKAN PROJE “AFFEDİLMEYENLER”Aykut Bozan’ın ilk kişisel sergisi “AFFEDİLMEYENLER” geçtiğimiz yıl Beyoğlu Belediyesi Sanat Galerisinde sanatseverlerle buluştu. Sergide, sokakta yaşayan evsiz insan temalı fotoğraflar yer aldı.Projeye destek için BARIŞ ATAY, ENGİN HEPİLERİ, MUSA UZUNLAR, HAKAN YILMAZ, KEREM KUPACI, DOĞUKAN MANÇO, CENGİZ BOZKUR, NURSELİ İDİZ gibi birçok ünlü isim buluştu ve proje kapsamında bir günlerini sokakta geçirdiler.

İşte o fotoğraflar…

İrem Sü[email protected]

Kültü

r-San

at

Page 33: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

33

Page 34: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

34

YILDIZ MORAN ZAMANSIZ FOTOĞRAFLAR

2014 / PERA MÜZESİ

Türkiye’nin eğitim almış ilk kadın fotoğrafçısı YILDIZ MORAN, kariyerini Özdemir Asaf’la olan evliliğinin ardından sonlandırmıştır. Ancak bu kısa kariyerine önemli ve farklı yapıtlar sığdırmıştır. İngiltere’de eğitim almış ve ünlü fotoğrafçı John Vickers’ın öğrencisi olmuştur. Cambridge’de açtığı ilk kişisel sergisinin ardından İstanbul, Ankara, Londra ve Edinburgh sergileri izlemiştir. Moran, birçok ülke gezmiş ve bunları fotoğraflamıştır.

İrem Sürel

Kültü

r-San

at

Page 35: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

35

‘HAYATBOYU’ vizyona girdi. Dünya galası 63. Berlin

film festivalinde yapılan film; aynı zamanda 32. İstanbul film

festivalinde en iyi yönetmen ve en iyi görüntü yönetmeni ödülünü

aldı. Kült filmler aslına bakarsak ülkemizde yeni yeni izlenmeye

başladı.Kült kelimesi aslında sadık tutkulu Latince ‘cultus’ tapınma

anlamındaki ilahlaştırma olarak dilimize girmiştir, film kültüründe

ise görece hayran sayısı az filmler için kullanılıyor bu kelime.

Hollywood filmlerine nazaran daha sanatsal bakış açılarına sahip

bu filmler, uzun süren sahneler ve çarpıcı görüntülere sahip olduğu

için eleştirilmiyor değil. Daha çok ilgilenirsek gidiyoruz aslında bu

filmlere, öyle her sinemada da vizyona girdikleri yok zaten. Filme

çok farklı açılardan yaklaşan etkiliyeci görüntüleri olan kült filmler

birazda hep baktığımız pencerelerimizden sıyrılmamıza vesile

oluyor aslında.Bambaşka hayatlara girip ağır çekimdeki sahnelere

giriyoruz hissi yaratıyor sizde. Aslı Özge’nin yönetmenliğini yaptığını

filmde ise ilişki sorunlarının çözümünün ayrılık olması gerekirken,

bağlılık ve bağımlılık arasındaki ince çizgiyi sorgulamamıza sebep

oluyor. Filmdeki karakterlerde çoğu zaman kendimizi bulmamak

elde değil,filmde Ela karakterini saygın bir sanatçı olarak görürken

eşi olan Can başarılı bir mimardır.Aslında dışarıdan bakıldığında

özenilen seçkin bir hayatları, herkesin oturmak istediği lüks bir

semtte yaşarken bize görünenin ardını sunmaktadır. Aralarındaki

aşk tükenmiş olsa da kopamadıkları bağlılıkları bir gün gelen

bir telefonla alt üst olur.Yönetmenden bahsedecek olursak, Türk

sinemasının son yıllarda hafife alınmayacak bir yol kat ettiğini

görüyoruz, Aslı Özge’nin sinema televizyon mezunu olarak bu

yükselen isimlerin başında yer alacağı kesin.

Hepimizin aşina olduğu kentlerdeki yozlaşmış yaşamlar

ve yönetmenin ilk filmi olan ‘Köprüdekiler’e’ yakınlığımız bu

filmi izlemeden seçmemize sebep oldu. Önümüzdeki hafta filmi

izledikten sonra gelecek sayıda dipnot olarak kişisel görüşümüze

paylaşmak istiyoruz. Hepinize iyi seyirler.

Bu ayın başında gitmeye fırsat bulduğum Haldun

Taner'in en önemli oyunlarından biri olan 'Gözlerimi Kaparım

Vazifemi Yaparım' güzel bir sistem eleştirisiydi. II. Meşrutiyetten

1960'ların sonuna kadar olan bir dönemi anlatıyordu. Baş

karakterlerden Vicdani çok dürüst ve çalışkandır. Çocukluğundan

beri kendisine öğretilenleri sorgusuz sualsiz kabullenmiştir.Diğeri

Vicdani'nin karşılığı, Karagöz'ün Hacivat'ı, Efruz ise oldukça kurnaz,

paragöz ve tembeldir. Yıllar geçer vicdani kıt kanaat geçinmesine

yetecek kadar para kazanırken, Efruz gittikçe zenginleşmekte ve

itibar sahibi olmaktadır.Oyun özellikle ülkenin geçirdiği çeşitli

siyasi süreçleri oldukça iyi yansıtmaktadır. Müzikal tarzındaki bu

oyun dinamik oyunculuklarıyla seyircinin ilgisini sürekli ayakta

tutmaktadır. Dekor kısmında bazı eksiklikleri olsa da fazla göze

batmıyor. Oyunun verdiği ana mesaj insanların çevresinde olan

bitenleri sorgulaması kendisine dayatılan dogmaları gözü kapalı

kabul etmemesidir.

Azade Tekin

[email protected]

Aslı Aydın

[email protected]

Raziye KOÇER

[email protected]

GÖZLERİMİ KAPARIM VAZİFEMİ YAPARIM

Haldun Taner

Page 36: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

36

Türkiye-Polonya dostluğunun ve diplomatik ilişkilerinin 600’üncü yılı kapsamında Işık Üniversitesi Maslak Kampüsü’nde “Andrzej Pagowski Semineri ve Afiş Sergisi” açıldı.

Işık Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nafiye Güneç KIYAK açış konuşmasında; Polonya’nın tarihini, sanata ve bilime verdiği önemi dile getirdi. Polonya’nın önemli bilim insanlarından Marie Curie, Copernicus ve sanatçı Wyspianski hakkında kısa bilgi sunumu yapan Rektör KIYAK, Polonyalı bilim insanı ve sanatçılarının insanlığa katkılarını anlattı. Konuşmalarına Wyspianski ve eserlerinden bahsederek devam eden KIYAK; Polonya’nın tarihi boyunca özgürlük için mücadele verdiğini, mücadeleci, bilime, sanata ve insanlığa önemli katkılarda bulunmuş değerli bir Polonyalı sanatçıyı Işık Üniversitesi'nde ağırlamaktan çok büyük gurur ve onur duyduklarını belirtti.

WALDEMAR SWİERZY'NİN ÖĞRENCİSİ‘Andrzej Pagowski Semineri’ ile başlayan programda Andrzej Pagowski; Polonya afiş okulunun en iyi hocalarından biri olan Waldemar Swierzy'nin öğrencisi olduğunu, 1977'den itibaren Polonya ve yurtdışında 1000'in üzerinde afiş tasarımı gerçekleştirdiğini anlattı. Yapmış olduğu çalışmalar ve geçmiş dönemlerde çalışmalarına yapılan sansürlerden bahseden sanatçı, Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilen bu sergide bulunan 40 eserinin çok özenle seçildiği, Işık Üniversitesi’nin hazırladığı bu serginin Polonya’da oluşan sergilerden çok daha güzel ve özel olduğunu belirtti. Andrzej Pagowski, ev sahipliğinden dolayı Işık Üniversitesi’ne teşekkür etti.Polonya Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolos Yardımcısı Lukasz Paprotny ise; çocukluğunun Pagowski’nin çalışmalarıyla geçtiğini ve bu çalışmalarla büyüdüğünü belirterek, Türkiye ve Polonya dostluğunun devam etmesi temennisinde bulundu.

POLONYALI SANATÇI ANDRZEJ PAGOWSKİ’NİN SERGİSİ TÜRKİYE’DE İLK KEZ IŞIK ÜNİVERSİTESİNDE!

Kültü

r-San

at

Page 37: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

37

128 yıldır kesintisiz eğitim veren Feyziye

Mektepleri Vakfı Işık Üniversitesi bilim ve sanata

verdiği önemi, Cumhuriyet’in 90. yılı onuruna, bir

dizi etkinlikle kutladı.

İlk etkinlikte; Işık Üniversitesi Güzel Sanatlar

Fakültesi Görsel Sanatlar Bölümü öğretim üyesi

Prof. İsmail Avcı’nın 73 eserden oluşan ‘52. Sanat

Yılı Kişisel Resim Sergi’si açıldı. Louvre Müzesi’nde

Van Gogh ve Cezanne’den reprodüksiyonlar yapmış

olan Avcı’nın; doğal ortamlarında gözlemlediği

atların çizimleri hayatında önemli bir yer tutuyor. 73

eserin büyük bir kısmı da yine bu at resimlerinden

oluşuyor.

“HİÇBİR SANAT YAPITI ONU YARATAN

ÇEVREDEN SOYUTLANAMAZ”

Feyziye Mektepleri Vakfı Işık Üniversitesi Rektörü

Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak, etkinliğin ilk ayağı

olan ‘Prof. İsmail Avcı Resim Sergisi’nin açılış

konuşmasında; kültürel mirasımıza vurgu yaptı.

Prof. Kıyak; “İnsanoğlunun biyolojik olarak değil de

sosyal olarak kuşaktan kuşağa aktardığı maddi ve

maddi olmayan ürünler bütününü yani genlerine

‘Kültür’ diyebiliriz. Maddi olan, insan tarafından

yaratılmış ürünlere çoğu kez ‘Sanat’ eseri ve

teknolojik ürün demekteyiz. Sanat eseri yapıldığı

dönemin kültürel, teknolojik, toplumsal özelliklerini

taşır. Hiçbir sanat yapıtı onu yaratan çevreden

soyutlanamaz. Coğrafi bölgenin, iklim ve çevre

koşullarının, inanç ve yaşayış biçimlerinin sanat

yapıtının ortaya çıkışındaki rolü büyüktür, yani

sanat yereldir diyebiliriz.

“KÜLTÜR, ETKİLEŞİM YOLUYLA KUŞAKTAN

KUŞAĞA AKTARILIR”

Bugün “kültürlü insan” söylemi, okullarda eğitim

görmüş diploma sahibi olandan çok bu kültürel

gen geçişleri gerçekleşmiş, sanat, felsefe ve

bilimde önceki kuşakların mirasını devralmış,

düşünsel boyutu geniş ve bunu yaşam biçimine

ve duruşuna aktarmış; aynı zamanda kültürel

mirasına katkı veren bu mirası aktarabilen insan

profili tanımlanmaktadır. Kültür, etkileşim yoluyla

kuşaktan kuşağa aktarılır. Bu nedenle kültür

etkinlikleri çok önemli olup deneyim ve birikimlerin

sonraki jenerasyona aktarılmasında çok önemli

araçlardır. Şüphesiz okullar ve özellikle üniversiteler

bu kültürel geçişte öncü konumunda ancak bunu

yaparken içinde bulunulan kültürel kimliğimizi

paylaştığımız toplumla iç içe yapmalıyız, onları da

bu sürece dahil etmeliyiz” diyerek üniversitelerin

eğitimin yanı sıra kültürel faaliyetlerde de topluma

karşı sorumlu olduğunu özellikle vurguladı.

Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Melih

Boydak, konuşmasına sanatçı Prof. İsmail Avcı’yı

tanıtarak başladı. Boydak; İsmail Avcı’nın sanatında

doğanın çok önemli bir yer tuttuğunu belirterek;

“Avcı, her şeyin doğanın bir parçası olduğuna inanır.

İnsan da doğanın bir parçasıdır. Avcı’nın eserleri

arasında, atların da önemli bir yeri vardır. Karacabey

harasında bir müddet bulunarak atları gözlemlemiş,

daha sonra resmetmiştir. Avcı’ya göre desen sanatın

temelidir” dedi.

Açılışın ardından Oda Müziği Konseri eşliğinde

sergi gezildi.

IŞIK ÜNİVERSİTESİ KÜLTÜR VE SANAT ETKİNLİKLERİ

Page 38: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

38

“8. Çanakkale Resim Yarışması” İstanbul Sergisi,

Işık Üniversitesi Maslak Kampüsü, Galeri Işık-

İstanbul’da yapılan törenle açıldı. Avustralya

Sidney’de bulunan Gallipoli Memorial Club

(Gelibolu Anma Derneği), Çanakkale Onsekiz Mart

Üniversitesi ve Avustralya Hükümeti işbirliği ve

FMV Işık Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi,

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesinin

katkıları ile bu yıl 8.’si düzenlenen Çanakkale Resim

Yarışması’nda dereceye giren eserler; İstanbullu

sanatseverlerin beğenisine sunuldu.

Serginin açılışına Feyziye Mektepleri Vakfı Işık

Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak’ı

temsilen İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı

Prof. Dr. Mehmet Kaytaz, Çanakkale Onsekiz Mart

Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sedat Laçiner’i

temsilen Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr.

Abdullah Kelkit, Avustralya Çanakkale Konsolosu

Nicholas Sergi, Avustralya İstanbul Başkonsolosu

Lino Strangis ve Avustralya Emekli Eski Türk

Büyükelçisi Niyazi Adalı katıldı.

Açış konuşmasında İktisadi ve İdari Bilimler

Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Kaytaz; Işık

Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nafiye Güneç Kıyak

adına; Çanakkale Resim Yarışması Sergisinin bir

parçası olmaktan gurur duyduğunu belirterek

emeği geçenlere teşekkür etti.

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Güzel

Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdullah Kelkit;

gerek sanatçı gerek eser katılımıyla her geçen yıl

başvuruların arttığını, yarışmanın değerinin bu

yükselen artıştan etkilendiğini belirterek, Türkiye

ile Avustralya toplumunun iyi ilişkilerinin sanatla

bütünleşmesinin önemli olduğunu belirtti.

HER İKİ ÜLKENİN ASKERLERİ ANISINA

DÜZENLENİYOR

Avustralya Çanakkale Konsolosu Nicholas Sergi

konuşmasında, Resim Yarışması Sergisinin birçok

kişi ve kurumun teşebbüsü ile gerçekleştiği başarılı

bir çalışma olduğunu belirterek, İstanbul’da

düzenlenmesinde katkı sağlayan Işık Üniversitesine

teşekkür etti. Çanakkale Resim Yarışması

Sergisinin savaşlar gibi kötü durumlardan doğan,

kardeşliğin, dostluğun hikâyesini yansıttığının bir

göstergesi olduğunu söyleyen Nicholas Sergi; her

iki ülkenin askerlerinin anısına, iki ulus arasında var

olan barışın, dostluğun ve paylaşılan ortak tarihin

önemini vurguladı. Söz konusu tarihi mirasın

gelecek nesillere sanat aracılığıyla aktarılmasında

emeği geçenlere teşekkür eden Sergi; 100. yılın

tekabül ettiği 2015 yılının Türkiye’de Avustralya,

Avustralya’da Türkiye yılı olarak ilan edildiğini, bu

sebeple son iki yılda yapılacak olan etkinliklerin

büyük önem taşıdığını vurguladı.

SON YARIŞMA 2015 YILINDA YAPILACAK

Çanakkale Savaşları’nın 100. Yıldönümü olan

2015 yılında gerçekleşecek son Çanakkale Resim

Yarışması ile projenin tamamlanmasından sonra, 10

yıl boyunca Türkiye, Avustralya ve Yeni Zellanda’da

düzenlenen yarışmalardan birincilik ödülünü alan

toplamda 20 resmin, Türkiye, Avustralya ve Yeni

Zellanda’da açılacak çeşitli sergiler ile sergilenmesi

hedefleniyor.

“8. ÇANAKKALE RESİM YARIŞMASI” İSTANBUL SERGİSİ

Kültü

r-San

at

Page 39: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

39

Işık Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi

Görsel İletişim Tasarımı Bölümü ve İstanbul

Ekslibris Derneği Başkanı Hasip Pektaş’ın

‘Resimler, Ekslibrisler’ sergisi Galeri Işık Şile'de

sanatseverlerle buluştu.

Ekslibrisi 1984 yılında Belçika’da Sint-Niklaas

Ekslibris Müzesi’nin düzenlediği yarışma ile tanıyan;

aldığı sanat eğitimine uygun bir alan olması,

resim ve grafik tasarımında özgür bir anlatım dili

kullanmaya fırsat vermesi nedeniyle ilgi duyan,

son yirmi yıldır kendini bu sanata adayan Hasip

Pektaş ekslibrisi; “Önemli bir iletişim aracı, anlamlı

bir değiş-tokuş objesi, sanatı insanın elleri arasına;

kitapların içine kadar getiren, dokunabilecek kadar

yakınlaştıran, geleneğe saygının, yazılı metinlere

ilgi ve sevginin sembolüdür” şeklinde tanımlıyor.

500 YIL ÖNCE KİTAPLARIN SAHİBİNİ BELİRTMEK İÇİN KULLANILIYORDU500 yıl önce kitapların sahibini belirtmek için

kullanılan ve üzerinde dikkat çekici resimlerin

olduğu ekslibrislerin Türkiye’de tanınması ve

yaygınlaşması için yoğun çaba harcayan Hasip

Pektaş, 1996'da ‘Ekslibris’ hakkında bir kitap

yazmış, yirmi üç kişisel sergi açmış, yurt içi ve yurt

dışı çeşitli yarışma ve karma sergilere katılmış,

2003 ve 2007’de 1. ve 2. Uluslararası Ekslibris

Yarışmalarını, 2008'de 1. Uluslararası Baskıresim

Bienali'ni, 2010'da 33. FISAE Uluslararası Ekslibris

Kongresi'ni ve Uluslararası Ekslibris Yarışması'nı

organize etmiştir. İstanbul Ekslibris Derneği ve

17 bin ekslibrisin ziyaretçisini beklediği İstanbul

Ekslibris Müzesi onun sayesinde hayata geçmiştir.

‘Ekslibris’ ve ‘Baskıresim’ çalışmalarının yanı sıra

fotoğraf alanında da çalışmaları olan sanatçı, orta

dereceli okullardan başlayarak yüksek okullara ve

üniversitelere kadar pek çok eğitim kurumunda

dersler vermiş ve geleceğin tasarımcılarını

yetiştirmek için büyük çabalar sarf etmiştir.

KİTAP KAPAĞINA GİZLENMİŞ SANAT: EKSLİBRİS‘RESİMLER, EKSLİBRİSLER’ SERGİSİ

Page 40: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

40

Üniversitemizin 18. Kuruluş Yıl Dönümü Kültür ve Sanat Etkinlikleri kapsamında, İsmet Çavuşoğlu’nun 75.

Kişisel Resim Sergisi 8 Mayıs 2014 Perşembe günü açıldı. Dünyanın birçok kentinde açtığı 74 sergiyle,

sanat dünyasındaki önemli isimlerden birisi haline gelen Yalova Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi

Dekanı Prof. Dr. İsmet ÇAVUŞOĞLU’nun 47 eserden oluşan 75. Kişisel Resim Sergisi 8 Haziran 2014

tarihine kadar Işık Üniversitesi Şile Kampüsü Galeri Işık Şile’de sanatseverler tarafından izlenebilecek.

Yurtiçinde ve yurtdışında 74 kişisel sergi açan ve 100’ün üzerinde karma sergiye ve yarışmalara katılan,

bu yarışmalardan toplam 10 ödül alan sanatçı, soyut ve sürrealist eserlerden oluşan yağlıboya eserlerin

yer aldığı sergi hakkında bilgi verdi.

Çalışmalarını oluştururken doğadan, sanat türlerinden, yaşamdan, toplumsal olaylardan, tarihten ve

kültürel mirastan beslenerek eserlerini oluşturduğunu söyleyen Çavuşoğlu, her sanatçı gibi kendisinin

de zaman içinde farklılaştığını, geçmişte yaptığı eserler ile günümüzdeki eserler arasında farklılıkların

bulunduğuna değindi. Yurt dışında bulunduğu zamanlarda yapmış olduğu eserler ile Türkiye’deki

çalışmalarının farklı olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, yaşamın ve zaman kavramının, sanata bakışında ve

sanat yönetiminde önemli etkisi olduğunu belirtti.

Prof. Dr. İsmet ÇAVUŞOĞLU, soyut ekspresyonist bir sanatçı olarak, yapıtlarında soyut ekspresyonizmin

ilk döneminde figüratif öğeler içeren eserler üretmiş olan sanatçıları örnek alarak kendine özgü resimler

üretmektedir. Farklı mekanlar, farklı zamanlar gibi temalar bağlamında geçmiş ve günümüzü eşzamanlı

olarak işlemektedir.

PROF. DR. İSMET ÇAVUŞOĞLU’NUN 75. KİŞİSEL RESİM SERGİSİ

Kültü

r-San

at

Page 41: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

41

SEREN FOSFOROĞLUİLE TİYATRO ÜZERİNE...

Hazırlayan:İrem YILMAZCAN

Tiyatrocu aileden gelen Enis FOSFOROĞLU'NUN güzeller güzeli oyuncu kızı aynı zamanda benim hem tiyatro eğitmenim hem de yıllardır çok yakından tanıdığım adeta manevi ablam olan Seren FOSFOROĞLU ile sizler için keyifli bir sohbet yaptık. Babası ile aynı sahnede yer almaktan çok mutlu güzel oyuncu, kendini tamamen tiyatroya adamış. "Çocuğum" adlı oyunları geçen sezondan yoğun ilgi alması üzerine bu yılda seyirci ile buluşmaya devam ediyor. Bunun yanında Migros Çocuk Tiyatrosu'nun çocuk tiyatroları ile her haftasonu çocuk tiyatroseverler ile buluşuyor ve her yıl yeni bir oyunla seyirci ile buluşan Fosforoğlu Tiyatrosu, bu sezonda da yeni oyunları Refik Erduran'ın "Deli" adlı oyunu için son provaları yapıp muhteşem bir sekilde seyirci ile buluşmaya hazırlanıyorlar.

Nasıl oyuncu olmaya karar verdiniz?Çocukluğumda karar vermiştim aslında. 3 yaşından beri kulislerdeyim çünkü kulislerde büyümüşüm. 4 yaşında hamlet izler mi bir çocuk? Ben izlemişim ve hiç sesimi çıkartmadan. Babam bu mesleğin zorluklarını bildiği için hiç istemedi. 12-13 yaşına kadar da hep bana hevesini alsın zaten oyuncu olmayı istemez diye baktı. Ama meslek olarak yapmak istiyorum diyince inanamadı. O hep resmim iyi olduğu için Ressam olmamı istedi. Ama yaptığım resmi satmak bana göre değildi.Gizlice konservatuar sınavına girmeye kalktım, engelledi. Ama gelin görün ki şimdi buradayım :) 1991 yılından beri de profesyonel olarak bu mesleği yapıyorum.

Oyuncu olmasaydınız hayalinizde hangi meslek vardı?Hayalimde oyunculuktan başka meslek olmadı ama hayran olduğum 2 meslek var; Doktorluk ve öğretmenlik. Tanrıya en yakın gördüğüm meslek; doktorluk. Hayat kurtarıyorsunuz çok kutsal bir meslek bence. Bir diğeri de öğretmenlik kendime en yakın gördüğüm meslektir. Bir insana bir şeyler öğretmek ve ona bir şeyler katmak çok güzel duygular. Öğretmenliği de halen yapıyorum. Erenköy Kız Anadolu Lisesi-Tiyatro Klübü ile "Ayna Ayna" adlı kabare oyununu sergiledik.

İlk oyununuzda sahneye ilk çıktığınızda ve oyun bitiminde alkış aldığınızda neler hissettiniz? İlk oyunum 1991 yılında oynadığım "Biraz Bakar Mısınız Bayan?"dı. Oyun bitmeden bir repliğimde alkış almıştım bu beni çok heyecanlandırmıştı. Finalde yapılan her alkışta yaşam enerjisi buluyorum. "İyi ki burdasın" dedirtiyor insana. Oyun başlayana kadar heyecanım iyi bir konsantrasyonum olduğundan soğukkanlı davranıyorum.

Sahnedeki en komik ve en kötü yasadıgınız anılarınız nelerdir?İlk senelerimde babamın arkadaşlarından biriyle oynuyordum. Ben bunca zaman onu babamın arkadaşı diye tanımıştım ve sahnede gencer abi demiştim. Onu hiç unutmuyorum.

Türkiye'de tiyatroya sizce önem veriliyor mu ve sıralama olarak nerede?Türkiye gerçeğinde gerçekten son sıralarda.Ekonomik nedenlerin büyük bir etken olduğunu düşünüyorum. İnsanlar bu koşuşturmanın içinde sanata ve kültüre yer vermiyor. Öyle bir yaşam mücadelesi var ki akıllarına tiyatro gelmiyor bile.Bilinçli olmak lazım paza kazanmayı,yemek yemeyi düşünen toplum giderek kaybolur.Dış güzelliğimize vakit ayırıyoruz. İçimizin güzelliğini neden düşünmüyoruz? Özellikle gençlerin bütçelerinden bir kitap alıp okumalı, tiyatroya gitmeli, kaliteli müzik dinlemeliler. Hayatı bunlar güzel kılacaktır. Madem devlet bu konuda imkan yaratmıyor. Genç arkadaşlarıma tavsiyem mutlaka bu konuda fedakarlıkta bulunmaları.

Herkes oyuncu olabilir mi?Oyunculuk sınıflandırılabilir. Dizi oyunculuğu, tiyatro oyunculuğu... Bir yönetmen yeteneksiz olsanızda sizi dizide oynatabilir. Ama tiyatro Er Meydanı. Seyirciyle birebir temas halindesiniz.Yeteneğiniz yoksa tiyatro oyuncusu olmanız mümkün değil.

Dünyaca ünlü oynamak istediğiniz tiyatro oyunları var mı?Özel tiyatroda olduğum için hiç bir Sheakspre oyunu oynamadım. Bunun sebebide gişe

kaygısı devlet tiyatroları istediği her oyunu oynayabilir ama bizim sektörde öyle değil. Bir sheakspre oynamayı çok isterdim.Dünyada 3 şeyi değiştirme yetkiniz olsaydı neleri değiştirirdiniz?Mustafa KEMAL ATATÜRK ölümsüz olsun isterdim. Bazılarının da hiç olmamasını isterdim :) Son olarak çocuklar içinde elimden gelen herşeyi yapmak isterdim.

Tiyatroseverler sizleri dilediğince seyredebiliyor peki ekranlarda sizi neden göremiyoruz?Bir dönem aralıksız dizilerde oynadığım dönem oldu. Ama bazı faktörler var yaş nedeniyle oynayacağınız rol değişiyor. Siz seçici oluyorsunuz. Yaşam şeklinize uyması gerekiyor. Artık huzurlu,mutlu olmak istiyorum. Böyle bir proje denk gelirse yapmak istiyorum. Mesela Kıvanç Tatlıtuğ'un yeni dizisiyle ilgili görüşmek istediler ama ilk şart 4 ay Rusyaya gidilecekti, ilk sezon orada çekilecekti. Çok heyecanlandığım halde burada tiyatromun olması, evli olmam görüşmeye bile gidememe neden oldu.

2 sezon önce yaptığınız "Futbol Sadece Bir Oyundur" projesi ile çocuklara ve gençlere yönelik tribünde şidddetin son bulmasını sağlayan bu oyunun devamı yada başka bir sosyal sorumluluk projesinde yer alıyor musunuz?Malesef biz bu proje ile bütün anadoluyu dolaştık ama İstanbul gibi bir şehirde yeterli oyun oynanamadı ve projenin devamı gelmedi. Futbolda şike olayları patlayınca Federasyon o konuyla ilgilenip bu projeyi tamamen unuttu. Devam ettirmeyi düşünen sponsor firmalara var ama görüşme halindeyiz zaten genelde insanlar güldükleri şeyleri unutmazlar. Siz birşeye parmağınız sallayarak ders gibi öğretmeye çalıştığınızda zor gelebilir. Mizahla durumu,vnasıl olması gerektiğini anlattığınızda akılda kalır. Öğrenciler tarafından da böyle değil midir,güldükleri güzel vakit geçirdikleri öğretmenleri severler.

Peki son olarak Işık Üniversitesi Öğrencilerine ne tavsiye edersiniz?Dünyaya açık olun çocuklar,yenilikleri takip edin. Kültüre,sanata vakit ayırın! Ve herşeye rağmen güne gülerek başlayın çünkü o zaman gerisi gelir. Hayatınızın en güzel döenmleri tadını çıkarın. Çünkü sonra geri gelmiyor...

Page 42: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

42

Konu: Eric Draven (Brandon Lee) başarılı bir müzisyendir. Nişanlısı Shelly

Webster ile mutlu bir ilişkisi vardır. Düğünlerine bir gün kala Top Dollar adlı pislik,

berbat bir tipin başını çektiği çete tarafından saldırıya uğrarlar ve vahşice katledilirler.

Tam bir yıl sonra bir karga Eric'in mezarını ziyaret eder. Alınacak intikamlar vardır.

Bu karga da Eric'in intikamcı, ölümden dönen ruhunun simgesi olacaktır. Eric tekrar

dünyaya gelir ve kendilerini öldürenlerden intikam almaya başlar.

The Crow serisi çizgi romanlar yazan James O’Barr tarafından ortaya çıkmıştır,

James O’Barr, trajik bir trafik kazasında nişanlısı Bethany’nin sarhoş bir sürücünün

kullandığı araba tarafından öldürülmesi sonrasında çok sıkıntılı günler yaşamaya

başlamış. Bu yaşadığı depresyondan

kurtulmak için kendisini çizime verir,

daha sonraları ise gazetede okuduğu

bir haberden (Detroit’te bir çiftin 20$

lık nişan yüzükleri için öldürülmesi olayı)

oldukça etkilenir ve bunun bir hikâyenin

başlangıcı için güzel bir çıkış noktası

olduğuna karar verir ve 1981 yıllarında

Berlin’de ilk The Crow çalışmalarına

başlar. İçinde bulunduğu sıkıntılı yaşam

yüzünden eserini tamamlaması uzun

bir süre alır. James O’Barr hikâyesinde

kullandığı karakterleri kendi hayatından

seçmiş, gerçek kişileri karakterleri ile

özdeşleştirmiştir. Hatta filmde yer alan

çete üyelerinin isimleri de Detroit deki

duvar yazılarında alınmış gerçek çete

üyeleri isimleridir. (T-Bird, Tin-Tin, Top

Dollar, Skank, Funboy) Bunun üzerine

olayları hikâye üzerine oturtarak hikâyeyi tamamlamıştır.

The Crow benim için kesinlikle efsane diye tabir ettiğim filmlerin başında

gelir. Herkesin hayran kaldığı, göz dolduran, klasik Hollywood filmlerinden olmadığını

kabul ediyorum. Zaten filmin kendisi bile ilk dakikadan 'beni diğerleriyle karıştırma' diye

bağırıyor. Ciddi anlamda klasikleşmiş bir konuya sahip ama o hep izlediğimiz, alışık

Türü: Aksiyon, Gerilim / ÇizgiromanYapım Yılı: 1994 / ABDDil: İngilizceSüre: 102 DakikaBütçe: 15 Milyon DolarHasılat: 50,693 Milyon DolarYönetmen: Alex ProyasYapımcı: Jeff Most, Edward R.PressmanSenarist: David J.Schow, John Shirley, James O'BarrMüzik: Greame RevellGörüntü Yönetmeni: Dariusz WolskiOyuncular: Brandon Lee (Eric Draven) Rochelle Davis (Sarah) Michael Massee (Funboy) Bai Ling (Myca) Ernie Hudson (Çavuş Albrecht) Michael Wincott (Top Dollar) Sofia Shinas (Shelly Webster) Anna Thomson (Darla) David Patrick Kelly (T-Bird) Angel David (Skank) Laurence Mason (Tin Tin)

THE CROW

Büşra Paş[email protected]

Kültü

r-San

at

Page 43: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

43

olduğumuz diğer örneklerinden çok farklı bir şekilde yorumlanmış.

Tema sonsuz aşk evet az önce de söylediğim gibi klasik konu, yalnız

filmi farklı yapan 'sonsuz aşk' gibi bir konuyu karanlık ve korku ile

birleştirip anlatması. Ayrıca filmi bu kadar ilginç ve unutulmaz yapan

bir diğer etken de şüphesiz ki Brandon Lee'nin talihsiz ölümüdür.

Brandon Lee filmin çekimlerinin bitmesine sekiz gün kala 31 Mart

1993 tarihinde yanlış doldurulmuş bir silah yüzünde sette hayatını

kaybetmiştir.

Brandon Lee'nin canlandırdığı karakter Eric Draven

sevgilisi ile yaşadıkları apartmana girip haydutlar tarafından

sevgilisine tecavüz edilmiş şekilde bulduğu sahne. Michael Massee

tarafından canlandırılan haydut karakter içeri sebze ve meyve ile

giren Eric'e ateş ediyor...

Planlanan çekim süresinin gerisinde kaldığı için olaydan sorumlu

ekip veya silah ve patlayıcıdan sorumlu ekip setten gönderiliyor. Bu iş

sorumsuz ve işi bilmeyen bilgisiz kişilere kalıyor. Gerçek fişeklerden

sahte fişekler yapıyorlar. Tek bir fünyesi fişeği ve kurşunu önceden

hazırlanmış bir şekilde ateş ediliyor. Bu da kurşunun fişeğinin dışına

ittirilip tabancanın namlusuna sıkışıp patlamasına neden oluyor.

Ekip bu durumu farketmiyor tabi doğal olarak. Tabanca tekrar

kurusıkı fişeklerle doldurulup Massee'ye veriliyor. Oyuncu silahı Eric

Dravene (Brandon Lee) ateşliyor. Kurusıkı fişeğin patlaması sonucu

mermi sıkıştığı bölgeden kurtulup Brandon Lee'nin karın bölgesine

isabet ediyor. Mermi normal bir merminin hızına sahip değil ama

büyüklüğü ve atış mesafesi kısa olduğu için Brandon Lee ölümcül

bir yara alıyor. Brandon Lee hemen hastaneye kaldırılıyor. Tam 5

saat hayata döndürülmeye çalışılan Brandon Lee maalesef tüm

uğraşlara rağmen kurtarılamıyor. Saat 13:03'te ölümü ilan ediliyor.

Ve teknik olarak Brandon Lee'nin ölümüne sebep olan

aktör Michael Messea olaydan çok etkilenmiş ve bir yıl boyunca hiç

bir rolde oynamamıştır. Ayrıca The Crow'u hiç izlememiştir. Filmde

Sarah rolündeki Rochelle Davis Brandon Lee'nin ölümünün ardından

oyunculuğu bırakmıştır. Filmin konusuyla şaşırtıcı derecede

benzeyen bu talihsiz olayın Brandon Lee'nin evlenmesine iki hafta

kala meydana gelmesidir. Yani farklı anlamlarda, birçok insana göre

ilk ve son filmdir The Crow.

''Binalar yanar insanlar ölür ama gerçek aşk ölümsüzdür.''

İyi seyirler...

Page 44: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

44

Yazdan kalma bir lezzet! Kebapçı, balıkçı, sakatatçı, çorbacı, börekçi, tatlıcı…gibi

belirli bir alanda uzmanlaşmış restaurantları bir kenara bırakacak olursak 7 Mehmet Restaurant sunduğu her lezzet için çıtayı en üste koyan ve çoğunluklada başarıya ulaşan bir restaurant. Mesela işkembe çorbaları, daha iyisini nerede içersiniz bilmem ama, 7 Mehmet’te bu çorba usulüne uygun olarak en iyi malzemeler kullanılarak yapılıyor ve haliyle eşine az rastlanır cinsten bir lezzet ortaya çıkıyor veya tereyağlı su börekleri, bergamotlu, kabak çekirdekli ve bademli iç pilavları, oğlağın döş kısmından yaptıkları köfteleri ve daha nice lezzetleri ile keşfedilmeyi bekleyen bir restaurant burası.

Bunlarla da bitmedi ama Antalya’nın o meşhur kabağının 7 Mehmet’in mutfağında usta eller tarafından kazandığı boyuta farklı bir paragrafta değinmek istedim. Deyim yerindeyse sadece kabak tatlılarını yemek için bile Antalya’ya giderim. Eğer ki sizde, yaz aylarında özellikle Ülkemizin Ege ve Akdeniz sahillerine gerçekleşen kısa süreli göçün içinde bulunuyorsanız ve de yolunuz Antalya’da bulunan 7 Mehmet Restaurant’a

düşerse, bitmesini istemeyeceğiniz cinsten bir lezzet şöleni sizleri bekliyor olacak.

İstanbul’da Antep esintisi! İtiraf etmeliyim ki Gaziantep’e gittiğim günden bu güne İstanbul’da sayısız baklavacıyı ziyaret ettim ve etmeye de devam ediyorum. Bu baklavacılardan sadece bir tanesine ikinci defa bilemedin üçüncü defa hatta sayısız defa ziyaret ettim. Neden mi? İstanbul’da makine yağı kullanmadan mis gibi kokan has tereyağı ile baklava yapan ender yerlerden ve gerçekten lezzetli olmasının yanında bir o kadar da bol Antep Fıstığı kullanıyorlar baklavalarında. Belki her gidişimde bir önceki ziyaretimde bulduğum lezzeti aradım ama İstanbul’da bulunan diğer baklavacıları hiç aramadım. Eğer ki sizde, lezzetli ve kaliteli bir şeyler yemek için bir yol kat etmeyi göze alanlardansanız Pendik’te bulunan Gaziburma pişman olmayacağınız bir adres.

Avrupa ile Asya kıtaları arasında köprü görevi üstlenen, tarihi yüzyıllar öncesine dayanan ve yüzyıllar boyu çeşitli din, dil ve ırktan insanın bir arada yaşaması sonucu oluşan kozmopolit bir mutfağa ev sahipliği yapan o büyülü şehir İstanbul. İstanbul’u betimlemeye satırlar yetmez ancak biz bu sayıda İstanbul’un meyhane geleneğini ele alacağız sizlerle. İstanbul’daki ilk örnekleri Bizans döneminde görülen, en parlak yıllarını şiirlere, şarkılara yansıdığı Lale Devrinde yaşayan geçen yüzyıllar boyunca çeşitli yönetimler tarafından getirilen

yasaklanmalarla yok olma tehlikesi yaşayan günümüzde ise bir kaç meyhane dışında unutulmaya yüz tutmuş bir kültür bu!

Üstün körü hazırlanmış yemekleri, fabrikasyon mezeleri bir kenara bırakın ve Beylerbeyi sahilinde bulunan İnciraltı Meyhanesinde, unutulmaya yüz tutmuş İstanbul’un çok kültürlü mutfağını beraber keşfedelim. Mesela soğuk mezelerini ele alalım; Topik, Balık Turşusu, Uskumru Taratoru, Papaz Yahni, Beyinli Gerdan, Ermeni Pilaki, Muhammara ve Çelebi Pilaki. Evliya Çelebi’nin Seyahatname adlı eserinin belki de tek tarifi olan Hamsi Pilakisi, İnciraltı’nda Evliya Çelebi’ye ithafen Çelebi Pilaki ismiyle daha nice unutulmaya yüz tutmuş bir soğuk meze mönüsünde karşımıza çıkıyor. Soğuk mezelerlede bitmedi ara sıcak ve ana mönüleride bir o kadar iddalı. Özellikle sakatat sevenler için, Beyin Tava, Dalak Dolma ve Arnavut ciğeri kaçırılmayacak derecede lezzetli bir alternatif oluşturuyor ara sıcak mönüsünde.Tatlı mönülerinde ise mekanın adına yakışır şekilde incir tatlısı başı çekiyor. Uzun lafın kısası, İstanbul’un çok kültürlü kosmopolit mutfağını keşfetmek isteyenler için İnciraltı Meyhanesi çok ciddi bir alternatif oluşturuyor. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethine’de tanıklık eden meyhaneler, günümüze de tanıklık ediyorlar, geleceğimize de tanıklık edeceklerdir.

LEZZET

DURAKLARI

Hazırlayan:Sadri YILDIRIM

Lezz

et D

urak

ları

Page 45: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

45

MEZUNİYET YAKLAŞIYOR,NE GİYELİMSercan YAŞAR

Herkese selamlarÖncelikle kendimle ilgili biraz bilgi vermek istiyorum. Moda, trendler, estetik ve tamamen kültürün oluşturduğu bir merak bilimi benim gözümde bu bilimle ilgili ülkemizde ve Londra’da çeşitli workshoplarla eğitimler alıp kendimi geliştirmemle devam etti. Marka ve tasarımcıların katılmış olduğum defileleri, bahar ve yaz sezonunun Fashion Week’i bilgilenmemde ayrıca destek oldu. Tabi yeteneğimde çabası. Şuan dahil ‘’modanınkalbiburada.com , medyamoda.com ‘’ gibi iki

internet sitesiyle çalışırken Hürriyet gazetesinin alt kurumlarıyla da ilişkilerim bulunmakta. Bunun yanı sıra İstanbul’un çeşitli semtlerinde modaevleri ve butiklere de danışmanlık ve PR yapıyorum. Umarım sizi tatmin eden bir Özgeçmiş sunabilmişimdir. Şimdi gelelim bu yazımızın konusuna. Herkesin heyecanla beklediği bir rüya olduğu kadar ayrıntılarıyla da kabusa dönüşebilen ‘’MEZUNİYET’’

Bunun bir mezuniyet olduğunu düğün, kına, nişandan farklı olmanız gerektiğini ve yaşınızın da daha 22 olduğunu unutmayın! Bazılarını görüyorum sanki öğrenci değil veli. Kabul ediyorum giyinmek maddiyat işi ama kaçırdığınız ayrıntı şu ki dünyanın en iyi iş kadını listesinin başındaki Güler Sabancı yıllardır rüküşler listesinin halay başı. Dünyanın dört bir yanını saran sadeleşme trendiyle birlikte gece elbiselerinde de taş ve payetler yerine soft renkler, uçuşan kumaşlar ve feminen figürler ön plana çıktı. Lütfen siz çıkıntılık yaparak bu gelişime karşı gelmeyin. Gecenin en şık kızı olmak için kombininiz de dengeli bir dağılım yapmanız gerekiyor. Neon renklerden vazgeçemiyorsanız daha sade bir modeli seçebilir ve onu aksesuarlarla tamamlayabilirsiniz. Gönlünüz pastel renklerden yanaysa hafif dekolteli modelleri sade saç ve makyajla tamamlayarak şık olarak dikkat çekebilirsiniz.

Yanlarında onlara eşlik eden kişiler, seçilen elbise modelleri, aktarılan bilgiler işte bu! İşte aranan yardım bu dedirtiyor. Mutlaka bir randevuyla uğranması gereken bir nokta emin olun başka seçeneklere gerek bile duymayacaksınız. Zaman değişti o tuvaletler şatafatlar artık YALAN. Yazık edersiniz kendinize. Modern çizgileri, tuvaletleri unutturan miniler bir bütün olmayı sağlayacak. Saç ve makyaj tercihleri, size gelecekte mutlulukla hatırlayacağınız baloyu sağlayacaktır. Umarım çok sert olmamışımdır ve biraz fikirlerinize yardımım olmuştur. Görüşmek üzere.

Mezuniyet günüme daha çok var demeyin! Gecenin en güzel ve en stil sahibi kızı olmanız için şimdiden bakınmaya başlamanızda fayda var. Peki 2014 İlkbahar döneminin mezuniyet elbiselerinde hangi trendler ortaya çıkıyor, hangi markaların simgeleri size yakışıyor? ........ statüsü sizin tercihinize ne kadar yakın öncelikle bunlar üzerinde biraz konuşmak gerek sanırım. İlk ve en önemli rica;

Henüz sınavlardan fırsat bulamadıysanız ve ne giyeceğiniz hakkında herhangi bir fikriniz yoksa paniğe kapılmayın. Giyinmek sizin ama giydirmek uzmanların işi bu konu ile ilgili geçen hafta çok desteklediğim ve beğenerek takip ettiğim ‘’Davet Çok Elbisem Yok’’ butiğine ufak bir ziyarette bulundum muhteşem kibarlık ve ilgi ile beni iki kız kardeş karşıladı: Eda ve Seda. Muhteşem enerjileri, bilgileri kişilere ve vizyonlara yaklaşımlarıyla doğru elbise ve fikirler için pandoranın gizli sandığı.

Moda

Page 46: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

46

'

SPOR' DAISIK

SÜPER LİG'DE AMERİKAN FUTBOL TAKIMIMIZ İLE 3 MAÇ GERÇEKLEŞTİRDİK

İSTANBUL ÜNİVERSİTELER KADIN KAYAK ŞAMPİYONASINDA BURSADA ÖĞRENCİMİZ MELİKE YILMAZ İLE 2.LİK MADALYASI ALDIK

ÜNİVERSİTELER TÜRKİYE DAĞ BİSİKLETİ YARIŞMASINA TEKİRDAGDA ÖĞRENCİMİZ SEMİH AYDOGDU İLE KATILDIK

ÜNİVERSİTELER TÜRKİYE ESKRİM ŞAMPİYONASINDA KONYA'DA ÖĞRENCİMİZ NİŞAN ARAS AKMERCAN İLE 3.'LÜK MADALYASI ALDIK.

İSTANBUL'DA2. LİG BAYAN VOLEYBOL TAKIMIMIZ İLE 1. LİGE ÇIKTIK

YENİ SEZONDA FUTBOL TAKIMIMIZ, 1. LİG'DE MAÇLARINA DEVAM EDECEK

YENİ SEZONDA ERKEK BASKETBOL TAKIMIMIZ, 1.LİG'DE MAÇLARINA DEVAM EDECEK

2.LİG HENTBOL TAKIMIMIZ AYNI LİGDE DEVAM EDİYOR

Spor

Page 47: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

47

ÜNİVERSİTELER TÜRKİYE YÜZME ŞAMPİYONASINDA KAYSERİDE ÖĞRENCİMİZ MERVE EROĞLU İLE 4 MADALYA ALARAK TAMAMLADIK

ÜNİVERSİTELER TÜRKİYE SATRANÇ ŞAMPİYONASINDA ANTALYADA ÖĞRENCİMİZ BÜŞRA ARIĞ İLE 4.LÜK MADALYASI ALDIK

ŞİLE KAMPUSÜNDE HALI SAHA TURNUVASI VE SÜPER KUPA MAÇLARI TAMAMLANDI

MASLAK KAMPÜSTE HALI SAHA TURNUVASI TAMAMLANDI

ŞİLE KAMPUSÜNDE VOLEYBOL TURNUVASI TAMAMLANDI

- Balıkesir'de düzenlenen Türkiye Üniversiteler Judo Şampiyonasına katıldık.

- Malatya'da düzenlenen Türkiye Üniversiteler Karate Şampiyonasına katıldık.

- İstanbul'da düzenlenen Üni Lig'de futsala katıldık.

- Erkek Voleybol Takımımız ile İstanbul Üniversiteler 1.Lig'e katıldık.

- Bulgaristan'dan üç üniversite, Türkiye'den 43 Üniversite Satranç Takımlarının katıldığı, Üniversiteler arası Satranç yarışmasını 2 - 4 Mayıs 2014 tarihlerinde Maslak Kampüsümüzde düzenledik.

Page 48: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

48

5. GELENEKSEL DOĞA YÜRÜYÜŞÜNDE DOĞADAKİ DEĞİŞİMLERE ŞAHİT OLUNDU

Işık Üniversitesi öğrencileri ve öğretim üyeleri, Şile Çevre Gönüllüleri Derneği Başkanı Jeolog Nabi Evren rehberliğinde Işık Üniversitesi Geleneksel Doğa Yürüyüşü’nün 5.'sini Hacıllı Köyü ve 11 Göller Vadisi’ne gerçekleştirdi. Yürüyüşte şelalelerdeki kuraklık ve küresel ısınmanın doğa üzerindeki etkileri de gözlendi.

Gelenekselleşen doğa yürüyüşüne Feyziye Mektepleri Vakfı Yönetim Kurulu Genel Sekreteri Ahmet Burak, Işık Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Prof. Dr. Sıddık Yarman, Mütevelli Heyet Üyesi Cem Yurtbay, Işık Üniversitesi akademisyenleri, idari personeli ve öğrencilerinden oluşan yaklaşık 50 kişi katıldı. İki buçuk saat süren yürüyüşte Şile Çevre Gönüllüleri Derneği Başkanı Jeolog Nabi Evren bölge hakkında bilgiler verdi. Hacıllı Köyü günümüzde, Şile ve Ağva bölgesine, özellikle de günübirlik turlarla gelen tatilcilerin doğa yürüyüşü olarak tercih ettiği bölge olarak biliniyor. Şile’ye 30 kilometre uzaklıkta bulunan 300 nüfuslu Hacıllı Köyü’nün önemli ekonomik kaynağını; meşe dallarından yapılan odun kömürü üretim merkezleri oluşturuyor. Köyü tanımak için kısa bir tur attıktan sonra

6 kilometrelik yürüyüşe; köye beş dakika uzaklıktaki Hereke civarından doğan ve yaklaşık 70 kilometrelik nehir serüveninden sonra Ağva’da son bulan Göksu Nehri kenarından başlandı. Şimşir ağaçları, gökçelikler arasından geçen Işıklılar, 11 Göller Vadisi’ne ulaştı.

11 GÖLLER VADİSİ

Göksu Vadisi’nden, Değirmen Deresi’ni takip ederek ilk göle ulaşılıyor. Karşınıza çıkan bu ilk gölle, 11 Göller Vadisi başlıyor ve irili ufaklı göller birbirini izliyor. Kayadan kayaya atlayarak ilerleyen Işıklılar, düşmemek için mücadele ettiler. Nazlı Göl, Serin Göl’den sırasıyla yukarıya doğru çıkan Işıklılar, yağış azlığından dolayı şelalelerdeki az su akışına ve küresel ısınmanın doğa üzerindeki etkilerine de şahit oldular.

İLK HIRİSTİYAN HAPİSHANELERİ

Şelalelerin ardından Hacıllı Köyü’nün güneydoğusundaki Gürlek Mağarası hakkında bilgi veren Şile Çevre Gönüllüleri Derneği Başkanı Jeolog Nabi Evren, “Gürlek Mağarası bir yeraltı ırmağının aşındırması sonucu oluşmuştur. Bizans İmparatorluğu zamanında kullanılan ve Hıristiyanlığın henüz İmparatorluk tarafından kabul görmediği dönemlerde, Hristiyanların hapsedildiği sanılan

mağarada; İstanbul Arkeoloji Müzesi’nden gelen arkeologlar inceleme yapmışlardır. Yapılan incelemelerde insan kemikleri, kap ve testi parçaları ve ateş yakmaya yarayan ocak kalıntıları bulmuşlardır. Bulunan bu kalıntılar şuanda İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir” dedi.

BALLI KAYALAR’ ADI KİREÇ TAŞLARIN ARASINDAKİ ARILARDAN GELİYOR

Ballı Kayalar olarak bilinen dik alan, kaya tırmanışları için ideal bir yer. Sağlam zeminli Trias kireç taşlarının çatlaklarına arıların bal yapması nedeniyle bu tür kayalık alanlara genellikle ‘ballıkayalar’ adı veriliyor. Kayalarda 300 milyon yıllık trias fosillerine de rastlanmakta. Bunlar Paleozoiğin canlıları ile Mezozoiğin canlıları arasındaki geçiş yıllarına ait örnekler. Yürüyüşçüler ise bu güzelliği uzaktan seyretmekle yetiniyor. Yürüyüş esnasında tırmanış sporu yapan bir ekibe rastlayan Işıklılar, bu sporu yerinde izleme şansı da yakalamış oldu. Hacıllı’nın kayalarını profesyonel dağcılar antrenman yeri olarak kullanıyor. Kayalara tırmanmak tecrübe ve ekipman gerektiriyor. Şile sadece yaz aylarında deniz ve kum olarak hatırlanmıyor; doğa yürüyüşlerinin her mevsim değerlendirileceği bir ilçe merkezi olduğunu da bizlere kanıtlıyor.

DOĞA YÜRÜYÜŞLERİHACILLI

Spor

Page 49: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

49

IŞIK'LILAR TARİHE VE DOĞAYA YÜRÜDÜLER

Işık Üniversitesi öğrencileri ve öğretim üyeleri, Şile Çevre Gönüllüleri Derneği Başkanı Jeolog Nabi Evren rehberliğinde Işık Üniversitesi Geleneksel Doğa Yürüyüşü’nün 4.'sünü Ağva’da Eski Ceneviz Yerleşkesine gerçekleştirdi. Gelenekselleşen doğa yürüyüşünde tarihe yolculuk yapıldı.

Ağva, Latince "iki dere arasına kurulmuş köy" ve "su" anlamına geliyor. İstanbul'un kuzeyinde, Göksu ve Yeşilçay derelerinin ortasında bir sahil kasabası. Göksu ve Yeşilçay dereleri Ağva'dan geçip Karadeniz'e dökülüyor. Derelerde kano veya deniz bisikleti ile gezinti yapılabiliyor. 12 kilometre uzaktaki Hacıllı köyü, mağara ve şelaleleri ile ünlü. Kilimli ve Kadırga koyları ise yürüyüş için çok elverişli.

Işık Üniversitesi Sualtı Sporları Kulübü Dalış Eğitimini Ayvalık’ta gerçekleştirdi.

Işık Üniversitesi Sualtı Sporları Kulübü tarafından 28 öğrencimizin katılımıyla Ayvalık'ta "CMAS 1 Yıldız Dalış Eğitimi" düzenledi. 9-10-11 Nisan 2014 tarihleri arasında Diving Academy eğitmenlerinden Murat Akkaya tarafından Işık Üniversitesi Şile kampüsünde teorik eğitim aldı. Sualtının gizemli dünyasına ilgisi olan Işık’lılar, teorik eğitimlerinin ardından birbirinden farklı canlılarıyla, inanılmaz renk armonisiyle sualtı sporunu uygulamalı olarak öğrenmek amacıyla, Ayvalık İlyosta 26-27 Nisan 2014 tarihlerinde uygulamalı eğitim aldılar.

M.Ö. 7. YÜZYILA 2.5 SAAT SÜREN TARİHİ YOLCULUK Ağva'nın M.Ö. 7. yüzyıla dayanan tarihini ve nekrapolünü, eski yaşam kalıntılarını, iç içe bulunan orman çeşitliliğini, doğal köprülerini, Kilimli Adaları ve Falezleri gibi pitorestk jeomorfolojik şekillerini, temiz havada doğa harikaları içinde 2.5 saat süren tarihle içe içe yürüyüş yapan Işık'lılar, bol bol fotoğraf çekerek bu anları ölümsüzleştirdiler.

Venedik, Roma, Bizans ve Ceneviz'lerin arasında olduğu 2. Dönem Yerleşkesinde 6 'lı tonlamada yapılan parkurun zorluk derecesinin 2 olduğu doğa yürüyüşünde; Malkayalar, Kilimli Adaları, Kilimli Falezleri, Gelin Kayası, Balıkçıl Kuşları alanlarından oluşan 6 km'lik parkur Işık Üniversitesi öğrencileri ve öğretim görevlileri tarafından büyük bir keyifle tamamlandı.

Günümüz 3. dönem Ağva'sını kuşbakışı seyretme şansı da yakalayan Işık'lılar, yürüyüş tamamlandıktan sonra doğa ile iç içe bir ortamda Şile Böreği yiyerek keyifli dakikalar geçirdiler.

SUALTI SPORLARI

AĞVA

Page 50: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

50

18.BAHAR FESTİVALİNDE

COŞKU DİNMEDİ

Yoğun yağışa rağmen İstanbul’da devam eden tek üniversite şenliği IŞIKFEST 2014’de öğrenciler unutulmaz anlar yaşadı.

Feyziye Mektepleri Vakfı Işık Üniversitesi Geleneksel Bahar Festivali 9-10 Mayıs 2014 tarihlerinde Şile Kampüsünde, her yıl olduğu gibi bu yıl da

büyük bir coşkuyla gerçekleşti.

18’incisi yapılan etkinlikte bu yıl Kenan

Doğulu, Feridun Düzağaç ve Model sahne

aldı. Işık Üniversitesi Müzik Kulübü ve diğer

üniversitelerin müzik grupları tarafından

konserlerin verildiği organizasyona, öğrenciler

büyük ilgi gösterdi.

Sanatçıların konserlerinden önce öğrenciler,

alan aktiviteleri olarak Spor Kulübü tarafından

organize edilen eğlenceli futbol müsabakaları,

festival süresince en gözde spor aktiviteleri

olarak devam etti. Öğrenciler Model grubunun

sahne aldığı konserle eğlendiler.

Işık’lılar; IşıkFest 2014’ün ikinci gününde

sağanak yağışa rağmen Feridun Düzağaç ve

Kenan Doğulu ile eğlendiler.

Eğle

nce

Page 51: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

51

Feridun Düzağaç: Bende Sizinle Birlikte Islanayım!İlk olarak Feridun Düzağaç’ın sahne almasıyla başlayan konserde,

öğrenciler yoğun yağış sebebiyle sanatçıya yağmurluk verdi ancak

Feridun Düzağaç yağmurluğu kabul etmeyerek öğrencilere şunları söyledi,

“Şimdiye kadar hiç şemsiye kullanmadım, gökyüzü ile arama hiçbir şey

koymadım, sizde koymayın” diyerek, yağmur altında kendisini dinleyen

Işık’lılara katıldı ve “ben de sizlerle birlikte ıslanayım” dedi.

Feridun Düzağaç’ın konserinden sonra sahneye çıkan Kenan Doğulu ise

yağmura rağmen muhteşem bir kalabalığın olduğunu söyleyerek, tüm

Işık’lılara teşekkür etti.

Yağmur altında Işık Üniversitesi hatırası!Işık’lıların yağmura rağmen muhteşem enerjilerinin olduğunu ve

bu enerjiden etkilendiğini söyleyen Kenan Doğulu, repertuvarının

dışında öğrencilerin istek şarkılarını da söyleyerek sahnesini uzattı ve

öğrencilerle birlikte ıslandı. Konser bitiminde Işık’lılarla birlikte yağmur

altında Işık Üniversitesi hatırası çeken Kenan Doğulu, hafızalardan

silinmeyecek bir festivale imza attı.

Page 52: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

52

Eğle

nce

Dünya danslarını ve üniversiteleri bir araya getiren Işık Üniversitesi 4. Dans Festivali’de bu yılki ilk gösteriden önce, Bursa Belediyesi’nin ölümünden 8 ay önce Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün adına vermiş olduğu son balodaki Vals gösterisinin görüntüleri seyircilere izletildi ve ardından Işık Üniversitesi öğrencilerinin Vals gösterisi başladı. Atatürk’ün; “Modern Dünya’nın dansı Vals’ten sonra şimdide bizimde mükemmel bir dansımız var” dediği, cesaret, güç, gurur ve uyumun simgesi olan Zeybek oynadığı son balo

görüntüleri seyircilerle paylaşıldıktan sonra, Işık’lılar Zeybek oyunu ile Dans Festivalinin açılışını gerçekleştirdi.Işık Üniversitesi Folklör Kulübünün renk kattığı gecede Artvin, Roman, Halk Oyunları Ritim, Aşuk ile Maşuk gösterileriyle geleneklerimizin de yeniden yaşatılması ve seyircinin katılımı ile gerçekleşen halk oyunları muhteşem bir şölene dönüştü.Birçok dans otoritesine göre, yaşayan dünyanın en iyi 100 dansçısı arasında olan, Türkiye’ye Salsa dansını tanıtan ve son olarak 2005 Mayan Dünya

salsa şampiyonasında uluslararası kategorisinde Dünya şampiyonu olan Aytunç Bentürk onur konuğu olarak katıldı. Üniversitelerde dans kulüplerinin kurulmasının ve gelişmesinin çok önemli olduğunu söyleyen Aytuç Bentürk; “Bu sayede öğrencilerin yaptığı danslar seyredilme fırsatı yaşanırken, bu festivaller sayesinde dans birçok insana ulaşıyor ve dans ile buluşmalarına olanak tanınıyor.” dedi.

Geleneksel Dans Festivali Muhteşem Gösterilere

İmza AttıIşık Üniversitesi Dans Kulübü tarafından geleneksel olarak düzenlenen 4. Dans Festivali,

13 Mayıs 2014 Salı günü Feyziye Mektepleri Vakfı Nişantaşı KampüsüMuvaffak Benderli Salonu’nda düzenlendi.

Page 53: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

53

Diğer üniversitelerden Boğaziçi, Koç, Marmara, Bilgi, Sabancı, İstanbul Teknik, Kadir Has Üniversiteleri’nin katıldığı etkinlik, salsa, bachata, ladies styling, hiphop, roman gibi bir çok farklı gösterileriyle devam etti. Gösterilerin bitiminde ödül töreni yapıldı ve öğrencilere ödülleri takdim edildi. Işık Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nafiye Güneç KIYAK adına programa katılan Rektör Danışmanı

Prof. Dr. Yorgo İstefanopulos, her yıl giderek büyüyen ve daha başarılı hale gelen Dans Kulübü öğrencilerini, ayrıca diğer üniversitelerden katılan ekipleri de gösterilerinden dolayı tebrik etti.Işık Üniversitesi onur konuğu olarak katılan Aytunç Bentürk plaketini almak için çıktığı sahnede, Işık Üniversitesi’nin muhteşem bir gösteriye imza attığını söyledi. Aytuç Bentürk; “Bana bu

ödülü layık gördüğünüz için teşekkür ederim, sizleri dans ederken görmek muhteşemdi. Işık Üniversitesinin dans ekibi bu kadar kalabalık ve başarılı ise, tüm Üniversitenizin öğrencilerini hayal bile edemiyorum.”dedi.Son olarak seyircilere kısa bir dans dersi veren Aytunç Bentürk, tüm dansçılarla ve izleyicilerle aynı anda müzik eşliğinde dans ederek gösteri coşkuyla sona erdi.

Page 54: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

54

BUSE DÖNÜCÜ

Eğle

nce

Page 55: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

55

MATEMATİK SORULARI

Einstein bu soruya 3 yılını vermiş fakat çözememiş diye bir söylenti var. Bakalım siz çözebilecek misiniz? İşte o soru: Eski zamanlarda bir yumurta tüccarı varmış. Yumurta toptancısına gidip bir miktar yumurta almak istemiş. Toptancı ona ne kadar yumurta istediğini sormuş. O da cevaplamış: - Hmm ne kadar yumurta istediğimi tam olarak bilmiyorum ama 100'den fazla olacağı kesin. Yumurtalarımı ikişer ikişer satarsam bana bir yumurta kalsın Yumurtalarımı üçer üçer satarsam gene bana bir yumurta kalsın. Yumurtalarımı dörder dörder satınca da bana bir yumurta kalsın. Beşer beşer altışar altışar yedişer yedişer sekizer sekizer dokuzar dokuzar onar onar satsam da hep bana bir yumurta kalsın Ama demiş onbirer onbirer satarsam bana yumurta kalmasına gerek yok! Toptancı başlamış düşünmeye. Sizce yumurtacı toptancıdan en az kaç yumurta almak istemiş?

Siz √ konumundasınız ve bütün karelerden teker teker geçerek ok yönünden dışarı çıkmaya çalışıyorsunuz ama geçtiğiniz bir kareden bir daha geçemiyorsunuz ve çapraz gidemiyorsunuz...

HAZIRLAYAN:Tolga GÜLDÜ[email protected]

CEVAPLAR BİR SONRAKİ SAYIDA

Aşağıdaki sayıları kullanarak 999'a ulaşabilir misiniz?

Sayılar;

2 4 6 8 25 50

Her sayıyı sadece 1 kere kullanabilirsiniz.Toplama, çıkarma, çarpma ve bölmeden başka bir işlem kullanamazsınız. (Örn.: Faktöriyel alma, karekök alma... vs..yok).

Page 56: MESALE - ISIK UN · 2014-07-25 · dilim oluşturuyorsunuz ve sizlerin ülkemiz kadınlarınının sorunlarının çözümüne dönük olarak çok ciddi sorumluluklarınız var. Bununla

56

/isikbasinyayin

ŞİKAYET, ÖNERİ VE

GÖRÜŞLERİNİZİ BİZİMLE

PAYLAŞABİLİRSİNİZ

#bencemesale

[email protected]