Post on 28-Mar-2020
MiZZL Muhammed b. Ahmed
BİBLİYOGRAFYA :
Safedi. el-Vafi, ll , 170-171; a.mlf .. Nektü 'lh imyan, Kahire, ts. , s . 244; ibn Hacer, ed-Dürerü 'l-kamine, lll , 325-326; Keşfü '?-?Unün, 1, 323 , 860; Suter. Die Mathematiker, s. 165; Brockelmann, GAL, ll, 155-156; Suppl., ll , 156; Hediyy etü ' l-'arifin, ll , 157; Sarton, fntrod uction, 111/1, s. 696-697 ; D. A. King. A Survey of the Scientific Manuscripts in the Egyptian National Ubrary, Winona Lake 1986, s. 63-64 ; 1. Fernini. A Bibliography ofScholars in Medieual Islam, Abu Dhabi 1998, s. 178-179, 301-303; B. A. Rosenfeld- Ekmeleddin lhsanoğlu . Mathematicians, Astronomers and Other Scholars of Jslamic Civiliza tion, Istanbul 2003 , s. 246-247; G. Fehervari. "An Eight 1 Fourteenth -Century Quadrant of the Astrolabist AI-Mizzi '' , BSOAS, XXXVI (1973). s . 115- 117.
Iii YAVUZ UNAT
ı ı MİZZİ, Yusuf b . Abdurrahman
( ~j.o.J I ..;,-o> )1 ~ w; .....,;...,}! )
Ebü ' 1-Hacdıc Cemalüddin Yusuf b. Abdirrahman b. Yusuf el-Mizzi
(ö. 742/ 1341)
Hadis hiifızı . L _j
1 O Reblülahir 654'te (7 Mayı s 1256) Halep civarında doğdu . Ben\' Kelb'in Kudaa koluna mensup olduğu için Kelb\' ve Kuda\' nisbeleriyle de anılır. Küçükyaşta muhtemelen ailesiyle birlikte Dımaşk'a giderek Mizze köyüne yerleşti ve orada yetişti. Henüz çocukken Kur'an-ı Ker\'m'i öğrendi ve bir süre Şafii fıkhı okuduktan sonra 67S'te ( 1276- 77 ) hadis tahsiline başladı. Ebü'I-Abbas Ahmed b. Selam e b. ibrahim ed-Dımaşki'den lfily etü '1-evliya' başta olmak üzere birçok eseri okudu. Hadis öğrenimini ilerietmek için Kudüs. Humus, Hama. Ba'lebek, Mekke, Medine. Kahire. iskenderiye ve Bilb\'s gibi merkeziere giderek Nevev\', İbnü 's-Sabun\', İbn Hallikan. Zevav\', Ebü'l-Ferec ibn Kudame. Muhammed b . Ahmed el-Kastallan\', İbn Hamdan, İbnü'I-Münecca . Mahmud b. Ebu Bekir el-Kelabazl. Ali b. Muhammed el-Yunin\', İbn Dakikul'\'d ve Abdülmü 'min b. Halef ed-Dimyat\' gibi alimlerden faydalandı. Onlardan Kütüb-i Sitte'yi, İmam Malik'in el-Muvatta', Ahmed b. Hanbel'in el-Müsned, Taberan\"nin el-Mu'cemü 'l-kebir, Hat\'b el-Bağdad\"nin Tari]]u Bagdad, Beyhaki'nin es-Sünenü 'lKübra ve Dela'ilü 'n-nübüvve gibi eserlerini ve pek çok hadis cüzünü okudu. Ayrıca Arap dilinde kendini yetiştirdi. Hadisleri anlama, illetlerini, az kullanılan kelimelerini bilme, sağlam ve uydurma olanlarını birbirinden ayırma. özellikle ravilerini tanıma hususunda maharet kazandı ,
220
hadis ilimlerinde devrinin en önemli ismi oldu . Dönemin üç önemli şahs iyeti olan Takıyyüddin İbn Teymiyye. Birzal\' ve Zeheb\' ile yakın temasta bulunup kendilerinden faydalandı , onlar da Mizz\"nin hadis bilgisinden istifade ettiler. Gençlik yıllarında Muhyiddin İbnü 'l-Arab\"nin vahdet-i vücud görüşünü savunan Afifüddin et-Tilimsan\"nin tesirinde kaldığı , daha sonra yanıldığını aniayarak bu görüşleri terkettiği belirtilmektedir. İbn Teymiyye, el- 'A]fidetü '1-Vasıtıyye adlı eserindeki fikirleri dolayısıyla Şafii fakihi ve kadılkudat ibnü'z-Zemlekan\' gibi alimlerle yaptığı şiddetli tartışmalar dolayısıyla Eş
' ariler tarafından suçlanıp Şam naibi tarafından sorguya çekilince Mizz\' de arkadaşını savunmak maksadıyla Dımaşk Cami-i Keb\'ri'nde Buhar\"nin ljaJlsu et'ali'l- 'ibdd'ından Cehmiyye aleyhindeki bahisleri okuttu. Camide bulunan bazı Şafii fakihlerinin. bu tutumuyla Mizz\"nin kendilerini hedef aldığını ileri sürerek onu Şafii kadısı Necmeddin İbn Sasra'ya şikayet etmeleri yüzünden Mizz\' de bir Şafii olduğu halde hapse atıldı ( 705/ ı 305-1 306).
Durumu öğrenen İbn Teymiyye kadıyla tartışıp onun hapisten çıkarılmasını sağladıysa da İbn Sasra'nın ısrarı üzerine tekrar hapse kondu : kısa bir süre sonra da serbest bırakıldı ; Mizz\"ye Hat\'b el-Bağdad\"nin Tari ]]u Bagddd'ını okuttuğu için de eziyet edilmiştir (Mizzl, n eş reden in gir i ş i , I, 21 ).
Mizz\', 718'de (ı 3 18) Dımaşk' ın en büyük darülhadisi olan Eşrefiyye' nin başına
getirildi ve ölümüne kadar bu görevini sürdürdü. Kendisinden sonra yerine geçen talebesi Takıyyüddin es-Sübk\', Eşrefiyye Darülhadisi'ne Mizz\"den daha alim bir kimsenin girmediğini söyler. Bu sırada Hımsiyye Darülhadisi'ndeki hocalık vazifesini talebesi hadis hafızı Ala\"ye devreden Mizz\' bir diğer talebesi ve arkadaşı Birzal\"nin vefatı üzerine Nuriyye Darülhadisi'nde ders vermeye başladı ( 739/ ı 3 38-
39). bu görevi de ölümüne kadar devam etti. Elli yıldan fazla bir süre hadis rivayet etti, kendi eserlerinden ve all rivayetlerinden başka ŞaJ:ıiJ:ı-i Bu]]ari, Ahmed b. Hanbel'in el-Müsned'i , Taberan\"nin elMu'cemü '1-kebir'i , Beyhaki'nin Dela'ilü'n-nübüvve'si gibi eserleri birçok defa okuttu. Bir müddet hadis imla meclisIerinde talebelerine hadis yazdırdı. İbn Seyyidünnas. Şemseddin İbn Abdülhad\', ibn Kayyim el-Cevziyye, Takıyyüddin esSübki. Ebü'l-Mehasin el-Hüseynl. Moğultay b. Kılıç. Şemseddin ibn Müflih, Taeeddin es-Sübk\', Ebü 'l-Fida İbn Kes\'r, İbn
Rafi ' , İbn Abdülber es-Sübkl. ibn Cabir. İbn Berdis. Burhaneddin İbn Cemaa gibi şahsiyetlere hocalık etti. ibnü 'l-Mülakkın ve ömer b. Reslan el-Bulkin\' de ondan icazet aldılar.
12 Safer 742'de (28 Temmuz 1341 ) Dı
maşk'ta vebaya yakalanan Mizz\' birkaç gün içinde vefat etti. Cenaze namazını Takıyyüddin es-Sübki kıldırdıktan sonra Mekabirü 's-Sufiyye'de ibn Teymiyye'nin kabrinin yakınına batı tarafına defnedil di. Güzel ahlaki , zahidane yaşantısı ve mütevazi kişiliğiyle tanınan Mizz\"nin Selef yolunu önemsediği belirtilmiş . aile fertlerinin eğitimine özen gösterdiğinden söz edilmiştir. Kur'an hafızı olan hanımının da pek çok kadına Kur'an okuttuğu. alim oğlu Abdurrahman b. Yusuf ei-Mizzl'nin ( ö. 7 49/ ı 348 ı el-EJ:ıddi§ü 'ş-şıf:ıdf:ıu '1-gara'ib adlı eserinin günümüze ulaştığı (Darü ' lkütübi 'z-Zahiriyye, Mecmua, nr. 22, müellif hattı). Ebü'l-Fida İbn Kes\'r'in de Mizzl'nin Zeynep adlı kızıyla evlendiği bilinmektedir.
ibn Teymiyye, Mizzl'nin hem dirayetü'lhad\'s hem rivayetü'l-had\'s ilimierindeki üstünlüğüne işaret etmiş , içlerinde İbnü's-Salah eş-Şehrezurl. Ebu Şame elMakdis\' ve Nevevi gibi muhaddislerin de bulunduğu Eşrefiyye Darülhadisi şeyhleri arasında vakıfın şartına en uygun alimin Mizz\' olduğunu söylemiştir. Kendisiyle 690 ( 1291) yılında Dımaşk'ta görüşen İbn Seyyidünnas onun bütün akranından üstün olduğunu. ravilerin biyografısini onun kadar mükemmel bilen birini görmediği
ni, Arap dili sahasında da otorite sayıldığını belirtmiştir. Mizz\"nin Teh~ibü 'l-Ke
mdl'i üzerinde ikmal ve ihtisar türünden dört çalışma yapan Zeheb\' de hocasının üstün özelliklerine işaret etmiş, ondan güçlü bir hadis hafızı görmediğini, hadis ilmi ve ricali konusunda herkesten ileri olduğunu ve kendisinin problemlerini de onun çözdüğünü , ayrıca çok güzel ve düzgün bir yazıya sahip bulunduğunu söylemiştir ( Te?kiretü 'l-/:ıuff~. IV, 1498 ).
Eser leri. 1. TuJ:ıfetü '/-eşrii.f* bi~ma'rifeti'l-etrdi. Sahabe. tabi\'n ve tebeu't-tabi\'ne ait 1391 müsnedde mevcut 19.626 hadisin ele alındığı eser Kütüb-i Sitte ile Ebu Davud'un eJ-Merdsil'ini , Tirmizi'nin eş-Şema'ilü'n-nebi adlı eserini, Nesa\"nin 'Amelü'l-yevm ve'l-leyl e'sini de ihtiva etmektedir. İ bn Hacer el-Askalan\', bazı hataları tashih ve eseri ikmal maksadıyla en-N üketü '? -:praf 'ale 'l-Etraf'ı
kaleme almış . her iki eser Abdüssamed Şerefeddin tarafından bir arada yayımlanmıştır (I-XIV, Bombay 1965 -1 966 ) . 2.
Teh~ibü'l-Kemdl fi esma'i'r-ricdl. Mizzl. Cemmalll'nin Kütüb-i Sitte ravileri hakkındaki el-Kemal'ini tashih ve yeniden tertip etmek. ona Buharl'nin eş-ŞaJ:ıiJ:z dışındaki beş, Ebu Davüd'un es-Sünen dışındaki yedi, N esai'nin es-Sünen dışındaki dört kitabında geçen 1 700'den fazla ravinin biyografisini eklemek istemiş, sekiz yıl süren bir çalışma sonunda el-Kemal'i üç misli genişleterek eserini tamamlamıştır. Mizzl'nin talebelerinden bazı muhaddisler kitabı ihtisar ve tehzip etmiş. bunlardan Zeheb! eser üzerinde Te~hibü't-Teh~ib, el-Kdşif ii ma'rifeti men lehli rivaye fi'l-Kütübi's-Sitte, elMücerred min Teh~ibi'l-Kemal ve elMu~teçlab min Teh~ibi'l-Kemdl adlı dört çalışma yapmıştır. Ebü'I-Mehasin eiHüseyn! ve M oğultay b. Kılıç'ın eser üzerindeki hacimli çalışmaları da önemlidir (bk el-KEMAL) Teh~ibü'l-Kemal'i Beş
şar Awad Ma'rüf yayımiarnıştır (1-XXXV, Beyrut 1402-141 3/1982- 1992) .
Mizz! ayrıca İbnü's-Salah eş-Şehrezürl'nin yazdıktan sonra temize çekmeye fırsat bulamadığı, ardından Nevevi'nin bazı biyografiler ekleyerek ihtisar etmeye başladığı. fakat onun da ikmal edemediği Taba~i'itü '1-fu]fahd'i' ş-Şafi'iyye 'sini tamamlamıştır. Mizzl'nin bunlardan başka Emdli'si, bazı alimierin eserlerinden seçtiği all rivayetlerden oluşan cüzleri. ibn Ebü'd-Dünya'nın hocalarının adlarını ihtiva eden bir eseri (Zeheb!, A'Uimü'n-nübela' , X III, 397; ibn Hacer, el-Mecma'u '1-
mü'esses, ll , 218, 35 7) ve Darekutnl'nin es-Sünen'ini kendisinden okuyanların adlarını içeren bir cüzü de vardır (Eibanl. s. 407).
BİBLİYOGRAFYA :
Mizzi, Teh~lb ü 'I-Kema l, neşredenin girişi, I, 13-36; ibn Abdülhadi. 'Uiema'ü '1-f:ıadlş, ıv, 275-
279; Zehebi, Te~kiretü'l-f:ıuf{ii?, IV, 1498-1500; a.mlf., ei-Mu'cemü '1-mu/] taş bi'l-muf:ıaddişln ınşr. M. Hablb el-Hile). Tiiif 1408/1988, s. 299-300; a.mlf .. A'lamü 'n-nübela', XIII, 397; Kütübi. Feuatü '1-Ve{eyat, IV, 353-355; Sübki. Taba~at ıranahi), X, 395-430; ibn Kesir. ei-Bidaye, XIV, 191-192; ibn Kadi Şühbe. Taba~atü 'ş-Şafi'iyye, lll , 74-76; ibn Hacer, ed-Dürerü'l-kamine, IV, 457-461; a.mlf., ei-Mecma'u'l-mü'esses li'I-Mu'cemi'l-müfehres ınşr. Yusuf Abdurrahman eiMar'aşlil. Beyrut 1415/1994, ll, 218, 357; Nuaymi, ed-Daris fi tarll]i'l-medaris ınşr. Ca'fer eiHa senil. Dımaşk 1367/1948, I, 35, 97 -98; ayrıca bk. indeks; Kettan i, er-Risaletü 'l-müstetra{e ı özbek). s. 103, 31 O, 350, 370, 371, 420; Brockelmann. GAL, II, 75-76; Suppl., ll , 66-67; Elbani, Ma/]tCıtat, s. 406-407 ; G. H. A. Juynboll. "alMizzi", E/2 i Fr.l. VII, 213-214; M. Yaşar Kandemir, "Etraf", DİA, Xl, 499.
!il M. YAŞAR KANDEMİR
ı MO DAVA
ı
Romanya' da tarihi bir kale
L ve idari bölge.
_j
Romanya ' nın Sırbistan sınırına çok yakın bir kesiminde Tuna nehrinin sol kıyısında bulunur. Osmanlı döneminde Tımışvar (Timişoara) beylerbeyiliğine bağlı
bir sancak ve kaza merkeziydi. Romanya topraklarında tek Osmanlı darphanesi de burada yer alıyordu. Modava ismi Batı kaynaklarında geçmez. Burası Osmanlı belgelerine göre istanbul'dan on sekiz günlük mesafede Banat'ta. Caraş-Severin ilinde bugünkü Maldava Veche'nin yerinde bulunuyordu. Maldava Veche'nin civarındaki dağlara Sırplar Mudava, Romenler ise Muntii Mudavei derler. Ayrıca Romenler Mudavayanında Mudaua şeklini de kullanırlar. Türkler ise burayı Modava (Mudova) diye andılar. Maldava Veche bugün Romanya-Sırbistan sınırında yer almaktadır.
Modava madeninin ihyas ı ile ilgili bir belge IBA. MD, nr. lll , s. 109. hk. 279)
MO DAVA
Modava bölgesi Tuna nehrinin kontrolü açısından stratejik öneme sahipti. Çok tehlikeli olan Demirkapı (Romence Portile de Fier. Sırpça Derdap, Osmanlı belgelerinde Gerdap) dar geçidinden önceki normal gemi ulaşımı için Modava (Moldova Veche) en son noktaydı . Modava'nın karşısında Sırbistan'da veTuna'nın diğer kıyı
sında Güvercinlik (Golubac) Kalesi bulunuyordu. Osmanlılar 927'de (ı 52 ı ı Belgrad'ı
alıp ertesi yıl Modava yakınındaki Orşova Kalesi'ni zaptettiler. Modava'nın bu sırada Osmanlılar'ın eline geçip geçmediği bilinmemektedir. Burası muhtemelen Tımışvar Sanatı ' nın 9S9'da ( ı 552) fethinin ardından tam olarak Osmanlı kontrolüne girmiştir. Modava'nın Fatih Sultan Mehmed tarafından alındığı görüşü ise yanlıştır.
Tımışvar Sanatı'nın fethi, 948 ( 1541) yılında Rumeli Beylerbeyi Sokullu Mehmed Paşa'nın kumandası altında başlayıp 959'da (ı 552) ikinci vezir ve serdar Ahmed Paşa'nın kumandası altında tamamlanmıştır. Bir aylık muhasaradan sonra 4 Şaban 959'da (26 Temmuz ı 552) Tımış
var'ın ele geçirilmesinin ardından bu bölgede Modava sancağı oluşturulmuştur. Modava sancağı eski Macar "Haram" Kontluğu'nun yerinde kurulmuştur (Halasi-Kun, IX !1984!. s. 27-89). Modava, kendisiyle aynı adı taşıyan hem sancağın hem kazanın (nahiye) merkezi durumundaydı . 966 (1559) ve 980 (1572) yıllarına ait Osmanlı belgelerinde "Modava barkanı"ndan bahsedilmesi (BA, MD, nr. lll. s. I 09, h k. 279; nr. XIX, s. 199) buranın asker! bir istihkam özelliği gösterdiğine işaret eder. Nitekim 1559'da Modava Kalesi dizdarlığına bir tayin yapıldığı hakkında kayıtlara rastlanmaktadır. Hacı Mehmed adlı bu dizdar. "kendi akçesiyle Modova nam madenin ihyasına kadir olduğu" gerekçesiyle tayin edilmişti (BA, MD, nr. lll,
s. ı 09, h k. 289) 987 (1579) tarihli mufassal deftere göre Modava Kalesi'nde ve varoşunda otuz üç müslüman sivil hanesi yanında otuz sekiz azeb, yirmi iki martalos ve on hane hıristiyan mevcuttu ( HalasiKu n, IX 1 I 9841. s. 30-3 I , 62- 65) Bu rakamlara göre Modava'da 500-600 kişi yaşıyordu. Bu durum Modava'nın madenci kasabası olarak Türk nüfusunca iskan edildiğini gösterir. Kasabanın önemi burada oluşturulan darphane ile daha da arttı .
Nitekim Kanuni Sultan Süleyman'ın 1566'daki Sigetvar seferi hazırlıkları sırasında Tu na kıyısında olan ve cep h eye yakın bulunan Modava'da geçici bir darphane kurma kararı alınmıştı. Böylece işletmeye açılan Modava Darphanesi'nin 980'de
221