Gazi Üniversitesi Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli
Arastırma Merkezi ~
o
TÜRK KÜLTÜRÜ ve
HACI BEKTAŞ VELİ Araştuma Dergisi Research Quarterly
Aut~~~ 2 006/40
BALIM SULTAN ERKAN-NAMESİ MERKEZLi GELENEKSEL BEKTAŞİLİGE AİT BİR
RİTÜEL ÖRNEGİ: İKRAR
(An Example of a Rituel Belônging to the Traditional Bektashism Centered to the Commands
of Balim Sultan: ikrar)
Bedri NOYAN"
ÖZET
ikrar uygulaması A levi-Bektaşi inanç yolunun kökeni eskiye dayanan sağlam bir ritüelidir. Bu
uygulamanın Alevi-Bektaşi inanç yolunda ne denli önemli olduğu her kesim tarafından bilin
mektedir. Zira ikrarın önemi "eline, beline ve diline sahip ol" diyen bir öğretisel sistemin için
de daha da büyük bir önem taşımaktadır. işte "Balım Sultan Erkan-namesi Merkezli Gelenek
sel Bektaşiliğe Ait Bir Ritüel Örneği: ikrar" adlı çalışma Alevi-Bektaşi inanç yolunda önemli
bir uygulama olan ikrar törenini aşamalarıyla birlikte ele almaktadır.
Anahtar Kelimeler: A levi-Bektaşi inanç Yolu, ikrar, Erkan-name.
ABSTRACT
ikrar is a strong application whose roots lean on ·the old ages. How important this application
is known by everybody. Moreover, ikrar has more importance in the educational system
which says "be careful on what you did and what you said". in the research of ikrar, which
is an example ofa rituel belonging to the Traditional Bektashism centered to the commands
of Balım Sultan, the steps of ikrar rituel are mentioned.
Key Words: Alewi-Bektashi Belief System, ikrar, Command.
GİRİŞ:
Bektaşiliğin temel i lke ve kurumları, Xlll. yüzyı lda, Hacı Bektaş Veli tarafından o l uşturulmuştur. Hacı Bektaş Veli, Sulucakarahöyük'te (bugünkü Hacıbeı<İaş ilçesi) kurduğu dergahında "Horasan Türk Tasavvuf Geleneği" temelli öğretisine
göre öğrenciler yetiştirmiş ve yetiştirdiği bu öğrencileri vasıtasıyla Anadolu'nun dört bir yanına dağılmış Türkmen gruplarına ulaşmıştır. Böylece söylemine kitlesel zemin oluşturmuştur. Hacı Bektaş Veli bu stratejisi ile düşüncesini, Ana-
· Doç. Dr., Son dönem Bektaşi dedebabalarından. (Öl. 1997)
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli/ 2006-40 --------------- 53
Bedri NOYAN------------------------
dolu Türk insanının sosyal ve kültürel dünyasına taşırken kendisi de tarihsel bir
kişiliğe dönüşmüştür.
Xlll.. yüzyıl sonrası, Hacı Bektaş Veli düşüncesi, yetkin ve karizmatik temsilci
lerini kazanır. XVI. yüzyılda Balım Sultan, Hacı Bektaş Veli sonrası Bektaşi ge
leneğinin ikinci büyük 11pir'i11 olur. Tarih boyunca Bektaşi çevrelerde" Pir-i Sa
ni" olarak anılan Balım Sultan, Bektaşilik kültürüne ait l;>ir "Erkan-name" hazır
layarak öğretiye ritüelik ve düşünsel yenilik ve düzenlemeler getirir. "Balım
Sultan Erkan-namesi" ile ·Bektaşiliğe ait tüm uygulamalar, genel-geçer, mutlak
bir özellik kazanır.
Bektaşi kültürünün iç yapılanışı şeklinde de ifade edilebilecek Balım Sultan
Erkan-namesi'nin tanımlama ve anlamlandırma getirdiği unsurların başında, Bektaşi cem ayinleri gelir. Erkan-name ile cem ayinlerinde gerçekleştirilecek ri
tüeller, seramoniler, dinsel pratikler, gülbenkler, tercümanlar ve meydanevi'nin
organize edilişi gibi konular bir metine bağlanmıştır. Bu uygulama ile Bektaşi
lik içerisinde oluşabilecek müstakil, öznel yönelişlerin önüne geçilmeye ça l ışıl
mıştır. Yazı, son dönem Bektaşiliğinin en önemli temsilcilerinden Bedri No
yan'ın "Erkan-name" adlı kitap çalışmasından alınan bir bölümdür. Bu çalışma
da "ikrar" ritüeli çevresinde gelişen mitsel, ritsel ve kültsel oluşumlar anlatıl
maktadır. Çal ışma, Babagan Bektaşi koluna ait Balım Sultan Erkan-namesi te
melli gelişen ikrar olgusunun pratik ed i lişi öncesi yapılan hazırlıkları ve pratik
ediliş anı ile ilgili ilk detaylı metin olma özelliğini taşımaktadır. Bu bakımdan
çal ışma, konu ile ilgili bilim çevreleri için de önemli bir materyaldir.
Şakir Keçeli, Bedri Noyan'ın bu çalışmasını aralarında geçen özel sohbette; "
Bizleri, Bektaşiliği tüm dünya biliyor, fakat bir tek milletimiz yakından tammı
yor" şeklinde ifadelerden yola çıkarak hazırladığını ve yayınlama kararı verdiğini aktarmıştır.
Bir kısmını yayınladığımız Bedri Noyan'a ait bu kitap çalışması önümüzdeki
dönemde Ard ıç Yayınları tarafından yayınlanacaktır.
İKRAR TÖRENİNE HAZIRLIK
Gusül Abdesti Üzerine Genel Açıklama
ikrar günü veya bir önceki akşamdan talip (istekli}, yol göstericisi ile birlikte ya
da yalnız hamama gider ve gusl eder. Eşe dosta borcu varsa öder. Nasip alacak
kişinin küs olduğu insanlar varsa, yol göstericisi, onlarla barıştırır. Talip, alışve
riş yaptığı insanlarla, yol gösterici huzurunda helalleşir.
54 --------------Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Velf / 2006-40
- - -- Balım Sultan Erkannamesi Merkezli Geleneksel Bektaşiliğe Ait Bir Ritüel Örneği: ikrar
Yukarıda guslden bahsettim. Fakr Yolu'nun guslü: "Dünyanın bütün gösterişin
den (ve çekici liğinden vaz) geçmek, riyasız (ikiyüzlülükten uzak) olmak, 'ham
kuruntulardan, kaygı ve kuşkulardan (endişelerden); yani olmayacak düşünce
lerden (ham hayallerden) vazgeçmektir" o
Şeriate göre gusül. cünüp olmaktan kurtulmak amacı ile boy abdesti almaktır.
Gusül cinsi ilişkiden sonra yapılması gereken eylemdir. Tasavvuf düşüncesine • · göre ise: "Hakk'tan bir an için bile olsa fariğ (uzak) olmamak, bir an gaflette
(aymazlık-sapkınlık) bulunmamak lazımdır" Hakk'tan bir an fariğ olur ve bir an
gaflette bulunursa cünüp olunur. O takdirde de boy abdesti almak gerektir.
Der Beyan-ı Fütüvvet-i İmam Cafer adlı yazmada şöyle bir kayıt vardır: "Şeri
atın guslü teni cenabetten arı kılmaktır. Tarikatın guslü; ihtiyarını {seçimini) pi
re tapşırmak, tecrit olmaktır. Ve hakikatın guslü tövbe-i batındır. Dünya altınını
koya ve ahiret isteye. Ahiret içün tekke yapa. Hiç bir Müslüman onun elinden,
dilinden, belinden incinmeye." Bu sözlere katılan fakir, bunlara şu yargıyı da
eklemektedir: "Hiç bir Müslüman değil, hiç bir insani hangi din ve ulustan olursa olsun hiçbir kimsei onun elinden, dilinden, belinden incinmeye ... İşte gerçek gusül budur"
"Şeriat murdarını su yur" diyen Muhyiddin A.bdal sözlerine şöyle devam etmek
tedir:
Tarikat guslü od ile
Marifet guslü bad ile
Hakikat guslü turabdır
Bilen er oldu ad ile
Esrar-name isimli yazma yapıtta da şunlar söylenmiştir: "Aşıklar yolunda gusül
oldur ki gönlünü Hak'tan gayrıdan yuya. Bu suret aleminden gönlünde eser kal
maya. Eğer gönlünde (hayırdan veya.şerden- iyiden veya kötüden) bir nesne ka
lırsa o hakikat cünübüdür. Bu kirlilikle yüz bin yıl, başını secdeden kaldırn:azsa Hazret'e (Hakk'a) makbul adam olamaz.
Aşk abdesti oldur ki: İki cihan muhabbetinden ve fikrinden el ve yüz yuya; ya
ni gönlünden dünya ve ahiret sevgisini yıkaya. Bu iki alemden gönlüne _nesne
gelür ise abdesti bozulur, tekrar abdest çaresi aramalıdır. iki elini Hakk'tan baş
kasmdan ayıra . Sağ el batın, sol el zahir gibidir ve sağ ahiret ve sol dünya gibi
dir. Yani bunların fikrinden el bağlaya.
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli/ 2006-40 ------------ --- 55
Bedri NOYAN----------- --------------
Ve hakiki kıble ki müminin kalbidir. Yüzünü oraya döne. iman ki aşk-ı ilahidir, ona uya. Yani Hakk'a (Hakikat'a) yüz döndürüp öyle kala. Bu namazın makbul
olduğunun alameti budur ki Hakk cemali ıyan ola.
Aşk orucu odur ki Hak'tan gayrıdan oruç tuta. Yani Hakk'tan gayrıdan dil göz kulak ve fikrini kese.
Ve aşıkların haccı odur ki: Dünya muhabbetinden, hakkikat Mekke'si olan müminin kalbine döne (oraya müteveccih ola) ... Aşıkların ahiri Hakk'tan gayrı olmamaktır. lman-ı Hakk'a visal bulmadır"'
Gusül (Gusl) Tercümam
Gusül ya da gusl tercümanlarının2 birkaç çeşidi vardır. Bunlar Arapçadır. Fakir
burada birkaç örnek verecektir:
"Bism-i Şah! Allah Allah!
Tüm dünya işlerinden sıyrılarak, nefsimi temizlemek ve Tanrı'ya yaklaşmak amacıyla; yalvaçlar, ermişler (Abdallar ve Ebrarlar) ve onlara yakınlar yolunda olmak için, boy abdesti almaya niyet ettim. (Ya Muhammed Ya Ali! Ali' den da
ha üstün yiğit ve Zülfikar' dan daha üstün kılıç yoktur. Muhammed'in güzelliğ i;
Ali, imam Hasan, Hüseyn'in olgunluğuna, Tanrı' dan salat ve selam olsun!. .. )''l
Bu tercüman'ın Arapça aslı şöyledir: "Bism-i Şah, Allah Allah! Neveyt-ü en tağsel-e gasl-en fekad an cemi'il iştigaali'd-dünya ve ma teşebbehe an zalike ta
karrüben illallahi taala. Tarıyki'l-enbiya ve'l-evliya ve'l-ebdal ve'l-ebrar. Ya Muhammed! Ya Ali 'La feta illa Ali La seyfe illa Zülfikar. Ber-cemal-i Muhammed, kemal-i imam Hasan ve Hüseyn, Şah Ali-ra bülend-i salavat"
Bir başka tercüman da şöyledir:
"Nefsimi tertemiz etmek; şeriat, tarikat ve gerçek kapılarını yabancı kir/iliklerden arı kılmak için, dünya işlerinden kendimi çekmek ve Çalab'a yakın olmak için boy abdesti almaya niyet ettim"
' Latifi, Esrarname, Y: 23-24, Doç. Dr. Bedri Noyan Dedebaba Kütüphanesi, No: 3. ' Tercüman: Bir işe başlanılmadan önce, çoguncası Türkçe olarak söylenilen, şiir ya da düz yazı
olarak düzenlenmiş kısa dualardır. Tercümanlarda ayet veya hadis sözleri vardır. Tercümanlarda geçen ayet ve hadisler Arapçadır. Fakir bunların Türkçe olması gerektiği görüşündedir.
' Tırnak içinde aktardığımız Türkçe Tercüman Dedebaba'ya aittir ve Bir ileri Adım Sade Türkçe ile Bektaşi Törenleri ad l ı yayınlanmamış çalışmadan buraya aktarı l mıştır. Bundan böyle, sözünü ettiğimiz çalışmadan buraya aktarmalar yapılacak ve dipnotlara ayraç içinde (ileri Adım) yazılacaktır. ileri Adım sözleri bu çalışma olarak anlaşılmalıdır. (Ş. Keçeli)
56 ---------------Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli/ 2006-40
- --- Balım Sulıan Erkannanıesi Merkezli Geleneksel Bekıaşilige Aiı Bir Ritüel Örneği: ikrar
Bir başka tercüman da şöyledir:
"Şah'ın adıyla! Hakikat için temizliğe niyet ettim. içimden (yüreğimden) Şeytan'ın kuruntusunu; hırs, hasislik {çekememezlik) ve yalancılığı; insanlara kızmayı ve düşmanlığı, Büyük Sevgili'ye {Çalab'a) ortak koşmayı ve de aç gözlülüğü yok et! Bedenime sağlık, ruhuma rahatlık ve ışık ver! Hesap gününde beni yarlıga Tanrım! Tanrı Uludur."
• Yukarıya aldığımız üç tercümanın özeti şudur: Nefsimi yok etmek {masivadan
arınmak), yoluna girmek için temizleniyorum. Nefsimi temizlemek, dünyanın
alıkoyucu ve kirli işlerinden ırak tutmak, bu hal il; şeriat,,tarikat, marifet kapı
larından girerek Hakikat'a yani Tanrı'ya yaklaşmak kara·rını verdim. Amacım
gelip geçmiş ermişlerin, yalvaçların ve ulu kişilerin yoluna girmektir. Ya Mu
hammed! Ya A li!
Denizlili Mehmet Küçüker Baba merhumun defterinde ise Türkçe olarak şöyle
bir gusül tercümanı vardır:
"Bism-i Şah, Allah Allah! Cusl eyleyüp bulduk safa Ehl-i beyt bize kıla vefa
Çünkü hakkında geldi ayat Anın çün gusl eyledi Mustafa
Ber-cemal-i Muhammed-Ali, Kemal-i Hasan ve Kemal-i Hüseyn, Şah Ali-ra bülend-i salavat... Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed. Hanedan-ı ehl-i beytten sa'adet... 11~
Şeref Küçüker Baba Erenler'in defterinde Gusülden Sonra Münacaat başlığı ile
şu tercüman vardır: "Bism-i Şah! Allah Allah! Afv-ı taksirat, mahv-i seyyiat, husul-i muradat, Hakk'tan hacat, def'-i beliyyat, tarakki-i aşkull§h, muhabbetullah ve marifetu/lahı apaçık idrak edelim. Tanrım, bize ahlak-ı hamide (iyi huy),
iyi ahlak ver! Ahlak-ı zemime {kötü huy)'mizi def eyle! On iki imam, on dört Masum-ı pak, Hanedan-ı Ehl-i beyt ve Pençe-i al-i aba, On yedi Keme_rr·beste-i Ali ve Yirmi üç Yaran-ı Mustafa, Yetryıiş iki Şüheda-yı dest-i Kerbela ervah-ı rı-
za-yı Hakk celle ve ala ile yardımcımız ola! Bi-hurmeti'l-Fatiha .... ... Allahüm-me sa ili ala seyyidina Muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed ... Hanedan-ı Ehl-i beyt ve Pençe-i al-i abadan şefaat ... 11
• Denizlili Şeref Küçüker Baba Defteri, Doç. Dr. Bedri Noyan Dedebaba Özel Kütüphanesi.
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli/ 2006-40 ----- - --- - ----- 57
Bedri NOYAN-------------------------
Yine Şeref Baba defterinde 5 Yukarıya aktarılan "Niyet Tercümanı"ndan sonra
şöyle bir yakarış vardır: "Ya nur-ı nübüvvet Muhammed Mustafa .. Ve ya nur-ı
velayet Hazret-i Aliyye'l-Murtaza ... Ve ya Pençe-i a/-i aba ya Hanedan-ı Ehl-i
beyt ve ya on iki imam, on dört masOm-ı pakan ve ya on yedi Kemer-bestegan
ve ya yirmi üç yaran veya Şüheda-yı Kerbela .. Aman ya Muhammed Mustafa,
aman ya Aliyye'l-Murtaza, Aman ya Haticetü'l-kübra, aman ya Fatımatü'z-zeh
ra, aman ya Hasanü'l-mücteba, aman ya Hüseyn-i şehld-i fi dest-i Kerbela. Bi
ismike ve keremike takabef' Allah! Hü! destOr Allah eyvallah!"
Necib Asım Bey tarafınd~n yayınlanan, eski bir yazmadan alınma Bektaşi İlmihali adlı ufak bir kitapta, ikrar töreni anlatılırken, tören günü talip (istekli)'in ab
dest alması zaman ı değişik gösterilmiştir.6 Meydana girmeci.en kısa bir s.üre ön
ce, istekliye, yol göstericisi (rehberi) tarafından, erkana uygun bir biçimde gu
sül abdesti aldırılır. Bu kitap; isteklinin önce meydana gireceğini, bundan son
ra buhurdana ateş konulacağını, ardından çerağların uyarılacağını ileri sürdük
ten sonra, mürşit (aydınlatıcı)'in rehber (yol gösterici)'e: "Haydi var imdi bu ca
na rehberlik et!" buyruğunu vereceğini, rehberin de canı alıp dışarı çıkaracağı
nı ve o zaman abdest aldıracağını iddia etmiştir. Bundan sonra: "Talip havlu ile
kurulanırken başından fahrini alıp mürşide vererek ondan tiğ-bendi alıyor ve
böylece (sonradan anlatacağımız) rehberlik görevine devam ediyor" deniliyor.
Fakir bu şekilde erkan yürütüldüğünü hiçbir yerde görmedim. Uygulamada ve
erkana göre, meydana girilmeden biraz önce yol gösterici talipe abdest aldırır,
sonra meydana girilir ve tören devam eder.
Fakirde bulunan ve merhum yol evladım Kamil Öztürk'ün eniştesi Nuri Efendi tarafından fakire armağan edilen çok güzel bir nesih ile yazılmış Erkan-name
şöyle başlar: "El-hamdü /il/ahi Rabbi'l-alemln, vessalatü vesselamü ala seyyidi
na Muhammedin ve alihi ve ashabihl ecma'ln .. Amma ba'de ma'/Om ola ki
ser-çeşme-i evliya ceddi'l-enbiya Hacı Bektaş veliyyü'l-Horasanl kuddise sırra
hü'l-all ve'l-celf Efendimiz Hazretleri'nin rişte-i iradetlerine ittisal-bend olan
Rumeli'de meşhur Kutbü'l-arifrn Cavsü'l-vasılfn Sadat-ı Nebiyyi'l-mürselfn ce
nab-ı Seyyid Ali Sultan sahib-i erkan efendimizin seyr ü sü/Oku ve kaide-i al/
feri beyan olunur. Bir aşık muhibb-i sadık, erenlerin tarıykına dahil olmak (gir
mek) ve bir mürşid-i kamil bulmak arzusunda ise evvel-i fukara-yı dervlşan ve
s Adı Geçen Defter, s. 29.
• Nuri Efendi Armağanı, Şeyh Ali Rıza Efendi Tarafından 1231 'de Armağan Edildiği Derviş Ali Tarafından Yazılan Erkan-name, s. 53, Doç. Dr. Bedri Noyan Dedebaba Özel Kütüphanesi.
58 ---------------Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli/ 2006-40
- --- Balım Sultan Erkannamesi Merkezli Geleneksel Bektaşiliğe Ait Bir Ritüel Ôrnegi: ikrar
guraba-yı muhibban ile düşmüş kalkmış ve defe' atla safa-yı muhabbet etmiş ve ahlak-ı pesendlde ile me'IOf olmuş (iyi huylu) olup cümle karındaşların iltimasiyle aşık-ı mumaileyhi bir dergaha getirüp ol dergahın post-nişlninden hayır ve himmet mütalebe (istemek) ve tarıyk-ı aliyyeye dehalet eylemeyi sa'y ü gayretlerini beyan ederek, post-nişin Baba-yı müşarü'n-ileyh aşık-ı mezkuru (yolu
o
sevdiğini söy lediğimiz istekliyi) kabule şayan buyurduğu takdirde bl-kusur ol-mak şartıyla bir adet kurban alınup ve sair me'kOlat ve meşrubat ahz olunarak .. bir cum'a veya pazartesi ahşamı .... 11
Fakirde bulunan 23 numaralı Erkan-nameye göre, bir kişinin nasip alabi lmesi için sadık bir yol sevdalısı olması şarttır. O kişi, derviş ve m~hiblerle tanışmalı
ve onlarla muhabbet sofralarında bu l unmalıdır. Bu ön koşulları taş ıyan insan, yola girmek istiyorsa aydınlatıcı huzuruna çıkartılır. Aydınlatıcı, onu inceler ve inceletir. Tüm bunlardan sonra uygun bulursa tören için hazırlık yapılır.7
Demek ki ikrar verecek nasiplinin, bir kurban hazırlaması ve ayrıca, törenden
sonra oturulacak muhabbet sofrasında yenilip içilecek şeyleri de tedarik etmesi ve gerekenlerin önceden pişirilmesi gerekir. Eğer isteklinin ekonomik düzeyi bunların satın alınmasına elverişli değilse, bu hazırlık, dostlar ve arkadaşlar aracıl ığı ile yapılır.
Bazı eski yazmalar, isteklinin vermesi gereken niyazları (Alevilikte Hakkullah'ı)
(para veya hediye olarak verilmesi gereken eşyayı) da anlatmaktadır . Bu yazmalar, niyazların; aydınlatıcıya, yol göstericiye, aşçı, kahveci, meydancı, ki lerci gibi hizmetlilerle dergahta bulunan dervişana verilmesi şarttır demektedir.'
Bu kaydın yan ında Akyazılı , Kızıldeli kurbanlarından da bahsedilmektedir. Bu kurbanların şükrane kurbanı olduğu da açıklanmıştır. Ama bu buyrukları şu sözler izlemektedir: "Bütün bunlar ashab-ı kudret(ekonomik gücü yerinde olan kiş iler) içindir. Kalender (yoksul) olursa kudretine göre olur"
Bektaşilikte hiçbir suretle, yola giren istekli, en ufak bir yükümlülük altın<ı: so
ku Iamaz. Salt bir kurban keser ve ~kşam yemeğini üzerine alır. Eğer ekonomik durumu buna elveriş li değilse, ona yardım edilir. Aydınlatıc ı, rehber ve di_ğer
görevlilerin niyaz ve sair adlarla para ve armağan almaları şiddetle yasaktır . Niyaz uygulamaları bir zamanlar yapılırmış, ama bu Bektaşilikte olmayan ve sonradan kural dışı (bidat) olarak yola ithal edilen bir uygulamadır. Fakirde bu-
' 23 Numaralı Erkan-name, Doç. Dr. Bedri Noyan Dedebaba Özel Kütüphanesi.
• Nuri Efendi Armağanı Yazma Erkan-name, s. 11, Doç. Dr. Bedri Noyan Dedebaba Özel Kütüphanesi.
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli/ 2006-40 --- ------ ------ 59
Bedri NOYAN-------------------------
lunan birçok yazma "Bunlar iyi değildir, sonradan uydurulmuş, katılmış yolsuz
luklardır" demektedir. Ne mürit aydınlatıcıya ne de aydınlatıcı müride yük ol
mamalıdır. Fakirin canlara öğüdü budur.
Kurbanın koyun olması eskiden beri süregelen uygulamadır; ama koç olmasın
da da bir sakınca yoktur. Dergahın kurbancısı bunu aydınlatıcıya gösterir, o da
hayır duasını okur ve kurbancıya kurbanı tığlaması için ruhsat (izin) verir. Bun
dan sonra kurban tığlanır ve aşevine verilir.9
Görevlilerin Hazırlıkfarı
Görülüyor ki aynü'l-ceme bir hazırlık yapmak gerekir. ikrar töreninde görevli
olanlar şunlardır: Mürşid, Rehber, Çerağcı, Zakir, Meydancı, Saki, Gözcü, Per
vane, Ferraş, ibrikdar, Sofracı, Ayakçı.
Saydığımız bu on iki hizmeti sadece erkekler yaparlar. Yeterli insan olmadığı
takdirde bir kişi birkaç görev birden yapabilir.
Görevliler, törenin yapılmasından bir gün önce hazırlıklarını tamamlarlar.
Ayakçı ve Meydancı erkan açılacak olan meydan odasını temizler, süpürür ve
akşam üzerine doğru postları, seccadeleri yerlerine sererler. Saki; sürahi ve bar
dakları yıkar, temizler, Çerağcı şamdanları siler, mumlarını diker ve buhurdan
lığı parlatır. Gül suyu ve bunu serpmeye yarayan "Gülabdan" hazır edilir.
Fakirde bulunan bir başka Erkan-namede şöyle bir kayıt vardır: "Bir cana mu
hibb olmak ve ikrar vermek talep olundugu halde tekkeye geldiği vakit evvela
perşembe veya pazartesi günü sabahleyin kurbanını tıglayup meydancıya mey
dana car çekme (süpürme) ve çerağları uyandırmağa baba olan mürşit haber
vere. Sonra saat on birde (eski alaturka saat söylenmektedir. Eski saatte 11-12
arasında akşam ezanı okunur.) helvasını yaptırmalı. Akşam ezanı okundukta
çerağcı, meydanda olan baba çerağını uyandıra ... 11 •0
Yol gösterici istekli (talip) olan canı önceden hamamda gusl ettirir. Bunun ter
cümanını az önce yazmıştım. Yıkanmaya başlamadan önce niyet eder. Niyet
Şöyledir: "Şah'ın adıyla Allah Allah! Tüm dünya işlerinden sıyrılarak, nefsimi
' 23 Numaralı Erkan-name, s. 12, Doç. Dr. Bedri Noyan Dedebaba Özel Kütüphanesi, Dergahlara dışarıda tığlanmış kurban eti giremez. Dergahlara ölü giremez, diri gi rer. Orada kurban olur. Kurban edilir. Çiğ gi rer, orada pişe r, Dergahtan dışarı çiğ çıkmaz, pişirilip dağıtılır. Bu nedenle kasaptan satın alınan çiğ etle aynü'l-cem' yapılamaz.
10 345 Sayılı, Ciltli, Yazma İçinde Bulunan Erkan-name, Doç. Dr. Bedri Noyan Dedebaba Özel Kütüphanesi.
60 - - ------ ------- Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli/ 2006-40
---- Balım Sultan Erkannamesi ıvlerkezli Gelenekse/ Bektaşilige Ait Bir Ritüel Örneği: ikrar
temizleme Tanrı'ya yaklaşma, yalvaçlar, ermişler ve ona yakınlar yolunda ola
rak boy abdesti almaya niyet ettim. Ya Muhammed! Ya Ali! Ali' den üstün yigit, Zülfikar'dan üstün kılıç yoktur"" Gusül şöyle olur: Ağız çalkalanır, buruna su
çekilir. Ağız sağ elle burun sol elle üçer kez çalkalanır. Önce sağ omuza, son
ra sol omuza, daha sonra da baştan aşağı tüm vücuda su dökülür ve vücut iyi
ce temizlenir.
Tören günü, istekli temiz giysilerini giyer. Giysiyi ve çamaşırı giyme tercümanı
şudur: "Bism-i şah! Allah Allah! 'Onları biz yarattık ... Bak hem de sapasağlam .. ./ Diler değiştiririz, benzerleri ile tamam ... / Ve onların yerine/ Getiririz
t
biz yine',, 2 Çoğunlukla bu tercümanın ikinci yarısı okunmakla yetinilir. Tercü-
man bitince: "Ber-cemal-i Muhammed, Kemal-i imam Hasan ve imam Hüseyn, Ali-ra bülend-i salavat" der ve ardından salavat getirir.u
Tören boyunca her tercüman okunduktan sonra bu "ber-cemal-i Muhammed"
diye başlayan bölüm okunur ve meydanda bulunan herkes salavat getirir.
Tal ip elbisesini giyince şu tercümanı okur. "Şah'ın adıyla! Allah Allah! Bu giy
si yokluk evreninin süsüdür! Bu giysi Fakirlerin giysisidir, Aliyye'/-Murtaza'nın Kanber'ine aittir. Al-i Aba'nın himmeti (üzerimizde olsun)! ... Onları biz yarat
tık . .. Bak, hem de sapasağlam .. ./ Diler değiştiririz, benzerleriyle tamam . ../ Ve
onların yerine/ Getiririz biz yine.' 4 Muhammed'in güzelliği; Ali, imam Hasan ve Hüseyn'in olgunluguna Tanrı'dan salat ve selam olsun!'"5
talibe abdest aldırtmasıdır.
Tören o günün akşamı güneş battıktan sonra başlar. Yapılması gereken ilk iş rehberin.
11 Bu tercümanın aslı şöyledir: "Bism-i Şah! Allah Allah! Neveytü en tağsele gas/en fekad an cemi'il iştigali'd..cJünya ve ma teşebbehe an zalike takarrüben il/al/ahi ta'a/a Tariyki'l-enbiya-i ve'/evliya-i ve'/-ebdal-i ve'l-ebrar. Ya Muhammed! Ya Ali! Nla feta illa Ali La seyfe illa Zülfikar, ber cemal-i Muhammed kemal-i imam Hasan ve Hüseyn Şah Ali-ra bülend-i salavat." /
" 76. Dehr (insan) Suresi, 28. ayetinin sözleridir. Ayetin aslı şöyledir: "Na,hnü halaknahüm 've şededna esrehüm ve iza şi'na beddelna emsalehüm tebdila"
" Bu sözlerin Türkçesi şöyledir: "Muhammed'in güze/ligi, Ali ile imam Hasan ve Hüseyn'in olgunluğuna, Tanrı'dan yüksek sesle salat ve selam o/sunN
" Bu sözler 76 Dehr Suresi 28. ayette geçen sözlerin bir bölümüdür. Bu sözlerin Arapça .aslı 161 . dipnotta verilmiştir (Ş. Keçeli)
" Bu tercümanın aslı şöyledir: "Bism-i Şah Allah Allah! Alamet-i fahr-i fena ve /ibasi'/-geda, Kanber-i Aliyye'l-Murtaza, hizmet-i af-i aba, Ve Niza şi'na bede/na emsalehüm tebdi/L ." ber-cemal-i Muhammed ... "
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli / 2006-40 --------------- 61
Bedri NOYAN-------------------------
Talibe Abdest Aldırtmak
Yol gösterici (Rehber) ibrikle su dökmeden ya da musluğu açmadan önce ibrik tercümanını okur. Bu tercümanın sözleri şöyledir:
"Şah'ın adıyla! Allah Allah!/ Haydar'ın yolunda tenim oldu çak/ Yüz sürüp dergahına eyledim pak/ Pirimiz üstadımız Selman-ı pak.
Muhammed'in güzelliği; Ali ile imam Hasan ve Hüseyn'in olgunluguna Çalab'dan salat ve selam olsun" istekli ile birlikte Yol gösterici salavat getirir. 16
Bu abdestin alınmas'ı da şöyledir : Üç kere eller bileklere değin yıkanır. Bundan sonra sağ elle üç kere ağız, üç kere burun, üç kere de yüzün önce sağı sonra solu, en sonunda ortas ı yıkanır. Sakal varsa hilallenir. Bundan sonra istekli; suyu sol eline alır ve sağ kolunu dirseğinden başlayarak, yani suyu ·dirseğinden aşağıya doğru akıtarak, iç ve dış yanlarını ayrı ayrı üç kez yıkar, yani mesheder. Daha sonra suyu sağ eline alır, aynı şekilde sol kolunu y ıkar. Bundan sonra ibriği sağ eline a l ır ve başını "kısas-ı şer"den dört parmağı ile mesheder. En sonunda sağ eliyle parmak aralarından topuğuna değin sağ ayağ ı nın üstünü ve sof eliyle de aynı şekilde sof ayağını mesheder.
Abdeste Niyet
Bedri Noyan Dedebaba ileri Adım adlı yapıtında şunları yazmıştır: Abdest alınırken Yol gösterici (Rehber) istekli yerine abdest niyetini şöyle yapar: "Şah'ın adıyla Allah Allah! iki dünya isteklerinden sıyrılarak, Tanrı'ya yaklaşmak için, abdest almaga niyet ettim. 11Nuh dedi ki: 11Cemiye binin, yürümesi de/ Durması da o yüce Tanrı'nın adı ile/ Tanrı Yarlıgayıcı /Tanrı bağışlayıcı""
Fakirde bulunan bir Erkan-nameye18 göre bu abdeste niyet şu sözlerle baş lar: 118i-tahkiyki'l-vuzO-i vusOlü's-sera fakrün 11
• Tercümanın baş ve sonları aynıdır. Bazı Erkan-nameferde rehber bir de Ahzab Suresi'nin 33. ayetinin son bölümünü okur. Bu bölümün sözleri şöyledir: 11
•• .innema yurdullahe liyüzhibe ankümü'r-ricae ehle'l-beyti ve yutahhireküm tathlra''19
" Bu tercümanın aslı şöyledir: "Bism-i Şahi Allah Allah! Haydar'ın Rahına tenim oldu çak!/ Yüz sürüp dergahına eyledim hak/ Pirimiz, üstadımız Selman-ı Pak. Ber-cemal-i Muhammed, kemal-i imam Hasan ve imam Hüseyn Ali-ra bülend-i salavat!"
'' Bu sözler 11. Hud Suresi, 41. ayetinin sözleridir. Ayetin aslı şöyledir: "Ve kaalerkebO fiyha bismilfahi mecraha ve mursaha inne rabbiy legaförun rahiym" Bu tercümanın asl ı 162 nolu dipnotta verilmiştir. (Ş. Keçeli)
11 Derviş Kara Abdal Elyazısı ile Yazılmış Erkan-name, s. 12, Doç. Dr. Bedri Noyan Dedebaba Özel Kütüphanesi.
'' Tırnak içindeki sözlerin Türkçesi şöyledir: N ••• Ey Ev halkı! Hakk Çafab üzerinizden sizin/ Her türlü kirliligi yok edip hepinizin/ Tertemiz olmasını/ ister o yüce Tanrı" (Ş. Keçeli).
62 ---------------Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli/ 2006-40
- - -- Balım Sultan Erkannamesi Merkezli Geleneksel Bektaşilige Ait Bir Ritüel ôrnegi: ikrar
Abdest almağa başlarken yol gösterici bunları okur ve ondan sonra suyu dök
meğe başlar.
istekli önce ellerini yıkar. Ellerini yıkarken ona şu telkin (uyarı) yapılır:
-Ey talip (istekli)! Yıkandığın ellerinle ta öncesiz (ezel)den bu ana gelinceye de-o
ğin, ne kadar Tanrı dininin yasakladığı (menniyyat-ı ilahiye) eylemlerde bulun-
muş isen tümünden arınmak amacıyla ellerini yıkıyorsun. Bu, yüce Tanrı Elçi-•
si'nin kutsal sünneti gereğidir.10
Sıra ağız temizlemeye gelmiştir. istekli ağzını yıkarken yol gösterici şunları söy
ler:
- Ey istekli! Bu ana değin ağzından çıkan küfür ve hata gibi ne olduysa onların
tümünden ağzını arındırmak ve bu tür eylemleri bir daha işlememek amacıyla
ağzını temizliyorsun. Bu temizlik de Muhammed Mustafa'nın kutsal sünneti ge
reğidir.
Bundan sonra buruna su verilir. Buruna su verilirken yol gösterici şu uyarıyı ya
par:
- Ey istekli! Bezm-i elestten bu güne değin, kokladığın iğrenç kokular (rayiha-i
mekruh)ın tümünün def ve izale (yok edilme)si için buruna su vermek Muham
med Mustafa'nın, yüce sünnetidir.
Sıra yüzün yıkanmasına gelmiştir. Yüz yıkanırken şu sözler söylenir:
- Ey istekli! Ezel-i ezel (öncesizin de öncesizinden)den bu ana gelinceye dek yüz kızartıcı hallerin (bi-hayalığın) tümünden uzak durmak, yüzü yıkamak yü
ce Tanrı'nın buyruğudur.21
Sıra kolların yıkanmasına gelmiştir. Yol gösterici şu uyarıyı yapacaktır:-
- Ey istekli! Küçük yaşından bu ana gelince değin, kol salmış olduğun~2 men
hiyyat-ı ilahiye (Tanrı dininin yasakladıkları)23 nin tümünden arınmak için kol
larını yıkamak yüce Tanrı'nın buyruğudur.
'0 Altı Nolu Erkan-name, s. 132'de; "Aflah'ın Farzıdır" 2 Nolu Erkanname, s. 17'de "Cenab-ı Re-
sül-i Hakk'ın farzıdır" sözleri geçmektedir. 21 2 Nolu Salih Erkannamesi, s. 17'de şu sözler geçer: "Aflah'ın Farzı (buyruğu) olur"
u 6 Nolu Derviş Kara Abdal Erkan-namesi, s. 4'te; "Kolunu sunduğun"
" Dedebaba menhiyyat-ı ilahiye tamlamasını, Tan rı 'n ı n yasak ettikleri şeklinde Türkçel eştirmiştir.
Ferit Devellioğlu Menhiyyat sözcüğünü Tanrı dininin yasakladıkları şeklinde Türkçeleştirmektedir. Fakir Devellioglu'na uymuştur. (Ş. Keçeli)
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli / 2006-40 ----- ----- ----- 63
Bedri NOYAN------------ - ------------
istekli başını meshederken şu uyarı yapılır: "Ey istekli! Baş, organların en üstünüdür.2• Makamı en yücedir. Gövde, insanı taşır. Baş ise bilip anlayıcıdır. Akıl ve fikir başta gerektir. Bu ana değin şer-i kadim ve akl-ı müstakiym (eski kutsal
gelenek ve dosdoğru akıl)in aksine hareketlerde bulundunsa, işlediğin suçların tümünden arınmak ve uzaklaşmak amacıyla başını meshedersin. Bu iş yüce Tanrı'nın ilahi bir buyruğudur. 11
•
istekli ayakları meshederken Yol gösterici şöyle der:
- Ey istekli! Öncesiz (ezel)den bu ana değin Tanrı isteğine aykırı mahall-i hata
ve isyan (yanlış yol ve başkaldırmağa götürücü) yerlerde yürümüş ise 25 tümün
den uzaklaşmak (müberra) amacıyla ayağını meshedersin. Bu yüce Tanrı'nın farzıdır(artık abdest bitmiştir). Yol gösterici istekliye silin'mesi için, bir havlu
uzatır. Havluyu verirken de şöyle der:
- Ey istekli! Ervah-ı ezelden, "nahnu kasemna"dan26 bu ana değin, işlemiş oldu
ğun şirk (Tanrı'ya ortak koşma) ve hatadan ve çirkab-ı masivadan27 sil inip arın
mak için, (bu havluyu kullanıyorsun) yüzünü sil.28
Bundan sonra da istekliye şu ihtarı yapar; "Ey Talip! Bu vuzu mahallerini gusül ve meshetmek keyfiyetinden murad; bu bilinen uzuvlar ile edilmiş kusur ve isyan var ise onlardan buralarını temizlemek ve pak etmektir,(bu) sünnet ve farz
dır. Bu abdest Hazret-i İmam Caferü's - Sadık erkanıncadır. Cenab-ı Hakk erenler abdestinde sabit-kadem eyleye. Allah, eyvallah, Hü Dost!"
Aynı gün nasip almak isteyen birkaç istekli varsa, abdest yaş sırasıyla büyükten küçüğe doğru yapılır. Eğer talibin ana-babası muhib ise, abdest almada ona ön
celik verilir. Örnek olarak; bir genç bir yaşlı iki talipten genci muhip çocuğu ise, genç yaşlıdan önce abdest alır ve ona yaşlıdan önce nasip verilir.
Ahmet Cevdet Aşkı (Şimşir) Baba'nın el yazısı ile yazılmış Erkan-namede; yol
göstericinin talibe abdest aldırmasından sonra iki rekat hacet namazı kıldırıp
'' 2 Nolu Salih Erkan-namesi, s. 17'de "a'zanın en büyügüdür" yazılmıştır. 1 Bazı erkan-namelerde: "Yerlere vardı isen" " Tırnak içindeki bu sözler, 43. Zuhruf Suresi 32 ayetinin sözleridir. (Ş. Keçeli) '' Çirkab-ı masiva: Hakikat (Tanrı)'tan başka şeyleri severek, yanlış işler iş l eyerek ve Tanrı'ya ortak
koşarak işlenen kötülükler. (Ş. Keçeli) '" Bu abdest Alevilikte yoktur, Aleviler ikrar vermeden önce boy abdesti almakla yetinirler. Fakat Akdağmadeni Bozhüyük köyünden Timur Doğan, "Bizde müsahip cem'ine katılmadan (ikrar vermeden) önce aynı erkan yürütülür" demiştir. Anlaşılan Bozhüyük köylüleri önceden Babagan Bekta.şiliği sürdürüyorlarmı.ş.
64 ---------------Türk Kültürü 11e Hacı Bektaş Veli/ 2006-40
- - -- Balım Sultan Erkannamesi Merkezli Geleneksel Bektaşiliğe Ait Bir Ritüel Örneği: ikrar
meydan odasında yerine oturttuğu şeklinde bir kayıt vardır.19 Ama fakir böyle
bir uygulama görmemiştir. Esasen ikrar töreni sırasında aydınlatıcı tarafından bir hacet namazı kılınır. Bu sırası geldiğinde açıklanacaktır.
Bir başka Erkan-namede de; talibin abdesti aldırılıp havlu i le kurulanmasından sonra yol gösterici (rehber) imam olur ve orada hazır ©lanlar ile talibe iki rekat hacet namazı kıldırır diye yazmaktadır. Bu Erkan-namede namaz bittikten sonra rehber niyaz ederek meydan odasına girer ve postuna oturur diye de bir kayıt vardır. Yine aynı Erkan-namede şu açıklama da yapılmaktadır: "Herkes girdikten sonra meydancı, (istekliyi) bir eliyle sağ elinden ve öteki eliyle de yakasrndan tutarak meydana getirir ve aydrnlatıcının elinden ~ptürür ve mihman postuna oturtur. Ondan sonra kapıyı sırredip kendi postuna oturur." Sık sık yinelediğim gibi bu tür merasimler son zamanlarda yapılmaya başlamıştır.30
Abdest alınırken söylenen sözler bir kez söylenir. Yol gösterici ve aydınlatıcı, bu sözleri talibe karşı bundan sonra söylemeyecekleri için, Bektaşiler sık sık,
"Bizim abdestimiz alınmış" derler. Bu söz; nasip alma töreninde aydınlatıcının vereceği telkinden (uyarıdan) dönenlerin abdesti bozulur ve bi r daha yinelenemez, yani talip temizlenme olanağından yoksun kalır anlamına gelen bir sözdür. Yoksa bir daha yaşamı boyunca abdest alınmayacak, namaz k ıl ınmayacak
anlamına gelmez.
Abdest konusunda bir hadis-i şerif vardır: Bu hadis; "Sizden (yani inanmışlardan) bir kimse her zaman abdestli bulunmak niyeti ile abdest alırsa, abdesti bozulmadıkça sa/atta imiş gibi sevap kazanır"31 der. Bektaşi'nin yola girerken al
dığı bu abdest, yol göstericisinin telkini ile bir daha bozulmamak kaydı ile alınmaktadır. Bu nedenle çok kutsaldır. işte o yüzden, nasip aldıktan sonra, bu uya
rıya yaşam boyunca uymak gerekir.
Bir "Hurufi levhası"nda bu konuda şunlar yazılmıştır: "Abdest alındığı vakit her bir azayı üç kerre gusletmek sünnetten olduğu budur ki: Üç kerre elini gl.!sletmek ve ağzına, burnuna üç kerre su vermek ve yüzüne ve sağ kol ve sol kola üç kerre ve bir kerre başına ve bir kerre ensesine ve iki ayaklarına üçer kerreden cem'an yirmi sekiz olur ve Adem'in beyanındadır." Bu levhada kulakla~ sayılmamıştır. Onunla birlikte yirmi sekiz eder. Hurufi levhasında yer alan bu
1• Bu namazın adına cenaze namazı denilmektedir. isteklinin önceki yaşam ı sona ermekte, yani ta-lip ölmektedir. Bu nedenle bazı dergahlar namaz kılmaktadır. ·
•• 23 Numaralı Erkan-name, Doç. Dr. Bedri Noyan Dedebaba Özel Kütüphanesi.
" Tırnak içinde aktarılan bu hadis- i şerif'in Arapça aslı şöyledir: "/za teveddae ahadeküm fehü ve Ff sa/atin malen yuhdis"
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli/ 2006-40 - -------------- 65
sözler Hurufilerin, her olayı Kur'an'daki Arap harfine bağlamayı alışkanlık haline getirdiklerini göstermektedir.
Yine bazı Erkan-nameler, 6. En'am Suresi 72, 48. Fetih Suresi 8, 33. Ahzab Suresi 46. ayetlerinin okunmasından sonra abdest alınacağı kaydı vardır. Bu duruma göre abdest alınmadan önce söylenmesi gereken sözler şöyledir: "Varlığımı gökleri ve yeri Yaratan' al Çevirdim ben dosdoğru, çevirdim tam o yana .. ./ işte bu halim benim/ Müşriklerden değilim"32 "Biz, seni bir tanıklık edici, hem muştucu/ Korkutucu gönderdik, suçlardan korkutucu"J3 "Gidişi gözetleyen diye gönderdik hemen./ Yolladık seni tanık diye, hem de muştucu, / lğri yol sonucundan herkesi korkutucu,/ Gönderdik Hak izniyle öz yoluna çağıran,/ Işık ·saçan bir güneş olarak seni heman'IJ~
Burdur-Yeşilova-Niyazlar (şimdiki adı Yaprakyazı) Dergah ı Erkan-namesi'nde rehberin talibe abdest aldırması bölümünde şöyle bir tümce yer almıştır: "Erkan görecek talibe abdest verHeceği zaman namus-ı ekbere (büyük namusa) el bastın/arak hakikatten inhiraf etmemek (gerçeklerden sapmamak üzere) tahlif (yemin ettirme) ve ahd-i misak ettirilir. '1J5
Abdest alma konusunda Kur'an-ı Kerim 5. Maide SOresi 7. ayette şunları söylemiştir: "Salata kalktığınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın, başınızı sıvazlayın (mesh edin), ayaklarınızı iki topuğunuza dek yıkayınız. Cünüb iseniz temizleninfr ve ilah ... "
Bektaşilik Kur'an'ın buyruğuna aynen uymuştur; çünkü hem talip ve hem de yol gösterici, ikrar töreninden önce, aynı şekilde abdest alır. Talip bu abdestten
önce hamama giderek boy abdesti alır. lslam dininde, bu dine yeni girenlere de gusül yaptırılır ki burada da talibin guslü gerçek dine giriş nedeniyledir.
Yukarıya aldığım ayette geçen "Salat ve salavat" sözcükleri üzerinde durmak istiyorum. Hemen bütün Kur'an yorumcuları salat sözcüğünü Türkçeye namaz olarak çevirirler. Oysaki namaz sözcüğü Türkçe sözcük değildir. Salat ve salavat sözcükleri de Türkçe değildir. Çevirmenler Arapça sözcüğü Farsça bir söz-
" 6. En'am Suresi 79 ayeti'nin aslı şöyledir: "/nni vecehtü vechiye lillezi fatara's-sema vati ve'l-arza hanifen ve ma ene mine'l-müşrikine"
" Tırnak içindeki bu sözler 48. Fetih Suresinin 8. ayeti sözleridir. Ayetin aslı şöyledir: "/nna erselnake şahiden ve mübeşşiren ve ne~ira"
" 33. Ahzab Suresi 46. ayetinin sözleridir. Bu ayetin içeriği ile 48. Fetih Suresi 8. ayetinin içeriği birbirine çok benzemektedir. Ahzab Suresi 46. ayetinin asl ı şöyledir: "Ve da'iyen ilallahi bi-iznihl ve siracen münira"
" Tırnak içinde Namus-ı ekber tam laması geçmektedir. Namus-ı ekber sözleri ile Kur'an-ı Kerim kastedilmiştir.
66 -------- ------- Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli / 2006-40
- --- Balım Sultan Erkannamesi Merkezli Geleneksel Bektaşilige Ait Bir Ritüel Örnegi: ikrar
cükle Türkçeye çevirmektedirler. Namazın Türkçede ve Türk halkı arasında tek anlamı vardır. Fakat salat ve salavat sözcükleri salt namazı ifade etmez; yani bu sözcüklerle yalnız namaz kast edilmez; çünkü salat bir ibadeti açıkla.dığı gibi, Hz. Peygamber'e ve onun soyuna dua anlamına da gelir. Eğer bu işi Tanrı yapıyorsa; yani Tanrı, Hz. Muhammed'e ya da soyuna salat ve salavat ediyorsa (namaz kılmıyor) övüyor demektir. Biz Peygamberimize ve orıun soyuna salavat okuyoruz; yani, "salat ü se/§m" olsun diyoruz. (Bu sözlerle onlara namaz kılmayıp) o kutsal kiŞilere saygı ve bağlılığımızı bildiriyoruz. Fakire göre, ayette geçen salat ve bu sözcüğün çoğulu olan salavat sözcükleri ile bunlar anlatılmaktadır.
İbadet; en büyük manevi huzurda, ikiyüzlülükten (riyadan) ve bütün bağımlılıklardan arınarak ve masivadan (Tanrı'dan başka her şeyden) sıyrılarak bir an için durmaktır. "Büyük Sevgil i" ile bir an ruhi bağlantı kurabilmektir. işte gerçek ibadet budur. Bunun sayısı, zamanı, yönü, yeri olamaz. Saygı duyduğunuz bir kişiyi ziyarete giderken temiz giyinip, bedensel temizlik yaparak gitmek gibi. Bir aydınlatıcı, bir kutsal öğretmen katına çıkarken de temiz olunur.
Temizlenme, yani abdest almanın bir de batıni anlamı vardır . El yüz yıkamakla insan arınmaz. Gönül temizlenmeli. iç, ruh temizliği yapılmalıdır. Abdest alma bu temizliğin simgeleştirilmesidir. Asıl olan bu iç ve ruh temizliğidi r. İbadetten asıl olan, yatıp kalkmaktan çok; her şeyden vaz geçerek riyasız olarak huzurda durmak ve saygı, aşk içinde ruhsal bağıntı (irtibat-ı ruhi) yapabilmektir.
İKRAR TÖRENİ (Aynü' I- Cem')
Birinci Erkan Meydana Giriş
Aydınlatıcı (Baba Efendi); meydana girmeden önce Şeriat-ı Muhamrndiye-i Cafer iyye üzere, talip için anlatıldığı gibi, abdest alır ve meydana yalnız olarak girer. Eşiğe, Horasan postuna ve kendi makamına niyaz ederek oturur.36
Babadan sonra yol gösterici (rehber) meydan odasına girerek eşiğe, Horasan postuna, babaya, çerağ tahtına, kOre makamına ve kendi makamına niyaz ile postuna oturur. Ondan sonra çerağcı, ardından da bütün erkekler kıdem<sırasıyla meydana girer ve postlarına oturu~lar. Erlerden sonra bacılar meydan odas ına, kıdem sıraları ile girerler ve sağlı-sollu olarak yerlerine otururlar. Bunlar; eşiğe, Horasan postuna, babaya, çerağ tahtına, kureye niyazdan sonra darda
" 2 Numaralı Salih Erkan-namesi, s. 39'da bu konuda şunlar yazılmıştır: "Mürşit önce eşiğe, sonra Horasan postuna, dara, mürşid postuna; yani kendi makamına niyaz ederek oturur"
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli/ 2006-40 - - - ------------ 67
Bedri NOYAN-------------------------
"cümleden cümleye" diyerek kendilerinden önce gelmiş olanlara da niyaz ederler ve sonra yerlerine otururlar. Bunlardan sonra, nasip alacak canlar içeri girerler ve kapı yanında bir yere otururlar.1'
Mücerret Ali Rıza Baba Erenlere ait Erkan-namenin, 113- 132. sayfaları arasında ve 21 nolu Erkan-namede şun lar yazılmıştır: "Müteehhil ikrarında bulunan bir talibin ayn-ül-cem'inde icra buyurulacak (uygulanacak) Erkan-ı cellle-i tarikat-i aliyye-i Bektaşiyye beyan kılınur (Ulu Bektaşilik tarikatının yüce kurallarını açıklar) ve Billahi't-tevfik ve Hü-ve ni'me'r-refik (Bu kuralların doğruluğu anlattığına insanlık adına yemin ederim).
imdi ma'IOm ola ki (biline ki) vech-i mezkur üzere bir can yetişeceği vakit (bir can tarikatın kurallarına uygun olarak yetişeceği zaman) mürşid bulı,man baba hazretleri canibinden (tarafından) vuku' bulacak emr ve ihbar üzerine meydancı olan can gündüzden meydan-ı erenlerin hidemat-ı lazimesini görüp her şeyi hazır ve amade bulunacağından (aydınlatıcının uyarısı ve buyruğu üzerine meydancı gündüzden meydan erenlerinin hizmet için gereksinim duyduğu gereklilikleri hazırlar) vakt-i gurub takarrüb eyledikte (akşam vakti gelince) canların meydan-ı erenlere girmek üzere hazırlanmalarını baba hazretleri emir buyururlar. Ve cümlesi abdest alup meydan-ı erenler kapusunda emre muntazır (hazır) bulunduklarını meydancı can baba hazretlerine iş'ar eder (duyurur).
Ol vakte kadar ezan-ı gurub zamanı gelir. işte ol vakit baba hazretleri oldukları mahalden (yerden) kıyam (kalkar) hareketle cümleden evvel (herkesten önce) meydanun kapusuna varup eşiğe bir niyaz ederek içeriye duhul birle (içeri girmek suretiyle) dara ve Horasan postuna ve makam-ı fi.illerine (kendi makamına) niyaz ettikten sonra ku'Od buyurmalarını müte'akıb mevcOd bulunan canların cümlesi dahi ala meratibihim (derecelerine göre) birer birer ilerü gelüp; eşiğe, dara, baba postuna, çerağa, gaib erenler postuna, kureye, Seyyid Ali postuna, meydan-ı erenlere (yani dara) Horasan postuna, meydan taşma, Gaygusuz Sultan postuna, yine dara niyaz edüp, canların cümlesi sıra ile postlarına otururlar"Ja
Nasip alacaklardan birisinin eşi orada ise, tören boyunca meydana alınmaz; ama bundan sonraki aynü'l-cemlere birlikte katılırlar. 39
" 2 Numaralı Salih Erkan-namesi, s. 19'da bu konuda şunlar yazılmıştır: "Önce mOrid, sonra sırasıyla canlar ve en sonra çerağa erkan üzre meydana girer"
" 2. Nolu Mücerret Ali Rıza Baba'ya Ait Erkan-name, s. 113 - 114, Doç. Dr. Bedri Noyan Dedebaba Özel Kütüphanesi.
" Bu uygulama Alevilikte yoktur. Aksine Alevilikte karı-koca birlikte nasib alırlar.
68 - --------------Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli/ 2006-40
---- Balım Sultan Erkannanıesi Merkezli Geleneksel Bektaşiliğe Ait Bir Ritüel ôrnegi: ikrar
Herkes meydan odasına girip yerlerini aldıktan sonra, son olarak giriş i düzenleyen meydancı içeriye girer ve kapıyı içeriden kapatır. Bundan sonra,· tören
boyunca, dışarıdan içeriye girmek ya da içeriden dışarıya çıkmak yasaktı r.
Meydan odasının dışarıya açılan pencereleri varsa onlar da s ıkıca örtülür ve dışarıdan içerisi görülmeyecek hale getirilir.4°
33 numaralı Erkan-namede aydınlatıcın ın (mürşidin) meydana girişi farklı anlatılmıştır: "Mürşid eşiğe, dara, Horasan postuna niyaz eder ve 'Ci'na bi-babi'/Hakk- ... ' tercümanını ve 'Es-se/amü aleyküm ya ehle'l-beytin-nübüvveti ... ' tercümanını okur. Horasan çerağını ve kOre makamı çerağını uyarır. Postuna varır. Yüzü posta dönük olarak: 'Es-se/amü aleyküm şeriat efen/eri' der ve yine kendisi (bu selama şöyle yanıt verir): 'Ve aleykümü's-selamü ve rahmatullahü ve berekkatühü' Sonra sağa doğru başını çevirir ve 'Es-selamü aleyküm tarikat erenleri' sonra sola başını çevirir ve 'Es-selamü aleyküm marifet kamilleri' der ve bunları yine kendisi cevaplandırır. Bundan sonra sırtını posta ve yüzünü meydana çevirerek: 'Es-se/amü aleyküm hakikat şahları ve agah/arı ... ' diye selam verüp yine kendisi cevaplandırır. 11
•1
İkinci Erkan - Buhur Yakma ve Gül Suyu Serpme
Herkes yerini alınca aydınlatıcı (mürşid), yol göstericiye 11 Kalk"d iye işaret eder
ve (rehber) buhurdanlığı yakmasını buyurur. O da "Eyvallah Şah'ım! .. " diyüp kalkar, meydan ortasında boyun kesip çerag tahtı önünde (baz ı Erkan-namelerde, meydan taşı üzerinde) hazır bulunan buhurdanlığı niyaz ile alır ve klıre makamına gidip oradan ateş alarak buhurdanl ığa koyar. Bundan sonra meydanın ortas ı na gelerek şu tercümanı okur: "Şah'ın adıyla Allah Allah! Muhammed'in güzelliği, Ali, imam Hasan ve Hüseyn'in olgunluğuna Tanrı' dan salat ve selam olsun11
•2
Bu tercümanın Osmanlıca aslı şöyledir: 11 Ber- cemal-i Muhammed, kemal-i imam Hasan ve Hüseyn Ali-ra bülend-i salavat"
Not: Ahmet Cevdet Aşkl (Şimşir) Baba'ya ait Erkan-name bu tercümanı şöyle yazmaktadır: "Ber-cemal-i Muhammed, kemal-i imam Hasan ve imam Hüseyn Şah-ı şehfdan ... ra salavat". ·
'0 Eğer Meydancı yoksa girişi Rehber (Yolgösterici) düzenler.
" 33 Numaralı Sabahaddin Noyan Baba Armağanı Erkan-name, Doç. Dr. Bedri Noyan Qedebaba Özel Kü tüphanesi
'' Erkan Adlı Yazma Defter, s. 82'de kalk sözünün meydancıya söyl eneceği yazı lmıştır. Bektaşi ilmihali, s. 12'de Meydancı Baba'ya söyleneceği bildirilmişt.ir.
. 2 Nolu Salih Erkan-namesi, s. l 9'da; bu buyruğun Çerağcıya veri l eceği açıklanmıştır.
Tü'rk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli/ 2006-40 --------------- 69
Bedri NOYAN--- -------- ---------------
Not 2: Sadık Baba erenler armağanı 1239 hicride yasılmış bir cönk (Y:80/-b)de: "Ber-cemal-i'zat-i pak-i al-i aba-ra salavat".
Aydınlatıcı ve hazır olanlar bu tercümana şu şekilde yanıt verirler: "Muhammed ile onun soy sopuna bütün/ Salat ile Tanrım! Onları yücelt bu gün /Nasıl İbrahim ile soyuna ey/edinse/ Şimdi de Muhammed'e salat et Tanrım yine/ Öğülmüş sensin yalnız/ Ünlü yüce Rabbimiz!"
Bu tercümanın Osmanlıca aslı şöyledir:" Allahhümme salli ala Seyyidina Muhammedin ve ala ~li Muhammed. Kema salleyte ala lbraheme ali lbrahim".
Tören boyunca yol gösterici ve öteki görevliler sürekli olarak salavat getirdikçe, salavatın bitiminde; yani "Ber-cemal-i Muhammed" dedikçe, aydınlatıcı ve canlar buna bu şekilde yanıt verirler.
Yol gösterici buhurdanlığı aldığı yere koyar ve çerağ tahtı önünde bulunan gülabdanı alır. Meydan ortasında boyun keser, peymançede durur. Bundan sonra şu tercümanı okur: "Muhammed'in güzelliği, Ali, imam Hasan ve Hüseyn'in olgunluğuna; Tanrı'dan salat ve selam olsun" Başta aydınlatıcı olmak üzere orada bulunanlar salavat getirirler. Rehber (yol gösterici) önce babaya, sonrasırasıyla canlara gü l suyu serper. Meydan ortasına çekilerek43 (iki dizi üzerine gelerek) kendisi de gül suyu alır. Bundan sonra ayağa kalkarak yine aynı tercümanı okur. Bu tercüman biter bitmez aydınlatıcı ve canlar salavat getirirler . .w
Bundan sonra rehber gülabdanı, niyaz ederek meydan taşına koyar. Bundan sonra dara çekilerek şu tercümanı okur: "Bism-i Şah Allah Allah! .. Ewel, ahir, zahir, batın, hazır, gaib aynü'l-cem' erenlerinin gül cemal/erine aşk olsun!... 1145
Aydınlatıcı (mürşid) bu sözleri "Aşk olsun" diye yanıtlar. Yol gösterici niyaz ederek yerine oturur.~6
Bir başka Erkan-namede ise serpmeden önce okunacağı yazılmıştır.
•1 Bazı Erkan-namelerde Meydan Taşındaki sözü geçer.
"" Tırnak içindeki sözlerin aslı şudur: "Allahümme sal/i ala Seyyidina Muhammedin ve ala ali Seyyidina Muhammed"
•; Salih Erkiln-namesi'de "dar'a çekilerek" denilir.
•• Burada ve birçok Erkiin-namelerde "ewel, ahir, zahir, batın" sözcükleri geçmektedir. Bu sözcükler Hakikat-ı insaniye (insanın ve insanın Hakikatı) demektir. Şöyle ki: Batın bir safa nurudur. Rengi, işareti, niteliği ve sonu yoktur. Gözün görmeyeceği bir gizli giz (sırr)dir. Zaman ve mekan ondan ise de o zaman ve mekandan değildir. Batın bir "ahadiyet" mertebesidir. Bir tane oluş aşamasıdır. (Bu nedenle de) tüm sıfatlardan, suretlerden, isim ve resmden soyutlanmıştır. Mertebeler ise suretler ve sıfatlardan olur. Buna göre "Ahadiyyet Mertebesi" suretler ve sıfatlardan soyut olmakla görünen bir emr-i i'tibari'dir. Vasfedilmeyince (nitelenmeyince) bilinmez, !ilkin suretler ve sıfatların da kaynağıcılır. Batın, gizlilikte olan gücünü açığa çıkararak, eskilerin "birinci ta'awün" dedikleri meydana geldi ki buna: Alem-i Ceberut. Hakikat-ı Muhammediyye, Adem-i hakiki denirdi. Ondan sonra dl-
70 ---------------- Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli/ 2006-40
- --- Balım Sultan Erkannamesi Merkezli Gelenekse/ Bektaşilige Ait Bir Ritüe/ Örneği: lkra,
Fakirin gördüğü aynü' l-cemlerde ise tercüman, gül suyu serpilmeden önce okunmuştur. Ayrıca canlara her serpmede, salavat yinelenmiştir. Can lar her yi· nelemede salavat getirmişlerdir. Serpme bittiğinde aynı merasim tekrar edilmiş· tir.
Alelade Aynü'l-cemlerde buhur yakılmak istenmez. Necib Asım Bey, bu erkanın yapılışından sonra "Mürşit bir Fatiha ile üç kez ihlas Suresi okur. Arapça biı dua ve bir salav(ltname okur, bundan sonra da nad-ı Ali duası okuyarak erkan. bitirir. Mürşit bunları yüksek sesle, canlar da içlerinden okur" demektedirY
Üçüncü Erkan, Aydınlatıcının İstekliyi Sorgulaması
(Üçüncü Erkan: Mürşidin Talibe Sorması)
Yol gösterici gü l suyunu serpip yerine oturunca aydınlatıcı (mürşit) istekliye (ta· libe ya da taliplere): "Akşamlar aşk olsun, kalkınız canlar" der. Nasip alacak cani ar ayağa kalkar ve mürşidin huzurunda, darda durarak sıralanır l ar.
Aydınlatıcı onlara şu ahit-nameyi (söz vermeyi) bildirir: "Ey canlar, bu yerE (mahalle) neden ve nasıl bilüp geldiniz? Hakk işidüp, Hakk bilüp, Hakk görür. geldiniz. Erenlerf48 Canlar! .. Siz Muhammed-Ali ve on iki imam efendilerimizir. katarına katılup, Pirimiz Hazret-i Hünkar Hacı Bektaş Ve/'/ efendimizin erkan-, aliyyelerine (yüce kurallarının buyruğuna) girmek istiyorsunuz. Bu yol güçtür'! melamet yoludur. Demirden leblebidir.50 Ateşten gömlektir. Erenler buyurmuş·
far; 'Gelme, gelme! .. Dönme, dönmei.. Gelenin malı, dönenin canı.51 "
ğer ta'ayyünler meydana geliyor ... işte bu ta'ayyünlerin öncesi Hakikat-ı insaniyye olmaktadır. VücOd bulmak için tenezzül ediyor ve vücuda gelip zahir oluyor. işte bu yüzden ewel - ahir ı zahir-batın (sözleri ile) hakikat-ı insaniyye anlatı lmaktadır. insan, a lemin yaratılmasından öncedir. Surete oranla (nazaran)ahirdir. Ruhuyla batın, vücuduyla zahirdir. Öyleyse 'Hakikatta' ewel (önce), 'Surette' ahi r (sonsuz)dir. Başka bir söylemle de Hakikat-ı insaniyye gönüldür. (Dr. Bedri Noyan) Kur'an-ı Kerim 57. Hadid Suresi 3. ayeti "Hüvel' ewelü vel'ahirü vezzahirü ve/ batına" sözleri ile başlar. Ayetin tamam ı şöyledir: "Hüvel'ewelü vel'ahirü vezzahirü ve/batın ve hüve kü/i, Şey' in aliym" Ayetin Türkçesi şöyledir: "O (Tanrı) öncesizdir, sondur, zahir (aşikar)dir ve gizlidir. O, her şeyi hakkı ile bilir." (Ş. Keçeli) .
,, Necib Asım, Be~i ilm-i Hali, s. 12. •• Salih Erkan-namesi'nde "Bakınız ayol". " 4 Nolu Kara Abdal Erkan-namesi, s. 7'de "güçtür" yerine "Belalıilır" sözü geçmektedir. "' 3 Nolu Mehmet Ali Dedebaba'nın El Yai:ıları ile Yazılan Erkan-name'de, Salih ve Kara Abdal
Erkan-namelerinde nihayet Erkan adlı yazmanın 84. sayfasında: "Bu yol güçtür" sözlerinin yanında "Demirden yaydır; kıldan ince kılıçtan keskindir. Ateşten gömlektir. Erenler buyurmuşlar. Gelme! Gelme! Dönme! Dönme! Gelenin malı, dönenin canı" sözleri yaz ı lmıştır.
Erkan adlı yazman ın 84. sayfasında ve Salih Erkan-namesinin 39. sayfasında "Girenin malı dö· nenin canı" sözleri yer almıştır.
;ı H.B. Erk, Tarih Boyunca Alevilik, s . 57'de bu ibare, hatal ı olarak; "Gülme gülme! Dönme, dönme! Gülenin başı" şeklinde yazı lmıştı r.
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli/ 2006-40 ---------------- 71
Bedri NOYAN- ------------------ - -----
Aydınlatıcı devamla: "Lakin sizi biri teşvik etmiş veya zorlamıştır. Eğer görüp
işittiğinizi Hak diye kabul ederseniz, Hakk yoluna kurban olmağa gelirsiniz. Ve
eğer vicdanınız razı olmazsa, erenler yolunda cebir (zorlama) yoktur, geri dö
nersiniz. Son pişmanlık fayda vermez.52 Hakerenlerin vermiş olduğu pend ve
nasihat/arla (öğüt ve uyarı) amel ve hareket edecek misiniz? Bu canlar tümden
ehl-i ikrar ve el etek sahibidirler. lkrarınıza şimdi şahit oldukları gibi, yolunuz
dan dönerseniz rOz-ı mahşer' de (mahşer gününde) de şahit olacaklardır. Bu hu
susu iyi düşündünüz mü? Ne dersiniz?" . Talibler; "Allah eyvallah, razıyız" diye yanıt verir ve dara niyaz ederler. Aydın
latıcı aynü'l-cem erenlerine hitaben: "Erenler! Bu can (veya canlar) için birdi
yeceğiniz var mı? Onları kardeş olarak kabul ediyor musunuz?" der .. Meydan
da bulunanlar "Allah eyvallah!" diyerek, yerlerinde niyaz ederek kabul ettikle
rini bildirirler.
Mürşid "Rıza-yı Hakk'tan ve erkan-ı tarlktan ve pend-i mürşid ve rehberden kıl
kadar ayrulmayup, on iki imam heda efendilerimizin ictihad-ı cellleleri (yüksek
görüşleri) ve Pirimiz Hae1 Bektaş Vefi efendimizin seyr-i sü/Ok-i seniyyeleri mu
cibince (gereğince), tarlk-ı müstakıym-i şeri' at ve usOl-ı kadlm-i tar/kate kemal
i temessük ve tevessül birle sü/Okünüzde aşk ve ikrarınızda sadık olacak mısı
nız? Teklifat ve tenblhattımızı kabul edecek misiniz? Verdiğimiz nasihat ve tel
kinimizi hakkıyla eda ve ifada kusur etmeyeceğinize keflliniz var mı?''" Bu so
ru üzerine, nasip alacak cana kefil olacak kişi, nasip alacak birden fazla ise ki
şi ler; "Allah eyvallah" diyerek, postlarına niyaz ederler.
Mürşit talibe, birden fazla varsa taliplere hitaben: "Haydi, yerinize oturun,
erenler! Bir müddet daha düşünmeniz için size mühlet (süre) veriliyor" der. Ta
lip ya da talipler niyaz ederek yerlerine otururlar.
Talihlerin Sorgusu Konusunda Farklı Açıklamalar
2. Bakara Suresi 256. ayetinde şunlar buyurulmuştur: "Dinde zorlama yoktur.
Ayrı iğri, doğru yol/ Tagut kötü yol .. Sen de bu gidişten uzak ol/ Kötülüğe sap
mayan, Tanrısı'na inanan/Sağlam kopmayan kulpa yapışır, buna inan/Tanrı'dır
" Necib Asım, Bektaşi llm-i hali, s. 13'de: uson pişmanlık as etmez" şeklinde yazılıdır. As: Türkçede, aslı, asığ olarak da kullanılır. Bu sözcükler fayda demektir.
" Dedebaba ileri Adım adlı çalışmasında bu bölümü şu şekilde Türkçeleştirmiştir: "Canlar, Tanrı isteSinden ayrılmayarak, On iki imam, Hazret-i Pir Hacı Bektaş Veli ilerleyiş yolunda aşk ile söz verişinizde sadık olacak mısınız?"
72 - -------------- Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli/ 2006-40
---- Balım Sultan Erkannamesi Merkezli Geleneksel Bektaşilige Ait Bir Ritüel ôrnegi: ikrar
işitici/ Ve hem O' dur bilici.'->• Bektaşilik bu buyruğa uygun davranır. Bu neden
le yola girme konusunda hiç kimseyi zorlamaz. Aksine tören sırasında, ikrar vereceklere, bir zorlama bulunup bu lunmadığını sorar. Hiçbir engel ve zorlama
bulunmasa bile, talibe düşünüp karar vermesi için bir süre verir. Bunlarda yet
mez talibin yola girmesi için, kefil istenir.55 Bektaşilikte0bir söz vardır: "Delile'lhayr-i ke-fa'i/ih'i"; yani, yararlı (hayırlı) işe, hayra aracılık eden (delalet eden) ki
şi, o hayrı işlemiş giq_i sevap kazanır. Bu nedenle, yola girecek kimseyi iyi ola
rak tanıyanın ona kefil olması, yolda hayırlı bir iş olarak kabul edilir.
Bir Erkan-nameye göre Mürşit talihleri kaldırır, bir soruşturma yaptıktan sonra
yerine oturtur ve onlardan bir kefil sorar. Kefil olacak can' kalkıp dara niyaz eder. Mürşid aynü'l-cem' erenlerine; "Kefilin kefaleti mu'teber midir?" diye so
rar. Canlar da niyaz ederler ve mu'teber olduğunu gösterirler.56
Fakirde bulunan bir başka Erkan-namede yer alan taliplerin sorgusuna ilişkin
bölümü buraya almakta yarar görüyorum:57
"Baba hazretleri talibe imale-i nigah-ı atıfet (nazik bir söylemle) ve teveccüh-i hitab-ı mürüvvetle (sıcak bir yaklaşımla): 'Ey can, bu mahalle ne deyüp ve nasıl bilüp geldin?' Buyurmaları üzerine, talib dahi 'Hakk işidüp, Hakk bilüp, Hakk görüp, Hakk'a geldim.' mekaaliyle i'ta-yı cevap eder ve müşfirün-ileyh
(yani Baba hazretleri): 'Niçün geldin ve m~t/Ob ve maksudun (amaç ve istemin) nedir?' deyü buyururlar. Talib dahi: 'Hakk içün Al-i Muhammed yoluna kurban olmağa geldim' deyü cevab verir.
Ve müşfir-ün-ileyh: 'Ey talibi Al-i Muhammed'in yolunda bulunmak istiyorsun, amma bu bizim yolumuz güçtür, zira me/fimet yoludur. Ve timurdan (demirden) yaydır çekilmez ve kıldan köprüdür geçilmez ve son peş'imanlık ise faide vermez' deyüp nush ve pendden (öğüt ve uyarıdan) sonra; 'Ey Talib! Erenler yolu budur. Hazır yol yakın iken bir daha güzelce vicdanında dahi muhakeme ve
s. Bu ayetin aslı şöyledir: "La ikrahe fi'd-dini kad tebeyyene'r-rüşdü mine'l-gayyi (femen yekfür bittaguti ve yü'min billak fekadistemseke bi'l-urvetilvüs kaa lenfisame leha vallahü şemiy'ün'aliym.J"
" Şemsi Baba Evladı Deraliyeli Hafız lsmail Hakkı Mühürlü, 25 Nolu Erkan-name, s. 14'de: "Mürşid talipleri kaldırıp soruşturmadan sonra yerlerine oturtur ve onlardan kefil sorar. Kefil olacak can ka/kup, dar'a niyaz eder. Mürşid aynü'l-cem' erenlerine: 'Kefilin kefaleti geçerli midir?' diye sorar. Canlar da niyaz ederler ve muteber (geçerli) oldugunu gösteririler" sözleri yazılmıştır.
Bu Erkıln-name Pir Evi mühürüyle mühürlüdür. · » 25 Nolu Erkan-name. s> Aktardığım bölüm, erk§ndaki ufak - tefek farkları göstermektedir. Fakir bu farklardan daha çok
erkan-namenin (ağdalı) diline dikkat çekmek istemektedir.
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli / 2006-40 - -------------- 73
Bedri NO\'AN- ------------------------
mütala'a etmek üzere yine geldiğiniz odaya gidin, belki sizi biri teşvik etmiştir ve size bir sa' at mıkdarı müsa'ade ediyorlar. Eğer bu gördüğünüz ve işittiğinizi hak deyü kabul eder isen Hakk yoluna kurban olmağa gelürsün ve eğer vicdanın dahi kabul etmez ise erenler yolunda cebir yoktur. Doğru geldiğin gibi gerüye avdet (geriye dönme) edersiniz' deyü buyururlar. Ve cenab-ı mürşid (yüce aydınlatıcı) canın birine emredüp, ol talibi Meydan-ı erenlerden çıkarup geldiği odaya bırağur.
Bir sa'atten sonra yine of can gidüp talibe su' al eder (sorar), ol vakit talih, aşık-ı sadık (yola bağımlı ve'sevdalı) ise, 'Eyvallah' deyüp bir niyaz edüp: 'Erenler yoluna kurban olmak için buraya geldim ve bu sözden gerüye dönmem, deyü cevab vermesi üzerine, ol can gelüp Cenab-ı mürşide ihbar eder.
Ve müşarün i/eyh hazretleri, sakinan-ı aynü'l-cem' (cem'de bulunanlara) erenlerine hitaben: 'Bu talibe bir diyeceğiniz var mı? Ve kardaşlığa kabul eder misiniz?' deyü sual buyururlar. Ve sakinan aynü'l-cem' olan canların cümlesi birden niyaz ederler. Ba'dehO, hazret-i mürşid talibin kanOn-ı erenler üzre meydan-ı erenlere getirilmesini emir buyururlar.
Ol can dahi gidüp, ol talibi meydan-ı erenlere getürüp mihman postu' na ik'ad (kutsal yere oturtma)
Ba'dehO cenab-ı mürşid buyururlar ki: 'Ey ta/ib! Çün ki erenler: - Gelme gelme . .Dönme dönme .. Gelenin malı, dönenin canı .. deyü buyurmuşlardır. Ey talib, zira bu söz biraz ağırcadrr. Yine sen re'yine de müstakimsin (bağımsızsın). Ve bu husus için ne tefekkür edersin (düşünürsün) deyü buyururlar.' Ve talib dahi yine; 'Hak yoluna kurban olmak/ık için bu meydan-ı erenlere geldim' deyü cevab eder.
Yine müşarün ileyh hazretleri; 'Rıza-yı Hakk'tan ve erkan-ı tarikattan ve pendi mürşid ve rehberden ser-i mO (kıl ucu kadar) ayrulmayup eimme-i isna - aşer
(On iki imam) efendilerimizin ictihad-ı celile/eri ve Hazret-i Pir-i dest-gir efendimizin seyr ü sülOk-i seniyyeleri mucibince tarlk-i müstakıymı şer'i ve minhacı kadlm-i tarikata kemal-i temessük ve tevessül birle ~ü!Okünde aşık ve ikrarında sadık olacak mısın? Ve teklifat u tenbihatımızı kabul edecek misin? Ve nazarımda fakiri mürşidliğe müstehakk görür müsün?' deyü buyurur.
Ve talib küllü evvele mukabele eder. Ve yine müşarün ileyh: 'icra kılınacak nasih ve tenbihatı hakkıyle eda ve ifada da kusur etmiyeceğine kefilin var mı?' deyü buyurmalarına cevab olarak talibe kefil olacak can yalnız: 'Eyvallah' deyüp oturduğu yerde niyaz etmekle kefaletini ikrar eyler. Ol vakit müşarün ileyh, kefile hitaben; 'Erkan-ı cenab-ı erenler üzre şu cana kefil-i mutlak olduğuna saki-
74 ----------- ----Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli/ 2006-40
---- Balım Sultan Erkannamesi Merkezli Geleneksel Bektaşiliğe Ait Bir Ritüel Örneği: ikrar
nan-ı aynü'l-cem' şahit olsunlar mı?' deyü buyururlar. Ve merkum dahi küll-ü ewele mukabele eder. işbu tezkiye ve tahkikattan (araştırma ve değerlendirmeden) sonra baba hazretleri istiğfar ve salavat (tövbe eder ve Hz. Muhammed ile soyuna Tanrı' dan salat etmesini diledikten) ve münacat ve Nad-ı Ali' ihtitamında müşarün ileyh ile cümle canlar niyaz ettikten sonra, baba hazretleri, çeragcı bulunan zata hitaben; 'RüsOm-ı evliya kalk, şu cam°n çeragını uyandır' deyü emir buyurmaları üzerine ....... rr,a
• Dördüncü Erkan
Çerağların Uyarılması
Giriş
Meydanımızda (cemde) uyarılan (yakılan) çerağ ve mum, aslında bir irfan ışığıdır. O, irfanı temsil eder. Hazret-i Pir' in Horasan' dan bu yana getirdiği, gönüllerde tutuşturduğu, hümanist bir Türklük ve sevgi ışığıdır. işte o yüzden de; bilim ve irfana uymayan, insanlığa uymayan, ahlak ve erdeme uymayan, Türklüğe uymayan hiçbir şey gerçek Bektaşilikle bağdaşmaz ve onunla ilgisi yoktur.
Meclis-i irfana bir şeb mum olan ehl-i hüner Mahveder kendini amma subh-ı maksuda erer.
diyen nefeste de söylendiği üzere, gerçek irfan meclisine ışık veren ya da bu meclisten irfan alan kişi, orada benliğini eritir, mahveder amma; isteklerin olduğu, Hakikat'a kavuşulan sabaha erer. .
Pir Evi'nin Kırkfar meydanı'nda bulunan Kırkbudak adlı şamdanın onarımı hakkında Mehmet Ali Hilmi Dedebaba'nın yazdığı nefesin ilk beyti şöyledir:
Ziya-bahşa-yı alem-gir-i envar-ı celldir bO Çerağ-ı Hazret-i Hünkar Hacı Bektaş Veli'dir ba.s9
işte bütün dava burdadır.
Fakir' de bulunan sığır dili bir cönkte60 şunlar yazılıdır:
"Uyun-uf- hidaye müellifi (yazarı) Resmolu Derviş Ali Resmi-el- Ciridi cenablarından istima olundu ki: Dergah-ı alf-i Hazret-i Pir efendimizde çerag uyarma
sa Turgutlu Dergah-ı şerifi Post-nişini Mücerred Ali Rıza Baba'nın, Erkarı-ı Celile-i Tarikat:ı aliyye· i Bektaşiye adlı yazması, 21. Nolu Erkan-name, s. 114 - 115.
'" Bu iki dizeyi şöyle açıklarız: "Bu çerag, evrene ışık veren parlak bir nurdur/ Bu çerag Hacı Bektaş Veli'nin çeragıdır." (Ş. Keçeli)
"' Bu sığı r dili cönk fakire Horasanlı Ali Baba Dergahı son Postnişini Mücerred Hal ife Çafer Sadık Bektaş Baba erenler tarafından armağan buyurulmuştur. Bu cönk, 10x21 cm. boyunda ve yüz yapraklı olup 1231 H. (1815 M.) tarihinde yazılmaya başlanmıştır. Cönk içinde, Y: 44/b'de şöyle bir kayıt vardır: " El-fakir Hodros karyeli Memişaki Mustafa, Fi sene 1232 Gurre-i Recep"
1231 Tarihli Cönk, Doç. Dr. Bedri Noyan Dedebaba Özel Kütüphanesi.
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli/ 2006-40 ------ -------- - 75
Bedri NOYAN-------------------------
merasiminde, çerağçı zerre (ateş) [kure] ocağdan uyarır. Amma Dergah-ı al'i-i Hazret-i Pir haricinde vaki cümle dergah-ı şeriflerde Post-niş'in-i be-dergah-ı Hazret-i Hünkar el-hac Mehmet Bektaş Vel'i olan dedebaba hazretleri, ba- icazet-i şerife bir derv'iş-i derd-mendi makam-ı irşada (aydınlatma makamına) ıs'ad ve vasıl eyfedikte, ana of ocak şu'lesinden (ona o ocağın ateşinden) bir çerağ uyarı.ıp getirdiği şu'leyi irfan timsal ve remzi rumuzu (simgesi) olmağla sayir cümle ziyaya (ışığa) ve tekaya-yı şerife/erde uşbu Horasan çerağından alem-i imkan ziya-yı irfana gark olur misüff O zerre ahzıyle Meydan-ı Huda ve erenler ruşen kılınır (Tanrı meydanı ve erenler aydınlanır). Ve amma hilafına (aksine) amel eyleyenler, uşbu nükdeyi fehm ü idrak kılmamışlardır. Of Çerağ-ı Pir, zevaya ve tekaya da dünü gün (gece ve gündüz) uyarık kOre-i kudsi-i Ehl-i beyt canibinde mevzu olur. lbdia-i esna-i merasimde (ilk törende) mürşiçl yediyle (aydınlatıcı eli ile) Horasan makamına nakfolunur. Ehl-i irfana pend (Bektaşilere öğüt) ve güşuna (kulağına) mengOş (küpe) olmağ babında tastir olundu.
El-Fakir Derviş Hüseyin Bezm-i el- Ciridi Fi sene 1203 Kandıye"61
Çerağların Uyarılması
Çerağların uyarılması töreni şöyle olur: Aydınlatıcı (mürşid) çerağcıya hitaben:
- Kalk erenler ... Muhammed Ali ve On iki imam ve Hazret-i Pir Hünkar Hacı Bektaş Veli efendilerimizin erkanı gereğince bu canların çerağlarını uyar62 der. Çerağcı:
-"Allah eyvallah Şah'ım!" der ve bundan sonra postuna, yani olduğu yere niyaz ederek kalkar. Meydan ortasında boyun keserek Dar-ı Mansura geçer. Yalın ayak olduğu halde tığ-bendini beline bağlarken şu tercümanı okur:
- Şah'ın adıyla Allah Allah!
" "Bir hoş haber daha var, Tanrı' dan Yardım hele/ Yakıncacık zaferi müminlere müjdele".61 Ya Muhammed! Ya Ali! Medet ey Pir-i tarikat Hünkar Hacı Bektaş Veli! Muhammed'in güzelliği, Afi ile imam Hasan ve Hüseyn'in olgunluğuna Tanrı'dan yüksek sesle salat ve selam olsun. '11>-1 Bu sözlerden sonra aydınlatıcı
•1 Aktardığımız bu metnin baş tarafında şunlar yazılıdır:" Hüseyin Bezmf efendi büyükbabası nüshasından der-kenar kılındı".
•• 4 Numaralı Derviş Kara Abdal Erkanamesi, s.8'de: "Agah eyle"sözleri geçer.
•• Tırnak içindeki bu sözler 61. Saf Suresi 13. ayetinin sözleridir. Ayetin aslı aşağıdaki dipnotta sunulmuştur .
.. Tercümanın aslı şöyledir: 118ism-i Şah! Allah Allah! "Nasrun min Al/ahi ve fethün karibün ve beşşiri'l-mü'minfne"! Ya Muhammed! Ya Alil Medet ey pfr-i tarikat Hünkar Hacı Bektaş Veli! Ber cemal-i Muhammed, kemal-i imam Hasan ve imam Hüseyn, Afi-ra büfend-i salavat."
76 ---------------Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Vefi/ 2006-40
- - -- Balım Sultan Erkannamesi Merkezli Geleneksel Bektaşiliğe Ait Bir Ritüel Örnegi: ikrar
yüksek sesle, canlar da daha alçak sesle "Hazret-i Muhammed Efendimiz ve onun yüce soyuna Allah'tan salat ve selam olsun"65 derler.66
Çerağcı gayret kuşağını (beline) doladıktan sonra eşiğe, Horasan postuna, dara ve aydınlatıcıya varıp makama niyaz eder. Aydınlatıcı (mürşid) da yanında ha
zır bulunan delili67 ("Allah Muhammed Ali" diyerek üç.yerinden) öperek çerağ
cnya verir. Çerağcı da aynı sözleri söyleyip üç kez öperek, yani niyaz ederek
delili alır. Mürşide niyaz ettikten sonra, kure (ocak) makamına gelip ocaktaki
ateşten, eğer ocak yanmıyorsa oradaki çerağ alevinden delili uyandırır.69
Yukarıda da sunduğum üzere; delilin nereden uyarılacağı ki Bektaşilikte buna I
"zerre almak" denilir; yani zerrenin hangi çerağdan al ınacağ ı hakkında çeşitli
açıklamalar vardır. Bu konuda Halife Ahmet Necmeddin Alpgüvenç Baba
Erenlere de yazarak sordum. Sormak zorunda idim; çünkü bu işin gerçeğini
araştırmakla yükümlü idim. Baba erenlerin açıklaması şöyledir: "Erenlerim, Delil hakkındaki bilgim şöyledir: Taht-ı Muhammed All'nin önünde üç fitilli ve zeytinyağı ile yanan69 Kanuni evliya var ise zerre oradan alınır. Olmadığı takdirde Horasan postunda bulunan çerağdan alınır'.
Zerrenin Alınacağı Yer Konusundaki Ek Açıklamalar
Çerağcının delili nereden uyaracağı konusunda birkaç şekil gördüm.
Eskiden Pir Evi'nde hizmet görmüş kişiler; Ali Naci Baykal Dedebaba, Ekmek
Evi ve Meydan Evi'nde hizmet görmüş Rahmetli lbrahim Turan Baba; delilin
" Tırnak içindeki bu sözlerin aslı şöyledir: " Allahümme salli ala seyyidina Muhammed ve ala 51-i Muhammed''.
66 Asım Kıritoğlu Baba erenlere ait yazma erkan-namede şu satırlar yer a l mıştır:" Bu hizmetten sonra çeragcı şu tercümanı okur: Bism-i Şah Allah Allah! Eyledim Oergah-ı Hakk'a niyaz/Kıldım erenler huzurunda namaz/ Ta idem Şah'ın çeragını ruşena/ Hem erenler dergehi bulsun ziya/ Ber-cemal-i Muhammed, kemal-i imam Hasan ve imam Hüseyn, Ali-ra bülend-i salavat" Bu tercümanın bir şekli de şöyledir: "Eyledim Dergah-ı Hakk'a niyaz/ Ka'be-i maksuda kıldım ben namaz/ Ta idem Şah'ın çeragını rüşena/ Oergeh-i al-i aba bulsun ziya". Fakirdeki Yeşilova- Niyazlar Dergahı'na ait bir Erkan-namede (17 Nolu Erkan-name) şunlar yazı lıdır: " Çeragcı kalka, bilini baglaya, dar'a gele ve "Rabbena zalemna" (sözleri ile başlayan Saf Suresi 13 ayetini) okuya. Andan cümle erenler dahi razı olup "Hu!" diyeler. Çeragcı dahi orada niyaz idüp yürüye, delili ala. Ocak çeragından uyara".
" Öteki çerağları uyarmak (yakmak) işinde kullanılacak muma delil denfr. Eski dergahlarda dervişler bu mumu, incecik bir şekilde bir iplik çevresinde dondurarak hazırlarlardı. Son yıllarda sıradan bir mumla. çer:lğlar uyarılmaktad ı r .
.. 3 Nolu, Faiz Tuncer Baba'da bulunan erkan-namenin 24. Sayfasında : "Çerag taşı üzerinde uyanık bulunan çeragdan delil uyandırılır" diye yazılmıştır. Çerağ taşı sözleri ile, kanun-İ evliya çerağı kast edilmiştir.
" Zeytinin yetişmediği ve zeytinyağının bulunmadığı Alevi köylerinde, o gün tığlanan hayvanın iç yağı ile yanan çerağdan uyarı lır (Ş. Keçeli).
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli/ 2006-40 - - ------------- 77
Bedri NOYAN------------------------
kGre (ocak) makamından uyarılacağını söylemişlerdir; fakat zaman içinde, ocak
bulunmayan meydan odalarında baba çerağından, kanun-ı evliya çerağından,
Horasan çerağından uyarılması şeklinde uygulanmıştır.
Bazı Erkan-namelerde de, örnek olarak fakirde bulunan birkaç Erkan-name ile,
Tire Horasanlı Ali Baba Dergahı'nda görevli Hasan Balım Baba' da bulunan es
ki yazma bir erkanname ile daha sonra kopya edilmiş bir diğer nüsha Erkan
namelerde de kGre makamından delilin uyarılacağı yazılmıştır.
Bazı Erkan-namelerde- ise, kanun çerağından, Baba çerağından zerre alınır di
ye yazılmıştır. Bir iki Erkan-namede ise Horasan çerağından delil uyarılır diye
kayıtlar vardır.
Farklı anlatımlar, Pir Evi'nde yapılan çerağ uyandırma erkanı ile öte.ki dergah
larda yürütülen erkanın farklı olmasından kaynaklanmaktadır. Fakirde bulunan
1203 H. ( 1788 M.) tarihli yazma bu konuya kısmen de olsa açıklık getirmek
tedir:
Pir Evi'nde bulunan ocak (kGre)tan uyarılarak mürşit olacak kişiye verilen çe
rağ, Horasan'dan gelen pir irfanını simgeler. Pir elinden alınan bu çerağ eski
den, götürüldüğü dergahta, ocak yanında gece - gündüz yanar halde (uyanık)
bulunurdu. Mürşit meydana girince bunu oradan alıp, Horasan makamına ko
yardı. Bazı dergahlarda ise bunu baba çerağı, bazılarında kanun-ı evliya çera
ğı ve bazılarında da ocak makamı çerağı olarak koyarlardı. Çerağ uyarma töre
ninde de delili kimisi Baba çerağından, kimisi kanun çerağ ı ndan, kimisi Hora
san çerağından, kimisi de kGreden uyarırlardı. işte delilin çeşitli yerlerden uya
rılması, çeşitli makamlardadaki çerağlardan zerre (ateş) a l ınmasının nedeni bu
olsa gerekir.
Bazı dergahlarda Baba çerağını Çerağ tahtının önüne koyarlar. Aslında Çerağ
tahtı ile baba erenlerin postu arasında, çerağ tahtının sağ tarafında, baba eren
lerin sol tarafında bulundururlar. Ne ki sonuç birdir. Aslında bu törenin her yer
de yukarıda açıkladığımız şekilde yapılması isteğimizdir.
Birçok dergahta Horasan postu bulunmamaktadır. Horasan postu bulunmayın
ca Horasan çerağı da bulunmamaktadır. Horasan postu olanlar zerreyi bura
dan, olmayanlar öteki makamlardan alarak çerağı uyarmışlardır.70
70 Bir köy aynü'l-cem'inde mürşidin delili kendi eliyle ve cebinden çıkardığı kibritle uyararak çerağcıya verdiğini duydum.
78 --------------Türk Kültürü ve /-lacı Bektaş Veli/ 2006-40
- - - Balım Sultan Erkannamesi Merkezli Geleneksel Bektaşiliğe Ait Bir Ritüel Örnegi: ikrar
Pir Evi'nde Kırklar Meydanı' da meydan açıldığı zamanlarda, orada ocak bulun
madığından nasıl hareket edildiğini, Sersem Ali Baba'nın /1 Yedi iklim car. köşeyi dolandım" diye başlayan son dörtlüğünden de anlayabiliriz:
Sersem Ali der, Hudama dayandı
DelTlimiz Kırkbudak'tan uyandı o
Mevali olan bu renge boyandı
Pirim Hacı Bektaş Veli "Hü!" deyu.
Bu sözlerden, Kırklar Meydanı'nda Aynü'l-cem yapıldığında delilin, Kırkbudak
adı verilen büyük şamdandan uyarıldığını anlıyoruz. Deme~ ki herkes aydınla
tı cısından farkl ı farklı görmüş. Öyle de gidiyor.
Cafer Sadık Bektaş Halifebaba armağanı eski bir Erkan-namede11 bu konuda
şunlar yazılmıştır: "Huzur-ı mürşidde oturduktan sonra niyaz edilerek del'i/i alup ve bir daha yalmz huzuruna niyaz idüp kal kup ocak kandilinin yanına vanlacaktır. Def'i/ uyarılır iken okunacak tercüman: "Allah Allah .. Çerağ-ı NOr-ı Muhammed Ali' den doğup bu şems ile mah/ Fakr-ı fahrim/e alam destime Al
lah eyvallah". Dar'a varup (Şu tercümanı) okur: "Şem'i tevfik-i hidayettir yüzün/ SOret-i Hakk'tan işarettir yüzün/ Ehl-i Tevhide (Bektaşilere) beşarettir yü
zün/ Hacc-ı ehrama ziyarettir yüzün/ Ber-cemal-i Muhammed kemal-i Şah Hüseyn Ali-ra bülend-i salavat". Bir adım geri çekilerek ati (şu) tercüman okunacaktır: "Allah! Dost! Aşıklar! Sadıklar! Uyamklar ayln-i cem' sakinanma aşk (ol
sun)". Tahtın önüne gelüp okunacak tercüman:" Çerağ-ı evliya nOr-us-semavat/
Ki bu menzil dürür TOr-ı münacat/ Kaçan kim rOşen ola kıl niyazı/ Ver Muhammed Ali'ye candan salat. Ber-cemal-i imam Hasan ve Hüseyn Ali-ra bülend-i
salat''. Bundan sonra, çerağ uyandınlmağa başlamlup hem muharrer (yazılı) tercüman okunacak ve hem de çerağlar uyandırdacaktır. Tercüman: "Seyyidüs-sadat. Muhibbln-id-sadat. Hülasa-i mevcudat. Şefi'-i yevm-ül-arasat. Alemüs-sırr-ı v-el-hafiyyat. Muhammed Ali-ra bülend-i salavat".
"Tekmil olunduktan (tamamlandıktan) sonra bir adım geri çekilüp ati tercümanı okur:
"Çerağ-ı Muhammed Ali'den rOşen oldu KanOn-ı evliya/ Ehl-i fahre oldu burhan-ı delfl-i rehnüma/ Vire/im candan salavat ez-derun-u bi-riy§/ ol Resai Mürsel Ahmed hem Aliyye'l-Murtaza"
. " 65 Numaralı Erkan-name, Doç. Dr. Bedri Noyan Dedebaba Özel Kütüphanesi.
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli / 2006-40 -------------- 79
Bedri NOYAN- ----- - - ---- --------- ---
Ba'dehU dar'a gelüp ati tercümant okuyacaktır: "Çün çerag-ı fahr uyardık Dost Huda'nın aşkına/ Seyyidü'l-kevneyn-i hatemü'l-enbiyar:ıın aşkına/ Saki-i kevser Aliyye'l-Murtaza'nın aşkına/ Hem Hatice Fatıma hayrü'n-nisa'nın aşkına/ Şah Hasan, Şah'ım Hüseyn-i Kerbela'nın aşkına/ 01 /mam-ı etki ya Zeyne'f-aba'nın aşkına/ Hem Muhammed Bakır ol kim nesl-i pak-i Murteza/ Ca'ferü's-Sadık lmam-ı rehnüma'ntn aşkına/ MOsi-i Kazım lmam-ı ser-firaz-ı ehl-i Hak/ Hem Afi Musa-er- Rıza vü asfiya'nın aşkına/ Şah Taki vü ba-Nakl, Şah-ı Hasanü'l-Askerf/ Ol Muhammed Mehdi-i sahib-livanın aşkına/ On iki sadr-ı velayet Plşva'nın aşkına/ Çer-deh-i ma's.um-ı pak a/-i abanın aşkına/ Pirimiz Hünkar-ı Kutbü'l-evliya'nın aşkına/ Haşra dek yansın yakılsın bil/ah anın aşkına/ Ber-cema/-i Muhammed kemal-i Şah Hü5eyn Ali-ra bülend-i salavat".
Sonra dara varup durulacak. Baba hazretleri gülbengi çektiğinde niyaza iner iken, def// çerağı silkip itfa (yok etme- söndürme) idülür ve niyazdan ayağa kalkup adabiyle delili Baba hazretlerine teslim iderken ati tercümanı okur: "Çerağ' nOr-ı Muhammed rOşen olmuş ezeliden ezel'i/ Ayin-i cem' kaide-i evliya erkan-ı Hünkar Hacı Bektaş Vel'i/ Kemal-i Şah Hasan Hüseyn'den envar-ı tecelliyat cel'i/ Allah eyvallah, hava/et ya imam Rıza Hü Dost!" deyüp erkan üzre delili Baba hazretlerinin yedi (eli)ne teslim ile niyaz ettikten sonra, sair makamata dahi niyaz ederek darda şu tercüman okunacaktır: "Allah! Dost! Hazır, gaib, zahir, batın ay'in-i cem' erenlerinin gül cemal/erine aşk olsun! Deyüp cümleniyaz ettikten sonra kalkup olduğ yerde ati tercüman okunacaktır: "Allah Allah! Hizmetimiz kabul eyle aya Şah/ Bi hakkı Murteza çün ali dergah/ Bercemal-i Muhammed Kemal-i Şah Hüseyn Ali-ra bülend-i salavat" Baba hazretleri gülbengi çektikten sonra bir niyaz idüp çeki lüp postuna oturulacaktır"
Yakova Dergahı'nda aydınlatıcı, yanındaki taht-ı Muhammedi ile kendi arasında duran baba çerağını kendisi uyardıktan sonra, Horasan postu yanına koyuyor. Zerre buradan alınıyor. Dergahın post-nişini olan Kazım Bakali Baba; "aslında bizim dergahımızda Horasan postu (yoktur. Şimdi bu postun bulunmasının nedeni) nazarlarımın buraya teşrif etmesidir. Dede baba olarak siz teşrif ettiğiniz (onur verdiğiniz) için, (canlar) görsünler diye koyuyorum. Baba çerağını uyarıp dergahtaki küre makamının yerine koymalı. Görüyorsunuz bizim dergahta kOre makamı da yoktur" demişti. Gerçekten de Rumeli(Balkanlar) dergahlarının neredeyse tamamında Horasan postu bulunmamaktadır. Fakire göre bu uygulama yanlıştır.
Kazım Bakali Halife Baba ise, "Pir Evi'nden dergah babası olarak kişiye verilen çerağın ocak makamından, yani kOreden alınan zerre ile uyarılmış ve bu ocağın nurunun onlara verilmiş olduğunu, onların da bu çerağı kendilerine baba
80 --------------Türk Kültürü ve Hacı Bekıaş Veli/ 2006-40
---- Balını Sultan Erkannamesi Merkezli Gelenekse/ Bektaşiliğe Ait Bir Ritüel ômegi: ikrar
çerağı yaptık/armı 11 söylemişti. Aydınlatıcı(mürşit) meydan odasına ilk girişinde Horasan çerağını ve kendi baba çerağını, baba çerağından veya Horasan çerağından zerre alınacağını da sözlerine eklemişti.
J. K. Birge 11 Çerağcının delili kanun çerağından uyardığını" yazmaktadır.12
o
Faiz Tuncer Baba'dan alınan Erkan-name bu konuda şu açıklamaları yazmak-tadır: "Huzur-ı mürşide oturdukta niyaz edilerek de/ff i alup ve bir dahi huzuruna niyaz edüp kalkup ocak kandilinin yanına varulup de/fi uyarılırken şu tercüman okunur: "Allah Allah! Çerağ-ı nOr-ı Muhammed Ali' den doğupdur şems ile mah .... i/h". Bu açıklamadan anlaşılacağı üzere, delil kGre (9cak) makamından uyarılmaktadır.n
Denizlili Şeref Küçüker Baba erenlerimizin armağanı olan yazmada/' Meydancı ve Rehberin Görevleri başlıklı bölümde şu açıklamalar yer almıştır: "Ocak çerağından de/fi uyarılırken" Bism-i Şah! Allah Allah! Hakk Nur-ı Muhammed Ali'den doğupdur şems ile mah. .. Fakir bir zerre alam destOr Allah eyvallah .. Hava/et ya Şah-ı merdan Afif Ber-cemal-i Muhammed, kemal-i imam Hasan ve imam Hüseyn, Ali-ra bülend-i salavat ... diye postun ucunda ... "
Yine Tire Dergahı Postnişini Hasan Balım Baba'ya ait yazma Erkan-name şu açıklamaları yapmaktadır: " ..... Mürşid dahi taht köşesinde bulunan delfli afur, sağ yedine teslim eder. Ba'dehu çerağCI kalkar, meydana girilmezden evvel mürşld tarafından uyarılmış ve makama konulmuş olan kandilden (ki ocak çerağı) it/ak olunur, andan de/fi uyarmadan evvel bu tercümanı okur .... ilh ..... ".
Hilmi Pekkan erenlerimizin fakire sundukları, Ahmet Cevdet Aşki Şimşir Baba erenlerin kendi el yazıları ile yazılan Erkan-namede/5 zerrenin kGre çerağından uyarılacağı yazılmıştır; fakat sonradan boyalı bir kalemle kure sözcüğü çizilmiş ve üst kısmına Horasan sözcüğü yazılmıştır.
Görülüyor ki ocak makamı esastır. Ocak; çiğleri pişi rici, hamları olgunlaştırıcı makamdır
Bu açıklamalardan sonra "Çerağ Uyarma Erkanı"na devam edelim: ..
Çerağcı delili uyarınca geri geri çekilip dara varır. Yüzünü flydınlatıcıya doğru tutmuş (döndürmüş) ve sağ elindeki uyarılmış (yakılmış) delili göğsü önünde tu-
12 J. K. Birge, The Bektashi Orden Of Dervishes, s. 185 " Faiz Tuncer Baba Armağanı, 25 Nolu Erkan-name, s. 11. Doç. Dr. Bedri Noyan Dedebaba Özel
Kütüphanesi. ,. 27 Nolu Erkan-name, Y: 8/b.
" 22 Nolu Eridin-name, Doç. Dr. Bedri Noyan Dedebaba Özel Kütüphanesi.
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli/ 2006-40 --------------- 81
Bedri NOYAN----------------- ------- -
tarak sağ eli üstte, sağ ayak başparmağı sol ayak başparmağı üzerine gelmiş, başı hafif öne eğik olarak dururken şu tercümanı okur:
Doğru yola gidişin ışığındadı r yüzün Hakk'a benzer suretin yapısındadır yüzün
Birlik yolcularına sevinç vermededir yüzün Ehram giymiş te Hacc'a yönelmededir yüzün
Boyun eğmiş kişiler kıblesidir de yüzün Tüm Kur'an'ın kısalmış hecesidir de yüzün
Hep başlangıç , hem de ):ıir sondur sanki yüzün Hem başsız, hem de sonsuz haldedir şimdi yüzün.
Muhammed'in güzelliği, Ali ile imam Hasan ve Hüseyin'in olgunluğuna; Tanrı'dan yüksek sesle salat ve selam olsun.
Aydınlatıcı yüksek, meydanda bulunan canlar ise alçak sesle ve hep birlikte: "Efendimiz Muhammed ve onun yüce soyuna Tann'dan salat ve selam olsun" derler.
Bu tercümanın aslı şöyledir: "Şem'-i tevfik-i hidayettir yüzün/ SOret-i Hakk'tan işarettir yüzün/ Ehl-i tevhide başarettir yüzün/ Hace ü Ehram ü ziyarettir yüzün / Kıble-i erbab-ı ta'attir yüzün/ Magz-ı Kur'an'dan ibarettir yüzün/ Bi-bidayet, bl-nihayettir yüzün. Ber cemal-i Muhammed, kemal-i imam Hasan ve imam Hüseyn Ali-ra bülende salavat. .. "
Mürşit (aydınlatıcı) yüksek sesle salavat getirir, Aynü'l-cem erenleri de daha ya
vaş sesle salavat getirirler. Çerağcı iki adım çekilerek şu tercümanı okur: "Bism-i Şah! Allah Allah! Allah! Dost! Hakk! HO! Yanıklar, uyanıklar, erenler, aşıklar, sadıklar, hazıran-ı aynü'l-cem' ve sakinan-ı Aşk! Ber-cemal-i Muhammed kemal-i imam Hasan ve Hüseyn Ali-ra bülend-i salavat."
Bu Tercümanla ilgili Ek Açıklamalar
Yukarıdaki tercümana fütüvvet-namelerde de raslanmaktadır. Bu tercüman(hayırlı) Seyyid İmadeddin Nesimi'ye ait bir tuyuğdur.76 Bu tuyuğ Nesimi Divanı'nda şöyledir:
" Tuyuğ: Failatün, Failiitün Faili.it ölçüsü ile yazı l an iki dizelik şii rl erdir. Sibirya Türkleri bu sözcüğü; kapalı, gizli, gizlenen söz anlamında kullanmaktadırlar. Bu günün Türkçesinde gizlice kaçmak anlamına gelen tüymek sözcüğünün, tuyuğ sözcüğünden türemiş olduğu olasılığı bulunmaktadır. Köprülü-zade Fuat (Fuat Köprülü) bu konuda şunları yazmıştı: Kelime; ima etmek, cinas medlülleri bulunduğu için cinaslı bir mani'ye Türk Halk edebiyatında tuyuğ adı veriliyordu.
Ayrıntılı bilgi için bakınız: Köprülü-zade Fuat, Türkiyat Mecmiası, Devlet matbaası, lstanbul 1928, C.2g, s.229
82 - ---------- ----Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli/ 2006-40
---- Balım Sultan Erkannamesi Merkezli Gelenekse/ Bektaşilige Ait Bir Ritüel Ômegi: ikrar
Şem'i tevfik-i hidayettir yüzün
SOret-i Hakk'tan kinayettir yüzün.
Si-bidayet bi-nihayettir yüzün
Hem nihayet, hem bidayettir yüzün.
***
Aşıka iman ile dindir yüzün
Bir adı büthane-i Çin'dir yüzün
Ebced-i "Taha" vü "Yas/n"dir yüzün
Arş u Kürsi, TOr-ı sinlndir yüzün
* * * Aşıkın Beytü'l-haramıdır yüzün
Arifin darü's-selamıdır yüzün.
Ehl-i imanın imamıdır yüzün
Dünya vü ukba tamamıdır yüzün.
* * * Kıble-i erbab-ı ta'attır yüzün
Nüsha-i işarat-ı sa.aktır yüzün
Sani-i sun'-ı sana'attır yüzün
Gör nice yevm-i şefa'attır yüzün
* * * "Ve'd-duha"nın afitabıdır yüzün
Cami'ü'l-hüsnün kitabıdır yüzün
Mahşer'in yevmi'l-nisabıdır yüzün
Cennetin şem' ü şerabıdır yüzün
o
Divanda birkaç beyit daha vardır; fakat buraya hepsini almakta yarar görmüyo
rum. Görülüyor ki 'çerağ tercümanı'nın tamamı, Nesirni'ye ait tuyuğlardan be
yitler hatta tek dizeler şeklinde alınmış ve tercümana bu s0n şekil verilmiştir.
Ahmet Cevdet Aşki Şimşir Baba Erenler'in Erkan-namesinden bu tercüman,
Nesimi'nin tuyuğlarından alınmış dizeler ile bunlardan başka bazı dillerle uzun
bir şekilde yazılmıştır. Buraya onu da alarak ek açıklamalarıma son veriyorum:
·" 22 Nolu Erkan-name, Doç. Dr. Bedri Noyan Dedebaba Özel Kütüphanesi,
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli/ 2006-40 --------------- 83
Bedri NOYAN--- ---- ---- ------- ---- ----
Bism-i Şah ! Allah Allah! Şem'- i tevflk-i hidayettir yüzün. SOret-i Hakk'tan ibarettir yüzün Ehl-i tevhide beşarettir yüzün Mağz-ı Kur'an'dan ibarettir yüzün71
* * * Bl-nihayet, bl-bidayettir yüzün Hem nihayet, hem bidayettir yüzün Hace ü ehram ü ziyarettir yüzün Kıble-i erbab-ı ta' attır yüzün
* * * Cümle eşyaden ibarettir yüzün Nüsha-i işrat-ı sa'attir yüzün. Sani' -i sun' -t sana' atti r yüzün Gör nice yevm-i şefa' attir yüzün
* * * Fazl- ı Hakk' ın cavidanıdır yüzün Ehl-i irfana ma'anidir yüzün. Talib-i Hakk şem'-i şanıdır yüzün. Si- vü- du79 remz-i nişanıdı r yüzün.
* * * Bağ-ı cennet erguvanıdır yüzün Mushaf-ı Hakk'ın beyan ıdır yüzün Ehl-i imanın imamıdır yüzün Dört kitabın asumanıdır yüzün
* * * "Ayet-i sebe'l-mesa'ni"dir yüzün Dünye vü ukba tamamıdır yüzün Aşıkın beytü'l-haramıdır yüzün Arifin darü's-selamıdır yüzün
Ber-cemal-i zat-ı pak-i Al-i aba salavat... ..
11 Bu dize şu şekilde idi ve Fakir Kut'an sözcüğünü Kur'an olarak düzeltti: "Mağz-ı Kut'andan ibarettir yüzün".
" Si- vü- dO harfleri, babaerenlerin Hurufi inancında olduğunu açıkça belli etmektedir. Fazı, Hurufiliğin mucidi olan kişinin adıdır. Nesimi de aynı okula mensup bir insandır. Cavidan ise Fazl'ın ünlü yapıtının adıdır. Si- vü- dO Farsçada otuz iki demektir. Yirmi sekiz Arap harfine Farsçada bulunan Pa, ça, ja, ga harflerinin eklenmesiyle elde edilen sayıdır.
84 --- ------------ Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli/ 2006-40
---- Balım Sultan Erkannamesi Merkezli Geleneksel Bektaşi/iğe Ait Bir Ritüel Örneği: ikrar
Çerağcı usulü ile yürüyerek80çerağ tahtı önüne gelir, şu tercümanı okur: "Şah'ın
adıyla Allah Allah! Ermişlerin çerağı gökyüzlerinin nuru/ Bu duraktır istekler ya/varışların Tur'u-'/ Bunlar ışık/anınca sen de secdeye kapan/ Ver Muhammed
Ali'ye candan salavat heman. Muhammed'in güzelliği, Ali ile imam Hasan ve Hüseyin'in olgunluğuna Tanrı'dan yüksek sesle salat ve selam olsun!"
Bu tercümanı n as l ı şöyledir: /1 Bism-i Şah Allah Allah! Çerağ-ı evliya, nOru's-semavat/ Ki bu menzildir ol TOr-ı münacat/ Kaçan kim rıJşen oldu k!I niyazı/ Ver
Muhammed Ali'ye candan salavat! Ber-cemal-i Muhammed Kemal-i imam Ha-
san ....... i/h. 1181
Çerağcı yukarıda yer alan tercümanı söyledikten sonra, üç mumla kanun-ı ev
liya çerağını uyarırken (yakarken) şu tercümanı okur: " Şah'ın adıyla Allah Allah! Çerağınız ışık şaça! Dervişler öğüne! ünü yüce kişiler demi ola! Pirimiz
Horasan Piri yardımcımız ola! Meydanımız açıla! Muhammed' in güzelleği, Ali ile imam Hasan ve Hüseyin'in olgunluğuna Tanrı'dan yüksek sesle salat ve se
lam olsun"83 [Baba yüksek sesle, ayi n-i cem erenleri de biraz alçak sesle: /1 Efend;miz Muhammed ve onun yüce soyuna Tanrı' dan yüksek sesle salat ve selam
olsun"]''
Bu tercümanın Osmanlıca aslı şöyledir: "Bism-i Şah! Allah Allah! Çerağ-ı ru
şen, fahr-i dervlşan, dem-i al/şan, himmet~i plran, Plr-i Horasan, küşad-ı meydan! Ber-cemal-i Muhammed kemal-i imam Hasan ve Hüseyn Ali-ra bülend-i
salavat."
00 Üzülerek söyleyelim, "usulü ile yürüme"nin nasıl olacağı açıklanmamıştır. Fakire göre ayakları mühürleyerek (yani sol ayak başparmağının üzerine, sağ ayak başparmağını getirerek) yürümeyi kasdetmiştir. (Ş. Keçeli).
•• Tıir: Bu sözcük Türkçede dolanma anlamına gelir. Bu tercümanda dolanma anlamına kullanılmamıştır. Tur Dagı ifade edilmek istenmiştir. Çalab, Hz. Musa ile Tur-ı sina'da söyleşmiş ve Musa'ya kendi nuru (ışığı)nu göste.rmiştir. Tur-ı Sina bu nura dayanamayarak parçalanmıştır. (Ş. Keçeli)
., "ÇerajJ-ı evliya• diye başlayan bu tercümanın üçüncü dizesi bazı Erkanamelerde "rüşen ola" ya da "rOşen olsa" şeklinde yazılmıştır. Bazı Erkan-namelerde dördüncü dizede "var" sözcüğü'yoktur. Bir yazmada şöylesine rasladım: "Kanun-ı evliya nOrü's-semavat/ Şeksiz bu menzildir Tur-ı münacat/ Kaçan rOşen olur niyaz edip ver, Muhammed Ali'ye candan salavat. Ber-cemal-i Muhammed ... " Vezin ve şekil bakımından düzgün görünen bu şekil daha güzeldir. Böyle söylenmesini öneririm.
0 Bu tercümanın aslı şuduru: "Bism-i Şah Allah Allah! ÇerajJ-ı rOşen! Fahr-i dervlşan! Dem-i a/işan! Himmet-i pfran! Pir-i Horasan! Küşad-ı meydan! Ber-cemal-i Muhammed, kemal-i imam Hasan ve Hüseyn Ali-ra büfend-i salavat".
"' Tırnak içindeki bu sözlerin Arapçası şöyledir: "Allahümme salfi ala seyyidina Muhammed ve ala ali Muhammed' dir. (Ş. Keçeli)
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Vefi/ 2006-40 - --- - ------ - ---- 85
Bedri NOYAN-------------- -----------
Bu Kısmın Ek Açıklamaları
Bazı Erkan-namelerde, kanun-ı evliya çerağını uyardıktan sonra çerağcının şu tercümanı okuduğu yazılıdır: "Bism-i Şah ! Allah Allah! ROşen oldu çün ki kanOn-ı çeralJ-ı evliya/ Ehl-i fakre oldu burhan ü de/// ü rehnüm§/ Vire/im candan
salavat ez derOn-ı bl-riya/ Ol Rasul-i Ahmed- Muhtar Ali-yyel- Murteza. Bercemal-i Muhammed, kemal-i imam ..... .ilh ..... "
Yeşilova ilçesi Niyazlar (Yaprakyazı) Köyü Dergahı Erkan-namesi'nde de bu tercüman vardır; fakat tercümanın son dizesinde "Ol ResOl-i Ahmed-i Mürsel" sözleri geçmektedir. Kitaplığımda bulunan Erkan adlı Yazma•5 ekinde var olan
Erkan-namede ise "Ol Rasul-i Muhtar Ahmed" sözleri geçmektedir.86
Bazı Erkan-namelerde ikinci dizenin başındaki 0 ehl-i fakre" bölümü ;,ehl-i fah
re" şeklindedir.
Bektaşi ozanları antolojilerinde de bulunan ve Hazret-i Pir Hacı Bektaş Veli'ye güzelleme olarak yazılmış olan Kanberi'ye ait bir nefes vardır. Bu nefes fakirde
bulunan birkaç yazmada da kayıtlıdır.87 "Ey şeh-i mülk-i vilayet! V-ey Hakk'ın kudret elif" diye başlayan bu nefesin bu güne değin, başka bir yerde yayınlanmayan altılısın ı buraya a l ıyorum88 :
Allah Allah! rOşen oldu çün çerağ-ı evliya Ehl-i Hakk'a oldu burhan, hem delTl-i reh-nüma
Vireyim candan selamı ez derOn-ı bl-riya
Ber- cemal-i Ahmed-i Mürsel Ali-yyel- Murteza
Esselam ey hadl-i rah-ı Hüda nesl-i Alil
Esselam ey Kutb-ı alem Hacı Bektaş Veli89
Çerağcı bundan sonra istekli (talib)lerin çerağlarını uyaracaktır . Bu uyarma şöyle yapılır:
Çerağcı, çerağ tahtını n en üst ve en gerideki sırasındaki mumların aydınlatıcı (mürşit)dan yana olanından, yani kendisinin sol tarafına gelen mumdan başla
yarak bir sol taraftakini, bir sağ taraftakini uyandıra uyandıra yukarıdan aşağıya doğru bütün çerağları tamamlarken bir yandan da şu tercümanı okur:
81 Erkan adlı Yazma, Doç. Dr. Bedri Noyan Dedebaba Özel Kütüphanesi, s.2. 16 25 Nolu Erkan-name, Doç. Dr. Bedri Noyan Dedebaba Özel Kütüphanesi.
" Örneğin 239 Numaralı Yazma, s.155, Doç. Dr. Bedri Noyan Özel Kütüphanesi.
" Nefesin tümü için ayrıca bakınız: Sadettin Nüzhet Ergun, Bektaşi Şairleri ve Nefesleri, C.1, s.79.
" Yukarıdaki dörtlü Çerağ uyarma erkanında okunan tercümanlara çok benzemektedir.
86 ----- --------- - Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli/ 2006-40
---- Balım Sul"1n Erkannamesi Merkezli Geleneksel Bekıaşilige Ait Bir Ritüel Örneği: ikrar
11 Bism-i Şah! Allah Allah! Seyy/d-i Sadat° ! Muhibb-i Sadat! Hülasa-i mevcüdat,
şefl-i yevmi1l-arasat1 alim-üs- sırr-ı v-el-hafiyyat! Muhammed Mustafa-ra sala
vat... Ber-cemal-i Muhammed, kemal-i İmam Hasan, İmam Hüseyn, Ali-ra bü
lend-i salavat. .. '"' (herkes salavat getirir) o
Çerağcı taht üzerindeki çerağlar tamamlanıncaya değin bu tercüman ı tekrar
tekrar okur.92
Not : 2 Bazı Erkan-name nüshalarında "çerağ-ı evliya" diye başlayan tercüma
nı kanun çerağı uyarılmadan önce değil de; taliplerin çerağını da uyardıktan
sonra, çerağ tahtının sol yanında (birazcık gerisinde) durarak okumak gerektiği
yazılmıştır.
Bazı Erkan-namelerde de taliplerin çerağları uyarıldıktan sonra, çerağ tahtının
sol yanında (birazcık gerisinde) durarak okumak gerektiği yazılıdır. Okunacak
tercüman şöyledir:" Bism-i Şah, Allah Allah!/ Ruşen oldu çün çerağlar ber-ka
nön-ı evliya/ Ehl-i fakre oldu burhan bu de/11-i rehnüm§/ Verelim candan sala
vat ez derön-u bl-riy§/ Ber-cemal-i Ahmed-i mürsel, Ali-yyel-Murtaz§/ Ber-ce-
mal-i Muhammed, kemal-i İmam Hasan ...... vb"
Not:3 Çerağ Tahtı Pir Evi'nde dedebabanın solundadır. Dedebaba postuna otu
runca, sağ tarafında ocak vardır. Çerağ t~htı ile ocak arasında başka post ol
maz; fakat Rumeli (Balkanlar) dergahlarında ve Amerika Birleşik Devletleri
Michigan-Taylor'daki Bektaşi dergahlarında ise, çerağ tahtı (çıraklık) aydınlatıcı (mürşit)nın sağ tarafındadır.
Horasan postu olan yerde baba çerağı olmaz; yalnız dedebaba makamında Ho
rasan postu, çerağı ve kanun-ı evliya çerağı olur. Dedebaba olmayan yerlerde
tahtın baba postu tarafına ayrıca 'baba çerağı' konur. Dedebaba aynü'l-cem ya
parsa bu çerağı Horasan postuna koyar. Pir Evi'nde ve dedebaba olan yerlerde
taht-ı Muhammedi aydınlatıcının solunda durur. Anadolu dergah larında d·a bu
tarafta durur. Rumeli'nde Şemiml Baba ve Asım Baba Dergahları'nda Horasan
'° Seyyid: Bir kavmin ulu kişisi, Hz. Peygamber soyundan olan kimse. Bu sözcüğün çoğulu sade, çoğulunun çoğu l u sadat olup bizde bu kullanıl ır. Hulasa: Bir nesnenin özü, ası l cevheri. Arasat: Sözcük anlamı arsalar demektir. Burada mahşer yeri anlamında kullanılmıştır.
'' Bu tercümanı bu günün diline şu şekilde çeviririz: " Şah'ın adıyla, Allah Allah! Yalvaç soyunun ulularının ulusu! Yalvaç soyundan kişileri sevenler! Ey var olanların özü! Mahşer gününün yardımcısı! Gizli sırları bilen! Efendimiz Muhammed ve onun yüce soyuna Tanrı'dan yüksek sesle salat ve selam olsun
." .21 Numaralı Erkan-name, s.117 de de bu şekilde yazılm ı ştır.
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli/ 2006-40 ------- -------- 87
Bedri NOYAN------- ---- ------------ -
Postu bulunmadığını, sadece Mercan Dergahı'nda olduğunu Yakova'da Kazım
Bakali Baba da fakire söylemişti. Horasan postu olmayan yerde kOre de olmaz. "Arnavutluk'ta yalnız Mercan Dergahi'nda kare bulunduğunı.I' yine Kazım Ba
kali Baba'dan duymuştum; Yakova'daki dergahta da kOre makamı yoktu. Rahmetli Fehmi Ereeli Baba erenlerimizden dinlediğimize göre; lstip Kır Tekke
si'nde de çerağ tahtı Baba postunun sağ tarafında olup ayrıca kOre çerağı olma
dığı gibi, ocak da yok imiş.
Not: 4 Talip çerağı derJilen on iki (çoğunlukla on bir) mum ile; cesaret, özve
ri, sadakat, feragat, cömertlik, yiğitl ik, vatan sevgisi, saygı ve şefkat, çalışkanl ı k, hoşgörürlük, onur, alçak gönüllülük sembolize edilir. Bir insanın bu duygu ve
niteliklerini uyandırmayı temsil eder.
Kanun-ı evliya çerağı denilen üç fiti l li ya da mumlu olan bu çerağ ise, Allah
Muhammed-Ali'yi ve tümü bir arada olarak Hacı Bektaş Veli'yi temsil eder. Aynı zamanda, tasavvufi bir görüşün ifadesi olarak; aşk- aşık- maşuk birliğini sem
bolize eder. isteklinin bu konuda gözünü açar, ona ışık tutar, onun gönlünü aydınlatır.
Çerağcı bundan sonra Horasan postu yanına gider. Oradaki çerağı aydınlatıcı,
meydan odasına girerken uyarmıştır. Çerağcı orada şu tercümanı okur:
"Bism-i Şah..Allah Allah!/ Çerağ-ı nOr-ı Muhammed Afil Ruşen olmuş ezel/den ezel/! Aynü'l-cem' o/ub, kanOn-ı evliya. Kaide-i Hünkar Hacı Bektaş Ve/fi imam Hasan ve imam Hüseyn'den oldu envar-ı tecelliyat ce/fl Ber-cemal-i Muhammed, kemal-i imam Hasan, imam Hüseyn, Ali-ra bülend-i salavat!" Herkes sa
lavat getirir.
Bu tercümanın arı dille sözleri şöyledir: "Bu Muhammed Ali'nin nurunun çerağıdır /Bu nur ebed ışığının bağıdır./ Bunda ermişler sırrı, Bektaş Veli erkanı/ Cümle imamlar nuru bundan tuttu cihanı. Muhammed'in güzelliği, Ali ile imam Hasan ve Hüseyin'in olgunluğuna ..... 11
Ek Açıklamalar
Not 1:
Çeşitli Erkan-namelerde bu tercümanın herhangi bir dizesi değişik olarak görül
mektedir. Bu değişiklikleri aşağıda sunuyorum:
1. Dize: "Çün çerağ-ı fahr uyardık Hüda'nın aşkına." Bir başka nüshada; "Çün çerağ-ı fahri yandırdık Hüda'nın aşkına". Bir başka nüshada ise; "Çün çerağ-ı fahr uyardık dost Hüda'nın aşkına".
88 -------- ------Türk Külıürü ve Hacı Bektaş Veli/ 2006-40
--- - Balını Sultan Erkannanıesi Merkezli Geleneksel Bektaşilige Ait Bir Ritüel Örneği: ikrar
2. Dize: "Dü cihan fahr-i Muhammed Mustafa'nın aşkına". 11 75 Hicri tarihli
yazmada; "Ahmed-i Mürsel Muhammed Mustafa'nın aşkına".
5. Dize: "Hem Hasan, şah-ı şehld-i Kerl)ela'nın aşkına". Bir başka nüshada93"
Şah Hasan zehr-i nOş, Hüseyn-i Kerbela'nın aşkına". Bir başka nüshada: "Şah
Hasan sem-nOş, Hüseyn-i Kerbela'nın aşkına". ..
6- Dize: "On iki Burc-ı vilayet Pişiva'nın aşkına"94 , 7. Dize: 11 Hakk Muhammed hanedan-ı Al-i aba'nın aşkına".
8. Dize: "Pirimiz Hünkar-ı Kutbü'l-evliya'nın aşkına".95
9. Dize: " Haşre dek yansun yıkı/sun bil/ah anın aşkına" ve "Haşredek yanan yakılan bil/ah anın aşkına".
Bir başka yazmada şöyledir: "Çün çerağ-ı fahr uyandırdık Hüda'nın aşkına/ Ahmed-i Mürsel Muhammed Mustafa'nın aşkına/ Esedullahi'/-galib Aliyye'l-Murtaza'nın aşkına/ Hem Hatice, Fatıma hayrü'n-nisanın aşkına/ Şah Hasan semnOş, Hüseyn-i Kerbe/a'nın aşkına" devamı yukarıdaki tercüman gibidir.
Bazı nüshalarda son beyit şöyledir: "Hazret-i Hünkar-ı Kutbu'l-evliyanın aşkına/Dem-be-dem yansun yakulsun bil/ah anın aşkına" ve yine bazı nüshalarda
son dizedeki " dem-be-dem" bölümü 11 Haşredek" olarak kay ı tlıd ı r.
Not 2:
Bazı Erkan-namelerde bu tercümanın düvaz şekline; yani On iki imam Haze
ratı'nın adlarının tamamı yazılarak düzenlenmiş şekiline raslanmaktadır. Bura
ya bu şekli de alıyorum:
Bism-i Şah Allah A llah!
Çün çerağ-ı fahr uyandırdık Hüda'nın aşkına
SeyyTdi'l-kevneyn Muhammed Mustafa'n ın aşkına
Saki-i kevser Aliyye'l-Murtaza'nın aşkına
Hem Hatice, Fatıma hayrü'n-nisanın aşkına
Şah Hasan hulku'r-Rıza vü Şah Hüseyn-i Kerbela
Ol imamü'l-etkiya Zeyne'l-aba'nın aşkına
u 11 75 Tarihli Risale, Doç. Dr. Bedri Noyan Dedebaba Özel Kütüphanesi, s.185. ,, 22 Nolu Erkan-name, Doç. Dr. Bedri Noyan Dedebaba Özel Kütüphanesi. n 2,4,6 nolu Erkan-nameler, Doç. Dr. Bedri Noyan Dedebaba Özel Kütüphanesi.
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli/ 2006-40 ------ - -------- 89
Bedri NOYAN----- --------- ------ -----
Hem Muhammed Bakır ol kim nesl-i pak-ı Murtaza
Ca'ferü's-Sadık imam-ı reh reh-nümanın aşkına
Musi-i Kazım imam ser-firaz-ı ehl-i Hakk
Hem Ali Musa- er- Rıza ol asfiya'nın aşkına
Şah Taki vü ba-Naki vü hem Hasanü'l-Askerl
Ol Muhammed Mehdi-i sah'ib-Liva'nın aşkına
Pirimiz Hünkarımız Bektaş Veli'nin aşkına
Haşredek yanan, yakılan aşıkanın aşkına
Ber-cemal-i Muhammed, kemal-i ...... vb.96
Ek Açıklamalar:
Ek 1: Salih Erkan-namesi'nde (s.23), Dört Numaralı Erkan-name' de, Derviş Ca
vid Karaabdal Erkan-namesi'nde (s.12), Altı Numaralı Erkan adlı yazma yapıtta
(s.87), M. Tevfik Oytan'ait Bektaşiliğin Dibi Köşesi Astarı adlı kitapta (c.1,
s.172), yukarıdaki tercümanın değişik şekillerini görmek olanaklıdır. Son dize
nin son bölümü ise bazı nüshalarda" Aşıkanın aşkına" ya da "bil/ah anlar aşkına"şekillerinde yazılmıştır.
Ek:2 Muhterem aydınlatıcım(mürşidim) Ali Naci Baykal Dedebaba erenlerim
den fakire armağan edilen 300 sayfalık yazmanın içinde yer alan Erkan-name
de, çerağcının çerağ tahtı üzerindeki mumları uyandırdıktan sonra, geriye çe
kilerek kapıya geçip bu tercümanı okuduğu yazılmıştır. Fakir hemen yukarıda
bu tercümanı vermiştim . "Ruşen oldu"diye başlayan bu tercüman, bu yazma
da şu şekildedir: "Bism-i Şah Allah Allah/ Ruşen oldu çün çerağ-ı kanön-ı evliyw Ehl-i fahre oldu burhan, hem delil-i reh-nümw Verelim candan salavat ezderön-ı bi-riyw Ol Resul-i Ahmed-i Muhtar, Ali-yye/- Murtazw Ber-cemal-i Muhammed ... ".
Bir başka nüshada
Bu tercümanın birinci ve dördüncü dizeleri şu şekildedir: "Ruşen oldu çun ki kanön-ı çerağ-ı evliya". "Cül-cemal-i Ahmed-i Mürsel, Ali-yyel- Murtaza". Fa
kire göre tercümanın bu şekli aruz veznine daha uygundur.
94 Bahrı Baba Evlad ı Karahisar-ı Hüseyin Zati Yazmasından Kopyalanmış Nüsha, s. 83 Aynı şekilde yazılmış bir başka nüshadaki tercümanın son beyti de şöyledir: N Hazret-i Hünkar-ı Kutb-ül evliyanın aşkına/ Haşredek yansun yıkı/sun aşıkanın aşkınaN.
90 ------ ---------Türk Kü/Wrü ve Hacı Bektaş Veli/ 2006-40
---- Balım Sultan Erkannamesi Merkezli Geleneksel Bektaşilige Ait Bir Ritüel Örneği: ikrar
Ek: 3 Nuri Efendi armağanı Erkan-namede97 ise bu tercüman şu şeki lde yazıl
mıştır : "Ruşen oldu çün95 çerağlar ber- kanun-ı evliya/ Ehl-i fahre burhan oldu hem del'il-i reh-nüm§/ Verelim candan sa/ati ez- derun-ı bl-riy§/ Gül cemal-i Ahmed-i mürsel, Aliyye'l-Murtaza".
Ek: 4 Bazı yazmalarda Kanberi'ye ait "Ey şeh-i mülkri vilayet! Ve'y Hakk'ın
kudret eli" diye başlayan altılı nutukda aşağıda yer alan bölüm bulunmaktadır. Bu sözler çerağ uyarmada tercüman olarak okunmaktadır: "Allah Allah! Ruşen oldu çün çerağ-ı evliya/ Ehl-i Hakk'a oldu burhan hem dilil-i rehnüm§/ Vireyim candan selamı ez- derı1n-ı b'i-riy§/ Ber-cemal-i Ahmed-i mürsel Aliyye'l-Murtaza"
Bundan sonra çerağcı dara gelir, yanar durumdaki delili göğüs hizasında t utarak eller çapraz, ayaklar mühürlü, yüzü aydınlatıcıya dönük durur ve şu tercümanı okur:
Şah'ın adıyla Allah Allah/ Öğünme çerağını uyardık Hüda için/ iki cihanın ıss ı yüce Mustafa için/ Kevser suvarıcısı Ali Murtaza için/ Anamız hem Hatice, hem de Fatıma için/ Hasan hem de Hüseyin şah-ı Kerbela için/ On iki ermiş imam, o Al-i aba için/ On dört tertemiz masum yavru şüheda için/ Pirim Hazret-i Hünkar kutb-ı evliya için/ Mahşer gününe kadar yakılsın sevda için.99
Muhammed'in güzelliği, Ali ile imam H~san ve Hüseyin'in olgunluğuna Allah'tan yüksek sesle salat ve selam olsun.
Cemde bulunanlar şu şekilde salavat getirirler: Efendimiz Muhammed ve onun yüce soyuna Tanrı' dan yüksek sesle salat ve selam olsun
Bu tercümanı dinleyen aydınlatıcı (mürşit) 24. Nur Suresi'nin 35. ayetini okur. Bu ayetin Türkçe meali şöyledir :
"Tanrı göklerin ve yerlerin ışıklar verenidir./ Bu nur içi çerağlT kandil nuru gibidir. Bu çerağ bir billurun içindedir bu billur/ Parıldayan bir yıldız gibi balkıyıp durur./Yakılır doğuluda batıbda olmayan,/ Mübarek, kutsallaşmış, bir zey-
" 23 Numaralı Erkan-name. ,. Dedebaba buraya çoğ sözcüğünü yazmıştı. Fakir bu sözcüğü çün olarak değiştirdim.
'" Bu tercümanın Osmanlıca aslı şöyledir: #Çün çerağ-ı fahr uyandırdık Huda'nın aşkına / Seyyidi' l-kevneyn Muhammed Mustafa'n ı n aşkına / Saki-i kevser Aliyye'l-Murtaza'nın aşkı na / Hem Hatice, Fatıma hayrü'n-n isanın aşkına/ Şah Hasan Şahım Hüseyin-i Kerbela'nın aşkına/ On iki sadr-ı velayet pişvanın aşkına / Çardeh-i ma'süm-u pak al-i abanın aşkına / Hazret-i Hünkar-ı
Kutbü'l-evliya'nın aşkına/ Haşre dek yansun yakulsun aşı kan ın aşkına Ber-cemal-i Muhammed kemal-i imam Hasan ve imam Hüseyn, Ali-ra bülend-i salavat."
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli / 2006-40 ----- - - - - --- - -- 91
Bedri NOYAN------------------ -------
tin ağacından./ Onun yağı bu ateş değmeden de pek,/ Ona dokunmasa da sanki ışık verecek./ Nur üstünde nurdur O ... Tanrım pek iyi bilir./ Kimi dilese ona bu nurunu iletir./ Hakk Çalab insanlara mesel getirip durur./ Her şeyi bilen O'dur, Her şeyi bilen O'dur'. "Muhammed'in güzelliği, Ali ile imam Hasan ve Hüseyin'in olgunluğuna Allah'tan yüksek sesle salat ve selam olsun".
Cem erenleri topluca; 11 Efendimiz Muhammed ve onun yüce soyuna Tanrı' dan yüksek sesle salat ve selam olsun" derler.
Bu ayetin asi ı şudur: "AUahü nOru's-semavati ve'/-arzi meselü nOrihl kemişka
tin f/ha misbahuni'l-misahü zücacetüni'z-zücacetü keenneha kevkebün dürrüyyün yOkadü min şeceretün lubareketin zeytOnetin la şarkiyyetin ve la garbiyyetin yekadü zeytuha yuz/'u ve /ev lem temseshü narün nOrun ala nOrin yehdiyallahü li-nOrihl men-yeşaü ve yadribullahü'l-emsa/e li'n-nasi vallahü bi-külli şeyin allmün". "Ber-cemal-i Muhammed, kemal-i imam Alf... ....... ilh" Bundan sonra cem erenleri hep birlikte salavat getirirler.
Aydınlatıcı bu ayeti okuyup bitirince çerağcı elindeki delilin fitilini iki parmağı
arasında kıstırarak veya hafifçe silkeliyerek sırreder; yani söndürür. Delili üfle
yerek sırretmek kesinlikle yasaktır. Delil söndürülürken şu tercümanı okur:
"Şah'ın adıyla Allah Allah!/ Muhammed nurlarının iç anlamı gizli iken/ Ondan göründü güneş, ay ışığı birden/ Allah eyvallah Hü Dost!"
Bu tercümanın Osmanlıca aslı da şöyledir:
((Bism-i Şah Allah Allah!
Batın iken çerağ-ı nOr-ı Ahmed Zahir oldu şems ü mah-ı Muhammed ... Allah, eyvallah, Hü Dost!"
Çerağcı delili sırredince yerimde niyaza varır. Bundan sonra kalkarak mürşit(aydınlatıcı)ine varıp niyaz ile öperek delili ona teslim eder. Aydınlatıcı baba da
aynı şekilde niyaz ederek, aldığı delili yerine koyar. Çerağcı tekrar babaya, ar
dından çerağ tahtına, sonra kOre makamına, kOre makamından sonra da Ho
rasan postuna100 niyaz eder ve mürşitinden şu sözlerle haklı hayırlı ister:
"Şah'ın adıyla! Allah Allah I Hizmetimi kabul et yüce Tanrı hakkına/ Aba altı
'00 Dedebaba, Bir ileri Adım (Arı Türkçe ile Baktaşi Törenleri- Erkan), adlı yapıtında makamlara ni
yazla ilgili sıralamayı farklı yapmıştır. Yazdıkları şunlardır: "Çerağcı Baba'ya, Rehber Postu'na, Çerag Tahtı'na, Küre makamına, Horasan postuna" niyaz eder. Fakire göre dipnotta tırnak içinde yazılan sıralamanın değil, yukarıdaki sıralamanın uygulanması gerekir. Tabiyi doğrusunu Tanrı bilirb (Ş. Keçeli)
92 --------- ------Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli / 2006-40
- - -- Balım Sultan Erkannamesi Merkezli Geleneksel Bektaşiliğe Ait Bir Ritüel Örneği: ikrar
Soyuyçün ve dergah soyuyçün/ Kerbe/a şehidinin yüce ruhu aşkına/ Bu dergah ve hizmetten ayırma bizi bir gün/ Hak-erenler aşkına bize hayır himmet et/ Ne olur ise olsun, Tanrı nuru aşkına/ Eren/erimden Tanrı aşkına azıcık haklı-hayırlı, yardım! Allah eyvallah!"
Bu tercümanın aslı şöyledir: "Bism-i Şah Allah Allah!/ f:luda hakkı kabul et hizmetimi ey Şah/ Bi-hakkı al-i aba ve al-i dergah/ Hüseyn-i Kerbe/a'nın nOru hakkı hakkıyçün/ Bu hizmetten, bu dergahtan ayırma ey gani Şah!/ Erenlerden hak
lı hayırlı himmet... Şey'en lillah'0' ••• Allah eyvallah!"
Mürşit istenen haklı-hayırlı gülbankını okumadan önce niyaza varır, meydane-' vinde bulunan öteki canlar da niyaza varırlar. Mürşit şu gülbankı okur: /1 Şah'ın
adıyla Allah Allah! Tüm hizmetlerin kabul ola! Yüzün ak ola! isteklerin yerine gele! Meydanın açık ola! Vücudun saglık ve esenlikle dola! Yüce Tanrı ve kutsal kişi/erimizin tümü ve Hazret-i Hızır yardımcın ola, elinden tuta/ar/ Pirimiz
Hünkar Hacı Bektaş Veli senden memnun ve razı ola! Hakikat/ar'01 demine Hü!"
Bu gülbangın Osmanlıca aslı şudur:" Bism-i Şah, Allah Allah! Cümle hizmetin kabOI ola! Yüzün ak ola! lstegin feth'ola! Muradın hasıl ola! Meydan'ın açık ola! Allah Muhammed Afi, ve On iki imam, On dört masOm-ı pak efendileri
miz mu'ln ve dest-gir' in ola! Pirimiz Hünkar Hacı Bektaş Vefi hazretleri hoşnOd ve razı ola! Hazret-i Hızır yoldaşın ola! lnayet-i Seyyid-i kainat, sırr-ı Murtaza Afi. Hakikatlar demine'0J Hü!"
Aydınlatıcı yukarıdaki gülbangı okurken, aydınlatıcı ile birlikte niyaza varan
canlar her dileğe "Allah Allah" diye yanıt verirler. Aydınlatıcı gülbang ı bitiren "Hü" sözcüğünü söyleyince tüm erenler de "Hü" der ve doğrulurfar.
Bundan sonra çerağcı boyun keser ve esiğe, Horasan postuna, ve dara niyaz edip geçip yerine oturur.
'0 1 Şey'en lillah Tanrı için biraz bir şey ver.anlamına gelen bir sözdür. Bazı Alevi ve Bektaşi tercümanlarında ve hatta şiirlerinde bu sözler" Şeyd'ullah"şeklinde geçmektedir. Bu son sözler yan-lış söylenmiştir. Doğrusu "Şey'en /if/ahmtı r. ·
ıo? Dedebaba hakikat yerine gerçek sözcüğünü kullanmıştı. Biz burada geçeği kaldırıp hakikat sözcüğünü kullandık. Çünkü iki türlü gerçek vardır. Bunlardan birisi duyularımızla saptanan gerçek, otekisi de duyularımızla saptanmayan, ama aklımızın var olarak kabul ettiği hakikat. Nitekim Fransızcada realite ve verile sözcükleri kullanılmaktadır. Realitenin Türkçe karşı l ığı rıerçek, verilenin Türkçe karşılığı ise hakikattır. (Ş. Keçeli}
103 Bu son kısımda geçen hakikatlar terimi; hakiki bilim ve anlayış, yani bilim ve irfan ıssı, alemlere rahmet olacak hale gelen, kendisini insanlığa adayarak, benliğinden tümü ile vazgeçen kimsedir. O, hakikatı görmüş, kendisi de gerçek olmuş demektir.
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli/ 2006-40 --- ----- --- ---- 93
Bedri NOYAN---------- ----------------
Ek açıklamalar:
Ek 1: Dedebaba İleri Adım adlı yapıtında çerağcının; eşiğe, dara, Horasan postuna, mürşite, rehber postuna, çerağ'tahtına, ocak makamına niyaz edeceğini ve darda iken "Cümleden cümleye"diyerek niyaz ile yerine oturacağını yazmış
tır.
Ek: 2 Bazı nüshalarda çerağcı haklı hayırlı istedikten sonra "Çerağ-ı NıJr-ı Mühammed Ali/ Ruşen olmuş ezeliden ezeli.... ilh" tercümanını okur diye yazılmıştır.1~
Ek: 3 Delili sırretme tercüman ı Mevlevilerde de vardır. Onların tercümanı şöy
ledir: "Çerağ-ı batm iken nOr-ı Ahmed/ /yan oldu doğup şems-i Muhammed".
Ek:4 Başka bir Erkan-namede; Horasan çerağı da çerağcı tarafından, " Çerağ-ı NıJr-ı Muhammed Alil Ruşen olmuş ezeliden ezeli ....... ilh" tercümanı ile uya-rıldıktan sonra, "Çün çerağ-ı fahr uyardık ...... "tercümanı okur. Baba buna kısa bir gülbang ile yanıt verir. Çerağcı delili yukarıda yazılan tercümanını okuyarak sırreder. Ondan sonra talip (istekli)lerin seccadesini mürşidin önüne serer ve istekliyi yerinden kaldırır, diye yazılmıştır. Bu açıklamaya göre, hem çerağ
işi ve hem de rehberlik işi aynı adam tarafından yapılacaktır.
Çerağcı postuna oturduktan sonra mürşit aşağıdaki çerağ gülbankın ı çeker. Mürşit ve meydanda bulunanların tamamı postlarına secde eder vaziyette niyaza dururlar. Niyazda olan canlar, mürşidin her dileğine "Allah Allah" diye ka
tılırlar. Gülbangın sözleri şunlardır: " Bism-i Şah, Allah Allah! DeW-i burh§n, şam-ı gariban, çerağ-ı ruşen, fahr-i dervlşan, zuhör-ı iman,105 Allah Allah! Akşamlar hayr ola Hayırlar feth ola! Şerler def ola! Mü'minler ber murad ola! Münkirler mat ola! Münafıklar berbad ola! Gönüller şad ola! Meydanlar abad ola! mecflsler küşad ola! Demler daim, cem'ler kaim ofa! ibadetler sahih ve salim o/a!1°6 Allah Muhammed A!i101 mu 1/n1 zahir ve dest-gir ola! Zahir/erimizi
'°' 10 Nolu Erkan-name, s.10. •os Erkan Adlı Yazma Nüsha, s. 87de; "ZuhrJrqu /maman", Salih Erkan-namesi, s 41 'de ve Mehmet
Ali Hilmi Dedebaba El Yazılı Erkan-name (bir ve iki nolu Erkan-name), s. 11 'de, "zuharde-hi lmaniyan, kuvvet-i abda/an, huzur-u hazıran, selamet-i gariban", Derviş Karaabdal El Yazısı Erkan-namede (4 nolu Erkan-name), s. l 2'de bunlara ek olarak" Allah Allah, Sür-u lsrafil, Ma'na-yı Kamber, Çerag-ı Muhammed, mihrab-ı minber" sözleri geçmektedir .
.. ,. Tevfik Oytan, Bektaşiliğin iç Yüzü, c.1, s. l 73'de bu sözlere ek olarak şunlarda yazılmıştır: "Sırlar mestur, gönüller mesrur' ola! Hanedan-ı fukara mamur' olar Salih Erkan-namesi (2 numaralı Erkan-name), s. 41 'de ise şu sözler eklenmiştir: "Sırlar mestur, dostlar mesrur, düşmanlar makhür, gönüller pür-nur, hanedan-ı fıkara abad ve mamur ola! Dem-i dervişan mütecel/i düşmananı al-i Ali hor ve hakir ve fani ola".
,., Diğer nüshalarda u Allah er Hakk Muhammed All'
94 --------------- Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli/ 2006-40
--- - Balım Sultan Erkannamesi Merkezli Geleneksel Bektaşilige Ait Bir Ritüel Örneği: ikrar
ma'mur, batın/arımızı pür-nar eyleye! Allah erenler gürOh-ı naclden, tarlk-ı
müstakimden ve Ehl-i beyt-i Rasat, On iki imam, On dört ma'sum-ı pak efendilerimizin katarından, didarından, cemalinden, visalinden ayırmayaı•oe Allah Allah! Tacü'l-arifin, gavsi'l-vasilin, mürşid-i sa/ikin, sultanü'l-aşıkin, pirimiz-üstadımız, melce-i melazımız Hazret-i Seyyid Muhammed Hünkar Hacı Bektaş Ve-
o fi (Kuddis-e sırrah-ül- afi ve celi) efendimiz hazretlerinin himmet-i a/iyye ve ru-haniyet-i ce//leleri müeyyed ve müzahirimiz o/a! 109 ikrarımızda rasıh kadem110
ve sabit kadem idüp •kötü işlerde bulundurmaya! Merde, na-merde muhtac eylemeye!'" Dide/erimizi bina (gözlerimizi görücü), ka/blerimizi musaffa eyleye! Zevk-i vicdan, ilm ü irfan, kemal-i hal, fütuhat-ı kısmet, kerem ü inayet eyle-ye! 112 '
Allah Allah! Mefhar-ı ehl-i iman Hazret-i Balım Sultan, Sarı lsmail Sultan, Hacim Sultan, Seyyid Ali Sultan, Abdal Musa Sultan, İ<aygusuz Sultan, Şahkulu Sultan, Sarı Saltuk Sultan, Akyazılı Sultan, Durbali Sultan, Mansur Baba, Turabi Hacı Ali Dedebaba, Hacı Hasan Dedebaba, Mehmet Ali Hilmi Dedebaba, Ali Naci Baykal Dedebaba (kuddis-i Allah-ı esrarehüm)113 hazretlerinin himmitleri hazır, kerametleri bahir, vilayetleri nazır ola! Allah, erenler namazlarımızı, niyazlarımızı, hizmetlerimizi, erkan/arımızı kabul ede!11
Kurban sahiplerinin kurbanları, çerağ sahiplerinin çerağları, hayır sahiplerinin hayırları; kabul, ruşen ve makbul ola! Her geldikçe vaktimizin hayırlısı gele!"~ Namazlarımız, erkan la rımız, hizmetlerimiz kabul ve makbul ve pesendi'de-i
, .. 6 Notu Erkan Adlı Yazma, s.88; 2 Nolu Salih Erkan-name, s.41; ek olarak şu sözler yer almaktadır: N Hayır hizletleri üzerimizde hazır ve nazır ola! Hemlşe iltifat-ı ülyaları ve ruhaniyyet-i a/iyye/eri yar ve yaverimiz ola! Çagırdıgımız demde feryad reslerimiz ola! Muhabbetleri daim ve kaim ola!" Sadece Üç Numaralı Erkan-name, s.12 ek olarak da şunlar yazılıdır: "Nazar-ı şerifleri zahir/erimizi ma'mür, batın/arımızı pür-nur eyleye! Hazret-i Hakk-ı veli-yyi Mutlak rütbe-i a'la/arı der-i sahra-yı mahşer ba Şehldan-ı Kerbela cümlemizi haşr ve cem' eyleye!". 2 Nolu Salih Erkan-namesi, s. 42De ise "mazhar-ı envar-ı celi, mahrem-i esrar-ı ezeli, ezcilmle-i uşşak-ı lemyeze//" sözleri eklenmiştir. '
100 Diğer nüshalarda "üzerimizde sayeban ola". 110 Bu sözcüğün Türkçesi şudur: Ayağı sağlam, iyi ve temelli olarak yere basmak, dayanmaktır. "' Başka nüshalarda ek olarak şu sözler yer almaktadır: "nefeslerimizi keskin, tığ/erimizi berran ey
leye!". 112 Bir başka nüshada şu sözler eklenmiştir: N Allah erenler devlet ve milletimizin kılıncını keskin,
sözünü üstün eyleye/ Gökten hayırlı rahmetler, yerden hayırlı bereketlerihsan eyleye" . 111 Ayraç içinde yer alan sözlerin Türkçesi şudur: Tanrı sırlarını kutsal kılsın. 11
• Bazı nüshalarda "Her geldikçe hakkımızda hayırlısını ihsan eyleye" Bir başka nüshada ek olarak bu bölüm: "Allah erenler deryada ve karada olan ehl-i iman can kardaşlarımıza sıhhat ve selamet ihsan eyleye ve tarik-ı aliyyeden güzerun eden (gelip geçmiş olan) iman ehli canların ruh-ı revanları şad ve handan ola! Üçler, beşler yediler, kırklar, inayet-i seyyid-i kainat, sırr-ı Murtaza Al i (Başka nüshada "nur-ı Nebi, kerem-i Ali), dem-i Pir Hünkar Hacı Bektaş Veli, çerağ-ı kanun-ı evliya ebed ola! Gerçekler demine (+) Hü!" "' Başka bir nüshada "Gerçek erenlerimiz".
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Vefi / 2006-40 - --- -------- ---- 95
Bedri NOYAN------------- ------------
bargah-ı kibriya ola (yani, Yüce Tanrı katında beğenilmiş ola!) Hastalarımıza şifa, dertlilerimize deva, borçlularımıza eda, bir gayr-ı Hakk-ın esire mahpus olanlarımıza hayırlısıyla halas nasip eyleyüp gaib hazinesinden merzuk eyleye ve bilhassa mürşidimiz muhterem (Burada o dönemin dedebabasının adı söylenir.) dedebaba erenlerimizi sağlık ve saadetle uzun zamanlar başlarımızda daim ve baki eyleye.
Bedri Noyan Dedebaba bu gülbangı aşağıdaki şeki lde bu günün diline çevirmiştir: "Şah'ın adıyla Allah Allah! Yoksulların kimsesizlerin Tanrısı! Çerağımız ışık saça! Dervişler öğürie! Ünü yüce kişiler demi ola! inanç ıssı olanlar kendilerini göstere! Allah Allah.
Akşamlar hayr'ola! Hayırlar kazanıla, şerler ırağa koğula! IQanmışlar mµratlarına ire! inanmayanlar mat ola!
Gönüllerimiz sevinçte; meydanlarımız, meclislerimiz sonuna dek açık ofa! Allah Muhammed Ali tümümüze destek ola ve ellerimizden tuta! Dışımız düzgün, içimiz apaydınlık ola!
Allah; erenler-kurtulmuşlar bölümünden (güruh-ı naci), dosdoğruluk yolundan (sırat-ı müstakimden), Tanrı Yalvacı'nın ev halkından, on iki imam, on dört şe
hit yavruların; katarından, güzel yüzlerinden, onlara kavuşmaktan ayırmaya!
Allah Allah! Anlayışlı/arın baş tacı, ermişlerin en yücesi, yola girmişlerin aydınlatıcısı, aşıkların sultanı; pirimiz, en iyi bilenimiz, kendisine sığındığımız Mu
hammed Hünkfir Hacı Bektaş Veli Efendimiz (Tanrı sırrını kutlu kılsın)in yüce
himmeti, ruhu yardımcımız olsun! Söz verişimizde ayak diretip, bizi kötü işlerde bulundurmaya! Merde, na-merde muhtaç etmeye! Nefeslerimizi kuvvetli, kılıçlarımızı keskin eyleye! Gözlerimizi görücü, günüllerimizi tertemiz eyleye! iyilik zevki, anlayış, olgun hal ile bol kısmet, lutf ve ihsan eyleye!
Allah Allah! Yol büyüklerimizin, gelmiş geçmiş cümle aziz kişilerin himmetleri üzer/erimizde hazır ola! Ermişlik/eri bizi görücü ola!
Allah, erenler namaz ve niyazlarımızı, hizmetlerimizi, erkfinfarımızı kabul eyleye!
Kurban sahiplerinin kurbanları, ant içme sahiplerinin söz verişleri, çerağ ve hayır sahiplerinin hizmetleri kabul ola! Her geldikçe zamanımızın hayrı bile ge-
le! Özellikle mürşidimiz ........... " 5Dedebaba erenlerimizi sağlık ve mutlulukla uzun zamanlar başımızda sürekli ve kalıcı eyleye!
" ' Noktalı yere zamanın dedebaba5ının adı yazılacaktır.
96 ---------------Türk Külıürü ve Hacı Bektaş Veli/ 2006-40
---- Balım Sultan Erkannamesi Merkezli Gelenekse/ Bektaşiliğe Ait Bir Ritüel Örneği: ikrar
Üçler, beşler, yediler, kırklar; Evrenin Efendisi'nin nuru, vergisi; Hazret-i Ali'nin bağışı ve sırrı; pirimiz Hünkar Hacı Bektaş Veli, ermişler kanun-t çerağımız son
suz ola! Gerçekler demine hü!"
Meydanda (cemevinde) bu lunan erenler aydın latıcının 11hü11 sesine, "hü" diye
yanıt verirler ve doğrulurlar. Mürşit, erenlerin tümüne: <ıı Erenler, tümümüze aşk olsun!" der. Meydanda bulunanlar da; "hü! Allah, eyvallah!" derler.
Ek Açıklamalar
Ek 1: Bazı nüshalarda mürşidin daha önce çerağ hizmeti gören çerağcıya oku
duğu 11 Haklı hayırlı gülbengini" bu son okuduğu çerağ gül.bengi ile birleştire
rek şu şekilde okuduğu kaydı bulunmaktadır: "Bism-i Şah, Allah Allah! Erenler haklı hayırlısını kerem ede! Hayırlar feth ola, şerler def ola! Münkir-münafık mat ola! Müminler zat ola! Pirjm kutb-ı alem Hünkar Hacı Bektaş Veli Sultan ve Sultan ... 116 Dedebaba eren/erimizin himmet ve şefaat/arı, hüsn-i nazarları
üzerimizde hazır ve nazır ola. Eksik noksan hallerimiz kalmaya! Cürmümüz af ola! Özümüz feth ola! Yüzümüz ağ ola! Kalbimiz saf ola! Miratımız temiz ola!
RO-yı Hakk'tan ayırmaya! Derviş-i derd-mend eyleye! Her halimizi kendi rızayı şeriflerine muvafık ve mutabık eyleye! Er Hakk Muhammed Ali, On iki imam yanıltan, yaramaz yollara uğratmaya! Tarfetü'l-ayn içre111 kendi nefislerimize ısmarlaya; göre, gözete! Yeninde yakasında s_ak/aya, bekleye! Sırrında pinhan ey
leye! Efendim Şah. .. 118 Oedebaba sultana :
-"N'e.ttin, ne haddin?" dedirmeye
Müşkillerimizi hal/' eyleye! Gönüllerimizi saf eyleye! Mir' atımızı temiz, taklldimizi tahk'ik eyleye! Rıza-yı Hakk'tan ayırmaya! Yüzümüzden hayır göstere, şerr
göstermeye!
Er Hakk Muhammed Ali, on iki imam, bed-hallerden, bed-amellerden, bed-fiillerden, bed-huylardan, bed-endlşelerden, bütün heva ve hevesten geçirivere!
insan-ı kamil eyleye! lnsan-ı kamil· zümresinden ayırmaya!
Er Hakk Muhammed Alf, On iki imam ev/ad-ı Afi hal ve yollarından yol ve ilimlerinden ilim ve hilimlerinden hilim ve irfan/arından irfdn vere! Sırlarından agah eyleye!
11• Nokta ile işaret edilen bu yere o günün dedebabasının adı yazı l acaktır.
"'Bu tamlamanın türkçesi: Gözün bir kez kırpılması kadar demektir. -"0 INoktalı yere o günün dedebabasının adı yazı lır.
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Velf / 2006-40 --------------- 97
Er Hakk Muhammed Ali, On iki imam ömürlerimizi uzun eyleye! Nasib/erimizi, kısmetlerimizi bol eyleye! Na-merde, muhanete muhtac eylemeye
Vakitlerimiz hayr'ola! Hayırlar feth'o/a, şerler def'ola! Münkir-münafık mafola! Mü'minfer zat ofa! Bu makamdan gelmiş geçmiş erlerin, pirlerin ve hak kardeşlerin ve cem'-i enbiya-i izam ve evliya-yı kiram, On iki imam, On dört ma'sum-ı pak, on yedi kemer-beste anların yüzünden güzeran eyleye!
Babagan, aşıkan, sadıkan, muhibban, dervlşan, abdafan-ı güruh-ı naci ve nOr-ı Af-i aba rOh-ı revanfarı şad ve handan ofa! Ervah-ı tayyibeferi üzer/erimizde hazır ve nazır ola! Eksik noksan hallerimize kalmaya! Taksiratımızı affeyleye! Dergahına layık kullar eyleye! Derdimize deva, rencimize119 şifa kerem eyleye!
Er Hakk Muhammed Ali, dn iki imam, Pirim ........... 120 Dedebaba sultan uzak-ta yakında, içeride dışarıda, "Nasrun min-Allahi ve fethün karlbün ve beşşiri'lmü'minin", 121 ya Muhammed ya Afi, ya on iki imam, ya sultan okuyan cümle ehl-i Hakk kardeşlere dilde dilekleri, gönülde murad/arın vere!
Er Hakk Muhammed Ali, Oni ki imam katarlarından, didar/arından, cemal/erinden, rıza/arından ayırmaya! Sağlık safa/ık vere! Birlik dirlik kerem eyleye! Kerem-i A/1, nur-ı Nebi, Pirimiz kutb-ı alem Hünkar Hacı Bektaş Veli, üçler, beşler, yediler, kırklar, kerem- i evliya, dem-i sultan! Hü! Hü!".m
Ek 2: Bazı Erkan-name nüshalarında, burada mürşit; üç ihlas, bir Fatiha Suresi, bir münacat, salavatname ve nad-ı Alim okur. Nad-ı Ali duasından sonra Mürşit" Rabbena takabbef minna bi-hakkı Muhammeden ve Haydareh, hü dost' diyüb postuna niyaz eder. Bütün canlar da oturdukları yerde postlarına niyaz ederler.
Bundan sonra aydınlatıcı şunu okur: "Bism-i Şah, Allah Allah! Ya Muhammed, bi-hakk-ı Muhammed; ya Ali, bi-hakk-ı Ali; ya Fatıma, bi-hakk-ı Fatıma; ya Muhsin, bi-hakk-il- Hasan; ya zi-1-ihsan-ı bi-hakk-ı Hüseyni
"Ya iddeti inde şiddeti ve ya gavsl inde kürbetl! Ecirni bi-aynıkelletl la yenam ve ekfinl bi-rüknikellezila yeram. "12~ duasını üç kez okur ve:
11• Rencimize: Hastalıklarımıza, ağrı ve sızılarımııza
120 Noktalı yerlere dönemin dedebabasının adı yazılacak. 121 Tırnak içindeki sözler Kur'an-ı Kerim Saf Suresi 13. ayetinin sözleridir. Bu sözlerin Türkçe anla-
mı şudur: "Tanrı tarafından yardım, yakıncacık bir zafer ... Mü'minleri bununla müjdele". 122 S Nolu Büyük Sığı rdili Cönk, y: 30/b, Doç. Dr. Bedri Noyan Dedebaba Özel Kütüphanesi. ıu Münacat, Salavaıname ve nad-ı Ali daha sonra özel bölümlerinde verilecektir. "'Tırnak içindeki bu sözlerin Türkçesi şudur: "Benim zor zamanımda yardımcım, koruyanım!
Uyumayan gözlerinle beni koru! Bitmez tükenmez kuwetinle beni muhafaza buyuı"
98 ---------------Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli/ 2006-40
- --- Balım Sultan Erkannamesi Merkezli Geleneksel Bektaşiliğe Ait Bir Ritüel Örneği: ikrar
'Kurbamyım Allah ve RasOl-us-sakaleynin
Hem Hayder-ü Zehra-i BetOI hem Haseneyn'in' dedikten sonra iki rekat da na
maz kılabilir.
Ek 3: Fakirde bulunan Evlad-ı Şemsi Baba Deraliyyeli0 Hafız lsmail Hakkı mü
hürlü Erkan-namede125 çerağ uyandırma erkanı sırası şöyledir: Çerağcı mürşidin
emriyle postuna niyaz ile kalkıp mürşidin huzuruna vardıkta bu tercümanı okuya: Bism-i Şah Allah· Allah! /1 Ve lillahi'l-meşriku ve'l-mağribü fe'eynema tüvel
/a fesemme vechullah"126
Huzur-ı mürşide oturdukta niyaz edilerek delili alıp ve bir cfahi huzuruna niyaz
edip kalkıp ocak yanına varılıp delil uyarılırken okunur: /1 Bism-i Şah, Allah Al
lah! Çerağ-ı nOr-ı Muhammed Ali'den doğupdur şems ile mah! Fakir bir zerre
alayım destur Allah eyvallah! Ber-cemal-i Muhammed, kemal-i imam Ha-
san ......... vb".
2- Bundan sonra dönüp şu tercümanı okur: /1 Bism-i Şah, Allah Allah! Şem-i tev
fik-i hidayettir yüzün/ Suret-i Hakk'tan ibarettir yüzün/ Hace u ehramı ziyaret
tir yüzün/ Kıble-i erbab-ı ta'attir yüzün/ Mağz-ı Kur'an'dan ibarettir yüzün/ Ehl-
i tevhide beşarettir yüzün/ Ber cemal-i Muhammed ......... vb".
3- Bir adım geri çekilerek ati(şu) tercümanı okuyacaktır: /1 Bism-i Şah, Allah Al
lah!/ Allah! Dost! Aşıklar! Sadıklar/ Yanıklar/ Uyanıklar! Ayn-ül-cem' sakinanına aşk olsun" Bundan sonra çerağ uyarılmaya başlanılır. ilk uyarılacak çerağ
baba çerağıdır.
4- Bism-i Şah, Allah Allah! Çerağ-ı rOşen! Fahr-i derv!şan .... .llh.
5- Taliplerin çerağlarını uyarır. Bism-i Şah Allah Allah! Seyyidü's-sadat! Mu
hföbü's-sadat... ... ilh
6- Badehu çerağın sağ tarafına geçip bu tercümanı okur: /1 Bism-i Şah, Allah Al
lah! Çerağ-ı evliya nOru's-semavat/ Ki bu menzfldir ol TOr-ı münacat/ Kaçan
kim rOşen kıl niyazı/ Ver Mehmed Ali'ye candan salavat. ....... "
7- Bir adım geriye çekilip ati (şu) tercüf'!lanı okur: "Bism-i Şah, Allah Allah! Çerağ-ı NOr-ı Muhammed Afi' den ROşen oldu KanOn-ı evliya/ Ehl-i fahre oldu bur-
" 5 25 Numaralı Erkan~name, s. 1-4. 12• Tırnak içindeki sözler, 2. Bakara Suresi 115. ayetinin sözleridir. Bu sözlerin Türkçe anlamı şu
dur: "Oogu yeri de batı yeri de Tanrı'nındır. Hangi yere dönerseniz Tanrı'nın yüzü oradadır. Her taraf Tanrı' ya ibadet yönüdür".
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Ve/1 / 2006-40 --------------- 99
Bedri NOYAN------------------------
han-ı de//1-i rehnüma/ Verelim candan salavat ez derOn-u bi-riya/ Ol resOl-i
mürsel Ahmed hem Aliyye'l-Murtaza ...... 1" 21
8- Üç adım geri çekildikten sonra okunacak tercüman: /1 Bism-i Şah, Allah Al-
lah! Çün çerağ-ı fahr uyardık dost Huda'nm aşkma/ Seyyid-il- kevneyn ...... ilh."
Sonra daşra varıp durulacak. Baba hazretleri gülbengi çekip niyaza inerken de
lil çerağını silküb itfa (yok) edü lür ve niyaza kalkıp adap ile ( kural gereğince)
delili baba hazretlerine teslim ederken:
11 Bism-i Şah, Allah Allahİ Çerağ-ı NOr-ı Muhammed Ati/ ROşen olmuş ezef'iden
ezel'i/ Ayn-ül- cem' kaide-i evliya Hünkar HaCI Bektaş Vel'i/ Kemal-i Şah Hasan
ve Hüseyn'den oldu envar-ı tecelliyat-ı cel'i/ Allah Allah! Hava/et ya in:am Rı
za! Hü dost!" deyip erkan üzere (kural gereğince) delili baba hazretlerinin ye
dine (eline) teslim ile niyaz ettikten sonra sair makamata niyaz ederek şu tercümanı okuya:
1 O- "Bism-i Şah, Allah Allah! / Dost! Hazır gaib ... zahir. .. batın ayn-ül-cem'
erenlerinin gül cemallerine aşk olsun!" deyip niyaz ettikten sonra kalkıp oldu
ğu yerde bu tercümanı okuya:
11- "Bism-i Şah, Allah Allah! Hizmetimiz kabul eyle ya Şah! Bi-hakkı Murtaza
çün ali dergah! Ber-cemal-i Muhammed .... ilh.11
12- Baba hazretleri gülbengini çektikten sonra, bir niyaz ederek çekilip postu
na oturacaktır azizim.
Ek 4 : Fakrde bulunan Evrad-ı Abdalan adlı bir yazmada, "Asitanede Meydan
da Çerağ Uyarmak'1128 başlığı altında bir bölüm bulunmaktadır. Bu bölümde
anlatıldığına göre; çerağcı elindeki delili uyarınca kapıya geçip elini başından
yukarı kaldırıp "Allah! Dost! Hakki Hü! Erenler! Aşıklar! Sadıklar! Sakinan-ı ayn-ül-cem' Aşk ..... " diye. Sonra ayak ayak çerağın yanına vara, 129 sol elini göğ
süne koya. Sağ dizini yukarı kaldırıp sol dizini yere koya. Andan çerağı uyara
ve bunu okuya: "Ber cemal-i Muhammed .... i/h" .Andan yukarı kalkıp kıçın kı
çın(geri geri) kapıya vara. Andan sonra mumu başından yukarı kaldırıp sol eli
ni göğsüne koya, bu tercümanı okuya: "Allah Allah! Dost! Çün çerağ-ı fahr
uyandırdık Huda'mn aşkma!... . .ilh". Andan sonra Allah deyip durursun. Tekrar
"' Bu tercümanın vezni bozuktur. Fakir nüshada bulunan şeklini aynen aktarmıştır. "" Evrad-ı Abdaliin Adlı Yazma, s. 77. Doç. Dr. Bedri Noyan Dedebaba Özel Kütüphanesi. '" Hangi çerağın yanına varacağı belli değil.
100 --- ----------- Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli/ 2006-40
- - - - Balım Sultan Erkannamesi Merkezli Gelenekse/ Bektaşiliğe Ait Bir Ritüel Örneği: ikrar
bu tercüman ı okursun: " Çerağ-ı evliya nur-ı semavat. ... ilh" . Tekrar bu tercü
man ı okuya: " Seyyid-i sadat! Muhibb-i sadat. .. . i/h .... "
Ek 5 : Fakirin kitaplığında bulunan Derviş Ali'ye ait bir yazmada bulunan 1175
H. (1761 M.) senesinde yazılm ış bir Erkan-namede (9 Nolu Erkan-name) bu lu-
nan açıklama şöyledir: o
"Çerağcı: Çün çerağ! Fahr uyandırdık ...... Tercümanını okuduktan sonra mür-şid dua edip "hü!" diyeler. Niyaz ede. Ba'dehO çerağa niyaz edip bu tercümanı okuya: Ruşen oldu çerağ-ı KanOn-ı evliya/ Ehl-i fahre oldu burhan-u-del'il-ü
rehnüma/ Verelim candan salavat ez durOn-ı b'i-riya/ Ol raşOl-i Ahmed-i Mürsel Aliyye'/-Murtaza/ Ber-cemal-i Muhammed ... ilh deyip mürşit dua edip 11hü!11
diyeler.
BadehO mürşide niyaz ede şem'a (mum)yı anın yanına koya. Kapıya peyman
çe yerine bir niyaz ede. Andan cemaata, postlara niyaz ede. Lakin bu minval üzere her mahal yerlere gide. Gerektir ki bir kere peymançe yerine ta nihaye
tine varınca. Andan haklı hayırlısını alıp andan mürşide niyaz ede, bu tercümanı okuya: I Allah! Dost! Hazır ! Gaib, zahir, batın ... ilh' deyip badehu geçip postuna oturmadan evvel çerağın yanına varıp bu tercümanı okuya: Bism-i Şah,
Allah Allah! Çerağ-ı nOr-ı Muhammed Al'i/ Ruşen olmuş ezeliden ezel'i/ Ayn-ül
cem' olmuş kaide-i evliya erkan-ı Hacı Bektaş Ve/// Kemal-i Hasan - Hü-seyn'den oldu envar-ı tecelliyat celf ...... Postuna otururken: Sırr-ı cemal-i dost!
Bi- vech-i Adem ... okuya, geçip postuna otura"
Ek 6: Fakirde bulunan eski bir Erkan-namede de çerağ uyarma erkanının şek l i
şöyle anlatılmaktadır:
"Mürşit en önden meydana girince Horasan çerağ ı nı ve kendi çerağı olan ba
ba çerağını eli ile uyarır. Küre makamı, aslında ocaktır. Ocakta ateş varsa so
run yok ... Ocak yanmıyorsa oraya da bir çerağ konur. Bu çerağı da mürşit uya
rır, ardından da makamına niyaz edip yerine oturur.
Çerağcı önce: " Nasr-ün minallah-ı ve feth-ün karib ... "i o~uyarak dara, Hora
san postuna niyaz edecek. Horasan postu yan ında mürşide karş ı ; " kaşların
mihraba karşu men niyaza ge/mişem/ Kıble gördüm kim anın içün ben niyaza
gelmişem/ Kıblegahımdır Muhammed, secdegahımdır Ali ... Ber cem~l-i Muhammed .. .. ilh" tercümanını okuyacak. Mürşide varıp niyaz ile delili alacak.
Mürşitten delili alınca, dara çekil ip "eyledim dergah- ı Hakk'a niyaz ... .ilh" ter
cümanını okuyarak ocağa varacak, ocakta ocak alevi varsa ondan, yoksa ocak
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli/ 2006-40 --------------- 101
Bedri NOYAN------------------- -----
çerağından (sair dergahlarda baba çerağından) ateş alarak şu tercümanı okuya
cak:
"Çerağ-ı nOr-ı Muhammed Ali' den doğubdur, şems ile mah Fakir bir zerre ala
yım, destur Allah eyvallah!. .. "
Andan Horasan postu yakınına dara çekilir burada: "Şem-i tevfik-i hidayettir
yüzün ... . .ilh" tercümanını okur. Bir adım ileri atar ve:
-"Hakk hü! Dost! Aşıkl<~r! Sadıklar ...... ilh" tercümanını okur. Çerağ tahtına yaklaşıp, bunun kendisine oranla bir adım sağ gerisinde durur ve: "Çerağ-ı ev
liya nOr-us-semavat. .. " tercümanını okur. Bir adım atarak peymançede: "Çe
rağ-ı ruşen, fahr-i dervlşan .... i lh" te rcümanından sonra kanun çerağını. uyarır.
Şu tercüman ile de taliblerin çerağlarını uyarır: "Seyyld-is-sadat, muhibb-üs- sadat.. . .ilh ... "
Çerağların uyarılması tamamlandıktan sonra tahttan iki adım geri çekilir ve:
"Ruşen oldu çün çerağlar ber kanOn-ı evliya/ Ehl-i fakre oldu burhan hem de-111-ü rehnüma/ Verelim candan salavat ez-derun-ı bl-riya/ Ber cemal-i Ahmed
i Mürsel Ali-yyel-Murtaza/ Ber cemal-i Muhammed ... ilh" tercümanını okur.
Buradan Horasan postu yanına varır, peymançede olarak: "Çerağ-ı nur-ı Mu-
hammed All/ Ruşen olmuş .... ilh ... " tercümanını okur. Mürşide üç adım atıp:
"Çün çerağ-ı fahr uyandırdık ... " tercümanını okur. Mürşit çerağ nazm- ı celilini
(Nur Suresi'ni) ve gülbangini okur. Çerağcı: "Batın iken çerağ-ı nOr-ı Ahmed/ Zahir oldu şems ü mah- ı Muhammed" tercümanını okuyarak delili sırr eder.
Mürside varır, niyaz ile del ili teslim eder.
Ek 7: Cavid Sunar Melamilik ve Bektaşilik adlı kitabında130 şunları yazmıştır:
"Kandil nuru Muhammed All'dir ezeliden ezeli/ Allah-ı nur-us-semavat mezahirinde lem yezeli ayn-ı cemde görülür Hakk'ın kudret eli/ Kaide-i erkan pirim Hünkar Hacı Bektaş Veli/ /llevlak-e"sırrına mazhar envar-ı tecelliyat münceli/ Ber-kemal-i hamse-i Al-i aba ve ber cemal-i Muhammed Ali-ra sa/ava('.
Çerağlar önüne varılınca okunacak tercümanı da şöyle yazmıştır: "Bu menz'i'I ki çerağ-ı nur-ı semavat/ Kaçan kim ruşen oldu Tar-u münacat/ Makam-ı esrardır ve hem hacat/ Ber-kemal-i Muhammed Ali-ra salavat".
Çerağ, uyarılırken kimi Erkan-namelerde kanun çerağından, kimisinde de Ho
rasan çerağından uyarılır diye yazılmıştır. Bu yüzden de bu durum, Horasan
uo Prof. Dr. Cavid Sunar, Melamllik ve Bektaşilik, s. 75.
102 --------------Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli/ 2006-40
---- Balım Sultan Erkannamesi Merkezli Geleneksel Bektaşiliğe Ait Bir Ritüel Örneği: ikrar
postu önünde duran çerağlardan delil uyandırılacak zannedilmesi gibi bir yan
lış anlamaya neden olmaktadır. Aslında kure, yani ocaktan veya ocak yanmıyorsa önünde duran kure (ocak) çerağından uyarılmalıdır.
Bu bölümde sunulan tercümanlarda" Kandil nur-ı Muhammed All'dir ezelfden ezel/" sözleri geçmektedir. Bu sözlerle anlatıl mak iste'tıen şudur: Kur'an-ı Ke
rim 33. Ahzab Suresi, 46. ayetinde şunlar buyurulmaktadır: 11 Gidişi gözetleyen diye gönderdik hemen/ Yolladık seni tanık diye, hem de muştucu/ lğri yol sonucundan herkesi korkutucu/ Gönderdik Hakk izniyle öz yoluna çagıran/ Işık saçan bir güneş olarak seni heman." 13' Bektaşilikte "çerağ, kandil, mum, ışık ve nur" sözcükleri ışık anlamına dayanır ve yukarıdaki ayete dayalı olarak söylen
miştir. Bu sözlerle Hz. Muhammed, Hz. Ali ve Hacı Bektaş Veli çerağa benze
tilmiştir.
Bazı Erkan-namelere göre, Çerağ Tahtı önünde bulunması gereken ve üç fitili bu lunan kanun-ı evliya çerağı (bazı Erkan-namelere göre Horasan çerağı adı
ile kayıtlıd ır)nın üç fiti l i Allah, Muhammed, Ali'yi simgeler ve tümü ile bu üçü
nün birliğini gösterir.
Bektaşi inancına göre alemlerin başlangıcında Muhammed Ali'nin nurundan başkas ı yoktu. Bu ikisinin vahdeti(birliği) "uluhiyet"(Tanrısallık) makamıdır. Bu
"uluhiyet" makamının birliğinde "ahadiyy~t", ayrılığında ise "vahdaniyet" tecell i eder. Vahdaniyet ahadiyyetin tecellisi olup mebde-i amadan, gayplar gay
bından (diğer bir söylemle) lahut aleminden meydana gelmiş; yani zuhur etmiş
tir.
Delil adı verilen ufacık mumun uyarı lması (yakılması) ile Allah, Muhammed ve Al i'nin her birinin nuru ayrılmış; ayrı ayrı zuhur olmuş olur. Böylece çerağ tah
tı (tahd-ı Muhammedi) kurulmuştur ki; bu, vücub ve imkan alemini, yani flley
dan odasını (cemevini) nurlandırmıştır. Meydanı kaplayan bu büyük nurdan diğer ışınlar, parçaları olan küçük nurlar da ortaya çıkmış, yani On iki imam çe
rağl arı da uyanmış ve böylece ferdaniyyet(tekillik- kesir) meydana ge lmiştir.
Muhammed Ali'nin nurunun nurları ile meydandaki; yani bu evrendeki he.qey zahir (görünür) ol muştur. ,
Her zuhur (meydana gel iş) için, bir mahzar (meydana gelinen yer) zorunludur.
işte, meydanevindeki postlar, çerağlar, makamlar vb. bu zuhurun bi r mazharı-
1ı1 Yukarıda Türkçe anlainı sunulan ayetin aslının sözleri şöyl ed ir: " Ve da'iyenilallahi bi'iznihi ve siracen müniyra".
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli/ 2006-40 ------ --------- 103
dır. Hakk'ın tam mahzarı ise Adem'dir. Meydana gelen talip(istekli) alemde te
celli eden gerçeği bilirse, görürse Rabbi'ni de bilmiş ve görmüş olur. Ademe
(insana) secdeden amaç onun sıfatlarına değil, zatına; yan i Külli Ruh'a secde
dir.132
"'Bazı yerlerde, Horasan Çerağı' nı Çerağ tahtı önüne koyuyorlar. Baba efendi Meydan odası'na en önce girince bunu uyarı yor. Sonra çerağcı bunu oradan alarak Horasan Postu'na koyuyor ve oradan delili uyarıyor. Yine yazmalardaki "Baba çerağını çerağcı uyaracak"diye kayıtlar da vardır. Doğrusu yukarıda açıkl adığım g ibidi r. Beşinci Erkan, Aydınlatıcının (mürşidin) Namaz Kılması.
Bu namaz Mezheb-i Ca'feri kurallarına uygun olarak kı lınan iki rek'at hacet namazıdır. Secde edilecek yere, Cenab-ı imam Hüseyn'in yattığı Kerbela cevherinden (Kerbela toprağından yapılmış küçük küpler) konulur ve bu cevher üzerine secde edi lir. Ek:4 Numaralı Erkan-name (sayfa 50) de Çerağlar uyarı l dıktan sonra çerağcı yerine oturur ve ondan sonra mürşid namaza kalkar diye kayıt vardır. Bir başka Erkan-namede (25 numaralı Erkan-name, s. 20) çerağcı delil i teslimden sonramürşid "olduğu makamda" üç ihlas, bir Fatiha, bir münacat, bir fatiha-i fukara ve salavat-ı şerife ve nad-ı Ali okur. Sonra da iki rekat namaz kı lar diye kayıt vard ı r. Bu Erkan-namede namazın mürşidin kendi postunda kılacağına kı lınacağı yazılmıştır. Namazdan sonra mürşld istekli (talip) den rehber seçmelerini istiyor. Bir başka nüshadaki kayda göre: ikrar törenlerindeki bu namaz, Gadir-i Hum'da Hazret-i Muhammed'le Hazret-i Ali'nin kıldıkl arı iki rekat namazdan kalm ı ştı r.
104 ----------------- Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli/ 2006-40 '
Top Related