Iii - cdn.islamansiklopedisi.org.tr · SALiM ÖGÜT ı L r L MİCMER (bk. BUHURDAN). MİDHAT BAHARI...

2
MlZRAKLI iLMiHAL Eser ilki 1258 (1842) olmak üzere pek çok defa (Özege, lll, 1140). mihal ve Latin harfleri ile önemli bir metne kalmaya özen bir ise eserin : 1306; a.e. (haz. Kara). 1999; Abdülaziz Bey. Adet, Merasim ve Tabirleri Ka- Günay). 1995 , 62; özege . Katalog, lll, 1140; Hati- ce Kelpetin Gele- neksel ve 2001 , s. 38-39 ; Hasan Kurt. Cumhuriy et Dö- nemi Ilmihal Konulara Yak- (yüksek li sa ns t ez i. Sakarya Üni - versitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 66-67; Saadettin Merdin, ilmihal'in ilikadi Tahlili (yüksek lisans tezi, I 999). Sos- yal Bilimler Enstitüsü. r Iii M. KAMiL Eskiden Kabe ile L bulunan çukur. _j Sözlükte "karmak. daki acn kökünden türeyen mi'cen (mi'- cene) " çamur hamur yer" demek olup Kabe'nin du- önünde ile Kabe'nin çukur bu adla Bunun sebebini zikreden rivayetler ara- en güçlü Kabe'nin es- Hz. bura- da yolundaki rivayettir (M. Ali ll, 05) . Ancak bunun teyit edecek bir bilgi bulunma- gibi da son dönemlere aittir. Eski kaynaklarda buradan "Kabe'- nin önündeki çukur" diye söz edilmekte- dir . Mi'cen'in ehemmiyetiyle ilgili çok daki rivayetin en önemlisi, vakit na- maz farz Cebrail 'in Hz. Pey- gamber' e burada oldu- bildiren nakildir (Fasl, 1, 354-355). Bundan buraya "m usaila Cibril" de denilmektedir. bir rivayete göre ise Kabe'nin Hz. bu yeri kendisi için makam Daha sonra Ekrem veya rivayetlere göre Hz. ömer namaz en- gellememesi için bu Kabe'den biraz (a.g.e., 1, 334-335; bk. Bu çukur yeni yerine önce yerini gösteriyordu. 6 Cübeyr, Ka be za- man bir çukur olarak M bi ise bu bilgiye ka yerde Cübeyr Kabe'nin ile bulunan havuz biçi- mindeki çukurun on iki, enini buçuk, bir olarak, Fasi 4, enini ve de- 0,5 diye fa'ü 'l-garam, 358) . Rifat çukurun 30 santim, enini 1 ,S m. ve 2 m. olarak vermektedir. Mi'cen. tavaf yol için 20 1958 tarihinde ve üzerine mermer : Ezraki, Ai)baru Mekke (Me! has). I, 350-351; Cübeyr, Beyrut 1400/1980, s. 62; Fas!, ömer Abdüssel am T ed - mürl), Beyrut 1405/1985,1,334-337, 351-358; s. 959; Rifat Kahire 1344/1925, !, 267; Hüseyin Abdullah Baselame. Cidde 1400/1980, s. 140 vd.; a.mlf., 'a.?.?ama, Cidde 1402/1982, s. 186-189; M. Ali li'l-hicre, Cid- de 1404/1984, ll, 105. Iii SALiM ÖGÜT L r L (bk. BUHURDAN). BAHARI (1875-1971) Mevlevi ve edip. _j _j Eyüp semtindeki run Sadi Ah- met Bahariye Mevlevihanesi'- ne mensup ve "Saha- ri" için Midhat Bahari diye kanunundan sonra Beytur Askeri mahkeme Mehmed Nuri Efendi, annesi Sadi Süleyman Efendi'nin FatmaAliye Ha- Midhat Bahari küçük dedesi Süleyman Efendi'nin dini bilgile- · ri dedesinden, dilleri ve daki derin kültürünü aile çevresinden ve ailenin seçkin edindi. Eyüp Darülfeyz-i Hamidi Mektebi'ni ve Eyüp Asker1 bitirdi. tahsilini, daha sonra Ankara defterdan olan ve o Bitlis' te görevli bulunan Zihni Bey'in Bitlis mezuniyetinin dan istanbul'da Maliye Nezareti Kalemi'n- de memuriyete sonra Or- man Meadin ve Ziraat Umum Müdürlü- Kalemi'ne nakl edildi. Bir ara Hatip Mektebi'nde Türkçe ve edebiyat muallimi olarak görev di- Mustafa Re'fet Efendi ve Ba- hariye Mevlevihanesi Hüseyin Fah- reddin Dede'den, dersi- ve istanbul Darülfünunu mü- derrislerinden Hüseyin Avni Efendi'den Hüseyin Avni Efendi'nin derslerine de devam ederek icazetname Mehmed Said Efendi'den Arap ede- Bul].ô.ri olarak nan Said Efendi'den okudu. Bu Mehmed Said Efendi'- nin evlendi. Hüseyin Fahreddin Dede'ye intisap ederek çile karan Midhat Bahari, Eyüp Hatuniye Nak- Hoca Hüsameddin Efendi'den icazeti Tekke ve zaviyelerin bir süre önce Ankara Mevlevihanesi'nde- ki bir sohbet Midhat Bahari'nin sözlerinden etkilenen Konya makam çe- lebisi Abdülhalim Çelebi'nin destarh sikkeyi ona giydirmesiyle Mevlevi ol- du. Dergahlar Mevlevlhanesi Türkiye Sanayi ve Meadin ku- rulunca bu bölümü getirilen Midhat Bahari 1945 da emekli oldu. 1959'da Yüksek Enstitüsü'nde bir kadar Farsça okuttu. sebe- biyle enstitüden sonra Cadde- bostan'daki evinde ilmi de- Midhat Bahari

Transcript of Iii - cdn.islamansiklopedisi.org.tr · SALiM ÖGÜT ı L r L MİCMER (bk. BUHURDAN). MİDHAT BAHARI...

Page 1: Iii - cdn.islamansiklopedisi.org.tr · SALiM ÖGÜT ı L r L MİCMER (bk. BUHURDAN). MİDHAT BAHARI (1875-1971) Mevlevi şeyhi, şair ve edip. _j _j İstanbul'un Eyüp semtindeki

MlZRAKLI iLMiHAL

eleştirilmiştir. Eser ilki İstanbul'da 1258 (1842) yılında olmak üzere pek çok defa basılmıştır (Özege, lll, 1140). Mızraklı İl­mihal adı ve Latin harfleri ile yayımlanan kitapların önemli bir kısmı metne bağlı kalmaya özen göstermemiş, bir kısmı ise eserin yalnız adını kullanmıştır.

BİBLİYOGRAFYA :

Mızraklı İlmihal, İstanbul 1306; a.e. (haz. İ s mail Kara). İstanbul 1999; Abdülaziz Bey. Osmanlı Adet, Merasim ve Tabirleri (n ş r. Ka­zım Arısan-Duygu Arıs a n Günay). İstanbul 1995, ı, 62; özege. Katalog, lll, 1140; Hati­ce Kelpetin Arpaguş. Osmanlı Halkının Gele­neksel İslam Anlayışı ve Kaynakları, İstanbul 2001 , s. 38-39 ; Hasan Kurt. Cumhuriyet Dö­nemi Ilmihal Kitaplarının İtikadi Konulara Yak­

' laşımı (yüksek lisans tezi. ı 998). Sakarya Üni­versitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 66-67; Saadettin Merdin, Mızraklı ilmihal'in ilikadi Açıdan Tahlili (yüksek lisans tezi, I 999). UÜ Sos­yal Bilimler Enstitüsü.

r

Iii M. KAMiL YAŞAROGLU

Mİ'CEN (~1)

Eskiden Kabe kapısı ile L Rüknülıraki arasında bulunan çukur. _j

Sözlükte "karmak. yoğurmak" anlamın­

daki acn kökünden türeyen mi'cen (mi'­cene) "çamur karılan, hamur yoğrulan yer" demek olup Kabe'nin kuzeydoğu du­varının önünde Rüknülıraki ile Kabe'nin kapısı arasındaki çukur bu adla anılmıştır.

Bunun sebebini zikreden rivayetler ara­sında en güçlü olanı, Kabe'nin inşası es­nasında Hz. İsmail'in inşaat harcını bura­da karmış olduğu yolundaki rivayettir (M. Ali ei-Mağribl, ll, ı 05) . Ancak bunun doğ­ruluğunu teyit edecek bir bilgi bulunma­dığı gibi adiandırma da son dönemlere aittir. Eski kaynaklarda buradan "Kabe'­nin önündeki çukur" diye söz edilmekte­dir.

Mi'cen'in ehemmiyetiyle ilgili çok sayı­daki rivayetin en önemlisi, beş vakit na­maz farz kılındığında Cebrail'in Hz. Pey­gamber' e namazı burada kıldırmış oldu­

. ğunu bildiren nakildir (Fasl, 1, 354-355). Bundan dolayı buraya "m usaila Cibril" de denilmektedir. Diğer bir rivayete göre ise Kabe'nin inşası sırasında Hz. İbrahim bu yeri kendisi için makam edinmiştir. Daha sonra Resı11-i Ekrem veya bazı rivayetlere göre Hz. ömer namaz kılanların tavafı en­gellememesi için bu makamı Kabe'den biraz uzağa çekmiştir (a.g.e., 1, 334-335; bk. MAKAM-ı İBAAHİM):

Bu çukur yeni yerine alınmadan önce makam-ı İbrahim'in yerini gösteriyordu.

6

İbn Cübeyr, burasının Ka be yıkandığı za­man suların aktığı bir çukur olarak kaldı­ğını söylemiş. M ağri bi ise bu bilgiye baş­ka yerde rastlanmadığını belirtmiştir. İbn Cübeyr er-RiJ:ıle'sinde , Kabe'nin kapısı ile Rüknülıraki arasında bulunan havuz biçi­mindeki çukurun uzunluğunu on iki, enini beş buçuk, derinliğini yaklaşık bir karış olarak, Fasi uzunluğunu 4, enini zıt ve de­rinliğini 0,5 arşın diye kaydetmiştir (Şi­fa'ü 'l-garam, ı. 358) . İbrahim Rifat Paşa çukurun derinliğini 30 santim, enini 1 ,S m. ve uzunluğunu yaklaşık 2 m. olarak vermektedir. Mi'cen. hacıların tavaf sıra­sında düşerek sakatlanmalarına yol açtığı için 20 Şubat 1958 tarihinde kapatılmış ve üzerine mermer döşenmiştir.

BİBLİYOGRAFYA :

Ezraki, Ai)baru Mekke (Me! has). I, 350-351; İbn Cübeyr, er-Ri/:ı le, Beyrut 1400/1980, s. 62; Fas!, Şiftı'ü '1-gartım(nşr. ömer Abdüsselam Ted­mürl), Beyrut 1405/1985,1,334-337, 351-358; Mir'tıtü 'l-Haremeyn, s. 959; İbrahim Rifat Paşa. Mir'tıtü'l-Haremeyn, Kahire 1344/1925, !, 267; Hüseyin Abdullah Baselame. Ttırfi)u 'imtıreti 'l­

Mescidi 'l-Hartım, Cidde 1400/1980, s. 140 vd.; a.mlf., Ttırfi)u '1-Ktı'beti'l-mu 'a.?.?ama, Cidde 1402/1982, s. 186-189; M. Ali el-Mağribl. A'ltı­mü ' l-Hictız fi'l-karni 'r-rtıbi' 'aşer li'l-hicre, Cid­de 1404/1984, ll, 105. Iii SALiM ÖGÜT

ı

L

r

L

MİCMER

(bk. BUHURDAN).

MİDHAT BAHARI (1875-1971)

Mevlevi şeyhi, şair ve edip.

_j

_j

İstanbul'un Eyüp semtindeki Taşlıbu­run Sadi Dergahı'nda doğdu. Asıl adı Ah­met Midhat'tır. Bahariye Mevlevihanesi'­ne mensup olduğu ve şiirlerinde "Saha­ri" mahlasını kullandığı için Midhat Bahari diye tanınmış, soyadı kanunundan sonra Beytur soyadını almıştır. Babası Askeri mahkeme başkatibi Kütahyalı Mehmed Nuri Efendi, annesi Sadi Dergahı şeyhi Süleyman Efendi'nin kızı FatmaAliye Ha­nım'dır.

Midhat Bahari babasını küçük yaşta kaybettiğinden dedesi Şeyh Süleyman Efendi'nin yanında yetişti. İlk dini bilgile- · ri dedesinden, Şark dilleri ve edebiyatın­daki derin kültürünü aile çevresinden ve ailenin seçkin dostlarından edindi. Eyüp Darülfeyz-i Hamidi Mektebi'ni ve Eyüp Asker1 Rüşdiyesi'ni bitirdi. İdadi tahsilini, daha sonra Ankara defterdan olan ve o

sırada Bitlis'te görevli bulunan ağabeyi İsmail Zihni Bey'in yanında tamamladı. Bitlis İdadisi'nden mezuniyetinin ardın­dan istanbul'da Maliye Nezareti Kalemi'n­de memuriyete başladı . İki yıl sonra Or­man Meadin ve Ziraat Umum Müdürlü­ğü Kalemi'ne nakl edildi. Bir ara Akşehir Hatip Mektebi'nde Türkçe ve edebiyat muallimi olarak görev yaptı. Farsça'yı di­ğer ağabeyi Mustafa Re'fet Efendi ve Ba­hariye Mevlevihanesi şeyhi Hüseyin Fah­reddin Dede'den, Arapça'yı Beyazıt dersi­amlarından ve istanbul Darülfünunu mü­derrislerinden Hüseyin Avni Efendi'den öğrendi. Hüseyin Avni Efendi'nin diğer derslerine de devam ederek icazetname aldı. Mehmed Said Efendi'den Arap ede­biyatı, ŞaJ:ıiJ:ı-i Bul].ô.ri hafızı olarak tanı­nan Said Efendi'den el-Cômi'ıı'ş-şaJ:ıiJ:ı'i

okudu. Bu yıllarda Mehmed Said Efendi'­nin kızı Fıtnat Hanım'la evlendi. Hüseyin Fahreddin Dede'ye intisap ederek çile çı­karan Midhat Bahari, Eyüp Hatuniye Nak­şibendi Dergahı şeyhi Hoca Hüsameddin Efendi'den mesnevihanlık icazeti aldı. Tekke ve zaviyelerin kapatılmasından kısa bir süre önce Ankara Mevlevihanesi'nde­ki bir sohbet sırasında Midhat Bahari'nin sözlerinden etkilenen Konya makam çe­lebisi Abdülhalim Çelebi'nin başındaki destarh sikkeyi çıkarıp ona giydirmesiyle Mevlevi şeyhliği makamına yükselmiş ol­du. Dergahlar kapandığı sırada Kasım­paşa Mevlevlhanesi mesnevlhanıydı.

Türkiye Sanayi ve Meadin Bankası ku­rulunca bu bankanın haberleşme şubesi başkatipliğine, ardından SümerbankAlım

Satım Şubesi haberleşme bölümü şefli­ğine getirilen Midhat Bahari 1945 yılın­da emekli oldu . 1959'da açılan İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü'nde bir buçukyıl kadar Farsça okuttu. Rahatsızlığı sebe­biyle enstitüden ayrıldıktan sonra Cadde­bostan'daki evinde ilmi çalışmalarına de-

Midhat Bahari

Page 2: Iii - cdn.islamansiklopedisi.org.tr · SALiM ÖGÜT ı L r L MİCMER (bk. BUHURDAN). MİDHAT BAHARI (1875-1971) Mevlevi şeyhi, şair ve edip. _j _j İstanbul'un Eyüp semtindeki

vam etti. Mesnevi Gözüyle Mevlana adlı eserini bu dönemde kaleme aldı. 11 Temmuz 1971 tarihinde vefat etti. Kabri Sahrayıcedid Mezarlığı'ndadır.

Küçükyaşta şiir yazmaya başlayan Mid­hat Bahar!' nin on yedi- on sekiz yaşların­dan itibaren Hazine-i Fünun, Mekteb, Ma'J(imat, Terakki, Tercüman-ı Haki­kat ve Resimli Gazete gibi gazete ve dergilerde şiir ve yazıları yayımlanmıştır. Midhat Bahari. Nurizade Midhat, Midhat Bahari Hüsami gibi imzatarla neşredilen şiir ve yazılarında Servet-i Fünuncular'ın dilini andıran ağır ve sanatlı bir Türkçe görülür. Risale-i Sipehsalar'ı böyle bir

dille tercüme etmiş. ancak daha sonra yazdığı eserlerinde daha sade bir Türkçe kullanmıştır. Ehl-i beyt ve Mevlana aşığı olan Midhat Baharl'nin Mevlana Türbesi'­nin m üze olarak açılması üzerine türbeyi ziyareti sırasında söylediği "sana geldik" redifli kaside Mevlana'ya derinden bağlı­lığını göstermektedir.

Midhat Bahari, çelebilik makamının ta­yin ettiği son şeyh olması dolayısıyla M ev­levi çevrelerinde tanınmış ve saygı gör­müştür. Mevlana'nın büyük bir şair ve fi­lozof olarak tanıtılması onu rahatsız et­miş. Mesnevi Gözüyle Mevlôna adlı eserini birtakım yabancı fikir akımları mensuplarının onu istismar etmesini en­gellemek amacıyla kaleme almış, İslam'ı bilmeden Mevlana'yı anlamanın mümkün olmadığını vurgulamıştır. Mevlana'yı ve eserlerini tanıtmakla yetinmeyip onu kendi özünde yaşamış. İstanbul beyefen­diliğiyle Mevlevi zarafetini şahsında mec­zetmiş bir gönül adamı olan Midhat Ba­hari, Konya isminin anılmasından bile de­rin heyecan duyar. yaşı doksanın üstünde olmasına rağmen Me§nevi'den ve Di­van-ı Kebir'den şiirler okuyup ilgili ayet ve hadisiere atıfta bulunurdu . Midhat Bahari gerçek M evi eviler'de üç özellik bu­lunduğunu söyler. bunları ölüm korkusu duymama. kınanmaktan korkmama ve ileri yaşlarda bunamama şeklinde sıra­lardı.

Eserleri. 1. Ravza (İstanbul I 314) . Ede­

biyat ve ahlaka dair bir risaledir. 2. Güş­

var (istanbul ı 328). Çocuklar için hazır­lanmış okuma kitabıdır. 3. Mihrab-ı Aşk (İstanbul , t s. ). Çeşitli nazım türlerinde 120 kadar şıiri ihtiva eder. Eserin sonun­

da şairin şiir anlayışını açıkladığı "Şair Kimdir" başlıklı dikkate değer bir bö­lüm bulunmaktadır (s. 130- I 4 7) . 4. Mes­neviGözüyle Mevlôna (İstanbul1965). Son dönemde yaşamış bir Mevlevi arifi-

nin kaleminden çıkmış olması sebebiyle Mevlana ve Mevleviliğin hakiki veehesinin anlaşılması yolunda önemli bir katkı sağ­lamaktadır.

Midhat Bahari Sünbülistôn'ı (Sünbü­listan Şerh i, istanbul I 325), Feridun-i Si­pehsalar'ın Risale'sini (Tercüme-i Risale-i Sipehsalar, istanbull331), İbn Kemal'in Risale ti beyani'l-vücud'unu (Leali-i Me­ani, istanbul 1328). Evrad-ı Mevleviy­ye'yi (Münacat-i Mevlana, istanbull963). İbrahim Şahidi'nin Gülşen-i TevJ:ıid'ini (İstanbul 1967) ve Rıza Kulı Han'ın Mevla­na'nın Divan-ı Kebir'inden derlediği Di­van-ı Şemsü'l-J:ıa]Sayıl<ı (Divan-ı Ke­bir'den Seçme Şiirler, !-lll, İstanbul I 942) tercüme etmiştir. Müellifin ayrıca Kon­ya Halkevi Kültür Dergisi Mevlana özel sayısında ( 1943) ve Mevlana Yıllığı'nda (ı 963), Mevlana Güldeste'sinde ( 1964, 1966, ı 967) Mevlana hakkında makalele­ri bulunmaktadır.

BİBLİYOGRAFYA :

ibnülemin, Son Asır Türk Şairleri, 1, 170-171; Ayten Lermioğlu, Tasavvu{ Aleminden, is­tanbul 197 4, s. 169-17 4; Edip Sev'iş, "Mevlevi Şair Mithat Bahar! Beytur ve Neyzen Şeyh Hü­seyin Fahreddin Dede Efendi", 6. Milli Mevlana Kongreşi (Tebliğler), Konya 1993, s. 83-86; H. Hüseyin Top, Mevlevi Usül ve Adabı, ista.nbul 2001, s. 72; A. Nezih Galitekin, "Ahmed Mid­hat Bahar! Beytur". Yedi İklim, sy. 43, istanbul 1993, s. 67 -69; Reşat Ekrem Koçu. "Beytur (Ah­med Midhat)", ist.A, V, 2723-2724; Müjgan Cunbur, "Beytur Ahmet M ithat Bahari", Türk Dünyası Edebiyatçı/arı Ansiklopedisi, Ankara 2002, ll, 260-261. Iii EMiN IŞIK

r

L

MİDHAT PAŞA (1822 -1884)

Osmanlı sadrazamı. _j

Safer 1238 'de(Ekim-Kasım 1822) İs ­tanbul'da doğdu . Asıl adı Ahmed Şefik' ­

t ir. Babası . Evkaf Nezareti'nde küçük bir memur olan Rusçuklu Hacı Hafız Mehmed Eşref Efendi' dir. On yaşında iken Kur'an'ı

ezberledi. On bir yaşında babasının naib tayin edildiği Vidin'e gitti ve ertesi yıl ebe­veyniyle birlikte İstanbul'a döndü. 1834'­te Reisülküttab Akif Paşa'nın aracılığı ile

Divan-ı Hümayun Kalemi'ne girdi. "Mid­

hat" mahlasını aldığı bu büroda divani ya­zısını altı ayda iyi derecede öğrenmekle kalmayıp aynı zamanda Arapça ve Fars­ça dersleri almaya başladı. 1835'te baba­sının Lofça kazası naibliğine tayin edil­mesi üzerine İstanbul'dan ayrıldı . Ertesi yıl ailesiyle beraber İstanbul'a geldiğinde

MiDHATPAŞA

Divan-ı Hümayun Kalemi'ndeki görevine döndü . Ayrıca Fatih Camii'nde Doyranlı Mehmed Efendi ve Zağralı Şerif Efendi gibi hocaların nahiv, mantık, meani, fıkıh ve hikmet derslerine devam etti. 1840'­

ta Sadaret Mektubi Kalemi'ne nakledildL İlk taşra görevi olarak 1842'de Şam tah­rirat katibi muavinliğine gönderildi. İki yıl Şam ve Sayda'da görevyaptıktan sonra Bekir Sami Paşa'nın divan katibi oldu ve onunla birlikte 1845'te Konya'ya, 1847'­de Kastamonu'ya gitti, ertesi yıl İstan­bul'a döndü.

1849'da dönemin en nüfuzlu kuruluşu olan Meclis-i Vala-yı Ahkam-ı Adliyye'ye bağlı mazbata odasında görevlendirildi. Buradaki başarılarından dolayı ikinci yı­lında mütemayiz rütbesiyle serhalifeliğe yükseltildi. Ardından geçici görevle, Şam ve Halep gümrükleri iltizamı yüzünden doğan anlaşmazlığı gidererek hazine ala­caklarını tahsil etmek ve Arabistan or­dusu müşiri Kıbrıslı Mehmed Emin Paşa hakkındaki suçlamaları araştırmak üzere Şam'a gönderildi. Altı ay süren bu göre­vindeki başarısıyla Mustafa Reşid. Ali ve Fuad paşaların dikkatini çekti. 1 853-1856 Kırım Harbi ile sonuçlanacak olan millet­lerarası ihtilaflar sebebiyle istanbul'da sık sık toplanan. yabancı diplamatların da ka­tıldığı üst düzey meclislerde müzakere zabıtlarını tutmakla görevlendirildi. Bu dönemde Meclis-i Vala-yı Ahkam-ı Adliy­ye'nin yazı işleri Rumeli ve Anadolu diye iki kısma ayrılınca Midhat Efendi Anadolu ikinci katibi oldu. EyaJet idaresinde re­form konusundaki fikirleri bu sırada şe­killenmeye başladı. Mustafa Reşid, Ali ve Fuad paşalarla ilişkileri geliştikçe Babı­ali'de yaşanan iktidar mücadelesi içinde dostlar ve düşmanlar kazandı. Haziran 1854'te Kıbrıslı Mehmed Emin Paşa'nın sadrazam olması üzerine mahalli yöne­tim hakkında şikayetterin arttığı İslimye , Cuma ve Şumnu'ya yollanarak İstanbul'-

Midhat Paşa

7