ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst...

287
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ Deniz BABUŞ KÜRESEL ISINMA SORUNUNUN ULUSLARARASI ÇEVRE POLİTİKASI İÇERİSİNDE İRDELENMESİ VE TÜRKİYE’NİN YERİ PEYZAJ MİMARLIĞI ANABİLİM DALI ADANA, 2005

Transcript of ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst...

Page 1: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ

FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Deniz BABUŞ

KÜRESEL ISINMA SORUNUNUN ULUSLARARASI ÇEVRE POLİTİKASI

İÇERİSİNDE İRDELENMESİ VE TÜRKİYE’NİN YERİ

PEYZAJ MİMARLIĞI ANABİLİM DALI

ADANA, 2005

Page 2: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

I

ÖZ

Deniz BABUŞ

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ

Danışman : Prof. Dr. Muzaffer YÜCEL Yıl : 2005 Sayfa: 212 Jüri : Prof. Dr. Muzaffer YÜCEL Prof. Dr. Rıza KANBER Yard. Doç. Dr. Berrin SİREL

Bu araştırma, iklim değişikliği ve küresel ısınma sorununa karşı uluslararası

düzeyde gerçekleştirilen çözüm arayışları çabalarında Türkiye’nin yerinin

belirlenmesi amacıyla yapılmıştır.

Bu amaç doğrultusunda uluslararası düzeyde yapılan ve yapılması planlanan

çalışmalar irdelenmiştir. Daha sonra Türkiye’nin bu çalışmalara olan katkıları ve bu

çalışmalardaki yeri araştırılmıştır.

Araştırmanın sonunda Türkiye’nin hem ulusal hem de uluslararası düzeyde

sorunun çözümüne yönelik olarak gerçekleştirmesi gereken çalışmalar hakkında

öneriler verilmeye çalışılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Küresel İklim Değişikliği, Küresel Isınma, Uluslararası Çevre

Politikası

KÜRESEL ISINMA SORUNUNUN ULUSLARARASI ÇEVRE

POLİTİKASI İÇERİSİNDE İRDELENMESİ VE TÜRKİYE’NİN

YERİ

Page 3: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

II

ABSTRACT

Deniz BABUŞ

DEPARTMENT OF LANDSCAPE ARCHITECTURE INSTITUTE OF NATURAL AND APPLIED SCIENCES

UNIVERSITY OF ÇUKUROVA

Supervisor : Prof. Dr. Muzaffer YÜCEL Year : 2005 Page: 212 Jury : Prof. Dr. Muzaffer YÜCEL Prof. Dr. Rıza KANBER Yard. Doç. Dr. Berrin SİREL

This study has been done to determine the role of Turkey in the international

efforts for solutions against the climate change and global warming.

For this purpose, the current and future activities (such as meetings, projects,

panels) have been examined. Later, contributions and role of Turkey have been

studied.

As a result, it has been tried to give some proposals for solutions by Turkey in

both national and international scales.

Key Words: Global Climate Change, Global Warming, International Environment

Policy.

STUDY OF GLOBAL WARMING AS INTERNATIONAL

ENVIRONMENTAL POLICY AND ROLE OF TURKEY

Page 4: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

III

TEŞEKKÜR

Bu çalışmanın başından sonuna kadar yardım ve desteklerini esirgemeyen

danışman hocam Sayın Prof. Dr. Muzaffer YÜCEL’e, çalışmaya yaptıkları değerli

katkılarından dolayı Prof. Dr. Rıza KANBER ile Yard. Doç. Dr. Berrin SİREL’e,

çalışmanın her aşamasında değerli eleştirileri ve katkılarından dolayı Dr. Nuriye

PEKER SAY’a teşekkürlerimi sunarım.

Çalışmam boyunca yardımlarını esirgemeyen ve bu süreci benimle birlikte

yaşayan Araş. Gör. Oğuzhan ÇOLAKKADIOĞLU’na, çalışmalarım sırasında maddi

ve manevi desteğini esirgemeyen anneme, babama, kardeşime ve

ÇOLAKKADIOĞLU ailesine teşekkür ederim.

Page 5: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

IV

İÇİNDEKİLER SAYFA

ÖZ……………………………………………………………………………..... I

ABSTRACT……………………………………………………………………. II

TEŞEKKÜR……………………………………………………………………. III

İÇİNDEKİLER………………………………………………………………... IV

ÇİZELGELER DİZİNİ……………………………………………………….. VII

ŞEKİLLER DİZİNİ…………………………………………………………… X

KISALTMALAR DİZİNİ…………………………………………………….. XII

1. GİRİŞ………………………………………………………………………... 1

1.1. Atmosferin Sera Etkisi ve Küresel Isınma………………………………. 6

1.2. İklim Değişikliği ve Nedenleri…………………………………………... 9

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR………………………………………………….. 20

2.1. Türkiye’de Yapılan Çalışmalar………………………………………….. 20

2.2. Yurt Dışında Yapılan Çalışmalar………………………………………... 27

3. MATERYAL VE YÖNTEM……………………………………………….. 30

3.1. Materyal…………………………………………………………………. 30

3.2. Yöntem…………………………………………………………………... 31

4. ARAŞTIRMA BULGULARI………………………………………………. 33

4.1. İklim Değişikliğinin Bilimsel Değerlendirilmesi...................................... 33

4.1.1. İklimde Gözlemlenen Değişimler………………………………... 34

4.1.1.1. Sıcaklıklarda Gözlemlenen Değişimler…………………… 36

4.1.1.2. Yağış Miktarında ve Atmosferik Nemde Gözlemlenen

Değişimler………………………………............................. 38

4.1.1.3. Kar Örtüsü ve Kara-Deniz Buzullarında Gözlemlenen

Değişimler………………………………………………..... 39

4.1.1.4. Deniz Seviyesinde Gözlemlenen Değişimler……………… 41

4.1.2. İklim Değişikliği İle İlgili Öngörüler…………………………….. 42

4.1.2.1. Sera Gazlarının Atmosferik Konsantrasyonları İle İlgili

Öngörüler…………………………………………………... 43

4.1.2.2. Sıcaklık Değişimleri ile İlgili Öngörüler…………………… 46

Page 6: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

V

4.1.2.3. Yağış Miktarındaki Değişimler İle İlgili Öngörüler……….. 49

4.1.2.4. Kar Örtüsü ve Buzullardaki Değişimler İle İlgili Öngörüler. 50

4.1.2.5. Deniz Seviyesindeki Değişim İle İlgili Öngörüler…………. 50

4.1.3. İklim Değişikliğinin Doğal ve Sosyo-Ekonomik Sistemlere Olan

Etkilerinin Değerlendirilmesi ve Bölgesel Analiz……………….. 51

4.1.3.1. Su Kaynakları………………………………………………. 53

4.1.3.2. Tarım ve Gıda Güvenliği…………………………………… 55

4.1.3.3. İnsan Sağlığı………………………………………………… 57

4.1.3.4. Ekosistemler………………………………………………… 59

4.1.3.5. Kıyı Alanları………………………………………………... 62

4.1.3.6. Bölgesel Analiz……………………………………………... 63

4.1.4. İklim Değişikliğinin Türkiye Üzerinde Gözlemlenen ve Olası

Etkileri……………………………………………………………. 65

4.2. Uluslararası Düzeyde Geliştirilen Yaklaşımlar………………………..... 71

4.2.1. İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Öncesi Gelişmeler………... 71

4.2.2. İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Sonrası Gelişmeler……….. 80

4.2.3. Marakeş Anlaşmalarında Alınan Kararlarla İklim Değişikliği

Çerçeve Sözleşmesi………………………………………………. 103

4.2.4. Marakeş Anlaşmalarında Alınan Kararlarla Kyoto Protokolü…… 131

4.3. Türkiye’de Konuyla İlgili Gelişmeler ve Türkiye’nin Uluslararası

Düzeydeki Konumu…………………………………………………….. 153

4.3.1. Türkiye’nin Sera Gazı Salınımları ve Öngörüleri………………… 153

4.3.1.1. Enerji Tüketiminden Kaynaklanan Sera Gazı Salınımları….. 155

4.3.1.2. Yakıt Tüketiminden Kaynaklanan Sera Gazı Salınımları…... 156

4.3.1.3. Endüstriyel Süreçlerden Kaynaklanan Sera Gazı Salınımları. 158

4.3.1.4. Tarım ve Hayvancılık Etkinliklerinden Kaynaklanan Sera

Gazı Salınımları…………………………………………….. 169

4.3.1.5. Türkiye Ormanlarının Karbon Tutma Kapasitesi…………… 160

4.3.2. Türkiye’nin Sorunun Çözümüne Yönelik Ulusal Çabalarının

Araştırılması………………………………………………………

163

Page 7: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

VI

4.3.3. Uluslararası Düzeyde Yapılan Çalışmalarda Türkiye’nin Yerinin

Belirlenmesi ……………………………………………………… 168

4.3.3.1. İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin Yürürlüğe

Girmesinden Önceki Gelişmeler…………………………...... 169

4.3.3.2. İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin Yürürlüğe

Girmesinden Sonraki Gelişmeler……………………………. 171

4.3.3.3. Üçüncü Taraflar Konferansı…………………………………. 172

4.3.3.4. Kyoto Protokolü Sonrası Gelişmeler………………………… 175

4.4. Konuyla İlgili Uluslararası Gelişmelerin Değerlendirilmesi…………..... 181

5. SONUÇ VE ÖNERİLER……………………………………………............ 189

KAYNAKLAR…………………………………………………………………. 200

ÖZGEÇMİŞ……………………………………………………………………. 211

EKLER…………………………………………………………………………. 212

Page 8: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

VII

ÇİZELGELER DİZİNİ SAYFA

Çizelge 1.1. Doğrudan Etki Gösteren Sera Gazlarının Kaynakları,

Sanayi Devrimi Öncesi Konsantrasyonları, Değişim

Oranları, Atmosferdeki Ömürleri ve Küresel Isınma

Potansiyelleri……………………......................................... 11

Çizelge 1.2. Tarihin Çeşitli Dönemlerinde Doğal ve Antropojenik

Ekosistemlerin Alansal Değişimi İle Tarım Öncesi Döneme

Göre Alansal Genişliklerinin % Olarak Azalımı.................. 18

Çizelge 4.1. Tarihi Kaynaklardan Derlenen Geçmişe Ait Önemli İklim

Olayları……………………………………………………... 35

Çizelge 4.2. Dünya İklim Sisteminin Değişimini Ortaya Çıkaran Başlıca

Bilimsel Teknikler………………………………………….. 36

Çizelge 4.3. SRES Senaryo Gruplarının Açıklaması………………......... 44

Çizelge 4.4. İklim Değişikliği, Aşırı İklim Olayları (Fırtınalar ve seller

gibi) ve Etkileriyle İlgili Örnekler…………………………. 52

Çizelge 4.5. Hiçbir Önlem Alınmaması Durumunda İklim

Değişikliğinin Su Kaynakları Üzerindeki Etkileri…………. 53

Çizelge 4.6. İklim Değişikliğinin Su Kaynakları, Alan Kaybı ve

Çölleşme Hakkındaki Bölgesel Etkilerine Örnekler……...... 54

Çizelge 4.7. Hiçbir Önlem Alınmaması Durumunda İklim

Değişikliğinin Tarıma Olan Etkileri……………………….. 56

Çizelge 4.8. Hiçbir Önlem Alınmaması Durumunda İklim

Değişikliğinin İnsan Sağlığına Olan Etkilerinin

Sonuçları………………………………………………….... 58

Çizelge 4.9. Son 20 Yılda Aşırı İklim Olayları (Fırtınalar ve seller gibi),

Bu Olaylardan Etkilenen İnsan Sayısı ve Ölümlerin

Coğrafik Bölgelere Göre Dağılımı ………………………… 59

Çizelge 4.10. Doğal Ekosistemler, Biyolojik Çeşitlilik ve Besin

Miktarında İklim Değişikliğinin Gözlemlenen ve

Öngörülen Bölgesel Etkilerine Örnekler…………………… 60

Page 9: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

VIII

Çizelge 4.11. Hiçbir Önlem Alınmaması Durumunda İklim

Değişikliğinin Ekosistemlere Olan Etkilerinin Sonuçları….. 61

Çizelge 4.12. Bölgesel Adaptasyon Kapasitesi, Tehlikeden Etkilenme ve

Temel Endişeler ………………………………………….... 63

Çizelge 4.13.

Türkiye Genelinde ve 1939-1989 Dönemi Boyunca

Ortalama Mevsimsel Sıcaklıklardaki Toplam Değişimler

(oC/51yıl)…………………………………………………… 67

Çizelge 4.14. Türkiye Genelinde 1932-1990 Dönemi Boyunca Mevsimsel

Yağışlardaki Değişimler (kg/59 yıl)……………………….. 67

Çizelge 4.15. United Kingdom Meteorological Office Hadley Center 2.

İklim Modeli Sonuçlarının Türkiye İçin Değerlendirmesi… 69

Çizelge 4.16. İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Öncesi Gelişmelerin

Kronolojik Sıralaması……………………............................ 71

Çizelge 4.17. HGK Toplantılarının Tarihleri, Yerleri, Toplantılarda

Görüşülen Konular ve Alınan Kararlar…………………...... 81

Çizelge 4.18. Taraflar Konferanslarının Tarihleri, Yerleri, Görüşülen

Konular ve Alınan Kararlar………………………………… 87

Çizelge 4.19. Kyoto Protokolü’nün Hazırlanması Sürecinde Tarafların

Önerdiği Emisyon Azaltım Hedefleri……………………… 94

Çizelge 4.20. Kyoto Protokolü EK B Listesinde Yer Alan Ülkeler ve

1990 Yılından 2008-2012 Dönemine Kadar Olan Emisyon

Hedefleri…………………………………………………... 132

Çizelge 4.21. Kyoto Protokolü EK A Listesinde Yer Alan Sera Gazları ve

Kaynak Sektörleri………………………………………….. 132

Çizelge 4.22. AB ve AB’ye Aday Ülkeler Arasında Yapılan “Burden

Sharing” Anlaşmasına Göre Ülkelerin Kyoto Protokolü

Kapsamındaki Yükümlülükleri.……………………............. 136

Çizelge 4.23. 2000-2020 Yılları Arasındaki Dönemde Yakıt Türlerine ve

Kaynaklarına Göre Genel Enerji İstemi (Mtep) ve Kaynak

Payları (%)…………………………………………………. 155

Page 10: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

IX

Çizelge 4.24. 1990-2000 Döneminde Türkiye’de Elektrik Enerjisi Kurulu

Gücü ve Üretimi…………………………………………….

156

Çizelge 4.25. Sektörlere Göre Yakıt Tüketiminden Kaynaklanan CO2

CH4 ve N2O Salınımları……………………………………. 157

Çizelge 4.26. Endüstriyel Süreçlerden Kaynaklanan CO2, CH4, N2O

Salınımları………………………………………………… 159

Çizelge 4.27. Tarım ve Hayvancılıktan Kaynaklanan CH4 Salınımları…... 160

Çizelge 4.28. Türkiye’de Orman Varlığı…………………………………. 160

Çizelge 4.29. Türkiye Ormanlarının Karbon Tutma Kapasitesi (ton

karbon)……………………………………………………... 161

Çizelge 4.30. Dünya, OECD ve Türkiye Enerji Göstergelerinin 1999 Yılı

İtibariyle Karşılaştırılması………………………………….. 161

Çizelge 4.31. Temel CO2 Göstergelerine Göre Türkiye’nin Dünya

Ülkeleri Sıralamasındaki Yeri……………………………… 161

Çizelge 4.32. Birincil Enerji Kaynaklı Kişi Başına Düşen CO2 Miktarı

(tonCO2/kişi)……………………………………………….. 162

Çizelge 4.33. Türkiye’nin 3. Taraflar Konferansında İDÇS EK’lerinden

Çıkma Talebi Hakkında Görüş Bildiren Ülkeler ve

Görüşleri……………………………………………………. 173

Çizelge 4.34. Türkiye’nin 4. Taraflar Konferansında İDÇS EK’lerinden

Çıkma Talebi Hakkında Görüş Bildiren Ülkeler ve

Görüşleri……………………………………………………. 178

Çizelge 4.35. 2001 Yılı İtibariyle Temel Makroekonomik ve Sera Gazı

Göstergeleri………………………………………………… 183

Çizelge 4.36. Ulusal Bildirimlerini Sunan Taraf Ülkelerin 1990 Yılı

Toplam Sera Gazı Salınım Miktarlarındaki Payı, Kyoto

Hedefleri ve 2010 Yılı İçin Emisyon Öngörüleri…………... 187

Page 11: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

X

ŞEKİLLER DİZİNİ SAYFA

Şekil 1.1. Atmosferin Sera Etkisi…………………………………...... 7

Şekil 1.2. Karbon Döngüsü………………………………………….... 12

Şekil 1.3. Karbonun Hava, Su ve Toprak Arasındaki Dolaşımı……… 13

Şekil 1.4. Atmosferik Karbon Dioksit Konsantrasyonu……………… 14

Şekil 1.5. Atmosferik Metan Konsantrasyonu………………………... 15

Şekil 1.6. Atmosferik Diazot Monoksit Konsantrasyonu…………….. 15

Şekil 3.1. Araştırmanın Akım Şeması………………………………... 32

Şekil 4.1. 1961-1990 Dönemi Ortalamalarına Göre Hesaplanan

Küresel Yıllık Ortalama Yüzey Sıcaklığı Anomalilerinin

1861-2000 Dönemindeki Değişimleri……………………... 37

Şekil 4.2. Deniz Seviyesi Yükselmesine Etki Eden Faktörler………... 42

Şekil 4.3. SRES Senaryo Grupları……………………………………. 43

Şekil 4.4. SRES Senaryolarına Göre 2000-2100 Yıllarını Kapsayan

Dönemde, CO2 Sera Gazının Atmosferik

Konsantrasyonları İle İlgili Öngörüler…………………….. 45

Şekil 4.5. SRES Senaryolarına Göre Sıcaklık Değişimlerinin

Ortalama Değerleri………………………………………… 47

Şekil 4.6. A2 Senaryosuna Göre Sıcaklıklardaki Bölgesel Değişim…. 48

Şekil 4.7. B2 Senaryosuna Göre Sıcaklıklardaki Bölgesel Değişim…. 48

Şekil 4.8. A2 Senaryosuna Göre Yağışlardaki Bölgesel Değişim…… 49

Şekil 4.9. SRES Senaryolarına Göre Deniz Seviyesi Değişimlerinin

Ortalama Değerleri………………………………………… 51

Şekil 4.10. Kyoto Protokolü’nün Oluşum Sürecinde AGBM’nin

Toplantı Tarihleri ve Yerleri………………………………. 93

Şekil 4.11. İDÇS’nin 6. Maddesinin Amaçları ve Halkın Katılımının

Sağlanması…………………………………………………. 113

Şekil 4.12. İklim Değişikliği İle İlgili Bilincin Artırılmasının Yolları… 114

Şekil 4.13. İDÇS’nin Yardımcı Organları ve Kurumları Arasındaki

İlişki………………………………………………………... 115

Page 12: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

XI

Şekil 4.14. Sekretarya’nın Örgütsel Yapısı……………………………. 121

Şekil 4.15. Avrupa Birliği İklim Değişikliği Programı………………... 137

Şekil 4.16. İDÇS ve Kyoto Protokolü’nün Yardımcı Organları ve

Kurumları Arasındaki İlişkiler…………………………….. 138

Şekil 4.17. Ortak Uygulama Mekanizmasının Akım Şeması………….. 147

Şekil 4.18. Temiz Kalkınma Mekanizmasının Akım Şeması………….. 152

Şekil 4.19. IPCC Yöntemine Göre Tanımlanmış Sera Gazı Emisyon

Kaynakları…………………………………………………. 154

Şekil 4.20. Türkiye’nin İDÇS Sürecindeki Ulusal ve Uluslararası

Çalışmaları…………………………………………………. 164

Şekil 4.21. Türkiye’nin Uluslararası Düzeyde Yapılan Çalışmalara

Katılma Çabaları…………………………………………… 170

Şekil 4.22. 1990-2002 Döneminde EK I Ülkelerinin Bireysel Sera

Gazı Emisyonları ………………………………………….. 182

Şekil 4.23. 1990-2002 Dönemi Toplam Sera Gazı Emisyon

Eğilimleri…………………………………………………... 186

Şekil 5.1. İDÇS ve Kyoto Protokolü’nün Oluşumunda ve

Gelişiminde Etkili Olan Gelişmeler……………………….. 190

Page 13: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

XII

KISALTMALAR DİZİNİ

AB Avrupa Birliği (European Union- EU)

AG-13 İDÇS Madde 13 Hakkında Çalışma Grubu (Ad Hoc Group on

Article 13)

AGBM Berlin Yaptırımı Çalışma Grubu (Ad Hoc Group on the Berlin

Mandate)

AOSIS Küçük Ada Devletleri Birliği (Alliance of Small Island States)

BM Birleşmiş Milletler (United Nations- UN)

CGE

EK I Dışı Tarafların Ulusal Bildirimleri İçin Çalışan Uzman

Grubu (The Consultative Group of Experts on National

Communications From Non-Annex I Parties)

ETKB Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı

GEF Küresel Çevre Olanağı (Global Environment Facility)

HGK Hükümetlerarası Görüşme Komitesi (Intergovernmental

Negotiating Committee-INC)

IPCC Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (Intergovernmental

Panel on Climate Change)

İDÇS İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (United Nations Framework

Convention on Climate Change- UNFCCC)

İDKK İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu

JLG Ortak İrtibat Grubu (Joint Liasion Group)

JWG Ortak Çalışma Grubu (Joint Working Group)

LDC En Az Gelişmiş Ülkeler (Least Development Countries)

LDC Expert

Group

En Az Gelişmiş Ülkeler Uzman Grubu (Least Development

Country Expert Group- LDC Expert Group)

LULUCF Alan Kullanım, Alan Kullanım Değişikliği ve Ormancılık (Land

Use, Land Use Change and Forestry)

NSIDC Uluslararası Kar ve Buz Verileri Merkezi (International Snow and

Ice Data Committee)

Page 14: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

XIII

OECD Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (Organisation for

Economic Co-operation and Development)

OPEC Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (Organisation of the Petroleum

Exporting Countries)

SBI Uygulama Yardımcı Organı (Subsidiary Body for

Implementation)

SBSTA Bilimsel ve Teknolojik Danışma Yardımcı Organı (Subsidiary

Body for Scientific and Technological Advice)

SRES IPCC Emisyon Senaryoları Özel Raporu (Special Report on

Emission Scenarios)

TKM Temiz Kalkınma Mekanizması

UİKG Ulusal İklim Koordinasyon Grubu

UİP Ulusal İklim Programı

UNCBD Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi (United

Nations Convention on Biological Diversity)

UNCCD Birleşmiş Milletler Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi (United

Nations Convention to Combat Desertification)

UNDP Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (United Nations

Development Programme)

UNEP Birleşmiş Milletler Çevre Programı (United Nations Environment

Programme)

WHO Dünya Sağlık Örgütü (World Health Organisation)

WMO Dünya Meteoroloji Örgütü (World Meteorological Organisation)

WWI Dünya İzleme Enstitüsü (World Watch Institute)

Page 15: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

XIV

Sera Gazı Kısaltmaları

CO2 Karbon dioksit

CO Karbon monoksit

CH4 Metan

CFC-11 Kloroflorokarbon 11

CFC-12 Kloroflorokarbon 12

HFC-23 Hidroflorokarbon 23

HFCs Hidroflorokarbonlar

H2O Su buharı

NMVOCs Metan dışı organik uçucu karbonlar

N2O Diazot monoksit

NOx Azot oksitler

O3 Ozon

OHo Hidroksil radikalleri

PFCs Perflorokarbonlar

SF6 Kükürt hekzaflorid

SO2 Kükürt dioksit

Ölçü Birimleri Kısaltmaları

Gg Giga gram

kWh Kilo watt saat

Mtep Milyon ton eşdeğer petrole

MW Mega watt

ppb Hacim olarak milyarda kısım

ppm Hacim olarak milyonda kısım

ppt Hacim olarak trilyonda kısım

Page 16: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

1. GİRİŞ Deniz BABUŞ

1

1. GİRİŞ

Fosil yakıt kullanımına dayalı sanayileşme 1800’lü yıllarda başlamış,

özellikle 20. yüzyılda önemli oranda artış göstermiştir. Bu artışa ek olarak

ormansızlaşma, arazi kullanımındaki değişiklikler gibi insan etkinlikleri ile

ekonomik ve demografik büyüme, atmosferde bulunan başta CO2 (Karbon dioksit)

olmak üzere, N2O (Diazot monoksit), CH4 (Metan) gibi sera etkisine neden olan

gazların konsantrasyonlarının artmasına neden olmuştur. Artan sera gazı

konsantrasyonları, Dünya’dan uzaklaşması gereken Güneş ışınlarının bir kısmının

Dünya’da kalmasına neden olarak, çok duyarlı olan iklim sisteminin dengesini

bozmuştur.

İnsan etkileri sonucunda atmosferde bulunan sera gazı konsantrasyonlarındaki

bu artış, iklim sisteminin doğal dengesini bozarak küresel düzeyde iklim değişikliği

sorununa neden olmaktadır. Küresel iklim değişikliğinin sonuçlarından biri olan ve

diğer sonuçlarının nedenini oluşturan bir başka önemli konu ise, küresel düzeyde

Dünya ortalama sıcaklığının artışı ile oluşan “Küresel Isınma” sorunudur.

Böylece insanoğlu, 20. yüzyılda mevcut olan çevre sorularına ek olarak yeni

bir sorunla karşı karşıya gelmiştir. Oysa insanlığın iklimle olan ilişkisi her zaman

onu etkiler, tahrip eder şekilde gerçekleşmemiştir. Aksine insanoğlu, yeryüzündeki

varlığından itibaren, iklim sistemine kendisini uydurarak veya göç ederek iklime

uyum sağlamak zorunda kalmıştır. Bu uyum süreci, insanoğlunun yerleşik düzene

geçip tarımla uğraşmasıyla birlikte, iklimi gözlemlemeye başlaması şeklinde devam

etmiştir.

Bu uyum sürecinden günümüze kadar Dünya iklim sisteminin neredeyse

değişmeyen bir yapı göstermesi, insanoğlunun Dünya iklim sisteminin durağan bir

yapıda olduğunu düşünmesine neden olmuştur. Oysa iklim bilimcilerin bulguları,

sanılanın tam aksine, Dünya iklim sisteminin dinamik bir yapıya sahip olduğunu

kanıtlamıştır (Sunay, 2000).

Hunter (2003)’a göre, Dünya tarihinde iklim değişikliği, belirli dönemler ve

değişen süreler boyunca sürüp giden bir olgu olmasına karşın, içinde bulunduğumuz

yüzyılda gerçekleşen bu değişim, daha önceki hiçbir dönemde bugünkü kadar hızlı

Page 17: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

1. GİRİŞ Deniz BABUŞ

2

gerçekleşmemiş; insan etkisi ise, daha önceki değişikliklerde böyle bir rol

oynamamıştır. Dünya tarihinde ilk kez insanoğlu iklimi değiştirmeye başlamış ve

bunun sonuçlarıyla karşı karşıya gelmiştir.

İnsanoğlunun karşı karşıya geldiği bu sorunun bilimsel olarak araştırılması ve

değerlendirilmesi için Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) ve Birleşmiş Milletler

Çevre Programı (UNEP) tarafından 1988 yılında kurulan Hükümetlerarası İklim

Değişikliği Paneli (IPCC), günümüze kadar 3 geniş kapsamlı değerlendirme, birçok

teknik ve özel rapor hazırlamıştır.

IPCC’nin 2001 yılında yayınlanan üçüncü ve en son değerlendirme

raporunda, 1800’lü yılların sonundan beri küresel olarak yeryüzeyinin ortalama

sıcaklığında 0.6 oC artış ve deniz seviyelerinde ise 10–20 cm’lik yükselme olduğu

belirtilmiştir (IPCC, 2001a). Aynı raporda, 1990 yılından 2100 yılına kadar olan

zaman dilimi içerisinde, küresel anlamda yeryüzeyinin ortalama sıcaklık değerinde

1.4–5.8 oC artış ve deniz seviyelerinde 65–90 cm’lik bir yükselme öngörülmektedir

(IPCC, 2001a). Öngörülen bu sıcaklık artışlarının minimum değeri bile gerçekleşse,

son 10 000 yılın en büyük artışı olacaktır. WMO’nun verilerine göre ise, ilk aletli

ölçümün yapıldığı 1860 yılından günümüze kadar olan son 150 yılın en sıcak yılının

1998 yılı, en sıcak ikinci yılının ise 2002 yılı olduğu belirtilmiştir (WMO, 2002).

Yüzyıl gibi uzun bir zaman diliminde küresel düzeyde sıcaklık artışının 0.6oC

gibi küçük bir değerde olması, çok duyarlı olan iklim sisteminin dengesini bozmaya

yeterli olmasına rağmen, sorunun ciddiyeti konusunda yanıltıcı sonuçlara neden

olmaktadır. Oysa Sunay (2000)’ın belirttiği gibi, günümüzden 10 000 yıl kadar önce

biten son buzul çağında ortalama küresel sıcaklık değeri bugünkü değerinden sadece

5 0C daha düşüktü. Bize sayısal olarak küçük gelen bu sıcaklık değerlerindeki

değişimlerin, Dünya iklim sisteminde, canlıların yaşam alanlarında ve insan

yaşamları üzerinde büyük etkileri olmaktadır.

Sorunun etki alanının büyüklüğüne ek olarak, küresel ısınmanın kar

örtüsünün, kara ve deniz buzullarının erimesi, deniz seviyelerinin yükselmesi, iklim

kuşaklarının yer değiştirmesi, şiddetli hava olayları ve buna bağlı doğal afetlerin

sıklaşması ve etkilerinin kuvvetlenmesi, kuraklık, erozyon, çölleşme ve bunların

sonucunda temiz su kaynağı sıkıntısı, salgın hastalıklar, tarım zararlılarının artışıyla

Page 18: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

1. GİRİŞ Deniz BABUŞ

3

besin kaynaklarının azalması gibi insan yaşamını ve diğer canlılar ile yaşam

ortamlarını olumsuz yönde etkileyebilecek sonuçları, coğrafi sınır da tanımamaktadır

(IPCC, 2001b).

İklim değişikliğinin, gerek oluşma, gerekse sınırları olmayan sonuçları

nedeniyle ülkelerin ilk dönemlerde soruna yönelik olarak aldıkları önce bölgesel,

sonra ulusal önlemleri yeterli olmamış ve uluslararası düzeyde ülkelerin birlikte

çözüm yolları aramalarını ve birlikte hareket etmelerini gerektirmiştir.

Yaklaşık 25 yıllık bir geçmişi olan politik düzeyde küresel iklim değişikliği

sorununa çözüm arayışları, halen net bir sonuca ulaşamamıştır. Bunun başlıca nedeni

ise, küresel iklim değişikliği sorunu için alınacak önlemlerin ağırlıklı olarak

kullanılan enerji şekline bağlı olmasıdır. Hemen hemen her ülkenin ekonomik

kalkınması için gerekli gördüğü enerji kullanımının tamamına yakın bir kısmının

temelini, fosil yakıtlar oluşturmaktadır.

Ekonomik büyümelerinin yavaşlayacağından endişe eden ülkeler, iklim

değişikliği sorununun insan kaynaklı olduğuna dair yeterli kanıtların olmadığını ileri

sürerek, var olan sorunu inkar etmişlerdir. Ancak içinde bulunduğumuz yüzyılda,

iklim değişikliği tüm Dünya’yı farklı şekillerde de olsa etkilemeye başlamış,

sonuçları artık yaşanılır duruma gelmiştir. Bu durumda, sorunun insan kaynaklı

olduğuna inanan ve inanmayan tüm ülkeler, soruna çözüm yolları aramak için bir

araya gelmeleri konusunda fikir birliğine varmışlardır.

Oysa küresel iklim değişikliği sorunu bilim adamları tarafından yüzyılı aşkın

bir süredir bilinmektedir. Bilim çevrelerinin çoğuna göre soru, iklim değişikliğinin

potansiyel olarak ciddi bir sorun olup olmadığı değil, sorunun nasıl gelişeceği,

sonuçların ne olacağı, bu etkilerin sağlıklı bir biçimde nasıl saptanıp, ne şekilde

önlemler alınacağı olmuştur.

Atmosferde artan CO2 birikiminin değişmesine bağlı olarak iklimin

değişebilme olasılığı, ilk kez 1896 yılında Nobel Ödüllü İsveçli Kimyacı S.

Arrhenius tarafından öngörülmüştür (Muslu, 2000). O zamandan günümüze kadar

bilim adamlarının konuyla ilgili çalışmaları devam etmiştir. Ancak konunun, küresel

düzeyde politik olarak gündeme gelmesi 1970’li yıllarda gerçekleşmiştir.

Page 19: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

1. GİRİŞ Deniz BABUŞ

4

WMO öncülüğünde 12–23 Şubat 1979 tarihleri arasında Cenevre’de

düzenlenen I. Dünya İklim Konferansı’nda, toplumun ana enerji kaynağı olan fosil

yakıt kullanımı ve ormansızlaşma ile atmosferdeki CO2 birikiminin artacağı

öngörülmüş, bu artışın uzun süreli iklim değişikliklerine neden olabileceği

belirtilerek, söz konusu sorunun çözümü için uluslararası düzeyde ilk adım atılmıştır

(WMO, 2002).

I. Dünya İklim Konferansı’ndan, 1992 yılında gerçekleştirilen Birleşmiş

Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı’na kadar geçen on üç yıllık zaman

diliminde, küresel iklim değişikliği sorununa uluslararası düzeyde siyasi seçenekler

sunarak çözüm bulabilmek için WMO, Birleşmiş Milletler (BM) ve UNEP gibi

örgütler tarafından birçok toplantı ve konferans düzenlenmiştir.

Bu çalışmalar, 3–14 Haziran 1992 tarihleri arasında Brezilya’nın başkenti Rio

de Janerio’da düzenlenen Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda

imzaya açılan İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (İDÇS) ile sonuçlanmıştır.

İDÇS’nin 23. maddesinin 1. paragrafına göre yürürlüğe girmesi, 50. ülkenin

onayından 90 gün sonra 21 Mart 1994 tarihinde gerçekleşmiştir. UNFCCC (2005)

verilerine göre, 2005 yılı Mayıs ayı itibariyle sözleşmeye Türkiye dahil 189 ülke ve

Avrupa Birliği (AB) taraftır.

Atmosferde tehlikeli bir boyuta varan insan kaynaklı sera gazı emisyonlarının

iklim sistemi üzerindeki olumsuz etkisini önleme ve toplam CO2 emisyonlarını 2000

yılına kadar 1990 yılı seviyesinde tutma amacını taşıyan İDÇS, sorun için alınması

gereken önlemlerin genel bir çerçevesini çizmekte, fakat taraf ülkelere bağlayıcı

emisyon hedefleri koymamaktadır.

İDÇS hükümlerine göre, İDÇS’nin en yüksek karar verme organı olarak

Taraflar Konferansı oluşturulmuştur. Taraflar Konferansı, İDÇS’ye taraf olan veya

taraf olma niyeti gösteren ülkelerin her yıl, yılda bir kere toplandıkları ve sözleşme

ile ilgili kararların alındığı bir konferanstır. Taraflar Konferansının ilki 1995 yılında

Berlin’de, ikincisi ise 1996 yılında Cenevre’de gerçekleştirilmiştir. Her iki Taraflar

Konferansında da ülkeler, İDÇS’nin birincil yükümlülüğü olan gönüllü emisyon

azaltım hedefinin, sorunun çözümü için etkili ve adil olmadığını tartışmışlardır.

Etkili ve adil bir çözüm için, hem sorunun oluşumundaki katkıları, hem de sorunun

Page 20: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

1. GİRİŞ Deniz BABUŞ

5

çözümü için gerekli olan ekonomik ve teknolojik olanaklara sahip olmaları

bakımından, gelişmiş ülkeler için bağlayıcı emisyon azaltım hedefleri olan bir

protokol veya yasal bir düzenlemenin gerekli olduğunu belirtmişlerdir.

Yaklaşık iki yıl süren çalışmalar sonucunda, 1–11 Aralık 1997 tarihleri

arasında Japonya’nın Kyoto kentinde gerçekleştirilen 3. Taraflar Konferansında

Kyoto Protokolü imzaya açılmıştır.

Protokol, gelişmiş ülkelere, belirlenen altı sera gazı (CO2, CH4, N2O,

Hidroflorokarbonlar (HFCs), Perflorokarbonlar (PFCs), Kükürt hekzaflorid (SF6))

emisyonlarını azaltma yükümlülüğü vermektedir. Bu azaltım miktarları ülkeden

ülkeye değişmekle birlikte, 2008–2012 dönemi için belirtilen sera gazı salınımlarını

toplamda 1990 yılı seviyesinin %5 altına indirilmesi hedeflenmiştir.

İklim değişikliği sorunu ile ilgili uluslararası çabalar için genel bir çerçeve

sunan İDÇS’yi, ülkeler düzeyinde bireysel salınım sınırlamaları getirerek

detaylandıran Kyoto Protokolü, 1990 yılı toplam sera gazı emisyonunun en az

%55’inden sorumlu, aralarında gelişmiş ülkelerin de bulunduğu İDÇS’ye taraf olan

en az 55 ülkenin onayını aldıktan 90 gün sonra yürürlüğe girebilmektedir. Rusya’nın

22 Ekim 2004 tarihinde protokolü 136. ülke olarak onaylamasıyla, protokolü

onaylayan ülkelerin toplam sera gazı salınımları 1990 yılı toplam sera gazı

salınımlarının %61.6’sına ulaşmıştır. Böylece protokol, 16 Şubat 2005 tarihinde

yürürlüğe girmiştir (UNFCCC, 2005).

Türkiye, sözleşmenin amacını benimsemesine ve sürece dahil olmak

istemesine rağmen, sözleşmeye o günün koşullarında taraf olması durumunda sera

gazı emisyonlarını 1990 yılı seviyesine indirmekle yükümlü olması ve Ekonomik

İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı’na (OECD) üye ülkeler arasında yer aldığı için de

gelişmekte olan ülkelere ekonomik ve teknolojik yardımda bulunma yükümlülüğü

olması nedeniyle 2003 yılına kadar İDÇS’yi imzalamamıştır (TTGV, 2002).

Türkiye, gözlemci statüsünde katıldığı her Taraflar Konferansında ulusal

durumunun belirtilmesini sağlayarak, çeşitli tekliflerle sürece dahil olma çabası

göstermiştir. Son olarak Türkiye’nin OECD’ye üye bir ülke olması nedeniyle

gelişmiş ülkeler arasında gösterildiği İDÇS’nin EK II listesinden çıkma talebi, 29

Ekim- 6 Kasım 2001 tarihleri arasında Fas’ın Marakeş kentinde gerçekleştirilen 7.

Page 21: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

1. GİRİŞ Deniz BABUŞ

6

Taraflar Konferansında kabul edilmiştir (FCCC/SBI/2001/L.8). Bu olumlu

gelişmeden sonra 21 Ekim 2003 tarihli ve 4990 sayılı Kanunla katılmamız uygun

bulunan İDÇŞ, 18 Aralık 2003 tarih ve 25266 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak

yürürlüğe girmiştir. Böylece Türkiye 24 Mayıs 2004 tarihinde, 189. ülke olarak

İDÇS’ye taraf olmuştur (UNFCCC, 2005).

Türkiye, İDÇS’ye taraf olmasıyla, hukuken Kyoto Protokolü’ne de taraf olma

hakkını elde etmiştir. Türkiye’den ulusal koşullarını değerlendirip, protokole de taraf

olması beklenmektedir.

Tüm Dünya ülkeleri için oldukça önemli olan küresel iklim değişikliği ve

küresel ısınmanın irdelendiği bu çalışmada, sorunun boyutlarının anlaşılması için ilk

olarak, küresel iklim değişikliği ve küresel ısınmanın oluşum nedenleri, mevcut ve

olası değişimler ile bu değişimlerin etkileri irdelenmiştir. Daha sonra sorunun

çözümü için uluslararası düzeyde yapılan ve yapılması planlanan çalışmalar ile bu

çalışmaların görünen etkileri irdelenerek, gelişmeler değerlendirilmiştir. Son olarak

da Türkiye’nin hem ulusal çabaları hem de uluslararası düzeyde yapılan

çalışmalardaki yeri ve çabalara olan katkıları araştırılarak, sorunun çözümüne

yönelik yapılması gerekenler saptanmaya çalışılmış ve öneriler getirilmiştir.

Başka bir ifadeyle çalışmanın amacı, küresel bir konu olan iklim değişikliği

sorununa karşı, diğer ülkelerin de olduğu gibi, Türkiye’nin de üstüne düşen

sorumluluğu yerine getirmesi için ulusal ve uluslararası düzeyde gösterdiği ve

göstermesi gereken çabaların araştırılmasıdır.

1.1. Atmosferin Sera Etkisi ve Küresel Isınma

İnsanoğlu, fosil yakıt kullanımı ile atmosferde bulunan sera gazı

konsantrasyonlarını artırarak, atmosferin sera etkisi dengesini bozmaktadır.

Dünya’da canlı yaşamı için gerekli olan atmosferin sera etkisi süreci Şekil 1.1’de

görülmektedir.

Şekilden de anlaşıldığı gibi süreç, Güneş’in iç bölgelerinde oluşan fizyon

tepkimelerinden açığa çıkan büyük miktardaki enerjinin önce Güneş yüzeyine,

oradan da uzaya yayılmasıyla başlamaktadır. Güneş sistemindeki gezegenler de

Page 22: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

1. GİRİŞ Deniz BABUŞ

7

büyüklükleri ve Güneş’e olan uzaklıklarına göre bu enerjiden farklı oranlarda

yararlanmaktadırlar (Sunay, 2000).

Şekil 1.1. Atmosferin Sera Etkisi (UNFCCC, 2003a)

Güneş’ten gelen kısa dalga boylu ışınlar atmosferden yutulmadan geçmekte

ve yeryüzündeki cisimler tarafından soğurulmaktadır. Böylece yeryüzeyi, ısınmakta

ve coğrafi dokunun özelliklerine göre farklı oranlarda uzun dalga boylu ışın

(kızılötesi ışın) yaymaya başlamaktadır. Güneş’ten gelen her dalga boyundaki ışın

Dünya atmosferine giremediği gibi, benzer şekilde yeryüzünden yayılan her uzun

dalga boylu ışın da atmosferden uzaya tümüyle geçememektedir. Yansıyan ışınlar,

atmosferde bulunan ve sera gazı olarak adlandırılan CO2, CH4, N2O gibi gazlar başta

olmak üzere, su buharı (H2O), Ozon (O3), sıvı bulut damlacıkları ve toz bulutları

tarafından tutularak Şekil 1.1’de görülen “Atmosferin Sera Etkisi”’ni

oluşturmaktadır. Ayrıca yansıyan ışınları tutan sera gazları da ısınmaktadırlar. Bu

gazların ısınan molekülleri havanın diğer molekülleri ile de çarpışarak atmosferin

diğer kısımlarının da ısınmasına neden olmaktadır. Bu ışın yutucu gazlar ısındığında,

onlar da ışın yaymaya başlamaktadırlar. Bu ışınların bir kısmı uzaya kaçmakta, fakat

bir kısmı yeniden yeryüzeyine dönmektedir. Böylece yeryüzeyi, Güneş ışını yanı

sıra, bir ek ışın daha kazanmaktadır (Kadıoğlu, 2001).

Güneş ışınları atmosferden geçer

Güneş ışınlarının bir kısmı atmosfer ve

Dünya yüzeyi tarafından yansıtılır

Kızılötesi ışınların bir kısmı

atmosferden geçerek uzayda

dağılır yansıtılır

Kızılötesi ışınların bir ksımı sera gazı molekülleri tarafından emilir ve tekrar salınır. Bunun doğrudan sonucu olarak Dünya yüzeyi

ve troposfer ısınır.

Yüzey daha da ısındıkça tekrar

kızılötesi ışın oluşturur

Güneş enerjisi Dünya’nın yüzeyi tarafından emilerek ısıtılır ve ortaya çıkan enerji kızılötesi (uzun dalga boyu) ışınlarının oluşmasına yol

açarak atmosfere geri verilir.

Page 23: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

1. GİRİŞ Deniz BABUŞ

8

Başka bir anlatımla, Güneş’ten gelen ışınlar Dünya atmosferini geçerek,

yeryüzeyine ulaşmaktadır. Yeryüzeyine ulaşan bu Güneş ışınları, yeryüzündeki

coğrafi dokunun özelliklerine göre farklı oranlarda soğurulup, farklı oranlarda

yansıtılmaktadırlar. Geri uzaya yansıtılan bu ışınların bir kısmı, Dünya atmosferinde

bulunan ve sera gazı olarak adlandırılan (CO2, CH4, N2O başta olmak üzere) gazlar,

su buharı ve toz bulutları tarafından tutularak, Dünya’da yaşamın var olması ve

devamı için gerekli olan sıcaklık değerinin oluşması sağlanmaktadır. Dünya’da

yaşamın var olabilmesi için mutlak olan bu süreç atmosferin sera etkisi olarak

adlandırılmaktadır.

Atmosferin sera etkisinin varlığı kadar dengesi de oldukça önemlidir. Bu

sistemin dengesini, atmosferde bulunan ve sera gazı olarak adlandırılan gazların

konsantrasyonları oluşturmaktadır. Balkız (2001)’ın verdiği örneğe göre, sera gazı

konsantrasyonları düşük olan Mars gezegeninde ortalama küresel sıcaklık değeri

–180C, tam tersi şekilde özellikle CO2 oranı yüksek olan Venüs gezegeninde ise

ortalama küresel sıcaklık değeri 4600C’yi bulmaktadır.

Sanayi devriminin başlaması ile birlikte fosil yakıt kullanım temeline dayanan

sanayileşme süreci ve arazi kullanımındaki değişiklikler gibi insan etkileri

sonucunda, atmosferde bulunan başta CO2 olmak üzere sera gazı konsantrasyonları

artmaktadır. Artan sera gazı konsantrasyonları nedeniyle uzaya yansıması gerekli

olan ışınların önemli bir kısmı Dünya’da tutulmaktadır. Böylece oldukça hassas bir

dengeye sahip olan iklim değişmekte ve küresel iklim değişikliği sorunu

oluşmaktadır.

Küresel düzeyde Dünya ortalama sıcaklığının artışı ile oluşan küresel

ısınma, küresel iklim değişikliği sorununun sonuçlarından sadece bir tanesini

oluşturmakta ancak, deniz seviyelerinin yükselmesi, kar ve buzulların erimesi,

hastalıkların yayılması, kuraklık, temiz su kıtlığı, bitki ve hayvanların yaşam

alanlarının tahrip olması gibi daha birçok sorunun da kaynağını oluşturmaktadır.

Page 24: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

1. GİRİŞ Deniz BABUŞ

9

1.2. İklim Değişikliği ve Nedenleri

Dünya’nın varlığından bu yana iklim sistemi sürekli değişmiştir. İnsanoğlu,

henüz Dünya’da var olmadan önce Dünya, yüzlerce milyon yıllık sıcak dönemler, bu

dönemlerin ardından onlarca milyon yıllık soğuk dönemler ve bu soğuk dönemler

içinde yaklaşık on bin yıl süren ılık süreçlerin olduğu birçok dönem geçirmiştir. Son

olarak da, yaklaşık elli milyon yıl önce başlayan ve şu anda da içinde bulunduğu

soğuk dönem içerisindeki ılık bir sürece girmiştir. Bu dönemde hava sıcaklıkları

düşmüş, sıcak dönem içindeyken ormanlarla kaplı olan kutuplardan başlayarak orta

enlemlere kadar uzanan buz tabakaları Dünya’yı kaplamış, daha yüksek olan deniz

seviyeleri düşmüştür. Tüm bu değişimler sonucunda, canlıların doğal yaşam alanları

değişmiş, yeni koşullara uyum sağlayamayan türler yok olurken, yeni türler ortaya

çıkmıştır (Özey, 2001).

Bu periyodik ısınma ve soğuma dönemleri, Çepel (2003)’in belirttiği gibi

kıtasal sürüklenmeler, volkanik hareketler, güneş lekeleri, güneş enerjisindeki

dalgalanmalar ve Dünya yörüngesinde oluşan değişimler gibi teorilerle açıklanmaya

çalışılmıştır. Ancak bu teorilerden hiç birinin tek başına bu değişimlere neden olduğu

kanıtlanamamıştır. “Jeolojik Evreler” olarak adlandırılan bu periyodik ısınma ve

soğuma dönemleri hakkında bilinen ve emin olunan tek konu ise, tamamen doğal

nedenlerden dolayı gerçekleşmiş olmalarıdır (Kadıoğlu, 2001). Bu nedenle, insan

etkisi dışında gerçekleşen iklimsel değişiklikler Kadıoğlu (2001) tarafından, “Doğal

İklim Değişiklikleri” olarak adlandırılmaktadır.

Kadıoğlu (2001)’na göre, sanayi devriminden itibaren, iklimin doğal

değişkenliğine ek olarak, insanlık tarihinde ilk kez, insan etkinliklerinin küresel ve

bölgesel ölçekte iklimi etkilediği yeni bir döneme girilmiştir. İnsan etkisinin varlığı

nedeniyle bu dönemde yaşanan iklim değişikliği, Kadıoğlu (2001) tarafından

“Yapay İklim Değişikliği” olarak; IPCC (2001a) tarafından ise “İnsan Kaynaklı

İklim Değişikliği” olarak adlandırılmaktadır. Çalışmanın bu bölümünde insanın

iklim sistemini nasıl etkilediği, bir başka ifadeyle, insan kaynaklı iklim değişikliğini

oluşturan nedenler irdelenmiştir.

Page 25: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

1. GİRİŞ Deniz BABUŞ

10

Artan Sera Gazı Konsantrasyonları

Sera etkisini oluşturan sera gazları IPCC (2001a) yöntem rehberine göre, iki

grupta sınıflandırılmaktadır.

a) Karbon dioksit (CO2), Metan (CH4), Diazot monoksit (N2O), Kloroflorokarbon-

11 (CFC-11) ve Kloroflorokarbon-12 (CFC-12) gibi sera gazları, yeryüzünden

uzaya yansıyan ışınların bir kısmını tutarak, uzaya yansımasını engellemektedir.

Bu gazlar doğrudan sera gazları olarak adlandırılmaktadır.

b) Dolaylı sera gazları olan Azot oksitler (NOx), karbon monoksit (CO), hidroksil

radikalleri (OHo), metan dışı organik uçucu karbonlar (NMVOCs), kükürt

hekzaflorid (SF6) ve kükürt dioksit (SO2), sera gazları ile kimyasal etkileşime

girerek ilk gruptaki gazların konsantrasyonunu etkilemektedir.

Doğrudan sera gazlarının oluşum kaynakları, sanayi devrimi öncesi

atmosferik konsantrasyonları, yıllık değişim oranları, atmosferik ömürleri ve küresel

ısınma potansiyelleri Çizelge 1.1’de belirtilmiştir. Çizelgeden de görüldüğü gibi,

insan etkileri sonucu atmosfere salınan sera gazları konsantrasyonları, sanayi devrimi

öncesi döneme göre önemli oranda artış göstermiştir. Yıllık artış oranı 7.0 ppb ile

CH4, en çok yıllık artış oranına sahip olan sera gazıdır. CFC-11 sera gazının durumu

ise diğer sera gazlarından farklılık göstermektedir. Montreal Protokolü1 ile salınımı

denetim altına alınan CFC-11 sera gazının yıllık salınım miktarında 1.4 ppt oranında

bir azalma görülmektedir.

Sera gazlarının atmosferik konsantrasyonlarındaki artış kadar, bu gazların

atmosferde kalma süreleri de oldukça önemlidir. Bu önemi bir örnekle açıklamak

mümkündür. Çizelge 1.1’de görüldüğü gibi N2O’nun atmosferik ömrü 114 yıldır.

Yani şu an N2O gazının salınımı tamamen durdurulsa bile, N2O atmosferde 114 yıl

daha bulunacaktır. Bir başka ifadeyle sera gazlarının atmosfere salınımları, içinde

bulunduğumuz yüzyılda tamamen durdurulsa bile, bu sera gazları atmosferik

ömürleri süresince, atmosferin sera etkisini kuvvetlendirmeye devam ederek, küresel

ısınma sorununa azalarak neden olmayı sürdürecektir.

1 1987 tarihli Birleşmiş Milletler Ozon Tabakasının Korunması Sözleşmesi’nin Montreal Protokolü.

Page 26: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

Çizelge 1.1. Doğrudan Etki Gösteren Sera Gazlarının Kaynakları, Sanayi Devrimi Öncesi Konsantrasyonları, Değişim Oranları, Atmosferdeki Ömürleri ve Küresel Isınma Potansiyelleri (IPCC, 2001b)

ppm = hacim olarak milyonda kısım, ppb = hacim olarak milyarda kısım, ppt = hacim olarak trilyonda kısım a 1990–1999 yılları arasındaki dönemde oran CO2 için 0.9 ppm/yıl-2.8 ppm/yıl arasında, CH4 için 0-13 ppb/yıl arasında dalgalanma göstermiştir b Oran 1990–1999 dönemi için hesaplanmıştır c Farklı uzaklaştırma işlemi için farklı gaz alım oranı geçerli olduğundan, CO2 için tek bir yaşam süresi belirlenemez

2 Sera gazları, küresel ısınma potansiyeli dikkate alınarak hesaplamalara dahil edilmektedir. IPCC’nin tanımına göre küresel ısınma potansiyeli, bir maddenin,

verili zaman süresi için (Kyoto Protokolü’nde bu süre 100 yıldır) CO2’nin etkisinin 1 birim olarak değerlendirildiğinde, atmosferde yol açtığı göreceli ısınma etkisinin değeridir. Sera gazlarının küresel ısınmadaki payları; gazın tuttuğu ısıya, atmosferde kalma süresine, atmosferde bulunan miktarına, diğer gazlara olan etkilerine göre hesaplanmaktadır (UNFCCC, 2005)

Başlıca Sera Gazları

Kaynak

Sanayi Devrimi Öncesi

Konsantrasyonları (1750)

1998 Yılı Konsantrasyonları

Yıllık Değişim Oranı b

Atmosferik Ömrü (yıl)

Küresel Isınma Potansiyeli2

(Wm-2)

CO2 o Fosil yakıt kullanımı o Ormansızlaşma ve arazi kullanımındaki

değişiklikler 280 ppm 365 ppm 1.5 ppm/yıla 5-200 c 1

CH4

o Pirinç üretimi o Biomass (ağaç, atık) yakımı ve çürümesi o Doğal gaz salınımı ve boruların çürümesi o Sığır ve koyun çiftliklerindeki hayvanların

midelerinde oluşan fermantasyon o Gübre yığınları, çöp depolama bölgeleri

700 ppb 1745 ppb 7.0 ppb/yıla 12 21

N2O

o Tarımda azotlu gübre kullanımı o Naylon üretimi o Fosil yakıtların kullanımı o Termik santraller o Otomobil egzozları

270 ppb 314 ppb 0.8 ppb/yıl 114 310

CFC-11 0 268 ppt -1.4 ppt/yıl 45

CFC-23

o Buzdolaplarındaki soğutucu maddeler o Çözücüler o Sprey kutularındaki iticiler o Sert ve yumuşak köpük üretimi 0 143 ppt 0.55ppt/yıl 260

140–11 700

11

1. GİRİŞ

Deniz B

AB

Page 27: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

1. GİRİŞ Deniz BABUŞ

12

Çizelge 1.1’de görüldüğü gibi en uzun atmosferik ömre sahip sera gazı 260

yıl ile Hidroflorokarbon-23 (HFC–23), daha sonra ise 5–200 yıl ile CO2 gazıdır. CO2

sera gazı için tek bir atmosferik ömür yılı verilememesi, başta karbon döngüsü olmak

üzere, CO2 gazını atmosferden uzaklaştıran süreçlerin oranlarında zaman içinde

gerçekleşen farklılıklardan kaynaklanmaktadır.

Şekil 1.2. Karbon Döngüsü (IPCC, 1996)

KARBON DÖNGÜSÜ

Bitkiler fotosentez yoluyla karbondioksiti atmosferden alıp, organik bileşiklere

dönüştürmektedirler. Şekil 1.2’de görüldüğü gibi bu süreç sırasında bitkiler atmosfere yılda 540

milyar ton karbon salmakta ve atmosferden 610 milyar ton karbon almaktadırlar. Bitkilerin

organik bileşiklere dönüştürdüğü karbon, fosil yakıtların yanması ve yanardağ patlamalarıyla

yerkürenin derinliklerindeki kayalardan tekrar atmosfere geçmektedir. Bunun bir kısmı da

okyanuslarda çözülerek “Karbon Döngüsü” olarak adlandırılan süreci oluşturmaktadır

(Binbaşaran, 2001).

Deniz tortulları ve tortul kayaçlar

Page 28: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

1. GİRİŞ Deniz BABUŞ

13

Doğada su döngüsü hariç hiçbir mekanizma karbonun Şekil 1.3’de görülen

hava, toprak ve su arasında dolaşımı kadar yaşamsal önem taşımamaktadır. Karbon

döngüsünü oluşturan çok sayıda sürecin sorunsuz işlemesi, karbonun atmosferden

büyük miktarlarda alınıp; ormanlar, okyanuslar ve yeraltındaki kömür, doğalgaz ve

petrol rezervlerinde depolanmasına bağlı olmaktadır.

Şekil 1.3. Karbonun Hava, Su ve Toprak Arasındaki Dolaşımı (Binbaşaran, 2001)

Binbaşaran (2001)’ın belirttiğine göre, fosil yakıtların kullanılması, orman

tahribi ve arazi kullanımındaki değişiklikler gibi insan etkinlikleri sonucunda her yıl

yaklaşık 6.5 milyar ton karbon atmosfere salınarak (Şekil 1.2), rezervlerdeki karbon

zamanından önce açığa çıkarılmaktadır.

Böylece atmosferde, başta ormanlar olmak üzere okyanuslar gibi diğer

karbon tutucu doğal depoların (yutakların3) alabileceğinden daha fazla karbon

bulunmaktadır. Bu durum karbon döngüsünün dengesini bozmakta ve atmosferde

CO2 konsantrasyonunun artmasına neden olarak, atmosferin sera etkisini

kuvvetlendirmektedir. Bunun sonucunda da küresel ısınmaya neden olmaktadır

(Balkız, 2001). Tüm bu insan etkileri sonucunda Şekil 1.4’de 1750 yılında

atmosferik konsantrasyonu 280 ppm olan CO2’nin, 1990’lı yıllarda %31’lik bir

artışla 365 ppm’e yükseldiği görülmektedir.

3 Yutak: Bir sera gazını, bir aerosolü veya bir sera gazının oluşumunda rolü bulunan bir öncü maddeyi

atmosferden uzaklaştıran herhangi bir işlem, faaliyet veya mekanizma anlamına gelmektedir.

Atmosferde depolanan karbon

Kara canlıları, kayalar, toprak ve fosil yakıtlarda depolanan karbon

Okyanus canlıları, su ve okyanus tabanında depolanan karbon

Page 29: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

1. GİRİŞ Deniz BABUŞ

14

Şekil 1.4. Atmosferik Karbon Dioksit Konsantrasyonu (IPCC, 2001a)

Küresel ısınma potansiyeli bakımından CO2’den sonra ikinci önemli sera gazı

metandır. Buna karşılık metan gazı, CO2 gazına nazaran molekül başına 32 kat daha

fazla ısınma oluşturmaktadır (Kadıoğlu, 2001).

Atmosferde metan konsantrasyonu ölçümleri 1800’lü yıllardan beri sistematik

olarak yapılmaktadır. Şekil 1.5’de görüldüğü gibi, metanın atmosferik varlığı

1800’lü yıllarda ortalama 1 000 ppb’den 1900’lü yılların sonunda 1 750 ppb’ye

yükselmiştir. Artış 1990’larda oldukça farklı gerçekleşmiştir. 1992 yılında artış

neredeyse olmamış ve 1998 yılı boyunca ise 13 ppb kadar olmuştur. Bu farklılık için

net bir açıklama bulunmasa da, pirinç üretimindeki ilerlemenin ve hayvancılıktaki

gelişmenin payı olduğu düşünülmektedir.

N2O konsantrasyonunun atmosferdeki değişimi 19. yüzyılın sonlarından beri

Antarktika’nın buzullarında hapsolmuş olan havanın ölçümleri ile belirlenmektedir.

Şekil 1.6’da görüldüğü gibi, atmosferik konsantrasyonu 1700’lü yıllarda 270 ppb’den

1900’lü yılların sonunda 314 ppb’ye %16 oranında artış göstermiştir.

CO2 ppm

Küresel ısınma potansiyeli (Wm-2)

Yıl

Page 30: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

1. GİRİŞ Deniz BABUŞ

15

Şekil 1.5. Atmosferik Metan Konsantrasyonu (IPCC, 2001a)

Şekil 1.6. Atmosferik Diazot monoksit Konsantrasyonu (IPCC, 2001a)

CH4 ppb

Küresel ısınma potansiyeli (Wm-2)

Yıl

N2O ppb Küresel ısınma potansiyeli (Wm-2)

Yıl

Diazotmonoksit Konsantrasyonu

Page 31: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

1. GİRİŞ Deniz BABUŞ

16

Aerosoller

Hem kum fırtınaları ve volkanik aktiviteler gibi doğal nedenlerle, hem de

fosil yakıt kullanımı ve savaşlar gibi insan etkinlikleri sonucunda oluşmaktadırlar.

Aerosoller, Dünya iklim sistemini iki şekilde etkilemektedir. İlk olarak Güneş

ışınlarını yeryüzüne ulaşmadan tutup, geri uzaya yansıtarak doğrudan etkide

bulunmaktadırlar. İkinci olarak ise bulut miktarı ve bulutun yansıtma özelliğini

değiştirerek, dolaylı etkide bulunmakta ve ortalama sıcaklığın düşmesine neden

olmaktadırlar (IPCC, 2001b).

Ancak sadece aerosol konsantrasyonlarının etkileri ile sıcaklığın düşmesi de

beklenemez. Aerosoller, büyüklüklerine, ışığı yansıtma özelliklerine ve atmosferde

bulundukları yüksekliklere göre sıcaklıkları azaltır ya da artırır şekilde farklı etkiler

göstermektedirler. Eğer aerosoller atmosfer örtüsünden daha beyazsa, gelen güneş

ışınlarını daha fazla yansıtarak ortalama yeryüzeyi sıcaklığının düşmesine neden

olabilir. Ancak bu maddeler siyah, yani atmosfer örtüsünden daha koyu renkte iseler

gelen güneş ışınlarını soğuracağından ısınmaya da neden olabilirler. Her iki etki de

atmosferde oluşmaktadır. Bu etkilerin hangi yöne çalışacağı ise aerosollerin

atmosferde bulunduğu yüksekliğe bağlıdır. Eğer aerosoller atmosferin yüksek

tabakalarında bulunuyorsa soğumaya, yüzeye yakın tabakalarında bulunuyorsa

ısınmaya sebep olmaktadırlar (Muslu, 2000).

Sera gazlarının yaşam süreleri on yıldan yüz yıllara değişmekte, buna karşın

aerosollerin yaşam süreleri birkaç gün ile birkaç hafta arasında kalmaktadır. Bu

yüzden aerosollerin atmosferdeki birikimleri, salınımlardaki değişikliklere çok daha

hızlı yanıt verirken, iklim üzerindeki etkileri ise sera gazlarının etkilerine göre

küresel düzeyde olmayıp, daha çok bölgesel etkilerle sınırlı kalmaktadır (Türkeş ve

ark, 1998).

Su Buharı

Su buharı, sera gazı olmamasına rağmen, atmosferin sera etkisini

kuvvetlendirmektedir. Kadıoğlu (2001), bulutsuz ve açık bir günde atmosferin sera

etkisinin kuvvetlenmesinin %60-70’ini tek başına su buharının sağladığını, bununla

birlikte, geri besleme mekanizmasını çalıştırması bakımından da oldukça önemli

Page 32: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

1. GİRİŞ Deniz BABUŞ

17

olduğunu belirtmektedir. İnsan etkisi ile oluşan küresel ısınma sonucunda yıllar

boyunca hava sıcaklıkları yavaş yavaş yükselmiş ve okyanuslardan su, sıcak havayla

daha fazla buharlaşarak taşınmıştır. Atmosferde miktarı artan su buharı da

Dünya’dan gelen kızılötesi ışını daha fazla yutarak atmosferin sera etkisini

kuvvetlendirmiştir. Atmosferin sera etkisi kuvvetlenince hava sıcaklığı daha da

artmış ve böylece daha fazla suyun buharlaşarak atmosfere karışmasına neden

olmuştur. Bu durum “Su Buharı Artan Sıcaklık Geri Besleme Mekanizması”

olarak adlandırılmaktadır (Kadıoğlu, 2001).

Alan Kullanım Değişikliği

Yeryüzeyi farklı coğrafik dokulardan oluşmaktadır. Bunların da farklı

albedoları4 bulunmaktadır. Kadıoğlu (2001)’nun belirttiği bir örneğe göre, kar

kendisine ulaşan ışığın %95’ini yansıttığı için albedosu 95’dir; çoğu yeşil ve kayalık

alanlar ile tarım alanlarının albedoları ise %10 ila %30 arasında değişmektedir.

Güneş’ten gelen ışınlar bu coğrafi dokunun albedolarına göre geri

yansıtılmaktadırlar. Alan kullanımında var olan dengenin bozulması, yansıyan ışın

miktarını etkilemektedir. Diğer bir ifadeyle insan etkisiyle alan kullanımında

gerçekleştirilen değişimler, yüzeyin albedosunu değiştirerek, küresel düzeyde Dünya

iklimini de değiştirebilmektedir.

Alan kullanımındaki değişimlerin küresel iklim değişikliğine etkisi sadece

yeryüzeyinin yansıtma karakterini değiştirerek oluşmamaktadır. Başta

ormansızlaşma olmak üzere doğal karbon depolarının oranlarında gerçekleşen

azalma, atmosferde CO2 konsantrasyonunun artmasına neden olmakta, bu da

atmosferin sera etkisini kuvvetlendirmektedir.

İnsanoğlu yeryüzündeki varlığından itibaren, gelişim süreci ve seviyesi

dahilinde var olan alan kullanımlarını, kendi ihtiyaçları doğrultusunda değiştirmiştir.

Artan nüfus ve teknolojideki ilerlemeler bu süreci daha da hızlandırmıştır. Çok basit

4 Bir cismin enerji veya ışık yayma ve yutma oranı o cismin yüzey özelliklerine bağlı olmaktadır.

Cisimlerin güneş ışını yansıtma yeteneklerine “albedo” denmektedir. Örneğin bir cisim, aldığı 100 birimlik ışığın %30’unu yansıtıyorsa, o cismin albedosunun 30 olduğu anlaşılmaktadır (Kadıoğlu, 2001)

Page 33: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

1. GİRİŞ Deniz BABUŞ

18

bir mantıkla artan nüfus daha çok eve ve daha çok besine ihtiyaç duyulması

demektir. Bu da başta tarım alanları ve şehirleşme olmak üzere alan kullanımlarının

değiştirilmesi ile sonuçlanmıştır.

Goldewijk 2001 yılında yapmış olduğu çalışmada, doğal vejetasyon

örtüsünün ne şekilde değiştiğini saptamak için tarihsel alan kullanımı ve potansiyel

vejetasyon örtüsü verilerini karşılaştırmıştır. Çizelge 1.2’de görüldüğü gibi 1700’lü

yıllarda orman örtüsü %7 oranında azalmıştır. Benzer şekilde aynı oranda azalma

step ve fundalıklarda da görülmektedir. Sanayi devrimi ve Avrupa’nın küresel

sömürgeleşme çağından itibaren bu süreçlerde keskin bir hızlanma fark edilmektedir.

1990’lı yıllarda ormanlık alanlarda %30, step, savan ve otlaklarda %50 ve

fundalıklarda ise %75’lik bir azalma gerçekleşmiştir (Malhi ve ark, 2004).

Çizelge 1.2. Tarihin Çeşitli Dönemlerinde Doğal ve Antropojenik Ekosistemlerin

Alansal Değişimi İle Tarım Öncesi Döneme Göre Alansal Genişliklerinin % Olarak Azalımı (Malhi ve ark, 2004)

(Tüm alan birimleri x106 km2 değerindedir)

1700 1850 1990

Bozulmamış Alan Alan

% değişim

Alan %

değişim Alan

% değişim

Orman/odunsu bitkiler

58.6 54.4 -7.17 50.00 -14.68 41.50 -29.18

Çayırlıklar/stepler/ savanlar

34.3 32.1 -6.41 28.70 -16.33 17.50 -48.98

Fundalıklar 9.8 8.7 -11.22 6.80 -30.61 2.50 -74.49 Tundra ve çöl 31.4 31.1 -0.96 30.40 -3.18 26.90 -14.33 İşlenebilir alanlar 0 2.7 5.40 14.70 Otlak, meralar 0 5.2 12.80 31.00

Alan yüzey karakterlerindeki değişim, enerji ve su akıntılarını

değiştirebilmekte, yerel ve bölgesel iklimde değişiklikler oluşturarak atmosferin

kompozisyonunu da etkileyebilmektedir. Yüzey suyu olmayan (yarı kurak ve kurak)

alanlarda, buharlaşma ve albedo, yerel su döngüsünü etkileyerek vejetatif örtü, yerel

ve bölgesel ölçekte yağış miktarı ve kuraklıkların devamlılık ve sıklığında değişimler

oluşturabilmektedir (IPCC, 2001c).

Günümüzde alan tahribatı, çoğu gelişmekte olan ülkelerde bulunmak üzere

100 ülkede 900 milyondan fazla insanı etkilemektedir. Yıllık kaybedilen milyonlarca

hektarlık alan hem ekonomik hem de ekolojik boyutlarda geri dönülemez sonuçlar

Page 34: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

1. GİRİŞ Deniz BABUŞ

19

oluşturmaktadır. IPCC’nin 3. değerlendirme raporu öngörüleri, alan kullanım

değişikliği ile oluşan alan tahribatı nedeniyle kuraklıklarda, yağışların yoğunluğunda

ve düzensiz dağılımında artışlar oluşacağını belirtmektedir.

Page 35: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Deniz BABUŞ

20

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR

İklim değişikliğine bağlı küresel ısınma sorunu, bilim adamları tarafından yüz

yılı aşkın bir süredir bilinmektedir. Bu dönem içinde başta IPCC, UNEP, WMO,

OECD, BM, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), Dünya İzleme

Enstitüsü (WWI) olmak üzere, daha birçok kuruluş ve örgüt tarafından sorunun

tanımı, nedenleri, mevcut etkilerinin değerlendirilmesi, olası etkileri ile ilgili

öngörüler ve sorunun çözümü için alınması gereken önlemler hakkında sayısız

çalışmalar yapılmıştır ve yapılmaya da devam edilmektedir.

Sorunun etkilerinin özellikle içinde bulunduğumuz yüzyılda yaşanılır olması,

bir başka ifadeyle hem sosyo-ekonomik hem de doğal sistemler üzerinde olumsuz

etkiler oluşturması, yapılan çalışma sayısının artmasına neden olmuştur. Özellikle

sorunun etkilerine büyük ölçüde maruz kalacak olan alçak kıyı alanlarına sahip,

kurak ve yarı kurak bölgelerde bulunan ve temiz su kaynağı sıkıntısı çeken ülkeler,

gelecekte karşılaşacakları sorunların etkilerinin azaltılması veya giderilmesi için

bölgesel, ulusal ve uluslararası düzeyde araştırmalar yapmaktadırlar. Bu da konunun

bilimsel değerlendirmesi ile ilgili sayısız araştırmalara her geçen gün bir yenisinin

eklenmesini sağlamaktadır.

Gerek sorunun bilimsel açıdan değerlendirilmesi ile ilgili çalışmaların sayısız

olması, gerekse bu çalışmanın amacı gereği, bu araştırmada konuyla ilgili yapılmış

önceki çalışmalar, soruna uluslararası düzeyde siyasi seçenekler sunularak

gerçekleştirilen çözüm arayışları ile ilgili olmuştur. Bu kapsamda önceki çalışmalar,

Türkiye’de yapılan çalışmalar ve yurt dışında yapılan çalışmalar olmak üzere iki ana

başlık altında incelenmiştir.

2.1. Türkiye’de Yapılan Çalışmalar

Türkeş (1993), iklim değişikliğini bilimsel ve politik açıdan değerlendirdiği

çalışmasında, iklim değişikliği ile ilgili terimlerin tanıtılmasını sağlamış ve ayrıca

Türkiye’nin iklim değişikliği sorununun çözümü için uluslararası düzeyde yapılan

çalışmalara bakış açısını değerlendirmiştir. Türkiye’nin İklim Değişikliği Çerçeve

Page 36: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Deniz BABUŞ

21

Sözleşmesi’ne taraf olmamasının nedenlerinin açıklandığı çalışmada, konunun

bilimsel değerlendirilmesi de yapılmıştır.

Türkeş (1995a), İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin fikirsel olarak

temellerinin atıldığı Toronto Konferansından başlayarak, sözleşmenin 1. Taraflar

Konferansının gerçekleştirildiği 1995 yılına kadarki süreci değerlendirmiştir.

İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin hazırlanma aşamasında karşılaşılan

sorunların kapsamlı olarak irdelendiği çalışmada, 1. Taraflar Konferansı dahil olmak

üzere Toronto’dan itibaren geçen 7 yıllık sürede, sorunun siyasi çözümüne yönelik

önemli adımların umut verici olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Türkeş (1995b), Türkiye’nin İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi

karşısındaki durumunu değerlendirdiği çalışmada, gerek sözleşmenin hazırlanma

aşamasında, gerekse yürürlüğe girişinden itibaren, sözleşmenin gelişmiş ülkeler

listesinde bulunan Türkiye’nin sözleşme EK’lerinden (bkz. EK I) çıkma girişimleri

ayrıntılarıyla açıklanmıştır.

Çalışmanın sonunda, Türkiye’nin gelişmekte olan bir ülke olması nedeniyle

sözleşmeye ancak EK’lerden çıkarak katılabileceği belirtilmiştir.

Çevre Bakanlığı (1998) tarafından, Türkiye’nin İklim Değişikliği Çerçeve

Sözleşmesi EK’lerinden çıkma girişimi için 3. Taraflar Konferansında sunulmak

üzere hazırlanan “İklim Değişikliği Ulusal Raporu”’nda, Türkiye’nin ulusal

koşulları, enerji ve çevre politikaları, emisyon envanterleri, sera gazı emisyonlarının

azaltılmasını amaçlayan önlemleri ve yönetmelikleri ve Türkiye’nin İklim

Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne bağlı durumu belirtilmiştir. Raporda, Türkiye’nin

İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi kapsamında gelişmiş bir ülke olarak

değerlendirilmesinin sözleşmenin “ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar”

ilkesine uygun olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Çevre Bakanlığı (1999) tarafından İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi

kapsamında yürütülen ulusal ve uluslararası çalışmalar hakkında, ilgili kurum ve

kuruluşları, akademik çevreleri, sivil toplum örgütleri ile konuya ilgi duyan tüm

kesimleri bilgilendirmek amacıyla düzenlenen İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi

ile ilgili seminer notları dört ana bölümünden oluşmaktadır.

Page 37: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Deniz BABUŞ

22

Seminerin birinci bölümünde İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve

Türkiye’nin durumu, Kyoto Protokolü ve bu protokolün uygulanmasına yönelik

esneklik mekanizmaları hakkında bilgiler verilmiştir.

İkinci bölümde, sera gazlarının IPCC yöntemine göre hesaplanması ve buna

göre ülkemiz için hesaplanan sera gazı emisyonlarının istatistiksel değerlendirmesi

yapılmıştır.

Üçüncü bölümde, Türkiye’nin enerji sektörü gelişimi, enerji arz ve talep

öngörülerinin değerlendirilmesi ve ülkemizde sanayi, konut ve ulaştırma

sektörlerindeki enerji tasarruf olanakları ve çevreye olan etkileri sunulmuştur.

Son bölümde ise CO2 emisyonlarını tutan alanlar olarak ormanların rolü,

Türkiye’nin orman varlığı ve alan kullanım değişikliklerinin iklim değişikliği

üzerinde olabilecek etkileri konularında bilgiler verilmiştir.

Türkeş ve ark (1999), iklim değişikliğini bilimsel olarak değerlendirdikleri

çalışmada, sorunun oluşum kaynakları, etkileri ve sorunun etkilerine yönelik

öngörüler sunulmuştur. Türkiye’de gözlemlenen ve olası iklim değişiklikleri ile bu

değişikliklerin etkileri belirtilmiştir. Sorunun tüm Dünya ülkelerini ilgilendirdiğinin

belirtildiği çalışmada, çözüme yönelik olarak uluslararası düzeyde yapılan

çalışmaların önemi vurgulanmıştır. Türkiye’nin de üstüne düşen sorumluluğu

gerçekleştirmesi için kendi aleyhindeki şartları ortadan kaldırıp, bir an önce

sözleşmeye taraf olması gerektiği belirtilmiştir.

DPT (2000) tarafından 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı için hazırlanan “İklim

Değişikliği Özel İhtisas Komisyonu Raporu”, Türkiye’nin kalkınma dönemlerinde,

sektör yatırımlarında ve yaşamın tüm alanlarında, iklim değişikliğini de dikkate

alabilecek ulusal politikaları, önlemleri ve teknolojileri, bu alandaki güçlükleri ve

gereksinim duyulan sektörel, yasal ve kurumsal düzenlemeleri ve iklim

değişikliğinin bilimsel ve teknik bir değerlendirmesini içermektedir.

Türkiye’nin gelişmekte olan bir ülke olduğu, bu nedenle gelişmiş ülkeler

arasında yer aldığı İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne taraf olmasının mümkün

olmadığının belirtildiği raporda, Türkiye’nin İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi

ve Kyoto Protokolü’ne ilişkin ulusal öncelikleri ve seçenekleri irdelenmiştir.

Page 38: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Deniz BABUŞ

23

Türkeş ve ark (2000), Kyoto Protokolü’nün imzaya açıldığı tarihten itibaren

protokol ile ilgili en çok tartışılan konu olan esneklik mekanizmalarını (Kyoto

mekanizmaları) tüm yönleriyle incelemiş ve bu konuda kapsamlı bilgiler sunmuştur.

Çalışmanın ilk aşamasında, esneklik mekanizmaları ayrı başlıklar halinde

tanımlanmış, amaçları ve kuralları belirtilmiş ve bu mekanizmaları kimlerin hangi

şartlarda, hangi projeler kapsamında kullanabilecekleri ayrıntılarıyla açıklanmıştır.

Çalışmanın sonucunda, küresel iklim sisteminin korunması ve iklim

değişikliğinin önlenmesi açısından önemli olan küresel salınımların artışındaki

büyük tarihsel sorumlulukları ve şimdiki katkıları dikkate alındığında, gelişmiş

ülkelerin yaşam tarzlarında önemli değişiklikler yapmaları gerektiği ve sera gazı

salınımlarının azaltılmasında esneklik mekanizmalarından çok, önceliği yerli

etkinliklere ve önlemlere vermeleri gerektiği savunulmuştur.

Uzmen ve Arar (2000), 21. yüzyılda enerji kullanımı ve enerji kullanımına

bağlı iklim değişiklikleri ile ilgili yaptıkları çalışmada, Türkiye’nin iklim değişikliği

ile ilgili uluslararası mücadelede, gelişmiş ülkeler arasında belirtildiği için, bu

süreçte yer almaması haklı görülmüştür. Ancak Türkiye’nin bir an önce bu sürece

katılım için daha etkili stratejiler belirleyerek, uluslararası siyasi yapılanmada yerini

alması gerektiği belirtilmiştir.

Kadıoğlu (2001), sera etkisi, küresel iklim değişikliği ve küresel ısınma

kavramlarını açıkladığı çalışmasında, doğal ve yapay iklim değişimleri arasındaki

farkları ve oluşum nedenlerini açıklamış ve iklim değişikliğinin Türkiye üzerindeki

olası etkilerini irdelemiştir.

Çalışmada, sera gazlarının konsantrasyonu ile ilgili öngörüler ve bu

öngörülen değişimlerin doğal ve sosyo-ekonomik sektörler üzerindeki etkileri,

çalışmanın gerçekleştirildiği tarih gereği, IPCC’nin 2. değerlendirme raporunda

kullanılan IS92 senaryolarına göre değerlendirilmiştir.

Ayrıca çalışmada, Türkiye’nin İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne taraf

olmasının gelişmiş ülkeler arasında gösterildiği EK II listesinden çıkması ile

mümkün olabileceği belirtilerek, bu konuda Türkiye’nin geliştirdiği politikalar

irdelenmiştir.

Page 39: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Deniz BABUŞ

24

Çalışmada, konunun küresel bir sorun olması nedeniyle çözüm arayışlarının

da ağırlıklı olarak uluslararası düzeyde yapılması gerekliliğine ek olarak,

gerçekleştirilebilecek bireysel çabaların önemi vurgulanmıştır.

Türkeş (2001a) yapmış olduğu çalışmada, Kyoto Protokolü’nün yürürlüğe

girmesi ve özellikle sera gazı salınımlarının 2000 yılı sonrasında azaltılması

açısından önemli bir politik anlaşma olarak değerlendirdiği Bonn Anlaşmalarını

irdelemiştir. Çalışmada Bonn Anlaşmaları, Dünya’nın beklediğinden daha zayıf

ancak iyi bir başlangıç sağlayabilecek olan politik bir uzlaşma belgesi olarak

nitelendirilmiştir.

Türkeş (2001b) küresel iklimin korunmasında uluslararası çalışmaların

önemini vurguladığı makalesinde, Türkiye’nin İklim Değişikliği Çerçeve

Sözleşmesi’ne taraf olabilmek için uluslararası düzeyde göstermiş olduğu

çalışmalara ek olarak ulusal çabaları da irdelenmiştir.

Çalışmada, Türkiye’nin bir an önce sözleşmenin EK II listesinden çıkarak

sözleşmeye taraf olması gerektiği belirtilmiştir.

Ulueren (2001), başta İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Kyoto

Protokolü olmak üzere, 1. Taraflar Konferansından 7. Taraflar Konferansına kadar

geçen sürede, sorunun çözümüne yönelik olarak uluslararası düzeyde gerçekleştirilen

çabaları irdelemiştir. Çalışmasında, 2001 yılında gerçekleştirilen 6. Taraflar

Konferansının 2. bölümünde Kyoto Protokolü’nün daha etkin uygulanması

konusunda alınan kararların, Kyoto Protokolü’nün yumuşatılmasıyla elde edildiğini

ifade etmiştir.

Ayrıca çalışmada, İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin, çevrenin

korunmasına yönelik bir sözleşmeden öte, küresel bir eyleme dönüştüğü vurgulanmış

ve Türkiye’nin de ulusal koşulları doğrultusunda gerekli şartları sağlayıp, bir an önce

İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne taraf olması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

TTGV (2002) tarafından Çevre ve Orman Bakanlığı ve UNDP’nin

organizasyonunda, Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi için yapılan hazırlıklar

kapsamında hazırlanan “İklim Değişikliği” ana başlıklı raporda, Türkiye’nin sorunla

ilgili ulusal koşul ve gayretleri ile uluslararası süreçte karşılaştığı güçlükler

belirtilmiştir.

Page 40: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Deniz BABUŞ

25

Raporda, Türkiye’nin gelişmekte olan bir ülke olması nedeniyle, enerji

talebindeki artışların önümüzdeki birkaç on yıl daha doyum noktasına ulaşamayacağı

belirtilmiştir. Bu nedenle Türkiye’nin gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, sosyal ve

ekonomik gelişmede kısıtlama yapmadan, enerji tasarrufu, enerjinin yeterli ve

verimli kullanımı, yeni teknolojilerin ve yenilenebilir enerji kaynaklarının

yaygınlaştırılması ve ormanlar gibi karbon yutaklarının artırılması yoluyla sera

gazları salınımlarını kontrol etmenin mümkün olabileceği sonucuna ulaşılmıştır.

Karakaya ve Özçağ (2003), Türkiye açısından Kyoto Protokolü’nü

değerlendirdikleri ve Ayrıştırma Yöntemi (Decomposition) ile CO2 emisyonu

belirleyicilerinin analizlerini gerçekleştirdikleri çalışmada, ilk olarak iklim

değişikliği riskini önlemeye yönelik atılan uluslararası adımları ve bu alanda

Türkiye’nin konumunu incelemişlerdir.

Çalışmanın bu aşamasında, Türkiye’nin, İklim Değişikliği Çerçeve

Sözleşmesi’ne taraf olmak için sözleşmenin EK II listesinden çıkartılması ve özel

şartları göz önünde bulundurularak, eski Sosyalist Bloku ülkelerine sağlanan

kolaylıkların kendisine de sağlanmasını talep etmesi, stratejik bir hata olarak

yorumlanmıştır. Bunun yerine Türkiye’nin Avrupa Birliği’nin “Yük Paylaşımı”

(Burden Sharing) ilkesini gündeme getirmesinin, Yunanistan ve Portekiz’e sağlanan

kolaylıkların kendisi için de geçerli olmasını talep etmesinin daha uygun bir politika

olacağı görüşünü bildirilmiştir.

Türkeş (2003), Türkiye’nin uluslararası düzeyde iklim değişikliğini önleme

sürecine dahil olma çabalarını 1992–1997, 1997–2000 ve 2001 yılında Lahey’de

düzenlenen 6. Taraflar Konferansındaki girişimi olmak üzere 3 aşamada

değerlendirmiştir. Çalışmada, Türkiye’nin Lahey Konferansındaki girişiminin

Türkiye’yi uluslararası küresel iklimi koruma çabalarının bir üyesi yaptığı bildirilmiş

ve 2001 yılında Fas’ın Marakeş kentinde yapılan 7. Taraflar Konferansında Türkiye

için İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin EK II listesinden çıkarılmasının

olumlu bir gelişme olduğu sonucu elde edilmiştir.

Çalışmada, Kyoto Protokolü’nün kısa sürede yürürlüğe girmesinin, ABD,

doğu Avrupa ülkeleri, Rusya Federasyonu ve Japonya gibi ülkelerin protokolü

onaylamalarına bağlı olduğu belirtilmiştir.

Page 41: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Deniz BABUŞ

26

Marın ve Yıldırım (2004), çevre sorunlarına ekolojik, ekonomik, politik ve

yönetsel perspektiften baktıkları çalışmalarında, iklim değişikliği sorununun küresel

bir sorun olduğu ve küresel çabalarla çözümlenebileceğini belirtilmişlerdir.

İklim değişikliği konusunda uluslararası düzeyde gerçekleştirilen çabalar,

1979 yılında gerçekleştirilen I. Dünya İklim Konferansından itibaren 10. Taraflar

Konferansına kadar geçen sürenin irdelenmesi şeklinde sunulmuştur. İklim

Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Kyoto Protokolü üzerinde ayrıntılarıyla durulan

çalışmada, Marakeş Anlaşmaları, iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir dönüm

noktası olarak değerlendirilmiştir.

Çevre ve Orman Bakanlığı (2005), 1. Çevre ve Ormancılık Şurası Genel

Sekreterliği tarafından hazırlanan raporda, iklim değişikliğinin küresel bir sorun

olduğu, bu nedenle bu sorundan farklı şekillerde de olsa tüm ülkelerin olduğu gibi

Türkiye’nin de etkileneceği ve Türkiye’nin 24 Mayıs 2004 tarihinde İklim

Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne taraf olması nedeniyle, hem ulusal hem de

uluslararası düzeyde, kendi koşullarını ve gereksinimlerini belirleyerek üstüne düşen

görevleri ve düzenlemeleri yapması gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca raporda,

Türkiye’nin iklim değişikliği ile ilgili ulusal koşulları belirtilerek, aşılması gereken

politika, mevzuat, teşkilatlanma, uygulama sorunları belirtilmiş ve bu sorunlara

öneriler getirilmiştir.

Kadıoğlu ve Dokumacı (2005), İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve

Kyoto Protokolü’nü irdelemişler ve Türkiye’nin ulusal koşullarını değerlendirip,

uluslararası düzeydeki çabalarda yerini araştırmışlardır.

Türkiye’nin her şeyden önce ekonomik büyümesini sektörel kalkınma

politikalarında çevre boyutunun gözetildiği sürdürülebilir kalkınma anlayışı

çerçevesinde gerçekleştirme zorunluluğu olduğunu belirten Kadıoğlu ve Dokumacı,

gereksinim duyulan enerjinin güvenli, ekonomik verimli ve çevreye duyarlı olması

gerektiğinden dolayı Türkiye’nin yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarına

yönelmesinin gerekliliğini belirterek; sözleşme kapsamında yükümlülüklerin yerine

getirilmesi ve hedeflere ulaşılması için gelişmiş ülkelerin teknolojik ve sermaye

birikiminden yararlanılması, küresel, bölgesel ve uluslararası işbirliğinin artırılması

gerekliliğini belirtmişlerdir.

Page 42: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Deniz BABUŞ

27

2.2. Yurt Dışında Yapılan Çalışmalar

Cline (1992) tarafından hazırlanan raporda, İklim Değişikliği Çerçeve

Sözleşmesi’nin hazırlanması için gerçekleştirilen Hükümetlerarası Görüşme

Komitesi’nin toplantılarında, ülkelerin İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne

ekonomik endişeler doğrultusundaki bakış açısı değerlendirilmiştir.

Harrison ve Rutherfold (1997) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin

imzaya açıldığı tarihten itibaren yoğun tartışmalara neden olan ortak uygulama

mekanizmasını irdelediği çalışmasında, ortak uygulamanın avantaj ve dezavantajları

araştırılmıştır. Etkili, kurallara uygun ve adil coğrafi dağılımlı bir ortak uygulama

mekanizmasının, protokolün yükümlülüklerini yerine getirmede en güvenilir

mekanizma olacağı sonucu elde edilmiştir.

Ayrıca çalışmada, AB’nin “Yük Paylaşımı” anlaşması irdelenerek, iklim

değişikliğiyle mücadeledeki tutumu araştırılmıştır. AB’nin İklim Değişikliği Çerçeve

Sözleşmesi kapsamında küresel iklim değişikliğiyle mücadelede en etkin

çalışmalarda bulunan ülkeler arasında yer aldığı sonucuna ulaşılmıştır.

Grubb ve ark (2001) tarafından hazırlanan eserde iklim değişikliği ile ilgili

kavramlar ile ülkelerin sera gazı salınım değerleri belirtilmiştir. Ayrıca eserde, Kyoto

Protokolü’nün fikirsel olarak temellerinin atılmasından, Marakeş Anlaşmaları ile

detaylandırılan haline kadarki gelişmeler sunulmuştur.

Kyoto mekanizmalarına ağırlık verilen eserde, bu mekanizmaların

uygulanması için henüz erken olduğu, başlatılan pilot evre sürecinden ülkelerin

gerekli dersleri alamadıkları, bunun en belirgin kanıtının bu mekanizmaların

uygulandığı projelerin coğrafi dağılımındaki düzensizlikler olduğu belirtilmiştir.

Eserde bu soruna çözüm önerisi olarak ise, pilot evre sürecinin uzatılması gerektiği

ifade edilmiştir.

UNFCCC (2002a) tarafından hazırlanan raporda, İklim Değişikliği Çerçeve

Sözleşmesi ve Kyoto Protokolü’nün tarihsel gelişimi ile 7. Taraflar Konferansında

kabul edilen Marakeş Anlaşmaları ile düzenlenmiş son şekli belirtilmektedir.

UNFCCC (2003a), İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Kyoto

Protokolü’nün ayrıntılı olarak açıklandığı eserde, İklim Değişikliği Çerçeve

Page 43: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Deniz BABUŞ

28

Sözleşmesi’nin oluşturulma fikrinden başlayarak imzaya açıldığı tarihe kadarki süreç

anlatılmıştır. Daha sonra ise sözleşmenin amacı, ilkeleri, tarafların yükümlülükleri,

raporlar ve gözden geçirilme süreçleri, sözleşmenin kurumları ve yardımcı organları,

mali mekanizması ile ilgili özet bilgiler verilmiştir.

Eserin ikinci bölümünde ise Kyoto Protokolü açıklanmıştır. Protokol,

hazırlanma sürecinden itibaren irdelenmiş, amacı, ilkeleri ve taraflara verdiği

yükümlülükler aktarılmıştır. Özellikle Kyoto mekanizmaları olarak da adlandırılan

esneklik mekanizmaları üzerinde ağırlıklı olarak durulmuştur. Esneklik

mekanizmalarını kimlerin hangi projeler için ve ne şekilde kullanabileceği ayrıntılı

olarak açıklanmıştır.

UNFCCC (2003b) tarafından hazırlanan bir diğer eser ise, İklim Değişikliği

Çerçeve Sözleşmesi’nin EK I dışı ülkelerinin ulusal bildirimlerinin hazırlanmasında

yol gösterici bir kılavuz özelliğindedir. Eserde, ulusal bildirimlerin, ulusal sera gazı

envanterlerinin nasıl hazırlanması gerektiği, sözleşmenin daha etkili nasıl

uygulanabileceği, iklim değişikliği etkilerini azaltmak için ne gibi önlemlerin

alınabileceği ve her şeyden önemlisi de iklim değişikliğinin bir takım

hafifletilemeyecek etkilerine karşı ne şekilde uyum sağlanabileceği ve bu konuların

nasıl raporlanacağı hakkında teknik bilgiler sunulmuştur.

UNFCCC (2004) gerçekleştirdiği çalışmada, İklim Değişikliği Çerçeve

Sözleşmesi’nin ilk on yılını değerlendirmiştir. Çalışmada ilk olarak, IPCC’nin ilk

değerlendirme raporunun yayınlanmasından başlayarak sözleşmenin hazırlık aşaması

ve imzaya açılmasına kadar geçen süreçteki gelişmeler aktarılmıştır. Daha sonra ise

sözleşmenin amacı ve ilkeleri irdelenmiştir.

Çalışmanın bir sonraki bölümünde ise sözleşmenin yürürlüğe giriş tarihi olan

1994 yılından itibaren Taraflar Konferansı süreci aktarılmış, sözleşme ve Kyoto

Protokolü ile ilgili gelişmeler verilerek, iklim değişikliğine karşı alınabilecek

önlemler ve adaptasyon seçenekleri irdelenmiştir.

UNFCCC (2005) tarafından hazırlanan bir diğer eser de, gelişmekte olan

Küçük Ada Ülkelerinin mevcut durumu, tehlikeden etkilenme dereceleri ve

adaptasyon seçeneklerinin sunulduğu rapordur. Raporda, iklim değişikliğinin bu

ülkeler üzerindeki potansiyel etkileri, su kaynakları, insan sağlığı, tarım ve besin

Page 44: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Deniz BABUŞ

29

güvenliği, biyolojik çeşitlilik, ekonomik ve sosyo-kültürel kaynaklar alt başlıklarıyla

açıklanmış ve son bölümde ise adaptasyon seçenekleri ve kapasiteleri irdelenmiştir.

Page 45: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

3. MATERYAL VE YÖNTEM Deniz BABUŞ

30

3. MATERYAL VE YÖNTEM

3.1. Materyal

İDÇS’nin yürürlüğe girmesi, sorunla ilgili gerçekleştirilen çözüm arayışlarına

sağlam bir temel oluşturmuştur.

İDÇS’nin 7. maddesine göre, sözleşmenin en yüksek karar verme organı

olarak Taraflar Konferansı oluşturulmuştur. Taraflar Konferansı, sözleşmeye taraf

olan ve/veya taraf olma niyeti gösteren ülkelerin, aksi gerek görülmedikçe, her yıl,

yılda bir kez toplandıkları ve sorunun çözümüne yönelik kararların alındığı bir

konferanstır. Bu nedenle, bu çalışma kapsamında Taraflar Konferansı tarafından

alınan kararlar, hazırlanan raporlar, İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Kyoto

Protokolü ana materyaller olarak kullanılmıştır.

Çalışmada, iklim değişikliğinin bilimsel olarak irdelendiği,

o İklimde Gözlemlenen ve Öngörülen Değişimler,

o Küresel İklim Değişikliğinin Sosyo-Ekonomik ve Doğal Sistemler

Üzerindeki Etkileri,

o Sorunun Etkilerinin Bölgesel Olarak İrdelenmesi,

o Türkiye’de Gözlemlenen ve Öngörülen Değişimler,

başlıklı konularda, IPCC’nin 3. yani en son değerlendirme raporu ile söz konusu

konularla ilgili özel ve teknik raporları, ağırlıklı olarak yararlanılan diğer

materyalleri oluşturmaktadır.

Ayrıca;

o Konu ile ilgili hem yurt içinde hem de yurt dışında çeşitli kurum, kuruluş ve

örgütlerce hazırlanan raporlar, yayınlar ve eserler,

o Konu ile ilgili önceki çalışmalar,

o Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı ve Yıllık Programları,

o WWI’dan elde edilen ülkelerin sera gazı salınım verileri,

çalışmanın diğer materyalleri olarak kullanılmıştır.

Page 46: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

3. MATERYAL VE YÖNTEM Deniz BABUŞ

31

3.2. Yöntem

Çalışma genel olarak 5 aşamadan oluşmaktadır (Şekil 3.1). Çalışmanın 1.

aşamasında sorunun önemini belirtmek amacıyla, insan kaynaklı küresel iklim

değişikliği sorunu bilimsel olarak değerlendirilmiştir. Bu değerlendirme 4 adımda

gerçekleştirilmiştir. İlk olarak sorunun etkileri sonucunda iklim elemanlarında oluşan

ve olması öngörülen değişimler incelenmiştir. Daha sonra, bu değişimlerin doğal ve

sosyo-ekonomik sistemlere olan etkileri değerlendirilip, bu etkiler bölgeler bazında

özelleştirilmiştir. 1. aşamanın son adımında ise iklim değişikliğinin Türkiye üzerinde

gözlemlenen ve olası etkileri irdelenmiştir.

Çalışmanın 2. aşamasında, ülkelerin uluslararası düzeyde bir araya

geldikleri ve soruna çözüm arayışlarını gerçekleştirdikleri süreç irdelenmiştir. Bu

aşama, soruna yönelik çabaların sonuçları olan İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi

ve Kyoto Protokolü temel alınarak 4 adımdan oluşturulmuş ve söz konusu yasal

düzenlemelerden önce ve sonraki gelişmeler bu 4 adımda değerlendirilmiştir.

Çalışmanın 3. aşaması 3 adımdan oluşmuştur. İlk olarak, Türkiye’nin İklim

Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi kapsamında gelişmekte olan bir ülke olarak

değerlendirilmesi gerektiğini kanıtlamak için Türkiye’nin sera gazı salınımları ve

öngörüleri değerlendirilmiştir. Daha sonra, Türkiye’nin ulusal koşulları

değerlendirilerek, sorunun çözümüne yönelik ulusal çabaları araştırılmıştır. Son

olarak ise, 2. aşamayı oluşturan 4 adıma Türkiye’nin yaklaşımı irdelenmiştir.

Çalışmanın 4. aşamasında, iklim değişikliği sorununun boyutları ve

uluslararası çabaların bu sorunla mücadeledeki yeterliliği değerlendirilmiştir.

Çalışmanın son aşaması olan sonuç ve öneriler bölümünde, ulusal ve

uluslararası politik öngörüler belirlenerek hem ulusal hem de uluslararası çabalar için

genel bir çerçeve oluşturulmuştur.

Page 47: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

3. MATERYAL VE YÖNTEM Deniz BABUŞ

32

İklim Değişikliğinin Bilimsel Değerlendirilmesi

İklim Değişikliği Sonucunda

Oluşan Değişimler

Bu Değişimlerin Doğal ve Sosyo-

Ekonomik Sistemlere

Etkileri

1. AŞAMA

2. AŞAMA Uluslararası Düzeyde Geliştirilen Yaklaşımlar

İDÇS Öncesi

Gelişmeler

Marakeş Anlaşmalarında

Alınan Kararlarla İDÇS

3. AŞAMA

4. AŞAMA

5. AŞAMA

Türkiye’de Konuyla İlgili Gelişmeler ve Türkiye’nin Uluslararası Düzeydeki Konumu

Uluslararası Düzeyde Yapılan

Çalışmalarda Türkiye’nin Yerinin

Belirlenmesi

Türkiye’nin Sorunun Çözümüne

Yönelik Ulusal Çabalarının

Araştırılması

Şekil 3.1. Araştırmanın Akım Şeması

Türkiye’nin Sera Gazı Salınımlarının ve

Öngörülerinin Değerlendirilmesi

Konuyla İlgili Uluslararası Gelişmelerin Değerlendirilmesi

Sonuç ve Öneriler

İklim Değişikliğinin

Türkiye Üzerinde Gözlemlenen ve

Olası Etkileri

İklim Değişikliği Sonucunda

Olması Öngörülen Değişimler

İDÇS Sonrası

Gelişmeler

Marakeş Anlaşmalarında

Alınan Kararlarla Kyoto Protokolü

Page 48: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

33

4. ARAŞTIRMA BULGULARI

4.1. İklim Değişikliğinin Bilimsel Değerlendirilmesi

İklim değişikliği ile ilgili bilim adamları tarafından yapılan ilk çalışma, 1827

yılında Fransız matematikçi Baron Jean Baptiste Fourier tarafından, atmosferin sera

etkisinin tanımlanmasıdır. Fourier, Dünya atmosferini sera camına benzetmiş ve

yeryüzeyi ısısının atmosferin kimyasal kompozisyonu tarafından bir sera camının

havayı tuttuğu ve ısıttığı şekilde etkilediğini belirtmiştir (Özey, 2001).

Fourier’in atmosferin sera etkisini tanımlamasından sonra, sera etkisini

oluşturan gazların Dünya iklimine olan etkisi araştırılmaya başlanmıştır. Yapılan

araştırmalar sonucunda CO2 konsantrasyonunun Dünya iklimine etkisi olabileceği

fikri ilk olarak 1863 yılında Tyndall tarafından ortaya atılmıştır (Özey, 2001). Bu

zamandan 1896 yılına kadar gerçekleştirilen çalışmalar, CO2 gazının Dünya iklimine

olan etkisi üzerinde yoğunlaşmıştır. Muslu (2000)’nun belirttiğine göre, 1896 yılında

Nobel Ödüllü İsveçli Kimyacı S. Arrhenius, atmosferde artan CO2 birikiminin

değişmesine bağlı olarak iklimin değişebilme olasılığı olduğu teorisini açıklamıştır.

Arrhenius ve ABD’den Chamberlin, fabrika bacalarından, lokomotiflerden ve

gemilerden çıkan dumanların, atmosfere etkileri üzerinde ilk düşünenlerden

olmuştur. Arrhenius’a göre, fosil yakıt kullanımı gibi insan faaliyetlerinin Dünya

yüzeyinin ısınmasına neden olması olasılık dahilindedir. Ayrıca Arrhenius,

atmosferdeki CO2 konsantrasyonunun 2 katına çıkmasının ki bunun gerçekleşmesinin

yüzyıllar alabileceğini ifade etmektedir, Dünya yüzey sıcaklığını 50C artırabileceğini

belirtmiştir. O dönemlerde kömürün karbon içerdiği, yakma sonucu CO2’ye

dönüştüğü ve bunun atmosferi ısıttığı bilinmesine rağmen, Arrhenius’un ısınma

hesapları ve tehlikeye işareti büyük ölçüde ihmal edilmiştir. Buna gerekçe olarak da

okyanusların CO2’yi emeceği gösterilmiştir (Türkeş, 1995a).

Arrhenius’un çalışmalarından uzun zaman sonra, 1938 yılında İngiliz bilim

adamı Callender, iklimi önemli ölçüde değiştirecek miktarda sera gazı emisyonu

olduğunu ortaya atmış, fakat bu görüş de gereken önem ve dikkati görememiştir

(Özey, 2001).

Page 49: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

34

1950’li yıllara kadar konu hakkında kayda değer bir çalışma yapılmamış

ancak uluslararası jeofizik yılı ilan edilen 1957 yılında, ABD okyanus coğrafyacı

Revelle’nin de girişimiyle, konu tekrar ele alınmıştır. Bu gelişmeden 1 yıl sonra,

1958 yılında, Hawaii’nin Mauna Loa Adası’nda, atmosferdeki CO2’yi ölçmek

amacıyla bir istasyon kurulmuştur. Fakat küresel ısınma teorisi yine büyük ölçüde

kabul edilmemiştir. 1970’lerde ise küresel ısınma konusunun tam aksine soğuma

teorisi ortaya çıkmıştır (Özey, 2001).

CO2 konsantrasyonunun zamanla ne şekilde değişeceğini gösteren en iyi

modeller arasında 1971 yılında Manabe ve 1967 yılında Wetherland’a ait olanlar

bulunmaktadır. Bu çalışmalarda ve daha sonra yapılan diğer çalışmalarda, 1967

yılından 2000 yılına kadar CO2 konsantrasyonunun 320 (323) ppm’den 375 ppm’ye

yükseleceği, oransal nem ve diğer faktörler sabit kalmak koşuluyla, bu durumun

ortalama hava sıcaklığını 0.50C artıracağı belirtilmiştir. 1988 ve 1990 yıllarında

yayınlanan deney sonuçlarıyla bu çalışmalardan elde edilen sonuçlar doğrulanmıştır.

Gerçekten bu tarihte yayınlanan ölçüm sonuçları, ortalama hava sıcaklığının 0.50C

arttığını ve CO2 konsantrasyonunun 340 (350) ppm olduğunu göstermektedir (Özey,

2001).

Konuyla ilgili bilimsel çalışmalar, bu tarihten itibaren de devam etmiştir.

Gelişen teknoloji, daha net ölçümlerin yapılmasını ve daha güvenilir iklim

modellerini oluşturan bilgisayarların geliştirilmesini sağlamıştır ve sağlamaya da

devam etmektedir.

4.1.1. İklimde Gözlemlenen Değişimler

İklimdeki değişimler, sıcaklık, yağış, atmosferik nem, deniz seviyesi gibi

iklim sistemi ile ilgili birçok bileşenin uzun yılları kapsayan aletli ölçüm sonuçlarının

değerlendirilmesi ile kanıtlanmaktadır.

İklimi oluşturan unsurların aletli ölçümleri 1860’lı yıllarda, sıcaklık

ölçümlerinin aletsel olarak yapılması ile başlamıştır. Dolayısıyla bu dönemden

önceki iklim sistemi ile ilgili bilgiler, çeşitli bilimsel yöntemler ve tarihi

kaynaklardan elde edilen verilerle belirlenmektedir (IPCC, 2001a). Çizelge 4.1’de

Page 50: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

35

çeşitli tarihi kaynaklardan derlenen geçmişteki önemli iklim olayları özetlenmiştir.

Çizelge 4.2’de ise, kayıtlı iklim verilerinin bulunmadığı yıllarda, Dünya iklim

sisteminin ne şekilde değiştiğini anlamak için kullanılan bilimsel tekniklerden

örnekler verilmiştir.

Çizelge 4.1. Tarihi Kaynaklardan Derlenen Geçmişe Ait Önemli İklim Olayları (Kadıoğlu, 2001)

Milyon Yıl Önce İklim Olayları 65 Dünya daha sıcaktır ve buzulların varlığına dair bir kanıt bulunmamaktadır.

55 Dünya uzun süren bir soğuma eğilimine girmekte ve kutuplarda buzullar oluşmaktadır.

10 Antarktika’yı derin bir buz tabakası kaplamaktadır. Buz çağı başlamakta ve karaları kaplayan buzullar oluşarak ileri-geri hareketleri ile bir döngü başlamaktadır.

Yüz Yıl Önce İklim Olayları

18–22 000 Kuzey Amerika buzulları en büyük alana yayılmış durumda ve okyanuslar günümüz seviyesinden 85 metre daha düşük durumdadır.

10 000 Kuzey Amerika’dan buzullar çekilmiştir. 7–5 000 Sıcaklıklar 2-30C daha sıcaktır.

5 000 Soğuma eğilimi ve Alplerde buzullar oluşmaya başlamaktadır. Milattan Sonra İklim Olayları

1 000 Kuzey Amerika nispeten daha sıcak ve kurudur. İngiltere’de üzüm bağları gelişmeye başlamıştır.

1 350–1 800 Soğuma eğilimi (Küçük Buzul Çağı) başlamaktadır. 1 816 Yaz mevsimi olmayan yıldır

1 800’lü yıllar ve sonrası

Dünya’da ısınma eğilimi başlamaktadır.

Küresel iklim değişikliği sorununa uluslararası düzeyde çözüm arayışları

çalışmalarında kullanılan en güvenilir ve en geniş kapsamlı bilgi ve değerlendirme

çalışmaları, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) her beş yılda bir

yayınladıkları değerlendirme raporları başta olmak üzere, yine bu kurumun çeşitli

konularda hazırladıkları özel ve teknik raporlardır. Çalışmanın bu bölümünde,

IPCC’nin 3. yani en son yayınlanan değerlendirme raporundaki bilgilerden

yararlanılarak, iklimde gözlemlenen değişimler ayrı başlıklar altında

detaylandırılmıştır.

Page 51: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

36

Çizelge 4.2. Dünya İklim Sisteminin Değişimini Ortaya Çıkaran Başlıca Bilimsel

Teknikler (Kadıoğlu, 2001; Çepel, 2003) Tortul Analizi: Deniz tabanındaki tortullar (sedimentler) çok çeşitli olmakla birlikte, birçoğu daha önce deniz kenarında yaşamış olan organizmaların artıklarını içermektedir. Bu organizmalar öldüğü zaman, hücreleri yavaşça okyanus tabanına yerleşerek tortulları oluşturur ve bugünkü tortul analizinin verisi haline gelmektedirler. Deniz tabandaki tortulların kullanılabilir bir veri olmasının nedeni, deniz kenarında yaşayan organizmaların sayılarının ve nesillerinin iklimin değişmesiyle beraber değişmesidir. Oksijen İzotopu Analizi: Bu analiz tekniği O16 ve daha ağır olan O18 arasındaki belirli bir oran üzerine kurulmuştur. Daha hafif olan O16 izotopu, okyanuslardan daha çabuk bir şekilde buharlaşarak atmosfere kaçar ve yağışla yere inerek buzullarda daha fazla bulunmaktadır. Bu durum da buharlaşma nedeniyle azalan okyanus suyundaki O18 izotopu konsantrasyonunun artmasını sağlamaktadır. Bu nedenle buzullar genişlediği zaman azalan okyanus suyundaki O18 konsantrasyonu artmakta, bunun tersi olarak buzulların erimeye başladığı süre içerisinde ise O16 izotopu yoğunluğu O18 izotopuna göre azalmaktadır. Böylece mikroorganizmaların kabuklarında kalsiyum karbonat bulunduğu için bu kabuklardan O16/O18 oranı tespit edilebilmektedir. Radyokarbon Yöntemi: Bu yöntem yardımıyla derin buz tabakalarının arasına sıkışmış olan karbon dioksit miktarı ölçümlerine dayanılarak buz tabakalarının jeolojik yaşı belirlenmektedir. Böylece belirli dönemlerde oluşan buz tabakalarının kalınlığı ve bunun için gerekli olan kar yağışı miktarı hesaplanabilmektedir. Polen Analizi Yöntemi: Bu yöntemle bitki örtüsünün değişimi belirlenebilmektedir. Bitkilerin iklim bakımından ekolojik istekleri göz önünde bulundurularak, belirlenen ilişkilere göre, iklim değişimleri konusunda bazı belirlemeler yapılabilmektedir. Dendroklimatolojik Yöntemler: Ağaçların gövdelerindeki yıllık halka genişliği ile iklim koşulları arasındaki ilişkilere dayanan inceleme yöntemlerine göre uzun dönemlerdeki iklim değişimleri konusunda bilgi edinilebilmektedir. İklimin, toprağın nemi ve dolayısıyla bitki gelişiminde önemli bir etkisi bulunmaktadır. Dolayısıyla ağaç gövdesindeki yaş halkalarındaki gelişmeler, toprağın yapısıyla ilgili olduğu için bu halkalar, iklim değişiminin incelenmesi için de kullanılmaktadır. Mercan Resiflerinin Halkaları: Mercanlar da ağaçlar gibi yıllık halkalar oluşturmaktadırlar. Mercanların halka yoğunlukları deniz yüzeyinin sıcaklığına bağlı olarak değişim göstermektedir. Mercan resiflerinin halka yoğunlukları gözlemlenerek geçmişteki yıllara ait deniz suyunun ne kadar ısındığı konusunda bilgi sahibi olunabilmektedir.

4.1.1.1. Sıcaklıklarda Gözlemlenen Değişimler

Küresel ortalama yüzey sıcaklığı 19. yüzyılın sonlarından itibaren 0.6 0C artış

göstermiştir. İlk aletli sıcaklık ölçüm kayıtlarının yapıldığı 1861 yılından beri, en

sıcak on yıl 1990’lı yıllar, en sıcak yıl ise 1998 yılı olmuştur. 1950’lerden sonra

meteoroloji balonlarından ve 1979 yılından sonra meteoroloji balonlarına ek olarak

uydulardan yapılan ölçümler, atmosferin 8 km’lik alt bölgesindeki sıcaklığın her on

yılda 0.15 0C arttığını ortaya koymuştur (IPCC, 2001b).

Şekil 4.1’de görüldüğü gibi 19. yüzyılın sonlarından itibaren gerçekleşen

küresel düzeydeki sıcaklık artışının önemli bir kısmı, 1910–1945 ve 1976–2000

yıllarını kapsayan iki farklı dönemde gerçekleşmiştir. 1860’lı yıllarda başlayan aletli

Page 52: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

37

sıcaklık ölçüm kayıtları, 1910 yılına kadar sıcaklıkların artıp azalan bir eğilimde

olduğunu göstermekte, ancak ortalama sıcaklık değerlerinde önemli bir değişim oranı

gözlemlenmemektedir. Sanayi devriminin başlangıcından kısa bir süre sonraya denk

gelen 1900’lü yıllarda atmosferde artan sera gazı konsantrasyonlarına paralel olarak

sıcaklık artışının önemli düzeyde olduğu 1910–1945 yılları arasındaki ilk döneme

girilmiştir.

Şekil 4.1. 1961–1990 Dönemi Ortalamalarına Göre Hesaplanan Küresel Yıllık

Ortalama Yüzey Sıcaklığı Anomalilerinin 1861–2000 Dönemindeki Değişimleri (0C) (IPCC, 2001b)

(İki standart sapma belirsizlikleri, yıllık sayılarda “bar” olarak gösterilmektedir) 1945 yılından 1970 yılına kadar küresel düzeyde sıcaklık artışı yine artıp

azalan bir döneme girmiş; ancak genel olarak Dünya ortalama yüzey sıcaklığı bu

dönemde 0.30C kadar azalmıştır. Bu azalımın sebebi Muslu (2000) tarafından, sanayi

devriminin hızlanmasına rağmen, özellikle İkinci Dünya Savaşı nedeniyle atmosfere

aşırı miktarda verilen toz, duman, kurum, katı ve sıvı parçacıkların (aereosoller)

etkisiyle, atmosferin ışık geçirgenliğinin azalması şeklinde açıklanmıştır.

1970’li yıllardan sonra Dünya genelinde artan fosil yakıt kullanım temeline

dayanan sanayileşmenin hızlanması ve yaygınlaşması sonucunda, atmosferde başta

Sıcaklık (0C)

Yıl

Page 53: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

38

CO2 olmak üzere, sera gazı konsantrasyonlarındaki artış, Dünya ortalama yüzey

sıcaklığının yeniden artmasına neden olmuştur.

Isınmanın bölgesel dağılımı ise, 20. yüzyılın ilk yarısı ile sonraki

dönemlerinde farklılık göstermektedir. 20. yüzyıl boyunca gerçekleşen ısınmanın

bölgesel dağılımı 3 farklı zaman diliminde açıklanmaktadır. 1976–1999 yılları

arasındaki dönemde oluşan ısınma, çoğunlukla küresel düzeyde gerçekleşmiş, fakat

sıcaklıklardaki en büyük artışlar, Kuzey Yarımküre kıtalarının orta ve yüksek

enlemlerinde olmuştur. 1910–1945 dönemindeki ısınma, başlangıçta Atlas

Okyanusu’nun kuzeyinde yoğunlaşmıştır. Bunun aksine, 1946–1975 döneminde

Atlas Okyanusu’nun kuzeyinde ve Kuzey Yarımküre’de önemli oranda soğuma,

Güney Yarımküre’nin çoğu bölgesinde ise ısınma gözlemlenmiştir (IPCC, 2001a).

4.1.1.2. Yağış Miktarında ve Atmosferik Nemde Gözlemlenen Değişimler

Yağış miktarı, Kuzey Yarımküre’nin orta ve yüksek enlemlerinde 20. yüzyıl

boyunca ortalama %5-%10 oranında artış göstermiştir. Fakat bunun tam aksine,

subtropikal kara alanlarının çoğunda %2 oranında bir azalma gerçekleşmiştir. İklim

kayıtları, sıcaklık artışlarının ve atmosferik nemin, küresel anlamda artış gösterdiğini

kanıtlasa da, yağış miktarı ile ilgili veriler, bölgeden bölgeye farklılık

göstermektedir. Tropikal bölgeler dışındaki kara alanlarında yağış miktarı, genel

olarak artış göstermiştir. Ancak Afrika ve Güney Amerika’nın da içinde bulunduğu

kurak bölgelerde, önemli oranda bir azalma görülmektedir.

20. yüzyıl boyunca, Kuzey Yarımküre’nin orta ve yüksek enlemlerindeki

yağış miktarında her on yılda bir %0.5-%1 arasında artış göstermiştir. Buna karşılık

olarak Kuzey Yarımküre’nin dönence altı bölgelerinde yağış miktarı her on yılda bir

%0.3 oranında azalmıştır. Kuzey Yarımküre’ye oranla Güney Yarımküre’de

sistematik olarak karşılaştırılabilir bir değişim gözlenmemiştir (IPCC, 2001b).

Atmosferik nem ile ilgili gözlem kayıtlarının başladığı 1980 yılından beri alt

troposferdeki su buharı yaklaşık olarak her on yılda %10 oranında artmıştır. Kuzey

Yarımküre’nin orta ve yüksek enlemlerinde toplam bulutluluk miktarında 20. yüzyıl

boyunca yaklaşık olarak %2’lik bir artış gözlenmiştir (IPCC, 2001b).

Page 54: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

39

4.1.1.3. Kar Örtüsü ve Kara - Deniz Buzullarında Gözlemlenen Değişimler

Buzullar, Dünya iklim sisteminin önemli yapılarıdır. Özellikle Dünya’daki

buzların % 90’ını, yani yaklaşık 30 000 km3’ünü barındıran Antarktika’nın, Dünya

iklim sistemi üzerinde önemli bir etkisi bulunmaktadır. Soğutma ve Dünya rüzgar

desenleri oluşumundaki etkilerinin yanı sıra, okyanuslarla olan ilişkileri de oldukça

önemlidir (Sunay, 2000).

Dünya iklim sisteminin dengesi üzerinde önemli etkisi olan buzullar, iklim

sistemindeki değişimlere karşı oldukça duyarlıdırlar. Küresel ısınmaya bağlı sıcaklık

artışlarıyla birlikte buzullar eriyerek geri çekilmekte, buz tabakaları parçalanmakta,

permafrost1 erimektedir.

Sıcaklık artışlarıyla birlikte, Kuzey Kutbu’ndaki buz tabakaları da

incelmektedir. Kuzey Kutbu’nda deniz buzu, son 50 yılda büyük oranda incelmiş ve

son 30 yılda kapladığı alan % 10 oranında azalmıştır. Alaska açıklarında deniz

buzullarındaki yıllık çözülme, geçmişte olduğundan haftalarca erken yaşanmaktadır.

Kuzey Yarımküre’de tatlı su buzulları ilkbaharda çözülmeye 150 yıl öncesine göre 9

gün erken, sonbaharda donmaya ise 10 gün geç başlamaktadır. 1978 yılından bu yana

Kuzey Buz Denizi’ndeki çok yıllık deniz buzullarının kapladığı alan her on yılda %9

oranında azalmaktadır. Denizaltı sonar verilerinden yararlanan uzmanlar, son 30

yılda %40’lık bir incelme belirlemişlerdir. 2100 yılına kadar yaz aylarında buzulun

ortadan kalkacağı öngörülmektedir (IPCC, 2001c).

Uluslararası Kar ve Buz Verileri Merkezi’nden 20 Mart 2002 tarihinde

yapılan açıklamaya göre, Güney Kutbu’ndaki ana buzullardan biri olan Larsen-B

buzulundan 3 250 km2 büyüklüğünde ve 200 m derinliğinde bir buz dağı ayrılmış ve

binlerce aysberge bölünmüştür. Sulara karışan bu kütle 720 milyar ton buza karşılık

gelmekte olup, Antarktika’da son 30 yılda oluşan bir dizi erimenin en önemlisini

oluşturmaktadır. Larsen-B buzulu 1997–2002 yıllarını kapsayan 5 yıllık dönemde

5 700 km2’lik bölümünü kaybetmiştir (NSIDC, 2002).

Larsen-B buzulundan kopan kütleden iki gün sonra 22 Mart 2002’de Köln

Fizik ve Atmosfer Enstitüsü’nden Bernhard Rabus, Güney Kutbu’ndaki Thwaites

1 Donmuş toprak tabakası

Page 55: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

40

Buzulundan 3 400 km2 büyüklüğünde (Mayroka Adası büyüklüğünde) buz kütlesinin

koptuğunu bildirmiştir. Kopan bu buz kütlesi Larsen-B buzulundan kopan kütleden

daha büyüktür (NSIDC, 2002).

Konuyla ilgili bir diğer araştırma, ABD Jeoloji Servisi Küresel Değişim

Araştırma Programı tarafından Montana’daki Glacier (Buzul) Ulusal Parkı’nda

gerçekleştirilmiştir. On yılı aşkın bir süredir devam eden çalışmada, parkta bulunan

buzul katmanlarındaki değişimler araştırılmıştır. 1910’da kurulduğunda 150 buzul

bulunan Glacier Ulusal Parkı’nda, 2000’li yıllarda buzul sayısı 30’un altına düşmüş

ve geriye kalanlar da alan olarak üçte iki oranında küçülmüştür. Küresel ısınmaya

bağlı olarak sıcaklık artış hızının aynı oranda devam ettiği düşünüldüğünde, 30 yıl

içinde parka adını veren buzulların büyük bölümünün yok olacağı öngörülmektedir.

Parkta bulunan Sperry Buzulu’nun durumu, bu öngörülerin doğruluk ihtimalini

kuvvetlendirmektedir. 1901 yılında 325 ha alanı kaplayan Sperry Buzulu, 2002

yılında yaklaşık 100 ha’lık bir alanı kaplamaktadır (Glick, 2004).

Glacier Ulusal Parkı’nda yapılan çalışmaya benzer bir araştırmada da

Alaska’daki Denali Ulusal Parkı’nda gerçekleştirilmiştir. Parkın kaynak değerini

oluşturan Buckskin Buzulu’ndaki erime ile her yıl yaklaşık 96 km3 su açığa çıkmakta

ve bu erime deniz seviyelerindeki yükselmeye önemli katkıda bulunmaktadır. Ayrıca

Alaska’nın bazı kesimlerinde permafrostun erimesi nedeniyle yüzeyde neredeyse 5

km’lik çökme oluşmuştur. Fairbanks yakınlarında böyle bir çökme özellikle bisiklet

ve yaya yollarında tümsekler oluşumuna neden olmaktadır. Yumuşayan toprak

bölgedeki ağaçları da etkilemektedir (Glick, 2004).

Dünya’nın her yanında sıcaklık artışlarıyla birlikte buzullar değişime

uğramaktadır. Glick (2004)’in belirttiğine göre Kilimanjaro’nun ünlü karları 1912

yılından bu yana %80’nin üzerinde erimiştir. Garhwal’da (Himalaya) buzullar büyük

bir hızla erimektedir. Araştırmacılar bu hızla bir erime sonucunda Himalaya’ların

orta ve batı kesimlerindeki buzulların 2035’e kadar yok olacağını öngörmektedirler.

Page 56: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

41

4.1.1.4. Deniz Seviyesinde Gözlemlenen Değişimler

20. yüzyılda deniz seviyesinde küresel olarak ortalama 0.1 ila 0.2 m yükselme

gerçekleşmiştir. Bu dönemde deniz seviyesinde gerçekleşen yükselme miktarı, 19.

yüzyıla oranla çok daha fazla olmuştur (IPCC, 2001b).

Dünya’nın 4.6 milyar yıllık tarihi boyunca, deniz seviyesi sürekli değişmiştir.

Ancak deniz seviyesinin son dönemlerde Dünya genelindeki yükselme hızı son

2 000-3 000 yılın ortalamasına oranla sapma göstermiş ve yılda 2.4 mm’yi bulan bir

hıza ulaşmıştır (Kadıoğlu, 2001).

Deniz seviyesindeki yükselme, kıyı şeritlerinde önemli değişimlere neden

olmaktadır. Yılda birkaç mm gibi matematiksel olarak küçük değerlerdeki

yükselmeler, sonuçları konusunda yanılgılara sebep olabilmektedir. Çünkü Kadıoğlu

(2001)’nun belirttiği Bruun Kuralı’na göre deniz seviyesindeki yükselme sahilde

erozyona neden olmaktadır. Deniz seviyesi yükseldiğinde yakın kıyının dip profili de

değişmektedir. Bu değişim yükselen su seviyesinin neden olduğu kıyı erozyonundan

oluşan sedimentin dipte birikmesiyle oluşmaktadır. Diğer bir ifadeyle deniz seviyesi

ne kadar yükselirse kıyılarda taban da o kadar yükselmektedir. Aynı şekilde deniz

seviyesi ne kadar yükselirse, onun 100 katı kadar bir uzunluktaki sahil erozyona

uğramaktadır. Örneğin ABD’nin Atlas Okyanusu kıyılarında deniz su seviyesi

yükselmesi yılda 4mm’dir. Böylece 10 yılda deniz su seviyesi 4 cm yükselirken

kaybedilen sahil 4 m uzunluğunda olmaktadır.

Denizlerin ve okyanusların karşılaştığı tek sorun sadece Şekil 4.2’de

nedenleri açıklanan su seviyesinin yükselmesi değildir. IPCC’nin 3. yani son

yayınlanan değerlendirme raporuna göre, okyanus suyu sıcaklıklarında 1950’li

yılların sonundan itibaren önemli oranda artış olduğu gözlenmiştir. Okyanuslardaki

ısınmanın yarısından fazlası ilk 300 m’de gerçekleşmektedir. Bu tabakada her on

yılda 0.0040C sıcaklık artışı olmaktadır (IPCC, 2001b).

Page 57: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

42

Şekil 4.2. Deniz Seviyesi Yükselmesine Etki Eden Faktörler (IPCC, 2001a)

4.1.2. İklim Değişikliği İle İlgili Öngörüler

İnsan kaynaklı iklim değişikliğinin temel nedenini, atmosferde

konsantrasyonları artan sera gazları oluşturmaktadır. Artan sera gazları

konsantrasyonları sonucunda da küresel anlamda yüzey sıcaklıkları artmaktadır.

Küresel düzeyde artan sıcaklık etkisiyle oluşan ısınma, birbirleri ile ilişkili diğer

iklim elemanlarında değişimlere neden olmaktadır. Örneğin artan sıcaklıklarla, yağış

miktarı ve yoğunluğu değişmekte, kar ve buzullar erimekte, deniz seviyesi

yükselmekte ve tüm bu değişimler de doğal ve sosyo-ekonomik sistemleri

etkilemektedir.

Zincirleme gelişen tüm bu olayların temelinde, atmosferdeki sera gazlarının

konsantrasyonlarındaki artış bulunmaktadır. Bu nedenle iklim elemanları ile ilgili

öngörüler yapılırken atmosferdeki sera gazlarının konsantrasyonlarının değişimi

temel alınmaktadır.

Page 58: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

43

4.1.2.1. Sera Gazlarının Atmosferik Konsantrasyonları İle İlgili Öngörüler

IPCC, 1990 ve 1992 yıllarında uzun dönemli emisyon senaryoları

geliştirmiştir. Bu senaryolar yaygın olarak olası iklim değişikliği, etkileri ve bu

etkilerin hafifletilmesinde kullanılmıştır. 1995 yılında IPCC, 1992 senaryosunu

yenilemiştir. Bu yenileme, enerji miktarında karbon yoğunluğu, gelişmiş ülkeler ve

gelişmekte olan ülkeler arasındaki gelir farkı ve sülfür emisyonlarını daha iyi

anlamaya ve kullanmaya yönelik olarak gerçekleştirilmiştir. Bu da 1996 yılında

IPCC genel kurulunun, yeni bir dizi senaryo oluşturulması kararı almalarını

sağlamıştır. Bu amaç doğrultusunda IPCC, 1996 yılında 2. değerlendirme raporunda

kullanılan IS92 emisyon senaryolarının yerine, bu modeli geliştirerek, yeni emisyon

senaryoları oluşturmak için çalışmalara başlamıştır (IPCC, 2001e).

IPCC’nin Emisyon Senaryoları Özel Raporu (SRES), 15 Mart 2000 tarihinde,

yani 3. değerlendirme raporunun oluşturulmasından çok kısa bir süre önce

onaylanmıştır. Bu durumda IPCC, 3. değerlendirme raporunda iklim öngörülerini

Şekil 4.3’de belirtilen ve Çizelge 4.3’de açıklanan SRES senaryolarına göre

oluşturmuş olsa da, yeni emisyon senaryolarını irdeleyerek bu senaryolara göre iklim

değişikliği etkilerini değerlendirmek için yeterli vakit bulamamıştır (IPCC, 2001b).

Şekil 4.3. SRES Senaryo Grupları (IPCC, 2001a)

A1 -B: Dengeli -F1: Fosil yakıt ağırlıklı -T: Fosil yakıt kullanımı

olmadan

A2

B2

Daha Bölgesel Daha

Küresel

Daha Ekonomik

Daha Çevresel

+

B1

*

Page 59: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

44

Çizelge 4.3. SRES Senaryo Gruplarının Açıklaması (IPCC, 2001e)

Senaryo Grubu

Açıklama

A1

Yüzyılın ortalarında ekonomik büyüme ve nüfus artışının zirvede olduğu ancak daha sonra azalma eğilimine girdiği, yeni ve daha etkili teknolojilerin hızla geliştirildiği bir Dünya’yı belirtmektedir. Burada temel olan konu, bölgeler arasında kapasite geliştirme, kültürel ve sosyal etkileşimin artırılması ve bölgelerarası kişi başına düşen gelir farklılığının azaltılmasıdır. A1 senaryo grubu, enerji sisteminde teknolojik değişimin alternatif kullanımını belirten 3 gruptan oluşmaktadır. Bu 3 A1 grubu, teknolojik vurgularıyla birbirlerinden ayrılmaktadırlar: A1FI yoğun fosil yakıt kullanımını, A1T fosil yakıta bağlı olmayan enerji kaynaklarını, A1B ise tüm kaynaklar arasındaki dengeyi belirmektedir. A1B’deki denge, özel olarak tek bir enerji kaynağında yoğunlaşma temelinde değil, tüm enerji kaynaklarına benzer gelişme oranlarının uygulandığı ve en son teknolojilerin kullanıldığı bir sanıyı ifade etmektedir

A2

Oldukça heterojenik bir Dünya’yı belirmektedir. Bölgelerin bir noktada birleşme karşısındaki verimlilik eğilimleri oldukça düşüktür. Bu durum da nüfusun sürekli artışıyla sonuçlanmaktadır. Ekonomik gelişme öncelikli olarak bölgesel odaklıdır ve kişi başına düşen ekonomik büyüme ve teknolojik gelişim, diğer senaryolara göre daha yavaştır.

B1

B1 senaryosu, A1 senaryosu gibi, yüzyılın ortasında zirveye ulaşan ve daha sonra azalan küresel nüfuslu bir Dünya’yı tanımlamaktadır. Fakat ekonomik yapıda, materyal yoğunluğunda azalım ve temiz ve daha etkili teknolojilerin kullanıldığı hızlı bir değişimi ifade etmektedir. Burada vurgulanan konu, ek iklim inisiyatifleri olmaksızın geliştirilmiş eşitliği içeren ekonomik, sosyal ve çevresel sürdürülebilirlik hakkında küresel çözümlerdir.

B2

Ekonomik, sosyal ve çevresel sürdürülebilirlik konularında yerel çözümleri vurgulayan bir Dünya’yı tanımlamaktadır. A2’deki senaryoya göre daha az oranda küresel nüfusun arttığı, ekonomik gelişmenin orta düzeyde olduğu, B1 ve A1 senaryolarına göre daha az hızla ve daha çok çeşitle gelişen teknolojik değişimin yaşandığı bir Dünya’yı belirtmektedir. Ayrıca senaryo, çevre koruma ve sosyal eşitlik temeline dayanmaktır.

Şekil 4.3’de belirtilen senaryolar, küresel nüfus, üretim ve kullanılan enerji

şekli kriterleri göz önüne alınarak oluşturulmaktadır. Her senaryo kapsamında Şekil

4.3’de “*”, “+” şekilleriyle sembolik olarak ifade edilen çok fazla sayıda senaryo

bulunmaktadır. Bu senaryolar bulundukları bölge ve yöne göre küreselden bölgesele,

ekonomik bakış açısından çevresel bakış açısına göre sınıflandırılmaktadırlar.

Örneğin B1 senaryo bölgesinde bulunan “*” sembolüyle gösterilen alt senaryo,

çevresel ve bölgesel bir bakış açısına sahiptir. A2 bölgesinde bulunan “+”

sembolüyle ifade edilen alt senaryo ise küresel ve ekonomik bir bakış açısına sahip

olmaktadır.

Şekil 4.4’de Şekil 4.3 ve Çizelge 4.3’de açıklanan SRES senaryolarına göre

2000–2100 yıllarını kapsayan dönemde, CO2’nin atmosferik konsantrasyonu ile ilgili

öngörüler verilmiştir. Şekilde de görüldüğü gibi 2000–2100 yıllarını kapsayan

dönemde, B1, A1T ve B2 SRES senaryoları, CO2’nin atmosferik konsantrasyonunda

Page 60: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

45

en düşük artışı; A1F1 ve A2 senaryoları ise en yüksek artışı öngörmektedir. En

yüksek artışı öngören A1F1 senaryosuna göre, 2100 yılında CO2’nin atmosferik

konsantrasyonu yaklaşık 970 ppm, en düşük artışı öngören B1 senaryosuna göre ise

bu değer yaklaşık olarak 540 ppm’dir.

Şekil 4.4. SRES Senaryolarına Göre 2000–2100 Yıllarını Kapsayan Dönemde, CO2 Sera Gazının Atmosferik Konsantrasyonları İle İlgili Öngörüler (IPCC, 2001a)

Bu senaryolardaki öngörüler, kara ve denizle ilgili iklim geri besleme

mekanizmalarını da içermektedir. Ancak bu noktada kara geri besleme

mekanizmalarında büyük oranlarda belirsizlikler bulunmaktadır. Bu belirsizlikler her

senaryo için yaklaşık -%10 ila %30 civarındadır. Dolayısıyla bu belirsizlik oranları

dahilinde 2100 yılı için atmosferik CO2 konsantrasyonu öngörüleri 490–1 260 ppm

arasında değişim gösterebilmektedir (IPCC, 2001b).

CH4’ün atmosferik konsantrasyonunda 2000–2100 yıllarını kapsayan

dönemde, A1B ve B1 SRES senaryoları en düşük artışı; A2, A1F1 ve B2 senaryoları

ise en yüksek artışı öngörmektedir. En yüksek artışı öngören A2 senaryosuna göre,

ppm

Page 61: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

46

2100 yılında CH4’ün atmosferik konsantrasyonu yaklaşık 3 800 ppb, en düşük artışı

öngören B1 senaryosuna göre ise bu değer yaklaşık olarak 1 490 ppb’dir. 2000- 2100

dönemi için CH4’ün konsantrasyonundaki değişim miktarı ise A2 senaryosuna göre 1

970 ppb artış; B1 senaryosuna göre ise 190 ppb azalma olarak öngörülmektedir

(IPCC, 2001a).

2000–2100 yıllarını kapsayan dönemde, N2O’nun atmosferik

konsantrasyonunda A1T ve B2 SRES senaryoları, en düşük artışı; A1F1 ve A2

senaryoları ise en yüksek artışı öngörmektedir. En yüksek artışı öngören A1F1

senaryosuna göre, 2100 yılında N2O’nun atmosferik konsantrasyonu yaklaşık 460

ppb, en düşük artışı öngören A1T senaryosuna göre ise bu değer yaklaşık olarak 350

ppb’dir. 2000- 2100 dönemi için N2O’nun değişim miktarı ise A1F1 senaryosuna

göre 114 ppb, A1T senaryosuna göre ise 38 ppb artış olarak öngörülmektedir. SF6

için ise artış oranının 35–65 ppt arasında olması beklenmektedir (IPCC, 2001a).

4.1.2.2. Sıcaklık Değişimleri ile İlgili Öngörüler

1990–2100 yıllarını kapsayan dönemde, küresel anlamda ortalama yüzey

sıcaklığında 1.4–5.80C artış öngörülmektedir. Bu artışın, 1990–2025 yıllarını

kapsayan dönemde 0.8–1.10C’lik; 2025–2050 yıllarını kapsayan dönemde ise 0.8–

2.60C’lik kısmının gerçekleşmesi beklenmektedir. Sıcaklıklar için öngörülen bu

artışlar, 20. yüzyıl boyunca küresel düzeyde gözlemlenen ortalama yüzey sıcaklık

artışının 2–10 katı daha fazladır (IPCC,2001b).

Şekil 4.5’de farklı SRES senaryolarına göre farklı sıcaklık değişimlerinin

ortalama değerleri görülmektedir. Şekilde görüldüğü gibi en yüksek sıcaklık artışı

A1F1 senaryosunda, en düşük sıcaklık artışı ise B1 senaryosunda görülmektedir.

İkinci değerlendirme raporundaki öngörüler için kullanılan IS92 senaryoları, 2.

değerlendirme raporundaki öngörüler ile 3. değerlendirme raporundaki öngörülerin

karşılaştırılmasının yapılabilmesi için verilmiştir. SRES senaryolarına göre yapılan

öngörüler, IS92 senaryoları temeline dayanan 2. değerlendirme raporu öngörüleri

olan 1.0–3.50C’lik sıcaklık artışlardan oldukça yüksektir. Bunun başlıca sebebi, 2.

değerlendirme raporundaki SO2 emisyon öngörülerinin, enerji sistemindeki

Page 62: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

47

değişikliklerin, bölgesel ve küresel ölçekteki hava kirliliği endişelerinin 3.

değerlendirme raporuna göre daha az olmasıdır (IPCC,2001b).

Şekil 4.5. SRES Senaryolarına Göre Sıcaklık Değişimlerinin Ortalama Değerleri (IPCC, 2001a)

(Değişim aralıkları 2100 yılı için çeşitli modeller tarafından üretilmiş aralığı göstermektedir)

Şekil 4.6’da örnek olarak verilen A2 senaryosuna göre, bölgesel sıcaklık

dağılımlarındaki artışların önemli bir kısmının Kuzey Yarımküre’de olması

beklenmektedir. Sıcaklık artışlarının önemli bir bölümünün kuzey Amerika’da, orta

Asya’da ve Afrika kıtasında gerçekleşmesi öngörülmektedir. Bunun tam aksine, yaz

aylarında güney Asya’da ve kış aylarında ise güney Amerika’daki artışların ortalama

yüzey sıcaklığı artışından daha az olması beklenmektedir. Şekilden de görüldüğü gibi

Türkiye’nin güney bölgesinde sıcaklık artışı ortalama ısınmadan çok fazla, kuzey

bölgesinde ise ortalama ısınmadan fazla olacağı öngörülmektedir (IPCC, 2001b).

(0C)

Değişim Aralığı

Page 63: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

48

Şekil 4.7’deki B2 senaryosuna göre bölgesel ısınma dağılımı, A2 senaryosuna

göre daha ılımlıdır. Sıcaklık artışlarının yoğun olarak Kuzey Yarımküre’nin yüksek

enlemlerinde gerçekleşmesi beklenmektedir.

Şekil 4.6. A2 Senaryosuna Göre Sıcaklıklardaki Bölgesel Değişim (IPCC, 2001a)

Şekil 4.7. B2 Senaryosuna Göre Sıcaklıklardaki Bölgesel Değişim (IPCC, 2001a)

(0C)

-2 -1 0 1 2 3 4 5 6 8 10 12

Ortalama ısınmadan çok fazla Ortalama ısınmadan fazla Ortalama ısınmadan az Isınmanın büyüklüğü tutarsız Soğuma

Page 64: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

49

4.1.2.3. Yağış Miktarındaki Değişimler İle İlgili Öngörüler

Yüksek enlemdeki bölgelerde, yağış miktarında hem yaz hem de kış aylarında

artışlar öngörülmektedir. Şekil 4.8’de örnek olarak verilen A2 senaryosuna göre

artışların genellikle kuzeydeki orta enlemlerde, kışları tropikal Afrika ve

Antarktika’da ve yaz aylarında güney ve batı Asya’da gerçekleşmesi beklenmektedir.

Avustralya’da, orta Amerika’da ve güney Afrika’da kış aylarındaki yağışlarda

önemli oranda bir azalma öngörülmektedir. Yağış miktarında Türkiye’nin kuzey

kısmında bir değişim gözlenmezken, güney kısımlarında önemli oranda bir azalma

beklenmektedir.

Şekil 4.8. A2 Senaryosuna Göre Yağışlardaki Bölgesel Değişim (IPCC, 2001a)

mm/gün

-1 -0.75 -0.50 -0.25 0 0.25 0.50 0.75 1 1.5 2 3

Yüksek oranda artış Az oranda artış Değişim yok Az oranda azalma Büyük oranda azalma Sabitlik

Page 65: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

50

4.1.2.4. Kar Örtüsü ve Buzullardaki Değişimler İle İlgili Öngörüler

Sıcaklık artışına bağlı olarak 20. yüzyılda kar örtüsü ve deniz buzullarında

gerçekleşen gerilemenin, 21. yüzyılda da devam etmesi öngörülmektedir. Kuzey

Yarımküre’deki kar örtüsü, permafrost ve deniz buzullarının büyüklüğünde daha da

bir azalma olması muhtemeldir. Antarktika’da artan yağış miktarının yağmur olması

nedeniyle buzulların kütle kaybetmesi beklenmektedir (IPCC, 2001b).

21. yüzyılda, permafrost sıcaklığında, yüzey şekil ve dağılımında belirgin

değişikliklerin olması olasıdır. Permafrost şu anda Kuzey Yarımküre kara alanlarının

%24.5’nin temelini oluşturmaktadır. Yağış rejimine ve drenaj koşullarına bağlı

olarak permafrostun bozulması, sera gazı salınımlarına, ormanların bataklıklara ve

otlaklara dönüşmesine, erozyon ve toprak kaymalarına neden olabilir (IPCC, 2001b).

4.1.2.5. Deniz Seviyesindeki Değişim İle İlgili Öngörüler

Deniz seviyesindeki değişimler başta sıcaklık artışı olmak üzere, yağış

miktarı, şekli ve deniz buzullarının erimesi gibi birçok faktöre bağlı olarak

değişmektedir. Tüm bu faktörlerin değişimi ise sera gazı salınımları sonucunda bu

gazların atmosferik konsantrasyonlarıdır. 21. yüzyılda da deniz seviyesindeki

yükselmenin atmosferik sera gazı konsantrasyonuna bağlı olarak değişim göstermesi

muhtemeldir. Şekil 4.9’da 1990–2100 dönemi için SRES senaryolarına göre

hazırlanmış deniz seviyesi yükselme öngörüleri bulunmaktadır. 20 yüzyılda

gerçekleşen deniz seviyesi yükselmesinin 2–4 katı olan 0.48 m ise, bu öngörülerin

orta değerini oluşturmaktadır (IPCC, 2001b).

Page 66: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

51

Şekil 4.9. SRES Senaryolarına Göre Deniz Seviyesi Değişimlerinin Ortalama

Değerleri (IPCC, 2001a) (Değişim aralıkları 2100 yılı için çeşitli modeller tarafından üretilmiş aralığı göstermektedir)

4.1.3. İklim Değişikliğinin Doğal ve Sosyo-Ekonomik Sistemlere Olan

Etkilerinin Değerlendirilmesi ve Bölgesel Analiz

İklim değişikliğinin doğal ve sosyo-ekonomik sistemler üzerinde olumlu ya

da olumsuz etkiler oluşturması kaçınılmazdır. Ancak bu etkilerin karakterleri,

zamanlaması ve ne şekilde gerçekleşeceği konusunda öngörüde bulunmak, iklim

sistemini oluşturan çok sayıda bileşenin olması ve bu bileşenlerin birbirleriyle

oldukça karmaşık bir ilişkiye sahip olmaları bakımından oldukça zordur.

Doğal ve sosyo-ekonomik sistemlerin, sıcaklık ve yağışlardaki değişimlere ek

olarak, hava olaylarının sıklık ve şiddetindeki değişimlerden doğrudan (Çizelge 4.4);

deniz seviyesi yükselmesi, toprak nemi, alan kullanımı ve su durumundaki

değişimler, tarım zararlıları ve yangınların oluşma sıklıkları, bulaşıcı hastalıkların

yayılması gibi iklim değişikliği sonuçlarının etkilerinden de dolaylı olarak

(m) Değişim Aralığı

Page 67: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

52

etkilenmesi beklenmektedir. Sistemlerin bu değişimlere karşı duyarlılığı, söz konusu

sistemlerin karakterine ve etkilerin olumlu ya da olumsuz olma özelliğine göre

değişmektedir (IPCC, 2001c).

Çizelge 4.4. İklim Değişikliği, Aşırı İklim Olayları (Fırtınalar ve seller gibi) ve Etkileriyle İlgili Örnekler (UNFCCC, 2003a)

Artma Azalma 0 Yaygınlaşma Öngörülen Değişiklikler Öngörülen Etkiler

Yaşlılar ve kent yoksulları arasında hastalık ve ölümler

Çiftlik ve yabani hayvanlarda sıcak stresi Kimi tarım ürünlerinin zarar görmesi Soğutma gereksinimi

Hemen hemen bütün karasal alanlarda en yüksek sıcaklıklarda artış, daha fazla sıcak gün ve sıcak hava dalgaları Tahmin: Çok olası

Enerji temininde güvenilirlik Soğukla ilgili insan hastalıkları ve ölümleri Kimi tarım ürünlerinin zarar görmesi

0 Kimi tarım zararlıları ile hastalık taşıyan canlıların yayılma alanı ve hareketlilikleri

Hemen hemen bütün karasal alanlarda daha yüksek en düşük sıcaklıklar; soğuk ve donlu gün sayısı ile soğuk hava dalgalarında azalma Tahmin: Çok olası

Isınma enerjisi talebi Sel, toprak kayması ve çığ hasarı Toprak erozyonu Sellerle sürüklenen çökellerin taşkına bağlı

akiferleri doldurması Daha şiddetli yağış Tahmin: Birçok bölge için çok olası

Kamu ve özel sigorta sistemleri ve afet yardımlarına yönelik talep

Tarım ürünleri verimi Zemindeki çekilme nedeniyle bina

temellerinin gördüğü zarar Orman yangını riski

Orta enlemlerde yer alan iç bölgelerin çoğunda yazların kuraklaşması ve bununla ilgili kuraklık riski Tahmin: Olası

Su kaynaklarının miktarı ve kalitesi İnsan yaşamı için risk, bulaşıcı hastalık

salgınları Kıyı erozyonu, kıyılardaki binalar ve

altyapıların uğradığı zarar

Tropikal siklon rüzgar hızında, ortalama ve en fazla yağış yoğunluklarında artış Tahmin: Kimi bölgelerde olası

Mercan kayalıkları ve mangrov gibi kıyı ekosistemlerinin uğradığı zarar

Kuraklık ve sele duyarlı bölgelerde tarım ve mera verimi

Birçok bölgede El Nino bağlantılı kuraklık ve sellerin şiddetlenmesi Tahmin: Olası

Kuraklığa duyarlı bölgelerde hidrolik enerji potansiyeli

Asya yaz musonlarına bağlı yağışların daha değişken hale gelmesi Tahmin: Olası

Asya’nın ılıman ve tropikal bölgelerinde sel ve kuraklığın boyutları ve yol açtığı zarar

İnsan yaşamına ve sağlığına yönelik risk Mülk ve altyapı kayıpları

Orta enlemlerde daha kuvvetli fırtınalar Tahmin: Mevcut modeller arasında pek az

uyuşma var Kıyı ekosistemlerinin zarar görmesi

Page 68: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

53

İklim değişikliğinin bölgesel öngörüleri ile ilgili belirsizlikler yüzünden

IPCC, iklim değişikliğinin bölgesel düzeydeki etkileri için niceliksel kestirimler

sağlamak yerine, doğal ve sosyo-ekonomik sistemlerin iklimdeki değişikliklere olan

duyarlılığını değerlendirmektedir. Çalışmanın bu bölümünde iklim değişikliğinin

doğal ve sosyo-ekonomik sistemler üzerindeki etkileri ayrı başlıklar halinde

irdelenmiştir.

4.1.3.1. Su Kaynakları

Temiz su, insan sağlığı ve besin üretiminin yanında, diğer endüstri

kullanımları ve sürdürülebilir ekosistemler için vazgeçilemezdir. İklim değişikliğinin

su kaynaklarına hem doğrudan hem de dolaylı olarak etkide bulunması ise

kaçınılmazdır (Çizelge 4.5). Ancak bu etkilerle ilgili iklim öngörüleri, Dünya’nın

farklı bölgelerinin içinde bulunduğu farklı yağış senaryolarına, sıcaklık artışlarına ve

buharlaşma oranlarına göre farklılık göstermektedir (IPCC, 2001c). Çizelge 4.6’da

bu çeşitliliği açıklamak üzere, iklim değişikliğinin su kaynakları, alan kaybı ve

çölleşme ile ilgili bölgesel etkilerine örnekler verilmiştir.

Çizelge 4.5. Hiçbir Önlem Alınmaması Durumunda İklim Değişikliğinin Su Kaynakları Üzerindeki Etkileri (IPCC, 2001c)

2025 2050 2100 CO2 konsantrasyonu 405-460 ppm 445-640 ppm 540-970 ppm 1990 yılından itibaren küresel sıcaklık artışı

0.4-1.10C 0.8-2.60C 1.4-5.80C

1990 yılından itibaren küresel deniz seviyesi artışı

3-14 cm 5-32 cm 9-88 cm

Su Kaynaklarına Etkileri

Su miktarı

Büyük olasılıkla zirve nehir akışları kar yağışının su kaynağı olarak önemli olduğu havzalarda, bahardan kışa doğru yer değiştirecektir.

Büyük olasılıkla su sıkıntısı çeken birçok ülkede su miktarı azalırken, bazı ülkelerde artış görülecektir.

Büyük olasılıkla su miktarı ile ilgili belirtilen öngörüler artacaktır.

Su kalitesi

Orta olasılıkla su kalitesi, su sıcaklıklarının artışı ile bozulacaktır. Deniz seviyesi yükselmesi nedeniyle kıyıdaki tatlı su akiferlerine tuzlu su girişi artacaktır.

Büyük olasılıkla su kalitesi, su sıcaklıklarının artışı ile bozulacaktır.

Büyük olasılıkla su kalitesi ile ilgili belirtilen öngörüler artacaktır.

Page 69: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

54

Su gereksinimi

Büyük olasılıkla iklimdeki değişimler nedeniyle sulama için su gereksinimi artacak, yüksek sıcaklıklar su gereksinimini artıracaktır.

Büyük olasılıkla su gereksinimi ile ilgili öngörüler artacaktır.

Büyük olasılıkla su gereksinimi ile ilgili öngörüler artacaktır.

Aşırı iklim olayları

Büyük olasılıkla daha yoğun yağış olayları nedeniyle sel hasarları artacak, kuraklığın sıklıkları artacaktır.

Büyük olasılıkla sel ve kuraklığın etkileri daha da artacaktır.

Büyük olasılıkla sel hasarları daha fazla artacaktır.

Çizelge 4.6. İklim Değişikliğinin Su Kaynakları, Alan Kaybı ve Çölleşme Hakkındaki

Bölgesel Etkilerine Örnekler (IPCC, 2001c) Bölge Öngörüler

Afrika

Yağış rejimindeki değişim ve alan kullanımındaki yoğunluk, var olan çölleşme sürecini hızlandıracaktır. Genel olarak batı, güney ve kuzey Afrika ülkelerinde çölleşme, yıllık ortalama yağışların, yüzey akışlarının ve toprak neminin azalmasına neden olacaktır. Kuraklık ve diğer iklim olaylarının şiddetinin artması, su kaynakları, besin güvenliği ve insan sağlığı üzerindeki baskıyı artıracak ve bölgedeki gelişmeyi engelleyecektir.

Asya

Ekosistem için sınırlayıcı bir faktör olan su kıtlığına ek olarak gıda üretimi ve güvenliği, insan sağlığı ve yerleşimi, iklim değişikliğinin sonuçlarından olumsuz etkilenecek sistemlerin başında gelmektedir. Asya’nın kurak ve yarı kurak bölgelerinde yüzey akış miktarı ve su elde edilebilirliği azalacak ancak kuzey Asya’da artacaktır. Yine kurak ve yarı kurak Asya’da özellikle yaz aylarında gerçekleşen toprak nemindeki azalma, bölgedeki çölleşmeyi artıracaktır.

Avustralya ve Yeni Zelanda

Avustralya ve Yeni Zelanda’da hem kuraklıklar hem de seller görülecektir. Artan sera gazı konsantrasyonları nedeniyle bu çeşitliliğin önümüzdeki yüzyılda da devam etmesi beklenmektedir. Bu çeşitlilikten en fazla su sistemleri etkilenecektir. Bölgede kaliteli su elde edilmesi zorlaşacak, yoğun ve şiddetli yağışlar, toprak erozyonu ve sediment birikimine neden olacaktır. Özellikle Avustralya ötrofikasyon sorunuyla karşı karşıya kalacaktır.

Avrupa

Güney Avrupa’da yüzey akışları, su elde edilebilirliği ve toprak nemi azalacak, böylece yaşam şartları bakımından Avrupa’nın kuzey ve güneyi arasındaki uçurum artacaktır. Şiddetli sellere bağlı hasarlar Avrupa’nın genelinde artış gösterecektir. Sellerin erozyonu arttırdığı ve sulak alan kayıplarına neden olduğu kıyı bölgeler büyük risk altında kalacaktır. 21. yüzyılın sonunda Alp buzullarının yarısının ve büyük permofrost alanlarının yok olması beklenmektedir.

Küçük Ada Ülkeleri

İklim değişikliğinin su kaynakları üzerine olan etkisi sonucu, çok sınırlı su kaynağına sahip olan küçük ada ülkeleri, çok fazla etkileneceklerdir.

Akarsu akımlarının, yüksek enlemlerde ve güneydoğu Asya’da artacağı, orta

Asya’da, Akdeniz havzasının çevresinde, Afrika ve Avustralya’da ise azalacağı

öngörülmektedir. Böylece iklim değişikliği, kurak ve yarı kurak alanlarda su kıtlığı

oluşturarak, zaten su sıkıntısı çeken bu bölgelerde kuraklığın şiddetini

Page 70: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

55

kuvvetlendirecektir. Gelişmekte olan ülkelerin birçoğu kurak ve yarı kurak alanlarda

bulunduğu için, bu ülkeler iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinden diğer ülkelere

oranla çok daha fazla etkileneceklerdir (Oliver, 1996).

Günümüz koşullarında, 1.3 milyar insan, yani Dünya nüfusunun yaklaşık üçte

biri, temiz sudan, yaklaşık 2 milyar insan da, temiz su varlığına bağlı yeterli ve

sağlıklı yaşam koşullarından yoksun olarak yaşamaktadır. Günümüz koşullarında

çoğu Ortadoğu’da ve Afrika’da bulunan 19 ülke su kıtlığı çeken ya da su stresi1

yaşayan ülkeler sınıflandırılmasında yer almaktadır. İklim değişikliği ve nüfus

artışına bağlı olarak bu sayının 2025 yılında 5 milyara yükseleceği tahmin

edilmektedir. Ancak iklim değişikliği olmasa da, nüfus artışı ve ekonomik

büyümeden kaynaklanan talepteki artışlar, bu sayının 2025 yılına kadar ikiye

katlanmasına neden olacaktır (UNEP, 2001).

4.1.3.2. Tarım ve Gıda Güvenliği

Bugünkü koşullar altında 800 milyon insan yetersiz beslenmektedir. Esas

olarak Dünya nüfusunun artmasına ve bazı ülkelerdeki gelir artışına bağlı olarak,

gıda tüketiminin gelecek 30–40 yıllık dönemde ikiye katlanması beklenmektedir

(Marın ve Yıldırım, 2004).

Genel olarak üretkenliğin, ürün tipine, büyüme mevsimine, sıcaklık

rejimindeki değişikliklere ve yağışın mevsimselliğine göre, sıcaklıklardaki küçük

değişiklikler için orta ve yüksek enlemlerde artacağı öngörülmektedir. Buna karşılık

2-30C’nin üzerindeki sıcaklık değişikliklerinde, orta enlemlerin tarımsal

üretkenliğinde azalma olması beklenmektedir. Ancak, tropikal ve subtropikal

1 Su kaynakları üzerindeki baskıların birçok göstergesi bulunmaktadır. Geri çekilmeler, toplam

yenilenebilir kaynakların %20’sinden fazla olduğunda, su baskısı özellikle gelişmede, sınırlayıcı

faktör olmaktadır. Benzer şekilde eğer bir ülkede ya da bölgede kişi başına düşen su 1. 700 m3/yıl

olunca, su baskısı bir sorun haline gelmektedir. 1990 yılında şehirlerde yaşayan Dünya nüfusunun

yaklaşık üçte biri, su kaynaklarının %20’sinden fazlasını kullanmaktaydı. 2025 yılına kadar bu oranın

%60 olması beklenmektedir. Bu durumun en büyük sebebi ise nüfus artışıdır (IPCC, 2001c)

Page 71: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

56

bölgelerde, bazı ürünlerin kendi maksimum sıcaklık toleransına yakın olduğu ve

Afrika gibi kurak arazilerin ve sulama yapılmayan tarımsal uygulamaların egemen

olduğu yerlerde, ürün rekolteleri sıcaklıktaki küçük artışlarda bile azalabilecektir.

Ayrıca tüm tarımsal üretkenliğin %30 dolayında azaldığı Afrika ve Latin Amerika

için üretkenlikteki azalmanın gelecek yüzyıl boyunca süreceği de öngörülmektedir.

Bu yüzden Dünya’nın yoksul ülkelerinin çoğunun yaşadığı tropikal ve subtropikal

bölgelerdeki bazı yerlerde açlık tehlikesinde artış olabilecektir (IPCC, 2001c).

Özetlemek gerekirse, Çizelge 4.7’de de belirtildiği gibi iklim değişikliği, farklı

şekillerde de olsa gıda üretimini etkileyecektir.

Çizelge 4.7. Hiçbir Önlem Alınmaması Durumunda İklim Değişikliğinin Tarıma Olan Etkileri (IPCC, 2001c)

2025 2050 2100 CO2 konsantrasyonu 405-460 ppm 445-640 ppm 540-970 ppm 1990 yılından itibaren küresel sıcaklık artışı

0.4-1.10C 0.8-2.60C 1.4-5.80C

1990 yılından itibaren küresel deniz seviyesi artışı

3-14 cm 5-32 cm 9-88 cm

Tarıma Etkileri

Ortalama ürün miktarı

Orta olasılıkla tahıl ürünleri orta ve yüksek enlemlerdeki bölgelerde artacak; çoğu tropikal ve subtropikal bölgelerde ise azalacaktır.

Orta olasılıkla orta enlemlerdeki tahıl ürünlerinde hem olumlu hem de olumsuz etkiler yaşanacaktır. Ancak sıklıkla bir azalma yaşanması beklenmektedir.

Orta olasılıkla orta enlemlerdeki bölgelerde birkaç 0C’den biraz daha fazla bir ısınma için tahıl ürününde genel olarak bir azalma yaşanacaktır.

Aşırı düşük ve yüksek sıcaklıklar

Büyük olasılıkla bazı ürünlerde don riski azalacak bazı ürünlerde ise sıcaklık baskısına bağlı hasarlar oluşacaktır. Özellikle köklerde yoğun sıcaklık baskısı artacaktır.

Büyük olasılıkla aşırı sıcaklıklardaki değişimin etkileri yoğunlaşacaktır.

Büyük olasılıkla aşırı sıcaklıklardaki değişimin etkileri yoğunlaşacaktır.

Gelir ve fiyatlar

Orta olasılıkla gelişmekte olan ülkelerdeki fakir çiftçilerin gelirleri düşecektir.

Orta olasılıkla besin fiyatları, iklim değişikliği etkisinin olmadığı durumlara göre artacaktır.

Page 72: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

57

Bu değişim de Dünya’daki besin maddesi miktarını belirleyen bir ölçüt

olmaktadır (Duraıappah, 1993). Bütün bölgelerde sulama gereksinimi önemli ölçüde

artacak, buna paralel olarak mevcut su kaynaklarının kullanımındaki rekabet de

artacaktır. Bitkilerin ekim, dikim ve hasat tarihleri değişecektir. Kutuplara yakın

bölgelerde ısınmanın etkisiyle tarımsal üretim alanları belirli oranda artarken,

ekvatora yakın olan kurak ve yarı kurak bölgelerde tarımsal üretim önemli oranda

azalacaktır (Beckerman, 1992).

4.1.3.3. İnsan Sağlığı

İklim değişikliği insan sağlığını birçok yönden etkilemektedir. Bu etkiler,

kalp-damar ve solunum hastalıklarından kaynaklanan ölümler ve sıcak dalgalarının

süresindeki artışlar nedeniyle oluşan hastalıklardan hayat kaybetme gibi doğrudan

etkilerle olabildiği gibi, hastalıkların sivrisineklerle yayılması, su patojenlerinin

oluşması, su ve hava kalitesinin bozulması, gıda elde edilebilirliğinin azalması,

göçler ve ekonomik dağılım gibi dolaylı etkilerle de olabilmektedir. Bu etkilerin

çoğu Çizelge 4.8’de de görüldüğü gibi olumsuz şekilde gerçekleşmektedir

(UNESCO, 2001).

İklim değişikliğine ilişkin geliştirilen modeller, Dünya sıcaklığında 2100

yılına kadar 3-50C’lik bir artış olması durumunda, sıtma yayılımının gelecek yüzyılın

ikinci yarısına kadar, Dünya nüfusunun yaklaşık %45-%60’lık bölümünü

etkileyeceğini öngörmektedir. Bu ise, bugünkü toplam 500 milyon sıtma olayında,

her yıl yaklaşık 50–80 milyon düzeyindeki bir artış anlamına gelmektedir

(MacCracken, 2001).

Page 73: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

58

Çizelge 4.8. Hiçbir Önlem Alınmaması Durumunda İklim Değişikliğinin İnsan Sağlığına Olan Etkilerinin Sonuçları (IPCC, 2001c)

2025 2050 2100 CO2 konsantrasyonu 405-460 ppm 445-640 ppm 540-970 ppm 1990 yılından itibaren küresel sıcaklık artışı

0.4-1.10C 0.8-2.60C 1.4-5.80C

1990 yılından itibaren küresel deniz seviyesi artışı

3-14 cm 5-32 cm 9-88 cm

İnsan Sağlığına Etkiler

Sıcaklık baskısı ve soğuktan ölümler

Büyük olasılıkla sıcaklıklara bağlı ölümler ve hastalıklar artacaktır. Bazı ılıman bölgelerde soğuğa bağlı ölüm oranlarında azalma olacaktır.

Büyük olasılıkla termal baskı artacaktır.

Büyük olasılıkla termal baskı artacaktır.

Su yoluyla bulaşan hastalıklar ve taşınması

Orta olasılıkla malarya hastalığının yaygınlaşması ve taşınması artacaktır.

Büyük olasılıkla potansiyel yayılma alanlarının genişlemesi gerçekleşecektir.

Seller ve Kasırgalar

Orta olasılıkla aşırı hava olayları nedeniyle yaralıların, ölülerin ve enfeksiyonların artması gerçekleşecektir.

Orta olasılıkla yaralanma ölüm ve enfeksiyon olaylarında daha büyük bir artış görülecektir.

Orta olasılıkla yaralanma ölüm ve enfeksiyon olaylarında daha büyük bir artış görülecektir.

Beslenme

Fakirler açlık riskinden daha çok etkilenecektir.

Fakirler halen açlık riskinden daha çok etkilenecektir.

Fakirler halen açlık riskinden daha çok etkilenecektir.

Genel olarak iklimdeki değişimler, insan sağlığına 3 şekilde etkide

bulunmaktadır (WMO,WHO,UNEP, 2003):

1. Aşırı iklim olaylarının insan sağlığına olan doğrudan etkileri (Çizelge

4.9’da son 20 yılda aşırı iklim olayları, bu olaylardan etkilenen insan

sayısı ve ölümler coğrafik bölgelere göre gösterilmektedir).

2. İklim değişikliği sonucunda oluşan ekolojik yıkım ve çevre değişiminden

kaynaklanan etkiler.

Page 74: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

59

3. İklim değişikliği nedeniyle gerçekleşen göçler ve gelir dağılımındaki

dengesizlikler sonucunda oluşan bulaşıcı hastalıklar, yaralanmalar, besin

yetersizliği, psikolojik ve diğer etkiler.

Çizelge 4.9. Son 20 Yılda Aşırı İklim Olayları (Fırtınalar ve seller gibi), Bu Olaylardan Etkilenen İnsan Sayısı ve Ölümlerin Coğrafik Bölgelere Göre Dağılımı (WMO, WHO, UNEP, 2003)

1980’li Yıllar 1990’lı Yıllar

Bölge Olay sayısı

Ölü sayısı (Bin)

Etkilenen insan sayısı

(Milyon) Olay sayısı

Ölü sayısı (Bin)

Etkilenen insan sayısı

(Milyon) Afrika 243 417 137.8 247 10 104.3 Doğu Avrupa

66 2 0.1 150 5 12.4

Doğu Akdeniz

94 162 17.8 139 14 36.1

Latin Amerika ve Karayipler

265 12 54.1 298 59 30.7

Güney Doğu Asya

242 54 850.5 286 458 427.4

Batı Pasifik 375 36 273.1 381 48 1 199.8 Gelişmiş Ülkeler

563 10 2.8 577 6 40.8

Toplam 1 848 692 1 336 2 078 601 1 851

4.1.3.4. Ekosistemler

Kara ve su ekosistemleri ile tarım, ormancılık, balıkçılık ve su kaynakları gibi

sosyo ekonomik sektörler, toplumların kalkınması ve esenliği için yaşamsal öneme

sahiptir. Tüm bu sistemler, iklimdeki değişikliklere karşı oldukça duyarlıdırlar.

Çizelge 4.10’da iklim değişikliğinin doğal ekosistemler, biyolojik çeşitlilik ve besin

miktarına olan etkilerine örnekler verilmiştir.

İklim değişikliğinden kaynaklanan baskılar, ekosistemler üzerinde var olan

baskılara eklenerek, önümüzdeki yüzyılda ekosistemlerin çeşitliliğini olumsuz yönde

etkileyecek ve yok olma tehlikesine açık olan türlerin nesillerinin tükenmesine neden

olacaktır (Çizelge 4.11). Mercan resifleri ve mercan adaları, Hindistan sakızağaçları,

sulak alanlar, tropik ormanlar, kutup ve alpin ekosistemler, iklim değişikliğinden en

çok etkilenecek olan ekolojik sistemler arasında yer almaktadır (IPCC, 2001c).

Page 75: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

60

Çizelge 4.10. Doğal Ekosistemler, Biyolojik Çeşitlilik ve Besin Miktarında İklim Değişikliğinin Gözlemlenen ve Öngörülen Bölgesel Etkilerine Örnekler (IPCC, 2001c)

Bölge Etkiler

Afrika o Biyolojik çeşitlilikte geri alınamaz kayıpların artması gerçekleşebilecektir. o Bitki ve hayvan türleri, turizm, kırsal geçim kaynakları ve genetik kaynaklar

olumsuz yönde etkilenebilecektir.

Asya

o Tarımsal üretimde azalmalar görülebilecektir. o Alan kullanımı, alan kullanım değişikliği ve nüfus artışına ek olarak iklim

değişikliğinin etkileri, biyolojik çeşitliliğinin tehlikeye girmesine neden olabilecektir.

o Deniz seviyesi yükselmesi ile mercan resifleri ve ekolojik güvenlik tehlike altına girebilecektir.

Avustralya ve Yeni Zelanda

o 10C’lik bir ısınma şu anda sıcaklık limitlerinin en üst seviyesinde bulunan özellikle alp bölgelerinde bulunan türleri tehlikeye düşürebilecektir.

o Avustralya’da, mercan resifleri, kurak ve yarı kurak habitatlar, diğer sistemlere göre iklim değişikliğinin tehlikeli etkilerine karşı daha duyarlı olacaklardır.

o Hem Avustralya hem de Yeni Zelanda kıyı bölgelerinde sulak alanlar tehlike altına girecek ve bazı Yeni Zelanda ekosistemleri hızlı hastalık istilası riski ile karşı karşıya kalacaktır.

Avrupa

o Doğal ekosistemler, sıcaklık artışı ve CO2 konsantrasyonundaki artış nedeniyle değişecektir. Doğal çeşitlilik de hızlı değişim nedeniyle tehlike altına girecektir. Önemli habitatların kayıpları (sulak alan, tundra ve izole edilmiş habitatlar), nadir ve endemik türler ve göç eden kuşları içeren bazı türleri tehlikeye sokacaktır.

o Kuzey Avrupa’da tarım konusunda bazı olumlu gelişmeler gerçekleşecek ancak buna karşılık olarak verimlilik güney ve doğu Avrupa’da azalacaktır.

Latin Amerika

o Latin Amerika Dünya’nın en büyük biyolojik çeşitlilik konsantrasyonuna sahip alanlarından biridir ve iklim değişikliği etkilerinin, biyolojik çeşitlilik kayıplarını arttırması beklenmektedir.

o Önemli ürünlerin birçok alanda CO2 konsantrasyonu göz önüne alındığında azalması öngörülmektedir; tarımsal geçim kaynaklarının tehlikeye girmesi de beklenmektedir.

Kuzey Amerika

o İklim değişikliği, yüksek alp bölgeleri, tuzlu bataklık ve sulak alan kayıplarına neden olabilecektir.

o Eşsiz doğal ekosistemler (sulak alanlar, alpin tundraları ve soğuk su ekosistemleri gibi), risk altındadır ve bu alanlar için etkili adaptasyon seçenekleri bulunmamaktadır.

Antarktika

o Antarktika’da öngörülen iklim değişikliği etkileri yavaş bir şekilde fark edilecektir.

o Artan sıcaklıklar ve azalan buz genişlikleri Güney Okyanus’ta ekolojik, fiziksel ve kimyasal olarak uzun süreli değişimler oluşturacaktır ve biyolojik aktiviteler artacak, balıkların büyüme oranları değişebilecektir.

Küçük Adalar

o Öngörülen iklim değişiklikleri ve deniz seviyesi yükselmeleri, tür kompozisyonlarının ve rekabetinin değişmesini etkileyecektir. Tehlike altında olan her üç türden biri (%30) ada endemikleridir ve kuş türlerinin %23’ü tehlike altındadır. Mercanlar resifleri, kıyı ormanlık alanları ve deniz çalısı yatakları hava ve deniz sıcaklıkları artışı ile deniz seviyesi yükselmesinden olumsuz etkileneceklerdir ve kıyı ekosistemlerindeki düşüş, balıkçılık ve dalyancılığı olumsuz olarak etkileyecektir.

Page 76: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

61

Çizelge 4.11. Hiçbir Önlem Alınmaması Durumunda İklim Değişikliğinin Ekosistemlere Olan Etkilerinin Sonuçları (IPCC, 2001c)

2025 2050 2100 CO2 konsantrasyonu 405-460 ppm 445-640 ppm 540-970 ppm 1990 yılından itibaren küresel sıcaklık artışı

0.4-1.10C 0.8-2.60C 1.4-5.80C

1990 yılından itibaren küresel deniz seviyesi artışı

3-14 cm 5-32 cm

9-88 cm

Ekosisteme etkileri

Mercanlar

Büyük olasılıkla mercanların beyazlaşma sıklığında ve ölüm oranlarında artış görülecektir.

Büyük olasılıkla mercan beyazlaşması ve ölümlerinde artış gözlenecektir.

Orta olasılıkla mercan beyazlaşması ve ölümlerinde artış, tür biyoçeşitliliğinde ve balık ürünlerinde azalma görülecektir.

Kıyı sulak alanları ve kıyı şeridi

Orta olasılıkla bazı kıyı sulak alanları deniz seviyesi yükselmesinden dolayı kaybedilecektir. Kıyı şeridindeki erozyon artacaktır.

Orta olasılıkla kıyı bölgelerdeki sulak alanların kayıpları artacak ve kıyı şeridindeki erozyon artacaktır.

Orta olasılıkla kıyı bölgelerdeki sulak alanların kayıpları artacak ve kıyı şeridindeki erozyon artacaktır.

Karasal ekosistemler

Büyük olasılıkla orta ve yüksek enlemlerde gelişme dönemi uzayacak, bitki ve hayvan türleri dağılımı yer değiştirecektir. Orta olasılıkla orta ve yüksek enlemlerdeki ormanların net verimliliğinde artış görülecektir. Büyük olasılıkla yangın ve zararlılar tarafından ekosistemler zarar görecektir.

Büyük olasılıkla bazı tehlike altındaki türlerde azalma, diğerlerinin yok olmaya yüz tutması gerçekleşecektir. Yangın ve zararlılar tarafından ekosistemler zarar görmeye devam edecektir.

Orta olasılıkla eşsiz habitatlarda ve endemik türlerde kayıplar görülecektir. Büyük olasılıkla yangın ve zararlılar tarafından ekosistemlerin zarar görmesi artarak devam edecektir.

Buzul Çevreler

Büyük olasılıkla buzulların erimesi, deniz buzlarının büyüklüğünde düşüş, nehir ve göllerde buzulların erime sezonun uzaması etkileri gerçekleşecektir.

Büyük olasılıkla Antarktika deniz buzullarındaki erimenin hızlanması gerçekleşecek, kutup ayıları, fok balıkları ve mors türlerinin varlığı tehlikeye girecektir.

Büyük olasılıkla buzulların hacminde özellikle tropikal buzullarda sürekli kayıplar gerçekleşecektir.

Page 77: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

62

Diğer yandan, küresel ısınma nedeniyle, bitki örtüsünün düşey dağılımının

daha yükseklere kayacağı da öngörülmektedir. İklim istekleri dağların doruklarıyla

sınırlanan bazı türler, habitatın ortadan kalkması ya da azalan göç potansiyeli

yüzünden yok olabilecektir (Türkeş ve ark, 1999).

Küresel iklim değişikliğinin belki de en belirgin kanıtını, flora ve faunadaki

değişiklikler oluşturmaktadır. Kuzey Yarımküre’nin bazı bölgelerinde yetişme

dönemi, 1960’ların başından bu yana yaklaşık 11 gün uzamıştır. Yetişme

dönemindeki değişiklikler, 1970’lerden beri küresel ısınmanın bir yansıması olarak

daha ılıman geçen kış mevsimlerine bağlanmaktadır. Diğer değişiklikler Alplerin

yüksek kesimlerinde yetişen bitkileri, yumurtalarını erken bırakan kuşları ve yaşam

alanlarını kuzeye doğru genişleten kelebekleri içermektedir. Bu değişikliklerin

iklimle ilişkilendirilmesi, geçen yüzyılda bilim ve teknikte ortaya çıkan gelişmeler

sayesinde artık olanaklıdır (IPCC, 2001c).

4.1.3.5. Kıyı Alanları

Ekonomik ve ekolojik önemi bulunan kıyı sistemleri, iklimdeki

değişimlerden önemli ölçüde etkilenecektir. Deniz seviyesinde gerçekleşecek

yükselme ya da fırtına ve fırtına kabarmalarındaki değişiklikler, kıyıda ve kıyı

habitatlarında erozyona, tatlı su akiferlerinde ve haliçlerde tuzluluk artışına,

nehirlerde ve körfezlerde gel-git genliğinde (aralığında) değişime, çökel ve besin

maddesi taşınımında değişikliklere, kıyı alanlarında kimyasal ve mikrobiyolojik

kirlenmeye ve kıyı taşkınlarında artışa yol açabilecektir. Kıyı ekosistemlerindeki

değişikliklerin başlıca olumsuz etkileri, turizm, tatlı su hazneleri, balıkçılık ve

biyolojik çeşitlilik üzerinde gerçekleşecektir. Bu tür etkiler, insan etkinliklerinden

kaynaklanan kirlenme, fiziksel bozulma ve atıklar yüzünden daha şimdiden okyanus

kıyılarında ve iç suların işlevlerinde oluşan değişikliklere ek olarak gerçekleşecek ve

var olan baskıyı artıracaktır.

Küçük adalarda ve alçak kıyı alanlarında nüfus, deniz seviyesi artışından ve

fırtına dalgalarından dolayı diğer bölgelere oranla çok daha fazla etkilenecektir.

Deltalarda, alçak kıyı alanlarında ve küçük adalarda yaşayan milyonlarca insan,

Page 78: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

63

deniz seviyesi yükselmesinden dolayı göç etmek zorunda kalacak ya da bu risklerden

korunmak için çok fazla para ve çaba sarf etmek zorunda kalacaklardır (IPCC,

2001c).

4.1.3.6. Bölgesel Analiz

Küresel iklim değişikliğinin etkileri bölgesel, zamansal ve biçimsel değişikler

göstermektedir. Örneğin iklim değişikliği nedeniyle Dünya’nın bazı bölgelerinde

kuraklık ve bunun sonucu etkiler oluşurken, bazı bölgelerinde seller, aşırı soğuklar

ve bunlara bağlı etkiler oluşabilmektedir. Bu nedenle iklim değişikliği, tahmin

edilemeyen çevresel, sosyal ve ekonomik sonuçlar oluşturmaktadır (Kadıoğlu ve

Dokumacı, 2005). Çizelge 4.12’de iklim değişikliğinin etkileri, bölgesel temelde

incelenerek, bu etkilere karşı söz konusu bölgelerin adaptasyon kapasiteleri

verilmiştir.

Çizelge 4.12. Bölgesel Adaptasyon Kapasitesi, Tehlikeden Etkilenme ve Temel

Endişeler (IPCC, 2001a) Bölge Adaptasyon Kapasitesi, Tehlikeden Etkilenme ve Temel Endişeler

Afrika o Afrika’da sosyo-ekonomik sistemlerin adaptasyon kapasiteleri, ekonomik ve teknolojik kaynakların yetersizliğinden dolayı düşüktür ve ağırlıklı olarak sulu tarıma bağlı olmaları, sıklıkla görülen kuraklıklar, yağışlar ve yoksulluk nedeniyle de sorunun tehlikelerinden oldukça etkilenmektedirler.

o Birçok senaryoya göre tahıl ürününde düşüş, besin güvenliğinde azalma öngörülmektedir.

o Afrika’daki nehirler, iklim değişikliğine karşı oldukça duyarlıdır. Ortalama yüzey akışları ve suya ulaşım Akdeniz ve Afrika’nın güney ülkelerinde azalacaktır.

o Bulaşıcı hastalıkların yaygınlaşmasındaki artış, Afrika’da insan sağlığını olumsuz yönde etkileyecektir.

o Kuzey, güney ve batı Afrika’da çölleşme, yüzey akışlarında, yağış miktarında ve toprak nem oranında düşüşlerle daha da şiddetlenecektir.

o Kuraklıklarda, sellerde ve diğer aşırı hava olaylarındaki artış, su kaynakları, besin güvenliği, insan sağlığı ve altyapılarda var olan baskıları artıracak ve Afrika’da gelişmeyi engelleyecektir.

o Bitki ve hayvan türlerinde önemli oranda kayıplar öngörülmekte ve bu kayıpların kırsal hayatı, turizmi ve genetik kaynakları etkilemesi beklenmektedir.

o Guninea Körfezi, Senegal, Gambia, Mısır ve güney Afrika boyunca olan kıyı yerleşimleri, deniz seviyesi yükselmesinden oluşan sel ve kıyı erozyonundan olumsuz olarak etkilenecektir.

Asya o Asya’nın gelişmekte olan ülkelerinde sosyo-ekonomik sistemlerin adaptasyon kapasitesi düşük, tehlikeden etkilenme oranı ise oldukça yüksektir. Asya’nın gelişmiş ülkelerinde ise, adaptasyon kapasitesi daha yüksek buna oranla da tehlikeden etkilenme derecesi daha düşüktür.

Page 79: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

64

o Tropikal ve ılıman Asya’da seller, kuraklık, orman yangınları ve tropikal siklonlar gibi aşırı hava olayları artacaktır.

o Su baskısı, deniz seviyesi yükselmesi, seller ve kuraklıklar nedeniyle tarımsal verimlilikte azalma öngörülmektedir. Tropikal ve ılıman ülkelerinin çoğunda tropikal siklonlar besin güvenliğini azaltacaktır. Kuzey bölgelerde verimlilikte artış ve tarım alanlarında genişleme öngörülmektedir.

o Yüzey akışları ve suya ulaşım kurak ve yarı kurak Asya’da azalacak ancak kuzey Asya’da artacaktır.

o İnsan sağlığı, olası bulaşıcı hastalık yayılmasından ve Asya’nın bazı bölgelerinde görülecek olan sıcaklık baskısından dolayı tehlikeye girecektir.

o Deniz seviyesi yükselmesi ve tropikal siklonların şiddetindeki artışlar, Asya’nın tropikal ve ılıman alçak kıyı alanlarında milyonlarca insanın göç etmesine neden olacaktır; Asya’nın tropikal ve ılıman bölgelerinde yağış şiddetlerindeki artış sonucu sel risklerinde artma görülecektir.

o İklim değişikliği enerji talebini artıracak, turizm çekiciliği azalacak ve Asya’nın bazı bölgelerinde ulaşımı etkileyecektir.

o İklim değişikliği, Asya’da alan kullanımı, alan örtü değişikliği ve nüfus baskısı nedeniyle tehlike altında olan biyolojik çeşitliliği daha kötü bir duruma getirecektir. Deniz seviyesinin yükselmesi, mercan resifleri ve Hindistan sakızağacını da içeren ekolojik güvenliği riske sokacaktır.

Avustralya ve Yeni Zelanda

o Sosyo-ekonomik sistemlerin adaptasyon kapasitesi genel olarak yüksektir. Ancak, göçmenlerin bulunduğu bazı bölgelerde adaptasyon kapasitesi düşük ve tehlikeden etkilenme oranı yüksektir.

o Sıcaklık ve CO2 oranındaki değişimlerin etkileri ilk başlarda faydalı olabilmekte fakat bu durumun belirli bölgelerde ve ilerleyen zamanlarda olumsuz etkilerinin gerçekleşmesi beklenmektedir.

o Kuraklık nedeniyle bölgede yaşanacak su kıtlığı önemli bir sorun oluşturacaktır. o Yoğun yağışların şiddetindeki artışlar, tropikal siklonların şiddetlenmesi insan

hayatını riske sokacak, yoksulluğu artıracak, sel ve fırtına hasarlarından dolayı ekosistemlerde hasarlara neden olacaktır.

Avrupa o Genel olarak sosyo-ekonomik sistemler için adaptasyon kapasitesi yüksektir. Güney Avrupa, Avrupa’nın diğer bölgelerine göre tehlikeden daha çok etkilenmektedir.

o Güney Avrupa’da yaz yüzey akışları, suya ulaşım ve toprak neminin düşmesi olasıdır.

o Alp buzullarının yarısının ve büyük permafrost alanlarının 21. yüzyıl sonunda yok olması muhtemeldir.

o Kuzey Avrupa’da tarım ürünlerinde bazı olumlu gelişmeler olması beklenmektedir ancak güney ve doğu Avrupa’da verimlilik düşecektir.

o Biyotik zonlar yukarı ve kuzeye doğru kayacak, önemli habitatlardaki (sulak alanlar, tundralar, izole edilmiş habitatlar) kayıplar bazı türleri tehlikeye sokacaktır.

o Yüksek sıcaklıklar ve ısı dalgaları, geleneksel yaz turizm desenini değiştirebilecek ve güvenilir kış kar yağışlarını olumsuz etkileyeceği için kış turizmini tehlikeye sokacaktır.

Latin Amerika

o Latin Amerika’da sosyo-ekonomik sistemlerin adaptasyon kapasitesi düşüktür, özellikle aşırı hava olayları nedeniyle tehlikeden etkilenme oranı ise yüksektir.

o Buzullardaki kayıplar ve yok olma tehlikeleri, su miktarı ve nehir akışlarını olumsuz etkileyecektir.

o Seller ve kuraklıklar daha da sıklaşacak ve şiddetlenecek, seller nedeniyle sediment birikimi artacak ve su kalitesinin bozulmasına neden olacaktır.

o Tropikal siklonların şiddetinin artması insan hayatını riske sokacak, yoksulluğu artıracak; seller, yoğun yağışlar, fırtınalar ve kış hasarlarından dolayı ekosistemler risk altına girecektir.

o Latin Amerika’nın çoğu bölgesi için önemli ürünlerde düşüşler beklenmektedir.

Page 80: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

65

o Bulaşıcı hastalıkların yaygınlaşması kutuplara ve yükseltilere genişleyecek ve malarya, kolera gibi hastalıklardan etkilenme oranı artacaktır.

o Kıyı yerleşimleri, altyapılar ve Hindistan sakızağacı ekosistemleri deniz seviyesi yükselmesinden olumsuz etkilenecektir.

o Biyoçeşitlilik kayıpları artacaktır. Kuzey Amerika

o Sosyo-ekonomik sistemlerinin adaptasyon kapasiteleri genellikle yüksek, tehlikeden etkilenme oranları ise düşüktür, göçmenlerin ve iklime duyarlı kaynakların bulunduğu bazı alanlar tehlikeye daha açıktır.

o Bazı ürünler için sıcaklıkla birlikte CO2 artışı faydalı olabilecektir fakat etkiler üründen ürüne ve bölgeden bölgeye çeşitlilik gösterecek ve artan ısınmayla verimlilik tekrar düşecektir.

o Kuzey batı Amerika’da kar erimesi odaklı havzalarda bahar zirve akışları daha erken gerçekleşecek, yaz akışlarında azalmalar görülecek ve göllerin seviyesi düşecektir.

o Sulak alanlar, alpin tundralar ve soğuk su ekosistemleri gibi eşsiz ekosistemler risk altına girecek ve bunlar için etkili adaptasyon seçenekleri olası olmayacaktır.

o Deniz seviyesi yükselmesi, kıyı erozyonunu, kıyı sellerini, kıyı sulak alan kayıplarını artıracak, özellikle Florida’da fırtınalara bağlı kayıpların artmasına neden olacaktır.

o Malarya, gibi bulaşıcı hastalıklar, kuzey Amerika’da yayılacak, hava kalitesinin bozulması ve sıcaklıkların artışı ölümlere neden olacaktır.

Kutup o Kutup bölgelerindeki doğal sistemler tehlike altına girecektir. Teknolojik olarak gelişmiş toplumlar iklim değişikliği etkilerine karşı adaptasyon kapasitesi konusunda daha iyi durumdadırlar ancak geleneksel yaşam şekillerini koruyan bazı göçmen toplumların adaptasyon için çok az seçenekleri bulunmaktadır.

o İklim değişikliğinin kutup bölgelerindeki etkilerinin Dünya’nın herhangi bir bölgesine göre daha hızlı ve daha fazla olması; fiziksel, ekolojik, sosyal ve ekonomik etkilerinin oldukça yüksek olması beklenmektedir.

o Bir kere başladığında, CO2 konsantrasyonları stabilize edilse bile, erimeler yüzlerce yıl daha devam edebilir ve buz katmanlarında, okyanus sirkülasyonunda ve deniz seviyesinde geri dönüşü olmayan etkiler oluşturabilir.

Küçük Ada Devletleri

o Küçük Ada Devletlerinde sosyo-ekonomik sistemlerin adaptasyon kapasitesi genellikle düşüktür ve iklim değişikliğinin etkilerinden en çok etkilenecek olan ülkeler arasında bulunmaktadırlar.

o Önümüzdeki 100 yıl boyunca 5 mm/yıl oranında deniz seviyesi yükselmesi öngörüleri, kıyı erozyonunu, alan kaybını, fakirliği, insanların yersiz kalmasını, kıyı ekosistemlerinin yok olma olasılığını, tatlı su kaynaklarına tuzlu su girişini artıracaktır.

o Yüksek CO2 oranı nedeniyle mercan resifleri beyazlaşmakta ve ölmekte, Hindistan sakızağacı ve diğer kıyı ekosistemleri yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır. Biyoçeşitlilik de artan sıcaklık ve yükselen deniz seviyesinden olumsuz olarak etkilenecektir.

o Kıyı ekosistemlerindeki azalmalar, balıkçılığı, dalyancılığı tehlike altına sokacak, geçimini bu şekilde sağlayan halkı tehdit edecektir.

o Gelirinin önemli kısmını oluşturan turizm sektörü de, yükselen deniz seviyesinden olumsuz etkilenecektir.

4.1.4. İklim Değişikliğinin Türkiye Üzerinde Gözlemlenen ve Olası Etkileri

Ülkemizde yıllık ortalama hava sıcaklıklarıyla ilgili ilk çalışma, Erinç

tarafından 1969 yılında, İstanbul’un 1860 – 1990 yılları arasındaki dönemde yıllık

Page 81: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

66

ortalama sıcaklıklarının 20C yükselerek, düzensiz bir şekilde değiştiğinin

belirlenmesidir. Yakın bir zamanda Türkeş ve ark tarafından 1992 yılında

gerçekleştirilen çalışmada, 1930 ve 1980 yılları arasında yıllık ortalama sıcaklıkların

yaklaşık 0.50C yükseldiği sonucuna varılmıştır. Bu çalışmada en çok dikkat çeken

bulgu, 1961–1980 yılları boyunca yıllık ortalama sıcaklıklarda zayıf bir soğuma

eğiliminin olmasına karşın, ısınma eğiliminin düzenli olarak gerçekleşmesidir

(Kadıoğlu, 2001).

Bu çalışmadan başka, 1995 yılında Türkeş ve ark, iklim değişikliği açısından

85 istasyon üzerinde grafiksel ve istatistiksel zaman serisi metotlarını kullanarak,

Türkiye’de yıllık ortalama hava sıcaklıklarında gözlemlenen değişimleri ve

eğilimleri belirlemek amacıyla da çalışmalar gerçekleştirmişlerdir (Kadıoğlu, 2001).

Türkiye’de iklim değişikliğini konu alan ilk tez, klimatolojik zaman serilerini

kullanarak Türkiye ikliminde oluşan eğilimleri belirleyen Toros tarafından 1993

yılında yapılmıştır. Türkeş, Kadıoğlu ve Toros tarafından yapılan eğilim

analizlerinde Mann-Kendall testi kullanılmıştır. Kadıoğlu (1997) yapmış olduğu

çalışmalarda Türkiye’de ortalama sıcaklıkların 1939’dan 1989’a kadar bir artış

eğilimine sahip olduğunu ve gece hava sıcaklıklarında özellikle ilkbahar mevsimi

boyunca önemli bir artış görüldüğünü belirtmiştir. Türkiye’de gözlemlenen gece ile

gündüz sıcaklıkları ve yağış miktarlarında tespit edilen değişimler, 1930–1990 yılları

arasındaki dönemde Devlet Meteoroloji Genel Müdürlüğü istasyonları aylık yağış

toplamları dikkate alınarak Kadıoğlu (2001)’ndan alınan bilgilerle aşağıdaki gibi

özetlenmiştir.

Gündüz ve Gece Sıcaklıkları

Türkiye’nin kış ve ilkbahar mevsimlerinin gündüz sıcaklıklarında önemli

olmayan küçük artış eğilimleri bulunmaktadır. Çizelge 4.13’de Türkiye genelinde,

1939–1989 dönemi boyunca 51 yılda ortaya çıkan ortalama mevsimsel, gece, gündüz

ve günlük hava sıcaklıkları verilmiştir.

Türkiye’de ilkbahar ve kış aylarında görülen gündüz sıcaklık artışları oldukça

küçük oranlarda olup, istatistiksel olarak önemli olmamaktadır. Kadıoğlu (2001)’na

göre bu istatistiksel olarak önemi olmayan artışlar, atmosferin küresel ölçekte

Page 82: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

67

ısınması ile birlikte şehirleşmenin neden olduğu “ısı adaları” gibi etkenlerden

oluşmaktadır.

Çizelge 4.13. Türkiye Genelinde ve 1939–1989 Dönemi Boyunca Ortalama

Mevsimsel Sıcaklıklardaki Toplam Değişimler (oC/51yıl) (Kadıoğlu, 2001)

Hava Sıcaklıkları (0C) Minimum (Gece) Maksimum (Gündüz) Ortalama

Kış +1.071 +0.357 +0.714 İlkbahar +1.326 +0.663 +0.969 Yaz +0.357 -0.204 +0.102 Sonbahar -0.255 -0.714 -0.459 Yıllık +0.632 +0.015 +0.321

Gece sıcaklıklarında ise, yılın kış, ilkbahar ve yaz aylarında, gündüz

sıcaklıklarındaki artışa göre, daha yüksek oranlarda artış görülmektedir. Bunun

nedeni ise Kadıoğlu (2001) tarafından yine büyük ölçüde nüfus artışı, yoğun ve

çarpık kentleşmenin etkileri olarak açıklanmaktadır. Gece sıcaklıklarındaki

değişimin gündüz sıcaklıklarından farkı, istatistiksel olarak gece sıcaklıklarındaki

artış eğilimlerin daha önemli olmasıdır.

Türkiye’de Yerel Yağış Değişimleri

Mevsimsel olarak yağış toplamlarında, özellikle kış aylarında bir azalma,

ilkbahar aylarında ise bir artma eğilimi gözlemlenmektedir. Genellikle Akdeniz

ikliminin etkisinde bulunan Türkiye, yağışın büyük kısmını kış aylarında gelen cephe

sistemlerinden almaktadır. Bu nedenle Çizelge 4.14’de görüldüğü gibi kış

aylarındaki yağışta ortaya çıkan azalma oldukça önemlidir. Türkiye’de ilkbahar

aylarında gökgürültülü sağanak yağışlar görülmekte ve bu yağışlar yer yer sellere

neden olabilmekte; aynı zamanda ilkbaharda görülen yağmurlar, kıştan kalan kar

örtüsünün de hızla erimesene neden olmaktadır (Kadıoğlu, 2001).

Çizelge 4.14. Türkiye Genelinde 1932–1990 Dönemi Boyunca Mevsimsel

Yağışlardaki Değişimler (kg/59 yıl) (Kadıoğlu, 1997) Kış İlkbahar Yaz Sonbahar Yıllık

-18,23 +10.97 -2.54 +0.41 -8.39

Page 83: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

68

Birkaç il hariç, 1930–1990 döneminde, Türkiye genelindeki yağış

miktarlarında istatistiksel anlamda önemli bir değişim görülmemektedir (Kadıoğlu,

2001). Ancak 1990’lı yıllardan itibaren yağış miktarındaki düşüş, Türkiye’nin aldığı

yağışların 1970’li yılların başından beri azalma eğilimine girdiğini kanıtlamaktadır.

Artan nüfus, sanayi, sulu tarım ve hava sıcaklıkları ile artan su gereksiniminin

yanında, yağışlardaki bu azalma eğilimi ve dolayısıyla günümüzde yaşadığımız

kuraklık, özellikle yakın gelecekte ortaya çıkabilecek daha büyük su sorunları için

uyarı niteliğindedir.

Sonuç olarak yapılan çalışmalardan elde edilen bulgular, Türkiye’de ortalama

gündüz sıcaklıklarında önemli bir değişimin olmadığını, gece sıcaklıklarında ise

önemli oranda artış gözlemlendiğini kanıtlamaktadır. Bununla beraber, düşen

ortalama yıllık yağışlarda, önemli oranda bir değişim gözlemlenmemiş ancak, az da

olsa bir azalım eğilimine girildiği belirtilmiştir. Nüfus, sanayi ve sera gazı salınımları

temel alınarak yapılan senaryolarla, bu değişimlerin zaman içinde artması ve

dolayısıyla iklim elemanlarındaki değişimlerin başta insan olmak üzere tüm doğal

sistemleri etkilemesi kaçınılmazdır.

Gerçekleştirilen iklim modellerinin çoğunda, Türkiye’yi de içine alan

Akdeniz Havzası’na ilişkin sıcaklık öngörüleri, Kuzey Yarımküre’nin orta ve yüksek

enlemlerine göre daha düşüktür. Bir başka ifadeyle, Dünya yüzeyindeki ısınmanın

çoğunluğu, yüksek enlemlerde bulunan alanlarda beklenmektedir. IPCC’nin 3.

değerlendirme raporunda kullanılan çeşitli iklim modellerine göre, Türkiye

üzerindeki yıllık ortalama sıcaklıklarında 2050 yılına kadar, yalnızca sera

gazlarındaki artışlar dikkate alındığında, 1-30C arasında; sera gazları ve sülfat

parçacıkları dikkate alındığında ise 1-20C arasında bir artış olacağı öngörülmektedir

(IPCC, 2001a).

İklim unsurlarında öngörülen değişiklikler dikkate alınarak, doğal ve sosyo-

ekonomik sistemler üzerindeki etkiler değerlendirilebilmektedir. Bir örnek olarak,

insan kaynaklı iklim değişikliğinin, Türkiye’nin sıcaklık ve yağış koşulları, bitki

biyokütlesi, su kaynakları ve besin temini üzerindeki etkileri, atmosferdeki CO2

birikimlerini 750 ppm ve 550 ppm düzeylerinde durduran CO2 salınımları

Page 84: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

69

senaryolarını temel alan United Kingdom Meteorological Office Hadley Centre, 2.

iklim modeli sonuçlarını bölgesel olarak değerlendirmiştir (TTGV, 2002).

Bu model sonuçları, Türkeş (2001a) ve Kadıoğlu ve Dokumacı (2005)

tarafından 2080’li yıllara kadar Türkiye’nin yağış ve sıcaklık koşulları için

değerlendirilmiş ve elde edilen bulgulardan yararlanılarak bu çalışma kapsamında

oluşturulan Çizelge 4.15’de özetlenmiştir.

Çizelge 4.15. United Kingdom Meteorological Office Hadley Centre 2. İklim Modeli Sonuçlarının Türkiye İçin Değerlendirmesi (Türkeş, 2001a; Kadıoğlu ve Dokumacı, 2005)

Hiçbir önlem

alınmadığı kabul edilen senaryo

CO2 birikimlerini 750 ppm düzeyinde

durdurmayı öngören senaryo

CO2 birikimlerini 550 ppm düzeyinde

durdurmayı öngören senaryo

Yıllık ortalama sıcaklık değişiklikleri

3-40C artış 2-30C artış 1-20C artış

Yıllık ortalama yağış değişiklikleri

0-1mm/gün azalma 0-0.5 mm/gün azalma 0-0.5 mm/gün azalma

Vejetasyon biyokütle değişiklikleri (kgC/m2)

Önemli bir değişiklik öngörülmemiştir.

Akarsu havzalarındaki yıllık akım değişiklikleri

%20-50 azalma %5-25 azalma %0-15 azalma

Su stresi Türkiye ve Orta Doğu bölgesi, Dünya’nın su stresinde artış beklenen ya da su

sıkıntısı çeken alanları arasında değerlendirilmiştir. Tarımsal ürün üretimindeki değişiklikler

%0-2.5 azalma %0-2.5 artış %0-2.5 artış

Bu sonuçlara göre, Türkiye’nin önümüzdeki 80 yıl içinde, özellikle su

kaynaklarının zayıflaması, orman yangınları, kuraklık, erozyon, çölleşme ve bunlara

bağlı ekolojik bozulmalar gibi iklim değişikliğinin olumsuz yönlerinden etkilenmesi

beklenmektedir.

Bu model öngörülerinin yanında, IPCC değerlendirmeleri ve Türkiye’de

gözlemlenen değişimlere ilişkin araştırma sonuçlarına dayanılarak, çölleşme ve

kuraklık açısından, Türkiye’nin yarı kurak ve yarı nemli iklim koşullarının egemen

olduğu bölgelerinin çölleşme tehdidi altında olduğu söylenebilmektedir. İklim

Page 85: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

70

elemanları ve bitki örtüsü dikkate alındığında, Türkiye’nin güneydoğusu ve karasal

iç bölgeleri çölleşmeye eğilimli kurak alanlardır (Türkeş ve ark, 1999).

Türkeş ve ark (1999)’ın belirttiğine göre, yüksek parçalı yeryüzü şekilleri,

tarım arazilerinin son 20–30 yıldaki tarım dışı ve sürdürülebilir olmayan fiili

kullanımı, kentsel ve turizm getirisi yüksek olan tarım ve orman arazilerinin tarımsal

etkinlik ve orman rejimi dışına çıkarılmasına yönelik girişimler ve yasal

düzenlemler, sanayi, turizm ve orman yangınları gibi bilinen diğer doğal ve insan

kaynaklı etkiler göz önüne alındığında ise, Akdeniz ve Ege bölgeleri, gelecekte

çölleşme sürecinden daha fazla etkilenecek yarı nemli bölgeler olarak görülmektedir.

Tüm bu etkilerin yanı sıra, Türkiye’de ısı dalgalarında gözlemlenen artış

nedeniyle ortaya çıkan ölümlerde ve vektör dağılımına bağlı olarak bazı bulaşıcı

hastalıklarda artış beklenmektedir. Sıtma, Türkiye’de büyük ölçüde kontrol altına

alınmasına karşın, bazı bölgelerde halen görülmektedir. Hava sıcaklıklarının

artmasına bağlı olarak, sivrisinek yaşama alanlarının genişlemesi nedeniyle bu

hastalıktan etkilenen nüfusun daha da artması beklenmektedir. Ülkede yaşanan doğal

afetler, (fırtınalar, şiddetli yağışlar, seller, taşkınlar vb.) ve su ile bulaşan

hastalıklarda vektör üremesine uygun ortamların oluşması, leptospro gibi bulaşıcı

hastalıklarda artışa yol açmıştır. Artan çevresel afetler sonucunda göçlerin

artmasının, su ve besin kaynaklarının azalmasıyla ilişkili beslenme sorunlarının

oluşmasının ve su kaynaklı hastalıkların artmasının, gelecekte Türkiye için önemli

halk sağlığı sorunlarına neden olacağı öngörülmektedir (TTGV, 2002).

Page 86: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

71

4.2. Uluslararası Düzeyde Geliştirilen Yaklaşımlar

İklim değişikliği ile ilgili 1827 yılında bilim adamlarınca başlatılan

çalışmalar, kamuoyu ve hükümetler tarafından gerekli ilgiyi görmesiyle, ancak

1970’li yıllarda uluslararası düzeyde politik görüşmelerle çözüm arayışları

seviyesine gelebilmiştir.

4.2.1. İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Öncesi Gelişmeler

İklim değişikliği sorununa uluslararası düzeyde siyasi seçenekler sunarak

çözüm arayışı çabaları, 1979 yılında gerçekleştirilen I. Dünya İklim Konferansı ile

başlamıştır. İDÇS öncesi, ülkelerin politik düzeyde sorunun çözümüne yönelik çaba

gösterdikleri önemli konferanslar, tarihleri ve tartışılan konular, alınan kararlarla bu

çalışma kapsamında oluşturulan Çizelge 4.16’da özetlenmiştir.

Çizelge 4.16. İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Öncesi Gelişmelerin Kronolojik Sıralaması

Tarih Konferans Alınan Önemli Kararlar

12–23 Şubat 1979 1. Dünya İklim

Konferansı

o Fosil yakıtlara uzun süreli bağlılık ve ormansızlaşma ile atmosferdeki CO2 birikiminin artabileceği, bu artışın iklimde önemli ve uzun süreli değişikliklere yol açabileceği belirtilmiştir.

1985 Villach

Toplantısı

o Toplantıda CO2 ve diğer sera gazlarının iklim değişiklikleri üzerindeki rolü ve etkileri değerlendirilmiştir,

o CO2 miktarının 2 katına çıkması durumunda deniz seviyesindeki yükselmenin 0.2-1.65 m olacağı öngörülmüştür.

27–30 Haziran 1988

Toronto Konferansı

o Bilim adamları ve politikacılar iklim değişikliğine karşı ne gibi önlemlerin alınabileceğini tartışmışlardır,

o İlk kez iklim değişikliği sorununun çözümü için siyasi seçenekler geliştirilmesi gerekliliği gündeme gelmiştir:

� CO2 emisyonunun 2005 yılına kadar %20, � CO2 emisyonunun 2050 yılına kadar %50 oranında

azaltılması gerektiği “Toronto Hedefi” olarak belirtilmiştir

o Protokollerle geliştirilecek çerçeve iklim sözleşmesinin hazırlanması önerilmiştir.

Kasım 1988 IPCC’nin kurulması

İnsan kaynaklı iklim değişikliği riskinin anlaşılması konusunda bilimsel, teknik ve sosyo-ekonomik bilgilerin değerlendirilmesine ek olarak, iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak ya da ortadan kaldırmak için uygun stratejilerin belirlenmesi ile görevlendirilmiştir.

Page 87: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

72

Aralık 1988 BM Genel Kurulu’nun

43/53 nolu kararı

o “İnsanoğlunun bugünkü ve gelecekteki kuşakları için küresel iklimin korunması” konulu 43/53 sayılı kararı kabul edilmiştir. Karar, küresel iklimi insanoğlunun ortak mirası, iklim değişikliğini ise ortak sorunu olarak nitelendirmiştir.

Kasım 1989

Atmosferik ve İklimsel

Değişiklik Konulu Bakanlar

Konferansı

o Toronto Hedefi’nin ABD, Japonya ve eski Sovyetler Birliği dışındaki çoğu ülkeler tarafından desteklenmesine rağmen, salınım azaltmaya ilişkin özel bir hedef ya da takvim belirleme çalışmaları sonuca ulaşamamıştır.

29 Ekim–7 Kasım 1990

2. Dünya İklim Konferansı

o IPCC’nin 1. değerlendirme raporu tartışılmıştır, o Konferansın sonunda 37 ülke tarafından 2. Dünya İklim

Konferansı Bakanlar Deklarasyonu kabul edilmiştir ve bu deklarasyonda, � CO2 salınımlarının küresel olarak %1-2 oranında

azaltılması gerektiği belirtilmiş ve � Gelişmiş ülkelerin enerji ilişkili CO2 salınımlarını

2005 yılına kadar %20 oranında azaltabilecek olanaklara sahip oldukları vurgulanmıştır.

21 Aralık 1990

BM Genel Kurulu’nun 45/212 nolu

kararıyla “Hükümetlerarası

Görüşme Komitesi (HGK)”

o İDÇS’yi hazırlamakla görevlendirilmiştir.

HGK’nın IDÇS’nin İmzalanmasından Önceki Toplantıları HGK -1 4-14 Şubat 1991 - Washington HGK -2 19-28 Haziran 1991 – Cenevre HGK -3 9-20 Eylül 1991 – Nairobi HGK -4 9-20 Aralık 1991 – Cenevre HGK -5 18-28 Şubat / 30 Nisan-9 Mayıs 1992 – New York

3-14 Haziran

1992 Rio de Janerio İDÇS imzaya açıldı.

HGK’nın IDÇS’nin İmzalanmasından Sonraki Toplantıları HGK -6 7-10 Aralık 1992 – Cenevre HGK -7 15-20 Mart 1993 – New York HGK -8 16-27 Ağustos 1993 – Cenevre HGK -9 7-18 Şubat 1994 – Cenevre

21 Mart 1994 İDÇS yürürlüğe girdi. HGK -10 22 Ağustos-2 Eylül 1994 – Cenevre HGK -11 6-17 Şubat 1995 – New York

İnsanın iklim üzerindeki etkilerine ilişkin ilk kanıtların ortaya atıldığı I.

Dünya İklim Konferansı, sorunun ciddiyetinin Dünya ülkelerince kabul görmesi ve

mücadeleye acilen başlanması gerekliliğinin belirtilmesi bakımından önem

taşımaktadır.

Page 88: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

73

Bu konferanstan sonraki çalışmalar, artmakta olan CO2’nin küresel iklim

sistemi üzerindeki etkilerini ve bu etkilerin sosyo-ekonomik sonuçlarını araştırmaya

yönelik olarak gerçekleştirilmiştir. Çok sayıda bilim adamının katıldığı toplantı,

seminer ve sempozyumlar, yalnızca 1979 yılındaki düşünceleri kuvvetlendirmekle

kalmamış, küresel ısınmanın ortaya çıkardığı tehdit konusunda Dünya’da örneği çok

az olan bilimsel bir uzlaşma ortamı da oluşturmuştur (Türkeş, 1995a).

I. Dünya İklim Konferansı’ndan sonra konuyla ilgili bir diğer gelişme, 1985

yılında “Karbondioksit ve Diğer Sera Gazlarının İklim Değişimleri Üzerindeki

Rolünü ve Etkilerini Değerlendirme Uluslararası Konferansı” başlıklı Villach

Toplantısı’dır. Toplantıda, iklim değişikliğinin ne şekilde gerçekleşeceği ile ilgili

tartışmalar, bilimsel temellerden çok ülkelerin politik düzeyde bir anlaşmaya varma

çabasında geçmiştir. Örneğin atmosferdeki CO2 miktarının 2 katına çıkması

durumunda deniz seviyesindeki yükselmenin önce 0.2–1.65 m olacağı belirtilmiş,

ancak yapılan tartışmalar sonucunda bu rakam 1.40 m’ye indirilmiştir (Bağcı, 1999).

Villach Toplantısı, I. Dünya İklim Konferansı’nda tartışılan konulara bir yenilik

getirememiş, sadece konunun kamuoyuna yansıtılmasını sağlamıştır.

Villach Toplantısı’ndan sonra Kanada hükümeti tarafından 27–30 Haziran

1988 tarihleri arasında “Değişen Atmosfer” konulu İklim Değişiklikleri Dünya

Konferansı, bir diğer adıyla Toronto Konferansı düzenlenmiştir. Konferansa katılan

48 ülkeden 300’den fazla bilim adamı ve politikacı, Villach Toplantısı’nda tartışılan

konulara göre bir adım ilerleyerek, iklim değişikliğine karşı ne gibi önlemlerin

alınabileceğini tartışmışlardır.

Ne tür önlemlerin alınması gerektiği konusundaki tartışmalar, I. Dünya İklim

Konferansı’nda da belirtildiği gibi, CO2 salınımının azaltılması gerektiği ile

sonuçlanmıştır. Bu gelişmeden sonra bu sera gazı salınımında ne kadar azaltım

yapılması gerektiği görüşülmüştür. Görüşmeler sonucunda oluşturulan Toronto

Hedefi, sera etkisini oluşturan gazlardan CO2 emisyonunun 1990 yılı seviyesine

göre, 2005 yılına kadar %20, 2050 yılına kadar da %50 oranında azaltılmasını

gerektirmektedir (Türkeş, 1995b).

Toronto Konferansı’ndan önce yapılan uluslararası toplantılarda, sadece

konunun önemi vurgulanmış ve bir an önce sorunla mücadele etmeye başlanması

Page 89: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

74

gerektiği belirtilmiştir. Fakat bu mücadelenin nasıl gerçekleştirileceği ile ilgili

herhangi bir öneri getirilmemiştir. Toronto Konferansı, iklim değişikliği ile

mücadelede bir dönüm noktası olmuştur. Çünkü bu konferansta ilk kez sorunun

çözümüne yönelik adımlar atılmış, salınım azaltılması ile ilgili siyasi seçenekler

geliştirilmiştir.

Yasal bağlayıcılığı olmayan ve bir öneriden öteye gitmeyen Toronto Hedefi,

ABD ve Japonya dışında diğer birçok ülke tarafından desteklenmiştir. 1979 yılından

Toronto Konferansı’na kadar geçen gelişim süreci değerlendirildiğinde, yasal

bağlayıcılığı olmasa bile, böyle bir azaltım hedefinin görüşülmesi ve bu hedefin

sorunun çözümüne yönelik gerekli bir adım olarak değerlendirilmesi, uluslararası

çözüm arayışları sürecinde önemli bir gelişmedir. Ayrıca İDÇS’nin oluşturulması

için fikirsel olarak ilk adımın atılması da bu konferansın önemini artırmaktadır.

Toronto Konferansı’nın ardından 1988 yılının Kasım ayında hükümetlerin

konuyla ilgili güncel, güvenilir ve bilimsel bilgi ihtiyaçlarının ortaya çıkmasıyla

WMO ve UNEP’in ortak girişimi ile IPCC kurulmuştur. IPCC, insan kaynaklı iklim

değişikliği riskinin anlaşılması konusunda bilimsel, teknik ve sosyo-ekonomik

Toronto Konferansı sonuç bildirgesinde de önemli konular vurgulanmıştır;

“İnsanoğlu sonuçları açısından yalnızca küresel bir nükleer savaşa göre ikinci olabilecek,

küresel olarak gittikçe yayılan bir deneyimi bilinçsizce sürdürmektedir. Yani atmosferi, insan

etkilerinden kaynaklanan kirleticilerle görülmemiş bir ölçüde değiştirmektedir. Bu

değişiklikler daha şimdiden Dünya’nın birçok yerinde zararlı sonuçlar doğurarak uluslararası

güvenlik için önemli bir tehdit oluşturmaktadır. CO2 ve diğer sera gazlarının atmosferdeki

birikimlerinin sürekli artmasıyla görülen küresel ısınma ve bunun sonucu olarak deniz

seviyesi yükselmesi gittikçe belirginleşerek ileride ortaya çıkacaktır. Var olan en yetkin

örgütler bugünkü ve gelecek kuşaklar için potansiyel olarak şiddetli sosyal ve ekonomik

sıkıntılar sunmaktadır. Bu durum uluslararası gerginlikleri daha da şiddetlendirerek, ulusal

sınırlar içinde olsun uluslararası alanlarda olsun uyuşmazlık tehlikelerini arttıracaktır.” (Bağcı,

1999).

Page 90: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

75

bilgilerin değerlendirilmesi ve buna ek olarak adaptasyon seçeneklerinin

geliştirilmesi ile görevlendirilmiştir (Depledge, 2002).

IPCC, ağırlıklı olarak gelişmiş ülkelerden bilimsel kuruluşlar, enstitüler ve

BM uzman kuruluşlarından deneyimli bilim adamları tarafından oluşturulmuştur. 3

çalışma grubu olarak görev dağılımına sahip IPCC’nin 1. çalışma grubu bilimsel

olarak mevcut durumun saptanması, ikincisi olası etkilerin değerlendirilmesi ve

üçüncüsü de soruna karşı alınabilecek önlemlerin belirlenmesi konularında

çalışmaktadır. Günümüze kadar 3 adet değerlendirme raporu yayınlamış ve konuyla

ilgili olarak sayısız özel raporlar hazırlamış ve teknik çalışmalar gerçekleştirmiştir.

(Depledge, 2002).

IPCC’nin yapmış olduğu bu çalışmalar, uluslararası politika ve iklim

değişikliği hakkındaki görüşmelere yol gösterici rehberler olarak kullanılmaktadır.

1990 yılında yayınlanan 1. değerlendirme raporu, 1992 yılında imzaya açılan İDÇS

görüşmelerinin başlamasına öncülük etmiştir. 1995 yılında yayınlanan 2.

değerlendirme raporu İDÇS’nin Kyoto Protokolü görüşmelerine katkıda

bulunmuştur. IPCC’nin Eylül 2001’de yayınlanan 3. değerlendirme raporu da Kyoto

Protokolü’nün uygulanabilirliğini etkinleştirmek amacıyla gerçekleştirilen

çalışmalara hız verilmesini sağlamıştır.

IPCC’nin kurulmasının hemen ardından Aralık 1988 tarihinde BM

kapsamında Malta Daimi Temsilciliğinin girişimi ile BM Genel Kurulu

“İnsanoğlunun bugünkü ve gelecekteki kuşakları için küresel iklimin korunması”

konulu 43/53 sayılı kararı kabul etmiştir (Türkeş, 1995a). Bu kararla birlikte küresel

iklim değişikliği oluşumunda insan etkisinin varlığı bir kez daha kabul edilmiş ve

insanoğlunun Dünya’daki varlığının devamı için bütün ülkelerin sorunla mücadelede

çaba göstermesi gerektiği belirtilmiştir.

Bu gelişmeden sonra, Kasım 1989’da Hollanda’nın Noodwijk kentinde

“Atmosferik ve İklimsel Değişiklik” konulu Bakanlar Konferansı düzenlenmiştir. Bu

konferansta, ülkeler Toronto Hedefi için bir zaman takvimi oluşturulmasını ve

ülkeler bazında hedeflerin özelleştirilmesini istemişlerdir. Ancak Toronto Hedefi’nin

yasal bağlayıcılığa doğru geliştirildiğini gören ABD, Japonya, eski Sovyetler Birliği

ve bazı gelişmiş ülkeler bu önerilere itiraz ederek, görüşmelerin ilerlemesini

Page 91: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

76

engellemişlerdir. Bu nedenle salınımları azaltmaya yönelik özel bir hedef ya da

takvim belirleme çalışmaları sonuca ulaşamamıştır (Türkeş, 1995a).

Konferansın 2. bölümünde ana konusu iklim değişikliği ve sera gazları olan 2.

Dünya İklim Konferansı Bakanlar Deklarasyonu, aralarında Türkiye’nin de

bulunduğu 137 ülke tarafından onaylanmıştır. Konferans sonuç bildirgesinde yer alan

2 madde dikkat çekicidir:

o Sera gazı salınımlarının, gezegenin atmosferini ve iklimini değiştireceği

beklenmekte ve bu değişikliğin hangi ölçüler arasında olabileceği üzerinde de

kesin bir bilimsel uzlaşma bulunmamaktadır. Atmosferdeki CO2 birikimini

21. yüzyılın ortalarına kadar sanayi öncesi düzeyin yaklaşık %50 üzerinde

durdurmak için net CO2 salınımları Dünya ölçeğinde ve sürekli olarak %1.2

oranında azaltılmalıdır.

o Bu konferans, CO2 salınımlarını azaltmak için gerekli olan teknik ve

ekonomik kaynakların tüm ülkelerde bulunduğu inancındadır. Gelişmiş

ülkeler sahip oldukları olanaklarla enerji sektöründen kaynaklanan CO2

salınımlarını durdurabilirler. 2005 yılına kadar en az %20 oranında

azaltabilirler. Önlemler, enerjinin verimli kullanımı ile alternatif enerji

kaynaklarının kullanımındaki artışları da içermelidir. Ayrıca, günümüzde

orman kayıpları önlenerek karbon tutulması arttırılabilir.

Böylece konferansın Bakanlar Deklarasyonu’nda yine bağlayıcılığı olmayan

ancak Toronto Hedefi’ne göre oldukça hafif kalan yeni bir azaltım hedefi

oluşturulmuştur. Ayrıca yukarda belirtilen 2. madde adil bir yaklaşım

sergilememektedir. Çünkü bu maddeyle birlikte hem gelişmiş hem de gelişmekte

olan ülkelerin, sera gazı salınımlarının azaltılmasında, gerekli ekonomik ve teknik

kaynaklara sahip oldukları kabul edilmektedir. Oysa hem sorunun tarihsel gelişimi

incelendiğinde, hem de ülkeler teknik ve ekonomik kaynaklar bazında

değerlendirildiğinde, sera gazı salınımı azaltım yükümlülüğünün ağırlıklı olarak

gelişmiş ülkelerde olması gerektiği görülmektedir.

Ayrıca bu konferansta, genel ilke ve yükümlülüklerin belirtildiği, özel

hedeflerin ise daha sonra hazırlanacak olan protokollerle belirleneceği bir çerçeve

Page 92: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

77

sözleşmenin hazırlanmasına karar verilmiştir. İDÇS’nin oluşturulmasındaki en

önemli adımın bu konferansta atılmış olması 2. Dünya İklim Konferansı’nın önemini

artırmaktadır.

2. Dünya İklim Konferansı’nda sözleşmenin acilen hazırlanması gereğinin

vurgulanmasının ardından, BM’nin “insanoğlunun bugünkü ve gelecek kuşakları için

küresel iklimin korunması” konulu 21 Aralık 1990 tarih ve 45/212 nolu Genel Kurul

kararıyla Hükümetlerararası Görüşme Komitesi (HGK) kurulmuş ve İDÇS

hazırlıkları başlamıştır (Bağcı, 1999).

İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin Hazırlanması

UNEP ve WMO tarafından desteklenen ve BM’ye üye ülkelerin iklim

değişikliği ile ilgili delegelerinden oluşan HGK’nın görevi, iklim değişikliğiyle ilgili

etkili bir çerçeve sözleşmenin hazırlanmasıdır. BM’nin 45/212 nolu kararı ile

HGK’nın 1991 yılı içinde 4 defa toplanması kararlaştırılmıştır. HGK’nın yaptığı 4

toplantı sonuca ulaşamayınca, BM 46/169 nolu kararı ile 1992 yılında Şubat, Nisan

ve Mayıs aylarında parçalanmış bir şekilde olmak üzere 5. defa toplanması

kararlaştırılmıştır. Böylece HGK, Şubat 1991-Mayıs 1992 döneminde 5 kez

toplanmıştır. Bu toplantılar sırasında 150 ülkeden katılımcılar, yasal bağlayıcılığı

olan yükümlülükler, hedefler, CO2 emisyonlarının azaltımı için zaman takvimi,

finansal mekanizmalar, teknoloji transferi ve gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin

“ortak fakat farklılaştırılmış sorumlulukları konularını görüşmüşlerdir (IISD, 1995a).

Başlangıçta sözleşmenin temel hedefinin ne olması gerektiği konusunda çok

çeşitli fikirler bulunması nedeniyle HGK toplantıları yoğun tartışmalarla geçmiştir.

Bununla beraber, sorunun insan etkinlikleri ve ağırlıklı olarak ekonomik konularla

ilgili olması, konunun daha da karmaşık bir duruma gelmesine neden olmuştur

(UNFCCC, 2004).

HGK toplantılarının ilk dönemlerinde gerçekleşen tartışmaların çoğu, fosil

yakıt kullanımıyla atmosfere salınan CO2’nin ağırlıklı olarak enerji kullanımı ile

ilgili olup olmadığı konusu üzerinde yoğunlaşmıştır. Bununla beraber ulaşım,

endüstri, tarım ve ormancılık gibi sektörleri de içeren diğer birçok sektörün de CO2

Page 93: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

78

salınım miktarına önemli oranda katkıda bulunduğu ve bu sektörlerin de sözleşme

kapsamına alınması gerektiği konusu gündeme getirilmiştir (UNFCCC, 2004).

Ancak sözleşmenin hazırlık aşamasındaki asıl tartışmalar gelişmiş ve

gelişmekte olan ülkeler arasında gerçekleşmiştir. Bu tartışmalar iki temel konu

üzerinde yoğunlaşmıştır. İlk olarak sera gazı salınım sınırlandırılmasının hangi

ülkeler tarafından ve ne kadar yapılacağı, diğeri ise gelişmiş ülkelerin gelişmekte

olan ülkelere iklim değişikliği sorunun çözümüne yönelik olarak sağlayacakları

ekonomik ve teknolojik yardımlardır (UNFCCC, 2004).

Gelişmekte olan ülkeler, iklim değişikliği sorunun temel nedeninin, gelişmiş

ülkelerin geçmişte atmosfere saldıkları sera gazları olduğunu, tarihsel sürece

bakıldığında sorunun gerek oluşum kaynağı olarak, gerekse çözüme yönelik sahip

oldukları ekonomik ve teknik olanaklar olarak, gelişmiş ülkelerin daha fazla

sorumluluk almaları gerektiğini savunmuşlardır. Gelişmekte olan ülkeler ayrıca,

iklim değişikliği sorununun çözümüne yönelik olarak sera gazı salınımlarını

sınırlandırmayı ancak gönüllü hedeflerle kabul edeceklerini bildirmişler ve temiz

teknoloji, gerekli önlem ve uyum projeleri için gelişmiş ülkelerden ekonomik yardım

almaları gerektiğini bildirmişlerdir (IISD, 1995b).

Başta ABD olmak üzere gelişmiş ülkeler ise, salınım sınırlamalarının

ekonomik gelişmelerini yavaşlatacağını, konuyla ilgili henüz bilimsel verilerin

yetersiz olması nedeniyle emisyon azaltımına ilişkin olarak alınacak önlemlerin

gereksiz ekonomik aksamalara neden olabileceğini belirterek, emisyonlarını,

saptanan belirli bir zamana göre sınırlandırmayı, yani hedef yılların belirlenmesi

teklifini reddetmişlerdir (IISD, 1995b).

Sadece kendilerine uygulanması önerilen emisyon sınırlaması teklifine karşı

olan gelişmiş ülkeler, bu sınırlamaların gönüllü olarak yapılması gerektiğini belirtmiş

ve gelişmekte olan ülkelerin her geçen gün artan sera gazı emisyonlarını göstererek,

gelecekte bu ülkelerin kendi salınımlarını geçeceğini savunmuşlardır (UNFCCC,

2004).

Tek anlaşmazlık gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında yaşanmamıştır.

Gelişmekte olan ülkeler arasında da fikir ayrılıkları olmuştur. Bu fikir ayrılıkları,

iklim değişikliği sonucu deniz seviyesinin yükselmesiyle topraklarının önemli

Page 94: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

79

miktarını kaybedecek olan Küçük Ada Devletleri Birliği (AOSIS) ile ekonomileri

ağırlıklı olarak fosil yakıt üretimi ve ihracatına bağlı olan Petrol İhraç Eden Ülkeler

Örgütü (OPEC) ülkeleri arasında gerçekleşmiştir. Hem OPEC hem de AOSIS

ülkeleri, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinden dolayı risk altında olacaklarını

belirtmişlerdir. Ancak AOSIS ülkeleri, OPEC ülkelerinin kendileriyle aynı durumda

olmadıklarını belirtmişlerdir. OPEC ülkelerinin risk altında olmadığını, aksine sera

gazı salınımlarında önemli paya sahip olan petrolü ihraç etmeleri ile sorunun

kaynağını oluşturduklarını savunmuşlardır. Ayrıca iklim değişikliği nedeniyle ülke

alanlarını kaybetme riskiyle karşı karşıya olduklarını, bu durumda OPEC ülkeleri ile

aynı kategoride bulunamayacaklarını belirtmişlerdir. Buna karşılık olarak OPEC

ülkeleri ise, ekonomilerinin ağırlıklı olarak petrol ihracatı ve üretimine bağlı

olduğunu, salınım sınırlandırması ile en önemli geçim kaynaklarının yok olacağını

belirterek, bu durumda kendi ülkelerinin de büyük risk altında olduğunu

savunmuşlardır (IISD, 1995c).

Gelişmekte olan ülkeler, kendi aralarında bir takım konularda anlaşamasalar

da, sorunun kaynağının ve halen de ağırlıklı sorumluluğun gelişmiş ülkeler olduğu ve

bu ülkelerin belirli azaltım yükümlülüğü üstlenmeleri, bununla birlikte gelişmekte

olan ülkelere teknoloji transferi ve iklim değişikliğini önleme amaçlı

gerçekleştirecekleri çalışmalarda ekonomik yardımda bulunmaları gerektiği

konularında fikir birliği sağlamışlardır.

Konunun karmaşıklığı, gelişmekte olan ülkeler ile gelişmiş ülkeler arasındaki

farklı görüşler ve sınırlı zaman dilimi nedeniyle, sözleşmenin nicel hedeflerinin

oluşturulmasının olanaksızlığı görülmüştür. Bu nedenle özel politikaları olan sınırlı

katılımlı bir anlaşma yerine, çoğunluk tarafından onaylanabilecek çerçeve bir

sözleşmenin hazırlanmasına karar verilmiştir.

1992 yılında Rio’da gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma

Konferansı yaklaştıkça sözleşme taslağını hazırlamak için çabalar da artmıştır. 1991

yılı sonuna kadar sadece görüşmeler yapılmış fakat ortak bir paydada birleşme

konusunda bir yakınlaşma bile olmamıştır. 5. HGK toplantısında ABD, gelişmekte

olan ülkelere yapılacak yardımlar konusunda daha fazla direnmediği için sorunların

çözümü ile ilgili bir ilerleme sağlanabilmiştir. ABD’nin bu ilk adımına karşılık

Page 95: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

80

olarak ise, ABD ve İngiltere temsilcilerinin ortak olarak hazırladıkları, sözleşmenin

gelişmiş ve diğer EK I ülkelerinin yükümlülüklerinin belirtildiği ortak taslak,

değiştirilmeden sözleşmenin 4.2. maddesini oluşturmuştur. Mayıs 1992’deki

HGK’nın son toplantısının uzaması nedeni ile taslak, 9 Mayıs 1992 tarihinde HGK

tarafından olduğu gibi kabul edilmek zorunda kalmıştır. Ancak bu şekilde kabul

edilen sözleşme taslağı, 3–14 Haziran 1992 tarihleri arasında Rio’da gerçekleştirilen

Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı’na yetiştirilebilmiştir (IISD,

1995a).

Sonuç olarak İDÇS’nin hazırlık aşamasında, ne gelişmiş ne de gelişmekte

olan ülkelerin istekleri tam anlamıyla gerçekleşebilmiştir. Gelişmekte olan ülkeler,

tüm sorumluluğu gelişmiş ülkelere yüklemeyi, kendilerine düşen ortak

yükümlülükleri yerine getirmede gereksinim duyacakları çevreye duyarlı

teknolojileri, yeni ve ek ekonomik kaynakları, fon düzenlemelerine ana katkıyı

gelişmiş ülkelerden alabilmeyi umarken; gelişmiş ülkeler ise, CO2 ve diğer sera gazı

salınımlarını durdurma ya da azaltma yükümlülüklerini, gelişmekte olan ülkeler ile

paylaşmak istemişlerdir. Sonuçta her iki taraf da İDÇS’nin hazırlanması ve

uygulamaya geçirilebilmesi için karşılıklı tavizler vererek, sorunun o aşamada

çözülmüş gibi görünmesini sağlamışlardır. Ancak İDÇS’nin yürürlüğe girmesinden

sonra da, İDÇS’nin uygulanabilirliğini etkinleştirmek amacıyla yapılan her girişimde

söz konusu konular yinelenerek gündeme gelmeye devam etmiştir.

İDÇS, HGK’nın 9 Mayıs 1992 tarihinde New York’ta gerçekleştirilen 5.

toplantısında benimsenmiş ve 3–14 Haziran 1992 tarihleri arasında Rio de Janerio’da

gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda imzaya

açılmıştır. İDÇS, 50. ülkenin onayından 90 gün sonra 21 Mart 1994 tarihinde

yürürlüğe girmiştir.

4.2.2. İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Sonrası Gelişmeler

HGK, İDÇS’nin oluşturulması amacıyla, imzaya açılmasından önce 5 defa

toplanmıştır. İmzaya açılmasından sonra ise sözleşmenin hükümlerinde yoruma açık

ifadelerin yanlış anlaşılmasının engellenmesi, sözleşmenin uygulanması aşamasında

Page 96: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

81

karşılaşılabilecek potansiyel sorunların oluşmadan giderilmesi ve taraf ülkeler

arasındaki iletişimin devamının sağlanması amacıyla da 6 defa toplanmıştır.

Bu amaçlar doğrultusunda gerçekleştirilen HGK toplantılarının tarihleri, bu

toplantılarda görüşülen konular ve alınan kararlar, bu çalışma kapsamında

oluşturulan Çizelge 4.17’de verilmiştir.

Çizelge 4.17. HGK Toplantılarının Tarihleri, Yerleri, Toplantılarda Görüşülen

Konular ve Alınan Kararlar

HGK Toplantı Tarihi

ve Yeri Görüşülen Konular ve Alınan Kararlar

Farklı kaynaklardan salınan sera gazı salınımlarının ölçülmesi ve salınımların “sinkler” tarafından uzaklaştırılmasının hesaplanması ile ilgili yöntemlerin geliştirilmesi konusunda en iyi yöntemin bulunması için bilimsel çalışmalara devam edilmesine karar verilmiştir.

6 7-10 Aralık 1992

Cenevre 1. Taraflar Konferansı için düzenlemeler ve gelişmekte olan ülkelerin iklim değişikliğine karşı alacakları önlemlerin uygulanması için gereksinim duydukları yeni ve ek kaynakların nasıl sağlanacağı ve uygulanacağı konularında anlaşma sağlanamamış, konu, yeniden görüşülmek üzere 7. HGK toplantısına ertelenmiştir. Finansal mekanizmaların uygulanması konusunda uygun kriterler ve program önceliklerinin belirlenmesi hakkında çalışacak bir çalışma grubunun oluşturulmasına ve bu çalışma grubunun elde ettiği sonucu 8. HGK toplantısına öneri olarak sunmasına karar verilmiştir. Ayrıca Küresel Çevre Olanağı’nın (GEF) 1992-1996 döneminde İDÇS’nin mali mekanizmasını yönetmesi kararı alınmıştır. Gelişmekte olan ülkelere yapılacak olan yardımların nasıl gerçekleştirileceği konusunda ilerleme sağlanamamış, konunun bir başka HGK toplantısına ertelenmesine karar verilmiştir.

7 15-20 Mart 1993

New York

Sera gazı salınımlarının ve sinkler tarafından uzaklaştırılan miktarların hesaplanması ile ilgili yöntemlerin belirlenmesi, ortak uygulama için kriterlerin belirlenmesi ve EK I ülkelerinin ilk ulusal bildirimlerinin gözden geçirilme yöntemi konularında çalışacak bir çalışma grubunun oluşturulmasına ve bu çalışma grubunun elde ettiği sonuçların 8. HGK toplantısında görüşülmesine karar verilmiştir. Sera gazı salınımlarının ve sinkler tarafından uzaklaştırılan miktarların hesaplanması ile ilgili yöntemlerin belirlenmesi konularında çalışan çalışma grubunun bulguları sonucunda ekonomileri geçiş sürecindeki ülkelerin durumu da göz önüne alınarak, sera gazı salınım envanterlerinin hazırlanmasında temel yıl olarak 1990 yılı belirlenmiştir. Ortak uygulama kriterleri ve EK I ülkelerinin ilk ulusal bildirimlerinin gözden geçirilmesi konularında çalışan çalışma grubunun bulgularının değerlendirilmesi için yeterli zaman olmadığından, geçici sekretaryadan söz konusu konular hakkında rapor hazırlaması istenmiştir.

8 16-27 Ağustos

1993 Cenevre

Finansal mekanizmalarla ilgili çalışan çalışma grubunun bulguları sonucunda politik rehberlik, program ve kullanabilme önceliği konularında karar vermede Taraflar Konferansının aktif olmasına ve denetleme işlemlerinin ise işlevsel varlık (1992-1996 dönemi için GEF seçilmiştir) tarafından gerçekleştirilmesine karar verilmiştir.

Page 97: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

82

9 7-18 Şubat 1994

Cenevre

İDÇS yükümlülüklerinin, sorunun çözümü için yeterli olup olmadığı, sözleşme tarafından kurulan Bilimsel ve Teknolojik Danışma Yardımcı Organı (SBSTA) ve Uygulama Yardımcı Organı (SBI) yardımcı organların görevleri, sera gazı emisyon envanterlerinin hazırlanması ile ilgili yöntemler, ortak uygulama için kriterler, gelişmekte olan ülkelere sağlanacak teknik ve finansal yardımlarla ilgili konular hakkında anlaşmaya varılamamış, söz konusu konuların görüşülmesi 10. HGK toplantısına ertelenmiştir. Daimi sekretaryanın kurulması ve ilgili düzenlemeleri konusunda, daimi sekretaryanın 1 Haziran 1996 tarihinde göreve başlamasına karar verilmiştir.

EK I taraflarının ilk ulusal bildirimlerinin gözden geçirilmesi yöntemi konusunda bir rehber benimsenmiştir. İDÇS yükümlülüklerinin yeterliliği ve 2000 yılı sonrası yükümlülükler konusunda AOSIS tarafından geçici sekretaryaya sunulan taslak protokol ve ortak uygulama için kriterlerin belirlenmesi konularında bir anlaşma sağlanamamış söz konusu konuların görüşülmesi 11. HGK toplantısına ertelenmiştir. Finansal mekanizma ile ilgili konularda gelişmekte olan ülkelerin adaptasyon seçenekleri için fon olanaklarının aşama aşama oluşturulması kararı alınmıştır. HGK ve GEF arasında geçici düzenlemler benimsenmiştir. Artan maliyetler hakkında HGK, konunun karmaşık ve daha fazla tartışmaya ihtiyaç duyduğu sonucuna ulaşmıştır. Geçici sekretaryadan teknoloji transferi hakkında bir çalışma yapması ve delegelerden konu hakkındaki görüşlerini bildirmeleri istenmiştir. Sözleşme tarafından kurulan yardımcı organların görevleri konusunda SBSTA’nın bilimsel ve teknik değerlendirme arasındaki bağlantıyı sağlamasına ve Taraflar Konferansı ve diğer organlar tarafından ihtiyaç duyulan politik odaklı konularda öneri sağlamasına; SBI’nın ise, İDÇS’nin uygulanmasının gözden geçirilmesi ve değerlendirilmesi konularında Taraflar Konferansına yardımcı olmasına karar verilmiştir.

10 22 Ağustos-2 Eylül 1994

Cenevre

Daimi sekretaryanın kurulması konusunda HGK, BM sekretaryasından, 11. HGK toplantısına İDÇS daimi sekretaryasının kurumsal düzenlemeleri hakkında öneri vermesini istemiştir. 1. Taraflar Konferansı için düzenlemeler konusunda, Alman delegasyon başkanının 1. Taraflar Konferansı başkanı olması kararlaştırılmış, yönetimde 7 başkan yardımcısı, 1 ropörtör ve 2 yardımcı organ başkanlarının olması gerektiğine karar verilmiştir. Ayrıca HGK, geçici sekretarya ile Alman hükümeti arasında gerekli diğer düzenlemelerin yapılmasını istemiştir. Daimi sekretaryanın kurulmasındaki görüşmelerde Kurumsal yapı ile ilgili konularda karar alınamamış, karar 1. Taraflar Konferansına bırakılmıştır. Finansal kurallar konusunda, sekretaryanın yönetim ve gözden geçirme işlemleri bütçesi ile ilgili sorunların Taraflar Konferansında kurulacak olan bir finansal komite aracılığıyla çözülmesi kararlaştırılmıştır. Sekretaryanın yeri konusunda, öneri veren Kanada (Toronto), Almanya (Bonn), İsviçre (Cenevre) ve Urugay (Montevido) ülkelerinin kendi aralarında görüşmelerde bulunup, 1.Taraflar Konferansına tek bir öneri ile gelinmesi kararı verilmiştir. Taraflar Konferansının prosedür kuralları konusu hakkındaki görüşmelerde, Taraflar Konferansı dönem toplantılarının, katılım çoğunluğunun zorluk çekmeyeceği tarihlerde gerçekleşmesine, gözlemcilerin ise Taraflar Konferansının izin verdiği ölçüde ve şartlarda, katılabilmelerine karar verilmiştir. Taraflar Konferansının gündemi konusunda ise, Taraflar Konferansı başkanı onayında, sekretaryanın taraflar tarafından önerilen herhangi bir konuyu önerebilmesine, fakat bu önerinin dönem toplantısının öncesinde, ek gündem maddesi olarak belirtilmesine karar verilmiştir. Oylama ve sekretaryanın resmi

dili konularında bir sonuca ulaşılamamış, karar 1.Taraflar Konferansına bırakılmıştır.

11 6-17 Şubat 1995

New York

EK I ülkelerinin ulusal bildirimlerinin gözden geçirilmesi konusunda, küresel sera gazı salınımlarının %41’ini oluşturan ülkeler tarafından sunulan 15 ulusal bildirim gözden geçirilmiştir. EK I ülkelerinin 2. ulusal bildirimlerini 15 Nisan 1997 tarihine kadar sunmalarına karar verilmiştir. Ayrıca, EK I dışı tarafların bildirimleri için, yardımcı organlardan 2.Taraflar Konferansına kadar bir rehber hazırlamaları istenmiştir.

Page 98: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

83

İDÇS yükümlülüklerinin gözden geçirilmesi konusunda AOSIS’in sunduğu taslak protokol tartışılmış, Almanya bu taslak protokole ek öneriler getirmiştir. Söz konusu konuyla ilgili kararın 1.Taraflar Konferansında alınmasına karar verilmiştir. Ortaklaşa gerçekleştirilen etkinlikler için kriterler konusunda farklı öneriler bulunması nedeniyle bir anlaşmaya varılamamış, konu 1. Taraflar Konferansına ertelenmiştir. Yardımcı organların görevlerinin detaylandırılmasında SBSTA’nın bilimsel teknik ve sosyo ekonomik konularda çalışmasına ve diğer yardımcı organlar tarafından istenen diğer bilgileri sağlamasına, ulusal bildirimleri bilimsel, teknik ve sosyo-ekonomik açılardan derinlemesine gözden geçirmesine, iklim değişikliği ile ilgili etkiler, öngörüler ve önlemler konularında çalışmasına, envanterler için yöntemler, etki ve duyarlılık analizleri ve adaptasyon konularında çalışmasına karar verilmiştir. SBI’nın, ulusal raporların politik açıdan derinlemesine gözden geçirmesine, taraflar tarafından gerçekleştirilen emisyon azaltımı etkilerini değerlendirmesine ve Taraflar Konferansına finansal mekanizmalar, teknoloji transferi, yükümlülüklerin yeterliliği, sorunların çözülmesi ve protokollerle ilgili konularda önerilerde bulunmasına karar verilmiştir. Finansal mekanizma ile ilgili olarak GEF’in İDÇS’nin finansal mekanizmasını işletme görevine devam etmesine, GEF’in işleyişi ile ilgili geçici düzenlemelerin her 4 yıla bir gözden geçirilmesine karar verilmiştir.

HGK’nın 6. dönem toplantısı yoğun tartışmalarla geçmiş, Çizelge 4.17’de

belirtilen konularda, farklı ülkelerin farklı görüşleri nedeniyle etkili kararlar

alınamamıştır. Genel olarak, görüşülen konularda kararların alınamaması ve bu

konularla ilgili kararların 7. HGK dönem toplantısına ertelenmesi, görüşme sürecinde

ilerlemelerin sağlanamamasına neden olmuştur.

HGK’nın 7. dönem toplantısında finansal mekanizmanın işleyişi ile ilgili

kararların alınması, HGK’nın 7. dönem toplantısının bir önceki dönem toplantısına

göre daha başarılı olmasını sağlamıştır. Ancak yine de gelişmekte olan ülkelere

yapılacak olan teknik ve ekonomik yardımların nasıl gerçekleştirileceği ve sera gazı

salınımlarının ve sinkler tarafından uzaklaştırılan miktarların nasıl hesaplanacağı ile

ilgili yöntemlerin belirlenmesi gibi önemli konularda karara varılamaması ve söz

konusu konuların bir sonraki HGK dönem toplantısına ertelenmesi, 8. HGK

toplantısının gündemini zorlaştırmıştır.

8. HGK dönem toplantısında, sera gazı salınımlarının hesaplanması için temel

yıl seçilmesi, finansal mekanizma düzenlemeleri ve ortak uygulama kriterlerinin

belirlenmesi için çalışmalara başlanması konularında karar alınabilmiştir.

Kendinden önceki HGK dönem toplantılarına göre oldukça önemli

gelişmelerin kaydedildiği 8. dönem toplantısından sonra gerçekleştirilen 9. HGK

dönem toplantısında yine bir duraklama dönemi yaşanmıştır. Bu dönem

Page 99: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

84

toplantısında, diğer dönem toplantılarına göre daha karmaşık konuların, özellikle

İDÇS yükümlülüklerinin sorunun çözümü için yeterli olmadığının tartışılması,

görüşmelerde yaşanan duraklamanın nedenini oluşturmuştur. Yine de bu dönem

toplantısında, daimi sekretarya ile ilgili bir takım düzenlemelerin gerçekleştirilmesi

ve 1 Haziran 1996 tarihinde göreve başlamasına karar verilmesi, 9. HGK dönem

toplantısını başarısız olmaktan kurtarmıştır.

HGK toplantıları devam ederken, 21 Mart 1994 tarihinde İDÇS yürürlüğe

girmiştir. İDÇS’nin yürürlüğe girmesinden sonra gerçekleştirilen 10. HGK dönem

toplantısında finansal mekanizmalarla ilgili konularda ve İDÇS yardımcı organların

görevlerinin belirlenmesinde bir takım ilerlemeler kaydedilmiş olsa da, ortak

uygulamalar için kriterlerin belirlenmesi, daimi sekretarya için düzenlemeler, İDÇS

yükümlülüklerinin yeterliliği konularında anlaşma sağlanamamıştır.

10. HGK dönem toplantısındaki en önemli gelişme, AOSIS adına Trinidad ve

Tobago’nun geçici sekretaryaya sunduğu taslak protokol olmuştur. Taslak protokol,

gelişmekte olan ülkelere ek bir yükümlülük vermezken, İDÇS’nin amaçlarının

gerçekleştirilmesinde gelişmiş ülkelerin yükümlülüklerini yerine getirmesi

gerektiğini vurgulayarak, bu ülkelere belirli zaman dönemlerinde sera gazı

salınımlarını azaltım hedefleri getirmektedir. Toronto Hedefi temeline dayandırılarak

oluşturulan taslak protokolün temel hedefi, CO2 emisyonlarının 2005 yılına kadar

toplamda 1990 düzeyinin en az %20 altına indirilmesi ve diğer sera gazı

emisyonlarının kontrolü için de zaman takviminin oluşturulmasıdır (IISD, 1995d).

HGK’nın 10. dönem toplantısında bir sonuca ulaşmayan taslak protokol

hakkındaki görüşmeler, HGK’nın 11. dönem toplantısına ertelenmiştir. 11. HGK

dönem toplantısının gündeminin önemli bir kısmını AOSIS’in sunduğu taslak

protokol oluşturmuştur. Almanya ise bu taslak protokole bir takım öneriler

getirmiştir. Bu öneriler hedefler, politikalar, önlemler ve zaman takvimi ile ilgilidir.

Öneride net politik hedefler oluşturmak için CO2’nin yanında CH4 ve N2O

gibi diğer sera gazları için de azaltım hedefleri konulması, enerji etkinliğinin ve

yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılmasının yaygınlaştırılması, var olan

ormanların geliştirilmesi, korunması ve sürdürülebilir yönetiminin sağlanması ve

Page 100: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

85

yeniden ormanlaştırma çalışmalarının arttırılması gerektiği ifade edilmektedir (IISD,

1995d).

Ancak Almanya’nın teklifi sadece önlemler, politikalar ve zaman takvimi ile

sınırlı kalmamıştır. Ayrıca, sorunun çözümüne yönelik olarak sadece gelişmiş

ülkelerin değil, gelişmekte olan ülkelerin de sera gazı salınımlarında belirli azaltım

yükümlülüğü almaları gerektiğini belirtmiştir. Bu azaltım miktarının ise, gelişmekte

olan ülkeler arasındaki en gelişmiş ülkenin salınım miktarı üst seviye alınarak

belirlenmesini önermiştir (IISD, 1995d).

Almanya’nın bu teklifine gelişmekte olan ülkeler itiraz etmişler, sorunun

tarihsel gelişimine bakıldığında, birincil sorumluluğun gelişmiş ülkelerde olması

gerektiğini savunmuşlardır. Bunun üzerine söz alan gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan

ülkelerin salınımlarının gelecek yıllarda gelişmiş ülkeleri geçeceğini, sorunun

çözümü için tüm ülkelerin birlikte çaba harcamaları gerektiğini belirtmişlerdir.

Tartışmaların bir sonuca ulaşmaması, aksine görüşme sürecini geriletmesi

nedeniyle 11. HGK dönem başkanı, konuyla ilgili görüşmelerin 1.Taraflar

Konferansına ertelenmesine karar vermiştir.

İDÇS’nin imzaya açılmasından sonra gerçekleştirilen HGK dönem

toplantılarında, İDÇS yardımcı organlarının görevleri ve finansal mekanizma ile

AOSIS’in Sunduğu Taslak Protokol

Taslak protokolün 1. maddesinde protokolde geçen terimler tanımlanmakta, 2.

maddesinde genel yükümlülükler belirtilmektedir. 3. maddesinde protokolün temel hedef yılları

ve azaltım oranları yer almaktadır. Taslak protokolün 4. maddesi Taraflar Konferansına çeşitli

konularda öneriler verecek bir yardımcı organ oluşturmakta, 5. maddesi EK I taraflarının

aldıkları önlemlerde fayda maliyet analizi yapmalarını gerektiren yeni bir rapor gereksinimi

içermekte, 7. maddesi ise, gelişmekte olan ülkelere en iyi teknolojilerin transferinin adil ve iyi

koşullarda yapılması gerektiğini ifade etmektedir. Taslak protokolün 8. maddesi protokolün

uygulanmasının gözden geçirimi için Taraflar Konferansını kurmakta, 9. maddesi

anlaşmazlıkların çözümünün İDÇS’de belirtilen yöntemle yapılması gerektiğini belirtmekte,

10.maddesi ise protokolden ayrılma sürecinin sözleşmeden ayrılma süreci ile aynı şekilde

uygulanmasını gerektirmektedir (IISD, 1995d).

Page 101: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

86

ilgili konularda bazı ilerlemeler kaydedilebilmiş, Taraflar Konferansının prosedür

kuralları, daimi sekretaryanın kurulması ve ilgili düzenlemeleri, EK I ülkelerinin

ulusal bildirimlerinin gözden geçirilmesi, sera gazı salınım ölçümleri ve sinkler

tarafından uzaklaştırılan miktarların hesaplanmasında ise çok az bir gelişme

sağlanmıştır. İDÇS’nin uygulanması konusunda oldukça önemli olan ortak uygulama

için kriterlerin belirlenmesi ve yükümlülüklerin yeterliliği konusundaki görüşmelerde

odak noktasını oluşturan AOSIS’in taslak protokolü ve Almanya’nın teklifi

konularında ise anlaşmaya varılamamıştır.

Her şeye rağmen HGK’nın son 6 dönem toplantısı, İDÇS’nin güçlendirilmesi

ve işlevliği konusundaki zorlu sürecin başlatılmasında başarılı olmuştur. İDÇS’nin

yürürlüğe girmesinden çok kısa bir süre sonra, ülkelerin bir araya gelerek, sorunun

çözümüne yönelik olarak belirli sera gazı salınım hedeflerini verebilmeleri, İDÇS

yükümlülüklerinin amaca ulaşmada yeterli olmadığının kabul edilmesi oldukça

önemli bir gelişmedir.

Yine de İDÇS ile ilgili bir çok konunun HGK dönem toplantılarında

karalarlaştırılamaması ve bu kararların 1. Taraflar Konferansına ertelenmesi,

karaların alınmasında uygulanacak oy birliği ve prosedür kuralları bile henüz belli

olmayan Taraflar Konferansı sürecini zorlamıştır.

İDÇS hükümlerine göre, sözleşmenin yürürlüğe girmesinden bir yıl sonra, her

yıl yılda bir kere, sözleşmenin uygulanmasını hızlandırmak ve izlemek, ayrıca iklim

değişikliği sorununun en iyi nasıl ele alınabileceği konusunda karşılıklı görüşmelerde

bulunmak üzere, sözleşmeye taraf olan ve/veya taraf olma niyeti gösteren ülkeler

tarafından Taraflar Konferansı oluşturulmaktadır.

Sözleşmenin yürürlüğe girmesinin ardından ilki 28 Mart–7 Nisan 1995

tarihleri arasında olmak üzere, 2005 yılına kadar 10 adet Taraflar Konferansı

düzenlenmiştir. Sözleşmenin etkinliğinin arttırılmasını sağlayan bu 10 Taraflar

Konferansının tarihleri, gerçekleştirildikleri yerler, bu konferanslarda görüşülen

başlıca konular ve alınan önemli kararlar, bu çalışma kapsamında konferanslarda

alınan kararlarla oluşturulan Çizelge 4.18’de belirtilmiştir.

Page 102: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

87

Çizelge 4.18. Taraflar Konferanslarının Tarihleri, Yerleri, Görüşülen Konular ve Alınan Kararlar

Taraflar Konferansları

Tarih ve Yer Görüşülen Konular ve Alınan Kararlar

Ortak uygulama kriterleri konusunda aşağıdaki kararlar alınmıştır. 1. Bu süreç pilot evre sürecinde başlatılmalı ve EK I ülkeleri dışındaki

tarafları, kendi istekleri üzerine içermelidir. 2. Ülkelerin ulusal çevre ve kalkınma öncelikleri ve stratejileri ile

bağdaşmalı, düşük maliyetli olmalı ve tüm sera gazları ile yutakları ve hazneleri içermelidir.

3. İklim değişikliğinin etkilerini en aza indirmeye yönelik, ölçülebilir ve uzun süreli yararlar sağlamalıdır.

4. Bu etkinlikler sonucunda hiçbir ülke için kredi kazanımı olmamalıdır.

5. Finansmanı, EK II taraflarının, sözleşme kapsamındaki mali sorumluluklarından ayrı tutulmalıdır.

Taraflar Konferansı için prosedür kuralları konusunda anlaşma sağlanamamış, konunun görüşülmesi 2.Taraflar Konferansına ertelenmiştir. İDÇS yükümlülüklerinin yeterliliği konusunda AOSIS taslak protokolü ve Hindistan’ın sunduğu “Berlin Yaptırımı”’nın tartışılması sonucunda aşağıda belirtilen sonuçlar elde edilmiştir. — İDÇS’nin amacına ulaşmada EK I ülkelerinin yükümlülüklerinin yeterli olmadığına karar verilmiştir. — Bakanlar düzeyinde gerçekleştirilen toplantıda Berlin Yaptırımı benimsenmiştir. — Berlin Yaptırımı Çalışma Grubu (AGBM) oluşturulmuştur. Daimi sekretarya ile ilgili olarak yıllık bütçesi belirlenmiş ve yerinin Almanya’nın Bonn kenti olmasına karar verilmiştir. İDÇS hükümleri ile ilgili anlaşmazlıkların önlenmesi ve çözümü konusunda çalışacak, çoğunluğu hukukçulardan oluşan “Madde 13 Hakkında Çalışma Grubu (AG-13)” oluşturulmuştur. İDÇS yardımcı organlarının 1995 yılının Kasım ayında görevlerine başlamalarına karar verilmiştir.

1 28 Mart-7 Nisan 1995

Almanya-Bonn

Gelişmiş ülkelerin transfer edecekleri uygun teknolojilerle gelişmekte olan ülkelerin yerli kapasitelerinin geliştirilmesi kararı alınmıştır.

Taraflar Konferansı için prosedür kurallarının oluşturulması konusunda bir anlaşmaya varılamamış, konu 3. Taraflar Konferansına ertelenmiştir.

2 8-19 Temmuz 1996 İsviçre-Cenevre

Cenevre Deklarasyonu benimsenmiştir.

3 1-11 Aralık 1997 Japonya-Kyoto

Kyoto Protokolü oluşturulmuştur.

4 2-13 Kasım 1998 Arjantin-Buenos

Aires

Kyoto mekanizmaları, gelişmekte olan ülkelere finansal yardım ve teknoloji transferi, iklim değişikliğine karşı alınacak önlemlerin ekonomik uygulamaları, ortak uygulama, Kyoto Protokolü’nün Taraflar Konferansı için hazırlıklar konularında gerçekleştirilen görüşmeler sonucunda Buenos Aires Eylem Planı kabul edilmiştir.

5 25 Ekim- 5 Kasım

1999 Almanya-Bonn

Buenos Aires Eylem Planındaki konular hakkında anlaşmaya varmak için görüşmeler yapılmıştır.

6 13-25 Kasım 2000

Almanya-Bonn

Buenos Aires Eylem Planındaki konular hakkında anlaşmaya varmak için son tarih olan bu konferansta, söz konusu konularla ilgili kararlar alınamamıştır.

6+ 16-27 Temmuz 2001

Almanya-Bonn Buenos Aires Eylem Planındaki konular hakkında kısmen de olsa anlaşmaya varılarak Bonn Anlaşmaları oluşturulmuştur.

7 29 Ekim-10 Kasım 2001 Fas-Marakeş

Bonn Anlaşmaları detaylandırılmış, böylece İDÇS ve Kyoto Protokolü’nün uygulanabilirliğini detaylandıran ve netleştiren Marakeş Anlaşmaları oluşturulmuştur.

Page 103: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

88

8 23 Ekim- 1 Kasım

2002 Hindistan- Yeni Delhi

İklim değişikliğinin etkilerine karşı adaptasyon seçeneklerinin geliştirilmesi ve etkilerin hafifletilmesi için önlemler ve yoksulluğun giderilmesi konuları odaklı Yeni Delhi Deklarasyonu benimsenmiştir.

9 1-12 Aralık 2003 İtalya-Milan

Yeni Delhi Deklarasyonu’nda belirtilen iklim değişikliği etkilerine karşı alınabilecek adaptasyon ve etki azaltma seçenekleri konusunda çalışmalara başlanmış, ayrıca Kyoto Protokolü’nün 2. yükümlülük dönemi için ülkelerin sera gazı salınım sınırlandırma veya azaltım hedeflerinin ne olacağı konusu görüşülmeye başlanmış, ancak bunun nasıl gerçekleştirileceği konusu 10. Taraflar Konferansında görüşülmek üzere ertelenmiştir.

10 6-18 Aralık 2004 Arjantin-Buenos

Aires

Kyoto Protokolü’nün 2. yükümlülük dönemi için ülkelerin sera gazı salınım sınırlandırma veya azaltım hedeflerinin ne olacağı ve bunun nasıl gerçekleştirileceği konusunda, 2005 yılında bir seminer düzenlenmesine ve bu seminerden elde edilen sonucun gelecek dönem yükümlülüklerin oluşturulmasında temel alınmasına karar verilmiştir.

11.İDÇS Taraflar

Konferansı ve 1. Kyoto Protokolü Taraflar

Konferansı

28 Kasım-9 Aralık 2005

Kanada-Montreal

HGK dönem toplantılarında, ortak uygulamanın bir pilot evre sürecinde

başlatılmasında fikir birliğine varan ülkeler, bu pilot evre süreci sonunda kredi

kazanımının olup olmayacağı konusunda anlaşamamışlardır (IISD, 1995e). Pilot evre

sürecinde kredi kazanımı isteyen gelişmiş ülkeler ve buna itiraz eden gelişmekte olan

ülkeler arasındaki tartışmalar, 1. Taraflar Konferansında alınan kararlarla sona

ermiştir.

1.Taraflar Konferansında ortak uygulama kriterlerinde sağlanan başarı,

Taraflar Konferansının prosedür kurallarının oluşturulmasında sağlanamamıştır.

Özellikle kararların alınmasında hangi oranda oy birliğinin kabul edilmesi konusunda

farklı fikirler olmuştur. OPEC ülkeleri, özellikle protokollerle ilgili alınacak

kararlarda oybirliği olması gerektiğini belirtmiş, buna karşılık AB ise, finansal

mekanizmalarla ilgili kararlarda oy birliliğinin gerekliliği konusunda ısrar etmiştir.

G-77 ülkeleri ise, kararların oy birliğiyle alınmasına çalışılması ancak bu

sağlanamazsa ¾ çoğunluğun kabulü olması gerektiğini belirtmiştir. Tartışmaların

sonuca ulaşamaması konunun bir sonraki Taraflar Konferansına ertelenmesine neden

olmuştur.

1. Taraflar Konferansındaki en önemli gelişme, İDÇS yükümlülüklerinin

yeterliliği konusunda kaydedilmiştir. Taraf ülkeler, İDÇS’nin amacına ulaşmada EK

Page 104: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

89

I ülkelerinin yükümlülüklerinin yetersiz olduğunu kabul etmişlerdir. Ancak ülkeler,

yükümlülüklerin nasıl güçlendirilmesi gerektiği konusunda, gelişmiş ve gelişmekte

olan ülkeler olmak üzere ikiye ayrılmışlardır. Özellikle Almanya’nın gelişmekte olan

ülkeler için salınım sınırlandırma teklifinin gündeme gelmesi, tartışmaları

hararetlendirmiştir. OPEC ülkeleri Almanya’nın bu teklifini, sadece gelişmiş

ülkelerin ek bir yükümlülük almasıyla kabul edebileceklerini bildirmişler ve ayrıca

bir protokol oluşturulması için görüşmelere devam edilmesi ve bir sonuca ulaşılması

konusunda ısrar etmişlerdir. Gelişmekte olan ülkeler, kendileri için ek bir

yükümlülüğün gündeme geldiği her görüşmede belirttikleri gerekçeyi yineleyip,

sorunun oluşumundaki katkıları ve sorunun giderilmesinde gerekli olanaklara sahip

olmaları nedeniyle salınım azaltım yükümlülüğünün gelişmiş ülkelerde olması

gerektiğini belirtmişlerdir. Buna karşılık ABD ve Avustralya dahil OECD ülkeleri ise

yükümlülüklerin güçlendirilmesi konusunda sadece AOSIS’in teklifinin

değerlendirilmemesi gerektiğini belirtmişlerdir (IISD, 1995f).

1. Taraflar Konferansının en ilgi çekici kısımlarından biri de, Hindistan’ın G-

77’lerle birlikte, yükümlülüklerin yeterliliği konusunda hazırladıkları taslak karar

olmuştur. Önceleri “Yeşil Sayfa (Greenpaper)” daha sonraları ise Berlin Yaptırımı

olarak adlandırılan bu kararda, EK I ülkelerinin iklim değişikliğine karşı alacakları

önlemlerin ve hedeflerin 2000 yılı sonrası için de (örneğin 2005, 2010, 2020 yılları

için) belirlenmesi gerektiği belirtilmiş ve gelişmekte olan ülkeler için ek bir

yükümlülük getirilmemiştir (IISD, 1995f).

Yaşanan yoğun tartışmalar sonucunda 140’dan fazla ülke tarafından

imzalanan bu belge, 2000 yılından sonraki dönemlerde, belirli zaman dilimleri içinde

“sayısal sera gazı azaltım ve sınırlandırma” konusunda politika ve önlemleri

detaylandırmaya odaklı bir süreci başlatmıştır (Ulueren, 2001).

Berlin Yaptırımı’nın benimsenmesinden sonra, EK I ülkelerinin

yükümlülüklerinin güçlendirilmesi için görüşmelere başlayacak “Berlin Yaptırımı

Çalışma Grubu AGBM” oluşturulmuştur.

1. Taraflar Konferansı genel olarak değerlendirildiğinde, tam anlamıyla

konferans öncesi beklentileri karşılamasa da, çoğu konuda başarılı olduğu

söylenebilir. Konferansta 1. Taraflar Konferansı öncesi birçok belirsiz ve tartışmalı

Page 105: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

90

konu hakkında kararlar alınabilmiştir. Konferans yönetim ve organizasyonel açıdan

değerlendirildiğinde ise birçok çevresel anlaşmanın Taraflar Konferansına oranla

başarılı geçmiştir.

2. Taraflar Konferansında ilk olarak 1996 yılında yayınlanan IPCC’nin 2.

değerlendirme raporu görüşülmüştür. Ancak görüşmeler, bu rapordaki bilimsel

bilgiler değil, bu bilgiler doğrultusunda izlenmesi gereken politik yolların

araştırılması ve hedeflerin oluşturulması şeklinde gerçekleştirilmiştir.

Konuyla ilgili olarak AB, ABD, Kanada, Arjantin, Kore, Kolombiya, Yeni

Zelanda, Bangladeş, Norveç, Fiji, Urugay, Japonya, İsviçre, Bulgaristan, Samoa gibi

birçok ülke, IPCC’nin 2. değerlendirme raporunu, iklim değişikliğiyle ilgili

ulaşılabilir en geniş kapsamlı bilimsel değerlendirme raporu olarak tanımladıklarını

ve acil önlemlerin alınması için temel olarak gördüklerini belirtmişlerdir (IISD,

1996).

Rusya Federasyonu bu görüşe katılmamış, IPCC’nin 2. değerlendirme

raporunun, insan aktivitelerinin iklim sistemine olan etkilerini tanımlamada başarısız

olduğunu belirtmiştir. Suudi Arabistan, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, İran,

Venezüella, Nijerya ve Avustralya, IPCC 2. değerlendirme raporundaki eksikliler

nedeniyle politik düzeyde öneriler vermenin erken olduğunu düşündüklerini ifade

etmişlerdir. Hindistan ise, doğal iklim değişikliği ile insan aktivitelerinden

kaynaklanan iklim değişikliğinin daha detaylı çalışılması gerektiğini bildirmiştir

(IISD, 1996).

2. Taraflar Konferansındaki bir diğer önemli gelişme, Taraflar Konferansının

bakanlar seviyesinde, iklim değişikliğinden doğacak tehlikeyi zamanında önlemek

için yasal bağlayıcılığı olmayan ve ülkelerin çoğunluğu tarafından desteklenen bir

deklarasyon yayınlanması olmuştur. Cenevre Deklarasyonu adı verilen bu belge

aşağıda özetlenen 11 maddeden oluşmaktadır (Marın ve Yıldırım, 2004):

1. Tüm taraflar sözleşmenin 2., 3.1 ve 3.3. maddelerinin uygulanmasında

üzerlerine düşen görevleri yerine getireceklerdir.

2. Toplantıda, 2000 bilim adamı tarafından hazırlanan ve 120’den fazla ülke

tarafından kabul edilen IPCC’nin 2. değerlendirme raporunun, iklim

değişikliğinin ve olumsuz sonuçlarının tanıtılması ve alınacak önlemlerin

Page 106: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

91

belirlenmesi konusunda en kapsamlı ve önemli çalışma olduğu bildirilmiştir.

Bu nedenle bu rapor özellikle EK II ülkelerinin alacağı önlemler için bilimsel

bir temel oluşturmaktadır. Rapordaki en çarpıcı sonuç, iklim değişikliği ile

ilgili yeni politikalara geliştirilmez ve önlemler alınmazsa, 2100 yılında 1990

yılına göre genelde hava sıcaklığı ortalama 20C artacak ve buna bağlı olarak

deniz seviyesi de ortalama 50 cm yükselecektir. Bu olumsuz gelişmeden de

en çok gelişmekte olan ülkeler ile küçük ada ülkeleri etkileneceklerdir.

3. Toplantıda, artan sera gazı emisyonlarına bağlı olarak sıcaklığın artması ile

iklim sisteminde tehlikeli değişikliklerin olabileceği vurgulanmıştır.

4. İklim değişikliğinin başta kuraklık, çölleşme ve deniz seviyesinin yükselmesi

gibi, gelişmekte olan ülkeler üzerindeki etkilerinin bilimsel olarak

belirlenmesi IPCC’nin çalışmalarını devam ettirmesine bağlıdır.

5. Sözleşmenin başarısı, öncü rolü oynayan EK I ülkelerinin sözleşmedeki

sorumluluklarını yerine getirmelerine bağlıdır.

6. EK I ülkeleri iklim değişikliğini azaltmak için sorumluluklarını yerine

getirmeyi amaçlamaktadırlar. Bu ülkeler ayrıca sera gazı emisyonlarını 2000

yılında 1990 yılı seviyesine indirmeyi de benimsemişlerdir.

7. AGBM’nin yaptığı çalışmalar tanınarak, diğer ülkelerin getirdiği veya

getireceği önerilerin önemli olduğu bildirilmiştir ve getirmeleri istenmiştir.

8. İçeriği Berlin Yaptırımı’nda belirlendiği gibi, yasal bağlayıcılığı olan bir

protokolün hazırlanması ve sorumlulukların ona göre yerine getirilmesi

istenmiştir.

9. Sözleşmeyi uygulamak için gelişmekte olan ülkelerin yaptığı çalışmalar

kabul edilerek, 1997 yılı içerisinde artık ilk ulusal raporlarını Taraflar

Konferansında kabul edilen yönetmeliğe göre hazırlamaları istenmiş ve

GEF’in bu ülkelere düzenli ve zamanında yardım yapması benimsenmiştir.

10. Gelişmekte olan ülkelerin sözleşmeyi uygulamadaki başarı dereceleri, EK II

ülkelerinin sorumluluklarını öncelikle eksiksiz olarak yerine getirmelerine

bağlıdır.

Page 107: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

92

11. Toplantının gerçekleşmesinde katkısı olan İsviçre Hükümeti’ne teşekkür

edilerek, 3. Taraflar Konferansının 1997 yılında Japonya’nın Kyoto kentinde

yapılacağı belirtilmiştir.

2. Taraflar Konferansında, sürecin başından beri gelişmiş ülkelerin

yükümlülüklerinin güçlendirilmesi konusunda olumsuz tepkiler veren ABD, yasal

bağlayıcılığı olan bir protokol veya yasal bir düzenlemeyi destekleyeceğini

belirtmiştir. Ayrıca ABD, sorunun çözümlenmesi ve İDÇS’nin amacına ulaşması

için tüm gelişmiş ülkeleri benzer bir tavır sergilemeye çağırmıştır (IISD, 1996).

2. Taraflar Konferansı, ABD’nin tavrı ve yayınlanan Cenevre Deklarasyonu

göz önüne alınarak değerlendirildiğinde, 1. Taraflar Konferansına oranla oldukça

başarılı geçmiştir. Ancak Taraflar Konferanslarında ilerleme kaydedilebilmesi için

oldukça önemli olan prosedür kararlarının benimsenememesi, özellikle kararların

alınmasında oy birliğinin nasıl sağlanacağı konusunun netleştirilememesi, bundan

sonraki Taraflar Konferanslarının ilerlemesini etkilemiştir.

3. Taraflar Konferansından bir protokol veya yasal bir düzenlemenin

tamamlanmasının beklenmesi, bu Taraflar Konferansının diğer Taraflar

Konferanslarına göre fazla katılımla gerçekleştirilmesini sağlamıştır. 3.Taraflar

Konferansının genel gündemini oluşturan bu konu, 1. Taraflar Konferansında

oluşturulan ve Şekil 4.10’da toplantı tarihleri, gerçekleştirildiği yerler ve görüşülen

konuları verilen Berlin Yaptırımı Çalışma Grubu’nun (AGBM) 8 toplantısı

sonucunda gerçekleştirilebilmiştir.

Kyoto Protokolü’nün Hazırlanması

AGBM’nin ilk toplantısı AGBM’nin işlevinin ve çalışma alanının

belirlenmesi konusundaki tartışmalarla geçmiştir. Bazı ülkeler AGBM’nin tam

anlamıyla örgütsel bir yapıda olduğunu düşünürken; bazıları BM’nin belirttiği gibi,

EK I ülkelerinin yükümlülüklerinin güçlendirilmesi amacıyla belirli somut hedeflerle

ilgili araştırmalar yapması gerektiğini belirtmişlerdir.

Page 108: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

93

Şekil 4.10. Kyoto Protokolü’nün Oluşum Sürecinde AGBM’nin Toplantı Tarihleri ve

Yerleri

AGBM-1 21-25 Ağustos 1995 Cenevre

AGBM-2 30 Ekim- 3 Kasım 1995

Cenevre

- AGBM’nin çalışma alanı ve işlevi - Taraflar tarafından sunulan önerilerin analiz ve değerlendirme yöntemleri konuları görüşülmüş; AGBM’nin EK I ülkelerinin yükümlülüklerini güçlendirmek için yasal bağlayıcılığı olan bir protokol veya yasal bir düzenleme için çalışmasına karar verilmiş, ülkeler tarafından yapılan önerilerin analiz ve değerlendirmesinin bir arada yapılmasına karar verilmiştir.

AGBM-3 5-8 Mart 1996

Cenevre

AGBM-4 8-19 Temmuz 1996 Cenevre

AGBM-6 3-7 Mart 1997

Cenevre

AGBM-5 9-18 Aralık 1996

Cenevre

AGBM-8 22-31 Ekim 1997

Bonn

AGBM-7 28 Temmuz- 1 Ağustos 1997

Bonn

3. Taraflar Konferansı

1-11 Aralık 1997 Kyoto

Kyoto Protokolü’nün Hazırlanma Süreci (AGBM Toplantıları)

- AGBM’nin çalışma alanı ve işlevi - Taraflar tarafından sunulan önerilerin analiz ve değerlendirme yöntemleri konuları görüşülmüş ancak karar alınamamış, konunun tartışılması bir sonraki AGBM toplantısına ertelenmiştir.

- Ülkeler tarafından sunulan protokol veya yasal düzenleme önerilerinin analizleri yapılmıştır.

- Var olan önerilerle ilgili analizler tamamlanmış ve tartışmaya açılmıştır.

- 14 ülke veya ülke grubundan gelen yeni öneriler analiz edilmiş ve görüşülmüştür.

- Bu toplantıya kadar gelen teklifler arasından eleme yapılmaya başlanmıştır.

- Ülkeler tarafından sunulan öneriler artmış, bu önerilerin analizleri yapılmıştır.

- En son değerlendirmeler de tamamlanıp, 3. Taraflar Konferansında görüşülmek üzere bir taslak oluşturulmuştur.

- Komitelerin Bütünü kapsamında oluşturulan aşağıda belirtilen alt grupların çalışmaları sonucunda Kyoto Protokolü oluşturulmuştur. 1. Niceliksel Emisyon Seviyelerinin Azaltılması Grubu 2. Kurumlar ve Mekanizmalar 3. İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin 4.1. Maddesinin Uygulanması

Grubu 4. Emisyon tutucu Ortamlar (Sinkler) Danışma Grubu

Page 109: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

94

AGBM’nin ilk toplantısının gündeminde bulunan bir diğer konu da, Çizelge

4.19’da belirtilen, ülkeler tarafından EK I ülkelerinin yükümlülüklerinin

güçlendirilmesi ile ilgili olarak sunulan yasal düzenleme veya protokol taslaklarının

analiz ve değerlendirmelerinin nasıl gerçekleştirileceğidir.

Çizelge 4.19. Kyoto Protokolü’nün Hazırlanması Sürecinde Tarafların Önerdiği Emisyon Azaltım Hedefleri (Grubb ve ark, 2001)

Ülke/Grup 1990 yılı temel alınarak emisyon azatlım

hedefleri Hedef Yıl

AOSIS %20 2005 %10 2005

Avusturya, Almanya %15-%20 2010

Belçika %10-%20 2010 %20 2005

Danimarka %50 2030

İsviçre %10 2010 İngiltere %5-%10 2010

1990 yılı seviyesi 2000 %10 2005 %15 2010

Zaire

%20 2020 Hollanda %1-%2 Her yıl için Fransa Sera gazı başına %7-%10 2000-2010

%15 2010 Avrupa Birliği

%20 2020

Konu ile ilgili olarak bazı gelişmiş ülkeler, analizlerin daha uzun ve daha

tekrarlı incelendiği bir evrede yapılmasını tercih ettiklerini bildirmişler ve

değerlendirme sürecinin, analiz aşamasının ardından yapılmasını önermişlerdir. Bazı

gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler ise bu önerinin gerçekleştirilmesinin görüşmeleri

uzatacağını, EK I taraflarının yükümlülüklerinin güçlendirilmesinin daha fazla

ertelenmesinin, sözleşmenin ilerlemesini önleyeceğini belirtmişlerdir. Bu bağlamda

da konuyla ilgili olarak, analiz ve değerlendirmenin var olan ve ulaşılabilen bilgilerle

bir arada yapılması gerektiğini ifade etmişlerdir. Sonuç olarak konuyla ilgili bir

anlaşmaya varılamamış ve karar 2. AGBM toplantısına ertelenmiştir.

1.AGBM toplantısıyla bu süreç ne aksamış ne de hızlanmıştır. Toplantı

sonunda birçok konuda karar alınamamış olsa da, böyle bir sürece adım atılıp,

görüşmelere başlanabilmesi bile önemli bir gelişme olarak değerlendirilebilir.

Page 110: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

95

AGBM’nin 2. toplantısında görüşülen ilk konu, AGBM’nin çalışma alanı ve

işlevselliği ile ilgili olmuştur. Bu toplantıda, AGBM’nin, EK I ülkelerinin

yükümlülüklerinin güçlendirilmesi için gerekli çalışmaları yapmasına ve bu

çalışmaların sonucunda da yasal bağlayıcılığı olan bir protokol çıktısı elde

edilmesine karar verilmiştir. Analiz ve değerlendirme konusunda ise, 1. AGBM

toplantısında gelişmekte olan ülkeler tarafından sunulan analiz ve değerlendirmenin

var olan ve ulaşılabilen bilgilerle bir arada yapılması önerisi kabul edilmiştir (IISD,

1997a).

EK I tarafları için yeni yükümlülükler konusunda iki yeni yaklaşımla

görüşmeler devam etmiştir. Bu yaklaşımlardan ilki, AB tarafından, sözleşmenin 3

EK’inde bulunan ülkeler için politika ve önlemler içeren bir yaklaşım, diğeri ise

ABD tarafından sunulan, oluşturulacak ülke grupları için toplam hedeflerin

belirlenmesi yaklaşımıdır (IISD, 1997a).

AB’nin teklifi, EK I tarafları için emisyon azaltım yükümlülüklerini içeren

taslak bir protokol niteliğindedir. Bu taslak protokol, tüm taraflar için belirli

yükümlülükler içermekte ve EK I dışı taraflar için gönüllü emisyon azaltım hedefleri

belirlemektedir. Ayrıca taslak protokolde daha sonraları arttırılabilecek ve

çıkarılabilecek özel politika ve önlemlerin listesini içeren ekler de bulunmaktadır.

Tüm bunların dışında, bağlayıcı ve bağlayıcı olmayan önlemlerin birleştirilmesi

gerektiğini belirtmekte ve bunun nasıl gerçekleştirilebileceği hakkında öneriler de

sunmaktadır. AB’nin taslak protokolünün özünü oluşturan yükümlülükler bölümü,

emisyon azaltım ve sınırlama hedefleri içermesine rağmen, bu hedeflerin nasıl

yapılandırılacağı hakkında özel bir teklif sunmamaktadır (IISD, 1997a).

ABD’nin yorumları ise nicel yükümlülükler üzerinde yoğunlaşmıştır. ABD,

bağlayıcı olmayan hedeflerin geliştirilmesini önermekte ve azaltım hedeflerinin

değerlendirilmesinin toplu olarak yapılmasını istemektedir. Bu değerlendirmelerin

ise belirli bir yıla göre yapılmasından çok, ülkeler için ortalama hedeflerin

belirlenmesi şeklinde gerçekleştirilmesini teklif etmektedir. ABD’nin ısrarla üzerinde

durduğu bir diğer önemli konu ise, tarafların aralarında yükümlülükleri

paylaşabilmesinin mümkün olması gerektiğidir. ABD, bu paylaşımın olması

gerektiği konusunda oldukça ısrarlı davranmıştır (IISD, 1997a).

Page 111: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

96

İsviçre, Rusya, Norveç, Japonya, Polonya, Kanada ve Avustralya, AB’nin

önerisini çeşitli açılardan desteklemişlerdir. İsviçre, farklı hedeflerin farklı

kategoriler için tasarlanmasını ve ülkelerin bölgesel olarak ayrılarak,

yükümlülüklerin bu bölgelere göre belirlenmesini önermiştir. Rusya ise, ülkeleri

bölgesel veya sosyo-ekonomik kategorilere göre bölmeyi önermiş ve olası her bölge

için ayrı bir protokol oluşturulmasını teklif etmiştir (IISD, 1997a).

AOSIS, kendi taslak protokolünde belirttiği hedefler konusunda ısrarlı

davranmıştır. Buna ek olarak AGBM’nin 2. dönem toplantısında, EK I taraf

ülkelerine, almaları gereken uygun önlemleri önerecek bir tavsiye yardımcı organın

kurulmasını da teklif etmiştir (IISD, 1997a).

Bundan sonra gerçekleştirilen diğer AGBM toplantılarında, ülkeler tarafından

sunulan protokol önerileri görüşülmüştür. Her AGBM toplantısında sayıları giderek

artan bu öneriler değerlendirilerek, tartışmaya açılmıştır.

8. AGBM toplantısının başlangıcında Washington’dan ABD Başkanı Bill

Clinton’un gelişmekte olan ülkelerin sürece mantıklı katılımını istemesi, görüşmeleri

gelinilen noktadan 1995 yılına geri götürmüştür. Clinton’un bu açıklamasının

ardından, her fırsatta yeni ve ek yükümlülükler almayacaklarını belirten gelişmekte

olan ülkeler ve gelişmiş ülkeler arasında yeniden tartışmalar başlamıştır. Ancak

AGBM başkanının duruma müdahale etmesi üzerine tartışmalar yatıştırılmış ve

tekrar AGBM’nin asıl toplanma amacına odaklanılmıştır (IISD, 1997b).

AGBM gerçekleştirdiği 8 oturum sonunda bir anlaşma taslağı oluşturmuş ve

son görüşmeler için 3. Taraflar Konferansında metne dönüştürülmüştür. Bu taslak

protokol metni hakkında çalışmaların gerçekleştirilmesi için aşağıda belirtilen alt

çalışma gruplarından oluşan Komitelerin Bütünü oluşturulmuştur (IISD, 1997a).

1. Niceliksel Emisyon Seviyelerinin Azaltılması Grubu (Başkan: Estrada): Grup,

emisyonların indirim oranlarını, emisyon bütçeleri, farklılaştırılmış

sorumluluklar, emisyon tutucu ortamlar (sinkler) üzerinde çalışmalar yapmıştır

2. Kurumlar ve Mekanizmalar Grubu (Başkan: Shibata-Japonya): Taraflar

Konferansı, protokolün yürürlüğe girişi, protokole uyum sağlanması konuları

üzerinde yoğunlaşmıştır.

Page 112: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

97

3. İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin 4.1. Maddesinin Uygulanması Grubu

(Başkan: Ashe Antigua ve Barbuda, Skjellen-İveç): Önlemlerin uygulanması,

ulusal ve bölgesel programlar, teknoloji transferi, finansal kaynaklar konuları

üzerinde (Protokolün 12. ve 13. maddeleri) çalışmışlardır.

4. Emisyon Tutucu Ortamlar (Sinkler) Danışma Grubu (Başkan: La Vina-Filipinler):

Emisyon tutucu ortamların emisyon azaltma programları kapsamında nasıl ele

alınması gerektiği konusunda çalışmalar yapmıştır.

Söz konusu alt grupların kapalı oturumlarda gerçekleştirdikleri toplantıların

sonuçları, Komitelerin Bütünü toplantılarında grup temsilcileri tarafından

özetlenmiştir. Çalışma grupları tarafından alınan kararlar hakkında gelişmiş ve

gelişmekte olan ülkeler arasında yoğun tartışmalar yaşanmıştır. Bu tartışmaların

temelini, başta ABD olmak üzere bazı gelişmiş ülkelerin Kyoto mekanizmalarını

sınırsız kullanma isteği oluşturmaktadır. AB ve gelişmekte olan ülkeler, ABD ve

gelişmiş ülkelerin bu isteğine karşı çıkmışlar, sorunun çözümü için ulusal çabaların

gerekliliğini vurgulayarak, Kyoto mekanizmalarının kullanımında bir sınırlama

olması gerektiğini belirtmişlerdir. ABD ve bazı gelişmiş ülkeler ise, sorunun çözümü

için sera gazı salınımlarının azaltılması gerektiği, bunun hangi ülkede ve nasıl

gerçekleştirildiğinin bir önemi olmadığını, önemli olanın atmosferde sera gazı

konsantrasyonlarının azaltılması olduğunu savunmuşlardır. Her iki tarafın da geri

adım atmadığı tartışmalar, 10 Aralık 1997 günü sabahına kadar sürmüş, ancak bir

sonuca ulaşılamamıştır. Taslak Kyoto Protokolü üzerinde taraf ülkeler 11 Aralık

sabahı yapılan oturumlarda uzlaşmaya vararak, protokolün imzaya açılmasını

sağlamışlardır (IISD, 1997a).

3. Taraflar Konferansı gündemini oluşturan Kyoto Protokolü’nün emisyon

azaltım hedefleri, IPCC’nin gerçekleştirdiği bilimsel ve teknik değerlendirmelerin

oldukça altında kalmıştır. Bu nedenle birçok gelişmekte olan ülke tarafından, iklim

değişikliği ile mücadelede beklentileri karşılamada yetersiz olarak yorumlanmıştır.

Ancak, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında yaşanan tartışmalar

arasında, ülkelere emisyon azaltım hedefi kabul ettirmek bile oldukça önemli bir

başarıdır. Ayrıca Kyoto Protokolü belirli zaman dilimleri için azaltım hedefleri

Page 113: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

98

belirlemektedir. Bu nedenle Kyoto Protokolü bir başarısızlık veya beklentilerin

altında değil, sorunla mücadelede belki küçük ancak oldukça önemli bir adımdır.

3. Taraflar Konferansından sonra gerçekleştirilen Taraflar Konferanslarında

genel olarak Kyoto Protokolü ve İDÇS’nin uygulanabilirliği konuları görüşülmüştür.

Bu amaç doğrultusunda 4. Taraflar Konferansında görüşülen Kyoto mekanizmaları,

gelişmekte olan ülkelere ekonomik yardım ve teknoloji transferi, iklim değişikliğine

karşı alınacak önlemlerin ekonomik boyutu, ortak uygulama ve Kyoto Protokolü’nün

Taraflar Konferansı hazırlıkları konularında yoğun tartışmalar yaşanmış ve

konferansın son gününe kadar hiçbir ilerleme kaydedilememiştir.

Yoğun süren tartışmalar sonucunda, konferansın son gecesi, Çin Hindistan,

Suudi Arabistan, Kuveyt, Venezüella ve Nijerya’dan oluşan bir grup gelişmekte olan

ülke, sabaha karşı görüşmeleri terk etmişlerdir. Bu grup dışarıda, AOSIS ve Arjantin

delegeleri ile İDÇS’nin çökme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu düşünen bir grup

gelişmekte olan ülke tarafından durdurulup, görüşmelerdeki yerlerini almaları

konusunda ikna edilmişlerdir. Böylece görüşmeler devam etmiştir (IISD, 1998).

Konferansın son gününe kadar bir ilerleme kaydedilemeyen 4. Taraflar

Konferansının temel sonucu, bakanlar seviyesindeki görüşmelerin son günü sırasında

kapalı kapılar ardında şekillenmiştir. Bu seviyede gerçekleştirilen görüşmelerde,

tartışılan konular hakkında kararların alınamadığı, bu nedenle bu konular hakkında

bir çalışma programı oluşturup, en fazla 2 yıl içinde söz konusu konuların çözüme

kavuşturulması kararı alınmıştır. Bu kararın sonucu olarak da, anlaşma

sağlanabilmesi için son tarih belirleyen “Buenos Aires Eylem Planı”

oluşturulmuştur.

Konferansta Buenos Aires Eylem Planının benimsenmesinden başka, Arjantin

ve Kazakistan gönüllü olarak, sera gazı salınımlarını sınırlandıran yasal bir hedef

belirleyeceklerini açıklamışlardır. Arjantin ve Kazakistan, yasal bağlayıcılığı olan bir

salınım sınırlandırma hedefi alarak, uluslararası emisyon ticareti sistemine dahil

olmayı ve böylece ekonomik ve çevresel faydalardan yararlanmayı istemişlerdir.

Konferansta geçekleşen bir diğer olay da, başta Hindistan ve Çin olmak üzere

gelişmekte olan ülkelerin emisyonlarında kısıtlamaya gitmemeleri durumunda

Page 114: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

99

protokolü imzalamayacağını belirten ABD, konferansın 2. haftasında bu kararından

vazgeçerek, 60. ülke olarak protokolü imzalamıştır (IISD, 1998).

Sorunun bilimsel, ekonomik ve politik karmaşıklığı göz önüne alındığında,

iklim değişikliği ile mücadelede belirlenen politik konularda karara varılması için bir

son tarih belirlemek küçük bir adım değildir. Bununla beraber, 4. Taraflar Konferansı

bir başarı olarak da değerlendirilemez. Üstelik 4. Taraflar Konferansına kadar geçen

sürede sağlanan ilerlemenin özellikle zor bir süreçle oluşturulan Kyoto Protokolü

sonrasında duraklaması, konunun gelişimini takip edenleri umutsuzluğa da

düşürmüştür. Bundan sonra gerçekleştirilecek Taraflar Konferanslarında ancak

Buenos Aires Eylem Planının geliştirilmesi, 4. Taraflar Konferansını başarısız

olmaktan kurtarabilecektir.

Ülkeler, gerçekleştirdikleri 5. ve 6. Taraflar Konferanslarında, Buenos Aires

Eylem Planı kapsamındaki konularda anlaşabilmek için yoğun çabalar harcamıştır.

Buenos Aires Eylem Planı için son tarih olan 6. Taraflar Konferansında ABD’nin

emisyon azaltım hedefine ulaşmak için Kyoto mekanizmalarını sınırsız kullanma

talebinde ısrar etmesi, buna karşılık AB’nin ve gelişmekte olan ülkelerin buna karşı

çıkmaları, görüşmeleri çıkmaza sokmuştur (IISD, 2000).

Tartışmalar bir çıkmaz içinde devam ederken, ABD başkanı Bush, küresel

iklim değişikliği ile mücadelede, yükümlülüklerin sadece gelişmiş ülkelere verildiği

ancak başta Çin ve Hindistan olmak üzere gelişmekte olan ülkelerin gelecek yıllarda

sera gazı salınımlarında gelişmiş ülkeleri geçeceği, bu nedenle bu ülkelerin de söz

konusu yükümlülüklere ortak edilmesi gerektiği, ancak gelişmekte olan ülkelerin

sorunun çözümüne yönelik salınım sınırlandırma girişiminde bile bulunmadığı,

bunun hem adil olmadığı hem de ekonomilerini etkilediği gerekçesiyle, ABD’nin

Kyoto Protokolü sürecinden çekildiğini açıklamıştır (IISD, 2001).

Sera gazı salınımlarında en fazla paya sahip ülkeler arasında yer alan

ABD’nin sorunun oluşumundaki büyük payına rağmen, çözümü için bir çaba

göstermemesi taraf ülkelerin ve kamuoyunun tepkisine neden olmuştur. Ancak

bununla birlikte protokolün yürürlüğe girebilme şansının düşmesi nedeniyle de

endişelerin artmasına neden olmuştur.

Page 115: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

100

ABD’nin Kyoto Protokolü sürecinden çekilmesinden sonra 2001 yılının

Temmuz ayında, 6. Taraflar Konferansında istenilen kararların alınamaması

nedeniyle bu konferansın devamı niteliğinde tekrar toplanan ülkeler, karşılıklı

tavizler vererek, Buenos Aires Eylem Planındaki konular hakkında kısmen de olsa

kararlar alarak, Bonn Anlaşmasını oluşturmuşlardır (Türkeş, 2001a).

6. Taraflar Konferansının ek toplantısı, 5. ve 6. Taraflar Konferanslarının

başarısızlığını kısmen de olsa toparlamıştır. Ancak yine de Bonn Anlaşmaları

ülkelerin istediği şekilde detaylandırılamamıştır. Bu nedenle çalışmalara devam

edilmesi gerektiği konusunda fikir birliğine varan ülkeler, 2001 yılında

gerçekleştirilen 7. Taraflar Konferansında, Bonn Anlaşmalarından yola çıkarak,

Kyoto Protokolü ve İDÇS için kapsamlı ve ayrıntılı kurallar oluşturmuşlar ve

anlaşmaya Marakeş Anlaşmaları adını vermişlerdir.

İDÇS ve Kyoto Protokolü’nün etkin uygulanması konusunda bir dönüm

noktası oluşturan Marakeş Anlaşmaları ile ülkeler, İDÇS ve Kyoto Protokolü

sürecine daha olumlu ve iyimser bakmaya başlamışlardır. Bundan sonraki temel

hedef ise, Kyoto Protokolü’nün bir an önce yürürlüğe girmesinin sağlanması ve

ülkelerin sera gazı salınım sınırlandırmalarının yasallık kazanmasının sağlanmasıdır.

8. Taraflar Konferansında bu amaçlar doğrultusunda gerçekleştirilen

çalışmaların en önemli sonucunu Yeni Delhi Deklarasyonu’nun benimsenmesi

oluşturmuştur. İklim değişikliği ve sürdürülebilir kalkınma ile ilgili Yeni Delhi

Deklarasyonu, İDÇS’nin temel hedefini hatırlatarak, gelişmekte olan ülkelerin

önceliklerinin göz önüne alınmasını ve bu doğrultuda, kalkınmanın sağlanması ve

yoksulluğun ortadan kaldırılmasını hedeflemektedir. Deklarasyon ayrıca, iklim

değişikliği etkilerine karşı hem adaptasyon hem de etkilerin hafifletilmesi

gereksinimini belirterek, en az gelişmiş ülkelerin, küçük ada devletlerinin ve Afrika

gibi gelişmekte olan ülkelerin, iklim değişikliğinin etkilerinden en çok etkilenecek

olan ülkeler olduklarını belirtmektedir (IISD, 2002).

Deklarasyon ayrıca Kyoto Protokolü’ne taraf olan ülkeleri, diğer ülkelerin

Kyoto Protokolü’nü onaylaması için çaba göstermeye çağırmakta ve her ülkenin

kendi ulusal koşulları dahilinde, kendi ulusal sürdürülebilir kalkınma stratejilerini,

iklim değişikliğinin etkilerine karşı alınacak olan hafifletme ve adaptasyon

Page 116: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

101

seçeneklerinin bütünleştirmesini ve İDÇS’nin ortak fakat farklılaştırılmış ilkesi

doğrultusunda, yükümlülüklerini gerçekleştirmeleri için gerekli politika ve önlemleri

belirlemelerini istemektedir (IISD, 2002).

Deklarasyon, gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ülkelere yapacakları yeni

teknolojilere yatırımların artırılmasını ve bu yatırımların dağılımının adil bir şekilde

gerçekleştirilmesini istemekte ve küresel düzeyde yenilenebilir enerji kaynaklarının

kullanımının yaygınlaştırılması gerekliliğini belirtmektedir. Bununla birlikte

deklarasyon, İDÇS kapsamında EK I ülkelerinin yükümlülüklerini gerçekleştirmesi

ve sorunun çözümüne yönelik olarak gelişmekte olan ülkelerin gereksinim

duydukları ekonomik kaynakları, teknoloji transferini ve kapasite geliştirme

çalışmalarını gerçekleştirmelerini istemektedir (IISD, 2002).

Konferansın bakanlar seviyesinde oluşturulan Yeni Delhi Deklarasyonu’nun

benimsenmesi kolay olmamıştır. Resmi olmayan ortamlarda gerçekleştirilen

tartışmalarda, Yeni Delhi Deklarasyonu’nun odak noktasının ne olacağı konusunda

ülkeler tarafından farklı görüşler ortaya atılmıştır. Birçok ülke deklarasyonun odak

noktasının iklim değişikliği ve sürdürülebilir kalkınma konusunda olması gerektiğini

belirtmiştir. Bunun dışında bazı ülkeler, Kyoto Protokolü’nün yürürlüğe girmesi ile

adaptasyon seçeneklerinin belirlenmesi ve yoksulluğun giderilmesi konularında

yoğunlaşmışlardır. Diğer bazı ülkeler ise deklarasyonun sadece adaptasyon

seçenekleri ve etkilerin azaltımı konularında odaklanması gerektiğini belirmişlerdir

(IISD, 2002).

Oldukça ilginç ve diğer konulardan farklı bir yaklaşım sergileyen EK I taraf

ülkeleri ise, deklarasyonun Kyoto Protokolü’nün bir sonraki yükümlülük dönemi için

ülkelerin sera gazı salınım sınırlandırması konusunda odaklanmasını ve bu

yükümlülüklerin bir sonraki dönem için küresel olarak genişletilmesini ve

derinleştirilmesini önermişlerdir. İDÇS’nin ortak fakat farklılaştırılmış ilkesini

vurgulayan birçok gelişmekte olan ülke delegeleri, EK I taraflarının sorunun

çözümüne yönelik atılacak adımlarda lider olmasını ve gelişmekte olan ülkelere yeni

yükümlülükler sürecine karşı olduklarını belirtmişlerdir (IISD, 2002).

Tartışmalar sonucunda, özellikle gelişmekte olan ülkelerin önerilerinin

derlendiği taslak Yeni Delhi Deklarasyonu, 1 Kasım Cuma günü kabul edilmiştir.

Page 117: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

102

Deklarasyon hakkında görüşleri değerlendirildiğinde ülkeler yine ikiye ayrılmıştır.

Gelişmekte olan ülkelerin çoğu, Yeni Delhi Deklarasyonu’nu kuzey ve güney

arasıdaki uçurumu kapatmada önemli bir adım olarak değerlendirirken, gelişmiş

ülkeler, Kyoto Protokolü’nün bir sonraki yükümlülük dönemi için hiçbir karar

alınmaması nedeniyle deklarasyonu beklentilerin altında kaldığı şeklinde

değerlendirmiştir.

Bundan sonra gerçekleştirilen 9. Taraflar Konferansı, Yeni Delhi

Deklarasyonu’nun uygulanması amacıyla genel olarak sürdürülebilir kalkınma ve

iklim değişikliğinin etkilerinin azaltılması ve adaptasyon seçeneklerinin belirlenmesi

üzerinde yoğunlaşmıştır. Ayrıca konferansta Kyoto Protokolü’nün yürürlüğe

girebilmesi için Rusya, protokolü imzalamaya çağrılmıştır (IISD, 2004). Bunun

dışında Kyoto mekanizmalarının uygulanmasının etkinleştirilmesi çalışmalarının

devam edildiği konferansın temel konusunu, Kyoto Protokolü’nün bir sonraki

yükümlülük döneminin görüşülmesi oluşturmuştur. Ancak konuyla ilgili kararın

alınamaması, konunun bir sonraki Taraflar Konferansına ertelenmesi ile

sonuçlanmıştır. 10. Taraflar Konferansının temel konusunu oluşturan bu konu

hakkında ülkeler, yükümlülüklerin nasıl oluşturulacağı konusunda bir çıkmaza

girmişlerdir. Bazı ülkeler konuyla ilgili bir seminer düzenlenmesini ve bu seminerde

alınan sonucun konu için temel oluşturmasını önermiş, diğer bazı ülkeler ise bu

konunun hep beraber tartışılmasının görüşmeleri yavaşlatacağını bildirmiştir.

Gerçekleştirilen yoğun tartışmalar sonucunda, 2005 yılı içerisinde bir seminer

düzenlenmesine ve bu seminerin Kyoto Protokolü’nün bir sonraki yükümlülük

dönemi için ülke hedeflerinin belirlenmesinde temel oluşturulmasına karar

verilmiştir.

Kyoto Protokolü’nün 2005 yılında yürürlüğe girmesiyle, bir sonraki sözleşme

Taraflar Konferansında ayrıca Kyoto Protokolü’nün de Taraflar Konferansı

gerçekleştirilecektir. Kanada’nın ev sahipliği yapacağı 11. sözleşme Taraflar

Konferansı ve 1. Kyoto Protokolü Taraflar Konferansı, 28 Kasım-9 Aralık 2005

tarihleri arasında gerçekleştirilecektir. Bu konferansın temel konusunu, 2005 yılı

Mayıs ayında, Kyoto Protokolü’nün 2. yükümlülük dönemi hazırlıkları için

düzenlenen seminerin sonuçları oluşturacaktır.

Page 118: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

103

4.2.3. Marakeş Anlaşmalarında Alınan Kararlarla İklim Değişikliği Çerçeve

Sözleşmesi

İDÇS, 3-14 Haziran 1992 tarihleri arasında Brezilya’nın Rio de Janerio

kentinde düzenlenen BM Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda imzaya açılmıştır.

İDÇS, 50. ülkenin onayından 90 gün sonra, 21 Mart 1994 tarihinde yürürlüğe

girmiştir. UNFCCC (2005) verilerine göre, 2005 yılı Mayıs ayı itibariyle İDÇS’ye

Irak, Afganistan, Somali ve Brundi hariç, 189 ülke ve AB taraftır. İDÇS bu yapısıyla,

BM bünyesinde en geniş sayıda ülkenin taraf olduğu bir çevre anlaşması olarak

değerlendirilmektedir.

İDÇS, yürürlüğe girmesinden sonra gerçekleştirilen Taraflar

Konferanslarında alınan kararlarla geliştirilmiş ve en son 2001 yılında benimsenen

Marakeş Anlaşmaları ile detaylandırılmıştır.

Çalışmanın bu aşamasında İDÇS, Taraflar Konferanslarında alınan kararlar

ve Marakeş Anlaşmalarıyla elde edilen ilerlemeler dahil edilerek incelenmiştir.

Sözleşmenin Genel Çerçevesi

Taraf ülkelere, uluslararası düzeyde ikim değişikliği sorununu politik

çabalarla çözebilmek için genel bir çerçeve sunan sözleşme, 26 madde ve EK I ve

EK II olmak üzere 2 EK’ten oluşmaktadır. Sözleşmenin temelini oluşturan

yükümlülükler, bu EK’lere göre belirlenmektedir. Bu EK’lerde ise ülkeler, 1992

yılında OECD’ye üye olup olmamalarına göre listelenmiştir. Sözleşmenin EK I

listesinde OECD’ye üye olan gelişmiş ülkeler ile ekonomileri geçiş sürecindeki

ülkeler bulunmakta ve EK II listesinde ise sadece OECD’ye üye olan gelişmiş

ülkeler yer almaktadır.

Sözleşmenin Amaç ve İlkeleri

Sözleşmenin 2. maddesine göre, sözleşmenin amacı, atmosferdeki sera gazı

birikimini, iklim sistemi üzerinde tehlikeli insan kaynaklı etkiyi önleyecek bir

seviyede durdurmayı başarmaktır.

Page 119: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

104

Sözleşmenin amacında belirtilen “tehlikeli” kavramının yorumlanması, ilk

olarak bilimsel değerlendirmeleri gerektirse de, sorunun uluslararası platformda

siyasi seçenekler sunularak tartışılması için, bilimsel sonuçlara ek olarak sosyal ve

ekonomik değerlendirmeleri de gerektirmektedir. Bu nedenle sözleşme, açıkça

belirtmediği, sadece “tehlikeli” kavramıyla ifade ettiği bu seviyelerin, ekosistemlerin

doğal uyumuna, gıda güvenliğinin korunmasına ve ekonomik kalkınmanın

sürdürülebilir biçimde devamına izin verecek nitelikte olmasını öngörmektedir.

Sözleşme taraflara, amaca ulaşmak ve hükümleri yerine getirmek için

yapılacak eylemlerde yol gösterici olarak belirli ilkeler sunmaktadır. Sözleşmenin 3.

maddesinde belirtilen ilkeler aşağıdaki temel noktalara dayanmaktadır.

1. Taraflar iklim sistemini, eşitlik temelinde ve ortak fakat farklı sorumluluklarına

ve güçlerine uygun olarak korumalıdır ve dolayısıyla gelişmiş ülkeler bu savaşta

öncülük etmelidir. İklim değişikliği sorunu, farklı şekillerde de olsa, tüm ülkeleri

coğrafi sınır tanımadan etkilemektedir. Bir başka ifadeyle sorun, tüm ülkelerin

ortak sorunudur. Ancak şu da bir gerçektir ki, gelişmiş ülkelerin gerek sorunun

oluşumundaki payları, gerekse sorunun çözümüne yönelik alınacak önlemler için

olanakları daha fazladır. Buna karşılık gelişmekte olan ülkelerin sorunun tarihsel

oluşumundaki payları gelişmiş ülkelere göre daha düşük ve sorunla başa çıkmak

için olanakları daha azdır. Dolayısıyla da sorunun olumsuz sonuçlarından daha

ağır şekilde etkilenmektedirler. Bu gerçekten hareketle, söz konusu ilke, ülkeleri

gelişmiş ülkeler ve gelişmekte olan ülkeler olmak üzere temelde ikiye ayırmakta

ve sorunun çözümü için gelişmiş ülkelerin öncülük etmesini istemektedir.

2. Taraflar, gelişmekte olan ülkelerden gereğinden fazla veya anormal yük altında

kalanların gereksinimlerini ve özel durumlarını dikkate almalıdır. Burada

bahsedilen söz konusu ülkeler, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinden ağır

biçimde etkilenecek olan küçük ada ülkeleri, alçak kıyı alanlarına sahip ülkeler,

kurak ve yarı kurak iklime sahip ülkeler ile soruna karşı önlem almada yeterli

mali ve teknik olanakları olmayan ülkelerdir. Bu ilke ayrıca ekonomileri kömür

ve petrol gelirine bağımlı durumda olan ülkelerin, enerji talebinde değişiklik

olması halinde güçlüklerle karşılaşacağını da kabul etmektedir. Bu ilke

taraflardan, söz konusu ülkelerin gereksinimlerini ve bahsedilen özel durumlarını

Page 120: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

105

dikkate almalarını istemekte, zaten zor durumda olan bu ülkelere ek sorunlar

çıkarılmaması gerektiğini belirtmektedir.

3. Taraflar iklim değişikliği nedenlerini önceden tahmin etmek, önlemek veya en

aza indirmek ve zararlı etkilerini azaltmak için önleyici önlemler almalıdırlar.

Bu ilke, bir sorunun sonuçları hakkında kesin bulgular olmaması, söz konusu

sorunun göz ardı edilmesi anlamına gelmediği temeline dayanan, önceden önlem

alma ilkesidir. Günümüzde bilimsel verilerin ışığında, iklimin değiştiğini inkar

etmek mümkün değildir. Ancak şu da bir gerçektir ki, değişen iklimin

sonuçlarının ne şekilde gerçekleşeceği kesin olarak bilinmemektedir. Sorunla

ilgili birçok belirsizlik içeren konu olmasına rağmen, önlem almak için bu

belirsizliklerin giderilmesini beklemek, sorunun etkileriyle karşılaşıldığında geri

alınamaz ve geç kalınmış sorunlarla karşı karşıya kalınması gibi bir risk

içermektedir. Bu nedenle sözleşme, “ciddi ya da telafisi mümkün olmayan

tehditler söz konusu olduğunda, tam bir bilimsel kesinliğin olmaması, gerekli

önlemleri ertelemenin gerekçesi olamaz” demektedir.

4. Taraflar sürdürülebilir kalkınmayı destekleme hakkına sahiptir ve de

desteklemelidirler. İklim değişikliğine karşı koruma politika ve önemleri,

tarafların her birinin özel koşullarına uygun olmalı ve bu politika ve önlemler

ulusal kalkınma programlarına entegre edilmelidir. Bu ilkeyle kalkınma ile iklim

değişikliğinin birbirine bağlı olduğu kabul edilmektedir. Enerji tüketimi, toprak

kullanımı ve nüfus büyüme kalıpları her iki sürecin de temelini oluşturmaktadır.

Sözleşme, sürdürülebilir ekonomik büyüme ve kalkınmayı iklim değişikliği

sorunun üstesinden gelecek başarılı politikaların bir parçası olarak görmektedir.

Ayrıca, iklim değişikliğiyle ilgili politika ve önlemlerin maliyet etkin olması,

başka bir ifadeyle mümkün olan en fazla yararı en düşük maliyetle sağlanması

gerektiğini belirtmektedir.

5. Taraflar özellikle gelişmekte olan ülkelerde sürdürülebilir ekonomik büyüme ve

kalkınmaya yol açabilecek açık ve destekleyici bir uluslararası ekonomik sistemi

teşvik etmek ve böylece iklim değişikliği sorunlarıyla daha iyi ilgilenebilmelerini

sağlamak amacıyla işbirliği yapmalıdırlar. Sözleşme, gelişmekte olan ülkelerden

yoksul olanların ekonomik kalkınma haklarını tanımaktadır. Sözleşme,

Page 121: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

106

gelişmekte olan ülkelerin sera gazı emisyonları içindeki paylarının, bu ülkeler

sanayilerini geliştirip, sosyal ve ekonomik koşullarını iyileştirdikçe azalacağını

belirtmektedir.

Yükümlülükler

Sözleşmenin “yükümlülükler” başlıklı 4. maddesinin 1. paragrafı, ülkelerin

ortak fakat farklılaştırılmış sorumlulukları, ulusal ve bölgesel kalkınma öncelikleri,

amaçları ve özel koşulları dikkate alınarak, tüm taraflara sözleşmenin amacının

gerçekleştirilmesi için ortak, fakat farklı sorumluluklar vermiştir.

Sözleşmenin ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar ifadesinden kastı,

sözleşmenin amacının gerçekleştirilmesi için tüm tarafların yükümlülükleri olduğu,

ancak ülkelerin ulusal koşulları dikkate alındığında, her ülkenin aynı yükümlülüğü

yerine getirmesinin adil olmadığıdır. Bu nedenle sözleşme, farklı yükümlülüklere

göre ülkeleri 3 ana gruba ayırmaktadır:

1.EK I Tarafları: Sözleşmenin EK I listesinde bulunan ülkeleri belirtmektedir. EK I

tarafları 1992 yılında OECD üyesi olan gelişmiş ülkeler ile, Rusya Federasyonu,

Baltık Devletleri, Orta ve Doğu Avrupa’daki bazı devletler dahil olmak üzere

ekonomileri geçiş sürecindeki ülkeleri kapsamaktadır.

2.EK II Tarafları: Sözleşmenin EK II listesinde bulunan ülkelerdir. Bu ülkeler

aslında EK I’de bulunan ülkelerden oluşmaktadır. Burada tek fark, ekonomileri

geçiş sürecindeki ülkelerin bu listede bulunmamasıdır. Bir başka ifadeyle EK II

tarafları, ekonomileri geçiş süreci tarafları dışında kalan OECD üyesi diğer EK I

taraflarından oluşmaktadır.

3.EK I Dışı Taraflar: Bu ülkeler ise çoğunlukla gelişmekte olan ülkelerdir.

Sözleşme, gelişmekte olan ülkelerden oluşan bu grubu ikim değişikliğinin

etkilerine özellikle açık olan ülkeler olarak tanımlamaktadır.

Bu EK’lerden başka, doğrudan bir liste şeklinde verilmese de, sözleşmenin

12. maddesinin 5. paragrafında bazı ülkeler “en az gelişmiş ülkeler”

sınıflandırılmasıyla belirtilmişlerdir. En az gelişmiş ülkeler olarak sınıflandırılan 48

ülke, sözleşmede özel olarak dikkate alınmıştır. Bunun nedeni, söz konusu ülkelerin

iklim değişikliğinin olumsuz sonuçlarına uyum sağlayacak kapasitelerinin sınırlı

Page 122: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

107

olmasıdır. Dolayısıyla taraflardan, ekonomik ve teknolojik transfer gibi konularda en

az gelişmiş ülkelerin özel durumlarının dikkate alınması istenmiştir.

Sözleşmenin 4. maddesinde belirtilen yükümlülükler, oluşturulan ülke

gruplarına göre 3’e ayrılmaktadır.

1. Sözleşmenin 4. maddesinin 1. paragrafına göre, sözleşmeye taraf olan tüm

ülkelerin yerine getirmesi gereken yükümlülüklerce, söz konusu taraflar;

a) Ulusal sera gazı envanterlerini hazırlamak, sözleşme tarafından belirlenen

sürelerle güncellemek ve yayınlamakla,

b) İklim değişikliği etkilerine uyum ve etkilerinin azaltılması ile ilgili ulusal

ve bölgesel programları oluşturmak, düzenli olarak güncelleştirmek ve

bildirimini yapmakla,

c) Başta enerji, ulaştırma, sanayi, tarım, ormancılık ve atık yönetimi

sektörleri olmak üzere, diğer ilgili tüm sektörlerde sera gazı salınımlarını

kontrol eden, azaltan veya önleyen uygulama ve işlemlerin teşvik ve

geliştirilmesinde, uygulanmasında ve teknoloji transferi dahil

yayılmasında işbirliği yapmakla,

d) Montreal Protokolü ile denetlenemeyen tüm sera gazı yutak ve

haznelerinin7 korunması, geliştirilmesi ve artırılmasını işbirliği halinde

teşvik etmekle,

e) İklim değişikliği etkilerine uyum hazırlığında işbirliği yaparak, kıyı

kuşağı yönetimi, su kaynakları, tarım ve özellikle Afrika’daki gibi

kuraklık, çölleşme ve sellerden etkilenen özel alanların korunması ve

rehabilitasyonu için uygun ve entegre planlar hazırlamakla,

f) İklim değişikliğini önlemek için alınan önlemlerin neden olabileceği

zararlı etkileri en aza indirmek için kendi ekonomik, sosyal ve çevresel

politikalarında gereken değişiklikleri yapmakla,

g) İklim değişikliğinin nedenleri, önemi ve azaltılması konusunda

belirsizlikleri gidermek amacıyla iklim sistemi ile ilgili olarak

gerçekleştirilen bilimsel, teknolojik, sosyo ekonomik, sistematik gözlem

7 Hazne: Bir sera gazının veya bir sera gazının oluşumunda rolü bulunan bir öncü maddenin

depolandığı iklim sisteminin bir unsuru veya unsurları.

Page 123: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

108

ve çeşitli stratejilerin ekonomik ve sosyal sonuçları ile ilgili bilgiler ve

verilerin alışverişinin geliştirilmesine destek vermekle,

h) İklim sistemi ve iklim değişikliği ile ilgili tüm veri ve bulguların açıklık

ve doğrulukla alışverişini teşvik etmekle,

i) İklim değişikliği ile ilgili olarak eğitim, öğretim ve kamu bilinci

oluşturmada teşvik için işbirliği yapmakla ve

j) Uygulamayla ilgili tüm bilgileri Taraflar Konferansına iletmekle

yükümlüdürler.

2. Sözleşmenin 4. maddesinin 2. paragrafına göre, sözleşmeye taraf olan EK I

listesindeki ülkelerin yerine getirmesi gereken yükümlülüklerce, söz konusu

taraflar;

a) Sera gazlarının insan kaynaklı emisyonlarını sınırlandırmakla ve sera gazı

sinklerini ve yutaklarını artırma yönünde önlem almak ve politikalar

benimsemekle,

b) Geçtiğimiz yüzyılın sonunda, insan kaynaklı sera gazı emisyonlarını daha

önceki seviyesine geri çekmekle ve bunu gerçekleştirmek için öncelikle

bireysel ya da ortaklaşa olarak 1990 yılı seviyesine indirmekle (Bu koşul

EK I ülkeleri tarafından özetle, “sera gazı emisyonlarının 2000 yılına

kadar 1990 yılı seviyesinde sabitlemek” olarak yorumlanmıştır),

c) Tarafların her biri sözleşmenin kendisi açısından yürürlüğe girmesinden

itibaren 6 ay içinde ve daha sonra periyodik olarak sera gazlarının insan

kaynaklı salınımları, yutaklar tarafından uzaklaştırılması ve alınan

önlemleri içeren ulusal raporlarını hazırlamakla,

d) Ulusal raporlarda yapılacak hesaplamalar, yutakların fiili kapasitesi ve

sera gazlarının iklim değişikliğine katkıları dahil mümkün olan en iyi

bilgilere dayandırmakla,

e) Diğer taraflarla, sözleşmenin amacının yerine getirilmesi için geliştirilmiş

ilgili ekonomik ve idari birimlerle işbirliği sağlamakla ve

Page 124: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

109

f) İnsan kaynaklı sera gazı salınımlarına neden olan faaliyetleri teşvik edeci

politika ve uygulamaları dönemsel olarak gözden geçirerek, bu

uygulamaları ortadan kaldırmakla yükümlüdür.

3. Sözleşmeye taraf olan EK II listesindeki ülkelerin yerine getirmesi gereken

yükümlülüklerce, söz konusu taraflar sera gazlarını 2000 yılına kadar 1990

yılı seviyesine çekme yükümlülüğüne ek olarak;

a) Sözleşmenin 4. maddesinin 3. paragrafı uyarınca, gelişmekte olan

ülkelere, sözleşmenin 4. maddesinde belirtilen iklim değişikliğini

önlemek için alınacak önlemlerin ve izlenecek politikaların uygulama

maliyetini karşılayabilmeleri ve 12. maddesinde belirtilen ulusal

bildirimlerinin hazırlanması için maddi yardım sağlama ve gerekirse bu

ülkelere teknoloji transferi yapmakla,

b) Sözleşmenin 4. maddesinin 4. paragrafı uyarınca, gelişmekte olan ülkeler

içerisinde iklim değişikliğinin etkilerinden en fazla zarar gören ülkelerin,

bu zararlı etkilere uyum sağlamak için yapacakları çalışmaların

masraflarının karşılanmasında yardım etmekle,

c) Sözleşmenin 4. maddesinin 5. paragrafı uyarınca, gelişmekte olan

ülkelerin sözleşme hükümlerini uygulayabilmeleri için çevreye uyumlu

teknolojiler ve bilgi transferi veya bunlara ulaşılabilmesini sağlamak için

kolaylık ve finansman önlemleri sağlamakla yükümlüdürler.

d) Sözleşmenin 4. maddesinin 6. paragrafı ekonomileri geçiş sürecindeki

ülke taraflarına, son dönemde yaşadıkları ekonomik ve siyasal sorunları

dikkate alınarak, yükümlülüklerini yerine getirmede “belli bir esneklik”

tanımaktadır. Ekonomileri geçiş süreci kapsamındaki ülkelerden kimileri

bu esneklikten, 1990 yılı yerine başka bir yılı temel yıl alarak

yararlanmışlardır.

e) Sözleşmenin 4. maddesinin 7. paragrafında, gelişmekte olan ülkelerin

yükümlülüklerinin yerine getirebilmelerinin gelişmiş ülkelerin yapacağı

mali kaynak ve teknoloji transferine bağlı olduğu belirtilmiştir. Ayrıca

yine bu paragrafta, ekonomik ve sosyal kalkınma ve fakirliğin ortadan

Page 125: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

110

kaldırılmasının gelişmekte olan ülke tarafları açısından birinci ve en

önemli öncelik olduğu konusuna dikkat çekilmiştir.

f) Sözleşmenin 4. maddesinin 8, 9 ve 10. paragraflarında, tarafların

yükümlülüklerinin yerine getirilmesinde, gelişmekte olan ülke ve en az

gelişmiş ülkelerin iklim değişikliğinin zararlı etkilerinden ve/veya karşı

önlemlerin alınmasından kaynaklanan özgün gereksinimlerini ve

endişelerini karşılamak için ekonomik kaynak, sigorta ve teknoloji

transferi sağlamayla ilişkili girişimleri de içerecek şekilde, sözleşme

kapsamında hangi eylemin gerekli olduğu başta aşağıdaki 9 değişik kriter

ele alınarak göz önünde bulundurulacağı belirtilmiştir:

o Küçük ada ülkeleri,

o Alçak konumlu kıyı alanları bulunan ülkeler,

o Kurak ve yarı kurak alanları, ormanlaştırılmış alanları ve orman

çürümesine karşı duyarlı alanları bulunan ülkeler,

o Doğal afetlere eğilimli alanları bulunan ülkeler,

o Kuraklığa ve çölleşmeye karşı duyarlı alanları bulunan ülkeler,

o Yüksek kentsel atmosfer kirliliğine sahip alanları bulunan ülkeler,

o Dağlık ekosistemleri dahil, duyarlı ekosistemlere sahip alanları

bulunan ülkeler,

o Ekonomileri büyük ölçüde fosil yakıtların üretiminden,

işlenmesinden, ihracatından ve/veya tüketiminden ve fosil

yakıtlarla ilişkili enerji-yoğun ürünlerden gelen gelire bağımlı

ülkeler ve

o Denize çıkışı olmayan transit ülkeler.

Sözleşme, yükümlülükleri açısından değerlendirildiğinde Toronto Hedefi’nin

oldukça gerisinde kaldığı görülmektedir. Ayrıca sözleşme, sera gazı salınım

sınırlandırmasını ülkeler bazında değil, genel olarak vermiştir. Bu genel

yükümlülüğün 2000 yılına kadar gerçekleştirilebilmesi bile mümkün

görülmemekteydi. IPCC’nin 1995 yılında yayınladığı 2. değerlendirme raporundaki

Page 126: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

111

bilgiler göz önüne alındığında, bu hedeflerin gerçekleştirilmesi bile sorunun çözümü

için yetersiz kalmaktaydı.

Araştırma ve Sistematik Gözlem

Sözleşmenin 5. maddesinde “araştırma ve sistematik gözlemler” ile ilgili

bilgiler bulunmaktadır. Bu madde, bir taraftan sorunun çözümünde gereksiz çifte

çabaları en aza indirme gereksinimini karşılarken, bir taraftan da doğru ve güvenilir

bilgileri elde etmek için veri toplama ve gözlem faaliyetlerinde gelişmiş ülkelerin

gelişmekte olan ülkelere yapacakları her türlü işbirliği gerekliliğini belirtmektedir.

Bu amaç doğrultusunda sözleşme bütün taraflara, küresel iklim değişikliğiyle

ilgili eğitim, öğretim ve halkın bilinçlendirilmesi çabalarında, işbirliğine dayalı ortak

etkinlikler gerçekleştirme yükümlülüğü vermiştir. Sözleşme kapsamındaki araştırma

ve gözlem çalışmaları, WMO’nun iklim gündemini paylaşan diğer kuruluşlarla

birlikte yürütülmektedir. Bu alanda özellikle, iklim gözlem sistemlerinin birçok

bölgede zayıflaması ve gelişmekte olan ülkelerin iklim gözlem süreçlerine daha fazla

katılmaları konularına ağırlık verilmektedir (UNFCCC, 2003a).

Eğitim, Öğretim ve Kamu Bilinçlendirilmesi

İklim değişikliğinin, tüm insanları coğrafi sınır tanımaz şekilde farklı

yönlerde de olsa etkilemesi kaçınılmazdır. Bu nedenle sorun herkesi ilgilendirmekte

ve sorunla ilgili herkesin bilgi sahibi olması gerekmektedir. Çünkü sorunun çözümü,

her ne kadar uluslararası politik düzeyde alınan ve uygulanan kararlara bağlı olsa da,

diğer çevre sorunlarında olduğu gibi, bu sorunun çözümü için de bireysel çabalar göz

ardı edilemez.

Bu nedenle eğitim, öğretim, halkın bilinçlendirilmesi, halkın katılımı ve

bilgilere erişimi, iklim değişikliğine karşı alınan önlemlere geniş destek sağlamanın

temel mekanizmalarını oluşturmaktadır. Bu amaç doğrultusunda sözleşmenin 6.

maddesi “eğitim, öğretim ve kamu bilinçlendirilmesi” ile ilgilidir. Şekil 4.11’de

amaçları belirtilen sözleşmenin 6. maddesi gereğince taraf ülkeler,

Page 127: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

112

o Ulusal yasa ve yönetmeliklerine ve kapasitelerine göre eğitim ve

kamuoyunun bilinçlendirilmesi için alt bölge ve bölge düzeyinde çalışmalar

yapmakla,

o Eğitim ve kamuoyunun bilinçlendirilmesi materyallerinin geliştirilmesi ve

değişimini sağlamakla,

o Ulusal kurumların güçlendirilmesi için gelişmekte olan ülkelerin

uzmanlarının eğitimi için programlar geliştirmekle,

o İklim değişikliği ve etkileri konusundaki bilgiye, kamuoyunun erişimini

kolaylaştırmakla,

o İklim değişikliği ve etkilerine karşı uygun stratejilerin geliştirilmesine kamu

katılımının sağlanmasıyla (Şekil 4.12) ve,

o Bilimsel, teknik ve idari personelin eğitilmesi ile yükümlüdürler.

Yeni Delhi’de gerçekleşen 8. Taraflar Konferansında, 6. madde kapsamındaki

etkinliklerin, iklim değişikliği ve sürdürülebilir kalkınma stratejilerine entegrasyonu

amacıyla, 5 yıllık bir çalışma programı benimsenmiştir. Sözleşmenin teknoloji

transferi ve kapasite geliştirme ile ilgili çerçeveleri bu programın temellerini

oluşturmaktadır. Yeni Delhi Çalışma Programı adı verilen bu program, ulusal ve

uluslararası ölçeklerde gerçekleştirilmesi mümkün etkinliklerin kapsamını

belirlemekte, bilginin yaygınlaştırılmasını ve değişimini özendirmekte (IPCC

raporları dahil), ortaklık ve ağ oluşturma girişimlerini desteklemektedir (UNFCCC,

2003a).

Page 128: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

113

6. Maddenin Amaçları

*Eğitim programlarına iklim değişikliği sorununun entegre edilmesi. *Sera gazı etkisinin daha iyi anlaşılmasının sağlanması. *İklim değişikliği konusunda bilinçlendirilmenin sağlanması.

*Özel eğitimler vermek. *Kyoto mekanizmalarının daha iyi anlaşılmasını sağlamak. *Yeni teknolojilerin yayılmasına yardımcı olmak. *İklim değişikliği stratejilerinin hazırlanmasını desteklemek. *Etkin maliyetli ve faydalı önlemlerin tanıtılması. *İklim değişikliği ile ilgili konularda bilincin artırılması. *Kişisel eylem ve katkıların teşvik edilmesi. *İklim değişikliği politikaları için destek sağlanması. *Davranışsal değişimlerin teşvik edilmesi.

*Yenilikler, gelişmeler ve fırsatlar hakkında bilgilerin oluşturulması. *Karar vermede katılıma teşvik edilmesi. *Politik seçeneklerin geliştirilmesinin sağlanması. *Araştırmacılar ile karar vericiler arasındaki iletişim uçurumunun giderilmesi.

*Yönetim ilkelerinin uygulanması. *Politikaların şeffaflığının sağlanması. *Yapıcı geri bildirimlerin sağlanması. *Tartışma ve ortaklıkların teşvik edilmesi.

Uluslararası işbirliği

*Deneyim alışverişinin sağlanması. *Kapasite geliştirmenin artırılması *İletişim ağının desteklenmesi ve geliştirilmesi.

Eğitim

Öğretim

Halkın bilinçlendirilmesi

Halkın bilgiye erişimi

Halkın katılımı

Şekil 4.11. İDÇS’nin 6. Maddesinin Amaçları ve Halkın Katılımının Sağlanması (UNFCCC, 2004)

Page 129: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

114

Kurumlar ve Yardımcı Organlar

Sözleşme, sözleşmenin en etkin şekilde uygulanması ve bu uygulamaların

izlenmesi amacıyla, bilimsel ve teknik araştırmalar yapacak, bu araştırmalardan elde

edilen bulgularda görüş alışverişinde bulunacak ve hükümetlere yardımcı olacak bir

dizi kurum da öngörmektedir.

Bu çalışma kapsamında oluşturulan Şekil 4.13’de sözleşmenin yardımcı

organları ve kurumları arasındaki ilişki görülmektedir.

6. Maddenin Araçları

Ulusal bilgi kampanyaları

*Sloganlar, posterler, broşürler, web siteleri, medya ve gün veya ay kutlamaları desteğiyle iklim değişikliği probleminin ve genel bilincin artırılması.

Tüketici bilgi ve servisleri

Özel meslek grupları için

amaçlanan eğitim projeleri

Gençler için amaçlanan eğitim

projeleri

Bilginin sistematik olarak

yayılması

*Tüketiciler için online ve telefon bilgi hizmetleriyle enerji tasarrufu seçenekleri ve çevreyle dost enerji kaynaklarının geliştirilmesi.

*Seminerler, çalıştaylar, konferanslar, teknik eğitimler, rehberler ve interaktif web siteleri ile sürdürülebilir kalkınma teknikleri ve ilkeleriyle teşvik edilen yeni teknolojilerin geliştirilmesi.

*Yarışmalar, oyunlar ve web siteleri yardımıyla ilgi ve erken önlemlerin oluşturulması.

*Özellikle IPCC bulguları, ziyaretler ve brifingler, web siteleri ve bilimsel raporlar yardımıyla iklim değişikliğinin anlaşılması ve bilginin artırılması.

Şekil 4.12. İklim Değişikliği İle İlgili Bilincin Artırılmasının Yolları (UNFCCC, 2004)

Page 130: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

115

Şekil 4.13. İDÇS’nin Yardımcı Organları ve Kurumları Arasındaki İlişki

Sözleşme çerçevesinde en üst karar verme organı, sözleşmenin 7. maddesine

göre Taraflar Konferansıdır. Taraflar Konferansı, sözleşmeye taraf olan veya taraf

olma niyeti gösteren ülke temsilcilerinden oluşan bir organdır. Ancak kararların

alınmasında sözleşmeye taraf olan ülkelerin oyu sayılmaktadır. Üye olmayan ülkeler

gözlemci statüsünde bu toplantılara katılabilmekte, ancak hiçbir konuda söz sahibi ya

da oy hakkına sahip olmamaktadırlar. Taraflar Konferansında gözlemci statüsünde

İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi

SBSTA

Taraflar Konferansı

IPCC

GEF

Sekreterya

JWG

Teknoloji Transferi

Uzman Grubu

LDC Uzman Grubu

CGE

AGBM AG-13

JLG

İklim değişikliği sürecine hizmet sağlayan bağımsız organları belirtir

Organ ve kurumlar arasındaki ilişkiyi belirtir JLG Ortak İrtibat Grubu (UNFCCC, CBD ve UNCCD) JWG Ortak Çalışma Grubu (SBSTA/IPCC) CGE EK I Dışı Tarafların Ulusal Bildirimleri İçin Çalışan Uzman Grubu LDC En Az Gelişmiş Ülkeler Uzman Grubu AGBM Berlin Yaptırımı Çalışma Grubu AG-13 İDÇS Madde 13 Hakkında Çalışma Grubu SBSTA Bilimsel ve Teknolojik Danışma Yardımcı Organı SBI Uygulama Yardımcı Organı

Diğer sözleşme Sekretarya’ları

SBI

Page 131: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

116

temsil edilmeyi isteyen ulusal, uluslararası, hükümet veya hükümet dışı tüm kurum

ve kuruluşlar, var olan tarafların en az üçte birinin reddi bulunmaması şartı ile bu

sıfatla kabul edilmektedirler.

Taraflar Konferansı, sözleşmenin 7. maddesinin 4. paragrafına göre,

sözleşmenin yürürlüğe girmesinden sonra en geç 1 yıl içinde toplanacaktır ve aksi

istenmedikçe her yıl yılda bir kere toplanmalıdır. Ancak gerekli görüldüğü

durumlarda veya taraflardan birinin yazılı isteği üzerine, sekretaryanın söz konusu

isteği taraflara göndermesinden sonraki 6 ay içerisinde, tarafların en az üçte birinin

onaylaması şartı ile olağanüstü oturumlar da yapabilmektedir.

Bir taraf ülke, Taraflar Konferansı dönem toplantısına ev sahipliği yapmayı

teklif etmez ise, Taraflar Konferansı, sekretaryanın makamı olan Bonn’da

toplanmaktadır. Taraflar Konferansı başkanlığı, Afrika, Asya, Latin Amerika, Orta

ve Doğu Avrupa ve Batı Avrupa ve diğerleri olan 5 onaylanmış BM bölgesi arasında

sırayla dönüşümlü olarak çalışmaktadır (UNFCCC, 2002a).

Bu organ, sözleşmenin uygulanmasını değerlendirmekte, sözleşme kurallarını

daha ileriye taşıyacak kararlar almakta ve önemli yeni yükümlülüklere yönelik

görüşmeleri yürütmektedir. Bu yıllık toplantıların amacı, sözleşmenin uygulanmasını

hızlandırmak ve izlemek, ayrıca iklim değişikliği sorunun en iyi nasıl ele

alınabileceği konusunda karşılıklı görüşmelerde bulunmaktır.

Sözleşme, 9. maddesi ile Bilimsel ve Teknolojik Danışma Yardımcı Organı

(SBSTA) ve 10. maddesi ile Uygulama Yardımcı Organı (SBI) olmak üzere 2 daimi

yardımcı organ oluşturmuştur. Bu yardımcı organlar, Taraflar Konferanslarına

önerilerde bulunmaktadır ve her birinin ayrı özel görevleri vardır (UNFCCC, 2002b).

Her iki yardımcı organ da herhangi bir taraf ülkenin gönderdikleri, kendi

organ alanlarında uzman olan temsilcilerin katılımına açıktır. SBSTA ve SBI,

kapasite geliştirme, gelişmekte olan ülkelerin iklim değişikliğinden etkilenme

oranları, karşı önlemlerin geliştirilmesi ve Kyoto mekanizmaları gibi ortak çalışma

alanlarında birlikte çalışmaktadırlar. SBSTA ve SBI, yılda iki kez olmak üzere

Taraflar Konferansı ile aynı dönemde toplanmaktadırlar. Eğer Taraflar Konferansı ile

aynı dönemde toplanmazlarsa, genellikle sekretaryanın makamında

toplanmaktadırlar.

Page 132: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

117

Sözleşmenin 9. maddesine göre SBSTA’nın görevi; bilimsel, teknolojik ve

yöntemsel konularda Taraflar Konferansına danışmanlık yapmaktır. Bu amaç

doğrultusunda çevreyle dost teknolojilerin geliştirilmesi ve transferi ile ulusal

bildirimlerin ve emisyon envanterlerinin hazırlanması için kılavuzlar geliştirme

konularında çalışmaktadır. Ayrıca alan kullanım, alan kullanım değişikliği ve

ormancılık (LULUCF) sektörü, HFCs ve PFCs ile adaptasyon ve tehlikeden

etkilenme oranları gibi özel alanlarda yöntemsel çalışmalar da gerçekleştirmektedir.

Tüm bunlara ek olarak SBSTA, bir taraftan IPCC gibi uzman kaynaklardan sağlanan

bilimsel veriler ile diğer taraftan Taraflar Konferansının politik odaklı gereksinimleri

arasındaki bağlantıyı sağlamaktadır. Bu amaç doğrultusunda IPCC ile yakın

çalışmalar sürdürmektedir. Bazen IPCC’den özel raporlar ve çalışmalar istemekte ve

ayrıca sürdürülebilir kalkınmanın ortak hedeflerini paylaşan diğer ilgili uluslararası

organizasyonlarla da işbirliği yapmaktadır.

Sözleşmenin 10. maddesine göre SBI, sözleşmenin uygulanmasına ilişkin

değerlendirme ve inceleme çalışmalarına yardımcı olmaktadır. Bu amaçla, ülkeler

tarafından bildirilen verileri analiz ettiği gibi ayrıca finansal ve idari işlerle de

ilgilenmektedir. Ayrıca EK I dışı tarafların sözleşme yükümlüklerini yerine

getirmeleri için verilen finansal yardımı gözden geçirmekte ve GEF tarafından

işletilen finansal mekanizmalara rehberlik konularında Taraflar Konferansına

tavsiyeler sunmaktadır.

SBSTA ve SBI’ya ek olarak Taraflar Konferansı ihtiyaç duyduğunda ek

yardımcı organlar da oluşturabilmektedir. Taraflar Konferansı ihtiyacı doğrultusunda

şu ana kadar 2 tane yardımcı ek organ kurmuştur. Bunlardan ilki Kyoto

Protokolü’nün hazırlanması için 1. Taraflar Konferansında kurulan AGBM, diğeri ise

AG-13’dür. AG-13, sözleşmenin uygulanmasına ilişkin sorunların karara bağlanması

amacıyla 1. Taraflar Konferansında kurulmuştur. Sözleşmenin 13. maddesi,

hükümetlere yükümlülüklerini yerine getirmede karşılaştıkları zorlukların üstesinden

gelmeye yardımcı olmak için “çok taraflı danışmanlıkla ilgili yöntem” kurulmasını

istemektedir. AG13, İngiliz Patrick Szell başkanlığında 6 kez toplanmıştır. Son

raporunu 4. Taraflar Konferansında sunmuştur. Çok taraflı danışmanlıkla ile ilgili

Page 133: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

118

yöntemi yürütecek bir komitenin oluşumunda çalışmalara devam edilmektedir

(UNFCCC, 2002a).

Taraflar Konferansı ve yardımcı organların çalışmaları, her Taraflar

Konferansı dönem toplantısının başlangıcında seçilen bir “Büro” tarafından

yönetilmektedir. Büro, sürdürülebilirliği sağlamak için sadece Taraflar Konferansının

oturumlarına değil, ayrıca yardımcı organların oturum toplantılarına da hizmet

vermektedir. Taraflar Konferansı bürosu, BM bölgesel gruplarının her birinden 2’şer

üye ve 1 gelişmekte olan küçük ada devletlerinin temsilcisi olmak üzere 11 üyeden

oluşmaktadır. Bunların dışında 1 Taraflar Konferansı başkanı, 7 yardımcı başkan, 2

yardımcı organ başkanları ve 1 adet de ropörtör bulunmaktadır (UNFCCC, 2002a).

Taraflar Konferansı başkanının pozisyonu tipik başkanlık seviyesindedir.

Başkan, Taraflar Konferansının çalışmalarını yönetmekle sorumludur ve taraflar

arasındaki uzlaşmaları kolaylaştırır. Yardımcı başkanlar, başkana destek sağlamakta

ve özel konulara danışmanlık için çağrılabilmektedirler. Başkanın ve ropörtörün

pozisyonu, resmi olarak 5 BM bölge grupları arasından sırayla seçilirken, yardımcı

organların başkanlarının pozisyonu, resmi olmayan bir sırayla seçilmektedir. Büro 1

yıl için seçilirken üyeleri 2. dönem için tekrar seçilebilmektedir (UNFCCC, 2002a).

SBSTA ve SBI’nın bürosu ise, 1 başkan, 1 başkan yardımcısı ve 1

ropörtörden oluşmaktadır. SBSTA ve SBI’nın bürosu Taraflar Konferansının

bürosuna benzer görev ve sorumluluklara sahiptir ve genellikle iki yıl için hizmet

etmektedir (UNFCCC, 2002a).

EK I Dışı Tarafların Ulusal Bildirimleri İçin Çalışan Uzman Grubu (CGE),

sözleşme kapsamında EK I dışı ülkelere, ulusal bildirimlerinin hazırlanmasında

yardımcı olmak için, 1999 yılında 5. Taraflar Konferansı tarafından kurulmuştur.

CGE yılda iki kere, yardımcı organların dönem toplantılarıyla aynı zamanda

toplanmaktadır. CGE her gelişmekte olan BM bölgesinden birer adet olmak üzere 5;

EK I taraflarından 6 ve ilgili konularda deneyime sahip organizasyonlardan 3

uzmandan oluşmaktadır (UNFCCC, 2002a).

7. Taraflar Konferansında CGE’ye ek bir görev olarak, EK I dışı tarafların

ulusal bildirimlerinin hazırlanmasına etki eden sınırlama ve teknik problemlerin

giderilmesi hakkında çalışmalar yapma görevi verilmiştir. Ayrıca EK I dışı tarafların

Page 134: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

119

ulusal bildirimlerinin hazırlığı için rehberlerin geliştirilmesi ve bu bildirimlerin

gözden geçirilmesinin devamı için girdi sağlaması istenmiştir. CGE, SBI’ya bu

çalışmaları hakkında rapor sunmakla yükümlüdür (UNFCCC, 2002a).

En Az Gelişmiş Ülkeler Uzman Grubu, en az gelişmiş ülke taraflarına Ulusal

Adaptasyon Eylem Programlarının hazırlanması ve uygulanması konularında destek

sağlamak için Marakeş Anlaşmaları ile kurulmuştur (UNFCCC, 2002a).

Grup, Afrika en az gelişmiş ülke taraflarından 5, Asya en az gelişmiş ülke

taraflarından 2, küçük ada en az gelişmiş ülke taraflarından 2 ve EK II taraflarından 3

üye olmak üzere 12 üyeden oluşmaktadır. Bu grup yılda iki kez toplanmakta ve

çalışmaları hakkında SBI’ya rapor sunmaktadır (UNFCCC, 2002a).

Marakeş Anlaşmaları ile kurulan Teknoloji Transferi Uzman Grubu’nun

görevi, sözleşme kapsamında çevreyle dost teknolojilerin transferi ve kalkınmayı

geliştirmek için bilimsel ve teknik öneriler sağlamaktır. Bu grup, Afrika, Asya ve

Pasifik Latin Amerika gelişmekte olan ülkelerinden 3’er üye, gelişmekte olan küçük

ada ülkelerinden 1 üye, EK I taraflarından 7 üye ve ilgili uluslararası

organizasyonlardan 3 üye olmak üzere, toplam 20 uzmandan oluşmaktadır.

Yılda iki kez, yardımcı organlarla aynı dönemde toplanmakta ve

çalışmalarıyla ilgili olarak SBSTA’ya rapor sunmaktadır. Bu gurubun çalışmaları

2006 yılında gerçekleştirilecek olan 12. Taraflar Konferansında gözden

geçirilecektir.

Ortak Çalışma Grubu (JWG) ise, IPCC ve SBSTA, aralarında bilgi

alışverişini sağlamak için düzenli olarak toplanmaktadır.

Sözleşmenin bir diğer yardımcı organı olan Ortak İrtibat Grubu (JLG), 2001

yılında “Rio Sözleşmeleri” olarak anılan üç sözleşmenin İklim Değişikliği Çerçeve

Sözleşmesi (UNFCCC), Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi

(UNCBD) ve Birleşmiş Milletler Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi (UNCCD)

sekretaryaları tarafından oluşturulmuştur. Bu ortak grup, sekretaryaların birbiriyle

görüş alışverişinde bulunmalarına, mümkün olan ortak etkinlikleri ve potansiyel

sorunları belirlemelerine yardımcı olmaktadır. Kendileriyle sürekli danışma halinde

olunan ilgili diğer kurumlar arasında WMO ile Ramsar Uluslararası Sulak Alanlar

Sözleşmesi de yer almaktadır (UNFCCC, 2003a).

Page 135: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

120

Sekretarya

Sözleşmenin 8. maddesi uyarınca, Taraflar Konferansı, yardımcı organlar ve

büroya yardımcı olmak için bir sekretarya kurulmuştur. Sekretarya, Taraflar

Konferansının dönem toplantıları için düzenlemeler yapmak, taraflara

yükümlülükleri uygulamalarında yardımcı olmak, devam eden görüşmelere destek

sağlamak ve özellikle GEF ve uygulama acenteleri olan UNDP, UNEP, Dünya

Bankası, IPCC, ilgili diğer sözleşmelerin ve uluslararası organların sekretaryaları ile

ilişki kurmakla görevlidir. Bunların dışında sekretaryanın görevleri şu şekilde

sıralanabilir:

o Taraflar Konferansı ve Taraflar Konferansının sözleşme gereğince

oluşturulan alt organları için oturumlar düzenlemek ve bunlara gerekli

hizmetleri vermek,

o Kendisine sunulan raporları toplamak ve dağıtmak,

o Taraflar ve bunlar içinde özellikle gelişmekte olan ülke taraflarına

talepleri üzerine sözleşme hükümleri uyarınca gereken bilgilerin

toplanmasında ve dağıtılmasında yardım etmek,

o Faaliyetleri hakkında raporlar düzenleyip Taraflar Konferansına sunmak,

o Diğer ilgili uluslararası organların sekretaryaları ile gereken işbirliğini

sağlamak ve

o Sözleşme ve protokollerin herhangi birinde belirtilen diğer sekretarya

görevlerini yerine getirmek.

Sekretarya, kurumsal olarak BM’ye bağlıdır ve BM yasaları ve

yönetmeliklerine göre idare edilmektedir. Şu anda, tüm Dünya’dan, kısa dönemli

personel ve danışmanlar dahil, 150’nin üzerinde personeli bulunmaktadır.

Sekretaryanın başkanı, Taraflar Konferansının tavsiyesiyle BM Genel Sekreteri

tarafından atanmaktadır. Sekretaryanın 1991 yılında kurulmasıyla başa geçen

Micheal Zammit Cutujar’ın 2002 yılının Haziran ayında emekli olmasıyla,

sekretaryanın başkanı Hollanda’dan Waller Hunter olmuştur.

Page 136: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

121

Sekretaryanın geçici bürosu Cenevre’de kurulmuştur. 1. Taraflar

Konferansında alınan kararla, daimi sekretaryanın yeri 1996 yılının Ağustos ayından

itibaren Almanya’nın Bonn kenti olmuştur.

Her iki yılda bir, sekretarya başkanı, sekretarya tarafından gerçekleştirilecek

temel görevlerin ve bu çalışmalar için gerekli duyulacak olan fonun belirtildiği bir

bütçe programı teklifi vermektedir. Bu teklif, SBI tarafından gözden geçirilerek,

onaylanması için Taraflar Konferansına sunulmaktadır.

Bu program bütçesi, BM’nin değerlendirme ölçülerine göre hazırlanmakta ve

taraflardan elde edilen bağışlarla oluşturulmaktadır. Bunun dışında Temiz Kalkınma

Mekanizması projelerinden elde edilen gelirlerin bir kısmının da bu fon için

ayrılması kararlaştırılmıştır.

Sekretaryanın örgütsel yapısı bu çalışma kapsamında oluşturulan Şekil

4.14’de belirtildiği gibi üç ana bölüm ve bu ana bölümleri oluşturan alt birimlerden

oluşmaktadır.

Şekil 4.14. Sekretaryanın Örgütsel Yapısı

Sekretarya

Teknik Programlar

İcra Kurulu Destek Servisler

o Yöntemler, Envanterler ve Bilim (MIS)

o Sürdürülebilir Kalkınma (SD)

o İşbirliği Mekanizmaları (COOP)

o Uygulama (IMP)

o İdari Hizmetler (AS)

o Hükümetlerarası Toplantılarla İlgili İşler (ICA)

o Bilgi Hizmetleri (IS)

Page 137: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

122

1) İcra Kurulu: Bu kurul, icra kurulu sekretaryası, sekretarya yardımcısı ve Taraflar

Konferansı sekretaryasından oluşmaktadır. Bu üç görevli, sekretarya çalışmalarının

bütünlüğünü ve tutarlılığını sağlamaktan, sözleşme organlarının gereksinimlerinin

karşılanmasından sorumludur. Üç görevli aynı zamanda Taraflar Konferansı

başkanına ve bürosuna danışmanlık ve destek sağlamakla, ortaya çıkan politika

konularını analiz etmekle, iletişim ve tanıtım hizmetlerinde eşgüdümü sağlamakla

görevlidir.

2)Teknik Programlar: Taraflar Konferansı ve yardımcı organlar tarafından

belirlenen görevleri yerine getirmekle yükümlüdür. Bu görevleri aşağıda belirtilen 4

program kapsamında gerçekleştirmektedir.

a) Yöntemler, Envanterler ve Bilim (MIS): Sekretarya tarafından

hazırlanan yöntemsel çalışmaları daha da geliştirerek SBSTA’ya hizmet vermektedir.

Rapor kılavuzlarının geliştirilmesini koordine etmekte, emisyon envanterlerinin

teknik değerlendirilmesini düzenlemekte ve envanter verilerini arşivlemektedir. MIS,

başta IPCC ve Küresel İklim Gözlem Sistemi olmak üzere uluslararası bilimsel

organlarla bilgi alışverişinde de bulunmaktadır.

b) Uygulama (IMP): Bu programın çalışmaları SBI tarafından

değerlendirilmektedir. Bu hizmetlerin arasında, EK I ve EK I dışı tarafların ulusal

bildirimlerine ilişkin kılavuzlar üzerindeki çalışmalar da yer almaktadır. IMP, ulusal

bildirimlerde yer alan bilgileri derlemekte ve sentezlemektedir. EK I taraflarından

gelen ülke bildirimlerinin ve CGE’den gelen ayrıntılı bilgilerin ayrıntılı

incelenmesine destek sağlamaktadır.

c) Sürdürülebilir Kalkınma (SD): İklim değişikliğiyle ilgili duyarlılıkların

EK I dışı tarafların sürdürülebilir kalkınma programlarına entegrasyonuyla

ilgilenmektedir. Gündeminde yer alan konular arasında, teknoloji transferiyle ilgili

hükümetlerarası çalışmalara destek, uyum stratejileri ve 6. madde çerçevesinde

ülkeler düzeyinde gerçekleştirilecek eğitim, öğretim ve halkın bilinçlendirilmesi

çalışmaları yer almaktadır.

d) İşbirliği Mekanizmaları (COOP): Temiz Kalkınma Mekanizması

çerçevesindeki projelerin ve Kyoto Protokolü’nün ortak uygulamasını

desteklemektedir. COOP ayrıca protokol çerçevesindeki emisyon ticareti ve kayıt

Page 138: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

123

sistemlerinin uygulanmasını da desteklemektedir. Sözleşme gereğince ortak

uygulamaya ilişkin bilgileri toplayarak, dağıtımını sağlamaktadır.

3) Destek Servisler: Sekretarya ile hükümetlerarası sürecin etkin işletilmesi

görevini, 3 alt program dahilinde gerçekleştirmektedir.

a) Hükümetlerarası ve Toplantılarla İlgili İşler (ICA): Taraflar Konferansı

sekretaryasına maddi ve hukuki destek sağlamaktan ve sözleşme organlarının ve

çalıştaylarının oturumlarını düzenlemekten sorumludur. ICA, taraflardan gelecek

katılımcıların ödeneklerini hazırlamakta ve seyahat düzenlemeleri yapmaktadır.

Resmi belgelerin editörlüğü ve yayınlanması da görevleri arasındadır.

b) İdari Hizmetler (AS): Sekretaryanın genel işleyişinden sorumludur. AS,

sekretaryanın program bütçesini hazırlamakta ve yönetmekte, katkıları izlemekte,

finans ve insan kaynaklarının yönetimine ilişkin politikalar ve kılavuzlar

hazırlamakta ve satın alma işlemlerini yürütmektedir. İdari etkinlikler ve bunlarla

ilgili masrafları BM Entegre Yönetim Bilgi Sistemleri’ne kaydetmektedir.

c) Bilgi Hizmetleri (IS): Sözleşme organlarının toplantılarında ve

çalıştaylarında, taraflara ve sekretaryaya bilgi ve iletişim teknolojisi desteği

sağlamaktadır. Sekretaryanın web sayfasını düzenlemekte ve tarafların internet

aracılığıyla verilere, bilgilere ve resmi belgelere ulaşabilmesini sağlamaktadır.

Ayrıca medyanın sözleşme ile ilgili süreçlere katılımı için gerekli düzenlemeleri

yapmakta, sözleşme ve ilgili konularda kamuoyuna yararlı olabilecek genel bilgileri

yayınlamaktadır.

Bağlı Organlar

GEF ve IPCC, resmen parçası olmamakla birlikte, sözleşmeye çeşitli

hizmetler sağlayan yardımcı organlardır.

GEF, 1991 yılında biyolojik çeşitlilik, uluslararası sular, ozon tabakasının

incelmesi ve iklim değişikliğinden oluşan odak alanlardaki program ve projelere ve

bu alanlarla ilgili olduğu ölçüde toprak bozulması, çölleşme ve ormansızlaşma ile

mücadele eden program ve projelere fon sağlayarak, küresel çevre faydalarını

artırmak amacıyla UNEP, UNDP ve Dünya Bankası tarafından kurulmuştur. 1994

Page 139: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

124

yılına kadar pilot evre sürecinde çalışan GEF, 176 ülke üyesiyle uluslararası finansal

organizasyonudur.

GEF’in uygulayıcı kuruluşları Dünya Bankası, UNEP ve UNDP’dir. GEF

yılda iki kez toplanmaktadır ve çalışma programlarını hazırlayan bir sekretaryaya

sahiptir. Hükümetler, büyük ölçekli GEF programlarından fon temin etmek için

GEF’e doğrudan başvurabilmektedirler. Bu tarz projeler tam kapsamlı projeler olarak

adlandırılmakta ve 1 milyon ABD doları ve üstüne kadar desteklenmektedir. Orta

ölçekli GEF projelerinden hükümetler, sivil toplum kuruluşları, akademik kurumlar,

ulusal ve uluslararası kurumlar, yerel halk ve özel sektör işletmeleri

yararlanabilmektedir. Bu tür projeler 1 milyon dolara kadar desteklenebilmektedir.

Küçük destek programları ise sadece sivil toplum kuruluşları içindir ve 50 000 dolara

kadar desteklenmektedir.

IPCC, 1988 yılının Kasım ayında, insan kaynaklı iklim değişikliği riskinin

anlaşılması konusunda bilimsel, teknik ve sosyo-ekonomik bilgilerin

değerlendirilmesi ve buna ek olarak adaptasyon seçeneklerinin geliştirilmesi görevi

ile WMO ve UNEP tarafından kurulmuştur.

Üç çalışma grubu olarak görev dağılımına sahip IPCC, ağırlıklı olarak

gelişmiş ülkelerden bilimsel kuruluşlar, enstitüler ve BM uzman kuruluşlarından

deneyimli bilim adamları tarafından oluşturulmuştur (Depledge, 2002).

o 1.Çalışma Grubu: İklim değişikliğinin bilimsel konularında,

o 2.Çalışma Grubu: İklim değişikliğinin etkileri, ülkelerin tehlikeden etkilenme

oranları ve adaptasyon konularında,

o 3. Çalışma Grubu: İklim değişikliğinin etkilerinin azaltılması konularında

çalışmalar yapmakta ve bu çalışmalarını her beş yılda bir “değerlendirme raporu” adı

altında yayınlamaktadır.

IPCC 1990, 1996 ve 2001 yıllarında, 3 adet geniş çaplı değerlendirme raporu

yayınlamıştır. Bu değerlendirme raporlarının yanında, özel raporlar hazırlamakta ve

teknik çalışmalar da yapmaktadır. IPCC’nin yapmış olduğu tüm bu çalışmalar,

politik düzeyde uluslararası görüşmelere yol gösterici rehberler olarak

kullanılmaktadır.

Page 140: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

125

IPCC’nin 4. değerlendirme raporu çalışmaları, 2002–2003 yılları arasındaki

dönemde gerçekleştirilen 1. ve 2. faaliyet toplantılarıyla başlamıştır. 2004 yılında

başlayan 1. rehber toplantıları 2006 yılında yapılacak olan 4. toplantı ile son bulacak

ve gözden geçirme ve onaylama sürecinin ardından 2007 yılında yayınlanacaktır

(IPCC, 2005).

Mali Mekanizma

Sözleşmenin 11. maddesinde belirtilen “mali mekanizma” konusunda adı

geçen GEF, Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’nde olduğu gibi sözleşme için de ara

finansal mekanizma olarak belirlenmiştir. Başlangıçta sözleşmenin mali

mekanizması geçici bir süreliğine GEF’e verilmiştir. Ancak 1998 yılında düzenlenen

4. Taraflar Konferansında, her dört yılda bir gözden geçirilmek üzere sözleşmenin

mali mekanizmasının yürütülmesinin GEF’te kalması kararlaştırılmıştır. GEF, halen

bu görevini sürdürmektedir.

İklim değişikliği politikaları, program öncelikleri ve fon için uygun kriterler

hakkında kararı Taraflar Konferansı vermektedir. Taraflar Konferansı, GEF’e iklim

değişikliği çalışmaları ile ilgili SBI’dan elde edilen öneriler bazında, düzenli politik

görüşler sunmaktadır.

1991 yılından bu yana gelişmekte olan ülkelerdeki iklim değişikliği

çalışmaları için GEF kapsamında hibe olarak yaklaşık 1.3 milyar dolar tahsis

edilmiştir ve bu yardımın yalnızca %3’ü EK I dışı tarafların ülke bildirimlerinin

finansmanı amacıyla kullanılmıştır. İkili işbirliği kuruluşları ve özel sektörün

katkılarıyla sağlanan 6.9 milyar dolar da eklendiğinde toplam 8.2 milyar dolarlık bir

finansmana ulaşılmaktadır. Marakeş Anlaşmalarının bir parçası olarak Taraflar

Konferansı, GEF finansman kapsamının uyum ve kapasite geliştirme dahil olmak

üzere daha fazla etkinliği içerecek biçimde genişletilmesini tavsiye etmiştir

(UNFCCC, 2003a).

Sözleşme mali mekanizmasını desteklemek üzere, Marakeş Anlaşmaları

çerçevesinde iki yeni fon oluşturulmuştur. Bu fonlardan ilki, kapasite geliştirme,

uyum, teknoloji transferi, iklim değişikliğine yol açan etmenlerin azaltılması ve fosil

yakıt ticaretinden elde edilen gelire aşırı bağımlı ülkelerde ekonominin

Page 141: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

126

çeşitlendirilmesi ile ilgili projelerin finansmanında kullanılacak olan Özel İklim

Değişikliği Fonu’dur. Marakeş Anlaşmaları çerçevesinde kurulan bir diğer fon ise

En Az Gelişmiş Ülkeler Fonu’dur. Bu fon en az gelişmiş ülkelere yardımı

amaçlayan özel bir çalışma programını desteklemede kullanılacaktır (UNFCCC,

2003a).

Marakeş Anlaşmaları, belirtilen fonlara ek olarak bir de Uyum Fonu

oluşturmuştur. Bu fonun yönetimi de GEF tarafından sağlanacaktır. Uyum fonu

kaynakları, Temiz Kalkınma Düzeneği projelerinden alınacak uyum vergilerinin yanı

sıra, EK I taraflarınca sağlanacak ek katkılardan oluşacaktır (UNFCCC, 2003a).

Uyum Fonu gelişmekte olan ülkelerdeki pratik uyum proje ve programlarının

finansmanında kullanılacak ve ayrıca kapasite geliştirme etkinlikleri de bu fondan

desteklenecektir. Kyoto Protokolü’nün tarafları fona yaptıkları katkıları her yıl rapor

olarak bildirecek, Kyoto Protokolü’nün Taraflar Konferansı da, bu raporları

değerlendirecektir (UNFCCC, 2003a).

EK II kapsamındaki taraflar, gelişmekte olan ülkelere ek finansman amacıyla

2005 yılına kadar her yıl aralarında 410 milyon dolarlık kaynak sağlayacaklarını

açıklamışlardır. Ek finansman düzeyi 2008 yılında yeniden belirlenecektir. Toplanan

bu fonlar, sözleşmenin finansal mekanizması durumunda olan GEF tarafından

kullandırılacaklardır (UNFCCC, 2003a).

Uygulamayla İlgili Bilgi İletişimi: Raporlama

Sözleşmenin 12. maddesi “Uygulamayla ilgili bilgi iletişimi” konularını

belirtmektedir. Bu maddeye göre taraflar;

o Sera gazlarının kaynaklar tarafından insan kaynaklı salınımı ve yutaklar

tarafından emilmesinin ulusal envanterlerini,

o Sözleşmenin uygulanması için tarafların aldığı veya almayı öngördüğü

önlemlerin genel tanımını,

o Dünya’daki emisyon eğilimlerini saptamak için gerekli veriler dahil,

tarafların uygun bulduğu bilgileri Taraflar Konferansına sunmaları

gerekmektedir.

Page 142: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

127

Bu bilgilerin Taraflar Konferansına sunulması ile oluşturulan iletişim

sayesinde Taraflar Konferansı, tarafların yükümlülüklerini ne ölçüde yerine

getirdiklerini ve sözleşmenin tam anlamıyla uygulanması konusunda ne kadar

ilerleme sağlandığını denetlemektedir. Ayrıca Taraflar Konferansı, bilgi iletilmesinde

saydamlığı, karşılaştırılabilirliği ve esnekliği sağlamak amacıyla taraflara kılavuzlar

göndermektedir. Taraflar da kendi ülkelerindeki duruma ilişkin bilgileri, bu kılavuz

çerçevesinde hazırladıkları ulusal bildirimlerle iletmektedirler (UNFCCC, 2003b).

EK I tarafları daha sık ve daha ayrıntı raporlar sunmak zorundadırlar. EK I

dışı tarafların rapor yükümlülükleri ise genellikle kendilerine aktarılan fonlara

bağlıdır. EK I dışı ülkeler raporlama konusunda, en az gelişmiş ülkeler ile diğer

gelişmekte olan ülkeler olarak iki gruba ayrılmaktadır. EK I dışı ülkelerin ilk ulusal

bildirimleri, sözleşmenin o ülke için yürürlüğe girmesini izleyen üç yıl içinde ya da

elde maddi kaynak bulunup bulunmamasına bağlı olarak farklı zamanlarda sunulması

gerekmektedir. Bu konuda karar verme hakkı, söz konusu ülkelere aittir. İlk rapor

sonrasındaki diğer raporların ne zaman verileceğini ise, bütün taraflar için, Taraflar

Konferansı belirlemektedir (UNFCCC, 2003b).

EK I Tarafları Raporlarını Nasıl Sunmaktadır?

EK I tarafları ilk ulusal bildirimlerini, sözleşme o ülke için hangi tarihte

yürürlüğe girmişse o tarihi izleyen 6 ay içinde sunmakla yükümlüdür. İkinci

bildirimin tarihi 15 Nisan 1997 (Sözleşmenin diğerlerine göre 1 yıl sonra yürürlüğe

girdiği ekonomileri geçiş sürecindeki taraflar için bu tarih 15 Nisan 1998 idi), üçüncü

bildirimin tarihi ise 30 Kasım 2001’dir. Dördüncü bildirimin sunulması için ise son

tarih olarak 1 Ocak 2006 belirlenmiştir. Sekretaryaya, sözleşmeyi 1998 yılından

sonra kabul eden ülkeler dışında diğer EK I ülkelerinin hemen hemen hepsinden iki

bildirim sunulmuştur. Üçüncü bildirimlerin sunumu ise halen devam etmektedir

(UNFCCC, 2003a).

EK I taraflarının bir başka yükümlülüğü de, sera gazı emisyonlarını ve

uzaklaştırmalarını her yıl 15 Nisan tarihine kadar sekretaryaya iletmektir. Bu

çerçevede, teslim edilecek raporlarda, temel olarak alınan 1990 yılından başlayarak

(temel yıl ekonomileri geçiş sürecindeki taraflarda farklı olabilir) rapor teslim

Page 143: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

128

yılından önceki iki yıla kadar uzanan döneme ait emisyon verilerinin yer alması

gerekmektedir. Bu durumda, örneğin 2002 yılı Nisan ayında teslim edilmesi gereken

emisyon envanterlerinde 2000 yılına ait emisyon verilerinin yer alması

gerekmektedir (UNFCCC, 2003a).

EK I Dışı Taraflar Raporlarını Nasıl Sunmaktadır?

31 Temmuz 2003 tarihi itibariyle EK I dışı 105 ülke ilk ulusal bildirimini

sunmuş durumdadır ve bu kapsamda rapor veren ülke sayısı giderek artmaktadır.

Meksika ikinci raporunu şimdiden sekretaryaya sunmuştur ve EK I dışı kimi ülkeler

halen bu raporlar üzerindeki çalışmalarını sürdürmektedirler. EK I dışı tarafların

ayrıca yıllık emisyon envanteri bildirme yükümlülükleri olmadığı gibi, bu

envanterler taraflarca teslim edilen ulusal bildirimlerin derlenmesinde gözden

geçirme kapsamı dışında tutulmaktadır (UNFCCC, 2003b).

Gözden Geçirme İşlemleri

EK I taraflarının ülke raporları ve sera gazı emisyon envanterleri, bağımsız

uzmanlardan oluşan ekipler tarafından derinlemesine incelemeye alınmaktadır.

Burada, taraflardan her birinin yükümlülüklerinin ve bu yükümlülüklerini yerine

getirmek için atılan adımların teknik açıdan değerlendirilmesi amaçlanmaktadır.

Taraflarca aday gösterilen uzmanlar arasından seçilen ekiplerin eşgüdümü,

sekretarya tarafından sağlanmaktadır. Ülkeler tarafından iletilen bilgilerin belirli

aralıklarla derinlemesine gözden geçirme işlemleri 1995 yılında başlatılmıştır.

Ekipler değerlendirmelerini, masa başı çalışmalarının yanı sıra, ilgili ülkelere

yaptıkları ziyaretlerden edinilen bulgulara da dayandırmaktadırlar (UNFCCC,

2003a).

2003 yılından itibaren, EK I ülkelerinin sera gazı envanterleri yıllık olarak

gözden geçirilmektedir. İletilen her envanterin teknik değerlendirilmesi ilk kontrol,

sentez-değerlendirme ve bireysel değerlendirme aşamalarından oluşmaktadır.

Bireysel değerlendirmelerde masa başı çalışma, ortak değerlendirme ve ülke ziyareti

gibi farklı yaklaşımlara başvurulabilmektedir. Sekretarya, 1996 yılından bu yana

Page 144: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

129

belirli aralıklarla, EK I ve EK I dışı taraflardan gelen ülke bildirimlerinin derleme ve

sentez raporlarını hazırlamıştır (UNFCCC, 2003b).

Gelişmekte Olan Ülkelere Yönelik Çalışmalar

Gelişmekte olan ülkelerin iklim değişikliğine karşı duyarlılıklarının sözleşme

kapsamında nasıl ele alınması gerektiği konusunda bir dizi çalıştay

gerçekleştirilmiştir. Bu çalıştaylar, bir anlaşma ile sonuçlandırılmıştır. Finansmanla

ilgili yeni ödenekleri içeren bu anlaşma, Marakeş Anlaşmalarının bir bölümünü

oluşturmaktadır. Alınan diğer kararlar ise en az gelişmiş ülkeler için özel duyarlılık

taşıyan konuları kapsamaktadır. Marakeş Anlaşmaları, EK I dışı tarafların

gereksinimlerini ve önceliklerini, EK II taraflarını ise bunları desteklemek üzere

düşündükleri çalışmaları açıklamaya davet etmektedir (UNFCCC, 2003a).

Marakeş Anlaşmaları, iklim değişikliği ve ilgili önlemler konusunda analitik

çalışmaları kapsayan uzun dönemli bir program belirlemiştir. Bu programda, bir dizi

bölgesel çalıştay ile olası sigorta önlemleri dahil olmak üzere, çeşitli özel konularda

çalıştaylar yer almaktadır. EK I dışı taraflarla ilgili kılavuzlar 8. Taraflar

Konferansında daha da geliştirilmiştir. Bu kılavuzlar, iklim değişikliğine yol açan

etmenlerin azaltılmasının yanı sıra, etkilere karşı duyarlılık ve uyum gereksinimleri

gibi konulardaki bilgilerin daha ayrıntılı biçimde aktarılabilmesi için gerekli

esnekliği sağlamaktadır (UNFCCC, 2003a).

Marakeş Anlaşmaları en az gelişmiş ülkeler için ayrı bir çalışma programı da

belirlemiştir. Bu program, ulusal uyum eylem programlarının hazırlanmasını

öngörmektedir. Bu programlar aracılığıyla, en az gelişmiş ülke taraflarının, iklim

değişikliği etkilerine karşı duyarlılıkları ve uyum konusunda öncelikleri hakkında

bilgi sağlamaları için bir ortam yaratılmış olacaktır. Aslında en az gelişmiş ülke

taraflarının çoğu iklim değişikliğine uyum sağlayabilmek için destek gereksinimi

duymaktadır. Ancak bu ülkeler, söz konusu gereksinimleri kısa sürede ayrıntılı

biçimde ortaya koyacak ulusal bildirimlerini hazırlama açısından yeterince donanımlı

değillerdir. Sonuçta, ulusal uyum eylem programları hazırlama çalışmalarının

finansmanı yeni oluşturulan En Az Gelişmiş Ülkeler Fonu tarafından sağlanacak,

ayrıca iklim değişikliği ve sürdürülebilir kalkınma konularında uzman 12 kişiden

Page 145: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

130

oluşan bir En Az Gelişmiş Ülke Uzmanlar Grubu da bu çalışmaları destekleyecektir

(UNFCCC, 2003a).

Teknoloji Transferi

Gelişmekte olan ülkelerin, çevre dostu teknolojileri ve sürdürülebilir

kalkınma yaklaşımlarını benimseyerek, geçmişte, henüz risklerin bilinmediği

dönemlerde gelişmiş ülkelerin izlediği yanlış yoldan uzak durmaları beklenmektedir.

Ayrıca sekretarya, tarafları, bu yöndeki bilgilerin sentezi ve paylaşımı yoluyla

desteklemektedir. Bu çerçevede, gelişmekte olan ülkelerin teknoloji gereksinimleri

değerlendirilmekte, EK II taraflarının ve diğerlerinin teknoloji aktarımları ile ilgili

bilgileri toplanmaktadır. Sekretaryaya ayrıca bir teknoloji bilgi sistemi

geliştirilmiştir. Bu sistem, çevre dostu teknolojilerin bir envanterini de içermektedir

(UNFCCC, 2003a).

İki yıl süren karşılıklı görüşmeler sonucunda, Marakeş Anlaşmalarının bir

bölümünü oluşturan “anlamlı ve etkili girişimler” çerçevesi üzerinde uzlaşmaya

varılmıştır. Bu uzlaşmanın kapsamına aşağıdaki alanlar girmektedir (UNFCCC,

2004):

o Teknoloji gereksinimlerinin değerlendirilmesi,

o Bir teknoloji bilgi sisteminin oluşturulması,

o Teknoloji transferine elverişli ortamlar yaratılması,

o Teknoloji transferi için gerekli kapasitenin oluşturulması,

Bu çalışmanın finansmanıyla ilgili kaynaklar, GEF İklim Değişikliği Odak

Alan Programı çerçevesinde sağlanabilmektedir. Ayrıca, yakın gelecekte, Özel İklim

Değişikliği Fonu kaynakları da bu amaçla kullanılabilecektir. Planların yaşama

geçirilmesi sürecini izlemek ve bu alandaki etkinlikleri daha da geliştirmek üzere bir

Teknoloji Transferi Uzman Grubu oluşturulmuştur. 20 üyeden oluşan bu grup yılda

iki kez toplanmakta ve raporları SBSTA tarafından değerlendirilmektedir (UNFCCC,

2003a).

Page 146: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

131

4.2.4. Marakeş Anlaşmalarında Alınan Kararlarla Kyoto Protokolü

İDÇS’nin yürürlüğe girmesinden sonra gerçekleştirilen ilk Taraflar

Konferansında, EK I ülkelerinin yükümlülüklerinin yeterli olmadığı kabul edilmiştir.

Bu gerçekten yola çıkarak ülkeler, yükümlülüklerin güçlendirilmesi amacıyla bir

protokol veya yasal bir düzenleme için çalışmalara başlanmasına karar vermişlerdir.

Bu çalışmalar AGBM kapsamında gerçekleştirilen 8 toplantı sonucunda taslak bir

protokol metnine dönüştürülmüştür.

Söz konusu protokol, 1–11 Aralık 1997 tarihleri arasında Japonya’nın Kyoto

kentinde gerçekleştirilen 3. Taraflar Konferansında imzaya açılmıştır. İmzaya

açıldığı haliyle birçok belirsiz konu içeren Kyoto Protokolü, gerçekleştirilen Taraflar

Konferanslarında detaylandırılmıştır.

Çalışmanın bu aşamasında 2001 yılında kabul edilen Marakeş Anlaşmaları ile

detaylandırılan Kyoto Protokolü irdelenmiştir.

Kyoto Protokolü’nün Genel Çerçevesi

Kyoto Protokolü, sözleşme ile aynı temelleri ve aynı hedefleri paylaşan ve

sözleşmeyi tamamlayan ve güçlendiren bir belge niteliğini taşımaktadır. Bu temelde

protokol de aynı sözleşme gibi ülkeleri EK I, EK II ve EK I dışı taraflar olarak

ayırmaktadır. Bununla beraber 2 yardımcı organı ve sekretaryası dahil diğer

organları, protokol çerçevesinde de hizmet vermektedir. Ayrıca sözleşmenin Taraflar

Konferansı, protokol yürürlüğe girdiğinde, protokolün Taraflar Konferansı olarak

çalışacak ve IPCC de, bilimsel, teknik ve yöntemsel alanlarda sözleşmeye sağladığı

desteği, protokole de sağlayacaktır.

Kyoto Protokolü, 28 madde ve EK A ve EK B olmak üzere 2 Ek’ten

oluşmaktadır. 1990 yılına oranla EK I ülkelerinin sayısal emisyon azaltım

hedeflerinin belirtildiği protokolün EK B listesi, Çizelge 4.20’de belirtilmiştir.

Çizelge 4.21’de belirtilen Kyoto Protokolü’nün EK A listesinde ise, protokolün EK

B listesinde belirtilen EK I ülkelerinin azaltması gereken 6 temel sera gazı ve kaynak

sektörleri yer almaktadır.

Page 147: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

132

Çizelge 4.20. Kyoto Protokolü EK B Listesinde Yer Alan Ülkeler ve 1990 Yılından 2008-2012 Dönemine Kadar Olan Emisyon Hedefleri

Taraf Ülke (OECD)

Yükümlülük (%) Taraf Ülke

(ekonomileri geçiş sürecindeki ülkeler)

Yükümlülük (%)

ABD - 7 Bulgaristan - 8 Avustralya + 8 Çek Cumhuriyeti - 8 Avrupa Birliği - 8 Estonya - 8 İzlanda + 10 Letonya - 8 Japonya - 6 Litvanya - 8 Kanada - 6 Slovakya - 8 Lihtanştayn - 8 Slovenya - 8 Monako - 8 Mavaristan - 6 Norveç + 1 Polonya - 6 İsviçre - 8 Hırvatistan - 5

Rusya Federasyonu 0 Yeni Zelanda 0

Ukrayna 0

Çizelge 4.21. Kyoto Protokolü EK A Listesinde Yer Alan Sera Gazları ve Kaynak

Sektörleri Sera Gazları

Karbon dioksit CO2 Diazot monoksit N2O Hidroflorokarbonlar HFCs Metan CH4 Perflorokarbonlar PFCs Sülfür Hekzaflorür SF6

Sektörler/Kaynak Kategorileri Enerji Endüstriyel İşlemler Tarım Atık

Yakıt Yanması

- Enerji End. - İmalat End. ve inşaat - Ulaşım - Diğer sektörler - Diğerleri

Yakıtlardan

kaynaklanan kaçak

emisyon

- Katı yakıtlar - Petrol ve doğal gaz - Diğerleri

- Mineral ürünler - Kimyasal ürünler - Metal üretimi - Diğer üretimler - Halokarbonlar ve sülfür hekzaflorürün üretimi - Halokarbonlar ve sülfür hekzaflorürün tüketimi - Diğerleri - Çözücü ve diğer ürün kullanımı

- Bağırsak fermantasyonu - Çiftlik gübresi yönetimi - Çeltik yetiştiriciliği - Tarımsal topraklar - Savanların düzenli bir şekilde yakılması - Tarımsal kalıntıların tarlada yakılması - Diğerleri

- Araziye katı atık boşaltımı - Atık su işlemi - Atık yakma - Diğerleri

Genel Yükümlülükler ve Kurallar

EK I tarafları için bağlayıcılık taşıyan emisyon azaltım hedefleri, Kyoto

Protokolü’nün özünü oluşturmaktadır. Buna göre, 2008–2012 yıllarını kapsayan ilk

dönemde, sözleşmenin EK I listesinde yer alan ülkeler, protokolün EK A listesinde

belirtilen 6 temel sera gazından CO2, CH4, N2O gazlarının toplam emisyonunu 1990

yılındaki seviyesinin; HFCs, PFCs, SF6 gazlarının toplam emisyonunu 1995

yılındaki seviyesinin, %5 altına çekmekle yükümlüdürler. Bu çerçevede bütün EK I

Page 148: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

133

taraflarının kendi emisyon hedefleri bulunmaktadır ve yoğun görüşmeler sonucunda

Kyoto’da karara bağlanan bu hedefler protokolün EK B listesinde belirtilmektedir.

Emisyonların azaltılmasında tek bir yıl yerine 5 yıllık bir dönem seçilmesinin

nedeni, ekonomilerde gerçekleşebilecek dalgalanmalar ve hava koşullarındaki

değişimler gibi önceden belirlenmesi zor süreçlerin etkilerinin azaltılmasıdır.

Söz konusu 5 yıllık dönemde, protokolün EK B listesinde belirtilen taraf

ülkeler, kendi emisyonlarını, ayrılmış miktar olarak bilinen bir düzeyde kalacak

biçimde azaltmak ya da sınırlandırmakla yükümlüdürler. Bu yükümlülük

doğrultusunda, protokolün ilk yükümlülük dönemi başlamadan önce EK B’de

belirtilen tarafların her biri, kendileri için geçerli olacak ayrılmış miktarın

hesaplanabilmesi için temel alınan yıl itibariyle emisyonlarını bildirmeleri

gerekmektedir. Dolayısıyla yine her bir taraf, HFCs, PFC ve SF6 emisyonları için

temel olarak 1990 ya da 1995 yılı arasında yapacağı tercihle ilgili kararını bu

aşamada vermek durumundadır.

Protokol, ülkelere emisyon sınırlandırma seviyelerinin yanında başka

yükümlülükler de vermektedir. Bu yükümlülükler aşağıda özetlenmiştir:

o EK I ülkeleri, 2005 yılı itibari ile yükümlülüklerin yerine getirilmesi için

kayda değer bir ilerleme kaydettiklerini göstereceklerdir.

o Sera gazı emisyonları ve emisyon emen yutak ve hazneler şeffaf ve

doğrulanabilir tarzda rapor edilecektir.

o Protokolün 1. Taraflar Konferansına kadar, 1990 yılı karbon stoğu seviyesi ve

izleyen yıllarda karbon stoğundaki değişimin tahmin edilmesini sağlayan

veriler oluşturulacaktır.

o Protokolün EK B listesinde verilen bireysel sınırlama yükümlülüklerinin bir

sonraki dönemi için görüşmeler, birinci görev süresinin sonundan önce en az

yedi yıl içinde başlamalıdır.

o Protokol kapsamında yükümlülüklerin yerine getirilmesi için EK I’de yer

alan protokol taraflarının bir araya geldiği Taraflar Konferansı tarafından,

ekonomileri geçiş süreci içinde olan ülkelere belirli derecede bir esneklik

sağlanacaktır. Genellikle taraflar emisyonlarını azaltırken ya da

sınırlandırırken 1990 yılını temel almaktadırlar. Bununla birlikte ekonomileri

Page 149: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

134

geçiş sürecindeki taraflar, sözleşme çerçevesinde başka bir yılı temel

alabilirler. Bununla birlikte HFC, PFC ve SF6 emisyonları için bütün taraflar

temel olarak 1990 ya da 1995 yılını seçebilmektedirler. Ayrıca taraflar arazi

kullanımı, arazi kullanım değişiklikleri ve ormancılık sektöründe ele alınan

karbon yutaklarını artırarak atmosferden uzaklaştırılan sera gazı miktarlarını

artırıp, emisyonlarını dengeleyebilmektedirler. Ancak sera gazlarının

uzaklaştırılmasında sadece belirli etkinlikler geçerli sayılmaktadır. Bu yollar

da belirli kurallara tabidir. Bunun yanısıra, hedeflere ulaşmak için bu

sektördeki emisyonların ne ölçüde kullanılabileceği de yine özel kurallarla

belirlenmiştir (UNFCCC, 2003a).

o Eğer herhangi bir tarafın yükümlülük dönemi içindeki emisyonları, belirlenen

hedefin altında kalıyorsa, bu taraf, belirli sınırlar içerisinde kalmak koşuluyla,

aradaki farkı 2012 ötesinde, yani bir sonraki yükümlülük dönemine

aktarabilirler. Halen geçerli koşullara göre, yutaklar yoluyla karbon

uzaklaştırılmasından sağlanan azaltmalar gelecek yıllara taşınamazken, Ortak

Uygulama ve Temiz Kalkınma Mekanizması projeleriyle sağlanan

azaltmalarda, ayrılmış miktarının en çok %2.5’luk bölümü ileriye aktarılabilir

(UNFCCC, 2003a).

AB, sözleşmenin uygulanması ve başta Kyoto Protokolü olmak üzere, alınan

yükümlülüklerin yerine getirilmesi konusunda en kararlı siyasi duruşa sahip taraflar

arasında yer almaktadır.

AB’nin konu ile ilgili çalışmaları gerçekte 1997 tarihli Kyoto Protokolü’nün

çok öncelerine dayanmaktadır. Bu süreçte öncelikle 15 üyeli AB, sera gazı azaltım

yükümlülüğünün paylaşılabilmesi için (burden sharing) sektörel ve üye ülkeler

bazında, hangi alanlarda ne kadar salınım indirimine gidilebileceğine dair bilimsel ve

analitik modeller yoluyla yoğun hesaplamalar yapmıştır. Hollanda’nın dönem

başkanlığında Utrecht Üniversitesi tarafından yürütülen ve Üçlü İndirim Yaklaşımı

(Tryptich Approach) olarak adlandırılan bu modelde ulusal sektörler, uluslararası

ölçekte enerji yoğun sektörler ve enerji sektörleri temel alınarak CO2

salınımlarındaki indirimler hesaplanmıştır. Bu hesaplamalar öncesinde, İrlanda,

İspanya, Portekiz ve Yunanistan’ın, diğer adıyla Uyum Fonu Ülkeleri’nin (Cohesion

Page 150: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

135

Fund countries), birlik içerisindeki dengeler göz önünde bulundurularak ve

ekonomik kalkınmalarına yardımcı olabilmek amacıyla, salınımlarını azaltmak

yerine artırabilecekleri öngörüsünde bulunulmuştur (Çevre ve Orman Bakanlığı,

2005).

AB üyesi 15 ülke, protokol çerçevesinde şekillenen ve “balon” adı verilen bir

hesaplama yönteminden yararlanma konusunda anlaşmaya varmıştır. AB ülkeleri

arasında yapılan “Burden Sharing” anlaşması ile her ülke,

o Ekonomisi

o Enerji üretim/tüketim yapısı

o Başka ülkelerde yapabileceği yatırım potansiyeline göre,

sera gazlarını değişik oranlarda azaltacak, sabit bir oranda tutacak veya

artırabilecektir.

Buna göre söz konusu ülkeler, toplam emisyon azaltma hedefini kendi

aralarında oransal olarak Çizelge 4.22’de belirtilen oranlarda paylaşmışlardır.

Kyoto Protokolü görüşmelerinin ciddi bir temeli olarak ortaya çıkan bu

sayısal hedeflere ulaşılabilmesi amacıyla Avrupa Birliği Komisyonu bünyesinde

2000 yılı Mart ayında Avrupa İklim Değişikliği Programı oluşturulmuştur. Özellikle

Şekil 4.15’de ortaya çıkan veriler doğrultusunda Avrupa İklim Değişikliği

Programı’nın temel hedefleri; AB’nin %8’lik ortak salınım azaltım hedefine

ulaşılmasını sağlayacak AB stratejisinin ana elemanlarının tanımlanarak

geliştirilmesi ve AB Komisyonu’nun, üye ülkelerin ilgili politika ve önlemlerinin

geliştirilmesinde yardımcı olmalarını sağlayacak yasal düzenlemeleri hazırlamasıdır.

Bu çerçevede 2001 yılında ilk İlerleme Raporu, 2003 yılında da 2. İlerleme Raporu

yayınlanarak Şekil 4.15’de sunulan program yapısının son güncellemesi

tamamlanmıştır (Çevre ve Orman Bakanlığı, 2005).

Page 151: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

136

Çizelge 4.22. AB ve AB’ye Aday Ülkeler Arasında Yapılan “Burden Sharing” Anlaşmasına Göre Ülkelerin Kyoto Protokolü Kapsamındaki Yükümlülükleri

Ülke Hedef (%)

1990 yılı emisyonları CO2

eşdeğeri (Tg)

Hedef 2008-2012 CO2

eşdeğeri (Tg)

AB Ülkeleri

Almanya -21 1208 955

Avusturya -13 78 68

Belçika -7 139 129

İngiltere -12,5 790 691

Danimarka -21 72 57 Finlandiya 0 65 65

Fransa 0 546 546

Hollanda -6 217 204

İrlanda 13 57 64

İspanya 15 302 348 İsveç 4 66 68 İtalya -6,5 543 507

Lüksemburg -28 14 10

Portekiz 27 69 87 Yunanistan 25 99 124 AB Toplam -8 4264 3922

AB’ye Aday Ülkeler

Bulgaristan -8 124 114

Çek Cumhuriyeti -8 187 173

Estonya -8 49 45

Letonya -8 37 34

Litvanya -8 44 41 Macaristan -6 80 76

Polonya -6 591 556

Romanya -8 246 226

Slovakya -8 72 67

Slovenya -8 19 17 Türkiye ? 143 -

Page 152: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

137

Şekil 4.15. Avrupa Birliği İklim Değişikliği Programı (ECCP) (Çevre ve Orman Bakanlığı, 2005)

Yardımcı Organlar ve Kurumlar

Protokol, sözleşmenin amacına ulaşmak için oluşturulan yasal bir araç

niteliğindedir. Bu kapsamda sözleşmenin yardımcı organları, protokolün de yardımcı

organları olarak hizmet vermekle yükümlüdür. Ancak, protokol yardımcı

organlarının toplantıları sırasında, protokol ile ilgili bir karar alınırken, o anda söz

konusu yardımcı organı oluşturan üyeler protokole taraf değil ise, protokole taraf

olan bir üye ile yer değiştirmek zorundadırlar.

Şekil 4.16’da hem sözleşmenin hem de protokolün yardımcı organları ve

kurumları ile bu yardımcı organlar ve kurumlar arasındaki ilişki görülmektedir.

Page 153: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

138

Kyoto Protokolü Yardımcı Organları Bağımsız Organlar İDÇS Yardımcı Organları JWG Ortak Çalışma Grubu (SBSTA/IPCC) JLG Ortak İrtibat Grubu (UNFCCC, CBD ve UNCCD) TK Taraflar Konferansı TKM Temiz Kalkınma Mekanizması

Uygunluk Komitesi

Yardımcı Alan

Uygulama Alanı

Büro

Kurul TK

TK 6. Madde Denetleme Komitesi

TKM İcra Kurulu

SBSTA SBI

Teknoloji transferi

uzman grubu

Sekretarya

JLG JWG

IPCC Finansal Mekanizma

(GEF)

EK I dışı uzman

danışma grubu

En az gelişmiş ülkeler

uzman grubu

Şekil 4.16. İDÇS ve Kyoto Protokolü’nün Yardımcı Organları ve Kurumları Arasındaki İlişkiler (UNFCCC, 2002a)

Page 154: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

139

Protokolün 13. maddesinde, protokolün Taraflar Konferansı ile ilgili konular

belirtilmektedir. Sözleşmenin en yüksek organı olan Taraflar Konferansı, bu

protokoldeki tarafların toplanmasını sağlamakla da görevlendirilmiştir.

Protokole taraf olmayan ancak sözleşmeye katılan taraflar, bu protokoldeki

tarafların toplanmasını sağlayan Taraflar Konferansının herhangi bir toplantısında

gözlemci sıfatıyla yer alabilmektedirler. Ancak protokol ile ilgili kararların

alınmasında sadece protokole taraf olan ülkeler söz sahibi olabilecektir.

Sözleşmenin Taraflar Konferansı, protokoldeki tarafların toplanmasını

sağladığında, sözleşmedeki bir tarafı temsil eden ancak o anda bu protokole taraf

olmayan Taraflar Konferansı bürosunun bir üyesi, protokolde taraflar arasından olan

ve kendilerinin seçeceği yardımcı bir üye ile yer değiştirecektir.

Protokoldeki tarafların toplanmasını sağlayan Taraflar Konferansının ilk

oturumu, protokolün yürürlüğe girme tarihinden sonra planlanan sözleşmenin

Taraflar Konferansının ilk oturumu ile birlikte, sekretarya tarafından toplanacaktır.

Başka türlü bir karar alınmadığı sürece de, protokolün Taraflar Konferansı, her yıl

yılda bir kere yapılan sözleşmenin Taraflar Konferansı ile birlikte yapılacaktır.

Ancak bu protokoldeki tarafların toplanmasını sağlayan Taraflar Konferansının

olağanüstü oturumları da olabilir. Bu olağanüstü oturumlar, bir tarafın yazılı talebi

veya protokoldeki tarafların toplanmasını sağlayan Taraflar Konferansınca gerekli

görülmesi durumunda, tarafların en az üçte birinin desteklemesi ve sekretaryanın bu

talebi taraflara 6 ay içinde bildirmesi şartıyla gerçekleştirilecektir.

Sözleşmeye taraf olmayan üye ülke veya gözlemciler gibi, BM, uzman

ajansları ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı, protokolün Taraflar Konferansı

oturumlarında gözlemci sıfatıyla temsil edilebilirler. protokolün içerdiği konularda

uzmanlaşmış olan ve protokolün Taraflar Konferansı oturumunda gözlemci olarak

temsil edilme talebini sekretaryaya bildiren ulusal, uluslararası, kamu veya sivil

toplum grupları veya ajanslarından biri, mevcut taraflardan en az üçte birinin itirazı

olmadığı sürece oturuma kabul edilebilirler.

Sözleşmenin 8. maddesi ile oluşturulan sekretarya, protokolün sekretaryası

olarak hizmet verecektir. Protokolün yürürlüğe girmesiyle birlikte sözleşmede

Page 155: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

140

belirtilen sekretaryanın görevlerinde gerekli olan değişiklikler yapılarak protokol

sekretaryası görevlerine eklenecektir.

Taraflar Konferansı, SBSTA ve SBI büroları aynı zamanda protokolün de

bürosu olarak hizmet verecektir. Ancak protokol ile ilgili bir konu tartışıldığında, söz

konusu bürodaki üyelerden herhangi biri, protokole taraf olmayan bir ülkeden ise, o

üye ile protokole taraf olan bir üye yer değiştirecektir.

Sözleşmenin 9. ve 10. maddeleriyle kurulan SBSTA ve SBI, protokolün

bilimsel ve teknik tavsiye yardımcı grubu olarak hizmet verecektir. Sözleşmenin bu

iki yardımcı organın işlevselliğine dair şartlar, gerekli düzenlemler yapılmış olarak

bu protokole uygulanacaktır. Bu yardımcı organların oturumları, sırasıyla

sözleşmenin SBSTA ve SBI toplantıları ile birlikte yapılacaktır.

Kyoto Protokolü ayrıca sözleşmenin de olduğu gibi daimi yardımcı organları

kullanabilmekte ve ayrıca protokolün Taraflar Konferansı, eğer gereksinim duyarsa

kendi yardımcı organlarını kurabilmektedir.

Protokol kapsamında kurulan bir diğer yardımcı organ da, Kyoto Protokolü

kapsamında Temiz Kalkınma Mekanizması (TKM) ile ilgili konuları idare etmek ve

protokolün Taraflar Konferansı için kararlar hazırlamak amacıyla kurulan Temiz

Kalkınma Mekanizması İcra Kurulu’dur.

TKM İcra Kurulu, BM’nin 5 resmi bölgesinin her birinden 1’er üye,

gelişmekte olan küçük ada devletlerinden 1 ve EK I ve EK I dışı taraflardan 2 üye

olmak üzere, toplam 10 üyeden oluşmaktadır.

Protokol kapsamında yükümlülüklerin raporlanması ve raporlama yöntemleri

ile ilgili gereksinimleri karşılayamayan ev sahibi ülkelerde, ortak uygulama

projelerinden sağlanan ERU’lar için onaylama yöntemlerini gözden geçirmekle

görevli olan 6. Madde Denetleme Komitesi, protokolün 1. Taraflar Konferansı

tarafından oluşturulacaktır. Bu komite ekonomileri geçiş sürecindeki ülkelerden 3,

ekonomileri geçiş sürecinde olmayan EK I ülkelerinden 3, EK I dışı taraf ülkelerden

3 ve gelişmekte olan küçük ada devletlerinden 1 üye olmak üzere, toplam 10 üyeden

oluşacaktır.

Protokolün bir diğer yardımcı organı olan Protokolün Uygunluk Komitesi,

protokol yürürlüğe girdikten sonra çalışmaya başlayacaktır. Komite, bir büro, bir

Page 156: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

141

yardımcı bir de uygulama alanından oluşan kuruldan meydana gelmektedir. 10 tanesi

yardımcı alan ve 10 tanesi de uygulama alanından olmak üzere 20 üyeden

oluşacaktır. Bu alanlardaki üyeler, BM’nin 5 resmi bölgesinden birer üye, 1

gelişmekte olan küçük ada devletlerinden ve EK I ve EK I dışı taraflardan 2’şer

üyeden oluşmaktadır.

Protokol Çerçevesinde İstenilen Bilgiler ve Bu Bilgilerin Duyurulması

Protokolün 7. maddesi gereğince, EK I ülkeleri, sera gazlarının sinkler ile

azaltım miktarlarını ve emisyon envanterlerini çıkarmakla yükümlüdürler. Ayrıca söz

konusu taraflar, protokolün yükümlülükleri ile uyumlu bilgileri içeren bir ulusal

rapor hazırlamakla da yükümlüdür. EK I ülkeleri için protokolün 7. maddesi

gereğince hazırlanan bilgiler, Taraflar Konferansı tarafından alınacak kararlarla

oluşturulacak uzman ekipler tarafından incelenecektir. Bu uzman ekipler, taraf

ülkeler ve hükümetlerarası kuruluş adaylarından oluşacaktır. Söz konusu uzman

ekipler sekretarya tarafından koordine edilecek ve inceleme işlemleri için raporlar

hazırlanacaktır.

Protokolün 7. maddesinde belirtilen konuya göre, EK I’deki tarafların her

biri, protokolü uygulama bakımından yaptığı işleri, sözleşme uyarınca sunmak

zorunda olduğu ulusal bildirimlerinde yer verecektir. Tarafların sağlaması gereken

girdiler şunlardır:

o Ülkenin ulusal sisteminin ve kayıt düzeninin ayrıntıları

o Kullanılan mekanizmaların ülke içindeki uygulamaları nasıl tamamladığı

o Taraf ülkenin emisyon hedeflerine ulaşmak için başvurduğu politikalara ve

önlemlere ilişkin ayrıntılar

o EK II tarafları için, EK I dışı taraflara, bu tarafların protokol çerçevesinde

yükümlülüklerini yerine getirmede yardım amacıyla sağladıkları yeni ve ek

finansal yardımlar

Bunlara ek olarak EK I taraflarından her biri, sözleşme uyarınca hazırladığı

sera gazı envanterlerine, Kyoto Protokolü’nün uygulanmasına ilişkin aşağıdaki

bilgileri de dahil etmelidirler:

o LULUCF etkinliklerine ilişkin her türlü veri

Page 157: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

142

o Ülke sistemlerinde ya da kayıt düzeninde yapılan her türlü değişiklik

o Kazanılan ya da transfer edilen emisyon puanları

o Gelişmekte olan ülkeler üzerindeki olumsuz etkileri en aza indirecek

girişimler.

Uygunluğun Denetimi

EK I taraflarından her birinin protokole ne ölçüde uyduğu, bu tarafların

protokolü uygulamak için attıkları adımlara, ayrıca 2008’den 2012’ye kadar uzanan

dönemdeki emisyonlarına ve belirlenen mekanizmalar çerçevesinde

gerçekleştirdikleri işlemlere ilişkin bilgilere göre değerlendirilebilir. Bunu dikkate

alan Kyoto Protokolü ve Marakeş Anlaşmaları, titiz hesaplama, bildirim ve

değerlendirme kuralları geliştirmiştir. Bu kurallar, sözleşmeyi izleyen on yıllık bir

dönem deneyimlerinden hareketle şekillendirilmiştir (UNFCCC, 2003a).

Kyoto Protokolü’nün uygulanmasına ilişkin bilgiler, EK I taraflarının

sözleşmeye göre hazırlamak durumunda oldukları ulusal bildirimlerine ve sera gazı

envanterlerine dahil edilecektir. Sağlanan bu bilgiler, sekretaryanın eşgüdümü altında

uzman ekipler tarafından incelenecektir. İnceleme sonucu ulaşılan bulgular

Uygunluk Komitesi’ne, protokolün Taraflar Konferansına ve ilgili taraflara

iletilecektir.

Marakeş Anlaşmalarının parçası olarak kararlaştırılan protokolün uygunluk

sistemi, tarafların yükümlülüklerine sadık kalmalarını sağlamada ek bir yasal

zorlayıcılık içermektedir. Sistem çerçevesinde oluşturulan Uygunluk Komitesi, bir

heyet, bir büro ile kolaylaştırıcı birim ve yaptırımcı birim olmak üzere iki yardımcı

birimden oluşmaktadır (UNFCCC, 2003a).

Kolaylaştırıcı birimin işlevi, taraflara danışmanlık ve yardım sağlamaktır. Bu

kapsamda kolaylaştırıcı birimin görevleri arasında, hedeflerine ulaşmakta zorluk

çekebileceği düşünülen taraflara “erken uyarıda” bulunma da yer almaktadır. Buna

karşılık yaptırımcı biriminin, herhangi bir tarafın hedefini gerçekleştirememesi

durumunda belirli önlemlere başvurma yetkisi vardır. Örneğin, herhangi bir taraf,

emisyon hedefine ulaşamamışsa, hem aradaki farkı kapatmak hem de ikinci

yükümlülük döneminde %30’luk bir ek yükümlülüğü karşılamak zorundadır. Bu

Page 158: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

143

durumdaki taraf, bir uygunluk eylem planı da hazırlamak zorunda olduğu gibi, söz

konusu tarafın emisyon ticareti çerçevesinde “kredi satma” hakkı da bir süre askıya

alınmaktadır (UNFCCC, 2003a).

Yükümlülük dönemi öncesinde EK I taraflarından her biri, sera gazı

emisyonları ve uzaklaştırmalarıyla ilgili öngörüler yapan ulusal sisteme ek olarak,

AAU, CER, ERU ve RMU işlemlerinin girileceği bir ülke kayıt sistemi oluşturmak

zorundadırlar. Taraflardan her biri, bu kayıt düzenine ilişkin bilgilerin yanı sıra,

ayrılmış miktarın resmen hesaplanmasında kullanılacak emisyon verilerini

sunacaktır. Sağlanan bu bilgiler uzman ekipler tarafından incelenecektir. Herhangi

bir sorun ya da itiraz olmaması durumunda, EK I taraflarından her birinin ayrılmış

miktarı, sekretaryanın elindeki derleme ve sayı veri tabanına girilecektir (UNFCCC,

2003a).

Uzman ekipler, yükümlülük dönemindeki her yıl için, sera gazı envanter

bildirimlerini saydamlık, tutarlılık, karşılaştırılabilirlik, tamlık ve doğruluk açısından

değerlendirilecektir. Uzman ekipler, çalışmaları kapsamında yükümlülük dönemi

boyunca en az bir ülke ziyareti yapacaktır. Herhangi bir sorun çıkması durumunda,

uzman ekip, kendi kestirimlerine göre emisyonların olduğundan çok fazla ya da çok

az belirlenmemesi için bazı düzenlemelere gidilmesini önerebilecektir.

Hesaplama Birimleri

Kyoto mekanizmaları, hesaplama birimleri temel alınarak işletilir. Hesaplama birimleri,

EK I taraflarınca oluşturulan ve güncellenen ülke kayıtlarında yer alır. Ortak uygulama projeleri

emisyon azaltma birimleriyle (ERU) sonuçlanırken, TKM projeleri de onaylı emisyon

azaltmaları (CER) sağlar. Emisyon ticareti çerçevesinde taraflar, ayrılmış miktar birimleri

(AAU), CER ve ERU dışında, LULUCF sektöründeki yutak çalışmaları sonucunda ortaya çıkan

uzaklaştırma birimlerinin (RMU) değişimi yoluna gidebilirler. Bu birimlerden her biri bir ton

karbon dioksit eşdeğerindedir (bu hesaplama küresel ısınma potansiyeli endeksi kullanılarak

yapılır) ve yine her birimin kendine özgü ve izlenmeyi sağlayacak bir seri numarası vardır.

Derleme ve sayım veri tabanı, tarafların yıllık envanterlerde bildirilen emisyon, AAU,

CER, ERU ve RMU değerleri ile birlikte kaydedilecektir. Sekretarya tarafından tutulan işlem

kütüğü ek bir izleme aracı olarak işlev görecektir (UNFCCC, 2003a).

Page 159: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

144

Yapılacak ayarlama ya da düzeltme konusunda ilgili taraf ile değerlendirme

ekibi arasında herhangi bir anlaşmazlık çıkması durumunda, Uygunluk Komitesi

duruma müdahale edecektir. Uzman ekibin görevleri arasında, veri düzenlemelerine

ilişkin önerilerde bulunmanın yanı sıra, ortaya çıkan uygulama sorunlarını Uygunluk

Komitesi’ne bildirmek de yer almaktadır. Uygulamayla ilişkin herhangi bir soru ya

da sorun çözüme bağlandıktan sonra, ilgili tarafın o yıla ait emisyon kayıtları

derleme ve sayım veri tabanında güncelleştirilecektir. Sekretarya, elindeki veri

tabanında yer alan bilgilerden hareketle EK I taraflarından her biri için yıllık derleme

ve sayım raporu yayınlamaktadır. Bu rapor Uygunluk Komitesi’ne, protokolün

Taraflar Konferansına ve ilgili taraflara gönderilir (UNFCCC, 2003a).

Sekretarya, yükümlülük döneminin ve yükümlülüklerin yerine getirilmesi

için tanınan ek sürenin bitiminde nihai bir derleme ve sayım raporu hazırlar.

Tarafların emisyon hedeflerine ulaşıp ulaşmadıkları, bu rapor esas alınarak belirlenir.

Bu amaçla, taraflardan her birinin yükümlülük dönemindeki emisyonları ile ülke

kaydında yer alan AAU, CER, ERU ve RMU değerlerinin karşılaştırılması yapılır.

Birimlerin İzlenmesi

Kayıtlarla ilgili bilgisayar ortamında geliştirilen bir sistem aracılığıyla, ayrılmış miktar

birimlerinin (AAU), onaylı emisyon azaltmalarının (CER), emisyon azaltma birimlerinin

(ERU) ve uzaklaştırma birimlerinin (RMU) izlenmesi gerçekleştirilecektir. Bu çerçevede,

ülke kayıtları EK I taraflarınca tutulurken, TKM kaydı TKM Yürütme Kurulu tarafından

tutulacak, işlem kütüğü ise sekretarya tarafından düzenlenecektir. Her bir ülke kaydında,

ilgili tarafın ve bu tarafça yetkilendirilen tüzel kişiliğin herhangi bir birimi tutmak için

kullanabileceği hesaplar yer alacaktır. Ülke kayıtlarında, belli bir yükümlülük dönemi

sonunda emisyon hedeflerine uygunluk sağlamak için ayrılacak birimlerin hesabı (geri

çekilme), söz konusu tarafın hedefiyle uyum bakımından kullanılması durdurulan birimlerin

hesabı (iptal) da yer alacaktır. Ülke kayıtları, taraflar arasındaki ya da hesap tutan tüzel

kişilikler arasındaki işlemlerin gerçekleştireceği kanaldır. TKM kaydı, TKM’de yer alan EK

I dışı tarafların CER hesaplarını içerecektir. Sekretarya, bildirilen AAU, CER, ERU ve

RMU işlemleri için bir kütük oluşturacak ve işlemleri buraya kaydedecektir. Bu kayıtlarda

söz konusu işlemlerle ilgili kararlar, transferler, kayıt dönemleri arasındaki edinimler, iptal

ve geri çekilmeler yer alacaktır. Kurallara uygun olmayan herhangi bir işlem durumunda bu

işlemin durdurulması zorunludur (UNFCCC, 2003a).

Page 160: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

145

Kyoto Mekanizmaları

Kyoto Protokolü’nde yer alan Kyoto mekanizmaları, EK I ülkelerine,

protokolde belirtilen azaltım hedeflerine en az maliyetle ulaşabilmeleri için, kendi

ülke sınırları dışında iklim değişikliğine yol açan etmenlerin azaltılması

girişimlerinde bulunabilme olanağı vermektedir.

Protokolün en çok tartışılan konusu olan Kyoto mekanizmaları ilk olarak 1.

Taraflar Konferansında gelişmiş ülkeler tarafından gündeme getirilmiştir. İklim

değişikliğine neden olan emisyonların hangi coğrafi bölgeden kaynaklandığının

hiçbir önemi olmadığını savunan gelişmiş ülkeler, önemli olanın atmosferdeki sera

gazı konsantrasyonlarının azaltılması olduğunu savunmuşlardır. Ayrıca emisyon

kaynaklarına ilişkin alınacak önlemlerin mekansal parametreleri olduğunu belirten

gelişmiş ülkeler, Kyoto mekanizmaları ile İDÇS’nin amacına en az maliyetle

ulaşılabileceğini belirtmişlerdir.

Gerçekten de sera gazı salınımlarının azaltım maliyetleri, ülkeden ülkeye

farklılık göstermektedir. Alpan (1999)’ın belirttiği bir örneğe göre, sera gazı

emisyonlarının bir birim azaltım maliyeti Japonya’da diğer OECD ülkelerinin 4

katıdır. Bu nedenle emisyon indirim maliyetinin düşük olduğu diğer ülkelerde bu tip

indirime gidilmesi daha ekonomik olmaktadır. Kyoto mekanizmaları, EK I ülkelerine

bu yolla yükümlülüklerini daha az maliyetle yerine getirme olanağı sağlamaktadır.

Bununla birlikte gelişmiş ülkeler, EK I taraflarının bu mekanizmaları

kullanarak, kendi ülkelerinde iklim değişikliğine karşı önlemler almaktan

kaçınacağından veya gerçek karşılığı olmayan azaltımlarla yükümlülüklerini yerine

getirmiş gibi görüneceklerinden endişe duymuşlardır.

Gelişmekte olan ülkeler bu endişelerinde kısmen de olsa haklıydılar. Çünkü

Kyoto Protokolü’nde söz konusu mekanizmaların kullanımları ile ilgili ayrıntılı

kurallar bulunmamaktaydı. Bu nedenle Kyoto Protokolü’nün imzaya açılmasından

sonra, İDÇS’nin hemen hemen her Taraflar Konferansında Kyoto mekanizmalarının

detaylandırılması konusunda çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalar, 2001 yılında

benimsenen Marakeş Anlaşmaları ile sonuçlandırılmıştır.

Marakeş Anlaşmaları, protokolün herhangi bir emisyon hakkı, izni ya da

ayrıcalığı tanımadığını vurgulayarak, EK I taraflarının emisyonlarını indirmesine

Page 161: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

146

yönelik olarak kendi ülkelerinde başlatacakları girişimlerin, İDÇS’nin nihai amaçları

çerçevesinde, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki kişi başı emisyon

farklılıklarını giderecek şekilde uygulanmasını öngörmektedir.

Bununla birlikte protokol hükümlerince, EK I taraflarının, kullandıkları

mekanizmalarının “ülke içindeki girişimleri tamamlayıcı nitelikte” olduğunu

gösteren bilgileri sağlamaları gerekmektedir. Yükümlülüklerin gerçekleştirilmesi için

girişilen çabalarda ülke içi politikaların ve önlemlerin “belli bir ağırlığı” olmalıdır.

Ancak Marakeş Anlaşmaları, söz konusu mekanizmaların emisyon hedeflerine

ulaşılması için hangi ölçekte kullanılabileceği konusunda herhangi bir nicel sınırlama

getirmemektedir. Protokol kapsamında oluşturulan Uygunluk Komitesi, söz konusu

bilgileri değerlendirmekle görevlendirilmiştir.

Çalışmanın bu aşamasında Marakeş Anlaşmaları ile detaylandırılan Kyoto

mekanizmaları ayrı başlıklar halinde irdelenmiştir.

Ortak Uygulama

Kyoto Protokolü’nün 6. maddesinde belirtilen ortak uygulama mekanizması

çerçevesinde EK I tarafları, emisyonlarını azaltmak ya da yutaklar yoluyla

uzaklaştırmaları artırmak amacıyla diğer EK I ülkelerinde, bu çalışma kapsamında

oluşturulan Şekil 4.17’de verilen yolu izleyerek projeler uygulayabilmektedir.

Ancak protokolün ilgili maddesinde, bu mekanizmaya hangi ülkelerin ev

sahipliği yapabileceği konusunda net bir bilgi olmaması, protokolde belirtilen “diğer

tarafların” EK I tarafları mı yoksa EK I dışı ülkeleri de kapsayan tüm tarafları mı

içerdiğine dair yoğun tartışmalar olmuştur. Bu nedenle 1. Taraflar Konferansı, bu

çerçevede bir pilot evre süreci başlatmıştır.

Ortaklaşa uygulanan etkinler olarak adlandırılan bu pilot evre sürecinden elde

edilecek tecrübelerin, konuyla ilgili bilgi birikiminin oluşturulmasına yardımcı

olması hedeflenmektedir. Ortaklaşa uygulanan etkinler çerçevesinde EK I tarafları,

diğer ülkelerde emisyonları azaltacak (örneğin enerji tasarrufu politikaları) ya da sera

gazlarını karbon yutaklarında (örneğin yeniden ormanlaştırma) uzaklaştırabilecek

projeleri uygulayabileceklerdir.

Page 162: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

147

Ev sahibi ülke: EK I

Ev sahibi ile yatımcı ülkeler arasında anlaşma yapılır

Yatırımcı ülke: EK I —Söz konusu proje, ülke içinde gerçekleştirilen emisyon indirim faaliyetlerine ek olmalıdır.

—Söz konusu taraflar ulusal bildirimlerini sekretaryaya göndermiş olmalıdır.

— Uygulanacak projelerin emisyon azaltma ya da uzaklaştırma biçiminde iklim açısından gerçek, ölçülebilir ve uzun dönemli yararlar sağlaması gerekmektedir.

Projeye katılan ülkeler, projeyi tanıtan bir proje tasarım belgesi hazırlar

Protokolün ilk Taraflar Konferansında kurulacak Madde 6 Denetim Kurulu’na bağlı bağımsız birim adı verilen bağımsız bir organ tarafından projenin uygulanıp, uygulanmayacağına karar vermek üzere

denetlendir.

Taraflardan herhangi biri ya da bağımsız birim, yeniden değerlendirme gerektiğine karar verirse

yeniden değerlendirme işlemleri yapılır.

Proje kabul edilir. Proje kabul edilmez

Proje uygulanmaz Proje uygulanır

İlgili taraflar proje sayesinde sağlanacak emisyon azaltma ya da uzaklaştırma tahminlerini bağımsız birime bildir.

Bağımsız birim bu bildirimleri inceler, ev sahibi tarafın ERU olarak işletebileceği emisyon azaltımlarını ve uzaklaştırmalarını hesaplar

Taraflardan herhangi biri ya da bağımsız birim, yeniden değerlendirme gerektiğine karar verirse

yeniden değerlendirme işlemleri yapılır.

Bağımsız birim tarafından yapılan hesaplar 2008-2012 dönemi için geçerlilik

kazanır.

Şekil 4.17. Ortak Uygulama Mekanizmasının Akım Şeması

45 gün sonra

Taraflardan herhangi biri ya da bağımsız birim, yeniden değerlendirmeye gerek

olmadığı kararı verir

15 gün sonra

Taraflardan herhangi biri ya da bağımsız birim, yeniden değerlendirmeye gerek

olmadığı kararı verir

Anlaşma, ülke hükümetleri tarafından onaylanır ve sekretaryaya bildirilir.

Page 163: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

148

Bu pilot evre sürecinin, ortak uygulama mekanizmasından tek farkı, bu

mekanizma kapsamında gerçekleştirilen projelerden hiçbir ülkenin kredi

kazanamayacak olmasıdır (Türkeş ve ark, 2000).

Ortaklaşa uygulanan etkinlikler pilot evre sürecinin 2000 yılında

sonlanmasına karar verilmiştir. Ancak 5. Taraflar Konferansında öğrenme sürecinin

sürdürülmesi amacıyla pilot evre süreci uzatılmıştır. Bu değişiklik, özellikle ortaklaşa

uygulanan etkinlikler deneyiminin o zamana kadar sınırlı kaldığı Afrika gibi bölgeler

için önemli görülmüştür. (UNFCCC, 2003a).

2001 yılı Haziran ayı itibariyle sekretaryaya 150’den fazla ortaklaşa yürütülen

etkinlikler projesi bildirilmiştir. Sözleşme taraflarının %25’i bu projelerde ya

yatırımcı ya da ev sahibi olarak yer almıştır. Ev sahibi konumunda olan tarafların

%70’i EK I dışı taraflardır. Gelişmekte olan ülkelerde konu hakkındaki çalışmalarda

artış gözlemlenmesine rağmen, ortaklaşa yürütülen etkinlikler projelerinin çoğu

halen ekonomileri geçiş sürecindeki ülkelerde gerçekleşmektedir. Bu projelerin çoğu

yenilenebilir enerji ve enerji etkinliği gibi alanlardadır. Ölçek olarak en büyük

olanları orman koruma, yeniden ormanlaştırma ya da orman iyileştirme projesi

niteliğindedir (UNFCCC, 2003a).

Ortaklaşa uygulanan etkinlikler pilot evre sürecinde kredi kazanımının

olmaması, yürütülmekte olan projelerin sayısını ve kalitesini etkilemektedir. Ayrıca

bu pilot evre sürecinin, İDÇS’ye taraf bütün ülkelere açık olması, uygulanan

etkinliklerin coğrafi dağılımını sınırlandırmaktadır. Ancak tüm bunlara rağmen, bu

pilot evre süreciyle bilgi birikimi ve tecrübenin artması, protokol yürürlüğe

girdiğinde uygulanacak ortak uygulama mekanizmasının daha etkin

uygulanabilmesini sağlayacaktır (Türkeş ve ark, 2000).

Japonya, İskandinav ülkeleri ve İsviçre gibi enerji verimliliğine ilişkin

gelişimini tamamlamış veya yenilenebilir enerjiyi büyük ölçüde kullanmakta olan

gelişmiş ülke tarafları, kendi ülkelerinde karbon vergisi ya da elektrik/gaz fiyat

ayarlamaları gibi önlemlerle emisyon yükümlülüklerini yerine getirmeleri daha zor

ve pahalı olacağından, diğer ülkelerle ortak uygulama projeleri gerçekleştirme

konusuyla en çok ilgilenen taraf ülkeler arasında yer alacaklardır. Özellikle kömür

vb. gibi fosil yakıtlara büyük ölçüde bağımlı olan ve enerjiyi verimli bir şekilde

Page 164: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

149

kullanamayan Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri ile eski Sovyetler Birliği ülkelerini

içeren EK B tarafları ise, ortak uygulama projelerine ev sahibi olmayı en çok talep

eden ülkeler arasında yer alacaklardır. Ortak uygulama projeleri, gelişmiş ülkelerden

ekonomileri geçiş sürecinde olan orta ve doğu Avrupa ülkeleri ile Rusya

Federasyonu’na büyük oranlarda teknoloji ve para transferi sağlayacaktır (Türkeş ve

ark, 2000).

Emisyon Ticareti

Kyoto Protokolü’nün 17. maddesinde belirtilen emisyon ticareti mekanizması

sayesinde sera gazı salınım azaltımını protokolde belirtilen düzeyde

gerçekleştiremeyen ya da gerçekleştirmesi satın alımından pahalı olan EK I tarafları,

protokolde belirlenen sera gazı salınım azaltımını fazlasıyla gerçekleştirmiş bir

ülkeden bu fazlalığı alabilir.

Ancak kimi tarafların diğer taraflara “fazladan” aktarım yaparak bu kez kendi

hedeflerinin gerisine düşmeleri mümkündür. Bu konudaki endişelerin giderilmesi

için EK I taraflarından her birine sürekli olarak belirli bir azaltma/uzaklaştırma alt

sınırının üstünde kalma zorunluluğu getirilmiştir. Buna yükümlülük dönemi rezervi

adı verilmektedir. İlgili hesaplama, herhangi bir taraf ülke için belirlenmiş miktarın

%90’ı ya da en son bildirilen emisyon envanterinde gösterilen emisyon miktarı

üzerinden yapılmaktadır. Bu iki rakamdan en düşüğü hesaplamalarda geçerlidir. Eğer

herhangi bir tarafın bu anlamdaki puanları yükümlülük dönemi rezervi altına düşerse,

bu tarafın 30 gün içinde yeniden dengesini sağlaması gerekmektedir (UNFCCC,

2003a).

Bazı ekonomistler, salınım ticareti mekanizmasının iyi işletilmesi ve ülkelerin

EK B taraflarının toplam salınım sınırlarından daha fazla izin satmaması durumunda,

emisyon ticareti mekanizmasının küresel salınım indirimlerine en düşük maliyetle

ulaşmada ekonomik açıdan anlamlı olduğuna inanmaktadır. Bu nedenle, salınım

ticareti kuramsal olarak küresel salınımlarda ticaretin olmaması durumundakinden

daha maliyet etkin bir indirim getirecektir ve diğer ekonomik yararlar sağlayacaktır.

Ancak küresel emisyon ticaretinin oldukça kötüye gidebileceği ya da ters

işleyebileceği durumlar da bulunmaktadır (Türkeş ve ark, 2000).

Page 165: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

150

Bu durumların başında emisyon ticareti ile ilgili kuralların Kyoto

Protokolü’nde ayrıntılı verilmemesi gelmektedir. Her ne kadar çoğu taraf ülke,

emisyon ticaretinin 2008–2012 yılları arasındaki dönemde başlayacağını, bu

dönemden önce ayrıntılı kurallara gerek olmadığını belirtse de, emisyon ticaretinin

kuralları ve özellikle bu kuralların uygulanmasının yaptırımı ile kurallara

uyulmaması durumunda verilecek cezaların belirlenmesi oldukça önemlidir.

Konuyla ilgili bir diğer sorun da, “sıcak hava” olarak adlandırılan konudur.

Protokolün EK B’deki ayrılmış miktarları, öngördükleri salınım tutarlarının çok

üstünde olan ülkelerin fazla indirimleri “sıcak hava” olarak adlandırılmaktadır.

Rusya Federasyonu, Ukrayna ve Avustralya dışında, tüm durumlarda Kyoto

Protokolü’nün olmaması durumunda öngörülen salınımlar, izin verilmiş salınım

bütçesinin üzerine çıkmaktadır. Sorun öncelikle Rusya Federasyonu ve Ukrayna’nın

sera gazı salınımlarının Kyoto Protokolü yükümlülüklerinin oldukça altında

olmasından kaynaklanmaktadır. Salınım ticaretinin olmaması durumunda bu fazla

salınımlar atmosfere verilmeyecekti ve gelişmiş ülkelerin toplam salınımları 1990

yılı seviyesinin %7-12 aşağısında olacaktı. Ukrayna’nın salınımları 1990

düzeylerinin oldukça altında kalacaktır. Bazı öngörüler, 2010 yılındaki CO2

salınımlarının 1990 düzeylerinden %22 oranında daha az olacağını göstermektedir

(Türkeş ve ark, 2000).

Sıcak hava sorununu tümüyle ortadan kaldırmanın olanaksızlığına rağmen,

iklim sisteminin korunması için olabildiğince azaltılması gerekmektedir. Bunun

sağlanabilmesi için ilk olarak ülkelere emisyon ticareti ile ilgili ticaret edilebilir

miktarlarında bir üst sınır konulmalı ve konulan bu üst sınır kuralının etkin

uygulanabilmesi için gerekli yasal önlemler alınmalıdır.

Temiz Kalkınma Mekanizması

Kyoto Protokolü’nün 16. maddesinde belirtilen temiz kalkınma mekanizması

çerçevesinde EK I tarafları, EK I dışı taraf ülkelerde emisyonlarını indirecek

sürdürülebilir kalkınma projeleri uygulayabilmektedirler. Temiz kalkınma

mekanizması aracılığıyla özellikle özel sektörün gelişmekte olduğu ülkelerdeki

yatırımların artması, çevre dostu teknolojilerin yaygınlaştırılması ve genel olarak

Page 166: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

151

sürdürülebilir kalkınma yolunda ilerleme sağlanması amaçlanmaktadır (Baumert ve

ark, 2000).

Temiz kalkınma mekanizması sayesinde, yatırımcı konumda olan EK I

ülkeleri, EK I dışı taraf ülkelerin temiz teknolojilerle kalkınmalarına yardımcı olarak,

protokolde belirtilen emisyon azaltım hedeflerine etkin maliyetle ulaşabilmeleri için

bu çalışma kapsamında geliştirilen Şekil 4.18’deki yolu izlemelidirler.

Temiz kalkınma mekanizması kapsamında Marakeş Anlaşmalarında

belirlenen kurallar emisyon azaltılmasına yönelik projeler üzerinde odaklanmaktadır.

Ayrıca, ormanlaştırma ve yeniden ormanlaştırma etkinliklerinin ilk yükümlülük

döneminde söz konusu mekanizma kapsamına alınmasına yönelik kurallar da

geliştirilmektedir. EK I taraflarının bu tür “yutak” etkinliklerinden sağlanan CER

değerlerini kendi hedefleri çerçevesinde kullanabilmeleri belirli sınırlara tabidir. Bu

sınır da, 5 yıllık yükümlülük döneminin her yılı için, temel alınan yıla ait

emisyonların %1’i kadardır (UNFCCC, 2003a).

Marakeş Anlaşmalarının benimsendiği 7. Taraflar Konferansında, temiz

kalkınma mekanizmasının uygulama esaslarının belirlenmesi için bir Yürütme

Kurulu oluşturulmuştur. Yürütme Kurulu, 10 Kasım 2001–2 Ağustos 2002 tarihleri

arasında 5 toplantı düzenleyerek çalışmalarını gerçekleştirmiştir. Bu çalışmalar

sonucunda, Yürütme Kurulu’nun çalışma esasları taslağı hazırlanmış ve temiz

kalkınma mekanizması projeleri için proje tasarım belgesi hazırlanmıştır. Söz konusu

belge 29 Ağustos 2002 tarihinde yürürlüğe girmiştir (UNDP, 2003).

Gerekli hazırlıkların tamamlanmasından sonra, 18 Kasım 2004 tarihinde ilk

küçük ölçekli temiz kalkınma mekanizması projesi kaydı yapılmıştır. Brezilya’nın

Honduras’ta gerçekleştireceği küçük ölçekli hidroelektrik projesi ile 10 yıl içinde

178 000 ton CO2 eşdeğeri sera gazı salınım azaltımının sağlanması beklenmektedir.

Söz konusu proje ile temiz enerji kullanımı, ülke enerji gereksiniminin bir

bölümünün sağlanması, proje uygulamaya geçtiğinde geçici ve sürekli iş olanağı

oluşturulması ile sürdürülebilir kalkınmanın sağlanmasına katkıda bulunulması

amaçlanmaktadır (UNFCCC, 2005).

Page 167: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

152

Ev sahibi ülke: EK I dışı taraflar Yatırımcı ülke: EK I

Ev sahibi ile yatımcı ülkeler arasında anlaşma yapılır

Anlaşma, ülke hükümetleri tarafından onaylanır ve sekretaryaya bildirilir.

- Söz konusu proje, ülke içinde gerçekleştirilen emisyon indirim faaliyetlerine ek olmalıdır.

- Söz konusu taraflar ulusal bildirimlerini sekretaryaya göndermiş olmalıdır.

- Uygulanacak projelerin emisyon azaltma ya da uzaklaştırma biçiminde iklim açısından gerçek, ölçülebilir ve uzun dönemli yararlar sağlaması gerekir.

Projeye katılan ülkeler, proje tasarım belgesi hazırlar

Proje tasarım belgesinde; - Temel alınan yıldaki durum ve kullanılacak izleme yöntemi - Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu - Yerel paydaşlardan alınan görüşler - Projenin sağlamayı öngördüğü yeni ve ek çevresel yararlar

Temiz Kalkınma Mekanizması Yürütme Kurulu kapsamında oluşturulacak yetkili kurum, projenin uygulanacağı yöredeki halkın görüşlerini alarak proje tasarım belgesini denetler

Projeyi geçerli bulur. Projeyi geçerli bulmaz

Proje tasarım belgesi, resmi kayıt işlemi için yetkili kurum tarafından yürütme kuruluna gönderilir

Katılımcı taraflardan biri ya da Yürütme Kurul üyelerinden üçü projenin yeniden gözden geçirilmesi

yolunda talepte bulunmaz

Proje uygulanmaz

Katılımcı taraflardan biri ya da Yürütme Kurul üyelerinden üçü projenin yeniden gözden

geçirilmesi yolunda talepte bulunur

Projenin resmi kayıt işlemi tamamlanır ve proje uygulanır

Katılımcılar tarafından izleme raporu hazırlanır

İlgili birim gerekli incelemeleri yaptıktan sonra, bütün işlemlerin uygulanması halinde bir doğrulama raporu hazırlar ve emisyon azaltımının gerçekliğini belgeler

Katılımcı taraflardan biri ya da Yürütme Kurul üyelerinden üçü projenin yeniden gözden

geçirilmesi yolunda talepte bulunur

İzleme raporunda, - Proje sayesinde sağlanan CER değerlerine ilişkin tahmin

TKM Yürütme Kurulu kapsamında kurulacak olan ilgili birime iletilir (Bu ilgili birimin ilk başta projenin geçerliliğini onaylayan kurumdan farklı olmasına dikkat edilir)

Ortaya çıkan bu CER değerlerinden %2’si Uyum Fonu’na aktarılır

Şekil 4.18. Temiz Kalkınma Mekanizmasının Akım Şeması

Projenin Onay Aşaması

Projenin Uygulanma Aşaması

15 gün içinde

Katılımcı taraflardan biri ya da Yürütme Kurul üyelerinden üçü projenin yeniden gözden

geçirilmesi yolunda talepte bulunmaz

Yürütme Kurul’u CER değerlerini resmen ilan eder

Page 168: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

153

4.3. Türkiye’de Konuyla İlgili Gelişmeler ve Türkiye’nin Uluslararası

Düzeydeki Konumu

Türkiye, 1992 yılında OECD’ye üye ülkeler arasında yer alması nedeniyle,

İDÇS kapsamında gelişmiş bir ülke olarak değerlendirilmiş ve İDÇS’nin hem EK I

hem de EK II listesine dahil edilmiştir. Böylece Türkiye, EK I listesinde yer

almasıyla sera gazı salınımlarını 2000 yılına kadar 1990 yılı seviyesine indirmekle,

EK II listesinde bulunmasıyla da gelişmekte olan ülkelere ekonomik ve teknolojik

yardımda bulunmakla yükümlendirilmiştir.

Oysa Türkiye’nin enerji üretimi ve tüketimi hızlı bir artış göstermesine

rağmen, henüz kendisine yetecek bir düzeye bile ulaşmamıştır. Bu durum da

Türkiye’nin gelişmekte olan bir ülke olduğunu kanıtlamaktadır.

4.3.1. Türkiye’nin Sera Gazı Salınımları ve Öngörüleri

Türkiye’nin sera gazı salınım hesaplamaları, Enerji ve Tabii Kaynaklar

Bakanlığı’nın (ETKB) verilerine göre, IPCC yöntemi kullanılarak, Devlet İstatistik

Enstitüsü tarafından yapılmaktadır (TTGV, 2002).

Günümüz koşullarında, Türkiye’nin salınım hesaplamalarında ayrıntılı

hesaplamalar yapabilmek için gerekli verilere ulaşma sıkıntısı yaşanmaktadır. Bu

nedenle, Türkiye’nin sera gazı salınımlarının hesaplanmasında IPCC’nin en az veri

gerektiren ve ayrıntı içermeyen 1. yöntemi kullanılmaktadır. Buna rağmen yine veri

sıkıntısı yüzünden, yalnız yakıt tüketiminden kaynaklanan sera gazı salınımları

eksiksiz olarak hesaplanabilmektedir (Güven, 1999).

Çalışmanın bu aşamasında, Türkiye’nin sera gazı salınımları ve öngörüleri,

Şekil 4.19’da, IPCC yöntemi rehberinde tanımlanmış sera gazı emisyon kaynakları

temel alınarak irdelenmiştir.

Page 169: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

154

Şekil 4.19. IPCC Yöntemine Göre Tanımlanmış Sera Gazı Emisyon Kaynakları

(IPCC, 2001a)

Enerji

Yakıt tüketimi

Uçucu kaynaklar

Madencilik

Ham petrolün taşınması

Endüstriyel Süreçler

Tarımsal Faaliyetler

Pirinç üretimi

Hayvancılık

Enterik fermantasyon

Gübre yönetimi

Anız Yakılması

Atıklar

Katı atıklar

Orman

Arazi kullanımı ve değişimi

1

2

3

4

5

6

7

Page 170: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

155

4.3.1.1. Enerji Tüketiminden Kaynaklanan Sera Gazı Salınımları

Türkiye’de enerji tüketimi, artan nüfus ve gelişime paralel olarak, sürekli bir

artış göstermiş ve 2000 yılında yaklaşık 82.2 milyon ton eşdeğer petrole (Mtep)

ulaşmıştır. Çizelge 4.23’de görüldüğü gibi, yapılan hesaplamalar sonucunda bu

artışın devam ederek 2005 yılı sonunda 115.2 Mtep’e ve 2010 yılında ise 153.9

Mtep’e ulaşması beklenmektedir (TTGV, 2002).

Çizelge 4.23. 2000–2020 Yılları Arasındaki Dönemde Yakıt Türlerine ve Kaynaklarına Göre Genel Enerji İstemi (Mtep) ve Kaynak Payları (%) (TTGV, 2002)

2000 2005 2010 2020 Mtep % Mtep % Mtep % Mtep % Taşkömürü 9.983 12.1 9.277 8.1 15.541 10.1 77.199 27.4 Linyit 13.219 16.1 16.765 14.6 24.113 15.7 30.331 10.7 Asfaltit 0.009 0.0 0.043 0.0 0.043 0.0 0.043 0.0 İkincil kömür 1.635 2.0 0.0 0.0 0.0 Petrol 32.595 39.6 43.806 38.0 51.165 33.3 71.894 25.5 Doğal gaz 13.327 16.2 34.06 29.6 49.58 32.2 74.505 26.4 Nükleer 0.0 0.0 0.0 7.297 2.6 Hidrolik 2.656 3.2 3.092 2.7 5.339 3.5 10.002 3.5 Rüzgar 0.003 0.0 0.004 0.0 0.449 0.3 1.146 0.4 Güneş 0.262 0.3 0.375 0.3 0.602 0.4 1.119 0.4 Jeotermal 1.792 2.2 2.116 1.8 2.619 1.7 4.733 1.7 Ticari olmayan kaynaklar 6.457 7.9 5.325 4.6 4.417 2.9 3.925 1.4 Net elektrik ithali 0.288 0.4 0.295 0.3 0.0 0.0 Toplam birincil enerji istemi

82.226 100 115.158 100 153.868 100 282.194 100

Çizelge 4.23’de kaynaklar bazında Türkiye’deki genel enerji istemi

verilmiştir. Çizelgede de belirtildiği gibi, Türkiye’de hemen hemen her türlü enerji

kaynağı bulunmasına rağmen, üretilen enerji, tüketilen miktarı karşılayamadığı için,

Türkeş (2003)’in belirttiği gibi enerji tüketiminin %66’sı ithalatla karşılanmaktadır

ve bu oranın önümüzdeki yıllarda artması beklenmektedir. Çizelge 4.23’de

görüldüğü gibi 2000–2020 yıllarını kapsayan dönemde en belirgin düşüş, toplamdaki

payı %47’den %27’ye gerileyecek olan kömürde gözlemlenecektir. Bunun temel

nedeni ise, Türkiye’de konutların ısıtılmasında ve özellikle elektrik üretiminde,

büyük ölçüde doğal gaza ağırlık verilecek olmasıdır. Bunun sonucu olarak da, doğal

gazın payının %3’den %10’a artması öngörülmektedir (DPT, 2000).

Page 171: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

156

Türkiye’nin henüz gelişmekte olan bir ülke olması, bunun sonucunda

sanayileşme sürecinin devam etmesi ve buna ek olarak nüfusunun hızla artması

nedenleriyle, elektrik enerjisine olan talep de artış göstermektedir. DPT (2000)

verilerine göre, Çizelge 4.24’de belirtildiği gibi, Türkiye’nin 1990 yılında 16 317.6

mega watt (MW) olan kurulu gücü, ek elektrik tesislerinin kurulması ile %67 artarak,

2000 yılında 27 264.1 MW’a ulaşmıştır.

Çizelge 4.24. 1990–2000 Döneminde Türkiye’de Elektrik Enerjisi Kurulu Gücü ve Üretimi (Türkeş, 2003)

Kurulu Güç (MW) Üretim (GWh) Yıl

Termik Hidrolik Jeo+rüzgar Toplam Termik Hidrolik Jeo+rüzgar Toplam 1990 9 535.8 6 764.3 17.5 16 317.6 34 314.9 23 148.0 80.1 57 543.0 1995 11 074.0 9 862.8 17.5 20 954.3 50 620.5 35 540.9 86.0 86 247.4 2000 16 052.5 11 175.2 36.4 27 264.1 93 934.2 30 878.5 108.9 124 921.6

4.3.1.2. Yakıt Tüketiminden Kaynaklanan Sera Gazı Salınımları

Türkiye’de sektörler bazında yakıt tüketiminden kaynaklanan CO2

salınımlarının belirtildiği Çizelge 4.25 incelendiğinde, 1970 yılında toplam salınım

miktarının 41 581 Giga gram (Gg) olduğu, bu miktarın 1990 yılında 142 727 Gg’ye

artış gösterdiği ve 1998 yılında ise 198 744 Gg’ye ulaştığı görülmektedir.

Önümüzdeki yıllarda bu değerlerin artışının devam etmesi ve 2010 yılında 48 645

Gg’ye ulaşması beklenmektedir.

Yakıt tüketiminden kaynaklanan toplam CO2 salınımlarının, sektörlerdeki

payı incelendiğinde, 1970 yılında toplam CO2 salınımlarının %28’inin enerji ve

çevirim, %26’sının sanayi, %24’ünün ulaştırma ve %22’sinin ise konut, hizmet,

ticaret, tarım ve diğer sektörlerden kaynaklandığı görülmektedir. 2000 yılında ise bu

dağılım, %34’ü çevrim, %16’sı sanayi, %17’si ulaşım ve %32’si diğer sektörlerden

kaynaklanmıştır. 2010 yılı için yapılan öngörülerde ise, enerji ve çevrim

sektörlerindeki artışın devam ederek %46’ya ulaşması beklenmektedir. Sanayi

sektörünün payının %27, ulaştırma sektörünün %16 ve diğer sektörlerin paylarının

ise %11 olacağı öngörülmektedir (Türkeş, 2003).

Page 172: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

157

Çizelge 4.25. Sektörlere Göre Yakıt Tüketiminden Kaynaklanan CO2 CH4 ve N2O Salınımları (DPT, 2000)

Sektörler 1970 1980 1990 1995 1998 2000 2005 2010 CO2 Salınımları (Gg)

Çevirim ve Enerji

11560 20437 51094 61271 75832 100119 150180 221388

Sanayi 10628 20864 37385 41560 57530 54170 83276 128983 Ulaştırma 10116 13025 26443 33665 32274 53211 62800 79399 Diğer 9277 18361 27805 32686 33108 46078 51593 56694 TOPLAM 41581 75687 142727 169182 198744 253578 347850 48645

CH4 Salınımları (Gg) Çevirim ve Enerji

0.15 0.35 0.67 0.85 1.06 1.40 2.22 2.95

Sanayi 1.04 1.80 3.52 3.79 5.19 5.62 8.16 13.77 Ulaştırma 1.37 2.20 3.58 4.79 4.90 14.69 17.51 21.93 Diğer 90.10 123.78 141.91 126.25 119.02 149.35 140.59 135.07 TOPLAM 92.66 128.13 149.67 135.68 130.17 171.06 168.48 173.71

N2O Salınımları (Gg) Çevirim ve Enerji

0.08 0.15 0.39 0.53 0.69 0.76 1.05 1.85

Sanayi 0.16 0.29 0.52 0.53 0.76 0.76 1.01 1.75 Ulaştırma 0.10 0.14 0.24 0.33 0.32 0.54 0.66 0.83 Diğer 1.11 1.49 1.64 1.51 1.47 1.62 1.62 1.63 TOPLAM 1.45 2.08 2.79 2.91 3.24 3.69 4.34 6.07

Uçucu Gaz Kaynaklarına İlişkin CH4 Salınımları (Gg) Sektörler 1970 1975 1980 1985 1990 1995 1997

Kömür madenciliği

10.03 12.38 14.45 28.59 20.80 39.23 64.02

Ham petrolün taşınması

0.003 0.002 0.001 0.003 0.008 0.016 0.015

Yakıt tüketiminden kaynaklanan bir diğer sera gazı ise metandır. Metanın

yakıt tüketimi salınımları Çizelge 4.25’de görüldüğü gibi, 1970 yılında yaklaşık 93

Gg’dir. 1990 yılında bu değer yaklaşık olarak 150 Gg’ye artış göstermiş ve 1998

yılında ise 130 Gg’ye gerilemiştir. Önümüzdeki yıllar için yapılan öngörülerde, bu

artışın devam etmesi ve 2010 yılında yaklaşık 174 Gg’ye ulaşması beklenmektedir.

Metan salınımlarının sektörel dağılımında, konut, hizmet, ticaret ve tarım gibi

diğer sektörler 1970 yılında %97, 1990’da %95 ve 1995 %91 ile en büyük paya sahip

olmuştur. Günümüz öngörüleriyle bu oranın, 2010 yılında %78’e gerilemesi

hedeflenmektedir (DPT, 2000).

Yakıt tüketiminden kaynaklanan diğer bir sera gazını diazot monoksit

oluşturmaktadır. Bu gazın Çizelge 4.25’de de görüldüğü gibi, 1970 yılı salınım

değeri, 1.45, 1990’da 2.79 ve 1998’de ise 3.24 Gg olarak arttığı ve bu değerin 2010

yılında 6.07 Gg’ye ulaşması beklenmektedir.

Page 173: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

158

N2O salınımlarında 2000’li yıllara kadar en büyük payı konut, hizmet gibi

diğer sektörler oluştururken, 2010 yılında çevirim ve enerji sektörünün birinci sırayı,

ikinci sırayı ise sanayi sektörünün alması öngörülmektedir.

IPCC yönteminde, uçucu kaynaklarla ilgili salınımların hesaplanması gereken

etkinlikler, kömür madenciliği, petrol ve gaz kaçakları (petrol ve gaz üretimi, ham

petrolün taşınması, depolanması, arıtılması ve doğal gazın işlenmesi, taşınımı ve

dağıtımı) olarak sıralanmaktadır. Ülkemizde bu sayılanlardan sadece kömür

madenciliği ve ham petrolün taşınması ile ilgili veriler eksiksiz olduğu için, bu iki

maddenin hesaplanması gerçekleştirilebilmiştir (DPT, 2000). Çizelge 4.25’de

görüldüğü gibi, 1970’lerde kömür madenciliğinden kaynaklanan CH4 salınımları

10.03 Gg iken, 1997 yılında 64.02 Gg’ye yükselmiştir.

4.3.1.3. Endüstriyel Süreçlerden Kaynaklanan Sera Gazı Salınımları

Türkiye’de endüstriyel süreçlerden kaynaklanan toplam CO2, CH4 ve N2O

salınımlarının belirtildiği Çizelge 4.26’da da görüldüğü gibi, 1987 yılında toplam

CO2 salınımı 29 254 Gg değerindedir. Artarak değişim gösteren CO2 salınım değeri

1997 yılında 49 501 Gg’ye ulaşmıştır. Bu miktarın %66’sı metal üretiminden, %32’si

mineral ürün üretiminden ve %2’si de kimya sektöründen kaynaklanmaktadır.

Sektörler arasındaki paylar, yaklaşık olarak birbirine eşit dağılım göstermektedir.

Endüstriyel kaynaklı CH4 salımlarının büyük miktarı, kimya endüstrisinden

kaynaklanmaktadır. Çizelge 4.26’da görüldüğü gibi, kimya endüstrisinden

kaynaklanan CH4 salınımlarının 1987 dönem değeri 2.32 Gg, 1995 dönem değeri

2.25 Gg ve 1997 yılı değeri ise 2.32 Gg olarak artış göstermiştir.

N2O salınımları ise, nitrik asit üretiminden kaynaklanmaktadır. N2O

salınımları, nitrik asit üretimindeki artışa uygun olarak, 1987’de 0.18 Gg iken

1990’da 0.41 Gg, 1995’de 16.41 Gg’ye yükselmiştir. 1995 yılından sonra düşüşe

geçen N2O salınım değeri, 1996 yılında 15.25 Gg’ye ve 1997 yılında önemli oranda

bir azalışla 10.90 Gg’ye gerilemiştir.

Page 174: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

159

Çizelge 4.26. Endüstriyel Süreçlerden Kaynaklanan CO2, CH4, N2O Salınımları (DPT, 2000)

Endüstriyel süreçler

1987 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997

CO2 Salınımları (Gg) Mineral ürünler

9670 11114 12530 12712 13783 14217 14835 15335 15907

Çimento üretimi

9097 10333 11585 11814 12726 13205 13825 14211 14647

Kireç üretimi 418 645 797 739 898 847 817 931 1065 Kireçtaşı ve dolomit kullanımı

0 22 7 10 9 8 14 17 15

Soda üretimi ve kullanımı

155 115 141 149 151 158 180 176 180

Kimya sanayi

676 826 736 721 1065 857 964 1013 1041

Amonyak 642 713 678 647 1023 805 937 968 998 Karpit 34 112 58 73 42 52 27 46 42 Metal üretimi

18907 23306 22931 23109 25191 26149 26318 32375 32553

Demir, çelik ve demir alaşımları üretimi

18573 22760 22434 22608 24665 25649 25782 31858 32028

Alüminyum 335 546 497 501 525 500 535 517 525 Toplam 29254 35246 36196 36542 40039 41224 42117 48723 49501

CH4 Salınımları (Gg) Kimya endüstrisi

2.03 2.40 2.38 2.35 2.07 2.09 2.25 2.30 2.32

N2O Salınımları (Gg) Nitrik asit 0.18 0.41 3.55 9.32 9.31 3.19 16.41 15.25 10.90

4.3.1.4. Tarım ve Hayvancılık Etkinliklerinden Kaynaklanan Sera Gazı Salınımları

Çeltik üretimi, hayvancılık ve anız yakımından kaynaklanan sera gazı

salınımları hesaplamasında Devlet İstatistik Enstitüsü Tarım İstatistikleri Şubesi

tarafından derlenen 1970–1998 dönemi verileri kullanılmıştır. Çizelge 4.27’de

verilen CH4 salınımları incelendiğinde, neredeyse tüm yıllar için, toplam salınımların

%95’ini mide fermantasyonu, %35’ini çeltik üretimi ve %1.5’ini de anız yakımının

oluşturduğu görülmektedir. Ayrıca CH4 salınımlarında, 1990 yılından sonra bir

azalma eğilimi de görülmektedir.

Page 175: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

160

Çizelge 4.27. Tarım ve Hayvancılıktan Kaynaklanan CH4 Salınımları (DPT, 2000) Etkinlik 1970 1975 1980 1985 1990 1995 1998

CH4Salınımları (Gg) Pirinç üretimi 35.30 30.07 27.07 31.43 22.90 25.77 31.02 Hayvancılık 943.87 997.81 1125.81 883.02 812.05 784.30 716.71 Mide fermantasyonu

943.84 997.78 1125.76 882.99 812.01 784.24 716.67

Gübre yönetimi

0.03 0.03 0.05 0.03 0.05 0.06 0.04

Anız yakılması 11.22 15.93 17.62 18.84 21.65 20.15 23.86 Toplam 990.39 1043.81 1170.51 933.28 856.60 830.22 771.58

4.3.1.5. Türkiye Ormanlarının Karbon Tutma Kapasitesi

Türkiye’nin orman envanteri, Çevre ve Orman Bakanlığı’nın, Orman Genel

Müdürlüğü tarafından yapılan orman amenajman planlarında bulunmaktadır.

Türkiye’nin ormanlık alanları, 1999 yılı verilerine göre Çizelge 4.28’de verilmiştir.

Çizelge 4.28. Türkiye’de Orman Varlığı (TTGV, 2002)

Orman Alanı

(ha) Normal Koru

Alanı (ha) Bozuk Koru Alanı (ha)

Normal Bataklık Alan (ha)

Bozuk Bataklık Alan (ha)

Devlet ormanı 20 744 765.8 8 228 336.9 6 180 138.0 1 784 164.3 4 552 126.6 Özel orman 18 481.9 9 416.1 448.8 5 650.9 2 966.1 Toplam 20 763 247.7 8 237 753.0 6 180 586.8 1 789 815.2 4 555 092.7

Türkiye ormanlarının karbon tutma kapasitesinde (tutulan karbon miktarı)

1990–1999 dönemindeki değişimler Çizelge 4.29’da orman tiplerine göre verilmiştir.

Bu hesaplamalarda göğüs çapı 8 cm’den büyük ağaçlarla ilgili veriler

kullanılmaktadır. Geleneksel ormancılık envanterlerinde göğüs çapı 8 cm’den küçük

olan ağaç, ağaççık ve çalı türleri ve otsu bitkiler ile ilgili veri olmadığından, bu alt

florada tutulan karbon miktarı ile ölü örtü tabakası, ağaç enkazları, humus ve orman

toprağı karbonu hesaba katılmamıştır. Akdeniz maki vejetasyonu ile Karadeniz

Bölgesi’nde orman altı vejetasyonda yoğun yayılış gösteren ormangülü biyokütlesi

de bu hesabın dışındadır. Bu yüzden Türkiye ormanlarında tutulan gerçek toplam

karbon, aslında hesaplanan karbon tutarından fazladır (TTGV, 2002).

Page 176: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

161

Çizelge 4.29. Türkiye Ormanlarının Karbon Tutma Kapasitesi (ton karbon) (TTGV, 2002)

Yıl Normal Koru Bozuk Koru Normal Bataklık Bozuk Bataklık Toplam 1990 314 980 606 19 339 627 32 889 176 9 251 227 376 460 636 1995 334 818 219 20 488 091 35 660 759 8 965 889 399 932 958 1999 352 221 774 21 964 711 38 872 363 11 288 541 424 347 289

Türkiye’nin artan enerji talebi ve kullanımı, gelişmekte olması nedeniyle

gelecek yıllarda da artmaya devam edecektir. Ancak bu hızlı artışa rağmen Çizelge

4.30’da da görüldüğü gibi Türkiye, toplam birincil enerji arzı açısından hem OECD

hem de Dünya ortalamasının oldukça altında bulunmaktadır. Elektrik tüketimi

değerlerine bakıldığında Türkiye ile OECD ve Dünya değerleri arasındaki farkın

açıldığı görülmekte, kişi başına düşen 1.473 kilo watt saat (kWh) elektrik tüketimi ile

hem OECD hem de Dünya ülkelerinden oldukça alt sıralarda yer aldığı

görülmektedir.

Çizelge 4.30. Dünya, OECD ve Türkiye Enerji Göstergelerinin 1999 Yılı İtibariyle Karşılaştırılması (TTGV, 2002)

Toplam

birincil enerji arzı (Mtep)

Toplam birincil enerji arzı/GSYİH (tep/000 95 USD)

Kişi başına toplam birincil

enerji arzı (tep/kişi)

Elektrik tüketimi (TWh)

Kişi başına elektrik tüketimi

(kWh/kişi) Dünya 9 774.48 0.30 1.65 13 502.41 2 280 OECD 5 229.45 0.20 4.68 8 753.51 7 841 Türkiye 70.33 0.37 1.07 96.94 1 473

Ayrıca 1999 yılı temel alınan CO2 göstergelerinin diğer ülkelerle

karşılaştırıldığı Çizelge 4.31’den de anlaşıldığı gibi Türkiye, diğer Dünya ülkeleriyle

karşılaştırıldığında da oldukça alt sıralarda yer almaktadır.

Çizelge 4.31. Temel CO2 Göstergelerine Göre Türkiye’nin Dünya Ülkeleri Sıralamasındaki Yeri ( TTGV, 2002)

1995 1996 1997 1998 1999 Toplam CO2

salımı 25 25 23 24 23

CO2/Nüfus 80 79 75 76 75 CO2/GSYİH 63 71 70 71 60 CO2/GSYİH (satın alma gücü paritesi)

81 84 81 81 55

Page 177: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

162

Çizelge 4.31’den de görüldüğü gibi, 1999 yılı temel CO2 göstergeleri

açısından Türkiye, Dünya ülkeleri arasında toplam CO2 salınımında 23., kişi başına

düşen CO2 salımı açısından 75., CO2 salınımının gayrı safi yurt içi hasılaya (GSYİH)

oranında 60. ve satın alma gücü paritesi dahil GSYİH’nın CO2’ye oranında ise 55.

sırada yer almaktadır (TTGV, 2002).

Türkiye’nin birincil enerji kaynaklı kişi başına düşen CO2 miktarının İDÇS

EK’lerinde bulunan diğer ülkelerin miktarlarıyla karşılaştırıldığı Çizelge 4.32.

incelendiğinde, Türkiye’nin gelişmiş ülkeler arasında bulundurulmasının haksızlık

olduğu daha net görülmektedir. 1990 yılı itibariyle kişi başına düşen CO2 emisyonu

açısından EK I ülkeleri içerisinde en düşük değerlere sahip olan Türkiye’den sonraki

ülke Portekiz olup, bu ülke, İDÇS ve Kyoto Protokolü’ne taraf olduğu halde

ekonomik gelişme ve gelir seviyesindeki artış ile birlikte sera gazı emisyonlarını da

artırmaya devam etmektedir (Kadıoğlu ve Dokumacı, 2005).

Çizelge 4.32. Birincil Enerji Kaynaklı Kişi Başına Düşen CO2 Miktarı (tonCO2/kişi) (Kadıoğlu ve Dokumacı, 2005)

Yıl Türkiye Kore

(OECD) Portekiz (OECD)

EK I (Ortalama)

EK II (Ortalama)

OECD (Ortalama)

Dünya (Ortalama)

1990 2.29 5.28 4.00 11.54 12.21 10.57 3.95 2000 3.02 9.10 5.83 11.12 12.86 11.04 3.88 2002 2.77 9.48 6.07 11.09 12.80 10.96 3.89

Gelişmekte olan bir ülke olması nedeniyle, enerji tüketimine bağlı olarak sera

gazı salınımlarının gelecek yıllarda da artış göstereceği, bu nedenle de İDÇS

kapsamında 2000 yılına kadar sera gazı salınımlarını 1990 yılı seviyesine

indiremeyeceği için Türkiye, bu koşullar altında İDÇS’ye taraf olmamıştır. Ayrıca

Türkiye’nin enerji üretimi, tüketimi ve CO2 salınımları bakımından diğer çoğu

OECD ülkesinin gerisinde olmasına rağmen, İDÇS kapsamında gelişmiş ülkelerle

aynı sınıflandırılmada bulunması, İDÇS’nin ortak fakat farklılaştırılmış

yükümlülükler ilkesine de uymamaktadır. Buna rağmen Türkiye, İDÇS’nin amacını

desteklemiş ve sorunun çözümüne yönelik uluslararası çabalarda yerini alabilmek

için, hem ulusal hem de uluslararası düzeyde çalışmalarını sürdürmüştür.

Page 178: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

163

4.3.2. Türkiye’nin Sorunun Çözümüne Yönelik Ulusal Çabalarının Araştırılması

Türkiye’de İDÇS ile ilgili gerçekleştirilen çalışmalar, 1991–1996 döneminde

Devlet Meteoroloji Müdürlüğü’nün, 1997 yılından sonra da Çevre Bakanlığı8’nın

eşgüdümünde, ilgili kurum ve kuruluşlardan oluşan çeşitli ulusal çalışma gruplarınca

yürütülmüştür. Yürütülen bu çalışmalar, bu çalışma kapsamında geliştirilen Şekil

4.20’de verilmiştir.

1992 yılında gerçekleştirilen BM Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda,

atmosferin korunması ve iklim değişikliğine ilişkin Türkiye’nin ulusal hazırlıkları,

başkanlığını ve sekreterliğini Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü’nün

yürüttüğü bir “Ulusal İklim Koordinasyon Grubu (UİKG)” tarafından

gerçekleştirilmiştir (Türkeş ve ark, 1992).

UİKG, BM Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda imzaya açılacak olan İDÇS

karşısında ülkemizin ne şekilde davranması gerektiğine yönelik olarak

gerçekleştirdiği çalışmalarını, “Atmosferin Korunması ve İklim Değişikliği” ve

“Enerji ve Teknoloji” başlıklı 2 raporla sonuçlandırmıştır. Bu raporların sonuçları da

göz önüne alınarak Türkiye’nin İDÇS karşısındaki tutumunun ne olacağı

netleştirilmeye başlanmıştır.

BM Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda imzaya açılan İDÇS’yi haklı

gerekçeleri nedeniyle imzalamayan Türkiye, küresel bir konu olan iklim değişikliği

ile mücadelede, üstüne düşen sorumluluktan kaçmamış ve haklı gerekçelerinin

sağlanmasında mücadele vererek, uluslararası çalışmalara katılım çabasını

sürdürmüştür. Bu amaç doğrultusunda, 1993 yılında İDÇS’ye yönelik ulusal ve

uluslararası bilimsel, teknik ve siyasal hazırlık çalışmalarını gerçekleştirmek için bir

“Ulusal İklim Programı (UİP)” oluşturmuştur (Türkeş ve ark, 1992).

8 Çevre Bakanlığı ile Orman Bakanlığı, 4856 nolu “Çevre ve Orman Bakanlığı Teşkilat ve

Görevleri Hakkında Kanun”un 08.05.2003 tarih ve 25102 sayılı Resmi Gazete yayınlanmasıyla birleştirilmiştir.

Page 179: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

164

1993 yılında “Ulusal İklim Programı (UİP)” kuruldu

22 Ocak 2001 tarihinde “İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu

(İDKK)” oluşturuldu

Kamuoyunu bilinçlendirmek amacıyla 1999 yılında Ankara’da, 2000 yılında ise İstanbul’da seminerler düzenlendi

2001 yılında, Türkiye’nin İDÇS’nin EK II listesinden çıkarılma

kararının kabul edilmesi

21 Ekim 2003 tarihli ve 25266 sayılı Resmi Gazete’de 4990 sayılı “Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun”

yayınlandı

18 Şubat 2004 tarih ve 25377 sayılı Resmi Gazete’de 200/13 sayılı “İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu’nun Çalışma Usul ve Esasları Hakkındaki Başbakanlık Genelgesi”

yayınlandı

Türkiye, 24 Mayıs 2004 tarihi itibariyle 189. taraf ülke olarak sözleşmeye katıldı

1–3 Eylül 2004 tarihleri arasında, “Ankara İklim Değişikliği Konferansı” düzenlendi

Şekil 4.20. Türkiye’nin İDÇS Sürecindeki Ulusal ve Uluslararası Çalışmaları

2004 yılında, Ulusal Bildirimin hazırlanması için Çevre ve Orman Bakanlığı ile UNDP işbirliğinde GEF projesi başlatıldı

1997 Yılında

“Türkiye ve Sera Gazı Emisyonları” isimli doküman 3.Taraflar

Konferansında yayınlanmak üzere hazırlandı

1998 Yılında “İklim Değişikliği Ulusal Raporu”

4.Taraflar Konferansında dağıtılmak üzere hazırlandı

2000 Yılında

1999 yılında DPT tarafından“İklim Değişikliği Özel İhtisas Komisyonu”

kuruldu

Dünya Sağlık Örgütü, Budapeşte 2004 Çevre ve Sağlık Bakanları Toplantısı temel çıktısı olarak Sağlık Bakanlığı bünyesinde “Aşırı İklim Olayları ve İklim

Değişiklikleri Teknik Kurulu” kuruldu

“Türkiye’de Enerji Gelişiminin Temel Durum Analizi ve CO2

Emisyonları” isimli belge 6.Taraflar Konferansında sunulmak üzere

hazırlandı

1992 yılında “Ulusal İklim Koordinasyon Grubu (UİKG)”

kuruldu

Page 180: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

165

1993–1996 yılları arasında görev yapan UİP, Devlet Meteoroloji Genel

Müdürlüğü eşgüdümü ve sekreterliğinde çalışmalarını gerçekleştirmiştir. 1996

yılından sonra, ulusal iklim değişikliği çalışmaları ve etkinlikleri, önce kısa bir süre

için Dışişleri Bakanlığı’nın, sonra da Çevre Bakanlığı’nın eşgüdümünde

yürütülmüştür.

Konu kapsamında, ulusal düzeyde gerçekleştirilen en önemli gelişmelerden

biri de, 1999 yılında Devlet Planlama Teşkilatı tarafından yürütülen ve 2001–2005

dönemini içeren Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı hazırlıkları kapsamında, bir

“İklim Değişikliği Özel İhtisas Komisyonu”’nun kurulmasıdır. Bu komisyonun

çalışmaları aracılığıyla iklim değişikliği konusu ilk kez kalkınma planları

kapsamında tartışılmış ve ülkemizde yine ilk kez bir kalkınma planında iklim

değişikliği konusu yer almıştır. İlgili bakanlıkların, kamu kurumlarının ve gönüllü

kuruluşların katılımıyla sürdürülen çalışmalar sonucunda hazırlanan “İklim

Değişikliği Özel İhtisas Komisyonu Raporu”, Türkiye’nin bundan sonraki

kalkınma döneminde, her türlü sektör yatırımlarında ve yaşamın hemen hemen her

alanında, iklim değişikliğinin de dikkate alınacağı politikaları, önlemleri ve

teknolojileri, bu alandaki güçlükleri ve gereksinim duyulan sektörel, yasal ve

kurumsal düzenlemelerle birlikte iklim değişikliğinin bilimsel ve teknik bir

değerlendirmesini içermektedir.

Bu etkinliklerin dışında Çevre Bakanlığı eşgüdümünde, başta sanayicileri ve

kamuoyunu bilinçlendirmek amacıyla, seminerler ve konferanslar düzenlenmiştir. Bu

seminerlerden ilki 7 Nisan 1999 tarihinde Ankara’da, ikincisi ise 13 Nisan 2000

tarihinde İstanbul’da gerçekleştirilmiştir.

Türkiye, ulusal etkinliklerine devam ederken, uluslararası düzeyde İDÇS

EK’lerinden çıkarak sürece dahil olma çabalarına devam etmiştir. Türkiye, 6.

Taraflar Konferansına yeni bir öneri ile katılmış ve bu önerinin kabul edilebileceği

izlenimini edinmiştir. Bu nedenle, iklim değişikliği konularındaki çalışmaları daha

etkin kılmak amacıyla Çevre Bakanlığı’nın başkanlığında 22 Ocak 2001 tarihinde

2001/2 sayılı Başbakanlık genelgesi ile “İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu

(İDKK)” oluşturulmuştur (TTGV, 2002).

Page 181: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

166

2001 yılında Fas’ın Marakeş kentinde düzenlenen 7. Taraflar Konferansında

alınan kararla Türkiye, İDÇS’nin EK II listesinden çıkarılmış ve taraflar Türkiye’nin

EK I listesinde yer alan diğer taraflardan farklı bir konumda bulunmasını sağlayacak

özgün koşullarını dikkate almaya davet edilmiştir (IISD, 2001).

25 Ekim 1996 tarihinde, İDÇS’ye Taraf Olmamamızın Uygun Bulduğuna

Dair Kanun Tasarısı TBMM’ye sevk edilmek üzere Başbakanlığa gönderilmiş, 14

Ocak 1997 tarihinde Çevre Komisyonunda, 19 Mart 1997 tarihinde ise Dışişleri

Komisyonunda görüşülmüştür. 2001 yılında düzenlenen 7. Taraflar Konferansında

Türkiye’nin İDÇS’ye katılmasıyla ilgili 26/CP7 numaralı karar ile, 21 Ekim 2003

tarihli ve 25266 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 4990 sayılı “Birleşmiş Milletler

İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair

Kanun” ile iç hukukumuza dahil edilmiş ve 18 Aralık 2003 tarih ve 25266 sayılı

Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Böylece Türkiye, 24 Mayıs 2004

tarihinde, 189. ülke olarak İDÇS’ye taraf olmuştur (Kadıoğlu ve Dokumacı, 2005).

Sözleşmeye taraf olma sürecinde, 2001 yılında Başbakanlık Genelgesi ile

oluşturulan İDKK, Türkiye’nin İDÇS’ye taraf olmasındaki olumsuz sürecin

giderilmesinden sonra, 4990 sayılı “Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve

Sözleşmesi’ne Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun”da belirtilen

yükümlülükler de dikkate alınarak; İDKK’nın yapısı ve görev tanımı, 18 Şubat 2004

tarih ve 25377 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 200/13 sayılı “İklim Değişikliği

Koordinasyon Kurulu’nun Çalışma Usul ve Esasları Hakkındaki Başbakanlık

Genelgesi” ile yeniden düzenlenmiştir.

Bu genelge ile İDKK’nın yeni görevi, iklim değişikliğinin zararlı etkilerinin

önlenmesi için gerekli önlemlerin alınması, yapılacak çalışmaların verimliliğinin

sağlanması, kamu ve özel sektör, kurum ve kuruluşları arasında koordinasyon ve

görev dağılımının sağlanması ve bu konuda ülkemizin şartlarına uygun iç ve dış

politikaların belirlenmesi konularında çalışmaların gerçekleştirilmesi olmuştur.

Çevre Bakanlığı’nın koordinatörlüğünde, iklim değişikliği konusunda ilgili

kamu, kurum ve kuruluşlarının müsteşarlarından oluşan İDKK kapsamında,

Türkiye’nin ulusal bildiriminin hazırlanması, yol haritasının belirlenmesi ve bununla

birlikte çalışmaların süreklilik arz etmesi dikkate alınarak aşağıda verilen 8 adet

Page 182: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

167

çalışma grubu oluşturulup, grup koordinatörleri belirlenerek, çalışmalara başlanmıştır

(Kadıoğlu ve Dokumacı, 2005).

1. İklim Değişikliğinin Etkilerinin Araştırılması

2. Sera Gazları Emisyon Envanteri

3. Sanayi, Konut, Atık Yönetimi ve Hizmet Sektörlerinde Sera Gazı Azaltımı

4. Enerji Sektöründe Sera Gazı Azaltımı Ulaştırma Sektöründe Sera Gazı

Azaltımı

5. Arazi Kullanımı, Arazi Kullanım Değişikliği ve Ormancılık

6. Politika ve Strateji Belirleme

7. Eğitim ve Kamuoyunu Bilinçlendirme

Grupların gerçekleştirdiği çalışmalar sonucunda hazırlanan raporlar,

Türkiye’nin İDÇS sekretaryasına sunması gereken “Ulusal Bildirim”in hazırlanması

çalışmalarına katkı sunmakla birlikte, güncel bilgiler ve yorumları içeren kaynak

özelliği de taşımaktadır. Söz konusu gruplarla birlikte, GEF’ten sağlanan maddi

yardımla, UNDP ile birlikte sözleşme kapsamında “Ulusal Bildirim” in hazırlanması

projesi başlatılmıştır (Kadıoğlu ve Dokumacı, 2005).

2002 yılında gerçekleştirilen Johannesburg Dünya Sürdürülebilir Kalkınma

Zirvesi’ne yönelik olarak Çevre Bakanlığı ve UNDP işbirliği projesinde, Ulusal

Çevre ve Kalkınma Programı’nın teknik eşgüdümünde yürütülen ulusal hazırlıklar

kapsamında, Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı’nın sekretaryalığında, İklim

Değişikliği Çalışma Grubu oluşturulmuştur. Bu çerçevede, çok sayıda paydaş

temsilcisinin de yer aldığı ve katılımcı bir süreçle yürütülen çalışmalar kapsamında

hazırlanan Türkiye Sürdürülebilir Kalkınma Ulusal Raporu bünyesinde İklim

Değişikliği bölümü de yer almıştır (TTGV, 2002).

Ulusal Çevre ve Kalkınma Programı’nın çalışmaları kapsamında, Çevre ve

Orman Bakanlığı ve UNDP tarafından 1–3 Eylül 2004 tarihleri arasında, “Ankara

İklim Değişikliği Konferansı” düzenlenmiştir. Konferansa çeşitli sektörleri temsil

eden 16 yabancı ve 32 Türk uzman, konuşmacı olarak katılmış, etkinlikler 500’den

fazla kişi tarafından takip edilmiş ve 16 kuruluş tarafından desteklenmiştir.

Page 183: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

168

UNDP, İDÇS sekreteryası, UNEP, GEF, Merkezi ve Doğu Avrupa İçin

Bölgesel Çevre Merkezi, Devlet Meteoroloji Genel Müdürlüğü, Devlet İstatistik

Enstitüsü ve çeşitli üniversitelerden uzmanların sunumlarıyla katıldığı “İklimi

Anlamak, Değişikliği Yakalamak” sloganlı konferansa katılım olarak büyük ilgi

gösterilmiştir.

Konferansın, 2004 yılında İDÇS’ye resmen taraf olan Türkiye’ye, sözleşme

hükümlerince 6 ay içinde sunması gereken ulusal bildiriminin hazırlanmasında yol

haritası olması hedeflenmiştir.

2004 yılında ise ilk Ulusal Bildirim Raporunun sekretaryaya sunulması için

Çevre ve Orman Bakanlığı ile UNDP işbirliğinde GEF projesi başlatılmıştır. Çevre

ve Orman Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Hasan Zuhuri Sarıkaya konuyla ilgili yaptığı

açıklamasında, Türkiye’nin ulusal bildiriminin 2006 yılı ortalarında sekretaryaya

sunulmasının planlandığını belirtmiştir. Sarıkaya konuşmasının devamında

Türkiye’nin Kyoto Protokolü’ne olan bakış açısını açıklamıştır. Sarıkaya’nın

bildirdiğine göre, Türkiye’nin Kyoto Protokolü’ne taraf olması, sera gazı

salınımlarının azaltılmasında referans alınacak temel yıl ve azaltım oranları

konusundaki konumu, özel koşulları ve ekonomik kalkınması dikkate alınarak

gerçekleşebilecektir ve böylece Kyoto mekanizmalarından yararlanabilecektir. Bu

bağlamda da Sarıkaya, Kyoto Protokolü’nün 2015’den önce imzalanmayacağını

belirtmiştir (Yılmaz, 2005).

Türkiye, iklim değişikliğiyle mücadelede üstüne düşen görevi

gerçekleştirmek ve Kyoto Protokolü’ne taraf olabilmek için başta mevzuat ve

teşkilatlanma konularında olmak üzere bir takım çalışmalar gerçekleştirmeye

başlamıştır. Konu ile ilgili olarak yasal ve teşkilatlanma çalışmaları devam

etmektedir.

4.3.3. Uluslararası Düzeyde Yapılan Çalışmalarda Türkiye’nin Yerinin

Belirlenmesi

Dönemin yürürlükteki enerji politikası gereği, ulusal kaynakların, özellikle

yerli linyitlerin kullanılması ve gelişmiş ülkelerle karşılaştırıldığında, enerji

Page 184: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

169

tüketiminin çağdaş yaşam düzeyi açısından yetersiz olması nedeniyle, Türkiye’nin

İDÇS’ye bir gelişmekte olan ülke olarak taraf olması gerekmektedir.

Ancak Türkiye, İDÇS ile ilgili uluslararası süreçte gelişmekte olan bir ülke

olarak değerlendirilebilmek için çaba göstermek zorunda kalmıştır. Türkiye’nin

gelişmekte olan bir ülke olarak uluslararası çalışmalara katılma girişimleri, İDÇS’nin

imzaya açıldığı 1992 yılından, 7. Taraflar Konferansının gerçekleştirildiği 2001

yılına kadar sürmüştür. Bu çalışma kapsamında oluşturulan Şekil 4.21’de

Türkiye’nin uluslararası düzeyde yapılan çalışmalardaki yeri ve İDÇS’ye gelişmekte

olan bir ülke olarak taraf olabilme çabaları verilmiştir.

4.3.3.1. İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin Yürürlüğe Girmesinden

Önceki Gelişmeler

İDÇS hazırlık çalışmalarını yürütmekle görevli HGK’nın 1992 yılının Mayıs

ayında New York’ta gerçekleştirdiği 5. dönem toplantısında Türkiye, OECD üyesi

olması nedeniyle, İDÇS’nin hem OECD ve ekonomileri geçiş sürecindeki orta ve

doğu ülkeleriyle birlikte EK I listesine, hem de OECD ülkeleriyle birlikte EK II

listesine alınmıştır (Türkeş, 1995a).

Bu durumda Türkiye, hem sera gazı salınımlarını 2000 yılına kadar 1990 yılı

seviyesine indirmekle sorumlu olacak EK I ülkeleri grubuna, hem de gelişmekte olan

ülkelere teknolojik ve ekonomik destek sağlayacak EK II ülkeleri grubuna dahil

edilmiştir. Türkiye bu koşullar altında, yükümlülüklerini yerine getiremeyeceği

gerekçesiyle İDÇS’yi 1992 yılında gerçekleştirilen BM Çevre ve Kalkınma

Konferansı’nda imzalamamış, aynı koşulların devam etmesi nedeniyle de daha

sonrasında da taraf olmamıştır.

İDÇS’yi ilkesel temelde destekleyen Türkiye, İDÇS’yi imzalamamış olsa da;

Taraflar Konferanslarını gözlemci statüsünde sürekli takip etmiş ve sürece

katılabilmek için farklı dönemlerde farklı yaklaşımlarda bulunmuştur.

Page 185: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

170

4. Taraflar Konferansı - Türkiye, 3.Taraflar Konferansında kendisinden istenen ulusal raporunu sundu - AB hariç, G-77 ve Çin, Avustralya ve Küçük ada devletleri, Türkiye’nin talebini destekledi. - Karar alınamadı ve konu görüşülmek üzere bir kez daha ertelendi.

Şekil 4.21. Türkiye’nin Uluslararası Düzeyde Yapılan Çalışmalara Katılma Çabaları

1. ÖNERİ: İDÇS’nin EK I ve EK II listesinden çıkma talebi (1992- 1997)

Türkiye’nin İDÇS’nin EK I ve EK II listesinden çıkması yönünde öneri vermesi için Azerbaycan ve Pakistan hükümetleri ile görüşüldü, Azerbaycan ve Pakistan hükümetleri sekretaryaya konuyla ilgili ayrı

ayrı öneri vererek, konunun 3. Taraflar Konferansında görüşülmesi sağlandı

2. ÖNERİ: İDÇS’nin EK I ve EK II listesinden çıkma talebine ek olarak kişi başına düşen CO2 emisyonlarında OECD ortalamasının altında kalma hedefinin belirlenmesi (1998- 2000)

3. Taraflar Konferansı - Türkiye “Turkey and Greenhouse Gas Emissions” başlıklı tutum kağıdını yayınladı - Türkmenistan, Gürcistan ve Özbekistan adına konuşan Azerbaycan, Türkiye’nin talebini destekler

yönde konuşmasını yaptı - ABD ve AB hariç, Pakistan, İran ve Avustralya Türkiye’nin talebini destekledi. - Türkiye’nin talebinin 3. Taraflar Konferansının bakanlar düzeyinde görüşülmesine karar verildi

3. Taraflar Konferansının bakanlar düzeyi - AB ve ABD, Türkiye’nin 2010 yılında kişi başına düşen CO2 salınımlarını OECD ortalamasının

yarısını aşmama yükümlülüğünü almasını istedi - 4. Taraflar Konferansında sunmak üzere, Türkiye’den bir ulusal rapor hazırlaması istendi - Türkiye’nin talebi tekrar görüşülmek üzere 4. Taraflar Konferansına ertelendi.

2–12 Haziran 1998 yardımcı organlar toplantısı

- Türkiye, İDÇS EK’lerinden çıkma talebine ek olarak, kişi başına düşen CO2 emisyonlarında OECD ortalamasının altında kalma hedefini belirtmiştir.

3. ÖNERİ: İDÇS’nin EK II listesinden silinmesi ve kendisini diğer EK I taraflarından farklı yapan özel koşullarının kabulü ile EK I’de kalması (2000- 2001)

5. Taraflar Konferansı - Konuyla ilgili oy birliği sağlanamadı ve yeniden görüşülmek üzere 6. Taraflar Konferansına ertelendi.

6. Taraflar Konferansı - Türkiye, 6. Taraflar Konferansına, isminin İDÇS’nin EK II listesinden silinmesi ve kendisini diğer

EK I taraflarından farklı yapan özel koşullarının kabulü ile EK I’de kalması şeklinde yeni bir öneri ile katıldı

- Bu öneri de kabul edilmedi ve konu 7. Taraflar Konferansına ertelendi.

7. Taraflar Konferansı - Türkiye’nin isminin EK II’den silinmesi ve kendisini diğer EK I taraflarından farklı yapan özel

koşullarının kabulü ile bir EK I ülkesi olması yönündeki talebi kabul edildi.

Page 186: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

171

4.3.3.2. İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin Yürürlüğe Girmesinden

Sonraki Gelişmeler

Türkiye, İDÇS’nin imzaya açılmasından sonra, 1992–1995 yılları arasında

gerçekleştirilen HGK’nın hemen hemen her dönem toplantısında, sera gazı

emisyonlarını 2000 yılına kadar 1990 düzeyinde tutmasının olanaksız olduğunu

belirtmiştir. Bu doğrultuda, İDÇS’nin her iki EK’inden de çıkarak, ya da özel

koşulları dikkate alınarak kendisine bazı kolaylıkların sağlanması şartıyla EK’lerde

kalarak, İDÇS’ye taraf olabileceğini açıklamıştır (Türkeş, 2001a). Ancak Türkiye, bu

toplantılardan istediği sonucu alamamış ve dolayısıyla da İDÇS’yi imzalamamıştır.

Türkiye bu ilk girişiminden olumsuz sonuç alsa da, uluslararası çabaya

katılım girişiminden vazgeçmemiştir. İDÇS’nin yürürlüğe girmesinden 1 yıl sonra

Taraflar Konferansının ilk toplantısının yapılacağını göz önüne alarak, amacı

doğrultusunda çalışmalarına başlamıştır.

1. Taraflar Konferansının hazırlık çalışmalarına ilişkin görüşmelerde

Türkiye’nin İDÇS’ye katılımı ancak İDÇS’nin Türkiye aleyhindeki hükümlerinin

giderilmesiyle gerçekleşebileceği sonucuna ulaşılmıştır. Bu durumda Türkiye’nin

İDÇS EK’lerinden çıkmak için İDÇS hükümleri gereğince izleyebileceği iki yol

bulunmaktadır. İlk olarak ya Türkiye İDÇS’ye taraf olup EK’lerden çıkma çabasını

kendi gösterecek, ya da İDÇS’ye taraf olan en az iki ülkenin önerisi ile bu teklifini

gerçekleştirmeye çalışacaktır. Türkiye bu seçeneklerden ikincisini tercih etmiştir.

Ancak yine İDÇS’nin hükümlerine göre, İDÇS veya EK’lerinde yapılacak herhangi

bir değişiklik talebi, taraf ülkelerin uygun bulması şartıyla, 31 Arlık 1998 tarihine

kadar mümkün olmaktadır. Ayrıca İDÇS’ye taraf olan en az iki ülkenin önerisi,

Taraflar Konferansından 6 ay önce sekretarya tarafından taraflara iletilmelidir ve

konu ile ilgili kararlar Taraflar Konferansında alınmalıdır. Bu durumda Türkiye’nin

EK’lerden çıkma isteği en erken 3. Taraflar Konferansında görüşülebilecektir.

Türkiye, konuyla ilgili olarak Azerbaycan ve Pakistan ile görüşmelerini

gerçekleştirmiştir. Azerbaycan ve Pakistan da Türkiye’nin İDÇS EK’lerinden

çıkarılması yönünde ayrı ayrı öneriler vermişlerdir. Sekretarya da bu önerileri taraf

Page 187: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

172

ülkelere 29 Mayıs 1997 tarihinde duyurmuş ve böylece konunun 3. Taraflar

Konferansında görüşülmesi sağlanmıştır.

4.3.3.3. Üçüncü Taraflar Konferansı

Türkiye’nin, İDÇS EK’lerinden çıkma talebinin görüşüleceği 3.Taraflar

Konferansı, 1–11 Aralık 1997 tarihleri arasında Japonya’nın Kyoto kentinde

düzenlenmiştir. Toplantılara, dönemin Çevre Bakanı İmran Aykut başkanlığında,

Çevre Bakanlığı’ndan Müsteşar yardımcısı Melih Akalın, Genel Müdür Yardımcısı

Serpil Bağcı, Meteoroloji Mühendisi Zeynel Kökçam, Dışişleri Bakanlığı’ndan

Genel Müdür Yardımcısı Oya İnkaya, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’ndan

Genel Müdür Mustafa Mendilcioğlu, Kimya Mühendisi Orhan Gülçat, Devlet

Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı’ndan uzman Selahattin Çimen, uzman Sema Alpan,

Meteoroloji Mühendisi Utku Sümer ve Tokyo Büyükelçiliğinden Müsteşar Erdoğan

Kök’ten oluşan bir heyetle katılım sağlanmıştır (Akalın ve ark, 1997).

Türkiye’nin İDÇS’nin EK I ve EK II listelerinden çıkarılmasına ilişkin talebi,

genel kurul gündemi çerçevesinde 3 Aralık 1997 günü konferans başkanı ve Japonya

Devlet Bakanı Hiroski Ohki’nin konuyu tartışmaya açmasından sonra görüşülmüştür.

Türkiye, İDÇS EK’lerinden çıkma isteminin haklılığını kanıtlamak için 3. Taraflar

Konferansında “Turkey and Greenhouse Gas Emissions” (Türkiye ve Sera Gazı

Emisyonları) (FCCC/CP/1997/MISC.3) tutum kağıdını, sekretarya dokümanı olarak

yayınlatmış ve tüm delegelere dağıtımının yapılması sağlanmıştır (Akalın ve ark,

1997).

Türkiye’nin İDÇS EK’lerinden çıkma yolunda Pakistan ve Azerbaycan

tarafından verilen önerinin görüşüldüğü toplantıda Türkmenistan, Gürcistan ve

Özbekistan adına konuşan Azerbaycan, Türkiye’nin talebini destekler yönde bir

konuşma yapmıştır. Bu konuşmadan sonra, ülkeler sıraları geldikçe söz alarak

konuyla ilgili Çizelge 4. 33’de özetlenen görüşlerini bildirmişlerdir.

Page 188: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

173

Çizelge 4.33. Türkiye’nin 3. Taraflar Konferansında İDÇS EK’lerinden Çıkma Talebi Hakkında Görüş Bildiren Ülkeler ve Görüşleri

Ülkeler Görüşleri Pakistan İDÇS’nin sadece gelişmiş ülkeler için taahhüt öngördüğünü, oysa Türkiye’nin Dünya

Bankası, UNDP ve Montreal Protokolü kapsamında gelişmekte olan ülkeler arasında yer aldığını ifade ederek, Türkiye’nin EK’lerden çıkma talebini desteklediklerini bildirmiş ve konunun, konferansın üst düzey bölümünde onaylanması gerektiğini belirtmiştir.

İran İDÇS’nin tüm BM üyelerini kapsayacak nitelikte olması gerektiğini ifade ederek, Türkiye’nin bir OECD üyesi olmakla birlikte, henüz gelişme sürecinde bir ülke olduğunu, Türkiye’nin EK’lerden çıkabilme önerisini desteklediklerini, bu yönde alınacak bir kararın, Türkiye’nin İDÇS’ye katılma yolundaki süreci hızlandıracağını ifade etmiştir.

Avustralya Türkiye’nin özel durumunu dikkate alarak, talebimizi destekleyeceklerini, böylece Türkiye’nin İDÇS’yi bir an önce onaylamasının teşvik edileceğini belirtmiştir. Ayrıca, taslak Kyoto Protokolü çerçevesinde sürece katılması temennisinde de bulunmuştur.

ABD Bazı ülkelerin EK I’e katılmak isterken, Türkiye’nin EK’lerden çıkma talebinde bulunduğunu, bu önerinin görüşülmesi için erken olduğunu, konunun gelecek yıl yapılacak olan 4. Taraflar Konferansına ertelenmesinin uygun olacağını ifade etmiştir.

AB adına söz alan Lüksemburg

İDÇS EK’leri oluştururken OECD üyeliğinin kriter alındığını, Türkiye’ye özel bir statü sağlanabilmesi için emisyon salınımlarına yönelik hedef ile takvim belirlemesi ve Kyoto’da sonuçlandırılması beklenen taslak protokole katılma beyanında bulunması gerektiğini, aksi halde EK’lerden çıkma talebinin kabul edilmeyeceğini ifade etmiştir.

Konuyla ilgili görüş bildiren ülkeler arasında ABD ve AB hariç diğer ülkeler,

Türkiye’nin talebini desteklemiş ve konun 3. Taraflar Konferansında

sonuçlandırılmasını istemiştir. AB, zaten bu şartlarda yükümlülüklerini

karşılayamayacağı gerekçesiyle EK’lerden çıkma isteminde bulunan Türkiye’den,

hem azaltım miktarı bildirmesini, hem de daha görüşmeleri tamamlanmamış bir

taslak protokole katılacağının sözünü vermesini istemiştir. Bu istemin üzerine söz

alan Türkiye delegasyonu, bir konuşma yapmış ve konun 3. Taraflar Konferansının

bakanlar düzeyinde tartışılıp karara varılmasını istemiştir.

Bu istemin üzerine, genel kurul toplantısında söz alan Büyükelçi Herrara,

Türkiye’nin EK’lerden çıkma talebi ile ilgili bir anlayış ve esneklik olmakla birlikte,

henüz tam anlamıyla bir karara varılmadığını, ülkelerin konuyla ilgili olarak farklı

görüşler belirttiğini, bu nedenle konunun tartışılmasına 3. Taraflar Konferansının

bakanlar düzeyinde devam edilmesine karar verildiğini açıklamıştır (Akalın ve ark,

1997).

Page 189: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

174

3. Taraflar Konferansının Bakanlar Düzeyindeki Bölümü (8–10 Aralık 1997)

6 Aralık 1997 tarihinden itibaren 3.Taraflar Konferansında Türkiye

delegasyonuna başkanlık eden dönemin Çevre Bakanı İmran Aykut, 9 Aralık 1997

günü öğleden önce bir konuşma yapmıştır. Aykut konuşmasında özetle, Türkiye’nin

Dünya Bankası, UNDP ve Montreal Protokolü kapsamında gelişmekte olan ülkeler

arasında yer aldığını, ayrıca Uluslararası Enerji Ajansı verilerine göre, Türkiye’nin

1995 yılı kişi başına düşen CO2 emisyon salınımında 80. sırada bulunduğunu ve bu

değerin OECD ve AB ortalamasının dörtte birine, Kuzey Amerika ülkelerinin

sekizde birine ve Dünya ortalamasının da yarısına karşılık geldiğini belirterek,

Türkiye’nin EK’lerden çıkması ile ilgili gerekçelerini açıklamıştır. Son olarak da,

Türkiye’nin EK’lerden çıkması yönündeki talebi için bütün ülkelerden destek talep

ettiğini belirtmiştir (Akalın ve ark, 1997).

Çevre Bakanı İmran Aykut, 3 günlük toplantı süresince, Amerika, Avustralya,

Kanada, Azerbaycan, Gürcistan, Pakistan, Finlandiya, Fransa, İsviçre, İngiltere,

Lüksemburg, Bangladeş, Yeni Zelanda, Grup 77 ve Çin delegasyon başkanları ile

görüşmelerde bulunmuş ve Türkiye’nin haklı talebini defalarca gündeme getirerek bu

ülkelerden destek istemiştir (Akalın ve ark, 1997).

Ancak AB ve ABD’nin resmi olmayan görüşmelerde, “Türkiye’nin İDÇS

EK’lerinde bir OECD ülkesi olarak yer alması nedeniyle 2010 yılında kişi başına

düşen CO2 salınımlarının OECD ortalamasının yarısını aşmama” yükümlülüğü

alınmasının ve söz konusu protokole taraf olunmasının gerektiği konularındaki

ısrarları, Türkiye delegasyonunca kabul görmemiştir (Akalın ve ark, 1997).

Sonuç olarak, Türkiye’nin EK’lerden çıkma talebi, 3.Taraflar Konferansında

sonuçlandırılamamıştır. Bu Taraflar Konferansında konuyla ilgili olarak,

Türkiye’den, SBI ile işbirliği halinde ulusal durumunu belirten bir rapor hazırlaması

ve bu raporu 4. Taraflar Konferansında sunması istenmiştir. Türkiye’nin İDÇS

EK’lerinden çıkma talebinin görüşülmesi ise 4. Taraflar Konferansına ertelenmiştir.

Page 190: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

175

4.3.3.4. Kyoto Protokolü Sonrası Gelişmeler

3. Taraflar Konferansında İDÇS EK’lerinden çıkma yolunda istediği sonuca

ulaşamayan Türkiye, 3. Taraflar Konferansından sonra, talebini yineleyebileceği ilk

toplantı, 2-12 Haziran 1998 tarihleri arasında Almanya’nın Bonn kentinde İDÇS

yardımcı organlar (SBSTA, SBI, AG-13) toplantısı için hazırlıklara başlamıştır.

Bu çalışmalar kapsamında Çevre Bakanlığı’nca bir rapor hazırlanmıştır.

Raporda, Türkiye’nin iklim yapısından ekonomik yapısına, enerji yapısından nüfus

durumuna kadar birçok konu “Genel Durum” başlığı altında belirtilmiştir. Ayrıca

ülkenin enerji ve çevre yapısı irdelenmiş CO2 emisyonlarına ilişkin sektörler bazında

veriler belirtilmiştir. Son olarak da sera gazı emisyon azaltımı için politika ve

önlemler aşağıda verildiği şekilde ifade edilmiştir (Akalın ve Bağcı, 1998a).

o CO2 emisyonu azaltılmasına yönelik doğal gaz kullanımının

yaygınlaştırılması.

o Isıtma amaçlı jeotermal projelerin geliştirilmesi ve yenilenebilir enerjilerin

araştırma ve geliştirme programlarının desteklenmesi.

o Binalarda yalıtım ve ısıtma sistemlerinin iyileştirilmesi.

o Ulaştırma sektöründe alternatif yakıtların kullanılmasının artırılması.

o Kojenerasyon sistemleri için mali destek.

o Nükleer santrallerin devreye alınması.

Sonuç olarak,

o Türkiye İDÇS’nin EK’lerinde oluşturulmasında sadece OECD üyesi olma

kriteri temel alındığı için EK’lerde yer aldığı belirtilmiştir. Buna karşın

Dünya Bankası, OECD ve UNDP Türkiye’yi gelişmekte olan ülke sınıfında

değerlendirmektedir denilmektedir.

o Türkiye Ozon Tabakasını incelten maddelere dair Montreal Protokolü 1.

Taraflar Konferansında belirlenen gelişmekte olan ülkeler listesindedir.

o OECD ülkeleri arasında en yüksek nüfus artış hızına sahip ülkedir.

o OECD ülkelerinde ortalama iki kişiye bir araba düşerken Türkiye’de ortalama

12 kişiye bir araç düşmektedir.

o Türkiye’nin temel enerji kaynağı kömürdür.

Page 191: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

176

o Birincil enerji talebinin %70’ini ithal etmek zorundadır.

o Enerji ihtiyacını %90 oranında fosil yakıtlardan sağlamaktadır.

o Elektrik arz kapasitesi son yıllarda talebi karşılayamamaktadır.

o Kişi başına düşen elektrik tüketimi 1995 yılında 1500 kWh olup bu miktar

Dünya ortalamasının yarısına, OECD ortalamasının beşte birine ve AB’nin

dörtte birine karşılık gelmektedir.

o Kişi başına düşen enerji talebi 2000 yılında Dünya ortalamasının altında,

OECD ortalamasının ise beşte ikisine karşılık gelmektedir.

o Enerji yoğunluğu OECD ülkelerinden yüksektir. Doğal gaz talebi 2000

yılında 1995 yılına göre 9 kat artacaktır.

o 2010 yılında kişi başına düşen CO2 emisyonu, Dünya ortalamasının biraz

üzerinde, OECD ortalamasının ancak beşte ikisine ulaşacaktır.

o Türkiye 1995 yılı kişi başına düşen 2,6 ton CO2 emisyon miktarı ile Dünya

ülkeleri arasında 80. sırada olduğu konuları belirtilmiştir (Akalın ve Bağcı,

1998a).

Bu doğrultuda raporda, Türkiye’nin hedefinin kişi başına düşen CO2

emisyonlarında OECD ortalamasının altında kalmak amacının ise EK’lerden çıkmak

olduğu raporun sonuç kısmında belirtilmiştir (Akalın ve Bağcı, 1998a).

Türkiye, İDÇS’nin imzaya açıldığı 1992 yılından 1997 yılında

gerçekleştirilen 3. Taraflar Konferansının sonuna kadar, İDÇS’nin her iki EK’inden

de çıkma talebini, 1998 yılında Almanya’nın Bonn kentinde gerçekleştirilen İDÇS

yardımcı organlar toplantısında biraz değiştirmiştir. Türkiye yine İDÇS EK’lerinden

çıkma talebini yinelese de, sera gazı salınımlarında bir sınırlama önerisinde

bulunmuştur. Böylece Türkiye, bu yardımcı organlar toplantısından sonra

gerçekleştirilecek 4. Taraflar Konferansına bu yeni öneri ile katılmıştır.

4. Taraflar Konferansı, 2–13 Kasım 1998 tarihleri arasında Arjantin’in

başkenti Buenos Aires’te yapılmıştır. Toplantıya dönemin Çevre Bakanı İmran

Aykut başkanlığında, Çevre Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Enerji ve Tabii

Kaynaklar Bakanlığı, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı, Devlet Meteoroloji

İşleri Genel Müdürlüğü ve Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığı temsilcilerinden

oluşan bir heyet ile katılım sağlanmıştır (Eser, 1999).

Page 192: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

177

Türkiye’nin İDÇS EK’lerinden çıkma talebi, SBI’nın 3 Kasım 1998 günü

gerçekleştirilen sabah oturumunda görüşülmüştür. SBI başkanı tarafından açılan

toplantıda, ilk söz büyükelçi Herrera’ya verilmiştir. Türkiye’nin EK’lerden çıkma

talebi konusunda, Türkiye ile taraflar arasında uzlaşma sağlayacak bir karar tasarısı

hazırlamakla görevli Herrera, görüşmelerine devam ettiğini fakat henüz bir sonuca

ulaşamadığını belirterek, kendisine tanınan sürenin uzatılmasını istemiş ve bu istek

SBI başkanı tarafından uygun bulunmuştur.

SBI’nın 4 Kasım 1998 öğleden sonra oturumunda gündem maddesi olarak

Türkiye’nin talebi ele alınmış ve bu arada Çevre Bakanlığı koordinatörlüğünde

hazırlanan “Türkiye’nin İklim Değişikliği Ulusal Raporu” başlıklı belge sekretarya

tarafından sözleşmeye taraf ülkelere dağıtılmıştır.

Görüşmelerde Pakistan temsilcisi söz alarak EK’lerden çıkma konusunda

Türkiye’nin haklılığını dile getirerek bu konuda gerekli işlemlerin bir an önce

başlatılmasını istemiştir. Daha sonra Türkiye delegasyonunca söz alınarak, ulusal

raporumuzun hazırlanıp sekretarya tarafından üye ülkelere dağıtıldığı, bu raporun

incelenmesinden de görüleceği üzere ne sosyo-ekonomik durumumuz ne de sera gazı

emisyonlarımız açısından sözleşmenin EK’lerinde yerimizin olmadığı, EK’ler

oluşturulurken OECD’ye üyelik kriterinin esas alınmasının sözleşmeyi zayıflattığını,

Türkiye’nin zaten GEF’e parasal katkıda bulunduğu, İDÇS çerçevesinde ek

maliyetlere hazır olmadığı belirtilmiş, uzun süredir SBI gündeminde yer alan

EK’lerden çıkma talebimizin olumlu yönde sonuçlandırılması isteği yinelenmiştir

(Akalın ve Bağcı, 1998b).

Türkiye’den sonra söz konusu konuyla ilgili görüşlerini bildirmek üzere söz

alan ülkeler ve bu ülkelerin görüşleri Çizelge 4.34’de özetlenmiştir.

Page 193: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

178

Çizelge 4.34. Türkiye’nin 4. Taraflar Konferansında İDÇS EK’lerinden Çıkma Talebi Hakkında Görüş Bildiren Ülkeler ve Görüşleri

Ülkeler Görüşleri

AB adına söz alan Avusturya

Türkiye’nin sunduğu ulusal raporun ellerine yeni geçtiğini, raporu inceledikten sonra görüşlerini belirteceklerini ancak tüm OECD ülkelerinin hukuken bağlayıcı sayısal sera gazı emisyon hedefleri vermeleri konusunda ısrarlı olduklarını ifade etmiştir.

G-77 ve Çin adına Antigua ve Barbuda

Konuyla ilgili bir kararı bu aşamada henüz veremediklerini, Türkiye tarafından hazırlanan raporu inceleyip, grupta konuyu görüştükten sonra bir karara varacaklarını belirtmiştir.

Avustralya Türkiye’nin EK’lerden çıkma talebine olumlu baktıklarını, bu amaç doğrultusunda gösterdikleri tüm çabaları, özellikle böyle bir raporun hazırlanmasını takdirle karşıladıklarını ifade etmiştir.

Küçük ada devletleri adına söz alan Marshall Adaları

Türkiye’nin sunduğu raporun ellerine yeni geçtiğini, alınacak son kararın büyük önem taşıdığını, bu nedenle raporu derinlemesine inceleyip kararlarını öyle vereceklerini bildirmiştir.

Büyükelçi Herrera, taraflarla görüşmelerini tamamlamış ve sekretarya ile

birlikte hazırladığı SBI tasarı metnini, SBI’nın bir sonraki oturumuna sunmuştur. Bu

karar tasarısında özetle, 31 Aralık 1998’den önce görüşülmesi istenen EK’lerdeki

değişiklik önerilerinin kesinleşmesi için bu tarihten sonra da değerlendirmelerin

yapılabileceği, ancak bu tarihten sonra başka bir değişiklik başvurusunun

yapılamayacağını, Türkiye ile ilgili konun 4. Taraflar Konferansında

sonuçlandırılamayacağını ve 5. Taraflar Konferansına ertelendiğini belirtmiştir

(Akalın ve Bağcı, 1998b).

5. Taraflar Konferansı, 25 Ekim–5 Kasım 1999 tarihlerinde Almanya’nın

Bonn kentinde yapılmıştır. 2–4 Kasım 1999 tarihleri arasında bakanlar düzeyinde

yapılan toplantıya, Çevre Bakanı Fevzi Aytekin başkanlığında Çevre Bakanlığı,

Dışişleri Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Devlet Meteoroloji İşleri

Genel Müdürlüğü temsilcilerinden oluşan bir heyetle katılım sağlanmıştır (Anonim,

1999).

5. Taraflar Konferansında, Çevre Bakanlığı heyeti gündemin 6. maddesi

kapsamında, talebini yinelemiş ve Çevre Bakanı Fevzi Aytekin’in 2 Kasım 1999

günü bakanlar düzeyindeki oturumunda yaptığı konuşma ile bulunduğumuz haksız

konumu belirterek, her şeye rağmen Türkiye’nin küresel iklim güvenliğine katkı

sağlayacak olan teknik çalışmalarını ana başlıkları ile özetlemiş ve sorunun çözümü

talebinde bulunmuştur.

Page 194: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

179

5. Taraflar Konferansında konuyla ilgili yapılan görüşmeler sonucunda,

ülkeler arasında oy birliği sağlanamamıştır. Yapılan bütün girişimlere rağmen bir

uzlaşma sağlanamadığı için, Türkiye’nin EK’lerden çıkma talebi bir yıl sonra

Hollanda’da yapılacak olan 6. Taraflar Konferansına ertelenmiştir.

5. Taraflar Konferansında istenilen sonucun alınamaması, 13 -25 Kasım 2000

tarihleri arasında Lahey’de gerçekleştirilen 6. Taraflar Konferansı için Türkiye’nin

yaklaşımının değişmesine neden oluştur. Bu aşamada Çevre Bakanlığı

koordinasyonunda ilgili kurum ve kuruluşlarla birlikte yapılan toplantılarda,

Türkiye’nin EK’lerden çıkma talebinde, 6. Taraflar Konferansında yeni bir yaklaşım

izlenmesi gerektiğine karar verilmiştir. Türkiye, sözleşmenin “ortak fakat

farklılaştırılmış sorumluluk” ilkesi doğrultusunda, 6. Taraflar Konferansına isminin

EK II’den silinerek EIK I’de kalması yönünde yeni bir öneri ile katılmıştır. Ancak 6.

Taraflar Konferansında tartışılan bu yeni öneri hakkındaki kararın 7. Taraflar

Konferansında sonuçlandırılması kararlaştırılmıştır (Türkeş, 2003).

7. Taraflar Konferansı, 29 Ekim - 9 Kasım 2001 tarihleri arasında Fas’ın

Marakeş kentinde yapılmıştır. Türkiye bu toplantıya Çevre Bakanı Fevzi Aytekin

başkanlığında, Dışişleri Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Çevre

Bakanlığı’nın temsilcilerinden oluşan bir heyetle katılmıştır.

7. Taraflar Konferansında gerçekleştirilen yoğun çalışmalar ve isminin EK

II’den silinip, EK I’de kalması yönündeki yeni önerisi sonucunda, Türkiye’nin

İDÇS’nin EK II listesinden çıkarılarak, İDÇS’ye bir EK I ülkesi olarak taraf olma

önerisi, 29 Ekim–6 Kasım 2001 tarihleri arasında ilgili organlarca ele alınarak, 7.

Taraflar Konferansı tarafından kabul edilmiştir. Türkiye’ye ilişkin kararda özetle

(FCCC/SBI/2001/L.8):

o Tarafların eşitlik temelinde ve ortak ama farklılaştırılmış sorumlulukları ve

bunu karşılayan olanaklarına uygun olarak, insanoğlunun bugünkü ve gelecek

kuşaklarının yararı için iklim sistemini korumak zorunda olduklarının altı

çizilerek,

o Türkiye’nin isteği, özellikle Taraflar Konferansı–6/1. Bölümde Lahey’de

isminin EK II’den silinmesi amacıyla sunduğu yeni önergesi gözetilerek,

Page 195: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

180

Taraflar Konferansının Türkiye’nin isminin EK II’den silinmesini

kararlaştırdığı ve tarafları, Türkiye sözleşmeye taraf olduktan sonra, onu EK I’deki

diğer taraflardan farklı yapan özel koşullarını kabul etmeye davet ettiği açıklanmıştır.

Türkiye’nin uluslararası düzeyde yapılan çalışmalardaki yeri, İDÇS’ye

gelişmekte olan bir ülke olarak taraf olabilme çabalarıyla gerçekleşmiştir. Bu çabalar

3 farklı yaklaşımla gerçekleştirilmiş ve sonuç olarak 2001 yılında Türkiye’nin ismi

İDÇS’nin EK II listesinden silinmiştir. Bu olumlu gelişmeden sonra Türkiye, 24

Mayıs 2004 tarihinde, 189. ülke olarak İDÇS’ye taraf olmuştur. 2004 yılı itibariyle

İDÇS’ye taraf olan Türkiye, 10. Taraflar Konferansından itibaren, Taraflar

Konferanslarına taraf ülke konumuyla, aktif bir şekilde katılabilecek, alınan

kararlarda söz ve oy hakkına sahip olabilecektir. Türkiye’nin 2006 yılı ortalarında ilk

ulusal bildirimini sekretaryaya sunmasından sonraki hedefi, gerekli ulusal

düzenlemelerini gerçekleştirip, Kyoto Protokolü’ne de taraf olmaktır.

Page 196: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

181

4.4. Konuyla İlgili Uluslararası Gelişmelerin Değerlendirilmesi

İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi, sözleşmeye taraf olan EK I ülkelerine

2000 yılına kadar sera gazı salınımlarını 1990 yılı seviyesine indirme yükümlülüğü

vermektedir. Sözleşmenin 1994 yılında yürürlüğe girmesiyle birlikte taraf ülkeler,

gerçekleştirilen Taraflar Konferanslarında sözleşmenin işleyişi ve etkin uygulanması

konusunda çalışmalarını gerçekleştirmişler ve söz konusu konular hakkında bir dizi

önemli karar almışlardır. Ancak sözleşmenin temelini oluşturan salınım azaltımı

konusunda ilerleme sağlayamamışlardır.

Şekil 4.22’de sözleşmeye taraf olan ve sera gazı yıllık envanterlerini

sekretaryaya sunan EK I ülkelerinin 1990–2002 yılları arasında sera gazı

salınımlarının değişim oranları görülmektedir. Şekilden de görüldüğü gibi, özellikle

1990 yılı toplam sera gazı salınımlarında önemli paya sahip ülkelerin emisyonlarında

artış gerçekleşmiştir. İspanya ve Portekiz %40.5’lik oranla salınımlarında artış

gösteren ülkelerin başında gelmektedir. İspanya ve Portekiz’in ardından %31.7’lik

bir artış oranıyla Monako 2. sırada yer alırken, %28.9 artış oranıyla İrlanda 3., %26

artış oranıyla da Yunanistan 4. sırada yer almaktadır.

1990 yılı toplam sera gazı emisyonlarının %36.1’ini tek başına oluşturan

ABD ise, 1990–2002 yılları arasında %13.1 oranındaki salınım artışıyla 8. sırada yer

almaktadır. Söz konusu dönemde en az artış oranına sahip ülke %0.1’lik bir oranla

Lihtenştayn olmuştur.

1990–2002 döneminde, 1990 yılına oranla sera gazı salınımlarında azaltım

sağlayabilen ülkelerin başında %65.7’lik azaltım oranıyla Litvanya gelmektedir.

Litvanya’yı %62.8’lik azaltım oranıyla Letonya, %56 ile Bulgaristan, %55.2 ile

Estonya ve %48’lik azaltım oranıyla 5. sırada yer alan Romanya izlemektedir.

Ülkeler arasındaki bu salınım farklılıkları, sera gazı salınım azaltımı için

aldıkları önlemlerden çok, ulusal durumlarını yansıtmaktadır. Örneğin bu dönemde

bazı ülkelerdeki ekonomik büyüme, diğer bazı ülkelere göre oldukça hızlı

gerçekleşmiştir. Bu durum da doğrudan sera gazı salınımlarına yansımıştır.

Ekonomileri geçiş sürecindeki çoğu ülkenin ekonomik büyümeleri bu dönemde

Page 197: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

182

oldukça yavaş gerçekleşmiştir, bu durum da sera gazı salınımlarında azalma ile

sonuçlanmıştır.

1990 Yılına Göre Değişim Oranları (%)

Şekil 4.22. 1990-20029 Döneminde EK I Ülkelerinin Bireysel Sera Gazı Emisyonları (UNFCCC, 2005)

9 Lihtenştayn için 1990, Polonya için 2001 ve Rusya Federasyonu için 1999 yılıdır.

Page 198: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

183

Elbetteki sera gazı salınımlarını belirleyen tek gösterge ekonomik büyüme

değildir. Artan nüfusla birlikte, talep edilen enerji miktarının artması, salınımların

artmasında önemli rol oynamaktadır. Çizelge 4.35’de verilen sera gazı salınımlarını

belirleyen göstergeleri bir örnekle açıklamak mümkündür.

Çizelge 4.35. 2001 Yılı İtibariyle Temel Makroekonomik ve Sera Gazı Göstergeleri (UNFCCC, 2004)

a : Çin’i de içermektedir. b : Avusturya, Belçika, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Almanya,

Yunanistan, Macaristan, İzlanda, İrlanda, İtalya, Lüksemburg, Hollanda, Norveç, Polonya, Portekiz, Slovakya, İspanya, İsveç, İsviçre, Türkiye ve İngiltere’yi içermektedir

c : Kanada, Meksika ve ABD’yi içermektedir d: Arnavutluk, Bosna Hersek, Bulgaristan, Hırvatistan, Kıbrıs, Cebelitarık, Makedonya, Malta,

Romanya, Slovenya, Sırbistan, Ermenistan, Azerbaycan, Beyaz Rusya, Estonya, Gürcistan, Kazakistan, Kırgızistan, Letonya, Litvanya, Moldova, Rusya Federasyonu, Tacikistan, Türkmenistan, Ukrayna ve Özbekistan’ı içermektedir

Kişi Başına Düşen

GSYİH($)

Kişi Başına Düşen

Toplam Enerji

Miktarı (ton)

Kişi Başına Düşen CO2 Oranı (ton)

Ortalama Nüfus Artış Oranı 1990-2000 (%/yıl)

Ortalama GSYİH Büyüme

Oranı 1990-2000 (%/yıl)

Dünya 6.9 1.7 3.9 1.4 3.1 Afrika 2.1 0.6 0.9 2.5 2.3 Asyaa 3.2 0.7 1.6 1.5 7.0 Latin Amerika 6.2 1.1 2.0 1.6 3.1 Orta Doğu 6.0 2.3 6.2 2.4 3.5 Avrupa OECD Ülkelerib

18.7 3.4 7.6 0.5 2.2

Latin Amerika OECD Ülkeleric

25.5 6.4 15.8 1.2 3.2

OECD Üyesi Olmayan Avrupa Ülkelerid

5.3 3.0 7.2 0.0 -4.0

EK I Ülkeleri 20.0 4.7 11.1 0.4 2.0 Ekonomileri Geçiş Sürecinde Olmayan EK I Ülkeleri

25.9 5.5 12.8 0.6 2.5

AB 22.2 3.9 8.5 0.3 2.1 Ekonomileri Geçiş Sürecindeki Ülkeler

6.9 3.4 8.3 -0.2 -2.6

EK I Dışı Ülkeler 3.6 0.9 1.9 1.7 5.0

Çizelgeden de görüldüğü gibi, 25.9$ ile kişi başına düşen en yüksek gayrı safi

yurt içi hasıla, ekonomileri geçiş sürecinde olmayan EK I ülkelerinindir. Bir başka

ifadeyle bu ülkeler sözleşme kapsamında gelişmiş olarak sınıflandırılan, 2000 yılına

kadar sera gazı salınımlarını 1990 yılı seviyesine indirmekle ve gelişmekte olan

Page 199: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

184

ülkelere ekonomik ve teknolojik yardımda bulunmakla yükümlü olan ülkelerdir.

Dolayısıyla bu ülkelerin kişi başına düşen enerji miktarı da 5.5 ton ile Latin Amerika

OECD ülkelerinden sonra 2. sırada gelmektedir. Bu durum da doğrudan sera gazı

salınımlarına yansıyarak, kişi başına düşen CO2 salınım oranının yılda 12.3 ton gibi

yüksek bir değerde olmasına neden olmaktadır.

Ülkelere göre salınım oranı farklılıkları, kısmen de olsa ülkelerin emisyon

azaltımı için aldıkları önlemleri de yansıtmaktadır. Bazı ülkeler bu amaç

doğrultusunda, özellikle enerji sektöründe kömür yakıttan gaz yakıt kullanımına

geçerek, salınımlarında önemli oranda azalma gerçekleştirmişlerdir. Bununla birlikte,

kullanımı arttırılan ve yaygınlaştırılan yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı,

bazı ülkelerin salınım azaltım göstergeleri olmuştur. Bu tür sera gazı salınımı azaltan

politikaları başarıyla uygulayan ülkelerin başında Almanya ve İngiltere gelmektedir.

Şekil 4.22’de de görüldüğü gibi bu ülkeler söz konusu politikaları başarıyla

uygulayarak 1990–2002 döneminde sırasıyla %18.5 ve %14.5’lik bir azaltım

sağlayabilmişlerdir.

Sözleşmenin emisyon azaltım yükümlülüğü, çoğu EK I ülkesi tarafından

yerine getirilmemiş olsa da, sözleşmenin yürürlüğe girdiği ilk yıldan itibaren taraf

ülkeler yükümlülüklerin yetersizliği ve yükümlülüklerin ülkeler bazında belirli

zaman dilimleriyle özelleştirilmesi gerektiği konusunda anlaşmışlardır. Bu amaç

doğrultusunda 1997 yılında oluşturulan Kyoto Protokolü’nün yürürlüğe girmesi

oldukça zaman ve çaba gerektirmiştir.

Protokolün yürürlüğe girebilmesi için gerekli olan 1990 yılı toplam sera gazı

emisyonlarının %55’inden sorumlu en az 55 ülkenin onayı şartı 2005 yılının Şubat

ayına kadar sağlanamamıştır. UNFCCC (2005) verilerine göre, 2004 yılı Eylül ayı

itibariyle protokolü onaylayan 120 ülkenin sera gazı emisyonları 1990 yılı toplam

sera gazı emisyonlarının %44.2’sini oluşturmuştur. Bu durumda protokolün

yürürlüğe girebilmesi için 1990 yılı toplam sera gazı emisyon değerinin %17.4’ünü

oluşturan Rusya ve %36.1’ini oluşturan ABD’ye bağlı kalmıştır.

Ancak ABD, Kyoto Protokolü’ne bakış açısını, Buenos Aires Eylem

Planı’nın hayata geçirilmesi için yapılan görüşmeler sırasında zaten belirtmiştir.

2001 yılında Buenos Aires Eylem Planı üzerinde görüşmeler devam ederken ABD,

Page 200: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

185

Kyoto Protokolü sürecinden çekildiğini açıklamıştır (IISD, 2001). ABD’nin bu

süreçten ayrılmasının asıl nedeni, AB ve gelişmekte olan ülkelere Kyoto

mekanizmalarından sınırsız yararlanma hakkını kabul ettirememesidir.

Bu durumda protokolün bir an önce yürürlüğe girebilmesi Rusya’ya bağlı

kalmıştır. Ancak Rusya 2004 yılı Ekim ayına kadar ekonomik gelişmelerini tehlikeye

atacağı nedeniyle protokolü imzalamamıştır. 22 Ekim 2004 tarihinde ise Rusya bu

kararını değiştirerek protokolü 136. ülke olarak imzalamış ve böylece protokole taraf

olan ülkelerin sera gazı emisyonları, 1990 yılı toplam sera gazı emisyonlarının

%61.6’sına ulaşmıştır. 90 günlük sürenin ardından protokol 16 Şubat 2005 tarihinde

yürürlüğe girmiştir.

Protokolün yürürlüğe girmesiyle protokole taraf olan ülkeler 2008–2012

yıllarını kapsayan protokolün ilk yükümlülük döneminde sera gazı salınımlarını EK

B’de belirtilen seviyelere indirmekle yükümlüdürler. Ancak sera gazı salınım

azaltımı ile yükümlü olan ülkelerin çoğu bu durumun tam tersi bir tavır

sergilemektedir. Şekil 4.23’de görüldüğü gibi, her ne kadar EK I ülkelerinin sera gazı

salınımları 1997 yılından itibaren bir azalma eğilimi gösterse de, bu azalımdan EK I

listesinde bulunan ekonomileri geçiş sürecindeki ülkeler sorumludur. Ancak diğer

EK I ülkeleri olarak belirtilen, sözleşme kapsamındaki gelişmiş ülkelerin sera gazı

salınımları yıldan yıla artan bir eğilim göstermektedir. Üstelik çoğu EK I ülkesinin

sera gazı salınım öngörüleri, bu artışın ilerleyen yıllarda da devam edeceğini

göstermektedir.

Page 201: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

186

Şekil 4.23. 1990-2002 Dönemi Toplam Sera Gazı Emisyon Eğilimleri (UNFCCC,

2005)

Çizelge 4.36’da, ulusal bildirimlerini sekretaryaya sunan taraf ülkelerin 1990

yılı toplam sera gazı salınım miktarındaki payları, Kyoto Protokolü hedefleri ve 2010

yılına kadar olan dönem için emisyon öngörüleri bulunmaktadır. Bu Çizelge Kyoto

Protokolü’nün ilk yükümlülük döneminin başarıyla sonlanmasında oldukça ümitsiz

bir tablo çizmektedir.

1990 Yılına Göre Değişim Oranları (%)

Page 202: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

187

Çizelge 4.36. Ulusal Bildirimlerini Sunan Taraf Ülkelerin 1990 Yılı Toplam Sera Gazı Salınım Miktarlarındaki Payı, Kyoto Hedefleri ve 2010 Yılı İçin Emisyon Öngörüleri (Grubb ve ark, 2001’dan derlenmiştir) n.a.: Veri yok a: 2000 yılı için veri b: 2005 yılı için veri

Ülke

EK I Taraflarının 1990 Yılı Toplam

Sera Gazı Emisyonları (Gg)

EK I Taraflarının 1990 Yılı Toplam

Sera Gazı Miktarındaki Payı

(%)

EK I Taraflarının 2008-2012 Dönemi Kyoto Protokolü

Hedefleri (%)

2010 Yılı Toplam Sera Gazı Salınım

Öngörüleri (%)

Avusturya 59.200 0.4 -13 n.a. Belçika 113.405 0.8 -7 12b Danimarka 52.100 0.4 -21 -25 Finlandiya 53.900 0.4 0 12’den 29’a Fransa 366.536 2.7 0 -6 Almanya 1.012.443 7.4 -21 n.a. Yunanistan 82.100 0.6 25 n.a. İrlanda 30.719 0.2 13 10 İtalya 428.941 3.1 -6.5 -7 Lüksemburg 11.343 0.1 -28 -39 Hollanda 167.600 1.2 -6 5 Portekiz 42.148 0.3 27 n.a İspanya 260.654 1.9 15 n.a. İsveç 61.256 0.4 4 55 İngiltere 584.078 4.3 -12.5 -7 Avrupa Birliği Toplam

24.2 -8 -

ABD 4.957.022 36.1 -7 26 Avustralya 288.965 2.1 8 24 Japonya 1.173.360 8.5 -6 28 Kanada 457.441 3.3 -6 n.a. İzlanda 2.172 0.0 10 n.a. Yeni Zelanda 25.530 0.2 0 12 Norveç 35.533 0.3 1 8 İsviçre 43.600 0.3 -8 -6 Rusya 2.388.729 17.4 0 -11 Çek Cumhuriyeti

169.514 1.2 -8 -1

Estonya 37.797 0.3 -8 n.a. Macaristan 71.673 0.5 -8 n.a. Polonya 414.930 3.0 -6 n.a. Bulgaristan 82.990 0.6 -8 11 Letonya 22.976 0.2 -8 -75 Romanya 171.103 1.2 -8 n.a. Slovakya 58.278 0.2 -8 -14

Hiç bir şekilde Kyoto Protokolü’ne ya da sera gazı salınım sınırlandırma

yükümlülüğü içeren yasal bir düzenlemeye taraf olmayacağını açıklayan ABD,

%36.1 oranıyla 1990 yılı toplam sera gazı miktarındaki en büyük paya sahiptir.

Üstelik sera gazı salınımları ile ilgili öngörüler, ABD’nin 2010 yılına kadar sera gazı

Page 203: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. ARAŞTIRMA BULGULARI Deniz BABUŞ

188

salınımlarını %20 oranında artıracağını göstermektedir. 1990 yılı toplam sera gazı

salınımlarında en büyük paya sahip olan ikinci ülke Rusya’nın payı ise %17.4’dür.

2004 yılı itibariyle protokole taraf olan Rusya, protokol kapsamında sera gazı

salınımlarını 1990 yılı seviyesinde sabitlemekle yükümlüdür. 1990 yılından sonra

parçalanan Rusya’da ekonomik dalgalanmalar nedeniyle, 2010 yılı için sera gazı

salınımlarında %11’lik bir azalma gerçekleşmesi beklenmektedir. Bu da Rusya’nın

protokole taraf olmasıyla beraber, Kyoto mekanizmalarından özellikle emisyon

ticaretinden oldukça karlı çıkacağı anlamına gelmektedir.

1990 yılı toplam sera gazı emisyonları içinde üçüncü en önemli paya sahip

ülke ise %8.5 ile Japonya’dır. Japonya’nın Kyoto Protokol’ü yükümlülüğü ise 1990

yılına oranla %6 azaltımdır. Ancak Japonya’da tıpkı ABD gibi 2010 yılında sera gazı

salınımlarında %20’nin üzerinde bir artış öngörmektedir.

AB’de durum ise ülkeler temelinde farklılık göstermektedir. Ancak öngörülen

değerlendirmeler sonucunda, özellikle Almanya’nın başarılı yenilenebilir enerji

politikaları sayesinde, AB’nin protokol kapsamında %8’lik indirim hedefine

ulaşması zor görünmemektedir.

Çoğu ülkenin ulusal bildirimlerinde yer alan sera gazı emisyon öngörüleri ile

ilgili verinin eksik olması nedeniyle protokolün, 1990 yılı toplam sera gazı

salınımlarının %5 altına indirilme hedefinin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği şu an

için net olarak hesaplanamamaktadır. Ancak eldeki mevcut veriler

değerlendirildiğinde, 2008–2012 döneminde toplamda 1990 yılı sera gazı

salınımlarının %5 altına inilmesinin oldukça zor olduğu görülmektedir. Bu durumda

yükümlülüklerini yerine getirmeyen taraflar için, Kyoto mekanizmalarından özellikle

emisyon ticaretinin kullanılması oldukça cazip görünmektedir.

Page 204: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

5. SONUÇ VE ÖNERİLER Deniz BABUŞ

189

5. SONUÇ VE ÖNERİLER

İklim değişikliğinin oluşumunda her ne kadar gelişmiş ülkelerin payı daha

fazla olsa da, sorunun etki alanı gelişmiş ülkelerle sınırlı kalmamaktadır. Özellikle

içinde bulunduğumuz yüzyılda, iklim değişikliği farklı şekillerle de olsa tüm

Dünya’yı etkilemektedir. Bu nedenle iklim değişikliği küresel bir sorundur ve ancak

küresel çabalarla çözümlenebilir. Bu amaç doğrultusunda ülkeler, sorunun çözümüne

yönelik olarak uluslararası düzeyde çalışmalar gerçekleştirdikleri bir süreci

başlatmışlardır.

İDÇS ve Kyoto Protokolü bu sürecin en önemli sonuçlarıdır. Bu yasal

düzenlemelerden soruna yönelik somut ve kısa dönemde çözüm oluşturmasını

beklemek doğru değildir. Tüm ülkeleri ilgilendiren bir konu olması, her ülkenin

ulusal durum ve şartlarının farklı olması ve her şeyden önemlisi de soruna karşı

alınacak önlemlerin ekonomiyle doğrudan ilgili olması, süreci zorlaştırmaktadır.

Böylesi zor bir süreçte ve oldukça kısa bir zamanda, böyle yasal düzenlemelerin

oluşturulması bile oldukça başarılı bir gelişmedir. Her ne kadar hedefleri sorunun

çözümü için etkin bir yaklaşım içermese de, İDÇS ve Kyoto Protokolü sorunun

çözümüne yönelik atılmış ilk aşamada belki küçük, ama çok önemli adımlardır.

Şekil 5.1’de temel basamakları verilen bu sürecin başlıca sorunu gelişmiş ve

gelişmekte olan ülkeler arasında yaşanmıştır. Gelişmekte olan ülkeler, günümüzde

yaşanan insan kaynaklı iklim değişikliğinin temel nedenini gelişmiş ülkelerin

geçmişteki sera gazı salınımlarının oluşturduğunu savunmuşlardır. Ayrıca bu

ülkelerin sorunla mücadelede gerekli olan teknik ve ekonomik olanaklara sahip

olduğu gerekçesiyle de, sorunla mücadelede de ilk adımı gelişmiş ülkelerin atması

gerektiğini belirtmişlerdir. Buna karşılık olarak gelişmiş ülkeler de, gelişmekte olan

ülkelerin artan sera gazı salınımlarını gerekçe göstererek, söz konusu azaltım

yükümlülüklerini gelişmekte olan ülkelerle paylaşmak istemişlerdir.

Page 205: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

5. SONUÇ VE ÖNERİLER Deniz BABUŞ

190

Şekil 5.1. İDÇS ve Kyoto Protokolü’nün Oluşumunda ve Gelişiminde Etkili Olan

Gelişmeler

Her iki ülke grubu da kendi açısından değerlendirildiğinde haklıdır. Hem

sorunun oluşumundaki tarihsel sorumluluğu, hem de sorunla mücadelede gerekli

1. Dünya İklim Konferansı

Toronto Konferansı

IPCC’nin kurulması

İDÇS imzaya açıldı

2. Dünya İklim Konferansı

İDÇS yürürlüğe girdi.

1. Taraflar Konferansı

2. Taraflar Konferansı

3. Taraflar Konferansı

4. Taraflar Konferansı

6. Taraflar Konferansı 2. Bölüm

7. Taraflar Konferansı

8. Taraflar Konferansı

1979

19881979

19881979

19901988

1992

1994

1997

1996

1995

2001

2001

1998

2002

Sorunun çözümüne yönelik ilk konferans

Toronto Hedefi

İDÇS’nin hazırlanması kararı

Berlin Yaptırımı benimsendi

Cenevre Deklarasyonu yayınlandı

Kyoto Protokolü oluşturuldu

Buenos Aires Eylem Planı benimsendi

Bonn Anlaşmaları benimsendi

Marakeş Anlaşmaları benimsendi

Yeni Delhi Deklarasyonu yayınlandı

Kyoto Protokolü yürürlüğe girdi

2005

Page 206: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

5. SONUÇ VE ÖNERİLER Deniz BABUŞ

191

teknik ve ekonomik kaynaklara sahip olmaları nedeniyle gelişmiş ülkeler azaltım

yükümlülüklerini yerine getirmelidirler. Buna karşın gelişmekte olan ülkelerin sera

gazı salınım öngörüleri, önümüzdeki 10 yıl içinde gelişmiş ülkeleri geçeceklerini

kanıtlamaktadır. Bu durumda gelişmekte olan ülkelere herhangi bir azaltım

yükümlülüğü verilmemesi, gelişmiş ülkelerin geçmişte yaptıkları hataların

tekrarlanması olur. Bununla birlikte gelişmekte olan ülkeler ancak ekonomik

kalkınmalarını belirli bir düzeye getirdikten sonra sorunla mücadelede gelişmiş

ülkelerin aldıkları yükümlülükleri yerine getirebilirler. Bu nedenle gelişmekte olan

ülkeler de sera gazı salınımlarını arttırmadan kalkınmalarını gerçekleştirmek

zorundadırlar. Ancak bu durumda gelişmekte olan ülkeler, yeni bir sorunla karşı

karşıya gelmektedir. Çünkü gelişmekte olan ülkelerin sera gazı salınımlarını

artırmadan ekonomik kalkınmalarını sağlamalarında gerekli olan yenilenebilir enerji

kaynakları ve temiz teknoloji için altyapı ya da ekonomik olanakları

bulunmamaktadır. Bu durumda gelişmiş ülkeler hem sera gazı salınımlarını

azaltmalı, hem de gelişmekte olan ülkelere söz konusu konularda teknik ve

ekonomik destek sağlamalıdır.

Özetlemek gerekirse süreçte yaşanan temel sorun, ülkeler arasındaki gelir

düzeyi farklılıklarından kaynaklanmaktadır. Bu durum Dünya’yı gelişmiş ve

gelişmekte olan ülkeler olarak ikiye ayırmaktadır. İDÇS bu durumu dikkate alarak

ülkelere “ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar” vermektedir. Ancak İDÇS’nin

bu ilkesi, sürecin her aşamasında yaşanan gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler

arasında tartışmaları önleyememiştir. Ülkeler tarafından oldukça geç fark edilen bu

sorunun çözümüne yönelik olarak 8. Taraflar Konferansında Yeni Delhi

Deklarasyonu oluşturulmuştur. Yoksulluğun kaldırılması ile gelişmiş ve gelişmekte

olan ülkeler arasındaki gelir farkının azaltılmasını amaçlayan Yeni Delhi

Deklarasyonu, 9. Taraflar Konferansından itibaren Kyoto Protokolü’nün 2.

yükümlülük dönemi için görüşmelerin başlamasıyla, birincil olan önem sırasını

kaybetmiştir.

Oysa Yeni Delhi Deklarasyonu kapsamında her ülke kendi ulusal durum ve

koşulları dahilinde, gereksinim ve kapasitelerini belirttiği bir eylem planı hazırlamalı

ve söz konusu planlar uluslararası düzeyde görüşülerek, gelişmiş ülkelerin ortak

Page 207: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

5. SONUÇ VE ÖNERİLER Deniz BABUŞ

192

çabasıyla gerçekleştirilmelidir. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki gelir

farkı devam ettikçe, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında çözümlenemeyen

tartışmalar hep yaşanabilecek ve görüşmeler bir noktadan sonra tıkanabilecektir.

Özellikle Kyoto Protokolü’nün 2. yükümlülük dönemi için salınım

azaltımları oluşturulurken, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki

tartışmaların 1. yükümlülük döneminin oluşturulmasına oranla daha yoğun geçmesi

beklenmektedir. Çünkü protokolün 1. yükümlülük döneminde Kyoto

mekanizmalarının sınırsız kullanımından ve esnekliklerinden yararlanmayı planlayan

gelişmiş ülkeler, söz konusu görüşmeler sırasında bir takım tavizler vermişlerdir.

Ancak Kyoto mekanizmaları, 2001 yılında benimsenen Marakeş Anlaşmaları ile

detaylandırılmış ve bu mekanizmalardan sınırsız yararlanma önerisi kabul

edilmemiştir. Bu durumda gelişmiş ülkeler, protokolün 2. yükümlülük dönemi için,

gelişmekte olan ülkelerin de belirli salınım sınırlandırma veya azaltma yükümlülüğü

almalarını isteyebilir ve bu konuda taviz vermeyebilirler. Gelişmekte olan ülkelerin

ise bu teklifi kesinlikle kabul etmeyecekleri, tarihsel süreç incelendiğinde açıkça

görülmektedir. Bu durumda görüşmelerin bir çıkmaza girmesi muhtemeldir.

Protokolün 2. yükümlülük dönemi görüşmelerinden önce ilk yükümlülük

döneminin sonuçlarının irdelenmesi, protokolün amacına ulaşmada daha önemli bir

adımdır. 2. yükümlülük döneminin daha etkin ve daha geniş kapsamlı oluşturulması

gerektiğini savunan gelişmiş ülkelerin çoğu, henüz protokolün ilk yükümlülük

dönemi yükümlülüklerini gerçekleştirmek için etkili çalışmalar

gerçekleştirmemişlerdir. EK I ülkelerinin 1990–2002 yıllarını kapsayan dönemde

toplam sera gazı salınımlarında önemli bir atış oranının görülmemesi, tamamıyla EK

I listesinde yer alan ekonomileri geçiş sürecinde bulunan ülkelerden

kaynaklanmaktadır. Bunların dışında kalan çoğu gelişmiş EK I ülkelerinin ise sera

gazı salınımları artmaya devam etmektedir. Almanya ve İngiltere ise, sera gazı

salınımlarını azaltmaya yönelik yenilenebilir enerji kaynaklı politikaları başarıyla

uygulayan ve sera gazı salınımlarında önemli oranda azalma sağlayabilen ülkelerdir.

Bu da Almanya ve İngiltere gibi gelişmiş ülkelerin, istedikleri takdirde, sera gazı

salınımlarında önemli oranda azaltım sağlayabileceklerini kanıtlamaktadır.

Page 208: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

5. SONUÇ VE ÖNERİLER Deniz BABUŞ

193

Buna karşın 1990 yılı toplam sera gazı emisyonlarının %36.1’i gibi önemli

oranına sahip ABD, Kyoto Protokolü’nü imzalamamakta kararlıdır. Gerekçe olarak

gelişmekte olan ülkelerin artan sera gazı salınımlarına karşı bu ülkelerin yükümlülük

almamalarını gösterse de, ABD’nin Kyoto Protokolü’nü imzalamamasının asıl

nedeni Kyoto mekanizmalarının sınırsız kullanımının olmamasından

kaynaklanmaktadır. Buna karşı ülkelerden gelen tepkiler üzerine ise ulusal düzeyde

karbon vergisi uygulamaları, enerjinin etkin kullanımı gibi uygulamalar başta olmak

üzere bazı önlemlerle sera gazı salınımlarını azaltmaya çalıştığını göstermekte,

aldıkları tepkiyi azaltmaya çalışmaktadır. Ancak ABD’nin ulusal düzeyde

gerçekleştirdiği önlemler sonuçta sera gazı salınımlarının azaltılmasında etkili olsa

da, küresel düzeydeki çalışmalara katılmasıyla elde edilecek olan faydalardan daha

azdır. Sorunun çözümünde uluslararası düzeyde kararlar alınıp, ulusal çabalarla

sürece dahil olunması, sorunun çözümü için en etkili ve en geçerli yöntemdir.

Türkiye de bu süreçte üstüne düşen sorumluluğu gerçekleştirmek için bir

takım çalışmalar yapmıştır. Ancak Türkiye’nin uluslararası süreçteki çalışmaları,

1992 yılından 2004 yılına kadar sürece dahil olma çabalarıyla geçmiştir. Türkiye,

İDÇS EK’lerinin oluşturulmasında kriter olarak alınan 1992 yılında OECD’ye üye

ülkeler arasında bulunmaktadır. Dolayısıyla da hem gelişmekte olan ülkelere

teknolojik ve ekonomik yardımda bulunma zorunluluğu olan ülkelerle EK II

listesine, hem de sera gazı salınımlarını 2000 yılına kadar 1990 yılı seviyesine

indirmekle yükümlü olan EK I listesine dahil edilmiştir. Ancak Türkiye, enerji istemi

ve tüketimine paralel olarak artan sera gazı salınımları nedeniyle İDÇS’nin kendisine

verdiği yükümlülükleri gerçekleştiremeyeceğini belirterek, 1992 yılında İDÇS’yi

imzalamamıştır.

İDÇS’yi imzalamamasına rağmen, ilkesel temelde İDÇS’yi destekleyen

Türkiye, 1992 yılından itibaren katıldığı her Taraflar Konferansında, ulusal durum ve

koşullarını belirterek farklı önerilerle İDÇS’ye taraf olmaya çalışmıştır. Türkeş

(2003)’in de belirttiği gibi Türkiye’nin İDÇS karşısındaki tutumu 3 aşamada

değerlendirilebilir. Türkiye 1992 yılından 1998 yılına kadar İDÇS’nin her iki

EK’inden de çıkma önerisinde bulunmuştur. 1998 yılında gerçekleştirilen 4. Taraflar

Konferansında ise İDÇS’nin her iki EK’inden de çıkma talebine ek olarak, kişi

Page 209: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

5. SONUÇ VE ÖNERİLER Deniz BABUŞ

194

başına düşen karbon dioksit emisyonlarında OECD ortalamasının altında kalma

hedefini önermiştir. Her iki yaklaşımdan da istediği sonucu alamayan Türkiye, 2000

yılında gerçekleştirilen 6. Taraflar Konferansına yeni bir öneri ile katılmıştır. İsminin

EK II listesinden silinmesi ve kendisini diğer EK I ülkelerinden farklı yapan özel

koşullarının kabul edilmesi ile EK I listesinde kalması önerisi 7. Taraflar

Konferansında kabul edilmiştir.

Türkiye’nin İDÇS karşısındaki tutumu değerlendirildiğinde, Karakaya ve

Özçağ (2003)’ın belirttiği gibi kendisine kolaylık sağlamak amacıyla örnek verdiği

Eski Sosyalist Bloku ülkelerine tanınan hakların kendisi için de geçerli olmasını

istemesi yerine, AB’nin “yük paylaşımı” ilkesini gündeme getirip, Portekiz ve

Yunanistan’a sağlanan kolaylıkların kendisi için de geçerli olmasını talep etmesi

daha uygun bir politika olabilirdi. Çünkü ekonomileri geçiş sürecinde olan bu

ülkelerin Kyoto Protokolü yükümlülükleri genellikle sera gazı salınımlarının 1990

yılı seviyesine göre %8 azaltılmasını gerektirmektedir. Söz konusu ülkelerin

ekonomileri geçiş sürecinde olduğu için 1990–1999 döneminde yaklaşık olarak

%32’lik bir azaltım sağlayabilmişlerdir. Ancak Türkiye’nin durumu bu ülkelerden

oldukça farklıdır. Türkiye’nin sera gazı salınımları ekonomileri geçiş sürecinde

bulunan ülkelerin tam tersine yıldan yıla arış göstermektedir. Bu nedenle Türkiye’nin

AB’nin “yük paylaşımı” anlaşmasına dahil olmaya çalışıp, Yunanistan ve Portekiz

gibi ülkeleri örnek göstererek, bu paylaşım içinde salınım arttırma hakkı elde etmeye

çalışması, ulusal durumu için daha etkin bir politika olabilirdi.

24 Mayıs 2004 tarihinde İDÇS’ye resmen taraf olan Türkiye, bundan sonra

gerçekleştirilecek Taraflar Konferanslarına artık bir taraf ülke olarak katılabilecek,

görüşmelerde söz sahibi olabilecek ve alınan kararlarda oy kullanabilecektir. Tüm

bunlara ek olarak İDÇS’ye taraf olmasıyla birlikte yerine getirmesi gereken bir takım

yükümlülükler altına da girmiştir. Bu durumda Türkiye hem ulusal düzeyde gerekli

şartları sağlamalı hem de uluslararası süreçteki yeri ile ilgili olarak bir yol

belirlemelidir. Bu amaçla aşağıda bazı öneriler sunulmuştur.

o Türkiye ilk olarak, Taraflar Konferanslarına katılacak bir delegasyon

oluşturmalıdır. Taraflar Konferanslarında görüşülen konuların takibinin

sağlanması için de oluşturulan delegasyonun sürekliliği oldukça önemlidir.

Page 210: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

5. SONUÇ VE ÖNERİLER Deniz BABUŞ

195

Diğer önemli bir konu da delegasyonu oluşturan kişilerdir. İklim değişikliği

hemen hemen tüm doğal ve sosyo-ekonomik sektörlerle ilgili bir konudur.

Dolayısıyla delegasyonda sadece Çevre ve Orman Bakanlığı değil, bu

bakanlığın koordinatörlüğünde başta tarım, enerji ve tabi kaynaklar, dışişleri

olmak üzere ilgili tüm bakanlıklardan uzman kişiler bulunabilir.

o Türkiye, uluslararası görüşmelerde, kendi ulusal durum ve hedefleri ile

uyumlu olan ülke gruplarından birine dahil olabilir. Taraflar Konferansı

görüşmelerinin başlangıcından beri ülkeler, ortak çıkar ve hedefleri

doğrultusunda birleşerek, grupça hareket etmişlerdir. Bu durum onların

görüşmeler sırasında daha güçlü ve daha etkin olmalarını sağlamıştır.

Türkiye’de böyle bir gruba dahil olarak hem ulusal çıkarlarını koruyabilir

hem de sorunun çözümüne aktif olarak katılabilir.

o Türkiye’nin uluslararası düzeyde gerçekleştirilen çalışmalardaki bir sonraki

hedefi, ulusal koşullarını sağlayıp bir an önce Kyoto Protokolü’ne taraf olmak

olmalıdır. Türkiye’nin bu aşamada Kyoto Protokolü’ne taraf olması, 2012

yılına kadar kendisine ek bir yükümlülük getirmemektedir. Üstelik bu

aşamada protokole taraf olmasıyla protokolün Taraflar Konferanslarına taraf

ülke olarak katılabilir ve yeni başlayan protokolün 2. yükümlülük dönemi için

görüşmelerde kendi durumunu belirtebilir.

o Bununla birlikte Türkiye’nin protokole taraf olması, Kyoto

mekanizmalarından yararlanabilmesi bakımından da faydalı olacaktır.

Türkiye İDÇS’ye bir EK I ülkesi olarak taraf olmasıyla temiz kalkınma ve

ortaklaşa yürütülen etkinlikler mekanizmalarına katılım sağlayabilir. Bu

mekanizmaların kullanımını tercih eden gelişmiş ülkeler genellikle enerji

etkinliğinin arttırılması ve geleneksel teknolojilerle, temiz teknolojiler olarak

adlandırılan yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanıldığı teknolojilerin yer

değiştirilmesi projelerini uygulamaktadırlar. Bu nedenle de Türkiye gibi fosil

yakıt kullanımı olan ülkeleri ev sahibi ülke olarak tercih etmektedirler.

Türkiye, bir an önce protokole taraf olarak, söz konusu mekanizmaların

kullanıldığı projelere ev sahipliği yapabilir ve bunun sonucunda da temiz

teknoloji ve yabancı sermayeden faydalanabilir.

Page 211: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

5. SONUÇ VE ÖNERİLER Deniz BABUŞ

196

Türkiye’de günümüze kadar iklim değişikliği ile ilgili ulusal düzeyde

herhangi bir program, politika ve yasal düzenleme yapılmamıştır. Bu da ülkemizde

konuyla ilgili kapasitenin oluşmasını engellemiştir. 24 Mayıs 2004 tarihinde

Türkiye’nin İDÇS’ye resmen taraf olmasıyla, konuyla ilgili aşağıda önerilen konular

hakkında kapasite geliştirme çalışmalarına başlanması oldukça önemlidir.

o Türkiye’deki sera gazı salınımlarının yıldan yıla artış göstermesinin temel nedeni

ekonomik politikalarla çevresel politikaların birbirinden ayrı bir şekilde

yürütülmesinden kaynaklanmaktadır. Her şeyden önce çevresel ve ekonomik

politikaların birbirini bütünleyen yaklaşımla değerlendirilmesi ve uygulanması,

iklim değişikliği sorununa neden olan sera gazı salınımlarının azaltılması

konusunda olduğu gibi, diğer çevre sorunlarının giderilmesinde de önemli etkisi

olacaktır.

o İklim değişikliğinin gözlemlenen ve olası etkilerinin değerlendirildiği, bu etkilere

karşı stratejiler geliştirildiği, önlemlerin belirtildiği, sera gazı salınımlarını

mümkün olan en uygun seviyeye getirmeye yönelik politikaların oluşturulduğu ve

uluslararası seviyede iklim değişikliğiyle mücadelede ne tür bir tavır sergilenmesi

gerektiği konularına yol göstermesi bakımından bir Ulusal İklim Değişikliği Eylem

Planı hazırlamalıdır.

o Türkiye’nin ayrıntılı salınım hesaplarının yapılabilmesi için gerekli verilere ulaşma

sıkıntısı yaşanmaktadır. Bu veri sıkıntısı yüzünden, yalnız yakıt tüketiminden

kaynaklanan sera gazı salınımları eksiksiz olarak hesaplanabilmektedir. Bu da

Türkiye’nin gerçek sera gazı salınım envanterlerinin hazırlanmasını

engellemektedir. Bu durum İDÇS’nin sera gazı envanteri ve ulusal bildirim

hazırlama yükümlülüklerinin yerine getirilmesinde oldukça sorun çıkaracaktır. Bu

nedenle salınımların hesaplanması ile ilgili yöntemler geliştirilmeli ve ayrıntılı

envanterler oluşturulmalı ve bu envanterlere ihtiyacı olan kişi, kurum ve

kuruluşların kolaylıkla bu envanterlere ulaşımı sağlanmalıdır.

o İklim elemanlarının gözlemlenmesi için gerekli teknik ve uzman donanımı

sağlanmalı, söz konusu verilerden envanterler oluşturulmalıdır. Bu envanterin

kullanımı ile gerçekleştirilecek modelleme sonuçlarını değerlendirecek uzmanlar

Page 212: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

5. SONUÇ VE ÖNERİLER Deniz BABUŞ

197

yetiştirilmeli ve iklim değişikliğinin Türkiye’deki doğal ve sosyo-ekonomik

sektörler üzerindeki etkileri değerlendirilmelidir. Bu değerlendirmeler sonucunda

gerekli önlemler alınmalı ve adaptasyon kapasiteleri oluşturulmalıdır.

o Sera gazı salınımlarını azaltmaya yönelik politikaların geliştirilmesi ve

programların oluşturulması için, salınımlara neden olan etkinlikler, bu etkinliklerin

ülke ekonomisiyle ilişkileri ve çevreye olan zararlarının irdelenmesi

gerekmektedir. Ancak bu ilişkilerin irdelenmesiyle iklim değişikliğinin Türkiye

üzerindeki etkileri sağlıklı bir şekilde değerlendirilebilir. Bu nedenle sera gazı

salınımları, salınımları sınırlandırmanın ülke ekonomisine getireceği yükü ve

salınımların doğal ve sosyo-ekonomik sektörlere olan etkileri irdelenmelidir.

Ancak bu irdeleme ve değerlendirme ile sağlıklı ve etkili önlemler alınabilir. Bu

nedenle Türkiye’nin modelleme çalışmalarına önem vermesi gerekmektedir. Bu

amaç doğrultusunda gerekli araştırma ve geliştirme çalışmaları yapılmalı, uzmanlar

yetiştirilmeli ve konu hakkında yapılan çalışmalar desteklenmelidir.

o İklim değişikliğiyle ilgili çalışan kurumların konuyla ilgili bilgilendirilmesi için

çalışmalar yapılmalı, seminerler düzenlenmelidir. Ayrıca halk, iklim değişikliği,

iklim değişikliğinin nedenleri, sera gazı salınımlarının ana kaynakları, sera gazı

salınımlarının kontrolüne ve azaltılmasına yönelik bazı önlemler ve yöntemler

hakkında bilinçlendirilmelidir. Halkın bilinçlendirilmesi için yazılı ve görsel çeşitli

eğitim araçlarının üretilmesi, geliştirilmesi ve etkin bir şekilde halka ulaştırılması

gerekmektedir. İklim değişikliğini tanıtan, oluşumuna neden olan etkinlikler TV

programları ve broşürler aracılığıyla tanıtılmalı, konuyla ilgili okullar kapsamında

dersler verilmelidir. Ayrıca alınan önlemlere ve geliştirilen stratejilere halkın

katılımı sağlanmalıdır. 1–3 Eylül 2004 tarihleri arasında gerçekleştirilen Ankara

İklim Değişikliği Konferansı, bu konuda Türkiye’nin gerçekleştirdiği en önemli

çalışmalar arasında yer almaktadır.

o Çevre ve Orman Bakanlığı koordinatörlüğünde iklim değişikliği konusunda

çalışacak, çalışma alanlarına göre gruplandırılan bir kurum oluşturulmalıdır.

o Türkiye’de sera gazı salınımlarını azaltmaya yönelik doğrudan bir yasal düzenleme

bulunmamaktadır. Konuyla dolaylı olarak ilgili bazı yasal düzenlemeler olsa da,

bunlar iklim değişikliğinin önlenmesi için oluşturulmamıştır. Kyoto Protokolü’nde

Page 213: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

5. SONUÇ VE ÖNERİLER Deniz BABUŞ

198

tanımlanan ve IPCC yöntemine göre belirlenen sera gazlarına ve oluşum

sektörlerine göre yasal düzenlemeler oluşturulmalı, etkin uygulanması sağlanmalı

ve denetlemesi gerçekleştirilmelidir.

o Kyoto Protokolü’ne taraf olduğumuz takdirde, Kyoto mekanizmalarından

yararlanabilmemiz için gerekli ulusal hazırlıklar tamamlanmalıdır. Söz konusu

mekanizmaların uygulanabileceği proje ve aktiviteler belirlenmeli, konuyla ilgili

uzmanlar yetiştirilmeli ve sera gazı salınım hesaplama yöntemleri bir an önce

tamamlanmalıdır.

o İklim değişikliğinin Türkiye üzerindeki en önemli olumsuz etkileri kuraklık,

çölleşme ve su kaynakları üzerinde gözlemlenecektir. Dolayısıyla, suyun kullanımı

konusunda halk bilinçlendirilmeli, suyun verimli kullanımı için planlar

yapılmalıdır. Erozyonla mücadeleye ağırlık verilmeli ve kurağa dayanıklı bitki

türleri üzerinde çalışmalar yapılmalı, bu türlerin kullanımı yaygınlaştırılmalıdır.

o Türkiye’nin enerji talebi ve kullanımındaki artışların önümüzdeki yıllarda da

devam edeceğini belirten öngörüler doğrultusunda, Türkiye’nin iklim değişikliğiyle

mücadelede uygulayabileceği politikaların başında enerji tasarrufu ve enerjinin

verimli kullanılması, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımın

yaygınlaştırılması ve sürdürülebilir orman yönetimi kapsamında ormanlaştırma

çalışmalarına ağırlık verilmesi, sera gazı salınımlarının azaltılmasında karbon

yutağı olarak ormanların oluşturulması ve kullanımının yaygınlaştırılması

gelmektedir.

o Ülkemizde bol ve yaygın olarak bulunan linyitin değerlendirilmesi, ekonomik

olarak oldukça önemlidir. Dolayısıyla linyitin kullanıldığı enerji üretiminde sera

gazı emisyonlarını azaltıcı teknolojiler geliştirilmeli ve bunların etkin uygulanması

sağlanmalıdır.

o Özel sektör, sera gazı salınımlarını azaltmaya teşvik edilmelidir. Bu teşvikler,

yatırım önceliğinin yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanıldığı alanlara yapılarak

sağlanabilir.

o Türkiye’nin bundan sonraki kalkınma planlarında ve her türlü sektörel

yatırımlarında iklim değişikliğini dikkate alması gerekmektedir.

Page 214: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

5. SONUÇ VE ÖNERİLER Deniz BABUŞ

199

Küresel bir sorun olan iklim değişikliğiyle mücadelede diğer tüm ülkeler gibi

Türkiye de üstüne düşen sorumluluğu gerçekleştirmesi için bir an önce protokole

taraf olması gerekmektedir.

Page 215: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

200

KAYNAKLAR

AKALIN, M., BAĞCI, S., KÖKÇAM, Z., 1997. Birleşmiş Milletler İklim

Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 3. Taraflar Konferansı Toplantı Raporu. 14

Kasım 1997 tarih ve M-466 sayılı Bakan Oluru.

AKALIN, M., BAĞCI, S., 1998a. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve

Sözleşmesi Yardımcı Organlar Toplantısı Toplantı Raporu, Almanya,

Bonn, 2-12 Haziran 1998. 12 Mayıs ve 1998 tarih ve

B.19.0.DİD.76.00.00.M-137 sayılı Bakan Oluru.

AKALIN, M., BAĞCI, S., 1998b. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve

Sözleşmesi 4. Taraflar Konferansı Toplantı Raporu, 2-13 Kasım 1998,

Buenos Aires. 9 Ekim 1998 tarih ve B.19.0.ÇKÖ.007.00.01/M-399 sayılı

Bakan Oluru.

ALPAN, S., 1999. İklim Değişikliği Sözleşmesi ve Enerji Politikaları. Türkiye II.

Enerji Sempozyumu, 2000’li Yıllarda Ulusal Enerji Politikaları, TMMOB,

Elektrik Mühendisleri Odası, 239-246, Ankara.

ANONİM, 1999. İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 5. Taraflar Konferansı, 25

Ekim- 5 Kasım 1999 Almanya Bonn. Çevre ve İnsan Dergisi, Kasım-Aralık

1999- 47, 8-9, Ankara.

BAĞCI, S., 1999. İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Kyoto Protokolü’nün

Tarihi Gelişimi ve Türkiye’nin Sözleşme Karşısındaki Pozisyonu. Birleşmiş

Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Seminer Notları (7Nisan

1999, Ankara). Çevre Bakanlığı, Çevre Kirliliğini Önleme ve Kontrol

Genel Müdürlüğü, 2-17, Ankara.

BALKIZ, Ö., 2001. Isınan Dünya’da Yaşam. Bilim ve Teknik Dergisi, Eylül 2001-

406, 66-69, İstanbul.

BAUMERT, K., B., KETE, N., FIGUERES, C., 2000. Designing the Clean

Development Mechanism to Meet the Needs of A Broad Range of Interests.

World Resources Instıtute, Climate Notes. Climate Energy and Pollution

Programme.

Page 216: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

201

BECKERMAN, W., 1992. Global Warming and International Action. “An Economic

Perspective”. The International Politics of The Environment, Clarendon

Pres, New York.

BİNBAŞARAN, B., 2001. Fazla Karbonu Nereye Saklasak? Bilim ve Teknik

Dergisi, Eylül 2001-406, 70-73, İstanbul.

CLINE, W., C., 1992. The Economics of Global Warming, Instıtute for International

Economics, Washington.

ÇEPEL, N., 2003. Ekolojik Sorunlar ve Çözümleri. Aydoğdu Matbaası, Tübitak

Yayınları, 125-146. ISBN: 975-403-290-4, Ankara.

ÇEVRE BAKANLIĞI, 1998. İklim Değişikliği Ulusal Raporu. Çevre Bakanlığı,

Ankara.

ÇEVRE BAKANLIĞI, 1999. Mirleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve

Sözleşmesi Seminer Notları (7 Nisan 1999). Çevre Bakanlığı, Çevre

Kirliliğini Önleme ve Kontrol Genel Müdürlüğü, 52-62, Ankara.

ÇEVRE ve ORMAN BAKANLIĞI, 2005. Sürdürülebilir Kalkınma Sürecinde Çevre

Yönetimi, İklim Değişikliği Alt Komisyon Raporu. 1. Çevre ve Ormancılık

Şurası Genel Sekreterliği, Şura Hazırlık Çalışma Komisyonları, Ankara.

DEPLEDGE, J., 2002. Climat Change in Focus: The IPCC Third Assessment Report.

Briefing Paper, New Series No:29. Sustainable Development Programme,

The Royal Institute of International Affairs, London. http://www.riia.org.

DPT, 2000. İklim Değişikliği Özel İhtisas Komisyonu Raporu. Sekizinci Beş Yıllık

Kalkınma Planı, Yayın No: DPT: 2532-ÖİK:548, Ankara.

DURAIAPPAH, A., K., 1993. Global Warming and Economic Development,

Kluwer Academic Publishers, Netherlands.

ESER, İ., 1999. İklim Değişikliği Anlaşması’nda İkinci Perde: Buenos Aires

Toplantısı. Tema Dergisi, Ocak 1999-18, 27-28, İstanbul.

FCCC/SBI/2001/L.8. Decision 7/CP.7. Proposal to Amend the List in Annex I and

Annex II to the Convention by Removing the Name of Turkey, SBI

Fifteenth Session, Marrakesh, 29 October- 6 November, 2001.

GLICK, D., 2004. Büyük Erime. National Geographic Türkiye, Küresel Tehdit

Gezegenimiz Alarm Veriyor, Eylül 2004, 97-117, Ankara.

Page 217: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

202

GRUBB, M., VROLIJK, C., BRACK, D., 2001. The Kyoto Protocol, A Guide and

Assessment. The Royal Instıtute of International Affairs. Energy and

Environmental Programme, USA. ISBN: 1 85383 580 3.

GÜVEN, S., 1999. 1970-2010 Yılları Arasındaki Türkiye Sera Gazı Emisyonlarının

İstatistiksel Değerlendirmesi. Çevre İstatistikleri Şubesi, Devlet İstatistik

Enstitüsü Başkanlığı, Ankara.

HARRISON, G., W., RUTHERFOLD, T., F., 1997. Burden Sharing, Joınt

Implementation and Carbon Coalitions, http:// www. gams. com/ projects/

dk.htm.

HUNTER, J. W., 2003. İklime Özen Göstermek. İklim Değişikliği Çerçeve

Sözleşmesi ve Kyoto Protokolü için Kılavuz. Birleşmiş Milletler Kalkınma

Programı ve Çevre ve Orman Bakanlığı, ISBN: 92 9219 001 6, Ankara.

IISD, 1995a. A Brief History of the Framework Convention on Climate Change. A

Reporting Service for Environment and Development Negotiations. A

Daily Report on the Eleventh Session of the INC for A Framework

Convention on Climate Change. Published by the International Institute for

Sustainable Development (IISD). Earth Negotıatıons Bulletıon Vol: 12, No:

1. (Monday, 6 February 1995).

IISD, 1995b. INC-11 Hıghlıghts Monday, 6 February 1995. A Reporting Service for

Environment and Development Negotiations. A Daily Report on the

Eleventh Session of the INC for A Framework Convention on Climate

Change. Published by the International Institute for Sustainable

Development (IISD). Earth Negotıatıons Bulletıon Vol: 12, No: 2.

(Tuesday, 7 February 1995).

IISD, 1995 c. INC-11 Hıghlıghts Thursday, 16 February 1995. A Reporting Service

for Environment and Development Negotiations. A Daily Report on the

Eleventh Session of the INC for A Framework Convention on Climate

Change. Published by the International Institute for Sustainable

Development (IISD). Earth Negotıatıons Bulletıon Vol: 12, No: 10. (Friday,

17 February 1995).

Page 218: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

203

IISD, 1995 d. Summary of The Eleventh Session of The INC for a Framework

Convention on Climate Change: 6-17 February 1995. A Reporting Service

for Environment and Development Negotiations. A Daily Report on the

Eleventh Session of the INC for A Framework Convention on Climate

Change. Published by the International Institute for Sustainable

Development (IISD). Earth Negotıatıons Bulletıon Vol: 12, No: 11.

(Monday, 20 February 1995).

IISD, 1995 e. INC-11 Highlights Monday, 13 February 1995. A Reporting Service

for Environment and Development Negotiations. A Daily Report on the

Eleventh Session of the INC for A Framework Convention on Climate

Change. Published by the International Institute for Sustainable

Development (IISD). Earth Negotıatıons Bulletıon Vol: 12, No: 7.

(Tuesday, 14 February 1995).

IISD, 1995 f. Summary of the First Conferance of the Parties for the Framework

Convention on Climate Change 28 March- 7 April 1995. A Reporting

Service for Environment and Development Negotiations. A Summary

Report on First Conference of the Parties for the Framework Convention.

Published by the International Institute for Sustainable Development

(IISD). Earth Negotıatıons Bulletıon Vol: 12, No: 21. (Monday, 10 April

1995).

IISD, 1996. Summary of the Second Conferance of the Parties for the Framework

Convention on Climate Change 8-19 July 1996. A Reporting Service for

Environment and Development Negotiations. A Summary Report on

Second Conference of the Parties for the Framework Convention. Published

by the International Institute for Sustainable Development (IISD). Earth

Negotıatıons Bulletıon Vol: 12, No: 38. (Monday, 22 July 1996).

IISD, 1997a. Report of the Third Conferance of the Parties for the Framework

Convention on Climate Change 1-11 December 1997. A Reporting Service

for Environment and Development Negotiations. Published by the

International Institute for Sustainable Development (IISD). Earth

Negotıatıons Bulletıon Vol: 12, No: 76. (Saturday, 13 December 1997).

Page 219: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

204

IISD, 1997b. Report of the Meeting of the Subsidiary Bodies to the Framework

Convention on Climate Change 28 July-7 August 1997. A Reporting

Service for Environment and Development Negotiations. Published by the

International Institute for Sustainable Development (IISD). Earth

Negotıatıons Bulletıon Vol: 12, No: 55. (11 August1997).

IISD, 1998. Summary of the Fourth Conferance of the Parties for the Framework

Convention on Climate Change 2-13 November 1998. A Reporting Service

for Environment and Development Negotiations. A Summary Report on

Fourth Conference of the Parties for the Framework Convention. Published

by the International Institute for Sustainable Development (IISD). Earth

Negotıatıons Bulletıon Vol: 12, No: 97 (Monday, 16 November 1998).

IISD, 2000. Summary of the Sixth Conferance of the Parties for the Framework

Convention on Climate Change 13-25 November 2000. A Reporting

Service for Environment and Development Negotiations. A Summary

Report on Sixth Conference of the Parties for the Framework Convention.

Published by the International Institute for Sustainable Development

(IISD). Earth Negotıatıons Bulletıon Vol: 12, No: 163 (Monday, 27

November 2000).

IISD, 2001. Summary of the Seventh Conferance of the Parties for the Framework

Convention on Climate Change 29 October- 10 November 2001. A

Reporting Service for Environment and Development Negotiations. A

Summary Report on Seventh Conference of the Parties for the Framework

Convention. Published by the International Institute for Sustainable

Development (IISD). Earth Negotıatıons Bulletıon Vol: 12, No: 189

(Monday, 12 November 2001).

Page 220: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

205

IISD, 2002. Summary of the Eighth Conferance of the Parties for the Framework

Convention on Climate Change 23 October- 1 November 2002. A

Reporting Service for Environment and Development Negotiations. A

Summary Report on Eighth Conference of the Parties for the Framework

Convention. Published by the International Institute for Sustainable

Development (IISD). Earth Negotıatıons Bulletıon Vol: 12, No: 209

(Monday, 4 November 2002).

IISD, 2004. Summary of the Tenth Conferance of the Parties for the Framework

Convention on Climate Change 6-18 December 2004. A Reporting Service

for Environment and Development Negotiations. A Summary Report on

Tenth Conference of the Parties for the Framework Convention. Published

by the International Institute for Sustainable Development (IISD). Earth

Negotıatıons Bulletıon Vol: 12, No: 260 (Monday, 20 December 2004).

IPCC, 1996. Climate Change 1995: The Science of Climate Change. Contribution of

Working Group I to the Second Assessment Report of Intergovernmental

Panel on Climate Change (Houghton., J.T., L.G. Meira Filho, B.A.

Callander, N. Haris, A. Kattenberg, and K. Maskell (eds.)). Cambridge

University Pres, Cambridge, UK and New York, NY, USA, 572 pp.

IPCC, 2001a. Climate Change 2001: The Scientific Basic- Contribution of Working

Group I to the Third Assessment Report of the Intergovernmental Panel on

Climate Change (IPCC). (Houghton, J. T., et al., eds.) Cambridge

University Pres, Cambridge.

IPCC, 2001b. Climate Change 2001: Impacts, Adaptation and Vulnerability-

Contribution of Working Group II to the Third Assessment Report of the

Intergovernmental Panel on Climate Change (IPCC). (McCarthy, J. J., et

al., eds.) Cambridge University Pres, Cambridge.

Page 221: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

206

IPCC, 2001c. Climate Change 2001. Impacts, Adaptation and Vulnerability.

Contribution of Working Group II to the Third Assessment Report of the

Intergovernmental Panel on Climate Change (McCarthy, J.J., O.F.

Canziani, N.A. Leary, D.J. Dokken, and K.S. White (eds.). Cambridge

University Pres, Cambridge, UK and New York, NY, USA, 1031pp. ISBN:

0 521 01500 6.

IPCC, 2001d. Climate Change 2001. Mitigation, Contribution of Working Group III

to the Third Assessment Raport of the Intergovernmental Panel on Climate

Change (Metz, B., O.R. Davidson, R. Swart, and J. Pan (eds.)). Cambridge

University Pres, Cambridge, UK and New York, NY, USA, 572 pp. ISBN:

0 521 01502 2.

IPCC, 2001e. Climate Change 2001. A Special Report of Working Group III of the

Intergovernmental Panel on Climate Change. Summary For Policymakers.

Special Report on Emission Scenarios. Prepared by: Nebojsa Nakicenovic,

Ogunlade Davidson, Gerald Davis, Arnulf Grübler, Tom Kram, Emilio

Lebre La Rovere, Bert Metz, Tsuneyuki Morita, William Pepper, Hugh

Pitcher, Alexxei Sankovski, Priyadarshi Shukla, Robert Swart, Robert

Watson, Zhou Dadi.

IPCC, 2005. Intergovernmental Panel On Climate Change Web Sayfası,

http//www.ıpcc.org.

KADIOĞLU, M., 1997. Şehirleşmenin Marmara Bölgesindeki Yağışlara Etkisi.

TMMOB Jeoloji Müh. Odası Meteoroloji Mühendisliği Dergisi, Eylül

1996-4, 21-29, İstanbul.

KADIOĞLU, M., 2001. Bildiğiniz Havaların Sonu, Küresel İklim Değişimi ve

Türkiye. Kitap Matbaası, Güncel Yayıncılık, İstanbul. ISBN: 975-8621-08-

4.

KADIOĞLU, S., DOKUMACI, O., 2005. İklim Değişikliği ve Türkiye. Çevre ve

Orman Bakanlığı, Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü, Ankara. http://

www.cevreorman.gov.tr.

Page 222: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

207

KARAKAYA, E., ÖZÇAĞ, M., 2003. Türkiye Açısından Kyoto Protokolü’nün

Değerlendirilmesi ve Ayrıştırma (Decomposition) Yöntemi İle

Karbondioksit Emisyonu Belirleyicilerinin Analizi. 6-9 Eylül 2003 VII.

ODTÜ Ekonomi Konferansı, Ankara. www.econturk.org/

Türkiyeekonomisi /odtu-paper.pdf.

MACCRACKEN, M., C., 2001. Global Warming: A Science Overview. Global

Warming and Energy Policy, Kluwer Academic Plenum Publishers, New

York.

MALHI, Y., MEIR, P., BROWN, S., 2004. Forests, Carbon and Global Climate.

Capturing Carbon and Conserving Biodiversity. The Market Approach.

Edited by Ian R. Swingland.The Royal Society, Earthscan Publications,

ISBN: 1-85383-951-5, London.

MARIN, M., C; YILDIRIM,U., 2004. Çevre Sorunlarına Çağdaş Yaklaşımlar. Beta

Basım, 147-162, ISBN: 975-295-371-9, İstanbul.

MUSLU, Y., 2000. Ekoloji ve Çevre Sorunları. Aktif Yayınevi, 223-267, İstanbul.

NSIDC, 2002. International Snow and Ice Committee. http:// nsids.org/index.html.

OLIVER, J., E.,(Ed.), 1996. Potential Impact of Global Warming. Global

Environmental Change, Prentice-Hall, New Jersey.

ÖZEY, R., 2001. Çevre Sorunları. Aktif Yayınevi, 119-133, İstanbul.

SUNAY, Ç., 2000. Küresel Isınma. Tübitak Bilim ve Teknik Dergisi, Temmuz 2000,

42-49, Ankara.

TTGV, 2002. Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Ulusal Değerlendirme Raporu,

(Ropörtör: M.Türkeş), Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV),

Ankara.

TÜRKEŞ, M., SÜMER, U., M., ve KILIÇ, G., 1992. Atmosferin Korunması ve

İklim Değişikliği Ulusal İklim Koordinasyon Grubu/Atmosferin Korunması

ve İklim Değişikliği (UİKG/AKİD) Çalışma Grubu Raporu. Devlet

Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü, Ankara.

TÜRKEŞ, M., 1993. İklim Değişikliğinin Bilimsel Değerlendirilmesi. Türkiye

Ulusal Jeodezi-Jeofizik Birliği Genel Kurul Bildirileri, Harita Genel

Komutanlığı, 296-310, Ankara.

Page 223: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

208

TÜRKEŞ, M., 1995a. Toronto 1988’den Berlin 1995’e İklim Değişikliği Çerçeve

Sözleşmesi. Tübitak Bilim ve Teknik Dergisi, 331, 46-49, Ankara.

TÜRKEŞ, M., 1995b. İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Türkiye. Çevre ve

Mühendis, TMMOB Çevre Mühendisleri Odası, 16-20, Ankara.

TÜRKEŞ, M., SÜMER, M., U., ÇETİNER, G., 1998. İklim Değişikliğinin Bilimsel

Değerlendirilmesi. Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü,

Ankara.http:// www. meteor.gov.tr/2003/arge/iklimdegis/iklimdegis15.html.

TÜRKEŞ, M., SÜMER,U., M., ÇETİNER, G., 1999. İklim Değişikliğinin Bilimsel

Değerlendirilmesi. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve

Sözleşmesi Seminer Notları (7 Nisan 1999 Ankara). Çevre Bakanlığı,

Çevre Kirliliğini Önleme ve Kontrol Genel Müdürlüğü, 52-62, Ankara.

TÜRKEŞ, M., SÜMER, U.,M., ÇETİNER, G., 2000. Kyoto Protokolü Esneklik

Mekanizmaları (Flexibility Mechanisms Under the Kyoto Protocol). Tesisat

Dergisi 52: 84-1000, İstanbul.

TÜRKEŞ, M., 2001a. Bonn Anlaşması’nın İklim Değişikliği Önlemedeki Rolü.

Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü, Ankara. http:// www.

cevreorman.gov.tr

TÜRKEŞ, M., 2001b. Küresel İklimin Korunması, İklim Değişikliği Çerçeve

Sözleşmesi ve Türkiye. Tesisat Mühendisliği, TMMOB Makine

Mühendisleri Odası 61:14-29, İstanbul.

TÜRKEŞ, M., 2003. Türkiye-İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi İlişkileri.

Tübitak Vizyon Panelleri Çevre ve Sürdürülebilir Kalkınma Tematik Paneli

Sunumu, Ankara.

ULUEREN, M., 2001. Küresel Isınma BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve

Kyoto Protokolü. http://www. mfa.gov.tr.htm.

UNDP, 2003. The Clean Development Mechanism: A User’s Guide. Energy and

Environment Group, Bureau for Development policy. United Nations

Development Programme, UNDP. One United Nations Plaza, New York,

NY 10017.

UNEP, 2001. Climate Change Information for Kıt. United Nations Environmental

Programme, Nairobi. http://www.unep.org.

Page 224: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

209

UNESCO, 2001. United Nations Education Science and Culture Organization Web

Sayfası, http//www.unesco.org/reports/climatechange/healthreport.

UNFCCC, 2002a. United Nations Framework Concention on Climate Change A

Guide To the Climate Change Convention Process, Climate Change

Secretariat, Bonn, Germany.

UNFCCC, 2002b. United Nations Framework Concention on Climate Change

Understanding Climate Change A Begginer’s Guide To the UN Framework

Convention on Climate Change and Its Kyoto Protocol, Climate Change

Secretariat, Bonn, Germany.

UNFCCC, 2003a. United Nations Framework Concention on Climate Change Caring

For Climate A Guide To The Climate Change Convention and The Kyoto

Protocol. Climate Change Secretariat, Bonn, Germany, Contributing

editors: Joanna Depledge, Robert Lamb. ISBN: 92-9219-000-8.

UNFCCC, 2003b. United Nations Framework Convention on Climate Change

Reporting on Climate Change User Manual for the Guidelines on National

Communications From Non-Annex I Parties. Climate Change Secretariat,

Bonn, Germany.

UNFCCC, 2004. United Nations Framework Convention on Climate Change The

First Ten Years. Climate Change Secretariat, Bonn, Germany, ISBN: 92-

9219-010-5.

UNFCCC, 2005. United Nations Framework Convention on Climate Change.

http://www. unfccc.int.

UZMEN, R., ARAR, A., A., 2002. 21. Yüzyılda Enerji Kullanımı ve İklim

Değişikliği. http//www.cevre orman.gov.tr

WMO, 2002. WMO Statement on the Status of the Global Climate in 2002. World

Meteoeological Organization Press Release, WMO-No:684.

http://www.wmo.ch/web/Press/Press/684.pdf.

WMO, WHO, UNEP, 2003. Climate Change and Human Health Risks and

Responses Summary. World Health Organization, French ISBN: 92 4 159

0815 (Proje Koordinatörü: Carlos, F Corvalan, Editör. Anthony J.

McMicheal).

Page 225: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

210

YILMAZ, E., 2005. İklim Geleceğimiz. Çevre ve Orman Bakanlığı Ne Diyor? Bilim

ve Teknik Dergisi, Haziran 2005-451, 38-48, Ankara.

Page 226: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

211

ÖZGEÇMİŞ

1980 yılında Adana’da doğdum. İlkokul öğrenimimi Botaş İlköğretim

Okulu’nda, ortaokul öğrenimimi Osmaniye Özel Bahçeli Lisesi’nde, lise öğrenimimi

de Adana Özel Çukurova Bilfen Lisesi’nde tamamlayıp, 1998 yılında Ç.Ü. Ziraat

Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü’ne girdim. 2002 yılında mezun oldum ve aynı

yıl yüksek lisans öğrenimime başladım.

Page 227: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

212

EK LİSTESİ

EK I : Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi

EK II : Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Kyoto Protokolü

EK III : Ülkelerin İklim Değişikliği ve Kyoto Protokolü’ne Taraf Olma Durumları

Page 228: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

EK I

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ÇERÇEVE SÖZLEŞMESİ

İşbu Sözleşmeye Taraflar,

Yeryüzü iklimindeki değişikliğin ve bunun zararlı etkilerinin insanlığın ortak kaygısı

olduğunu kabul ederek,

İnsan faaliyetlerinin atmosferdeki sera gazları yoğunluklarını arttırmakta olduğu, bu

artışların doğal sera etkisini yükselttiği ve bunun yeryüzü sathında ve atmosferde ek

bir ortalama sıcaklık artışı ile sonuçlanacağı ve doğal ekolojik sistemlere ve insanlığa

zarar verici etki yapabileceği endişesiyle,

Geçmişteki ve günümüzdeki küresel sera gazı salınımında en büyük payın gelişmiş

ülkelerden kaynaklandığını, gelişme yolundaki ülkelerde kişi başına salımın halen

nispeten düşük olduğunu, gelişme yolundaki ülkelerden kaynaklanan küresel salım

payının sosyal ve kalkınma gereksinimlerini karşılamak üzere artacağını not ederek,

Sera gazları yutakları ve haznelerinin kara ve deniz ekosistemlerindeki rolünün ve

öneminin farkında olarak,

İklim değişikliğine ilişkin tahminlerde, özellikle zamanlama, büyüklük ve bölgesel

model bakımından birçok belirsizlikler bulunduğunu not ederek,

İklim değişikliğinin küresel niteliğinin, tüm ülkelerin ortak fakat farklı

sorumluluklarına ve imkânlarına ve sosyal ve ekonomik koşullarına uygun olarak

mümkün olan en geniş ölçüde işbirliği yapmasını ve etkili ve uygun uluslararası

çabaya katılmasını gerektirdiğini kabul ederek,

Birleşmiş Milletler İnsan Çevresi Konferansının 16 Haziran 1992’de Stokholm’de

kabul edilen bildirisinin ilgili hükümlerini hatırlayarak,

Devletlerin, Birleşmiş Milletler Şartı ve uluslararası hukuk ilkeleri uyarınca, kendi

çevre ve kalkınma politikalarına uygun olarak kaynaklarını kullanma hakkına sahip

olduğunu ve kendi yetki alanı ya da kontrolü altındaki faaliyetlerin diğer devletler ya

da ulusal yetki alanı dışında kalan bölgelerdeki çevreye zarar vermemesini sağlama

sorumluluğunu da hatırlayarak,

Page 229: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

İklim değişikliği karşısındaki uluslararası işbirliğinde Devletlerin hükümranlık hakkı

ilkesini tekrar teyid ederek,

Devletlerin etkin çevresel mevzuatı yürürlüğe koymaları, çevre alanındaki

standartlar, yönetim hedefleri ve önceliklerinin ait bulundukları çevre ve kalkınma

çerçevesini yansıtmaları gerektiğini ve bazı ülkeler tarafından uygulanan

standartların diğer, özellikle gelişme yolundaki ülkeler için uygun olmayan ve haksız

ekonomik ve sosyal külfete malolacağını kabul ederek,

Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı hakkındaki 22 Aralık 1989 tarih

ve 44/228 sayılı ve bugünkü ve gelecek kuşaklar için küresel iklimin korunmasına

dair 6 Aralık 1988 tarih, 43/53 sayılı; 22 Aralık 1989 tarih, 44/207 sayılı; 21 Aralık

1990 tarih, 45/212 sayılı ve 19 Aralık 1991 tarih, 46/169 sayılı Genel Kurul kararları

hükümlerini hatırlayarak,

Adalarda ve kıyı alanlarında, özellikle alçak konumlu kıyı alanlarında deniz seviyesi

yükselmesinin muhtemel zararlı etkilerine dair 22 Aralık 1989 tarih, 44/206 sayılı

Genel Kurul kararı hükümlerini ve Çölleşmeyle Mücadele Eylem Planının

uygulanmasına dair 19 Aralık 1989 tarih, 44/172 sayılı Genel Kurul kararı ilgili

hükümlerini de hatırlayarak,

Ayrıca, 1985 tarihli Ozon Tabakasının Korunması için Viyana Sözleşmesi ve 29

Haziran 1990 tarihinde değiştirilip uyumlaştırılan 1987 tarihli Ozon Tabakasını

İncelten Maddelere Dair Montreal Protokolünü hatırlayarak,

İkinci Dünya İklim Konferansının 7 Kasım 1990’da kabul edilen Bakanlar Bildirisini

not ederek,

İklim değişikliği hakkında birçok devlet tarafından yapılan değerli inceleme

çalışmalarının Dünya Meteoroloji Örgütünün, Birleşmiş Milletler Çevre

Programının, Birleşmiş Milletler sisteminin diğer organ, örgüt ve kuruluşlarının

olduğu kadar diğer uluslararası ve hükümetlerarası organların bilimsel araştırma

sonuçlarının karşılıklı değiştirilmesine ve araştırma koordinasyonuna yaptıkları

önemli katkıların bilincinde olarak,

İklim değişikliğini anlamak ve ele almak için gerekli adımların, eğer bunlar bilimsel,

teknik ve ekonomik endişelere dayanıyor ve bu alanlardaki yeni bulguların ışığı

Page 230: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

altında tekrar değerlendiriliyorsa çevresel, sosyal ve ekonomik açıdan son derece

etkili olacağını kabul ederek,

İklim değişikliğini ele almak için gerçekleştirilecek çeşitli eylemlerin ekonomik

olarak gerekli olabilecekleri gibi diğer çevresel sorunların çözümüne de yardımcı

olabileceklerini kabul ederek,

Gelişmiş ülkelerin, sera etkisinin çoğalmasına yapmış bulundukları katkıyı da

gözönünde bulundurarak ve tüm sera gazlarını dikkate alarak, küresel, ulusal ve

anlaşma var ise, bölgesel düzeyde kapsamlı bir karşı stratejiye ilk adım olarak, açık

öncelikleri temel almak suretiyle, esnek bir yaklaşımla acilen harekete geçmeleri

gereğini de kabul ederek,

İlaveten, alçak konumlu ve diğer küçük ada ülkelerinin, alçak konumlu kıyısı, kurak

ve yarı kurak alanları veya sellere, kuraklık ve çölleşmeye müsait alanları bulunan

ülkelerin ve hassas dağlık ekosistemlere sahip gelişme yolundaki ülkelerin iklim

değişikliğinin zararlı etkilerine daha açık olduklarını kabul ederek,

Bu ülkelerin, özellikle ekonomileri fosil yakıt üretimi, kullanımı ve ihracatına

bağımlı olan gelişme yolundaki ülkelerin, sera gazı salınımlarının sınırlandırılması

için alınan önlemler dolayısıyla karşılaşacakları sıkıntıları kabul ederek,

İklim değişikliğine tepkilerin entegre bir şekilde sosyal ve ekonomik kalkınmayla

koordineli olması gereğini, gelişme yolundaki ülkelerin sürdürülebilir kalkınmaya

ulaşmak ve fakirliği ortadan kaldırmak yönündeki haklı öncelikli ihtiyaçlarını

tamamen dikkate almak ve aksinin kalkınma üzerindeki zararlı etkisinden kaçınma

gereğini de gözönünde bulundurmak suretiyle onaylayarak,

Öncelikle gelişme yolundaki ülkeler olmak üzere, tüm ülkelerin sürdürülebilir sosyal

ve ekonomik kalkınmaya ulaşmak için gerekli kaynaklara erişmeye ve gelişme

yolundaki ülkelerin bu hedefe yaklaşabilmek için enerji tüketimlerini arttırmaya

gereksinimleri olduğunu ve bu gereksinimlerini karşılarken, uygulamayı ekonomik

ve sosyal açıdan kârlı kılacak daha etkin enerji kullanımı ve genel ifadeyle sera gazı

salımlarının kontrolü imkânlarını dikkate alacaklarını kabul ederek,

Günümüz ve gelecek kuşaklar için iklim sistemini korumak kararlılığıyla,

Aşağıdaki hususlarda anlaşmaya varmışlardır:

Page 231: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

Tanımlar10[1]

Madde 1 - İşbu Sözleşmenin amaçları için:

1. “iklim değişikliğinin zararlı etkisi” doğal halindeki veya yönetim altındaki

ekosistemlerin bileşimi, kendilerini onarma yeteneği veya sosyo-ekonomik

sistemlerin işlemesi veya insan sağlığı ve refahı üzerinde önemli zararlı etkileri olan

iklim değişikliği sonucunda fiziksel çevrede veya biyotada ortaya çıkan değişiklikler

demektir.

2. “İklim değişikliği”, karşılaştırılabilir zaman dilimlerinde gözlenen doğal iklim

değişikliğine ek olarak, doğrudan veya dolaylı olarak küresel atmosferin bileşimini

bozan insan faaliyetleri sonucunda iklimde oluşan bir değişiklik demektir.

3. “İklim sistemi” atmosfer, hidrosfer, biyosfer, jeosfer’in tamamı ve bunların

karşılıklı etkileşimleri demektir.

4. “Salımlar”, sera gazlarının ve/veya bunlara kaynaklık yapan öncül maddelerin

belirli bir bölge ve zaman diliminde atmosfere salınması demektir.

5. “Sera gazları” hem doğal, hem de insan kaynaklı olup atmosferdeki, kızıl

ötesi radyasyonu emen ve tekrar yayan gaz oluşumları anlamına gelir.

6. “Bölgesel ekonomik entegrasyon kuruluşu”, belirli bir bölgenin egemen

Devletleri tarafından kurulan, bu Sözleşme veya protokolleriyle düzenlenen

konularda yetki sahibi ve kendi mevzuatına göre ilgili belgeleri imzalamaya,

onaylamaya, kabul, uygun bulma veya katılmaya tam yetkili kuruluş demektir.

7. “Hazne”, bir sera gazını, bir aerosolü veya sera gazının oluşumunda rolü

bulunan bir öncü maddeyi atmosferden uzaklaştıran herhangi bir işlem, faaliyet veya

mekanizma anlamına gelir.

8. “Yutak”, bir sera gazını, bir aerosolü veya bir sera gazının oluşumunda rolü

bulunan bir öncü maddeyi atmosfere salan herhangi bir işlem veya faaliyet anlamına

gelir.

10[1] Madde başlıkları sadece okuyucuya yardımcı olmak amacıyla konulmuştur.

Page 232: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

Amaç

Madde 2 - İşbu Sözleşmenin Taraflar Konferansının benimseyebileceği herhangi

bin ilgili yasal belgenin nihai amacı, Sözleşmenin ilgili hükümlerine göre,

atmosferdeki sera gazı birikimlerini, iklim sistemi üzerindeki tehlikeli insan kaynaklı

etkiyi önleyecek bir düzeyde durdurmayı başarmaktır. Böyle bir düzeye ekosistemin

iklim değişikliğine doğal bir şekilde uyum sağlamasına, gıda üretiminin zarar

görmeyeceği ve ekonomik kalkınmanın sürdürülebilir şekilde devamına izin verecek

bir zaman dahilinde ulaşılmalıdır.

İlkeler

Madde 3 - Taraflara, Sözleşmenin amacına ulaşmak ve hükümlerini yerine

getirmek için yapacakları eylemlerinde, diğer hususlar meyanında, aşağıdakiler yol

gösterecektir:

1. Taraflar, iklim sistemini, eşitlik temelinde ve ortak fakat farklı

sorumluluklarına ve güçlerine uygun olarak, insanoğlunun günümüz ve gelecek

kuşakların yararı için korumalıdır. Dolayısıyla, Taraflardan gelişmiş ülkeler iklim

değişikliği ve onun zararlı etkileri ile savaşımda öncülük etmelidir.

2. Sözleşmeye Taraf gelişme yolundaki ülkelerin, özellikle iklim değişikliğinin

zararlı etkilerine karşı savunmasız olanların ve gelişme yolundaki ülkelerden

sözleşme uyarınca gereğinden fazla veya anormal yük altında kalanların ihtiyaç ve

özel koşulları tümüyle dikkate alınmalıdır.

3. Taraflar, iklim değişikliği nedenlerini önceden tahmin etmek, önlemek veya en

aza indirmek ve zararlı etkilerini azaltmak için önleyici önlemler almalıdır. Ciddî

veya önlenemez hasar tehlikesi olan durumlarda, tam bilimsel kesinliğin yokluğu,

iklim değişikliğine ilişkin politikalar ve önlemlerin mümkün olduğu kadar etkin

maliyetli ve en az harcamayla küresel yarar sağlayacak şekilde olmaları gerektiği de

dikkate alınarak, bu önlemlerin ertelenmesine neden olarak kullanılmamalıdır. Bunu

başarmak için bu tür politikalar ve önlemler değişik sosyo-ekonomik bağlamları

dikkate almalı, kapsamlı olmalı, ilgili tüm sera gazı kaynaklarını, yutaklarını,

haznelerini ve uygulamayı kapsamalı ve bütün ekonomik sektörleri ihtiva etmelidir.

Page 233: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

İklim değişikliğine cevap verme çabaları ilgili Taraflarca işbirliğiyle yerine

getirilebilir.

4. Taraflar sürdürülebilir kalkınmayı destekleme hakkına sahiptir ve de

desteklemelidirler.

İklim sistemini insanların neden olduğu değişikliğe karşı koruma politika ve

önlemleri, Tarafların herbirinin özel koşullarına uygun olmalı ve iklim değişikliğine

cevap verecek önlemleri almak için ekonomik gelişmenin gerekli olduğu dikkate

alınarak, bu politika ve önlemler ulusal kalkınma programlarına entegre edilmelidir.

5. Taraflar, özellikle gelişme yolundaki Taraf ülkelerde sürdürülebilir ekonomik

büyüme ve kalkınmaya yol açacak açık ve destekleyici bir uluslararası ekonomik

sistemi teşvik etmek ve böylece iklim değişikliği sorunlarıyla daha iyi

ilgilenebilmelerini sağlamak için işbirliği yapmalıdır. İklim değişikliğine karşı alınan

önlemler, tek taraflı olanlar dahil, keyfi haksız ayırımcı veya uluslararası ticarete

gizil bir kısıtlama oluşturmak açılarından bir vasıta oluşturur nitelikte olmamalıdır.

Taahhütler

Madde 4 - 1. Tüm taraflar, kendi ortak fakat farklı sorumluluklarını ve özgün

ulusal ve bölgesel kalkınma önceliklerini, hedeflerini ve koşullarını dikkate alarak:

a) Taraflar Konferansınca uygun bulunacak mukayese edilebilir metodolojiler

kullanarak, Montreal Protokolü ile denetlenmeyen tüm sera gazlarının insan

salımları ve yutaklar tarafından uzaklaştırılanlara ilişkin ulusal envanteri, 12 nci

madde uyarınca geliştirecek, dönemler itibariyle güncelleştirecek, yayınlayacak ve

Taraflar Konferansına sunulmak üzere hazır bulunduracaklardır.

b) Montreal Protokolü ile denetlenemeyen tüm sera gazlarının insan kaynaklı

salımları ve yutaklar tarafından uzaklaştırılanlarını ele alarak, iklim değişikliğini

azaltacak önlemleri içeren ulusal ve uygun durumlarda bölgesel programları ve

iklim değişikliğine uyumu kolaylaştıracak önlemleri oluşturacak, uygulayacak,

yayınlayacak ve düzenli olarak güncelleştireceklerdir.

c) Enerji, ulaştırma, sanayi, tarım, ormancılık ve atık yönetimi sektörleri dahil,

tüm ilgili sektörlerde, Montreal Protokolü ile denetlenmeyen insan kaynaklı sera

Page 234: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

gazı salımlarını kontrol eden, azaltan veya önleyen uygulama ve işlemlerin teşvik

ve geliştirilmesinde, uygulanmasında ve teknoloji transferi dahil yayılmasında

işbirliği yapacaklardır.

d) Sürdürülebilir yönetimi teşvik edecek ve biyolojik kütleye, ormanları ve

okyanusları ve diğer kara, kıyı ve deniz ekosistemlerini de içerecek şekilde,

Montreal Protokolü ile denetlenmeyen tüm sera gazı yutak ve haznelerinin

korunması ve takviyesini işbirliği halinde teşvik edeceklerdir.

e) İklim değişikliği etkilerine uyum hazırlığında işbirliği yapacak, kıyı kuşağı

yönetimi, su kaynakları ve tarım özellikle Afrika’daki gibi kuraklık, çölleşme ve

sellerden etkilenen alanların korunması ve rehabilitasyonu için uygun ve entegre

planlar hazırlayacak ve geliştireceklerdir.

f) İklim değişikliğini azaltmak ve değişikliğe uyum sağlamak amacıyla alınan

önlemler ve uygulanan projelerin ekonomi, halk sağlığı ve çevre kalitesi üzerinde

zararlı etkilerini en aza indirmek amacıyla, örneğin ulusal düzeyde hazırlanacak

etki değerlendirmeleriyle, uygun metodlar uygulamak suretiyle, iklim değişikliği

mülahazalarını kendi sosyal, ekonomik ve çevresel politikalar ve eylemleri

çerçevesinde mümkün olan en geniş şekilde dikkate alacaklardır.

g) İklim sistemi ile ilgili olarak, bilimsel, teknolojik, teknik, sosyo-ekonomik,

sistematik gözlem ve çeşitli karşı stratejilerin ekonomik ve sosyal sonuçlarını ve

iklim değişikliğinin nedenleri, etkileri, önemi ve zamanlaması konusunda mevcut

belirsizlikleri daha iyi anlamak, azaltmak ya da ortadan kaldırmak amacıyla veri

arşivlerinin geliştirilmesine destek verecek, işbirliği yapacaklardır.

h) İklim sistemi ve iklim değişikliği ve karşı stratejilerin ekonomik ve sosyal

sonuçları hakkında bilimsel, teknolojik, teknik, sosyo-ekonomik ve hukukî bilginin

tamamen, açıklık ve doğrulukla alışverişini teşvik için tümüyle işbirliği

yapacaklardır.

i) İklim değişikliği ile ilgili olarak öğretim ve kamu bilinci oluşturmakta ve

hükümet dışı kuruluşlar da dahil olmak üzere bu işleme en geniş katılımı sağlamayı

teşvik için işbirliği yapacak; ve

j) Uygulamayla ilgili bilgileri 12 nci maddeye göre Taraflar Konferansına

ileteceklerdir.

Page 235: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

2. Taraflardan gelişmiş ülkeler ve EK-I’de yer alan diğer Taraflar aşağıdaki

hususları yerine getireceklerini taahhüt ederler:

a) Taraflardan herbiri, insan kaynaklı sera gazı salımlarını sınırlandırarak ve

sera gazı yutaklarını ve haznelerini koruyarak ve takviye ederek iklim değişikliğini

azaltmak için ulusal11[2] politikalar benimseyecekler ve uygun önlemler

alacaklardır. Bu politika ve önlemler, Sözleşmenin amacına uygun olarak, gelişmiş

ülkelerin insan kaynaklı salımların uzun vadeli temayüllerini değiştirmede öncü rol

oynayacaklarını gösterecek, içinde bulunduğumuz on yıl sonunda karbondioksit ve

Montreal Protokolü ile kontrol edilmeyen diğer sera gazlarının insan kaynaklı

salımlarının daha önceki seviyelerine geri çekilmeleri bu değişikliğe katkıda

bulunacak ve Taraflardan herbirinin, bu amaç yönündeki küresel çabaya

sağlayacakları eşit ve uygun katkılarda Tarafların başlangıç noktalarındaki ve

yaklaşımlarındaki, ekonomik yapı ve kaynak temellerindeki, kuvvetli ve

sürdürülebilir kalkınmayı devam ettirmeye olan ihtiyaçları, ellerindeki teknolojilere

ilişkin farklılıklar ile diğer münferit koşullar dikkate alınacaktır. Bu Taraflar bu tür

politika ve önlemleri diğer Taraflarla ortaklaşa uygulayabilecek ve Sözleşmenin,

özellikle bu alt paragrafın amacının yerine getirilmesine katkıda bulunmakta diğer

Taraflara yardım edebilecektir.

b) Bu yöndeki gelişmeyi desteklemek amacıyla, Tarafların herbiri Sözleşmenin

kendisi açısından yürürlüğe girmesinden itibaren altı ay içerisinde ve daha sonra

periyodik olarak ve 12 nci madde uyarınca, yukarıdaki (a) alt paragrafında belirtilen

politikalarına ve önlemlerine ilişkin ve karbondioksit ve Montreal Protokolü ile

denetlenmeyen diğer sera gazlarının insan kaynaklı salımlarının ayrı ayrı veya ortak

olarak 1990 yılı seviyesine çekilmesi amacı ile, altparagraf (a)’da belirtilen

dönemde Montreal Protokolü ile denetlenmeyen sera gazlarının beklenen insan

kaynaklı salımı ve yutaklar tarafından uzaklaştırılması hakkında ayrıntılı bilgi

vereceklerdir.

Bu bilgi, 7 nci madde uyarınca Taraflar Konferansının ilk oturumunda ve daha

sonra periyodik olarak gözden geçirilecektir.

11[2] Bu, bölgesel ekonomik bütünleşme kuruluşlarınca kabul edilen politikaları ve önlemleri içerir.

Page 236: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

c) Kaynaklardan çıkan sera gazı salımlarının ve yutaklar vasıtasıyla

uzaklaştırılmalarının yukarıdaki (b) alt paragrafı uyarınca yapılacak

hesaplamalarının, yutakların fiili kapasitesi ve gazların iklim değişikliğine katkıları

dahil, mümkün olan en iyi bilimsel bilgilere dayandırılması gerekecektir. Taraflar

Konferansı ilk oturumunda bu hesaplamalar için metedolojiyi tezekkür edip

kararlaştıracak ve daha sonra muntazaman gözden geçirecektir.

d) Taraflar Konferansı ilk oturumunda yukarıdaki (a) ve (b) alt paragraflarının

uygunluğunu gözden geçirecektir. Bu gözden geçirme, ilgili teknik, sosyal ve

ekonomik enformasyonun yanısıra iklim değişikliği hakkındaki mevcut en iyi

bilimsel enformasyon ve değerlendirme ışığında yapılacaktır.

Bu gözden geçirmeye istinaden, Taraflar Konferansı yukarıdaki (a) ve (b) alt

paragraflarına değişikliği de içerebilecek uygun bir hareket tarzı benimseyebilecektir.

Taraflar Konferansı ilk oturumunda yukarıdaki (a) alt paragrafında belirtilen ortak

uygulamaya ilişkin kıstaslar hakkında kararlar alacaktır. Alt paragraflar (a) ve (b)’nin

ikinci bir gözden geçirilişi en geç 31 Aralık 1998’den önce yapılacak daha sonra ise,

Sözleşmenin amacı yerine getirilinceye kadar, Taraflar Konferansınca

kararlaştırılacak aralıklarla muntazaman gözden geçirilecektir.

e) Bu Taraflardan herbiri:

(i) Diğer Taraflarla, Sözleşmenin amacının yerine getirilmesi için geliştirilmiş

ilgili ekonomik ve idarî birimlerle gerektiği veçhile eşgüdümü sağlayacaklardır; ve

(ii)Montreal Protokolü ile denetlenmeyen insan kaynaklı sera gazlarının daha

yüksek seviyelere ulaşmasına yolaçan faaliyetleri teşvik edici politikalar ve

uygulamaları teşhis edip dönemsel olarak gözden geçirecektir.

f) Taraflar Konferansı, Ek-I ve II’deki listelere gerekebilecek değişiklikleri

getirmek konusunda karar almak amacıyla, mevcut bilgiyi, ilgili Tarafın onayıyla,

31 Aralık 1998’den geç olmamak üzere gözden geçirecektir.

g) Ek-I’e dahil olmayan herhangi bir Taraf, onay, kabul, uygun bulma veya

katılma belgesinde veya daha sonra herhangi bir zaman Depoziter’e yukarıdaki (a)

veya (b) alt paragrafı ile bağlı kalmak istediğini bildirebilir. Depoziter diğer

imzacıları ve Tarafları bu bildirimden haberdar edecektir.

Page 237: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

3. Gelişmiş ülke Tarafları ve Ek-II’deki diğer Gelişmiş Taraflar, gelişme

yolundaki ülke Taraflarının Madde 12, paragraf 1 tahtında üstlendikleri

yükümlülükleri yerine getirirken ortaya çıkan, üzerinde mutabık kalınmış tüm

masrafların karşılanması için yeni ve ek malî kaynakları sağlayacaktır. Gelişmiş ülke

Tarafları aynı zamanda, gelişme yolundaki ülke Taraflarının bu maddenin 1 inci

paragrafı kapsamındaki önlemlerin uygulanmasının gerektirdiği, gelişme yolundaki

bir Tarafla, 11 inci maddede atıfta bulunulan uluslararası kuruluş veya kuruluşlar

arasında bu maddeye uygun olarak üzerinde anlaşmaya varılan, malî kaynakları,

teknoloji transferi de dahil, karşılayacaklardır. Bu taahhütlerin uygulaması, fon

akışındaki yeterlilik ve öngörülebilirlik ihtiyacını ve gelişmiş ülkeler arasında uygun

külfet paylaşımının önemini dikkate alacaktır.

4. Gelişmiş ülke Tarafları ve Ek-II’de yer alan diğer gelişmiş Taraflar, iklim

değişikliğinin zararlı etkilerine en fazla açık gelişme yolundaki ülkelerin bu zararlı

etkilere uyum sağlama için yapacakları masrafların karşılanmasına yardım

edeceklerdir.

5. Gelişmiş Ülke Tarafları ve Ek-II’de yer alan diğer gelişmiş Taraflar, diğer,

özellikle gelişme yolundaki ülkeler Taraflarına Sözleşme hükümlerini

uygulayabilmelerini teminen, çevreye uyumlu teknolojiler ve bilgi transferi veya

bunlara erişilmesini sağlamak için uygun görülecek teşvik, kolaylık ve finansman

tedbirlerini sağlayacaklardır. Bu süreçte, gelişmiş ülke Tarafları, gelişme yolundaki

ülke Taraflarının yerel kapasitelerinin ve teknolojilerinin geliştirilmesini ve

güçlendirilmesini destekleyeceklerdir. Bunu yapabilecek durumdaki diğer Taraflar

ve örgütler de bu tür teknolojilerin transferinin kolaylaştırılmasında yardımcı

olabileceklerdir.

6. Taraflar Konferansınca, Pazar ekonomisine geçiş sürecinde bulunan Ek-I’de

yer alan Taraflara, Montreal Protokolü ile denetlenmeyen sera gazlarının insan

kaynaklı salımlarının tarihi seviyelerinin, bir referans olarak seçilmesinin nazarı

dikkate alınması dahil, bu Tarafların iklim değişikliği konusuna eğilebilme

yeteneklerini kuvvetlendirmek amacıyla, yukarıdaki 2 nci paragraftaki taahhütlerinin

uygulanmasında belli bir dereceye kadar esneklik tanınacaktır.

Page 238: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

7. Gelişme yolundaki ülke Taraflarının Sözleşmeden doğan taahhütlerini yerine

getirmelerindeki başarı derecesi, gelişmiş ülke Taraflarının Sözleşme kapsamındaki

malî kaynaklar ve teknoloji transferine dair taahhütlerini yerine getirmedeki etkinliğe

bağımlı olacak, ekonomik ve sosyal kalkınma ve fakirliğin ortadan kaldırılmasının

gelişme yolundaki ülke Tarafları açısından birinci ve en önemli öncelik olduğu

hususu tümüyle dikkate alınacaktır.

8. Taraflar, bu Maddedeki taahhütlerin uygulanmasında, gelişme yolundaki ülke

Taraflarının iklim değişikliğinin zararlı etkilerinden ve/veya karşı önlemlerin

alınmasından kaynaklanan özgün gereksinimlerini ve endişelerini karşılamak için

malî kaynak, sigorta ve teknoloji transferi sağlamayla ilişkili girişimleri de içerecek

şekilde, Sözleşme kapsamında hangi eylemlerin gerekli olduğunu, başta

aşağıdakilere ilişkin olmak üzere tümüyle gözönünde bulunduracaklardır:

a) Küçük ada ülkeleri;

b) Alçak konumlu kıyı alanları bulunan ülkeler;

c) Kurak ve yarı-kurak alanları, ormanlaştırılmış alanları ve orman çürümesine

karşı hassas alanları bulunan ülkeler;

d) Doğal afetlere mütemayil alanları bulunan ülkeler;

e) Kuraklığa ve çölleşmeye karşı hassas alanları bulunan ülkeler;

f) Yüksek kentsel atmosfer kirliliğine sahip alanları bulunan ülkeler;

g) Dağlık ekosistemleri dahil, hassas ekosistemlere sahip alanları bulunan

ülkeler;

h) Ekonomileri, büyük ölçüde fosil yakıtların üretiminden, işlenmesinden,

ihracatından ve/veya tüketiminden ve fosil yakıtlarla ilişkili enerji-yoğun

ürünlerden gelen gelire bağımlı ülkeler; ve

i) Denize çıkışı olmayan ve transit ülkeler;

Bunların dışında, Taraflar Konferansı, gerektiği ölçüde bu paragrafla ilgili

eylemler yapabilir.

9. Taraflar, teknoloji finansmanı ve transferiyle ilgili eylemlerinde, en az gelişmiş

ülkelerin özgün ihtiyaç ve durumlarını tümüyle dikkate alacaktır.

Page 239: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

10. Taraflar, 10 uncu Madde uyarınca, Sözleşmenin taahhütlerini yerine getirirken

Tarafların, özellikle ekonomileri iklim değişikliğine karşı önlemlerin uygulanmasının

olumsuz etkilerine hassas gelişme yolundaki ülke Taraflarının durumlarını dikkate

alacaktır. Bu özellikle, ekonomileri büyük ölçüde fosil yakıtların üretimine,

işlenmesine, ihracatına ve/veya fosil yakıtlarla ilişkili enerji yoğun ürünlerin

tüketimine bağımlı bulunan; ve/veya fosil yakıt kullanıp, diğer alternatiflere

dönüşümde ciddî güçlükleri bulunan Taraflar için geçerlidir.

Araştırma ve Sistematik Gözlem

Madde 5 - Taraflar, 4 üncü Maddenin 1 (g) paragrafı kapsamındaki taahhütlerini

yerine getirirken:

a) Bu alandaki gereksiz çifte çabaların en aza indirme ihtiyacını da dikkate alarak,

araştırma, veri toplama ve sistematik gözlem faaliyetlerinin tanımlanmasını,

yönetilmesini ve değerlendirilmesini amaçlayan, uluslararası ve hükümetlerarası

programları, şebekeleri, yerine göre, destekleyecekler ve daha fazla

geliştirecekler;

b) Özellikle gelişme yolundaki ülkelerdeki sistematik gözlemleri ve ulusal

düzeydeki bilimsel ve teknik araştırma kapasiteleri ve kabiliyetleri güçlendirmek

amacına matuf uluslararası ve hükümetlerarası çabaları desteklemek ve ulusal

yetki alanı dışından elde edilen veri ve analizlere erişilmesini ve karşılıklı

değişimini teşvik edecekler; ve

c) Gelişme yolundaki ülkelerin özel endişelerini ve ihtiyaçlarını dikkate alacak ve iç

kapasiteleri ve kabiliyetlerini yukarıdaki (a) ve (b) altparagraflarında atıfta

bulunulan çabalara katılmaları amacıyla geliştirilmelerinde işbirliği

yapacaklardır.

Öğretim, Eğitim ve Kamu Bilinçlendirilmesi

Madde 6 - Taraflar, 4 üncü Maddenin, 1 (i) paragrafı kapsamındaki taahhütlerini

yerine getirirken:

Page 240: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

a) Ulusal yasalarına, yönetmeliklerine ve kapasitelerine göre, ulusal, yerine göre

altbölge ve bölge düzeylerinde, aşağıdaki hususları destekleyecek ve

kolaylaştıracaklardır;

(i) İklim değişikliği ve etkileri konusunda kamu eğitimi ve bilinçlendirilmesi

programları geliştirilmesi ve uygulanması;

(ii) İklim değişikliği ve etkileri konusundaki bilgiye kamunun erişmesi;

(iii) İklim değişikliği ve etkilerine karşı konulmasına ve uygun karşı strateji

geliştirilmesine kamunun katılımı; ve

(iv) Bilimsel, teknik ve idarî personelin eğitimi.

b. Aşağıdaki hususlarda, yerine göre mevcut organları kullanarak, uluslararası

düzeyde işbirliği yapacak ve teşvik edeceklerdir;

(i) İklim değişikliği ve etkileri hakkında eğitsel ve kamu bilinçlendirilmesi

malzemelerinin geliştirilmesi ve değişimi; ve

(ii) Ulusal kurumların güçlendirilmesini ve bu alandaki uzmanların, özellikle

gelişme yolundaki ülkelerdeki uzmanların eğitimi için personel değişimi veya

görevlendirilmesini de içerecek şekilde, öğretim ve eğitim programları

geliştirilmesi ve uygulanması.

Taraflar Konferansı

Madde 7 - 1. Aşağıdaki ilkeler uyarınca bir Taraflar Konferansı oluşturulmuştur.

2. Taraflar Konferansı, bu Sözleşmenin en yüksek organı olarak Sözleşmenin ve

Taraflar Konferansının kabul edeceği tüm hukukî belgelerin uygulanmasını

düzenli olarak gözden geçirecek ve Sözleşmenin etkili biçimde

uygulanmasını teşvik için, yetkisi dahilindeki kararları alacaktır. Bu

bağlamda Taraflar Konferansı:

a) Tarafların yükümlülüklerini ve Sözleşme kapsamındaki kurumsal düzenlemeleri,

Sözleşmenin amacı ışığında, uygulanmasından kazanılan deneyim ve bilimsel ve

teknolojik bilgi gelişiminin ışığında dönemsel olarak inceleyerek;

b) İklim değişikliği ve etkilerine karşı Taraflarca kabul edilen önlemlerle ilgili bilgi

değişimini Tarafların değişik koşulları, sorumlulukları ve kabiliyetleri ve

Sözleşme altındaki taahhütlerini dikkate alarak teşvik edecek ve kolaylaştıracak;

Page 241: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

c) İki veya daha çok Tarafın talebi üzerine, iklim değişikliği ve etkilerine karşı

Taraflarca alınan önlemlerin eşgüdümünü, Tarafların değişik koşulları,

sorumlulukları ve kabiliyetleri ve Sözleşme altındaki taahhütlerini dikkate alarak

kolaylaştıracak;

d) Sözleşmenin amaç ve hükümlerine uygun olarak, sera gazlarının kaynaklar

tarafından salımı ve yutaklar tarafından emilmesine ilişkin dökümün yapılması

ve diğerleri meyanında salımı sınırlamak ve bu gazların emilmesini

güçlendirmek amacıyla alınan tedbirlerin etkilerinin hesaplanması için, Taraflar

Konferansının kararlaştıracağı uygun metodların dönemsel olarak geliştirilmesini

ve hazırlanmasını teşvik edecek ve yönetecek;

e) Sözleşmenin hükümleri çerçevesinde kendisine ulaşan bütün bilgilere dayanarak,

Sözleşmenin taraflarca uygulanmasını ve uygulanması halinde alınan tedbirlerin

toplam etkilerini, özellikle çevresel, ekonomik ve sosyal etkilerini, bunların

toplam sonuçlarını ve Sözleşmenin hedefleri doğrultusunda kaydedilen

gelişmeleri değerlendirecek;

f) Sözleşmenin uygulanması ile ilgili dönemsel raporları inceleyerek, kabul edecek

ve ilan edilmesini sağlayacak;

g) Sözleşmenin uygulanması için gereken bütün sorunlara öneriler getirecek;

h) 4 üncü Maddenin 3, 4 ve 5 inci fıkralarına ve 11 inci Maddeye uygun olarak

gerekli malî kaynakları harekete geçirmeye çalışacak;

i) Sözleşmenin uygulanması için gerekliliğine karar verilen alt organları kuracak;

j) Alt organlarının raporlarını inceleyecek ve onları yönlendirecek;

k) Kendisi ve yardımcı organlardan herhangi biri için oybirliği ile tüzük ve malî

yönetmelik kuralları saptayacak ve onaylayacak;

l) Gerektiğinde ilgili uluslararası örgütlerin, hükümetlerarası ve hükümet dışı

kuruluşların yardımlarını, desteklerini ve sağladıkları bilgileri isteyecek ve

kullanacak;

m) Sözleşmenin hedefine ulaşabilmek için, gerekli diğer görevlerin yanı sıra

Sözleşmenin kendisine verdiği diğer görevleri de ifa edecektir.

1. Taraflar Konferansı Birinci Oturumunda, kendi ve Sözleşme tarafından

oluşturulan ve alt organların Sözleşmenin öngördüğü karar alma mekanizması ile

Page 242: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

kapsanmayan sorunlara ilişkin karar alma usullerini de kapsayan İçtüzüğünü

kabul eder. Bu usuller farklı kararların kabul edilmesi için ne tür çoğunluk

gerektiğini belirtebilir.

2. Taraflar Konferansının Birinci Oturumu, 21 inci maddede onaylanmış olan geçici

Sekreteryayı tarafından toplantıya çağrılacak ve toplantı Sözleşmenin yürürlüğe

girişinden sonra en geç bir sene içinde yapılacaktır. Daha sonra, Taraflar

Konferansı kararda değişiklik yapmaz ise, senede bir kere olağan oturum

yapacaktır.

3. Taraflar Konferansı, Konferansı gerekli gördüğü hallerde, veya Taraflardan

birinin yazılı isteği üzerine Sekreteryasının sözkonusu isteği Taraflara

göndermesinden sonraki altı ay içerisinde, Tarafların en az üçte biri tarafından

onaylanması şartı ile olağanüstü oturumlar yapar.

4. Birleşmiş Milletler Teşkilatı, Birleşmiş Milletler’in uzman kuruluşları ve

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı ile Sözleşmesi taraf olmayıp gözlemci

statüsünde bulunan devletler, Taraflar Konferansı oturumlarında gözlemci

sıfatıyla temsil edilebilirler. Taraflar Konferansı oturumuna gözlemci sıfatıyla

temsil edilmeyi arzu ettiklerini Sekreteryaya haber vermiş olan, Sözleşmenin

kapsadığı konularda yetkili Ulusal, Uluslararası, Hükümet veya Hükümetdışı tüm

kurum ve kuruluşlar, var olan Tarafların en az üçte birinin reddi bulunmaması

kaydı ile bu sıfatla kabul edilebilirler. Gözlemcilerin kabulü ve katılımı Taraflar

Konferansının kabul ettiği İçtüzüğe tabi olacaktır.

Sekreterya

Madde 8 - 1. Bir Sekreterya kurulmuştur.

2. Sekreteryanın işlevleri şunlar olacaktır:

a) Taraflar Konferansı ve Konferansın Sözleşme gereğince oluşturulan alt organları

için oturumlar düzenlemek ve bunlara gerekli hizmetleri vermek;

b) Kendisine sunulan raporları toplamak ve dağıtmak;

c) Taraflar ve bunlar içinde özellikle gelişme yolundaki ülke taraflarına talepleri

üzerine Sözleşme hükümleri uyarınca gereken bilgilerin toplanmasında ve

dağıtılmasında yardım etmek;

Page 243: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

d) Faaliyetleri hakkında raporlar düzenleyip Taraflar Konferansına sunmak;

e) Değer ilgili uluslararası organların Sekreteryaları ile gereken işbirliğini

sağlamak;

f) Görevini etkin bir biçimde yerine getirmek için Taraflar Konferansının gözetimi

altında, gerekli olabilecek idarî ve akdî tasarruflarda bulunmak; ve

g) Sözleşme veya protokollerin herhangi birinde belirtilen diğer Sekreterya

işlevlerini ve Taraflar Konferansının belirleyeceği diğer işlevleri yerine getirmek.

3. Taraflar Konferansı, birinci oturumunda, bir daimi Sekteterya atayacak ve

işlevi için gereken düzenlemeleri yapacaktır.

Bilimsel ve Teknolojik Alt Danışma Organı

Madde 9 - 1. Taraflar Konferansına ve gerektiğinde diğer alt organlara Sözleşme

ile ilgili bilimsel ve teknolojik meseleler hakkında zamanında bilgi ve görüş

vermekle görevli bir bilimsel ve teknolojik alt danışma organı kurulmuştur. Bütün

Tarafların katılımına açık olacak bu organın faaliyeti birçok bilim dalını

kapsayacaktır. Bu organ, hükümetlerin ilgili uzmanlık alanlarında yetkili

temsilcilerden oluşacaktır. Organ, Taraflar Konferansına çalışmalarının tüm yönleri

hakkında düzenli olarak rapor sunacaktır.

2. Taraflar Konferansının velayeti altında hareket eden ve yetkili uluslararası

organların çalışmalarına dayanan bu organın görevleri şunlardır:

a) İklim değişikliği ve bunun etkilerine ilişkin bilimsel bilgilerin durum

değerlendirmesini yapmak;

b) Sözleşmenin uygulanması çerçevesinde alınan tedbirlerin bilimsel etkileri

açısından değerlendirmeler yapmak;

c) Yenilikçi ve verimli teknolojiler ile “know-how” belirleyecek, bunların

gelişmelerini teşvik edici yolları gösterecek ve transferlerini sağlamak;

d) İklim değişikliği konusunda, bilimsel programlar, araştırma-geliştirme için

uluslararası işbirliğinin yanısıra, gelişme yolundaki ülkelerin iç kapasitelerini

artırmaları için yardım imkânları hakkında tavsiyelerde bulunmak;

e) Taraflar Konferansı ve alt organların bu organa yönelttiği bilimsel, teknolojik ve

metodolojik soruları cevaplandırmak.

Page 244: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

3. Bu organın işlevleri ve görev talimatı Taraflar Konferansınca daha ayrıntılı

hale getirebilir.

Uygulama Alt Organı

Madde 10 - 1. Sözleşmenin etkinlikle uygulanmasının gözden geçirilmesi ve

değerlendirilmesini sağlamak için, Taraflar Konferansına yardımcı olacak bir

uygulama alt organı kurulmuştur. Bu organ, tüm tarafların katılımına açık olup, iklim

değişikliği ile ilgili meselelerde uzman olan devlet temsilcilerinden oluşacaktır.

Organ, Taraflar Konferansına çalışmalarının tüm veçheleri konusunda düzenli olarak

sunacaktır.

2. Taraflar Konferansının velayeti altında hareket eden bu organın görevleri

şunlardır:

a) İklim değişikliği ile ilgili en son bilimsel değerlendirmelerin ışığında, Taraflarca

alınan tedbirlerin topyekün etkilerini değerlendirmek üzere, 12 nci Maddenin 1

inci paragrafı uyarınca iletilen bilgileri dikkate almak;

b) Taraflar Konferansının 4 üncü Maddenin 2 (d) paragrafında öngörülen

değerlendirmeleri yapmasına yardım için, 12 nci Madde 2 nci paragraf uyarınca

iletilen bilgileri incelemek;

c) İhtiyaçlar itibari ile kararlarının hazırlanması ve uygulanmasında Taraflar

Konferansına yardım etmek.

Malî Mekanizma

Madde 11 - 1. Teknoloji transferi içinde olmak üzere, malî kaynakları bağış veya

kolaylıklar yoluyla temin eden mekanizma tanımlanmıştır. Bu mekanizma

Sözleşmeye ilişkin politikalarını, program önceliklerini ve yeterlilik kriterlerini

saptayacak olan Taraflar Konferansına bağlı ve sorumlu olacaktır. İşlevi, bir veya

birden fazla mevcut uluslararası birimlere verilecektir.

2. Malî mekanizma, şeffaf bir yönetim sistemi çerçevesinde, tüm tarafların eşit

ve dengeli temsilini esas almıştır.

Page 245: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

3. Taraflar Konferansı ve malî mekanizmanın uygulanmasını yapacak birim veya

birimler, yukarıdaki paragraflara yürürlülük kazandırmak üzere aşağıdakileri

içerecek düzenlemeler üzerinde mutabık olacaklardır.

a) İklim değişikliğine karşı koymak için finanse edilen projelerin Taraflar

Konferansı tarafından belirlenmiş olan politikalara, program önceliklerine ve

yeterlilik kriterlerine uygunluğunu sağlayacak usuller;

b) Politikaların, program önceliklerinin ve yeterlilik kriterlerinin ışığında, belirli fon

tahsisi kararlarının tekrar ele alınabilme usulleri;

c) Birim ve birimler tarafından Taraflar Konferansına 1 inci fıkrada mezkûr

sorumluluk prensibine uygun olarak, malî işlemler hakkında düzenli raporlar

sunulması mecburiyeti;

d) İşbu Sözleşmenin uygulanması için gerekli ve mevcut malî tutarın önceden

anlaşılabilir ve tanımlanabilir bir şekilde belirlenmesi ve bu miktarın dönemsel

olarak gözden geçirilme koşulları.

4. Taraflar Konferansı, birinci oturumunda, 21 inci Maddenin 3 üncü

paragrafında öngörülen geçici düzenlemeleri inceleyerek ve gözönünde

bulundurarak, yukarıdaki hükümlere etkinlik kazandırmak için gerekli

düzenlemeleri yapacak ve bunların sürdürülüp sürdürülmeyeceklerini

kararlaştıracaktır Bundan sonra, dört yıl dahilinde, Taraflar Konferansı,

mekanizmanın durumunu gözden geçirecek ve uygun önlemleri alacaktır.

5. Sözleşmenin uygulanması için, gelişmiş Taraf ülkeler ikili, bölgesel veya çok

taraflı yollardan malî kaynak sağlayabilecekler ve gelişme yolundaki Taraf

ülkeler bu kaynaklardan yararlanabileceklerdir.

Uygulamayla İlgili Bilgi İletişimi

Madde 12 - 1. Tarafların herbiri, 4 üncü Maddenin 1 inci paragrafı uyarınca

Sekreterya kanalı ile Taraflar Konferansına aşağıdaki hususlarda bilgi iletir:

a) İmkânları elverdiği ölçüde, Taraflar Konferansının üzerinde anlaşacağı ve

kullanımını teşvik edeceği karşılaştırılabilir metodları kullanarak, Montreal

Protokolünce kontrolü öngörülmeyen bütün sera gazlarının kaynaklar tarafından

insan kaynaklı salımı ve yutaklar tarafından emilmesinin ulusal envanteri;

Page 246: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

b) Sözleşmenin uygulanması için Tarafın aldığı veya almayı öngördüğü önlemlerin

genel bir tanımı;

c) Tarafın, Sözleşmenin hedefine ulaşabilmesi için uygun olduğu takdirde,

Dünyadaki emisyon eğilimlerini saptamak için gerekli veriler dahil, bildirisinde

yer almasını uygun bulduğu bilgileri.

2. Her Gelişmiş Taraf ülke ve Ek-I’e dahil Tarafların herbiri aşağıdaki bilgileri

bildirisine dahil edecektir;

a) 4 üncü Madde 2 (a) ve 2 (b) paragrafları altındaki taahhütlerini uygulamak için

benimsediği politikaların ve önlemlerin ayrıntılı tanımını;

b) Hemen yukarıdaki (a) alt paragrafında zikredilen politikaların ve önlemlerin, 4

üncü madde 2 (a) paragrafında belirtilen süre zarfında sera gazlarının kaynaklar

tarafından insan kaynaklı salımı ve yutaklar tarafından emilmesi üzerindeki

etkilerinin özgün bir tahmini,

3. Ayrıca, herbir gelişmiş Taraf ülke ve Ek-II’de yer alan diğer herbir gelişmiş

Taraf, 4 üncü Maddenin 3, 4 ve 5 inci paragrafları uyarınca aldığı önlemlerin

ayrıntılarını verir.

4. Gelişme yolundaki Taraf ülkelerin gönüllü olarak, projelerin icrası için

gereken teknolojileri, malzemeleri, donanımı, teknikleri veya uygulamaları

belirterek, mümkün olduğu takdirde, projelerin sera gazlarının salımı ve

emilmesi sonucu oluşacak bütün ek giderlerinin gelişmelerin ve

beklenebilecek avantajların bir tahminini yaparak, finanse edilecek projeler

önermeleri mümkündür.

5. Her Gelişmiş Taraf ülke ve Ek-I’de yer alan diğer herbir Taraf, Sözleşmenin

kendileri çin yürürlüğe girmesinden sonra altı ay içinde, bir ilk bildirim

sunacaktır. Listelerde yer almayan herbir Taraf Sözleşmenin kendisi için

yürürlüğe girmesinden ve ya 4 üncü Maddenin 3 üncü paragrafı uyarınca malî

kaynakların eline geçmesinden itibaren üç sene içinde ilk bildirimlerini

sunacakları tarih hakkında serbesttirler. Daha sonra, tüm Taraflarca hangi

sıklıkta bildirim yapılacağı bu paragrafın öngördüğü değişik bildirim

tarihlerini dikkate alarak Taraflar Konferansınca belirlenecektir.

Page 247: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

6. Taraflarca bu madde uyarınca yapılan bilgi iletişimi Sekreterya tarafından

Taraflar Konferansına ve ilgili alt organlara en kısa sürede iletilir. Gerekirse,

Taraflar Konferansı bilgi iletişimi usullerini tekrar gözden geçirebilir.

7. Gelişme yolundaki ülke Taraflarının isteği üzerine, İlk Oturumundan itibaren

Taraflar Konferansı, 4 üncü Madde uyarınca alınan karşı önlemler ve önerilen

projelerin uygulanması için gereken malî ve teknik ihtiyacı belirlenmesi, ve bu

madde uyarınca bilgilerin iletişimi ve bir araya getirilmesi için gerekecek malî

ve teknik desteği sağlamak için tedbirler alacaktır. Bu destek uygun oldukça,

Taraflar yetkili uluslararası kuruluşlar veya Sekreterya tarafından bu

kuruluşlardan hangisi uygun görülür ise, sağlanabilir.

8. Herhangi bir Taraf Grubu, Taraflar Konferansına önceden bildirmek ve

Taraflar Konferansınca belirlenmiş esaslarına uymak şartı ile, verecekleri

ortak bir bildirim ile bu madde uyarınca yerine getirmek durumunda oldukları

yükümlülüklerini yerine getirdiklerini bildirebilirler, böyle bir bildirimin,

bildirim içinde yer alan herbir Tarafın Sözleşme uyarınca üzerine düşeni

yerine getirdiği hakkındaki bilgiyi içermesi gereklidir.

9. Sekreterya’ya ulaşan ve Taraflar Konferansı tarafından belirlenecek kriterlere

göre bir Tarafın gizli olduğunu belirttiği bilgiler, incelenmesi ve bildirim

uyarınca kendisine ulaşması öngörülen organlardan birine iletilmeden önce,

gizliliğini korumak için Sekreterya tarafından biraraya getirilecektir.

10. 9 uncu paragraf saklı kalmak ve herhangi bir Tarafın her zaman bildirisini

kamuoyuna sunma imkânına halel getirmeksizin, Tarafların bu maddenin

uygulanması ile ilgili sunduğu bildirimleri, Sekreterya Taraflar Konferansına

sunduğu zamanda, kamuoyunun da bilgisine getirecektir.

Uygulamaya İlişkin Soruların Karara Bağlanması

Madde 13 - Taraflar Konferansı, Sözleşmenin uygulanmasına ilişkin soruların

karara bağlanması için, birinci oturumunda, Tarafların istekleri üzerine hizmetlerine

sunulacak çok taraflı bir danışma süreci oluşturmayı tezekkür edecektir.

Page 248: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

Anlaşmazlıkların Çözümü

Madde 14 - 1. İlgili Taraflar, Sözleşmenin yorumu veya uygulanması ile ilgili

olarak iki veya daha fazla Taraf arasında anlaşmazlı çıkması halinde, müzakere veya

kendi tercihlerine göre diğer barışçıl yollara başvurarak bu anlaşmazlığın çözümüne

çalışırlar.

2. Bölgesel ekonomik entegrasyon teşkilatı olmayan bir Taraf, Sözleşmeyi onay,

kabul, uygun bulma veya katılım safhalarında, veya daha sonra herhangi bir

zamanda, Depozitere Sözleşmenin uygulanması veya yorumu ile ilgili bir

anlaşmazlığa ilişkin bir yazılı belge sunarak bir beyanda bulunduğunda, aynı

yükümlülüğü kabul eden bütün Taraflara karşı hukuken ve özel bir anlaşma

olmaksızın aşağıdakilerin zorunluluk olduğunu kabul etmiş olmaktadır:

a) Anlaşmazlığın Uluslararası Adalet Divanına götürüleceği, tabi ve/veya;

b) Mümkün olur olmaz, Taraflar Konferansının hakemliğe ayrılmış bir eki ile

kabul edeceği prosedür uyarınca karar verileceği,

Bölgesel ekonomik entegrasyon teşkilatı olan bir Taraf, hakemlik konusunda (b)

altparagrafında öngörülen prosedür uyarınca, benzeri bir bildiri yapabilir.

3. Yukarıdaki 2 nci paragraf uyarınca yapılan bir bildiri, bildiride belirtilen süre

sona erinceye veya bu bildirimin feshini yazılı olarak Depozitere tevdi edilmesini

izleyen üç ayın sonuna kadar yürürlükte kalır.

4. Anlaşmazlık halinde bulunan taraflar aksine karar vermedikçe, yeni bir beyanın

sunulması, bir bildirimin iptalinin tebligatı edilmesi veya bir bildirinin süresinin sona

ermesi, Uluslararası Adalet Divanı veya Hakem Mahkemesine sunulmuş işlemleri

hiçbir şekilde etkilemez.

5. Yukarıdaki 2 nci paragraf saklı kalmak kaydıyla, eğer Taraflardan birinin

diğerine aralarında anlaşmazlık olduğunu duyurduğu tarihten sonra oniki aylık bir

süre içinde, ilgili Taraflar 1 inci paragraftaki belirtilen yolları kullanarak aralarındaki

anlaşmazlığı giderememişler ise, anlaşmazlığa düşen Taraflardan birinin isteği üzere,

anlaşmazlığın giderilmesi için uzlaşma yoluna başvurulur.

Page 249: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

6. Analaşmazlığa düşen Taraflardan birinin isteği üzere bir uzlaşma komisyonu

kurulacaktır. Komisyon, ilgili Tarafların her biri tarafından atanan eşit sayıda

üyelerden ve bu üyelerce müşterek olarak seçilen bir Başkandan oluşur. Komisyon,

Tarafların iyi niyetle inceleyeceği bir Tavsiye sunar.

7. Mümkün olur olmaz, Taraflar Konferansınca, uzlaşmaya ayrılan ek ile

tamamlayıcı uzlaşma usulleri kabul edilecektir.

8. Belge aksini gerektirmediği takdirde, işbu maddenin hükümleri, Taraflar

Konferansının kabul edebileceği herhangi bir ilgili hukukî belgeye uygulanır.

Sözleşmeye Değişiklikler

Madde 15 - 1. Herhangi bir Taraf Sözleşmeye değişiklik önerebilir.

2. Sözleşmede yapılacak değişiklikler, Taraflar Konferansının bir olağan

oturumunda kabul edilir. Sözleşmede yapılması önerilen herhangi bir değişiklik

metni, önerinin kabul edilmesi için sunulduğu toplantıdan en az altı ay önce

Sekreterya tarafından iletilir. Sekreterya ayrıca önerilen değişiklikleri, Sözleşmeyi

imzalayanlara ve bilgi için Depoziter’e bildirir.

3. Taraflar Sözleşmeye yapılması önerilen her değişiklik üzerinde, oybirliğiyle

mutabakata varılması için her çabayı sarfeder. Eğer bu yönde sarf edilen bütün

çabalar sonuçsuz kalır ve herhangi bir mutabakat sağlanamaz ise, son çare olarak

hazır bulunan ve oy kullanan Tarafların dörtte üçünün oy çoğunluğu ile değişik kabul

edilir. Depoziter, Sekreterya Tarafından kendisine bildirilen onaylanmış

değişikliklerin kabulleri için, bütün taraflara iletir.

4. Bir değişiklik için kabul belgeleri Depoziter’e tevdi edilir. 3 üncü paragraf

uyarınca kabul edilen bir değişiklik Sözleşmeye Tarafların dörtte üçünün kabul

belgelerinin Depozitere ulaştığı tarihten sonraki doksanıncı günden itibaren, kabul

etmiş olan Taraflar için yürürlüğe girer.

5. Değişiklik diğer herhangi bir Taraf için, sözkonusu değişiklikle ilgili kabul

belgesini Depozitere tevdi ettiği tarihten sonraki doksanıncı günden itibaren,

değişiklik yürürlüğe girer.

Page 250: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

6. Bu Maddenin amaçları doğrultusunda, “hazır bulunan ve oy kullanan Taraflar”

deyimi, oylamada hazır bulunan ve olumlu veya olumsuz oy veren Taraflar

anlamındadır.

Sözleşme eklerinin Kabulü ve Değişikliği

Madde 16 - 1. Sözleşmenin ekleri onun ayrılmaz bir parçasını oluşturacaktır ve,

aksi açıkça ifade edilmedikçe, Sözleşmeye yapılan bütün atıflar eklerine de yapılmış

addolunur. 14 üncü madde 2 (b) ve 7 nci paragraflarındaki hükümlere halel

getirmeksizin, ekler, listelerden, formlardan ve bilimsel, teknik, işlemsel ve idarî

özellikteki diğer tanımlayıcı belgelerden oluşmakla sınırlanmış olacaktır.

2. Sözleşmenin ekleri 15 inci Maddenin 2, 3 ve 4 üncü paragraflarında

tanımlanmış olan usullere göre, önerilecek ve kabul edilecektir.

3. Yukarıdaki 2 nci paragraf uyarınca kabul edilen bir ek, Depoziterin kabul

edildiğini Taraflara bildirdiği tarihten altı ay sonra, bu süre içinde Depozitere

sözkonusu eki red ettiğini yazılı olarak bildiren Taraflar için hariç olmak üzere

Sözleşmeye Taraflar için yürürlüğe girer. Red duyurusunu geri alan Taraflar için ek,

bu duyurunun Depozitere ulaştığı tarihten sonraki doksanıncı günden günden itibaren

yürürlüğe girer.

4. Sözleşme eklerine yapılacak değişikliklerin önerilmesi, kabulü ve yürürlüğe

giriş yönteminin aynısına tabi olacaktır.

5. Eğer bir ek’in kabulü veya bir ek’te yapılacak değişikliğin kabulü sırasında,

Sözleşmeye de bir değişiklik geliyorsa, o ek veya ek’teki değişiklik, Sözleşmedeki

değişiklik yürürlüğe girmeden yürürlüğe girmez.

Protokoller

Madde 17 - 1. Taraflar Konferansı, olağan oturumlarından herhangi birinde,

Sözleşmeye protokoller kabul edebilir.

2. Önerilen herhangi bir protokol metni, böyle bir toplantıdan en az altı ay önce,

sekreterya tarafından Taraflara iletilir.

3. Herhangi bir protokolün yürürlüğe girme koşulları, bu protokollerle belirlenir.

Page 251: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

4. Sadece Sözleşmeye Taraf olanlar bir protokole Taraf olabilirler.

5. Bir protokole ilişkin kararları, sadece o protokole Taraf olanlar alabilir.

Oy Hakkı

Madde 18 - 1. Aşağıdaki 2 nci paragraftaki zikredilenler hariç, Sözleşmeye Taraf

olanların her biri, bir oy hakkına sahiptir.

2. Bölgesel ekonomik entegrasyon teşkilatları, kendi yetki alanlarında,

Sözleşmeye Taraf olan kendi üye Devletlerinin herhangi birisi oy hakkını kullanmış

ise oy hakkı kullanmayacak veya kullanmamış ise oy hakkını kullanabilecektir.

Depoziter

Madde 19 - Birleşmiş Milletler Teşkilatının Genel Sekreteri, Sözleşmenin ve 17

nci madde uyarınca kabul edilen protokollerin Depoziteridir.

İmza

Madde 20 - İşbu Sözleşme, Birleşmiş Milletler Teşkilatına veya Birleşmiş

Milletlerin uzman kurumlarından birine üye Devletler veya Uluslar arası Adalet

Divanı Yasasına Taraf olan Devletlerin; bölgesel ekonomik entegrasyon

teşkilatlarının, Rio de Janeiro’daki Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma

Konferansı sırasında ve daha sonra New York’taki Birleşmiş Milletler Teşkilatı

merkezinde 20 Haziran 1992 ile 19 Haziran 1993 tarihleri arasında imzalarına

açıktır.

Geçici Düzenlemeler

Madde 21 - 1. 8 inci Maddede belirtilen sekreterya görevleri, Taraflar

Konferansının birinci oturumunun sonuna kadar, Birleşmiş Milletler Genel

Kurulunun 21 Aralık 1990 tarihli ve 45/212 sayılı Kararı ile geçici olarak oluşturulan

sekreterya tarafından yerine getirilecektir.

2. Yukarıdaki 1 inci paragrafta belirtilen geçici sekreteryanın Başkanı, objektif

bilimsel ve teknik tavsiyelere olan ihtiyaca cevap verebilmesini teminen, İklim

Page 252: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

Değişikliği Hükümetlerarası Paneli ile yakın işbirliği yapacaktır. Yetkili diğer

bilimsel kuruluşlara da danışılabilir.

3. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı, Birleşmiş Milletler Çevre Programı ve

Uluslar arası İmar ve Kalkınma Bankası tarafından oluşturulan Küresel Çevre İmkânı

11 inci Maddede atıfta bulunulan malî mekanizmanın yürütülmesini geçici olarak

sağlayacak uluslar arası birim olacaktır. Bu bağlamda, 11 inci Maddenin

beklentilerine cevap verebilmesi için, Küresel Çevre İmkânının gereği şekilde

yapılandırılması ve evrensel üyelik katılımını sağlayabilmesi gerekecektir.

Onay, Kabul, Uygun Bulma veya Katılma

Madde 22 - 1. Sözleşme, Devletlerin ve bölgesel ekonomik entegrasyon

teşkilatlarının onayı, kabulü, uygun bulması veya katılımına tabidir. Sözleşme,

imzaya kapatıldığı günün ertesi gününden itibaren katılıma açık olacaktır. Onay,

kabul, uygun bulma veya katılma belgeleri, Depozitere tevdi edilecektir.

2. Üye Devletlerinden herhangi biri Taraf olmadığı halde Sözleşmeye Taraf olan

herhangi bir bölgesel ekonomik entegrasyon teşkilatı, Sözleşmeden doğan tüm

yükümlülüklerle bağlıdır. Bu tür bir teşkilatın bir veya daha fazla üye Devletinin

Sözleşmeye Taraf olması halinde, bu teşkilat ve üye Devletleri, Sözleşme uyarınca

üstlendikleri yükümlülüklerin ifası için her biri üstlenecekleri sorumluluklar

hususunda karar vereceklerdir. Bu tür durumlarda, teşkilat ve üye Devletler,

Sözleşmeden doğan hakları aynı zamanda kullanma hakkını haiz değildirler.

Yürürlüğe Giriş

Madde 23 - 1. Sözleşme, Ellinci onay, kabul, uygun bulma veya katılma

belgesinin tevdiini izleyen, doksanıncı gün yürürlüğe girecektir.

2. Ellinci onay, kabul, uygun bulma veya katılma belgesinin tevdiinden sonra,

Sözleşmeyi onaylayan, kabul eden, uygun bulan veya Sözleşmeye katılan her Devlet

ya da bölgesel ekonomik entegrasyon teşkilatı için Sözleşme, bu Devlet veya teşkilat

onay, kabul, uygun bulma veya katılma belgesini sunduktan doksan gün sonra

yürürlüğe girer.

Page 253: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

3. 1 ve 2 nci paragrafların amacına ulaşması için, bir bölgesel ekonomik

entegrasyon teşkilatı tarafından tevdi edilen herhangi bir belge, kendi üye Devletleri

tarafından tevdi edilenlere ilave olarak sayılmaz.

Çekinceler

Madde 24 - İşbu Sözleşmeye hiçbir çekince konulamaz.

Ayrılma

Madde 25 - 1. Sözleşmenin, bir Taraf için yürürlüğe girdiği tarihten üç yıl

sonrasından itibaren sözkonusu Taraf, Depoziter’e yazılı bildirimde bulunarak

Sözleşmeden çıkabilir.

2. Çıkış bildiriminin Depoziter tarafından alındığı tarihten bir yıl geçtikten sonra

veya bildirimde belirtilecek herhangi bir daha ileri tarihte, sözkonusu çıkış yürürlüğe

girer.

3. Sözleşmeden çıkan herhangi bir Taraf, Taraf olduğu bütün protokollerden de

çıkmış olarak kabul edilir.

Geçerli Metinler

Madde 26 - İşbu Sözleşmenin Arapça, Çince, İngilizce, Rusça ve İspanyolca asıl

metinleri eşit derecede geçerli olup, Birleşmiş Milletler Teşkilatının Genel

Sekreterine tevdi edilecektir.

BU SÖZLEŞME AŞAĞIDA İMZASI BULUNAN TAM YETKİLİ TEMSİLCİLER

TARAFINDAN USULÜNE UYGUN OLARAK İMZALANMIŞTIR.

Bindokuzyüzdoksaniki yılı Mayıs ayının dokuzuncu günü New York’ta

AKTEDİLMİŞTİR.

Page 254: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

Ek 1 Almanya Amerika Birleşik Devletleri Avrupa Topluluğu Avustralya Avusturya Belçika Beyaz Rusya (a) Bulgaristan (a) Çekoslovakya (a) Danimarka Estonya (a) Finlandiya Fransa İngiltere ve Kuzey İrlanda Hollanda İrlanda İspanya İsveç İsviçre İtalya İzlanda Japonya Letonya (a) Litvanya (a) Lüksemburg Kanada Macaristan (a) Norveç Polonya (a) Portekiz Romanya (a) Rusya Federasyonu (a) Türkiye Ukrayna (a) Yeni Zelanda Yunanistan

(a) Pazar ekonomisine geçiş sürecindeki ülkeler.

Page 255: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

Ek II Almanya Amerika Birleşik Devletleri Avrupa Topluluğu Avustralya Avusturya Belçika Danimarka Finlandiya Fransa Hollanda İngiltere ve Kuzey İrlanda İrlanda İspanya İsveç İsviçre İtalya İzlanda Japonya Lüksemburg Kanada Norveç Portekiz Türkiye Yeni Zelanda Yunanistan

Page 256: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

EK II

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ÇERÇEVE SÖZLEŞMESİ

KYOTO PROTOKOLÜ

Bu Protokolün Tarafları,

Bundan sonra “ Konvansiyon” olarak anılacak olan Birleşmiş Milletler

İklim Değişikliği Çerçeve Konvansiyonuna katılan Taraflar olup,

2. Maddede belirtildiği gibi Konvansiyonun nihai amacını takip ederek,

Konvansiyonun şartlarını göz önünde tutarak,

Konvansiyonun 3. Maddesinin idaresinde,

Konvansiyona katılan Taraflar Konferansı’nın ilk oturumunda alına 1/CP.1

kararı ile kabul edilen Berkin Yaptırımına göre,

Aşağıdaki hususlarda görüş birliğine varmışlardır:

1.MADDE

Bu Protokolün amacı bakımından, Konvansiyonun 1. Maddesinde bulunan

tanımlar uygulanacaktır. Buna ilaveten:

1. “Taraflar Konferansı”, Konvansiyona katılan Tarafların Konferansıdır.

2. “Konvansiyon”, 9 Mayıs 1992 tarihinde New York’ta kabul edilen

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Konvansiyonudur.

3. “İklim Değişikliği ile ilgili Hükümetler arası Panel”, Dünya Meteoroloji

Örgütü ve Birleşmiş Milletler Çevre Programının ortak katılımıyla 1988’de

oluşturulan İklim değişikliğine dair hükümetler arası Paneldir.

4. “Montreal Protokolü”, 16 Eylül 19872de Motreal’de kabul edilen ve

Ozon Tabakasını İncelten Maddelerle İlgili Protokol olup, daha sonra tanzim ve tadil

edilmiştir.

5. “Mevcut ve Oy Kullanan Taraflar”, Konvansiyonda bulunan ve olumlu

veya olumsuz oy kullanan ülkelerdir.

6. “Taraf”, metinde başka şekilde belirtilmedikçe bu Protokole Taraf olan

anlamındadır.

Page 257: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

7. “Ek-1’deki Taraf”, Konvansiyonun Ek-1 kısmına dahil olan bir Taraf

veya değişiklik olabilirse Konvansiyonun 4. maddesinin 2(g) paragrafı gereği

bildirimde bulunan Taraf anlamındadır.

2. MADDE

1. Ek-1’deki Taraflardan her biri, sürdürülebilir kalkınmayı teşvik etmek

için 3. Maddedeki ölçülen emisyon sınırlandırması veya azaltım taahhütlerinin yerine

getirilmesi hususunda şunları yapacaktır:

(a) Ulusal koşullarla uyumlu olarak, aşağıdaki politika ve önlemleri

yürütecek ve diğerlerini özenle hazırlayacaktır:

(i) Ulusal ekonominin ilgili sektörlerinde enerji etkinliğinin

arttırılması;

(ii) İlgili uluslararası çevre anlaşmalarındaki taahhütleri dikkate

alarak, Montreal Protokolünce denetlenmeyen sera gazlarının depolanması ve

çökmelerinin arttırılması ve korunması; sürdürülebilir orman yönetimi uygulamaları,

ağaçlandırma ve yeniden orman meydana getirilmesinin teşviki;

(iii) İklim değişikliği değerlendirmeleri ışığında sürdürülebilir tarım

şekillerinin teşvik edilmesi;

(iv) Yeni ve yenilenebilir enerji kaynakları, karbondioksiti tutucu

teknolojiler ile ileri ve yeni, çevre konusunda önemli olan teknolojilerin teşviki,

geliştirilmesi ve kullanımının arttırılması ile ilgili araştırma yapılması;

(v) Konvansiyonun amacına ve piyasa araçlarının uygulanmasına

aykırı düşen sera gazı salan tüm kesimlere para yardımında bulunma ve piyasa

uyumsuzlukları, mali teşvikler, vergi ve gümrük istisnalarını kademeli olarak azaltma

ve sona erdirme;

(vi) Montreal Protokolünce denetlenmeyen sera gazları emisyonunu

sınırlayan veya azaltan politika ve önlemleri teşvik etmeyi amaç edinen ilgili

sektörlerde uygun reformların desteklenmesi;

(vii) Montreal Protokolünce denetlenmeyen taşıma sektöründeki sera

gazları emisyonlarının sınırlandırılması ve/veya azaltılması ile ilgili önlemler;

Page 258: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

(viii) Enerji üretimi, nakli ve dağıtımı gibi artık yönetiminde

iyileştirme ve kullanım yoluyla metan emisyonunun sınırlandırılması ve/veya

azaltılması.

(b) Konvansiyonun 4. Maddesinin 2(e) (i) paragrafına uygun olarak bu

maddede kabul edilen politika ve önlemlerin bireysel veya birleşik etkinliğini

arttırmak için diğer Tarafla işbirliği yapacaktır. Bu işbirliği oluşumuna kadar bu

Taraflar; karşılaştırılabilirlik, şeffaflık ve etkinliklerinin iyileştirilmesi yollarının

geliştirilmesi dahil olmak üzere, bu politika ve önlemlerle ilgili tecrübe paylaşımı ve

bilgi alışverişi hususunda adım atacaklardır. Bu Protokoldeki Tarafların toplanmasını

sağlayan Taraflar Konferansı, ilgili tüm bilgileri dikkate alarak ilk oturumunda veya

daha sonra mümkün olduğunda böyle bir işbirliğini kolaylaştırma yolların

değerlendirecektir.

2. Ek-1’deki Taraflar, sırasıyla Uluslar arası Denizcilik Örgütü ile birlikte

çalışarak, havacılık ve deniz dibindeki yakıtlardan kaynaklanan ve Montreal

Protokolünce denetlenmeyen sera gazları emisyonlarının sınırlandırılması veya

azaltılmasını takip edeceklerdir.

3. Ek-1’deki Taraflar; iklim değişikliğinin olumsuz etkileri, Uluslar arası

ticarete olan etkileri ve gelişmekte olan ülkelerle ile özellikle 4. Maddenin 8. ve 9.

paragraflarında açıklanan diğer Taraf ülkelere olan sosyal, çevresel ve ekonomik

etkiler dahil olmak üzere, Konvansiyonun 3. Maddesini göz önünde tutarak, olumsuz

etkileri en aza indirecek şekilde bu maddedeki politika ve önlemleri yürütme

hususunda çaba sarf edeceklerdir. Bu protokoldeki Tarafların toplanmasını sağlayan

Taraflar Konferansı, bu paragraftaki şartların yerine getirilmesini teşvik etmek

amacıyla, uygun bir şekilde harekete geçebilir.

4. Bu protokoldeki Tarafların toplanmasını sağlayan Taraflar Konferansı,

farklı ulusal koşullar ve potansiyel etkileri göz önünde tutarak, yukarıda 1(a)

paragrafındaki politika ve önlemlerden birini koordine etmenin yararlı olacağına

karar verirse, bu politika ve önlemlerin koordinasyonun oluşturulmasına ait yol ve

araçları değerlendirecektir.

Page 259: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

3. MADDE

1. Ek-1’deki Taraflar, Ek-A’da sıralanan sera gazlarının insan kökenli

agrega karbondioksit eşdeğeri emisyonları, Ek-B’de kayıtlı ölçülen emisyon

sınırlandırmaları ve azaltım taahhütlerine göre, bu gazların genel emisyonunun 2008

ile 2012 yılı arasındaki dönemde 1990’daki seviyesinin en az %5 aşağısına

indirileceği görüşüyle ve bu maddedeki koşullara göre hesaplanan, kararlaştırılmış

miktarları geçmeyeceğini bireysel veya ortak olarak temin edeceklerdir.

2. Ek-1’deki Taraflardan her biri, 2005 yılına kadar bu protokoldeki

taahhütlerini yerine getirmede görülebilir bir ilerleme kaydetmiş olacaklardır.

3. Her taahhüt döneminde karbon stoklarında doğrulanabilir değişiklikler

olarak ölçülen 1990 yılından itibaren doğrudan insan etkisiyle arazi kullanımındaki

değişim ile ağaçlandırma, tekrar orman oluşturma ve orman açma ile sınırlı

ormancılık kaynaklardan gelen sera gazı emisyonlarındaki net değişiklikler, Ek-

1’deki Taraflardan her birinin bu maddedeki taahhütlerin karşılamada kullanılacaktır.

Bu faaliyetlere bağlı çökme yoluyla uzaklaşma ve kaynaklardan gelen sera gazı

emisyonları şeffaf ve 7. ve 8. maddeler göre gözden geçirilecektir.

4. Bu Protokoldeki tarafların toplanmasını sağlayan Taraflar Konferansının

ilk oturumundan önce, Ek-1’deki Taraflardan her biri Bilimsel ve Teknik Tavsiye

Yardımcı Grubunca değerlendirilmek üzere 1990’daki karbon stokları seviyesini

belirlemek ve sonraki yıllarda karbon stoklarında meydana gelen değişiklikleri

tahmin edebilmek amacıyla veri temin edecektir. Bu protokoldeki tarafların

toplanmasını sağlayan Taraflar Konferansı ilk oturumunda veya daha sonra mümkün

olduğunda, usuller, kurallar ile nasıl ve hangisinin kullanılacağına dair prensiplere

göre karar verecek ve belirsizlikler, bildirimde şeffaflık, doğrulanabilirlik, İklim

Değişikliğine Dair Hükümetler arası Paneldeki metodolojik çalışma ve 5. Maddeye

göre Bilimsel ve Teknik Tavsiye Yardımcı Grubunca sunulan tavsiye ve Taraflar

Konferansının kararları dikkate alarak; tarım toprakları, arazi kullanımındaki değişim

ve ormancılık gruplarında kaynaklardan gelen sera gazı emisyonlarında ve çökme

yoluyla uzaklaşmadaki değişikliklerle ilgili insan kaynaklı faaliyetler Ek-1’deki

Taraflar için kararlaştırılan miktarlar ekleyecek veya bundan çıkaracaktır. Bu

faaliyetlerin 1990’wdan itibaren yürürlükte olması amacıyla Taraflardan biri böyle

Page 260: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

bir kararı insan kaynaklı bu ilave faaliyetlere ilk taahhüt döneminde uygulama

konusunda seçim yapabilecektir.

5. Taraflar Konferansı’nın 2. oturumundaki 9/CP.2 kararına göre baz yıl

veya dönemini belirlemiş ve piyasa ekonomisine geçme sürecinde olan Ek-1’deki

Taraflar, bu maddedeki taahhütlerini yerine getirmede o baz yıl veya dönemi

kullanacaklardır. Ayrıca Konvansiyonun 12. Maddesindeki ilk ulusal bildirimini

henüz yerine getirmemiş ve piyasa ekonomisine geçme sürecinde olan Ek-1’deki

diğer bir Taraf, bu maddedeki taahhütlerini yerine getirmek için 1990 yılı dışında

tarihsel bir baz yıl veya dönem kullanma niyetini bu protokoldeki tarafların

toplanmasını sağlayan Taraflar Konferansına bildirebilir. Bu Protokoldeki Tarafların

toplanmasını sağlayan Taraflar Konferansı böyle bir bildiri hususunda gerekli kararı

verecektir.

6. Konvansiyonun 4.maddesinin 6. Paragrafını dikkate alarak; bu

maddelerin dışında, bu protokoldeki taahhütlerini yerine getirme hususunda piyasa

ekonomisine geçiş süresince olan Ek-1’deki Taraflara, bu protokoldeki tarafların

toplanmasını sağlayan Taraflar Konferansınca belirli bir ölçüde esneklik

sağlanacaktır.

7. Ölçülen emisyon sınırlandırması ve azaltımına ait ilk taahhüt dönemi olan

2008-2012 yılları arasında, Ek-1’deki Taraflardan her biri için kararlaştırılan miktar

1990 yılı veya yukarıdaki 5. paragrafa göre belirlenen ve beşin katları şeklinde baz

yıl veya dönemde, Ek-A’da sıralanan insan kaynaklı agrega karbondioksit eşdeğeri

sera gazlarının emisyonları Ek-B’de verilen yüzde değerine göre eşit olacaktır. 1990

yılındaki sera gazı emisyonlarının kaynağını arazi kullanımındaki değişiklik ve

orman sektörü oluşturan Ek-1’deki Taraflar, kararlaştırılan miktarların hesaplanması

için insan kökenli agrega karbondioksit eşdeğeri kaynaklar gelen emisyon ile

1990’da arazi kullanımındaki değişiklikten kaynaklanan çökme yoluyla uzaklaşma

arasındaki farkı 1990 baz yılı veya dönemindeki emisyonlara dahil edeceklerdir.

8. Ek-1’deki Taraflardan biri, yukarıdaki 7. Paragrafta verilen hesaplama

amacıyla hidrofluorokarbon, perfluorokarbon ve sülfürheksaflorür için 1995 yılı baz

yıl olarak kullanılabilir.

Page 261: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

9. Ek-1’deki Tarafların sonraki dönemler için taahhütleri, 21. Maddenin 7.

Paragrafındaki şartlara göre kabul edilecek olan, bu Protokoldeki Ek-B’ye ait

değişikliklerle yapılacaktır. Bu Protokoldeki Tarafların toplanmasını sağlayan

Taraflar Konferansı, yukarıda 1. Paragrafta belirtilen ilk taahhüt döneminin

bitiminden en az yedi yıl önce bu taahhütleri değerlendirmeye başlayacaktır.

10. 6. veya 17. maddelerdeki şartlara göre bir Tarafın diğerinden aldığı

herhangi bir emisyon azaltım birimi veya kararlaştırılan miktarın bir kısmı, alan

Taraf için belirlenen miktara ilave edilecektir.

11. 6. veya 17. maddelerdeki şartlara göre bir Tarafın diğerine verdiği

herhangi bir emisyon azaltım birimi veya kararlaştırılan miktarın bir kısmı, veren

Taraf için belirlenen miktardan düşülecektir.

12. 12. Maddenin şartlarına göre bir tarafın diğer bir Taraftan aldığı

onaylanmış emisyon azaltımları, alan Taraf için kararlaştırılan miktara eklenecektir.

13. Ek-1’deki bir Tarafın emisyonları bir taahhüt döneminde bu maddede

belirlenen miktarların altındaysa, bu fark ilgili Tarafın isteği üzerine sonraki taahhüt

dönemlerinde O Taraf için kararlaştırılan belirlenmiş miktara eklenecektir.

14. Ek-1’deki Taraflardan her biri, gelişmekte olan Taraf ülkeler ve

özellikle Konvansiyonun 4. Maddesinin 8. ve 9. Paragraflarında tanımlanan ülkeler

üzerine olan olumsuz sosyal, çevresel ve ekonomik etkileri asgariye indirecek şekilde

yukarıda 1. Paragrafta sözü geçen taahhütleri yerine getirme hususunda gayret sarf

edecektir. Bu paragrafların yürütülmesi hususunda Taraflar Konferansı’nın ilgili

kararları ile aynı doğrultuda olmak üzere, bu Protokoldeki tarafların toplanmasını

sağlayan Taraflar Konferansı, bu paragraflarda atıfta bulunan Taraflar üzerine iklim

değişikliğinin olumsuz etkileri ve/veya tepki önlemlerinin etkilerinin en aza

indirilmesi için gerekli olan faaliyetlerin neler olduğunu ilk oturumunda

değerlendirecektir. Müzakere edilecek konu başlıları arasında para temini, sigorta ve

teknoloji transferi yer alacaktır.

4. MADDE

1. 3. Maddedeki taahhütleri ortak yerine getirme kararı almış olan Ek-1’deki

Taraflardan biri, Ek-A’da sıralanan toplam bileşik insan kaynaklı agrega

Page 262: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

karbondioksit eşdeğeri sera gazı emisyonlarının, Ek-B’de verilen ölçülen emisyon

sınırlandırması ve azaltım taahhütleri ile 3. Maddedeki şartlara göre hesaplanan

kararlaştırılmış miktarları aşmamamsı şartıyla bu taahhütleri yerine getirmiş olduğu

varsayılacaktır. Anlaşmaya varan taraflardan her birine tahsis edilen emisyon

seviyesinin sınırları o anlaşmada belirlenecektir.

2. Böyle bir anlaşmaya varan Taraflar, bu Protokolün onaylanma, kabul,

tasvip ve katılma belgelerinin tevdi tarihinde anlaşma şartlarını Sekreterya’ya

bildireceklerdir. Sekreterya Konvansiyona imza koyan ve taraf olan ülkeleri anlaşma

şartları hakkında sırayla bilgilendirecektir.

3. Bu anlaşma 3. Maddenin 7. Paragrafında belirtilen taahhüt dönemi

boyunca yürürlükte kalacaktır.

4. Ortak hareket eden Taraflar, bir bölgesel ekonomik entegrasyon

örgütünün çerçeve çalışmasında bulunur ve bu örgütle birlikte olursa, bu Protokolün

kabulünden sonra örgüt içeriğindeki herhangi bir değişiklik bu protokoldeki mevcut

taahhütleri etkilemeyecektir. Örgüt içeriğindeki değişiklik sadece değişikliği takiben

kabul edilen 3. Maddedeki taahhütlerin amacı açısından uygulanacaktır.

5. Toplam bileşik emisyon azaltım seviyesine ulaşmada böyle bir anlaşmaya

katılan Taraflarca bir başarısızlık söz konusu olduğunda, bu anlaşmaya katılan

Taraflardan her biri anlaşmada sınırları belirlenen kendi emisyon seviyelerinden

sorumlu olacaklardır.

6. Ortak hareket eden Taraflar, bu Protokole Taraf olan bir bölgesel

ekonomik entegrasyon örgütünün çerçeve çalışmasında bulunur ve bu örgütle birlikte

olursa, toplam bileşik emisyon azaltım seviyesini elde etmede bir başarısızlık söz

konusu olduğunda, bölgesel ekonomik entegrasyon örgütünün üye ülkelerinin her

biri tek tek ve 24. Maddeye göre hareket eden bölgesel ekonomik entegrasyon

örgütüyle birlikte, bu maddede bildirildiği şekliyle kendi emisyon seviyelerinden

sorumlu olacaklardır.

5. MADDE

1. Ek-1’deki Taraflardan her biri, ilk taahhüt döneminin başlamasından önce

bir yıldan geç olmamak üzere, Montreal Protokolünce denetlenmeyen kaynaklardan

Page 263: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

gelen insan kökenli emisyonların ve tüm sera gazlarının çökme yoluyla

uzaklaşmasının tahmini hususunda ulusal bir sistemde yer alacaklardır. Aşağıdaki 2.

Paragrafta belirlenen yöntemleri kapsayacak olan bu ulusal sistemler için gerekli

esaslar bu Protokoldeki Tarafların toplanmasını sağlayan Taraflar Konferansınca ilk

oturumda karara bağlanacaktır.

2. Montreal Protokolünce denetlenmeyen kaynaklardan gelen insan kökenli

emisyonlar ve tüm sera gazlarının çökme yoluyla uzaklaşmasını tahmin etme

yöntemleri, İklim Değişikliğine Dair Hükümetler arası Panel tarafından kabul

edilenler olacak ve Taraflar Konferansının üçüncü oturumunda karara bağlanacaktır.

Bu yöntemlerin kullanılmadığı yerlerde, uygun düzenlemeler bu Protokoldeki

Tarafların toplanmasını sağlayan Taraflar Konferansının ilk oturumunda karar

alınana yöntemlere göre yapılacaktır. İklim Değişikliğine Dair Hükümetler arası

Panel çalışmaları, inter alia, ve Bilimsel ve Teknolojik Tavsiye Grubunca sunulan

tavsiyeler esas olmak üzere, bu Protokoldeki Tarafların toplanmasını sağlayan

Taraflar Konferansının ilgili kararlarını dikkate alarak, bu yöntem ve düzenlemeleri

düzenli olarak yeniden gözden geçirecek ve uygun şekilde değişiklikler yapacaktır.

Yöntem ve düzenlemelere ait herhangi bir değişiklik, bu değişiklik sonrası kabul

edilen bir taahhüt dönemine göre yalnızca 3. maddedeki taahhütlerle olan

uyumluluğu araştırmak amacıyla kullanılacaktır.

3. Kaynaklar yoluyla, karbondioksit eşdeğeri insan kökenli emisyonları ve

Ek-A’da sıralana sera gazlarının çökme yoluyla uzaklaşmasını hesaplamak için

kullanılan küresel ısınma potansiyelleri, İklim Değişikliğine Dair Hükümetler arası

Panel tarafından kabul edilenler olacak ve üçüncü oturumunda Taraflar

Konferansınca karara bağlanacaktır. İklim Değişikliğine Dair Hükümetler arası Panel

çalışmaları, inter alia, ve Bilimsel ve Teknolojik Tavsiye Grubunca sunulan

tavsiyeler esas olmak üzere, Tavsiye Grubunca sunulan tavsiyeler esas olmak üzere,

bu Protokoldeki Tarafların toplanmasını sağlayan Taraflar Konferansı, tamamen

Taraflar Konferansının ilgili kararlarını dikkate alarak sera gazlarının her birinin

küresel ısınma potansiyellerini düzenli olarak gözden geçirecek ve uygun şekilde

düzeltmeler yapacaktır. Küresel ısınma potansiyeline ait herhangi bir düzeltme, bu

Page 264: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

düzeltme sonrası kabul edilen bir taahhüt dönemine uygun olarak yalnızca 3.

Maddedeki taahhütlere uygulanacaktır.

6. MADDE

1. 3. Maddedeki taahhütleri karşılamak amacıyla, Ek-1’deki bir Taraf

aşağıdakileri sağlamak koşuluyla, herhangi bir ekonomi sektöründe kaynaklardan

gelen insan kökenli emisyonların azaltılmasını veya sera gazlarının çökme yoluyla

uzaklaşmasını amaçlayan projelerden elde edilen emisyon azaltım birimlerini diğer

bir Taraf verebilir veya ondan alabilir:

(a) Böyle bir projede müdahil Tarafların onayı vardır;

(b) Böyle bir proje kaynaklardan gelen emisyonlarda bir azaltma veya

çökmelere yoluyla olan uzaklaşmada bir artış sağlar;

(c) 5. ve 7. Maddelerdeki yükümlülüklerle uygun olmazsa herhangi bir

emisyon azaltım birimi alınamaz;

(d) Emisyon azaltım birimlerinin alınması, 3. Maddedeki taahhütleri

karşılamak amacıyla yapılan ülke içi faaliyetlere bir ilave olacaktır.

2. Bu Protokoldeki Tarafların toplanmasını sağlayan Taraflar Konferansı,

doğrulama ve bildirme prensipleri dahil olmak üzer bu maddenin yürütülmesi için

gerekli prensipleri titizlikle ortaya koyacaktır.

3. Ek-1’deki Taraflardan biri kendi sorumluluğu altında, bu maddedeki

emisyon azaltım birimlerinin oluşturulması, bir başkasına verilmesi veya alınmasına

yönelik faaliyetlerde yasal kuruluşları yetkili kılabilir.

4. 8. Maddenin ilgili şartlarına göre, bu maddede atıfta bulunan isteklerin

Ek-1’deki Taraflardan biri tarafından yürütülmesine dair bir sorun belirlenirse;

emisyon azaltım birimlerinin verilmesine ve alınmasına, böyle bir birimin bir Tarafça

3. Maddedeki taahhütlerini karşılamada kullanılmaması şartıyla, sorun tespit

edildikten sonra uyum hususu çözülene dek devam edebilir.

7. MADDE

1. Ek-1’deki Taraflardan her biri, aşağıdaki 4. Paragrafa göre belirlenecek

olan ve 3. Madde ile uyumluluğu sağlamak amacıyla gerekli ilave bilgileri, Taraflar

Page 265: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

Konferansının ilgili kararına göre beyan edilen ve Montreal Protokolünce

denetlenmeyen kaynaklardan gelen insan kökenli emisyonlar ve sera gazlarının

çökme yoluyla uzaklaşmasına ilişkin yıllık envanterine dahil edilecektir.

2. Ek-1’deki Taraflardan her biri, aşağıdaki 4. Paragrafa göre belirlenecek

olan ve bu Protokoldeki taahhütlerle olan uyumluluğu göstermek için gerekli ilave

bilgileri Konvansiyonun 12. Maddesinde beyan olunan ulusal bildirimine dahil

edecektir.

3. Ek-1’deki Taraflardan her biri, bu protokol ilgili Taraf için yürürlüğe

girdikten sonraki taahhüt döneminin ilk yılı için Konvansiyonda yerine getirilmesi

gereken ilk envanter ile başlayarak, yukarıdaki 1. paragrafta istenen bilgileri beyan

edecektir. Her bir Taraf bu Protokol kendisi için yürürlüğe girdikten ve aşağıdaki 4.

Paragrafta verildiği şekliyle prensipleri kabul ettikten sonra Konvansiyonda yerine

getirilmesi gereken ilk ulusal bildirimin bir parçası olarak yukarıdaki 2. Paragrafta

istenen bilgileri beyan edecektir. Bu maddede istenilen bilgilerin daha sonraki beyan

sıklığı Taraflar Konferansınca karara bağlanan ulusal bildirimlerin beyanı için

kullanılacak zaman tarifesini dikkate alınarak, bu Protokoldeki Tarafların

toplanmasını sağlayan Taraflar Konferansınca belirlenecektir.

4. Bu Protokoldeki Tarafların toplanmasını sağlayan Taraflar Konferansı,

Taraflar Konferansınca kabul edilen Ek-1’deki Tarafların ulusal bildirim hazırlığı

için belirlenen esasları dikkate alarak, bu maddede istenen bilgilerin hazırlanması

için gerekli esasları ilk oturumda alacak ve ondan sonra periyodik olarak gözden

geçecektir. Bu Protokoldeki Tarafların toplanmasını sağlayan Taraflar Konferansı

ayrıca, ilk taahhüt döneminden önce kararlaştırılan miktarların hesaplanması için

gerekli usulleri de karara bağlayacaktır.

8. MADDE

1. Ek-1’deki Taraflardan her birinin beyan ettiği 7. Maddedeki bilgiler

Taraflar Konferansının ilgili kararlarına izleyerek ve aşağıdaki 4. Paragrafta bu

Protokoldeki Tarafların toplanmasını sağlayan Taraflar Konferansınca bu amaç için

kabul edilen esaslara göre uzman inceleme ekibince gözden geçirilecektir. Ek-1’deki

Taraflardan her birinin 7. Maddenin 1. Paragrafı gereği beyan ettikleri bilgiler,

Page 266: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

emisyon envanterleri ile kararlaştırılan miktarların yıllık derlenmesi ve

hesaplanmasının bir parçası olarak gözden geçirilecektir. Buna ilaveten, Ek-1’deki

Taraflardan her birinin 7. Maddenin 2. Paragrafı gereği beyan ettiği bilgiler

bildirimlerin değerlendirilmesinin bir parçası olarak gözden geçirilecektir.

2. Uzman inceleme ekipleri Sekreterya tarafından koordine edilecek ve

Taraflar konferansının bu amaç için ortaya koyduğu esaslara göre Konvansiyondaki

Taraflarca ve uygun görüldüğünde Hükümetler arası örgütlerce aday gösterilenlerden

seçilecek uzmanlardan oluşacaktır.

3. İnceleme süreci bu Protokolün Bir Tarafça yürütülmesine dair tüm

hususların tam ve kapsamlı bir değerlendirmesini sağlayacaktır. Uzman inceleme

ekipleri, ilgili Tarafın taahhütlerinin yürütülmesini değerlendirerek ve taahhütlerin

gerçekleştirilmesindeki potansiyel sorunlar ile etkili olan faktörleri belirleyerek bu

Protokoldeki Tarafların toplanmasını sağlayan Taraflar Konferansına bir rapor

hazırlayacaktır. Bu raporların konvansiyona katılan Taraflara dağıtımı Sekreterya

tarafından yapılacaktır. Sekreterya, bu Protokoldeki Tarafların toplanmasını sağlayan

Taraflar Konferansınca yapılacak daha ileri bir değerlendirme için bu raporlarda

belirtilen yürütme sorunlarını liste haline getirecektir.

4. Bu Protokoldeki Tarafların toplanmasını sağlayan Taraflar Konferansı,

Taraflar Konferansının ilgili kararlarını göz önünde tutarak uzman inceleme

ekiplerince bu protokolün yürütülmesinin incelenmesine dair esasları ilk oturumda

kabul edecek ve daha sonra periyodik olarak gözden geçirecektir.

5. Bu Protokoldeki Tarafların toplanmasını sağlayan Taraflar Konferansı,

Yürütme Yardımcı Grubu ve uygun görülürse, Bilimsel ve Teknolojik Tavsiye

Yardımcı Grubunun desteğiyle şu hususları değerlendirecektir:

(a) 7. Madde gereği Taraflarca beyan edilen bilgiler bu maddede istenenlerle

ilgili uzman değerlendirme raporları;

(b) Taraflarca ortaya konulan sorunlar gibi yukarıdaki 3. Paragrafta

Sekreterya tarafından listelenen yürütme sorunları.

6. Yukarıdaki 5. Paragrafta atıfta bulunulan bilgilerin değerlendirilmesine

göre, bu Protokoldeki Tarafların toplanmasını sağlayan Taraflar Konferansı bu

Page 267: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

Protokolün yürütülmesine dair gerek duyulan herhangi bir husus hakkında kararlar

alacaktır.

9. MADDE

1. Bu Protokoldeki Tarafların toplanmasını sağlayan Taraflar Konferansı,

konu ile ilgili teknik, sosyal ve ekonomik bilgiler gibi iklim değişikliği ve etkilerine

ait mevcut bilimsel bilgi ve değerlendirmelerin ışığında, bu Protokolü periyodik

olarak gözden geçirecektir. Bu değerlendirmeler, Konvansiyondaki ilgili görüşlerle

ve özellikle Konvansiyonun 4. Maddesinin 2(d) paragrafınca ve 7. Maddesinin 2(a)

paragrafınca istenenlerle koordineli olacaktır. Bu görüşler esas alınarak, bu

Protokoldeki Tarafların toplanmasını sağlayan Taraflar Konferansı uygun eylemi

gerçekleştirecektir.

2. İlk değerlendirme, bu Protokoldeki Tarafların toplanmasını sağlayan

Taraflar Konferansının ikinci oturumunda yer alacaktır. Daha sonrakiler düzenli

aralıklarla ve uygun zamanda yapılacaktır.

10. MADDE

Tarafların hepsi, ortak ancak farklılaşmış sorumluluklarını ve spesifik ulusal

ve bölgesel kalkınma önceliklerini, amaçlarını ve koşullarını dikkate alarak, Ek-1’de

olmayan Taraflar için yeni bir taahhüt ortaya koymadan ve Konvansiyonun 4.

Maddesinin 1. Paragrafındaki mevcut taahhütleri teyit ederek ve Konvansiyonun 4.

Maddesinin 3., 5. ve 7. Paragraflarını göz önünde tutarak, sürdürülebilir kalkınmayı

gerçekleştirebilmek için bu taahhütlerin yerine getirilmesindeki ilerlemeye devam

ederek, şunları yapacaklardır:

(a) Uygun olan yerde ve mümkün olabildiğinde masraf-etkin ulusal ve

uygun olan yerde lokal emisyon faktörlerinin iyileştirilmesi için bölgesel programlar

ile Taraflar Konferansınca kararlaştırılacak olan karşılaştırılabilir yöntemleri

kullanarak ve taraflar Konferansınca kabul edilen ulusal bildirim hazırlığına ait

esaslara göre Montreal Protokolünce denetlenmeyen kaynaklardan gelen insan

kökenli emisyonlar ve tüm sera gazlarının çökme yoluyla uzaklaşmasına ait ulusal

envanterlerin hazırlanması ve periyodik güncelleşmesi için her bir Tarafın

Page 268: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

sosyoekonomik şartlarını yansıtan faaliyet verileri ve/veya modellerini kesin ve açık

olarak belirtmek;

(b) İklim değişikliğini azaltıcı önlemleri ve iklim değişikliğine yeterince

adaptasyon sağlayıcı önlemleri içeren ulusal ve uygun olan yerde bölgesel

programlar yapmak, yürütmek, yayımlamak ve düzenli olarak güncellemek;

(i) Bu programlar, inter alia, enerji ve sanayi sektörleri ile ilgili

olacaktır. Ayrıca uzayla ilgili planlamanın iyileştirilmesine ait uyum teknolojileri ve

yöntemler iklim değişikliğine olan adaptasyonu arttıracaktır.

(ii) Ek-1’deki taraflar, 7. Maddeye göre ulusal programlarını dahil

ederek bu protokoldeki faaliyetlerle ilgili bilgileri beyan edecektir; Diğer taraflar, bir

Tarafın iklim değişikliği ve olumsuz etkilerinin ifade edilmesine katkıda

bulunduğuna inandığı önlemleri içeren programlarla ilgili ve sera gazı

emisyonlarındaki artışın azaltılması ile çökme yoluyla uzaklaşmaların arttırılması,

kapasite oluşturma ve adaptasyon önlemlerini içeren bilgileri ulusal bildirimlerine

dahil etmeye çalışacaklardır.

(c) Özellikle gelişmekte olan ülkelerde çevre konusunda önemli

teknolojilerin, know-how’ların, uygulamaların ve iklim değişikliği ile ilgili süreçlerin

geliştirilmesi, uygulanması ve dağıtımına dair etkin yöntemler ile buna ilaveten

kamunun sahip olduğu veya ülkede mevcut çevre konusundaki önemli teknolojilerin

etkin transferi için gerekli olan politika ve programların belirlenmesi ve çevre

konusunda önemli teknolojileri transfer etme, onlara ulaşımı arttırma ve desteklemek

için özel sektöre bir ortam oluşturma hususlarının teşvik edilmesinde işbirliği

yapmak ve uygun görülürse, bunların transferini veya bunlar ulaşılmasını teşvik

etmek, sağlamak ve finanse etmek için uygulanabilir adımlar atmak

(d) Bilimsel ve teknik araştırmalarda işbirliği yapmak; iklim sistemi, iklim

değişikliğinin olumsuz etkileri ve farklı tepki stratejilerinin ekonomik ve sosyal

sonuçlarına dair belirsizlikleri azaltmak için veri arşivleri ile sistematik gözlem

sistemlerinin geliştirilmesini ve sürdürülmesini teşvik etmek ve Konvansiyonun 5.

Maddesini göz önünde tutarak, uluslar arası ve hükümetler arası çabalara,

programlara, araştırma ve sistematik gözlem konularındaki oluşumlara katılma

imkanlarının ve içsel kapasitelerinin geliştirilmesi ve güçlendirilmesini desteklemek;

Page 269: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

(e) Uluslar arası düzeyde, uygun olan yerlerde mevcut grupları kullanarak,

özellikle gelişmekte olan ülkeler için ulusal kapasite oluşumunun güçlendirilmesi,

bilhassa insan ve kurumsal kapasitelerinin ve bu alanda uzman olarak yetişecek

personelin değişimi ve görevlendirilmesi konularında işbirliği yapmak ve destek

sağlamak; iklim değişikliği ile ilgili bilgilere halkın ulaşımını ve ulusal düzeyde bir

kamu bilincinin oluşumunu sağlamak. Konvansiyonun 6. Maddesi dikkate alınarak,

Konvansiyondaki ilgili gruplar vasıtasıyla bu faaliyetlerin yürütülmesi için uygun

yöntemler geliştirilecektir.

(f) Taraflar Konferansı’nın ilgili kararlarına göre,bu madde takip edilerek

yürütülen program ve faaliyetlerle ilgili bilgileri ulusal bildirimlerine dahil etmek;

(g) Konvansiyonun 4. Maddesinin 8. Paragrafına göre bu maddedeki

taahhütlerin yerine getirilmesi hususunda gereken özeni göstermek.

11. MADDE

1. 10. Maddenin yürütülmesinde Taraflar Konvansiyonun 4. Maddesinin 4.,

5., 7., 8. ve 9. Paragraflarındaki koşulları dikkate alacaktır.

2. Konvansiyonun 4. Maddesinin 3. Paragrafındaki ve 11. Maddesindeki

şartlara göre ve Konvansiyonun mali mekanizmasını işletmenin havale edildiği

kuruluş veya kuruluşlar aracılığıyla Konvansiyonun 4. Maddesinin 1. Paragrafının

yürütülmesi çerçevesinde, gelişmiş taraf ülkeler ve Konvansiyonun Ek-II kısmındaki

diğer gelişmiş taraf ülkeler aşağıdaki hususları yerine getireceklerdir:

(a) 10. Maddenin (a) alt paragrafında yer alan Konvansiyonun 4.

Maddesinin 1(a) paragrafındaki mevcut taahhütlerin yürütülmesinde yol kat

edilirken, gelişmekte olan taraf ülkelerce yapılan ve önceden kararlaştırılmış tüm

masrafların karşılanması için yeni ve ilave mali kaynaklar sağlamak;

(b) Ayrıca, 10. Maddede yer alan ve bu maddeye göre Konvansiyonun 11.

Maddesinde atıfta bulunulan uluslar arası kuruluş veya kuruluşlarla gelişmekte olan

bir taraf ülke arasında kararlaştırılan, Konvansiyonun 4. Maddesinin 1.

Paragrafındaki mevcut Taahhütlerin yürütülmesinde aşama kaydetme hususunda

belirlenen tüm ilave masrafların karşılanması için gelişmekte olan taraf ülkelerce

ihtiyaç duyulan mali kaynakları teknoloji transferi de dahil olmak üzere sağlamak.

Page 270: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

Bu mevcut taahhütlerin yerine getirilmesinde para akışındaki yeterlilik ve

önceden tahmin edebilme ihtiyacı ve gelişmiş taraf ülkeler arasında paylaşılan

sorumluluğun önemi dikkate alınacaktır. Taraflar Konferansı’nın ilgili kararlarındaki

ve bu protokolün kabulünden önce alınanlardaki de dahil olmak üzere

Konvansiyonun mali mekanizmasının işletilmesi görevi verilen kuruluş veya

kuruluşlara ait esaslar, bu paragraftaki koşullara gerekli değişiklikler yapılmış olarak

uygulanacaktır.

3. Gelişmiş taraf ülkeler ve Konvansiyonun Ek-II kısmında er alan diğer

gelişmiş taraflar ayrıca, iki yönlü, bölgesel ve çok yönlü kanallar vasıtasıyla 10.

Maddenin yürütülmesi için gerekli mali kaynakları, kendileri bundan faydalanan

gelişmekte olan ülkeler sağlayabilirler.

12. MADDE

1. Temiz Kalkınma Süreci burada tanımlanmaktadır.

2. Temiz Kalkınma Sürecinin amacı Ek-1’de yer almayan Tarafların

sürdürülebilir kalkınmayı gerçekleştirme ve Konvansiyonun nihai amacına katkıda

bulunma hususunda desteklemek ile Ek-1’deki Tarafları 3. Maddedeki ölçülen

emisyon azaltımı ve azaltım taahhütleri ile ilgili uyumluluğu gerçekleştirme

hususunda desteklemek olacaktır.

3. Temiz Kalkınma Süreci altında:

(a) Ek-1’de yer almayan ülkeler, sonuçta onaylanmış emisyon indirimleri

elde edilen proje faaliyetlerinden yararlanacaktır;

(b) Ek-1’deki Taraflar, Bu Protokoldeki Tarafların toplanmasını sağlayan

Taraflar Konferansınca belirlendiği şekliyle, 3. Maddedeki ölçülen emisyon

sınırlandırması ve azaltım taahhütleri kısmı ile uyumluluğa katkıda bulunmak için bu

proje faaliyetlerinden elde edilen onaylı emisyon azaltımlarını kullanabilirler.

4. Temiz Kalkınma Süreci bu Protokoldeki Tarafların toplanmasını sağlayan

Taraflar Konferansının yetkisi ve rehberliğine tabi olacak ve Temiz Kalkınma Süreci

yönetim kurulu tarafından idare edilecektir.

Page 271: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

5. Her bir proje faaliyetinden elde edilen emisyon azaltımları, Bu

Protokoldeki Tarafların toplanmasını sağlayan Taraflar Konferansınca tasarlanacak

işlevsel kuruluşlar tarafından aşağıdaki hususlar esas alınarak onaylanacaktır:

(a) Müdahil Taraflardan her birince tasvip edilen gönüllü katılım;

(b) İklim değişikliğinin azalması ile ilgili gerçek, ölçülebilir ve uzun vadeli

faydalar;

(c) Onaylı proje faaliyetlerinin olmadığı durumda gerçekleştirilene ilaveten

emisyonlardaki azalmalar,

6. Temiz Kalkınma Süreci gerektiğinde, onaylı proje faaliyetleri ile ilgili

para teminin düzenlenmesine yardım edecektir.

7. Bu Protokoldeki Tarafların toplanmasını sağlayan Taraflar Konferansı,

proje faaliyetlerinin bağımsız olarak dinlenmesi ve teyit edilmesi yoluyla şeffaflık,

etkinlik ve sorumluluğu sağlamak amacına yönelik usul ve süreçleri ilk oturumunda

titizlikle oluşturacaktır.

8. Bu Protokoldeki Tarafların toplanmasını sağlayan Taraflar Konferansı,

uyum masraflarını karşılamak için iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine özellikle

hassas olan gelişmekte olan ülkeleri desteklemek gibi idari masrafların

karşılanmasında kullanılan, onaylı proje faaliyetlerinden elde edilen gelirlerin bir

kısmını temin edecektir.

9. Yukarıda 3. Paragrafta sözü geçen faaliyetler ve onaylı emisyon

azaltımlarının elde edilmesi dahil olmak üzere, Temiz Kalkınma Süreci katılım özel

ve/veya kamu kuruluşlarını kapsayabilir ve Temiz Kalkınma Süreci Yönetim

Kurulunca sağlanan rehberliğin tamamına tabi olacaktır.

10. 2000 yılından ilk taahhüt döneminin başlamasına kadar olan dönem

boyunca elde edilen onaylanmış emisyon azaltımları, ilk taahhüt dönemindeki

uyumluluğu başarma hususunda destek sağlamak amacıyla kullanılabilir.

13. MADDE

1. Konvansiyonun en yüksek mercii olan Taraflar Konferansı, Bu

Protokoldeki Tarafların toplanmasını sağlayacaktır.

Page 272: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

2. Bu Protokolde taraf olmayan ancak Konvansiyona katılan taraflar, Bu

Protokoldeki Tarafların toplanmasını sağlayan Taraflar Konferansının herhangi bir

toplantısının işlemlerinde gözlemci sıfatıyla yer alabilirler. Taraflar Konferansı bu

Protokoldeki tarafların toplanmasını sağladığında, bu Protokoldeki kararlar yalnızca

bu protokole taraf olanlar tarafından alınacaktır.

3. Taraflar Konferansı bu protokoldeki tarafların toplanmasını sağladığında,

Konvansiyondaki bir tarafı temsil eden ancak o anda bu protokole taraf olmayan

Taraflar Konferansı Bürosunun bir üyesi bu protokolde taraflar arasından olan ve

onların seçeceği yardımcı bir üye ile yer değiştirecektir.

4. Bu Protokoldeki Tarafların toplanmasını sağlayan Taraflar Konferansı bu

protokolün yürütülmesini düzenli olarak gözden geçirecek ve etkin yürütmeyi teşvik

etmek için gerekli kararları kendi emri ile alacaktır. Bu protokolde kararlaştırılan

işlevler ve aşağıdaki hususlar gerçekleştirilecektir:

(a) Bu protokolün koşullarına göre mevcut bilgilerin tamamı esas alınarak,

Taraflarca bu protokolün yürütülmesi, Konvansiyonun gerçekleştirilmekte olan

amacına doğru kaydedilen ilerleme derecesi ile kümülatif etkileri gibi özellikle

çevresel, ekonomik ve sosyal etkileri ve bu protokole göre alınan önlemlerin genel

etkilerini değerlendirmek;

(b) Konvansiyonun amacı, yürütülmesinde elde edilen tecrübe ile bilimsel

ve teknolojik bilginin gelişimi ışığında, Konvansiyonun 4. Maddesinin 2(d) paragrafı

ve 7. Maddesinin 2. Paragrafında istenen görüşlerle ilgili uygun değerlendirmeler

yaparak bu protokoldeki Tarafların yükümlülüklerini periyodik olarak incelemek ve

bu hususta protokolün yürütülmesine dair düzenli raporları görüşmek ve bir karara

varmak;

(c) Tarafların farklılık gösteren koşulları, sorumlulukları ve kabiliyetleri ile

bu protokoldeki taahhütlerinin her birini dikkate alarak, iklim değişikliği ve etkileri

ile ilgili Tarafların kabul ettiği önlemlere dair bilgi alışverişini teşvik etmek ve

sağlamak;

(d) İki veya daha fazla Tarafın talebi üzerine, Tarafların farklılık gösteren

koşulları, sorumlulukları ve kabiliyetleri ile bu protokoldeki taahhütlerinin her birini

Page 273: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

dikkate alarak, iklim değişikliği ve etkileri ile ilgili Tarafların kabul ettiği önlemlerin

koordinasyonunu sağlamak;

(e) Taraflar Konferansı’nın ilgili kararlarını göz önünde tutarak ve bu

protokolün şartları ve Konvansiyonun amacına uygun olarak, Bu Protokoldeki

Tarafların toplanmasını sağlayan Taraflar Konferansınca bu protokolün etkin

yürütülmesine dair mutabık kalınacak karşılaştırmalı yöntemlerin geliştirilmesini ve

periyodik tasfiyesini teşvik etmek ve bu hususta rehberlik yapmak;

(f) Bu protokolün yürütülmesi için gerekli herhangi bir hususta tavsiyelerde

bulunmak;

(g) 11. Maddenin 2. Paragrafına göre ilave mali kaynakları harekete

geçirmeye çalışmak;

(h) Bu protokolün yürütülmesi için gerekli olduğu kabul edilen yardımcı

grupları teşkil etmek;

(i) Uygun görüldüğünde, yetkili uluslar arası örgütler, hükümetler arası ve

sivil toplum gruplarının hizmetleri ve işbirliğini, ayrıca bunların sağladığı bilgileri

kullanmak ve araştırmak;

(j) Bu protokolün yürütülmesinde ihtiyaç duyulabilen diğer işlevleri

denemek ve Taraflar Konferansı kararı sonucunda ortaya çıkan bir hususu

değerlendirmek.

5. Konvansiyon gereğince uygulanan mali işlemler ve Taraflar

Konferansı’nın prosedür kuralları bu Protokoldeki Tarafların toplanmasını sağlayan

Taraflar Konferansının oybirliği ile başka bir karar vermesi durumu hariç bu

protokolde, gerekli değişiklikler yapılmış olarak uygulanacaktır.

6. Bu Protokoldeki Tarafların toplanmasını sağlayan Taraflar Konferansının

ilk oturumu, bu protokolün yürürlüğe girme tarihinden sonra planlanan Taraflar

Konferansının ilk oturumu ile birlikte Sekreterya tarafından toplanacaktır. Bu

Protokoldeki Tarafların toplanmasını sağlayan Taraflar Konferansının daha sonraki

olağan oturumları her yıl ve bu Protokoldeki Tarafların toplanmasını sağlayan

Taraflar Konferansınca başka türlü kararlar alınmadıkça Taraflar Konferansı’nın

olağan oturumları ile birlikte yapılacaktır.

Page 274: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

7. Bu Protokoldeki Tarafların toplanmasını sağlayan Taraflar Konferansının

olağanüstü oturumları, Tarafların en az üçte birinin desteklemesi ve Sekreterya

tarafından bu talebin Taraflara 6 ay içinde bildirilmesi şartıyla, bir tarafın yazılı

talebi veya Bu Protokoldeki Tarafların toplanmasını sağlayan Taraflar Konferansınca

gerekli sayılan diğer zamanlarda toplanacaktır.

8. Konvansiyona taraf olmayan ülke veya gözlemciler gibi, Birleşmiş

Milletler, uzman ajansları ve Uluslar arası Atom Enerjisi ajansı, bu Protokoldeki

Tarafların toplanmasını sağlayan Taraflar Konferansı oturumlarında gözlemci

sıfatıyla temsil edebilirler. Bu protokolün içerdiği hususlarda uzmanlaşmış olan ve

bu Protokoldeki Tarafların toplanmasını sağlayan Taraflar Konferansı oturumunda

gözlemci olarak temsil edilme talebini Sekreterya’ya bildiren ulusal, uluslar arası,

kamu veya sivil toplum grupları veya ajanslarından biri, mevcut taraflardan en az

üçte birinin itirazı olmadığı sürece oturuma kabul edilebilirler. Gözlemcilerin kabulü

ve katılımı yukarıdaki 5. Paragrafta atıfta bulunulduğu şekliyle prosedür kurallarına

tabi olacaktır.

14. MADDE

1. Konvansiyonun 8. Maddesince oluşturulan Sekreterya, bu protokolün

Sekreteryası olarak hizmet verecektir.

2. Sekreteryanın işlevlerine dair Konvansiyonun 8. Maddesinin 2. Paragrafı

ve Sekreteryayı işlevsel kılmak için yapılan düzenlemelere dair Konvansiyonun 8.

Maddesinin 3. Paragrafı, gerekli değişiklikler yapılmış olarak bu protokole

uygulanacaktır.

15. MADDE

1. Konvansiyonun 9. ve 10. Maddeleri gereği kurulan Bilimsel ve Teknik

Tavsiye Yardımcı Grubu ve Yürütme Yardımcı Grubu, sırasıyla bu protokolün

Bilimsel ve Teknik Tavsiye Yardımcı Grubu ve Yürütme Yardımcı Grubu olarak

hizmet verecektir. Konvansiyonda bu iki grubun işlevselliğine dair şartlar gerekli

değişiklikler yapılmış olarak bu protokole uygulanacaktır. Bu protokoldeki Bilimsel

ve Teknik Tavsiye Yardımcı Grubu ve Yürütme Yardımcı Grubu toplantılarının

Page 275: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

oturumları, sırasıyla Konvansiyonun Bilimsel ve Teknik Tavsiye Yardımcı Grubu ve

Yürütme Yardımcı Grubu toplantıları ile birlikte yapılacaktır.

2. Bu Protokole taraf olmayan ancak Konvansiyona katılan Taraflar,

yardımcı grupların herhangi bir oturum işlemlerine gözlemci olarak katılabilirler.

Yardımcı gruplar, bu protokoldeki yardımcı gruplar olarak hizmet verdiğinde bu

protokoldeki kararlar yalnızca bu protokole katılan taraflarca alınacaktır.

3. Konvansiyonun 9. ve 10.Maddeleri gereğince kurulan yardımcı gruplar

bu protokolle ilgili konularda işlevlerini yerine getirdiklerinde, Konvansiyondaki bir

tarafı temsil eden ancak o anda bu protokole taraf olmamış, yardımcı gruplar

bürosundan herhangi bir üye bu protokoldeki Taraflar arasından ve bunların seçeceği

ilave bir üye ile yer değiştirecektir.

16. MADDE

Bu Protokoldeki Tarafların toplanmasını sağlayan Taraflar Konferansı,

Taraflar Konferansı’nın almış olduğu ilgili kararlar ışığında Konvansiyonun 13.

Maddesinde atıfta bulunulan çok yönlü istişari süreci, mümkün olduğunda hemen

uygun şekilde değiştirecek ve bu protokole yapılan başvuruyu değerlendirecektir. Bu

protokole uygulanabilen çok yönlü herhangi bir istişari süreç, 18. Maddeye göre

oluşturulan prosedür ve mekanizmaları önyargısız olarak işletecektir.

17. MADDE

Taraflar Konferansı özellikle emisyon ticareti ile ilgili doğrulama, bildirme

ve yükümlülüğe dair ilgili esasları, usulleri, kuralları ve tüzükleri tanımlayacaktır.

Ek-B’deki Taraflar 3. Maddedeki taahhütlerini yerine getirmek amacıyla emisyon

ticaretine katılabilirler. Böyle bir ticaret, o maddedeki ölçülen emisyon

sınırlandırması ve azaltım taahhütlerini karşılamak için olan ülke içi faaliyetleri

tamamlayıcı olacaktır.

18. MADDE

Bu Protokoldeki Tarafların toplanmasını sağlayan Taraflar Konferansı;

sebep, tip, derece ve uygunsuzluk sıklığını dikkate alarak sonuçları gösteren listelerin

Page 276: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

geliştirilmesi vasıtasıyla, bu protokolün şartlarıyla uyumsuzluk gösteren olguları

saptamak ve ifade etmek için uygun ve etkin prosedür ve mekanizmaları ilk

oturumunda onaylayacaktır. Bu maddedeki bağlayıcı sonuçların gerektirdiği

prosedür ve mekanizmalar bu protokolde yapılan bir değişiklikle kabul edilecektir.

19. MADDE

Tartışmaların halledilmesine ilişkin Konvansiyonun 14. Maddesindeki

şartlar, bu protokole gerekli değişiklikler yapılmış olarak uygulanacaktır.

20. MADDE

1. Taraflardan biri bu protokolle ilgili bir düzeltme önerisinde bulunabilir.

2. Bu protokole dair düzeltmeler bu Protokoldeki tarafların toplanmasını

sağlayan Taraflar Konferansının olağan oturumunda kabul edilecektir. Bu protokole

dair öneriler düzeltme metni, kabulü için önerilen toplantı tarihinden en az 6 ay önce

Sekreterya tarafından Taraflara bildirilecektir. Sekreterya ayrıca Konvansiyona imza

koyanlara, Taraf olanlar ve bilgi için Depositary (vedia alan)’e önerilen düzeltme

metni gönderilecektir.

3. Taraflar oybirliği ile bu Protokole dair önerilen düzeltme hususunda bir

anlaşmaya varmak için her türlü çabayı harcayacaklardır. Oybirliğine ilişkin tüm

çabalar boşa çıkarsa ve bir anlaşmaya varılmazsa, son çare olarak düzeltme

toplantıda bulunan ve oy kullanan Tarafların dörtte üçünün çoğunluk oyu ile kabul

edilecektir. Kabul edilen düzeltmeler Sekreterya tarafından Tarafların tamamının

kabul etmesi için Depositary’e dağıtılmak üzere iletilecektir.

4. Düzeltmeye dair kabul belgeleri Depositary’e tevdi edilecektir.

Yukarıdaki 3. Paragrafa göre kabul edilen bir değişiklik, bu Protokoldeki Tarafların

en az dörtte üçü tarafından kabul edildiğine dair belgelerin Depositary tarafından

alınma tarihinden itibaren doksanıncı günde kabul eden Taraflar için yürürlüğe

girecektir.

5. Diğer bir taraf için bu değişiklik, söz konusu düzeltmenin kabul

belgesinin o tarafça Depositary’e tevdi tarihinden itibaren doksanıncı günde

yürürlüğe girecektir.

Page 277: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

21. MADDE

1. Bu Protokolün ekleri onun tamamlayıcı bir kısmı olup, başka türlü açık

bir şekilde şart koşulmadıkça bu Protokole yapılan bir atıf aynı zamanda onun

herhangi bir ekine de atıf yapıldığı anlamına gelecektir. Bu Protokolün yürürlüğe

girmesinden sonra kabul edilen bir Ek; bilimsel, teknik, prosedüre ait veya idari

özellik taşıyan ve açıklayıcı mahiyette olan listeler, formlar veya diğer bir materyalle

sınırlı olacaktır.

2. Taraflardan biri bu Protokolün eklerine ilişkin önerilerde bulunabilir ve o

protokolün ekleri için değişiklikler önerebilir.

3. Bu Protokolün ekleri ve bu protokolün eklerine dair değişiklikler bu

protokoldeki tarafların toplanmasını sağlayan Taraflar Konferansının olağan

oturumunda kabul edilecektir. Önerilen ek veya eke yapılacak değişiklik metni,

kabul için önerilen toplantı tarihinden en az Sekreterya tarafından Taraflara

bildirilecektir. Sekreterya ayrıca, önerilen ek veya eke yapılacak değişiklik metnini

Konvansiyona katılan Taraflara ve imza koyanlara, bilgi için de Depositary’e

bildirilecektir.

4. Taraflar, önerilen yeni bir ek veya eke yapılacak değişiklik hususunda

oybirliği ile bir anlaşmaya varmak için her türlü çabayı sarf edecektir. Şayet tüm

gayretler boşa çıkarsa anlaşmaya varılamazsa ek veya eke yapılacak değişiklik son

çare olarak toplantıda bulunan ve oy kullanan Tarafların dörtte üçünün çoğunluk oyu

ile kabul edilecektir. Kabul edilen eke veya eke yapılan düzeltme, Sekreterya

tarafından Depositary’e tüm tarafların akseptansları için dağıtılmak üzere

iletilecektir.

5. Yukarıdaki 3. ve 4. Paragraflara göre kabul edilmiş olan Ek-A veya Ek-

B’nin dışındaki diğer ek veya eke ait düzeltme, ek veya eke ait düzeltmenin kabul

edilmediğinin zamanında yazılı olarak Depositary’e bildiren Taraflar dışında ek veya

eke ait düzeltmeyi kabul eden Taraflara Depositary tarafından iletilme tarihinden altı

ay sonra bu Protokoldeki Tarafların hepsi için yürürlüğe girecektir. Ek veya eke ait

düzeltme, kabul etmediğine dair bildirimini geri çeken Taraflar için, bu bildirimin

Depositary tarafından alınış tarihinden sonraki doksanıncı günde yürürlüğe

girecektir.

Page 278: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

6. Ek veya eke ait düzeltmenin kabulü bu protokole dair bir değişiklik

içerirse, bu ek veya eke ait düzeltme bu protokole ilişkin değişikliğin yürürlüğe

girdiği zamana kadar geçerli olmayacaktır.

7. Bu protokoldeki Ek-A ve Ek-B’ye ilişkin değişiklik, Ek-B’ye ait bir

değişiklik yalnızca ilgili Tarafların yazılı muvafakatı ile kabul edilmiş olması

şartıyla, içeriği 20. Maddede belirlenen prosedüre göre kabul edilecek yürürlüğe

girecektir.

22. MADDE

1. Taraflardan her birinin aşağıdaki 2. Maddede özellikleri belirtilenler

dışında bir oy hakkı vardır .

2. Yetkili oldukları hususlarda, bölgesel ekonomik entegrasyon örgütleri bu

protokole taraf olan kendi üyelerinin sayısına eşit miktarda oy kullanma hakkına

sahip olacaklardır. Böyle bir örgüt, kendisine üye ülkelerden biri kendi hakkını

kullanmak isterse o ülke adına oy kullanma hakkı olmayacaktır ve tersi durumda söz

konusudur.

23. MADDE

Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği bu protokolün Depositary (vedia

alan)’si olacaktır.

24. MADDE

1. Bu protokol imzaya açılacaktır ve Konvansiyona taraf olan ülkeler ve

bölgesel ekonomik entegrasyon örgütlerince onaylama, kabul veya tasvibe tabi

olacaktır. New York’taki Birleşmiş Milletler Genel Merkezi’nde 16 Mart 1998’den

15 Mart 1999’a kadar imzaya açık kalacaktır. Bu protokol imzaya kapandığı günden

itibaren bir ülkenin protokole katılımına açıktır. Onaylama, kabul, tasvip veya

katılım belgeleri Depositary’e tevdi edilecektir.

2. Üye ülkelerinden biri Taraf olmadan, bu protokolde taraf haline gelen bir

bölgesel ekonomik entegrasyon örgütü bu protokoldeki tüm yükümlülüklere bağlı

olacaktır. Bu örgütlerin bir veya daha fazla üye ülkesinin bu protokole taraf olması

Page 279: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

durumunda, örgüt ülkesinin bu protokole taraf olması durumunda, örgüt ve üye

ülkesi bu protokoldeki yükümlülüklerin yerine getirilmesi hususunda kendi

sorumluluklarına göre karar verecektir. Böyle durumlarda örgüt veya üye ülkelere bu

protokoldeki haklarını aynı zamanda kullanma hakkı verilmeyecektir.

3. Onaylama, kabul, tasvip veya katılım belgelerinde, bölgesel ekonomik

entegrasyon örgütü bu protokolce yürütülen hususlara göre kendi yeterlilik derecesini

deklare edecektir. Bu örgütler ayrıca, yeterlilik derecelerinde sonradan meydana

gelen bir değişikliği Depositary’e daha sonra tarafları bilgilendirmek üzere

bildirecektir.

25. MADDE

1. Bu protokol Ek-1’deki tarafların 1990 yılı total karbondioksit

emisyonlarının en az %55’inin total olarak açıklamasını yapan Ek-1’deki Taraflar

dahil edilerek, Konvansiyondaki 55 Taraftan daha az olmamak üzere onaylama,

kabul, tasvip veya katılım belgelerini Depositary’e tevdi ettikleri tarihten sonraki

doksanıncı günde yürürlüğe girecektir.

2. Bu maddenin amaçları doğrultusunda, “Ek-1’deki Tarafların 1990 yılı

total karbondioksit emisyonları” Konvansiyonun 12. Maddesine göre yapılan ilk

ulusal bildirimlerinde Ek-1’deki Taraflarca bu protokolün kabul tarihinde veya daha

önce bildirilen miktar anlamına gelmektedir.

3. Bu protokolü onaylayan, kabul eden veya yürürlüğe girdikten sonra 1.

Paragrafta sınırları bilinen şartlara göre, bu protokole uyan her bir ülke veya bölgesel

ekonomik entegrasyon örgütü için, bu protokol onaylama, kabul, tasvip veya katılım

belgesinin tevdi tarihini müteakip doksanıncı günde yürürlüğe girecektir.

4. Bu maddenin amacı açısından, bölgesel ekonomik entegrasyon örgütü

tarafından tevdi edilen bir belge, örgüte üye ülkelerce tevdi edilenlere ek olarak

sayılmayacaktır.

26. MADDE

Bu protokole hiçbir çekince konulamaz.

Page 280: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

27. MADDE

1. Bu protokol bir taraf için yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç yıl sonra

herhangi bir zamanda, ilgili taraf Depositary’e yazılı bir bildirim sunarak bu

protokolden çekilebilir.

2. Böyle bir geri çekilme, çekilme bildiriminin Depositary tarafından alınma

tarihinden bir yıl geçtikten sonra veya çekilme bildiriminde belirtilebileceği şekilde

daha sonraki bir tarihte etkin olacaktır.

3. Konvansiyondan çekilen bir taraf bu protokolden de çekilmiş olarak

kabul edilecektir.

28. MADDE

Arapça, Çince, İngilizce, Fransızca, Rusça ve İspanyolca metinleri aynı

derecede güvenilir olan bu protokolün aslı Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği’ne

kalacaktır.

Bu protokol, belirtilen tarihlerde bu protokolde eklice imzaları olan, tatbike

tam yetkili, imza sahiplerinin huzurunda,

Bin dokuz yüz doksan yedi yılının Aralık ayının on birinci günü Kyoto’da

yapıldı.

Page 281: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

EK-A

Sera Gazları

Karbondioksit (CO2)

Metan (CH4)

Nitröz Oksit (N2O)

Hidrofluorokarbonlar (HFCs)

Perfluorokarbonlar (PFCs)

Sülfür heksaflorür (SF6)

Sektörler/Kaynak Kategorileri

Enerji

Yakıt Yanması

Enerji endüstrileri

İmalat endüstrileri ve inşaat

Ulaşım

Diğer sektörler

Diğerleri

Yakıtlardan kaynaklanan kaçak emisyon

Katı yakıtlar

Petrol ve doğal gaz

Diğerleri

Endüstriyel işlemler

Mineral ürünler

Kimyasal ürünler

Metal üretimi

Diğer üretimler

Halokarbonlar ve sülfür heksaflorürlerin üretimi

Halokarbonlar ve sülfür heksaflorürlerin tüketimi

Diğerleri

Çözücü ve diğer ürün kullanımı

Tarım

Page 282: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

Bağırsak fermantasyonu

Çiftlik gübresi yönetimi

Çeltik yetiştiriciliği

Tarımsal topraklar

Savanaların düzenli bir şekilde yakılması

Tarımsal kalıntıların tarlada yakılması

Diğerleri

Atık

Araziye katı atık boşaltımı

Atık su muamelesi

Atık yakma

Diğerleri

Page 283: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

EK B

Taraf Ülke Ölçülen Emisyon Azaltım veya

Sınırlandırma Değerleri

Avustralya ...............................................................................108

Avusturya .................................................................................92

Belçika .................................................................................92

Bulgaristan* .................................................................................92

Kanada .................................................................................94

Hırvatistan* .................................................................................95

Çek Cumhuriyeti.............................................................................92

Danimarka .................................................................................92

Estonya* .................................................................................92

Avrupa Topluluğu...........................................................................92

Finlandiya .................................................................................92

Fransa .................................................................................92

Almanya .................................................................................92

Yunanistan .................................................................................92

Macaristan* .................................................................................94

İzlanda ...............................................................................110

İrlanda .................................................................................92

İtalya .................................................................................92

Japonya .................................................................................94

Latvia* .................................................................................92

Liechtenstein .................................................................................92

Litvanya* .................................................................................92

Lüksemburg .................................................................................92

Monako .................................................................................92

Hollanda .................................................................................92

Yeni Zelanda ...............................................................................100

Norveç ...............................................................................101

Polonya* .................................................................................94

Page 284: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

Portekiz .................................................................................92

Romanya* .................................................................................92

Rusya Federasyonu........................................................................100

Slovakya* .................................................................................92

Slovenya* .................................................................................92

İspanya .................................................................................92

İsveç .................................................................................92

İsviçre .................................................................................92

Ukrayna* ...............................................................................100

Büyük Britanya Birleşik Krallığı ve Kuzey İrlanda........................92

Amerika Birleşik Devletleri.............................................................93

*Piyasa ekonomisine geçiş sürecinde olan ülkeler.

Page 285: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

EK III Ülkelerin İklim Değişikliği ve Kyoto Protokolü’ne Taraf Olma Durumları

Afganistan Eritre Almanya Ermenistan Amerika Estonya Andora Etiyopya Angola Fas Antıgua-Barbuda Fiji Arjantin Filipinler Arnavutluk Finlandiya Avustralya Fransa Avusturya Gabon Azerbaycan Gambia Bahamalar Gana Bahreyn Gine Bangladeş Gine Bissau Barbados Grenada Belçika Guetamala Belize Guyana Benin Güney Afrika Beyaz Rusya Güney Kore Birleşik Arap Emir. Gürcistan Bolivya Haiti Bosna Hersek Hindistan Botsvana Hırvatistan Brezilya Hollanda Brunei Honduras Bulgaristan İngiltere ve K. İr. Burkina Faso Irak Burundi İran Butan İrlanda Cape-Verde İspanya Cezayir İsrail Cıbutı İsveç Cook Adaları İsviçre Cote Dıvoıre İtalya Çad İzlanda Çek Cumhuriyeti Jamaika Çin Japonya Danimarka Kamboçya Dominik Kamerun Dominik Cumh. Kanada Ekvator Katar Ekvator Ginesi Kazakistan

Page 286: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

El Salvador Kenya Endonezya Kırgizistan Kiribati Niue GKRY Norveç Kolombiya Orta Afrika Cumh. Kook Adaları Özbekistan Kongo Pakistan Kongo Cumh. Palau Kostarika Panama Kuveyt Papua Yeni Gine Kuzey Kore Paraguay Küba Peru Lao Cumh. Polonya Lesotho Portekiz Letonya Romanya Liberya Ruanda Libya Rusya Liechtenstein Saınt Kıtts ve Nevıs Litvanya Saınt Lucia Lübnan Saınt Vınc.- Grenad. Lüksemburg Samoa Macaristan San Marıno Madagaskar Sao Tome-Prıncıpe Makedonya Senegal Malavi Seyşel Adaları Maldivler Sierra Leone Malezya Singapur Mali Sırbistan Karadağ Malta Slovakya Marshall Adaları Slovenya Mauritus Solomon Adaları Meksika Somali Mikronezya Sri Lanka Mısır Sudan Moğolistan Surinam Moldova Suriye Monako Suudi Arabistan Moritanya Svaziland Mozambik Şili Myanmar Tacikistan Namibya Tanzanya Nauru Tayland Nepal Togo Nijer Tonga

Page 287: ÇUKUROVA ÜN İVERS İTES İ - cu.edu.tr · Çukurova Ün İvers İtes İ fen b İlİmler İ enst İtÜsÜ yÜksek l İsans tez İ deniz babu Ş kÜresel isinma sorununun uluslararasi

Nijerya Trinidad ve Tobago Nikaragua Tunus Tuvalu Vatikan Türkiye *** Venezuela Türkmenistan Vietnam Uganda Yemen Ukrayna Yeni Zelenda Umman Yunanistan Urugay Zambiya Ürdün Zimbabve Vanuatu Avrupa Birliği * Ekonomisi geçiş sürecinde olan EK I ülkesi ** Ülkenin söz konusu anlaşmaya taraf olduğunu, katıldığını, kabul ettiğini veya onayladığını

belirtir. *** Türkiye 24 Mayıs 2004 tarihinde İDÇS’ye katılmıştır.

İDÇS’ye taraf ** Toplam 189

Ek-I EGS* Kyoto Protokolüne taraf ** Toplam 151

Ek-II Ek-II Ek-II EK I

EK B (Kyoto Protokolü)

EK II

EK I Ekonomileri Geçiş Sürecinde*