K Tak Dâniþpejûh), Râgýb el-Ýsfahânî, Zemahþerî, K · (hidrosfer) ve havaküreden...

5
478 YER Nesâî, Kýyâmü’l-leyl”, 9; Dârimî, Salât”, 33, 69). Bir hadiste Hz. Âdem’den, “yeryü- zü ehline gönderilmiþ ilk peygamber” þek- linde söz edilir (Buhârî, “Tefsîr”, 17/5; Tir- mizî, Kýyâmet”, 10). Kýyamet gününde Al- lah’ýn yeri avucunun içine alacaðý, göðü dü- rüp bükeceði þeklindeki temsilî ifadeye hadislerde de rastlanýr. Bir hadiste kýya- met gününde arzýn bir ekmek kadar ufa- lacaðý bildirilir (Buhârî, “Rikak”, 44; Müs- lim, “Münâfýn”, 30). Bir rivayete göre âhir zamanda önce yeryüzünü zulüm ve haksýzlýk kaplayacak, ardýndan Hz. Pey- gamber’in Ehl-i beyt’inden biri gelecek ve onun sayesinde yeryüzü adalet ve insafla dolacaktýr (Müsned, III, 28, 36). Deccâlin zuhuru ve Îsâ’nýn nüzûlüyle ilgili olarak bazý hadis kaynaklarýnda aktarýlan rivayet- lere göre Hz. Îsâ’nýn çabalarý sonucu ka- býn su ile dolmasý gibi yeryüzü barýþ ve güvenlikle dolacaktýr (Ýbn Mâce, “Fiten”, 33). Hz. Peygamber, “Yeryüzü bana mes- cid yapýldý ve temiz kýlýndý” buyurmuþ, ka- birler ve helâlar dýþýnda bütün yeryüzü- nün mescid olduðunu bildirmiþtir (Buhârî, Salât”, 56; Tirmizî, Salât”, 119; Müsned, V, 145, 148, 248, 256). Resûlullah, Mekke’ye karþý sevgisini, “Sen hiç þüphesiz Allah’ýn arzýnýn en hayýrlýsý ve en sevgilisisin” söz- leriyle dile getirmiþtir (Tirmizî, “Menâkýb”, 68; Ýbn Mâce, “Menâsik”, 103; Dârimî, “Si- yer”, 66). Grekçe geographia kelimesini ilk Ýslâm coðrafyacýlarýndan Muhammed b. Mûsâ el-Hârizmî (ö. 232/847’den sonra) “sûre- tü’l-arz”, Ali b. Hüseyin el-Mes‘ûdî (ö. 345/ 956) “kat‘u’l-arz” (yeryüzü araþtýrmasý) ter- kipleriyle karþýlamýþ, daha sonraki dönem- lerde “geografia”nýn Arapçalaþtýrýlmýþ þek- li olan coðrâfiyâ kullanýlmýþtýr. Ýslâm âlim- leri eski Yunan, Roma, Hint, Ýran astrono- mi ve coðrafya kültüründen Ýslâm dün- yasýna intikal eden bilgilerden faydalana- rak Ýslâm coðrafyasýyla ilgili zengin bir li- teratür geliþtirmiþlerdir. Bu alanda yer- yüzü ölçümleri, harita çizimleri, yeryüzü þekilleri, kýtalar, iklimler, enlem ve boylam- lar, depremler, denizler, ýrmaklar, med ce- zir, yanardaðlar, beþerî coðrafya vb. konu- lara dair el-Mesâlik ve’l-memâlik, Me- sâlikü’l-memâlik, Kitâbü’l-Büldân, Taš- vîmü’l-büldân, Øuverü’l-ešålîm, Øuve- rü’l-ar², Kitâbü’l-Cu£râfiyye, Kitâbü’l- Co³râfiyâ, Ma£rifetü’l-ešålîm, £Acâßi- bü’l-ešålîm gibi isimlerle birçok eser ya- zýlmýþtýr (bk. COÐRAFYA). BÝBLÝYOGRAFYA : Ýbnü’l-Esîr, en-Nihâye, I, 185; Müsned, III, 28, 36; V, 145, 148, 248, 256; Taberî, Câmi £u’l- beyân, Beyrut 1412/1992, I, 548-549; VII, 360; VIII, 84-85; XI, 24; Ýbn Sînâ, en-Necât (nþr. M. Taký Dâniþpejûh), Tahran 1364 hþ., s. 288-291, 306, 586, 595; Râgýb el-Ýsfahânî, e×-¬erî£a ilâ mekârimi’þ-þerî£a (nþr. Ebü’l-Yezîd el-Acemî), Kahire 1405/1985, s. 90-96; Zemahþerî, el-Keþ- þâf (Beyrut), III, 357; Fahreddin er-Râzî, Mefâtî- ¼u’l-³ayb, XIV, 133; XXVII, 19; Elmalýlý, Hak Di- ni, VII, 5081; M. Tâhir Ýbn Âþûr, et-Ta¼rîr ve’t-ten- vîr, Tunus 1984, XXIV, 63; XXVIII, 334-340; Hay- rettin Karaman v.dðr., Kur’an Yolu: Türkçe Meâl ve Tefsir, Ankara 2006, V, 396-399; M. Fethî Os- man, “el-Arç fi’l-Kur,ân”, Mecelletü Külliyye- ti’l-£ulûmi’l-ictimâ£iyye, III, Riyad 1979, s. 257- 327. ÿMustafa Çaðrýcý II. COÐRAFYA Güneþ sistemindeki dokuz gezegenden biri olan yer Merkür ile Venüs’ten sonra güneþe en yakýn ve Merkür, Venüs, Mars gibi güneþ sisteminin iç kýsmýnda yer alan küçük bir gezegen olup tek uydusu aydýr. Çapý 12.756, ekvator çevresi yaklaþýk 40.077 kilometredir. Güneþin çevresinde eliptik bir yörüngede dolanýr; bir yýllýk dolanýmý- 365,256 günde tamamlar. Güneþe or- talama uzaklýðý 149,6 milyon kilometredir. Yer, batýdan doðuya doðru kendi etrafýn- daki dolanýmýný 23 saat 56 dakika 4 sani- yede tamamlar. Güneþ çevresindeki dola- nýmýyla mevsimler, kendi çevresindeki do- lanýmýyla gündüz ve gece meydana gelir. Ekseni ekvatora göre 23 derece 27 daki- ka eðimlidir. Yer taþküre (litosfer), suküre (hidrosfer) ve havaküreden (atmosfer) olu- þur. Yer yüzeyinin % 71’i su ile kaplýdýr; et- rafýný, yer çekimine baðlý olarak uzay boþ- luðuna daðýlmadan duran yaklaþýk 10.000 km. kalýnlýðýndaki havaküre kuþatýr. Yer- kürenin yüzölçümü yaklaþýk 510.000.000 km², hacmi ise yaklaþýk 1.083.000.000.000 km³’tür. Kuzey kutup çevresinde karalar- la çevrilmiþ bir deniz, güney kutup çevre- sinde denizlerle kuþatýlmýþ bir kara par- çasý vardýr. Son araþtýrmalara göre yeryü- zünün yaþý 5-5,5 milyar yýldýr. Güneþ sis- temi, muhtemelen ömrünü tamamlamýþ bir yýldýzýn daðýlan artýklarýnýn ve yýldýzlar arasý maddenin bir merkez etrafýnda dö- nerek yoðunlaþmasýyla teþekkül etmiþtir. Merkezde hidrojen ve helyum yoðunlaþýp güneþi meydana getirmiþ, çevre diskler- deki yoðunluklu bölgelerde ise gezegen- ler ve yer oluþmuþtur. Dünya, oluþum sü- recinde ve sonrasýnda aðýr gök taþý çar- pýþmalarýna sahne olmuþ, gök taþlarý ya- pýsýndaki donmuþ buzlar, silikat ve metal yapýlar karalarýn ve okyanuslarýn teþekkü- lünü saðlamýþ, merkezde yoðunlaþan aðýr demir ve nikel elementleri yerkürenin çe- kirdeðini teþkil etmiþtir. Jüpiter’in güçlü çekim etkisi sonucu asteroit kuþaðýnýn da- âyet, kýyametin kopmasý üzerine yerin ve göklerin tamamen yok olmayýp varlýðýný sürdüreceðine, ancak bilinen þekil, sistem ve iþleyiþinin son bulacaðýna iþaret etmek- te, bazý hadisler de bunu desteklemekte- dir (et-Ta¼rîr ve’t-tenvîr, XXIV, 63). Diðer bazý âyetlere göre de kýyamet gününde yer baþka bir yere, gökler baþka göklere dönüþtürülecek (Ýbrâhîm 14/48; el-Kehf 18/47); yer þiddetle sarsýlacak, daðlar par- çalanýp toz haline gelecek (el-Vâkýa 56/4- 6); daðlar yerinden yürütülecek, yeryüzü dümdüz edilecek ve yer, içinde bulunan- larý atýp boþaltacak (el-Kehf 18/47; el-Ýnþi- kak 84/3-4); yer yarýlacak, daðýlýp parçala- nacak, dehþetle sarsýlýp aðýrlýklarýný dýþarý atacak (Kaf 50/44; el-Fecr 89/21; ez-Zilzâl 99/1-2); yeryüzü ve daðlar yerlerinden sö- külüp birbirine çarparak darmadaðýn ola- cak (el-Hâkka 69/14) ve daðlar savrulan kum yýðýnlarý haline gelecektir (el-Müz- zemmil 73/14). Zümer sûresinde (39/69) bazý kýyamet olaylarýnýn anýlmasýndan son- ra, “Rabbinin nuruyla yer aydýnlanacak, ki- tap (amel defterleri) ortaya konacak” buyu- rulmaktadýr. Bir kýsým müfessirler, bu âye- tin devamýnda âhiret hesabýna iliþkin bil- gileri dikkate alarak yerin Allah’ýn nuruyla aydýnlanmasýný O’nun âdil yargýlamasý þek- linde yorumlamýþlardýr (Zemahþerî, III, 357; Fahreddin er-Râzî, XXVII, 19). Buna göre âyette kýyametin kopmasýndan sonra olu- þacak kozmik yapýya da yer denmiþtir. Ni- tekim bir âyette cennetin arzýndan söz edilmektedir (Âl-i Ýmrân 3/133). Kur’ân-ý Kerîm’de arz kelimesi deyim niteliðinde- ki ifadeler içinde de kullanýlýr. Meselâ bazý savaþlarda müslümanlarýn yaþadýðý aðýr sýkýntý, “Onca geniþliðine raðmen yeryü- zü size dar gelmiþti” diye anlatýlýr; sefere katýlmamak için ayak sürüyenler, “Yere ça- kýlýp kaldýnýz” sözüyle kýnanýr (et-Tevbe 9/ 25, 38, 118); cehennem ve cennet hayatý- nýn sonsuzluðu, “Gökler ve yer durduðu sürece onlar orada ebedî kalacaktýr” þek- linde ifade edilir (Hûd 11/107-108); Firavun ve çevresindekilerin Kýzýldeniz’de boðulma- larý anlatýldýktan sonra, “Gök ve yer onla- rýn ardýndan aðlamadý” denilir (ed-Duhân 44/29). Arzla ilgili bilgilerin yer aldýðý hadisler- de de arz hem yeryüzünü hem de sýnýrlý bir mekâný, arazi, toprak, ülke veya yer- leþim yerini anlatýr. Bazý hadislerde dün- yadaki bütün insanlar veya varlýklar için “ehlü’l-arz” terkibi kullanýlýr (Wensinck, el-Mu£cem, “arçmd.). Hz. Peygamber’in uzunca bir duasýnda Allah göklerin ve ye- rin rabbi, kayyimi, nuru, yerin hükümdarý diye nitelenmiþtir (Buhârî, “Teheccüd”, 1;

Transcript of K Tak Dâniþpejûh), Râgýb el-Ýsfahânî, Zemahþerî, K · (hidrosfer) ve havaküreden...

Page 1: K Tak Dâniþpejûh), Râgýb el-Ýsfahânî, Zemahþerî, K · (hidrosfer) ve havaküreden (atmosfer) olu-þur. Yer yüzeyinin % 71 i su ile kaplýdýr; et-rafýný, yer çekimine

478

YER

Nesâî, “Kýyâmü’l-leyl”, 9; Dârimî, “Salât”,33, 69). Bir hadiste Hz. Âdem’den, “yeryü-zü ehline gönderilmiþ ilk peygamber” þek-linde söz edilir (Buhârî, “Tefsîr”, 17/5; Tir-mizî, “Kýyâmet”, 10). Kýyamet gününde Al-lah’ýn yeri avucunun içine alacaðý, göðü dü-rüp bükeceði þeklindeki temsilî ifadeyehadislerde de rastlanýr. Bir hadiste kýya-met gününde arzýn bir ekmek kadar ufa-lacaðý bildirilir (Buhârî, “Rikak”, 44; Müs-lim, “Münâfýkýn”, 30). Bir rivayete göreâhir zamanda önce yeryüzünü zulüm vehaksýzlýk kaplayacak, ardýndan Hz. Pey-gamber’in Ehl-i beyt’inden biri gelecek veonun sayesinde yeryüzü adalet ve insafladolacaktýr (Müsned, III, 28, 36). Deccâlinzuhuru ve Îsâ’nýn nüzûlüyle ilgili olarakbazý hadis kaynaklarýnda aktarýlan rivayet-lere göre Hz. Îsâ’nýn çabalarý sonucu ka-býn su ile dolmasý gibi yeryüzü barýþ vegüvenlikle dolacaktýr (Ýbn Mâce, “Fiten”,33). Hz. Peygamber, “Yeryüzü bana mes-cid yapýldý ve temiz kýlýndý” buyurmuþ, ka-birler ve helâlar dýþýnda bütün yeryüzü-nün mescid olduðunu bildirmiþtir (Buhârî,“Salât”, 56; Tirmizî, “Salât”, 119; Müsned,V, 145, 148, 248, 256). Resûlullah, Mekke’yekarþý sevgisini, “Sen hiç þüphesiz Allah’ýnarzýnýn en hayýrlýsý ve en sevgilisisin” söz-leriyle dile getirmiþtir (Tirmizî, “Menâkýb”,68; Ýbn Mâce, “Menâsik”, 103; Dârimî, “Si-yer”, 66).

Grekçe geographia kelimesini ilk Ýslâmcoðrafyacýlarýndan Muhammed b. Mûsâel-Hârizmî (ö. 232/847’den sonra) “sûre-tü’l-arz”, Ali b. Hüseyin el-Mes‘ûdî (ö. 345/956) “kat‘u’l-arz” (yeryüzü araþtýrmasý) ter-kipleriyle karþýlamýþ, daha sonraki dönem-lerde “geografia”nýn Arapçalaþtýrýlmýþ þek-li olan coðrâfiyâ kullanýlmýþtýr. Ýslâm âlim-leri eski Yunan, Roma, Hint, Ýran astrono-mi ve coðrafya kültüründen Ýslâm dün-yasýna intikal eden bilgilerden faydalana-rak Ýslâm coðrafyasýyla ilgili zengin bir li-teratür geliþtirmiþlerdir. Bu alanda yer-yüzü ölçümleri, harita çizimleri, yeryüzüþekilleri, kýtalar, iklimler, enlem ve boylam-lar, depremler, denizler, ýrmaklar, med ce-zir, yanardaðlar, beþerî coðrafya vb. konu-lara dair el-Mesâlik ve’l-memâlik, Me-sâlikü’l-memâlik, Kitâbü’l-Büldân, Taš-vîmü’l-büldân, Øuverü’l-ešålîm, Øuve-rü’l-ar², Kitâbü’l-Cu£râfiyye, Kitâbü’l-Co³râfiyâ, Ma£rifetü’l-ešålîm, £Acâßi-bü’l-ešålîm gibi isimlerle birçok eser ya-zýlmýþtýr (bk. COÐRAFYA).

BÝBLÝYOGRAFYA :

Ýbnü’l-Esîr, en-Nihâye, I, 185; Müsned, III,28, 36; V, 145, 148, 248, 256; Taberî, Câmi£u’l-beyân, Beyrut 1412/1992, I, 548-549; VII, 360;

VIII, 84-85; XI, 24; Ýbn Sînâ, en-Necât (nþr. M.Taký Dâniþpejûh), Tahran 1364 hþ., s. 288-291,306, 586, 595; Râgýb el-Ýsfahânî, e×-¬erî£a ilâmekârimi’þ-þerî£a (nþr. Ebü’l-Yezîd el-Acemî),Kahire 1405/1985, s. 90-96; Zemahþerî, el-Keþ-þâf (Beyrut), III, 357; Fahreddin er-Râzî, Mefâtî-¼u’l-³ayb, XIV, 133; XXVII, 19; Elmalýlý, Hak Di-ni, VII, 5081; M. Tâhir Ýbn Âþûr, et-Ta¼rîr ve’t-ten-vîr, Tunus 1984, XXIV, 63; XXVIII, 334-340; Hay-rettin Karaman v.dðr., Kur’an Yolu: Türkçe Meâlve Tefsir, Ankara 2006, V, 396-399; M. Fethî Os-man, “el-Arç fi’l-Kur,ân”, Mecelletü Külliyye-ti’l-£ulûmi’l-ictimâ£iyye, III, Riyad 1979, s. 257-327.

ÿMustafa Çaðrýcý

II. COÐRAFYA

Güneþ sistemindeki dokuz gezegendenbiri olan yer Merkür ile Venüs’ten sonragüneþe en yakýn ve Merkür, Venüs, Marsgibi güneþ sisteminin iç kýsmýnda yer alanküçük bir gezegen olup tek uydusu aydýr.Çapý 12.756, ekvator çevresi yaklaþýk 40.077kilometredir. Güneþin çevresinde eliptikbir yörüngede dolanýr; bir yýllýk dolanýmý-ný 365,256 günde tamamlar. Güneþe or-talama uzaklýðý 149,6 milyon kilometredir.Yer, batýdan doðuya doðru kendi etrafýn-daki dolanýmýný 23 saat 56 dakika 4 sani-yede tamamlar. Güneþ çevresindeki dola-nýmýyla mevsimler, kendi çevresindeki do-lanýmýyla gündüz ve gece meydana gelir.Ekseni ekvatora göre 23 derece 27 daki-ka eðimlidir. Yer taþküre (litosfer), suküre(hidrosfer) ve havaküreden (atmosfer) olu-þur. Yer yüzeyinin % 71’i su ile kaplýdýr; et-rafýný, yer çekimine baðlý olarak uzay boþ-luðuna daðýlmadan duran yaklaþýk 10.000km. kalýnlýðýndaki havaküre kuþatýr. Yer-kürenin yüzölçümü yaklaþýk 510.000.000km², hacmi ise yaklaþýk 1.083.000.000.000km³’tür. Kuzey kutup çevresinde karalar-la çevrilmiþ bir deniz, güney kutup çevre-sinde denizlerle kuþatýlmýþ bir kara par-çasý vardýr. Son araþtýrmalara göre yeryü-zünün yaþý 5-5,5 milyar yýldýr. Güneþ sis-temi, muhtemelen ömrünü tamamlamýþbir yýldýzýn daðýlan artýklarýnýn ve yýldýzlararasý maddenin bir merkez etrafýnda dö-nerek yoðunlaþmasýyla teþekkül etmiþtir.Merkezde hidrojen ve helyum yoðunlaþýpgüneþi meydana getirmiþ, çevre diskler-deki yoðunluklu bölgelerde ise gezegen-ler ve yer oluþmuþtur. Dünya, oluþum sü-recinde ve sonrasýnda aðýr gök taþý çar-pýþmalarýna sahne olmuþ, gök taþlarý ya-pýsýndaki donmuþ buzlar, silikat ve metalyapýlar karalarýn ve okyanuslarýn teþekkü-lünü saðlamýþ, merkezde yoðunlaþan aðýrdemir ve nikel elementleri yerkürenin çe-kirdeðini teþkil etmiþtir. Jüpiter’in güçlüçekim etkisi sonucu asteroit kuþaðýnýn da-

âyet, kýyametin kopmasý üzerine yerin vegöklerin tamamen yok olmayýp varlýðýnýsürdüreceðine, ancak bilinen þekil, sistemve iþleyiþinin son bulacaðýna iþaret etmek-te, bazý hadisler de bunu desteklemekte-dir (et-Ta¼rîr ve’t-tenvîr, XXIV, 63). Diðerbazý âyetlere göre de kýyamet günündeyer baþka bir yere, gökler baþka gökleredönüþtürülecek (Ýbrâhîm 14/48; el-Kehf18/47); yer þiddetle sarsýlacak, daðlar par-çalanýp toz haline gelecek (el-Vâkýa 56/4-6); daðlar yerinden yürütülecek, yeryüzüdümdüz edilecek ve yer, içinde bulunan-larý atýp boþaltacak (el-Kehf 18/47; el-Ýnþi-kak 84/3-4); yer yarýlacak, daðýlýp parçala-nacak, dehþetle sarsýlýp aðýrlýklarýný dýþarýatacak (Kaf 50/44; el-Fecr 89/21; ez-Zilzâl99/1-2); yeryüzü ve daðlar yerlerinden sö-külüp birbirine çarparak darmadaðýn ola-cak (el-Hâkka 69/14) ve daðlar savrulankum yýðýnlarý haline gelecektir (el-Müz-zemmil 73/14). Zümer sûresinde (39/69)bazý kýyamet olaylarýnýn anýlmasýndan son-ra, “Rabbinin nuruyla yer aydýnlanacak, ki-tap (amel defterleri) ortaya konacak” buyu-rulmaktadýr. Bir kýsým müfessirler, bu âye-tin devamýnda âhiret hesabýna iliþkin bil-gileri dikkate alarak yerin Allah’ýn nuruylaaydýnlanmasýný O’nun âdil yargýlamasý þek-linde yorumlamýþlardýr (Zemahþerî, III, 357;Fahreddin er-Râzî, XXVII, 19). Buna göreâyette kýyametin kopmasýndan sonra olu-þacak kozmik yapýya da yer denmiþtir. Ni-tekim bir âyette cennetin arzýndan sözedilmektedir (Âl-i Ýmrân 3/133). Kur’ân-ýKerîm’de arz kelimesi deyim niteliðinde-ki ifadeler içinde de kullanýlýr. Meselâ bazýsavaþlarda müslümanlarýn yaþadýðý aðýrsýkýntý, “Onca geniþliðine raðmen yeryü-zü size dar gelmiþti” diye anlatýlýr; seferekatýlmamak için ayak sürüyenler, “Yere ça-kýlýp kaldýnýz” sözüyle kýnanýr (et-Tevbe 9/25, 38, 118); cehennem ve cennet hayatý-nýn sonsuzluðu, “Gökler ve yer durduðusürece onlar orada ebedî kalacaktýr” þek-linde ifade edilir (Hûd 11/107-108); Firavunve çevresindekilerin Kýzýldeniz’de boðulma-larý anlatýldýktan sonra, “Gök ve yer onla-rýn ardýndan aðlamadý” denilir (ed-Duhân44/29).

Arzla ilgili bilgilerin yer aldýðý hadisler-de de arz hem yeryüzünü hem de sýnýrlýbir mekâný, arazi, toprak, ülke veya yer-leþim yerini anlatýr. Bazý hadislerde dün-yadaki bütün insanlar veya varlýklar için“ehlü’l-arz” terkibi kullanýlýr (Wensinck,el-Mu£cem, “arç” md.). Hz. Peygamber’inuzunca bir duasýnda Allah göklerin ve ye-rin rabbi, kayyimi, nuru, yerin hükümdarýdiye nitelenmiþtir (Buhârî, “Teheccüd”, 1;

Page 2: K Tak Dâniþpejûh), Râgýb el-Ýsfahânî, Zemahþerî, K · (hidrosfer) ve havaküreden (atmosfer) olu-þur. Yer yüzeyinin % 71 i su ile kaplýdýr; et-rafýný, yer çekimine

479

yus nazariyesini benimsemediklerini zik-retmek gerekir (DÝA, VIII, 500-501). Bu ara-da yerin sabit olup olmadýðý görüþününXI. yüzyýlda Ýslâm astronomisinde ve XIV.yüzyýlda Batý’da yeniden gözden geçirildi-ði görülmektedir. Bu tartýþmayý yapanla-rýn baþýnda gelen Bîrûnî (ö. 453/1061 [?])yerin günlük hareketi konusunda bir ki-tap yazmýþsa da eser günümüze ulaþma-mýþtýr. Bîrûnî’nin el-Æånûnü’l-Mes£ûdîadlý eserinde de bu konunun tartýþýldýðý,fakat sonuçta yerin duraðan olduðu þek-lindeki Baltamyusçu görüþün benimsen-diði görülmektedir. Ancak Aristo fiziðininhâkim bulunduðu bir dönemde bu ko-nunun gündeme getirilmesi bile oldukçaönemlidir. Batý’da ise bu tür tartýþmalarXIV. yüzyýlda baþlayacaktýr. Özellikle JohnBuridan ve Nicolas Oresmus yerin hareke-ti sorununu incelemiþtir. Buridan, güne-þin görünürdeki günlük hareketinin onunhareketsiz olmasý ve yerin kendi ekseniçevresinde dönmesiyle de açýklanabilece-ðini söylemiþtir. Ancak bu âlimler, yerindönebileceðine iliþkin görüþler ve bazý aklîkanýtlar öne sürmelerine raðmen sonuçtageleneksel görüþü benimseyip yerin dön-mediðini kabul etmiþlerdir.

Güneþ merkezli evren teorisi ilk defagüçlü bir þekilde XV. yüzyýlda Copernicustarafýndan ileri sürülmüþtür. Copernicus’in1543 yýlýnda basýlan De Revolutionibus(gökkürelerinin hareketi) adlý kitabýnda ay-rýntýlarýný verdiði bu kuramýn en önemliyaný yerin merkezde olmayýp güneþin et-rafýnda döndüðünü ortaya koymasýdýr. Bukuram XVII. yüzyýlda Galileo tarafýndankanýtlanmýþ ve Newton’la birlikte bu yenievren modelinin fiziksel temeli atýlmýþtýr.

Yerin Þekli. Ýlk insanlar yiyecek topla-mak amacýyla dolaþtýklarý ortamý düz biralan olarak düþünmüþler ve buradan ha-reketle dünyayý ucu bucaðý bulunmayantepsi veya deðiþik biçimlerde düz bir yü-zey olarak algýlamýþlardýr. Eski Çinliler iseyeryüzünü dikdörtgen biçiminde tasarla-mýþlardýr. Milâttan önce 3800’lerde yapý-lan ve günümüze ulaþan bir haritadan Bâ-billiler’in de yeryüzünü düz olarak tasar-ladýklarý anlaþýlmaktadýr. Hintliler ise yeriçevresi su ile kaplý daire þeklinde yine düzbir alan olarak düþünüyorlardý.

Eski Yunan’da yerin düz olduðu fikri birsüre devam etmiþtir. Meselâ Miletli Thales(m.ö. yaklaþýk 624-565) yeri disk biçimin-de düþünüyordu; öðrencisi Anaximandros

ha kararlý hale gelmesiyle aðýr gök taþýbombardýmaný gittikçe azalmýþ, yerküreuygun þartlara kavuþunca canlý hayat ge-liþmeye baþlamýþtýr.

Yerin Konumu. Ýlk uygarlýklardan (m.ö.4000’li yýllar) Rönesans’a kadar -birkaç is-tisna dýþýnda- yerin evrenin merkezindebulunduðu düþünülmüþtür. Mýsýr ve Me-zopotamya astronomisine iliþkin verilerideðerlendiren antik Yunanlar evrene dairgenel geçer kuramlar oluþturabilmiþler,ancak yerin merkezde bulunduðu tezineitiraz etmemiþlerdir. Ýlk evren kuramýylailgili ciddi teþebbüsler Pythagorasçý Philo-laus tarafýndan gerçekleþtirilmiþtir (m.ö. V.yüzyýl). Philolaus evrenin merkezine “mer-kezî ateþ” adýný verdiði bir cismi yerleþti-rerek güneþin, yerin ve diðer gezegenle-rin bu cisim etrafýnda döndüðünü varsay-mýþtý. Ancak bu varsayým kabul edilmeye-rek yerin evrenin merkezinde bulunduðugörüþü aðýrlýk kazanmýþtýr. Güneþ mer-kezli kuramý ilk defa Sisamlý Aristarchos(m.ö. yaklaþýk 310-230) ileri sürmüþtür.Fakat onun görüþü de reddedilmiþ, evre-nin merkezinde yerin olduðuna dair sað-lam kanýtlarý sebebiyle Aristo’nun (m.ö.384-322) görüþleri benimsenmiþ, bu gö-rüþ XVII. yüzyýlda Newton’un itirazlarýnakadar geçerliliðini korumuþtur. Aristo’nunevren anlayýþýnýn matematiksel açýklama-sýný milâttan sonra 150’li yýllarda Batlam-yus (Ptolemaios) yapmýþ, böylece yer mer-kezli teorinin kurucusu sayýlmýþtýr.

Yerin evrenin merkezinde bulunduðugörüþüne Copernicus’e kadar ciddi bir iti-raz yapýlmamýþtýr. Bununla birlikte Bat-lamyus’un, yeri evrene merkez alan gö-rüþüne (geocentrik sistem) karþýlýk güneþikâinata merkez kabul eden (heliocentriksistem) görüþün Copernicus’ten çok da-ha önce iki Ýslâm âlimi (Ýbn Bâcce ve Nasî-rüddîn-i Tûsî) tarafýndan savunulduðunu,hiç deðilse bu Ýslâm âlimlerinin Batlam-

YER

Batlamyus

ve Copernicus’un

evren

modelleri

Homeros’a göre Yunanlýlar’ýn yeryüzü tasavvuru Anaximenes’e göre yeryüzü Anaximandros’a göre yeryüzü

Silindir þeklindeki yer

Hava

Ateþ

Hava

KuzeyGüneþ

Yeryüzü

Eter

Okyanus

Hava

Öte dünya

Page 3: K Tak Dâniþpejûh), Râgýb el-Ýsfahânî, Zemahþerî, K · (hidrosfer) ve havaküreden (atmosfer) olu-þur. Yer yüzeyinin % 71 i su ile kaplýdýr; et-rafýný, yer çekimine

480

YER

ve ölçüm çalýþmalarý baþlamýþtýr. Aristo ye-rin çevresinin 400.000 stadyum (yaklaþýk63.000 km.) olduðunu söylemiþ, ancak na-sýl bir yöntem uyguladýðýný bildirmemiþtir.Konuya dair ilk güvenilir çalýþma Eratost-henes (m.ö. 275-194) tarafýndan yapýlmýþ-týr.

Eratosthenes, ayný meridyen üzerindeyer alan Syene (günümüzdeki Asvan) veÝskenderiye þehirlerini ölçüm için kullan-mýþtýr. Syene’de yaz dönencesinde öðlevaktinde güneþ bir kuyunun dibini aydýnla-týyorken, yani zenitte (tepe noktasý) bulu-nuyorken Ýskenderiye’de zenitten 7 derece12 dakika uzaklýktaydý. Ýki þehir arasýnda-ki uzaklýk ise 5000 stadyumdu. Bu veri-lerden hareketle Eratosthenes yerin çev-resinin 250.000 stadyum (yaklaþýk 46.250km.) olduðunu belirlemiþtir.

5000 stadyumu gören açý (7°12') /

360° = 5000 stadyum / Yerin çevresi

Eratosthenes’in ölçüm yöntemi doðruolmakla birlikte bazý verileri hatalý oldu-ðundan gerçeðinden fazla bir deðer or-taya çýkmýþtýr. Yer merkezli kuramýn ku-rucusu sayýlan Batlamyus, kendi zamaný-na kadar ulaþan astronomi bilgilerinin sen-tezini yaptýðý ünlü kitabý Almagest’te (el-Mecistî) gezegenlerin hareketlerini mate-matiksel olarak açýkladýðý gibi yerin küre-selliðine iliþkin kanýtlarý da söz konusu et-miþtir. Kitabýnýn giriþinde yer alan temelprensiplerinden biri þudur: Yer göðün mer-kezine yerleþtirilmiþ bir küredir. Çünkü gü-neþ, ay ve yýldýzlar farklý bölgelerde farklýzamanlarda doðar ve batarlar; doðuda aytutulmasý batýdan daha öncedir; kuzey kut-buna giden bir gözlemci için güneyde ka-lan yýldýzlar yavaþ yavaþ kaybolur. Eski Yu-nan’da Aristo ve Batlamyus tarafýndan ile-ri sürülen yerin küreselliðine iliþkin kanýt-lamalara sonraki dönemlerde yeni kanýt-lar eklenmiþtir.

Hýristiyanlýðýn ortaya çýkmasýndan son-ra Ortaçað kozmolojisinde fazla bir ilerle-me kaydedilmemiþtir. Zira Hýristiyanlýkdüþüncesi diðer bilimler gibi astronomiyide etkilemiþtir. Bu dönemde Hýristiyanlýkkozmolojisinin etkisiyle yerin düz olduðugörüþüne geri dönülmüþ, astronomi vekozmoloji çalýþmalarýnda Kitâb-ý Mukad-des’teki inanç hükümlerine sýký sýkýya bað-lý kalýnmýþ, bunlarla çeliþebilecek görüþ veyaklaþýmlardan uzak durulmuþtur. Bu dö-nemde yer düz, gökyüzü ise onun üzeri-ne kapanmýþ bir yarýmküre þeklinde düþü-nülmüþ, yeri küresel kabul edenler din-sizlikle suçlanmýþtýr. Kilise babalarýnýn es-

ki Yunan astronomisini kýnama ve yadsý-ma çabalarý sonucunda bu astronomininyerini alabilecek bir kozmolojik sistem ku-rulmasý gündeme gelmiþ, bu görevi kili-seye baðlý olmayan Kosmas adýnda bir ki-þi üzerine almýþ, onun yazdýðý ChristianTopography baþlýklý kitap pek çok kilisebabasý tarafýndan kullanýlmýþtýr. Kosmas’agöre yer evrenin merkezinde hareketsizdurmaktadýr; bir çadýr biçiminde olan ev-ren içerisinde doðudan batýya uzunlama-sýna yerleþtirilmiþ masa gibi dikdörtgenbir düzlemdir ve okyanuslarla çevrilidir.Göðün duvarlarý okyanuslarýn ötesiyle bir-leþmiþ dört dikey yüzey, gökyüzü de ku-zey ve güney duvarlarý üzerine oturan ya-rým silindir biçiminde bir çatýdýr. Ancak Or-taçað bilimi uzmaný Edward Grant, Ameri-ka kýtasý keþfedilinceye kadar Ortaçað bo-yunca Latin Batý’da ciddiye alýnacak düzyer savunucusunun hiç olmadýðýný söyler.Zira Aristo’nun yerin küreselliðine iliþkinkanýtlarý çok güçlü, Batlamyus astrono-misi de matematiksel olarak çok baþarý-lýydý.

Öte yandan VIII ve IX. yüzyýllarda müs-lümanlar Yunan biliminin büyük bir bö-lümünü Arapça’ya aktarýp bilime katkýdabulunmuþlardýr. Bu bilimsel uyanýþ döne-minde yapýlan çeviriler arasýnda Yunanca’-dan Arapça’ya aktarýlan eserlerin diðerdillerden aktarýlanlara oranla daha etkiliolduðu anlaþýlmaktadýr. Bununla birlikteÝslâm’ýn ilk dönemlerinde müslümanlarYunan astronomisinden önce Brahmagup-ta’nýn Siddhånta’sý aracýlýðýyla Hint astro-nomisini tanýmýþlar, Batlamyus’u keþfedin-ceye kadar araþtýrmalarýný bu esere da-yandýrmýþlardýr. Daha sonra yapýlan ince-lemelerle Batlamyus’un Almagest adlý ki-tabýndaki kuramýn doðru olduðu görül-müþ ve bu eser astronomide temel kitapkabul edilmiþtir. Müslüman bilginler, Bat-lamyus’un usullerine uyarak Baðdat’ta gü-neþin ve ayýn yörüngelerini çeþitli zaman-larda gözlem aletleriyle incelemiþlerdir. Ýs-lâm astronomlarý yerin küreselliði düþün-cesini daha ilk dönemlerden itibaren ka-bul etmiþlerdi. Nitekim IX. yüzyýl astro-nomlarýndan Ferganî’de bu açýkça görü-lür. Ferganî, Almagest’in özeti olan Ce-vâmi£u £ilmi’n-nücûm ve u½ûlü’l-¼are-kâti’s-semâviyye adlý kitabýnýn üçüncübölümünde yerin küreselliðine iliþkin es-ki Yunan’dan beri bilinen kanýtlarý sýralar.Ferganî, bilim adamlarýnýn kara ve deniz-lerden meydana gelen bütün öðeleriylebirlikte yerin küre þeklinde olduðu husu-sunda ittifak ettiklerini belirterek bunun-la ilgili üç kanýt sýralar: Güneþ, ay ve yýl-

da çevresi okyanusla çevrili olan yerin yas-sý bir disk veya bir tambur ya da silindir bi-çiminde olduðunu ve hiçbir dayanaða ge-rek kalmadan havada durduðunu farze-diyordu. Ayný okuldan Anaximenes ise yer,güneþ, ay ve diðer gezegenleri havanýn ta-þýdýðý diskler olarak düþünmüþtü. Yerin kü-reselliðine iliþkin ilk fikirler bilindiði kada-rýyla Pisagorcular’a aittir (m.ö. VI. yüzyýl).Hintliler’in önemli metinleri olan Vedik me-tinlerde (m.ö. 2500-600) yerin yuvarlak vehava içerisinde asýlý olduðu þeklinde bazýifadeler bulunsa da bu metinlerde de ye-rin küre biçiminde kabul edildiðini söyle-mek zordur. Pisagorcular’a göre aritme-tik ve geometri alanlarýndan elde edilenverileri kullanmak suretiyle evrene dair bü-tün bilgilere ulaþmak mümkündür. Küreen mükemmel þekil kabul edildiðinden yer-küre biçiminde olmalýydý. Onlar gök cisim-lerinin de küresel olduðuna ve dairesel yö-rüngeler üzerinde hareket ettiðine inaný-yorlardý. Parménides (m.ö. VI. yüzyýl) veEflâtun da (m.ö. 427-347) yerin küresel ol-duðunu savunmuþtur. Ancak yerin yuvar-lak oluþuna iliþkin saðlam kanýtlarý ilk de-fa Aristo geliþtirmiþ, ondan sonra bu gö-rüþ tartýþmasýz kabul edilmiþtir. Aristo dakürenin en mükemmel þekil olduðuna ina-nýyor, bu sebeple evrenin ve yerin küreþeklinde olmasý gerektiðini söylüyordu. Fi-lozof, Gökyüzü Üzerine adlý eserinde (II,286b-287a) iki önemli gözlemi yerin küre-selliðine kanýt göstermiþtir: Kýsmî ay tu-tulmasýnda yerin ay yüzeyine düþen göl-gesi her zaman yay biçimindedir; gözlem-cinin konumuna göre yýldýzlar farklý yük-seltide görülür. Aristo’nun bu hususta ikikanýtý daha vardýr: Deðiþik coðrafî konum-lara göre gündüz ve gece süresinin farklýolmasý, bir geminin önce yelkeninin ve ar-dýndan gövdesinin görünmesi. Yerin küre-selliðinin kanýtlanmasýndan sonra çevre-sinin uzunluðu sorunu gündeme gelmiþ

Eratosthenes’in yerin çevresini ölçmesi

Güneþ ýþýnlarý

Page 4: K Tak Dâniþpejûh), Râgýb el-Ýsfahânî, Zemahþerî, K · (hidrosfer) ve havaküreden (atmosfer) olu-þur. Yer yüzeyinin % 71 i su ile kaplýdýr; et-rafýný, yer çekimine

481

α = ufkun alçalma açýsý

r = yerin yarý çapý

h = daðýn yüksekliði

AMC üçgeninde;

α = ufkun alçalma açýsýAM r

cos α = –––– = –––––MC r + h

buradan r çekilirse

r = (r + h) cos α = r cos α + h cos α

r - (r cos α) = h cos α

r (1 - cos α) = h cos αh cos α

r = –––––––––1 - cos α

2 sin² α1-cos α = –––––––– ’den

2cos α

r = h ––––––––’dir.2 sin² L

Bîrûnî bu ölçümle yerin yarý çapýný3333 mil bulmuþtur. Bir Arap mili yine1973 m. alýndýðýnda yer yarý çapý r =6576 km., yerin çevresi de 2 π r’den41.297 km. çýkar.

Yerin Küre Biçiminde Oluþunun DiðerKanýtlarý. 1. Yukarýya atýlan cismin tekraryere düþmesi. Aristo’ya göre bu olgu ye-rin küre biçiminde olduðunu kanýtlar. Çün-kü her cisim evrenin, dolayýsýyla yerin mer-kezine doðru çekilir ve bu çekim sonucun-da küresel bir bütünlük ortaya çýkar. 2.Yaðmur damlasýnýn þekli. Copernicus’e gö-re yere düþen yaðmur damlalarýnýn aldýðýþekil yerin küre biçiminde olmasýnýn delili-dir. Damlalar düþerken yere bakan yüzey-leri yuvarlak, arka taraflarý ise biraz dahasivri olup bu þekil yer çekiminin etkisiyleoluþur. 3. Bir cismin aðýrlýðýnýn her yerdeayný olmasý. Yer küre biçiminde olmasay-dý cismin aðýrlýðý çeþitli yerlerde farklý ola-caktý; halbuki böyle bir þey gözlenememiþ-tir. Bir kürenin yüzeyinin her noktasý mer-keze eþit uzaklýkta bulunduðundan mer-kezin belli bir cisme uyguladýðý çekim gü-cü de küre üzerindeki her noktada eþittir.4. Coðrafya seyahatleri. Ortaçað’ýn sonla-rýnda birçok gemici yerin yuvarlak oluþudüþüncesinden yararlanarak açýk denizle-re açýlmýþ ve coðrafya keþifleri yapmýþtýr.Bu seyahatlerin çoðunun amacý Avrupa-

Asya arasýnda yeni ticaret yollarý bulmak-tý; ancak sonralarý yerin yuvarlaklýðýný is-pata yönelik seyahatler de yapýlmýþtýr. Or-taçað’da yerin büyüklüðüne dair görüþleryine Aristo ve Batlamyus’tan çýkarýlmýþ,evrenin uçsuz bucaksýz büyüklüðü ile kar-þýlaþtýrýldýðýnda yerin bir nokta kadar ol-masý gerektiði düþünülmüþ, bu görüþ Or-taçað boyunca evren bilimiyle ilgili eser-lerde sürekli tekrarlanmýþtýr. Ancak yerinölçülebilir büyüklüðü de ele alýnmýþ ve ge-nellikle Eratosthenes’in bulduðu deðerdoðru kabul edilmiþtir. Eratosthenes’in ile-ri sürdüðü görüþ, Ortaçað’da özellikle Sac-robosco’nun Sphaera (küre üzerine) ve Pi-erre d’Ailly’nin Imago Mundi (dünya im-gesi) adlý eserleriyle çok yaygýnlaþmýþtýr.D’Ailly müslüman astronomlarýn konuyailiþkin bulgularýna da yer vermiþ ve özel-likle Ferganî’nin yerin çevresini 20.400 mil(40.253.688 m.) bulduðundan söz etmiþ-tir. Bu deðerin Eratosthenes’in düþündü-ðünden (yaklaþýk 46.250 km.) daha küçükolmasý, Kristof Kolomb’un Atlas Okyanu-su’nu geçerek Hindistan’a ulaþma niyetinigerçekleþtirmesinde cesaret verici bir roloynamýþtýr. Kolomb’a göre daha küçük biryeryüzü Ýspanya ile Hindistan arasýnda da-ha küçük bir okyanus demekti. Kolomb,gezi notlarýnda seyahatleri sýrasýnda Liz-bon’dan Guinea’ya olan rotayý dikkatlicegözlemlediðini ve her 1 derece için Ferga-nî’nin deðeri olan 56 2/3 millik deðer bul-duðunu, bu ölçüme güvenilmesi gerekti-ðini yazmýþtý (Fiske, I, 377-378). Dünyanýnyuvarlak olduðunu ispatlayan en önemlicoðrafya seyahati Portekizli denizci Ma-gellan’a aittir. 20 Eylül 1519’da baþlananyolculuk, Magellan’ýn Filipin adalarýnda yer-liler tarafýndan öldürülmesinden sonra yar-dýmcýsý Elcano tarafýndan 6 Eylül 1522’detamamlanmýþ ve bu yolculukla yerin yu-varlak olduðu ispatlanmýþtýr. 5. Güneþindoðudan doðup batýdan batmasý. Güneþdoðup batýncaya kadar yay biçiminde biryol çizer ve bu yay takip edilirse yeryüzü-nün küreselliði anlaþýlýr. 6. Güneþin yer-yüzünün her yerinde ayný anda doðma-masý. Dünya düz olsaydý güneþ yeryüzü-nün her yerinde ayný anda doðar ve ba-tardý; buna baðlý olarak yeryüzünün heryeri ayný anda aydýnlanýr ve karanlýða gö-mülürdü. 7. Gölgenin kutuplara doðru uza-masý. Ayný meridyen üzerinde kuzeydekibir çubuðun gölge boyunun güneydekinenazaran daha uzun oluþu dünyanýn yuvar-laklýðýný gösterir. 8. Güneþ ýþýnlarýnýn dün-yaya geliþ açýsý. Güneþ ýþýnlarýnýn farklý böl-gelere farklý açýlarda düþmesi yerin kü-re olmasýndan ileri gelir. 9. Ufuk çizgisinin

dýzlar farklý bölgelerde farklý zamanlardadoðar; ay tutulmasý doðuda batýdakindendaha öncedir; kuzey kutbuna doðru yolalan bir gözlemci için güneydeki yýldýzlaryavaþ yavaþ kaybolurken kuzeydeki yýldýz-lar görünmeye baþlar. Ferganî’nin Batlam-yus’tan aldýðý bu kanýtlara (Almagest, Ki-tap I, Bölüm 4, s. 8-9) sonraki Ýslâm astro-nomlarýnda da rastlanýr. Meselâ Bîrûnî’-nin astronomi kitaplarýnda ve özellikle Ki-tâbü’t-Tefhîm li-evâßili ½ýnâ£ati’t-ten-cîm’de bunlar yer alýr.

Ýslâm dünyasýnda yerin küreselliðininkabul edilmesinin ardýndan yerin çapý veçevresinin ölçülmesi gündeme gelmiþtir.Yunanlar’ýn stadyum, Hintliler’in yojanasölçü birimleri zamana ve bölgelere göredeðiþtiðinden bunlarýn hangi ölçü birimi-ne karþýlýk geldiði bilinmiyordu; dolayýsýy-la bu verilerle kesin sonuca varmak zordu.Bu sebeple Ýslâm astronomlarý, kendi yön-tem ve ölçü birimlerini kullanýp yerin ger-çek boyutlarýný araþtýrmaya koyulmuþlar-dýr. Abbâsî Halifesi Me’mûn’un emriyle buiþ için meridyenin 1 derecelik yayýnýn öl-çülmesi ve bu yolla yerin çapý ve çevresi-nin bulunmasý çalýþmalarý baþlatýlmýþtýr.Kaynaklar Me’mûn zamanýnda iki farklýyerde ölçüm yapýldýðýný göstermektedir.Bunlardan biri Tedmür ile (Palmyra) Rak-ka arasýnda, diðeri Sincar ovasýndadýr. Öl-çümü yapan bilim adamlarý arasýnda Hâ-lid b. Abdullah el-Merverrûzî, Sened b. Ali,Ali b. Îsâ el-Usturlâbî, Ahmed b. Buhtürî’-nin isimleri geçmektedir. Bunlar ayný me-ridyende kalmak þartýyla biri kuzeye, di-ðeri güneye yönelmek üzere iki gruba ay-rýlmýþ, güneþ 1 derecelik bir eðime ulaþtý-ðýnda ölçümler yaparak 1 derecelik yayýnmesafesini hesap etmiþlerdir. Tedmür ileRakka arasýndaki ölçüm sonucunda 1 de-recelik meridyen yayý 56 1/4 Arap mili ola-rak bulunmuþtur. Bir Arap mili 1973 m.kabul edildiðinde 1 derecelik meridyenyayý yaklaþýk 110.981 metreye denk gelir;buradan da yerin çevresinin 39.952 km.olduðu sonucu çýkar. Sincar ovasýnda ger-çekleþtirilen ölçümde ise 1 derecelik me-ridyen yayýnýn 57 Arap mili geldiði görül-müþtür. Buna göre 1 derecelik meridyenyayý 112.461 m., yerin çevresi de 40.500kilometredir. Ýslâm dünyasýnda yerin çev-resinin ölçümüyle ilgili en meþhur çalýþ-ma ise Bîrûnî tarafýndan 980 yýlýnda ya-pýlmýþtýr. Bîrûnî, Hindistan’a yaptýðý bir se-yahat sýrasýnda geniþ bir ovaya hâkim yük-sek bir daða çýkmýþ ve orada ölçtüðü ufukalçalma açýsýndan yararlanarak yerin çev-resinin büyüklüðünü hesap etmeyi baþar-mýþtýr. Buna göre,

YER

43. CÝLT 6. FASÝKÜL (269) 1. Forma / 2. Kontrol19 Aralýk 2012

Page 5: K Tak Dâniþpejûh), Râgýb el-Ýsfahânî, Zemahþerî, K · (hidrosfer) ve havaküreden (atmosfer) olu-þur. Yer yüzeyinin % 71 i su ile kaplýdýr; et-rafýný, yer çekimine

482

YER

yerin elipsoid þeklinde olduðunu söylemekonu geometrik bir þekil olarak kabul et-mek demektir. Halbuki yer geometridekihiçbir þekle benzemeyen (1/297 oranýnda-ki basýklýðý sebebiyle) bir biçimdedir. Bun-dan dolayý yerin þekline “geoid” denir.

BÝBLÝYOGRAFYA :

Aristoteles, Gökyüzü Üzerine (trc. Saffet Ba-bür), Ankara 1997; Ptolemy (Batlamyus), Alma-gest (trc. R. C. Taliferro, Great Books of WesternWorld [ed. R. M. Hutchins], XVI içinde), Chicago1952; Ferganî, The Elements of Astronomy: Astro-nominin Özeti ve Göðün Hareketlerinin Esasla-rý (trc. ve nþr. Yavuz Unat), Harvard 1998; Bîrûnî,Kitâbü’t-Tefhîm li-evâßili ½ýnâ£ati’t-tencîm: TheBook of Instruction in the Elements of the Artof Astrology (trc. ve nþr. R. R. Wright v.dðr.), Lon-don 1934; a.mlf., el-Æånûnü’l-Mes£ûdî (nþr. Sey-yid Hasan Bârânî), Haydarâbâd 1373-75/1954-56,I-III; Ali Kuþcu, Mirßâtü’l-âlem (trc. Seyyid Ali Pa-þa, nþr. Yavuz Unat), Ankara 2001; Salih Zeki, Ye-ni Kozmografya, Ýstanbul 1331; a.mlf., Kåmûs-ýRiyâziyyât, Ýstanbul 1921, I, 387; a.mlf., Âsâr-ýBâkiye (nþr. Remzi Demir v.dðr.), Ankara 2003,I-II; Ali Yar, Kozmoðrafya, Ýstanbul 1933; BesimDarkot, Kartografya Dersleri, Ýstanbul 1957, s. 3,4, 5, 6, 9, 10; a.mlf., “Sema Hareketleri ve Do-ðu Âlemi”, ÝÜ Coðrafya Enstitüsü Dergisi, V/9,Ýstanbul 1958, s. 1-10; Muzaffer Þerbetçi, Ýlk Çað-lardan Günümüze Kadar Yerin Biçimi ve Bü-yüklüðü, Trabzon 1979; Aydýn Sayýlý, Mýsýr ve Me-zopotamyalýlarda Matematik, Astronomi ve Týp,Ankara 1982; J. N. Fiske, The Discover of Ameri-ca, Boston 1983, I, 377-378; Salih Karaali, GenelAstronomi, Ýstanbul 1985, I; Tuba Uymaz, SeydîAli Reis’in Hülâsa el-Hey’e (Astronominin Öze-ti) Adlý Eseri Üzerine Bir Ýnceleme (yüksek lisanstezi, 2009), AÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü; MesutElibüyük, Matematik Coðrafya, Ankara 2000; Ya-vuz Unat, Ýlkçaðlardan Günümüze Astronomi Ta-rihi, Ankara 2001; a.mlf., Tarih Boyunca Türkler-de Gökbilim, Ýstanbul 2008; a.mlf., “Eski Astro-nomi Metinlerinde Karþýlaþýlan Astronomi Te-rimlerine Ýliþkin Bir Sözlük Denemesi”, AÜ Os-manlý Tarihi Araþtýrma ve Uygulama MerkeziDergisi: OTAM, sy. 11, Ankara 2000, s. 633-696;a.mlf., “Yer’in Küresel Olduðuna Ýliþkin GörüþünTarihsel Geliþimi”, Bilim ve Ütopya, sy. 92, Ýs-tanbul 2002, s. 8-13; Ýbrahim Hakký Akyol, “Arz”,ÝA, I, 653-657; Metin Tuncel, “Darkot, MehmetBesim”, DÝA, VIII, 500-501.

ÿYavuz Unat

– —YERASIMOS, Stefanos

(1942-2005)

Türkiye ve Osmanlý tarihi üzerindeçalýþmalarýyla tanýnan

araþtýrmacý, yazar.˜ ™

29 Ocak 1942’de Ýstanbul’da bir RumOrtodoks ailenin çocuðu olarak dünyayageldi. 1966’da Devlet Güzel Sanatlar Aka-demisi (Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversi-tesi) Mimarlýk Bölümü’nden mezun oldu.1968’de Institut d’Urbanisme de l’Univer-sité de Paris’ten þehircilik diplomasý aldý.

1973’te Sorbonne Üniversitesi’nde azge-liþmiþlik sürecinde Türkiye, 1986’da Os-manlý Devleti’nde gezginler konulu dok-tora tezlerini hazýrladý. Université de Pa-ris VIII Þehircilik Bölümü’ne 1972 yýlýndaöðretim asistaný olarak girdi. Ayný üni-versitede 1986’da öðretim üyeliðine yük-seldi, 1989’da profesör unvanýný aldý. 1994-1999 yýllarý arasýnda Ýstanbul’da FransýzAnadolu Araþtýrmalarý Enstitüsü’nde (l’Ins-titut Français d’Etudes Anatoliennes) mü-dürlük yaptý. UNESCO’nun Ýstanbul’u ko-nu alan çeþitli tasarýlarýnda ve 1999-2001yýllarýnda Fransa Dýþiþleri Bakanlýðý’ndaOrtadoðu, Balkanlar ve özellikle Türkiyekonularýnda danýþmanlýkta bulundu. 20Temmuz 2005’te Paris’te öldü ve Père Lac-haise mezarlýðýnda gömüldü.

Stefanos Yerasimos özellikle üç ciltlikAzgeliþmiþlik Sürecinde Türkiye adlýgeniþ araþtýrmasý (Ýstanbul 1974-1977) veEkim Devrimi’nden Millî Mücadele’yeTürk-Sovyet Ýliþkileri 1917-1923 adlý ki-tabýyla (Ýstanbul 1979) tanýnmýþtýr. 1980-1985 arasýnda Paris’te François Maspero /La Découverte Yayýnevi için Doðu’yu veözellikle Türkiye’yi gezmiþ seyyahlarýn me-tinlerini yayýma hazýrlamýþ ve Marco Po-lo, Ýbn Battûtâ, J. B. Tavernier, J. Théve-not, J. P. de Tournefort, J. Nicolas de Ni-colay’ýn yazýlarýndan oluþan on iki ciltlik bireser ortaya çýkmýþtýr. Bu seyahatnâmele-rin bir kýsmý ölümünden sonra Türkçe ola-rak neþredilmiþtir. 1989’da CNRS Yayýnla-rý’ndan J. Nicolas de Nicolay’ýn seyahatnâ-mesini çýkaran Stefanos Yerasimos’un XIV-XVI. yüzyýllarda Osmanlý Devleti’nde dola-þan seyyahlarý kapsayan bir çalýþmasý da1991’de Türk Tarih Kurumu’nca Fransýzcayayýmlanmýþtýr (Les voyageurs dans l’Em-pire ottoman). Yerasimos’un Türk Metin-lerinde Konstantiniye ve Ayasofya Ef-saneleri (Ýstanbul 1993), Milliyetler veSýnýrlar: Balkanlar, Kafkasya ve OrtaDoðu (Ýstanbul 1994), Kurtuluþ Savaþýn-da Türk-Sovyet Ýliþkileri, 1917-1923 (Ýs-tanbul 2000), Ýstanbul: ÝmparatorluklarBaþkenti (Ýstanbul 2000), Süleymaniye(Ýstanbul 2002), Sultan Sofralarý: 15. ve16. Yüzyýlda Osmanlý Saray Mutfaðý(Ýstanbul 2004), Deux ottomans à Parissous le directoire et l’empire: Relati-ons d’ambassade / Morali Seyyid AlîEfendi et Seyyid Abdürrahim MuhibbEfendi (Paris 1998) adlý kitaplarýnýn yanýsýra Ýstanbul tarihi baþta olmak üzere Os-manlý tarihinin çeþitli yönlerine ýþýk tutan100 kadar makalesi yayýmlanmýþtýr. Onunderlediði, trajik bir dönemi anlatan Ýstan-bul 1914-1923 adlý eserde de (Ýstanbul

daire biçiminde algýlanmasý. Açýk sahadaufkun daire þeklinde olmasý ve yükseðeçýktýkça bu dairenin geniþlemesi ancak kü-resel bir yüzeyde görülebilir. 10. Yüksekyerlerin uzaklardan görülememesi. Eðeryeryüzü düz olsaydý üzerindeki yükseltilergüçlü bir teleskopla çok uzaklardan bilegörülebilirdi. 11. Durgun su yüzeyinde ayýngörüntüsü. Ayýn durgun bir su yüzeyin-deki görüntüsü aslýndan daha küçüktür,bunun sebebi ise yeryüzü üzerindeki su-larýn dýþbükey olmasýdýr. 12. Seviye dene-mesi. Durgun bir suya ayný uzunlukta bir-kaç çubuk dikildiðinde en önde ve en ar-

kada bulunan çubuklarýn daima ortadakiçubuklardan daha düþük seviyede kaldýðýgözlenmiþtir, bu durum yeryüzünün küre-selliðinden ileri gelir. 13. Uydu fotoðrafla-rý. Yapay uydulardan ve aydan alýnan fo-toðraflar yerin küre biçiminde olduðunuortaya koymaktadýr.

Yerin Sferoid Biçimi. XVII. yüzyýlda sar-kaçlý saatler kullanýlmaya baþlandýktan son-ra Paris’teki saatlerin baþka yerde zamanýfarklý gösterdiði görülmüþtür.

Paris gözlemevi, astronom John Richer’iMerih gözlemi için 1672 yýlýnda Orta Ame-rika’daki Cayenne adasýna göndermiþ, Ric-her, gözlem için yanýna Paris gözlemevi-nin en iyi sarkaçlý saatini almýþ ve saatinsarkacýný Paris’te 993,9 metreye ayarla-mýþtýr; ancak adada saat dakik çalýþma-mýþ, saatin dakik çalýþmasý için sarkacýnboyunu 3,9 mm. kýsaltmak gerekmiþtir,bu da yer çekiminin her yerde ayný olmadý-ðý anlamýna geliyordu. Newton’a göre sa-atlerdeki bu düzensizlik yerin biçimine vebuna baðlý olarak kütle çekimine baðlýy-dý. Saat ekvatorda geri kalýrken kutuplar-da ileri gittiðine göre yer sferoid biçimin-de, yani ekvatorda þiþkin, kutuplarda ba-sýk olmalýydý (gerçekten de yerin ekvatoral ya-rý çapý ile kutbî yarý çapý birbirine eþit deðildir;birincisi 6378, ikincisi 6357 kilometredir). Ye-rin sferoid ya da elipsoid biçiminde oldu-ðunu o dönemde ve günümüzde yapýlanjeofizik ölçümler de desteklemiþtir. Yalnýz

Seviye denemesi

Düz biçimli yer

Küre biçimli yer