Islam-Portalislam-portal.com/ansiklopedi/dia/pdf/c41/c410131.pdf239 merkezî bir taným kazanmakta,...

3
238 TOMAR-ý TURUK-ý ALÝYYE kabul edilmesi gerektiðini belirtir. Eser þeriat-tarikat birlikteliðinin vurgulandýðý hâtime ile sona erer. Kådiriyye Silsilenâ- mesi’nde Kadiriyye tarikatýnýn kurucusu Abdülkadir-i Geylânî’nin hayatý ve halife- leriyle tarikatýnýn silsilesi ve þubeleri ele alýnmýþtýr. Ricâlü’l-gayb, hýrka, evrâd ve ezkâr gibi tasavvuf kavramlarýnýn açýkla- masýnýn yapýldýðý kitapta Kadiriyye-Eþre- fiyye evrâdýnýn metni, tercümesi ve þer- hine yer verilmiþtir. Halvetiyye Silsilenâ- mesi’nde Hz. Peygamber’den itibaren ta- rikatýn kurucusuna kadar silsilede mevcut þeyhler ilgili kaynaklardaki bilgiler deðer- lendirilerek tesbit edildikten sonra tarikatýn pîri Ömer el-Halvetî ve ikinci pîr Yahyâ-yý Þirvânî’nin hayatý anlatýlmýþ, ardýndan tari- katýn temel esaslarý, evrâd, ezkâr ve âdâ- bý üzerinde durulmuþtur. Eserin üçte ikilik bölümü Halvetiyye’den ayrýlan kollara ve bunlarýn silsilelerine tahsis edilmiþtir. Ana kollardan Rûþeniyye’nin ele alýndýðý bölüm- de bu kolun kurucusu Dede Ömer Rûþenî’- nin Resûl-i Ekrem hakkýndaki na‘tý ile ta- savvuf tarifleri ve sûfînin özelliklerini içeren iki manzumesi kaydedilmiþtir. Eser, yar- dýmlarýndan dolayý müellifin Hüseyin Vas- sâf’a teþekkürünü de ihtiva eden bir hâti- me ile son bulmaktadýr. Serinin dördüncü kitabýnda sûfî ve tasavvuf kelimelerinin kaynaðý, tarifleri, bir kavram olarak ortaya çýkýþlarý üzerinde geniþçe durulmuþtur. Sâdýk Vicdânî yararlandýðý kaynaklarý ve ilgili çalýþmalarý çoðunlukla metin içinde, yer yer de dipnotta kaydetmiþtir. Kaynak- lardaki bilgileri doðrudan aktarmayýp bun- larý deðerlendirmiþ, zaman zaman birta- kým düzeltmelerde bulunmuþ, birbiriyle çeliþen bilgiler söz konusu olduðunda ken- di tercihini de belirtmiþtir. Bu açýdan eser akademik nitelikte bir çalýþma sayýlabilir. Metinde bazý manzum ifadelere de yer verilmiþtir. Eser, Ýrfan Gündüz tarafýndan Tarikatler ve Silsileleri (Tomar-ý Turuk-ý Aliyye): Melâmiyye Kâdiriyye Halve- tiyye Sofi ve Tasavvuf adýyla Latin harf- lerine çevrilip sadeleþtirilerek yayýmlan- mýþtýr (Ýstanbul 1995). Müellif Rifâiyye Silsilenâmesi, Mufassal Nakþýbendiy- ye Silsilenâmesi ve Mufassal Bektâþiy- ye Silsilenâmesi adlý kitaplarý da neþre- deceðini duyurduðu halde (Sûfî ve Tasav- vuf, s. 4, not: 1) bunu gerçekleþtirememiþ- tir. Bunlardan Rifâiyye ve Nakþibendiyye’- ye ait müsveddeler kayýptýr; Bektâþiyye’nin Enderun Kitabevi tarafýndan yayýmlana- caðý bildirilmiþse de (Sâdýk Vicdânî, Tari- katler ve Silsileleri: Tomar-ý Turuk-ý Aliy- ye, haz. Ýrfan Gündüz, s. 257, not: 97) bu yayýn henüz gerçekleþmemiþtir. Müellifin neþredilen eserlerindeki ifadelerinden Be- deviyye Silsilenâmesi ile (Tomar-Melâ- mîlik, s. 11) Celvetiyye Silsilenâmesi’ni de hazýrlamakta olduðu veya hazýrlamayý planladýðý anlaþýlmaktadýr (Tomar-Halvetî- lik, s. 16, not: 1, 19). BÝBLÝYOGRAFYA : Tomar-Melâmîlik, s. 11, 13; Tomar-Halvetiyye, s. 16, not: 1, 19; Sâdýk Vicdânî, Tomar-ý Turuk-ý Aliyye’den Sûfî ve Tasavvuf, Ýstanbul 1340-42, s. 4, not: 1; a.mlf., Tarikatler ve Silsileleri: Tomar-ý Turuk-ý Aliyye (haz. Ýrfan Gündüz), Ýstanbul 1995, s. 257, not: 97; Semih Ceyhan, “Sâdýk Vicdânî”, DÝA, XXXV, 401-402. ÿReþat Öngören TONGA ALP ER (bk. EFRÂSÝYÂB). ˜ TONOZ Geleneksel mimaride sýkça kullanýlan yarým silindir formunda örtü. ˜ Grekçe’deki tholostan (kubbe, yuvarlak yapý) Ortaçað Rumcasý ile Türkçe’ye ak- tarýlan tonoz Osmanlý yapý teknolojisine iliþkin kayýtlarda bu þekliyle yerleþmiþtir. Çoðunlukla dikdörtgen planlý mekânlarý örten üst yapý unsurudur. Çelik putrel ve betonarme kiriþin henüz bulunmadýðý ge- leneksel mimaride uzun açýklýklarý tek par- çalý atkýlarla geçmek statik bakýmdan el- veriþsiz, malzeme kullanýmý bakýmýndan ekonomik sayýlmadýðý için kemerin tek- rarlanarak sürdürülmesiyle daha uygun bir örtü elemaný bulunmuþtur. Böylece mekânýn planýyla örtüþen içbükey bir ka- buk elde edilmiþ, bu örtünün taþýyýcý gü- cü de arttýrýlmýþ olduðundan bu kabuk ay- ný zamanda üst katýn tabanýný teþkil et- miþtir. Taþýyýcý iþlevi dolayýsýyla alt katlarda tercih edildiði gibi ayný doðrultuda uzun- lamasýna kesintisiz geliþen hacimlerin üze- rine de uygulanabilen tek örtü tonozdur. Eðrisel bir örtünün kemer-tonoz ayýrýmýn- da tanýmlanabilmesi için profil þekli ve ge- niþlik ölçüsü yeterli deðildir. Bu konum- daki bir örtüye tonoz denebilmesi için de- rinliðin açýklýktan daha fazla olmasý gere- kir. Bu özelliklere uygun örtücü unsur pro- fili ve örttüðü alanýn planýna baðlý þekilde deðiþen biçimler sunduðundan her defa- sýnda ortaya çýkan çözümler farklý adlarla anýlmaktadýr. Karþýlaþma ve baðlantý tarz- larýna göre aynalý / manastýr, kaburgalý, mâil / eðri, çapraz / verev, halka, haç, tek- ne, yýldýz, yelpaze bunlardan birkaçýdýr. müellif, tarikatlar serisi içinde yer veril- miþ olsa da Melâmîliðin aslýnda müstakil bir tarikat deðil deðiþik tarikatlarda ama- ca riyasýzca ulaþmak için benimsenen bir yol ve meþrep olduðunu vurgular. Kitabý- na tasavvufun kaynaðý hakkýnda Hýristi- yanlýk, Ýran, Hint veya Yunan etkisinden söz eden þarkiyatçýlarýn yanýldýðýný belir- terek baþlayan Sâdýk Vicdânî tasavvufun Kur’an ve Sünnet’e dayandýðýný delilleriyle ortaya koyar. Ardýndan Melâmetîliðin Ka- lenderî tavýrdan farkýný ele alýr. Müellif bi- rinci kýsýmda þeriat ve tarikat kavramlarý- ný açýklayýp tarikatlarýn doðuþuna temas eder, ikinci kýsýmda “Devre-i Vustâ Melâ- mîliði” baþlýðý altýnda Bayrâmî Melâmîle- ri’ni anlatýr. Burada, tevhid ve kýsýmlarýy- la ilgili açýklamanýn yaný sýra Melâmîliðin esaslarýný anlatan Sarý Abdullah Efendi’- nin “Meslekü’l-uþþâk” adlý uzunca kaside- sine ve La‘lîzâde Abdülbâki’nin buna yaz- dýðý zeyle de yer verilir. Üçüncü kýsýmda Muhammed Nûrü’l-Arabî’ye nisbet edilen son dönem Melâmîliðini anlatan müel- lif, Harîrîzâde’nin Tibyân’daki görüþüne uyarak Nûrü’l-Arabî’nin bir Nakþibendî- Müceddidî þeyhi olduðunu ve Melâmiyye-i Nûriyye diye anýlan son dönem Melâmîli- ðinin Nakþibendiyye’nin bir þubesi olarak Tomar-ý Turuk-ý Aliyye’de Melâmîlik’e dair risâlenin iç ka- paðý

Transcript of Islam-Portalislam-portal.com/ansiklopedi/dia/pdf/c41/c410131.pdf239 merkezî bir taným kazanmakta,...

  • 238

    TOMAR-ý TURUK-ý ALÝYYE

    kabul edilmesi gerektiðini belirtir. Eserþeriat-tarikat birlikteliðinin vurgulandýðýhâtime ile sona erer. Kådiriyye Silsilenâ-mesi’nde Kadiriyye tarikatýnýn kurucusuAbdülkadir-i Geylânî’nin hayatý ve halife-leriyle tarikatýnýn silsilesi ve þubeleri elealýnmýþtýr. Ricâlü’l-gayb, hýrka, evrâd veezkâr gibi tasavvuf kavramlarýnýn açýkla-masýnýn yapýldýðý kitapta Kadiriyye-Eþre-fiyye evrâdýnýn metni, tercümesi ve þer-hine yer verilmiþtir. Halvetiyye Silsilenâ-mesi’nde Hz. Peygamber’den itibaren ta-rikatýn kurucusuna kadar silsilede mevcutþeyhler ilgili kaynaklardaki bilgiler deðer-lendirilerek tesbit edildikten sonra tarikatýnpîri Ömer el-Halvetî ve ikinci pîr Yahyâ-yýÞirvânî’nin hayatý anlatýlmýþ, ardýndan tari-katýn temel esaslarý, evrâd, ezkâr ve âdâ-bý üzerinde durulmuþtur. Eserin üçte ikilikbölümü Halvetiyye’den ayrýlan kollara vebunlarýn silsilelerine tahsis edilmiþtir. Anakollardan Rûþeniyye’nin ele alýndýðý bölüm-de bu kolun kurucusu Dede Ömer Rûþenî’-nin Resûl-i Ekrem hakkýndaki na‘tý ile ta-savvuf tarifleri ve sûfînin özelliklerini içereniki manzumesi kaydedilmiþtir. Eser, yar-dýmlarýndan dolayý müellifin Hüseyin Vas-sâf’a teþekkürünü de ihtiva eden bir hâti-me ile son bulmaktadýr. Serinin dördüncükitabýnda sûfî ve tasavvuf kelimelerininkaynaðý, tarifleri, bir kavram olarak ortayaçýkýþlarý üzerinde geniþçe durulmuþtur.

    Sâdýk Vicdânî yararlandýðý kaynaklarý veilgili çalýþmalarý çoðunlukla metin içinde,yer yer de dipnotta kaydetmiþtir. Kaynak-lardaki bilgileri doðrudan aktarmayýp bun-larý deðerlendirmiþ, zaman zaman birta-kým düzeltmelerde bulunmuþ, birbiriyleçeliþen bilgiler söz konusu olduðunda ken-di tercihini de belirtmiþtir. Bu açýdan eserakademik nitelikte bir çalýþma sayýlabilir.Metinde bazý manzum ifadelere de yerverilmiþtir. Eser, Ýrfan Gündüz tarafýndanTarikatler ve Silsileleri (Tomar-ý Turuk-ýAliyye): Melâmiyye Kâdiriyye Halve-tiyye Sofi ve Tasavvuf adýyla Latin harf-lerine çevrilip sadeleþtirilerek yayýmlan-mýþtýr (Ýstanbul 1995). Müellif RifâiyyeSilsilenâmesi, Mufassal Nakþýbendiy-ye Silsilenâmesi ve Mufassal Bektâþiy-ye Silsilenâmesi adlý kitaplarý da neþre-deceðini duyurduðu halde (Sûfî ve Tasav-vuf, s. 4, not: 1) bunu gerçekleþtirememiþ-tir. Bunlardan Rifâiyye ve Nakþibendiyye’-ye ait müsveddeler kayýptýr; Bektâþiyye’ninEnderun Kitabevi tarafýndan yayýmlana-caðý bildirilmiþse de (Sâdýk Vicdânî, Tari-katler ve Silsileleri: Tomar-ý Turuk-ý Aliy-ye, haz. Ýrfan Gündüz, s. 257, not: 97) buyayýn henüz gerçekleþmemiþtir. Müellifin

    neþredilen eserlerindeki ifadelerinden Be-deviyye Silsilenâmesi ile (Tomar-Melâ-mîlik, s. 11) Celvetiyye Silsilenâmesi’nide hazýrlamakta olduðu veya hazýrlamayýplanladýðý anlaþýlmaktadýr (Tomar-Halvetî-lik, s. 16, not: 1, 19).

    BÝBLÝYOGRAFYA :

    Tomar-Melâmîlik, s. 11, 13; Tomar-Halvetiyye,s. 16, not: 1, 19; Sâdýk Vicdânî, Tomar-ý Turuk-ýAliyye’den Sûfî ve Tasavvuf, Ýstanbul 1340-42,s. 4, not: 1; a.mlf., Tarikatler ve Silsileleri: Tomar-ýTuruk-ý Aliyye (haz. Ýrfan Gündüz), Ýstanbul 1995,s. 257, not: 97; Semih Ceyhan, “Sâdýk Vicdânî”,DÝA, XXXV, 401-402.

    ÿReþat Öngören

    – —TONGA ALP ER

    (bk. EFRÂSÝYÂB).˜ ™

    – —TONOZ

    Geleneksel mimaride sýkça kullanýlan

    yarým silindir formunda örtü.˜ ™

    Grekçe’deki tholostan (kubbe, yuvarlakyapý) Ortaçað Rumcasý ile Türkçe’ye ak-tarýlan tonoz Osmanlý yapý teknolojisineiliþkin kayýtlarda bu þekliyle yerleþmiþtir.Çoðunlukla dikdörtgen planlý mekânlarýörten üst yapý unsurudur. Çelik putrel vebetonarme kiriþin henüz bulunmadýðý ge-leneksel mimaride uzun açýklýklarý tek par-çalý atkýlarla geçmek statik bakýmdan el-veriþsiz, malzeme kullanýmý bakýmýndanekonomik sayýlmadýðý için kemerin tek-rarlanarak sürdürülmesiyle daha uygunbir örtü elemaný bulunmuþtur. Böylecemekânýn planýyla örtüþen içbükey bir ka-buk elde edilmiþ, bu örtünün taþýyýcý gü-cü de arttýrýlmýþ olduðundan bu kabuk ay-ný zamanda üst katýn tabanýný teþkil et-miþtir. Taþýyýcý iþlevi dolayýsýyla alt katlardatercih edildiði gibi ayný doðrultuda uzun-lamasýna kesintisiz geliþen hacimlerin üze-rine de uygulanabilen tek örtü tonozdur.Eðrisel bir örtünün kemer-tonoz ayýrýmýn-da tanýmlanabilmesi için profil þekli ve ge-niþlik ölçüsü yeterli deðildir. Bu konum-daki bir örtüye tonoz denebilmesi için de-rinliðin açýklýktan daha fazla olmasý gere-kir. Bu özelliklere uygun örtücü unsur pro-fili ve örttüðü alanýn planýna baðlý þekildedeðiþen biçimler sunduðundan her defa-sýnda ortaya çýkan çözümler farklý adlarlaanýlmaktadýr. Karþýlaþma ve baðlantý tarz-larýna göre aynalý / manastýr, kaburgalý,mâil / eðri, çapraz / verev, halka, haç, tek-ne, yýldýz, yelpaze bunlardan birkaçýdýr.

    müellif, tarikatlar serisi içinde yer veril-miþ olsa da Melâmîliðin aslýnda müstakilbir tarikat deðil deðiþik tarikatlarda ama-ca riyasýzca ulaþmak için benimsenen biryol ve meþrep olduðunu vurgular. Kitabý-na tasavvufun kaynaðý hakkýnda Hýristi-yanlýk, Ýran, Hint veya Yunan etkisindensöz eden þarkiyatçýlarýn yanýldýðýný belir-terek baþlayan Sâdýk Vicdânî tasavvufunKur’an ve Sünnet’e dayandýðýný delilleriyleortaya koyar. Ardýndan Melâmetîliðin Ka-lenderî tavýrdan farkýný ele alýr. Müellif bi-rinci kýsýmda þeriat ve tarikat kavramlarý-ný açýklayýp tarikatlarýn doðuþuna temaseder, ikinci kýsýmda “Devre-i Vustâ Melâ-mîliði” baþlýðý altýnda Bayrâmî Melâmîle-ri’ni anlatýr. Burada, tevhid ve kýsýmlarýy-la ilgili açýklamanýn yaný sýra Melâmîliðinesaslarýný anlatan Sarý Abdullah Efendi’-nin “Meslekü’l-uþþâk” adlý uzunca kaside-sine ve La‘lîzâde Abdülbâki’nin buna yaz-dýðý zeyle de yer verilir. Üçüncü kýsýmdaMuhammed Nûrü’l-Arabî’ye nisbet edilenson dönem Melâmîliðini anlatan müel-lif, Harîrîzâde’nin Tibyân’daki görüþüneuyarak Nûrü’l-Arabî’nin bir Nakþibendî-Müceddidî þeyhi olduðunu ve Melâmiyye-iNûriyye diye anýlan son dönem Melâmîli-ðinin Nakþibendiyye’nin bir þubesi olarak

    Tomar-ý Turuk-ý Aliyye’de Melâmîlik’e dair risâlenin iç ka-paðý

  • 239

    merkezî bir taným kazanmakta, köþeler-den ortaya doðru yükselen eðri ara kesit-lerle ve üstte düz bir yüzeyle zenginleþti-rilmekte yahut bu profiller dilimler ve mu-karnasla dolgulanabilmektedir. Dik açýylabirbirine baðlanan uzun hacimlerin kesiþ-me alanýnda karþýlaþan tonozlar parabo-lik bir tasarýmla kaynaþtýrýlmaktadýr. Bir-birine dik baðlanan iki hacmin kavuþmabölgesindeki örtü yüklerin farklý oluþu, tek-nik bilgi ve mimari üslûba baðlý olarak çap-raz ya da haç tonoz adý verilen çözümle or-taya çýkmaktadýr. Bütün yükün köþelerdetoplandýðý bu uygulama Gotik mimaridezenginleþtirilmiþtir.

    Tonoz inþasýnda ilk ve basit bir buluþ eneski çözümü hazýrlamýþtýr. Ýki taþýn ters“V” biçiminde çatýlmasý, bunun yetersizkalmasý halinde birkaç blokun kaydýrýlma-sýyla bindirme tonoz elde edilmiþtir. Arke-olojide “potern” diye adlandýrýlan ilk tonoz-lar daha çok yer altý geçitleri ve gizli deh-lizlerin yapýmýnda milâttan önce 2000’le-re kadar inen örneklerle Mýsýr ve Hitit kül-

    tür çevrelerinde görülür. Yunan ve Romakültür çevresinde daha çok kanalizasyontesisi, askerî amaçlý tünel yapýmý ve bazýtapýnaklarýn alt katýnda dehliz olarak uy-gulanan tonoz toprak üstü mimaride yay-gýn bir kullanýma sahip deðildir. Sâsânîdevrinde Mezopotamya ve Ýran’daki anýt-sal mimarinin önemli uygulamalarýnda böl-gedeki taþ malzemenin yetersizliði ker-piç ve tuðla malzeme kullanýmýný zorun-lu hale getirirken tuðla örme teknolojisi-nin eðrisel örtü inþasýndaki avantajý ke-mer ve kubbe yanýnda tonozu da geliþtir-miþtir. Uzun süre köprülerde ve ateþgâh-larda uygulanan bu örtü Sâsânî mimari-sinde baþarýyla uygulanmýþtýr. NitekimBaðdat’ýn doðusunda Dicle kýyýsýndaki Kte-sifon (Tizfun) Sarayý’nda uzun koridorlarve büyük eyvanlar derin bir tonozla örtül-müþtür. I. Þâpûr Sarayý’ndan kalan Tâk-ýKisrâ (Hüsrev Kemeri) elips formlu devâsâbir örtüdür.

    Mimaride Ýran-Asya gelenekleri yanýn-da malzeme olarak taþtan geniþ ölçüdeyararlanýlan Anadolu’da ortaya çýkan ilkTürk eserlerinde her iki malzeme kullaný-larak tonoz uygulamasýna devam edilmiþ-tir. Selçuklu dönemi yapýlarýnýn uzunlama-sýna geliþen hacimlerinde hemen daimahâkim örtü olan tonoz kervansaraylardakesme taþ örgüyle üstteki toprak damiçin güçlü bir destek oluþturur. Bu tür ya-pýlarýn ahýr ve depo hacimlerini teþkil edenuzun duvarlar dolayýsýyla yapýnýn direnciniarttýrmak üzere yer yer içeriye çýkýntý ya-pan pilastýrlar, tonoz kesiminde belirli ara-lýklarla tekrarlanan takviye kemerleri ha-linde devam ettirilmekteydi. Medrese ey-vanlarýný üstten kavrayan taþ veya tuðlatonoz benzer iþlev görmekteydi. Her iki ya-pý tipinde, hatta ibadet yapýlarýndaki taç-

    Bilinen en yalýn formuyla uzunlamasý-na kesilmiþ bir silindir yarýsý demek olantonozun alt sýnýrýnda güçlü bir taþýyýcýyaoturmasý zorunludur. Bu destek, eðriselörtünün doðal olarak kendi aðýrlýðýný taþý-dýðý gibi bazý durumlarda tonozun taþýdý-ðý üst katlarýn toplam düþey yükünü kar-þýlayabilmek için de gereklidir. Böylece üs-tü örtülen bir mimari mekânda yükleriayaklara aktaran tonoz yayýnýn içi eyvanuygulamalarýnda olduðu gibi tamamenboþ býrakýlabilir veya yapý planýndaki bukýsa taraf bir perde duvarýyla örülebilir. Buduvar aðýrlýk taþýmadýðýndan bu yüzde herölçüde açýklýk býrakýlabilir. Tonoz örtülü biryapýnýn uzun kenarý çoðu defa kesintisizbir duvar ya da güçlü destek sýralarýyla ta-þýnabilir. Her iki durumda da taþýyýcý uzuncephelere yerleþtirilecek kapý ve penceregibi açýklýklarýn ölçüsünün sýnýrlý tutulmasýgerekir.

    En yalýn ve yaygýn kullanýlan tonoz for-mu, kemer profiline göre yuvarlak veyasivri kesitli olan bu örtü beþik tonoz diyeadlandýrýlýr. Malzemeye baðlý þekilde ken-di aðýrlýðý, kubbe ya da üst katlardan ge-len yükler taþýyýcý duvara aktarýlýrken aynýzamanda yanlara itiþ söz konusudur. Budurumda duvar kalýnlýðý arttýrýlmaktadýrve üzengi noktalarýnda demir gergiye yada takviye kemeri þeklinde payandaya ih-tiyaç duyulabilir. Statik sebeplerin zorun-lu kýldýðý iþlev-form baðlantýsý kemerdekizengin çeþitlemeleri tonozda imkânsýz ký-lar. Alttan silindirik içbükey örtü halindegörülen tonoz, kemer profillerine göre yu-varlak veya sivri kesitli bir örtü olarak be-þik tonoz adýyla tanýmlanan tiptir. Mekâ-nýn uzun ekseninde sürdürülen bu örtü-de yer yer daha kalýn kesitlerle pekiþtiril-miþ ara kemerler bir kaburga sistemi ha-linde sýralanýr. Dörtgen planlý hacimleri ör-ten tonoz basýk bir kubbeyi anýmsatan

    TONOZ

    Tarih öncesi çaðlardan beri uzun toprak altý geçitler için iri taþlarla örülen bindirme tonoz, bir beþik tonoz uygulamasýnda

    baþlýca boyutlar ve dik açýyla karþýlaþan beþik tonuz örtülü uzunlamasýna iki mekâný birleþme hacminde örten çapraz tonoz

    Roma’daki

    San Pietro

    Kilisesi’nde (1546)

    ana koridoru

    örten tonoz

  • 240

    TONOZ

    BÝBLÝYOGRAFYA :

    J. Ferguson, History of Architecture, London1865, s. 186-190; Baukunde des Architekten,Berlin 1880, s. 19-25; Doðan Hasol, Ansiklope-dik Mimarlýk Sözlüðü, Ýstanbul 1975, s. 441-443; Doðan Kuban, Mimarlýk Kavramlarý, Ýstan-bul 1980, s. 37-38; J. Fleming v.dðr., The Pengu-in Dictionary of Architecture, Suffolk 1981, s.334-335; Metin Sözen – Uður Tanyeli, SanatKavram ve Terimleri Sözlüðü, Ýstanbul 1986, s.238; SA, IV, 2011-2014.

    ÿSelçuk Mülâyim

    – —TOP

    Bir ateþli silâh türü.˜ ™

    Güherçile, kükürt ve odun kömürü ka-rýþýmýndan oluþan barutun geliþtirilmesive barutla çalýþan ateþli silâhlarýn savaþ-larda kullanýmý geç Ortaçað tarihinin enönemli olaylarýndan biridir. Ýlk ateþli silâh-lar 1280’lerden itibaren Çinliler tarafýndankullanýlmýþtýr. Bu yeni silâh yirmi otuz yýliçinde hem Ýslâm âlemine hem hýristiyanAvrupa’ya ulaþtý. Özellikle 1320 ve 1330’-larda Avrupa’daki meydan muharebele-rinde ve kuþatmalarda ilk defa görüldü.Topun ve barutlu el silâhlarýnýn geliþtiril-mesi ve Ýslâm âlemindeki yaygýnlaþmasýn-da Osmanlýlar önemli rol oynadý. Ateþli si-lâhlarýn Osmanlýlar tarafýndan ne zaman-dan beri kullanýldýðý kesin olarak bilinme-mektedir. Bu konuda Türk ve yabancý ta-rihçilerin verdiði en eski tarihler (1354,1364, 1386 ve 1389) söz konusu olaylar-dan birkaç nesil sonra yaþayan Âþýkpaþa-zâde (ö. 889/1484’ten sonra), Neþrî, Ke-malpaþazâde ve Þikârî gibi vak‘anüvislere

    dayandýðýndan tartýþmaya açýktýr. AncakOsmanlýlar’ýn ateþli silâhlarla XIV. yüzyýlýnson çeyreðinde Venedik, Dubrovnik, Bos-na, Sýrbistan, Ceneviz ve Bizans gibi dev-letler veya onlarýn tebaalarý vasýtasýyla ta-nýþmýþ olmalarý muhtemeldir. Yýldýrým Ba-yezid zamanýnda (1389-1402) yaþamýþ birtimar sahibi olan Topçu Ömer’den bahse-den II. Murad devrine ait bir timar icmaldefterindeki kayýt Osmanlýlar’da topçulu-ðun Yýldýrým Bayezid döneminde bir ku-rum halinde teþekkül ettiðinin iþareti di-ye gösterilir. Osmanlýlar Ýstanbul’un 1392,1402 ve 1422 yýllarýndaki kuþatmalarýndatop denediler, fakat bunlardan bir neticealamadýlar; 1430’da Selânik muhasarasýn-da ise topu baþarý ile kullandýlar. 1440’lar-daki Osmanlý-Macar savaþlarý esnasýndahýristiyan sahra topçuluðu ve tabur (Wa-genburg) taktiðiyle de tanýþtýlar. Bu tarih-ten sonra toplar gerek muhasaralarda ge-rekse meydan muharebelerinde daha daönem kazandý. 1453’te Ýstanbul’un fethi-nin de gösterdiði gibi Osmanlýlar topu veyeni barut teknolojisini hem kuþatmalar-da hem gemileri batýrmada çok etkili bi-çimde devreye soktular.

    Avrupa devletlerinde topçularýn zanaat-kârlardan profesyonel askerlere dönüþ-mesi 1500 ile 1700 tarihleri arasýndakiuzun bir zaman diliminde gerçekleþtiðihalde, Osmanlýlar’da toplarýn döküm vekullanýmýyla görevlendirilen Kapýkulu Oca-ðý’nýn yaya kýsmýndan olan Topçu Ocaðýmuhtemelen II. Murad devrinde teþekkületmiþti. Toplarýn ve top mühimmatýnýn ta-þýnmasý ve top arabalarýnýn imal edilme-siyle vazifeli Top Arabacýlarý Ocaðý’nýn iseXV. yüzyýlýn ikinci yarýsýnda oluþtuðu tah-min edilir. Daha önce bu vazifeyi görenlerTopçu Ocaðý’na baðlý olmalýdýr. Hazinedenulûfe alan topçu ve top arabacýlarýnýn sa-yýsý Kanûnî Sultan Süleyman zamanýndahemen hemen iki katýna çýkýp Macaris-tan’daki uzun savaþlar (1593-1606, 1683-1699) ve Girit Savaþý (1645-1669) esnasýn-da da önemli artýþ gösterdi. Ancak bu ra-kamlarýn vilâyet kalelerinde görevli, vilâyethazinelerinden maaþ alan veya timar sahi-bi olan topçu ve top arabacýlarýný içerme-diðini unutmamak gerekir. Meselâ 1568’-de hazineden ulûfe alan topçularýn sayýsý1204 nefer iken 1569’da Budin vilâyeti ka-lelerinde görevli, çoðu Budin hazinesindenulûfe alan veya timarlý 700 nefere yakýntopçu mevcuttu. 920-921’de (1514-1515)merkezde topçu sayýsý 348, top arabacýla-rý 372 idi. 934’te (1527-28) bu rakam 695topçu, 943 top arabacýsýna yükseldi. 975’-te (1567-68) 1204 topçu, 678 top araba-

    kapýlarda giriþi hazýrlayan büyük kemerderin bir tonoza dönüþerek bu unsura bireyvan görünüþü kazandýrýyordu. Kümbetmimarisinde taçkapý ve iç mekân tonozlaörtüldükten baþka toprak altý katý (kripta)hemen daima bir tonozla kapatýlarak üstkat için saðlam bir alt yapý saðlanýyordu.

    Anadolu Türk mimarisinin geliþme sü-recindeki asýl deðiþme kubbe-mekân iliþ-kisinde yoðunlaþtýðýndan tonozun konu-mu da buna göre deðiþmiþtir. Medrese,kervansaray ve türbelerde üst örtü bað-lamýnda fazlaca bir deðiþim görülmezkenköklü deðiþme temel ibadet yapýlarý olancamilerde ortaya çýkmaktadýr. Selçuklu veBeylikler dönemleri boyunca enlemesinegeliþen ibadet mekânlarýnda bölünmüþuzun hacimler tonozla örtülmüþtür. XV.yüzyýldan itibaren geniþletilen merkezî or-ta mekân teknik bakýmdan ancak kub-beyle örtülebileceðinden bu süreçte uzun-lamasýna mekânlarý örten tonozun konu-mu buna göre deðiþmiþ, bu unsur mekân-lardaki galerilere (dâhilî tarik), ana bina-nýn dýþýndaki uzun mekânlara (hâricî ta-rik), son cemaat yerine ya da avlu revak-larýna doðru kenara çekilmiþtir. Osman-lý mimarisinde yaygýn biçimde arasta vekapalý çarþýlarý örten tonoz, sokak iþlevigören alt geçitlerle bunun üzerine inþaedilen çeþitli hacimleri taþýdýðýndan en akýl-cý çözümlerle uygulanmýþtýr. Ýstanbul’daklasik Osmanlý eserlerinin son örneklerin-den sayýlan Eminönü Yenicami Külliyesi’n-de hünkâr kasrý altýndaki tonozlu geçiþleHekimoðlu Ali Paþa Külliyesi’ndeki kütüp-hane altýndaki tonozlu geçiþ dikkat çekiciörneklerdir.

    Eminönü’nde Yenicami Hünkâr Kasrý’ný ve Hekimoðlu Ali Paþa Kütüphanesi’ni taþýyan tonozlar